Magazin-yaşam, kültür-sanat, eğitim haberleri (23.04.2024)

Kayseri OSB’de Teknik Kampüs:Başkan Yalçın: Üretimin Üssü Kayseri OSB Eğitimin de Üssü Olacak

Kayseri Organize Sanayi Bölgesi’nde kurulması planlanan ve geçen hafta sonu Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki’nin de katılımlarıyla düzenlenen törenle protokolü imzalan Kayseri OSB Teknik Kampüsü için çalışmalar hızlandı.

Yaklaşık 35 bin metrekare alanda, 55 bin metrekarelik kapalı alana sahip olacak şekilde planlanan ve proje hazırlıkları süren Kayseri OSB Teknik Kampüsü için ilk temellerin 2025’te atılması hedefleniyor.

Kayseri OSB’de kurulacak teknik kampüse ilişkin açıklamalarda bulunan Kayseri OSB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yalçın, Hayırsever Mehmet Altun’un destekleri ile yapılacak fakülte binası, meslek yüksekokulu binası ve ayrıca ilköğretim okulu için projelendirme çalışmalarının hız kazandığını belirtti.

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki’nin de üzerinde önemle durduğu bu projeye ilişkin çalışmaları aylar öncesinden başlattıklarını hatırlatan Başkan Yalçın, “Sayın Bakanımızla daha önce yaptığımız görüşmede ortaya çıkan teknik kampüs kurulması fikrini zamanla olgunlaştırarak, bir eğitim kampüsü oluşturulması için kollarımızı sıvamıştık. Sanayicilerimizin teknik eleman ihtiyacının karşılanması noktasında imzalarını attığımız protokolümüzle binaların yapımı için yeni bir aşamaya geçmiş olduk” dedi.

Kayseri OSB sanayicisi adına bu projeye büyük önem verdiklerini vurgulayan Başkan Yalçın, “Kayseri OSB Teknik Kolejimiz içinde eğitim-öğretime devam eden Kayseri OSB Meslek Yüksekokulu, bu projenin bitimi ile kendine ait bağımsız bir binaya kavuşmuş olacak. Ayrıca Kayseri Üniversitesi’ne bağlı olarak kurulacak teknik bilimler fakültesi de yeni binasında bölgemizde faaliyetlerine başlayacak. Bunların dışında eğitimin temeli olan ilköğretim için de bir okul binası yapımını gerçekleştireceğiz. Bu üç eğitim binasının yapımı için proje hazırlıklarımızı sürdürüyoruz. İnşallah 2025 yılı içinde temel atma aşamasına ulaşmayı hedefliyoruz” diye konuştu.

Yapılacak eğitim binaları sayesinde Kayseri OSB’nin çehresinin değişeceğine olan inancını da paylaşan Başkan Yalçın, “Sanayicilerimizin menfaati neyi gerektiriyorsa o yönde adımlar atıyor ve planlamalar yapıyoruz. Özellikle nitelikli ara eleman ihtiyacının karşılanabilmesi ve ilerleyen yıllarda teknolojik gelişmelerin takip edilebilmesi bakımından eğitimin şart olduğunun farkındayız. Yürüttüğümüz Teknik Kampüs projesi sayesinde artık Kayseri OSB yalnızca üretimin üssü değil, eğitimin de üssü konumuna gelecektir. İnşallah kısa sürede bu konuma ulaştığımızı tüm Türkiye’ye göstermiş olacağız.” ifadelerini kullandı.

Başkan Yalçın, “Kayseri OSB Teknik Kampüsü için emek veren ve desteklerini esirgemeyen Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanımız Sayın Mehmet Özhaseki başta olmak üzere, Kayseri Üniversitesi Rektörümüz Sayın Prof. Dr. Kurtuluş Karamustafa, Hayırseverimiz Mehmet Altun ve katkı sağlayan herkese, sanayicilerimiz ve şehrimiz adına şükranlarımı sunuyorum.” şeklinde konuştu.

KOCASİNAN’DA ‘GÖKYÜZÜNÜ KEŞFET’ ETKİNLİĞİ DÜZENLENDİ

Kocasinan Belediyesi, Gök Gözlem Evi Merkezi’nde ‘Gökyüzünü keşfet’ etkinliği düzenledi. Bilimsel projelerle fark oluşturduklarını vurgulayan Kocasinan Belediye Başkanı Ahmet Çolakbayrakdar, çocukların ve gençlerin ufkunu açan farklı konsept çalışmaların yer aldığı merkezle geleceğin mühendisleri, astronotları ve pilotlarının yetişmesine katkı sunacaklarını söyledi.

Ülkenin geleceği olan gençlerin her zaman destekçisi olduklarına dikkat çeken Başkan Çolakbayrakdar, “Kocasinan Belediyesi olarak bilimsel projelerle fark oluşturuyoruz. Özellikle gençlerimize atölye ve tesislerimizle destek vermenin yanı sıra sürdürülebilir hale getirmek için çalışmalar yapıyoruz. Biz bugün gençlere destek veriyoruz, biliyoruz ki yarın onlar da bu necip milleti gururlandıracaklar. Gençlerimizin talepleri doğrultusunda şimdiye kadar olduğu gibi Kocasinan Akademi çatısı altında vermiş olduğumuz desteği artırarak sürdüreceğiz. Biliyoruz ki teknoloji noktasında teknoloji üreten, teknolojiden istifade eden yerli ve milli ürünlerle bunu yapabilirsek o kadar başarılı oluruz. Bunun içinde Kocasinan Akademi olarak gençlerimize desteklerimiz devam edecek. Etkinliğimizle farklı bir pencere açmaya çalıştık. Özellikle astronomi ve uzay bilimi alanında bilgi donanımı olarak dünya ile rekabet edebilecek düzeyde gençler yetiştireceğiz. Yavrularımızın geleceği için huzurlu ve mutlu olmaları adına var gücümüzle çalışmaya bundan sonra da devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

Gökyüzünü keşfet etkinliğiyle uzayın derinliklerine yolculuk yapan Kayserililer ise Kocasinan Belediyesi’nin bilim ve teknoloji alanında vermiş olduğu eğitimler sayesinde bilgi birikimlerini artırdıklarını belirterek, böyle imkanlar tanıyan Başkan Çolakbayrakdar’ a teşekkür etti.

TURİSTİK DİYARBAKIR EKSPRESİ’NDEN KAYSERİ’DE “TURİZM” MOLASI

Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı tarafından hayata geçirilen Turistik Diyarbakır Ekspresi, Kayseri’de turistik mola verdi. Ziyaretçiler, Kayseri Kalesi’ni ve Kayseri Büyükşehir Belediyesi bünyesinde Selçuklu Uygarlığı Müzesi’ni gezip dönemin önemli eserlerini yakından görme fırsatı buldu.

Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı tarafından hayata geçirilen “Turistik Diyarbakır Ekspresi” 1051 kilometrelik Ankara-Diyarbakır parkurunda seyahat edecek 180 kişi kapasiteli 9 yataklı ve 1 yemekli vagondan oluşuyor. Tarihi Ankara Tren Garı’ndan Diyarbakır’a ulaşmak üzere yola çıkan ekspres, dönüş yolu boyunca Malatya, Elazığ, Sivas ve Kayseri’de turizm molaları vererek sonrasında yeniden Ankara’ya ulaşıp, güzergâhı tamamlayacak.

Sezonun ilk seferine 19 Nisan’da çıkan “Turistik Diyarbakır Ekspresi” dönüş yolunda verdiği turistik molalarından birini Kayseri’de gerçekleştirdi.

Ekspresin tarihi ve turistik 1051 kilometrelik güzergâhında Kayseri için ayrılan 3 saatlik mola süresinde gezi yolcuları farklı medeniyetlere ait tarihi yapıları görme imkânı buldular.

Ziyaretçiler, Kayseri Kalesi’ni ve Kayseri Büyükşehir Belediyesi bünyesinde, ilk tıp fakültelerinden olduğu bilinen Gevher Nesibe Tıp Medresesi ve Şifahanesinde faaliyet gösteren Selçuklu Uygarlığı Müzesi’ni gezip dönemin önemli eserlerini yakından görme fırsatı buldular.

Vali Yardımcısı Ömer Tekeş ve Kayseri İl Kültür ve Turizm Müdürü Şükrü Dursun’un da eşlik ettiği gezilerde ziyaretçiler, mekânsal yolculuklarına zamanda yolculuk da ekleyerek keyifli anlar geçirdiklerini belirterek Kayseri’den çok memnun ayrıldıklarını ifade ettiler.

Kapadokya Üniversitesi’nden Bir ilk Daha: KÜN Azerbaycan Hava Yollarına Hava Aracı Bakım Teknisyeni Yetiştirecek

Kapadokya Üniversitesi (KÜN), Azerbaycan Havayolları (AZAL) ile uçak bakım teknisyeni yetiştirme konusunda iş birliği protokolü imzaladı. İmzalanan protokol kapsamında Kapadokya Üniversitesi, Azerbaycan’da A Kategori hava aracı bakım eğitimi ve sınav hizmeti sunan ilk yetkili kuruluş oldu.

Milli Havacılık Akademisi (MAA) Birinci Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Adalat Samadov ve Kapadokya Üniversitesi Proje Koordinatörü Doç. Dr. Halil İbrahim Ünser tarafından imzalanan iş birliği protokolü kapsamında Kapadokya Üniversitesi, uluslararası standartlara uygun uçak bakım teknisyenleri yetiştirecek.

Azerbaycan Cumhuriyeti Sivil Havacılık Otoritesi’nden (CAA) AAR-147 Hava Aracı Bakım Eğitim Kuruluşu yetkisi alan Kapadokya Üniversitesi, Azerbaycan Milli Havacılık Akademisi ve Silkway Technic gibi önemli havacılık kuruluşlarının da dahil olduğu proje ile uluslararası alanda tanınan bir eğitim kurumu olarak havacılık sektöründe dikkat çekici bir konuma ulaştı.

AZAL için A1 kategorisi uçak bakım teknisyenlerinin yetiştirileceği, Milli Havacılık Akademisinin yerleşkesinin kullanılacağı, Silkway Technic’de gerçek bakım ortamında ve uluslararası standartlara uygun eğitimlerin gerçekleştirileceği ve toplamda 800 saat eğitimin verileceği bu iş birliği protokolün ana hedefi, ülkenin havacılık personeli potansiyelini artırmak olarak belirlendi.

AZAL tarafından istihdam edilen öğrenciler, eğitim sonunda iş başı yapacak.

Rektör Prof. Dr. Hasan Ali Karasar Bakü’de Türkiye’yi Temsil Etti

Kapadokya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hasan Ali Karasar, Karadeniz Ekonomik İşbirliği Örgütü’nün (KEİ) Bakü’de düzenlediği Karadeniz Ekonomik İşbirliği Örgütü Turizm Eğitimi toplantısında Türkiye’yi temsil etti.

Karadeniz Bölgesi ve üye ülkeler arasında turizm planlamasıyla eğitim konularında görüş alışverişinin yapıldığı toplantı bugün Azerbaycan’ın Başkenti Bakü’de gerçekleştirildi.

Prof. Dr. Karasar, Bakü’deki temasları kapsamında, Türkiye’nin Bakü Büyükelçisi Doç. Dr. Cahit Bağcı’yı da ziyaret etti.

13. International Filmmaker Festival of New York, açılışını Türk filmi Turna Misali ile yapacak
Hayatlarını göçerlikle sürdüren bir yörük ailesinin modernlik ve geleneksellik arasındaki sıkışmasını anlatan Türk filmi Turna Misali, International Filmmaker Festival of New York’un açılış filmi olacak.
Bu yıl 3-5 Mayıs 2024 tarihleri arasında 13’cüsü gerçekleştirilecek International Filmmaker Festival of New York açılışını bir Türk filmi ile yapıyor. Turna Misali festivalin hem açılış filmi olarak gösterilecek hem de yarışma bölümünde Türkiye’yi temsil edecek.
Yönetmenliğini İffet Eren Danışman Boz’un, yapımcılığını İEDB Film adına Eyüp Boz’un üstlendiği film, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, TRT 12 Punto ve Mersin Büyükşehir Belediyesi sponsorluğuyla Mersin Silifke ilçesinde çekildi. Başrollerini Şennur Nogaylar, Necmettin Çobanoğlu, Timur Ölkebaş ve Zeynep Elçin’in paylaştığı Turna Misali filmi, dünya prömiyerini 34. Tokyo Uluslararası Film Festivali’nde gerçekleştirmişti. Pek çok ulusal ve uluslararası festivalde yarışan, çeşitli ödüller kazanan filmin ödülleri arasında 23. Frankfurt Türk Filmleri Festivali “En İyi Kadın Oyuncu” ödülü ve ABD Alaska 22. Anchorage Uluslararası Film Festivali “Kültürler Arası Değişim” ödülü de bulunuyor.
Hayatlarını göçerlikle sürdüren bir yörük ailesinin modernlik ve geleneksellik arasındaki sıkışmasını anlatan Turna Misali filminin Japonya’da Osaka Ulusal Etnoloji Müzesi tarafından Ekim 2023’te özel gösterimi yapılmıştı.
Filmin Konusu: Sarıkeçili Yörüklerinden otoriter aile reisi Gülsüm Ana, mevsimlik göç için hazırlıklara başlar. Ancak ailenin üyeleri ve diğer yörükler Gülsüm ile aynı fikirde değillerdir. Gülsüm’ün kocası Cemal göç etmeyi bırakıp yerleşik hayata geçmek istemektedir. Gülsüm’ün damadı Mustafa ise traktör alıp traktörle göç etmekten yanadır. Gülsüm ise göçün geleneksel şekilde, develerle ve yürüyerek yapılmasında ısrarcıdır. Gülsüm’ün en büyük destekçileri yarım akıllı oğlu Nurettin ve torunu Elif’tir. Gülsüm ailesini ve diğer yörük ailelerini ikna etmeye çalışırken valiliğin göçü engelleyeceğine dair bir söylenti yayılmaya başlar. Gülsüm her ne pahasına olursa olsun göç etmeye kararlıdır.
Filmin fragmanına buradan ulaşabilirsiniz: https://www.youtube.com/watch?v=GQOeeumOzL0&t=39s
Filmin festival yolculuğu ve aldı ödüller şunlar:
2023 – 3. Nartugan Film Festivali En İyi Film
2023 – 19. Kazan Film Festivali Tataristan Rusya Özel Gösterim
2023 – 23. Frankfurt Türk Filmleri Festivali En İyi Kadın Oyuncu Ödülü
2023 – 6. Uluslararası Kadın Yönetmenler Festivali Jüri Özel Ödülü
2022 – 22. Anchorage Uluslararası Film Festivali Mother of Cultural Exchange Ödülü
2022 – 2. Haliç GoldenHorn Uluslararası Film Festivali En İyi Senaryo Ödülü
2022 – 2. Haliç GoldenHorn Uluslararası Film Festivali En İyi Kadın Oyuncu Ödülü
2022 – 2. Haliç GoldenHorn Uluslararası Film Festivali En İyi Sanat Yönetmeni Ödülü
2022 –  2. Haliç GoldenHorn Uluslararası Film Festivali Jüri Özel Ödülü
2022 –  10. Antakya Uluslararası Film Festivali Yeşilçam Özel Ödülü
2022 –  23. Ankara Film Festivali Özel Gösterim
2022 –  29. Adana Film Festivali Özel Gösterim
2022 –  41. İstanbul Film Festivali Ulusal Yarışma Finalisti
2021 –  34. Tokyo Uluslararası FF Asian Future Finalist
2019 – TRT 12 Punto Senaryo Günleri TRT Ön Alım Ödülü
2018 – Kültür Bakanlığı İlk Filmini Çekecek Yönetmen Desteği
“İYİLİĞE BİR İLMEK-OYUNCAK KUMBARASI” PROJESİ 1 YAŞINDA!
Kadın Dostu Markalar Platformu’nun 6 Şubat büyük deprem felaketinin ardından “Kadınlara Umut, Çocuklara Mutluluk” mottosuyla yola çıktığı “İyiliğe Bir İlmek-Oyuncak Kumbarası” projesi 1 yaşında! Kadın Dostu Markalar Platformu, 23 Nisan’da HATAY’a umut ve mutluluk taşımak üzere İYİLİĞE BİR İLMEK Projesi için bir araya geliyor.Kadın Dostu Markalar Platformu’nun Eşitlik, Çeşitlilik, Hakkaniyet temelinde hayata geçirdiği projelerden biri olan, 6 Şubat depremlerinden çok kısa bir süre sonra bölgedeki kadın ve çocuklar odağında tasarladığı ve “Kadınlara Umut, Çocuklara Mutluluk” mottosuyla yola çıktığı İyiliğe Bir İlmek Projesi, İskenderun ve Belen’de oluşturulan atölyelerle kadınlara istihdam sağlamaya devam ediyor.1. yılında, proje kapsamında 22 – 23 Nisan’da projeye katkı veren iş insanları Hatay’da kadınlar ve çocuklarla bir araya gelecek. Proje gönüllüleri ve destekçileri ilk olarak 22 Nisan’da Belen’de Hataylı kadınlarla güzel bir kahvaltı ile güne başlayıp, ardından bölgede amigurumi oyuncakların dağıtımını gerçekleştirecek. Projeye katkı vermek ve katılmak isteyen markalar en geç 18 Nisan tarihine kadar www.kadindostumarkalar.org platformun web sitesi üzerinden ve 0216 288 02 80 numaralı telefon hattından katılım talebi iletebilirler.İyiliğe Bir İlmek Projesi Hakkında:Kadın Dostu Markalar Platformu, 8 Mart 2023’te küçük bir oyuncak kumbarası fikri ile deprem bölgesindeki çocuklara gülümseme ve kadınlara umut olmak için başlattığı projede, ülke genelinde “Amigurumi” oyuncak üreten kadınların da üretimini desteklemek amacıyla “İyiliğe Bir İlmek” Projesi’nin ilk etabını hayata geçirdi. Projenin ikinci etabı ise 24 Mayıs 2023 tarihinde gerçekleştirilen Kadın Dostu Markalar 2023 Farkındalık Ödülleri etkinliğinde, öncü is insanlarının katılımıyla özel bir “İlmek Atma Töreni” şeklinde tamamlandı. Kadın-erkek fark etmeksizin gönüllü olan öncü iş insanlarının attığı ilmekler, deprem bölgelerindeki kadınların hünerli ellerine teslim edildi. Her biri, birer hırkaya dönüşen örgüler, ünlü tasarımcıların da değerli dokunuşlarıyla özel bir defilede sergilenmiş, aynı etkinlikte düzenlenen bir müzayede ile de sahiplerini bulmuştu.Kahramanmaraş merkezli, 11 ilde olumsuz ve yıkıcı etkileri olan 7,7 ve 7,6 şiddetinde gerçekleşen iki deprem felaketinin ardından deprem bölgelerindeki kadın ve çocuklara odaklanılan, onların iyileşmeleri ve mutluluğu için bölgedeki kadın gücünün desteklenmesi ve üreterek -bir anlamda- depremin yaralarının iyileştirilmesi amaçlanan, Mart 2023’de başlatılan ve binlerce ilmeğe dönüşen proje “İYİLİĞE BİR İLMEK- Oyuncak Kumbarası” bugün 1 yaşında!İyiliğe Bir İlmek Projesikapsamında İskenderun ve Belen’de yaklaşık 120 kadının üretimine katıldığı İYİLİĞE BİR İLMEK atölyelerinde 1 yıldır kurumsal markalar için özel gün hediyelikleri ve promosyon tekstil ihtiyaçları karşılanmaktadır.

