Seks özgürlüğü şampiyonu… ve anlamlı ziyaret (Köşe yazısı)

Seks özgürlüğünün sınırsız olduğu Hollanda’da, söz seksüel taciz olunca akan sular duruyor ve bu konuda suçlananlar derhal görevlerinden istifa ediyorlar. Ne yazık ki üçüncü dünya ülkelerinde aynı suçla itham edilenler kıllarını bile kıpırdatmıyor ve inkâr yolunu seçiyorlar.

Hollanda’da yönetici konumundaki akil insanlar, bu konuda çok duyarlı davranıyorlar ve çirkin olayların önlenmesi için ‘ Bu bizim partidaşımız veya yoldaşımız’ demeden, ciddi önlemler alıyorlar.

Tam 56 yıldır yaşadığım ve bu süre içinde gazetecilik yaptığım Hollanda’da, haber ve yorumlarımın çoğu, ülkedeki sınırsız özgürlükleri dile getirmişimdir. En çok işlediğim haber ve yorum konusu ise ülkedeki seks özgürlüğü olmuştur.
Ne var ki, seks özgürlüğünün sınırsız olduğu bu ülkede, hiçbir dünya insanının inanamayacağı olaylar yaşanmaktadır.
Bakınız, sevgili dostum Veyis Güngör, Hollanda Postası’nda yayınlanmak üzere neler yazmış.
Veyis Güngör’ün anlattıklarını okuduktan sonra, insanın aklına gelen ilk soru şu olmalıdır:
Seks özgürlüğü şampiyonu Hollanda’da cinsel taciz doruktaysa, seks açlığı yaşanan ülkeler ne yapsın? Hele hele, ‘cinsel gücü çok övülen’ Türk erkekleri ne yapsın?

Bakınız Veyis Güngör neler anlatmış:

Hollanda’da cinsel taciz olaylarının sonu gelmiyor

Neredeyse bir aydır Hollanda gündemini etkin bir şekilde meşgul eden cinsel taciz olayları, her geçen gün yeni boyutlara ulaşıyor. Televizyonda yayınlanan ‘O Ses Hollanda’ programı çekimlerinde meydana gelen cinsel taciz ve cinsel şiddet skandalları, Hollanda parlamentosuna da sıçradı. Diğer taraftan, sanat dünyasında ortaya çıkan cinsel taciz olayları futbol dünyasına da sıçradı. Çorap söküğü gibi gelişen cinsel taciz olayları, artık toplumsal bir facia haline geldi.

Hollanda gündemine yaklaşık bir ay önce düşen cinsel taciz ve şiddet olayları, hatırlanacağı üzere ‘O Ses Hollanda’ programında ortaya çıkmıştı. Olayların kurbanı olan genç kızların, arka arkaya savcılığa yaptıkları şikayetler ve Medya’dan Sorumlu Devlet Bakanı Günay Uslu’nun TV şirketine yaptığı baskı sonucunda, ‘O Ses Hollanda’ programı durduruldu. Program ekibi hakkında geniş bir soruşturma başlatıldı. Suç duyuruları ve itiraflardan anlaşıldığına göre, ‘O Ses Hollanda’ programında 2010 yılından bu yana, cinsel taciz ve cinsel şiddet suçu işlenmiş.

‘O Ses Hollanda’ programında yaşananların su yüzüne çıkmasıyla, kültür, sanat, film alanında da cinsel tacize uğrayanların olduğu gündeme geldi. Bu alanda en çarpıcı açıklamayı, Hollanda’nın tanınmış film aktrislerinden Katja Schuurman yaptı. Sunucu ve aktris olan Katja Schuurman, iş yerinde sık sık, ‘sınırı aşan cinsel davranışlar’ yaşadığını belirterek, “Şu ana kadar 180 suç duyurusu yapılmış olduğunu duydum ” dedi. Ses sanatçısı, Jennifer Ewbank da sosyal medya hesabından bir açıklama yaparak, 2010 yılında katıldığı ‘O Ses Hollanda’ yarışmasında, iki kez cinsel tacize maruz kaldığını yazdı.

Hollanda’da cinsel taciz olayları tartışılmaya devam edilirken, bir başka cinsel taciz olayı haberi de, tanışmış spor kulübü Ajax’tan geldi. Ajax’ın futbol şube direktörü olan eski futbolcu Marc Overmars hakkında da, ‘sınırı aşan cinsel davranış’ sergilediği ve hakkında şikayetlerin olduğu haberleri medyaya yansıdı. Bunun üzerine, Ajax kulübü yaptığı açıklamada Overmars’ın, kulüpteki bazı bayan çalışanları uzun süredir sınırı aşan cinsel içerikli mesajlar göndererek rahatsız ettiğinin tespit edildiği ve görevine son verildiği belirtti.

