Ekonomi-teknoloji haberleri (20.04.2024)

Ayçiçeğinde tohumun toprakla buluşma vakti geldi
Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, ayçiçeği üretiminde ekim döneminin başlamasını ve ayçiçeği üreticilerinin sorunlarını yaptığı görüntülü basın açıklamasıyla değerlendirdi.
Ülkemizde 59 şehirde ayçiçeği üretimi yapıldığını söyleyen Bayraktar, açıklamasını şöyle sürdürdü;
“Ülkemizde 59 şehirde ayçiçeği üretimi yapılıyor. Ayçiçeği üreten şehirlerin başında gelen Edirne’yi Adana, Tekirdağ, Kırklareli ve Konya takip ediyor.
Bugünlerde havaların ısınmasıyla toprak tava geldi ve ayçiçeği tohumları toprakla buluşmaya başladı. Belirsizlik ve isteksizlikle başlayan ekimlerde, maliyetlerdeki artışlar çiftçilerimizi düşündürüyor. Son bir yılda mazotta yüzde 105’e, gübrede yüzde 36’ya varan artışlar yaşandı. Hasada kadar daha ne kadar artacağı da belli değil.
Çiftçilerimiz, fiyat belirsizliği, girdi fiyatlarının sezon boyunda tahmin edilememesi, doğal afet ve benzeri birçok riskle ekim yapıyor. Çiftçilerimiz ekim yaparken sezon süresince kullanacağı gübreye, mazota ne ödeyeceğini önceden bilmelidir.
Ayçiçeği ekim alanlarının artmasındaki önemli etken fiyat politikasıdır. Çiftçilerimiz ekim zamanı elde edeceği ürünün fiyatını bilerek ekime karar verebilmelidir. Ayçiçeğine verilen prim, gübre ve mazot destekleri de en az girdi enflasyonu oranında artırılmalıdır. İç piyasada üretici fiyatlarını etkileyecek düşük gümrük vergi oranları ile yapılan ithalata izin verilmemelidir.”
“Ayçiçeğinde üretim tüketim kadar artmıyor”
“Halkımızın temel gıda maddelerinden olan ayçiçek yağında üretimin artırılması dışa bağımlılığın azaltılması için önemlidir. 2018 yılında 1,95 milyon ton olan ayçiçeği üretimi son 5 yılda yüzde 12,7 oranında artarak 2023 yılında 2,2 milyon ton seviyesine yükseldi.
Geçtiğimiz yıl ayçiçeği ekim alanlarında yaşanan azalış üretime yansıdı ve üretim bir önceki yıla göre yüzde 13,8 oranında geriledi. Artan nüfusa paralel olarak kişi başı tüketim de yıllar itibarıyla artış göstererek, 2022 yılında kişi başı tüketim 56 buçuk kilogramla son 20 yılın en yüksek seviyesine ulaştı.”
“Halkın en fazla tükettiği ayçiçek yağında ihtiyacın yarısı ithalatla karşılanıyor”
“Ülkemiz sıvı yağ tüketiminin yüzde 80 gibi büyük bir oranını ayçiçek yağı oluşturuyor. Ayçiçeğinde yeterlilik oranımız yüzde 51,3’tür.
Ürettiğimiz ayçiçeği ülkemiz ihtiyacını dahi karşılamadığı için ithalata olan bağımlılığımız devam ediyor. İhtiyacımız olan ayçiçeğinin yüzde 48,7’sini ithalatla karşılıyoruz. Ayçiçeği tohumu, yağı ve küspesi ithalatı için toplam ödediğimiz döviz 2023 yılında 2 milyar 345 milyon doları buldu. Son 5 yılda ayçiçeği tohumu, yağı ve küspesi ithalatı için ödediğimiz bedel yüzde 153 buçuk arttı.”
“Üreticilerimiz yeterli geliri elde edemiyor, tüketici ayçiçek yağını pahalı tüketiyor. Ayçiçek yağı fiyatları son 5 yılda yüzde 491 arttı
“Ayçiçeği alım fiyatları üreticilerimizin yeterli gelir elde edecek seviyede açıklanmıyor. Geçtiğimiz iki yılda üretici fiyatları maliyet seviyesinde kaldı.
Çiftçilerimiz yüksek girdi maliyetlerini karşılayarak üretimlerini devam ettirmekte zorlanıyor. Üretim artmalı ki, tüketiciler uygun fiyatla yağ tüketmelidir.
Son 3 yılda ayçiçeğinde üretici fiyatı yüzde 116,9 oranında arttı. Birliğimizce yapılan üretici market fiyat çalışmalarında ise, tüketici fiyatlarında çok daha fazla artış olduğunu görüyoruz.
Ayçiçek yağı litre fiyatı son 3 yılda yüzde 224,8, son beş yılda da yüzde 491,8 artarak bugünlerde 58 liraya yükseldi.
Halkımızın en çok tükettiği yağ olan ayçiçek yağında görülen bu fiyat artışını kontrol edebilmek ve dışa bağımlılığımızı azaltmak için ayçiçeği üretimimizi artırmamız şarttır.”

Girişimcilerin marka tescil süreçlerinde dikkat etmesi gereken 5 önemli nokta

Marka tescil süreci, bir girişimcinin fikrini hayata geçirmek ya da markasını korumak için attığı ilk adımlardan birisi. Markanın korunması, rekabet avantajının sağlanması ve tüketici güveninin oluşturulması açısından marka tescil süreçleri büyük önem taşıyor. Sınai haklar alanında danışmanlık ve vekillik hizmeti sunan öncü şirketlerden Destek Patent’ in CEO’su Faruk Yamankaradeniz, girişimcilerin marka tescil süreçlerinde göz ardı edilmemesi gereken 5 önemli noktayı paylaştı.

Girişimcilik ekosistemindeki yükselişe bağlı olarak kurulan şirket sayısı da hızla artıyor. Girişimcilerin bir markayı hayata geçirme aşamasında marka tescil süreçleri önemli rol oynuyor. Marka tescili, girişim sahipleri için olumlu bir etki sağlayarak hem ticari ilişkilerinde hem de yatırım organizasyonlarında kurumsal bir yapıya sahip olmalarını mümkün kılıyor.

Kırk yılı aşkın süredir sınai haklar alanında hizmet veren Destek Patent’in CEO’su Faruk Yamankaradeniz girişimcilerin hem marka tescili süreçlerinde hem de sonraki aşamalarda dikkat etmesi gereken 5 önemli maddeyi açıkladı.

Marka Araştırması Yapmayı İhmal Etmeyin!

Girişimcilerin markasına karar vermesi akabinde faaliyet sektörüne uygun olacak şekilde güncel mal ve hizmet sınıfları tebliğine uygun alanları seçmeleri gerekmektedir. Girişimcilerin bu sınıflara karar verirken hem güncel hem de yakın vadede kullanmayı hedeflediği sektörlere uygun olarak hareket etmesi avantajlı bir durum sağlayacaktır.

Marka isimlerinin ayırt edilemeyecek derecede benzerlerinin ya da aynılarının hali hazırda tescil edilmiş olması, girişimcilerin markalarının tescil edilmesinde zorlaştıran nedenlerin başında geliyor. Bu sebeple girişimcilerin önce marka ismi konusunda benzerlik araştırması yapması ve tescil sürecine başlarken herhangi bir zorlukla karşı karşıya kalmayacak şekilde olabildiğince iştigal edeceği sektörüne göre de özgün olacak marka isimlerini belirleyerek, marka başvurusunda bulunmaları ilk adımını oluşturuyor.

Yalnızca Tek Ülkede Koruma Yeterli Değil!

Marka tescili ülkesellik esasına bağlı olduğundan yalnızca tescil edildikleri ülkelerde korunmaktadır. Pazar hedefi yurt dışında olan girişimler için marka koruması yalnızca Türkiye’de değil, yurt dışında da hedeflenen ülkede marka tescil başvurusunda bulunarak süreçlerini tamamlamaları ayrıca bir avantaj sağlayabilir. Girişimcilerin farklı pazarlara açılırken özellikle, Türkiye’de tescil edilmiş olan markasını, eğer varsa uluslararası ticaretinin veya globale açılmayı hedeflediği ülkeler veya çeşitli sistemlerden faydalanarak yurt dışında koruyabilirler.

Girişimcilerin yurt dışındaki ülkelerde tescili bulunmuyorsa, üçüncü kişiler tarafından ilgili markanın tescil edilebilmesi riski artarken; aynı marka ile aynı pazarda rekabet edilebilmesini kolaylaştırabiliyor. Bu sayede girişimciler yalnızca bulundukları ülkede değil, yurt dışındaki ülkelerde de marka başvurularında bulunarak bu risklerin önüne geçebilirler.

Uluslararası marka tescili küresel pazarda rekabet avantajı elde etmek için kritik bir adımdır. Hem ülkemizde hem de dünya genelinde bir markanın koruma altına alınması tescil işlemi ile başladığından ihracat yapan veya hedefi olan girişimlerin uluslararası boyuta taşınmasında kritik bir rol oynamaktadır. Bu noktada ülkemizde yurt dışı marka tescili işlemlerinde teşviklere ilişkin bilincin yaygınlaştırılarak uluslararası pazarlara açılmak isteyen girişimlerin daha sık desteklenmesi gerekiyor.

