Ekonomi-teknoloji haberleri, TUİK verileri (21.09.2022)

TÜRKİYE’NİN AYAĞINA VURULMUŞ PRANGALARI KIRDIK
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, 64 kilometrelik Siirt-Pervari Yolu ile mesafesinin yaklaşık 8 kilometre kısalacağına dikkat çekerek, projenin 2025 yılında hizmete açılmasıyla birlikte toplam 82 milyon lira tasarruf sağlanacağını bildirdi. 100 yılda yapılmayan yatırımları 20 yıla sığdırdıklarını aktaran Karaismailoğlu, “Türkiye’nin ayağına vurulmuş prangaları kırdık. Terör örgütleri, askeri darbeler, statükocu vesayet ve bürokrasi ile yıllarca ülkemizin gelişmesini, büyümesini, dünyada hak ettiği yeri almasını sabote ettiler” dedi.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, Siirt-Pervari Yolu’nun temel atma törenine katıldı. Bakanlık olarak Türkiye’nin kalkınması, halkın refah seviyesinin yukarılara çıkarılması adına Türkiye’nin dört bir yanında var güçle çalışmaları sürdürdüklerini belirten Karaismailoğlu, Anadolu ve Mezopotamya kültürlerinin harman olduğu kadim şehire dördüncü kez geldiğini söyledi.
SİİRT’İN ULAŞIM VE İLETİŞİM YATIRIMLARI İÇİN 7 MİLYAR LİRAYA YAKIN HARCAMA YAPTIK
11 Temmuz 2020’de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın teşrifleriyle Botan Çayı Beğendik Köprüsü’nü, 4 Aralık 2021’de yine Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın teşriflerinden Zarova Köprüsü’nün açılışını yaptıklarını anımsatan Karaismailoğlu, “20 yıllık hükümetlerimiz döneminde, ülke genelinde tüm ulaşım sistemlerindeki dev yatırımlarımız, hizmete açtığımız büyük yatırımlardan Siirt de hak ettiği payı almaktadır, almaya da devam edecektir. Bugüne kadar Siirt’in ulaşım ve iletişim yatırımları için 7 milyar liraya yakın harcama yaptık. Siirt’in bölünmüş yol uzunluğunu 7 kilometreden alıp, 18 katına çıkararak, 129 kilometreye ulaştırdık. İl genelindeki bitümlü sıcak kaplamalı yol uzunluğunu da 2 kilometreden alıp 90 kilometreye yükselttik. Hükümetlerimiz döneminde Siirt’te; 168 kilometre tek yol yapım ve iyileştirmesi gerçekleştirdik. Toplam uzunluğu 2 bin 756 metreyi bulan 24 adet köprüyü hizmete açtık” ifadelerini kullandı.
DAHA GÜVENLİ VE KONFORLU ULAŞIM SAĞLAYACAĞIZ
Siirt il genelindeki devam eden 8 ayrı karayolu projesinin toplam proje bedelinin 8 milyar lirayı ulaştığını vurgulayan Karaismailoğlu, temeli atılmakta olan Siirt-Pervari karayolunun da bu önemli yatırımlardan birisi olduğuna işaret etti. “Yapımına başladığımız projemizin uzunluğu 64 kilometredir” diyen Ulaştırma Bakanı Karaismailoğlu, konuşmasına şöyle devam etti:
“Proje kapsamında; toplam uzunluğu 666 metreyi bulan 2 adet viyadük ile birlikte, yine toplam uzunluğu 500 metre olan 10 adet de köprü yer almaktadır. Siirt-Pervari Yolumuzun tamamlanmasıyla birlikte; yolun fiziksel standartlarını yükselterek, daha güvenli ve konforlu ulaşım sağlayacağız. Mevcut yola göre yol mesafesi yaklaşık 8 kilometre kısalacaktır. Siirt Organize Sanayi Bölgesi’ne ulaşımı sağlayacak yol ile birlikte değişen güzergah üzerindeki bölgelerin ekonomik ve sosyo-kültürel yönden canlanma olacaktır. Başta Siirt fıstığı olmak üzere bölgede yetişen tüm tarım ürünlerinin yurt içi ve dışına nakli de kolaylaşacaktır. Yol projemiz, ayrıca terörle mücadele faaliyetlerimize de lojistik destek sağlayacaktır. Projemizin 2025 yılında hizmete açılmasıyla birlikte bir yılda; zamandan 62 milyon lira, akaryakıttan 20 milyon lira olmak üzere toplamda 82 milyon lira tasarruf sağlayacağız. Yol projemizle birlikte 4 bin 136 ton egzoz emisyonunda azalma olacaktır.”
“HİZMET EDEN İZZET BULUR”
Bu yol projesiyle birlikte, Siirt il sınırlarında yapımı devam eden 18 kilometrelik Eruh Belediyesi’ne ait şehir içi yollarının toprak ve sanat işlerini de bu yıl tamamlayacaklarını dile getiren Karaismailoğlu, 45 kilometrelik Eruh Fındık Yolu’nu, 24.4 kilometrelik Siirt-Kurtalan Bölünmüş Yolu ile birlikte, 15 kilometrelik Batman-Beşiri-Kurtalan Yolu ve 57 kilometrelik Siirt-Eruh Yolu’nu 2023 yılında hizmete açmayı hedeflediklerini duyurdu. Bunların yanı sıra, uzunluğu 23 kilometre olan, Kozluk-Baykan ve 18 kilometrelik Şırnak-Pervari-Narlı Ayrımı yollarında da çalışmaların yoğun bir şekilde devam ettiğini aktaran Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Karaismailoğlu, “Atalarımızdan bizlere miras çok güzel bir söz var; ‘Hizmet eden izzet bulur.’ Bizde bu inançla milletimize hizmet ediyor ve etmeye de devam ediyoruz. ‘İnsanı yaşat ki devlet yaşasın’ düsturu ile nice yatırım ve dev proje AK Parti döneminde hayata geçti. Ekonomi alanında Cumhuriyet tarihimizin rekorlarını kırdık. 2002 yılında 36 milyar dolar olan ihracat miktarını, 2021 yılında yeni bir rekor kırarak 225 milyar dolara çıkardık. Cumhuriyet tarihinde ilk defa dünya ticaret hacminden aldığımız payı yüzde 1’in üzerine taşıdık. Bu yıl yani 2022 yılı ihracat hedefimizi 250 milyar dolar olarak belirledik. Salgın döneminde G20 ülkeleri arasında en hızlı toparlanan ülkelerin başında olduk. 100 yılda yapılmayan yatırımları 20 yıla sığdırdık. Ama en önemlisi AK Parti ile demokrasi güç kazandı ve devlet milleti ile kaynaştı” şeklinde konuştu.
