
ANADOLU KADINININ EMEĞİ DÜNYAYA İLHAM OLUYOR..BABASINDAN ALDIĞI HUKUK MİRASI İLE TÜRKİYE VE HOLLANDA’DAKİ SORUNLARI ÇÖZÜMLÜYOR.
HOLLANDA İLE TÜRKİYE EL ELE: ANADOLU KADINININ EMEĞİ DÜNYAYA İLHAM OLUYOR
Hollanda’dan Gülay Fitoz, Türkiye’den Kadriye Yakar ve Bergama Halıcılık Kadın Kooperatifi’nin üstlendiği proje, kadınların görünür olmalarını sağlayacak.
Bu kültürel köprünün kurulmasına, Hollanda’nın Ankara Büyükelçiliği ve İstanbul Başkonsolosluğu ile Menderes Halk Eğitim Müdürlüğü de destek veriyor.
Sanat dalında büyük bir uzman olan Dr. Öğretim Üyesi Ümran Özbalcı Aria, projeyi değerlendirdi.
İlhan KARAÇAY yazdı:
Sevgili okurlarım,
Tarihin tozlu sayfalarında nice kadınlar vardır ki, alın teriyle, göz nuru ile büyük eserler yaratmış ama isimleri asla yazılmamıştır. Onlar halılar dokudu, motifler işledi, kültürü ve sanatı nesilden nesile taşıdı. Fakat ne yazık ki tarih kitaplarında hep görmezden gelindiler.
İşte şimdi, Hollanda ve Türkiye el ele veriyor, bu kadınları görünür kılıyor.
“Hollanda’nın Ölümsüz İlham Perileri: Anadolu Kadını” adını taşıyan bu özel proje, bize kaybolmaya yüz tutmuş bir mirası yeniden hatırlatıyor.
BİR HALININ İÇİNDE ASIRLIK HİKÂYELER
Hollanda’nın Altın Çağı ressamlarından Pieter de Hooch’un tablolarını bilirsiniz…
O tabloların çoğunda Anadolu halıları vardır.
Sadece Pieter de Hooch değil; Altın Çağ ressamları, Batı Anadolu halılarını sıkça resmetmiştir. Bu resimlerde halılar genellikle ya masanın üstüne katlanmış, ya köşesi veya kenarı görünür şekilde tasvir edilmiştir. Söz konusu resimde ise (“Saygın Bir İç Mekânda Lavta Çalan Kadın ve Şarkı Söyleyen Çift”) nadiren görülen bir durum vardır: Halı bütün motifleriyle tamamlanmış olarak resmedilmiştir ve halının aynısı, o zamanki motifleriyle tıpa tıp dokunulmasını sağlıyor. Ressam, halının madalyonunu masanın ortasına değil, aşağıya çekmiştir. Resimdeki sekiz köşe ve madalyondaki muazzam sembol dili, adeta resmin mesajını tamamlar niteliktedir.
Onlar öyle sıradan halılar değildir. Hepsinin ardında bir kadının emeği, sabrı, duası, alın teri vardır. Özellikle Bergama halıları…
O kocaman sekizgen motifleriyle, “Eli Belinde” deseniyle kadınlığı, doğurganlığı, yaşamı simgeleyen o eşsiz dokumalar…
Şimdi bu proje sayesinde, işte o tabloda yer alan 5 metrekarelik Bergama halısı, ‘Bergama Halıcılık Kadın Kooperatifi’ndeki kadınlarımız tarafından yeniden dokunacak. Geleneksel yöntemlerle, ilmik ilmik, sabırla…
KADINLARA BİR KAPI, GELECEĞE BİR UMUT
Bu iş sadece bir halı dokumak değil. Kadınlara yeni bir sanat öğrenme fırsatı sunmak, onları bir araya getirip dayanışma ortamı kurmak, duygularını paylaşabilecekleri güvenli bir yuva sağlamak demek. Kadınlar hem geçmişin mirasını yaşatacak, hem de geleceğe umut olacak. Hatta bu dokuma onlar için bir terapi, bir nefes, bir özgüven kaynağı olacak.
HOLLANDA VE TÜRKİYE’NİN ORTAK GURURU
Projeyi Hollanda’dan NP2E Yönetim Kurulu Başkanı Gülay Fitoz, Türkiye’den ise Bergama Halıcılık Kadın Kooperatifi kurucusu Kadriye Yakar ve Bergama’daki kooperatif üstleniyor. Bu kültürel köprünün kurulmasında Hollanda Ankara Büyükelçiliği ve İstanbul Başkonsolosluğunun katkısı var. Ayrıca Menderes Halk Eğitim Müdürlüğü de destek veriyor.