Marka Vekilleri ile Süreçlerinizi Yürütmek Oldukça Önemli…

Marka tescil süreçleri uluslararası düzeyde çeşitlilik gösterir. Her ülkenin marka ve patent ofisleri, başvuru süreçleri, yasal gereklilikleri, prosedürleri ve mevzuatları farklıdır. Marka tescili için her ülkede yasalara uygun hareket etmek ve başvuru sürecini etkin bir şekilde yönetmek önemlidir. Ancak, bu süreçlerin karmaşıklığı ve ülkeler arasındaki farklılıklar göz önüne alındığında, marka vekilleri ile çalışmak oldukça önemlidir. Marka vekilleri, firmaların uluslararası pazarda marka haklarını korumak için gereken bilgi, deneyim ve uzmanlığı sunarlar. Güncellenen yasal düzenlemeler ve marka tescili süreçlerindeki değişiklikleri yakından takip ettiklerinden, marka vekilleri ile çalışmak büyük önem taşır. Ancak, vekil seçimi yaparken de girişimcilerin bazı nüanslara dikkat etmesi büyük önem arz ediyor. Örneğin; ilk olarak seçecekleri vekillerin Türk Patent ve Marka Kurumu’na kayıtlı olduğundan emin olmaları gerekiyor. Bunun dışında, sınai hakların tüm alanlarındaki hukuki süreçlere, yurt içi ve yurt dışı başvuru süreçlerine, özet olarak çalışacakları vekillerin sınai mülkiyet haklarında deneyimlerini ve tecrübelerini dikkate almaları gerekiyor.

Marka Korumanızı Sürdürülebilir Kılın!

Girişimcilerin hem Türkiye’de hem de yurt dışındaki ülkelerde markalarını tescil ettirmeleri ciddi mali kayıpların, hukuki sorunların ve marka itibarındaki zedelenmenin önüne geçebilmesi mümkündür. Fakat riskleri engellemek için tek başına marka tescili yeterli olmuyor. Ne yazık ki tescilli bir markanın taklit edilemeyeceği düşüncesi oldukça yaygın bir düşünce. Ancak, markanın korunması için sadece tescili yeterli değildir. Tescilli markanın korumasını sağlamak amacıyla global marka izleme yapılarak, üçüncü kişiler tarafından hangi ülkelerde nasıl varyasyonları ile başvurulmuş olduğunun takip edilmesi ve buna uygun olarak danışmanlık verilmesi ile korumanın güçlendirilmesi gerekiyor. Markaların düzenli olarak izlenmesi ile marka sistematik bir şekilde takip ediliyor ve taklit markaların tespiti sağlanarak marka haklarının ihlal edilmesi engelleniyor.

Sahte Ürün Tehlikesine Karşı Gümrük Koruma!

Gümrük koruma da son derece önemli bir işlem kalemi. Gümrük koruma yapılmadığında, aynı veya benzer marka ismi bulunan ürünlerin kopyalanması ve sahtelerinin piyasaya sürülmesi riski artar ve bu ürünlerin ülkelere giriş/çıkışı engellenememektedir. Bu sahte ürünler genellikle kalite sorunlarına yol açarak müşteri memnuniyetsizliği ile sonuçlanabilir. Bu noktada tescil süresince aynı veya benzer marka ismine sahip ürünün uluslararası ticaretini önleyerek yaşanabilecek olumsuz durumların (kazanç ve prestij kaybı vb.) önüne geçmek için gümrük koruma son derece önemli bir adımdır.

İstinyePark Alışveriş Merkezi’nde yaşanan korkutan yangın, duman tahliye fanlarının ne kadar hayati öneme sahip olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi
İstinyePark Alışveriş Merkezi’nde yaşanan korkutan yangın, duman tahliye fanlarının ne kadar hayati öneme sahip olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Sarıyer’de bulunan alışveriş merkezinin 4. katındaki otoparkta çıkan yangın, hızla kontrol altına alınarak söndürüldü. Ancak yangın sonucu ortaya çıkan yoğun duman, alışveriş merkezi içerisinde büyük bir paniğe neden oldu.

Dumanın tahliyesi için devreye giren tahliye fanları, içerideki zararın ve olası yaralanmaların önlenmesinde kritik bir rol oynadı. Alışveriş merkezine dolan dumanın hızla tahliye edilmesinin ardından, alışveriş merkezine geri dönen vatandaşlar rahat bir nefes aldı.

Konuyla ilgili olarak görüşlerini aktaran Cvsair mühendisi Ahmet Albayrak, yangın anında duman tahliyesinin hayati önemine vurgu yaptı. Albayrak, “Yangın durumlarında dumanın tahliye edilmesi, insanların güvenliğini sağlamak adına en önemli adımlardan biridir. Bu tür durumlarda etkili bir duman tahliye sistemi, olası zararların önlenmesinde kritik bir rol oynar. Bu nedenle, alışveriş merkezleri gibi yoğun insan trafiğinin olduğu yerlerde bu tür sistemlerin düzenli olarak kontrol edilmesi ve bakımlarının yapılması büyük önem taşır” dedi.

İstinyePark Alışveriş Merkezi’ndeki yangın olayı, duman tahliye fanlarının ne kadar kritik bir öneme sahip olduğunu bir kez daha hatırlattı. Yangın ve acil durumlarla başa çıkabilmek adına, güvenlik önlemlerinin titizlikle alınması ve bu önlemlerin düzenli olarak gözden geçirilmesi gerekmektedir

 

MÜŞTERİ SADAKATİ, PERAKENDE SEKTÖRÜNÜN ÖNEMİNİ ARTIRIYOR

Günümüzde, perakende sektöründe müşteri sadakatinin önemi giderek artıyor. Şirketlerin yüzde 90’ından fazlası artık bir tür sadakat programına sahip. Bu programlar, şirketler için sadece büyük gelir kaynağı olmakla kalmayıp, aynı zamanda yeni müşteri edinmek için oldukça maliyet-etkin bir strateji sunuyor.

Sadakat Programlarının Etkinliği

Son dönemde, sadakat programları sadece ödüllerden ibaret olmaktan çıkıp, müşteri deneyimini iyileştirmek ve marka sadakatini artırmak için daha geniş bir perspektifle ele alınıyor. Örneğin, dijital teknolojilerin kullanımıyla, müşterilere özel kişiselleştirilmiş teklifler sunulması ve alışveriş deneyiminin kolaylaştırılması gibi yenilikler, sadakat programlarının etkinliğini artırıyor.

Tüketicilerin yüzde 77’si 10 Yıl ve Üzeri Bağlılıkla Markalara Sadık Kalıyor

Interlink Genel Müdürü Can Taşçıoğlu, müşteri sadakatinin önemiyle ilgili son verileri değerlendirerek şunları söylüyor: “Mevcut müşterilerin elde tutulması, yeni müşteri edinmekten 5 ila 25 kat daha az maliyetli olabilir. Bu, işletmelerin kaynaklarını daha etkili bir şekilde kullanmalarını sağlar ve karlılıklarını artırır. Ayrıca, tüketicilerin yüzde 77’si belirli bir markaya 10 yıl veya daha uzun süre bağlı kaldıklarını belirtiyorlar. Bu da gösteriyor ki, müşteri sadakati sadece kısa vadeli değil, uzun vadeli başarı için de kritik bir faktördür.”

Sadakat Programlarıyla Şirket Gelirlerinde yüzde 12 ila 18 Oranında Artış Sağlanıyor

Taşçıoğlu, sadakat programlarını uygulayan markaların dünya çapında yüzde 12 ila 18 arasında daha fazla gelir artışı sağladığına dikkat çekerek, “Sadakat programları, müşterilerin tekrarlanan işlerden elde edilen geliri artırmanın yanı sıra, markalara olan bağlılıklarını pekiştirerek uzun vadeli müşteri ilişkilerinin kurulmasına da katkı sağlar” diyor.

Sadakat Programlarının Geleceği ve Önümüzdeki Trendler

Gelecekte, sadakat programlarında daha fazla dijitalleşme ve mobil odaklı çözümler bekleniyor. Bu doğrultuda, yapay zeka ve büyük veri analitiği gibi teknolojilerin kullanımının artmasıyla, müşterilere daha kişiselleştirilmiş ve etkili teklifler sunulması hedefleniyor. Ayrıca, çevresel ve sosyal sorumluluk odaklı sadakat programları da önümüzdeki dönemde daha fazla popülerlik kazanabilir. Özellikle sosyal sorumluluk tarafında yıllardır biz bunun en büyük destekçilerinden biriyiz.

Şirketlerin Odaklanması Gereken Alan

Tüketicilerin sadakat programlarına olan ilgisinin arttığı ve bu alanda büyümenin devam ettiği göz önüne alındığında, şirketlerin bu alandaki stratejilerini gözden geçirmesi ve müşteri sadakatini artırmaya odaklanması bekleniyor.

Sera ürünlerinde fiyatlar düşüyor

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, ülkemizde örtü altı üretimini, sera ürünlerindeki fiyat düşüşlerini ve çiftçilerin belediyelerden beklentilerini yaptığı görüntülü basın açıklamasıyla değerlendirdi.

Seracılık dünyada önemli bir sektör hâline geldiğini belirten Bayraktar, açıklamasını şöyle sürdürdü;

“Seracılık ülkemizde de son yıllarda hızla atılım ve gelişme göstermiş olup, dünyada dördüncü, Avrupa’da ise İspanya’nın ardından ikinci sırada yerini aldı.

Ülkemizde 73 ilde, toplam 764 bin 207 dekar alanda örtü altı üretim yapılıyor.

Örtü altı üretim alanlarının yüzde 40,7’si Antalya’da, yüzde 24,6’sı Mersin’de, yüzde 15,6’sı Adana’da ve yüzde 4,3’ü Muğla’da bulunuyor.

2023 yılında seralarda yapılan toplam üretim 8 milyon 956 bin 951 ton olup bu üretimin yüzde 89’unu sebzeler oluşturuyor.

Sebze seracılığının yoğun olarak yapıldığı Antalya ve Mersin illerinde bulunan Ziraat Odalarımızdan alınan bilgilere göre, bayram sonrasında örtü altı sebze ürünlerinde önemli fiyat düşüşleri görülüyor.

Bu illerde son 15 günde biber ortalama 45 liradan 15 liraya, salatalık ortalama 17 liradan 3 liraya, domates 21 liradan 15 liraya, patlıcan 27 liradan 6 liralara kadar düştü.

Bu fiyatlarla çiftçilerimiz zarar ediyor.