Her geçen gün farklı sektörlerde ortaya çıkan cinsel taciz ve cinsel şiddet skandallarına, bu hafta Hollanda Temsilciler Meclisi de eklendi. İşçi Partisi PvdA milletvekili Gijs van Dijk, hakkında yapılan şikayetler sonucu, bu hafta milletvekilliğini bırakmak zorunda kaldı. Milletvekili Gijs van Dijk hakkında birden fazla kadın, gerek polise gerek parti genel merkezine, ‘istenmeyen davranışından’ dolayı şikayette bulundular. Van Dijk hakkında 2019 yılında da, benzer şikayetlerin yapıldığı, ancak araştırma sonucundan bir şey çıkmadığı ifade edildi. PvdA lideri Lilianne Ploumen, kadınlarla görüştükten sonra, şikayetlerin ciddi olduğunu ve bağımsız bir araştırmanın yapılmasının kaçınılmaz olduğunu açıkladı.

Emansipasyonun (hukuksal eşitlik) zirve yaptığı, kadın hakları şampiyonluğunun yapıldığı, feminizm hakimiyetinin her alanda hissedildiği Hollanda’da, iş ortamında cinsel taciz ve şiddet olaylarının yaşanması, artık sosyolojik bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu toplumsal sorunun bir çok alanda yaşanması ve bir anda çorap söküğü gibi ortaya çıkması, insanın aklına ister istemez, toplum yapısının dejenereleşerek kurumlara yansıdığını getiriyor ve insanı derin derin düşündürüyor.

Şimdilerde, ‘O Ses Hollanda’da ortaya çıkan cinsel taciz olaylarından sonra, toplumsal bir dalgalanma yaşanıyor. Kültür, sanat, film, futbol, siyaset alanlarında pek çok kurbanı olan cinsel taciz olaylarına, hele hele bir milletvekilinin adının karışması ve istifa etmesiyle farklı bir boyut kazandı.

Son haftalarda gündemin en önemli konuları haline gelen cinsel taciz ve şiddetle ilgili sorun, Hollanda karar vericilerini harekete geçirdi. Kabine, sorunun tamamen şeffaflanması için tecrübeli ve tanınmış bir siyasetçi olan Mariette Hamer’i bu konuda ‘Hükümet Komiseri’ olarak görevlendirdi.
Özel olarak göreve getirilen bayan Hamer’dan, farklı alanlarda yaşanan cinsel taciz olaylarını, toplumda konuşulabilir hale getirmesi ve sorunun toplumsal tartışmalara dönüşmesini sağlaması ve çözümler üretmesi bekleniliyor.
Veyis Güngör

Hollanda’da gazeteciliğe başladığım ilk yıllarda, ‘Türk Meyvası’ adlı bir filmi haber yapmıştım. 22 Mart 1973 tarihinde yayınlnana Hafta Sonu gazetesinde yayınlanan tam sayfa haberimde, filmde yaşanan seks sahnelerinin tüm dünyayı şaşkına çevirdiğini belirtmiştim.

FUTBOL DÜNYASINI ŞOKE EDEN MARC OVERMARS OLAYI
Yukarıda, Veyis Güngör’ün de söz ettiği Ajaxlı Marc Overmars’ın taciz olayı, futbol dünyasında geniş yer aldı.
Olayın meydana çıkmasından sonra gelen soruları ‘Beni ailem ile rahat bırakın’ gibi saçma bir yanıt veren Overmars şiddetle eleştiriliyor. Yıllardır Ajax’ın futboldan sorumlu direktörlüğünü yürütürken, kulüpte çalışan kadınlara yaptığı tecavüzlerin unutulmasını isteyen Overmars, ‘Bu olay, benim özel yaşamıma da yansıyacak. Bu nedenle beni rahat bırakın’ şeklinde konuşunca kıyamet koptu. RTL televizyonu sunucusu Fatima Moreira de Melo olmak üzere pek çok kadın, ‘Overmars, kendisinin rahat bırakılmasını istemeden önce, geçmişte yapmış olduğu çirkinliklere bakmalı. O şimdi rahat etmek istiyor ama, taciz edilen biz kadınlar ne yapalım’ dediler.

Marc Overmars’ın futboluna hayran olan futbolseverler ile eski arkadaşları da, duydukları bu olumsuzluklardan sonra şaşkınlıklarını ve üzüntülerini belirttiler.

