
ERÜ Rektörü Prof. Dr. Altun, “ Üniversitemiz Araştırma Odaklı Büyümesini Aynı Kararlılıkla Sürdürmeye Devam Edecektir”
Erciyes Üniversitesi (ERÜ) Rektörü Prof. Dr. Fatih Altun, ERÜ’nün UI Greenmetric 2025 ve Yükseköğretim Kurulu (YÖK) tarafından açıklanan Araştırma Üniversitelerinin 2024 yılı performans sonuçları hakkında değerlendirmede bulundu. Rektör Prof. Dr. Fatih Altun, “Erciyes Üniversitesi, araştırma odaklı büyümesini ve sürdürülebilirlik vizyonunu aynı kararlılıkla sürdürmeye devam edecektir” dedi.
Yaptığı açıklamada YÖK tarafından açıklanan Araştırma Üniversitelerinin 2024 yılı performans sonuçları ERÜ’nün toplam puanını 53’ten 58.72’ye yükselterek, önemli bir gelişme kaydettiğini belirten Rektör Prof. Dr. Fatih Altun, şunları kaydetti: “Erciyes Üniversitesi olarak hem araştırma kapasitemizi hem de sürdürülebilirlik performansımızı aynı yıl içinde önemli ölçüde yükseltmiş olmanın gururunu yaşıyoruz. Araştırma Üniversiteleri 2024 değerlendirmesinde toplam puanımızı 53’ten 58.72’ye çıkardık. Kapasite, kalite ve iş birliği alanlarında gösterdiğimiz bu yükseliş, üniversitemizin araştırma ekosisteminde kararlı ve istikrarlı biçimde güçlendiğini açıkça ortaya koyuyor.”
UI Greenmetric 2025 sıralamasında ise ERÜ’nün Genç Üniversiteler ve Büyük Ölçekli Kampüsler Kategorilerinde ve ilk 50 Genç Üniversite sıralamasında da Türkiye Üniversiteleri arasında 1’inci sırada yer aldığına dikkat çeken Rektör Prof. Dr. Altun, Dünyanın en çevreci üniversiteleri arasında ise 66’ncı sırada yer alarak, ERÜ’nün önemli bir uluslararası başarıya imza attığının altını çizdi.
Rektör Prof. Dr. Altun şöyle devam etti; “Greenmetric 2025 sonuçlarında Erciyes Üniversitesi dünyanın en çevreci üniversiteler arasında dünyada 66’ıncı sırada ve Türkiye’de 3. sırada yer almıştır. Bu yıl ilk defa yine Greenmetric tarafından genç üniversiteler arasında da bir değerlendirme yapılmıştır. Bu değerlendirmede de üniversitemiz, dünyada 25. ve Türkiye’de 1’inci sırada yer almıştır. Özellikle büyük ölçekli kampüsler kategorisinde de değerlendirmenin yapıldığı Greenmetric’te yine Türkiye’de 1’inci sırada yer alan bir üniversite olmuştur. Bu başarılar sadece birer sıralama sonucu değildir; Erciyes Üniversitesi’nin bilimsel üretimde, çevreye duyarlı kampüs yönetiminde ve geleceğe yönelik stratejik adımlarında ne kadar kararlı olduğunu gösteren somut göstergelerdir. Bu sürece katkı sunan tüm akademik ve idari çalışanlarımıza, öğrencilerimize ve paydaşlarımıza teşekkür ediyorum. Erciyes Üniversitesi, araştırma odaklı büyümesini ve sürdürülebilirlik vizyonunu aynı kararlılıkla sürdürmeye devam edecektir.”
Önceki Dönem Kamu Başdenetçisi Malkoç, KAYÜ’de “Türkiye Yüzyılı ve Üniversitelerimiz” Konulu Konferans Verdi.
TBMM 20. ve 21.’inci Dönem Trabzon Milletvekili, Hukukçu ve Önceki Dönem Kamu Başdenetçisi Şeref Malkoç, Kayseri Üniversitesi’nde “Türkiye Yüzyılı ve Üniversitelerimiz” konulu konferans verdi.