Mevsim normalleri üzerinde gerçekleşen hava sıcaklığıyla sera üretiminde artan verim ve ürünlerin erken hasat olgunluğuna gelmesiyle arzda artış görülüyor.

Arzda yaşanan artışın yanı sıra, bu günlerde ihracata giden ürünün azalması ve özellikle Ramazan Bayramı nedeniyle zincir marketlerin alımlarında görülen azalmayla fiyat düşüşleri yaşanıyor.”

“Çiftçinin ürettiği yok pahasına satılmaması için pazarlama sorunu çözülmelidir”

“Çiftçimiz her zaman olduğu gibi üreterek ülkemizin gıda ihtiyacını karşılamak adına gereğini yapıyor.

Ancak, zaman zaman ürettiği ürün çiftçilerimize sorun oluyor.

Özellikle yaş sebze ve meyve çabuk bozulduğu için pazarlama sorunu daha fazla yaşanıyor.

Bu nedenle yaş sebze ve meyve pazarlamasının ayrı bir önemi bulunuyor.

Örtü altı üretimin yaygın olduğu illerde yaş sebze ve meyve pazarlanmasına yönelik üretici birlikleri ve kooperatifler mevcut olsa da, bu birliklerin piyasayı etkileyecek ve düzenleyecek gücü bulunmuyor.

Hatta kurulan bazı birlikler ne yazık ki varlığını sürdüremeyerek, kapandı.

Ürün pazarlamaya yönelik örgütlerin mali ve idari yönden güçlenmesi ve tarımsal pazarlamada etkin olması için mevzuatlarda gereken düzenlemeler yapılmalıdır.”

“Semt pazarlarında üreticilere daha fazla yer ayrılmalı, üretici pazarları her ilçede kurulmalıdır”

“Çabuk bozulabilen sebze ve meyvelerde arzda dönemsel yaşanan yoğunluklarda çiftçilerin zarar etmemesi ve yetiştirilen ürünlerin heba olmaması için, belediye adına alımlar yapılmalıdır.

Pazar Yerleri Hakkında Yönetmelik hükümlerinde pazar yerlerinin en az yüzde 20’sinin özel satış yeri olarak üreticilere ayrılması hükmü bulunuyor.

Ürettiği ürünü doğrudan semt pazarında satmak isteyen üreticimize tüm belediyeler yer ayırmalı ve ayrılan alan yüzde 20 ile sınırlandırılmamalıdır.

Bu sınırlama özellikle ürün arzındaki artış nedeniyle kendi ürününü pazarda satmak isteyen üreticilerimize engel teşkil ediyor.

Yine belediyelerce belirlenecek günlerde sadece üreticilerimizin ürettiği ürünü halka doğrudan sunabileceği üretici pazarlarının her il ve ilçede kurulması sağlanmalıdır.

Gıda fiyatları üzerinden haksız kazanç elde etmeye yönelik hareketler konusunda belediyelerde denetimlerini artırmalı, piyasa üzerinde bozucu etkisi olanlara ceza uygulamalıdır.”

“Belediyeler ilinde ilçesinde üretim yapan çiftçisine destek vermelidir”

“Yerel seçimler öncesi 6360 Sayılı Kanunla Büyükşehir belediyelerinin tarım sektörüne yönelik sorumluluklarının arttığını, çiftçilerin belediyelerden beklentileri olduğunu dile getirdik.

Bugün tekrar ifade etmek istiyorum ki Belediyeler ilinde ilçesinde üretim yapan çiftçisine her türlü desteğini yapmalıdır.”

“Çiftçilerimizin ana başlıklar halinde belediyelerden beklentileri ise şöyledir;

-Tarım arazileri ve mera alanları korunmalı, her ne gerekçeyle olursa olsun bu alanların imara açılmasına izin verilmemelidir.

-Kırsalda genç nüfusu tutabilmek için sosyal alanlar artırılmalıdır.

-Belediyeler ve Ziraat Odaları birlikte hareket etmelidir.

-Pazarlama kooperatiflerinin kurulmasına destek olmalıdır.

-Girdi, tarım alet, fide, fidan vb. destelerini düzenli olarak vermelidir.

-Kırsal Alanlara altyapı hizmetleri artırılmalıdır.

– Belediyeler, DSİ ile birlikte hareket ederek tarımsal sulama kanallarının bakım ve temizliği konusunda destekte bulunmalıdır.

-Tarımsal ürün işleme tesisleri kurulmalıdır.

-Yenilenebilir Enerji kaynaklarının kurulmasına destek olmalıdır.

-Kırsal Turizm ile kırsalda gelirin artırılması sağlanmalıdır.”

Meşher’den 23 Nisan haftasında  çocuklara özel etkinlikler

Meşher, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nda 7-12 yaş arasındaki çocukları, Göz Alabildiğine İstanbul: Beş Asırdan Manzaralar sergisini ücretsiz rehberli turla keşfetmeye davet ediyor. 27 Nisan Cumartesi günü de çocuklar için Haritalama Atölyesi düzenlenecek.

İstanbul’un önde gelen disiplinlerarası sergi mekânı Meşher, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı haftasında çocuklara özel iki etkinlik düzenliyor. Ömer Koç Koleksiyonu’nda yer alan yağlıboya tablo, fotoğraf, gravür ve nadir kitaplar gibi 100’ün üzerinde esere yer vererek beş yüzyıllık bir zaman diliminden İstanbul manzaraları sunan Göz Alabildiğine İstanbul sergisi, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nda özel bir turla keşfedilebilecek. 7-12 yaş arasındaki çocuklar için planlanan ücretsiz rehberli tur 14.30’da başlayacak.

Çocukların çizgileriyle şehir haritaları

Meşher’in Göz Alabildiğine İstanbul: Beş Asırdan Manzaralar sergisindeki eserlerden yola çıkarak hazırladığı çocuk atölyeleri de sürüyor. 7-12 yaş arasındaki çocuklara yönelik Haritalama Atölyesi 27 Nisan Cumartesi günü saat 14.00’te gerçekleşecek. Atölye kapsamında çocuklar sergideki haritaları keşfedecek. İstanbul’un ölçeklendirilmiş ilk haritalarından birini çizen kartografın da aralarında bulunduğu isimlerden ilhamla, kendi şehir haritalarını oluşturacaklar.

Türk Doğal Taş Sektörü 17 ülkeden ithalatçılarla yeni işbirliklerine imza attı 

Ege Maden İhracatçıları Birliği, İstanbul Maden İhracatçıları Birliği, Batı Akdeniz İhracatçı Birlikleri Ticaret Bakanlığı koordinasyonunda 17-18 Nisan 2024 tarihlerinde Marble İzmir Uluslararası Doğal Taş ve Teknolojileri Fuarı ile eş zamanlı olarak organize ettiği Doğal Taş Alım Heyeti’nde 500’e yakın ikili iş görüşmesi gerçekleştirildi.

Ege Maden İhracatçıları Birliği Başkanı İbrahim Alimoğlu, “Maden sektörü olarak 2023 yılında 5,7 milyar dolar ihracat gerçekleştirdik. İhracatımızın üçte birine denk gelen 1,9 milyar dolarlık bölümü doğal taş ihracatı olarak gerçekleşti. Ege Maden İhracatçıları Birliği olarak ise üyelerimizle 1,06 milyar dolar maden ihracatı yaptık. Birliğimiz ihracatının yarıdan fazlasını doğal taş oluşturdu. EMİB olarak amacımız 2024 yılında ihracatımızı 1 milyar 250 milyon dolara taşımak.” dedi.

Başkan Alimoğlu, “Marble Alım Heyeti Organizasyonumuza katılan 17 ülkeye Azerbaycan, Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri, Endonezya, Fas, Fransa, Güney Kore, İspanya, İtalya, Katar, Kuveyt, Mısır, Nijerya, Özbekistan, Umman, Ürdün, Suudi Arabistan’a 2023 yılında yaklaşık 400 milyon dolar doğal taş ihracatı gerçekleştirdik. İki gün boyunca 17 ülkeden gelen 40 yabancı firma 44 ihracatçı firmamız ile 500’e yakın ikili iş görüşmesi yaptı. Bu 17 ülkeye ihracatımızı 500 milyon dolara çıkarmayı hedefliyoruz. Başarılı bir fuar geçiriyoruz. Yıl sonunda doğal taş ihracat rakamlarımıza da yansıyacaktır.” diye konuştu.

TEKSTİL VE HAZIR GİYİMİN İHRACAT ŞAMPİYONLARI AÇIKLANDI

İPEK BÖCEĞİ İHRACAT ÖDÜLLERİ, BURSA’DA SAHİPLERİNİ BULDU

Bursa’da tekstil, hazır giyim ve konfeksiyon sektörlerinde ihracat başarısı gösteren firmalar ödül ve ihracata katkı sertifikası almaya hak kazandı.

Uludağ Tekstil İhracatçıları Birliği ve Uludağ Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği’nin birlikte düzenlediği ‘2023 İpek Böceği İhracat Ödülleri’ Töreni, Bursa Ticaret Sanayi Odası’nın (BTSO) Bursa Business School Yaşam Boyu Eğitim Merkezi’nde düzenlendi.

Dış ticaret fazlası veren ve katma değerli üretim ile kilogram değerini her geçen gün yukarı taşıyan ve Türkiye’nin stratejik sektörleri arasında yer alan tekstil ve hazır giyim sektörleri en başarılı ihracatçı firmalarını ödüllendirdi. Uludağ Tekstil İhracatçıları Birliği (UTİB) ve Uludağ Hazır giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (UHKİB) tarafından ortaklaşa gerçekleştirilen 2023 İpek Böceği İhracat Ödülleri Töreni’ne Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, BTSO Başkanı İbrahim Burkay, UTİB Yönetim Kurulu Başkanı Pınar Taşdelen Engin, UHKİB Yönetim Kurulu Başkanı Nüvit Gündemir, birliklerin yönetim ve denetim kurulu üyeleri ile firma temsilcileri katıldı.

