Politika

ÖZDAĞ: “DAM İTTİFAKI PKK’YA TAVİZ VERME İTTİFAKIDIR, TÜRKİYE’YE YAPILAN GÖÇ KONUSUNDAKİ HAKSIZLIĞA TÜRK MİLLETİ HAYIR DİYOR, MUHALİFLER ARTIK YASALAR ÖNÜNDE EŞİT DEĞİL, İSRAİL’E İYİ KÜFRETMEK DIŞ POLİTİKA DEĞİLDİR”

“DAM İTTİFAKI PKK’YA TAVİZ VERME İTTİFAKIDIR”

Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ, Kadirli İlçe Başkanlığımızı ziyaret ederek Basın Mensuplarına açıklamalarda bulundu.

Prof. Dr. Ümit Özdağ: “Henüz bir erken seçim atmosferi oluşmadı. Biz DAM İttifakı’nın içinde, yanında, sağında, solunda değil, ancak karşısında oluruz. DAM İttifakı hangi ittifak? DEM artı AK Parti artı Milliyetçi Hareket Partisi’nin oluşturduğu ve şu anda mecliste Öcalan Komisyonu’nun ana omurgasını oluşturan ittifak, PKK’ya taviz verme ittifakıdır. Biz Türk Milleti ve Türk Devleti’nin bir terör örgütüne taviz vermesini kabul etmiyoruz. Bundan dolayı da Zafer Partisi olarak bu tavrımızı ‘Mehmetçik Katillerine Af Yok’ mitingleriyle gösterdik.

Şimdi de Öcalan Komisyonu’nun yapmış olduğu çalışmaları anlatan panellerle devam ediyoruz ve bunu da sürdüreceğiz. Ekim ayında bu Öcalan Komisyonu’nda yapılan görüşmeler sonucunda ortaya çıkan sonucun yasalaşma sürecine gireceğini Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş açıkladı. İş o aşamaya geldiğinde Zafer Partisi olarak diğer politikalarımızı da sahaya taşıyarak Türk Milleti ile paylaşacağız.

Özetle şu anda gündemimizde seçim değil, Öcalan Komisyonu’yla PKK terör örgütüne verilen tavizlerle mücadele var. Gündemimizde emeklinin, bul ve yetimlerin yani 16 milyon insanın açlıkla mücadelesi var. Gündemimizde 6 milyon asgari ücretle açlıkla mücadele eden insanımızın daha iyi yaşam koşullarına kavuşması mücadelesi var. Gündemimizde 4 milyon ev gencinin işsiz ve eğitim dışında hayata küstürülme süreci içerisinde olduklarını görüyoruz. Bunu durdurma mücadelesi var. Özetle bizim gündemimiz Türk halkına daha güzel bir Türkiye oluşturma mücadelesi.”

“TÜRKİYE’YE YAPILAN GÖÇ KONUSUNDAKİ HAKSIZLIĞA TÜRK MİLLETİ HAYIR DİYOR”

Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ, Başkanlık Divanı Üyelerimiz, Genel İdare Kurulu Üyelerimiz ve Genel Başkan Danışmanlarımız, Karaköprü İlçe Başkanı İbrahim Halil Yakıcı ve yönetimiyle birlikte Karaköprü İlçe Başkanlığının açılışını gerçekleştirdi. Genel Başkan Prof. Dr. Ümit Özdağ, açılış töreninin ardından basın mensuplarına açıklamalarda bulundu.