Kayseri Üniversitesi’nin 15 Temmuz Yerleşkesi Kongre ve Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen etkinliğe; Kayseri Valisi Gökmen Çiçek, Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Memduh Büyükkılıç, Milli Güvenlik Kurulu Önceki Dönem Genel Sekreteri Seyfullah Hacımüftüoğlu, kaymakamlar, ilçe belediye başkanları, il müdürleri, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri, akademisyenler ve çok sayıda öğrenci katıldı.
Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın ardından ekinliğin açılış konuşmalarında Kayseri Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kurtuluş Karamustafa, Türkiye Yüzyılı bağlamında üniversitelerin misyonuna değindi.
Rektör Prof. Dr. Kurtuluş Karamustafa, “Kayseri, asırlardır ilim, irfan ve medeniyet birikiminin yoğrulduğu bir şehirdir. Kayseri Üniversitesi olarak bu köklü geleneğin üzerine yenilikçi bir akademik perspektif inşa ediyoruz. Gençlerimizi yalnızca meslek sahibi bireyler olarak değil, ülkesinin bilimsel ve teknolojik atılımına yön verecek vizyon sahibi, milli ve manevi yönü de güçlü mezunlar yetiştirmek için heyecanla ve gayretle çalışıyoruz. Türkiye Yüzyılı hedeflerinde üniversitelerin üstlendiği öncü rolün bilincindeyiz ve bu sorumluluğu kararlılıkla taşıyoruz” diye konuştu.
Kayseri Valisi Gökmen Çiçek ise yaptığı konuşmada, Kayseri Üniversitesi’nin böyle bir programa ev sahipliği yapmasından duyduğu memnuniyeti dile getirerek, Türk siyasal ve kültürel hayatında önemli izler bırakmış Şeref Malkoç’u ağırladıkları için üniversite yönetimini tebrik etti.
Milli Güvenlik Kurulu Önceki Dönem Genel Sekreteri Seyfullah Hacımüftüoğlu da konuşmasında, Kayseri’nin Anadolu’daki tarihsel ve kültürel konumuna yönelik şu ifadelerde bulundu:
“Kayseri, Anadolu’nun yurt edinilmesi sürecinde kültürel aidiyetin, kök salma iradesinin ve kalıcılığın şekillendiği kadim bir mekândır. Bu derinlikli zemin, Kayseri’nin bugün güçlü bir eğitim hayatına ve ufuk açıcı üniversitelere sahip bir bilim şehrine dönüşmesini mümkün kılmıştır.”
Açılış konuşmalarının ardından Önceki Dönem Kamu Başdenetçisi Şeref Malkoç, “Türkiye Yüzyılı ve Üniversitelerimiz” konulu konferans verdi.
Konferansında Türkiye’deki yükseköğretim yapısının genel durumunu ve stratejik önemini değerlendiren Önceki Dönem Kamu Başdenetçisi Şeref Malkoç, “Türkiye’de 208 üniversitemiz var ve bu üniversiteler toplumun rehberi, kılavuzu, kalkınmanın, bilim ve teknolojinin öncüsüdür. Dünya’daki refah seviyesi yüksek ülkeler incelendiğinde, hepsinin üniversitelerini geliştirmiş olduğu görülmektedir. Üniversitelerimizin bir kısmı henüz çok yeni olsa da örneğin 8 yıllık bir üniversitenin bile kısa sürede büyük mesafe katettiğini görmekteyiz. Türkiye olarak 7 milyon üniversite öğrencisi ve 200 binin üzerinde akademisyenimizle muazzam bir kadroya sahibiz. Bu öğrenci sayısı Avrupa’daki birçok ülkenin nüfusundan fazladır. Ayrıca 1 milyona yakın öğrenci yurt kapasitemiz ve çok güzel kütüphanelerimiz mevcut olup, bilgiye ulaşım noktasında elektronik ortam sayesinde geçmiş yıllara nazaran büyük kolaylıklar sağlanmıştır. Devletimiz eğitim bütçesinden önemli bir pay ayırarak, hem Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı okulları hem de Üniversiteleri desteklemektedir. Son yıllarda Türkiye her alanda büyük gelişmeler kaydetmiştir. İlkokul, ortaokul ve lisede 20 milyon öğrencimiz ve 1,5 milyon öğretmenimiz bulunurken, sağlık sektöründe de 1,5 milyon çalışanımız mevcuttur. Bu genel ilerleme ve alt yapı, Türkiye’nin son yıllardaki büyük gelişiminin bir parçası olarak üniversitelerimizin de önemli katkılarını göstermektedir. Bu yüzden diyorum ki: 21. yüzyıl ‘Türkiye Yüzyılı’ olacaktır ve bu yürüyüşün öncüleri üniversiteler olacaktır” şeklinde konuştu.
