DEPREMLERDEN ÇIKAN SONUÇ (KÖŞE YAZISI)

Mustafa TEMİZER

Büyük bir felakete neden olan depremin sebep ve sonuçlarını bilim insanları ayrıntıları ile açıklıyor…. Sonuç: Ehliyetsizliğimizin, liyakatsizliğimizin, ilimsizliğimizin, tedbirsizliğimizin, adaletsizliğimizin, yolsuzluğumuzun, ahlâksızlığımızın sonucu kendi ellerimizle hazırladığımız ekonomik, kültürel, siyasi ve doğal felakete dönen depremler yaşıyoruz.

Felaketin açtığı yaraları sarmak devlet-millet işbirliği ile mümkündür.  Ancak iktidar ve muhalefet deprem sonrası sorumluluklarını düşünmek sorumsuzluklarını görmek yerine yaşanan felaketler üzerinden oy devşirme çabasındadır.

Milletimizi birliğe, iktidar ve muhalefeti didişip kavga etmekten, milleti ayrıştırmaktan vazgeçmeye sorumluluklarını yerine getirmeye önce 2023 yılında devletten alacakları

AK Parti: 1 milyar 961.3 milyon Tl.

CHP:        1 milyar 43,9 milyon TL.

HDP:                      539.5 milyon TL.

MHP:                     511.5 milyon TL.

İYİ Parti:               459.2 milyon TL.

hazine yardımını depremzedelere aktarmaya davet ediyoruz.

Aynı odakların parlattığı birbirlerinden farkı olmayan iktidar ve muhalefetin söylemlerinde samimiyet var mı?.. İktidar ve muhalefetin izledikleri politikalarla kime hizmet ettikleri belli değil mi?

Ülkemizde siyaset emperyalizmin ve işbirlikçilerinin isteği doğrultusunda yürütülüyor. Lobiler, holdingler, menfaat çevreleri yoluyla belli insanlar seçilip onlarla görüşülüyor. Basın yayın ve bütün vasıtalar kullanılarak bu liderler parlatılıyor. Toplumda bir algı oluşturuluyor. Milletin parlatılan bu liderlerin – milletten çok yabancıları dost edinen liderlerin – peşinden sürüklenmesi sağlanıyor.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu 24 Ocak 2022 günün akşamında İngiltere Büyükelçisi Dominick Chilcott  ile İstanbul Boğazı’nda balık yiyor.

31 Ocak 2022’de ABD İstanbul Başkonsolosu Darie Darnell ve eşi Flake İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu ziyaret ediyor.

Ana muhalefet partisi lideri Kemal Kılıçtaroğlu yabancı büyükelçilerle görüşüyor. ABD, İngiltere, Almanya’ya gidiyor bir dizi görüşmeler yapıyor. Ülkemizin sorunlarına çözüm üretecek(!) ABD’li bir danışman buluyor…

Cumhurbaşkanı, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun İngiltere ve ABD  Büyükelçisi ile görüşmesini, Kemal Kılıçtaroğlu’nun yabancılarla yaptığı görüşmeleri eleştiriyor. “Büyükelçilerin, muhalefet tarafından arzuhal haline getirilmesi Türkiye’nin bağımsızlığı için vahim bir durumdur. Türkiye’yi böyle bir duruma düşürmeye kimsenin hakkı yoktur” diyor.

Muhalefetin yurt dışı görüşmelerine tepki gösteren Cumhur Başkanı Erdoğan’ın geçmişte aynı yolu izlediği görülüyor.  Başta ABD olmak üzere yabancı ülke büyükelçileri ile görüşmeler yapıyor ve destek alıyor. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminde 90’ların başında ABD’nin Ankara Büyükelçisi olan Morton I. Abramowitz; Graham Fuller ve bir başka emekli CIA yetkilisi George Fides ile görüştüğü, birlikte FETÖ lideri Fetullah Gülen’in Amerika’da oturma izni alması için kefil olduğu belirtiliyor.

AKP’nin kurulmasını destekleyen Abramowitz, Recep Tayyip Erdoğan ve Abdullah Gül ile yakın dostluk ilişkilerinde bulunuyor. George Soros tarafından fonlanan sivil toplum kuruluşlarında yöneticilik görevi yapan Abramowitz, Erdoğan’la 1994 yılından itibaren görüşüyor ve dost oluyor. Kurulan dostluklar sonucunda Erdoğan, birkaç kez ABD’ye gidiyor. Abramowitz, 15 Ekim 1996’da Erdoğan’ı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı makamında ziyaret ediyor.

1998 yılında Yargıtay’ın hakkındaki hapis cezasına onamasından dört gün sonra 29 Eylül tarihinde dönemin ABD başkonsolosu Carolyn Huggins ABD ile kurulan dostluk gereği Erdoğan’ı ziyaret ediyor onu destekleyen açıklamalarda bulunuyor.  Erdoğan’ın Pınarhisar Cezaevi’nde kaldığı dönemde çok sayıdaki ziyaretçileri arasında yabancı büyükelçi dostlarının da olduğu biliniyor.