KADINLARIN SESSİZ KAHRAMANLIĞI ARTIK SESSİZ KALMAYACAK
Yüzyıllar boyunca sessiz kalan Anadolu kadınlarının sesi artık yükselecek. Onların dokuduğu halılar, sadece bir evin eşyası değil; bir kültürün, bir toplumun ruhu… Hollandalı ressamların tablolarında görünür olan bu halılar, şimdi yeniden hayat buluyor. Bu kez kadınların ismiyle, onların emeğiyle, onların onuruyla…
Bu proje bize şunu söylüyor: Kadının eli değdiği her şeyde bereket vardır, güzellik vardır, sanat vardır.
Hollanda ile Türkiye’nin ortak attığı bu adım, sadece bir sergi değil; kadın emeğine duyulan saygının, kültürel mirasa sahip çıkmanın ve iki ülke arasındaki dostluğun en sıcak simgesi olacak.
Muhteşem projenin iki girişmcisi Gülay Fitoz ve Kadriye Yakar’ın ortak son sözleri:
“Bizim tarihimiz yalnızca 60 yıllık gurbet yolculuğuna sığmaz. Anadolu kadını, bundan yüzyıllar önce Hollanda’da iz bırakmıştı. İlmik ilmik dokuduğu halılar, sadece bir evin süsü değil; kültürümüzün, inancımızın, sabrımızın ve kimliğimizin nişanıydı.
Bugün biz, göçmen kadınlar olarak o görünmez kahramanların sesini yükseltiyoruz.
Her bir düğüm, geçmişten bugüne uzanan bir dua, her bir motif, bir annenin kalbinden süzülen umut oluyor.
Bu proje, sadece bir halının yeniden doğuşu değil; iki ülke arasında örülen sıcak bir dostluk,
gelecek kuşaklara bırakılacak bir gurur mirasıdır.
Biliyoruz ki kadının eli değdiği her şey bereket bulur, güzelleşir, ölümsüzleşir.
İşte o yüzden, Anadolu kadınının sesi artık susmayacak; adları unutulmayacak, emekleri gölgede kalmayacak.
Bugünden yarına, Hollanda’da da Türkiye’de de, onların alın teri, bizim onurumuz olacak.”
İKİ KAHRAMAN KADINIMIZI TANIYALIM
GÜLAY FİTOZ: KADIN HAKLARI SAVUNUCULUĞUNDA BIR ÖNCÜ
Gülay Fitoz, NP2E’nin kurucusu ve başkanı olarak, uluslararası düzeyde kadın hakları alanında önemli projelere imza atmış bir isim. Kadınların ve genç kızların insan hakları mücadelesinde aktif bir rol üstlenerek, yönetim kurulu üyeliği, proje yöneticiliği, danışmanlık ve eğitmenlik gibi birçok alanda çalışmalar yapmıştır. Özellikle kadınların toplumdaki yerini güçlendirme ve insan hakları savunuculuğunda onları destekleme yönündeki çalışmaları, Fitoz’u bir adım öne çıkarıyor. Sudan ülkesi gibi silahlı çatışma bölgelerinde bile saha çalışmaları yaparak kadınların sesini duyurmayı başaran Gülay Fitoz, güçlü bir lider ve ilham kaynağıdır.
Fitoz’un en dikkat çekici projelerinden biri olan, “Yeşeren Nesiller”, doğanın korunmasına yönelik uluslararası bir işbirliği örneği.
Marmaris bölgesinde çıkan büyük orman yangınları sonrası, Hollanda ile Türkiye arasında oluşturulan dostluk ormanları, Fitoz’un öncülüğünde yeşerdi. Bu proje, çevre bilinci oluşturmanın yanı sıra, kadınların ve gençlerin bu alanda nasıl liderlik edebileceğini göstermesi açısından da önemli.
Deprem Sonrası Sanatla Birleşen Kadınlar: “İnci Küpeli Kız” Projesi
Gülay Fitoz’un toplumsal projelerdeki liderliği, sadece çevre koruma ile sınırlı değil. Kahramanmaraş’ta gerçekleşen deprem sonrası başlattığı, “İnci Küpeli Kız” projesi de bir o kadar dikkat çekici. Bu projede, deprem bölgesinde yer alan Down+1 Konteyner Sokağı’ndaki 150’den fazla kadının, ünlü sanat eseri “İnci Küpeli Kız” tablosunu etamin tekniği ile yeniden işlemesi sağlandı. Kadınların bir araya gelerek sanatla iyileşme sürecine girmesi, Fitoz’un vizyoner liderliği sayesinde mümkün oldu.
Fitoz, bu projenin amacını şu sözlerle özetliyor: “Depremden sonra kadınların hem fiziksel hem de psikolojik olarak toparlanmalarına destek olmak istedik. Hollanda’da Vermeer yılı olması nedeniyle, bu ünlü eseri kadınların elleriyle yeniden yaratmalarını sağladık. Sanat, hem iyileştirici bir araç oldu hem de onları bir araya getirdi.”
Bu proje, sanatın birleştirici gücünü, dayanışmayı ve iyileşmeyi en güzel şekilde simgeliyor.