Türkiye’nin siyasal tarihine ve siyasi krizlere de değinen Önceki Dönem Kamu Başdenetçisi Şeref Malkoç, Türkiye’nin bugün Libya’dan Karabağ’a, Somali’den Pakistan ve Afganistan’a kadar ihtiyaç duyulan her yerde barışı tesis eden, mazluma el uzatan bir ülke konumuna geldiğini sözlerine ekledi. Program, soru-cevapların ardından plaket takdimiyle sona erdi.
Türk Eğitim Derneği (TED) ve Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA) Türkiye, gençlerin güçlendirilmesine yönelik bir iş birliği protokolü imzaladı
Türkiye’nin eğitim alanındaki en köklü sivil toplum kuruluşlarından biri olan Türk Eğitim Derneği (TED) ile Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA) Türkiye; gençlerin sağlığı, eğitimi, iklim bilinci, dijital farkındalığı, korunması ve güçlendirilmesine yönelik kapsamlı bir iş birliği için ilk adımı attı.
İki kurum arasında Mutabakat Zaptı, TED Genel Başkanı Selçuk Pehlivanoğlu ile UNFPA Türkiye Temsilcisi Mariam A. Khan tarafından 9 Aralık 2025 tarihinde saat 14.00’te TED Genel Merkezinde düzenlenen törende imzalandı.
Gençlerin İyi Olma Hali, Güvenliği ve Katılımı İçin Ortak Adım: Protokol kapsamında, ergen sağlığı ve iyi olma halini desteklemek amacıyla gençlerde beden farkındalığı, sağlıklı ilişkiler kurma becerisi ve güvenli davranış geliştirme alanlarında çeşitli programlar hayata geçirilecek. Bu çerçevede sağlık okuryazarlığı, akran ilişkileri, risk farkındalığı ve önleyici yaklaşım temelli projeler gençlerle buluşturulacak.
İklim Hareketi, Dijital Farkındalık: Ortaklık aynı zamanda günümüzün en önemli küresel sorunlarından olan iklim değişikliği, sürdürülebilirlik, çevrimiçi güvenlik ve dijital şiddetin önlenmesi gibi güncel ve kritik konulara da odaklanıyor.
Mutabakat çerçevesinde öğrenciler için atölyelerin yanı sıra öğretmenler için kapasite geliştirici eğitimler, veliler için bilgilendirme çalışmaları, farkındalık kampanyaları ve yerel paydaşlarla ortak çalışmalar planlanıyor.
İş birliği ile yalnızca okullarda değil, toplum genelinde de gençlerin bilinçli ve dirençli bireyler olarak yetişmesi ve özellikle kırılgan grupların korunması ve desteklenmesi hedefleniyor.
Tek başına yaş kısıtlamaları, çocukların çevrimiçi güvenliğini sağlamaya yeterli değildir
Ülkeler çocuklara yönelik sosyal medya yasakları uygulamaya hazırlanırken UNICEF’ten açıklama
Dünya genelinde hükümetler, sosyal medyayı kullanmak için hangi yaşın ‘fazla genç’ sayıldığı konusunda tartışıyor ve bazıları platformlarda yaşa dayalı kısıtlamalar uygulamaya başlıyor.
Bu kısıtlamalar, gerçek bir endişeyi yansıtıyor: Çocuklar, çevrimiçi ortamda zorbalık, istismar ve zararlı içeriklere maruz kalıyor; bu durum ise onların zihinsel sağlık ve iyilik hallerini olumsuz etkiliyor. Mevcut durum, çocuklara yeterli koruma sağlayamıyor ve aileleri zorluyor.
