Dünya kadınlar gününde bu etkinlikler ve açıklamalar yapıldı (2)

Eda Albayrak CHP Gençlik Kolları Toplumsal Cinsiyet Eşitliğinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı
1857 yılında kadın mücadelesinin ilk kıvılcımını yakan kahraman tekstil işçisi kadınlarımızdan bu yana eşitlik ve özgürlük kavgasında emeği ile yeri göğü inleten, patriarkaya direnen tüm kız kardeşlerimizin kavgasını selamlıyoruz!
Gelişen çağa karşın ataerkil sistem tarihinin en ilkel, kokuşmuş ve gelişmiş sömürü ve ezme politikası ile bugün siyasi erkten kazandığı meşruluktan güç alarak kadınların en temel hakkı olan yaşam haklarını aleni bir biçimde gasp etmektedir.
Bu eril zihniyete karşılık en mühim halkalardan birinin mücadelesini ören, eğitim hayatında olan genç kadınlar ve kadın akademisyenler bugün bu çürümüşlüğe, mobbinge maruz kalıyor.
Akademisyen adayı genç kadınlara mülakatlarda sorulan “evli misiniz, çocuk düşünüyor musunuz?” gibi sorular kadınları iş hayatından uzaklaştırma eleme(!) politikasıyken; akademide yaşanan ayrımcılığın, emek sömürüsünün ise en açık göstergesidir. Yahut kadın öğrencilerin yaşadığı ve genellikle gizli kalan tacizler, susturulan kadınlar yaşanılan zorbalıkların bir kısmıdır.
Üniversiteler bu eril zihniyetten arındırılmış, eşitlikçi, demokratik, şeffaf bir eğitim hayatı ile şekillenmelidir. Fabrikalarda, kamuda, akademide yaşanan emek sömürüsü tamamen politiktir. Eşit işe, eşit ücret sağlamayan sistem; toplumsal cinsiyet eşitliğine düşman bir anlayışın ürünüdür.
Biz bu ülkenin ilericilik hattında mücadele veren, gençlik örgütlerinin öznesi kadınlar olarak iktidarın kadınlar üzerine baskı aracı olarak kullandığı erk sistemin bir parçası değil bu sistemi değiştirecek iradeyi gösterecek olanlarız.
Önleyici ve caydırıcı yasal düzenlemelerin, koruma yasalarının ve şiddet öncesi-sonrası kadına yönelik tüm politikalar uygulanana dek mücadelemizi sürdüreceğiz.
Kadınlar failleri hak ettiği cezayı alsın istiyor.
Kadınlar eşit işe eşit ücret istiyor.
Kadınlar kürtaj hakkını istiyor.
Kadınlar sağlık haklarından gereğince faydalanmak istiyor.
Kadınlar özgürce yaşamak istiyor.
Kadınlara karşı saf tutan kötü, patron ve erkek iktidara rağmen tüm kız kardeşlerimiz ile birlikte biz çok güçlüyüz. Kadınlar örgütleniyor adil, demokratik, eşitlikçi, katılımcı bir yaşamı tırnakları ile kazıyor ve biliyoruz ki mutlaka kazanacaklar kazanacağız.
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü kutlu olsun.
Türk Kadınlar Birliği Kayseri Şubesi: 8 Mart 2024 Atatürk Anıtı Dünya Kadınlar Günü Kutlaması
1857’de New York’ta kadın-erkek 40.000 işçi, kötü çalışma koşullarının iyileştirilmesi için direnişe geçmiş, bu esnada bir tekstil fabrikasında çıkan yangında 129 kadın işçi yanarak can vermiştir. Bundan 53 yıl sonra ilk kez 1910 yılında Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansında, bu kadınların anısına 8 Mart’ın “Dünya Kadınlar Günü” olarak anılması önerisi sunulmuş ve oy birliğiyle kabul edilmiştir. Bir dönem dünya emekçi kadınlar günü olarak kutlanmış; 1977’den beri de Birleşmiş Milletler tarafından 8 Mart Dünya Kadınlar Günü olarak ilan edilmiştir. Bugün kadın hareketinin geldiği noktada işi olmayan ev kadınları da ev içi emekçiler olarak kabul edilmektedir. Ev içinde yapılan her türlü iş, çocuk ve yaşlı bakımı da bir emektir. Artık 8 Mart bütün dünyada dünya kadınlar günü olarak kutlanan ve bütün kadınların ön plana çıktığı bir gündür.
Evet, 8 Mart bir anma günüdür ama aynı zamanda insan hakları temelinde kadınların siyasi ve sosyal bilincinin geliştirilmesine, ekonomik, siyasi ve sosyal başarılarının kutlanmasına ayrılmaktadır. Kadın örgütleri bugün neler yapılabilir, kadınların ekonomik, sosyal ve siyasal alandaki sıkıntıları nasıl aşılabilir buna odaklanmaktadır.
Birleşmiş Milletler’in Dünya Kadınlar Günü için belirlediği bu yılki amaç “İlerleme için Kadınlara Yatırım”dır. Kadınlara ve kız çocuklarına yatırım yapıldığında, onların becerilerini ve fırsatlarını geliştirdiğinizde, refah seviyesi yüksek uluslara, mutlu milletlere ve herkes için sürdürülebilir kalkınmaya yatırım yapmış olunacağı vurgulanmaktadır. Kadınlara ve kız çocuklarına yatırım yapmak kadın örgütlerine, kız çocuklarının eğitimine, kadın girişimlerine, kadınlara ve kız çocuklarına yönelik şiddeti sona erdirme programlarına, kadınların barışı inşasına ve iklim değişikliği ile ilgili çalışmalara dâhil edilmesine yatırım yapmak anlamına gelmektedir.
Barış içinde bir eğitim en büyük yatırım olacaktır. Ulu Önderimizin barış ve eğitim için yaptığı yatırımlar ile bugün bir arada haklarımızı arayabilmekte ve Kadınlar Günümüzü kutlamaktayız. Barışı, eşitliği, her türlü alanda hayata geçmiş gerçek eşitliği istiyoruz. O halde daha fazlası için daha fazla çalışmak ve daha fazlasını talep etmek zorundayız. 2023’te Küresel Cinsiyet Eşitsizliği Endeksi’nde Türkiye 146 ülke arasında 129’uncu sırada yer aldı. Hukuk alanında elde ettiğimiz eşitlik yaşamın her alanında sağlanmadığı sürece tam eşitlikten bahsedemeyiz. Bunun için de siyasi düşünce, yaşam tarzı ve inanç farklılıklarına rağmen kadınların insan haklarında ortak değerler oluşturmak ve bunu hayata geçirmek zorundayız. Örgütlü mücadele bu konudaki en büyük gücümüz olacaktır Yatırımı kendinize yapın. Dünya Kadınlar Gününüz kutlu olsun.
UMUT ÇINARI DERNEĞİ BAŞKANI ÜMİT ÖZER
‘Çocuklara sahip çıkamayan Devletlerin geleceğinin güçlü olması mümkün değildir’ diyerek, bu amaç doğrultusunda yola çıkan Kayseri Çocuk Dostları Derneğinin kıymetli yönetimiyle 8 Mart Dünya Kadınlar Günü vesilesiyle bir araya geldik. Değerli Başkanımız Sn. Fatma Soyata ve yol arkadaşlarına nazik davetleri için teşekkür ediyor ve bu anlamlı mücadelelerinde başarılar diliyorum.