SON 20 YILDA ÜLKEMİZİN HER KARIŞ VATAN TOPRAĞINA HİZMETLERİMİZLE MÜHRÜMÜZÜ VURDUK
Ulaştırma Bakanı Karaismailoğlu, “Türkiye’nin ayağına vurulmuş prangaları kırdık. Terör örgütleri, askeri darbeler, statükocu vesayet ve bürokrasi ile yıllarca ülkemizin gelişmesini, büyümesini, dünyada hak ettiği yeri almasını sabote ettiler. Yıllar boyunca ülkemizde; kadınlarımız başörtülü, başörtüsüz diye ayrımcılığa uğradı. En iyi sizler biliyorsunuz, Cumhurbaşkanı’mıza Siirt’teki bir konuşması ile cezaevinin yolunu gösterdiler. Tüm bu adaletsizlik ve haksızlıklara rağmen Cumhurbaşkanımız o dönemde yine Siirt’ten milletvekili seçilerek kutlu davasına sahip çıktı ve bu davanın en öndeki lideri oldu. AK Parti’yi sizler yani, milletimiz kurdu. Partimiz hiçbir zaman millete sırtını dönmedi. Milleti dinledik, milletin istediği ne varsa yapmak üzere var gücümüzle çalıştık. Son 20 yılda ülkemizin her karış vatan toprağına hizmetlerimizle mührümüzü vurduk” dedi.
Karayollarındaki ulaşımı hızlı, güvenli, konforlu hale getirerek trafiğin ve hareketliliğin önündeki engelleri kaldırdıklarını aktaran Karaismailoğlu, konforlu ve emniyetli yollarla ulaşımın kalitesini yükselttiklerini söyledi. Siirt için Türkiye için çok kıymetli dev bir projesinin daha temelini attıklarını dile getiren Karaismailoğlu, projeyi en kısa zaman da bitirmek için 7 gün 24 saat yoğun bir çalışma gerçekleştireceklerini kaydetti.
Tüketici güven endeksi 72,4 oldu
Türkiye İstatistik Kurumu ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası işbirliği ile yürütülen tüketici eğilim anketi sonuçlarından hesaplanan mevsim etkilerinden arındırılmış tüketici güven endeksi, Eylül ayında bir önceki aya göre %0,3 oranında arttı; Ağustos ayında 72,2 olan endeks, Eylül ayında 72,4 oldu.
İKİNCİ MİLLİ ELEKTRİKLİ TRENDE DE TEST SÜRÜŞLERİNE BAŞLADI
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, milli elektrikli tren ile ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Saatte 160 kilometre hıza uygun ‘milli elektrikli trenlerin” seri üretimine başlandığına dikkati çeken Karaismailoğlu, ilk milli elektrikli trenin 10 bin kilometre test sürüşünü gerçekleştirdiğini, ikinci trenin de test sürüşlerine başladığını duyurdu.
Almanya’da demiryolları ulaşım teknolojileri fuarı InnoTrans 2022’ye düzenlendi. Kovid-19 salgını nedeniyle iki defa ertelenen fuar, bu sene “sürdürülebilir hareketlilik” temasıyla ziyaretçilere kapısını açtı. Fuara; 56 ülkeden 2 bin 834 şirket katılırken, Türkiye’de katılımcılar arasında yer aldı. Fuarın açılışına katılan Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, Bakanlığın ve TÜRESAŞ stantları ziyaret etti. İkili görüşmeler de gerçekleştiren Karaismailoğlu, gazetecilere açıklama yaptı. Karaismailoğlu, fuarın raylı sistemler sektörünün en büyük organizasyonlarından biri olduğunu söyledi. Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları (TCDD) ve onun şirketleri yanında pek çok Türk firmasının ürünlerini burada sergilediğine işaret eden Karaismailoğlu, Türkiye’de 166 yıllık bir demir yolu kültürünün olduğunu belirtti. Türkiye’nin demir yolu ağırlıklı bir yatırım dönemine girdiğine işaret eden Karaismailoğlu, “Bundan sonra demir yolu sektöründe ihtiyaçlarımız çok daha artacak. Demir yolu sektöründeki yüksek teknoloji isteyen ürünlerin geliştirilmesi konusunda ülkemizde çok önemli çalışmalar var. Bu geliştirdiğimiz ürünleri dünyaya tanıtmak, hem de demir yolu sektörü için iş birliği alanında InnoTrans en önemli organizasyonlardan bir tanesi olduğu için burada güçlü bir şekilde varız” dedi.
MİLLİ ELEKTRİKLİ TRENLERİN SERİ ÜRETİMİNE BAŞLANDIK
Türkiye’de 4 bin 500 kilometre demir yolu inşaatının sürdüğünü ve bunun artarak devam edeceğini kaydeden Karaismailoğlu, sadece yolcu taşımacılığında değil lojistikte de demir yolu sektörünün önemli olduğunu vurguladı. “Özellikle karbon emisyonunun azaltılmasında, yeşil enerjide ve tedarik zincirinde bağlantıların kurulmasında demir yolları vazgeçilmezimiz” diyen Karaismailoğlu, saatte 160 kilometre hıza uygun ‘milli elektrikli trenlerin” seri üretimine başlandığına dikkat çekti.
İlk milli elektrikli trenin 10 bin kilometre test sürüşünü gerçekleştirdiğini, ikinci trenin de test sürüşlerine başladığını bildiren Karaismailoğlu, açıklamasına şöyle devam etti:
“Önümüzdeki aylarda sertifikasını da alarak inşallah yolcu taşımaya başlamayı hedeflemekteyiz. Ardından ikinci, üçüncü setler zaten bantta çalışmaları devam ediyor. Onun devamı 225 kilometrelik hıza sahip yine milli elektrikli trenimizin de şu an tasarım çalışmaları bitmek üzere. Orada da önemli ilerleme var. Bunun dışında 250 kilometre ve üzeri hızlara sahip trenleri yine Türkiye’de üretmek üzere de organizasyon ve tasarım çalışmalarımız bir taraftan devam ediyor. Tabii bu çok geniş bir alan. Hakikaten hem yüksek teknoloji isteyen ve yüksek maliyetli işler olduğu için de maksimum fayda sağlayacak şekilde ülkemizin mali yükünü de çok sarsmadan bu işleri nasıl yapabiliriz onun telaşı içindeyiz. İnşallah önümüzdeki günlerde ülkemizde demir yolu açısından da çok önemli gelişmeler olacak.”

