Ekonomi-teknoloji haberleri, TUİK verileri (27.10.2023)

Cumhuriyet’in 100. yılında Dijital Ekonomi Zirvesi düzenlendi

Uyumsoft Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Önder, “e-Fatura ile başlayan e-belge uygulamalarında global ölçekte başarıya imza attık”

 Ülkemizin 2012 yıllarından itibaren yoğunlaşan e-Fatura ile başlayan e-Belge uygulamalarında global ölçekte başarıya imza attığını kaydeden Uyumsoft Bilgi Sistemleri ve Teknolojileri AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Önder, “e-Fatura ile başlayan e-belge uygulamalarında global ölçekte başarıya imza attık.” dedi.

e-Belge (e-Fatura, e-Arşiv, e-Defter vs) uygulamalarını ülkemizde yaklaşık 1 milyon işletmenin kullandığını anlatan Mehmet Önder, böylece işletmelerin iş süreçlerini uçtan uca dijital dönüşümle yönetmeye başladıklarını söyledi.

Cumhuriyet’in 100. yılında Dijital Ekonomi Zirvesi, geçtiğimiz günlerde İstanbul Topkapı Üniversitesi Kazlıçeşme Yerleşkesi Konferans Salonunda düzenlendi.

Zirvenin açılış konuşmasını, İstanbul Topkapı Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Emre Alkin, İstanbul Topkapı Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Barış Bulunmaz, Doğa Sigorta Yönetim Kurulu Başkanı ve İstanbul Topkapı Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Nihat Kırmızı ve Gazeteci Celal Toprak yaptı.

 Uyum Akademi Yaz Staj Okulu hakkında bilgiler verdi

 Uyumsoft’un üniversite öğrencilerine yönelik gerçekleştirdiği Uyum Akademi Yaz Staj Okulu hakkında bilgiler veren Mehmet Önder, gelecek yıl 16.’nın düzenleneceği Uyum Akademi Yaz Staj okulunda yazılım ve endüstri staj gruplarının açılmaya devam edeceğini belirtti. Yaz Staj Okulu’na katılan Yazılım staj grubuna C#, ASP. NET, SQL eğitimleri verilirken; Endüstri staj grubuna Uyumsoft ERP’de Mali İşler, Malzeme Lojistik, Üretim, İnsan Kaynakları yönetimi  modüllerinde eğitimlerin verildiğini ifade eden Mehmet Önder, Topkapı Üniversitesi’nde yazılım, matematik, endüstri mühendisliği, işletme gibi farklı birimlerde okuyan öğrencilerin bu staj programına başvurabileceğini anlattı. Gençleri ve genç girişimcileri her platformda desteklemeye devam edeceklerinin altını çizen Mehmet Önder, bugüne kadar Uyumsoft’un desteği ve katkılarıyla yaklaşık 50’ye yakın firmanın iş hayatına başladığını da sözlerine ekledi.

 Zirvede oturumlar düzenlendi

Düzenlenen ilk oturumun konusu, “İletişimin Geleceği: Dijitalleşme ve Yeni Stratejileri” oldu. Moderatörlüğünü İstanbul Topkapı Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Barış Bulunmaz yaptığı ilk oturumda, Doğa Sigorta Kurumsal İletişim Müdürü Seda Güler, İhlas Medya Reklam Grubu Başkan Yardımcısı Volkan Ormanlı ve Oğuz Holding CEO’su Enes Örer birer konuşma gerçekleştirdi.

Gazeteci Celal Toprak’ın moderatörlüğünü yaptığı “Yazılım ve Tasarım: Yeni Trendler ve Dijital Dönüşüm” ikinci oturumunda, Uyumsoft Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Önder, e-Belge uygulamaları ve dijital dönüşüm hakkında bilgiler verdi.

YAPDER Dijital İletişim Platformu Başkanı Doğukan Kılıç’ın moderatörlüğünü yaptığı “Yapay Zeka ve Nesnelerin İnterneti: Nereye Gidiyoruz” üçüncü oturumunda, NLK Bilgi Teknolojileri Yönetim Kurulu Başkanı Nalan Kurt, Yenasoft CEO’su Cem Şiroğlu ve Tempo BPO CEO’su ve Yönetim Kurulu Başkanı Cemal Akar görüşlerini aktardı.

Zirvede, YAPDER Dijital İletişim Platformu Başkanı Doğukan Kılıç, “Gastronomi ve Yapay Zeka” sohbetinde Hasan Usta Kebap Kurucu Ortağı İzzettin Oral ile bir söyleşi düzenledi. Doğa Sigorta Hasar Denetim ve Lojistik, AR&GE ve İş Geliştirme Grup Müdürü Duran Çakı ise, “Sigortacılığın Dijital Yolculuğu ve TOGG Projesi” hakkında bilgiler anlattı.

Yeminli Mali Müşavir – Bağımsız Denetçi Sn. Oğuz Kemal Bulut ile Enflasyon Muhasebesi Eğitim Programı

Eğitim, Yeminli Mali Müşavir – Bağımsız Denetçi Sn. Oğuz Kemal Bulut tarafından 10:00 – 16:00 saatleri arasında çevrimiçi (Live) olarak gerçekleştirilecektir. Katılım veya bütün diğer sorularınız için 0 2 1 6 6 06  40  9 3.numaralı telefondan bize ulaşabilirsiniz. Eğitim kalitesi ve katılımcı memnuniyeti açısından katılım sayısı 20 kişi ile sınırlıdır. Bu sebep ile katılım kararınızı olabilen en erken tarihte paylaşmanızı rica ederim. Grup katılımlarında avantajlı fiyatlar sunulmaktadır.

Dilerseniz bu eğitimi kurumunuza özel olarak organize edebilmekteyiz. Kurumunuza özel bütün eğitim ihtiyaçlarınız için 0 216   6 06  40  9 3numaralı telefondan bilgi alabilirsiniz.

Eğitimde değinilecek başlıca konular aşağıdaki gibidir.

EĞİTİMİN AMACI:Enflasyon dönemlerinde solo ve konsolide mali tablolar, mevcut ekonomik koşullara uygun olarak sunulmaktadır. Ancak bu sunumların güncel ve gerçek durumlara göre işletmelerin mali tablolarına yansıması enflasyon düzeltmesi olmadan mümkün olmamaktadır. Eğitimin sonunda, katılımcıların hem konu ile temel kavram ve yaklaşımlara, hem de uygulama esaslarına hakim olmaları hedeflenmektedir.HEDEFLENEN SONUÇLAR:Bilir: Enflasyonist ortamda mali tablo hazırlamanın esaslarını bilir. Anlar: Enflasyonist ortamda hazırlanan mali tabloların özelliklerini ve ayrıntılarını anlar. Yapar: Bu mali tablolar ile VUK temelli mali tabloların ayrımını ve analizini yapar.İÇERİK:Yüksek Enflasyonun Ekonomik Düzene EtkileriYüksek Enflasyon Yaşayan Ekonomilerde Finansal Raporlamada Karşılaşılan ZorluklarTürkiye Muhasebe Standardı 29 (TMS 29) Kapsamında Yüksek Enflasyonlu Ekonomilerde Finansal Raporlamanın Ön KoşullarıGenel Fiyat Endeksinin Seçimi ve KullanımıTMS 29 Uygulamasında Finansal Tablolarda DüzeltmeParasal Pozisyon Kar/Zarar Kavramları ve MuhasebesiTarihi Maliyet Esasına Göre Hazırlanmış Bilanço ve Gelir Tablosunda Enflasyon DüzeltmesiCari Maliyet Esasına Göre Hazırlanmış Bilanço ve Gelir Tablosunda Enflasyon DüzeltmesiKonsolide Finansal Tablolarda Düzeltme Yapmanın Özellikli DurumlarıYüksek Enflasyon Döneminin Sona Ermesi Halinde UygulamaDipnot AçıklamalarıEnflasyon Muhasebesi Uygulayan Finansal Kuruluşlarda Dikkat Edilmesi Gereken Durumlar ve Sunum EsaslarıEnflasyon Düzeltmesinin Türk Mevzuatındaki Yeri: 5024 Sayılı Kanun ve Sonrası