Kadın Dostu Markalar Platformu Kurucusu Nazlı Demirel; İYİLİĞE BİR İLMEK- Oyuncak Kumbaramız” 1 yaşında!.. Bu yıl da 23 Nisan’da çocukların yüzüne gülümseme ve Hatay’ın yetenekli kadınlarına umut olmak için oyuncak kumbaramızı kurumsal markalarımıza açtık. Proje ile Hataylı kadınlar başta olmak üzere, Türkiye’nin birçok bölgesinde el emeği ile yaşamlarını sürdüren yetenekli kadınların ürettiği AMİGURUMİ örgü oyuncaklarla daha fazla kadına ve çocuğa ulaşarak kadınlara umut, çocuklara mutluluk olmaya devam ediyoruz.

HATAY ve BELEN’de oluşturduğumuz örgü gruplarımızla 1 yılda çok sayıda kurumsal markamızın özel gün hediyeliklerini ve kurumsal promosyon ihtiyaçlarını karşıladık. Projeye katılımlarının büyük anlam taşıdığı kurumsal markalarımızı da İYİLİĞE BİR İLMEK atölyelerimizde görev alan ve keyifle üretim yapan 120’nin üzerinde yetenekli kadınımıza umut; bölgedeki çocuklarımızın yüzüne gülümseme, kalbine mutluluk olmaya davet ediyoruz” şeklinde konuştu.

SAKIP SABANCI ULUSLARARASI ARAŞTIRMA ÖDÜLLERİ VE 20’NCİ YIL ANMA TÖRENİ 30 NİSAN’DA GERÇEKLEŞECEK

Sabancı Üniversitesi Onursal Başkanı Merhum Sakıp Sabancı, aramızdan ayrılışının 20’nci yılında özel bir törenle anılacak. 30 Nisan, Salı günü gerçekleşecek olan “Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma Ödülleri ve 20’nci Yıl Anma Töreni” kapsamında önde gelen bilim insanlarının katılımıyla “Sakıp Sabancı’nın Vizyonu: Küreselleşen Dünyamızda Geleceğe Yol Alırken Trendler, Riskler ve Fırsatlar” temalı bir panel düzenlenecek.

Sabancı Üniversitesi Onursal Başkanı, hayırsever iş insanı Merhum Sakıp Sabancı, aramızdan ayrılışının 20’nci yılında özel bir törenle anılacak. 30 Nisan, Salı günü düzenlenecek “Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma Ödülleri ve 20’nci Yıl Anma Töreni”, Sabancı Üniversitesi Kurucu Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı’nın konuşmasıyla başlayacak.

Sakıp Sabancı’nın hayatı ve ülkeye kattığı değerler, 20’nci yıl özel anma içerikleri ile aktarılırken tören kapsamında ayrıca “Sakıp Sabancı’nın Vizyonu: Küreselleşen Dünyamızda Geleceğe Yol Alırken Trendler, Riskler ve Fırsatlar” temalı bir panel düzenlenecek.

Panelin konuşmacıları arasında Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma Ödülleri Jüri Özel Ödülü kazananları London School of Economics and Political Sciences Ekonomi ve Yönetim Profesörü Lord Nicholas Stern, University College London Davranışsal Değişim Merkezi Direktörü Susan Michie ve Princeton Üniversitesi L.S. Rockefeller İnsani Değerler Profesörü Philip Pettit yer alacak.

Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma Ödülleri ile ilgili bilgiye award.sabanciuniv.edu adresinden ulaşabilirsiniz.

İstanbul’a seyahatin cazibesi

Meşher’in “Göz Alabildiğine İstanbul” sergisinde yer alan 100’ün üzerinde eser arasında, 19. yüzyıl sonu ve 20. yüzyıl başlarında deniz ve demiryolu seyahatlerinin tanıtımında kullanılan posterler de bulunuyor.

Meşher’de devam eden, 15. yüzyıldan 20. yüzyılın ilk çeyreğine İstanbul’dan kesitler sunan Göz Alabildiğine İstanbul: Beş Asırdan Manzaralar sergisinde yer alan posterler, detaylarıyla ziyaretçilerin ilgisini çekiyor.

Ömer Koç Koleksiyonu’nda yer alan çeşitli nadide eserlerden oluşan sergideki eserlerin üreticileri gemi kaptanından seyyahlara, askerlerden elçilere, yazar, ressam ve fotoğrafçılardan mimar ve şehir plancılarına kadar çeşitlilik gösteriyor ve çoğunluğu Batılılardan oluşuyor. Çağlar boyunca gidilmek, görülmek istenen bir cazibe merkezi olan İstanbul’a çoğu zaman denizyoluyla ulaşan Batılı ziyaretçiler, buharlı gemilerin ardından, gelişen demiryollarıyla şehre daha hızlı bir ulaşım imkânı edindi.

Deniz seyahatiyle başlayan ve zamanla demiryolu yolculuklarını da konu alan posterler, Meşher binasının mimari özelliklerinden olan nişlerde sergileniyor. Sergideki, seyyahlar tarafından hazırlanmış eserlerle diyalog kuran bu afişler, İstanbul manzaralarının yanı sıra günlük hayattan sunduğu detaylarla dikkat çekiyor. İstanbul’a seyahatin cazibesini aktaran posterler, turizm sektörü açısından orijinal tanıtım materyalleri olarak da öne çıkıyor.

HARABEYE DÖNMÜŞ BİR DÜNYADAN KAÇIŞ YOLU ARAYANLARIN HİKÂYESİ… ÇİNGENELER, AYRINTI’DAN ÇIKTI!

Ayrıntı Yayınları’dan bilimkurgu severlere uzayın derinliklerinden gelen bir kitap: Carter Scholz’un kaleme aldığı Çingeneler çıktı! Harabeye dönmüş Dünya gezegeninden kaçış yolu arayan bir grup bilim insanının başka bir gezegende yaşam bulmak umuduyla çıktığı tüyler ürpertici yolculuğu anlatan Çingeneler, okurları kalp kırıklıkları ve umut arasındaki çarpışmaya ortak ediyor. Kitapta aynı zamanda yazarın üç farklı öyküsü ve Terry Bisson ile gerçekleştirdiği söyleşi de okurları bekliyor.

Bağımsız yayınevi PM Press’in kitaplarını Bilimkurgu Dizisi kapsamında Türkiye’deki bilimkurgu tutkunlarıyla buluşturan Ayrıntı Yayınları, Geniş Ovaların Mamutları, Daha Geride Kalanlar, Gece yarısı Gezegeninden Raporlar, Harika Güzel Yarınlar, Lucky Strike, Modem Zamanlar 2.0, Tekinsiz Bölge, Vahşi Kızlar ve Uzayda Şehvet’in ardından seriye şimdi de Carter Scholz imzalı Çingeneler’i ekledi.

Carter Scholz’un 2002’de yayımlanan “Radiance” üçlemesinden sonraki ilk büyük işi olan Çingeneler, yıldızlararası bir macera sunuyor. Bilimkurgu severler, Çingeneler’in geleneksel bilimkurgu atmosferini aşan hikâyesiyle kalp kırıklığı ve umudun çarpışmasına şahitlik ediyorlar. Kitapta ayrıca, Scholz’un Tanrı’nın Dokuz Milyar Adı, Amerika Muafiyet Birleşik Devletleri ve Sahte Para adlı öyküleriyle birlikte, Terry Bisson ile yaptığı “Teçhizat. Yemek. Kayalar” başlıklı röportaj da yer alıyor.

DİNOZOR GENÇ’İN YENİ KİTABI KARDEŞ SIRLARI:YABANCILARLA FANTASTİK BİR MACERA SERİSİ BAŞLIYOR!

Çocuklar için 40’tan fazla kitabı kaleme alan Margaret Peterson Haddix’in Kardeş Sırları: Yabancılar adlı macera kitabı, Ayrıntı Yayınları’nın ilk gençlik kitapları markası Dinozor Genç’ten çıktı! Üç kardeşin fantastik maceralarını anlatan serinin bu ilk kitabında, Greystone kardeşler annelerinin çıktığı ani bir “iş seyahati”nin ardından kendilerini gizemli bir olayın içinde bulurlar. Arka planına iyi ile kötünün mücadelesini alan Kardeş Sırları: Yabancılar ile genç okurları, ipuçlarının peşinde heyecanlı bir okuma bekliyor.

Ayrıntı Yayınları’nın çocuk kitapları markası Dinozor Çocuk ve ilk gençlik kitapları markası Dinozor Genç’in yeni macera serisi Kardeş Sırları’nın ilk kitabı Kardeş Sırları: Yabancılar okurlarla buluştu. Margaret Peterson Haddix’in kaleme aldığı serinin ilk kitabını dilimize Nisan İğdem çevirdi.

Greystonelar üç kardeşti: Duygusal abi Chess, matematik dehası Emma ve söz dinleyen küçük kardeş Finn. Anneleriyle beraber mutlu bir aileydiler. Ta ki ulusal basına yansıyan bir kaçırma olayına kadar… Kaçırılan üç çocuğun haberini aldıklarında Greystone kardeşler için her şey değişti. Çocuklarla aralarındaki inanılmaz benzerlikler ürkütücüydü. İlk ve ikinci isimleri aynıydı. Aynı yaştaydılar. Hatta doğum günleri bile aynıydı!

Annesinin bir anda ortaya çıkan “iş gezisi” Greystone kardeşlerde şüphe uyandırdı. Peki anneleri ortadan kaybolunca onlara göz kulak olan komşuları Bayan Morales ve kızı Natalie, bir şey biliyorlar mıydı? Bu gezi, kaçırılan çocuklarla ilgili olabilir miydi? Yoksa anneleri onları gizemli bir olaydan mı koruyordu? Sıkıcı odadaki mektup ve bodrum katındaki tehlike… Sır açığa çıktığında Greystone kardeşler kendilerini esrarengiz bir olayın içinde buldular. İpuçlarını yakalamalı, kodları çözmelilerdi…

Çocuk olmak, 23 Nisan’ı anlamak

Çocuklarına bayram hediye eden ve bunu bütün dünyayla paylaşan ilk ve tek ülke olarak her yıl kutladığımız 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’na sayılı günler kaldı. D&R, Atatürk’ün tüm dünya çocuklarına armağan ettiği bu önemli günün tüm detaylarını ve çocuklar için ne ifade ettiğini en iyi şekilde anlatan, birbirinden güzel kitap önerilerini ebeveynler ve öğretmenler için derledi. Ayrıca D&R’da 23 Nisan’a özel kitaplardan oyuncaklara kırtasiyeden çantalara sayısız bayram fırsatı sunuluyor.

Türkiye’nin en büyük kitap platformu D&R, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nın anlam ve önemini anlatan kitapları, geleceğin mimarı çocuklar ve çocuklarının gelişimine önem veren ebeveynler ve öğretmenler için sıraladı. İşte o önemli günü, çocuklar için onların dilinde anlatan en iyi kitaplardan oluşan D&R seçkisi…

Cumhuriyet’in İlk Sabahı / Şermin Yaşar-İlber Ortaylı

Çocuklar İçin Nutuk / Mustafa Kemal Atatürk

Büyük Atatürk’ten Küçük Öyküler 1-2-3 / Süleyman Bulut

Çocuklar İçin Cumhuriyet / Kolektif

Gazi Mustafa Kemal Atatürk Çocuklarımıza Kurtuluş Savaşı’nı Anlatıyor

Kral Şakir-Geleceği Gören Atatürk! / Varol Yaşaroğlu

Mustafa Kemal’le Yolculuk / Mavisel Yener

Atatürk’ün İzinde / Zülfü Livaneli

Atatürk Karıncalar ve Çocuk / Süleyman Bulut

Cumhuriyet – Şiirlerle Öykülerle / Kolektif

Atatürk’ten Seçme Öyküler / Erdal Çakıroğlu

Cumhuriyetin Yıldızları 7: Barış Manço / Eda Bayrak

Cumhuriyetin İlk Çocukları / Renan Özdemir

Anadolu’nun Güneşi Mustafa Kemal Atatürk / Kerem Özakman

Tarih Yazan Komutanlar: Mustafa Kemal / Yusuf Güldür

Çocuklar daha çok okusun diye…

Tüm bu kitaplar ve daha fazlası D&R’da 23 Nisan’a özel fırsatlarla sunuluyor. Bütün kitaplarda ikinci ürüne yüzde 50 indirimin yanı sıra seçili eğitim ve test kitaplarında yüzde 50’ye varan indirimlerle birlikte seçili ithal kitaplarda sabit fiyat kampanyası bulunuyor.

Oyunsuz bayram olmaz!

D&R’da 20-23 Nisan tarihleri arasında 3 gün boyunca çocukların en sevdiği Barbie ve Hot Wheels oyuncaklarında yüzde 25 indirim var. Djeco markalı oyuncaklarda yüzde 60, Zilipoo markalı 3 boyutlu puzzle’larda yüzde 40 indirim olmak üzere daha birçok oyuncak markasında yüzde 50’lere varan indirimler bayram çocuklarını bekliyor.

Çocukların en sevdiği rengarenk kırtasiye ürünleri

Nisan ayı boyunca çocukların en sevdiği birbirinden renkli ve eğlenceli kırtasiye ürünlerinde, okul ve beslenme çantalarında yüzde 40’a varan indirimler tüm D&R’larda olacak. Ayrıca 1 alana 1 bedava ve 3 al 1 öde kampanyaları da mevcut.

“LION KING”, TÜRKİYE’DE İLK KEZ İSTANBUL FİLM ORKESTRASI EŞLİĞİNDE İZLENECEK

Tüm zamanların en sevilen filmlerinden The Lion King (Aslan Kral), Piu Entertainment organizasyonuyla, 30. Yılını İstanbul Film Orkestrası eşliğinde, 8 Haziran’da Cemil Topuzlu Harbiye Açık Hava Sahnesi’nde canlı aksiyon filminin orkestra eşliğindeki gösterimi ile kutlayacak. ABD’de yaşayan Grammy adayı besteci ve orkestra şefi Esin Aydıngöz tarafından yönetilecek olan 85 kişilik İstanbul Film Orkestrası ve 16 kişilik koro, besteci Hans Zimmer’in müziklerini canlı olarak seslendirecek.

Film müziği dünyasının en iyisi olarak kabul edilen Oscar ve Grammy Ödüllü eşsiz besteci Hans Zimmer’ın eserleri Türkiye’de ilk defa senfonik orkestra eşliğinde Jon Favreu’nun yönettiği klasik animasyonun canlı aksiyon versiyonu olarak sahneye taşınacak.

Jon Favreau’nun yönettiği film, orijinal 1994 versiyonu gibi, Oscar ve GRAMMY ödüllü süperstar Elton John ile Oscar ve GRAMMY ödüllü söz yazarı Tim Rice’ın unutulmaz müziğini içeriyor. Ödüllü ikilinin yazdığı heyecan verici yeni jenerik şarkısı “Never Too Late” Elton John tarafından seslendiriliyor. Beyoncé, filmde yer alan yeni ve güçlü “Spirit” şarkısını yazdı ve seslendirdi.

“Lion King”, Elton John ve Tim Rice tarafından yazılan orijinal şarkıların yeni kayıtlarının yanı sıra, Oscar ve GRAMMY ödüllü besteci Hans Zimmer’ın müzik ve düzenlemeleri ile GRAMMY ödüllü Güney Afrikalı yapımcı ve besteci Lebo M’nin Afrika vokal ve koro düzenlemelerini içeriyor.

Disney’in “Lion King”i, geleceğin kralının doğduğu Afrika savanasına doğru yolculuğu konu alıyor. Simba, babası Kral Mufasa’ya hayranlık duyar ve gelecekteki kendi kraliyeti için onu idolü olarak benimser. Ancak krallıktaki herkes yeni yavrunun gelişini kutlamıyor. Mufasa’nın kardeşi ve tahtın eski varisi Scar’ın da kendi planları var. Pride Rock savaşı ihanet, trajedi ve dramla perişan olur ve sonuçta Simba’nın sürgüne gönderilmesiyle sonuçlanır. Yeni edindiği bir çift meraklı arkadaşın yardımıyla Simba, büyümeyi ve hakkı olanı nasıl geri alacağını öğrenecektir. Yıldızlardan oluşan kadroda Simba rolünde Donald Glover, Nala rolünde Beyoncé Knowles-Carter, Mufasa rolünde James Earl Jones, Scar rolünde Chiwetel Ejiofor, Pumbaa rolünde Seth Rogen ve Timon rolünde Billy Eichner yer alıyor.Elton John ve Tim Rice’ın ödüllü müziklerinin de yer aldığı The Lion King efsanesi, etkileyici hikayesi ve muhteşem müzikleriyle 8 Haziran’da sevenlerine unutulmaz bir gece yaşatacak. Yaklaşık 120 dakika olan konserde filmin seslendirmesi orijinal dilinde ingilizce olacak, Türkçe altyazı ile gösterilecek. Biletler biletix.com; passo.com.tr, biletinial.com ve bubilet.com.tr’de satışta.

YAPI KREDİ 80. YIL FEELIN’ GOOD ETKİNLİKLERİ, IMANY VOODOO CELLO VEDA TURNESİ İLE BAŞLIYOR!

Dünyaca ünlü isimleri, gösterileri ve yapımları sanatseverlerle buluşturan Piu Entertainment organizasyonu ile Yapı Kredi’nin 80. Yıl Feelin’ Good etkinlikleri kapsamında soul müziğin Fransız divası Imany 4 Haziran’da Ankara Oran Sahne’de, 5 Haziran’da İzmir Kültür Park’ta, 7 Haziran’da Harbiye Açık Hava’da ve 8 Haziran’da Antalya Açık Hava’da izleyicileri ile buluşacak.

