UNUTTURAN UYUTAN ŞEYTANİ POLİTİKA!(KÖŞE YAZISI)

Mustafa TEMİZER    

Genel kanaat şudur. Kurtuluş mücadelesi ile ülkemiz ve bölgemiz üzerindeki emellerine engel olduğumuz emperyalist güçler emellerinden asla vazgeçmemiştir. Rahmani siyaset yerine dini ve milli değerleri istismar ederek şeytani politikayı tercih eden içerideki işbirlikçileri kullanarak hedeflerine ulaşma yolunu seçmiştir.  Son yıllarda ülkemizde ve bölgemizde yaşananları sorgulayarak bu tespitin doğru olup olmadığı kanaatine varabiliriz? İşte sorgulamamız gereken bir örnek.

 “Avrupa Birliği Türkiye Komiseri” Verheugen, 2000 Yılı Temmuz ayında Ankara’da 57. koalisyon hükümeti ortakları Atatürkçü Ecevit, milliyetçi Bahçeli ve muhafazakar Yılmaz ile kapalı kapılar arkasında ne görüştü?

Verheugen hükümete Kürtçe televizyon, Kürtçe eğitim ve “azınlık hakları” konusunda ev ödevleri verip takvim istedi mi? Kopenhang anlaşmasına göre” Bir ülkede resmi dilden ayrı ana dili olan her halk azınlıktır.” Bu antlaşmaya göre Türk Milletinin temel unsurları olan Kürtler, Çerkezler, Boşnaklar, Araplar…. Azınlık statüsüne kavuşuyor mu?

10 Ağustos 2000 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti’nin “ imza atarsak bölünürüz” korkusu ile 37 yıldır beklettiği “Birleşmiş Milletler Bireysel ve Siyasi Haklar Sözleşmesi” ne Bahçeli’nin imza atacağını duyan ANAP milletvekili Kamuran İnan, gerçek vatansever olduğuna inandığı Bahçeli’nin kapısını çalarak; “-Sayın Bahçeli bu antlaşmaya Fransa ve İspanya imza atmadı. Çünkü atarsak bölünürüz korkusu taşıyorlar. Türkiye’deki bölücülük tehlikesi Fransa’dakinin elli katı, İspanya’dakinin yüz katı. Gerekirse koalisyondan çekilin sakın ha bu antlaşmaya imza atmayın.” diye adeta yalvardı mı?

Bahçeli “- Gerekeni yapacağım merak etmeyin Kamuran Bey.” demesine rağmen Birleşmiş Milletler Türkiye Temsilcisi Volkan Vural, 15 Ağustos 2000 tarihinde “Birleşmiş Milletler Bireysel ve Siyasi Haklar Sözleşmesi” ne 57. Hükümet adına imza attı mı?

…. Volkan Vural basın mensuplarına “ Oh olsun Türk Milletini tongaya düşürmek bana nasip oldu dercesine ” -Bugün hayatımın en mutlu gününü yaşıyorum, sevincim sonsuzdur. Türk Milleti köhne zihniyetini bir kenara bırakarak çağdaş milletler seviyesine bu antlaşma ile adım atmaktadır.” dedi mi?

Bunun üzerine PKK yayın organı 16 Ağustos 2000’de “TC’ye Diz Çöktürdük” manşetiyle çıkıp “Birleşmiş Milletler Bireysel ve Siyasi Haklar Sözleşmesi” ne atılan imza ile “Bağımsız Kürdistan” önündeki en büyük engel kaldırıldı.” dedi mi?

Malum köşe yazarları “TC’ye Diz Çöktürdük” manşetlerini görmezden, duymazdan gelirken ”Lidere biat şereftir.” yazıları döktürüyor, Ozan Arif’in kesinkes hain olduğu iddiaları yenileniyor muydu?

“Birleşmiş Milletler Bireysel ve Siyasi Haklar Sözleşmesi’nin “1. Maddesi; Bütün halklar kendi kaderini tayin hakkına sahiptir. Bu hak vasıtasıyla halklar kendi siyasi statülerini serbestçe tayin edebilir ve ekonomik, sosyal ve siyasal gelişmelerini serbestçe sürdürebilir. 2. Maddesi; Bütün halklar doğal kaynakları ve zenginlikleri üzerinde kendi yararına serbestçe tasarrufta bulunabilir.” diyor. Buna göre bu antlaşmaya imza atmak ihanet hükmündedir uyarılarına karşı milliyetçi cepheden “Hadi be! Liderimiz imza attırdıysa vardır bir bildiği, size ne!” tepkileri yükseldi mi?

MHP İçel milletvekili Ali Güngör 17 Ağustos 2000’de Mhp Genel Merkezine gelerek Bahçeli’ye “-Siyasi sorumluluğunu taşıdığınız bu imza Türkiye Cumhuriyetini bölünmeye götürür. O zaman Mhp’liler de Ülkücüler de bizi affetmez.” uyarısına cevaben Bahçeli “-Unuturlar Ali Ağa unuturlar.” dedi mi?

Milliyetçiler unuttu, millet uyutuldu da Diyarbakır Belediye başkanı Osman Baydemir elde edilen hakları unutmadı.10 Aralık 2004’de Birleşmiş Milletler imzası ile; “-Doğu Anadolu’daki barajlar Kürt halkının doğal kaynaklarından enerji ürettiği için hak sahibi “Kürdistan’dır. Elektriği TC’ye biz fatura etmeliyiz.” dedi mi?