BingX, 2023’ün 4. Çeyreği için Kapsamlı Kripto Analizi Güncellemesini Yayınladı ve STORJ’yi Öne Çıkardı

Önde gelen bir kripto para borsası olan BingX, 2023’ün 4. çeyreği için Kripto Raporu’nun merakla beklenen 2. versiyonunu yayınlamaktan heyecan duyduğunu duyurdu. Bu güncellenmiş rapor, kripto para fiyat analizinin derinlemesine bir incelemesini sunuyor ve önceki sürümün başarısını temel alarak yüksek değerli projeleri vurguluyor. Raporlar, 2023’ün 4. çeyreğinde Bitcoin için artan bir oynaklık öngörüyor. Ancak, ETF’lerin olası onayı ve ABD’deki devam eden ekonomik belirsizlik, 2023’ün dördüncü çeyreğinde Bitcoin’in toparlanmasını işaret ediyor.

BingX’in 2023’ün 4. çeyreği için Kripto Raporu’nun 2. versiyonu, kripto para piyasasının performansına dair detaylı içgörüler ve güncellemeler sunuyor ve kripto alanındaki en umut verici projelerden bazılarını ortaya çıkarıyor. Bu raporda yer alan projeler arasında ARB fiyat, ANT fiyat, AAVE fiyat ve STORJ fiyat gibi umut verici coinlere dair güncellemeler bulunuyor. Rapor, 2024 ve 2025’in özellikle DeFi sektöründe önemli fiyat artışları ile Bitcoin için potansiyel olarak son boğa piyasaları olabileceğini öne sürüyor.

BingX’in 2023’ün 4. çeyreği için Kripto Raporu’nun 2. versiyonu, önceki Token fiyat Analysis V1 sürümünün başarısını temel alarak, dinamik kripto para piyasasına dair taze içgörüler sunuyor. Bu kapsamlı kaynak, yatırımcıları ve meraklıları, son BTC fiyat hareketleri ve genel görüş üzerine bilinçli kararlar almaları için uzman analizleri ve bilgilerle güçlendiriyor.

Navlunun yüzde 50’si mazota gidiyor

Avrupa’da nakliye bedelinin %25,1’ni akaryakıt oluştururken, Türkiye’de bu oran %48,2 civarındadır. Türkiye’nin ve bölgenin en büyük Dijital Forwarder konumundaki Tırport’ın 2023 üçüncü çeyrek verilerine göre; Türkiye’de gerçekleşen karayolu nakliye bedellerinin neredeyse yüzde 50’si akaryakıta gidiyor. Avrupa ile kıyaslandığında 2 katı seviyesindedir.

Artan tüm maliyetlere rağmen Türkiye’de navlun içinde akaryakıt maliyetinin %50’lere yakın olmasının temel sebebine değinen Tırport Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Akın Arslan, şunları söyledi:

“Bunun nedeni, kamyon sahiplerinin ayakta kalabilmek, kamyonunun taksitlerini ödeyebilmek, evine ekmek götürebilmek için fedakarlığı önce kendisinden yapmasından kaynaklanıyor. Kamyon sahibi, kamyonun bakımından, sigortasından, şahsi yevmiyesinden kendince fedakarlık yapmaya çalışıyor. Örneğin son bir yıl içinde kaplama lastik yaptırarak kullanma eğilimi, Türkiye’de %20’nin üzerinde arttı. Bu durum kesinlikle sürdürülebilir değil. Sürüş güvenliğine de büyük zarar veriyor. Aynı zamanda, kontrat lojistiğinde de durum çok farklı değil. Navlunun %50’sinin mazot maliyeti olduğu bir pazarda, filolarına ve sürücü performanslarına odaklanmayan, yükleme ve teslimat raporlamalarına canlı erişip alternatif maliyetlerini hesaplayamayanların, yükleme-boşaltma noktalarındaki bekleme ve atıl kalma sürelerini doğrulatamayanların, kontrat lojistiğinde operasyonel kar etmeleri teknik olarak mümkün değildir.” dedi.

Türkiye’deki kamyon sahipliğini, taksi plaka sahipliği ile karıştırmayın

Kamyon sahiplerinin %90’dan fazlasının kamyonun aynı zamanda aktif şoförü olduğunun altını çizen Tırport Başkanı Dr. Akın Arslan, şunları anlattı:

“Türkiye’de yollarda ticari taşıma yapan 550 bin civarında 16 ton ve yukarısı kamyon var. Bunların sadece 130 bin civarı lojistik ya da yük sahibi firmaların (çimento fabrikası, un fabrikası, petrol şirketi vs) sahibi olduğu, özmal araçlardır. Geri alan 420 bin civarında kamyon/çekicinin sahipleri, doğrudan şahıslardır. Çünkü Türkiye’de kamyonculuk en önemli ekmek teknelerinden birisi. Türkiye’deki kamyon sahipliğini, taksi plaka sahipliği ile karıştırmayın. Kamyon sahiplerinin %90’dan fazlası, kamyonun aynı zamanda aktif şoförüdür.” diye konuştu.

Kamyon, dönüş yükü alamadan boş dönerse zarar ediyor

IRU (Uluslararası Karayolu Taşımacılık Birliği) verilerine göre, Avrupa’da boş dönme oranı %23 civarındayken, Türkiye’de bu oranın %32 civarında olduğuna dikkat çeken Tırport Başkanı Dr. Akın Arslan, şunları kaydetti:

“Tırport Insights 2023 üçüncü çeyrek verilerine göre; bir kamyon uzun yolda yükle ortalama 460 km yol gidiyor ve 32 litre civarında mazot yakıyor. Bir kamyonun uzun yolda ortalama gidiş-dönüş maliyeti 15 bin TL civarını buluyor. 15 bin TL’ye yükü taşıyan kamyon, dönüş yükü alamadan boş dönerse zarar ediyor. Lojistik sektörünü, gerçek-zamanlı, konum-tabanlı, akıllı lojistik çözümler ve intermodal çözümler ile aynı platform içinde destekleyen Tırport olarak, 14 ülkede 8 dilde global ölçekte lojistik sektörünü dijitalleştirirken kamyonların dönüş yükü bulmalarına değer katıyoruz. Yine IRU verilerine göre, 2022 yılı Ekim ayında Avrupa’da zirve yapan akaryakıt fiyatları 2023’de %25’lere varan oranda düşerken, Türkiye’de hem kur, hem de ÖTV düzenlemeleriyle artmaya devam etti. Bu durum nakliye sektörünü daha da zora sokuyor. Bir diğer konu da, Avrupa’da bir kamyon şoförü ortalama 2.200-2.500 Euro civarında kazanırken, bir Türk kamyon şoförü 800 Euro bile kazanamıyor. Kamyon sahibi dertli, filolar yaşlanıyor (Türkiye’de ortalama kamyon yaşı 17,2), verim düşüyor ve dönüş yükü bulmak daha büyük bir kriz olarak karşımıza çıkıyor. Kısaca, dönüş yükü alamayan kamyon, direk zarar ediyor. Sektör nereden baksanız sıkıntı yaşıyor ve yollardaki sürüş ve yük güvenliği riski arttıkça artıyor.” şeklinde konuştu.

Yerli firma yemek sektöründe yeniçağ başlatıyor

Nilsen Makine dünyada ilki gerçekleştirerek otomatik yemek makinaları ile dünyaya açılıyor

Endüstriyel mutfaklarda devrim yapacak otomatik yemek makineleri israfı önlüyor

Küresel yemek endüstrisinin yerli oyuncusu Nilsen Makine, yerli imkânlarla ürettiği otomatik yemek makineleri profesyonel yemek sektöründe yeni bir çağ açıyor. Nilsen Makine Sahibi Önder Mutlu, %100 verimlilikle çalışan otomatik yemek makinaları ile profesyonel mutfak endüstrisinde yeni bir dönem başlayacak” dedi.

Endüstriyel mutfak dünyasının yerli üreticisi Nilsen Makine, yerli üretimle üretilen ve patentleri kendisine ait otomatik yemek makineleri ile dünyada bir ilki gerçekleştirdi. Ürünleriyle sektörde yeni bir çağ başlatan şirket, yurtiçi ve yurtdışındaki profesyonel mutfakların dijitalleşme yolunda yardımcısı oluyor.

Dünyada tek olan otomatik yemek makinelerini Türkiye’de üretiliyor

Nilsen Makine Sahibi Önder Mutlu, “Yurtiçi ve yurtdışında 50’den fazla markanın 1000’lerce mutfağında kullanılan ürünlerimizle müşterilerimize yeni bir çağın kapılarını aralamalarında destekçi oluyoruz. Patenti bizde olan ve dünyada tek olan otomatik yemek makinelerinin gördüğü ilgiyi hem firmamız açısından hem de ülkemizin geleceği açısından umut verici bir gelişme olarak düşünüyorum. Üretimin Türkiye’de yapıldığı makinelerimiz yakın zaman içinde dünyanın her köşesinde milyonlarca insana yemek pişirecek” dedi.

Yemek makineleri ile %100 verimlilik

Mutlu, Türkiye’den başlattıkları kıvılcım ile dünya endüstriyel mutfak sektörünün gelişimine liderlik etmeyi hedeflediklerini belirterek, “Profesyonel mutfak endüstrisinde yeni bir dönem başlayacak. Yaptığımız AR-Ge çalışmalarımız sonucunda geliştirdiğimiz yemek makineleri, hijyen ve tasarruf açısından çığır açarak üretici ve tüketiciler için en mükemmelini ortaya çıkıyor. Ürünlerimiz mutfaklarda %100 verimlilik sağlıyor. Yurtiçinde 100’ün üzerinde profesyonel mutfakta yer alan ürünlerimiz yurtdışında da ABD, Suudi Arabistan, Avusturya başta olmak üzere 10 ülkede kullanılıyor” ifadelerini kullandı.

Pilavdan aşureye 100’ün üzerinde yemek tam kıvamında

Otomatik yemek makineleri hakkında bilgi veren Mutlu, “İlk olarak el değmeden üretim yapan makinelerimiz mutfaklarda yaşanan iş gücü, verimsizlik, yüksek maliyetler ve eleman sorununa çözüm sunuyor. Reçete üzerinden yemek yapan makinalar pilavdan çorbaya, aşureden sulu yemeklere kadar 100’ün üzerinde yemek yapabiliyor. Ölçü üzerinden yemek yapıldığı için de her zaman aynı tatta, aynı kıvamda yapabiliyor. Yemek sayısı isteğe göre destek sağlanarak da artırılabiliyor. Enerji maliyetlerini de hesaba katıldığında %30’un üzerinde tasarruf sağlıyor. Ürünleri satın alan müşterilerimiz kısa bir tanıtım sürecinin ardından kullanmaya başlıyor” şeklinde konuştu.

Türkiye’nin En Büyük Podcast Komünitesi 2. Buluşmasını Gerçekleştirdi

Kendi segmentlerinde ve tüm podcastler sıralamalarında üst sıralarda yer alan orijinal içerikleri ve yeni nesil sesli medyada aktif bir şekilde yer almak isteyen pek çok önemli kurumla hayata geçirdiği podcast serileri ve kanalları bulunan Bubble Works Media’nın hayata geçirdiği Türkiye’nin en büyük podcast topluluğu olan “Podcast Dinliyorum Komünitesi” podcast severleri 25 Ekim’de Levent Kolektif House’da bir araya getirdi.

Yeni nesil sesli medyada, podcast’in yarattığı etkiyi daha da güçlendirmek, podcast içerik üreticilerinin görünürlüğünü artırmak, podcast severlerin ilgilerini çekebilecek içerikleri keşfetmelerini sağlamak gibi bu ekosistemi büyütmek ve geliştirmek amacıyla hayata geçirilen Podcast Dinliyorum Topluluğu’nun geçtiğimiz sene 45.000 olan takipçi sayısı bu sene 75.000’e ulaşırken sosyal medya erişimleri de 11.000.000’dan 14.500.000’e ulaştı.

Etkinlikte; Podbee Media’nın kurucu ortaklarından Candost Bayraktar & Tansu Biçer ile Podcast Dizileri ve Podcast Ekosistemine Genel Bakış, Socrates Dergi genel müdürü Can Öz ve iletişimci & yazar Ümit Alan ile Yeni Medyada Farklılaşan Dinamikler, Kısa Paslar & Key People kurucu ortağı Batu Karabacak ve Youtuber Chaby Han ile Influencer iş birliklerinde yeni medya mecralarının nasıl konumlandırılması gerektiği, EssenceMediacom Turkey’den content manager Çağatay Gültekin ve Castle Media kurucu ortaklarından Cem Pekdoğru ile Podcast mecrasında Ajans-Podcast Ağı-Kurum iş birliklerinin nasıl olması gerektiği gibi başlıklar ve yeni nesil medyanın önemli aktörleriyle bu mecranın yolculuğu konuşuldu.