Derin sesi, folk ve blues esintili besteleriyle dinleyicilerine farklı ruh hallerini bir arada yaşatan soul müziğin divası Imany, pop müziğin en hit parçalarını 8 çellist ile birlikte yorumladığı Voodoo Cello isimli albümünün veda turnesinde Türkiye’ye geliyor. Yapı Kredi Feelin’ Good etkinlikleri kapsamında Türkiye’nin 4 şehrinde sahne alacak Imany, muhteşem sahne ve ışık tasarımlarıyla müzik tutkunlarına unutulmaz bir gece yaşatacak.Imany’nin klasikleri ve son dönemin sevilen hitlerini yeniden yorumladığı Voodoo Cello isimli albümünde 12 parça bulunuyor. Jacques Brel’in ölümsüz eseri “If You Go Away”, Cat Stevens’ın “Wild World” isimli parçasının yanı sıra Elton John, Imagine Dragons, Ed Sheeran, Bonnie Tyler, Bob Marley ve Donna Summer gibi sanatçıların şarkılarını da Imany bu albümünde yeniden yorumluyor.

Imany tarafından tasarlanmış bu sahne peformansının müzik düzenlemelerinde de sanatçının imzası var. Konserin koreografisi Gladys Gambie ve Thierry Thieû Niang’a, ışık tasarımı Jérémy Bargues’e, kıyafet tasarımları Olivier Rousteing ve Maison Balmain’e, fotoğrafları da Eugenio Recuenco’a ait.

Voodoo Cello, aynı sahnede 8 çelloyu ve derin bir insan sesini bir araya getiren, ikonik pop müzik hitlerinin seslendirildiği sıra dışı bir şov. Herhangi bir özel efekt olmadan, tamamen doğal ses ile herkes tarafından bilinen ve sevilen popüler şarkıları yeniden düzenleyen Imany, onu destekleyen 8 çelloyla sahnede adeta bir büyü yapıyor.

Kadınların benzersiz enerjisinin gücüne dikkat çekmek için şeklini kadın vücuduna benzettiği çello için özel olarak tasarladığı Voodoo Çello konserinin veda turnesi, bu büyüleyici performansı seyretmek için son fırsat.

Yapı Kredi’nin 80. yıl dönümü kapsamında düzenlenecek Feelin’ Good etkinlikleri için biletler Biletix, Passo, Biletinial ve Bubilet’te satışta!

TARİH BOYUNCA HER KÜLTÜRDE İNSAN ETİYLE BESLENEN CANAVARLARI MERCEK ALTINA ALAN ÖLÜ YİYİCİLER, AYRINTI YAYINLARI’NDAN ÇIKTI!

Akademisyen yazar Kevin J. Wetmore Jr.’ın, dünya üzerindeki her kültürde kendine bir yer bulan insan yiyen canavarlara dair anlatılara odaklanan araştırması Ölü Yiyiciler, Ayrıntı Yayınları tarafından yayımlandı. Çalışmasında mitolojiden çağdaş popüler kültüre uzanan Wetmore, ustalıkla kaleme aldığı kitabında hortlaklar, yamyamlar, zombiler, vampirler, gulyabaniler gibi ölü yiyen tüm şeytani yaratıklar hakkındaki mitleri ve hikâyeleri inceliyor. Ölüm ve beden algısı, ölü bedenle ilişki içerisinde olmanın bir tabu olması gibi konulara ve bu canavarlarla ilgili anlatıların insanları dehşete düşürmesinin sebeplerine de değinen Ölü Yiyiciler, ceset yiyenlerin insan doğasına ve en derin korkularımıza dair pek çok şey öğretebileceğini ortaya koyuyor.

Ayrıntı Yayınları’nın Sanat ve Kuram Dizisi’nden çıkan Kevin J.Wetmore Jr. imzalı Ölü Yiyiciler– İnsan Yiyen Canavarlar Hakkında Mitler ve Hikâyeler’i dilimize Selin Kurugül çevirdi.

Dünya üzerindeki her kültürde, insan yiyen canavarlara dair anlatılara tanık oluruz. Grendel’den ortaçağda bir yamyam olan Sawney Bean’e; antik İran’daki gulyabanilerden Teksas Katliamı’na kadar, bu varlıkların insanları yediği her hikâye, evrensel ve bir o kadar da korkutucu nitelikler taşır. Bu kitapta Kevin J. Wetmore Jr.,hortlaklar, yamyamlar, wendigolar ve insan etiyle ziyafet çekmeyi seven diğer  varlıklar da dahil olmak üzere ölü yiyen canavarların tamamına yer veriyor. Mitolojiden başlayarak tarihe ve çağdaş popüler kültüre yönelen Wetmore, antik Yunan tanrılarının insanlarla beslenme hikâyelerinden Tibet’teki gökyüzü cenazelerine; Zerdüştlükten modern toplumlardaki gerçek yamyamlık vakalarına kadar görünüşte insanlık dışı olan bu eylemleri inceleyerek Ölü Yiyiciler’de, ceset yiyenlerin bizlere insan doğası ve en derin korkularımıza dair pek çok şey öğretebileceğini ortaya koyuyor.

“Wetmore, temel bir geri dönüşüm niteliğinde olan yamyamlığın etkileyici hikâyesini kaleme almış. Bir canlının kendi türünü yemesinin tabu olan bu tarihi, görmezden gelinemeyecek ya da hafızalardan silinemeyecek bir enkaz niteliğinde. Eser iki boyutlu; yalnızca bizlerde kalıtsal olarak bulunan yenme korkusunu değil, aynı zamanda kendimizinde birer yamyam olma potansiyeline dair kaygımızı da irdeliyor. Yenip yutulması gereken bir tiksinti ziyafeti, huzursuzluk yaratan bir söylev.”

Del Howison, ödüllü editör, Dark Delicacies’in sahibi TÜRKİYE’NİN GONCOURT SEÇİMİ : NEIGE SINNO’DAN TRISTE TIGRE 

Institut français Türkiye girişimi ile Türkiye’de ilk defa düzenlenen Goncourt Seçimi sonuçlandı. Türkiye’nin ilk Goncourt Seçimi Triste tigre adlı romanı ile Neige Sinno oldu.

Türkiye’nin Goncourt Seçimi, Fransız yazar Mathias Énard’ın jüri başkanlığında yapılan uzun tartışma seansı sonucunda Ankara, Istanbul ve Izmir’de oluşturulan dört jüri tarafından dört aylık bir okuma ve tartışma süreci sonucunda belirlendi.

Institut français Türkiye’nin girişimi ile Goncourt Akademisi tarafından resmî olarak Türkiye’nin Goncourt Seçimi’ni düzenlemeye davet edilen Türkiye bu şekilde, Uluslararası Goncourt Seçimi düzenleyen 37. ülke oldu. Kazanan roman, Goncourt geleneğine uygun olarak, Institut français Türkiye desteği ile Türkçe’ye kazandırılacak.
Fransa’nın en prestijli edebiyat ödülü olan Goncourt Ödülü’nün uluslararası ayağını oluşturan ülkelerin Goncourt seçimlerini düzenlemek için, o ülkede bulunan Institut français girişimi ile üniversitelerin Fransızca bölümleri bünyesinde jüriler oluşturularak her yıl Akademi Goncourt tarafından açıklanan kısa listede bulunan eserler okunuyor ve oylanıyor. Bu şekilde her ülke kendi Goncourt Ödülü’nü veriyor ve ödülü kazanan roman o ülkenin diline çeviriliyor. Türkiye’nin Goncourt Seçimi, Fransızca edebiyatın tanıtımı ve Institut français Türkiye’nin kitap politikası açısından önemli bir etkinlik haline gelecektir ve

Triste Tigre, Neige Sinno
Küçük Neige 7-14 yaşları arasında üvey babası tarafından düzenli olarak tecavüze uğramıştır. Karışık ailesi 90’lı yıllarda Alpler’de ve biraz uçlarda, bohem bir yaşam tarzı sürdürüyorlardı. 2000 yılında Neige ve annesi şikayette bulunmuş ve adam dokuz yıl hapis cezasına çarptırılmıştır. Yıllar sonra, Neige Sinno başına gelenleri yürek parçalayıcı bir şekilde anlatıyor. Acındırmadan, şikayet etmeden. Kelimenin tam anlamıyla “küçük bombam” dediği şeyin pimini çekmeye çalışıyor. Bu sadece metnin anlattığı tüyler ürpertici hikayeyle, onu koruması gereken bir yetişkin tarafından sistematik tecavüze maruz bırakılan bir çocuğun hikayesiyle ilgili değil. Aynı zamanda senaryonun işleyiş biçimiyle de ilgili; bizi hassas, zeki ve acımasızca samimi bir düşüncenin içine çekiyor.

Bu kitap, gerçekler ve onların imkansız açıklamaları hakkında olduğu kadar, onları söyleme, duyma olasılığı hakkında da itiraf niteliğinde bir anlatıdır. Edebiyatın gücü ve güçsüzlüğü üzerine bir keşif. Anlatıcı hikayesini anlatmak için diğer metinleri, diğer hikayeleri sorgulamak zorundadır. Bizi Nabokov’un Lolita’sını, Virginia Woolf’u ve ensest ve tecavüzle ilgili diğer birçok metni (Toni Morrison, Christine Angot, Virginie Despentes) radikal bir şekilde yeniden okumaya götürür. Sadece kurbanın bakış açısından değil, “canavarın”, “celladın kafasından geçenlerin” hikayesini nasıl anlatırsınız? Şair William Blake’in Tyger’a yönelttiği soruyu tekrarlayacak kadar: “Kuzuyu yaratan seni nasıl yaratabilir? Neige Sinno’nun hikayesi bizi “öteki yeri”, gecenin ve kötülüğün yerini bilen, ondan kaçabilen ama sonsuza dek onun tarafından işaretlenen ve bu yüzden karanlık ile gündüz arasındaki sınırda duran insanların topluluğuna götürüyor. Direnç yok. Unutmak ya da affetmek yok. Sadece kendi ayakları üzerinde durma çabası, hikayesini “evde, okuma odanızın mahremiyetinde tek başınıza patlattığınız küçük bir ev yapımı bomba” gibi yazma çabası. Yalnızlık ve öfke içinde tasarlanan şeylerin yoğunluğuna ve kırılganlığına sahip. Aynı zamanda bu dünyayı paramparça etmek için çılgın, gülünç bir hırsa sahip.

Kitap hediye etmenin önemini hatırlatan o güne az kaldı…Kime, hangi kitap hediye edilmeli?

Okuyan ve keşfeden bir toplum için çalışan D&R, her sene kitapseverlerin okuma sevgisini doyasıya paylaştığı Kitap Hediye Günü’nde sevdiklerinize armağan edeceğiniz kapsamlı bir kitap seçkisi hazırladı.

“Kitap Hediye Günü”; kitabın değeri, okuma alışkanlığını ve kitap hediye etme kültürünü yaygınlaştırmak amacıyla her yıl Nisan ayının üçüncü Pazar günü kutlanıyor. Kitap hediye etmenin önemini hatırlatan D&R da bu önemli günü; okuyucuları sevdikleri eserlerle buluşturacak zengin kitap hazinesi ve bu hazineye ulaşmayı kolaylaştırmak adına sunduğu eşsiz fırsatlarla kutluyor.

Kitap hediye etmek neden önemli?

Düşünceyi besleyen, ufku açan ve insanın bakış açısını güçlendiren kitaplar, empati kurma yeteneğini geliştirdiği gibi kişiye özgüven sağlıyor ve stresi azaltıyor. Kitap okuyarak bireysel gelişimine yatırım yapan toplumlar, daha hızlı geliştikleri gibi refah seviyesini de yükseltiyorlar. Bu nedenle uzmanlar, 7’den 70’e herkesin mutlaka düzenli olarak kitap okuması gerektiğini belirtiyor. O halde kitap hediye etmek, birine değer verdiğinizi ve onu düşündüğünüzü göstermenin en güzel yollarından biri değil mi? İşte D&R’ın her zevkten ve her yaştan kitapsever için hazırladığı hediye kitap önerileri…

Spor tutkunlarına özel biyografik eserler

Kapsamlı kitap seçkisi, sporun önde gelen figürlerinin hikayelerini anlatan “Enzo Ferrari: İnsan ve Efsane”, “Futbolun Mozart’ı Messi ve “Allen Iverson Efsanesi” gibi eserlerle spor tutkunu arkadaşınızın favorisi olmaya aday kitaplardan.

Filmkolikler için Oscar’lık uyarlamalar

“Dolunay Katilleri”, “Zavallılar” ve “Amerikalı Prometheus”; bu sene Oscar başta olmak üzere sinema alanında ödüllere doyamayan filmlerin kitap uyarlamaları olarak, sinema tutkunu arkadaşınıza hediye edebileceğiniz başyapıtlardan.

Aşıklara ve romantiklere özel…

Gabriel Garcia Marquez’in sınırlarla çevrili sınırsız bir aşkı anlattığı “Kolera Günlerinde Aşk”ı, Dostoyevski’nin “Beyaz Geceler”i ve son zamanların en popüler romantik aşk kitaplarından “Icebreaker”; sevgilinize aşkınızı temsil eden en iyi kitaplardan biri olabilir.

Kişisel gelişim meraklılarına…

Kendini geliştirmek, hayat anlayışını ileri götürmek isteyenler için D&R’ın seçtikleri; nörobilimci ve yetenekli bir bilim anlatıcısı olan David Eagleman’ın “Canlı Devre”si, John Stuart Mill’in “Düşünce ve Tartışma Özgürlüğü Üzerine” adlı eseri ve tarihin en ‘kötümser’ filozoflarından biri olarak görülen Arthur Schopenhauer’ın “Mutlu Olma Sanatı”.

Kitap hediye gününe özel D&R fırsatları

D&R’ın Kitap Hediye Günü’ne özel hazırladığı bu listeden sevdiklerinize armağan edeceğiniz kitaplar için Nisan ayı boyunca geçerli olan; tüm kitaplarda “ikinciye %50”, seçili ithal kitaplarda sabit fiyat (9 TL, 19 TL, 39 TL, 89 TL) ve seçili eğitim test kitaplarında %50 indirim kampanyasından yararlanabilirsiniz.

Niloya ve Arkadaşları Yepyeni Bölümleriyle 23 Nisan’da Karşınızda

Ekranların sevilen çizgi film kahramanı Niloya, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nda minik dostlarına en güzel hediyeyi vermek için gün sayıyor. Mutluluk dolu dünyasıyla da 7’den 70’e herkesin beğenisini kazanan çizgi kahraman, sevenlerini yepyeni maceralara çıkarmaya hazırlanıyor. Kişisel gelişim, doğa sevgisi, hayvan sevgisi ve çevre koruma gibi birçok konuda eğitici öğretici mesajlar içeren bu hikayeler miniklere sorumluluk bilinci aşılayacak. Bu kapsamda Niloya ve Arkadaşları, minik dostlarını 23 Nisan’dan itibaren TRT Çocuk ve kendi YouTube kanalında yayınlanacak yeni bölümleriyle keyifli ve eğitici bir maceraya davet ediyor.

Eğitici, öğretici ve eğlendirici içerikleriyle çocukların yakın dostu olan Türkiye’nin ilk uzun soluklu yerli çizgi film kahramanı Niloya’nın yeni maceraları için geri sayım başladı. Şehir şehir dolaşan müzikalleri, mobil oyunu ve lisanslı ürünleri ile minik dostlarını her zaman mutlu etmeyi başaran Niloya, YouTube’da 500 milyon saat izlenmeyi aşan Türkçe kanalının yanı sıra İngilizce, İtalyanca, Portekizce, Arapça, İspanyolca ve işaret dili kanallarıyla sevgi ve eğlencenin sınırlarını aşmaya devam ediyor.

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’ndan itibaren yepyeni bölümleri ile hem TRT Çocuk ekranlarında hem de 5 buçuk milyon aboneyi aşan kendi YouTube kanalında sevenleriyle buluşacak olan Niloya, bu bayramda da çocuklara dopdolu bir sevinç ve keyif vadediyor. Psikologlar ve pedagoglar tarafından özenle hazırlanan senaryoları ile minik kalplere dokunan Niloya ve Arkadaşları, sürükleyici hikayeleri, akılda kalıcı şarkıları ve eğlenceli oyunlarıyla hem çocukların hem de ailelerin kalbini fethedecek.

Niloya’nın Yeni Maceraları Minik Dostlarını Bekliyor!

Sadece bir çizgi film kahramanından ziyade minik dostlarının hayallerine ortak olan bir dost olarak karşımıza çıkan Niloya, yeni bölümleriyle de miniklerin hayal güçlerini ve yaratıcılıklarını geliştirmelerine katkıda bulunacak. Bu kapsamda çizgi kahraman yeni sezonunda; tasarruflu olma, olaylara farklı bakış açıları kazanma, dayanışma ve yeni arkadaşlıklar kurma gibi birçok konuyu minik dostlarına eğlenceli bir şekilde aktaracak.

Niloya’dan 23 Nisan’a Özel Bir Bölüm ve Yeni Sezon Heyecanı!

Dünyanın ilk ve tek çocuk bayramı olan 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nda minik dostları ile buluşmaya hazırlanan Niloya, yepyeni maceralarına başlıyor! Bu özel bölümde kahramanlarımız, dünya çocukları için dileklerini eğlenceli bir şekilde paylaşırken 23 Nisan’ın önemini de minik dostlarımıza en güzel şekilde aktarıyor.

Heyecan sadece bu özel bölümle sınırlı kalmıyor. Yeni sezonun ilerleyen bölümlerinde minikleri yepyeni bir sürpriz bekliyor. Niloya’nın renkli dünyasına iki yeni karakter dahil olacak! Bu yeni karakterler kimler olacak, Niloya ve yeni dostları neler yaşayacak? Tüm bu soruların cevabı yeni sezonda cevap bulacak.

‘MÜSTESNA’ SANATÇILARI BULUŞTURAN BELGESELİN YENİ SEZONU BAŞLIYOR!

Her bölümde, farklı bir engelli sanatçıyı ve hikayesini konu alan belgesel serisi Müstesna, yeni sezonuyla yine TRT2’de izleyici ile buluşuyor.

Ödüllü yönetmen Hasan Kalender tarafından hazırlanan ve ilk sezonuyla büyük beğeni toplayan belgesel dizisi Müstesna, yeni bölümlerinde de müstesna sanatçıları konuk edecek.

Her bölümde özel karakterlerin sanat eserlerini ve sanatla olan ilişkilerini konu edinen belgesel serisinin yeni sezonunda; ressam Bülent Kayatepe, kanuni, müzisyen Şevval Koç, çini sanatçısı Arap Murat Akkoyunluoğlu, gitarist Yasin Güven, ressam Meryem Düzgünkaya, filografi sanatçısı İsa Aksoy, dansçı Derya Soyiç, Osman Kızıltan, ressam İlayda Metan, müzisyen Eyüp Sultan Aylar, ressam Necibe Güngör, ressam Gülçin Sipahi ve gitarist Bünyamin Çevik yer alacak.