TACİZCİ PARLAMENTERLER

Taciz olayları Hollanda parlamentosunda da yaşanmıştır. Bu konuda bir yığın suçlu listesi var elimde. Ama ben size son üç isimden söz ederek yetineyim.

Gijs van Dijk

1980 doğumlu. 23 Mart 2017’den 8 Şubat 2022’ye kadar millertvekilliği yaptı. Geçtiğimiz 8 Şubat günü, parlamentodaki 4 kadın çalışanı taciz ettiği iddiasından sonra istifa ett.

Sidney Smets

1975 doğumlu. 23 Mart 2021’den 16 nisan 2021’e kadar milletvekili olarak kalabildi. Zira bu milletvekilinin zayıf tarafı gençlere karşıydı. Şikâyet üzerine derhal istifa etti.

Tunahan Kuzu

1981 doğumlu. 2012-2014 yıllarında İşçi Partisi milletvekiliydi. Daha sonra DENK partisini kurdu. Meclisteki kadın çalışanının taciz şikâyeti üzerine, grup başkanlığı yaptığı partisinden istifa etti. Daha sonra suçsuzluğu ihtimali göz önünde tutularak, seçmenlerden ve akil kişilerden gelen baskı üzerine partisine geri dödü.

SONUÇ

Yukarıdaki gelişmelerde göreceğiniz gibi, seks özgürlüğünün sınırsız olduğu Hollanda’da, söz seksüel taciz olunca akan sular duruyor ve bu konuda suçlananlar derhal görevlerinden istifa ediyorlar. Ne yazık ki üçüncü dünya ülkelerinde aynı suçla itham edilenler kıllarını bile kıpırdatmıyor ve inkâr yolunu seçiyorlar.
Ayrıca, Hollanda’da yönetici konumundaki akil insanlar, bu konuda çok duyarlı davranıyorlar ve çirkin olayların önlenmesi için ‘ Bu bizim partidaşımız veya yoldaşımız’ demeden, ciddi önlemler alıyorlar.

***

Milletvekilleri Tunahan Kuzu ve Stephan van Baarle, önce sorunu mecliste dile getirdiler, sonra da aileyi ziyarete gittiler.

Milletvekilleri, mağdur aileyi teselli ederken, olaylara seyirci kalan polis ve ‘Başka yere taşınsınlar’ diyen Belediye Başkanından hesap sorma sözü verdiler.

Turist akınına uğrayan masallar köyünü ‘kâbus köyü’ne çeviren serseri gençler için de önlemler alınması gerektiğini belirten milletvekilleri, ırkçılığın devlet dairelerinden uzak tutulmasını istediler.

15 yaşındaki oğlu Yusuf ile yalnız yaşayan Hatice Yılmaz’a yapılan ırkçı saldırılar ile ününe ün katan Hollanda’nın Giethoorn köyü, Hollanda parlamentosunun DENK Partili iki milletvekili Tunahan Kuzu ve Stephan van Baarle’nin ziyareti ile daha da ünlendi.
Türk ailenin bir yıl boyunca ırkçı gençler tarafından saldırıya uğramasına seyirci kalan polis ile, çareyi ‘başka yere taşınsınlar’ sözünde bulan Belediye Başkanı hakkında soruşturma açılmasını isteyen iki milletvekili, başlattıklarını mücadelenin peşini bırakmayacaklarını belirttiler.Tunahan Kuzu (solda) ve Stephan van Baarle (sağda), Giethoorn’da ırkçıların saldırılarına uğrayan Hatice Yılmaz ve oğlu Yusuf’u ziyaret ederek teselli ettiler. Irkçılar’dan korktuğu için kameralardan uzak duran 15 yaşındaki Yusuf, bu fotoğrafta da buğulu olarak görüntülendi.

Geçtiğimiz Salı günü parlamentoda söz alan Stephan van Baarle, konuyu meclis gündemine getirdikten sonra, partidaşı Tunahan Kuzu ile birlikte Giethoorn köyüne gittiler.
Saldırıların etkisinden hâlâ kurtulamamış olan Yılmaz ailesi tarafından kucaklanarak karşılanan iki milletvekili, sıkıntılı günler yaşayan aileyi teselli etmeye çalışırlarken, ‘Merak etmeyin, sizi hiçbir güç yerinizden kıpırdatamaz. Saldırılara çare olarak buradan taşınmanızı isteyen Belediye Başkanı’nın da peşini bırakmayacağız.’ dediler.Stephan van Baarle, Giethoorn’daki ırkçı saldırıları parlamentoda dile getirirken

Hollanda’da yaşayan Türkler, Tunahan Kuzu ve Stephan van Baarle’nin, Giethoorn köyüne yaptıkları ziyaretin duyulması sonrasında memnuniyetlerini dile getirdiler ve yaşanacak olan acı olaylarda sahipsiz kalmayacaklarına inandıklarını belirttiler.