Ayrıca, dönüşen medya ve iletişim dünyasında sesini duyurmanın önemine inanan kurumlardan olan Sabancı Holding, Alternatif Bank ve Fibabanka gibi büyük ölçekli kurumlardan, Yeliz Erinçkan (Sabancı Holding Strateji ve İş Geliştirme Direktörü), Levent Ulusoy(Alternatif Bank Marka, İletişim ve Sürdürülebilirlik Müdürü), Seda Uluhan (Fibabanka Dijital Pazarlama Birim Yöneticisi) gibi değerli temsilcileriyle beraber, podcast mecrasında bulunma motivasyonları ve büyük ölçekli kurumlar için Podcast’in önemi masaya yatırıldı.

Ayrıca bu yıl ikincisi düzenlenen, geçtiğimiz yılın 1.si seçilen Ditopik Düşünceler içeriğinin hostu olan Dilara Çetin tarafından modere edilen, bireysel podcast içerik üreticilerinin desteklenmesi için Bubble Works Media tarafından sektörde ilk defa yapılan “Podcast Elevator Pitch” yarışması bu sene 78 başvuru aldı. Seçilen 6 yarışmacı etkinlik sonunda sahneye çıkıp, podcast içeriklerini anlattılar. Seyirciler tarafından yapılan oylamada 1. Seçilen “Bu Kitabı Konuşmamız Lazım” podcastinin hostu olan Ayten Ercan’a en az 10 bölüm boyunca Bubble Works Media sponsor olarak, içeriklerin profesyonel bir şekilde dinlecilerle buluşmasını ve tanıtımının yapılmasını sağlayacak. Ayrıca sosyal medyada organik etkileşim odaklı pazarlama içerikleri oluşturan, alanının öncülerinden Marsi Digital de içeriğin pazarlama süreçlerinin sponsoru olacak.

“Amaç kulaklarda iz bırakacak, samimiyet temelli güven ilişkisine dayanan içerikler yaratabilmek”

Bubble Work Media Kurucu Ortağı ve Podcast Dinliyorum Komünitesi kurucularından olan Atakan Babacan, “Podcast mecrasında en önemli konu, üretilen içeriklerde samimiyet ve güven ilişkisini kurabilmek ve dinleyiciye bunu hissettirebilmektir. Bu yaklaşımla üretilen içerikler kalıcı bir şekilde listelerde tutunabilir. Hatta bu sayede dinlenmez denilen pek çok kurum içeriğinin oldukça iyi bir talep aldığını, kendi kategorilerinde ilk sıralarda konumlanabildiğini görüyoruz. Tabii ki bu başarıda birbirimizin hassasiyetlerine karşılıklı olarak empati kurabildiğimiz çok değerli kurumlar ve temsilcileriyle çalışabildiğimiz için çok şanslı olduğumuzun ve bu çalışmaların başka kurumlara, içerik üreticilerine de örnek olduğunun farkında olarak, bu sorumluluğu gururla taşıyoruz” dedi.

“Podcast Dinliyorum yalnızca bir sosyal medya hesabı değil, harekete geçen, şeffaf, kapsayıcı ve bu mecra için değer üreten gerçek bir topluluk”

Etkinliğe gelen katılımcılar, yapılan kısa röportajlarda, böylesine niş bir mecrada bu kadar büyük kitlenin bir araya geldiğini gördüklerine şaşırıp, çok mutlu olduklarını ve aslında podcast ekosisteminin sanılandan daha hızlı bir şekilde büyümeye ne kadar açık olduğunu keşfettiklerini söylediler. Ayrıca oturum konukları da “Podcast Dinliyorum topluluğu sayesinde, sektördeki rakiplerin de davet edildiği, hatta oturum konuşmacısı yapıldığı böyle bir atmosfer yaratılması çok değerli” dedi.

Ajans, kurum, podcast ağı, içerik üreticisi gibi pek çok farklı bakış açısınının ele alındığı, mecranın gelişime açık yönlerinin samimi bir şekilde tartışıldığı, yeni podcast içerik üreticilerinin yarıştığı Podcast Dinliyorum Komünitesi bu alanın gelişimi için büyümeye ve imkanlarını bu alandaki aktörlere fayda sağlamak için kullanmaya devam edecek.

Cumhuriyetin ikinci yüzyılında muasır medeniyetler seviyesine ihracatla ulaşacağız, İkinci Yüzyılda ihracatı önceliklendiren yeni bir ruh gerekiyor

Türkiye Cumhuriyetimizin 100. Kuruluş yıldönümünü kutlarken, 100 yıl önce hangi koşullarda Cumhuriyetimize sahip olduğumuzu hiçbir zaman unutmamamız gerektiğini düşünüyorum. 

Hasta adam olarak nitelendirilen Osmanlı İmparatorluğu’ndan genç, tüm dünya halklarına özgürlük noktasında ilham kaynağı olan Türkiye Cumhuriyeti’ne dönüşüm hiç kolay olmadı. 

Dünyadaki bilim ve teknolojik gelişmelerin uzağında kalan Osmanlı İmparatorluğu 16. Yüzyılının son çeyreğinden, 20. Yüzyılın başına geçen yaklaşık 350 yıllık süreçte sürekli kan kaybetti. 

1699 yılında Karlofça Antlaşmasıyla; Macaristan, Erdel Prensliği, Ukrayna, Podolya, Mora ve Dalmaçya’yla başlayan, 19. ve 20. yüzyılda dünya genelindeki özgürlük hareketleriyle devam eden toprak kayıpları hasta adam olarak nitelendirilen Osmanlı İmparatorluğunun adeta bitkisel hayata girmesine yol açtı. 

Robert Schuman Merkezi’ne göre Osmanlı sadece 1. Dünya Savaşı’nda 772 bin gencini kaybetti. Bazı liselerimiz savaş yıllarında mezun veremediler. 

Yoksulluk, umutsuzluk, imkânsızlık, tükenmişlik içinde bir halkı olan Hasta adam olarak nitelendirilen Osmanlı İmparatorluğu’nun 1. Dünya savaşı sonrasında topraklarını paylaşma hesabı yapan İngiltere, Fransa ve Yunanistan, yüzyılın dahisi olarak nitelendirilen Gazi Mustafa Kemal’i hesaba katmamışlardı. İngiltere Başbakanı David Lloyd George; “Şu talihsizliğimize bakın ki, 20. yüzyılın dahisi Türklere nasip oldu ve kader onu bizim karşımıza çıkardı” diyerek durumu özetliyordu.

Bu kötü gidişe dur demek için 15 Mayıs 1919 tarihinde Yunanlıların İzmir’i işgaline ilk kurşunu atan Gazeteci Hasan Tahsin Kurtuluş mücadelemizin fitilini ateşlerken, Kurtuluş Savaşı için hazırlıklarını tamamlayan Gazi Mustafa Kemal ve silah arkadaşları 19 Mayıs 1919 tarihinde Samsun’dan yaktıkları özgürlük ateşini 29 Ekim 2023 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuyla taçlandırdılar.

Bu süreçte Gazi Mustafa Kemal’in liderliğinde insan üstü bir çaba gösteren Anadolu insanı az zamanda büyük bir iş başardı. Kadınıyla erkeğiyle, genciyle, yaşlısıyla Kurtuluş Savaşına büyük destek verdi.