Belgeselin sosyal sorumluluk yönünün kendileri için en değerli taraf olduğunu söyleyen yönetmen Hasan Kalender, Müstesna’nın engelli bireyler için bir motivasyon olmasını ve izleyenlerde farkındalık oluşturmasını amaçladıklarını belirtiyor.

Müstesna, 13 hafta boyunca her Pazartesi günü saat 19.30’da TRT2’de olacak.

KAYAŞEHİR AÇIK HAVA KONSERLERİ BAŞLIYOR
ORUÇ BİLEN/NEVŞEHİR

Nevşehir Belediyesi tarafından düzenlenen Kayaşehir Açık Hava Konserleri, 14 Nisan Pazar günü Kürşat konseri ile başlıyor.

Nevşehir Belediyesi tarafından bu yıl ilk kez düzenlenecek olan Kayaşehir Açık Hava Konserleri, 14 Nisan Pazar günü başlayacak. Kayaşehir’de Nevşehir Kalesi altında bulunan otopark alanında gerçekleştirilecek olan konser programlarında ilk olarak ünlü sanatçı Kürşat sahne alacak. Seslendirdiği türkülerin yanı sıra Kanal 7 ekranlarında yayınlanan Gündüz Gece Programıyla büyük beğeni toplayan Kürşat’ın sahne alacağı konser saat 19.00’da başlayacak. Konser öncesinde saat 17.00’den itibaren ise Nevşehir Belediyesi tarafından katılımcılara çeşitli ikramlar yapılacak.

Tüm Nevşehirlileri bu güzel konser programına davet eden Belediye Başkanı Rasim Arı: “Kayaşehir Açık Hava Konserleri’nde ilk sahne alacak sanatçımız Nevşehir’in evladı Kürşat olacak. Tüm hemşehrilerimizi bu güzel programa katılmak üzere pazar günü Kayaşehir’e davet ediyorum.” dedi.

“İYİLİĞE BİR İLMEK-OYUNCAK KUMBARASI” PROJESİ 1 YAŞINDA!

Kadın Dostu Markalar Platformu’nun 6 Şubat büyük deprem felaketinin ardından “Kadınlara Umut, Çocuklara Mutluluk” mottosuyla yola çıktığı “İyiliğe Bir İlmek-Oyuncak Kumbarası” projesi 1 yaşında! Kadın Dostu Markalar Platformu, 23 Nisan’da HATAY’a umut ve mutluluk taşımak üzere İYİLİĞE BİR İLMEK Projesi için bir araya geliyor.Kadın Dostu Markalar Platformu’nun Eşitlik, Çeşitlilik, Hakkaniyet temelinde hayata geçirdiği projelerden biri olan, 6 Şubat depremlerinden çok kısa bir süre sonra bölgedeki kadın ve çocuklar odağında tasarladığı ve “Kadınlara Umut, Çocuklara Mutluluk” mottosuyla yola çıktığı İyiliğe Bir İlmek Projesi, İskenderun ve Belen’de oluşturulan atölyelerle kadınlara istihdam sağlamaya devam ediyor.

1. yılında, proje kapsamında 22 – 23 Nisan’da projeye katkı veren iş insanları Hatay’da kadınlar ve çocuklarla bir araya gelecek. Proje gönüllüleri ve destekçileri ilk olarak 22 Nisan’da Belen’de Hataylı kadınlarla güzel bir kahvaltı ile güne başlayıp, ardından bölgede amigurumi oyuncakların dağıtımını gerçekleştirecek. Projeye katkı vermek ve katılmak isteyen markalar en geç 18 Nisan tarihine kadar www.kadindostumarkalar.org platformun web sitesi üzerinden ve 0216 288 02 80 numaralı telefon hattından katılım talebi iletebilirler.

İSTANBUL DİJİTAL SANAT FESTİVALİ, ZİYARETÇİLERE OYUNLAŞTIRILMIŞ BİR SANAT DENEYİMİ YAŞATACAK!

Bu yıl dördüncü edisyonu gerçekleştirilecek olan İstanbul Dijital Sanat Festivali, küratörlüğünü Rahim Ünlü’nün üstlendiği oyun bölümünde ziyaretçilere, video oyunları ve sanal gerçeklik teknolojileri aracılığıyla avatar deneyimini farklı boyutlara taşıyan etkileşimli deneyimler yaşatacak.

2-5 Mayıs tarihleri arasında, Mezo Dijital tarafından AKM’de gerçekleşecek olan İstanbul Dijital Sanat Festivali’nin (İDAF) oyun bölümü “Mümkün Olanın İmkansızlığı ve Bir Paradoksun Nacizane Hakikati Hakkında” başlığıyla düzenlenecek.

Sergi, ziyaretçilere algılanan gerçekliği “avatar” tanımının tarihi süreci üzerinden sorgulayan etkileşimli bir sanat deneyimi sunacak. Sanatseverler; gerçeklik ve sanal gerçeklik, kimlik ve oyun, insan ve avatar kavramları arasındaki ilişkileri inceleyen ödüllü ve interaktif eserler aracılığıyla varoluşun farklı boyutlarını keşfedecek.

Sergi kapsamında, video oyunları ve sanal gerçeklik teknolojileri aracılığıyla avatar deneyimini farklı boyutlara taşıyan 11 etkileşimli deneyim yer alacak.

UNFOCUS STUDIO’NUN GODDEXX: THE CYBER MYTH DENEYİMİ İLK KEZ İDAF’TA!

Unfocus Studio, dünyaca ünlü metaverse platformu The Sandbox ile iş birliği yaptığı Goddexx: The Cyber Myth deneyimini ilk kez İstanbul Dijital Sanat Festivali’nde sunacak. Metaverse ve fiziksel dünya arasında köprüler kuran bu deneyim, kuantum bilgisayarlar ve klonlama temalarını işleyen oyunlaştırılmış bir sanat deneyimine sahne olacak.

MOHSEN HAZRATİ’NİN QQQ ADLI ESERİ İLK KEZ İDAF’TA SERGİLENECEK

2023 VR Art Prize sahibi Mohsen Hazrati, yeni eseri QQQ ile yine ilk kez İstanbul Dijital Sanat Festivali’nde sanatseverler ile buluşacak. Sanatçının kendi hayatından ilham alan etkileşimli bir dijital sanat enstalasyonu olan QQQ, ziyaretçilerin sesleriyle kontrol edebildiği bir arabanın yıkımını konu alıyor.

TAISU PROJECT İLK KEZ İDAF’TA!

Uluslararası bir yapım olan ve önümüzdeki aylarda vizyona girecek Taisu Project, Japonya merkezli stüdyo UneMeta ile iş birliği yaparak İstanbul Dijital Sanat Festivali’nde interaktif bir deneyim sunacak. Japonya, Çin ve ABD’den yönetmenlerin yer aldığı, bilimkurgu ve fantastik temalı birbirine bağlı dört hikayeyi anlatan film, izleyicilere unutulmaz anlar yaşatacak.

Festivalin sponsorları arasında Anadolu Ajansı, Turkish Airlines, Turk Telekom, İTÜ, Bahçeşehir Koleji,Tosyalı Holding, , Sultangazi Belediyesi, Aydın Tekstil, Eataly, Sofitel İstanbul, DİSAD, ON TV, ARTtv, Power App, FH İletişim, Adintrection, Gauss, Narbulut, Renosans, Meta Yapı,

Kapadokya Üniversitesi’nden Genç Kalemlere Açık Davet: “Cumhuriyet’in Yeni Yüzyılı” Öykü Yarışması Başlıyor!

Kapadokya Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü, genç yazarları öykü yazmaya davet ediyor. “Cumhuriyet’in Yeni Yüzyılı” temalı geleneksel öykü yarışması ile gençlerin yazma becerilerini, duygu ve düşünce ifadelerini, gözlem yeteneklerini ve Türkçeyi doğru kullanma becerilerini geliştirmeleri hedeflenen yarışma, ülke genelindeki tüm lise öğrencilerine açık.

Öğrencilerin bireysel ve toplumsal kimliklerini öyküler aracılığıyla inşa etmelerine ve Cumhuriyetimizin yüzyıllık serüvenini geleceğe taşıyacak anlatılara kapı aralamalarına olanak tanıyan bu yarışmanın alt temaları arasında istiklal ve istikbal, hatırlama ve unutma pratikleri, bilgi üretiminde yeni kaygılar ve umutlar, dünyanın ve tarihin döngüsü, yüz yıllık geçmiş ve gelecek, ortak gelecek vizyonları, büyülü gerçekçilik, ükronya anlatıları, yapay zekâ destekli öğretiler, kalkınma ülküleri ve muasır medeniyet tahayyülleri yer alıyor.

Yarışma, gençlerin hayal gücünde Cumhuriyet’in ilelebet payidar kalması için gerekli sorumlulukların nasıl şekillendiğini görmek için bir fırsat sunuyor.

Kapadokya Üniversitesi Öykü Yazma Yarışması 2024

Kapadokya Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nün düzenlediği ödüllü “Cumhuriyet’in Yeni Yüzyılı” konulu geleneksel öykü yazma yarışmasının amacı, gençlerin öykü yazarak yazma becerilerinin; duygu, düşünce ve gözlem yeteneklerinin; Türkçeyi yazım kurallarına uygun olarak kullanmalarının geliştirilmesine katkı sağlamaktır. Bu amaç doğrultusunda düzenlenecek yarışma, Türkiye’de yarışma ile ilgilenen tüm lise düzeyindeki ortaöğretim kurumlarını kapsamaktadır.

Yarışmanın Konusu: “Cumhuriyet’in Yeni Yüzyılı” olarak belirlenmiştir.

Türkiye genelindeki tüm ortaöğretim öğrencilerine açık olan yarışma, gençlerimizin öyküler aracılığıyla bireysel ve toplumsal kimliklerini iyi bir şekilde inşa etmelerini; Cumhuriyetimizin yüzyıllık serüveninin ışığını geleceğe taşıyacak anlatılara kapı açarak toplumsal hafızayı inşa etmelerini hedeflemektedir.

Yarışma, Cumhuriyet’in ilelebet payidar kalması için gerekli sorumlulukların genç bireylerin hayal gücünde nasıl şekillenmekte olduğunu görme imkânı sunacaktır.

İstiklal ve istikbal, hatırlama/unutma/tanıma pratikleri, bilgi üretiminde yeni kaygılar/umutlar/ufuklar, dünyanın/tarihin/zamanın döngüsü, yüz yıllık mazi/âti, ortak gelecek, büyülü gerçekçi metinler, ükronya anlatıları, yapay zekâ destekli öğretiler, kalkınma ülküleri, muasır medeniyet tahayyülleri yarışmanın alt temalarıdır.

Kurullar:

Seçici Kurul: Seçici kurul, bilinen öykü yazarı ve edebiyat eleştirmenlerinden Kapadokya Üniversitesi tarafından oluşturulur.

Düzenleme Kurulu: Kapadokya Üniversitesi Beşerî Bilimler Fakültesi tarafından görevlendirilecek 3 öğretim elemanından oluşur.

Yarışmaya Katılım Koşulları: Öğrenciler yarışmaya bireysel olarak katılabilir. Ekli (Ek-1) başvuru formuyla üniversiteye iletilir. Üniversitede düzenleme kurulu tarafından öyküyü yazanın kimliği, sayfanın üstünde yazılacak “RUMUZ”la belirtilir. Yarışmacının açık kimliğini, varsa telefonunu ve e-posta adresini içeren yazı bir zarfa yerleştirilir. Zarfın üzerine, sadece öykü yazarının “RUMUZ”u yazılır. “RUMUZ”lu öyküler, seçici kuruldaki üye sayısı kadar çoğaltılarak kurul üyelerine elden ya da kargo aracılığıyla iletilir.

Yarışmanın Takvimi:

  • Okullardaki tüm öğrencilerin “Öykü Yazma” ve “Yarışma Kuralları” hakkında bilgilendirilmesi: 30.03.2024
  • Eserlerin Kapadokya Üniversitesine teslimi: 10.05.2024
  • Eserlerin düzenlenerek Seçici Kurul Üyelerine teslimi: 17.05.2024
  • Seçici Kurul Üyeleri tarafından dereceye girenlerin belirlenmesi: 12.06.2024
  • Ödül Töreni: 13.06.2024

Yarışmada Uyulacak Kurallar: Öyküler bilgisayar ile A4 boyutunda, Calibri formatında, bir buçuk satır aralıklı ve 12 boyutla yazılacaktır. Öyküler 2 sayfadan az, 5 sayfadan çok olmamalıdır.

Değerlendirme: Seçici Kurul üyeleri aldıkları öyküleri 100 puan üzerinden değerlendirir. Yapacakları bir toplantıyla yarışmacılara verdikleri puanları birleştirerek yarışmada dereceye girenleri belirler. Değerlendirmede hikâyenin özgünlüğü 60, dilin kullanımı – üslup 40 puan üzerinden puanlanacaktır. Düzenleme kurulu tarafından ödül töreni düzenlenir.

Yarışma Ödülleri: Yarışmada dereceye giren yirmi öykü kitaplaştırılacak, öykü sahiplerine kitaptan 20 adet hediye edilecektir. Bu ödül, yarışmaya katılan öğrencinin başvuru belgesinde beyan ettiği adrese kargo yolu ile gönderilecektir. Birinciye 7.500, ikinciye 5.000, üçüncüye 3.000 TL karşılığında banka hediye çeki verilecektir. Bu çek, ilgili banka gişelerinden nakden alınabilecektir. Çek karşılığında alınan nakdi ödülün her türlü kullanım hakkı yarışmacıya aittir.

Gönderimler elektronik posta ile oykuyarismasi@kapadokya.edu.tr adresine veya kargo ile Kapadokya Üniversitesi, Mustafapaşa Yerleşkesi 50420-Mustafapaşa, Ürgüp/Nevşehir adresine yapılabilir.

AYRINTI YAYINLARI, GOGOL’UN ÖLÜMSÜZ ESERİ BİR DELİNİN HATIRA DEFTERİ’Nİ, YAZARIN ÖZGÜN BİR HİKÂYESİYLE BİR ARAYA GETİRDİ!

Ayrıntı Yayınları, Rus edebiyatının en önemli ve en güçlü isimlerinden, Ukrayna asıllı Rus roman ve oyun yazarı Nikolay V. Gogol’un ölümsüz eseri Bir Delinin Hatıra Defteri’ni okurlarla buluşturdu! Yeni baskıda, Gogol’un her zamanki trajikomik, akıcı ve metaforlarla bezeli üslubuyla kaleme aldığı İvan İvanoviç’in İvan Nikiforoviç’le Kavgasının Hikâyesi adlı öyküsü de yer alıyor. Çar 1. Nikolay’ın baskıcı devrinde yaşamış küçük bir devlet memurunun hayatı üzerine merkezlenen ve günlük formatında ilerleyen Bir Delinin Hatıra Defteri, başkahraman Poprişçin’in deliliğe doğru gidişini anlatırken değişmekte olan toplum yapısının birey üzerindeki etkisini de ele alıyor. İvan İvanoviç’in İvan Nikiforoviç’le Kavgasının Hikâyesi ise, iki komşunun basit bir sebepten içine düştüğü tartışmayı anlatırken gülünç karakter analizleriyle de eğlenceli bir okuma sunuyor.

Nikolay V. Gogol’un kaleme aldığı Bir Delinin Hatıra Defteri, Ayrıntı Yayınları’nın Klasik Dizisi kapsamında okurlarla buluştu. Yazarın İvan İvanoviç’in İvan Nikiforoviç’le Kavgasının Hikâyesi adlı öyküsünün de yer aldığı kitabı Rusça aslından dilimize Serdar Arıkan ve Fatma Arıkan çevirdi.

Aksentiy İvanoviç Poprişçin gerçekten de deli miydi? Bir devlet dairesinde kâtiplik yaptığın agöre ona doğuştan deli denilemez, değil mi? Peki, onu sonradan delirten neydi? Ya Nikolay Vasilyeviç Gogol’ün devlet memurları ve delilere olan ilgisi nereden gelmekteydi? Sorular, sorular, sorular…

Bu eseri okurken hikâyenin yazılıp basıldığı yıl olan 1834’te Çarlık Rusya’sında toprak köleliğinin resmi olarak kaldırılmasına daha 27 yıl olduğunu bilinmelidir. O yıllarda modern anlamda sosyal sınıflar henüz oluşmamıştır, tüm Avrasya coğrafyasında olduğu gibi merkezi devlet çok güçlüdür ve toprağa bağlı köylüler, toprak beyleri, zanaatkârlar ve işçiler dışında sayısal olarak bu kesimlere nispetle önemsiz görünse de toplum içinde devlet memurları çok önemli bir konumdadır.

İşte Rus edebiyatının altın ve gümüş döneminde resmî olarak orduda, hükûmette ve sarayda görev ve rütbeleri Büyük Pyotr tarafından 1722 yılında belirlenerek 14 sınıfa ayrılmış olan ve aynı zamanda soylu sayılan bu devlet memurlarının hikâyesi anlatılır çoğunlukla. XIX. yüzyılın başından itibaren kahramanları unvan ve rütbe sahibi devlet memurları olan yüzlerce eser yazılmıştır Rus yazarlar tarafından. XIX. yüzyılın başında dünyaya gelen Gogol’ün hikâyelerinde başlayıp aynı yüzyılın ikinci yarısında dünyaya gelen Çehov’un hikâyelerinde yaygın olarak rastladığımız küçük devlet memurlarının yaşadığı sıkıntılar çoğunlukla trajikomik bir dille aktarılmıştır.

Okur Bir Delinin Hatıra Defteri’nde insan psikolojisini etkileyen unsurların salt genetik ve bireysel olmadığının bilincine varır ve aynadaki o aklını yitirmiş adamın görüntüsünün arkasında toplumsal yapının aksaklıklarının gölgesini hisseder. Zaten eseri okuyan psikologlara ve psikiyatrlara göre de Gogol eserinde bir devlet memurunun deliliğini tarif etmeyi hedeflememiş, esas olarak toplumsal ortamın ahlaki ve manevi sefaletini anlatmıştır.

43 yıllık kısacık ömrünün sonuna doğru kendisi de akıl ve ruh sağlığını yitirmeye başlayan yazarımızın delilere yönelik ciddi bir ilgisi olduğu, eserini meydana getirmeden önce ruh ve sinir hastalıkları hastanelerini ziyaret ettiği ve bu alandaki doktorlarla görüştüğü de bilinmektedir.