ALIŞVERİŞ YAPMADAN ÖNCE BUNLARA DİKKAT

Bütçesini korumak isteyen birçok kişi, alışveriş yapmadan önce daha dikkatli ve planlı olmaya çalışarak bilinçli adım atma gereği duyuyor. Finansal hedefleri gerçekleştirmek, tasarruf etmek, bilinçli harcamalar yapmak son günlerde gündemden düşmüyor. Peki doğru harcama adımları nasıl atılmalı? Alışveriş yapmadan önce nelere dikkat edilmeli? Sorularının cevaplarını Para Koçu, Yazar Pelin Narin Tekinsoy açıkladı.

Tüketiciler bütçelerini doğru yönetebilmek, sahip oldukları maddi ve ayni kaynaklardan en fazla verimi almak için bugünlerde hiç olmadığı kadar kafa yoruyorlar. Alışveriş yapmak ise rutin bir aktivite olarak günlük yaşamımızın bir parçası olmaya devam ediyor. Para Koçu, Yazar Pelin Narin Tekinsoy bilinçli bir tüketici olmak için alışveriş yapmadan önce kişilere bu soruları kendilerine sormalarını öneriyor:

Bu ürünü almak için hayatımın kaç saatini çalışarak geçirdim?

Bazen ihtiyaçtan çok istekle harekete geçip satın alma kararı verdiğimiz kılık-kıyafet veya araçlarda; örneğin bir cep telefonu için öncelikle hayatımızın kaç saatini çalışarak geçirdiğimizi düşünmeliyiz. O ürünün kaç aylık ya da günlük maaşımıza denk geldiğini hesaplamak daha doğru harcama adımları atmamıza yarayabilir. Özellikle lüks kategorisine giren ürünler kişilere belli bir statü sağlama aracı olarak görülürken aynı zamanda kısa süreli haz sağladığı düşünülerek harcama yapılmalıdır. Özdeğer duygusu güçlendirilmeye çalışılmalı ve kişinin kendini ifade etme aracı harcadığı para olmamalı.

Bunu alarak neleri almaktan vazgeçiyorum?

“Her karar diğerlerinden vazgeçiştir.” sözünden de yola çıkarak ölçülebilen kaynaklarımızı kullandığımızda, sınırlı olan gelirlerle aldıklarımız diğer almak istediklerimizden vazgeçme anlamına gelir. Alışveriş listesi yapmak, ihtiyaçların sıralanması bu konuda kişilere yardımcı olacaktır. Alışverişe giderken hedef olarak örneğin market için belli bir meblağ, kıyafet için belli bir tutar belirlemek, kategorilendirmek ve bunlara sınırlı bütçe belirlemek; sınırsızca ve düşünmeden almanın önüne geçer. Aylık zorunlu giderler belirlendikten sonra arta kalan para ile kişiler diğer istek ve ihtiyaçlarına yönelmeli, bütçe tabloları yapılarak gelir gider dengeleri korunmalı.

Alışveriş yapmaktaki motivasyonumun kaynağı nedir?

Kişilerin açken veya mutsuzken daha fazla alışveriş yaptığı araştırmalarla gösterilmiştir. Duygusal açlık kişiyi yemeğe ve alışverişe daha fazla iter. Kişiler alışveriş kararı aldıklarında hangi motivasyonla buna yöneldiğini kendilerine sormalı. Bir tartışma veya üzücü bir haber sonrası yaptığı alışverişle, kendini başarısız hisseden birinin alışveriş yaparak neyin yerini doldurmaya çalıştığını kişiler kendilerinde gözlemlemeli. Bilinçli bir şekilde, duyguların farkında olunarak adımlar atılmalı ve kişiler hayatlarındaki sorunları alışveriş yaparak, geçici sahip olma hazzı ile çözmeye çalışmamalı.

Bu alacağım şey istek mi ihtiyaç mı?

Bazı ürünler isteklere bazıları ihtiyaca girer. Satın alma kararımızı etkileyen birçok faktör olsa da alışverişi ihtiyaçlarımız öncelikli olacak şekilde yapmak mantıklı olacaktır. Kişiler bütçeleri elverdiğince istekleri doğrultusunda da elbette harcama yaparlar, alındıktan sonra pişman olunmayacak ürünlere yönelmek uzun vadeli tatmin getirecektir.

Hala istiyor muyum?

Genellikle yüksek maliyetli ürünleri almadan önce kişiler kendilerine düşünmek ve değerlendirmek için belli bir süre tanımalı. Büyük veya küçük fark etmez bir birikimi belli bir yere yöneltmeden önce şu basit soruyu sormalı: “Hala istiyor muyum?” Bazen bir referans, bazen bir reklam sonrasında hızlıca karar verilen ve düşünmeden alınan pahalı ürünler daha sonra yerini pişmanlığa bırakabiliyor. Düşündükçe mantıklı gelmeye devam eden bir ürünü almak yerinde olacaktır.

Satış sonrası destek hizmetleri yeterli mi?

Özellikle yüksek maliyetli bir ürün alındıktan sonra servis, bakım, yedek parça gibi satış sonrasında da masrafı olabilecek hizmetler değerlendirilmeli. Ülkemizde servis noktası az bulunan, pahalı ve gösterişli bir cep telefonu veya beyaz eşya markasından bir ürünü almak ileride yaşanan bir problem sonrasında o ürünün elde kalması veya yine yüksek maliyetlerle tamire, uzun süreli beklemelere sebep olabilir. Araba, elektronik eşya gibi ürünlerde satış sonrası destek, servis gibi imkanları geniş olan, uzun vadeli planlamalar ve ihtimaller düşünülerek karar verilmeli. Perakende ürünlerde ise, müşteri dostu olan yeni nesil alışveriş anlayışını benimseyen firmalarla ilerlenmeli.

Logo Ventures’ın 5 girişimi Startup 100 listesinde

Fast Company Türkiye tarafından açıklanan, Türkiye’nin en başarılı girişimlerinin yer aldığı Startup 100 listesi yayınlandı.  Listede Logo Ventures’ın 5 portföy girişimi de kendilerine yer buldu.

Türkiye’nin en başarılı startupları listesi açıklandı. Listede yer verilen 100 girişimin içerisinde Logo Ventures’ın 5 portföy girişimi yer aldı. Listede yer alan girişimler Evreka, Inooster, V-Count, Vispera ve Wask oldu.

Geleneksel iş yapış şekillerini değiştiren takımlara yatırım yapan Logo Ventures, teknoloji alanında faaliyet gösteren, hızlı büyüyen ve global pazarlarda etkin yer edinebilecek girişimlere yatırım yapıyor. Fon, yatırım yaptığı girişimlere Logo’nun stratejik ve operasyonel tecrübelerini aktararak girişimlerin hedeflerine ulaşmalarında etkin bir rol oynamayı hedefliyor.

