Türkiye’de aşı karşıtlığı yayılırken düşündürüyor
Yaşlılar Haftası dolayısıyla, yaşlılarda aşı yaptırmanın önemine dikkat çekilirken, sosyal medya ve medya aracılığıyla yayılan aşı karşıtlığı söylemlerinin etkisiyle, Türkiye’de aşı karşıtı aile sayısının 12 bine ulaştığı bildirildi.
Zamana bağlı olarak beden fonksiyonlarının sürekli azalması ve çevresel faktörlere uyum sağlayabilme yeteneğinin azalması olarak tanımlanan yaşlılık dönemi, 65 yaş üzeri olarak kabul ediliyor.
18-24 Mart Yaşlılar Haftası dolayısıyla açıklamalarda bulunan Akademik Geriatri Derneği Başkanı Prof. Dr. Ü. Deniz Suna Erdinçler, yaşlılık döneminde bağışıklık sisteminde yaşanan değişimleri şöyle anlattı:
“Yaşlanmayla birlikte vücuttaki bütün sistemlerde farklı derecelerde değişiklikler ve fonksiyonlarında azalma görülür. Bunlardan biri de bağışıklık sistemini oluşturan hücrelerin sayısının ve etkinliklerinin azalmasıdır. Bu değişiklikler sonucu yaşlılar, bakteri ve virüs kaynaklı hastalıklara karşı daha hassas hale gelir. Yakalanılan enfeksiyonlar daha ciddi seyreder ve uygulanan tedaviye daha zor yanıt verilir. Yaşlılara uygulanan aşıların koruyuculuğu da gençlere göre daha düşüktür. Bağışıklık sistemindeki yaşlanma nedeniyle, otoimmün hastalıkların ve kötü huylu tümörlerin de görülme sıklığı artar.”
Erdinçler, sağlığın ve dinçliğin yaşlılık döneminde de korunması için şu tavsiyelerde bulundu:
Yeterli ve dengeli beslenme: Yaşlanmanın sebep olduğu değişiklikler nedeniyle ileri yaştaki kişilerin besin ihtiyaçları gençlerden farklıdır. Yaşlıların günlük kalori ihtiyacı azalırken, protein ihtiyacı artar. Bu dönemde protein ihtiyacı günde, vücut ağırlığına bağlı olarak kilogram başına 1-1,5 gramdır. Lif içeriği yüksek tahıl, kuru baklagiller, sebze ve meyve tüketimi önemlidir. Günlük su tüketimi en az 1,5 ila 2 litre olmalıdır.
Fiziksel aktivite: Kas ve kemik kaybını önlemek, kalp kapasitesini artırmak ve hareket kabiliyetini devam ettirebilmek için düzenli yürüyüş, yüzme ve direnç egzersizleri önerilir.
Kronik hastalıkların önlenmesi ve tedavisi: Şeker hastalığı (diyabet), yüksek tansiyon, kolesterol yüksekliği ve damar sertliği gibi yaşlanmayla sıklığı artan hastalıklar için gerekli tedbirler alınmalı ve tedaviler aksatılmamalıdır.
Akıl ve ruh sağlığı: Yaşlılıkta demans ve depresyon yaşam kalitesini bozan, durumlardır. Stresten uzak durmak, olumlu düşünmek, sosyal çevreyle canlı ve yakın bir ilişki sürdürmek, okumak, bulmaca çözmek, yeni şeyler öğrenmek riski azaltır.
Kazaların önlenmesi: Ev ortamının kaza riskini azaltacak şekilde düzenlenmesi, gerektiğinde yardımcı alet kullanılması önerilir.
Aşılama: Yaşlılar enfeksiyon hastalıklarına daha duyarlıdır. Tedaviye cevap daha az ve iyileşme daha yavaştır. Grip ve zatürre gibi aşı ile önlenebilen hastalıklar için yapılan aşılamalar ölüm ve hastalık riskini azaltır.
Bağışıklık sisteminin yaşlanması, doku ve organlardaki yapısal ve fonksiyonel değişiklikler, birden fazla kronik hastalığın olması, çok sayıda ilaç kullanımı, yetersiz beslenme, sosyo-ekonomik yetersizlik gibi faktörler nedeniyle yaşlıların enfeksiyon hastalıklarına daha duyarlı olduklarını belirten Prof. Dr. Deniz Suna Erdinçler, “Yaşlı hastalarda enfeksiyonlara bağlı ölüm oranları genç erişkin hastalara kıyasla üç kat fazladır. Ancak yaşlılar da, pek çok enfeksiyon hastalığından aşılamayla korunabilir. Bu nedenle aşılama çocukluk döneminde olduğu kadar erişkin ve yaşlılar içinde önemlidir. Özellikle 65 yaş ve üstündeki tüm bireyler ve ayrıca 18-64 yaş arasında diyabet, kronik kalp ve akciğer hastalığı, gibi kronik hastalığı olanlar, kronik böbrek yetmezliği, bağışıklık yetmezliği olanlar risk grubundadır ve aşılanmaları elzemdir. Erişkinlerde önerilen tüm aşılar ise grip, zatürre, tetanos, difteri ve boğmaca, Hepatit A ve B, zona, HPV, kabakulak, kızamık, kızamıkçık, meningokok aşılarıdır” bilgisini verdi.