UNICEF, çocukların çevrimiçi güvenliğine yönelik artan taahhütleri memnuniyetle karşılasa da, sosyal medya yasaklarının kendi risklerini beraberinde getirdiği ve hatta ters tepme riski taşıdığı uyarısında bulunuyor.
Sosyal medya bir lüks değildir. Özellikle izole veya marjinalleşmiş çocuklar için öğrenmeye, iletişim kurmaya, oyun oynamaya ve kendilerini ifade etmeye olanak sağlayan hayati bir araçtır. Ayrıca, birçok çocuk ve genç, geçici çözümler, paylaşılan cihazlar veya daha az denetlenen platformlar aracılığıyla sosyal medyaya erişmeye devam edecektir. Bu durum, onların korunmasını daha da güçleştirir.
Yaş sınırlamaları; çocukları zarardan koruyan, gizlilik ve katılım haklarına saygı gösteren ve onları denetimsiz, daha az güvenli alanlara itmekten kaçınan daha kapsamlı bir yaklaşımın parçası olmalıdır. Düzenlemeler, sosyal medya platformlarının çocuk güvenliğine yatırım yapmasının yerine geçmemelidir. Yaş sınırlamaları getiren yasalar, platform tasarımını ve içerik denetimini iyileştiren şirketlerin alternatifi olamaz.
UNICEF; hükümetleri, düzenleyici kuruluşları ve şirketleri, çocuklar ve ailelerle iş birliği yaparak güvenli, kapsayıcı ve çocuk haklarına saygı gösteren dijital ortamlar oluşturmak için harekete geçmeye çağırıyor. Bu kapsamda;
Hükümetler, yaşa dayalı yasa ve düzenlemelerin şirketlerin daha güvenli platform tasarımına yatırım yapma ve etkili içerik denetimi sağlama yükümlülüklerinin yerine geçmesine izin vermemelidir. Ayrıca, şirketlerin çocuk hakları üzerinde olumsuz etkileri proaktif şekilde belirleyip ele alarak sorumluluk almasını zorunlu kılmalıdırlar.
Sosyal medya ve teknoloji şirketleri, ürünlerini çocuk güvenliği ve iyiliğini merkezine alacak şekilde yeniden tasarlamalı, daha güvenli platform tasarımına ve etkili içerik denetimine yatırım yapmalı; yaş doğrulama araçları ve genç kullanıcılar için daha güvenli, gelişimlerine uygun farklı deneyimler sunan çözümler geliştirmelidir. Bu koruma mekanizmaları, düzenlemeleri uygulama kapasitesinin düşük olabileceği kırılgan veya çatışma etkisi altındaki ülkeler de dahil olmak üzere tüm bağlamlarda geçerli olmalıdır.
Düzenleyici kuruluşlar, çocukların çevrimiçi ortamda maruz kaldığı zararları etkili bir şekilde önlemek ve azaltmak için sistematik önlemlere sahip olmalıdır.
Sivil toplum ve ortaklar, sosyal medya yaş sınırları konusundaki tartışmalarda çocukların, gençlerin, ebeveynlerin ve bakım verenlerin seslerini ve deneyimlerini güçlendirmelidir. Dijital çağda çocukları en iyi şekilde koruma kararları, çocuklardan doğrudan elde edilen kanıtlar da dahil olmak üzere güvenilir verilerle desteklenmelidir.
Ebeveynler ve bakım verenler, geliştirilmiş dijital okuryazarlık ile desteklenmelidir. Onların rolü kritik olmakla birlikte, şu anda çevrimiçi ortamda çocuklarını korumaları için imkânsızı yapmaları bekleniyor: Tasarlamadıkları platformları denetlemek, göremedikleri algoritmaları kontrol etmek ve gün boyu onlarca uygulamayı yönetmek.
