Kayseri İstihdam Fuarı İstişare Toplantısı, diğer ekonomi-teknoloji haberleri, TUİK verileri

Kayseri İstihdam Fuarı İstişare Toplantısı Kayseri OSB’de Gerçekleşti

Kayseri İstihdam Fuarı İstişare Toplantısı Kayseri Organize Sanayi Bölgesi ev sahipliğinde Kayseri Valisi Gökmen Çiçek’in başkanlığında gerçekleştirildi.

Kahvaltılı düzenlenen toplantıda, Kayseri Valisi Gökmen Çiçek, Kayseri OSB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yalçın, Kayseri OSB Yönetim Kurulu Başkan Vekili Murat Yibur, Kayseri OSB Yönetim Kurulu Üyesi Nuri Çetinçağlar, Kayseri OSB Denetim Kurulu Üyesi Mehmet Yusuf Sarıalp, Kayseri OSB Bölge Müdürü Abdulmenap Esko, il protokol üyeleri ve sanayiciler yer aldı.

Kayseri OSB Başkanı Mehmet Yalçın, toplantının açılışında yaptığı konuşmasında, teknolojideki gelişmelerin, hayatın her alanına temas ettiğini ve yaşam standartlarını değiştirdiğini söyleyerek, “Yapay zekâ,  robotlar ve üç boyutlu yazıcılar süratle hayatımıza dâhil olmaktadır. Teknolojiye yatırım yapma konusunda gelişmiş ülkeler birbirleriyle yarış halindedir. Teknolojinin damga vurduğu bir dünyada ve bilgiye dayalı ekonomide, ülkemizi ileri taşıyacak adımların atılması kaçınılmazdır.” dedi.

İş dünyası olarak zorlu rekabet koşullarında ayakta kalmak için çaba gösterdiklerini vurgulayan Başkan Yalçın, “Her alanda olduğu gibi sanayide yaşanan yenilikler istihdam üzerinde de bir baskı oluşturmaktadır. Kayseri OSB Başkanı olarak, her zaman ve her platformda sanayicilerimizin nitelikli eleman ihtiyacına vurgu yaptık. Kıymetli Valimiz bu yöndeki düşüncelerimize ve taleplerimize her zaman destek oldular. İstihdam fuarı yapılması konusunda bizleri yönlendirdiler ve güç verdiler.  Kayseri Valimiz Sayın Gökmen Çiçek beyefendiye desteklerinden dolayı teşekkür ediyorum.” diye konuştu.

Kayseri Valisi Gökmen Çiçek de konuşmasında, istihdamın artırılmasının önemine vurgu yaptı ve düzenlenmesi planlanan Kayseri İstihdam Fuarı için katılımcıların görüşlerini önemli bulduklarını belirtti. Vali Çiçek’in konuşmasının ardından İŞKUR Kayseri İl Müdürü Ayşe Ak tarafından düzenlenecek fuara ilişkin sunum yapıldı.

İstişare toplantısında, Kayseri’de üretim yapan firmalar ve işverenler ile iş ihtiyacı olan vatandaşların buluşacağı Kayseri İstihdam Fuarı’nın kamu kurum ve kuruluşları, meslek örgütleri ve firmaların katılımlarıyla 14-15 Mayıs 2024 tarihlerinde Kayseri Organize Sanayi Bölgesi Fuar Merkezi’nde yapılması kararlaştırıldı.

Konut Satış İstatistikleri, Mart 2024 Türkiye genelinde Mart ayında 105 bin 394 konut satıldı

Tüketicilerin tercihi “hızlı ve veriye dayalı” alışveriş

PwC Türkiye’nin Tüketici Davranışları Araştırması, tüketicilerin alışveriş tercihlerindeki değişimi ortaya koyuyor. Tüketicinin hızlı ve kolay online alışverişi tercih ettiğini gösteren araştırmaya göre tüketici ile veriye dayalı etkileşim kurmak markalar için her zamankinden daha önemli hale geldi.

PwC Türkiye, Tüketici Davranışları Araştırmasının sonuçlarını açıkladı. Araştırma, yerel ve küresel dinamiklerin etkisindeki Türkiye ekonomisinde, tüketici güvenini şekillendiren parametrelerin yanı sıra tüketicilerin markalardan beklentilerini, deneyim ve sürdürülebilirlik özelinde bilinirlik, tutum ve davranışlarını irdeleyen oldukça kapsamlı bir analiz sunuyor.

Araştırma, Türkiye’de 2023 yılından itibaren hayata geçirilen yeni ekonomi politikalarının ve fiyat ve finansal istikrara ilişkin somut adımların tüketicinin risk algısında azalma olarak karşılık bulduğunu gösteriyor. Uygulanan politikalarda sergilenen kararlı duruşun etkisiyle, tüketicilerin ekonomiye bakış açısında önceki yıla göre daha olumlu bir görünüm gözlemlendi. Raporda katılımcıların %57’si ekonomi ile ilgili beklentilerini kötü veya çok kötü olarak değerlendirdi. Geçtiğimiz yıllarda bu oran %71’di. Raporda ekonomiyi çok olumlu olarak değerlendirenlerin oranı ise %15 olarak ölçüldü.

PwC Türkiye Perakende ve Tüketici Ürünleri Sektörü Lideri Cihan Harman, günümüzde tüketici beklentilerini anlamanın ve alışveriş deneyimlerini geliştirmenin başta perakende ve tüketici ürünleri sektörü olmak üzere tüm sektörlerdeki oyuncular için günlük iş akışının olağan bir parçası olmak zorunda olduğunu vurguladı. Harman, konuyla ilgili değerlendirmesinde şunları söyledi:

“Günümüzde şirketler, iş yapış şekillerinde köklü bir dönüşümü yaratmaya çalışırken, bir yandan da kısa vadede ortaya çıkan aksaklıklara rağmen tüketici beklentilerini kesintisiz karşılama çabası içerisindeler. 27. Küresel CEO Araştırması’na göre, şirketlerin kâr marjlarıyla; teknoloji geliştirme ve uygulama, yeni fiyatlandırma modelleri ve stratejik ortaklıklar gibi iş modeline kayda değer etkisi olan adımlar arasında pozitif korelasyon olduğu görülüyor. Tüketici Davranışları Araştırmamız, teknolojik gelişmelerin ışığında tüketici güvenini şekillendiren parametreleri, tüketicilerin markalardan beklentileri ve sürdürülebilirliğin tüketicinin gözündeki yerini anlamaya dönük ipuçları sunuyor. Sürekli değişen etkenleri doğru okumak, rekabetin gerisinde kalmamak, tüketicilerin beklentilerini anlamak için markaların esnek bir yaklaşımla değişime adapte olabilmesi kaçınılmaz bir gereklilik haline geliyor. Hızla değişen dünyada evrimini sürdüren tüketiciler, bu dönüşümü doğru okuyanların kazanacağı bir pazarı şekillendiriyor.” dedi.