Kadın yoksa aydın, çağdaş bir yarın yok

Ekonomi Muhabirleri Derneği İzmir Şubesi 34 yıllık tarihinde kadın-erkek eşitliğini esas alan bir anlayışla bugünlere geldi.

Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ifade ettiği gibi; “Dünyadaki her şey kadının eseridir” sözünü kendimize ilke edindik.

34 yıllık tarihimizde Yönetim Kurullarımıza baktığımız zaman her dönem kadın-erkek temsilimiz dengeli oldu. Hatta kadın üye sayımızın sayıca fazla olduğu dönemler yaşadık.

Kadın-erkek omuz omura vererek EMD İzmir Şubesi’nin kamuoyu nezdindeki itibarını yukarı taşıdık.

Bundan sonraki zamanlarda da kadın-erkek birlikteliğini önemseyen bir anlayışla yolculuğumuz devam edecek.

Sürdürülebilirliğin temel ilkelerinden birisi de kadın-erkek temsilinin eşitliğidir.

Gelişmiş toplumlara baktığımızda toplumda kadın-erkek temsilinin dengeli olduğunu, gelişmemiş toplumlarda ise kadın-erkek temsilinin erkek lehine olduğunu görüyoruz.

Gelişmişlikle, çağdaşlıkla kadının toplumda daha etkin olması arasında güçlü bir bağ ve korelasyon olduğu çok net.

EMD İzmir Şubesi’nde bu felsefeyle kadın-erkek eşitliğini motto edinmiş durumdayız. “Kadın yoksa aydın, çağdaş bir yarın yok” diyoruz.

Birleşmiş Milletler’in 2024 yılı için “Kadına yatırım yapın, ilerlemeyi hızlandırın” söylemini çok doğru buluyor ve destekliyoruz.

Hayatımızı kadınların güzelleştirdiği çok açık bir şekilde ortada.

Erkeklerin egemen olduğu bir dünyanın sorunlar yumağı ürettiğini ülkemizde yaşayarak görüyoruz.

Çağdaş bir toplum için kadın-erkek eşitliğini sağlamak için kadınlarımıza destek olmak erkeklerin öncelikli görevi olmalı diye düşünüyoruz.

Bu duygu ve düşüncelerle “Güçlü Kadın Güçlü Türkiye” diyoruz. Öncelikli olarak kadın üyelerimizin, kadın meslektaşlarımızın ve tüm kadınların 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününü kutluyoruz.