KADRİYE YAKAR: HALI İLE UMUDU DOKUYAN KADIN
1962 yılında Tokat’ta doğan Kadriye Yakar, halıcılık ve dokuma sanatına çok erken yaşta adım attı. 12 yaşındayken Tokat Yakupoğlu Halıcılık Okulu’nda başlayan eğitim sürecinde öğrenim hayatını bu alanda sürdürdü. Uzun yıllar boyunca usta öğretici olarak görev yaptı, birçok dokuyucu yetiştirdi.
İzmir’in Bergama ilçesinde, halk eğitimi kurumlarında çalıştıktan sonra, 2009’da emekliliğe adım attığında yeni bir misyon üstlendi: Kültürel mirası canlı tutmak ve bunu kadınların ekonomik bağımsızlığı için bir araca dönüştürmek.
KOOPERATİFİN DOĞUŞU: YAŞAYAN MİRASI DOKUMAK
Emekliliğinin ardından, Yakar’ın gönlünde yok olmaya yüz tutan bu sanatın izlerini kaybetme fikri vardı. 2009’da “Bergama Halıcılık ve El Sanatları Geliştirme Emek Yoğun Üretim Pazarlama ve İşletme Kooperatifi” adlı yapının temellerini birlikte attı.
İlk adım olarak köylere gidip kadına ulaşmayı hedefledi — yalnızca kooperatifin merkezine gelmesini beklemedi. Altı köyde atölyeler açtı, atölyeye gelemeyen kadınlara evlerinde üretim olanağı sağladı.
Bu yöntemle, kooperatif kısa sürede yüzleri değişen bir kadroya ulaştı. Şu an itibarıyla 130’u aşkın kadın bu yapı çatısı altında halı, kilim ve hediyelik eşya üretimi yapıyor.
SANATLA, EKONOMİYLE, KÜLTÜRLE BÜTÜNLEŞMEK
Kadriye Yakar’ın vizyonu yalnızca üretim sağlamak değildi; bu sanatın UNESCO düzeyinde tanınmasını, kültürel miras sayılması ve dünyaya açılmasıydı. “Yaşayan Kültürel Miras Taşıyıcısı” unvanını alması, bu emeğin sembolik tanınırlığını da sağladı.
Bergama halıları, özellikle “Kız Bergama” motifi ile bilinirken, aslında 50’ye yakın çeşidi ve motif yapısı bulunduğu, eski dönemlerde Holbein ve Lotto gibi uluslararası ressamların eserlerinde Bergama halılarının izlerine rastlandığı da vurgulanıyor.
Kadriye Yakar’ın kooperatifinde, üretim süreci sadece dokumadan ibaret değil — kök boya kullanımı, çift düğüm tekniği gibi özgün özellikler de korunuyor.
KADIN HİKÂYELERİ VE DAYANIŞMA
Her kadın üretici kooperatifin yalnızca bir işçisi değil; her biri ayrı bir yaşam hikâyesiyle geliyor. Bazısı çocuklarını okutuyor, bazısı askere gidecek evladı için emek harcıyor; kimi ise aile içi bağımsızlığını dokuduğu ipliklerle kazanıyor. Kadriye Yakar, “Kadınlarımızı desteklemek de bana gurur veriyor” sözleriyle bu dayanışma ruhunu ifade ediyor.
Kooperatife gelemeyen ya da engeli, hastalığı olan kadınlara evlerinde üretim yaptırmak, onu belki de en insancıl yönlerinden biri. Bu yaklaşım, yalnızca üretim rakamıyla değil, toplumsal etkiyle de ölçülüyor.
DÜNYA’YA AÇILAN KAPI
Bergama Halıcılık Kadın Kooperatifi, dünyaca ünlü Bergama halılarını yaşatmada önemli bir rol üstlenmektedir. Kooperatifin özverisi ve görünürlüğü sayesinde bu gelenek UNESCO tarafından Somut Olmayan Kültürel Miras listesi için değerlendirilmektedir.
Kooperatifin kurucusu Kadriye Yakar T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından “Yaşayan Kültürel Miras Taşıyıcısı” aynı zamanda Kültür bakanlığı Devlet Sanatçısı unvanıyla onurlandırılmıştır.
Kadriye Yakar’ın çabaları, Bergama halılarını yerel sınırların ötesine taşımaya yöneliyor. İzmir Kalkınma Ajansı ve diğer paydaşlarla yapılan işbirlikleri sayesinde kooperatif, dış sipariş sistemine bağlı üretim yapıyor.
Kooperatif, yalnızca Türkiye içinde değil, Katar ve ABD gibi ülkelere de ihracat elemanlarıyla çalışmalar yürütüyor.
YAKAR’IN LİDERLİĞİ VE UNVANLARI
Kadriye Yakar kooperatifin kurucularından biridir ve halen yönetim kurulu başkanı olarak görevini sürdürüyor.