GONCOURT ÖDÜLLÜ FRANSIZ YAZAR MATHIAS ÉNARD TÜRKİYE’YE GELİYOR

Institut français Türkiye, Türkiye’nin Goncourt Seçiminin ilanı vesilesiyle 2015 yılında Goncourt Ödülü’nü kazanan Fransız yazar Mathias Énard’ı ağırlayacak.

Boussole – Pusula adlı romanıyla 2015 yılında Goncourt Ödülü’ne layık görülen yazar, Institut français tarafından 17 – 18 Nisan’da Ankara’da ve 19 – 20 Nisan’da ise İstanbul’da düzenlenecek bir dizi konferans ve söyleşiye katılarak Türk okurları ile buluşacak ve Türkiye’nin Goncourt Seçimi jürisine başkanlık ederek sonuçları ilan edecek.

Mathias Énard, 17 Nisan tarihinde Türkiye’nin Goncourt Seçimini belirlemek üzere Ankara, Istanbul ve Izmir’den gelen üyelerden oluşan jüriye başkanlık ederek, Institut français Ankara’da düzenlenecek basına açık toplantıda Türkiye’nin Goncourt Seçimi’ni ilan edecek. Aynı günün akşamı Institut français Ankara’da düzenlenecek edebiyat söyleşisine Boussole – Pusula romanını Türkçe’ye kazandırarak Institut français 2021 Çeviri Ödülü’nü kazanan Ebru Erbaş ile birlikte katılacak olan Énard,18 Nisan tarihinde Hacettepe Üniversitesi’nde bir konferans verecek.

Yazar 19 ve 20 Nisan tarihlerinde ise İstanbul’da ilk ikisi Minoa Kitapçısı’nda yazar ve çevirmen Yiğit Bener eşliğinde, sonuncusu Galatasaray Üniversitesi’nde olmak üzere üç ayrı söyleşiye katılacak.

Etkinliklere katılım ücretsiz, kayıt zorunludur, kayıt olmak için: https://www.ifturquie.org/etkinlik-takvimi/  adresinden katılmak istediğiniz etkinliği seçerek kayıt olabilirsiniz.

Türkiye’nin Goncourt Seçimi

Institut français Türkiye’nin girişimi ile Türkiye, Goncourt Akademisi tarafından resmî olarak Türkiye’nin Goncourt Seçimi’ni düzenlemeye davet edildi. Türkiye bu şekilde, Uluslararası Goncourt Seçimi düzenleyen 37. ülke oldu.

Goncourt Ödülü’nün uluslararası ayağını oluşturan ülkelerin Goncourt seçimleri, o ülkede bulunan Institut français bünyesinde ve üniversitelerin Fransız Dili ve Edebiyatı, Mütercim tercümanlık ya da Fransızca öğretmenliği bölümlerinde Fransızca kitap kulüpleri yani jüriler oluşturularak her yıl Akademi Goncourt tarafından açıklanan kısa listede bulunan eserler okunuyor ve oylanıyor. Bu şekilde her ülke kendi Goncourt Ödülü’nü veriyor. Ödülü kazanan roman o ülkenin diline çeviriliyor. Türkiye’nin Goncourt Seçimi, Fransızca edebiyatın tanıtımı ve Institut français Türkiye’nin kitap politikası açısından önemli bir etkinlik haline gelecektir.

İTALYAN KÜLTÜR MERKEZİ’NDE GERÇEKLEŞEN “MARCO POLO ve ORTAÇAĞ’DA YENİ SINIRLAR FİKRİ” BAŞLIKLI  TARİH DERSİNE İSTANBULLULARDAN YOĞUN İLGİ!

İstanbul İtalyan Kültür Merkezi’nin, İtalyan Lisesi işbirliğiyle bu yıl Türkiye’de ilk kez düzenlenen ve İtalya’da olduğu gibi ülkemizde de çok ilgi gören Tarih Dersleri serisinin üçüncü etkinliği, “Marco Polo ve Ortaçağ’da Yeni Sınırlar Fikri” başlığıyla 3 Nisan Çarşamba akşamı gerçekleşti. Her yaştan araştırmacı, öğrenci ve tarih meraklılarının yoğun katılımıyla gerçekleşen etkinlikte; İtalya’da Ortaçağ Tarihi dersleri veren akademisyen Amedeo Feniello, Marco Polo’nun 700. ölüm yıl dönümünde, ünlü gezginin esir düştüğü bir hücrede kaleme aldığı seyahatnamesini odağına alarak o zamanlar bilinen dünyanın çok ötesinde bir yolculuğu yeniden yaşattı. İtalya’nın önemli yayınevlerinden Laterza tarafından hazırlanan Tarih Dersleri serisi, yaz dönemi dışında her ay, “Dünyanın Sınırları” ana başlığı altında uzman akademisyenlerin sunumlarıyla insanların tarih boyunca çizdiği sınırların masaya yatırıldığı konuşmalara ev sahipliği yapmaya devam edecek.

İtalya’da akademik ve bilimsel yayınlarıyla tanınan Laterza yayınevi tarafından hazırlanan Tarih Dersleri serisi, İtalyan Kültür Merkezi ve İtalyan Lisesi işbirliğinde bu yıl Türkiye’de ilk kez gerçekleştiriliyor. Tarih, hukuk, hümanizm üzerine önemli kitaplardan esinlenen ve İtalya’da yoğun ilgiyle karşılanan konferans dizisi, İtalya’dan sonra şimdi de İstanbul’da her yaştan araştırmacı, öğrenci ve tarih meraklılarını ağırlıyor. Toplam sekiz konferansın yer aldığı “Dünyanın Sınırları” başlıklı Tarih Dersleri serisi kapsamında yıl boyunca Beyoğlu’ndaki tarihi Casa d’Italia binasında yer alan İtalyan Kültür Merkezi’nin Tiyatro Salonu’nda yaz dönemi hariç her ay bir konuşma gerçekleşiyor. Mısır’dan Yunan ve Roma dönemlerine, Orta Çağ’dan çağdaş döneme kadar insanların çizdiği sınırların ele alındığı konuşmalara, Türkiye’den ve İtalya’dan uzman akademisyenler konuk oluyor. Katılımcılara geçmiş olaylar, kişilikler ve medeniyetler konusunda geniş bir perspektif sunmayı hedefleyen seri, tarihi derinlemesine anlama ve günümüz dünyasıyla yeniden bağlantı kurmayı amaçlayan güncel tarihsel analizlere dayanıyor. 2024’te 700. ölüm yıl dönümü olan Marco Polo gibi dünya ve İtalya tarihinde tanınmış figürlere de odaklanan seride temel olarak, sınır kavramının tarihsel ve kültürel olarak reddedildiği, farklı ve özgün yolları ele alınıyor.

Serinin üçüncü konuşmasını, 3 Nisan 2024 Çarşamba akşamı “Marco Polo ve Ortaçağ’da Yeni Sınırlar Fikri” başlığıyla, L’Aquila Üniversitesi Beşeri Bilimler Bölümü’nde Ortaçağ Tarihi dersleri veren akademisyen Amedeo Feniello gerçekleştirdi. Feniello konuşmasında, Marco Polo’nun küçücük bir alanda ortaya çıkardığı seyahatnamesi üzerinden, Ortaçağ’ın herhangi bir insanının hayal gücünün ötesinde; sonsuz ve neredeyse sınırsız bir uzayın ve o zamanlar bilinen dünyanın çok ötesinde yeniden yaşanan ve hayal edilen bir yolculuğun hikâyesini ele aldı.

Tüm konuşmaların ücretsiz olarak ve İtalyanca ve Türkçe simultane tercümeyle gerçekleştirildiği “Dünyanın Sınırları” başlıklı Tarih Dersleri’ne İstanbul İtalyan Kültür Merkezi’nin internetsitesi üzerinden kayıt yaptırılabilir.

AstraZeneca Türkiye Medikal Mükemmellik Müdürü Mehmet Şengün oldu

Mehmet Şengün AstraZeneca Türkiye’de Medikal Mükemmellik Müdürü görevine atandı.

AstraZeneca Türkiye’de Solunum, Aşı, İmmün Terapiler Grup Medikal Müdürü olarak görev yapan Mehmet Şengün, 1 Nisan 2024 tarihi itibarıyla Medikal Mükemmellik Müdürü görevine atandı. Şengün, yeni görevinde dış ve iç paydaşların bilimsel deneyiminde tüm tedavi alanlarında koçluk ve mentorluk yaparak mükemmelliği sağlamaya, süreçleri ve sistemleri optimize etmeye odaklanacak. Çalışma yöntemlerini iyileştirmeye yönelik alanları ve fırsatları belirleyerek medikalde mükemmelliğin geleceğini şekillendirmek için çapraz fonksiyonlarla da birlikte çalışacak olan Şengün, değişen sektör ihtiyaçlarına hızlı uyum sağlayabilecek çevik bir medikal departman yapısı oluşturulmasına liderlik edecek.

Lisans eğitimini Abant İzzet Baysal Üniversitesi Tıp Fakültesinde tamamlayan Mehmet Şengün, kariyerine T.C. Sağlık Bakanlığında hekim olarak başladı. Önce koruyucu sağlık hizmetleri alanında, sonrasında ise Bulaşıcı Hastalıklar Şube Müdürü olarak görev aldı. Kızılay bünyesindeki Kan Merkezi Müdürlüğünün ardından Abbvie’de Bölgesel Medikal Yönetici pozisyonunda görev yaptı. 2015 yılında onkoloji tedavi alanında Bölgesel Medikal Yönetici olarak AstraZeneca’ya katıldı. Kıdemli Medikal Yönetici/Medikal Mükemmellik Proje Lideri görevlerinin ardından 2020 yılından itibaren solunum ve yerleşik ürünlerden sorumlu Grup Medikal Müdür görevini yürüttü. Aşı ve immün terapiler medikal ekibinin kurulmasını sağlayan Şengün, yeni görevine atanmadan önce en son Solunum, Aşı ve İmmün Terapilerden Sorumlu Grup Medikal Müdür olarak görev yapıyordu.

EGİAD BAHAR FESTİVALİ

Ege Genç İş İnsanları Derneği’nin (EGİAD), sosyal sorumluluk projesi kapsamında geliri, EGİAD Ortaokulu Spor Salonu’na aktarılmak üzere Swiss Otel Büyük Efes İzmir’de düzenlediği Bahar Festivali renkli görüntülere sahne oldu. Son yerel seçimlerde Konak Belediye Başkanı seçilen Nilüfer Çınarlı Mutlu’nun da ziyaret ettiği, Türk tasarımcıların ürünlerinin satışa sunulduğu organizasyonda 60 stant yer aldı. Girişin herkese açık ve ücretsiz olduğu etkinlikte, oyuncu ve sunucu Ceyda Düvenci de sevenleriyle özel söyleşide biraraya geldi.

3 Nisan Çarşamba günü 11.00’de stantların açılması ile başlayan EGİAD Bahar Festivali’nde ilk olarak “Rinoplastik” başlığıyla Kulak Burun Boğaz Uzmanı Dr. Ahmet Berber katılımcılarla biraraya geldi. Daha sonra “Gülüş Tasarımı” ile Diş Hekimi Ecren Çolak, Milli Yüzücü Bengisu Avcı ve SIDREX ile söyleşiler devam etti.

EGİAD Başkan Vekili Kaan Özhelvacı’nın teşekkür konuşması ile devam eden etkinlikte, tüm katılımcılara destekleri için teşekkür edildi. EGİAD Başkan Vekili Kaan Özhelvacı, etkinlik ile doğanın uyanışını, yenilenmeyi ve bereketi kutladıklarını belirterek, “Baharın gelişiyle birlikte doğanın canlanışını, umudun yeşermesini ve yeni başlangıçların müjdesini taşıyan bir festivali için buradayız. Bahar, yenilenme ve büyüme ile dolu bir mevsimdir. Yeni başlangıçlar ve umut dolu bir gelecek sunar. Bu festival bizler için hem baharı hem de birlikte olmanın, paylaşmanın ve önemini temsil ediyor” dedi.

Özhelvacı, ekonomik ve sosyal yaşamın tüm alanlarında sürdürülebilir ve üstün değer yaratan lider sivil toplum kuruluşu olmak vizyonu ile hareket eden EGİAD’ın, sosyal sorumluluk bilinci ve paydaşların katkıları ile Türkiye’nin toplumsal rekabet gücünü arttırmak için çaba gösterdiğini hatırlatarak, EGİAD olarak 2004 yılında yapılarak Millî Eğitim Bakanlığı’na bağışlanan okula Derneğin hala destek olduğunu belirtti. Kodlama Eğitimleri, 3D (3 boyutlu tasarım) Modelleme, Cep Telefonu Yazılım Eğitim, Tübitak 4006 Proje Çalışmaları ile bugüne kadar başarılı çalışmalarıyla adından söz ettiren okulun her zaman arkasında olduklarını kaydeden Özhelvacı, “EGİAD Ortaokulu Voleybol Takımı, son yıllarda müsabakalarda, spor salonu olmamasına rağmen elde ettikleri başarı ve özverili çalışmalarıyla göğsümüzü kabarttı. Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında bu gençlerimize destek olmak istedik.” dedi. Spora ve sporcuya desteklerinin her daim olduğunu vurgulayan Özhelvacı, “Okulumuzun voleybol takımı iki senedir derecelerle bizleri onurlandırmaktalar. Bir gün bu takımımızda yetişen gençlerimizin uluslararası büyük başarılarıyla gururlanacağımıza inanıyoruz. Yüce Atamızın söylediği gibi “Açık ve kesin olarak söyleyeyim ki sporda başarılı olmak için bedensel dayanıklılık kazanmak kadar, halkın sporun içeriğini ve değerini anlamış olması, içtenlikle sevmesi ve ulusal bir görev olarak görmesi gerekmektedir.” Sporu içtenlikle sevmeli ve desteklemeliyiz” diye konuştu. Çocuklarımız için bir bahar gününde şenlik havasında bir EGİAD Bahar Festivali düzenleyerek hem moral vermek istedik hem de bir fayda yaratmayı amaçladık diyen Özhelvacı, konuşmasının sonunda sponsorluk destekleri, stand katılımcılığı, konuşmacı olarak katkıda bulunanlara, festival komisyonuna ve desteğini esirgemeyen Swiss Otel Büyük Efes İzmir’e teşekkür etti.

Özhelvacı, “EGİAD Ortaokulu Spor Salonu’nu 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı’mıza yetiştirmek istiyoruz. Bu spor salonunun tamamlanması için, bu EGİAD Bahar Festivali’nden elde ettiğimizin gelirin tamamının bu salonun yapımına ayıracağız. EGİAD Bahar Festivali’ne katılanlara teşekkür ediyoruz. Çok önemli bir projeye katkı vermiş oldular” dedi.

Özhelvacı’nın konuşmasının ardından oyuncu ve sunucu Ceyda Düvenci’ye teşekkür çiçeği takdim etti. Bir buçuk saat sahnede kalan Oyuncu ve Sunucu Ceyda Düvenci katılımcıların sorularını yanıtladı. Düvenci konuşmasına, “Yapacağınız bağışlar çocuklarımızın daha zinde, daha güçlü daha çok Atatürkçü olmalarını sağlayacak. O yüzden çok kıymetli bir etkinlik. İzmir’e sessiz bir düşkünlüğüm var. İzmir başka bir aşk, vizyonuyla insanların ışıl ışıl olmasıyla enerjisi yüksek bir şehir” dedi. Düvenci konuşması sonrası tek tek standları gezdi.

Daha sonra sırasıyla Monolife Otel, Diyetisyen Berna Çoban “Healt Design Office”, Esra Büyükköşker ”Prohelpers Özel Sağlık ve Danışmanlık” başlıklarıyla söyleşide bulundular. Ardından, Fenerbahçe, Beşiktaş, Galatasaray, Göztepe A Takım, Göztepe Voleybol Takımı, Karşıyaka Basketbol, Altay, Trabzon kulüplerinin imzalı formalar satışa sunuldu. Karşıyaka Kadın Voleybol Takımı ile Söyleşi ile devam eden etkinlik, EGİAD Bahar Buluşması kokteyli ile son buldu. DJ. Faruk Balkan’ın da yer aldığı etkinliğin sunuculuğunu ise, Mehmet Necati Şentürk gerçekleştirdi.

2024 YILININ ÖDÜLLERİ “CUMHURİYETİN 100. YILI VE ATATÜRK” TEMASINDA VERİLDİ

Kadir Has Üniversitesi tarafından, üniversitenin kurucusu ve hayırsever iş insanı merhum Kadir Has’ın ismini yaşatmak ve tüm hayatı boyunca bilime, insanlığa ve eğitime verdiği hizmetleri taçlandırmak için 2003 yılından beri verilen Kadir Has Ödülleri, bu yıl 22 Mart Cuma günü düzenlenen bir törenle sahiplerine takdim edildi.

19. Kadir Has Ödülleri’nde “Dünyada ve Türkiye Cumhuriyet Tarihi ve Oluşumu” alanlarında kapsamlı araştırmalara imza atan ve bu alandaki araştırmalara katkı sağlayan bilim insanlarımıza “Üstün Başarı” ve “Gelecek Vadeden Bilim İnsanı” ödülleri verildi.

Ülkemizin ulusal ve uluslararası düzeyde önemli başarılara imza atan değerli bilim insanlarını ve toplumun gelişimine katkıda bulunan kurumlarını kamuoyuyla tanıştırmayı amaçlayan Kadir Has Ödülleri’nin töreni bu yıl 22 Mart 2024, Cuma günü gerçekleştirildi. Kadir Has Üniversitesi’nin kurucusu ve ülkemizin güzide hayırseverlerinden Kadir Has’ın vefatının 17. yıl dönümünde, üniversitenin Cibali’deki merkez kampüsünde düzenlenen anma programı kapsamında 19. Kadir Has Ödülleri sahiplerini buldu.

2024 yılının ödül verilecek çalışma alanı; Cumhuriyetimizin oluşumu ve şekillenmesi; ekonomik, sosyal ve kültürel tarihi gelişimine istinaden “Cumhuriyetin 100. Yılı ve Atatürk” olarak seçildi ve önemli başarılara imza atarak bu alandaki araştırmalara katkı sağlayan bilim insanlarımıza “Üstün Başarı” ve “Gelecek Vadeden Bilim İnsanı” ödülleri takdim edildi.