Eşitlik İçin Kadın Platformu: Dünya kadınları eşitlik ve özgürlük adına 1857’den buyana çok şey kazandı; Bu topraklarda ve her yerde yine; BİZ KAZANACAĞIZ !
8 Mart 2024 haftası bir günde 8 kadının katledilmesi manşetleri ile başladı. 2009 yılından bu yana kadın cinayetleri ile ilgili gerçek veriler açıklanmıyor. Bağımsız örgütlerin kendi olanakları ölçüsünde açıkladıkları veriler gerçeği tam olarak yansıtamadığı halde bütün toplumun dehşete düşmesi, olağan akışı durdurup ne yapmalı diye düşünmesi gerekir. Ama öyle olmuyor. Yoksulların hayatı değersizleştiriliyor, kadınların hayatı hiç umursanmıyor.
Bağımsız kadın hareketi olarak yıllardır ne yapılması gerektiğini yazıyoruz, anlatıyoruz, ilgili yasaları yapmada ve uygulamada sorumluluk alıyoruz ve meydanlarda haykırıyoruz.  Sadece 8 Mart’larda, 25 Kasım’larda değil, her zaman “Kadın erkek eşitliği sağlanmadıkça daha çok kadın cinsiyete dayalı şiddete maruz bırakılacak ve şiddetin son eylemi olarak yaşam hakkı elinden alınacak” diyoruz.
Bu gerçek bilinmediği için değil, tam tersine bilinip umursanmadığı için bırakalım eşitliği sağlamayı eşitlikten adım adım uzaklaştıran politikalar uygulanıyor, eşitlik karşıtı ve laikliğe aykırı söylemler teşvik ediliyor.
Laiklik ve eşitlik karşıtı toplum düzeni yerine şeri hukuka geçilmesini yasalaştırma girişimlerinde 14 – 28 Mayıs seçimlerinden sonra son dönemece girildi. “Aileyi koruma” yalanına sığınarak kadınları kimliksizleştirmeye ve eşitsiz güç ilişkilerinin egemen olduğu, adil paylaşımın olmadığı reisli, ataerkil aile modelini kalıcı hale getirmeye çalışıyorlar.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına, CEDAW Komitesi Nihai Gözlemlerine, Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararına rağmen, kadınların evlilik öncesi soyadlarını evlendikten sonra kullanmaları engelleniyor. Kadınların evlendikleri erkeğin soyadını taşıma zorunluluğu Anayasa Mahkemesi’nin verdiği iptal kararıyla kalkmasına rağmen, nüfus müdürlükleri kadınların başvurularını geri çeviriyor. Herkesin istediği, kendi seçtiği soyadını alma hakkımıza sonuna kadar sahip çıkacağız.
Medeni Yasayı tartışmaya açanlar, nafaka ve evlilikte edinilmiş malların paylaşımı dahil en temel ekonomik haklarımızı ortadan kaldırmayı amaçlıyor. Yüz yıllardır küçümsenen ama özellikle pandemide hayatın merkezinde olduğu bir kez daha açıkça görülen ücretsiz ev içi emeğimizin karşılığı olan nafaka hakkımız yok edilmeye ve boşanmalarda uygulanan mal rejimi kadınlar aleyhine değiştirilmeye çalışılıyor. İktidar on yıllar içinde kadın yoksulluğunu da kullanarak yaşlı, çocuk, engelli bakımını tümden kadınların üzerine yıktı. Şimdi de Medeni Yasayı değiştirerek aile ve evlilik içerisindeki emeğimizin üstüne oturmaya çalışıyor. Medeni Yasa’ya sonuna kadar sahip çıkacağız. İktidara kadınların kazanılmış haklarına karşı saldırılara son vermesini tekrar hatırlatıyoruz: “Yasalara dokunma uygula!”
Kendi inançlarını hepimize norm olarak dayatmaya çalışanlar bedenimize, kimliğimize, emeğimize el koymak, bizleri evlerin ücretsiz köleleri, neoliberal sistemin ucuz ve güvencesiz işgücü yapmanın peşinde. İŞİD ve Taliban uygulamalarındaki gibi kadınların nefes alması bile erkeklerin iznine bağlansın istiyorlar. İktidar, sınırlarını kendisinin belirlediği bir toplum tahayyülünü ve aile modelini hepimize dayatarak, geleneksel cinsiyet rollerini pekiştirerek, cinsiyetçi uygulama ve söylemlerin dozunu artırarak kadınların ve LGBTİ+’ların yaşam hakkını tehdit ediyor. Erkek egemen siyasetin bizi giyim, yaşam tarzı, inanç, kimlik ve benzeri üzerinden etiketleyerek ortak mücadelemizden koparmasına, kutuplaştırmasına izin vermeyeceğiz.
Yerel seçimler sürecini, eşitlikçi, kamucu, demokratik yerel yönetim yarışından çıkarıp ırkçılık, rantçılık ve nefret söylemi yarışına dönüştüren, yoksulluğu, 6 Şubat afetinin yaralarını sarmaya çalışan halkların yoksunluklarını hatta ve hatta Filistin’de yaşanan soykırımı bile oy şantajı için kullananlara hatırlatıyoruz; Yönetmeye talip olduğunuz bu şehirlerde nasıl yaşayacağımıza biz karar vereceğiz. Ne eşit temsil hakkımızdan ne de eşitlikçi, eşitleyici ve mor yeşil kamucu yerel yönetimler için beş acil şartımızdan vazgeçmeyeceğiz.
8 Mart 1857’de, insanca çalışma koşulları ve daha iyi ücret için direndikleri fabrikada diri diri yakılan New York’lu dokuma işçisi 129 kadını ve onları unutturmayan, seçme seçilme hakkı için, eşit işe eşit ücret hakkı için, hatta pantolon giyebilme hakkı için sokaklara çıkan tüm kadınları selamlıyoruz. 8 Mart’ın dünya kadınlarının eşitlik ve özgürlük için buluştukları bir gün olması bu mücadele sonucu gerçekleşti. Onların mücadelelerine bu topraklarda devam edeceğiz.
Susmayacağız, korkmayacağız, itaat etmeyeceğiz…
Yaşasın tüm dünyanın kadınlarının dayanışması ve mücadelesi! Yaşasın 8 Mart!

