3-9 Kasım Organ Bağışı Haftasında Kayseri Valimiz Gökmen Çiçek, Büyükşehir Belediye Başkanımız Dr. Memduh Büyükkılıç, İl Emniyet Müdürümüz Atanur Aydın, İl Jandarma Komutanımız Tuğg. Bilgehan Yeşilyurt, İl Müftümüz Durmuş Ayvaz, İl Milli eğitim Müdürümüz Coşkun Esen ve İl Sağlık Müdürümüz Dr. Mehmet Erşan organ bağışı çağrısında bulundular.
Video Linki
https://drive.google.com/file/d/1CZ3wicCXDUMF8d62iHRRQe8UMjEdpTUA/view?usp=sharing
ERCİYES ORGAN NAKLİ VAKFI BAŞKANI MAHMUT HİÇYILMAZ’IN “ORGAN VE DOKU HAFTASI” NEDENİYLE YAPTIĞI AÇIKLAMADA, TÜRKİYE’DE ORGAN VE DOKU BEKLEYEN HASTA SAYISININ 33 BİN 589’A ULAŞTIĞINA DİKKAT ÇEKTİ, ŞUNLARI SÖYLEDİ.
Her yıl 3-9 Kasım tarihleri arasında kutlanan Organ ve Doku Bağış Haftası bu yıl da, “Hayata umut ver” temasıyla tüm yurtta farkındalık çalışmalarına sahne oluyor. Bu yıl, ülkemizde organ ve doku bağışının önemi bir kez daha hatırlanırken, güncel veriler de durumun ciddiyetini açık bir şekilde ortaya koymaktadır.
Ülkemizde, 2025 yılı Ocak ayı itibarıyla organ ve doku nakli bekleyen hasta sayısı 33 bin 589’a ulaşmış bulunmaktadır. Organ bekleyen hastalar arasında en yüksek oran 25 bin 245 kişiyle böbrek nakli bekleyenlerdir. 2025 yılının ilk 5 ayında, ülke genelinde 225 aileden organ bağışı izni alınabilmiştir. Aynı dönemde, özellikle Antalya bölgesinde 36 aile bağış izni ile Türkiye genelinde ilk sırada yer almaktadır. Maalesef, Kayseri, bu istatistikler içerisine dahi girememiştir.
Erciyes Organ Nakli Vakfı, organ ve doku bağışı konusunda önemli çalışmalar yapmakta, bu alanda bilim insanlarına destek sağlamaya devam etmektedir. Kayseri’de son iki yıl içerisinde 50 Böbrek nakli ameliyatı gerçekleştirilmiştir. Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi ve aynı zamanda vakfımız yönetim kurulu üyesi Doç. Dr. Tutkun Talih, bugüne kadar 50’ye yakın böbrek nakil ameliyatını başarı ile gerçekleştirmiş, Kayseri’nin Organ nakli konusunda bölgemizde önemli bir merkez haline gelmesini sağlamıştır.
Ulusal nakil merkezinde organ bekleyen kadın, erkek, çocuk sayısı 103 bin 223’e ulaşmıştır. Her gün, 13 kişi organ nakli beklerken hayatını kaybetmektedir. Unutmayalım, her bağışçı 8 kişinin hayatını kurtarabilir, onlarınhayata dönmelerini sağlarken, 75’ten fazla kişinin daha hayatını iyileştirebilir. Ve, Her 8 dakikada birn organ nakli bekleyenler listesine 1 yeni kişi daha eklenmektedir. Bu kişilere organlarınızı bağışlayarak sizler yardımcı olabilirsiniz.
Bu istatistikler şunu göstermektedir. Hayata tutunmak için organ bekleyen on binlerce vatandaşımız var. Ancak bağış oranları hala istenen düzeyde değildir. Her bağış, bir umut ışığıdır. Her bağış, yaşamla arada ki bir köprüdür. Aileler ve bireyler bu konuda önceden düşünmeli, kararlarını yakınları ile paylaşmalıdır. Zira, beyin ölümü sonrası bağış kararının yoğun bakım ortamında sorulması, duygusal olarak oldukça zor bir süreçtir. Bu nedenle, organ bağışı, yaşarken yapılmalı ve aile bireyleri ile paylaşılarak Sağlık Müdürlüğü bünyesinde bulunan organ bağışı koordinatörlüklerine bilgi verilmelidir. Her bağış, bir hayattır.”