Ayrıca “Devlet Sanatçısı” unvanını da kazanmıştır.
GELECEK HEDEFLERİ VE VİZYONU
Kadriye Yakar’ın hedefi; Bergama halılarını yok olmaktan kurtarmak, onları daha görünür kılmak ve yeni nesillere aktarmaktır. Kooperatifin daha da büyümesini, sosyal ve kültürel projelerle desteklenmesini ve belki de Bergama halılarının UNESCO somut olmayan kültürel miras listesine girmesini hedefliyor.
Eğitim modeli, köy dönüşümü, kadın desteği gibi alanlarda yaptığı çalışmaları daha da çoğaltmayı amaçlıyor.
BİR UZMANDAN GÖRÜŞ:
Sanatın en güzel dalındaki bu muhteşem gelişmeyi değerlendirmesi için, aynı sanatın Guru’su olan Ümran Özbalcı Aria’ya başvurdum. Sanatında, Dr. Öğretim üyesi olan Ümran hanım, bir süre önce yazdığı bir eserinde, naçizane şahsımı, “Gazeteciliğin Vincent van Gogh’u” olarak nitelemiş ve resmetmişti. (Altta)
ÜMRAN ÖZBALCI ARİA PROJEYİ ŞÖYLE DEĞERLENDİRDİ:
“Hollanda’nın Ölümsüz İlham Perileri: Anadolu Kadını Projesini” duayen gazeteci Sayın İlhan Karaçay’dan öğrendim.
Halının, özellikle Türk halılarının, 17’nci yüzyılda Hollanda Resim Sanatındaki önemini,
“17’inci Yüzyıl Hollanda Resim Sanatında Portre” adlı kitabımda değinmiştim.
Projede, 17’nci yüzyılda Hollandalı Ressam de Hooch’a ait, görkemli bir iç mekânda, müzik enstümanı kullanan bir kadın ve şarkı söyleyen bir çiftin tablosunda yer alan Bergama Halısı, eli belinde temasıyla işlenmiş ve bu muhteşem tabloda merkezde yer almıştır.
Projede, bu halının yeniden dokunarak Türkiye ve Hollanda Büyükelçiliklerine teslim edilecek olması, Hollanda ile olan dostluğumuzun adeta ilmek ilmek işlenmesi, özümsenmesi anlamına gelmektedir.
Geleneksel muhteşem sanatımızın yeniden sanat tarihindeki önemini vurgulaması açısından da çok kıymetlidir.
Bu resmin dışında, Pieter de Hooch, halıyı figürlerin arasında mekâna bağımsız yerleştirdiği örneklerini de görmekteyiz. Örneğin, “Woman reading and child with hoop in a stately interior” adlı tablosu, daha eski bir tarihlidir ve burada halı tek başına insan figürü kadar başrol oynamaktadır.
Sanatçının kısa biyoğrafisine değinecek olursak, Delft Okulu ressamları arasında anılan Pieter de Hooch, ömrünün çoğunu Delft’te geçirdi. Sürekli iki ya da (iç figürün bulunduğu ev içi sahneleri üzerinde çalışarak. ışığın mekân içindeki yansımalarını ve bunların tuval yüzeyi üstüne nasıl geçirileceğini araştırarak belli bir yöntem geliştirdi. Konularını genellikle 17.yy Hollanda yaşamının sakin görüntülerinden seçti. Kanal evlerinin avlularına manzara motifini ilk kez o getirmiştir bu özelliği bile halıdaki motiflerden etkilenmiş olduğunu gösterebilir.
UŞAK HALILARI
Resim Sanatında halı geleneği, Avrupa resminde,, Uşak kökenli Türk halılarının görülmesi 16’ncı yüzyılda İtalyan ressamlarla başlar. Uşak’ta “Halı Pazarı” denilen yere sabahtan getirilen halılar, İzmir’e ticaret için gelen İngilizler tarafından keşfedilerek, yavaş yavaş satın alınmaya başlanır. Sömürgeleri genişleyen ve zenginleşen İngiltere, İtalya prenslikleri, Hollanda, Avusturya Macaristan, Prusya gibi Avrupa krallıkları birbirleriyle yarışırcasına halı alırlar.
Avrupa’da bir dönem, Türk halılarına karşı hayranlık ve sahip olma arzusu bulunmaktaydı. Hatta Batı’da balkon ve pencereden dışarı Türk halısı sermek, soyluluk göstergesi olarak kabul edilmekteydi.
Hollanda resminde Lotto tipi halılar, 1540’lardan itibaren nadiren görülmeye başlanır. 1610’larda ise mitolojik ve alegorik eserlerde ancak daha yaygın olmak üzere portre ve janr resimlerinde Lotto halılarının kullanımı artar. Soyluluğun, zenginliğin, gücün ve gösterişin sembolü olarak, uzun yıllar Avrupa resminde önemli bir yer almıştır,
Avrupa’ya İslam dünyasından gelen halılar 15’inci yüzyılın ortalarından itibaren, başta Türk halıları olmak üzere, uluslararası ticaretin en prestijli nesneleri haline gelmiştir. Halıların Rönesans’ta prestij nesnelerine dönüşmesinde iki faktörün rol oynadığı söylenebilir.