Yalnız yürümek kadınlar için hala küresel bir sorun!

BAREM’in global ortağı WIN Grubu, cinsiyetler arasındaki fırsat eşitliği ve haklar konusunda dünya genelindeki gelişmelere odaklanan bir araştırma gerçekleştirdi. Araştırmaya göre; iş dünyasında cinsiyet eşitliğine dair ilerleme kaydedilmesine rağmen; geç saatlerde dışarıda yalnız yürümek kadınlar için hala küresel bir endişe olarak yerini koruyor, kadına yönelik şiddet ise her geçen yıl daha önemli bir sorun haline geliyor.

BAREM’in global ortağı WIN International, dünya çapında 39 ülkeden 33.866 katılımcının görüş ve inançlarına dayanarak toplumsal cinsiyet eşitliği, güvenlik ve şiddet gibi önemli konuları ele alan kapsamlı bir araştırma gerçekleştirdi. Araştırma; kadınların toplum içerisinde en çok karşılaştığı problemler, cinsiyetler arasındaki fırsat eşitliği ve haklar gibi alanlarda yaşanan değişim ve gelişimleri anlamak için önemli bir kaynak oluşturuyor.

Amerika kıtasında oran daha yüksek

Araştırmaya göre; dünya genelinde kadınların neredeyse yarısı (%46) geceleri mahallelerinde yalnız yürürken kendilerini güvende hissetmiyor. Bu yüzde, belirli coğrafi bölgelerde daha da kritik bir hal alıyor; Amerika kıtasındaki kadınların %64’ü, Afrika’da %47’si ve Avrupa’da %45’i kendilerini güvende hissetmediklerini belirtiyor.

Araştırmanın Türkiye kısmında ise, gece mahallelerinde yalnız yürürken kendilerini güvende hissetme konusunda cinsiyetler arasında belirgin bir fark ortaya çıkıyor. Kadınlar (%61) erkeklere (%76) kıyasla daha düşük bir oranda kendilerini güvende hissediyor. Bu sonuçlar; kadınların genellikle geç saatlerde dışarıdayken daha savunmasız hissedip güvenlik endişeleri yaşadığını vurguluyor ve aynı zamanda, bu durumun toplumsal cinsiyete bağlı güvenlik algılarına dayandığını gösteriyor.

Kadına yönelik şiddet artmaya devam ediyor

Dünya genelinde, 2019 yılına kıyasla %4’lük bir artışla, kadın katılımcıların %20’si “Fiziksel veya psikolojik herhangi bir şiddete maruz kaldınız mı?” sorusuna evet yanıtını verdi. Katılımcıların cevabı, bölgesel olarak önemli ölçüde değişim gösteriyor. Bu oranın özellikle yüksek olduğu Afrika’da kadınların %49’u geçen yıl herhangi bir tür şiddete maruz kaldıklarını söylerken, MENA bölgesi ve Amerika kıtasında bu oran sırasıyla %27 ve %24.

Araştırma, özellikle genç kadınların bu durumdan etkilenmiş olduğunu ortaya çıkarıyor; 18-24 yaş arasındaki kadınların %27’si bir tür şiddete maruz kaldıklarını söylerken, 25-34 yaş arasında bu oran %23. Bu durum, özellikle cinsel taciz olaylarına bakıldığında da geçerli; 18-24 yaş arası kadınların %19’u ve 25-34 yaş arası kadınların %14’ü cinsel taciz mağduru olduklarını belirtiyor.