Savaştan mutlak zafer ile ayrılmamız sömürge altındaki diğer ülkeler ve milletler için de bir feyz kaynağı ve büyük bir örnek oluşturdu. Başta Cezayir olmak üzere birçok ülke Mustafa Kemal Atatürk’ün başlattığı bağımsızlık mücadelesini örnek alarak kendi mücadelelerini başlatmış ve bağımsızlıklarını ilan etmiştir. Milletlerin kaderlerini tayin etme hakkı da bir kez daha tüm dünyaya gösterilmiştir.

9 Eylül 1922 tarihinde İzmir’in kurtuluşu sonrasında yeni cumhuriyeti kurmak için yoğun bir mesai harcandı. 

Türk toplumunun Kurtuluş Savaşı’ndaki zaferinin ekonomik zaferlerle taçlanması için Cumhuriyet ilanından 8 ay önce Gazi Mustafa Kemal, ekonomide geleceğin ana stratejilerini oluşturmak için büyük bir hazırlığa girişti. İktisat Vekili Mahmut Esat’tan ekonominin tüm kesimlerini içine alacak büyük bir kongre organize edilmesini istedi. 

Askeri başarıların, iktisadi başarılarla taçlandırılması gerektiğine inanan, bu sayede güçlü bir devlet olacağımıza inanan Gazi Mustafa Kemal, çok iyi bir iktisadi program oluşması için sanayi ve ihracat kenti olan İzmir’i toplantı yeri olarak bizzat kendisi seçti. Kongreye verdiği önemi de şu sözlerle özetledi; “Erzurum Kongresi nasıl ki bu milletin ayağa kalkmasını sağladıysa, İzmir İktisat Kongresi de Türk ekonomisinin çıkış noktası olacaktır. Bu kongre bu nedenle çok mühimdir.”

İzmir İktisat Kongresi’nde sanayinin ve ihracatın gelişimi için alınan kararların önemlileri şunlar oldu; “Yerli sanayi, yabancı mala karşı ağır gümrüklerle korunacaktır. Sanayiye gereken ara mallar gümrüksüz girecektir. Yatırım için gelecek tesislerden gümrük alınmayacaktır. İç ihalelerde yerli malın fiyat farkı ithal ürüne göre yüzde 100’ü geçse bile yeri mal tercih edilecektir. 5 dönüme kadar olan devlet arazileri, üzerinde tesis kuracak girişimcilere bedelsiz verilecektir. Burada muafiyet Türk tebasında olanlaradır. Şirketlerde ise buna uyulması için hissenin yüzde 75’inin yerli olması yeterli olacaktır. Sanayi teşviki 5 yıl geçerlidir. Bu süre bitince 25 yıl daha uzatılabilecektir. Halk, memur ve askerlerin yerli mensucat kullanmaları sağlanacaktır. Sanayi eğitimine önem verilecektir. Sanayi odaları kurulacak ve bu odaların üst kuruluşu olacaktır. Sanayiye kaynak aktaracak bankalar kurulacaktır. Bu girişim mevcut bankalardan hisse alınarak ve devletin de katkısı ile gerçekleşecektir. Sanayi tesisi kurmaya uygun yerlere ve ülkenin doğal kaynaklarına ulaşım sağlanacaktır. Demiryolları yapılacak ve şoseler döşenecektir. Emtia taşınması ucuz tarife ile sağlanacaktır.”

İktisat Kongresi’nde alınan kararların büyük bölümü ihracatı tetikleyecek niteliktedir. Sanayi teşvikleri, üretimin artırılmasına yönelik önlemler, demiryollarının ve limanların genişletilmesi, navlun indirimleri, ipotek karşılığı kredi, yurt dışında ticaret ataşeliklerinin kurulması, sigortacılığın geliştirilmesi, mamul ürün ihracatının teşviki bunların başında gelmektedir. 

29 Ekim 1923 tarihinde ilan edilen Cumhuriyet’in ekonomi yönetimi, Atatürk’ten aldığı direktifle, 17 Şubat’ta yapılan İzmir İktisat Kongresi’nde alınan kararları yaşama geçirmekle işe başladı. Sanayi ve tarım alanında üretimi artıracak adımlar 1. Kalkınma Planında yerini buldu. 

Eğitim, sanayi, tarım, ticaret, ihracat ve diğer alanlarda büyük bir gelişmiş gösteren Türkiye Cumhuriyeti günümüzde dünyanın 20 büyük ekonomisi arasında yerini aldı. 

1923 yılında tamamına yakını tarım ürünlerinden oluşan 51 milyon dolarlık ihracatımız 100 yılın sonunda yaklaşık 5 bin katlık artışla sanayi ürünleri ağırlıklı bir desenle 255 milyar dolar seviyesine ulaştı. İhracatçı sayımız sürekli artarak bugün 110 bine ulaştı. 

İzmir, İzmir Limanı’nın da pozitif katkısıyla tarih boyunca ihracat kenti oldu. Cumhuriyetimizin kurulduğu 1923 yılında Türkiye’nin yaptığı 51 milyon dolarlık ihracata 42 milyon dolarlık katkı sağladı. Bu ihracatta öne çıkan ürünler; pamuk, kuru üzüm, kuru incir, zeytin, zeytinyağı, palamut, halı, arpa öne çıkan ürünler idi. 

İzmir, Cumhuriyetimizin kuruluşundan 1980’e kadar Türkiye’nin ihracatını domine etti. 1980 sonrasında sanayileşme hamlesiyle ihracatta İstanbul ihracatta liderliği eline alsa da, İzmir halen yıllık 17 milyar doları aşan ihracatıyla Türkiye’de en çok ihracat yapan ikinci il konumunu sürdürüyor. 

Manisa ve Denizli Türkiye’de en çok ihracat yapan ilk 10 il arasında yer alıyorlar. Muğla 2022 yılında 1 milyar doların üzerinde ihracat yaparken, Balıkesir 2023 yılında ihracatta 1 milyar dolar barajını geçmek için var gücüyle çalışıyor. Ege Bölgesi olarak 2022 yılında 32 milyar dolar dövizi Türkiye’ye kazandırdık. İhracatımızın ithalatımızı karşılama oranı yüzde 142 seviyesinde. 

Ege Bölgesi, Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin ilk 1000 ihracatçı listesinde 159 firma ile temsil ediliyor. 

Cumhuriyetin ilk yıllarında ihracatımızın deseninde tarım ürünleri ağırlıklı iken, günümüzde sanayi ürünleri ihracatımız öne çıkıyor. Hizmet sektörlerimiz ciddi bir döviz getirisi sağlıyor. 

Türkiye’nin ikinci yüzyılında da kalkınmasını sürdürmesi ve dünyanın 10 büyük ekonomisinden biri olabilmesi için ihracatın itici güç olacağına inanıyoruz. Cumhuriyetimizin ilk yıllarındaki ruhla ikinci yüzyıla odaklanmalıyız. 