“Organ Bağışı, Dinin Yaşatmaya Verdiği En Somut Cevaptır”
Türkiye’de ve dünyada her gün binlerce hasta, kendilerine uygun organ bulunmasını umutla bekliyor. Ancak bu hayati sürecin önündeki en büyük engellerden birini “Organ Nakli Günahtır” gibi hurafelere dayandırılan yaklaşımlar oluşturuyor. Bakara Suresi’nin 73.ayetinde bahsedilen hayvanın bir parçasından insanın yeniden hayata döndürülme konusunun bugün organ nakli ile modern tıbbın somutlaştırdığını belirten Araştırmacı Yazar Dr. Hülya İskenderoğlu Bahat, “Unutulmamalıdır ki Maide Suresi 32. ayette ‘kim bir kimseyi öldürürse bütün insanları öldürmüş gibi olur. Kim de bir can kurtarırsa bütün insanların hayatını kurtarmış gibi olur’ hükmüyle, bu çabanın en büyük iyiliklerden biri olduğu net olarak bildirilmiştir” ifadelerini kullandı.
Türkiye’de ve dünyada her yıl binlerce insan, yaşamla ölüm arasındaki ince çizgide organ bağışı bekliyor. Buna karşın modern tıbbın en büyük başarılarından biri olan organ naklinin önünde hâlâ “Organ nakli günahtır” gibi hurafelere dayanan yanlış inanışlar duruyor. Bu tür önyargılar, bağış yapılmasını ve transplantasyona uygun organların hayata kazandırılmasını ciddi ölçüde geciktiriyor.
Tedavisi yalnızca organ ve doku nakli ile mümkün olan hastalıklar, bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de önemli sağlık sorunlarından birini oluşturuyor. Sağlık Bakanlığı’nın 2025 yılı verilerine göre; Türkiye’de 25 bin 245 kişi böbrek, 2 bin 650 kişi karaciğer ve bin 477 kişi kalp nakli bekliyor. Bu hayati konuya farkındalık sağlamak amacıyla ülkemizde her yıl 3-9 Kasım tarihleri arasında “Organ ve Doku Bağışı Haftası” olarak kutlanıyor.
Aklı İnkâr Eden İnanç, Vicdanı Susturan Dindarlık İnsanı Eksik Bırakır”
Hurafelerle değil, hakikatin rehberliğiyle hareket etmemiz gerektiğinin altını çizen Araştırmacı Yazar Dr. Hülya İskenderoğlu Bahat, “Bu konu Bakara Suresi’nin 73’üncü ayetinde dile getiriliyor; bir canın, bir canlı hayvanın parçası aracılığıyla yeniden hayata döndürülmesi anlatılıyor. Modern tıbbın bugün organ nakliyle başardığı şey aslında bu ayetin çağlar öncesinden verdiği mesajın somut bir yansımasıdır. Aklı inkâr eden bir inanç, vicdanı susturan bir dindarlık, insanı eksik bırakır. Müminizm kitabımda vurguladığım gibi bilimin çatıştığı değil, birbirini tamamladığı bir anlayışa ihtiyacımız var.
Yıllar önce Amerika’da ilk kez bir hastaya domuz kalbi nakledildiğinde dünya şaşkınlık içindeydi. O deney, insana yaşam vermenin yeni yollarını arayan bilimin sınırlarını gösteriyordu. Bugün hâlâ ‘günahtır’ korkusuyla organ bağışından kaçınan bir toplumda bu çabanın ahlaki anlamı üzerine yeniden düşünmemiz gerekiyor. Çünkü yaşatmak sadece tıbbi bir eylem değil aynı zamanda kutsal bir sorumluluktur” dedi.