Prof. Dr. Ümit Özdağ: “Gaziantep, Adana, Şanlıurfa ve Osmaniye’yi kapsayan gezimizin Şanlıurfa ayağını gerçekleştiriyoruz. İl ve ilçe başkanlıklarımızla birlikte bugün değişik kurum ve kuruluşları ziyaret edeceğiz ve Şanlıurfa’nın yaşadığı en önemli sıkıntının ekonomik sıkıntı olduğu Türkiye’nin olduğu gibi gerçekleştirdiğimiz temaslarla da muhataplarımız tarafından altı çizildi. Ancak hem Gaziantep’in hem Şanlıurfa’nın hem kilisin ortak bir sorunu daha var. Bu da Türkiye’nin büyük bir sorunu ama bu illerimizde özellikle ağır yaşanıyor. O da 2011 sonrasında Suriye’den Türkiye’ye gerçekleşen göç sonucunda bu ülkenin 13 milyon sığınmacı ve kaçağının önemli bir bölümünün yükünün Türkiye tarafından çekilmesi. Bakın artık Suriye’de savaş bitti. Amerika Birleşik Devletleri 2011 sonrasında Suriye’den kabul etmiş olduğu 6 bin sığınmacıyı ’60 gün içerisinde ülkenize geri dönüyorsunuz’ diye haber yollayarak evlerine, vatanlarına geri dönmeye davet etti. Amerika gibi yüz milyonlarca insanın yaşadığı bir yerde 6 bin kişi kalsa ne olur kalmasa ne olur ama Amerika 6 bin Suriyeliyi geri yollarken Şanlıurfa’da, Gaziantep’te bir mahallede 6 bin tane Suriyeli yaşamaya devam ediyor. Artık bu insanların savaş bittiğine göre vatanlarına geri dönmelerinin zamanı gelmiştir. Gaziantep’in, Şanlıurfa’nın, Kilis’in, Hatay’ın ekonomik sıçrama yapabilmesinin, Türkiye’nin yaşadığı ekonomik buhranı aşabilmesinin bir yolu da budur.

Hepiniz Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Trump’ın Birleşmiş Milletler’de yaptığı konuşmada dünya liderlerine yapmış olduğu çağrıyı duydunuz. Ne dedi? Ülkelerinize yönelik tahrip edici bir göç gerçekleşiyor. Bu göçü durdurmazsanız ülkeleriniz cehenneme dönecek. Ve biz dedi durduruyoruz. Şimdi Amerika Birleşik Devletleri ile ilişkileri iyileştirme çabası içerisinde olan Recep Tayyip Erdoğan’ın Trump’la görüşmesi sırasında Trump’a bu konuda fikrini daha detaylı anlatıp anlatmaması ile ilgili bir soru sorup sormayacağını merakla bekliyoruz. Türkiye’ye yapılan göç konusundaki büyük haksızlığa artık Türk milleti hayır diyor, Zafer Partisi hayır diyor ve Şanlıurfalılar da hayır diyorlar, Gaziantepliler de hayır diyor, Kiliseler, Hataylılar da hayır diyor ve herkesin vatanına barış içerisinde hukuka uygun dönmesinin zamanı gelmiştir diyoruz. Bu konunun takipçisi olmaya devam edeceğiz.”

“İSRAİL’E İYİ KÜFRETMEK DIŞ POLİTİKA DEĞİLDİR”

Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ, Kilis İl Başkanlığında Basın Mensuplarına açıklamalarda bulundu.

Prof. Dr. Ümit Özdağ: “Bugün Kilis’te bir dizi temasta bulunacağız ve ilk temasımızı sabahleyin Türkiye Odalar Borsalar Birliği Kilis Başkanlığı’na gerçekleştirdik. Değerli başkan ve yönetim kurulu üyeleriyle kapsamlı bir değerlendirme yaptık. Onların dertlerini, sorunlarını dinledik. Biz de kendi çözüm önerilerimizi onlarla paylaştık.

Gerçekten iş dünyasının çok dertli olduğunu ve yaşanan ekonomik buhranın iş dünyasını ezdiğini, bir kez daha onların açıklamalarıyla gördük. Bakın İstanbul’da bin 230 firma geçen ay konkordato ilan etmiş, Ankara’da 543 firma konkordato ilan etmiş, İzmir’de bu sayı 219, Kocaeli’nde 212, Bursa’da 175, Gaziantep’te geçen ay 15 firma iflas etmiş. Bu ağır buhran devam ederken bakıyorsunuz Maliye Bakanlığı iş dünyasının esnafın üzerine adeta çullanmış durumda ve ceza üstüne ceza kesiliyor. Esnaf Maliye Bakanlığı’nın baskılarından, iş dünyası Maliye Bakanlığı’nın baskılarından bunalmış durumda adeta. Şimdi bu kadar ağır bir ekonomik kriz yaşanırken destek olunması gereken iş dünyasının bir de Maliye Bakanlığı’nın vergi cezalarıyla, baskılarıyla adeta ikinci bir cendereye alındığını görüyoruz. Ve bu baskılarla, bu hukuksuzluk ortamının arttığı bir dönemde yabancı sermaye girişlerinin kesildiği bir noktada Türkiye’den de yurtdışına, Tekstil başta olmak üzere sermaye çıkışları olduğunu görüyoruz.