19. Kadir Has Ödülleri Değerlendirme Kurulu’nda şu isimler yer aldı:

Prof. Dr. Ali Çarkoğlu (Koç Üniversitesi), Prof. Dr. Sevtap Demirci (Boğaziçi Üniversitesi), Prof. Dr. Sondan Durukanoğlu Feyiz (Kadir Has Üniversitesi), Prof. Dr. Asım Karaömerlioğlu (Boğaziçi Üniversitesi), Prof. Dr. Fuat Keyman (Sabancı Üniversitesi)

19. Kadir Has Ödülleri’nde “Üstün Başarı Ödülü”, Prof. Dr. Reşat Kasaba’ya verildi. Osmanlı İmparatorluğu ve Türkiye Cumhuriyeti’nin sosyal ve iktisadi tarihi, Dünyada ve Türkiye’de kentsel/kırsal bölge ayrışımının gelişmesini ve bu ayrışımın siyasi sonuçlarını inceleyip, tarihsel sosyoloji disiplini ve Türkiye’ye yansıması üzerine sunduğu kapsamlı ve değerli akademik çalışmalarının yanı sıra, eğitimdeki üstün başarısı ve özgün katkıları nedeniyle University of Washington öğretim üyesi Prof. Dr. Reşat Kasaba’ya takdim edilmiştir.

Reşat Kasaba, Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nin Ekonomi-İstatistik bölümünden mezun olduktan sonra yüksek lisans eğitimini Amerika Birleşik Devletleri’nde tamamlamış, doktorasını sosyoloji dalında New York Eyalet Üniversite’sinden almıştır. 1985’ten beri Washington Üniversitesi’nin Henry M. Jackson Uluslararası İlişkiler Okulu’nda profesör olarak görev yapan Reşat Kasaba, 2000-2010 yıllarında aynı okulun yöneticiliğini de üstlenmiştir. Profesör Kasaba aynı zamanda Yakın ve Orta Doğu Çalışmaları Doktora Programının yöneticisi olarak çalışmaktadır.

Osmanlı İmparatorluğu ve modern Türkiye konularında araştırma yapan Reşat Kasaba’nın yazdığı ve derlediği yedi kitabı ve 40’tan fazla makalesi bulunmaktadır. Bu çalışmaların ilk bölümü 19. Yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu ile Avrupa arasındaki ticaretin İzmir ve çevresindeki toplumsal ve siyasal dengeleri nasıl değiştirdiğini inceler. Profesör Kasaba çalışmalarının ikinci bölümünde modern Türkiye’ye odaklanarak ideoloji ve kimlik konularına eğildi. Bu çalışmalar Türkiye’nin modernleşme projesinin yeniden düşünülmesi başlığı altında toplanır. Üçüncü olarak İmparatorluk ve göç ilişkilerini ele alan Profesör Kasaba, konar-göçer aşiret topluluklarının Osmanlı İmparatorluğu’nda oynadıkları önemli rolü araştırdı. Bu çalışmaların önemli bir boyutu bu tip toplulukların gittikçe merkezileşen Osmanlı devletine karşı tepkileri ve bu ilişkinin nasıl geliştiği oldu. Profesör Kasaba’nın en yeni araştırması Türkiye’de şehir/kırsal kesim ayırımının nasıl ortaya çıktığı ve bu ayrımının günümüze uzanmasını ve siyasi yankılarını inceliyor. Profesör Kasaba’nın araştırmaları ABD’nin önde gelen kurumları tarafından desteklendi. Reşat Kasaba Türk Bilimler Akademisi’nin üyesidir.

GELECEK VADEDEN BİLİM İNSANI ÖDÜLÜ

19. Kadir Has Ödülleri’nde “Gelecek Vadeden Bilim İnsanı Ödülü” ise Dr. Banu Turnaoğlu Açan’a verildi. Dr. Turnaoğlu, Siyaset teorisi, global düşünce tarihi, uluslararası ilişkiler ve Osmanlı siyasi düşüncesinin kesişimi kapsamında, Türk Cumhuriyetçiliğinin oluşumu ve şekillenmesi hakkında yapmış olduğu özgün ve çarpıcı çalışmaları nedeniyle 2024 yılı “Gelecek Vadeden Bilim İnsanı Ödülü”nün sahibi oldu.

Dr. Banu Turnaoğlu Açan, Sabancı Üniversitesi Sosyal Bilimler Fakültesi’nde Siyaset Teorisi alanında öğretim üyesidir. 2021-2023 yılları arasında aynı kurumda, TÜBİTAK’ın 2236 Uluslararası Deneyimli Araştırmacı Dolaşım Programında (Co-Funded Brain Circulation Scheme2) araştırmacı olarak görev yapmıştır. Sabancı Üniversitesi’ne katılmadan önce, doktora derecesini aldığı Cambridge Üniversitesi Siyaset ve Uluslararası Çalışmalar Bölümü’nde öğretim üyesi ve doktora sonrası araştırmacı (2017-2021) pozisyonlarında bulunmuştur. Türkiye’de Cumhuriyetçiliğin gelişimi üzerine yazdığı doktora tezi, 2016 Sir Ernest Barker Siyaset Teorisi Alanında En İyi Tez Ödülü’ne layık görülmüştür. Oxford Üniversitesi’nden Siyaset Kuramı alanında yüksek lisans derecesine ve Koç Üniversitesi’nden Uluslararası İlişkiler ve Tarih (çift anadal) lisans derecesine sahiptir.

Bir siyasi düşünce tarihçisi olarak temel araştırma alanları; cumhuriyetçilik, anayasacılık ve emperyalizmdir. The Formation of Turkish Republicanism (Cumhuriyetçiliğin Türkiye’de Gelişimi, Princeton University Press, 2017) kitabını yazmıştır. Makaleleri Global Intellectual History, Max Weber Studies, History of Political Thought, Modern Intellectual History ve Middle Eastern Studies gibi önde gelen uluslararası dergilerde yayımlanmıştır. “Republicanism in Turkey: Visions, Dreams and Cultivation of a Political Reality” (“Türkiye’de Cumhuriyetçilik: Vizyonlar, Hayaller ve Politik Gerçekçiliğin Gelişimi”) başlıklı makalesi, 2023 Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma ödülüne layık görülmüştür. Şark Meselesi ve Ahmet Rıza’nın pozitivizmini inceleyen iki kitap projesi üzerine çalışmalarını sürdürmektedir. Editörlüğünü yaptığı Global Constitutionalism (Küresel Anayasacılık) başlıklı kitabı, 2025 yılında Cambridge University Press tarafından basılacaktır.

“CUMHURİYET BU TOPRAKLARDA BİR YÖNETİM BİÇİMİNDEN ZİYADE BİR YAŞAM BİÇİMİ OLARAK ANLAM BULMUŞTUR”

Prof. Dr. Reşat Kasaba ve Dr. Banu Turnaoğlu Açan’a ödüllerinin takdim edildiği törende Kadir Has Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Nuri Has, Kadir Has Vakfı Başkanı Can Has ve Kadir Has Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Sondan Durukanoğlu Feyiz birer konuşma yaptı.

Mütevelli Heyeti Başkanı Nuri Has, konuşmasında, “Yetkin akademisyenlerimizin özverili çalışmaları sayesinde bir araştırma üniversitesi olmak için gerekli en temel şartı sağlamış durumdayız. 2023 yılında öğretim üyelerimizin yürüttüğü aktif araştırma proje sayısı toplamda 133 oldu. Dünyanın önde gelen bilimsel ve akademik literatür data tabanlarından biri olan Scopus verilerine göre, 2023 yılı sonunda toplam yayın sayımızı 348’e çıkardık. Böylece, öğretim üyesi başına düşen yayın sayısı 2,2’ye yükseldi. Emeği geçen tüm akademisyenlerimizi tebrik ediyor, başarılarının devamını diliyorum.” diyerek konuşmasını sonlandırdı.

Kadir Has Vakfı Başkanı Can Has ise Kadir Has Üniversitesi’nin kuruluş misyonuna değinerek; “Misyonu; “uluslararası standartlarda eğitim, araştırma, kültürel ve sosyal hizmetler sağlayarak, öğrencilere özgür düşünme, eleştirel bakış ve liderlik vasıfları kazandırmak” olan Üniversitemiz, yıllar içinde Türkiye’nin saygın yüksek öğrenim kurumlarından biri oldu. Öğrencilere yüksek kalitede eğitim sağlamanın yanı sıra, bilimsel araştırma ve akademik yayınlar yaparak bir araştırma üniversitesi olma iddiasını güçlendirdi. Bu yıl, Horizon 2020 / Horizon Europe kapsamında yurt dışı fonlarını Türkiye’ye getiren 200’den fazla üniversite içinde 9. Sıraya yükseldi. Kadir Has Üniversitesi’nin Türkiye’ye getirdiği fon miktarı 3.19 Milyon Euro’ya ulaştı. Üniversitemiz ayrıca QS 2024 Avrupa Üniversite sıralamalarında, Avrupa’daki 42 farklı ülkenin üniversiteleri arasında 551- 600 kategorisinde yer aldı. Batı Asya Bölgesi’ndeki üniversiteler arasında ise yine dikkate değer bir başarıya imza atarak 45. Sıraya yerleşti. 2007 yılının 22 Mart günü, bu binada öğrencilerle buluşup eve döndükten birkaç saat sonra kaybettiğimiz Merhum Kadir Has yaşasaydı eminim bu başarılarla gurur duyardı.” diyerek sözlerini sonlandırdı.

Kadir Has Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Sondan Durukanoğlu Feyiz konuşmasında, “Üniversite eğitimi tüm öğrencilerin gerçek bir paydaş olabileceği araştırma ekosistemi ile beslenmediği sürece bu dönüşümde yollarını bulabilecek mezunlar yetiştirmek imkansız olacaktır. Kadir Has Üniversitesi 5 yıl gibi kısa bir sürede akademisyenlerimizin ve süreçleri destekleyen idari kadrolarımızın özverili çalışmaları ile ülkemizin sayılı araştırma üniversiteleri arasına girmeyi başarmıştır. Üniversitemiz yaratılan bu ekosistem ile bu dönüşümün insan onuruna yaraşır bir şekilde gerçeklemesini sağlayacak politikaların üretilmesine katkı sunacaktır.”

“2023 yılı, bu toprakların insanları için çok özel bir yıl oldu. Cumhuriyetimizin kuruluşunun yüzüncü yılını hep birlikte büyük bir coşkuyla kutladık. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde kurulan Cumhuriyet bu topraklarda bir yönetim biçiminden ziyade bir yaşam bicimi olarak anlam bulmuştur. Cumhuriyetle birlikte oluşturduğumuz temel değerleri, şartlar ne kadar zor olursa olsun korumak, karşılaşılacak toplumsal sorunlarla aklın ve bilimin ışığında mücadele ederek bu değerleri gelecek nesillere aktarmak, bu değerler temelinde değişen yaşam biçimlerine uygun politikalar geliştirmek hepimizin görevi.” diyerek konuşmasını sonlandırdı.

19. KADİR HAS ÖDÜLLERİ DEĞERLENDİRME KURULU (*)

Prof. Dr. Ali Çarkoğlu (Koç Üniversitesi)

Prof. Dr. Sevtap Demirci (Boğaziçi Üniversitesi)

Prof. Dr. Sondan Durukanoğlu Feyiz (Kadir Has Üniversitesi)

Prof. Dr. Asım Karaömerlioğlu (Boğaziçi Üniversitesi)

Prof. Dr. Fuat Keyman (Sabancı Üniversitesi)

SABANCI ÜNİVERSİTESİ’NDE SAKURA FESTİVALİ İLE JAPONYA RÜZGARI ESTİ

Sabancı Üniversitesi, Türkiye ile Japonya arasındaki diplomatik ilişkilerin 100’üncü yılında “Sakura Festivali”ne ev sahipliği yaptı. 2 bine yakın Sakura ağacının yer aldığı, bu anlamda Türkiye’nin en büyük Sakura popülasyonuna sahip olan Sabancı Üniversitesi’nde ilk kez düzenlenen Sakura Festivali, Japon kültürünü yakından tanıtırken, geleneksel Türk-Japon dostluğunu da sağlamlaştırdı.

Sabancı Üniversitesi, Japonya’dan sonra ülke dışında ilk kez düzenlenen “Sakura Festivali” ile tarihi günlerinden birini yaşadı. Kampüs alanında bulunan iki bine yakın Sakura ağacının çiçekleriyle oluşan renk harmonisinin eşsiz görüntüler sunduğu festivalde, binlerce öğrenci ve davetli Japon kültürünü yakından tanıma olanağı elde etti. Türk-Japon ilişkilerinin başlamasının 100’üncü yılına ithaf edilen festival, tüm gün ve gece boyunca sürdü. Türkiye’nin en büyük Sakura ağacı popülasyonuna sahip olan Sabancı Üniversitesi kampüsünde düzenlenen festivale Sabancı Üniversitesi Kurucu Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı, Japonya’nın Türkiye Büyükelçisi Katsumata Takahiko, Sabancı Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yusuf Leblebici, Sabancı Üniversitesi Genel Sekreteri Ali Çalışkan ile Güler Sabancı’nın iş ve akademik dünyadan dostları ve çok sayıda seçkin konuk katıldı.

Festivale katılan konuklar arasında Japonya Başkonsolosu Kasahara Kenichi, Mitsubishi Genel Müdürü Yasunori Sakamoto, Toyota Ceo’su Ali Haydar Bozkurt, Bolez Tavuk Yönetim Kurulu Başkanı Athisiko Chikuhama, Itochu Genel Müdürü Takashi Kisimoto, Bridgestone Japonya Temsilci Yonetici Tomio Fukuzimi, Marubeni Genel Müdürü Shigeru Yamaguchi de yer aldı.

Japon kültüründe yeniden doğuşu simgeleyen Sakura ağaçlarının çiçekleriyle süslendiği festival “Geleceğe Söz Ver” Burs Programı kapsamında Sabancı Üniversitesi’nde eğitim gören başarılı ve ihtiyaç sahibi gençlere başarılarını sürdürme konusunda destek sağlayacak bir kaynak da yaratmış oldu.

Güler Sabancı; “Sakura Festivali, Türkiye ve Japonya ilişkilerinin 100’üncü yılını kutlamak için harika bir fırsat oldu”

Sabancı Üniversitesi kampüsündeki Sakura Festivali’nde Türk ve Japon davetliler, çalışanlar ile öğrencilere hitaben bir konuşma yapan Sabancı Üniversitesi Kurucu Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı Sakura ağaçlarını yetiştirmeye tutkuyla bağlı olduklarını söyleyerek “

Türkiye ve Japonya arası ilişkilerimiz her zaman iyi oldu. Sabancı olarak biz de Japon şirketleriyle son derece güvenilir ortaklıklara sahip olmanın ayrıcalığını yaşadık, onur duyduk. Bugün ortaklıklarımız oldukça başarılı çünkü bu şirketlerle aynı değerleri paylaşıyoruz ve işbirliklerimiz uzun yıllara dayanan güvene dayanıyor. Artık yılları saymıyoruz ve bugün burada, Japonya-Türkiye ilişkilerinin 100’üncü yıl dönümünü kutluyoruz.

Sakuralar, Japon kültürünün önemli bir detayı. Her şey uzun yıllardır birlikte çalıştığımız ve inanılmaz bir ortak olan Komatsu ile başladı, bize Sakura ağaçlarını getirdiler. Öğrencilerimiz de artık her yıl Sakuraları keyifle deneyimliyor ve tadını çıkarıyorlar. Sakura Festivalimiz için bize katılan herkese teşekkür etmek istiyorum. Bu festivalin Türkiye Japonya arasındaki diplomatik ilişkilerin 100’üncü yılını kutlamanın güzel bir yolu olduğunu düşünüyorum.” dedi.

Japonya’nın Türkiye Büyükelçisi Katsumata Takahiko da Sakura’nın derinlikli Türk-Japon ilişkisinin bir sembolü olduğuna işaret ederek şunları söyledi; “Sakura ve lale çok sembolik ulusal çiçeklerdir. Binlerce Sakura’yı, İstanbul’un güzel ikliminde yetiştirmek çok zor bir iştir. Ama bu özel kampüs alanında yetiştiğini görmek harika bir duygu. Japonya’da da Nisan’ın birinci veya ikinci haftası bu ağaçlar çiçek açar. Burada da, Japonya’daki parklarda yaşadığım o hissi yeniden yaşadım. Sakura ağaçları iki ülke arasındaki dostane hikayenin başlaması için yeni bir sayfa açtı. Japonya ve Türkiye ekonomik ilişkileri açısından Sabancı Holding’in 1980 yılında başlattığı iş birliği ile çeşitli Japon şirketleri ile ortak güven kuruldu. Bu dostluk Japon şirketlerinin Türkiye’ye yatırım yapmasına ve teşvik edilmesine önemli katkılarda bulundu. Japonya ve Türkiye ilişkilerinin geliştirilmesi için uzun yıllardır gösterdiği başarılardan dolayı Sayın Güler Sabancı’yı kutluyorum. Türkiye ve Japonya arasındaki diplomatik ilişkilerin 100’üncü yıl dönümünde böyle bir etkinliğe imza attığınız için minnettarım. Müsaade ederseniz Türkiye benim ikinci memleketim diyorum”.

“Prof.Dr.Yusuf Leblebici; 7 farklı Sakura ağacımız var”

Sakura Festivali’nin gala gecesinde bir konuşma yapan Sabancı Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yusuf Leblebici de Amerika Birleşik Devletleri’nin başkenti Washington’da 3 bin 700 Sakura ağacının olduğunu buna kıyasla 1962 ağacın da Sabancı Üniversitesi kampüsünde yer aldığını belirterek şunları söyledi; “Kampüsümüzde 7 farklı Sakura türüne ev sahipliği yapmaktan gurur duyuyoruz. Bu etkinliğe adını veren Sakura ağaçları 2007 yılında Komatsu Grubu tarafından Sabancı Üniversitesi’ne bağışlandı. Bu küçücük ağaçlar 2008-2009 yılında ilk defa çiçek verip sepildi ve her sene biraz daha büyüyerek bugüne ulaştılar. Bugün kampüsümüzde hepiniz Sabancı Üniversitesi’nin bu muhteşem Sakura ağaçlarının ihtişamını gördünüz. Bu güzel günde bizimle birlikte olduğunuz için çok teşekkür ediyoruz.”

“Japon kültürü başroldeydi”

Sabancı Üniversitesi’nde düzenlenen Sakura Festivali, Japonların geleneksel “çay seremonisi” ile başladı. Ardından, animasyonun en büyük ustalarından biri kabul edilen Hayao Miyazaki’nin on yıl aradan sonra sinemaya muhteşem dönüş yaptığı ve 96. Akademi Ödüllerinde En İyi Animasyon Oscar’ını alan “Çocuk ve Balıkçıl” (The Boy and The Heron) filminin gösterimi izlendi. Gün içinde kampüs bünyesinde düzenlenen Koku/Esans Deneyimi, Origami Atölyesi, Sushi Workshop, Şadoo (Japon Kaligrafisi) Atölyesi ve İkebana (Japon Çiçek Aranjmanı) Atölyesi etkinlikleri ile Kendo/Japon Kılıç Sanatı Gösterisi izleyenleri büyüledi. Program kapsamında ayrıca; Yugetsu Akasaka Konseri, DJ Kunio Teramoto ve DJ SALAM Performansı ile Kufuki Konseri festivale katılanlara müzikle dolu anlar yaşattı.

