
Mevsim Geçişlerinde Artan Baş Ağrılarına Dikkat!
Mevsim geçişleri, yalnızca doğayı değil bedenimizi de etkiliyor. Atabay İlaç Medikal Direktörü ve Halk Sağlığı Uzmanı Dr. Murat Yaycı mevsim geçişlerinde sık görülen baş ağrılarına karşı uyarıyor: “Vücudumuz, değişime baş ağrısı gibi sinyallerle tepki verir. Mevsim geçişlerinde bu sinyalleri doğru okumak ve yaşam alışkanlıklarını buna göre düzenlemek gerekir.”
Sonbaharın gelişiyle birlikte havalar bir ısınıp bir soğuyor, rüzgâr yön değiştiriyor, günler kısalıyor. Doğa yeni dengesine kavuşurken, insan bedeni de bu değişimden etkileniyor. Bu dönemde birçok kişi kendini yorgun, halsiz ya da sık sık baş ağrısı yaşar halde buluyor. Atabay İlaç Medikal Direktörü ve Halk Sağlığı Uzmanı Dr. Murat Yaycı, mevsim geçişlerinin vücudun hassas dengesini etkilediğini vurguladı. Hava basıncı, nem oranı, sıcaklık ve ışık değişiminin beyin damarları ve sinir sistemi üzerinde belirgin etkilere yol açabileceğine dikkat çeken Yaycı, “Bu dönemde artan baş ağrıları çoğu zaman migreni tetikliyor. Özellikle havanın kapalı, nemli veya rüzgarlı olduğu günlerde beyin damarlarında genişleme ve kaslarda gerginlik artışına rastlanıyor. Bu etkiler, başın farklı bölgelerinde hissedilen zonklama ya da baskı tarzında ağrılarla kendini gösterebiliyor” dedi.
Vücut da tıpkı doğa gibi yeni koşullara uyum sağlamaya çalışıyor
Mevsimler değiştikçe vücudun da tıpkı doğa gibi yeni koşullara uyum sağlamaya çalıştığına işaret eden Dr. Yaycı, “Hava basıncı düştüğünde veya nem oranı arttığında damarlar genişleyip daralır. Bu, sinirlerin daha kolay uyarılmasına neden olarak baş ağrısını tetikleyebilir. Ayrıca günlerin kısalmasıyla birlikte güneş ışığından daha az yararlandığımız için mutluluk hormonu olarak bilinen serotonin düzeyi düşer. Bu durum hem ruh halini hem de ağrıya karşı dayanıklılığı etkiliyor. Uyku düzenindeki bozulmalar, öğün atlama, yetersiz su tüketimi veya aşırı kafein alımı da baş ağrısı sıklığını artıran faktörler arasında” ifadelerini kullandı.
Sinyalleri doğru okumalı
Vücudun, değişime karşı sessiz bir alarm sistemine sahip olduğuna işaret eden Murat Yaycı şöyle konuştu: “Bu uyarıları dikkate almadığımızda, baş ağrısı gibi sinyallerle kendini hatırlatır. Mevsim geçişlerinde bu sinyalleri doğru okumak ve yaşam alışkanlıklarını buna göre düzenlemek gerekir.” Dr. Murat Yaycı, bu dönemde uygulanabilecek bazı basit ama etkili alışkanlıkları şöyle sıraladı:
• Yeterli ve kaliteli uyku
“Düzenli ve dinlendirici uyku, sinir sisteminin yenilenmesine yardımcı olur. Kaliteli uyku, stresin etkisini azaltarak baş ağrısı sıklığını düşürebilir.”
• Dengeli beslenme
“Öğün atlamamak, kan şekeri dengesini korur ve enerji düşüşlerine bağlı baş ağrılarını önler. Sebze, meyve, tam tahıl ve protein açısından zengin beslenme vücut direncini artırır.”
• Yeterli su tüketimi
“Susuz kalmak, özellikle gerilim tipi baş ağrılarını kolayca tetikleyebilir. Gün boyunca düzenli su içmek, damar sağlığı ve beyin fonksiyonları için gereklidir.”
• Kafein tüketiminde denge
“Kahve veya çay kısa süreli rahatlama sağlasa da aşırı tüketimi damarları etkileyerek ağrıyı artırabilir. Ölçülü tüketim, vücudun ritmini korumaya yardımcı olur.”
• Hareketli yaşam tarzı
“Hafif egzersizler veya kısa yürüyüşler, kaslardaki gerginliği azaltır ve kan dolaşımını destekler. Düzenli hareket hem beden hem zihin sağlığı için koruyucu etki gösterir.”
KAYNAKÇA
1.https://americanmigrainefoundation.org/resource-library/weather-and-migraine/
2. https://health.clevelandclinic.org/barometric-pressure-headache
KALÇA VE DİZ PROTEZİ İÇİN DOĞRU ZAMAN NEDİR?