İlk 10 ekonomi arasına girebilmemiz için ihracatla büyümeliyiz. İhracatta her yıl minimum yüzde 10 artış yakalamalıyız. Cumhuriyetimizin 100. Yıldönümünde maalesef bu hedefin uzağında kalacağız. Sonraki yıllarda bu hedefi yakalayabilmemiz için ihracatçıların çarklarının dönmesi, üretimin devamı için dünyadaki rakiplerimizle rekabetçiliğimizi koruyacak koşullarda enflasyona yenilmeyen döviz kuru, uygun vadeli finansman, ihracatçılarımıza kullandırılan devlet yardımlarının geçmiş yıllarda olduğu gibi döviz bazında kullandırılması gerektiğine inanıyoruz. 

Teknoloji başdöndürücü bir hızla gelişiyor. Önümüzdeki yüzyılda bu değişim daha da hızlanacak. Öyleki önümüzdeki 10 yılda günümüzdeki mesleklerin yüzde 30’u güncelliğini yitirirken, yeni meslekler iş hayatında öne çıkacak. Bugün doğan çocukların büyük çoğunluğu bugün var olmayan meslekleri yapar hale gelecek. Veri analizi her zamankinden daha kıymetli hale gelecek. 

Önümüzdeki süreçte ürünler ve hizmetler çeşitlenecek ama binlerce yıldır olduğu gibi önümüzdeki yüzyılda da ihracat devam edecek. Ege İhracatçı Birlikleri’nin ilk kurulduğu yıllarda tarım sektörleri öndeyken günümüzde EİB’nin ihracatında sanayi sektörleri öne geçmiş durumda. Temiz enerji, yazılım, geri dönüşüm, bilişim sistemleri, savunma teknolojileri, telekomünikasyon, mesleki eğitim, tasarım, tarım sektörlerimiz ikinci yüzyılda öne çıkacak. 

İhracatta geleneksel pazarlama yöntemlerimiz devam ederken dijital pazarlama yoğunlaşmamız gereken başlıklardan birisi olacak. Bugün konteynerlerle yaptığımız ihracatı önümüzdeki süreçte tüketicilere doğrudan yapar noktaya gelen adımları daha hızlı atacağız. Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılı yapay zekanın yüzyılı olacak. Tabii bütün bunları yaparken sürdürülebilirlik ana ilkemiz olacak. 

Cumhuriyetimizin 100. Yaşını kutluyor, ikinci yüzyılda Cumhuriyetimizin Kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ortaya koyduğu muasır medeniyetler seviyesine ulaşma hedefine ulaşmak için yeni bir ruhla 7 gün 24 saat çalışmaya devam edeceğiz. 

ULAŞTIRMA VE ALTYAPI BAKANI ABDULKADİR URALOĞLU İZMİR’DE…

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Ankara-İzmir arasını 3,5 saate düşürecek ve İzmir’i yüksek hızlı demiryolu ağına bağlayacak olan İzmir-Ankara YHT yapım çalışmalarının etaplar halinde devam ettiğini belirterek, “Projemizi inşallah 2027 yılı içerisinde hizmete açacağız” dedi.

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, İzmir Valiliği’nde düzenlenen il koordinasyon toplantısının ardından basın açıklaması yaptı. İzmir’in ihtiyaçlarının masaya yatırıldığı koordinasyon toplantısıyla ilgili olarak Bakan Uraloğlu, “İzmir’i daha ileri taşıyacak projeler için neler yapacağımızı görüştük” dedi. Uraloğlu, basın açıklamasında son 21 yılda hiçbir zaman durmadan istikrarla yatırımlara devam ettiklerini belirterek, şunları kaydetti: “Azimle çalışarak dev projeleri tek tek hizmete aldık. Ülkemizin itibarını uluslararası arenada yükselten birçok mega projede Bakanlığımızın imzası var. Sayın Cumhurbaşkanımızın vizyonuyla hayata geçirdiğimiz her bir proje; üretim olmuş, istihdam olmuş, refah olmuş, huzur olmuştur. Cennet mekan Yavuz Sultan Selim Han’ın 8 yıla 80 yıllık hizmet sığdırması gibi, bizlerde 21 yıla 100 yıllık işler sığdırdık. Marmaray, Avrasya Tüneli, İstanbul Havalimanı, Yavuz Sultan Selim, Osmangazi, 1915 Çanakkale Köprüleri, İzmir-İstanbul, Ankara-Niğde ve Kuzey Marmara Otoyolları gibi dev projeleri birbiri ardına hayata geçirdik” diye konuştu. İzmir’in ulaşım ve iletişim altyapısının gelişmesine ayrı bir özen gösterdiklerini belirten Uraloğlu, İzmir’in geçmişten bugüne Türkiye’nin batı dünyasına açılan en önemli kapılarından biri olduğunu söyledi.

İZMİR’E 122 MİLYAR 355 MİLYON LİRA YATIRIM GERÇEKLEŞTİRDİK

Bakan Uraloğlu, İzmir’in bölünmüş yol uzunluğunu 430 kilometreden 966 kilometreye, bitümlü sıcak karışım kaplamalı yol uzunluğunu ise 367 kilometreden 985 kilometreye çıkardıklarını, toplam uzunluğu 55,5 km olan İzmir Çevre Yolunu etaplar halinde tamamlayarak ve Konak tünelini açarak İzmirlilere şehir içi trafiğinde rahat bir nefes aldırdıklarını kaydederek, son 21 yılda İzmir’in iletişim ve altyapısına toplam 122 milyar 355 milyon lira yatırım yaptıklarını açıkladı. Uraloğlu, İzmir’e yapılan yatırımlarla ilgili şöyle konuştu:

“İzmir-İstanbul Otoyolu’nu tamamlayarak yaklaşık 8,5 saat süren yolculuk süresini 3,5 saate indirdik. Menemen-Aliağa-Çandarlı Otoyolu’nu açtık. Bu otoyol projemiz kapsamında inşa ettiğimiz çelik arkeolojik köprü, Neonteikhos Antik Kenti’ne giden yolun ve çevresindeki tarihi eserlerin korunmasını sağlaması yönünden Dünyada ilk ve tek uygulama örneği oldu. Bu atılımda da yine Bakanlığımızın imzası olmasından gurur duyuyoruz. Bir zamanlar sürücülerin korkulu rüyası olan Sabuncubeli’ni, Sabuncubeli Tüneli’ni açarak aştık ve İzmir-Manisa arası ulaşım süresini 15 dakikaya indirdik.”

ANKARA-İZMİR YHT PROJEMİZİ İNŞALLAH 2027 YILINDA HİZMETE AÇACAĞIZ

Bakan Uraloğlu, Ankara-İzmir arasını 3,5 saate düşürecek ve İzmir’i yüksek hızlı demiryolu ağına bağlayacak olan İzmir-Ankara YHT projesinin yapımının etap etap devam ettiği bilgisini vererek, projenin tamamlanacağı tarihe ilişkin olarak “Projemizi inşallah 2027 yılı içerisinde tamamlayarak açacağız. Ankara-İzmir Hızlı Tren Projesi’nin tamamlanması ile ilk etapta günlük karşılıklı 8 tren seferine göre yıllık olarak; zaman, enerji ve bakım maliyetleri gibi kalemlerden yaklaşık 1,1 milyar lira tasarruf sağlamayı hedefliyoruz” dedi. Bakan Uraloğlu, ayrıca  İzmir’i Akdeniz’e bağlayacak otoyolun Aydın-Denizli kesiminin önemli bir bölümünün önümüzdeki günlerde, tamamının ise 2024 yılında bitirileceğini açıkladı.