24 Mart 2001, 24 352 sayılı resmi gazetede yayınlanan Ulusal Programın “Siyasi Kriterler” başlığı altındaki 13. Maddesinde bu sözleşmelerin hayata geçirilmesi konusunda 57. Koalisyon hükümetinin meclisten geçirme taahhüdünün olduğu Başbakan Yardımcısı Devlet Bahçeli imzasıyla belirtildi mi?

TBMM Dış İşleri Komisyonu Başkanı gerçek vatansever Kamuran İnan, hükümet ve muhalefet üyelerini 15 Ağustos imzasının bir ihanet imzası olduğu konusunda ikna edip ikiz yasaların Meclis Genel Kurulu’na havale edilmesini sürekli savsakladı mı?

Mesut Yılmaz Kamuran İnan’ı arayarak “-AB ‘ye verdiğimiz Ulusal Program taahhüdünü aksatıyorsun.” ikazına karşılık Kamuran İnan “- Hükümetin AB’ye taahhüdü beni ilgilendirmez. Ben vatanımı parçalayacak bir yasaya yol vermem.” dedi mi?

 Devlet Bahçeli de komisyonun Mhp’li üyesi Nesrin Ünal’ı makamına çağırarak sert çıkıp ”-İkiz yasaları hemen meclis genel kuruluna havale ediniz, niçin savsaklıyorsunuz.” dedi mi?  Nesrin Ünal da “- Ama efendim vatanın bölünmesi söz konusu diyor Kamuran Bey.” dediğinde Bahçeli sesini yükselterek “- Komisyon üyeleri Kamuran Bey’in direktifleri ile hareket edemez. Siz Mhp milletvekilisiniz.” dedi mi?

Komisyon bütün baskılara rağmen ikiz yasaların Meclis Genel Kuruluna gelmesine 2 yıl engel oldu mu?

Milliyetçi Bahçeli 8 Temmuz 2002’de iki hafta önce ABD’den dönen Oktay Vural’ın getirdiği talimatla 3 Kasım’da erken seçim ilan etti mi? Seçim hengamesi ile ikiz yasaların genel kurula gelmesinin önündeki engel kaldırıldı mı?

Atatürkçü Ecevit, muhafazakar Yılmaz, milliyetçi Bahçeli’nin imzasıyla taahhüt edilen ikiz yasalar 4 Haziran 2003’de dindar AKP hükümeti tarafından (Atatürkçü CHP’nin de oylarıyla) kabul edildi mi?

Bahçeli bunca yaptıklarından ve yapmadıklarından  sonra 24 Ağustos 2013 Konya  mitinginde “- Uyanın artık vatan bölünüyor vatan!… dedi mi?

Ülkemiz ve bölgemizde yaşananları sorguladığımızda; “Kurtuluş mücadelesi ile ülkemiz ve bölgemiz üzerindeki emellerine engel olduğumuz emperyalist güçler emellerinden asla vazgeçmemiştir. Rahmani siyaset yerine dini ve milli değerleri istismar ederek şeytani politikayı tercih eden içerideki işbirlikçileri kullanarak hedeflerine ulaşma yolunu seçmiştir.” tespitinin doğru olduğunu söyleyebilir miyiz?

Dini ve milli söylemlerle millet aldatılıp uyutuluyor mu? Millet Partisi Genel Başkanı rahmetli Aykut Edibali ve ekibinin yarım asırdır yaptığı Milletim! Varlığın, birliğin, geleceğin tehlikede! Şeytani politikaya hayır! Rahmani siyasete evet! uyarısı yerinde ve doğru bir uyarı mı?.. Neyi tercih etmeliyiz? Rahmani siyaseti mi, Şeytani politikayı mı?…

Milletimizin ve yöneticilerimizin uyanması basiretle hareket etmesi (Yanılmadan gerçekleri görebilmesi, gelecekle ilgili sezgi, uyanıklık, anlayış, kavrayış ve vizyon sahibi olması) dilek temenni ve duasıyla…

 

Yazar - Davut Güleç

Gazeteci, televizyoncu, Uzman polis-adliye muhabiri, Spor yazarı, TEMA’cı, Kızılay’cı, Dağcı, Trekkingci, Alp disiplini kayak milli hakemi, Herkes İçin Spor Federasyonu Kayseri il temsilcisi, Erciyes Kar Kaplanları Spor Kulübü Basın sözcüsü, Kayseri Spor Adamları Derneği yönetim kurulu üyesi, Kent Güvenlik konseyi üyesi, Halkla İlişkiler Tanıtım, Adalet, Kamu Yönetimi mezunu -----Davut Güleç Kimdir ? -----

İlginizi Çekebilir

İsrail-Hamas Savaşının Etkisi ABD Üniversitelerinin Bilimsel Özerkliğini ‘de Etkiledi

İbrahim Ortaş, Çukurova Üniversitesi, iortas@cu.edu.tr İsrail ve Filistin Çatışmasının Öğrenciler Tarafından Eleştirilmesi ABD Üniversitelerinde Özerkliğe …