Tüketici hızlı ve kolay online alışverişi tercih ediyor

Araştırma tüketicilerin online alışveriş kanallarını kullanım sıklığının önceki seneye oranla artış gösterdiğini ortaya koyuyor. Tüketicilerin online alışverişi tercih etme nedenleri, fiyat karşılaştırma kolaylığı, fiyat avantajı, alışveriş kolaylığı, ürün çeşitliliği ve hızlı alışveriş olanağı ilk sıralarda yer alıyor. Ürün değerlendirmeleri ve kullanıcı yorumları ile desteklenen online alışveriş, müşterilere daha bilinçli ve güvenli bir alışveriş deneyimi sunmanın yanında, kişiselleştirilmiş öneriler, kampanyalar ve deneyimler ile önemini her geçen gün daha da artırıyor.

Genel tablo değerlendirildiğinde ise “hız” kavramının öne çıktığı dikkat çekiyor. Online alışveriş kanallarının tercih edilme sebepleri arasında hızlı ödemenin ve yine hızla ilişkilendirilen alışveriş kolaylığının arttığı görülüyor. Bu tablo, tüketicinin bu yöndeki taleplerini doğru değerlendirip hıza odaklanan yaklaşımların rekabette avantajlı olacağını gösteriyor. Araştırmaya göre, müşteri memnuniyeti ve sadakatinde en fazla öne çıkan konuların, teslimat ve iade süreçleri olması dikkat çekiyor. Hızlı teslimat uygulamalarını kullanan tüketicilerin memnuniyet oranı %81 ile halen oldukça yüksek bir seviyede.

Raporla ilgili değerlendirmede bulunan PwC Türkiye Danışmanlık Hizmetleri Şirket Ortağı Yiğit Arslan; “ Tüketicinin ekonomi yönündeki beklentileri teori dostu politikalara dönüş ile birlikte bir iyileşme gösterirken, ürün ve hizmetlerin “hızı” üzerinde artan beklenti öne çıkan “sürprizlerden” biri oldu.Ayrıca bugün artık müşterisini “tanımayan” oyuncuların pazardan olumsuz etkilendiğini söyleyebiliriz. Yapay zekânın tanımlayıcı olduğu bir rekabet ortamında, tüketiciye farklı kanallarda farklı deneyimleri “özelleştirmeden” vermek geri dönülmesi zor bir hata olarak görünüyor.” ifadelerini kullandı.

Başarının anahtarı: Tüketici ile veriye dayalı etkileşim

Tüketicilerin mağazaları tercih etmesinin en önemli nedenlerine bakıldığında, mağazada ürünü görüp inceleme olanağı, mağazaların yakınlığı, kişisel alışveriş deneyimi sunulması ve mağazaya gitmenin sosyal yönlerinin sevilmesi daha fazla öne çıkıyor. Araştırma, tüketicilerin çoğunun alışveriş deneyiminde almak istedikleri ürünler hakkında hem mağazalardan hem de online kaynaklardan bilgi edindiğini gösteriyor. Bunun sonucu olarak, belirli kategorilerde ürünleri mağazada inceleyip, sonrasında online platformlardan satın almayı tercih edebiliyorlar.

Rapora göre, satın alma kararlarında aile ve arkadaş çevresinin yanı sıra internet haberleri ve sosyal medya da büyük bir etkiye sahip. Araştırma bulguları, anında erişim sunarak alışveriş deneyimini daha cazip hale getiren sosyal medya kampanyaları ve indirim duyurularının, anlık satın alma kararlarını yönlendirdiğini de ortaya koyuyor. Tüketicilerin hem ekonomik hem de pratik bir alışveriş deneyimi yaşamalarını sağlayan online alışveriş kampanyalarında, ücretsiz teslimat ve indirim kuponları tüketicilerin en çok tercih ettiği avantajlar olarak ilk sıralarda yer alıyor.

Araştırma, tüketicilerin ödeme tercihlerine ilişkin değerli veriler de sunuyor: Buna göre, katılımcıların %73’ü alışverişlerinde kredi kartı, %20’si nakit ve %7’si ise banka havalesi ya da EFT ile ödeme yöntemlerini tercih ediyor.

Gıda ve Tarımda Değişim Yaratan Kadın Girişimci Programı için başvurular başladı: Son katılım tarihi 31 Mayıs

Türkiye’de tarım ve gıda sektöründe kadınların öncülük ettiği erken aşama girişimlerin sayısını artırmak ve girişimcilere iş modellerini olgunlaştırmaları için gerekli bilgi, güven ve desteği sağlamak amacıyla yürütülen EWA (Empowering Women in Agrifood) Programı’na başvurular başladı. 31 Mayıs’a kadar yapılacak başvurular arasından 10 kadın girişimci programa katılmaya hak kazanacak.

Avrupa Birliği’nin Gıda İnovasyon Fonu (EIT Food) tarafından desteklenen EWA programı, Türkiye’de Impact Hub İstanbul’un gıda ve tarım girişimcilik platformu Foodback yürütücülüğünde, Avrupa Yenilik ve Teknoloji Enstitüsü Gıda Birimi (EIT Food) desteğiyle hayata geçiriliyor.

Bu yıl beşincisi düzenlenen EWA Türkiye, tarım ve gıda sektöründe dönüştürücü etki yaratacak erken aşama girişimlere ulaşmayı ve bu girişimleri sektöre kazandırmayı amaçlıyor.

31 Mayıs’a kadar başvuru yapılabilen program için başvuru koşulları ise şöyle:

Başvuran girişimin kurucusunun veya kurucu ortağının kadın olması

Türkiye’de ikamet etmek

Tarım ve gıda sektörlerinde etki yaratacak erken aşama girişim sürecinde olmak

Girişim şirketleşmiş ise, faaliyetinin 2 seneyi geçmemesi

Girişim şirketleşmiş ise, şirket kurulum aşamasından bu yana toplamda 30.000 avrodan fazla yatırım almamış olması

Başvurular alanında uzman kişiler tarafından incelendikten sonra EIT Food tarafından iletilen kriterler ışığında değerlendiriliyor. 25 kişilik bir kısa liste oluşturulduktan sonra EWA ekibi tarafından çevrimiçi görüşmelerde girişimciler daha yakından tanınıyor. Programa katılmaya hak kazanan 10 girişim Haziran ayı içerisinde belirleniyor.