“Emeklerimizin karşılığını almak bizi oldukça şevklendiriyor”

Startup 100 listesinde girişimleriyle yer bulmalarına ilişkin açıklamalarda bulunan Logo Ventures Yönetici Ortağı Merve Zabcı, “Türkiye’nin en başarılı startupları listesinde 5 girişimimizle yer almak bizim için mutluluk ve gurur verici bir durum. Yatırım yaptığımız her şirkette başarı için harcanan ciddi bir mesai ve emek var. Bu emeklerin karşılığını görebilmek bizi gelecekte yapacağımız çalışmalar için şevklendiriyor. Logo Ventures olarak, önümüzdeki dönemde B2B (işletmeden işletmeye) dikeyinde yer alan yazılım şirketlerine yatırım yapmaya ve başarıya ulaşmaları için destek olmaya devam edeceğiz. Ülkemizde hızla gelişen bir startup ve yatırım ekosistemi var. Biz de bu ekosistemin bir parçası olarak üzerimize düşeni yapmayı sürdüreceğiz.”dedi.

DataFlowX’in yerli üretim siber güvenlik çözümleri Tech Data ile dünyaya açılacak
 Sıfır güven yaklaşımı ile yeni nesil güvenlik çözümleri geliştiren yerli siber güvenlik şirketi DataFlowX’in ürünleri, BT ekosisteminin lider küresel distribütörlerinden olan Tech Data’nın gücü ile önce Türkiye’de ardından dünyada yayılacak.

2021 yılında dünya çapında gerçekleşen siber güvenlik ihlali vakalarının 40 milyarı geçtiği tahmin edilmektedir.[1] Yaşanan siber güvenlik ihlalleri ve yeni nesil tehditler konusundaki artan farkındalığın etkisiyle global siber güvenlik pazarı da son 10 yılda hızlı bir büyüme sergiliyor. Öyle ki global siber güvenlik pazarının 2029’a kadar 376,3 milyar dolara çıkması ve yüzde 13,4’lük bir yıllık büyüme oranı sergilemesi bekleniyor.[2] İşte hızla büyüyen bu global pazar içerisinde yerli üretim çözümlerin daha fazla pay almasını sağlayacak dikkat çekici bir iş birliğine ülkemizde imza atıldı. Dünyanın önde gelen BT çözümleri distribütörü, Tech Data A TD SYNNEX Company (NYSE: SNX) Türkiye ile yeni nesil siber güvenlik çözümleri sunan teknoloji üreticisi DataFlowX, dağıtım anlaşması yaptıklarını duyurdu. Bu anlaşma ile DataFlowX’in sıfır güven mimarisi (Zero Trust Architecture) yaklaşımı ile geliştirdiği, kritik altyapıların korunmasını ve ağlar arası güvenli veri iletişimini sağlayan yeni nesil siber güvenlik çözümleri, Tech Data aracılığıyla öncelikle Türkiye pazarına, ardından orta vadede küresel müşterilere sunulacak. Tech Data A TD SYNNEX Company Türkiye Genel Müdürü Behçet Yumrukçallı iş birlikleri hakkında şunları söyledi: “BT ekosistemi için lider küresel distribütör ve çözüm toplayıcısı Tech Data A TD SYNNEX Company Türkiye olarak 100’den fazla ülkede 150 binden fazla müşterimize teknoloji yatırımlarının değerini en üst düzeye çıkarmak, iş sonuçlarını göstermek ve büyüme fırsatlarını ortaya çıkarmaları için yenilikçi çözümler sunuyoruz. Tabii tüm bunları yaparken de en önemli önceliklerimiz arasında siber güvenlik geliyor. Günümüzde siber güvenlik alanında en öne çıkan yaklaşımlardan birisi de sıfır güven mimarisi yaklaşımı. Genellikle güvenlik sistemleri bir ihlal tespit etmedikçe bir ağın güvenli olduğu varsayılır ancak sıfır güven mimarisi yaklaşımı, ihlal tespit edilmese de bir ağın her zaman güvenli olmadığını varsayar. Her işlemin, verinin ve kimliğin güvenilmez olduğunu kabul eder. Tüm dünyada hızla benimsenen bu yaklaşıma uygun ürünlerin DataFlowX tarafından yerli imkanlarla üretilmesini çok değerli buluyoruz. Çünkü bizim de hedeflerimizden birisi siber güvenlik alanında faaliyet gösteren yerel girişimlerin büyümesine ve globalleşebilmesine destek olmaktır. Tech Data A TD SYNNEX Company olarak hedefimiz 600’den fazla iş ortağımızın gücümüzden yararlanarak veri ekonomisinde maksimum değer elde etmesidir. Bu noktada DataFlowX’in yerli ürünlerini de önce ülkemizde birçok farklı sektörde konumlandırmayı, ardından yurt dışında da kullanımını yaygınlaştırmayı hedefliyoruz.” Anlaşma hakkında açıklamada bulunan DataFlowX Genel Müdürü Burak Çifter ise “Hızla gelişmeye devam eden dijital dünya, hayatımızın her alanında kolaylık sağlarken bir yandan da büyük riskleri beraberinde getiriyor. Kurumlar için dijital ortamdan verilerin güvenli olarak elde edilmesi, işlenmesi ve saklanması, ilgili birimlere hızlıca iletilmesi ve bu akışın durmaması için teknoloji tüm hizmetlerin merkezinde yer alıyor. Ancak günümüzde sistemler arası entegrasyon ihtiyacı, hassas ve kritik öneme sahip ağların artık tamamen kapalı kalmasını imkânsız hale getiriyor. Bu da hassas ağların veri alışverişlerini “Sıfır Güven Mimarisi”nden taviz vermeden gerçekleştirebilmesi için yeni nesil çözümler gerektiriyor. Başta enerji, finans, üretim ve savunma alanında faaliyet gösteren kurumların bu ihtiyacı doğrultusunda biz de DataFlowX olarak yerel pazarda ilk ve tek yeni nesil veri diyotu DataDiodeX, ağlar arası güvenlik geçidi DataBrokerX çözümlerinden oluşan ‘Ağlar Arası Güvenli Bilgi Geçidi Çözüm Ailemiz’ ile hassas ve kritik ağların donanım tabanlı ve fiziksel seviyede izolasyonunu sağlıyoruz. Bunu yaparken bir yandan da bu güvenlik tedbirinden ödün vermeden güvenle veri alışverişi yapabilmesini sağlıyoruz. İş ortaklarımızın sunduğumuz tüm bu çözümlerden kolay, verimli, güvenli biçimde yararlanmaları, siber savunma çözümleriyle güvenlik portföylerini güçlendirebilmeleri için BT ekosisteminin lider bir küresel distribütörü ve çözüm toplayıcısı olan Tech Data ile yaptığımız iş birliğinden mutluluk duyuyoruz.” dedi.