UNICEF olarak, çocuklar, gençler ve ailelerle birlikte çalışmayı sürdürmeye kararlıyız; yasal düzenlemeler, mevzuat ve teknoloji tasarımının çocukların görüşlerini, ihtiyaçlarını ve haklarını yansıtmasını sağlamak için çalışmalarımıza devam edeceğiz. Her çocuğun dijital çağda güvenli bir şekilde öğrenebilmesi, bağlantı kurabilmesi ve gelişebilmesi için hükümetler, işletmeler ve toplumlarla iş birliği yapmaya hazırız.
Araştırma sonuçlarına göre çalışan sayısı 10 ve daha fazla olan girişimlerin %39,6’sı, 2022-2024 yıllarını kapsayan üç yıllık dönemde yenilik faaliyetinde bulundu. Bir önceki referans dönemde (2020-2022) bu oran %39,8 olarak hesaplandı. Çalışan sayısı 10-49 olan girişimlerin %36,6’sı, 50-249 çalışanı olan girişimlerin %49,6’sı, 250 ve daha fazla çalışanı olan girişimlerin ise %69,3’ü piyasaya yeni ya da önemli ölçüde iyileştirilmiş bir ürün (mal ya da hizmet) sunmaya veya iş süreci yeniliği uygulamaya yönelik çalışmalarda bulundu. Sanayi sektöründe yenilik faaliyetlerinde bulunan girişimlerin oranı %42,1 iken; hizmet sektöründe bu oran %36,9 oldu.
Ürün yenilikçisi girişimlerin %85,1’i ürünlerini rakiplerinden önce pazara sundu
Ürün yeniliği yapan girişimlerin oranı bir önceki referans dönemde (2020-2022) %19,8 iken bu oran 2022-2024 yıllarını kapsayan üç yıllık dönemde %23,6 olarak hesaplandı. Ürün yeniliği yapan girişimler arasından mal yeniliği yapanların oranı %80,3, hizmet yeniliği yapanların oranı ise %73,4 olarak hesaplandı. Yeni veya önemli ölçüde iyileştirilmiş ürünlerin pazardaki durumu ele alındığında, ürün yeniliklerinin %96,0’ının girişim için yeni olduğu, %85,1’inin ise girişimin faaliyet gösterdiği pazar için yeni olduğu gözlemlendi.
Girişimler en fazla mal üretme veya hizmet sağlama yöntemlerinde yenilik uyguladı
Girişimlerin %36,1’i temel işletmecilik fonksiyonları olarak da adlandırılan iş süreci yeniliğinde bulundu. Bir önceki araştırma sonuçlarında bu oran %35,0’dı. İş süreçlerinde en fazla yeniliğin uygulandığı alan, %77,2 ile mal üretme veya hizmet sağlama yöntemleri oldu. Bu kategoriyi %71,5 ile muhasebe veya diğer idari işlemler ve %69,7 ile bilgi işlem veya iletişim yöntemleri izledi.
Yenilik faaliyetinde bulunan girişimlerin %25,6’sı finansal destek aldı
Yenilik faaliyetinde bulunan girişimlerin %25,6’sı çeşitli kaynaklardan finansal destek aldı. Bu girişimlerden %48,9’u merkezi kamu kurum/kuruluşlarından, %10,9’u yerel veya bölgesel kamu kuruluşlarından, %7,9’u diğer AB kurumlarından ve %6,4’ü Avrupa Birliği (AB) Horizon 2020 Araştırma ve İnovasyon Programı’ndan aldığı finansal destekleri araştırma ve geliştirme (Ar-Ge) veya diğer yenilik faaliyetlerinde kullandığını belirtti.
Yenilik faaliyetinde bulunan girişimlerin %40,4’ü iş birliği yaptı
Yenilik faaliyetinde bulunan girişimlerin %40,4’ü diğer girişim, kişi veya kuruluşlar ile iş birliği yaptı. Bu girişimlerin %79,7’si Ar-Ge veya diğer yenilik faaliyetlerinde iş birliği yaparken diğer rutin girişimcilik faaliyetlerinde iş birliği yapanların oranı %65,3 oldu.
Yenilik faaliyetinde bulunan girişimlerin %31,3’ü yurt içinde, %7,6’sı Avrupa ülkelerinde, %6,3’ü diğer ülkelerde Ar-Ge/yenilik faaliyetleri için iş birliğine gitti.
