Politika

SP’li Erdal Altun: Bu, artık “asgari geçim” değil, “hayatta kalma mücadelesidir”.

SP Kayseri İl Başkanı Erdal Altun, ülkenin içinde bulunduğu ağır ekonomik koşulların toplumun tüm kesimlerini derinden etkilediği bir dönemde, memur, emekli, kamu çalışanları ve ailelerin yaşadığı mağduriyetleri dile getirdiği basın toplantısında, Kira baskısından temel gıda fiyatlarına, enerji maliyetlerinden ulaşım giderlerine kadar halkın sırtındaki yükün her geçen gün ağırlaştığına, milyonlarca emekçi, asgari ücretli ve emeklinin artık geçinmek değil, hayatta kalmak için mücadele verdiğine dikkat çekti. Altun, Savunma sanayiinden ulaşıma, kamu hizmetlerinin her alanında fedakârca görev yapan işçi ve emekçilerin haklı feryatlarının duyulması, bu ülkenin geleceği için hayati önem taşıdığını belirterek, Saadet Partisi olarak bu adaletsizliğe karşı sesi yükseltmeye ve milletin gerçek gündemini kamuoyuyla paylaşmaya devam edeceklerini açıkladı “Bu, artık “asgari geçim” değil, “hayatta kalma mücadelesidir”.dedi şunları söyledi.

Bugün burada, Memurlarımız, Emeklilerimiz, Kamu Emekçileri ve Aileleri, milletimizin her kesimini doğrudan etkileyen ağır ekonomik şartlara, adaletsiz gelir dağılımına ve görmezden gelinen emekçi haklarına dikkat çekmek için toplanmış bulunuyoruz.
Bir kez daha ifade ediyoruz: Bu ülkeyi ayakta tutan işçiler, memurlar, emekliler ve asgari ücretle yaşam mücadelesi veren milyonlar, artık geçim sınırının altında eziliyor. Bu eziliş, yalnızca ekonomik değil; sosyal bir çöküşü de beraberinde getiriyor.
Savunma sanayiinden ulaştırmaya, orman yangınlarından kara yollarına kadar her alanda fedakârca çalışan kamu işçilerimizin sesine kulak vermeyecekmisiniz. Kayseri’de ve Türkiye’nin dört bir yanında çalışan bu emekçiler, yalnızca kendi ailelerini değil; bu ülkenin güvenliğini, üretimini, ulaşımını ve geleceğini de omuzlarında taşıyor.
Geçtiğimiz günlerde Cumhuriyet Meydanı’ndaki bilgilendirme stantlarından, AK Parti İl Binası önüne uzanan yürüyüşleri, artık sabrın tükendiğini ve bu taleplerin göz ardı edilemeyeceğini hepimize gösterdi.
Buradan iktidara açıkça sesleniyoruz:
Korkmayın! İşçimiz terörist değildir!
Bu milletin evlatlarıdır onlar. Vergisini veren, vatanına hizmet eden, sizin seçim zamanlarında arkasına sığındığınız o “milletin ta kendisi”dir. Bugün kapınıza dayandıysa, feryadını duyuramadığı içindir.
Onlar, bu ülkenin temel direği, alın teriyle geçimini sağlayan, evine ekmek götürmek için çabalayan vatansever evlatlardır. Ülkesini de devletini de çok sever, hatta Ak Parti hükümetinin yıllarca iktidarda kalmasına yegane desteği vermişlerdir. Ama sonuçta düştüğü mağduriyeti ifade etmek için gittiğinde, ev sahipliği çok da hoş bir görüntü vermemiştir.
Biz sürekli diyoruz: Milletiyle barışık olmalı bir iktidar, derdine derman olmalı. Halkına tepeden bakanlar, himayesindeki vatandaşının mağduriyetini görmezden gelenler, iyi bir idareci olarak anılmazlar. İktidarın görevi, vatandaşının sesini duymak, sorunlarına çözüm bulmak ve onların yanında olmaktır. Bu ülkenin işçisi, emekçisi, memuru ve emeklisi feryat ederken, onlara kapıları kapatmak veya güvenlik duvarları örmek, toplumsal barışı zedelemekten başka bir işe yaramayacaktır.

Sayın Cumhurbaşkanı her fırsatta “Ekonomimiz şahlanıyor, enflasyon düşüyor” diyor. Lakin halkın cebindeki yangın, mutfaktaki boş tencere, raflardaki fahiş fiyatlar bize başka bir gerçeği gösteriyor. Bu pembe tabloya halkın bütçesi uymuyor.
Bugün ne kamu işçimiz, ne asgari ücretlimiz, ne emeklimiz ne de memurumuz insanca yaşama şartlarına sahip değiller.
Net asgari ücret: 22.104 TL
Açlık sınırı: 26.115 TL
Yoksulluk sınırı: 85.066 TL
Asgari ücretlinin maaşı, açlık sınırının dahi 4.011 TL gerisindedir. Eşi çalışmayan bir işçinin ailesi, çocuklarının okul ve sağlık masraflarını karşılayamamaktadır. Bu, artık “asgari geçim” değil, “hayatta kalma mücadelesidir”.