“Gala gecesinde Japonya ve Türkiye esintisi”

Türkiye ile Japonya arasındaki diplomatik ilişkilerin 100’üncü yılında bir ilke imza atan Sabancı Üniversitesi’nin düzenlediği Sakura Festivali’nin gece programı ise Sabancı Gösteri Merkezi’nde düzenlendi. Yine çok sayıda davetlinin katıldığı “Gala Gecesi’nde” Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı ile Sabancı Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yusuf Leblebici konuklarıyla yakından ilgilendi.

“Sakura Festivali Gala Etkinliği”nde sahneye ilk olarak ünlü Japon grup “WA League” çıktı. Grup, geleneksel Japon kültürünün izlerini taşıyan çok özel bir performans gerçekleştirdi. Grubun ardından sahne, yeni neslin en önemli seslerinden, söz yazarı ve besteci Cem Adrian’ın oldu.

ŞEHİRDE YAZIN MÜJDECİSİ KÜÇÜKÇİFTLİK BAHÇE KONSERLERİ BAŞLIYOR!

KüçükÇiftlikPark’ın yeşil yüzü KüçükÇiftlik Bahçe’de, yazı müjdeleyen bahçe konserleri başlıyor! İstanbulluların, şehrin merkezinde ancak gürültüsünden uzakta, çimenlerin üstünde sevdikleriyle birlikte müziğin tadını çıkardığı konserlerin ilk konuğu, 24 Mayıs’ta alternatif sahnenin parlayan isimlerinden Kardelen, huzur veren sesi ve şarkılarıyla Şenceylik ve alternatif müziğin genç yıldızlarından Melis Karaduman olacak. 29 Mayıs’ta KüçükÇiftlik Bahçe sahnesinden, özgür müziğin sıradışı grubu Gevende ve öncesinde alternatifrock’ın köklü gruplarından Peyk ile rock müziğin enerjisi yükselecek. KüçükÇiftlik Bahçe konserleri, 14 Haziran’da ise alternatif müziğin eğlenceli ismi Paptircem ve sesiyle dikkat çeken genç müzisyen Ayça Özefe ile devam edecek. URU organizasyonuyla KüçükÇiftlik Bahçe’de gerçekleşecek konserlerin biletleri Biletix’te ve KüçükÇiftlik Park gişesinde!

Yaz aylarının şehrin merkezindeki vazgeçilmez ortamı KüçükÇiftlik Bahçe’nin, her zevke hitap eden konserleri 2024 sezonunda 24 Mayıs Cuma akşamı Kardelen, Şenceylik ve Melis Karaduman ile başlayacak. R&B ve alternatif müzik dünyasının genç yıldızı Kardelen, geçtiğimiz ay yayımlanan, R&B, oryantal ve pop melodilerini harmanladığı ve çıkış şarkısı Nerede’ye Mabel Matiz’le birlikte imza attığı ilk albümü Habibi’yle beğeni topluyor. 2013’ten beri sözü ve müziği kendisine ait şarkıları ve huzur veren sesiyle dinleyicileri renkli bir melankoliye davet eden Şenceylik, namı diğer Eda Sena Şenceylan, özgün hikâye anlatıcılığı ve güçlü vokaliyle oluşturduğu dinleyici kitlesiyle öne çıkan bağımsız kadın sanatçılar arasında yer alıyor. Güçlü sesi ve müziğinin yanı sıra özgün görsel dünyasıyla öne çıkan Melis Karaduman ise, cover çalışmalarıyla dikkat çektiği müzik dünyasındaki yolculuğuna, sözü ve müziği kendisine ait şarkılarla devam ediyor.

KüçükÇiftlik Bahçe sahnesinde 29 Mayıs Çarşamba akşamı Gevende ve Peyk grupları İstanbullu dinleyicilerle buluşacak. Psikedelik folk ve caz rock tınılarıyla müziğin sınırlarını zorlayan Gevende, ilk albümü Ev’i 2006 yılında piyasaya sürdüğünden bu yana, medrese, mausoleum, kilise, şapel gibi çok farklı mekânda sergiledikleri sıradışı performanslarla alternatif müzik dünyasının önemli grupları arasına adını yazdırdı. Hayata ve sisteme karşı takındıkları tavrı pratiğe de döktükleri şarkılarıyla Türkiye’nin en köklü alternatif rock grupları arasında yer alan Peyk ise hem eski hem yeni dinleyicilerini coşkusuna katarak müzikal yolculuğuna başarıyla devam ediyor.

14 Haziran Cuma akşamı ise KüçükÇiftlik Bahçe sahnesi Paptircem ve Ayça Özefe’yi ağırlayacak. Padişahım şarkısıyla hem müzik listelerine hem de sosyal medyaya damga vuran, Büyüklere Ninniler isimli ilk albümünü ise geçtiğimiz ay çıkaran Paptircem, alternatif müzik dünyasının en renkli ve eğlenceli isimleri arasında yer alıyor. Yaptığı cover’larla beğeni toplayan, sesi ve yorumuyla dikkat çeken Ayça Özefe ise, Derdim, Yıkılmam Asla, Girdap gibi teklilerini dinleyicileriyle buluşturmaya devam ediyor.

URU organizasyonuyla KüçükÇiftlik Bahçe’de gerçekleşecek konserlerin biletleri Biletix’te ve KüçükÇiftlik Park gişesinde!

CHUCK PALAHNIUK’İN TÜYLER ÜRPERTEN,CÜRETKÂR ROMANI ÇIĞLIK, DÜŞBAZ KİTAPLAR’DAN ÇIKTI!

Yeraltı edebiyatının güçlü kalemi ve Dövüş Kulübü’nün yazarı Chuck Palahniuk’in aynı anda hem tüyler ürperten hem de sürükleyici romanı Çığlık, Düşbaz Kitaplar etiketiyle okurlarla buluştu! Çığlık, yıllardır kayıp olan kızını arayan bir babanın hikâyesi üzerinden Hollywood dünyasının çarpıcı renklerinin ardındaki karanlığı gözler önüne seriyor. Acının metalaştırılması ve sanatın tehlikeli gücü üzerine acımasız, bir o kadar rahatsız edici bir yansıma olan Çığlık, Palahniuk’in edebi gücünün zirvesinde olduğu, şimdiye kadarki en gerilim dolu, en cüretkâr ve türe meydan okuyan eseri…

Ayrıntı Yayınları’nın, dünyanın farklı köşelerindeki yeni hikâyeleri ve düşünceleri keşfe çıkan renkli markası Düşbaz Kitaplar, Bunu Bi’ Düşün ve Miras’ın ardından, yeraltı edebiyatının en önemli isimlerinden Chuck Palahniuk’in çarpıcı romanı Çığlık’ı da okurlarla buluşturdu.

Yıllardır kayıp olan kızı Lucy’yi arayan Gates Foster… Kusursuz çığlığı elde etmeye çabalayan Mitzi…Hollywood filmlerindeki çığlık efektlerinin arkasında saklı olan sır…

Gates Foster, kızı Lucy’yi on yedi yıl önce kaybetmiş olsa da onu aramaktan bir an olsun vazgeçmez. Yıllardır içinde sakladığı umudunda haklı çıkar ve yeni bir gelişmeyle yıllardır görmediği kızına dair ilk ize rastlar. Onu korkunç gerçekle buluşturacak bir iz.

Mitzi Ives, Hollywood filmlerinin özgünlüğünü sağlayan önemli ses efektlerini yaratan Foley sanatçıları arasında kendine önemli bir yer edinmiştir. Kendisinden önce bu işiyapan babasıyla aynı gizli teknikleri kullanarak şiddet ve korku sesleri konusunda sektörün önde gelen uzmanlarından birine dönüşmüştür. Tüyler ürpertici çığlıkların yaratıcısıdır.

Foster ve Mitzi, çok geçmeden kendilerini Hollywood’un göz alıcı renklerinin altında karanlıkta gizlenen şiddeti ortaya çıkarmakla tehdit eden bir çarpışma rotasında bulurlar.

ERSAY ÜNER ‘TAVERNA’YI GERİ GETİRİYOR 

Birçok pop hitinin yaratıcısı Ersay Üner yorumculuktaki iddiasını da ikinci albümü ‘Taverna’ ile sürdürüyor. Üner bu albümde bir dönemin popüler Taverna şarkılarını yepyeni düzenlemeleriyle günümüze taşıyor…

Pop müziğin dillere marş olan birçok hitini yaratan Ersay Üner yorumculuk alanında da başarısını yayınladığı şarkılarla ispat etmişti. Ersay Üner daha çıkmadan sosyal medya da merak konusu olan ve X’te TT listesine giren ikinci albümünü ‘Taverna’yı müzik severlerle buluşturdu.

Bugüne kadar 10 single ve bir albüm yayınlayan Ersay Üner herkesten sır gibi sakladığı ve uzun süredir üzerinde çalıştığı ‘Taverna’ isimli albümde sürpriz bir tarzla dinleyicinin karşısına çıkıyor.  Üner, bir dönem Ferdi Özbeğen, Ümit Besen ve Cengiz Kurtoğlu gibi isimlerle popüler olan Taverna kültürünün modern yorumuyla yeni bir akım yaratacak.

Ersay Üner geçmişe bir selam vermek ve yeni nesillere de bu kültürü hatırlatmak adına Taverna müziğinin dev isimlerinin parçalarından bir repertuar oluşturdu. Proje kapsamında açılışı yapmak için de bu tarzda ‘Sevme’ adlı özel bir şarkı hazırladı. Albümün çıkış parçası ‘Sevme’nin söz ve müziği Ersay Üner’e ait. Şarkıya Bedran Güzel yönetiminde iddialı bir klip çekildi.

‘Sevme’nin ardından Ferdi Özbeğen’den ‘Dilek Taşı’ ve ‘Akşam Olur Gizli Gizli’, Cengiz Kurtoğlu’ndan ‘Unutulan’, Ümit Besen’den ‘Nikah Masası’, Nejat Alp’ten ‘Sıktı mı Canını’, Nesrin Sipahi’den ‘Azize’ gibi şarkılar geliyor. Ersay Üner bu parçaları ruhundan uzaklaştırmadan yeni düzenlemelerle genç neslin de beğeneceği bir hale getirdi.

DMC etiketiyle müzik severlerle buluşan Ersay Üner ‘Taverna’ adlı albümüyle hem listelerin hem de gönüllerin zirvesine çıkacak…

27 Mart Dünya Tiyatro Günü’nde Tiyatro Kooperatifi sistem değişikliğinin şart olduğunu yineledi
Türkiye’deki özel tiyatroların ekonomik, sosyal ve hukuki açıdan güçlenmesi hedefiyle çalışmalarını sürdüren Tiyatro Kooperatifi, özel tiyatroların içinde bulunduğu olumsuz koşulları ve temel sorunları 27 Mart Dünya Tiyatro Günü vesilesiyle bir kez daha dile getirdi. Kooperatif, özel tiyatrolar için başta yasal statü değişikliği olmak üzere devlet ve yerel yönetim desteklerinin artırılması ve özel tiyatroların adil ve şeffaf bir şekilde bu desteklerden yararlanması gerekliliğini savunuyor.
Özel tiyatroların sanatsal üretimini zenginleştirirken ekonomik, sosyal ve hukuki açıdan güçlenmesi ve sürdürülebilir hale gelmesi için çalışan Tiyatro Kooperatifi, kurulduğu günden bu yana hak savunuculuğu yapmaya devam ediyor. 25 Mart tarihinde özel tiyatroların talepleri ve ihtiyaçları için ortağı olan tiyatrolarla değerlendirme yapan kooperatif; 27 Mart Dünya Tiyatro Günü’nde, özel tiyatroların temel sorunlarının çözümü için yasal statü değişikliği ve özel tiyatroların projelerine yapılacak devlet desteklerinin artırılması gerektiğinin altını tekrar çizdi. Yerel yönetimlerin kültür-sanat politikalarındaki önemine de dikkat çeken kooperatif, yerel seçimler öncesinde talep ve çözüm önerilerini bir kez daha dile getirdi.
Temel sorun, özel tiyatroların ”tacir” sayılması.
Tiyatro Kooperatifi, kurulduğu günden bu yana Kültür ve Turizm Bakanlığı ile yaptığı toplam 17 toplantıda tiyatro alanının ihtiyaçlarını ve çözüm önerilerini dile getirdi; hukuk müşavirleriyle birlikte hazırladığı kanun ve yönetmelik referanslı mevzuat değişikliği önerilerini başta Kültür ve Turizm Bakanlığı olmak üzere ilgili kamu kurumlarına raporladı. Kooperatif, özel tiyatroların sorunlarının çözümü için Kültür ve Turizm Bakanlığı önderliğinde, Ticaret Bakanlığı, Hazine ve Maliye Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve belediyeleri birlikte adım atmaya çağırıyor.

Kooperatif, bu yöndeki talep ve çözüm önerilerini şu şekilde tekrar vurguladı:

Özel tiyatroların ihtiyaçlarına ve çalışma koşullarına özgü bir model oluşturulması ve kâr amacı gütmeyen işletme olarak tanımlanması ile bu statüdeki kurumların ilgili kanun ve yönetmeliklerde tanınmış hak, istisna ve teşviklerden doğrudan yararlanması. Bu kapsamda öncelikle özel tiyatroların üstündeki ağır vergi yükünün kaldırılması, SGK teşvikinin sağlanması, KDV oranının %1’e indirilmesi

Sadece oyun bazlı kısıtlı destekler yerine, oyun bütçelerinin gerçekçi ve kapsayıcı şekilde ele alınması, tiyatroların özel projeler bazında da desteklenmesi, elektrik, su doğalgaz gibi ihtiyaçlar için indirim yapılması, SGK teşviki KOSGEB ve benzeri alternatif aynî ve nakdi farklı destek modellerinin geliştirilmesi

Kültür-Sanat sponsorluğu konusunda vergi teşviklerinin artırılması, özel tiyatroların sponsorluk anlaşmaları yapabilmelerinin kolaylaştırılması, sponsorluk üstlenen firmalara maddi kolaylıklar sağlanması

Uluslararası alanda da örnekleri olduğu gibi, kamusal bir faaliyet yürüten özel tiyatroların bağış toplama yetkisine sahip olmasıYerel seçimler yaklaşırken, özel tiyatro alanı için yerel yönetimlerin rolü
2019 yılından bu yana özel tiyatroların ayakta kalma mücadelelerini vurgulayan ve bu alanda iyileşme için çalışan Tiyatro Kooperatifi 31 Mart Yerel Seçimleri yaklaşırken, yerel yönetimlerden beklentilerini ve çözüm önerilerini ise şu şekilde sıraladı:

Belediyeler, kâr odaklı ve etkinlik bazlı kültür yönetimi yaklaşımına son vermeli, haksız rekabet ve kayırmacılığın önüne geçmeli, kararlarını “sosyal belediyecilik anlayışı” ile almalı. Bu doğrultuda özel tiyatrolarla omuz omuza vererek, şehrin kültür sanat haritasını oluşturmalı ve yaygınlaştırmalı.

Belediyeler, varlıklarını kendi öz kaynaklarıyla sürdürmeye çalışan özel tiyatroları ticari yapı olarak görmekten vazgeçmeli.

Kamuya ait belediye sahnelerinin fahiş fiyatlarla özel tiyatrolara kiralanması uygulamasına son verilmeli.

Belediyeler sahne tahsislerinde, özel tiyatrolara ayrılan gün sayısını adil şekilde düzenlemeli.

Kültür sanat ekosisteminde olan özel tiyatroların içinde, “sahnesi olan tiyatro” sayısı oldukça azdır. Bu nedenle belediyelere ait kültür merkezleri ve Şehir Tiyatroları, özel tiyatroların kullanımına ücretsiz olarak açılmalı.

Belediyeler, kendilerine ait olan açık hava sahnelerinin tüm özel tiyatrolarca eşit ve adil bir şekilde kullanılmasını sağlamalı.

Belediyeler kendilerine ait materyallerin envanterini yapmalı ve ihtiyaç duyan özel tiyatroların kullanımına imkân tanıyan bir paylaşım modeli oluşturmalı.

YABİSAK’IN YENİ YÖNETİMİ ULUSLARARASI BAĞLANTILARI GÜÇLENDİRECEK

Ege Bölgesi’nde yazılım ve bilişim sanayi ekosistemini geliştirmeye yönelik faaliyetlere liderlik etme misyonuyla kurulan Yazılım ve Bilişim Sanayicileri Kümelenme Derneği (YABİSAK), bir dönem daha Dr. Faruk Güler başkanlığında yola devam etme kararı aldı. Üye sayısını arttırmayı hedefleyen yeni yönetim, Derneğin uluslararası bağlantılarını da güçlendirecek.

Derneğin, ESBAŞ Konferans Salonunda gerçekleşen Olağanüstü Genel Kurul Toplantısında, Dr. Faruk Güler YABİSAK Yönetim Kurulu Başkanı olurken, Bilgen Salih Narlı (Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı), Muvaffak Amasya (Sayman) Erkut Ekinci, Prof. Dr. Murat Aşkar, Mehmet Ali Gökhan Bingöl ve Eray Hanoğlu Yönetim Kurulunun yeni üyeleri olarak seçildi. Devrim Çukur Denetim Kurulu Başkanı, Ayşem Elgül Atkısson Denetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve Şebnem On da Denetim Kurulu Üyesi olarak seçildi.

Önceki dönemde görev yapan Yönetim Kurulu üyelerine teşekkür eden Başkan Dr. Faruk Güler, “Yeniliklerin öncüsü İzmir’de bir ilke daha imza atarak, sektörde ülkemizin ilk kümelenme derneğini 4 Ocak 2021 tarihinde kurduk.Derneğimizin ilk Genel Kurul Toplantısının ardından atanan Yönetim Kurulu üyelerimizle birlikte çok önemli çalışmalar yaptık. 26 yeni firmanın YABİSAK’a üye olması ile toplam üye sayımızı 57’ye yükseltmeyi başardık. Şehrimizin önde gelen kurumlarının kurucu üye olarak yer aldığı bu güçlü oluşumun yönetiminde şimdi yeni arkadaşlarımızla yine güçlü bir ekip oluşturduk” diye konuştu.