Bu ekonomik buhranın artık AK Parti’nin ortaya koymuş olduğu ekonomik modelle çözülemeyeceği aşikardır. Mehmet Şimşek’in tek ama bir tek politik hedefi var. O da enflasyonu düşürmek. Bunun dışında hiçbir makro ekonomik planı, projeyi temsil etmiyorlar ve hedef enflasyonda düşüşü sağladıktan sonra seçim arifesinde kredileri açmak, parayı piyasada bollaştırmak ve seçime bununla girmek. Peki bu Türkiye için bir kurtuluş mu? Hayır. Bu Türkiye için yeni bir felaket ama gelecek seneleri, gelecek on yılları değil sadece önümüzdeki seçimi kazanmayı düşünen bir siyasi iktidar var. Ve bu siyasi iktidarın sorumsuz ekonomik politikaları Türk halkını daha fakir yaparken rantçıyı daha zengin, daha sömürücü hale getirmenin ortasında hiçbir sonuç üretmiyor. Mehmet Şimşek’in talep enflasyonunu düşürücü politikalarında neyi görüyoruz? Emeklinin, dul yetimin daha fazla ezildiğini görüyoruz. Neyi görüyoruz? 6 milyon asgari ücretlinin daha fazla ezildiğini görüyoruz. 16 milyon emekli ve dul yetim açlıkla boğuşuyor arkadaşlar. Dün Gaziantep’te haldeydik. Halde açlıkla mücadele etmek için, karnını doyurmak için gelip ezilmiş meyveleri, sebzeleri toplayan insanlarla karşılaştık. Türkiye’nin gelmiş olduğu durum budur. Mehmet Şimşek’e tavsiyemiz eğer para bulmak istiyorsa vergi afları getirdiği o malum şirketlere getirilen vergi aflarını ve vergi muafiyetlerini kaldırmasıdır. Yoksa emekli, dul ve yetimin asgari ücretlinin veya üretmek için çırpınan sanayicinin veya esnafın tepesine cezalarla, vergilerle binmek değil.

Yapılabilecek tasarruf adımlarının başında bu ülkede 2011’den beri misafir olan ve her sene 11 milyar dolara mal olan Türkiye’ye ve Türk halkına sığınmacı ve kaçakların vatanlarına yollanması vardır. Bakın Amerika Birleşik Devletleri 2011 sonrasında aldığı 6 bin Suriyeli sığınmacıya 60 gün süre verdi. Amerika 6 bin Suriyeliyi geri yolluyor. Siz 6 milyon Suriyeliyi geri yollamıyorsunuz. Hadi siz de bir 60 gün süre verin bakalım. Ama hayır emeklinin, dulun, yetimin asgari ücretle çalışanın boğazından kesip, bu parayı sığınmacılara harcıyorsunuz. Yeter artık bu Türk halkının canıyla, malıyla oynamak demektir.

Biz kaynağı öncelikle işte burada emekli için, dul için, yetim için burada oluşturacağız. Size söz veriyoruz en düşük emekli maaşı asgari ücret kadar olacak. 2008 öncesindeki düzenlemeye döneceğiz. Emeklilik gerçekleştiği zaman en az emekli olduğu zaman almış olduğu maaşın %70’ini alacak yurttaşımız. Evet, bütün bunları bugün Kilis’te de vatandaşlarımızla konuşacağız ve onların dertlerini, esnafın dertlerini dinleyeceğiz. Ben kilise 7. kez geliyorum genel başkan olarak. Bundan sonra da gelmeye devam edeceğim. Kilislinin derdini dinleyeceğim ve Kilislinin derdini Türkiye’ye, Türk halkına, dünyaya duyuracağım.”