Doğaltaş sektörü hedef ülkelere ihracatını 1 milyar dolara çıkaracak

 2021’de Cumhuriyet tarihinin rekorunu kırarak yüzde 40’lık artışla 6,1 milyar dolarlık ihracata imza atan madencilik sektörünün lokomotifi doğaltaş ihracatının 2,5 milyar dolara ulaşması için Ege Maden İhracatçıları Birliği, Uluslararası Rekabetçiliği Geliştirme (URGE) Projelerine bir yenisini daha ekledi.

Üyelerinin yüzde 96’sı “üretici ihracatçı” olan Ege Maden İhracatçıları Birliği, her türlü rekabet koşullarında yenilikçi, yaratıcı, işlenmiş ürüne ağırlık veren bir anlayışı sektöre kazandırmak için çalışmalarına devam ediyor.

Ege Maden İhracatçıları Birliği Başkanı İbrahim Alimoğlu, 2022 yılı Ocak-Ağustos döneminde ihracatlarının yüzde 15 artışla 811 milyon dolar, son 1 yıllık dönemde ise yüzde 12 artışla 1 milyar 189 milyon dolara ulaştığını söyledi.

“Birliğimizin doğaltaş ihracatı 8 aylık dönemde yüzde 11 artışla 530 milyon dolara ilerledi. Türkiye Geneli toplam doğaltaş ihracatının yüzde 40’ını biz gerçekleştiriyoruz. Doğaltaş ihracatında işlenmiş ürünler ihracatı yüzde Türkiye genelinde yüzde 70 iken Birliğimizde bu oran yüzde 80’lere ulaşıyor. Hedefimiz bu oranı yüzde 90’a çıkarmak. İşlenmiş ürünler başta olmak üzere, Türkiye’de yıllık 2 milyar dolara ulaşan doğaltaş ihracatımızı 2,5 milyar dolara çıkarmak için üyelerimizle yaptığımız faaliyetlere hız kazandırıyoruz.”

URGE Projeleriyle firmaların ortak hareket etme kümelenme kültürünü kazandıklarına değinen Alimoğlu sözlerine şöyle devam etti:

“Birliğimizce 3’üncüsü düzenlenen Yeni Dönem Doğaltaş Pazarlama ve Strateji Geliştirme URGE projemiz 2022-2025 tarihlerinde yürütülecek ve toplamda 26 firmamız katılım gösterecek. Firmalarımızın ihtiyaç analizi çalışmalarını tamamladık. Kısa süre içerisinde yurtdışı pazarlama faaliyetlerine başlayacağız. Hedef pazar ülkelerimiz; ABD, Birleşik Krallık, Fransa, Avustralya Almanya, Çin, Arjantin, İtalya, Singapur, Kanada, Suudi Arabistan, Katar, Hindistan, Tayvan, Güney Kore, Rusya Federasyonu ve Nijerya’dır.”

Alimoğlu, “URGE Projemiz kapsamındaki 17 hedef ülkeye 2021 yılında doğaltaş ihracatımız yüzde 30 artışla 539 milyon dolar olarak gerçekleşti. Doğaltaş ihracatımızın yüzde 73’ünü bu ülkelere gerçekleştiriyoruz. 2022 yılı Ocak Ağustos döneminde Birliğimizin söz konusu hedef ülkelere doğaltaş ihracatı yüzde 5 artışla 368 milyon dolar ulaştı. Hedef pazarlarımıza ihracatımızı 1 milyar dolara çıkaracak potansiyele sahibiz. Türkiye doğaltaş sektöründe dünya rezervlerinin üçte birine sahip. Değişen dünyada her pazarımız için birden fazla pazarlama stratejileri geliştirilmesi temel hedeflerimiz arasında yer alıyor.” diye konuştu.

İbrahim Alimoğlu, “Covid-19 sonrası tedarik zincirinde yaşanan güncel gelişmeleri dikkate alarak hem hedef pazar hem de alıcı firma özelinde analiz çalışmaları yapacağız. İşletmelerin pazarda rekabet üstünlüğü sağlaması ve üstünlüğünü koruması amacıyla agresif pazarlama stratejileri uygulanmaya odaklanıyoruz. Reklam ve tanıtım araçlarının yazılım firmalarıyla AR-GE yaparak geliştirilmesini de sağlayacağız. Aynı veya yakın sektörlerde faaliyet gösteren firmalarımızın kümelenmesi ile bir araya getirilmesi ve iş birliği bilincinin oluşturulması madencilik sektörümüzün orta vadedeki 12 milyar dolar ihracat hedefine daha hızlı ulaşmasını sağlayacak.” dedi.

Ege Maden İhracatçıları Birliği’nin 2022 yılı Ocak-Ağustos döneminde yüzde 11 artışla 530 milyon dolara ulaşan doğaltaş ihracatında ilk sıradaki 10 ülkeye bakıldığında;

ABD’ye yüzde 9 artışla 162 milyon dolar, Çin’e 58 milyon dolar, Almanya’ya yüzde 56 artışla İsrail’e yüzde 21 artışla 40 milyon dolar, Fransa’ya 34 milyon dolar, Avustralya’ya yüzde 17 artışla 23 milyon dolar, Hindistan’a yüzde 47 artışla 13 milyon dolar, Irak’a yüzde 30 ve Birleşik Arap Emirlikleri’ne yüzde 86 artışla 11 milyon dolar, Avusturya’ya 8 milyon dolar doğaltaş ihracatı gerçekleştirildi.

Türk otomotiv sanayi,Automechanika Frankfurt’ta 70 ülke ile buluştu

 Uludağ Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği (OİB), dünya otomotiv endüstrisinin en önemli buluşma noktalarından olan Automechanika Frankfurt Fuarı’na milli katılım gerçekleştirdi. OİB, tedarik sanayinde faaliyet gösteren 63 ihracatçı firmaya öncülük ederek 13-17 Eylül tarihleri arasında Frankfurt’ta düzenlenen Avrupa’nın en büyük otomotiv tedarik endüstrisi fuarına milli katılım sağladı. OİB Yönetim Kurulu Başkanı Baran Çelik, OİB Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Orhan Sabuncu ve OİB Denetim Kurulu Üyesi Ömer Burhanoğlu’nun katıldığı fuarda, Türk otomotiv firmaları Almanya başta olmak üzere 70 ülkeden gelen otomotiv firması temsilcileri ile ikili görüşme fırsatı elde etti. Fuarda, OİB Yönetim Kurulu Başkanı Baran Çelik ev sahipliğinde OİB Türkiye Tanıtım standını T.C. Frankfurt Başkonsolosu Erdem Tunçer ile Ticaret Ataşesi Yusuf Yerkel de ziyaret etti.