Bunlardan ilki, halıları satın almaya sadece kraliyet ve aristokrat ailelerin gücünün yetmesi, ikincisi ise, bu halıların Avrupa pazarında az sayıda bulunmasıdır.
Kısaca Türk halıları Avrupa saraylarında ve aristokrat evlerinde bir statü simgesi olarak teşhir edilmiştir. Şüphesiz Hollanda Resim Sanatında sadece Pieter de Hooch halılara yer vermemiştir. Özellikle 17’nci yüzyılda, Hollanda’nın “Altın Çağı”nda, döneme yakışır zenginlik göstergesi halılar, Rembrandt,Vermeer, Jan Steen, Thomas de Keyser, Jan de Bray, Ferdinand Bol ve Bartholomeus van der Helst gibi sanatçıların eserlerinde de sıklıkla görülür.
Çok değerli gazeticimiz Sayın İlhan Karaçay’ın bana gönderdiği halı temasıyla ilgili güzel haber öncesi, (ki benim bu oluşumdan haberim yoktu) Art Contact 2025-Sanatçısı olarak davet edildiğim, “Çağdaş Sanat Fuarı”nda, “Felsefe Işığında Sanat” projemde, 17’nci yüzyıl Hollanda Resim Sanatının önemli eserlerini, Spinoza Felsefesi ışığında yeniden yorumlamıştım ve onları halı yüzeyi üzerine digital baskı olarak kağıt, tuval yüzeyden farklı halı üzerine bastımıştım.
Hollanda Sanatı muhteşem halı örneklerimizle tarihteki yerini alıyor ve biz Türk Kadın Sanatcıları olarak, emeğe saygıyı, birlikte üretmenin, ilham almanın önemini tekrar hatırlıyoruz.
***
BABASINDAN ALDIĞI HUKUK MİRASI İLE TÜRKİYE VE HOLLANDA’DAKİ SORUNLARI ÇÖZÜMLÜYOR.
Baba Henk Sepers, pansiyon işleten ve Türkler arasında ‘Mama’ olarak anılan bir annenin oğlu olarak, Türkler ile kaynaş bir çocukluk geçirmişti.
Esmeralda Sepers, Mert Himmetoğlu ile birlikte, Hollanda ile Türkiye arasında mekik dokuyor.
Hollanda ve Türkiye’deki ofislerinde hizmet veren Esmeralda ve Mert, yurttaşlarımızın sık sık yaşadığı sorunlar hakkındaki sorularımı cevapladılar.
Röportaj: İlhan KARAÇAY
Hollanda’daki Türk toplumunun yakından tanıdığı merhum avukat Henk Sepers’in bıraktığı hukuk mirası, bugün kızı Esmeralda Sepers ve meslektaşı Mert Himmetoğlu tarafından aynı titizlikle sürdürülüyor.
Henk Sepers, o yıllarda İstanbul’a gidişi sırasında, aile ve dostlarıyla
Henk Sepers, sadece hukuki alandaki bilgisiyle değil, Türk toplumuna gösterdiği yakınlık ve güven duygusu ile de hatırlanıyor. Onun hayat arkadaşı, Darja, Esmeralda’nın annesi de yıllarca bu mücadelenin sessiz ama güçlü destekçisi olmuştu.
Böylece, ailece üstlenilen bu hukuk misyonu bugün bir emanet gibi Esmeralda’nın ellerinde sürdürülüyor.
Hem Hollanda’da hem de Türkiye’de ofisleri bulunan ikili; miras, boşanma, vergilendirme, kısa dönem turistik kiralama ve şirket kurma gibi iki ülkeyi bağlayan kritik başlıklarda sorularımızı yanıtladı.
HENK’İN ANNESİ TÜRKLERİN ‘MAMA’SI
Türkler’in ‘Mama’ olarak çağıdıkları Sepers’in annesi ve pansiyonları…
Bu röportaj vesilesiyle, Hollanda’daki Türk toplumunun gönlünde özel bir yere sahip olan merhum Henk Sepers’i rahmetle anıyorum. Onun yıllarca süren özverili hizmetleri ve Türk toplumuna verdiği güven, bugün kızı Esmeralda’nın ve meslektaşı Mert Himmetoğlu’nun çalışmalarıyla yaşatılmaktadır. Aynı zamanda Henk Sepers’in eşi ve Esmeralda’nın annesi de bu yolculuğun en güçlü destekçilerinden biriydi. Bu köprü görevi bir nesil daha geriye uzanmaktadır; zira Henk küçük yaşlardayken annesi Nieuwenhoorn (Hellevoetsluis) ve Brielle’de pansiyon işletirken, Türkler onu ‘Mama’ları olarak bilirdi.