Kira Baskısı ve Barınma Güvencesi de içler acısı durumda
2+1 daire kirası: 12.000 TL
3+1 daire: 15.000 TL’den başlıyor
Bazı aileler maaşının %70’ini kiraya vermektedir. Geriye kalanla elektrik, su, gıda ve ulaşım bile karşılanamamaktadır. Çocuklar kreşten alınmakta, faturalar ödenmemekte, bazı evler elektriksiz kalmakta ve birden fazla aile aynı evde yaşamak zorunda kalmaktadır.
Barınma hakkı temel bir insan hakkıdır. Bu şartlar, insan onuruyla bağdaşmaz.
Gıda ve Temel İhtiyaç Maliyetleri ise tam bir fecaat;
Domates: 30 – 40 TL
Patates: 20 – 30 TL
1 L süt: 35 – 40 TL
5 L ayçiçek yağı: 350 – 400 TL
12 kg tüp gaz: yaklaşık 1000 TL
Bir ailenin haftalık temel harcaması 3.500 – 4.200 TL’ye ulaşmaktadır.
Bir çocuğun okulda peynirli sandviç ve süt alması 40 TL’yi bulmaktadır.
Günlük 2 ekmek = 20 TL, bu da aylık 600 TL demektir.
Bu fiyatlar karşısında aileler, çocuklarını yeterince besleyememekte, sağlık sorunları, gelişim geriliği ve psikolojik stresle karşı karşıya kalmaktadır.

Enerji ve Ulaşım Giderlerine bakacak olursak;
Doğalgaz zammı (Temmuz): %25
Elektrik zammı (son 1 yıl): %88
Su zammı (Son 7 ay): %107 ve her ay kademeli artan su zammı ile karşı karşıyayız.
Bir ailenin kombi ve ocak için aylık harcaması 2.000 TL’yi bulmaktadır. Yazın klima kullanamaz, kışın kombiyi açamaz olduk.
Ulaşım giderleri de ayrı bir yük haline gelmiştir:
Aylık okul servisi: 1.500 – 2.000 TL
Özel araçla günlük yakıt: 200 – 300 TL yi geçmiştir.
Enflasyonun Aile Üzerindeki Baskısı her geçen gün artmaktadır.
Resmî yıllık enflasyon: %43,23
Gerçek piyasa enflasyonu: %100’ün üzerinde.
Bu tablo karşısında halk, her ay biraz daha yoksullaşmakta, tasarruf değil; hayati ihtiyaçlardan kısmak zorunda kalmaktadır. Tatil, sosyal yaşam, kültürel etkinlikler lüks değil, artık imkânsızdır.
Peki, halk temel ihtiyaçlarını karşılayamazken, işçiler greve hazırlanırken, kamu görevlileri geçinemiyoruz diye haykırırken neden iktidar susuyor?
Devlet halkıyla barışık olmak zorundadır! Koltuğundan kalkmayan, halkın pazarına inip sofrasına bakmayan yöneticiler bu feryadı duyamaz.
GELELİM SAVUNMA SANAYİİ EMEKÇİLERİNİN FERYADINA
Savunma sanayiinde görev yapan işçilerimiz yalnızca makine çalıştırmıyor; bu milletin bekasını koruyan yüksek teknolojili sistemler üretiyor. Bu sorumluluğun karşılığı adil ücretle verilmelidir. Bu bir lütuf değil, devlete düşen asli bir yükümlülüktür.
Savunma Sanayii Milli Güvenliktir! Bu işçi kardeşlerimiz, sadece metal kesip makine çalıştırmıyor; yüksek teknolojiye sahip, stratejik önemi haiz sistemleri üreterek milli güvenliğimize kalkan oluyorlar. Bu denli kritik bir görev üstlenen emekçilere, yaptıkları işin niteliğine ve taşıdıkları sorumluluğa uygun, adil bir ücret vermek bir lütuf değil, devletin en temel görevidir.
Buradan bir kez daha çağrımızı yineliyoruz:
İktidar, emeğe ve emekçiye kulak versin. Savunma sanayii işçisinin, mühendisinin, teknisyeninin haklı talepleri derhal yerine getirilsin. Unutulmamalıdır ki, bu ülkenin ekonomisini de, savunmasını da ayakta tutan şey betondaki demir değil, bilekteki alın teridir.
Biz Saadet Partisi olarak bu adaletsizliğe karşı her zaman emekçinin, alın terinin ve mazlumun yanında olacağız.
Şunu herkes bilsin:
İşçimiz kazanacak, emekçimiz nefes alacak, memurumuz rahatlayacak, emeklimiz onurlu yaşayacak.
Ve bu çarpık düzen, Allah’ın izniyle mutlaka değişecektir!
Hakkı üstün tutan bir Türkiye için hep birlikte mücadele edeceğiz.

Davut Güleç

Gazeteci, televizyoncu, Uzman polis-adliye muhabiri, Spor yazarı, Kayseri ve Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ile Küresel Gazeteciler Konseyi, TSYD, TİMEF, AVKON, ADD üyesi, TEMA’cı, Kızılay’cı, Dağcı, Trekkingci, Alp disiplini kayak milli hakemi, Herkes İçin Spor Federasyonu Kayseri il temsilcisi, Erciyes Kar Kaplanları Spor Kulübü Basın sözcüsü, Kayseri Spor Adamları Derneği, Tüm Mücadele Sporları Derneği, Kayseri Spor Adamları Derneği, Kent Güvenlik konseyi üyesi, Halkla İlişkiler Tanıtım, Adalet, Kamu Yönetimi mezunu ----- Davut Güleç Kimdir ? -----

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Android Uygulama Popup
Logo

📲 Davut Güleç Haberler

Android cihazınızdan kolayca haberleri takip edin!

📥 Uygulamayı İndir
Android Uygulama Popup
Logo

📲 Davut Güleç Haberler

Android cihazınızdan kolayca haberleri takip edin!

📥 Uygulamayı İndir
Davut Güleç Panel İletişim Davut Güleç – Sağ Menü