Fuara yönelik değerlendirmelerde bulunan OİB Yönetim Kurulu Başkanı Baran Çelik, “Fuarda Türk otomotiv ihracatçılarımız, Almanya başta olmak üzere Avrupa Birliği ve diğer bölge ülkelerinin firmalarıyla ikili görüşme gerçekleştirme fırsatı yakaladı. Fuarda firmalar arası ikili görüşmelerin Avrupa’nın en büyük motorlu araçlar pazarına ev sahipliği yapan Almanya’ya yönelik hedeflerimize ulaşmaya katkı sunduğuna ve genel otomotiv ihracatımızı artırma noktasında önemli kazanımlar sağladığına inanıyoruz. Automechanika Frankfurt, ayrıca Almanya ve diğer ülkeler için de Türkiye pazarı başta olmak üzere Orta Doğu ve Orta Asya ülkelerine ulaşmak için önemli bir fırsat yaratıyor” diye konuştu.

Almanya, Türk otomotiv endüstrisinin en büyük pazarı

Automechanika Frankfurt Fuarına ev sahipliği yapan Almanya, Türkiye otomotiv sektörünün uzun yıllardır en büyük ihracat pazarı olma konumunu sürdürüyor. Almanya, ocak-ağustos döneminde yüzde 4 artarak 19 milyar 576 milyon dolar olarak gerçekleşen otomotiv endüstrisinin ihracatından yüzde 14,5 pay alarak ilk sırada yer aldı. Aynı dönemde Türk otomotiv endüstrisinin Almanya’ya ihracatı yüzde 3 artışla 2 milyar 829 milyon dolar olarak gerçekleşti. Ağustos ayında Türkiye’nin Almanya’ya otomotiv ihracatı yüzde 4 artışla 323 milyon dolar oldu.

Lidya Grup, SIGN İstanbul 2022’de Teknoloji Şovu Yaptı

Dijital baskı sektörünün lideri Lidya Grup, 8 – 11 Eylül 2022 tarihleri arasında Büyükçekmece Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi’nde düzenlenen 23. Uluslararası Endüstriyel Reklam ve Dijital Baskı Teknolojileri – SIGN İstanbul 2022 Fuarı’nda temsil ettiği 5 markanın son teknoloji dijital baskı makinelerini sergiledi.

Teknolojisiyle dijital baskı sektörünün dünya devleri arasında yer alan Xerox, Epson, Efi, Kongsberg ve kendi markası Sutec makinelerini ülkemizde temsil eden Lidya Grup, fuarın buluşma noktası oldu ve 12 Hall’de E-10 / E-12 / F-20 nolu 400 metrekarelik standında markalardan sergilediği 25 makine ile adeta teknoloji şovu yaptı. Fuara özel kampanyalı fiyatları ve uygun finansman çözümleri ile ses getiren Lidya Grup, ülkemizin tüm illerinden ve yurtdışından ziyaretçilerini ağırladı. Pandeminin ardından fuara yurtiçinin yanı sıra yurtdışından da yoğun ziyaretçi katılımcı gerçekleşti. Ülkemizden ve dünyadan yaklaşık 80 ülkeden 25 binin üzerindeki alıcıyı ve 300’ün üzerindeki katılımcı firmayı bir araya getiren SIGN İstanbul Fuarı, endüstriyel reklamcılık ve dijital baskı dünyasının kalbinde yer alıyor.

Ülkemizde ve dünyada zirvede yer alıyor

 Fuarlarda standın teknoloji şölenine dönüştüğünü kaydeden Lidya Grup Yönetim Kurulu Başkanı Bekir Öz, şunları söyledi:

“SIGN İstanbul 2022 fuarındaki standımızda, dijital baskı makinelerinin en star makinelerini, herkesin görebilmesi ve deneyimlemesi için sergiledik. Temsil ettiğimiz Xerox, Epson, Efi, Sutec, Kongsberg markalarının hepsi baskı sektöründe gözükse de, markaların teknolojileri ve hizmet verdikleri alanlar birbirinden farklıdır ve bu nedenle yatırım kararından önce yakından incelenmesi önemlidir. Fuara özel düzenlediğimiz kampanyalı fiyatlar ve uygun finansman çözümlerimiz ile son yılların en başarılı fuarlarından birisini geçirdiğimizi söyleyebiliriz. Lidya Grup olarak bizler, yaptığımız her iş’te, daima en iyisini yapmaya çalışıyoruz ve elde ettiğimiz başarılar neticesinde şirketimizi ülkemizde ve Londra’daki Lydia Digital ltd şirketimiz ile Birleşik Krallık başta olmak üzere bulunduğumuz coğrafyada ve dünyada zirvede tutmaya devam ediyoruz.” dedi.

Yatırım yapan kazanır

İçinde bulunduğumuz enflasyonist ortamda uygun finansman bulunduğunda iş dünyasının yatırım yapmasının önemine değinen Lidya Grup Başkanı Bekir Öz, “Ülkemiz özelinde baktığımızda, yüzde 80 enflasyon olan bir ortamda yüzde 25 – 30 ile kredi alınabiliyorsa, bu yatırımcılar için bir fırsattır ve şuan yatırım yapan kazanır.” dedi. Pandeminin ardından Rusya- Ukrayna savaşının da etkisiyle enflasyonun dünya genelinde sorun olduğunu anlatan Başkan Bekir Öz, tedarik zincirindeki sıkıntılar ile lojistik ve enerji maliyetlerindeki yükselişin, global ölçekte enflasyona neden olmaya devam ettiğini belirtti.

İş dünyasına tavsiyede bulunan Başkan Bekir Öz, şunları kaydetti: “Bu dönemde, stokların, genel giderlerin ve nakit akışının daha iyi yönetmesi gerekiyor. Şirketlerin, işletmedeki iş süreçlerini yeniden gözden geçirip, yapılarını daha sağlıklı bir hale getirmeleri lazım. Riskler doğru yönetilirken, diğer taraftan panikle kar marjından feragat etmeden soğukkanlı olarak iş yönetilmelidir. Firma sahipleri ve yöneticiler, rakamlara göre karar vermelidir ki, burada ekonominin, pazarın, müşterinin gerçeklerine göre hareket etmek önemlidir. Bir diğer konu, şirketlerin büyük çoğunluğu planlama ve ölçme yapmıyor. Oysa, iş’i yönetirken planlama yapmak ve sonrasında ölçmek gereklidir.” diye konuştu.