Tarım ve gıda alanında inovatif ve teknolojik çözümler üreten kadın girişimcilere yönelik Türkiye’deki ilk ve tek program olan EWA Türkiye, altı ay boyunca tamamen kişiye özgü mekanizmalar ve araçlarla girişimcileri desteklemesiyle diğer hızlandırma programlarından ayrışıyor. Program sonunda gerçekleşen demo day’de 1. olan girişime 10.000 euro 2. girişime 5.000 euro para ödülü veriliyor.

EWA Türkiye Program İstatistikleri

4 yılda EWA Türkiye programından mezun olan 40 girişimciden 6’sı yatırım aldı.

4 senede programa 700’ün üzerinde başvuru alındı.

EWA Türkiye, 4 yılda girişimlere toplamda 1 milyon TL finansal destek verdi.

EWA Türkiye topluluğundaki mentor/uzman kişi sayısı 200’ü aştı.

EWA Türkiye programına 5 yılda; tarım teknolojileri, gıda işlenmesi, gıda güvenliği & izlenebilirlik, atık yönetimi, yeni nesil gıda & içecek sektörlerinde teknoloji geliştiren girişimciler başvuru yaptı.

EWA Türkiye programına 21 – 55 yaş aralığındaki kadın girişimciler katıldı.

İZMİR’DE AURORA SİMİLASYONU İLE MARS’A İNSANLI UÇUŞ EĞİTİMLERİ BAŞLADIDünyadaki iki uzay kampından biri olan Uzay Kampı Türkiye, güvenli ve yeşil bina konseptiyle yenilenen tesisinin ve NASA’nın 2030’lu yıllarda Mars’a insanlı uçuşlarda kullanacağı Aurora Uzay Aracı ile güçlendirilmiş yeni eğitim programının açılışını gerçekleştirdi. Kampın yeni dönemdeki eğitim programında Türkiye’de ilk olarak İzmir’de Mars’a insanlı uçuşların simülasyonlarını deneyimleme fırsatı sunuluyor.

NASA’nın 2030’lu yıllarda gerçekleştirmeyi planladığı Mars görevlerindeki uzay uçuşlarını gerçekleştirecek olan Aurora Uzay Aracı ve Uçuş Görevi Simülatörü Türkiye’de ilk kez İzmir’deki Uzay Kampı Türkiye’de eğitim programlarında kullanılacak. Simülatör ile interaktif sanal uzay uçuşlarıyla Mars’a ve Ay’a insanlı uzay yolculuklarını canlandırılacak. Teknolojik yeniliklerle donatılmış bu araç, katılımcılara sadece eşsiz bir uzay uçuşu deneyimi sunmakla kalmayacak, aynı zamanda problem çözme, ekip çalışması ve zaman yönetimi gibi önemli beceriler de kazandırarak, Uzay Kampı Türkiye’nin uzayın keşfi ve uzay teknolojileri eğitimi faaliyetlerine yeni bir boyut kazandıracak.

Ege Serbest Bölgesindeki Uzay Kampı Türkiye’de gerçekleşen Aurora Uzay Aracı ve Uçuş Görevi Simülatörünün lansman törenine İzmir Valisi Süleyman Elban, Gaziemir Kaymakamı Kudret Kurnaz, Gaziemir Belediye Başkanı Ünal Işık, ESBAŞ Yürütme Kurulu Başkanı Faruk Güler, ESBAŞ Genel Müdürü Yusuf Kılınç, Uzay Kampı Türkiye Grup Müdürü Tolga Yıldırım ve özel davetliler katıldı.

İzmir Valisi Süleyman Elban açılış töreninde yaptığı konuşmada, gençlere ufuk açıcı yön kazandıran Uzay Kampının Türkiye’nin uzay çalışmalarına ufuk kazandırdığını belirterek, şunları söyledi: “Atatürk’ün 100 yıl önce çizdiği ‘istikbal göklerdedir’ vizyonunu yaşatan böyle bir kampı oluşturması, tesisi kurması çocukları burada eğitime alması. Dünyada bir çok ülkede olmayan böyle bir tesisin ülkemizde İzmir’de olmasından merhum Kaya Tuncer’e şükranlarımızı sunuyoruz ve kendisini rahmetle anıyoruz. Gelişmiş dünyanın tamamı uzayla ilgili ciddi çalışmalar içinde. Bizim 100 yıl önce çizilmiş bu vizyona uygun olarak yavrularımızı yetiştirmek ve bu farkındalığı oluşturmak bizim için çok önemli. Dolayısıyla bu kampın bu anlamda gelecek nesillerde özgüven ve bilgi birikimi oluşturuyor olmasını çok önemsiyorum. Bu nedenle Başta CEO Dr. Faruk Güler olmak üzere ESBAŞ’ın tüm ekibine teşekkür etmek istiyorum.”

Türkiye’de Benzeri Yok

ESBAŞ Yürütme Kurulu Başkanı Dr. Faruk Güler, Aurora Uzay Aracı ve Uçuş Görevi Simülatörünün 9-16 yaş grubundaki çocuklara özel sunulacak Galaktik Yaz Kampı Programlarında devreye alınacağını belirterek, “NASA’nın 2030’larda gerçekleştirmeyi planladığı Mars görevlerinde kullanacağı Aurora kapsülünün simülasyonu ile Mars’a ve Ay’a interaktif sanal uzay uçuşlarını başlatıyoruz. Haziranda başlatılacak ve ağustos sonuna kadar sürecek programa katılacak çocuklar, Türkiye’nin ilk ve tek gezegenler arası uçuş simülasyonuyla NASA’nın 2030’lu yıllarda gerçekleştirmeyi planladığı Mars görevlerinin simülasyonlarını deneyimleme fırsatı bulacaklar. Mars’a ve Ay’a insanlı uçuşları yaşayarak öğrenecekler. Simülatör, teknolojik yeniliklerle uyumlu olarak sadece teknik bilgi sunmakla kalmayacak, aynı zamanda katılımcılara problem çözme, ekip çalışması ve zaman yönetimi gibi önemli beceriler de kazandıracak” diye konuştu.

Merhum Kaya Tuncer’in, dünya çocuklarını ve gençlerini uzay ve uzay bilimleri ile buluşturarak, onların ufkunu açmak amacıyla kurduğu Uzay Kampı Türkiye’nin, bugüne kadar 55 ülkeden 275 bin çocuk ve genci eğitim programlarında ağırladığını vurgulayan Dr. Faruk Güler, şunları söyledi: “Sadece ülkemiz çocukları için değil, dünya çocukları için de uzay ve bilim merkezi haline gelmiş olan Uzay Kampı Türkiye, taşıdığı misyonu layıkıyla yerine getirmeye devam ediyor. Uzay teknolojilerindeki gelişmeleri yakından takip ederek, gelişmeleri eğitim programlarımıza uyarlamaya devam edeceğiz. Kampımızda, öğrencilerimizi, uzay ve bilimle ilgili meraklarının peşinden gitmeyi ve kafalarını meşgul eden sorulara tatmin edici cevaplar buluncaya kadar araştırmaya devam etmeleri konusunda yol gösterici oluyoruz.”