Prof. Dr. Ümit Özdağ’ın Gazze politikası hakkında gelen soruya verdiği cevap: “Türkiye ve İsrail arasındaki ilişkilerin temel özelliği şudur. AK Parti hükümetleri İsrail’e çok iyi küfretmektedir. Fakat bunun dışında İsrail’e yaptırım olabilecek kısa, orta ve uzun vadeli hiçbir stratejik politika temsil edilmediği gibi, izledikleri politikalar İsrail’in stratejik hedeflerine hizmet etmektedir. Evet, AK Parti’nin istediği Suriye politikasının kazananı İsrail olmuştur. Yıllarca Türk halkına ve dünyaya haykırdık. ‘Beşer Esad rejimini yıkma hedefi bir İsrail stratejik hedefidir. Yıktıktan sonra bu ülkeyi 4-5 parçaya bölmek istiyorlar.’ diye haykırdık ve şimdi görüyoruz, bakın, savaş sonrası Beşer Esad’ın gittiği Suriye, İsrail’in fethettiği ülke durumuna dönüşmüştür.

Arap ülkelerinden gelen mallara vergi yok Suriye’de. Ama Türkiye’den giden mallara var. Yıllarca, milyonlarca Suriyeliyi besledik, tedavi ettik, eğittik, iş verdik, hala yapmaya devam ediyoruz. Ama Türk vatandaşı Suriye’ye girmek istediği zaman, malını satmak istediği zaman ne ödüyoruz? Vergi ödüyoruz. İsrail ise Yahudileri geri getiriyor. İsrail-Suriye arasındaki ticarete, bundan sonra Suriye yönetiminin teşvik vereceğine dair haberler düşmeye başladı. Milyonlarca Suriyeliyi bu ülke beslemedi mi kardeşim? Yüz milyarlarca lirayı Suriyeli sığınmacılar için Türk halka harcamadı mı? Şimdi bu nasıl bir haksızlıktır Türk milletine? Bu nasıl bir utanmazlıktır Türk milletine yapılan, Türk devletine yapılan? AK Parti bunu nasıl içine sindiriyor, Türk halkına anlatıyor? Ama AK Parti anlatmıyor, biz anlatacağız.

Özetle, İsrail’e iyi küfretmek dış politika değildir. Başarılı olan dış politika, sonuç alan politikadır. Başarılı olan politika, İsrail’in vermiş olduğu zararı azaltan, durduran dış politikadır. Ama AK Parti’nin dış politikasının böyle bir sonuç doğurmadığını ne yazık ki üzüntüyle görüyoruz.”

Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ, Çukurova Gazeteciler Cemiyeti’ne gerçekleştirdiği ziyaretin ardından Basın Mensuplarına açıklamalarda bulundu.

Prof. Dr. Ümit Özdağ: Adana, on yıllardır ihmal edilmişliğin acısını çekmeye ne yazık ki devam ediyor. Bütün Türkiye 2017’den itibaren yaşanan ekonomik çöküşün pençesinde ama Adana ne yazık ki ekonomik ve kültürel bir gerilemenin en yoğun yaşandığı büyük şehirlerin başında geliyor. Bir zamanlar bu şehirde kültürel yaşam, basın, yerel televizyonlar çok etkiliyken artık televizyonların hemen hepsi karasal yayın yapan, uyduya çıkan, kapanmış durumda. Bu bile Adana’nın nasıl hak etmediği bir gerileme süreci içerisinde olduğunu gösteriyor ancak Adana’nın son yıllarda bir bela olarak başına çöken bir başka gerçek var ki bu da çeteler. Bu çeteler Adana’da halkın huzurunu kaçırıp ‘esnafa çökme’ tabir ettikleri alçakça baskı, şantaj ve saldırılarla ortaya ciddi bir kara para ekonomisi çıkartıyorlar ve Adana’nın huzurunu her geçen gün biraz daha kaçırıyorlar. İş öyle bir noktaya gelmiş durumda ki saldırı olmasın diye bir iş yerine, polis hem de valiliğe çok yakın bir yerde bir iş yerinin önünde nöbet tutmak zorunda kalıyor. Bu Adana’da asayişsizliğin ulaşmış olduğu noktayı bize gösteriyor.