Dijital baskı sektöründe zengin ürün ailesine sahip

Temsil edilen 5 marka ile dijital baskı sektöründe zengin ürün ailesine sahip olduklarını ifade eden Lidya Grup Satış Direktörü Adem Öz, şunları belirtti:

“Dijital baskı sektöründe dünya markaları arasında konumlanan Xerox, Epson, Efi, Sutec ve Kongsberg makinelerini temsil ediyoruz. SIGN İstanbul’da, 5 markamızdan ürün ailemiz ve yeni lansmanını yaptığımız modeller yer aldı. Markalarımızın hepsinde, daha yüksek kalitede, daha düşük maliyetle, daha verimli bir şekilde üretim yapabilme imkanı sunuyoruz. Standımıza gelen ziyaretçiler, fuar boyunca dijital baskı ile ilgili tüm teknolojileri yerinde deneyimledi, teknolojilerini ve numuneleri yakından görme fırsatına sahip oldular. Fuarda gerek teknolojideki son yenilikleri sunmamız, gerek fuara özel düzenlediğimiz TL kampanyası nedeniyle yoğun bir ilgi ve taleple karşılaştık. Eylül ayından itibaren firmamızda yoğun ve hareketli günler bekliyoruz, geçtiğimiz birkaç yıldır ertelenen yatırımlar son günlerde yapılmaya devam ediyor.” dedi.

Fuara, 5 markadan yeni modeller ile katıldı

Fuara, temsil edilen 5 markadan yeni modeller ile katıldıklarını anlatan Lidya Grup Geniş Format ve Bayiler Müdürü Mehmet Döner, konuşmasına şöyle devam etti:

“Global markaları temsil eden, ciddi bilgi birikimi ve tecrübesi bulunan, güçlü finansman yapısı olan, güçlü insan kaynağı ve organizasyonel yapısı bulunan global bir şirketler grubuyuz.  Dijital baskı sektöründe ülkemizin ve bulunduğumuz coğrafyanın lider teknoloji şirketiyiz. Fuarda markalarımızdan zengin bir makine parkuru ile yer alarak, fuarının buluşma noktası olduk. Standımızda aralarında; Efi’den 30H, Kongsberg endüstriyel kesim makinesi, Epson’dan R5010L ve F2100, Xerox’dan 4100 ve c9070, Sutec’den DTF ve sublimasyonın aralarında bulunduğu 25 makinemiz ile katıldık. Fuar boyunca, yoğun bir ilgi ve taleple karşılaştık. Bu yılın son 4 ayında işimizde ciddi bir yoğunluk bekliyoruz. Geçmiş yıllarda ertelenen yatırımlar da yapılmaya başladı ve devam ediyor.” şeklinde konuştu.

Pamukta ve şeker pancarında fiyat beklentisi

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar hasadı başlayan pamuk ve şeker pancarı hakkında değerlendirmelerde bulundu.

“Ülkemizde pamuk hasadı, bazı bölgelerde iklim şartlarının etkisiyle gecikmeli de olsa başladı” diyen Bayraktar, hasada dair gelişmeleri şöyle aktardı:

“Pamuk üretimi sadece tarımsal üretim olarak değil; ülkemizde ihracatı ve istihdamı gerçekleştiren çok önemli bir sektörün hammaddesidir. Bu anlamda pamuk stratejik bir ürün olarak değerlendirilmeli ve bu bakış açısıyla politika üretilmelidir.

Ülkemizdeki pamuk fiyatları, uluslararası fiyatlardaki gelişmelerden fazlasıyla etkilendi. ABD’de ortalama lif pamuk fiyatı kilogramda 42,31 liradır. Türkiye’nin ABD’den pamuk lif ithalat fiyatı ise navlun dâhil kilogramda yaklaşık 52 liradır. Pamukta uygulanan gümrük vergisi ise yüzde sıfırdır.

Üretim sezonunun başından günümüze kadar başta gübre, mazot, sulama ve sulamada kullanılan elektrik olmak üzere, girdi fiyatlarında yüzde 300’lere varan artışlar gerçekleşti.

Geçtiğimiz sezon piyasa fiyatı, arz-talep etkisi ve dünya pamuk piyasasında fiyatların yükselişi nedeniyle TARİŞ, Çukobirlik, Antbirlik gibi tarım satış kooperatiflerinin açıklamış olduğu pamuk alım fiyatlarının üzerine çıktı. Bu yıl da tarım satış kooperatiflerinin, maliyetlerdeki artışı ve çiftçi refah payını gözeterek geçtiğimiz sezon serbest piyasada oluşan fiyatın üzerinde bir fiyat açıklamasını bekliyoruz.

Bu nedenle gerekli düzenlemelerle tarım satış kooperatiflerinin güçlendirilmesi ve etkin bir şekilde devreye girerek müdahale alımı yapabilmesi sağlanmalıdır. Bu durum, üreticimizin pamuk fiyatında önünü görebilmesi ve piyasanın düzenlenmesi açısından önem arz ediyor. Üretici örgütlerinin zayıflaması, pamuk üretiminin azalışı ve istikrarsızlığında önemli bir etkendir.”

Pamuğun Stratejik Önemi

Pamuğun endüstri bitkileri içinde hem lif hem de yağ bitkilerinin arasında bulunduğunu ifade eden Bayraktar, birçok sanayinin temel hammaddesinin buradan karşılandığını söyleyerek açıklamasına şöyle devam etti:

“Pamuk, lifiyle tekstil sanayinin, çekirdeğinden elde edilen pamuk yağıyla bitkisel yağ sanayinin, kapçık ve küspesiyle yem sanayinin, ayrıca lifleriyle de selüloz sanayinin hammaddesini teşkil ediyor.

Pamuk, gerek lifi gerekse çiğidinden elde edilen yağı ve diğer yan ürünleriyle ekonomik değeri çok yüksek olan bir bitkidir.

Dünyada 2021/2022 üretim sezonunda Uluslararası Pamuk İstişare Kurulu (ICAC) verilerine göre, toplam 69 ülkede, 25 milyon 733 bin ton lifli pamuk üretimi tahmin edilirken, bu üretimin 833 bin tonunu yani yüzde 3,2’sini ülkemiz sağlıyor. Diğer taraftan 833 bin tonluk üretimle Türkiye; Hindistan, Çin, ABD, Brezilya, Pakistan ve Özbekistan’dan sonra 7. sırada geliyor.