Dr. Faruk Güler, YABİSAK’ın uluslararası arenadaki paydaşları ile ilişkileri geliştirme konusunda yoğun çalışacaklarını vurgulayarak, “Yurt dışı paydaşlarımızla ilişkilerimizi güçlendirecek mekanizmaların geliştirilmesi konusunda 2024 yılında ciddi çalışmalar yapmamız gerekiyor. Bunu gerçekleştirebilmek için hem üyelerimizin hem de Derneğimizin kurumsal yapısını kullanacağız” dedi.

Sektörde faaliyet gösteren firmaları, Ege Bölgesi’nde yazılım ve bilişim ekosisteminin ihtiyaç ve beklentilerini karşılamaya yönelik kümelenme çalışmaları yapan YABİSAK’a üye olmaya davet eden Güler, yeni yönetim olarak hedeflerinin üye sayısını bir yıl içerisinde 100’e çıkarmak olduğunu belirtti. Dr. Faruk Güler, şunları söyledi: “Derneğimiz aynı zamanda ülkeye yabancı ve yerli sektör yatırımlarını çekerek, sürdürülebilir yatırım ortamını geliştirmeyi hedeflemektedir. Bu amaç doğrultusunda da sektörün taraflarını oluşturan şirketler, sivil toplum kuruluşları, odalar ve borsalar, üniversiteler ve kamu kurum/kuruluşları ile hareket ederek, Bölgenin ve ülkenin potansiyelinin artırılmasına yönelik faaliyetlerde bulunuyoruz. Derneğimiz, yaptığı analiz çalışmaları ile gelişime açık alanları tespit ederek, sektörün tüm bileşenlerini belirlenen hedefler doğrultusunda harekete geçirmeye yönelik çalışmalar gerçekleştirmektedir. Sektörün ve hedef kitlesinin ihtiyaç ve beklentilerini ortak akılla belirleyebilmek adına, sektörümüzdeki firmaları bu yeni oluşuma dahil olmaya davet ediyoruz. Gelin, kümelenmenin sağladığı güç ile çözümler geliştirerek, hep birlikte sektörümüzü büyütüp geliştirelim.”

YENİ ŞARKI SEZEN AKSU’DAN

Şarkılarıyla müzik listelerini alt üst eden pop müziğin sevilen ismi İlyas Yalçıntaş, Türkiye’de yayın hayatına başlayan Persiana Tv’ye konuk oldu. Yakın zamanda bir Sezen Aksu şarkısıyla dinleyicileri ile buluşacağının müjdesini veren Yalçıntaş, özel hayatına dair de açıklamalarda bulundu.

Şarkılarıyla milyonların beğenisini kazanan İlyas Yalçıntaş, Persiana Tv’de katıldığı programda, sevenlerine yakın zamanda sürprizleri olacağını söyledi.

Sevilen bir Sezen Aksu şarkısını yeniden yorumlayan Yalçıntaş, şarkıyı 2 ay içinde dinleyicileri ile buluşturacağının müjdesini verdi.

İnternet yayıncılığıyla ilgili çalışmaları olduğunu belirten İlyas Yalçıntaş, hem müzik hem de espor içerikli iki farklı konsept hazırladıklarını açıkladı.

‘ÇOK YOĞUN ÇALIŞTIĞIM İÇİN İLİŞKİ YÜRÜTEBİLECEĞİMİ DÜŞÜNMÜYORUM’

Özel hayatına dair de açıklamalarda bulunan İlyas Yalçıntaş ‘Çok yoğun çalıştığım için ilişki yürütebileceğimi düşünmüyorum. Bu neden ile hayatımda kimse yok şu anda; ama zamanın ne getireceğini bilmiyoruz elbette’ dedi.

SABANCI ÜNİVERSİTESİ GÖSTERİ MERKEZİ (SGM) NİSAN 2024 ETKİNLİKLERİ:

“SGM, NİSAN AYINDA MİSAFİRLERİNİ GİZEMLİ BİR YOLCULUĞA VE SAKURALAR EŞLİĞİNDE BİR BAHAR RÜYASINA DAVET EDİYOR”

Agatha Christie’nin ünlü romanı “Doğu Ekspresinde Cinayet”, Nisan ayında Sabancı Üniversitesi Gösteri Merkezi’nin sahnesinde tiyatroseverlerle buluşuyor.

SGM Nisan programında ayrıca, Sakura Festivali Gala etkinliği de yer alıyor.

Sabancı Üniversitesi Gösteri Merkezi (SGM), Nisan ayında iki önemli kültür&sanat aktivitesine ev sahipliği yapacak. Agatha Christie’nin efsaneler arasına girmiş romanından birçok kez beyazperdeye uyarlanan “Doğu Ekspresinde Cinayet” adlı kült eseri, tiyatro versiyonuyla 16 Nisan’da SGM’de sahnelenecek. Yazarın 1933 yılında İstanbul Pera Palas’ta kaleme aldığı ve bugüne kadar onlarca dile çevrilip, milyonlarca kişiye ulaşmış eseri bu kez tiyatroseverlerle buluşacak.

Çeviri ve adaptasyonunu Savaş Özdural’ın yaptığı, yönetmenlik koltuğunda Atilla Şendil ve Savaş Özdural’ın yer aldığı oyunda rolleri; Atilla Şendil-Savaş Özdural, Nazan Diper, Pelin Turancı, Oya İnci, Özdemir Çiftçioğlu, Hakan Akın, Ebru Karanfilci, Fatih Özacun, Ozan Dağara, Can Esendal, Ilgın Angın ve Kerem Tataroğlu üstleniyor. İzleyiciler; İstanbul’dan yola çıkan Doğu Ekspresi treninde işlenen vahşi bir cinayeti aydınlatmaya çalışan dünyanın en ünlü dedektifi Hercule Poirot’un gözünden sahnelenen 2 perde ve 2 saat süren oyuna tanıklık edecek.

Cem Adrian, Sakura Festivali Gala Etkinliği’nde

Sabancı Üniversitesi, Türkiye ile Japonya arasındaki diplomatik ilişkilerin 100. yılında “Sakura Festivali Gala Etkinliği”ne ev sahipliği yapacak. Etkinlik, Türkiye’nin en büyük Sakura popülasyonuna sahip olan Sabancı Üniversitesi kampüsünde Geleceğe Söz Ver” Burs Programı kapsamında 2 Nisan 2024 tarihinde düzenlenecek.

“Sakura Festivali Gala Etkinliği”nde ünlü Japon grup “WA League” Japon kültürünün izlerini taşıyan çok özel bir performans gerçekleştirecek. Grubun ardından sahne, yeni neslin önemli seslerinden, söz yazarı ve besteci Cem Adrian’ınolacak.

Bu birbirinden değerli iki etkinliğin parçası olmak isteyen sanatseverler etkinliklerin biletlerine Biletix üzerinden erişilebilecek.

Sesli tiyatroyla hayal gücünün sınırı yok
Dünya Tiyatro Günü dolayısıyla açıklamalar yapan Türkiye’nin ilk çocuklara özel sesli tiyatro platformu Tikutu’nun kurucusu ve tiyatro sanatçısı Kemal Kocatürk, tiyatronun ve sesli tiyatro eserlerinin çocukların zihinsel, duygusal ve sosyal becerilerini olumlu etkilediğini ve hayal gücünü geliştirdiğini paylaştı.
Her yıl 27 Mart tarihi Dünya Tiyatro Günü olarak kutlanıyor. İnsanlığın en eski ve en etkili sanat formlarından biri olan tiyatro, hayal gücünün ve yaratıcılığın sınırsız evreni olarak yüzyıllardır insanlara ilham kaynağı oluyor.
Bu özel gün dolayısıyla açıklamalar yapan çocuklar için sesli tiyatro platformu Tikutu’nun kurucusu ve tiyatro sanatçısı Kemal Kocatürk, “Çağımızda teknoloji hızla hayatımızı kuşatmış durumda. Çocukların hayal dünyalarını çalan, onları görsel bir dünyanın kolaycılığına iten cep telefonları ve tabletler çocuklarımızı büyük bir sarmalın içine aldılar. Çocuklarımızı bu sarmaldan çekip kurtarmanın yolu edebiyatın eşsiz lezzetinde. Tikutu’nun tiyatronun büyüsünü ve sesli deneyimin keyfini birleştiren sesli tiyatroları çocukların zihinlerinde sınırsız dünyalar yaratmalarını ve hayal güçlerini geliştirmelerini sağlıyor. Aynı zamanda çocukların dil becerilerini, dikkatlerini ve konsantrasyonlarını, duygusal ve sosyal becerilerini geliştirmelerine de yardımcı oluyor” diyor.
İnsan yaşamının en erken dönemlerinden biri olan çocukluk evresi kişinin hayal gücünün sınırlarının çok geniş olduğu bir dönem olduğunu söyleyen Kemal Kocatürk, “Görsel imgelerin sınırlamasına girmeden, sadece ses ve müzik aracılığıyla hikayelerin canlanması, çocukların yaratıcı düşünme becerilerini ve problem çözme yeteneklerini geliştiriyor. Çoğu materyalin görsel olduğu ve hayal dünyasını sınırladığı dijital dünyada Tikutu ile çocukların hayal güçlerine alan tanımaya çalışıyoruz. Çocuklar hazır bir görsel materyali sindirmektense bir hikayeyi her dinlediklerinde hayallerinde yeni bir dünya oluşturabiliyorlar. Tikutu’nun sesli tiyatro eserleri, onlara hazır bir içerik sunmaktansa kendi hayal dünyalarında yapacakları yolculuklarda eşlik ediyor, empati, eşitlik gibi önemli değerleri öğrenmelerinde destek oluyor. Böylece çocuklar güvenli bir şekilde kendi hayal güçlerini kullanarak hem eğlenebiliyorlar hem de ihtiyaç duyacakları becerileri geliştirebiliyorlar” ifadelerini kullanıyor.
Birçok değerli tiyatro sanatçısı ses veriyor
İnsanlık tarihinin en eski ve kadim sanat formlarından tiyatroyu, çocuklar için sesli bir deneyime dönüştüren Tikutu’da, pedagog tarafından onaylı dünya edebiyatı eserlerinden uyarlamalar ve yazılan yeni hikayeler iki ila sekiz ve üstü yaş grubundaki çocuklarla buluşuyor, çocukların duygusal, zihinsel, dil becerilerinin gelişimine katkıda bulunuyor.
Tikutu’da Alper Kul, Aslı Omağ, Ayşe Köksal, Bennu Yıldırımlar, Berna Laçin, Bora Seçkin, Ceyda Düvenci, Demet Akbağ, Deniz Çakır, Hakan Gerçek, Hazal Kalfa, İrem Arslan, İsmail Yıldız, Kumsal Gizem, Kutay Şahin, Levent Üzümcü, Meltem Cumbul, Nihan Omuz, Nilgün Atılgan, Oktay Kaynarca, Oya Başar, Oya Küçümen, Oya Prosçiler, Ozan Demir, Ozan Sevin, Özlem Abacı, Özlem Zeynep Dinsel, Pelin Budak, Sevinç Erbulak, Sumru Yavrucuk, Şebnem Ünaldı, Tilbe Saran, Uğur Taşdemir ve Yasemin Yalçın birçok değerli tiyatro sanatçısının sesleriyle zenginleştirdiği öyküler yer alıyor.

YAZAR ve EĞİTMEN NAZLI BAŞARAN’IN KALEME ALDIĞI ÇOCUKLAR İÇİN TİYATRO OYUNLARI, DİNOZOR ÇOCUK’TAN ÇIKTI!

Yaratıcı drama ve tiyatro dersleri veren Nazlı Başaran’ın çocukların dünya sahnesindeki rolünü yeniden şekillendirmek için kaleme aldığı Çocuklar İçin Tiyatro Oyunları adlı kitabı Dinozor Çocuk’tan çıktı! Başaran’ın toplumsal cinsiyet, iklim değişikliği, farklı olanı kapsama ve değişime ön ayak olma gibi konuları ele aldığı tiyatro oyunları, eğitimciler ve çocuk tiyatrosu çalışmaları yapanlar için olduğu kadar ebeveynler için de önemli bir kaynak sunuyor. Yaratıcı dramayı ve tiyatro oyunlarını, çocukların saf ve özgür dünyasında bir araya getiren Çocuklar İçin Tiyatro Oyunları, onların hayal güçlerini, ifade becerilerini ve sosyal duyarlılıklarını geliştirmeye katkı sağlamayı hedefliyor.

Ayrıntı Yayınları’nın çocuk kitapları markası Dinozor Çocuk, uzun yıllardır tiyatro alanında özellikle çocuklarla atölyeler yürüten, tiyatro oyunları kaleme alan ve aynı zamanda yazdığı oyunları yöneten Nazlı Başaran’ın kaleme aldığı metinlerden oluşan Çocuklar İçin Tiyatro Oyunları kitabını okurlarla buluşturdu.

Yaratıcılık, eleştirel düşünme, kendini ifade etme ve dünyaya başka pencerelerden bakma çocuklarımızın kazanmasını istediğimiz, onları hayata hazırlayan özelliklerdir. Birey olarak yaşamsal konulara dahil olma ve sözünü söyleme becerileri ise çok erken yaşlarda çeşitli yaratıcı yollarla kazandırılır. Bunlardan biri de tiyatro sanatının açtığı sonsuz yaratıcı alandır.

Nazlı Başaran’ın toplumsal cinsiyet, iklim değişikliği, farklı olanı kapsama ve değişime ön ayak olma gibi oldukça meydan okuyan konularda kaleme aldığı Çocuklar İçin Tiyatro Oyunları bu alanda metin arayışında olan eğitimciler ve çocuk tiyatrosu çalışmaları yapan herkes için harika bir kaynak. Başaran’ın çocuklarla yürüttüğü drama çalışmalarından doğan bu tiyatro oyunlarının çocukları keyifle ve farkındalıkla sahne ışıklarının altına davet edeceğini umuyoruz.

Ada ve Adalı Olma Halleri
Ada üzerine düşünenleri, eserlerinde ada temasına yer veren sanatçıları, ada araştırmacılarını, adaları savunanları ve adalıları bir araya getiren “Adadayız” etkinliklerinin yenisi 27 Mart’ta gerçekleşecek. Etkinlikte İsmet Değirmenci, Aylin Çankaya ve Halim Bulutoğlu “Ada ve Adalı Olma Halleri” üzerine konuşacak.
Galimi Çınarlı Derneği ve Adalar Vakfı işbirliğiyle kurulan Adadayız’ın çevrimiçi toplantıları devam ediyor. 27 Mart Çarşamba saat 20.00’de gerçekleşecek olan etkinlikte İsmet Değirmenci, Aylin Çankaya ve Halim Bulutoğlu “Ada ve Adalı Olma Halleri” üzerine konuşacaklar.
VAHA’nın “Kriz Dönemlerinde Kültür Aracılığıyla Ortak Zemin” projesi kapsamında desteklenen “Adadayız”, farklı kültür ve disiplinlere açık buluşmalarla “ada” ortak paydasının geliştirmeyi hedefliyor. “Adadayız”, ada kimliği, ada kültürleri ve adalar kültürel mirasına odaklanan etkinlikleri ile adaların çevre, iklim, doğal afetler gibi krizlere yanıt verme potansiyelini tartışmalara dâhil etmeyi amaçlıyor.

27 Mart Çarşamba 20.00’de Adadayız YouTube kanalından canlı yayınlanacak paneli aşağıdaki bağlantıdan izleyebilirsiniz.

AKP’li Kağıthane belediyesinden hayvanseverleri kızdıran karar

AKP’li Kağıthane Belediyesi Hasbahçe mesire alanındaki işletmesine evcil hayvanlarla girişi yasakladı. Evcil hayvanıyla işletmeye girmek isteyen aile geri çevrildi, konu sosyal medyada Mevlüt Öztekin’e duyurulmaya çalışılsa da engellendi. İmdada Memleket Partisi Kağıthane Belediye Başkan Adayı Oktay Öndeş koştu.

İstanbul’un Kağıthane İlçesi’nde Hasbahçe Mesire Alanı’nda bulunan belediyeye ait işletmede hayvanseverleri üzen bir olay yaşandı. Ailesi ve evcil hayvanı ile birlikte mesire alanında gezen Yasemin Emin isimli vatandaş belediyeye ait işletmeye evcil hayvanı ile giremeyeceği söylenerek alınmadı. İddiaya göre işletmeye hayvanla giriş yapma yasağı emri Kağıthane Belediyesi tarafından verildi.

Yasemin Emin isimli vatandaş ise duruma tepki gösterse de içeriye alınmadı. Daha sonra tepkisini sosyal medyada dile getiren Emin, Kağıthane’nin AKP’li Belediye Başkanı Mevlüt Öztekin’in Twitter paylaşımının altında tepkisini dile getirdi. Ancak bu sefer de yaptığı yorum silindi.

Emin, Mevlüt Öztekin’in paylaşımının altına olayı tekrar özetleyerek şunları yazdı;

“Yazdığım tweetleri silmeniz çok anlamlı. Demekki cevap verip yanlışınızı düzeltmek, zor geliyor. Yine soruyorum Kağıthane kır kahvesine neden evcil hayvanlarımızı almayı yasakladınız? Sokak canlarımıza nasıl davranıyorsunuz? Merak ediyorum demiştim? Oy zamanı patili dostlar, sonrası düşman mı?

Kağıthane’de Memleket Partisi’nin Belediye Başkan Adayı olan Oktay Öndeş ise Yasemin Emin’in bu sözlerine kayıtsız kalmayarak, “merhaba, Kağıthane Belediye Başkan Adayı olarak konunun takipçisiyim. Patili dostlarımızın yaşam haklarıyla ilgili projelerimiz hazır. Tüm mahallelerimizde ücretsiz veterinerler ile acil durum-aşılama-kısırlaştırma durumlarına hazırlıklı olacağız. Canlarımızın yaşam alanlarını daraltmayacağız. Bu konuyla da yakından ilgileneceğiz” dedi.

Yazar - Davut Güleç

Gazeteci, televizyoncu, Uzman polis-adliye muhabiri, Spor yazarı, TEMA’cı, Kızılay’cı, Dağcı, Trekkingci, Alp disiplini kayak milli hakemi, Herkes İçin Spor Federasyonu Kayseri il temsilcisi, Erciyes Kar Kaplanları Spor Kulübü Basın sözcüsü, Kayseri Spor Adamları Derneği yönetim kurulu üyesi, Kent Güvenlik konseyi üyesi, Halkla İlişkiler Tanıtım, Adalet, Kamu Yönetimi mezunu -----Davut Güleç Kimdir ? -----

İlginizi Çekebilir

ADANA BUGÜNDEN İTİBAREN PORTAKAL ÇİÇEĞİ KOKUSUNU DÜNYAYA YAYACAK…

İlhan KARAÇAY Yazdı: 2013 yılında halkın inisiyatifi ile başlatılan, ‘Nisan’da Adana Portakal Çiçeği Festivali’ne, yurt …