Güvenli ve Yenilenebilir Elektrik Üreten Tesis Oldu

Uzay Kampı Türkiye Grup Müdürü Tolga Yıldırım da Aurora Uzay Aracı ve Uçuş Görevi Simülatörünün lansmanını, ESBAŞ’ın ve Uzay Kampı Türkiye’nin kurucusu merhum Kaya Tuncer’in 87. doğum gününde gerçekleştirdiklerine dikkat çekti. Uzay Kampı Türkiye’de gerçekleştirdikleri yeniliklerin, eğitim programına eklenen Aurora ile sınırlı olmadığını belirten Yıldırım, “Eğitime ara verdiğimiz dönemde tesisimizi, günümüzün deprem yönetmeliğine uygun olarak güçlendirdik. Güvenli bina konseptine sahip olan tesisimizde yeni dönemde yeşil enerji kullanımına da başlamış bulunuyoruz. Çatıya yerleştirdiğimiz güneş panellerinde üretilen enerji ile binamızın elektrik ihtiyacını karşılıyoruz” diye konuştu.

CLPA güvenli haberleşme için gerekli alt yapıyı sunuyor

Karmaşık üretim süreçleri, büyük makineler ve yoğun insan etkileşiminin olduğu fabrikalarda güvenli haberleşme ve veri güvenliği öncelikli konuların başında geliyor. Özellikle de hassas verilerin korunması için birinci kriter olan doğru iletişim alt yapısının kurulması ve güvenlik protokollerinin uygulanması, işletmenin sürdürülebilirliğini ve rekabet gücünü de artırıyor. Bu noktada veri güvenliğini artırmak için devreye giren CLPA imzalı CC-Link IE Safety’nin güvenli haberleşme fonksiyonu, uluslararası standartlarda güvenlik alanı oluşturarak işletmelerin bu konudaki ihtiyaçlarını karşılıyor.

Modern üretim çağında fabrikalarda üretilen ve işlenen veriler işletmenin en değerli varlıklarından biri olarak önemini koruyor. Üretim verileri, müşteri bilgileri, finansal bilgiler ve diğer hassas bilgilerin yetkisiz kişilerin erişimine karşı korunması her geçen gün daha da kritik hale geliyor. Bu aşamada verilerin güvenli bir şekilde aktarılması ve saklanması için güvenli haberleşme sistemlerini birinci basamak olarak gördüklerini ifade eden CLPA Türkiye Müdürü Önder Şenol; CC-Link IE Safety güvenli haberleşme protokolünün güçlü bir güvenlik duvarı oluşturarak verileri koruma altına aldığını vurguladı.

Güvenlik standartlarını yükseltmek isteyen tesisler için ideal

CLPA’nın geliştirdiği endüstriyel haberleşme protokolü CC-Link IE’deki Safety fonksiyonunun güvenli haberleşme için gerekli alt yapıyı oluşturduğunu söyleyen Önder Şenol; “Güvenli haberleşme uygulamaları, işletmenin rekabet gücünü artırıyor ve pazarda güvenilir bir oyuncu olarak konumlanmasına yardımcı oluyor. CC-Link IE Safety ise güvenli kontrol, genel kontrol ve hareket kontrolü sisteminde bir arada kullanılabiliyor. Bu fonksiyon tüm CC-Link IE ağlarında yüksek hızda, kritik sorumluluğa sahip güvenli bir sistem oluşturulabiliyor. Uluslararası standartlarla uyumlu bu sistem, IEC 61508’de belirtilen SIL3 uyumu için gereksinimleri karşılıyor. CC-Link IE Safety, güvenilir veri aktarımı sağlayarak veri bütünlüğünün korunmasına ve bilgi kaybının önlenmesine katkı sağlıyor. Bu da tesislerde güvenlik açısından kritik öneme sahip olan acil durumlarda güvenilir iletişim sağlanmasında önemli rol oynuyor. Tüm bu nedenler göz önüne alınınca CC-Link IE Safety’nin endüstriyel otomasyon dünyasında güvenlik standartlarını yükseltmek isteyen tesisler için yerinde bir tercih olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz” şeklinde konuştu.

Avrupa Konseyi’nin 17 Nisan 2024 tarihli Ukrayna, Ortadoğu ve Türkiye, hakkındaki, kararları

III. TÜRKİYE

9. AB Konseyi, Yüksek Temsilci ve Komisyon’un AB ile Türkiye arasındaki siyasi, ekonomik ve ticari ilişkilerin durumuna ilişkin Ortak Tebliğini dikkate alarak AB-Türkiye ilişkileri konusunda stratejik bir oturum gerçekleştirdi. Doğu Akdeniz’de istikrarlı ve güvenli bir ortamın sağlanması ve Türkiye ile işbirliğine dayalı ve karşılıklı yarar sağlayan bir ilişki geliştirilmesi Avrupa Birliği’nin stratejik menfaatinedir. AB Konseyi, ilgili kurumların yetkilerine saygı göstermek suretiyle, Ortak Tebliğ’de yer alan tavsiyelere ilişkin çalışmaları önceki AB Konseyi kararları doğrultusunda ve AB Konseyi’nin ilave yönlendirmeleri ışığında aşamalı, orantılı ve geri döndürülebilir bir şekilde ilerletmek üzere Coreper’i  görevlendirir. Ortak Bildiri’de belirlenen çeşitli işbirliği alanlarının ilerletilmesinde Türkiye’nin kendi yapıcı çabaları etkili olacaktır.

10. Bu bağlamda Avrupa Birliği, AB-Türkiye işbirliğinin daha ileriye görütülmesi bakımından Kıbrıs meselesinin çözümüne ilişkin görüşmelerin yeniden başlatılmasına ve bu görüşmelerde ilerleme kaydedilmesine özel önem atfetmektedir. Daha önce aldığı kararlar ışığında, AB Konseyi, Kıbrıs sorununun BM çerçevesinde, BM Güvenlik Konseyi’nin ilgili kararları uyarınca ve Birliğin temelini oluşturan ilkeler ile müktesebat doğrultusunda kapsamlı bir çözüme kavuşturulması yönündeki güçlü kararlılığını sürdürmektedir. AB Konseyi, María Angela Holguín Cuéllar’ın BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Temsilcisi olarak atanmasını memnuniyetle karşılar. Avrupa Birliği, BM öncülüğündeki sürecin tüm aşamalarının desteklenmesinde, sahip olduğu tüm imkanlarla aktif bir rol oynamaya hazırdır.