Bu ailevi miras, hem Türkiye’de hem Hollanda’da insanlara yol göstermeye devam ediyor.
Şimdi gelelim Esmeralda ve Mert ile söyleşimimize:
BİR HOLLANDA VATANDAŞI OLARAK TÜRK EŞTEN BOŞANMA
Boşanma Davası: Türleri ve Sebepleri – Kandemir Hukuk
Soru: Her iki eş de Hollanda ve Türkiye dışında yaşıyorsa boşanma davası nerede açılır?
Cevap: İkamet edilen ülkede. O ülkenin hukukuna göre boşanılır. Daha sonra Türkiye’de tanınması ayrı bir süreçtir ve milletlerarası özel hukuk kapsamına girer.
Soru: Yurt dışında alınan boşanma kararı Türkiye’de otomatik olarak tanınır mı?
Cevap: Hayır. Herhangi bir işlem yapılmadığı takdirde kişi Türkiye’de resmî olarak evli kalmaya devam eder. Hollanda’da ikamet edenler, boşanma kararını eski eşin onay vermesi hâlinde Türk konsolosluğu aracılığıyla kaydettirebilirler. Ancak diğer bölgelerde (örneğin Orta Doğu’da) çoğunlukla Türkiye’de ayrıca dava açmak gerekmektedir; bu dava bir tanıma/tenfiz davası veya yeni bir boşanma davası olabilir.
Soru: Mal rejimi ve mal paylaşımı nasıl olur?
Cevap: 2002’den sonra evlenmişseniz, Türk hukukuna göre edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir: evlilik süresince edinilen mallar paylaşılır. Miraslar bu paylaşımın dışında kalır; kişiye sıkı sıkıya bağlıdır (“verknocht”). Tapu senedi, banka dökümleri ve sözleşmeler gibi belgeler, hukukî durumunuzu güçlendirir.
Soru: Çocukların velayeti nasıl belirlenir?
Cevap: Çoğu zaman, özellikle fiilî bakım esasen annedeyse, velayet anneye verilir. Ancak her dava bireysel olarak değerlendirilir; babaya verilmesi de mümkündür.
Soru: Expats için pratik tavsiyeleriniz neler?
Cevap: Her iki hukuk sistemi için zamanında danışmanlık almak, güçlü bir dosya oluşturmak (delillerle), Türkiye’de tanıma için strateji belirlemek (konsolosluk veya mahkeme üzerinden). Böylece kayıtlarda “çifte evlilik” sorunu yaşamazsınız.
TÜRKİYE’DE KISA SÜRELİ KİRALAMA
Soru: 100 günden kısa kiralamalarda izin zorunlu mu?
Cevap: Evet. 1 Kasım 2023’ten itibaren 100 günden kısa süreli kiralamalar için turistik kiralama lisansı zorunludur. İzin olmadan yüksek para cezaları uygulanır.
Soru: İzin olmadan yapılan kiralamalarda hangi cezalar uygulanır?
Cevap: İlk ihlalde 100.000 TL ceza ve 15 günlük süre tanınır. Devam edilirse 500.000 TL ceza ve yeniden 15 gün süre verilir. İhlal sürerse 1.000.000 TL ceza uygulanır. İzin olmadan aracılık yapanlara da ceza kesilir. Birden fazla 100 günü aşan sözleşme yapılması da ihlal sayılır ve 1.000.000 TL ceza doğurabilir.
Soru: İzin başvurusu nasıl yapılır, bu süreçte kiralama yapılabilir mi?
Cevap: Başvuru, Kültür ve Turizm Bakanlığı veya valilik üzerinden yapılır. En fazla üç ay süren inceleme süresince kiralama yapılamaz. İzin verildikten sonra binanın girişine tabela asılır. Harçlar Bakanlıkça belirlenir. Ek bir şart olarak, aktif bir Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarasına sahip olmanız gerekmektedir. Yalnızca yabancı uyruklu olan yatırımcılar bu nedenle yatırımdan caydırılmaktadır.
Soru: Apartman dairesi için ek bir şart var mı?
Cevap: Evet. İzin verilmeden önce binadaki tüm daire sahiplerinin oybirliğiyle yazılı onayı gerekir. Bu yazılı onayın ayrıca noter huzurunda verilmiş olması gerekir; bu da uygulamada yasal olarak kiralama yapmayı neredeyse imkânsız hâle getirmektedir. Gerçekten üzücü.
TÜRKİYE’DE MİRAS VE VASİYET
Soru: Türk hukukunda hangi vasiyet türleri vardır?
Cevap: Üç tür vasiyet vardır: Noter huzurunda (iki tanıkla, en sağlam olan), el yazılı (tamamen elde yazılmış, tarih atılmış ve imzalanmış), sözlü (yalnızca acil durumda, sonradan yazılı hale getirilir).