Tekstil ve hazır giyim konfeksiyon sektörlerinde Yeşim Satış Mağazaları ve Tekstil Fabrikaları A.Ş. son yıllarda olduğu gibi yine en fazla ihracatı gerçekleştirerek ilk sırayı aldı.

UTİB Başkanı Engin: “Hedefimiz, tekstilde dünyanın ilk üç ihracatçısından biri olmak”

UTİB Yönetim Kurulu Başkanı Pınar Taşdelen Engin, Türkiye’nin dünyanın en büyük altıncı tekstil ihracatçısı, AB’nin de en büyük ikinci tedarikçisi olduğunu belirterek “Türkiye bugün dünya ihracatından yüzde 1 pay alıyorken, tekstil sektörümüzün dünya ihracatındaki payı yüzde 3,4. Hedefimiz, dünyanın en büyük ilk üç ihracatçı ülkesinden biri olmak. Bunun için ihracatımızı katma değerli bir hale getirip arttırmamız şart. Bunu da başarabilecek birikime, güce ve kapasiteye sahibiz. İplikten boyaya, kumaştan nihai ürüne kadar entegre üretim yapan nadir ülkelerden biriyiz. Sürdürülebilirlik ve yeşil dönüşüm yolculuğunda farkındalığımız rakiplerimizden çok daha güçlü” dedi.

Kur baskısı tekstilciyi zorladı

Geçen yıl ihracatta yaşanan gerilemede Çin’in pandemi sonrası yeniden güçlü bir oyuncu olarak pazara girmesi ve öncelikli pazarlar olan AB ve ABD’de yaşanan kısmi resesyonun başlıca etkenler olduğunu vurgulayan Engin “Ülkemizde yüksek enflasyon nedeniyle enerji, hammadde ve işçilik ücretlerindeki artışın üretim maliyetlerini olumsuz etkilemesi de önemli diğer nedenler oldu. Kurun baskı altında tutulması nedeniyle üreticilerimiz ve ihracatçılarımız fiyat oluşturmakta zorlandı. Bu olumsuzluklara rağmen sektörümüz yılmadan çalışmaya, üretmeye ve geliştirmeye devam etti, edecek” dedi.

AB yeşil mutabakatı için müşteri dayatmasını bekleyemeyiz

AB Yeşil Mutabakatı, sürdürülebilirlik, yeşil enerji gibi konularda daha hızlı hareket etmek zorunda olduklarının altını çizen Taşdelen Engin “Bu sadece müşteri ve mevzuat dayatmaları ile tetiklenmemeli, ülkemiz, dünyamız ve gelecek nesillerimiz için bu adımları atmak zorundayız. UİB olarak bu konuyla ilgili üyelerimizi ve sektörümüzü bilgilendirmek için çalışmalarımızı 2024 yılında da aralıksız sürdüreceğiz” dedi.

UHKİB Başkanı Gündemir “Dış ticaret fazlasında 18 milyar dolarla lideriz”

UHKİB Yönetim Kurulu Başkanı Nüvit Gündemir “Tekstil ve hazır giyim konfeksiyon sektörümüz toplamda 30 milyar doları aşan ihracatla ülkemizin üçüncü en büyük ihracatçı sektörü ve yılda yaklaşık 18 milyar dolar dış ticaret fazlası oluşturarak bu alanda Türkiye’nin lider sektörü” diye konuştu.

Avrupa’da ekonominin artık yönünü değiştirme sürecinde olduğunu, bu süreçte siparişler artsa bile Türkiye’nin artık ucuz maliyet gücüyle ihracat yapamayacağını vurgulayan Gündemir “Öncelikle döviz kurlarında ve enflasyonda iyileşme olmalı. Sonra mevcut durumu korumak için çaba göstermeliyiz. Sektörümüz ilerlemeye devam etmesi için pazardaki değişimi iyi okumalı. Karşılaştırma yapabileceğimiz diğer ülkelerin hiçbirinin hikayesi Türkiye’ye tam olarak uymuyor. Dolayısıyla, dünyanın en büyük üç ihracatçısından birisi olabilmek için Türkiye farklı ürün ve üretim metotları yapmak zorunda” dedi.

Rekabet için değişen yaşam tarzını takip etmemiz gerekli

Uzak Doğu ile güçlü ve sürdürülebilir şekilde rekabet etmek için özellikle tasarım + hız + esneklik konularına odaklanılması gerektiğinin altını çizen Gündemir “Tüm markalar 2030 sıfır karbon hedefiyle taahhütler veriyor. Bu sektörümüz için büyük bir rekabet alanı. Firmalar bu konuda yol haritası çıkarmalı ve üst yönetimleri tarafından süreçler titizlikle takip edilmeli. Bu bizlere ticari kazanç olarak dönecektir. Ayrıştırma ve geri dönüşüm operasyonları Türkiye için bir kaynak ve rekabet gücümüzü artıracak. Yeniden satış faaliyetleri ile tekstil atıklarının azaltılmasına ve daha sürdürülebilir bir moda endüstrisine katkıda bulunarak aynı zamanda markalarımıza olan talebi artırabiliriz. Sadece yeşil dönüşüm değil, izlenebilirlik ve şeffaflık, farklı üretim metotları, tasarımda geri dönüşüm önemli konular olmaya devam edecek” dedi.

BTSO Başkanı Burkay: “Geleceği tahmin etmenin en iyi yolu, onu inşa etmektir”

BTSO Başkanı İbrahim Burkay, dünyada teknoloji odaklı büyük bir değişim ve dönüşüme tanıklık edildiğini belirterek “Geçmişte üretim ve ticaret hayatında yıllarca süren yenilikler, artık aylar hatta haftalar içinde gerçekleşiyor. Böylesine büyük bir hızda yaşanan değişim ve dönüşüm, belki öngörülebilirliği zorlaştırdı. Fakat geleceği tahmin etmenin en iyi yolu onu inşa etmektir. Yaşanan olağanüstü değişime uyum yeteneğimizi geliştirebildiğimiz ölçüde ‘ben de varım’ diyebileceğimiz bir dönemde geçiyoruz. Keskin virajlardan geçtiğimiz bir dönemde özellikle üretim gücümüzün korunması ve firmalarımızın sürdürülebilirliğinin sağlanması kritik önem taşıyor” dedi.

İş dünyasının öncelikli beklentileri arasında teknoloji içeriği ve katma değeri yüksek yatırımlar için gerekli altyapının hazırlanması ile yeşil ve dijital dönüşümün hızlandırılması olduğunu belirten Burkay, “Ülke olarak zorluklarla mücadele etsek de büyük bir potansiyele sahip olduğumuzun farkındayız. Bu güçlü potansiyeli harekete geçirerek, Cumhuriyetimizin ilk yüzyılında ürün ve pazar çeşitliliğinde en üst lige çıkmayı başardık. Şimdi ise önümüzde büyük hedefler ve ideallerimizin olduğu yeni bir yüzyıl var. Kaynaklarımızı etkin, verimli ve akılcı politikalarla kullandığımız takdirde, Türkiye Yüzyılı hedeflerimize de hep birlikte ulaşacağımıza yürekten inanıyorum” dedi.

Tekstil, Bursa ve Türkiye için stratejik sektör

Tekstil ve hazır giyim sektörlerinin Bursa ve Türkiye için stratejik sektör ve vazgeçilmez değer olduğunu vurgulayan Burkay “Tekstil ve konfeksiyon sektörlerimizin istihdama katkısı 2 milyonun üzerinde. Geçen yıl ülkemizin genel ihracat kilogram değeri 1,5 dolar iken tekstil sektörünün kilogram başı ortalama ihracat değeri 4,1 dolar düzeyinde. Bursa’nın sektördeki kilogram başı ortalama ihracat değeri ise 8,7 dolar seviyesinde. Aynı şekilde Bursa’da hazır giyim sektörümüz de 2023 yılına 21,8 dolarlık ortalama kilogram değerine sahip. Diğer taraftan işletmelerimiz, bir yandan rekabet güçlerini korumaya çalışırken diğer yandan da küresel gelişmelere uyum sağlamak zorunda. Bu nedenle firmalarımızın, standart ürünlerin yerine dönüşümün temel hedefi olarak küresel eğilimler ile uyumlu katma değerli, yenilikçi ve yeşil üretim odaklanmaları tercihten öte zorunluluk haline geldi. Tekstilde köklü bir üretim ve ihracat tecrübesine sahip Bursamız bugüne kadar başardıklarından çok daha fazlasını ortaya koyabilecek güçlü bir potansiyele sahip. Bursa ekonomisine değer katan kurumlar olarak Ar-Ge, tasarım ve inovasyon odaklı çalışmaların firmalarımızın kurum kültürünün en önemli parçası olmasını arzu ediyoruz” dedi.

Bursa, daha fazla desteği hak ediyor

Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey ise konuşmasına ülkemiz ve Bursa için değer yaratan tüm ihracatçıları tebrik ederek başladı. Dünya pazarında var olmanın giderek zorlaştığını, özellikle Çin gibi rekabetin yoğun olduğu ülkelerle mücadele etmenin daha da zorlu bir süreç gerektirdiğini vurgulayan Bozbey, “Günümüzde, iklim değişikliği ve sürdürülebilirlik gibi kavramlar giderek daha fazla önem kazanıyor. İş dünyası, üreticiler ve tüketiciler olarak, bu konulara duyarlılık göstermek zorundayız. Özellikle tekstilin merkezi olarak kabul edilen Bursa’mızda, markalaşma ve dünya pazarında ön plana çıkma hedefimiz var. Bursa, üretim ve ihracata verdiği önemle ülke ekonomisine katkı sağlayan bir kentimizdir. Bursalılar üretiyor ve devlete katkı sağlıyorlar, bu nedenle verdikleri katkı kadar destek alması gerektiğini düşünüyoruz. Katma değeri yüksek ürünlere odaklanarak, AR-GE ve inovasyon çalışmalarını artırmak, sektörlerimizin ihracat potansiyelini artırmanın yanı sıra Türkiye’ye önemli bir gelir sağlayacaktır” diye konuştu.