Doğru ısı yalıtımıyla yazın evinizi ve cebinizi serin tutun
Yaz mevsimi yaklaştıkça sıcaklar günlük hayatımız için zorlayıcı bir noktaya gelmeye başlıyor. Bu durum, insanların ev ve iş yerlerinde serin kalmak için çözüm arayışına girmelerini teşvik ediyor. Günümüzde klima ve vantilatörlerin tükettiği yüksek enerji hem maliyet hem de enerji verimliliği açısından artık bir seçenek olmaktan çıkıyor. Evlerde enerji verimliliği ve sağlıklı bir şekilde yaşamanın yolu doğru ısı yalıtımından geçiyor.
Küresel ısınmanın etkisiyle birlikte mevsimlerde ciddi değişiklikler görüyoruz. Günlerimizin mevsim normallerinin dışında geçiyor olması ve her yıl yeni rekorlar kıran yaz sıcakları hayatımızı zorlaştırıyor. Bunun önüne geçmek için evlerde ve iş yerlerinde kullanılan klima ve vantilatörler ciddi bir enerji tüketimi yaratırken, elektrik maliyetleri açısından da sorunları beraberinde getiriyor.  Bu durumun önüne geçmenin en kolay ve sağlıklı yolu olarak iyi bir ısı yalıtımı öne çıkıyor.
İyi bir yalıtım ısı akışını yüzde 70 oranında azaltıyor
İyi bir ısı yalıtımı, kışın evden dışarı, yazın ise dışarıdan içeriye olan ısı akışını yüzde 70’e kadar azaltıyor ve enerji tüketimini düşürüyor. Isıtma ve soğutma sistemleri için enerjiye bağımlı olmayan kaynakları tercih etmek günümüzde en değerli yollardan birisi olarak kabul ediliyor. Isı yalıtımı, ısı transferini önleyerek, özellikle kavurucu yaz sıcaklarında yaşam alanlarımızın daha serin kalmasını sağlayarak, sıcak noktaları ve soğuk hava akımlarını ortadan kaldırıyor. Bu eşit sıcaklık dağılımı genel konforu artırarak özellikle yazın evlerin ideal sıcaklıkta tutulmasına katkı sağlıyor.
“Ülke ekonomisine enerji verimliliği ve ihracatla katkı sunuyoruz”
Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan ODE Yalıtım Yönetim Kurulu Üyesi Ozan Turan konuyla ilgili olarak şu değerlendirmeyi yapıyor: “İyi yalıtılmış bir ev, dış ortam ısısının yaşam alanlarınıza sızmasını önleyen bir bariyer görevi görüyor. Bu da aşırı klima ihtiyacını azaltarak enerji tüketimini azaltıyor. Bu durum, elektrik faturalarımızda önemli bir düşüşü görmeyi sağlıyor. Yani günümüzde enerji verimliliğinin sağlanmasında en önemli katkıların başında bilinçli tüketimin yanı sıra ısı yalıtımı geliyor. Bugün şehirler enerji tüketiminin yüzde 80’inden ve karbon emisyonlarının yüzde 75’inden sorumlu durumda. Şehirlerin büyümeye devam etmesiyle birlikte, bugün yüzde 55 olan dünya nüfusunun yüzde 68’inin 2050 yılına kadar kentsel alanlarda yaşayacağı tahmin ediliyor. Bu durumun enerji tüketimini artıracağına kesin gözüyle bakılıyor. Ülkemiz yalnızca bina yalıtımıyla güncel fiyatlarla yıllık 15 milyar dolar enerji tasarrufu yapabilir. Bunun farkında olan birçok gelişmiş ülke ısı yalıtımına yaptığı yatırımı her geçen gün artırıyor. Bugün tüm dünyada pazar 100 milyar dolarlık bir seviyeye ulaşmış durumda. ODE Yalıtım olarak Türkiye’nin yalıtım malzemeleri ihracatının yüzde 16’sını üstlenerek, ülke ekonomisine hem enerji verimliliği hem de ihracatla katkı sunmaya devam ediyoruz.

Canovate fiber optik ürünleri ile Almanya’daki fuara damgasını vurdu

Avrupa’nın en büyük fiber optik etkinliği olan FTTH Council Europe Fuarı, Almanya Berlin’de geçtiğimiz günlerde düzenlendi. Sektörün tüm karar verici paydaşlarının katıldığı fuar, sektörün nereye gideceğinin belirlendiği ve standartların değerlendirildiği önemli organizasyonlardan birisidir. Söz konusu organizasyon, her sene Avrupa’nın farklı bir başkentinde yapılır. Bu sene Almanya’da olduğu için katılım daha çok Almanya, Hollanda, Fransa  gibi ülkeler ağırlıklı oldu. Baltık ve Doğu Avrupa ülkelerinden de ziyaretçiler vardı. Türkiye’den Telekom operatörlerinden temsilciler ve Canovate Group’un aralarında bulunduğu firmalardan katılımlar gerçekleşti. Ülkemizin teknoloji üssü Canovate Group’u fuarda Ceo’su Gün Evren Gören, CTO’su Kıvanç İlal ve Teknoloji/Mühendislik Direktörü Tolga Sugetiren temsil etti.

Fiber optik kurulum süresini kısaltan ve kurulum kolaylığı sağlayan ürünlere ilginin yüksek olduğu FTTH Council Europe’da, Canovate Group’un kazı maliyetlerini azaltan micro duct fiber teknolojisinin kullanıldığı dış ortam fiber dağıtım kabinleri, yine bina içinde kurulum süresini %70 oranında düşüren fiber tree ve önceden ek yapılmış fiber sonlandırma kutularından oluşan çözümler fuara damgasını vurdu.

Canovate maliyet ve lojistik avantajlarıyla, rakiplerini geride bırakıyor

Teknolojideki gelişmelerle önümüzdeki süreçte bağlantı hızlarının artacağını anlatan Canovate Group CTO’su Kıvanç İlal, şunları kaydetti:

“Şu an Türkiye dahil birçok Avrupa ülkesinde fiber bağlantı hızı 1 GB’in oldukça altında. Yeni gelişen XGS PON teknoloji sayesinde, önümüzdeki 10 yıl içinde bağlantı hızlarının kademeli olarak 10, 20 ve 50 GB seviyelerine çıkması öngörülmektedir. Bu hızlara çıkılmasının sebebi, her zaman exponensiyel olarak artan internet veri trafiği ve ayrıca hızlı erişime ihtiyaç duyan 5G, nesnelerin interneti (IoT), Sanal gerçeklik, yapay zeka (AI) ve holografik iletişim gibi uygulamalardır. Bu nedenlerden dolayı fuarda, bu altyapıyı sağlarken kurulum süresini kısaltacak ve enerji verimliği sağlayacak ürünler öne çıktı.  Bundan dolayı fuarda, Canovate Group olarak kazı maliyetlerini azaltan micro duct fiber teknolojinin kullanıldığı dış ortam fiber dağıtım kabinlerimiz, yine bina içinde kurulum süresini %70 oranında düşüren fiber tree ve önceden ek yapılmış fiber sonlandırma kutularımız öne çıktı. Canovate olarak, fiber optik pasif ürünler alanında uçtan uca komple çözüm sunmaktayız ve tüm bu ürünleri İstanbul’da tek bir fabrikada ürettiğimiz için rakiplerimize karşı maliyet ve lojistik avantajları sağlıyoruz. Birçok Avrupa’lı üreticinin bile maliyetten dolayı üretim tesisleri Uzakdoğu’dadır. Canovate olarak bizim; Avrupa, Ortadoğu ve Afrika’ya bu kadar yakın bir konumda üretim yapmamız nakliye süresi açısından birçok firmanın ilgisini çekmektedir ve bizi tercih etmelerine sebep olmaktadır.” dedi.