İşyerinde toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda engeller aşılıyor

Erkekler genel olarak kadınlara göre daha iyimser olsa da, 2019’a kıyasla birçok alanda toplumsal cinsiyet eşitliği algısında iyileşme görülüyor. %26’da iki yıl süren durgunluğun ardından artık küresel nüfusun %28’i (kadınların %20’si ve erkeklerin %36’sı şeklindeki oranlarla) işyerinde cinsiyet eşitliğinin sağlandığını düşünüyor.Buna karşılık, küresel nüfusun %44’ü hala kadınların erkeklere göre daha az iş fırsatına sahip olduğuna inanıyor.

Araştırmanın Türkiye kısmında; kadınlar için iş hayatında daha az fırsat olduğunu düşünenlerin oranı toplam grupta %49 iken, cinsiyetlere göre ayrım yapıldığında erkekler için bu oran %44 ve kadınlarda %55’e ulaşıyor. Yine Türkiye genelinde toplam grupta kadınlar için daha çok fırsat olduğunu düşünenlerin oranı %28 ve cinsiyetlere göre bakıldığında erkeklerde bu oran %36 iken kadınlarda %21’lere kadar geriliyor. Türkiye genelinde kadınlar ile erkekler arasında aynı fırsatlara sahip olduklarını düşünenlerin oranı ise %19. Bu sonuçlar, Türkiye’deki cinsiyet eşitsizliği sorununun cinsiyetlere göre farklılaştığı yorumunu destekliyor.

Türkiye’nin siyaset alanında ciddi bir iyileştirmeye ihtiyacı var

Yavaş gelişme gösteren bir alan olan siyasette, 2019 yılında %2 olan küresel nüfusun şimdi %13’ü bu alanda cinsiyet eşitliğinin sağlandığına inanıyor.

Türkiye’de araştırmaya katılanların %43’ü siyaset alanında cinsiyet eşitliğinin kesinlikle veya kısmen başarıldığına inanıyor. Diğer yandan, %51’i siyaset alanında cinsiyet eşitliğinin kesinlikle veya hiç başarılmadığını düşünüyor. Bu sonuçlardan, Türkiye’deki siyaset alanında cinsiyet eşitliğine ilişkin farkındalığın artırılması ve daha adil politikaların uygulanması için ciddi bir çaba sarf edilmesi gerektiği anlaşılıyor.

“Evde” cinsiyet eşitliği düşüşte

Araştırma, 2019’da insanların %48’inin ev ortamında toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlandığına inanırken artık yalnızca %40’lık bir kesimin aynı fikre sahip olduğunu gösteriyor.

Türkiye’de “ev içinde” cinsiyet eşitliği konusunda katılımcıların yüzde 53’ü kesinlikle ve bir dereceye kadar başarıya ulaşıldığını düşünüyor. Kadın ve erkekler arasında bu konuda olumlu düşünenlerin oranında yine belirgin bir farklılık ortaya çıkıyor; ev içinde toplumsal cinsiyet eşitliğine ulaşıldığını ve bir dereceye kadar ulaşıldığını düşünen erkeklerin oranı %58 iken bu oran kadınlarda %48’lere geriliyor. Bununla birlikte, katılımcıların yüzde 41’i ev içinde cinsiyet eşitliğinin başarılamadığını ya da hiç başarılamadığını ifade ediyor.

Araştırma künyesi: Çalışmada 39 ülkede 33,866 kişiyle görüşüldü. Araştırma Türkiye’de 20 – 26 Ocak 2024 tarihleri arasında CATI (Bilgisayar Destekli Telefon Görüşmesi) yöntemiyle 523 kişi arasında gerçekleştirildi.

Alev Alatlı’ya Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Tarafından “Vefa Ödülü”

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından düzenlenen Türkiye ile Güçlenen, Türkiye’ye Güç Veren Kadınlar Programı’nda Alev Alatlı’ya “Vefa Ödülü” verildi. Ödülü, Alev Alatlı’nın Kızı Kapadokya Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Funda Aktan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın elinden aldı.

Alev Alatlı Kapadokya Üniversitesi’nde Gerçekleştirilen Panel ile Anıldı

Fikir ve edebiyat dünyamızın değerli kalemlerinden, Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü sahibi ve Kapadokya Üniversitesi kurucusu yazar Alev Alatlı, Kapadokya Üniversitesi’nde düzenlenen “Alev Alatlı’yı Anlamak Paneli” ile anıldı.

Ülkemizin fikir ve düşünce dünyasına yön veren; yazı, makale, kitap ve söylemleriyle ufuk açan, toplumun geniş kesimini derinden etkileyen, aynı zamanda eleştirileri ve yorumlarıyla birçok insana rehber olmuş usta eğitimci, Kapadokya Üniversitesi’nin kurucusu değerli isim Alev Alatlı’yı bir kez daha anmak üzere Kapadokya Üniversitesi Oktay Sinanoğlu Konferans Salonu’nda, “Alev Alatlı’yı Anlamak Paneli” gerçekleştirildi.