Tchibo ile bahçelere bahar geldi

Isınan havalarla birlikte Tchibo, fonksiyonel ürünleriyle baharın canlılığı ve ferahlığını bahçelere taşıyor.

Her hafta yenilenen temalarıyla birbirinden fonksiyonel ve şık ürünleri bir araya getirerek müşterilerine farklı alternatifler sunan Tchibo; yeni temaları “Evinizde İlkbahar Esintisi” ve “Bahçe Keyfi” ile doğa kendini yenilerken hem evine hem bahçesine ferah bir dokunuş katmak isteyenlere sesleniyor.

Bahçenizi bahara hazırlayın

Hem bahçenizde vakit geçirirken size yardımcı olacak hem de bahçenizin estetik görünümünü artıracak birbirinden farklı ürünler Tchibo’da. Hafif malzemesi sayesinde oldukça konforlu bahçe ayakkabısı ve kaymaz sabitleme kemeriyle pek kullanışlı koruyucu dizlik, her türlü zeminde rahatlıkla çalışmanıza destek olacak. Bitkilerin kolaylıkla şekil almasına yardımcı olan mini bahçe makası paslanmaz çelikli bıçaklarıyla uzun ömürlü. Küçük bitkileri sulamak için sulama kabı oldukça ideal bir seçenek iken, kil sulama yardımcısı büyük saksı bitkilerinin toprağına yerleştirildiğinde optimum sulama sağlıyor. Farklı renklerdeki ışıklarıyla dikkat çeken ve dış mekanlar için ideal LED ışık zinciri ile de bahçenizde samimi ve romantik bir atmosfer yakalayabilirsiniz.

Vaillant Türkiye İletişim Kurulu Toplantısı Yapıldı

Vaillant Türkiye’nin yönetim ekibi ve iş ortakları, İletişim Kurulu Toplantısı’nda sektörü ve önümüzdeki dönemi değerlendirdi.

Vaillant Türkiye, her yıl çeşitli dönemlerde iş ortaklarıyla bir araya gelerek sektörel gelişmeleri değerlendirdiği ve önümüzdeki döneme ilişkin görüş alışverişinde bulunduğu İletişim Kurulu Toplantısı’nı bu yıl 18 Nisan 2024 tarihinde İstanbul Radisson Blu Otel’de düzenledi.

Toplantıda konuşma yapan Vaillant Group Türkiye CEO’su Alper Avdel, marka ve sektör ile ilgili değerlendirme ve gelişmeleri aktardı. Avdel, Vaillant’ın istikrarlı büyümeye 2023 yılında da devam ettiğini ve yılı rekor satışlarla tamamladıklarını belirtti. Vaillant’ın, 2022 yılına oranla Euro bazında yüzde 15 büyüme kaydettiğinin altını çizen Avdel, lokomotif ürün grubu olan kombide pazarın üzerinde bir büyümeye imza attıklarını, hızlı bir yükseliş trendinde olan ısı pompasında ise satışları ikiye katlandıklarını aktardı.

2024 yılı hedeflerini de iş ortaklarıyla paylaşan Avdel, Vaillant’ın yeni nesil teknolojilere yatırım yapmayı sürdüreceğini kaydederek, özellikle ısı pompası pazarının giderek artan bir ivme kazandığını ve 2024 yılında bu alandaki çalışmalara yetkili satıcılar ile birlikte özel bir önem verileceğini de belirtti. Toplantıda ayrıca iş ortaklarının yeni dönem ile ilgili görüş, öneri ve beklentileri, Vaillant Türkiye üst yönetimi tarafından dinlendi.

İletişim Toplantısı’nda Vaillant Türkiye’nin farklı departmanlarında görev alan yöneticilerin de katıldığı bir çalıştay da gerçekleştirildi. Düzenlenen bu çalıştayda 2023’e ilişkin bilgiler ve 2024’e dair hedef ve beklentiler masaya yatırıldı.

İklimlendirme Sektörünün İhracat Liderleri Ödüllendirildi

İklimlendirme sektöründe faaliyet gösteren tüm ihracatçı firmaları tek bir çatı altında toplamak ve sektörün ihracat potansiyelini artırmak amacıyla faaliyetlerini tüm hızıyla sürdüren İklimlendirme Sanayi İhracatçıları Birliği (İSİB), 18 Nisan’da Ankara’da Olağan Genel Kurul toplantısını gerçekleştirdi. Toplantının ardından iklimlendirme sektöründeki firmaların 23 farklı kategoride ödüllendirildiği İhracatın Liderleri Ödül Töreni düzenlendi. 2022 ve 2023 yıllarında iklimlendirme sektörü ürünleri ihracatında etkili rol üstlenen ve en çok ihracat gerçekleştiren firmalara ödüllerinin verildiği törende konuşma yapan İSİB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Şanal, “Bu yıl yüzde 7,2 olan ihracat hedefimizi tutturmanın gururunu yaşadık. 2024 yılında hedefimiz bu senenin yüzde 8 üzerine çıkarak 7,8 milyar dolar ihracat gerçekleştirebilmek” dedi.

Türk iklimlendirme sektörünün global gücü İSİB’in, Olağan Genel Kurul toplantısı 18 Nisan Perşembe günü geniş bir katılımla gerçekleşti. Genel Kurulda, sektörün geldiği nokta değerlendirilirken geleceğe yönelik stratejiler ve yeni hedefler belirlendi. İSİB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Şanal, Genel Kurulda yaptığı sunumda; iklimlendirme sektörünü değerlendirip son gelişmeleri aktarırken yenilikçi ve sürdürülebilir çözümlerle sektörün büyümesini ve uluslararası rekabet gücünü artırmayı hedeflediklerini vurguladı. Olağan Genel Kurul toplantısı ile aynı gün düzenlenen 2023 İhracatın Liderleri Ödül Töreni’nde ise 2022 ve 2023 yıllarında iklimlendirme sektöründe en çok ihracat gerçekleştiren firmalar farklı kategorilerde ödüllendirildi. Gerçekleşen ödül törenine İSİB Yönetim ve Denetim Kurulu üyeleri, firmaların yönetim kurulu üyeleri, profesyonel yöneticileri ve sektör paydaşları katıldı.

İSİB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Şanal, ödül töreni ile ilgili şu açıklamalarda bulundu: “Türk iklimlendirme sektörü, 2023 yılını 7,2 milyar dolarlık ihracat ile kapattı. Sektörün ihracatı tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaşırken ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 90 olarak gerçekleşti. 2024 yılında sektör olarak ulaşmayı hedeflediğimiz ihracat seviyesi ise 7,8 milyar dolar. İklimlendirme sektörü olarak dünya ihracatından yüzde 1,5’luk pay almayı amaçlıyoruz. Bu başarılı tabloya katkı sağlayan sektörün ihracat liderlerine çok teşekkür ediyorum. Gösterdiğiniz üstün başarı, Türkiye iklimlendirme sektörünün global arenada daha çok söz sahibi olması ve küresel bir şahlanış yaşaması için çok değerli. Bu sene de geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi birlikte daha iyisini yapacak, sektörümüzün başarılı performansını devam ettirmek için kararlılıkla çalışmayı sürdüreceğiz.”

Kehribarın Gücüyle Baş Ağrısı ve Stresi Geride Bırakın

Doğanın en değerli taşlarından biri olan kehribar taşından ilham alınarak tasarlanan Armis’in Amber yatak modeli, gece boyunca enerjinizi dengeleyerek güne huzur dolu bir başlangıç yapmanızı sağlıyor. Kehribar taşının sıcak tonlarıyla tasarlanmış, atmosferi yumuşatan ve odanızı bir enerji merkezine dönüştüren özel bir teknoloji ile donatılan Amber yatak modeli, baş ağrısı, stres ve uyku problemleri gibi yaygın sorunları hafifletmeye yardımcı oluyor. Özel Led aydınlatma ile taçlanarak sakin ve huzur dolu bir atmosfer sunan Armis’in Amber yatak modeli, eşsiz desen ve renkleriyle her zevkin temsilcisi oluyor.

Sadece bir yatak değil, huzurun ve arınmanın kaynağını sunan Armis Yatak, Amber yatak modeli ile doğanın benzersiz enerjisini yaşam alanınıza taşıyor.

Doğanın mucizesi kehribar taşından ilham alınarak tasarlanan Armis’in Amber yatak modeli, fiziksel rahatlama sağlamakla kalmayıp aynı zamanda zihinsel dengeyi de destekliyor. Negatif enerjiyi düşürme ve pozitif enerjiyi artırma özelliği ile bilinen kehribar taşı Amber yatak modeli ile uyku sorunlarını gidermede yardımcı oluyor. E vitamini açısından zengin jojoba yağı ile işlenmiş kumaşa sahip kumaş teknolojisi antioksidan bir etki yaratan Amber, Meditasyon Kumaş Teknolojisi ile de uyku esnasında vücuttaki statik elektriği minimuma indirir.

Taşların içinde eşsiz desenleri ve renkleri vurgulayarak tasarlanan Amber yatak modeli, odanıza sakin ve huzurlu bir atmosferde uyumanızı sağlıyor. Doğal taşların ilham verici güzelliği, özel LED aydınlatma ile bütünleşerek, sadece bir yatak değil, aynı zamanda bir yaşam tarzının kapısını aralıyor.