 İZBAN, 50 KM’LİK ALİAĞA-BERGAMA KESİMİNİN DE İLAVE EDİLMESİ İLE TOPLAM 186 KİLOMETRELİK BİR GÜZERGÂHTA HİZMET VERECEK

Bakan Uraloğlu, İZBAN’ın İzmir Büyükşehir Belediyesi ile birlikte hayata geçirdiklerini hatırlatarak, “İZBAN, kuzeyde Aliağa’dan güneyde Selçuk’a kadar uzanan 136 kilometrelik bir güzergâhta hizmet veriyor. 50 km’lik Aliağa-Bergama kesiminin de ilave edilmesi ile 186 km’ye çıkacak. Burada yeri gelmişken belirteyim İZBAN, yerel yönetim, merkezi hükümetin işbirliğiyle örnek gösterilen bir proje. Uluslararası Toplu Taşımacılar Birliği tarafından ödüle de layık görüldü. Biz Sayın Cumhurbaşkanımız liderliğindeki AK Parti Hükümetleri olarak vatandaşımıza hizmet noktasını esas aldık. Hiçbir ayrım yapmadan hizmetlerimize devam ediyoruz” diye konuştu.

BELEDİYECİLİKTE BAŞARININ YOLU HALKLA İÇ İÇE OLMAKTAN GEÇİYOR

Bakan Uraloğlu, Türkiye’yi geleceğe taşımak ve çağın her türlü ihtiyacına cevap veren dört başı mamur şehirler inşa etmenin kendilerinin öncelikli görev ve sorumlulukları arasında yer aldığını belirterek, belediyecilikte başarılı olmanın yolunun ise halkla iç içe olmaktan geçtiğini kaydetti. Uraloğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bu noktada AK Parti hükümetleri ve belediyeleri döneminde hayata geçen icraat ve hizmetler de bu anlayış ve istikamet üzeredir. Biz istiyoruz ki AK Parti belediyeciliğinden İzmir de yeterince yararlansın. Hiç şüphesiz belediyecilikte başarılı olmanın yolu halkla iç içe olmaktan geçiyor. Birlikte hareket ederek, taşın altına birlikte elimizi koyarak İzmir’i hak ettiği noktaya getirebileceğimize inanıyorum. Cumhuriyetimizin 100. kuruluş yıldönümünü ve tüm İzmirli vatandaşlarımızın 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nı kutluyorum. Canı gönülden inanıyorum ki hep birlikte hem ülkemizi hem de İzmir’i daha da ileriye taşıyacak projelerde bir araya gelerek, ülkemizin kalkınması yolunda çalışmalarımıza devam edeceğiz.”

EN ÇEVRECİ ÖZELLİĞE SAHİP İZMİR YENİ FOÇA YAT LİMANI HİZMETE AÇILDI

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, kendi arıtma sistemlerinin yer aldığı en çevreci özelliğe sahip İzmir Yeni Foça Yat Limanı’nın hizmete açılış törenine katıldı.

Bakan Uraloğlu, “İzmir’i 5 Yeni Yat Limanı ile Türkiye Yat Turizminin Başkentine dönüştüreceğiz. 41 olan yat limanı sayımızı 62’ye çıkardık” dedi.

Bakan Uraloğlu, İzmir’de düzenlenen açılış töreninde yaptığı konuşmada önce İsrail’in Gazze’de yaptığı soykırıma dikkat çekti, saldırıları nefretle kınadığını söyledi. Uraloğlu, “İsrail’in çoğu bebek, çocuk ve masum sivillerden oluşan binlerce Filistinli kardeşimizi şehit ederek Gazze’de gerçekleştirdiği insanlık dışı saldırıları şiddet ve nefretle kınayarak başlamak istiyorum. Haksız bir kuşatmayla adeta bir açık hapishanesine dönüştürülen, dünyadan tecrit edilen ve ölüme terk edilen Gazze’deki mazlum Filistin halkına yapılan zulüm yürekleri dağlamaktadır. Ancak maalesef Filistin’de yaşanan insanlık dramını ve İsrail’in yaptığı katliamları Cumhurbaşkanımızdan başka gerçek manada konuşmaya cesaret eden bir lider göremiyoruz. Ve kimsenin şüphesi olmasın ki Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde bu savaşın kalıcı barışa giden yolu açması için Türkiye sorumluluk almaktan asla kaçınmayacaktır” dedi.

Bakan Uraloğlu, daha sonra yat limanı açılışında yaptığı konuşmada “Sizlere bir denizcinin oğlu olan ve denizciliği çok iyi tanıyan Sayın Cumhurbaşkanımızın vizyonu ve kaptanlığında büyük mesafeler kat eden denizcilik sektörümüzün gelişiminden bahsetmek istiyorum” sözleriyle sektöre yapılan yatırımlara değindi. Türk sahipli deniz ticaret filosunun dünyada 17. sıradayken bugün 45,7 milyon detveyt ton ile 12. Sıraya yerleştiğini belirten Uraloğlu, “Türk Bayrağı, artık denizcilik sektöründe dünyanın en prestijli bayrakları arasında yer almaktadır. 2002 yılında 37 olan tersane sayımızı da 85’e yükselttik” diye konuştu.

SÜPERYAT ÜRETİMİNDE İTALYA VE HOLLANDA’DAN SONRA ÜÇÜNCÜ ÜLKE TÜRKİYE’DİR

Uraloğlu, Türkiye’nin dünya süperyat endüstrisinde parlayan bir yıldız olduğunu belirterek, kaliteli üretim ve rekabetçi fiyatlar, Türkiye’nin rakiplerini bir bir geride bıraktığını söyledi. ÖTV’siz yakıt ile sektöre büyük oranda destek sağlandığını, 2004 yılından itibaren, sicillerimize kayıtlı, kabotaj hattında münhasıran yük ve yolcu taşıyan gemilere, ticari yatlara, hizmet ve balıkçı gemilerine özel tüketim vergisi tutarının sıfıra indirdiklerin belirten Uraloğlu, sektöre yaklaşık 11 milyar lira ÖTV’siz yakıt desteği verildiğini hatırlattı.

41 OLAN YAT LİMANI SAYIMIZI 62’YE ÇIKARDIK

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, 41 olan yat limanı sayısının 62’ye çıkarıldığını açıklayarak, 10 bin 45 ilave yat bağlama kapasitesinin sağlandığını belirterek, yat limanlarına yönelik yapılan yatırımlara ilişkin şu bilgileri paylaştı:

“2002 yılında 8 bin 500 olan yat limanı kapasitemizi yatırımlarımız ile 18 bin 545’e çıkardık. Özel sektör eliyle yapılan yatırımlarla da toplam kapasitemizi 25 binin üstüne yükselttik. Bu yatırımlarla 40 bin kişiyi istihdam ettik. Yat limanı yatırımlarımız ile 200 milyon lira bağlama geliri elde ediyoruz. Şu anda Aydıncık, Demre ve Gazipaşa Yat Limanı inşaatlarımız da devam ediyor. Kurupelit ve İzmir kıyılarındaki Özdere, Dikili, Çeşme Şifne, Çeşmealtı, Şakran yat limanları için de etüt proje çalışmalarımız sürüyor.”