Soru: Geçerlilik koşulları ve süre nasıldır?
Cevap: Vasiyeti yapan kişi en az 15 yaşında olmalı ve ayırt etme gücüne sahip olmalıdır. Şekil şartlarına uyulmalıdır. Vasiyet, iptal edilmediği sürece sınırsız geçerlidir. Sözlü vasiyet, bir yıl içinde yerine getirilmezse geçersiz olur.
Soru: Hayır kurumuna mal bırakılabilir mi, saklı pay nasıl işler?
Cevap: Evet, serbestçe tasarruf edilebilen kısım üzerinden bırakılabilir. Ancak çocukların, anne-babanın ve eşin saklı payı kanunla korunur; bu pay üzerinde serbestçe tasarruf edilemez. Yasal pay, Türkiye’de yapılacak ek bir vasiyetname ile yarıya indirilebilir. Türkiye’deki malvarlığı için bu tür ek vasiyetnamelerin hazırlanması konusunda sıkça danışmanlık yapıyoruz.
Soru: Türkiye’de mirasın intikali ve mirasçılık belgesi nasıl alınır?
Cevap: Mirasçılar belirlenir ve ardından bir mirasçılık belgesi (veraset ilamı) düzenlenir. Bu işlem, tüm mirasçıların hemfikir olması ve herkesin Türkiye’de ikamet etmesi hâlinde noter aracılığıyla yapılabilir; aksi durumda sulh hukuk mahkemesi yetkilidir. Mirasçılardan birinin yabancı uyruklu olması hâlinde ise yalnızca sulh hukuk mahkemesi yetkilidir.
Soru: Borçlu bir miras nasıl reddedilir?
Cevap: Ölümden haberdar olunduktan sonra üç ay içinde reddedilebilir. Türkiye’de bu daima bir dava yoluyla ve yerel avukat aracılığıyla yapılır. Hollanda’da süreç daha kolaydır.
Soru: Vasiyet iptal edilebilir mi?
Cevap: Evet. Şekil eksiklikleri veya başka nedenlerle vasiyetin (tamamen veya kısmen) iptali talep edilebilir. Bu durumda kişiye özel danışmanlık almak önemlidir.
Biliyor muydunuz…
Evlilik sırasında alınan bir miras, Türk hukukuna göre ortaklığa dahil edilmez. Ancak Hollanda hukukunda bu durum farklı olabilir. Türkiye’de bulunan taşınmaz mallar üzerinde Türk hukuku uygulanır.
TÜRKİYE’DE ŞİRKET KURMA
Soru: Hangi şirket türleri yaygındır?
Cevap: En çok Limited Şirket (Hollanda’daki B.V.’ye benzer), bazen Anonim Şirket veya şahıs işletmesi tercih edilir. Seçim, faaliyet alanına, ortaklara, sermayeye ve yönetim yapısına bağlıdır.
Soru: Türk ortak zorunlu mudur?
Cevap: Hayır, zorunlu değildir. Ancak ortak girişimler (joint venture) faydalı olabilir. Bunun için önceden net ve Türk hukukuna uygun yazılı anlaşmalar yapılmalıdır.
Soru: Yer seçimi ve serbest bölgeler konusunda ne söylenebilir?
Cevap: Faaliyet alanına göre değişir. Serbest bölgeler bazen özel avantajlar sunar. Biz sektör bazında seçenekleri ve artı–eksilerini gösteriyoruz.
Soru: Fikri mülkiyet ve taklit riskleri nasıl önlenir?
Cevap: Marka ve modellerinizi uluslararası standartlara göre tescil ettirerek kopyalanmasını önleyebilirsiniz. Ağımızdan sağlanacak uzmanlık gerektiren fikri mülkiyet (FM/IE) danışmanlığından yararlanmanız tavsiye edilir.
Soru: Devlet desteği ve teşvikler var mı?
Cevap: Evet, özellikle yenilenebilir enerji alanında KDV muafiyeti ve işveren prim desteği gibi çeşitli teşvikler vardır. Güncel destekler için projelerinizi kontrol ettirmeniz önerilir. Projeleriniz , Türk hükümeti tarafından sağlanan güncel teşvikler açısından incelenmesi tavsiye edilir. Hollanda’dan ise, yabancı pazarlardaki fırsatların araştırılmasına yönelik sübvansiyonlar bulunmaktadır; biz girişimcileri bu imkânlar hakkında bilgilendirmekten memnuniyet duyarız.
Soru: İş hukuku ve çalışma izinleri nasıl işler?
Cevap: İşçi haklarının korunması giderek artmaktadır. Sözleşmeleri yazılı yapmak gerekir. Yabancı çalışanlar için çalışma izni zorunludur. Yabancı ortaklı bir şirket yüksek bir başlangıç sermayesi yatırdığında, çalışma izinleri konusunda kolaylıklar sağlanmaktadır.