Dünyada “fiber optik” yatırımları hız kazanıyor

Dijital dönüşüm kapsamında üzerinde durulan 5G hizmetleri, akıllı şehirler, akıllı fabrikalar ve nesnelerin interneti- IoT, yapay zeka (AI) gibi tüm uygulamaların alt yapısı ve bu veri hızlarını destekleyebilecek tek iletişim altyapısının “fiber optik” çözümler olduğunun altını çizen Canovate Group Ceo’su Gün Evren Gören, şunları söyledi:

Fiber optik çözümler, iletişim, güvenlik, bant genişliği, mesafe ve daha düşük genel maliyet gibi tüm avantajlarının yanı sıra, IoT, Endüstri 4.0 ve akıllı şehir uygulamaları gibi teknolojide sürekli değişen gereksinimleri karşılayabilmesi nedeniyle en uzun kullanım ömrünü de sunuyor. Bu nedenlerden dolayı, Amerika, Batı Avrupa ve Asya’nın gelişmiş ülkeleri dışında, birçok gelişmekte olan Doğu Avrupa, Ortadoğu ve Asya ülkeleri de bu konuda yoğun yatırımlar yapıyorlar. Estonya, Litvanya, Birleşik Arap Emirlikleri, Güney Kore, Katar gibi ülkeler altyapılarında %90 üzerinde fiber dönüşümü gerçekleştirmişler ve bu alanda birçok gelişmiş ülkeyi dahi geride bırakmışlardır.” diye konuştu.

C4I sistemleri orduları bağlı tutmadaki kritik rol oynuyor

Sebastian Philipp, Panasonic TOUGHBOOK Kilit Müşteri Yöneticisi ve C4I (Komuta, Kontrol, İletişim, Bilgisayar, İstihbarat) sistemleri uzmanı

C4I olarak bilinen Komuta, Kontrol, İletişim, Bilgisayar ve İstihbarat (Command, Control, Communications, Computer, Intelligence), orduların silahlı kuvvetlerini etkin bir şekilde yönetmelerini ve kontrol etmelerini sağlayan bağlantılı sistemler ve teknolojilerden oluşan bir ağdır.

C4I sistemleri karar verme sürecinde nasıl bir rol oynar ve özellikle değişken veya kritik durumlarda sahadaki birliklerin yanıt verme yeteneğini artırmaya nasıl yardımcı olurlar?
C4I sistemleri, modern silahlı kuvvetlerdeki her operasyonel komutanın bel kemiğidir. İhtiyaç duyulan bilgilerin doğru birime, doğru zamanda ve doğru yerde ulaşmasını sağlarlar.

Komuta ve kontrol sistemleri, küresel silahlı kuvvetlerin mevcut ve gelecekteki zorluklara uyum sağlamasına nasıl yardımcı olabilir?
Geçtiğimiz senelerde birçok Batılı silahlı kuvvet, sistemlerini modernize etti ve dijitalleştirdi. Bunların bir örneği, insansız hava araçlarının ve yer tabanlı sistemlerin geliştirilmesidir. Modern keşif ekipmanları ile donatılan bu sistemler, düşman birliklerinin hareketi veya arazi koşullarına dair gerçek zamanlı bilgi akışını sağlar.

Ancak bu bilgilerin faydalı olabilmesi için, hızlı bir şekilde işlenmesi ve gerekli birimler ile paylaşılması gerekmektedir. C4I sistemlerinin ekosisteme entegrasyonu, bu gereksinimin karşılanması için kritik rol oynar.

Panasonic TOUGHBOOK cihazlarının hangi özellikleri onları C4I sistemleriyle kullanıma özellikle uygun kılıyor?
Panasonic’in dayanıklı TOUGHBOOK tabletleri ve dizüstü bilgisayarları, uygulama veya ortamdan bağımsız olarak her zaman en yüksek güvenilirlik, güvenlik ve bağlanabilirlik göz önünde bulundurularak geliştirilmiştir ve dolayısıyla C4I sistemlerinde kullanım için mükemmellerdir.
TOUGHBOOK tabletler ve dizüstü bilgisayarlar ister üste ister sahada kullanılıyor olsun en zorlu ortamlarda bile etkili bir şekilde çalışmak için tasarlanmıştır. TOUGHBOOK cihazları, düşmelere, titreşimlere, kuma, toza, yağmura, rakıma, aşırı sıcaklıklara ve daha fazlasına karşı koruma için en katı gereksinimleri karşılamaktadır ve askeri sınıf TOUGHBOOK cihazları MIL-STD-810H standartlarına göre sertifikalandırılmıştır.
TOUGHBOOK cihazları, ordu için mobilite ve esneklik açısından ne gibi avantajlar sunuyor?
Askeri operasyonların başarısı hız ve çevikliğe bağlıdır ve dolayısıyla saha kullanımı için kompakt BT platformları tercih edilmektedir. Panasonic TOUGHBOOK cihazları yalnızca gerekli bilgi işlem gücünü ve pazarda öncü bağlılığı sunmakla kalmaz, aynı zamanda magnezyum alaşımlı kasası sayesinde hafiftir.
Panasonic TOUGHBOOK cihazlarının modüler tasarımı, uygulama koşullarından bağımsız olarak daha fazla özelleştirme ve güvenlik sağlar. Hızla değişebilen sabit sürücüler, çalışırken değiştirilebilir piller, ek genişletme yuvaları ve askeri sınıf arayüzler gibi özellikler, kullanıcının gereksinimlerine göre cihazlara eklenebilir.
Gelecekte hangi yenilikler C4I sistemlerine ve TOUGHBOOK cihazlarına entegre edilecek?
Yapay zeka (AI), komuta ve kontrol sistemlerine performansta muazzam bir artış sağlayacaktır. İlk olarak yapay zekanın veri işleme için kullanılmasını ve karar vermeyi desteklemesini bekliyorum. Yapay zekayı askeri sistemlere entegre etmekte hala zorluklar ile karşılaşılıyor. Bunlar veri aktarımı için sürekli, yüksek bant genişliğine sahip ve düşük gecikmeli bir bağlantıya ihtiyaç duyulmasını ve depolama ile CPU işlem gücü gibi bazı zorlukları içeriyor.
Ancak yapay zekanın geleceği ve ordularda uygulamaya geçmesi heyecan verici. Panasonic TOUGHBOOK, şu anda cihazlarımızda yapay zeka kullanımını basitleştiren bir dizi çözüm üzerinde çalışıyor.
Özel 5G ağları da giderek daha önemli bir rol oynayacak. Dünyanın dört bir yanındaki ordular, 5G özel ağlarının üretkenliği nasıl artırabileceğini değerlendiriyor. Sektördeki bu ihtiyaç doğrultusunda, TOUGHBOOK G2 ve 40 cihazlarının en son sürümleri şu anda bağımsız 5G modülleriyle donatılmıştır.