Esasen sadece Adana’nın değil organize suç, uyuşturucu ve sanal kumar, ülkemizin geleceğini karartan, nesillerin altını oyan bir bela olarak her geçen gün ciddi bir mücadele ile karşılaşmadan toplumun ve devletin derinliklerine sızmayı ne yazık ki başarıyor.

Biz Zafer Partisi olarak hem sevgili Adanalılara hem bütün Türkiye’ye iki konuda söz veriyoruz. Bir, Zafer Partisi iktidarında Türkiye’de sığınmacı ve kaçak kalmayacak hepsi vatanlarına geri dönecek. İki, tertemiz Türkiye projesiyle organize suçun, sanal kumarın ve uyuşturucunun belini kıracağız ve çocukları uyuşturucu müptelasına alışmış olan anne ve babalara, amcalara, dayılara, teyzelere söz veriyoruz. Size çocuklarınızı sağlıklı olarak geri vereceğimiz bir uyuşturucuyla mücadele programını siz bize yetki verdiğiniz gün hayata geçirmek için çalışmalara başlayacağız. Yapacaklarımızı ve nasıl yapacağımızı çok iyi bir şekilde biliyoruz. Bunu yapacak kadrolara, suçla mücadele konusunda, uyuşturucuyla mücadele konusunda, deneyimli kadrolara sahibiz. Bu bir siyasi irade meselesidir. Çeteleri yok etmek bir siyasi irade meselesidir. Göçü sona erdirmek ve gelenleri vatanlarına yollamak bir siyasi irade meselesidir. Ve sevgili Adanalılar emin olun Zafer Partisi dışında hiçbir siyasi partinin bu iki konuyu halletmek konusunda ne programı vardı ne de siyasi iradesi vardı.

Keza bu iki ülkemizin geleceğini karartan husus gibi bir başka husus da Türkiye’nin yaşamış olduğu ekonomik buhrandır. Bakın ekonomik kriz demiyorum, ekonomik kriz aşamasının geçeni çok oldu, artık bir ekonomik buhrana doğru hızla ilerliyoruz. Ve Türkiye sanayisizleşiyor. Ülkemizde son 22-23 yıl içerisinde tarım arazileri Avrupa’da ülkeler büyüklüğündeki tarım arazileri küçüldü. Yani Hollanda büyüklüğündeki tarım arazisini, Belçika büyüklüğündeki tarım arazisini kaybettik. Önce bunu durduracağız, bu küçülmeyi, sonra yeniden tarım arazilerinin hem veriminin artması hem de arazi büyüklüğünün artması çalışmalarını gerçekleştireceğiz. Çünkü bir ekonominin kalkınma süreci, toparlanma süreci hiç şüphesiz tarımla başlar ve teknolojiyle sanayiyle devam eder. Sanayisizleştirme sürecini durduracağız ve yüksek teknoloji ile kalkınma sürecini başlatırken büyükşehir yasasını iptal ederek, kaldırarak köylere statülerini tekrar iade ederek ve köye geri dönüşü teşvik ederek, üreticiye alım garantisi vererek bu ülkeyi sadece kendi kendini besler değil, bölgeyi besleyen bir ülke konumuna getirmek konusunda kararlıyız.

Türkiye çok zengin bir ülke ama Türk halkı fakir, açlıkla mücadele ediyor, 16 milyon emekli, dul ve yetim açlık kavgası veriyor, almış olduğu maaşla geçinmesi, karnını doyurması mümkün değil. Asgari ücretliler açlıkla boğuşmak zorunda kalıyorlar, çok az insanın asgari ücret gibi bir ücret alması gerekirken milyonlarca insan asgari ücretle geçinmek zorunda kalıyor ve geçinemiyor, açlıkla mücadele ediyor. Ama toplumun çok küçük bir kesimi ise bu toplumun zenginliklerini haksız şekilde sömürüyor.