SKD Türkiye’nin yeni dönem başkanı PwC Türkiye’den Ediz Günsel oldu

İş Dünyası ve Sürdürülebilir Kalkınma Derneği’nin (SKD Türkiye) 10’uncu Olağan Genel Kurul Toplantısında yeni dönem Yönetim Kurulu seçimleri gerçekleşti. SKD Türkiye’de Yönetim Kurulu Başkan Yardımcılığı görevini yürüten Ediz Günsel, SKD Türkiye’nin yeni başkanı oldu. PwC Türkiye Denetim Hizmetleri Lideri olan Günsel, 2024 – 2027 döneminde SKD Türkiye’nin sürdürülebilir kalkınma modelini iş dünyasında yaygınlaştırmayı hedefleyen çalışmalarına liderlik edecek.

İş Dünyası ve Sürdürülebilir Kalkınma Derneği’nin (SKD Türkiye) 10’uncu Olağan Genel Kurul Toplantısı, 18 Nisan’da İstanbul Sabancı Center’da gerçekleşti. Olağan Genel Kurul gündemi kapsamında, 2024 – 2027 döneminde görev yapacak Yönetim Kurulu Başkanının yanı sıra, Yönetim Kurulu üyeleri de seçildi. 2019 – 2021 ve 2021 – 2023 dönemlerinde Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini yürüten Ebru Dildar Edin ise Yüksek İstişare Kurulu Başkanı olarak SKD Türkiye’deki görevine devam ederek dernek çalışmalarına destek olmayı sürdürecek.

SKD Türkiye’nin yeni Yönetim Kurulu tarafından yapılan oylama sonucunda, Yönetim Kurulu Başkanlığı’na Ediz Günsel getirildi. 2021 – 2024 döneminde SKD Türkiye’de Yönetim Kurulu Başkan Yardımcılığı görevini yürüten Ediz Günsel, yeni dönemde SKD Türkiye’nin sürdürülebilir kalkınma modelini iş dünyasında yaygınlaştırmayı hedefleyen çalışmalarına liderlik edecek.

Sütaş Yönetim Kurulu Üyesi Duygu Yılmaz ve TSKB Genel Müdür Yardımcısı ve Sürdürülebilirlik Lideri Meral Murathan Başkan Yardımcılığı görevine getirilirken TKYB Genel Müdür Yardımcısı ve Sürdürülebilirlik ve Etki Lideri Seçil Yıldız’da Saymanlık görevini yürütecek.

Dernek yönetim kurulu; finans, enerji, gıda, perakende, inşaat gibi pek çok farklı sektörden üst düzey yöneticileri bünyesinde barındırıyor. Bunun yanı sıra SKD Türkiye, yönetim kurulunda sosyal çeşitlilik ve kapsayıcılık politikasına uygun olarak 1/3 oranında kadın oranını sağlama şartını tüzüğüne ekleyen ilk iş dünyası derneği. Gerçekleştirilen seçim sonrasında derneğin yönetim kurulunda yer alan kadın yönetici oranı %44 seviyesine ulaşmış oldu.

SKD Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Ediz Günsel, genel kurul toplantısında yaptığı konuşmada, “İş dünyasının Sürdürülebilir Kalkınma Amaçlarını iş yapış biçimlerine entegre ederek, ülkemizin yeşil dönüşüm hedeflerine ulaşmak için sürdürülebilirlik çalışmalarına hız vermesi gerektiği bir dönemdeyiz. Yeşil dönüşüm, ekonomik anlamda ülkemiz ve şirketlerimiz için çok önemli fırsatlar barındırıyor. SKD Türkiye olarak, kurulduğumuz 2004 yılından bu yana iş dünyasının sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşmalarını destekleyecek nitelikte pek çok çalışma yapıyoruz. Bugün Türkiye’nin GSYH’nin %28’ini temsil eden ve 1,1 milyon kişiye istihdam sağlayan, 13 ana sektör ve 45 alt sektörden 157 üye şirketin, çevresel, sosyal ve ekonomik alanlarda dönüşümlerini hızlandıran ve raporlanabilir çıktılar elde etmelerini sağlayan projeler yürütüyoruz. Önümüzdeki dönemde etki alanımızı genişletme amacıyla iş birliklerimizi güçlendirmeye ve yeni projeler hayata geçirmeye devam ederken üyelerimizin “Net Sıfır Emisyona Ulaşmak”, “Doğa Pozitif Olmak” ve “Eşitsizlikleri Azaltmak” konularını gündemlerine almasını hedefliyoruz.” dedi.

SKD Türkiye 2024 – 2027 Dönemi Yönetim Kurulu Üyeleri

Ediz Günsel – PwC Türkiye

Meral Murathan – TSKB

Duygu Yılmaz – Sütaş

Seçil Kızılkaya Yıldız – TKYB

Elif Çapçı – Beymen

Barış Kökoğlu – Borusan Holding

Neslihan Sadıkoğlu – Doğan Holding

Volkan Ural – Kibar Holding

İzlem Erdem – Türkiye İş Bankası

Ali Fuat Orhanoğlu – Unilever

Mete Buyurgan – Ülker

Sinan Ak – Zorlu Enerji

Ümit Nuri Yıldız – Alarko Holding

İbrahim Özgür Yıldırım – Kordsa

Nesli Kılıçal – P&G

Emre Hatem – Rönesans Holding

Mustafa Gökhan Günbulut – Sanko Holding

Meltem Okyar Perdeci – Shell Türkiye

Scale-upların Globalleşme Yolculuğuna Farklı Bir Yaklaşım

TÜBİSAD’ın yüksek teknoloji dünyasının nabzını tuttuğu YouTube serisi TÜBİSAD Plus’ın yeni bölümü yayınlandı. Serinin 30’uncu bölümünde TÜBİSAD Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ali Tombalak ile Webrazzi Kurucu ve CEO’su Arda Kutsal, scale-upların globalleşme yolculuğunu farklı bir yaklaşımla değerlendiriyor.

TÜBİSAD Plus’ın yeni bölümünde Webrazzi Kurucu ve CEO’su Arda Kutsal, TÜBİSAD Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ali Tombalak’ın sorularını yanıtladı.

Türkiye’de scale-up’ların genelde kendi alanında lider olabildiğini fakat ikinci sıçramayı, yurt dışı açılımını yapamadıklarını söyleyen TÜBİSAD Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ali Tombalak, Webrazzi Kurucu ve CEO’su Arda Kutsal’a sektördeki scale-up’ların yolculuklarına nasıl çıkmaları gerektiğini, ne yapmaları ve ne yapmamaları gerektiğini sordu.

Yıllardır kendisinin de aktif bir yatırımcı olduğunu paylaşan Webrazzi Kurucu ve CEO’su Arda Kutsal, “Bugüne kadar 25 farklı şirkette melek yatırımcı olarak yer aldım. Yakın zamanda kendi şahsi fonumu da kurdum. Scale-up’lar için Türkiye’den dünyaya açılma konusunda, şirket satın alması yapabilecek güçleri ve bunu yönetebilecek ekipleri varsa, elbette bu yöntem işlerini kolaylaştırır. Tabii kendi sektörleri için bunun ne kadar komplike bir iş olduğunu ayrıca değerlendirmeleri gerekir. Diğer taraftan, yabancı büyük yatırımcılardan yatırım almanın da çok büyük avantajları var. Alınan yatırım yine şirket satın alması yapmak için kullanılabilir. Ayrıca iyi bir yabancı yatırımcı veya girişim sermayesi fonlarından alınacak yatırım, yeni bir pazarda kendini anlatmaya çalışma sürecini çok hızlandırabilir. Dünya çapında iş yapan fonlardan yatırım aldıklarında, o fonlar onları sanki yıllardır o pazarda iş yapıyormuş gibi ortaya koymalarına olanak sağlayabilir. Bir noktadan sonra bu şirketin de satılmasını, halka arzını hızlandırabilirler. Türkiye’deki bilişim şirketleri sadece Türkiye pazarına bakarak sadece Türkiye’de bir yerlere gelebilirler. O yüzden yurt dışına açılmak isteyen şirketlerin biraz daha dünyaya bakması, bu işlerin içinde olması, network’lerini güçlendirmesi gerekiyor” dedi.

Son dönemde artık sadece satmaya değil, yatırım almaya da aç olmak gerektiğini belirten TÜBİSAD Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ali Tombalak, “Günümüzde hızlı büyüme yatırım almadan yapılamıyor ya da organik yapmak çok zorlaştı. Dolayısıyla gerçekten yatırım almaya açık olmak lazım. O parayla dünya markası olma yolculuğuna gitmek gerekiyor. Öbür türlü sadece şirketleri satın alınan ülke konumundayız. Bunu tersine çevirmeliyiz. Diğer sektörler bunu bence başarıyla yapıyor. Biz de bunu yapabilmeliyiz” ifadelerini kullandı.

TÜBİSAD Plus 30. bölümü izlemek için tıklayın

TÜBİSAD Plus nedir?
TÜBİSAD’ın yüksek teknoloji dünyasının nabzını önemli konular ve konuklarla tuttuğu düzenli YouTube yayını olan TÜBİSAD Plus’ta, yapay zekâ, bulut bilişim, hiperotomasyon, sürdürülebilirlik, siber güvenlik, metaverse, 5G, büyük veri, kuantum ve daha pek çok yeni nesil teknoloji, tüm boyutlarıyla masaya yatırılıyor. Bilişim teknolojileri dünyasına dair en güncel tartışmalar, sektörün eğitimden sağlığa, çevreden iş yapış biçimlerine kadar farklı alanlarda yarattığı değişimler TÜBİSAD Plus’ın her bölümünde farklı konukların katılımıyla değerlendiriliyor.

24’ÜNCÜ ANMADA ‘KİTAP’ MÜJDESİ

İzmir ekonomi basını Aytaç Abla’ları Ekonomi Muhabirleri Derneği İzmir Şubesi Kurucularından Aytaç Sefiloğlu’nun vefatının 25. yılında Aytaç Sefiloğlu adına, “Bu kalp seni unutur mu?” isimli kitabı hazırlama kararı aldılar.