Soru: Türk muhasebecinin rolü nedir?
Cevap: Hollanda’dakinden çok daha büyüktür. Türkiye’de KDV beyanları muhasebeci aracılığıyla zorunlu yapılır. Devlet, muhasebeci ücretleri için taban fiyat belirlemiştir. Hatalar doğrudan işverenin hem mali hem hukuki sorumluluğuna yansır. Bu nedenle proaktif çalışan ofisleri tercih etmek çok önemlidir. Hatalar sizin için hem hukukî hem de mali açıdan olumsuz sonuçlar doğurabilir; bu nedenle proaktif çalışan büroları tercih etmeniz akıllıca olacaktır. Neyse ki birçok şehirde güvenilir bürolarla iyi tecrübelerimiz olmuştur ve bu büroları müvekkillerimize tavsiye edebiliyoruz.
HOLLANDA’DA VERGİLENDİRME VE HOLDİNG YAPILANMASI
Soru: Neden bir holding yapılanması girişimciler için stratejik açıdan önemlidir?
Cevap: Bir holding yapılanması, değerli varlıkları operasyonel risklerden ayırır. Holding, mal varlığının sahibi konumundadır, işletme şirketi ise günlük (ve riskli) faaliyetleri yürütür. Bu, risk yönetimini ve vergi verimliliğini artırır.
Soru: Hollanda’da böyle bir yapı içinde kâr dağıtımı (temettü) nasıl işler?
Cevap: Hollanda’daki holding, %5’ten fazla paya sahip olduğu ve aktif faaliyet gösteren bir iştirakten temettü aldığında, genellikle iştirak muafiyeti uygulanır ve bu seviyede vergi doğmaz. Ancak holding, kârı gerçek kişiye dağıttığında %15 oranında temettü vergisi devreye girer.
Soru: Yabancı iştirakler ve çifte vergilendirme anlaşmalarıyla durum nasıl olur?
Cevap: Hollanda’nın yüzü aşkın ülkeyle çifte vergilendirmeyi önleme anlaşması vardır. Yabancı iştirak, şartları (%5 hisse ve aktif faaliyet) sağlıyorsa, holdingin Hollanda’daki temettü geliri muaf tutulur. Ancak iştirak pasif bir yatırım portföyü ise yaklaşık %25 kurumlar vergisi gündeme gelir.
Soru: Peki hiç anlaşma olmayan durumlarda, mesela Dubai’de?
Cevap: Böyle bir durumda da, eğer iştirak %5’ten fazla paya sahipse ve gerçek faaliyet gösteriyorsa (yani pasif bir portföy değilse), Hollanda’daki iştirak muafiyeti uygulanabilir. Aksi halde Hollanda’da kurumlar vergisi doğar. Bu nedenle kişisel danışmanlık almak çok önemlidir.
Soru: Hukuki çalışmanın yanı sıra başka ne tür uzmanlık sağlıyorsunuz?
Cevap: Hukukî danışmanlık veriyoruz; ancak ağımız aracılığıyla müvekkillerimize uluslararası vergi meseleleri ve yapılanma konularında da destek sağlıyoruz. Danışmanlığı koordine ediyor, raporluyor ve gerektiğinde uzmanları devreye sokuyoruz.
Tüketicilere yönelik ürünlerde doğru etiketlerin hazırlanmasından, Türkiye’de gayrimenkul alımlarında danışmanlığa kadar uzanan hizmetlerimiz, yalnızca Türkiye ile sınırlı olmakla birlikte oldukça geniş bir yelpazeye sahiptir. Ayrıca Esmeralda Sepers’in, Hollanda’daki her Second Home fuarına Türkiye üzerine seminerler vermek üzere davet edilmesi, önemli ölçüde tanınırlık sağlamaktadır.
Son yıllarda, gerek izinler gerek ofis alanı gerekse potansiyel pazarla ilgili tüm sorular dâhil olmak üzere, Hollanda’ya yatırım yapan Türk şirketlerinde kayda değer bir artış görmekteyiz. Sepers c.s.’nin Dutch Business Association Turkey yönetimindeki aktif rolü sayesinde, hem Türkiye’den gelen hem de Hollanda’dan yöneltilen sorular, kendi ofislerimiz aracılığıyla yerinde yanıtlanabilmektedir.
BONUS: İlhan Karacay’ın bu röportajını okuyanlar, önümüzdeki hafta sonu Den Bosch’taki Second Home Fuarı’na davetlidir. Esmeralda Sepers, 7-527 numaralı standda hazır bulunacak olup, sorularınızı yanıtlamaktan ve kişisel tanışmadan memnuniyet duyacaktır. Ücretsiz giriş biletinizi almak için buraya tıklayın: https://www.secondhome.nl/tickets/?invitationcode=ZQZYLZHSJL