Pandeminin Ruhsal Yansıması (Köşe yazısı)
Mert Can Arslantaş
Günlerin günleri, hastalığın sağlığı, pandemi ramazanlarının, eski ramazanları arattığı; omuz omuza saf tutan insanların sosyal mesafe engeline takıldığı bu zor günlerde geçmişe hasret duymamak elde değil. Yaklaşık bir buçuk yıldır samimiyetin, hoş bir tebessümün maske engeline takıldığı, insanların ailesinden bile çekimser olduğu günler yaşıyoruz. Birçok insan pandeminin bitmesi umuduyla evlerine çekilmişken, çoğu insan da ısınan hava şartlarıyla kendilerini sokaklarda bulmuş durumda. Bir buçuk yıldır pandemi ekseriyetinde sabretsek de nükseden bunalım durumu maalesef ki çoğu vatandaşımızı, çocukları doğa ile buluşturmaya vesile kılıyor. Ne yazık ki sosyal mesafe ve maske kuramına uyulmayınca da vakalar kaçınılmaz bir hal alıp çıkmaza doğru sürükleniyor ve ekseriyetinde pandemik durum başa sarıyor ilerleme kaydedilemiyor. Pandemi insanlığı fiziksel sağlık yönünde etkiliyor gözükse de genellikle ruhsal sağlığa etkisi kesinlikle fiziksel sağlıktan daha ön planda duruyor. Her akşam yayınlanan turkuaz tablonun vahimeti, vefat edenlerin hüznü insan psikolojisini derinden etkiliyor ve sonu bilinmeyen bir ruhsal bunalıma sürüklüyor. Covid-19’un fiziksel etkilerinin yanısıra psikolojik etkileri göz ardı ediliyor. Eğitim kapsamında öğrencilerin ve öğretmenlerin yaşadığı zorlukların psikolojik yansıması eğitimi zedelerken; sağlıkçılarımızın vaka artışları nezdinde yaşamış olduğu yoğun ve zor günler hayatlarında unutamayacağı izler bırakıyor.
Aslında bu virüsün insanlığı fiziksel sağlık nezdinde tehdit ettiği ne kadar doğru olsa da topluma ruhsal yönden verdiği tahribatın büyüklüğüde kaçınılmaz bir gerçek. Umuyorum ki sabrın sonu selamettir. Turkuaz tablonun sıfırlandığı; maskesiz, mesafesiz samimiyet dolu günlerin yakın olması dileğiyle…