Kapadokya Üniversitesi, Rektörü Prof. Dr. Hasan Ali Karasar, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. İlhan Öztürk akademisyenler, öğrenciler ve davetlilerin katılımıyla gerçekleştirilen panel, saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. Alev Alatlı’nın hayatından kesitlerin anlatıldığı “Mütefekkir Alev Alatlı’nın Ardından” adlı video gösterimi başlayan panelin açılış konuşmasını, Kapadokya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hasan Ali Karasar yaptı.

Prof. Dr. Hasan Ali Karasar yaptığı konuşmada, “Alev Alatlı’yı Anlamak, sıradan seçilmiş bir başlık değil. Hocamız hakkında daha uzun yıllar böyle paneller yapılacak. Ama bizim üstümüze düşen; üniversitemizin kurucusu ve felsefesini de ortaya koyan kişinin hayatını daha yakından bilmek, eserlerini daha yakından bilmek, kitaplarını okumak ve o farkındalığı üniversite çapında sağlamaktır.” ifadelerini kullandı. Alev Alatlı’nın biyografisinden önemli detayları da paylaşan Prof. Dr. Hasan Ali Karasar, “Sayın Alatlı’nın dillere destan bir hayatı vardı.” dedi.

Açılış konuşmasının ardından, Kapadokya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hasan Ali Karasar’ın Oturum Başkanlığını yaptığı panelde; Prof. Dr. İskender Öksüz, Alev Alatlı’nın kullandığı aforizmaları, metaforları ona ait özlü sözleri anlattığı, Prof. Dr. Sadık Türker Alev Alatlı’nın “Batıya Yön Veren Metinler” eserinin devamı niteliğindeki “Bize Yön Veren Metinler” eserinin yazım süreci ile ilgili detay bilgileri aktardığı, Prof. Nuran Tezcan’ın ise “Yazar, Entelektüel ve Kapadokya Üniversitesi’nin Kurucusu Alev Alatlı” başlığındaki Alev Alatlı’nın çok yönlülüğüne değinen ve Kapadokya Üniversitesi’nin kuruluşu döneminde yaşananlardan derlediği bilgileri paylaştığı birer konuşma gerçekleştirdi.

Panelin son bölümünde ise Alev Alatlı’nın fikirlerini paylaştığı, Kapadokya Üniversitesi’ndeki yer aldığı toplantı ve etkinlik görsellerinden hazırlanan videonun gösterimi yapıldı.

Amgen Türkiye Yalnızca Dünya Kadınlar Günü’nde değil, Her gün “Kapsayıcılığı Kutluyor”

Kadınların ekonomik ve toplumsal hayata hem etkin hem de eşit bir şekilde katılımını sürdürülebilir kalkınmanın gereği olarak gören Amgen Türkiye, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü özel etkinliklerle kutladı. Amgen, toplumsal cinsiyet ön yargılarına meydan okumak üzere tüm dünyada International Women’s Day platformu tarafından yürütülen “#KapsayıcılığıKutla” kampanyasına da destek verdi.

Toplumda eşitliğin sağlanmasını, sürdürülebilir kalkınmanın gereği ve temel insan hakkı olarak gören Amgen Türkiye, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü şirket içinde hayata geçirdiği aktivitelerle kutladı. Amgen, International Women’s Day (IWD) platformunun herkesi cinsiyet eşitliğine dayalı bir dünyaya davet ettiği “#KapsayıcılığıKutla” hareketine de destek verdi. Etkinlikler kapsamında Amgen çalışanları, çalışma arkadaşlarıyla birlikte elleriyle kalp yaparak çekildikleri pozlar ile desteklerini ortaya koydu. 8 Mart’ta şirket içinde paylaşılan çeşitli deneyimler ve hikayeler eşliğinde, toplumsal cinsiyet eşitliğinde ön yargı engeli konusunda farkındalık yaratılması hedeflendi.

“Toplumsal cinsiyet eşitliğinde #KapsayıcılığıKutluyoruz”

8 Mart Dünya Kadınlar Günü kapsamında çalışanları ile birlikte toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda farkındalık yaratmayı hedeflediklerini belirten Amgen Türkiye Genel Müdürü Güldem Berkman “Sıradışı Kadın Liderler Programı (WE2) ile kadın çalışanlarımızın liderlik becerilerinin gelişimine ve kariyer yolculuklarına katkıda bulunan bir şirket olarak hem şirketimizde hem de toplumda fayda yaratmak amacıyla bu yıl da Kadınlar Günü’nde pek çok farkındalık çalışmasına imza attık. Çalışanlarımız ile birlikte poz vererek IWD’nin kampanyasına dahil olduk. Kadınlar; toplumda, şirketlerde ve evde eşitsizlikler ile karşılaşabiliyor. Bunların önüne hep birlikte geçebilir; eşitlikçi ve kapsayıcı, farklılıklara değer verilen bir dünya inşa edebiliriz” diye konuştu.