65 yaş ve üstündekilerin aşı takviminde; grip, zatürre, tetanoz ve zona aşılarının bulunduğunu bildiren Erdinçler, aşının zatürreden korunmadaki önemine ilişkin de şunları söyledi:
“Zatürre (pnömoni) akciğer dokusunun iltihaplanmasıdır. Sıklıkla bakteri, virüs ve mantar gibi çeşitli mikroorganizmalara bağlı olarak meydana gelir. Zatürreden korunmak için zatürre oluşumunu kolaylaştıran faktörler düzeltilmelidir. Eşlik eden kronik hastalıkların takip ve tedavisi, yeterli ve dengeli beslenme, temizlik kurallarına uyma, tütün kullanımının bırakılması, grip salgınları sırasında kalabalık ortamlarda bulunulmaması, maske kullanılması önerilir.
Zatürre (pnömokok) aşısı ve yıllık grip aşısı uygulamaları, özellikle riskli gruplarda hastalık ve ölüm riskini azaltır. Bu nedenle 65 yaş ve üzerindeki kişilerin zatürre (pnömokok) aşısıyla aşılanmaları önemlidir. Ayrıca diyabet, kronik akciğer, kalp, böbrek ve karaciğer hastaları, bağışıklık sistemini baskılayıcı hastalığı olanlar risk grubunda sayılır ve bu nedenle aşılanmalıdır. Ülkemizde konjuge pnömokok aşısı 2016 yılından beri 65 yaşın üstündekilere ve 18-64 yaş arasında kronik hastalığı olanlara aile sağlığı merkezlerinde ve hastanelerde ücretsiz yapılmaktadır.”
Bu arada CHP Manisa Milletvekili Dr. Tur Yıldız Biçer, aşı karşıtı söylemlerin basında ve sosyal medyada sıkça yer alması sonrasında Türkiye’de aşı yaptırmak istemeyen aile sayısının 12 bine ulaştığını açıkladı.
Sağlık Bakanlığı’ndan edindiği verileri paylaşan Biçer, 2011 yılında, aşı reddi nedeni ile aşısı yapılmadığı tutanak ile tespit edilen sıfır yaş ve 1-15 yaş çocuk sayılarının 183 olduğunu, 2018 yılında bu rakamın 12 bine ulaştığını söyledi. Biçer, “Bu çok ciddi bir rakam. Medyatik olmak adına ‘aşıların içinde alüminyum var, sakın olmayın’ açıklamaları kabul edilebilir değil. Dünyada 100 milyondan fazla insanın ölümüne yol açan salgınların önüne aşılamayla geçilmiştir. Aşı yaptırmamak, “çocuk benim, ben çocuğuma aşı yaptırmak istemiyorum” gibi yanlış mantıkla açıklanamayacak bir konudur. Çünkü olay bütün toplumu yakından ilgilendiren bir boyuttadır.” dedi.
Aşıyla ilgili doğruluğu olmayan açıklamaların toplum sağlığını açıkça tehdit ettiğini belirten CHP’li Tur Yıldız Biçer, “Sağlık Bakanlığı’ndan edindiğimiz verilere göre, aşının içeriğine güvenmediği için aşıyı reddedenlerin oranı %23. Dini sebepler %17 ve basında yer alan olumsuz haberlerin yarattığı etki ise %4. Bulaşıcı hastalıkların azaltılması veya tamamen ortadan kaldırılmasında, en yaygın, kabul görmüş, en etkin ve ekonomik girişim olan aşı sayesinde, Türkiye’de her yıl 15 bine yakın ölüm engelleniyor. Türkiye’de yılda 40 milyon aşı yapılıyor ve aşılama sayesinde bazı hastalıklar hayatımızdan tamamen çıkmış durumda. Etkin aşılama sayesinde kızamık hastalığı, Türkiye’de artık yılda sadece 4 ila 7 kişide görülüyor” ifadelerini kullandı.
Biçer’in açıklamasına göre, Türkiye’de aşıyı en çok reddeden il sıralamasında 2.842 kişi ile ilk sırada Konya var. İkinci sırada 894 kişi ile Bursa, üçüncü sırada ise 779 kişi ile Antalya yer alıyor. Hakkari’de ise aşıyı reddeden aile yok.
2016 yılında Bolu ve Kırklareli’nde 2, Tunceli’de 3 ailenin aşıyı reddettiğini belirten Biçer, şöyle devam etti:
“Bu verilerden de görüldüğü üzere belli bir kesim, bölgede aşı karşıtlığı var demek doğru değil. Türkiye’de aşıyla önlenebilen hastalıklar temelinde aşılama oranlarının istenilen düzeye ulaşamaması ve toplumda giderek artan aşı karşıtlığı sorununun çeşitli boyutlarıyla ele alınarak incelenmesi ve bu konuda alınması gereken önlemlerin ortaya konulması maksadıyla TBMM’de bir Araştırma Komisyonu kurulması için Araştırma Önergesi verdim.
Enfeksiyon hastalıkları önlenebilir hastalıklardır. Aşılama, enfeksiyon hastalıklarından korunmada en başta gelen önlemlerden biridir. Aşılama ile birçok hastalığı kontrol etmek mümkündür. Bir hekim olarak söylüyorum, ‘Aşı toplum sağlığı problemidir, kişiselleştirilemez.’ Bütün parti gruplarının Araştırma Komisyonu kurulmasına destek vermesi gerekiyor.” (Gıda Hattı)