Yenilik faaliyetinde bulunan girişimlerde kalite odaklı stratejiler ekonomik performansta belirleyici oldu
2022-2024 döneminde yenilik faaliyetinde bulunan girişimlerin ekonomik performansını etkileyen stratejiler önem derecesi açısından incelendi. Girişimlerin %72,6’sı kaliteye, %72,1’i mevcut müşteri gruplarını memnun etmeye ve %64,2’si yeni müşteri gruplarına ulaşma stratejilerine çok önem verdi.
Yenilik faaliyetinde bulunan her dört girişimden biri patent başvurusunda bulundu
Yenilik faaliyetleri ile elde edilen rekabetçi avantajı etkin koruma yöntemlerinin de sorgulandığı araştırmada, yenilik faaliyetinde bulunan girişimlerin %48,3’ünün ticari marka tescili yaptırdığı tespit edildi. Bunu %26,4 ile patent başvurusu, %22,4 ile ticari sır kullanımı, %14,1 ile faydalı model başvurusu, %13,3 ile endüstriyel tasarım tescili ve %13,2 ile telif hakkı başvurusu izledi.
Yenilik faaliyetinde bulunan girişimlerin %60,7’si makine, ekipman veya yazılım satın aldı
Yenilik faaliyetinde bulunan girişimlerin %60,7’si makine, ekipman veya yazılım satın aldı. Bu girişimlerin %91,8’i daha önce kullanılan ile aynı veya geliştirilmiş teknolojiye dayalı makine, ekipman veya yazılıma yatırım yaparken, %53,1’i daha önce kullanılmayan yeni bir teknolojiye dayalı makine, ekipman veya yazılıma yatırım yaptı. Bir önceki referans dönemde (2020-2022) yenilik faaliyetinde bulunan girişimlerin %59,7’si makine ekipman yazılım satın aldı ve bu girişimlerin %92,0’ı daha önce kullanılan %52,4’ü yeni teknolojiye dayalı yatırım yaptı.
Girişimin itibarını geliştirme çevresel yenilik yapmada en önemli faktör oldu
Araştırma kapsamında girişimlerin çevresel fayda sağlayan yenilikleri uygulamaya koyup koymama durumları analiz edildi.
Uygulamaya konan yenilikler girişim içinde sağlanan çevresel faydalar bakımından incelendiğinde yenilik faaliyetinde bulunan girişimlerin %58,8’i kullandıkları malzemeyi çevreyi daha az kirleten veya çevre için tehlikeli olmayanlar ile değiştirdi. Yenilik faaliyetinde bulunan girişimlerin %56,9’u birim üretim başına toprak, gürültü, su veya hava kirliliğinin, %56,6’sı birim üretim başına su veya malzeme kullanımının, %55,9’u birim üretim başına enerji kullanımı veya toplam karbon ayak izinin azaltılmasını sağladı.
Uygulamaya konan yenilikler nihai kullanıcı tarafından ürünlerin kullanımı süresince ortaya çıkan çevresel faydalar bakımından incelendiğinde, yenilik faaliyetinde bulunan girişimlerin %60,0’ı daha dayanıklı ürünler sayesinde ürün kullanım süresinin uzamasını, %57,4’ü hava su gürültü toprak kirliliğinin azaltılmasını sağladı. Yenilik faaliyetinde bulunan girişimlerin %56,2’si kullanım sonrası ürünlerin geri dönüşümünün kolaylaştırılmasını, %55,2’si enerji kullanımı veya toplam karbon ayak izinin azaltılmasını ve %46,6’sı ise biyolojik çeşitliliğin korunmasını sağladı.
Yenilik faaliyetinde bulunan ve çevresel fayda sağlayan yenilikleri uygulamaya koyan girişimlerin %91,7’si girişimin itibarını geliştirme, %90,1’i enerji, su ve malzemenin yüksek maliyeti, %89,6’sı mevcut çevresel düzenlemeler, %88,8’i mevcut çevresel vergiler, ücretler ve ödemeler nedeniyle çevresel fayda sağlayan yenilikleri uygulamaya koyma kararının önemli olduklarını belirtti.