Amgen’ın düzenlediği “8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde “Eşitlikçi İş, Eşitlikçi Lider” seminerinde iş yerinde kapsayıcı, destekleyici, şefkat diline sahip liderlerin ve çalışma arkadaşlarının çoğalmasının eşitliğe katkısından bahsedildi. Söz konusu özel oturuma, Awen For Us’un kurucusu Dr. Aylin Löle ve öğretim görevlisi Doç Dr. Sevgi Kesim Güven rehberlik etti. Kadın Emeğini Değerlendirme Vakfı’na gerçekleştirilen ziyarette (KEDV) ise Amgen Gönlü Sorumluları ikinci el kıyafet bağışlarının ayrıştırılmasına ve paketlenmesine gönüllü destek oldu.

Rahim ağzı kanseri için “90-70-90 hedefi”

Bezmiâlem Vakıf Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Gürkan Kıran, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde rahim ağzı kanseri ve aşısı konusunda önemli açıklamalarda bulunarak, rahim ağzı kanserini ortadan kaldırmayı amaçlayan “90-70-90 hedefi”ni gündeme getirdi.

Dünya Sağlık Örgütü’nün son verilerine göre yılda yaklaşık 600 bin kadına rahim ağzı kanseri teşhisi konduğunu ve yılda 350 bin kadının bu hastalığa bağlı hayatını kaybettiğini açıklayan Prof. Dr. Kıran, kadınların sağlığını korumak ve farkındalık oluşturmak amacıyla bu konuyu gündemde tutmanın önemini vurguladı.

Prof. Dr. Gürkan Kıran “Rahim ağzı kanseri, erken evrede saptandığında hastalıktan tamamen kurtulmak mümkün, ancak özellikle HPV ve/veya servikal sitoloji gibi tarama yöntemlerinin etkin uygulanmadığı bölgelerde hastalık sıklıkla tedavi edilebilir aşamanın ötesinde saptanıyor.”

“Türkiye’de rahim ağzı kanserinin görülme sıklığı 100 bin kadın başına 4.8’dir. Dünya Sağlık Örgütü önderliğinde tüm ülkeler, rahim ağzı kanserini ortadan kaldırma konusunda taahhütte bulunmuştur. Bu anlamda yeni vaka sayısını yıllık olarak 100 bin kadın başına 4 veya daha altına düşürülmesi hedeflenmiştir. Bu noktada, tüm ülkelerin 2030 yılına kadar ulaşması için kısaca “90-70-90 hedefi” olarak tanımlanan üç hedef belirlemiştir:

  1. Kızların yüzde 90’ının 15 yaşına kadar HPV aşısı yaptırması,
  2. Kadınların %70’inin 35 ve 45 yaşlarına kadar yüksek kaliteli bir testle taranıyor olması,
  3. Rahim ağzı hastalığı olan kadınların %90’ının tedavi olanaklarına kavuşabilmesi”

Sağlık politikaları güçlenmeli, eğitim desteklenmeli

Rahim ağzı kanser aşısı, aşının tipine göre, genital siğil gibi cinsel yolla bulaşan hastalığa karşı da ciddi bir koruma sağlıyor. Prof. Dr. Gürkan Kıran, aşının rutin aşılama programı içine alınmasının, yukarıda belirlenen hedeflere ulaşılması yolunda en önemli adımlardan birisi olduğunu vurguladı. Aşının rutin uygulanmaya başlaması halinde bile, HPV/smear (servikal sitoloji) gibi tarama yöntemlerinin aşılanan gruplarda ihmal edilmemesi gerekiyor. Türkiye’de rahim ağzı kanseri, hastalığın taraması, rahim ağzı kanser aşısı olarak bilinen HPV aşıları konusunda daha fazla bilinç oluşturulması ve erişilebilirliğin artırılması için çaba harcanmasının önemini vurgulayan Prof. Dr. Gürkan Kıran, bu konuda sağlık politikalarının güçlendirilmesi ve eğitim faaliyetlerinin desteklenmesi gerektiğinin altını çizdi.