KALKINMA YOLU ORTA KORİDOR’U GÜÇLENDİRECEK

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Bulgaristan ile artan demiryolu potansiyelini dikkate alarak, ikinci bir demiryolu geçiş noktası kurulması konusunda Mutabakat Zaptı İmzaladıklarını bildirerek, “Bu ikinci demiryolu hattı ile doğu-batı yönlü yük taşıma kapasitesi artacak ve Orta Koridor’un demiryolu potansiyeline önemli ölçüde katkıda bulunacaktır. Kalkınma Yolu, Orta Doğu ülkeleri ile Orta Koridor ülkeleri arasındaki karşılıklı ticaretin çeşitlendirilmesi ve yeni pazarlara erişimi destekleyici ve tamamlayıcı bir girişim olması açısından önemli bir potansiyele sahiptir. Ayrıca ülkemizin doğusunda yeni bir bağlantı olarak, Zengezur Koridoru’nu ulusal ağımıza bağlamak için yeni bir demiryolu inşa edeceğiz. Demiryolu üzerinden yük taşıma payını 2053’e kadar yüzde 22’ye çıkarmayı hedefliyoruz.” diye konuştu.

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Dünya Bankası tarafından düzenlenen Orta Koridorun Ticaret ve Lojistik Potansiyelinin Gerçekleştirilmesi Etkinliği’ne videokonferans yöntemi ile katıldı. Doğu ile Batı arasındaki önemli bir kara ve su köprüsü olarak hizmet veren Orta Koridor’un Orta Asya ve Kafkasya ülkelerinde hatta Orta Doğu ülkeleri için de eşsiz bir ekonomik büyüme vaadi taşıdığının altını çizen Uraloğlu, “Bugün üzerinde konuştuğumuz Dünya Bankası çalışması, stratejik politikalar, hedefli yatırımlar ve iş birliği çabalarının, Orta Koridor’da ticaret hacmini üçe katlama ve taşıma sürelerini 2030’a kadar yarıya indirme gücünü vurgulamaktadır.” ifadelerini kullandı.

“Orta Koridor Potansiyelini Gerçekleştirmek İçin Kararlı Eylemler Şart”

Orta Koridor’da ticaret ve lojistik potansiyelini tam anlamıyla gerçekleştirmek için kararlı eylemlerin şart olduğunu belirten Bakan Uraloğlu, bu çalışmanın, atılması gereken adımları önceliklendirmeye ışık tutacak nitelikte olduğunu söyledi. Türkiye’nin demiryolu altyapısının hali hazırdaki talebi karşılamakta yeterli olduğunu söyleyen Uraloğlu, “Bakü-Tiflis-Kars hattından gelen yükün Edirne’ye kadar sevkiyatında herhangi bir kapasite problemi ile bugüne kadar karşılaşmadık. Ulusal taşıyıcımız TCDD Taşımacılık, Kars’ta çeken ve çekilen araçların doğudan gelecek yük akışını karşılayacak şekilde, daima hazır olmalarını sağlamaktadır. Değerlendirmenin aksine, Kars’ın batısında altyapı ve araç arzının altında bir yük akışı olduğunu yeri gelmişken belirtmek isterim.” dedi.

“Orta Koridorun kapasitesini arttıracak ve darboğazları ortadan kaldıracak önlemleri ele alıyoruz.”

Orta Koridor paydaşlarının bir araya gelerek pürüzleri gidermenin yoluna bakmaları ve çözümleri önceliklendirmeleri gerektiğini belirten Uraloğlu, “Bu anlayışla, koridor ülkeleriyle sıkça bir araya geliyor, üçlü mekanizmalar çerçevesinde koridorun kapasitesini arttıracak ve darboğazları ortadan kaldıracak önlemleri ele alıyoruz. Azerbaycan-Kazakistan veya Azerbaycan-Gürcistan ile kurduğumuz mekanizmalar buna birer örnektir. Diğer taraftan bu ülkelerle çeşitli uluslararası örgüt çatısı altında bir araya geliyoruz. Türk Devletleri Teşkilatı, TRACECA, Ekonomik İşbirliği Teşkilatı ve Birleşmiş Milletler Avrupa Ekonomik Komisyonu çerçevesinde taşımaların, gümrük işlemlerinin, lojistik duraklardan geçişin kolaylaştırılmasına yönelik uyumlaştırma yöntemleri arıyoruz.” şeklinde konuştu.

“Ortak Anlayışa Vararak Engelleri Kaldırmak Mümkün Olacaktır”

Koridor boyunca yakından koordinasyonu sağlayacak yeterli platformun halihazırda mevcut olduğunu söyleyen Uraloğlu, ortak anlayışa vararak engelleri kaldırmanın hızlıca mümkün olacağını ifade etti. Usul ve işlemlerin kolaylaştırılması noktasında, transit yükün olabildiğince engellere takılmaksızın hedefine ulaşması için idari birtakım prosedürleri geride bırakmanın gerekliliği konusunda ortak anlayışa varılması gerektiğinin altını çizen Uraloğlu, Doğu-batı yük potansiyeli, demiryolu kapasitesinin çok üzerindeyken demiryolunun da tamamlayıcı niteliğindeki karayolu için kotaların liberalleştirilmesinin önemli olduğunu ifade etti.

Orta Koridor’un, bölge ülkeleri için önemli bir ticari ve ekonomik potansiyele sahip olduğunun altını çizen Uraloğlu, koridorun, Asya ve Avrupa arasında stratejik bir bağlantı sağlayarak ticaretin artmasına, ekonomik büyümeye ve kalkınmaya da katkı sağlayacağını söyledi. Türkiye olarak, Orta Koridorun geliştirilmesi ve güçlendirilmesi konusundaki kararlılığı sürdürdüklerini vurgulayan Uraloğlu, bölge ülkeleri arasındaki ticaretin ve iş birliğinin artması için çaba gösterdiklerinin altını çizdi.