STEPHAN VAN BAARLE’Yİ TANIYALIM

Stephan van Baarle’nin, zorluklarla dolu hazin     yaşam öyküsü…

Annesi, gezgin bir Türk iş adamına aşık  olmuştu.

Rize-Rotterdam arasında mekik dokuyan iş adamından evlilik
dışı hamile kalan anne, oğluna Stephan adını koymuş.

Komşu çocukları, evlilik dışı doğduğu için Stephan’ı hep
dışlamışlar. 19 yaşına geldiği zaman kökenini araştırmak için

Türkiye’ye giden Stephan, kendisine neden ‘Türk’ denildiğini
öğrenebilmiş.

Hollanda‘da yapılan genel seçimlerde oy kaybına uğradığı sanılan ve sadece iki milletvekilliği kazandığı açıklanan, ne var ki sıkı bir sayımdan sonra üçüncü milletvekilliğini de kazanmış olduğu anlaşılan DENK Partisi’nin, üçüncü sıradaki adayı Stephan van Baarle’nin de Türk kökenli olduğu anlaşıldı.

Hazin hikâye

Rize-Rotterdam arasında mekik dokuyan gezgin bir Türk iş adamı ile tanışan Hollandalı bir kız, evlenme vaadi ile aşk hayatı yaşadığı adamdan hamile kalmış. 1992 yılında doğum yaptığı zaman, çocuğun babası olan Türk iş adamı yakınlarda olmadığı gibi, uzun süre uzaklarda kalmış. Oğluna Stephan adını koyan anne, komşuların bildiği gerçeği, oğluna yıllarca söylememiş.

Stephan, okul çağıdayken arkadaş edinemediği gibi, çocuklar kendisinden hep uzak durmuş.
Stephan, hem evlilik dışı doğduğu ve hem de Türk kökenli olduğu için dışlandığını 19 yaşında öğrenebilmiş. Bu durum karşısında şoke olan Stephan, 2011 yılında, 19 yaşındayken Türkiye’ye gitmiş ve kökenini araştırmış.

Babasını bulup bulamadığı hakkında bilgi sahibi olamadığım Stephan, ayrımcılığın verdiği hıs ile tahsiline devam etmiş ve Rotterdam Erasmus Üniversitesi’nden sosyolog olarak mezun olmuş.

Azınlıklara destek olan DENK Partisi’nin yaşama geçmesinden sonra bu partiye üye olan Stephan, ilk seçimlerde Rotterdam belediye meclisine girmiş. Daha sonra kurduğu Bilimsel Araştırma Bürosu ile DENK Partisi’nin işlerine bakmış. Daha sonra partinin Parlamentodaki işlerine bakan Stephan, geçen hafta yapılan genel seçimlerde, aday listesinin üçüncü sırasında yer almıştı.

Stephan van Baarle, Rotterdam Belediye Meclisi’nde, Belediye Başkanı Ahmet Ebutaleb’i en çok zorlayan üyelerden biriydi.

Oylar açıklandığı zaman, seçilememiş olduğu görülen Stephan’ın, sıkı bir oy sayımından sonra seçildiği anlaşıldı.

Stephan van Baarle, partisinin sadece müslümanlara ve azınlıklara değil, mağduriyete uğrayacak tüm vatandaşları temsil edeceğini belirterek, ‘Sadece etnik gruplara hizmet etmek de ayrımcılıktır. Bu nedenle biz, etnik grup, cinsiyet, din, dil ayrımı yapmadan hizmet edeceğiz.’ diyor.

Yazar - Davut Güleç

Gazeteci, televizyoncu, Uzman polis-adliye muhabiri, Spor yazarı, TEMA’cı, Kızılay’cı, Dağcı, Trekkingci, Alp disiplini kayak milli hakemi, Herkes İçin Spor Federasyonu Kayseri il temsilcisi, Erciyes Kar Kaplanları Spor Kulübü Basın sözcüsü, Kayseri Spor Adamları Derneği yönetim kurulu üyesi, Kent Güvenlik konseyi üyesi, Halkla İlişkiler Tanıtım, Adalet, Kamu Yönetimi mezunu -----Davut Güleç Kimdir ? -----

İlginizi Çekebilir

Türkiye-AB İlişkilerinde Değişim

Prof. Dr. Ata Atun (İnş. Müh.), Doç. Dr. (UA. İliş.) KKTC Cumhurbaşkanı Danışma Kurulu Üyesi …