Paratika’dan kadın girişimcilere özel kampanya! Yenilikçi çözümleri ve işletmeler için katma değer yaratan projeleri ile sektörde öne çıkan ödeme kuruluşu Paratika, kadının gücünü destekleyen “Kadın Girişimci İçin En İyisi” programını duyurdu. Program kapsamında kurucusu, kurucu ortağı ve yönetiminde kadın olan tüm işletmeler yüzde 0,18’den başlayan sanal POS komisyon oranları ile Paratika’nın fırsatlar dünyasını keşfedebilecek.  Türkiye’nin en büyük online ödeme altyapısını yöneten Payten’in 25 yılı aşan AR-GE deneyimi ile geliştirdiği, sektörün önde gelen ödeme sistemi Paratika’nın, 30 Nisan’a kadar kadın girişimcilerin başvurularının kabul edileceği “Kadın Girişimci İçin En İyisi” programı, çok cazip sanal POS komisyon oranlarının yanı sıra program katılımcılarına eğitim desteği, ödeme danışmanlığı hizmeti ve networking buluşmaları gibi bir dizi fırsatı da sunacak. Programa kurucusu, kurucu ortağı ve yönetiminde kadın olan tüm işletmeler başvuru yapabilecek.    Paratika CEO’su ve Payten Türkiye Ülke Lideri Burak Kutlu, “Toplumun güçlenmesinin yolu kadınlarımızın güçlenmesinden geçiyor. Kendi işini yönetebilen, cesur girişimci kadınlarla birlikte, özgüveni ve liderlik ruhunu toplumun en küçük kesimine kadar ulaştırabilir, umudu ve başarma isteğini yaygınlaştırabiliriz. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Çalışma Genel Müdürlüğü Çalışma İstatistikleri Daire Başkanlığı’nın Ocak 2024 raporuna göre Türkiye’de kadınların iş gücüne katılım oranı yüzde 35,5 iken bu oran erkeklerde yüzde 70,7 olarak gerçekleşmiş. Bu veriye göre, ülkemizde kadınların iş hayatındaki varlığının güçlendirilmesi konusunda çok geri kalmış durumdayız. İş hayatında kadının varlığının güçlenmesinin, toplumsal gelişim ve ekonomik büyüme için son derece gerekli olduğunun bilinciyle Paratika olarak kadın girişimlerine her zaman destek olmaya devam edeceğimizi ve başarıları için elimizden geleni yapacağımızı bilmelerini istiyoruz.” dedi.Güçlü toplum güçlü kadın için girişimci destek programlarının önemini vurgulayan Kutlu, “kadının toplumumuz için önemine dikkat çekmek için programımızı 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde duyurmak istedik. Ülkemizde kadın istihdamının istenilen seviyeye ulaşması için hepimize büyük sorumluluk düşüyor. Bu kapsamda Paratika olarak biz de kadın girişimlerine finansal destek sunan komisyon uygulamamızın yanı sıra dijital marketing, satış stratejisi, ödeme optimizasyonu ve daha bir çok konuda ücretsiz eğitimler vererek bilgi birikimlerini artırmayı ve Paratika’nın zengin çözüm portföyünün onlara sunacağı avantajlarla kadın girişimcilerimizin gücüne güç katmayı hedefliyoruz.” şeklinde konuştu. Ödeme çeşitliliği ile yüksek satış dönüşümüProgram kapsamında kadın girişimler, online başvurunun ardından Paratika’nın banka kalitesinde sanal POS çözümünden yararlanmaya başlayabiliyor, yüzde 0,18’den başlayan komisyon oranları ile tüm bankaların kartları, mobil cüzdanlar ve alternatif ödeme yöntemleri ile ödeme alabiliyor, 9 kart markasıyla taksit sunabiliyorlar. Perakende sektörü ve mağazacılık alanlarında faaliyet gösteren işletmelere sunulan fiziki POS çözümünün yanı sıra kart saklama çözümü sayesinde tek tıkla ve tekrarlayan ödemeleri alma, linkle, QR’la, ve alışveriş kredisi ile ödeme alma, bayi tahsilatları, dövizle ödeme alma, manuel POS ve mobil cüzdanlar gibi pek çok özellikten tek entegrasyon, 7/24 canlı destek ve 360 derece dijital sahtekârlık koruması ile faydalanabiliyorlar. Paratika’nın T.C. Merkez Bankası lisanslı ve PCI DSS Level 1 ve SSL sertifikalı ödeme altyapısı sayesinde işlem güvenliği için entegre edilmiş anti-fraud çözümleri ile müşterilerine güvenli ve pürüzsüz bir ödeme deneyimi sunabiliyorlar.


Yazar - Davut Güleç

Gazeteci, televizyoncu, Uzman polis-adliye muhabiri, Spor yazarı, TEMA’cı, Kızılay’cı, Dağcı, Trekkingci, Alp disiplini kayak milli hakemi, Herkes İçin Spor Federasyonu Kayseri il temsilcisi, Erciyes Kar Kaplanları Spor Kulübü Basın sözcüsü, Kayseri Spor Adamları Derneği yönetim kurulu üyesi, Kent Güvenlik konseyi üyesi, Halkla İlişkiler Tanıtım, Adalet, Kamu Yönetimi mezunu -----Davut Güleç Kimdir ? -----

İlginizi Çekebilir

Kayseri Çevrelerinde Toz Taşınımına Dikkat!

Meteoroloji 7. Bölge Müdürlüğü / Bölge Tahmin ve Uyarı Merkezi, 25 Nisan gece başlangıcından 26 …