George W. Bush’un başkanlığı döneminde ABD Savunma Bakanlığı bünyesindeki Savunma Politikaları Kurulu’nu 2001-2003 yılları arasında yöneten Perle, Erdoğan’la 2002 ortalarında yaptığı görüşmeyi ve kurduğu dostluğu 2004 yılı başında ABD‘de American Enterprise Institute (AEI) tarafından düzenlenen bir toplantıda, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı sıfatıyla salonda bulunan Erdoğan’ı konuklarına tanıtırken;  “Başbakanla bundan bir buçuk yıl önce [2002 ortaları] tanıştım. Dostum Cüneyt [Cüneyt Zapsu], telefon etti ve bana belki de başbakan olacak kişiyle tanışmak isteyip istemediğimi sordu. Ben de “Tabii isterim” dedim.” Erdoğan’la iki buçuk saatlik uzun bir görüşme yaptık diyor…. Erdoğan ABD ziyaretleri sırasında dostlarının(!) isteği doğrultusunda Yahudi kuruluşları ile görüşüyor. ABD’nin ülkemizi de içine 23 İslam ülkesinin haritasını değiştirmeye yönelik Büyük Ortadoğu Projesinin eş başkanlığını kabul ediyor. Yahudi kuruluşu tarafından üstün cesaret madalyası ile ödüllendiriliyor….

Hak ve menfaatlerimizi korumaya yönelik ilişkiler ve antlaşmalar dışında yabancılarla olan dostluk ilişkilerini ”Müminleri bırakıp kâfirleri dost edinenler, onların yanında izzet mi arıyorlar? Bilsinler ki bütün izzet yalnızca Allah’a aittir. (Nisa:139)                                                                   Ey iman edenler! Müminleri bırakıp kâfirleri dost edinmeyin. Allah’a aleyhinizde apaçık bir delil mi vermek istiyorsunuz? (Nisa:144) uyarısı doğrultusunda değerlendirdiğimizde iktidar ve muhalefetin dostu kim sorusu aklımıza geliyor.

Cumhuriyet tarihi boyunca yabancıları dost edinen, yabancı güçlerin desteği ile iktidar olan dışardan icazetli politikacıların ülkeyi getirildiği nokta ortada. İcazetli iktidar ve muhalefetin ülke meselelerine çözüm getirmediği, koltuk sevdası için birbirinin gözünü oymaktan çekinmediği, tüm uzlaşma ve bütünleşme çabalarını küçük hesapları uğruna heba ettiği açıkça ortaya çıkmış bulunuyor. Dışardan icazetli politika ve politikacılara hayır demek; Millete dayanan siyaseti gerçekleştirmek zorundayız. Aksi halde mevcut siyasi anlayışla sadece kendimizi kandırıyoruz.

Türk siyasetinin siyasi aktörleri, “Türkiye, yabancı aklıyla değil; Türk zekâsı ile yükselecektir.” diyen Millet Partisinin Milli Birlik-Milli İttifak “MİLLİ, DEMOKRAT, ÇAĞDAŞ PARTİLER PLATFORMU” çağrısına, Muhteşem Türkiye Projesini birlikte gerçekleştirelim çağrısına kulak vermeli. Tüm putları devirmek, yersiz ve zararlı siyasi eğilimleri ve partileri bu yolla tasfiye etmek mümkündür.  Hep birlikte Yeniden Milli Mücadele ruhuyla ülkemizi;

İnsan hak ve hürriyetlerine davalı HUKUK DEVLETİ

Millî iradenin önündeki engellerin kalktığı DEMOKRASİ

Din düşmanlığı gibi din istismarının da bittiği LAİKLİK

Fakirlik ve çaresizliğin tarihe gömüldüğü, herkesin sosyal adalet şemsiyesine alındığı KERİM DEVLET

Bilim, hikmet ve erdemle donatılan,  sorun üretmeyen, çözüm üreten BİLGE DEVLET ve BİLİM TOPLUMU Büyüyen, gelişen, zengin, mutlu, muktedir ve insanlığın yeni barış medeniyeti İSLAM Rönesansı’nı yöneten MUHTEŞEM  TÜRKİYE’ yapmak zorundayız. Vatan, millet, bayrak, din, devlet, hak, hukuk adalet diyenleri bu samimi çağrıyı duymaya davet ediyoruz.

Unutmayalım ki  ”İştirak etmediğimiz, çilesine katlanmadığımız bir kurtuluş mümkün değildir.”

Milletimizin ve yöneticilerimizin uyanması basiretle hareket etmesi (Yanılmadan gerçekleri görebilmesi, gelecekle ilgili sezgi, uyanıklık, anlayış, kavrayış ve vizyon sahibi olması) dilek temenni ve duasıyla…

Yazar - Davut Güleç

Gazeteci, televizyoncu, Uzman polis-adliye muhabiri, Spor yazarı, TEMA’cı, Kızılay’cı, Dağcı, Trekkingci, Alp disiplini kayak milli hakemi, Herkes İçin Spor Federasyonu Kayseri il temsilcisi, Erciyes Kar Kaplanları Spor Kulübü Basın sözcüsü, Kayseri Spor Adamları Derneği yönetim kurulu üyesi, Kent Güvenlik konseyi üyesi, Halkla İlişkiler Tanıtım, Adalet, Kamu Yönetimi mezunu -----Davut Güleç Kimdir ? -----

İlginizi Çekebilir

ABD ve İsrail’in Çöküş Süreci mi Başlıyor

Prof. Dr. Ata Atun (İnş. Müh.), Doç. Dr. (UA. İliş.) KKTC Cumhurbaşkanı Danışma Kurulu Üyesi …