Kar’ın getirdiği düşünülen felaketler (Köşe yazısı)

DAVUT İZOL

YAZAR

Merhaba Değerli okurlar

Değerli okuyucular bugün size sizi bizi ilgilendiren bir konu hakkında yazmak istediğim konuları sırasıyla çocuklarım ve eşimle paylaştığımda onlar yazmak istediklerimi pek tasvip etmediler, bir ara camdan bakarken birden çocukluğum da yağan karlar aklıma gelince karla ilgili yazmaya karar verdim. Umarım zevkle okursunuz.

KAR VE KARIN GETİRDİĞİ DÜŞÜNÜLEN FELAKETLER

Bu akşam camdan bakarken aklıma çocukluğumuzda her türlü zorluğa rağmen bir metreye kadar kimi zaman ulaşan, kar yağışları altında annem ve babamın bize aldığı çizmelerle okulla gittiğim günler aklıma geldi. Her türlü kötü koşula rağmen bir gün olsun şikâyet etmedik yaşadığımız sorunları! O zamanlar çocukların giyeceği türde Botlar yoktu, olsada pek kaliteli üretilmiyordu giyim türü malzemeler; en fazla iki veya üç ay giyilir daha zevkini çıkarmadan yırtılırdı. Kışın karın yağışını heyecanla beklerdik yağsa da kardan adam yapsak ellerimiz donarak, kar yağsa da kızak yapsak elimizdeki imkanlarla kaysak yada küçük göletler oluşurdu bu göletler de karların yağması esnasında, hava ısıları kısa sürede eksilerin altına düştüğü için buzlanma oluşurdu; bu buzlanmalar neticesinde köyde o zamanlar çiftçilik ve hayvancılıkla uğraşan insan sayısı çok fazlaydı şehirlere imrenilse de kesinlikle köyler terk edilmek istenmez, herkes babadan oğula giden bir çiftçiliği devam ettirerek yapmayı daha uygun gördüğünden köy yerinde çocuk sayısı oldukça fazla olurdu.

Sırayla buzun üzerinde zevkle kayma yarışına girerdik.

Karın yağmasının ilk günlerinde köyün gençleri yani abi dediğimiz gençlerimizin kendi aralarında giydikleri tıpkı Amerikada yapılan cadı bayramında giyilen kıyafetler gibi kıyafetler giyilir, koyunların koçların boyunlarına takılan zillerle beraber ev ev gezilerek kışa özgü yiyecekler toplanırdı. Kimi kuzu verirdi kimi tavuk kimi kaz yada hindi vererek bu şenliğe ortak olunurdu.

Kışın zor şartlarına rağmen, herkes haline şükrederek karın yağmasının tadını çıkarmaya çalışırdı. Çünkü gökyüzünün bize sunduğu yağmur veya kar rahmet olarak nitelendirilir, kar çiftçinin mahsulünü alması ve gerek kendi bütçesine katkıda bulunmak için olsun gerekse ülkenin bütçesine ve gıda sektörüne takviye sunmak için Rahmetin yağması gerekli olduğunu düşünürlerdi. Yazın hayvanını otlatmak için meraların otlak olması gerekiyor. Barajlarda ki su oranın düşmemesi ve çağlayanlar, dereler, ırmaklar ve göllerin doluluk oranının düşmemesi ormanlık alanlarda bulunan ağaçlar ile bahçelerde yeşeren meyve ağaçlarının kurumaması için bu önemli olan yağış kısmı gerekli.

Burada asıl değinmek istediğim konu; Bizim Anadoluda yağan karın yüksekliği en fazla bir metreye ulaşırken, Güneydoğu ve Doğu Anadoluda karın yüksekliği kimi yerlerde 3 metreye kadar ulaşmasına neden oluyordu.  Buna rağmen dün olduğu gibi bugünde Güney ve Doğu Anadolu halkı veya yerel yöneticilerinden hiçbir zaman isyan edercesine devlet nerede biz öldük yok olduk gibi bir isyan eden ses duyulmadı. Çocukluğumuzda sadece TRT televizyonun tek kanal olarak yayın yapıyordu. Akşam eve gittiğimizde haberleri pür dikkat dinlerdim; doğu ve güneydoğuda insanların evlerinin karın altında kaldığından bahsedilirdi. Zorlu kış şartları yüzünden köye öğretmen gönderilemediğinden, yaşlı hasta insanlar ile beraber hamile kadınlar ancak katırlar ile kızaklar üzerinde hastanelere yetiştirilmeye çalışıldığından söz ederlerdi TRT’nin haber spikerleri. Buna rağmen halkın ağzından devleti eleştirilecek bir söz çıkmazdı. Köy yolları kapandığında sadece bizim çocukluğumuzda greyderlerle yol açma çalışması yapılırdı. Şimdiki teknolojik araçlar olan kar küreleme araçları kar püskürtme ve temizleme gibi araçlar bulunmamasına rağmen şikâyet edildiğini hiç duymadım. Bırakın halkı yerel yönetimlerde de bu şikâyet etme olayı kesinlikle olmazdı.

Yıllardır olduğu gibi yine doğu ve güneydoğuda yoğun yağan kar neticesinde yolları kapanan şehir merkezlerinde tarih sayfalarına konu olmuş eğitimli insanlarıyla meşhur ilimiz olan Tunceli’nin değerli Belediye başkanı halkın eline kürekler vererek şehrin kapanan yollarını halk ile beraber açarken; belkide yüzyılda bir görülecek olan yoğun kar yağışı yüzünden İstanbul da hayat tükenme noktasına geldi. Koordineli çalışma yapılmaması ve o kadar tam teçhizata sahip olan mega kentte Havaalanlarında uçuşlar iptal edildi, Havaalanın kargo kısmında çökme meydana geldi, şehrin ana halterinde yollarda tıkanmalarla birlikte kazalar meydana geldi, işinden çıkan İstanbul halkı evine yürüyerek gitmek zorunda kaldı. Şimdi doğu ve güneydoğuda da daha fazla yağan kar ve elindeki dar imkanlar ile halkı elle veren bir şehir ve onun değerli Belediye başkanı, öteki taraftan ülkenin ve dünyanın göz bebeği olan mega şehir!

Yazar - Davut Güleç

Gazeteci, televizyoncu, Uzman polis-adliye muhabiri, Spor yazarı, TEMA’cı, Kızılay’cı, Dağcı, Trekkingci, Alp disiplini kayak milli hakemi, Herkes İçin Spor Federasyonu Kayseri il temsilcisi, Erciyes Kar Kaplanları Spor Kulübü Basın sözcüsü, Kayseri Spor Adamları Derneği yönetim kurulu üyesi, Kent Güvenlik konseyi üyesi, Halkla İlişkiler Tanıtım, Adalet, Kamu Yönetimi mezunu -----Davut Güleç Kimdir ? -----

İlginizi Çekebilir

ABD ve İsrail’in Çöküş Süreci mi Başlıyor

Prof. Dr. Ata Atun (İnş. Müh.), Doç. Dr. (UA. İliş.) KKTC Cumhurbaşkanı Danışma Kurulu Üyesi …