Adaletsizlik her alana hâkim ve düşman ceza hukuku denilen bir hukuk tarzı, bütün muhalefete uygulanıyor. Bize, yani iktidarı desteklemeyen, sorgulayan, itiraz eden yurttaşlara karşı, anayasanın 10. maddesi, yani herkesin yasaların önünde eşit olduğu ifadesi yürürlükten kaldırılmış durumda. Biz, muhalifler, iktidara, cumhur iktidarına destek vermeyenler, itiraz edenler ve Amerika Birleşik Devletleri’nde 1960’lı 70’li yıllara kadar güney eyaletlerinde siyahlara nasıl davranılıyorsa bize de öyle davranılıyor. Kendi ülkemizde ikinci sınıf insan muamelesiyle karşı karşıyayız ama çocuklarımızın ve torunlarımızın bu ülkenin ikinci sınıf insanları olarak yaşamasına müsaade etmeyeceğiz. Biz babalarımızdan ve dedelerimizden nasıl bir ülke devraldıysak, öyle bir ülkeyi kendi çocuklarımıza ve torunlarımıza devretme konusunda kararlıyız. Yani cumhuriyetin kuruluş felsefesi zemininde terör örgütleriyle pazarlık etmeyen ve yurttaşlarını da birinci sınıf ve ikinci sınıf diye ikiye ayırmayan Atatürk Cumhuriyeti’nden bahsediyorum.

Yine buraya girerken sosyal medyadan iktidarı, iktidarın değişik liderlerini eleştiren yurttaşların tutuklandığını, gözaltına alındığı, hapse yollandığı haberlerini okuduk. Şu gerçeği kabul edin, bu ülkenin yurttaşlarının yarısından fazlası sizi sevmiyor. Ve sevmek zorunda da değil. Çünkü onlara düşman muamelesi yapıyorsunuz ve bu insanlar öfkeleniyorlar. Bu öfkelerini dile getirdikleri zaman bunları tutuklayamazsınız. Ülkenin yarısını hapse mi atacaksınız? Hakaret yok. Hakaretin ne olduğu gayet belli. Bunu siz de biliyorsunuz. Bu insanların serbest bırakılacağını, üst mahkemelerden bu tutuklama kararlarının, hatta ceza kararlarının geri döneceğini siz de biliyorsunuz. Ama bunu bir yıldırma ve bir cezalandırma aracı olarak kullanıyorsunuz. Şundan herkes emin olsun bu iktidar giriyor. Ve önümüzdeki seçimler Türkiye’de yeni bir başlangıç olacak. Ama bizler bu iktidarın bize yaptığını onlara yapmayacağız.”

“BU ÜLKEDE EŞYALARININ BİLE GÜVENDE OLMADIĞINI KADINLARA GÖSTERDİNİZ”

Gençlik Kolları Sözcüsü Şeymanur Aklan, Türk gençliğinin gündemine ilişkin haftalık basın toplantısında konuştu.

Şeymanur Aklan: “Türk gençliğinin sorunlarını konuşacağımız bir toplantıda daha beraberiz. Bu kadarına da pes dediğimiz şeyler her geçen gün artıyor. Bu hafta bir skandala daha imza atıldı. Cevizlibağ ve Merkezefendi KYK Yurdu’nda kız öğrencilerin kişisel eşyalarına zarar verildi, üstüne bir de kız öğrenciler taciz edildi, odalarına ahlaksız mesajlar bırakıldı. Utanmazlar bir de içki sofrası kurmuşlar. Paylaşılan fotoğraflarda yabancı uyruklu şahısların olduğu da görülüyor. Biz bu olayın neresinden tutalım şimdi?