5 YENİ YAT LİMANI İLE TÜRKİYE YAT TURİZMİNİN BAŞKENTİNE DÖNÜŞTÜRECEĞİZ

Bakan Uraloğlu, yüzen oteller olarak gördüğümüz kruvaziyer turizminin gelişmesi içinde önemli çalışmalar yaptıklarını belirterek, Bu yıl kruvaziyer yolcu sayısının 1,5 milyonun üstüne çıkacağını öngördüklerini açıkladı. 2022 yılında Türk Limanlarına gelen kurvaziyer gemi sayısının 993’e ve yolcu sayısının 1 milyonun üstüne çıktığını kaydeden Uraloğlu, “Şu anda 17 kruvaziyer limanımız var ve Bakanlığımızca Demre, Yenikapı ve Fethiye Kruvaziyer limanları için etüt proje çalışmalarına devam ediyoruz” dedi.

Bakan Uraloğlu, kamu-özel işbirliği modeliyle hayata geçirilen İzmir Yeni Foça Yat Limanının açılmasıyla 230’u denizde ve 100’ü karada olmak üzere 330 yat bağlama kapasitesini daha eklemenin mutluluğunu yaşadıklarını belirtti. Ayvalık ile Çeşme arasında yat limanı olmadığını söyleyen Uraloğlu, açılışı yapılan yat limanıyla ilgili şöyle konuştu:

“Şimdi eşsiz koylara ve doğal güzelliklere ev sahipliği yapan Kuzey Ege’ye yeni bir destinasyon ekledik.Yeni Foça’nın tarihi dokusuna uygun inşa edilen doğa dostu liman projemiz ile halkımıza açık; restoran, cafe, mağaza, konferans salonu, yüzme havuzu, tenis kortu ve yürüyüş alanları ile eksiksiz bir yaşam merkezi de kazandırmış olduk. 200’ün üzerinde istihdam da sağlayacak olan yat limanımız ilçeye çok büyük katma değer de kazandıracaktır. Hayırlı uğurlu olsun.”

Panasonic Connect, Canlı Prodüksiyon Geçişini Destekleyecek İki Yeni IP Sistemini Tanıtıyor

KAIROS serisinin yeni üyesi, daha fazla yedeklilik imkanı sağlarken yeni 4K/IP Kamera Kontrol Birimi, üçlü IP bağlantısı sunuyor.Panasonic Connect Europe, şirketin mevcut 4K stüdyo kamera sistemleri için çok çeşitli IP geçiş yollarını destekleyen yeni bir kamera kontrol birimini (CCU) duyurdu. Canlı prodüksiyon endüstrisi IP tabanlı sistemlere geçerken, bu yeni AK-UCU700 serisi de 4K ve HDR çalışma, mevcut işletim sistemlerinin esnek IP geçişi, geleneksel CCU tabanlı ana bant sistemlerinden sorunsuz geçiş ve kolay kullanım için 3,5 inç LCD dokunmatik panel sunuyor.AK-UCU700, 4K videoyu kaliteden ödün vermeden 10 kat sıkıştırmak için yeni SMPTE ST 2110 IP iletim standardını ve JPEG-XS’yi destekliyor. Aynı zamanda Dante ağ ses standardının yanı sıra NDI® (Yüksek Bant Genişliği NDI) ve SRT (Güvenli Güvenilir Aktarım)® IP iletim standartlarını destekleyen endüstrinin ilk stüdyo kamera sistemi olma özelliğine sahip.Genişletilmiş KAIROSPanasonic Connect Europe profesyonel canlı video prodüksiyonu ve iletimi için KAIROS IT/IP platformlarından biri olan Kairos Core 2000 (Ana Çerçeve) yeni serisi AT-KC2000S1’i de duyurdu. AT-KC2000S1, bir ağ kullanarak yayın ve etkinlik iletimi için ST 2022-7 yedekliliğinin yanı sıra müşterilerin video prodüksiyonuna uyacak şekilde esnek sayıda giriş ve çıkışı destekleyebiliyor. Bu seri, bir ağ kullanarak etkinlik ve spor yayınları yayınlayan veya canlı yayın yapan müşteriler için ideal olup sınırsız ve daha kararlı video prodüksiyonu sunuyor. Bu yılın Ağustos ayında duyurulan ikinci nesil Kairos Core 2000 (AT-KC2000) ile aynı işlevlerle donatılmış bir ana bilgisayar olan AT-KC2000S1, yedekli çalışırken giriş ve çıkış sayısını yarıya indirmeden kullanılabiliyor.

AT-KC2000AT-KC2000S1
Normal çalışma sırasında4K16 giriş x 10 çıkış*16 giriş x 10 çıkış*
HD64 giriş x 40 çıkış*64 giriş x 40 çıkış*
Yedeklilik güvence altına alındığında4K8 giriş x 5 çıkış*16 giriş x 10 çıkış*
HD32 giriş x 20 çıkış*64 giriş x 40 çıkış*

* Tüm giriş/çıkışlar “KAIROS sürüm V1.6” veya sonrasına aittir. “KAIROS sürüm 1.6″nın 2023 mali yılının dördüncü çeyreğinden itibaren kullanıma sunulması planlanıyor.Panasonic Connect Europe Profesyonel Video Sistemleri Direktörü Andre Meterian, “Hibrit video prodüksiyonuna olan talep artıyor ve izleme alışkanlıkları hızla çeşitleniyor. Endüstrinin çeşitli çözünürlükleri ve en boy oranlarını desteklemesinin yanı sıra birden fazla ortama eşzamanlı dağıtım ile de uyumlu olması gerekiyor. Bu iki yeni IP tabanlı sistem, şirketlerin yeni üretim gerçekliğine geçişine yardımcı oluyor ve Panasonic Connect Europe bu sorumluluğa öncülük ediyor” diyor.

Bitkisel Üretim 2.Tahmini, 2023

Yazar - Davut Güleç

Gazeteci, televizyoncu, Uzman polis-adliye muhabiri, Spor yazarı, TEMA’cı, Kızılay’cı, Dağcı, Trekkingci, Alp disiplini kayak milli hakemi, Herkes İçin Spor Federasyonu Kayseri il temsilcisi, Erciyes Kar Kaplanları Spor Kulübü Basın sözcüsü, Kayseri Spor Adamları Derneği yönetim kurulu üyesi, Kent Güvenlik konseyi üyesi, Halkla İlişkiler Tanıtım, Adalet, Kamu Yönetimi mezunu -----Davut Güleç Kimdir ? -----

İlginizi Çekebilir

Ekonomi-teknoloji, kültür-sanat, sağlık, eğitim haberleri (15.04.2024)

Şarj Edilebilir Hibrit BYD SEAL U DM-i Lansmana Özel Cezbeden Fiyatı ile Avrupa’dan Önce Türkiye’de …