ROBOTİK DİZ VE KALÇA PROTEZİ AMELİYATI İLE PROTEZ ÖMRÜ UZUYOR
Eklemlerde geri dönüşü olmayan yapısal hasarlarda ve ilaç, enjeksiyon gibi medikal tedavilerin sonuçsuz kaldığı durumlarda protez ameliyatlarına başvurulabiliyor. Hastanın, protez ameliyatı için uygun olup olmadığının hekim tarafından doğru değerlendirilmesi gerekiyor. Kalça ve diz protezi ameliyatı için ise doğru zamanın ileri yaşlar olduğu düşünülüyor.
Bayındır Söğütözü Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Hüseyin Demirörs; kalça ve diz protezleri ameliyatlarına genellikle 60 yaş ve üzeri hastalarda başvurulduğunu söyleyerek nedenini şöyle açıklıyor: “Kalça ve diz protezleri ortalama olarak 15 ila 20 yıl gibi süre sonra yıpranıyor ve hastanın sağlığı ve konforu için tekrar ameliyat ile yenilenmeleri gerekiyor. Bu nedenle tekrar cerrahiye gerek duymamak için genellikle 60 yaş ve üzerindeki hastalarda protez ameliyatına başvuruluyor.”
Prof. Dr. Hüseyin Demirörs, robotik kalça ve diz protezi ameliyatlarında ise protez ömrünün klasik ameliyatlara oranla daha uzun olduğunu aktarıyor.
Kalça ve diz protezi ameliyatları hangi durumlarda yapılıyor?
Romatizmal hastalıklar, geçirilmiş kırıklar, enfeksiyonlar, iltihabi durumlar ve doğuştan gelen eklem sorunları nedeniyle kalça ve diz protezi ameliyatlarına başvurulduğunu söyleyen Prof. Dr. Hüseyin Demirörs, “Kalça ve diz protezi ameliyatları sıklıkla, halk arasında eklem kireçlenmesi olarak bilinen artroz ve dejeneratif artroz rahatsızlığının geri dönüşü olmayan bir şekilde hasara yol açması nedeniyle yapılıyor. Artrozun ilerlemesi ve medikal tedavilerin yanıt vermeyip kalıcı hasar söz konusu olduğunda protez ameliyatına başvurulur.” dedi.
Genç yaşta da protez gerektiren durumların olabileceğini belirten Prof. Dr. Hüseyin Demirörs, kırık sonrası eklem hasarı, doğumsal kalça çıkığı ve erken yaşta görülen romatizmal hastalıkların 30’lu, 40’lı yaşlarda bile protezi gündeme getirebildiğini ifade etti.
Prof. Dr. Hüseyin Demirörs, daha genç yaşlarda kalça ve diz protezi ameliyatı olması gereken hastalarda robotik diz ve kalça protezi ameliyatlarına başvurulabileceğini belirtti. Ayrıca robotik diz ve kalça protezi cerrahisinin protez parçalarının en ideal pozisyonda yerleştirilmesinde çok önemli bir destek olduğunun altını çizdi.
Robotik diz ve kalça protezi ameliyatlarının hasta sağlığı ve konforuna etkileri neler?
Prof. Dr. Hüseyin Demirörs, kalça ve diz protezinde robotik cerrahinin hasta sağlığı ve konforu için faydalarını şöyle anlattı:
“İdeal kemik kesisi ve uzun protez ömrünün yanı sıra ameliyat sonrası sürecin de klasik yönteme göre daha az ağrılı olduğu bildiriliyor. Kalça protezinde robotik cerrahi, protezin ideal pozisyonda yerleştirilmesini sağlıyor. Bu da eklemde sürtünmeyi azaltır, protezin yerinden çıkma riskini düşürür ve protezin ömrünü uzatır. Diz protezlerinde bağların eşit gerginlikte tutulmasına yardımcı olur ve bacağın en ideal dizilime kavuşmasını sağlar.”
Protez kararının doğru değerlendirilmesi kritik rol oynuyor!
Her hastanın protez için uygun aday olmadığına dikkat çeken Prof. Dr. Hüseyin Demirörs, hekim değerlendirmesinin önemini şu sözlerle anlattı:
“Her durumda protez çözüm değildir. Doğru ve dikkatli bir değerlendirmeyle yapılmayan protezler kimi zaman şikâyetleri artırabilir. Bu nedenle hangi hastanın, hangi uzvunun protez ameliyatından gerçek fayda göreceğini belirlemek hayati önem taşır.”
Prof. Dr. Hüseyin Demirörs, “Robotik diz ve kalça protezi ameliyatında ise hastanenin robotik sistemi destekleyecek donanımda olması, cerrahın bu konuda eğitim almış ve yetkin olması oldukça önemlidir.” diyerek sözlerini sonlandırdı.