Senelerdir başta Genel Başkanım Sn. Prof. Dr. Ümit Özdağ olmak üzere Zafer Partisi olarak güvenli bir Türkiye’nin yol haritasını anlatıyoruz. Kız öğrenci yurdunun tadilatını ne biçim insanlara verdiniz sayın yetkililer? Bu aymazlar öğrencilerin kişisel eşyalarına zarar verirken, masalarındaki Türk bayrağına yırtarken siz neredeydiniz? Bu ülkede kadınların, kız çocuklarının, genç kızlarımızın güvende olmadığını bizler zaten hissediyorduk ama eşyalarının, kaldıkları yerin bile güvende olmadığını bize sizler gösterdiniz. Bu arkadaşlarımızın odalarında tekrar huzurlu hissetmesi nasıl mümkün olacak, hiç düşünüyor musunuz? Biz yurt yetkilisinden bir şey duymayı beklerken bir de üstüne ihbarda bulunan kızları ifşaladıkları iddiası yayıldı. Biz sizin sebep olduğunuz skandallar yüzünden utanıyoruz. Yurt müdürünün görevden alındığı açıklandı. Sürecin içindeki her ihmal için yaptırım uygulanana dek bizler de soruşturmayı tüm detaylarıyla takip edeceğiz, bundan kimsenin şüphesi olmasın. Bu ülkenin evlatları sahipsiz değildir, Zafer Partisi ülkemizdeki güvenlik açığının yalnızca kadınlarımız ve genç kızlarımız için değil her vatandaşımız için oluşturduğu tehdidi anlatmaya devam edecek.

Bu haftanın bir başka skandalı, Üsküdar Üniversitesi kurucusu ve rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan bir paylaşım yaptı ve kadınları hedef gösterdi. Ambalajlı ve ambalajsız şeker görseli paylaşarak altına şöyle bir not düştü: ’Özel olan güvendedir, kendini teşhir eden tehdit altındadır. Huzur bulamaz. Suç ve şiddet olaylarına biraz da bu gözle bakalım.’ Tepki gösterilen bu paylaşımını daha sonra özel hayatın gizliliğine ve sosyal medyaya yordu ama bir psikiyatristin hele ki bir profesörün böyle bir paylaşım yapması dışında mağdurla değil de suçluyla empati yapmasına ne demeli? Nevzat Bey suçluyla neden empati yapıyorsunuz siz? Kadınlarımız, genç kızlarımız kendilerini zaten güvende hissetmiyor bir de üstüne bu aydın görünümlü hastalıklı zihniyetlerle savaşmak zorunda kalıyorlar. Hangi gözle bakarsanız bakın suçu, suçluyu böyle hafifletmenize müsaade etmeyeceğiz, bu zihniyetin tam karşısında durmaya devam edeceğiz.

Bu hafta değinmek istediğim bir başka konu mülakat sistemi. Biliyorsunuz, mülakat sistemi gençliğin belini büküyor. Gençliğin hakkını yiyen, yazılı sınavdaki başarısının üzerine çökenler mülakat sistemini kendileri için bir avantaja çeviriyor. ‘Kaldıracağız’ dediler kaldırmadılar. Üzerine bir de ‘Artık adam gibi mülakat yapacağız’ dediler… Daha önce nasıl yaptıklarını kimse bilmiyor. Mülakat sistemiyle aday öğrencinin yazılı başarısını göz ardı ederek torpillerle, adam kayırmacılıkla istediklerini istedikleri yere atıyorlar. Bizler bu yüzden hayattan kopan gençlerimizi unutmuyoruz. Sizlerin unutmasına da izin vermeyeceğiz. Mert Akdoğan hakim-savcılık sınavında 115’inci olmuş ve mülakatta elendikten sonra hayatına son vermişti. Keza Doğuş Can, Samsun’da birinci olarak girdiği mülakatta elenmiş ve kalmış olduğu yurttan atlayarak intihar etmişti. Nice yitip gidenlerin ahı ve hayatta olan ama ahını aldıklarınız… Bu kepaze sistem daha ne kadar devam edecek? Biz merak ediyoruz. Yeni süper emekli eski bürokratlarımızın çocukları diğer adaylara göre yazılı sınavdan düşük puan almış olmasına rağmen mülakatta küsurat farkıyla geçerek kontenjanlara yerleştiler. Diyelim ki adam kayırma yapılmadı, bir bürokratın kızının işe alınmaya çok mu ihtiyacı vardı? Bizleri bu atamanın hakkaniyetle yapıldığına siz nasıl inandıracaksınız? Çok merak ettiyseniz biz hakkımızı helal etmiyoruz. Gençliğe sözümüzdür: Zafer Partisi iktidarında mülakat sistemini kaldıracak ve adam kayıranlara geçit vermeyeceğiz. Aday öğrenci yazılı sınavdaki başarı oranına göre atanacak.