“Demiryolu Yük Taşıma Payını Yüzde 22’ye Çıkarmayı Hedefliyoruz”

Raporda 2021 yılına kıyasla 2030 yılına gelindiğinde Türkiye üzerinden konteyner yüküne olan talebin artacağının öngörüldüğünü belirten Bakan Uraloğlu, “Bunun oldukça yerinde bir tespit olduğunu ve 2053 vizyonumuzla örtüştüğünü düşünüyorum. Ulaştırma alanında 2053 yılına kadar gerçekleştirmeyi hedeflediğimiz yatırımlarımızın önemli bir kısmını demiryolu sektöründe yapmayı planlıyoruz. Demiryolu üzerinden yük taşıma payını 2053’e kadar yüzde 22’ye çıkarmayı hedefliyoruz. Dolayısıyla karayolundan demiryoluna yükün kaymasını sağlamış olacağız. Orta Koridor’da yükün konteyner olarak taşınması için gereken ilave kapasiteyi de sağlamış olacağız.” dedi.

Yavuz Sultan Selim Köprüsü ile Demiryolu Bağlantısı

2053 vizyonumuz doğrultusunda, Asya, Avrupa, Afrika ve Ortadoğu arasında artan ticarete daha fazla ulaşım altyapısı sağlamayı ve ulaştırma bağlantısallığını artırmayı hedeflediklerini açıklayan Uraloğlu, “Gerek Asya’dan gerekse Orta Doğu’dan gelecek yüklerin akışını sorunsuz bir şekilde sağlamak için, Yavuz Sultan Selim Köprüsü ile Asya ve Avrupa kıtaları arasında, Marmaray’dan sonra, ikinci demiryolu bağlantısını tesis ediyoruz. Bu kapsamda Gebze-Yavuz Sultan Selim Köprüsü-İstanbul Havalimanı-Çatalca Demiryolu Projesini hayata geçirmeyi planlıyoruz. Buna ilave olarak şu anda inşa edilmekte olan Halkalı-Kapıkule Yüksek Hızlı Demiryolu Projesi tamamlandığında İstanbul ile Türkiye-Bulgaristan sınırı arasında yüksek hızlı tren işletmeciliğine başlanacaktır. Böylece bölgeler arasında kesintisiz ticarete daha yüksek kapasite ve hız ile katkıda bulunacağız.” şeklinde konuştu.

Divriği-Kars Demiryolu Rehabilitasyon Projesi Hayata Geçiyor

Ayrıca, Bulgaristan ile artan demiryolu potansiyelini de dikkate alarak, ikinci bir demiryolu geçiş noktası kurulması konusunda Mutabakat Zaptı imzaladıklarının altını çizen Bakan Uraloğlu, ikinci demiryolu hattı ile doğu-batı yönlü yük taşıma kapasitesi artacağını, Orta Koridor’un demiryolu potansiyeline de önemli ölçüde katkıda bulunacağını ifade etti. Bakü-Tiflis-Kars Demiryolu’nun devamı olan Divriği-Kars Demiryolu Rehabilitasyon Projesi, mevcut demiryolu altyapısını modernize ederek doğu-batı bağlantılarını güçlendireceklerini ayrıca kapasite artışı da sağlayacaklarını söyleyen Uraloğlu, “Diğer taraftan, açık denizlere erişimi olmayan Orta Asya ülkelerinin kendi aralarındaki yük akış artışının yanı sıra, küresel ticarete erişim noktaları çeşitlendirilmiş olmaktadır. Ülkemizin doğusunda yeni bir bağlantı olarak, Zengezur Koridoru’nu ulusal ağımıza bağlamak için yeni bir demiryolu inşa edeceğiz. Bu bağlantı, Bakü-Tiflis-Kars Demiryolu Hattı ile birlikte Orta Koridoru tamamlayacak bir hat niteliğinde olacaktır.” dedi.

Kalkınma Yolu ile Yeni Hat

Uraloğlu, sadece doğu-batı güzergahında değil, aynı zamanda kuzey-güney aksında da planlamaların devam ettiğini belirterek sözlerini şöyle sürdürdü:

Basra Körfezi’ni Türkiye üzerinden Avrupa’ya ve Orta Asya’ya bağlayacak olan Kalkınma Yolu Projesi büyük önem taşıyor. Bu yeni güzergâh, bölgedeki yüklerin Avrupa ve Orta Asya’ya erişiminde ciddi kolaylıklar sağlayacak. Kalkınma yolu olarak adlandırılan bu yeni güzergâh Irak tarafında yaklaşık 1.200 kilometrelik hem çift hat demiryolu hem de otoyol yapımını içeriyor. Türkiye tarafında ise ulusal demiryolu ve karayolu ağımıza yaklaşık 130 kilometrelik demiryolu ve 300 kilometrelik otoyol ile bağlamak için gerekli teknik çalışmaları tamamladık. Kalkınma Yolu, Orta Doğu ülkeleri ile Orta Koridor ülkeleri arasındaki karşılıklı ticaretin çeşitlendirilmesi ve yeni pazarlara erişimi destekleyici ve tamamlayıcı bir girişim olması açısından önemli bir potansiyele sahiptir. Görüleceği üzere, artması beklenen yük hacmine göre gerekli kapasite artışlarımızı planlıyor ve çalışmalarına başlıyoruz. Türkiye olarak, bölgesel planlamalara ve düzenlemelere çok önem veriyoruz. Ulaştırma sektörüne yapılan yatırımların etkin kullanımı için bölgesel iş birliklerine ihtiyaç var.”

Yazar - Davut Güleç

Gazeteci, televizyoncu, Uzman polis-adliye muhabiri, Spor yazarı, TEMA’cı, Kızılay’cı, Dağcı, Trekkingci, Alp disiplini kayak milli hakemi, Herkes İçin Spor Federasyonu Kayseri il temsilcisi, Erciyes Kar Kaplanları Spor Kulübü Basın sözcüsü, Kayseri Spor Adamları Derneği yönetim kurulu üyesi, Kent Güvenlik konseyi üyesi, Halkla İlişkiler Tanıtım, Adalet, Kamu Yönetimi mezunu -----Davut Güleç Kimdir ? -----

İlginizi Çekebilir

Ekonomi-teknoloji, kültür-sanat, sağlık, eğitim haberleri (15.04.2024)

Şarj Edilebilir Hibrit BYD SEAL U DM-i Lansmana Özel Cezbeden Fiyatı ile Avrupa’dan Önce Türkiye’de …