Yine Uluslararası Pamuk İstişare Kurulu verilerine göre dünyada son 5 üretim döneminde, lifli pamuk üretimi yüzde 4,7 oranında azalarak 27 milyon tondan 25 milyon 733 bin tona düştü.

Dünya lifli pamuk üretimi son 5 yılda azalırken ülkemizde üretim dalgalı bir yapı gösteriyor. Ülkemizde 2017/18 döneminde 882 bin ton olan lifli pamuk üretimi, bir sonraki dönemde 977 bin tona yükseldi. Daha sonraki dönemlerde 656 bin tona kadar gerileyen lifli pamuk üretimi geçen sezon ise tekrar artış göstererek 833 bin tona çıktı. Ülkemizdeki bu dalgalanma stratejik öneme sahip pamukta akılcı ve kalıcı politikalar sergilememiz gerektiğini gösteriyor.

Ülkemizde 2021 yılında 4 milyon 322 bin dekar alanda 832 bin 500 tonda lifli pamuk üretimi gerçekleşti. Lifli pamuk üretiminde 330 bin 373 ton üretimle Şanlıurfa ilk sırada yer alıyor. Şanlıurfa’yı 114 bin 413 ton ile Diyarbakır, 97 bin 931 ton ile Aydın, 77 bin 738 ton ile Hatay, 55 bin 731 ton ile İzmir takip ediyor.

Söz konusu 5 ilimizin üretim miktarı, toplam pamuk üretim miktarımızın yüzde 81,2’sine karşılık geliyor.

2022 yılı TÜİK tahminlerine göre kütlü pamuk üretimi 2021 yılı üretimine nazaran yüzde 11,1 oranında artarak 2 milyon 500 bin ton olarak tahmin edildi. 2021 yılında ülkemizden 331 milyon 405 bin dolar değerinde, 138 bin 34 ton lif pamuk ihracatı yapılırken, 2 milyar 414 milyon dolar değerinde 1 milyon 193 bin tonluk ithalat yapıldı.

2021 yılında ihracat bir önceki yıla göre değer bazında yüzde 70,9 oranında,  ithalat ise yüzde 12,9 oranında arttı. 2022 yılının ilk 7 ayında ise 729 bin 822 ton ithalat gerçekleştirilirken 2 milyar 48 milyon dolar döviz harcandı.

Pamuk üretimi dünyada; fiyat desteği, doğrudan gelir desteği, gümrük önlemleri ve sigorta destekleri gibi pek çok farklı araçla destekleniyor. ABD ve Çin gibi başlıca pamuk üreticisi ve ihracatçısı ülkeler, üretimlerini önemli ölçüde destekleyerek, rekabette Türkiye’nin önünde bulunuyor.

Ülkemizde de girdi fiyatlarındaki yüksek artışlar gözetilerek prim ve destekler artırılmalı ve üreticilerimiz korunmalıdır.

Laboratuvar ortamında standartların belirlenmesi, kalitenin kullanıma kadar korunması, lisanslı depoculuğun yaygınlaştırılması gibi çiftçilerimizin teşvik edilmesine yönelik alınan tedbirler önemlidir.”

Şeker pancarında fiyat beklentisi

TZOB Genel Başkanı Bayraktar, hasadına başlanan şeker pancarı konusuna da değindi. Şeker pancarı ve şeker üretiminin ülkemiz için vazgeçilmez olduğuna dikkat çeken Bayraktar, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Pancar ve şeker üretimi, yüksek katma değer yaratması, yüksek istihdam imkanı sağlaması, hayvancılığın gelişmesindeki rolü ile tüm dünyada stratejik önemi olan bir üründür.

Türkiye, dünya pancar şekeri üretiminde yüzde 6,6’lık pay ile pancardan şeker üreten ülkeler arasında önemli bir konuma sahiptir. Tarım topraklarımızın 2,9 milyon dekarını şeker pancarı üretimi için ayırıyoruz.

2020/2021 sezonu verilerine göre, 23 milyon tona kadar yükselen üretimle şeker pancarında tam yeterliliğimiz yüzde 100’dür. Diğer yandan şekerde yüzde 120 yeterliliğimiz bulunuyor. Bu nedenle bir şeker ihracatçısı olan ülkemizin, 2022 yılında ithalata başvurması düşündürücüdür. Dolayısıyla şeker pancarı üretimine ve üreticisine önem vermeli, desteklemeliyiz.

2022 yılında çiftçinin önünü görmesi için önemli bir karar olarak tonu 800 lira olarak açıklanan avans fiyat daha sonra ton başına 1000 liraya yükseltildi. Hasadın başladığı bugünlerde, özellikle gübre ve mazottaki yüzde 300’leri aşan artışlar göz önünde bulundurulmalıdır.

Maliyetleri yükselen şeker pancarı üreticilerinin üretimlerini sürdürebilmesi ve ihtiyaç duyduğumuz şeker üretimini karşılaması için maliyetlerin üzerinde ve çiftçi karını da gözeten bir fiyat açıklanmasını bekliyoruz.

Üretimde, verimlilikte ve deneyimde çiftçilerimizin üstünlüğe sahip olduğu bu ürünleri, sektörde yer alan sanayicilerimizin de sahiplenmesi üretimin sürdürülebilirliği açısından önem taşıyor. Üreticilerimizin alın terinin karşılığını aldığı bir sezon olması en büyük temennimizdir.”

Yazar - Davut Güleç

Gazeteci, televizyoncu, Uzman polis-adliye muhabiri, Spor yazarı, TEMA’cı, Kızılay’cı, Dağcı, Trekkingci, Alp disiplini kayak milli hakemi, Herkes İçin Spor Federasyonu Kayseri il temsilcisi, Erciyes Kar Kaplanları Spor Kulübü Basın sözcüsü, Kayseri Spor Adamları Derneği yönetim kurulu üyesi, Kent Güvenlik konseyi üyesi, Halkla İlişkiler Tanıtım, Adalet, Kamu Yönetimi mezunu -----Davut Güleç Kimdir ? -----

İlginizi Çekebilir

Ekonomi-teknoloji, eğitim, kültür-sanat, magazin-yaşam haberleri (19.03.2024)

ERÜ’de “Toplumda Sosyolojik Gelişmeler” Konulu Toplantı Düzenlendi Erciyes Üniversitesi (ERÜ) de AK Parti Kayseri Milletvekili …