Bana gelen bir mesaj yoluyla öğrendiğim bir bilgiyi paylaşmak istiyorum. Sağlık alanındaki atamalarda da atama yapılan diğer sektörlerde olduğu gibi farklı uyruklardan kişilerin önceliklendirildiği iddiası geliyor. Türk hekimleri yerine farklı uyruklardaki hekimlere atamada öncelik verildiği söyleniyor. Liyakatsiz atamalar, toplumda eşitlik ve adalet duygusunu zedeliyor. Devlet Hizmeti Yükümlülüğü tebligat listesi elime ulaştı ve listenin yalnızca altıda biri Türk. Doktorlarımızın, öğretmenlerimizin ve diğer meslek grubundan vatandaşlarımızın, gençlerimizin hakkını yiyen bu zihniyet değişmelidir. Ne yaparlarsa yapsınlar Türk çocuğu kendi yurduna yabancılaşmayacak. Türk milleti ve Türk gençlerinin devletine olan güven duygusunun daha fazla zedelenmesine müsaade etmeyeceğiz. Zafer Partisi, Türk gençliği hak ettiği refaha, imkana ve kaynaklara kavuşana dek mücadelesini sürdürecek. Bu amaçla önümüzdeki günlerde tıpkı geçen yıllarda olduğu gibi genel başkanımız Prof. Dr. Ümit Özdağ öncülüğünde birkaç gün sürecek il başkanları toplantısı yapacak ve Türk gençliğinin temsili için Zafer Partisi Gençlik Meclisi’ni oluşturacağız. Bölge ve il toplantılarımıza da başlıyoruz. Vatanımızı karış karış gezerek Türk gençliğinin ve Türk milletinin sesi olmaya devam edeceğiz.

Toplantımızı Genel Başkanımız Prof. Dr. Ümit Özdağ’ın mesajıyla kapatmak istiyorum. ‘Sevgili Gençler, çağrım size. Sizin sahip olduğunuz oyların genel oy içindeki yüzdesi size iktidarı değiştirecek siyasi gücü veriyor. Yılmayın, usanmayın, bıkmayın, korkmayın ve değiştirerek ülkenizi ve umutlarınızı geri alın.’”

Davut Güleç

Gazeteci, televizyoncu, Uzman polis-adliye muhabiri, Spor yazarı, Kayseri ve Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ile Küresel Gazeteciler Konseyi, TSYD, TİMEF, AVKON, ADD üyesi, TEMA’cı, Kızılay’cı, Dağcı, Trekkingci, Alp disiplini kayak milli hakemi, Herkes İçin Spor Federasyonu Kayseri il temsilcisi, Erciyes Kar Kaplanları Spor Kulübü Basın sözcüsü, Kayseri Spor Adamları Derneği, Tüm Mücadele Sporları Derneği, Kayseri Spor Adamları Derneği, Kent Güvenlik konseyi üyesi, Halkla İlişkiler Tanıtım, Adalet, Kamu Yönetimi mezunu ----- Davut Güleç Kimdir ? -----

İlgili Haberler

Android Uygulama Popup
Logo

📲 Davut Güleç Haberler

Android cihazınızdan kolayca haberleri takip edin!

📥 Uygulamayı İndir
Android Uygulama Popup
Logo

📲 Davut Güleç Haberler

Android cihazınızdan kolayca haberleri takip edin!

📥 Uygulamayı İndir
Davut Güleç Panel İletişim Davut Güleç – Sağ Menü
Yukarı Çık Butonu - Siyah Halka
Modern GDPR Çerez Popup