Genç yaşta yakalandığı amansız hastalığa yenik düşen, ekonomi muhabirlerinin ‘Aytaç Abla’sı Aytaç Sefiloğlu vefatının 24’üncü yıldönümünde meslektaşları tarafından mezarı başında anıldı.

Törende, Gazeteci Saadet Erciyas-Hüseyin Erciyas çiftinin, Sefiloğlu adına meslektaşlarının, dostlarının ve iş insanlarının anılardan oluşacak bir kitap hazırlanması önerisi tüm meslektaşları ve dostlarınca benimsendi.

Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) Basın Müşaviri ve Gazeteci Aytaç Sefiloğlu yaşama veda edişinin 24’üncü yıldönümünde Narlıdere Aşağı Mezarlık’taki kabri başında anıldı. Etkinliğe eşi Macit Sefiloğlu ile kızı Dilan Sefiloğlu yanı sıra Ekonomi Muhabirleri (EMD) İzmir Şubesi Başkanı Murat Demircan, EMD Yönetim Kurulu Başkan Yardımcıları Seda Gök ve Mete Tamer Omur, Genel Sekreter Kadir Kemaloğlu, Sayman Nihal Özken, Denetim Kurulu Üyesi Murat Ervin, İzmir Gazeteciler Cemiyeti (İGC) Başkan Yardımcısı Mehlika Gökmen ile Genel Sekreter Reşat Yörük’ün yanı sıra meslektaşları, yakınları ve arkadaşları katıldı.

“KEŞKE GENÇLER DE TANISAYDI”

Ekonomi Muhabirleri Derneği İzmir Şubesi Başkanı Murat Demircan; EMD İzmir Şubesi kurucularından olan ve meslektaşlarının “Aytaç Abla” dediği Aytaç Sefiloğlu ile aynı dönemde çalışmanın kendi kuşağı için ayrıcalık olduğunu anlattı. Demircan, “Aytaç Sefiloğlu yaşıyor olsaydı, gazetecilik etiği ve habercilik konularında genç arkadaşlarımıza çok önemli kazanımlar sağlayacak yapıdaydı. Keşke bizden sonraki jenerasyon da Aytaç ablayı tanıyıp onunla çalışma imkânı bulsaydı. Ekonomi Muhabirleri Derneği İzmir Şubesi olarak rahmetli Sancar Maruflu’nun başlattığı Aytaç Sefiloğlu anma törenlerini, EMD İzmir Şubesi’nin vefat eden diğer üyelerini de kapsar şekilde önümüzdeki yıllarda sürdüreceğiz” diye konuştu.

“GENÇLERE YOL GÖSTERDİ”

Törende konuşan İGC Başkanı Yardımcısı Mehlika Gökmen ise; her yıl olduğu gibi bu yıl da özlemle andıklarını, Aytaç Sefiloğlu’nun dürüst gazeteciliğin liderlerinden biri olduğunu söyledi. Gökmen, “Aytaç Sefiloğlu, gerek gazetecilik gerekse basın müşavirliği yaptığı dönemde genç gazetecilerle yakından ilgilenerek onlara haber konularında yol göstererek bilgi birikimini aktarırdı. Bunun için de Aytaç Abla olarak anılmaya devam ediyor” dedi.

İSMİ UNUTULMADI

Ekonomi Muhabirleri Derneği İzmir Şubesi’nin Geçmiş Dönem Başkanlarından Macit Sefiloğlu, eşi Aytaç’ın ilkelerinin genç gazetecilerde yansımasının bulunmasından duyduğu mutluluğu dile getirdi. Sefiloğlu, “Sevgili Aytaç’ın ismini Narlıdere’de bir parkta yaşatan geçmiş dönem Narlıdere Belediye Başkanı Abdül Batur’a, Aytaç Sefiloğlu adına Gazetecilik Yarışması düzenleyen ve Basın Merkezi’ne adını veren Ege Bölgesi Sanayi Odası’na teşekkürlerimizi sunuyorum. Her yıl bu anma törenini organize eden Ekonomi Muhabirleri Derneği İzmir Şubesi’ni de bu vefalı davranışı nedeniyle kutluyorum” dedi.

KİTAP İÇİN KOMİSYON KURULACAK

Önümüzdeki yıl Aytaç Sefiloğlu’nun 25. yıl anma törenine yetiştirilmek üzere meslektaşları ve haber kaynağı olan iş insanlarının anılarından oluşacak “Bu Kalp Seni Unutur mu?” isimli kitabın hazırlanması için bir çalışma komisyonu oluşturulması kararlaştırıldı.

ZF, karbondan arındırılmış, bağlantılı ve güvenli yolcu taşımacılığı teknolojileri ile Busworld Türkiye 2024 Fuarı’nda yerini alıyor

ZF’nin alçak tabanlı şehir içi otobüsleri için yeni nesil elektrikli aksı AxTrax 2 LF’nin Türkiye lansmanı yapılacak.

ZF, şehir içi otobüsler için Çarpışma Azaltma Sistemi (CMS) gibi gelişmiş ADAS güvenlik çözümlerini sunuyor.

Diğer öne çıkan ürünler arasında ZF’nin SCALAR ve Bus Connect dahil olmak üzere dijital filo yönetimi çözümleri yer alıyor.

Dünyanın en büyük ticari araç tedarikçisi ZF, 29-31 Mayıs tarihleri arasında İstanbul’da düzenlenecek Busworld fuarında otobüs üreticilerine ve filolarına karbon salınımını daha da azaltan, daha güvenli ve bağlantılı toplu taşıma sağlayan en son teknolojilerini sunacak. Ülkede bir ilk olarak, ZF’nin alçak tabanlı şehir otobüslerine yönelik yeni nesil elektrikli aksı AxTrax 2 LF, ZF standında ön plana çıkacak. Güvenlik konusunda, ZF’nin şehir içi otobüsler için geliştirdiği Çarpışma Azaltma Sistemi (CMS) ile elektrik el freni OnHand EPH de dahil olmak üzere yeni ADAS çözümleri de sergilenecek. Ziyaretçilere ayrıca ZF’nin dijital filo yönetimi çözümü Bus Connect’in canlı tanıtımı yapılırken, gelişmiş filo orkestrasyon platformu SCALAR da sunulacak.

Dekarbonizasyon: Gelişmiş elektrikli tahrik sistemi

ZF, Türkiye’de bir ilk olarak alçak tabanlı şehir otobüsleri için gelişmiş AxTrax 2 LF elektrikli portal aksını sunacak. ZF’nin en son e-mobilite geliştirme çalışmalarının örneği olan yeni aks ticari araç endüstrisinin karbondan arındırılmış bir geleceğe doğru dönüşümünü daha da desteklemeye yönelik gelişmiş performans sunuyor.

AxTrax 2 LF, hairpin tipi sargı teknolojisine sahip elektrik motoru ve 800 V silisyum karbür (SiC) invertör gibi yenilikçi bileşenleri paylaşan ZF’nin yeni nesil modüler e-mobilite kitinin bir parçasını oluşturuyor. 360 kW’a varan sürekli gücü ve 37.300 Nm’ye varan azami torku sayesinde tek bir tahrik aksı ile 29 tona kadar brüt araç ağırlığına sahip körüklü otobüsler için %20’lik etkileyici bir tırmanma kabiliyeti sağlıyor.

Aynı zamanda önceki nesle kıyasla %10’a kadar enerji tasarrufu sunan AxTrax 2 LF; kompakt tasarımı ile yolcu bölmesi için kullanılabilecek alanı azami düzeye çıkarıyor. Daha yüksek performans sunmasına rağmen, önceki kuşak elektrik aksı AxTrax AVE ile karşılaştırılabilir bir hacim kullanıyor. Yeni aks, aynı zamanda ZF’nin havalı süspansiyon ve fren sistemleriyle tamamen uyumlu. Yazılım açısından AxTrax 2 LF, ZF’nin aks durumu izleme ve siber güvenlik gibi son teknoloji özelliklerini geliştirme konusundaki kapsamlı deneyiminden de yararlanıyor. AxTrax 2 LF’in seri üretiminin 2025 yılında başlaması planlanıyor.

Güvenlik çözümleri:

ZF’nin şehir içi otobüsler için Çarpışma Azaltma Sistemi (Collision Mitigation System, CMS), aracın rotası üzerinde bulunan araçları, bisikletlileri ve yayaları algılayabilen akıllı bir fren sistemi de sergilenecek. Yenilikçi CMS sistemi, acil bir frenleme ihtiyacında otobüsü otomatik olarak durdururken, aynı zamanda araç içerisinde ayakta duran yolcuları da gözetir.

Fuarda ayrıca ZF’nin OnHand elektro-pnömatik el freni de yer alacak. Akıllı el freni sadece araç güvenliğini ve sürücü konforunu artırmnın yanı sıra otonom sürüş için yapı taşı teknolojisi olma görevi de görüyor.

SCALAR ve Bus Connect ile bağlantı çözümleri

ZF’nin filo yönetimi platformu SCALAR, toplu taşıma yöneticilerine karayolu taşımacılığı planlamasını, sevkiyatını ve başka süreçleri optimize etme olanağı sağlıyor. Gelişmiş sistem, toplu taşıma operatörlerine, gerçek zamanlı ve yapay zekâ tabanlı otomatik karar verme hizmeti sunarak servisin en yüksek düzeye taşınmasına yardımcı oluyor.

SCALAR EVO Flow, takograf, CAN bus veya mevcut sensörler gibi çeşitli araç birimleri ile uyum sağlayarak filo operatörlerine yüksek değerde araç ve sürücü verilerinin kullanılabilmesine olanak sağlıyor.

Busworld’deki ZF ziyaretçileri, dijital filo yönetimi çözümü Bus Connect’i de canlı olarak deneyimleyebilecek. ZF Bus Connect, filo operatörlerinin bir yandan maliyetlerden tasarruf ederken diğer yandan da güvenliği artırmasına, bakımı optimize etmesine ve değerli veri analizlerine dayanarak otobüs filosu operasyonlarını iyileştirmesine yardımcı oluyor.

ZF basın toplantısı, Busworld Türkiye’de, 29 Mayıs günü saat 15:50’de, ZF standında (Salon 1, stand D02) gerçekleştirilecek

ZF EMEA Otobüs Satış Başkan Yardımcısı Frank Burkhart, teknolojilerin mevcut durumunu saat 15:50’de sunacak.

HAVACILIKTA DÜNYA’NIN TRANSİT MERKEZİ TÜRKİYE

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Türkiye’nin sadece 4 saatlik uçuş süresiyle Asya, Avrupa ve Afrika kıtalarındaki 8.6 trilyon dolar ticaret hacmi bulunan 67 ülkenin merkezinde bulunduğunu belirterek, “2002 yılından bu yana yürütülen hava ulaşım ve politika faaliyetleriyle 2002’de iç ve dış hatlarda seyahat eden yaklaşık 34,5 milyon olan yolcu sayısını 2023 yılında 214 milyonun üstüne yükselttik” dedi. Aktif havalimanı sayısının 26’dan 57’ye çıkardıklarına da dikkat çeken Uraloğlu, uçuş ağını ise 130 ülkede 346 noktaya ulaştırdıklarını bildirdi.

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Pegasus Liderler Toplantısı’na telekonferans yöntemi ile katıldı.  Bakan Uraloğlu burada yaptığı konuşmada, Türkiye’nin erişilebilirlik konusunda eşsiz bir avantaja sahip olduğunun altını çizerek, “Sadece 4 saatlik uçuş süresiyle Asya, Avrupa ve Afrika kıtalarındaki 1,4 milyar insanın yaşadığı ve 8 trilyon 600 milyar dolar ticaret hacmi bulunan 67 ülkenin merkezinde bir konumdayız. Türkiye havacılık alanında dünyanın transit merkezi olmaya çok müsaittir. Bu gerçekten hareketle, 2002 yılından bu yana yürüttüğümüz hava ulaşım politikaları ve faaliyetleriyle, dünyada en hızlı gelişim gösteren ülkelerden biri haline geldik.” dedi.

“Aktif Havalimanı Sayımızı 26’dan 57’ye çıkardık.”

Havacılık faaliyetlerinin, küresel ilişkiler ağının ve uluslararası ticaretin en önemli unsurlarından biri hâline geldiğini vurgulayan Uraloğlu, aktif havalimanı sayısını 26’dan 57’ye, Hava Ulaştırma Anlaşması bulunan ülke sayısını ise 81’den, 2023 yıl sonu itibarıyla 173’e yükselttiklerini bildirdi. Böylece dış hatlarda 50 ülkede 60 noktaya uçuş gerçekleştirildiğini söyleyen Uraloğlu, uçuş ağına 286 yeni nokta daha eklenerek 130 ülkede 346 noktaya ulaştıklarını ifade etti.

“214 Milyonun Üzerinde Kişi Havayolunu Kullandı”

2002’de iç ve dış hatlarda seyahat eden yaklaşık 34,5 milyon olan yolcu sayısını da 2023 yılında 214 milyonun üstüne taşıdıklarını belirten Uraloğlu, “Pegasus da, 2023 yılında tek başına 32 milyona yakın misafiri ağırladı. Bunların yaklaşık 12 milyonu iç hat, 20 milyonu da dış hat misafiriydi. Bu sayede 2023 yılında 2 milyar doların üstünde hizmet ihracatını ülkemize kazandırdı. Geriye dönüp baktığımızda Pegasus’un tam bir başarı hikayesi olduğunu görüyoruz. 2005’te 14 uçakla 7 havalimanına sefer düzenleyen Pegasus, bugün 110 uçaklık filosuyla 35’i yurt içinde, 100’ü yurt dışında olmak üzere 52 ülkede 135 noktayı kanatları altına almış bulunuyor.” şeklinde konuştu.

“Sabiha Gökçen Havalimanı’nın Kapasitesini İki Katına Çıkardık”

İstanbul Sabiha Gökçen üzerinden Türkiye ile Avrupa, Kuzey Afrika, Ortadoğu, Rusya, Orta Asya arasında bağlantılı uçuşlar gerçekleştirildiğini anımsatan Bakan Uraloğlu, 2023 yılı sonunda açılan Sabiha Gökçen Havalimanı’nın 2. pistinin havalimanının hava trafik kapasitesini 2 katına çıkardığını belirtti. Uraloğlu, “Bu artış, Pegasus’un uçuş operasyonlarına çok büyük katkısı olduğunu ve yeni ufuklar açtığını düşünüyorum. Pegasus, sektör genelinde maliyetlerini düşürmesiyle dikkat çekmekte ve her daim yenilikçi, akılcı, ilkeli ve sorumlu yaklaşımıyla çalışmalarına devam ediyor. Dünyada teknolojiyi en iyi kullanan öncü hava yolları arasında olma hedefiyle, teknoloji yatırımlarını her yıl arttırıyor. Teknolojinin fark oluşturan bir değer sağladığına inanarak, yapay zeka, nesnelerin interneti, bulut teknolojileri, sanal gerçeklik gibi pek çok yeni teknolojiyi takip ediyor ve bu yönde önemli adımlar atıyor. Geniş bir ekosistem içerisinde, başta kolay bir seyahat deneyimi ve operasyonel verimlilik alanlarında teknoloji yatırımları yapıyor. Bunlar geçmişi başarılarla dolu Pegasus için büyük ve yerinde adımlar” açıklamasında bulundu.

Uraloğlu, Pegasus’un 2023 yılı Avrupa, Orta Doğu ve Afrika Bölgesi Çevresel Sürdürülebilirlik Havayolu ve Dünyanın 4. En Genç Uçak Filosu 2024 ödüllerine layık görüldüğünü anımsatarak söz konusu ödüllerin Pegasus’un havayolu sektöründe küresel bir marka olduğunu gösterdiğini söyledi.

AstraZeneca Türkiye LinkedIn Top Companies 2024 listesinde

Kariyer gelişiminin farklı unsurlarını ölçen LinkedIn verileriyle oluşturulan “Top Companies 2024” listesi, çalışanları uzun vadeli başarıya hazırlamak için kariyer fırsatları sunan şirketleri belirliyor. Türkiye’de çalışanların kariyerlerin geliştirebilecekleri en iyi 15 iş yerini ortaya koyan listede AstraZeneca Türkiye de yer alıyor.

İş dünyasının sosyal paylaşım platformu LinkedIn, Türkiye’de çalışanların kariyerlerini geliştirebilecekleri en iyi 15 iş yerine yer verdiği “Top Companies 2024” listesini açıkladı. Yenilikçi ve araştırmacı ilaç şirketlerinden AstraZeneca Türkiye de listede yer alma başarısı gösteren şirketlerden biri oldu.

LinkedIn verileriyle desteklenen metodoloji kapsamında, çalışanların nasıl terfi ettiklerine ve yeni becerileri nasıl edindiklerine odaklanılarak şirketlerdeki kariyer ilerlemelerinin farklı yönleri incelendi. Şirketler kariyer gelişimine etki eden ilerleme becerisi, yetenek gelişimi, şirket istikrarı, şirket dışı fırsatlar, şirketle ilişki, cinsiyet çeşitliliği, eğitim geçmişi ve ülke genelindeki çalışanların oranı şeklindeki sekiz temel unsura göre değerlendirildi.

Konuyla ilgili değerlendirmede bulunan AstraZeneca Türkiye İnsan Kaynakları Direktörü Feyza Aysan, “Yaşam boyu öğrenim kültürümüz kapsamında sağladığımız eğitimlerle, sunduğumuz tüm imkânlarla çalışanlarımızın yeteneklerini geliştiriyor ve kariyer yolculuklarında yanlarında yer alıyoruz. Bu yolculukta çalışanlarımızın memnuniyetini geri bildirim platformlarımız ve yıl içinde düzenlediğimiz anketlerle düzenli olarak takip ediyoruz. Türkiye’de çalışanların kariyerlerini geliştirmeleri için en iyi şirketler arasında yer almaktan gurur duyuyoruz. LinkedIn Top Companies listesine seçilmemiz, çalışanlarımızın kariyerini önceliklendiren çalışma kültürümüzün ve değerlerimizin iş dünyasında tanınmasının bir göstergesi niteliğini taşıyor. Bu başarı aynı zamanda, çalışanlarımızın kariyerlerini ileriye taşımalarına yardımcı olmamızın ve çalışan deneyimine yatırım yapmamızın bir sonucu. Altı yıldır “Türkiye’nin En İyi İşverenleri – Great Place to Work Listesi”nde yer alan ve son olarak geçtiğimiz yıl bulunduğumuz kategoride zirveye yerleşen bir şirket olarak, çalışanlarımızın yeteneklerini geliştirmeleri ve potansiyellerini tam olarak ortaya çıkarmaları için gerekli tüm kaynakları ve desteği sunmaya kararlılıkla devam edeceğiz.” dedi.

Yazar - Davut Güleç

Gazeteci, televizyoncu, Uzman polis-adliye muhabiri, Spor yazarı, TEMA’cı, Kızılay’cı, Dağcı, Trekkingci, Alp disiplini kayak milli hakemi, Herkes İçin Spor Federasyonu Kayseri il temsilcisi, Erciyes Kar Kaplanları Spor Kulübü Basın sözcüsü, Kayseri Spor Adamları Derneği yönetim kurulu üyesi, Kent Güvenlik konseyi üyesi, Halkla İlişkiler Tanıtım, Adalet, Kamu Yönetimi mezunu ----- Davut Güleç Kimdir ? -----

İlginizi Çekebilir

PTT’NİN KALBİ; KARGO İŞLEME VE DAĞITIM MERKEZİ

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, PTT ve TÜRKSAT’ın Ankara Macunköy’de bulunan yerleşkelerini ziyaret ederek …