
“Çalışanların %66’sının, hediye beklentisinin en yoğun olduğu dönem, yılbaşı” Edenred’den her ihtiyaca yanıt veren yeni yıl hediyesi
Yeni yılın yaklaşmasıyla birlikte, şirketler teşvik ve ödüllendirme programları kapsamında çalışanları için anlamlı hediye alternatifleri arıyor. Edenred Türkiye, 7.500’ün üzerinde market, 120 giyim ve ayakkabı markası ile 40 binin üzerinde harcama noktasında geçerli olan Ticket Gift ile bu dönemde şirketlere son derece pratik, tasarruflu ve çalışana özel çözümler vadediyor.
Yıl sonunun yaklaşmasıyla birlikte şirketler de çalışan memnuniyetini artıracak hediye alternatifleri arayışına giriyor. Edenred Türkiye’nin LinkedIn üzerinden yüzlerce profesyonelle gerçekleştirdiği araştırmaya göre; katılımcıların %66’sı hediye kartı beklentilerinin en yoğun olduğu dönemin yılbaşı olduğunu belirtiyor. Bu oran, özel günlerin ve özellikle yeni bir yıla başlamanın çalışanlar için ne kadar anlamlı olduğunu gözler önüne seriyor. Anket, hediye kartlarının diğer seçeneklere göre, kişiye seçim özgürlüğü ve tercih hakkı tanıması sebebiyle çalışanlar tarafından talep gördüğünü de açıklıyor.
Özetle, hediye ya da ödüllendirme artık, sadece maddi bir jest değil, çalışanın tercihlerinin önemsendiği bir deneyim olarak kabul ediliyor. Her zevke ve ihtiyaca hitap edecek tek bir hediye sunmanın, hem zaman ve bütçe yönetimi hem de çalışanları mutlu etmek açısından zorlayıcılığını Ticket Gift ile ortadan kaldıran Edenred Türkiye, 81 ilde 7.500’ün üzerinde market ve 120 giyim – ayakkabı markası ile 40 binin üzerinde harcama noktasında, gıdadan giyime, kozmetikten teknolojiye, akaryakıttan elektronik ürünlere kadar uzanan geniş bir yelpazede yüzlerce markayı tek kartta birleştiriyor. Teknosa’dan Mavi’ye, Mudo’dan Civil’e, Boyner’den Beymen’e, Hepsiburada’dan CarrefourSA’ya kadar geniş bir marka yelpazesi ile büyük küçük herkesin ihtiyaç duyduğu ürüne kolay erişim imkanı sunuyor.
“Yüzde 45’e varan maliyet avantajı”
Ticket Gift hediye seçiminde şirketlere operasyonel kolaylık sağlarken, yüzde 45’e varan maliyet avantajı da sunuyor. Kartın dijital entegrasyonu sayesinde aynı gün kişilere SMS ile kart numaraları ulaşıyor ve MyEdenred uygulaması üzerinden anında kullanılabiliyor. Böylece Ticket Gift, sadece tasarruf ve kolaylık sağlayan bir ödeme aracı değil, kişilerin kendi ihtiyaç ve tercihlerine göre alışveriş yapabilmelerini sağlayan esnek bir yan haklar çözümü de sunuyor.
“Doğru hediye, ihtiyaç karşılayandır”
Edenred Türkiye Pazarlama Direktörü Zeynep Ege Dura, “Dünyada ve Türkiye’de çalışan yan hakları alanının öncü şirketi olarak rekabetin her geçen gün daha çetin hale geldiği iş dünyasında yenilikçi ve tam ihtiyaca yönelik çözümlerimizle şirketlerin yanında durmaya devam ediyoruz. Bu çözümlerimizden olan, “Doğru hediye ihtiyaç karşılayandır” ilkesiyle geliştirdiğimiz Ticket Gift ile tek bir çalışanı olan şirketlerden büyük ölçeklilere kadar tüm kurumsal müşterilerimize esnek bir yan haklar platformu sunuyoruz. Böylece şirketlere maliyet avantajı, operasyonel kolaylık ve çalışan memnuniyetinde, dolayısıyla çalışan bağlılığı oranında da artış sağlıyoruz. IPSOS Türkiye’nin 2024 araştırmasında ‘Türkiye’nin En Beğenilen Hediye Kartı’ seçilen ürünümüz, kullanıcı memnuniyetindeki yüksek performansıyla dikkat çekiyor. Gelecekte bu alanda daha da büyüyeceğimiz, teknolojik yeniliklerle çözümlerimizi geliştirmeye devam edeceğiz.” açıklamasında bulundu.
Kayseri OSB Başkanı Mehmet Yalçın’dan Büyüme Rakamı Değerlendirmesi…Yalçın: Üretimimizi Güçlü Kılacak Mekanizmalar Devreye Alınmalı
Kayseri OSB Başkanı Mehmet Yalçın, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından kamuoyuyla paylaşılan, 2025 yılı III. çeyrek büyüme rakamını değerlendirdi.
Başkan Yalçın, “Türkiye ekonomisinin 2025 yılı III. çeyreğindeki Gayrisafi Yurt İçi Hasıla (GSYH) bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 3,7 artış gösterdi. Türkiye ekonomisi üst üste 21 çeyrek büyüme başarısını yakaladı. Daha fazla büyüme rakamına ulaşılabilmesi için sanayicilere düşük faizli finansman sağlanması, daha fazla yatırıma teşvik edici vergi avantajlarının getirilmesi ve üretimimizi güçlü kılacak mekanizmaların devreye alınması, kısacası sanayicilerimizin korunması gereklidir ” dedi.
Yalçın, “2025 yılı ilk 3 çeyreğinde sağlanan pozitif yönlü büyüme oranları, küresel belirsizliklere rağmen Türkiye ekonomisinin güçlü duruşunu göstermiştir. Değişen ve halen rayına oturmayı bekleyen küresel ekonomi, tüm dünyadaki korumacı anlayışla beraber süregelmektedir. Olağanüstü bir üretim kapasitesine sahip olan Çin’in varlığı sanayicilerimizi önemli ölçüde etkilemektedir. Türkiye’nin, Çin’e karşı kapsamlı bir ekonomi politikası oluşturması, rekabet edilebilirliğin artırılabilmesi amaçlı planlamaların yapılması kaçınılmazdır. Sanayicilerimizin üretimde ihtiyaç duydukları ara mamul ve hammadde gibi dış bağımlı başlıklarda maliyetlerin aşağıya çekilebilmesi için çok daha etkin mekanizmalar oluşturulmalıdır ” ifadelerini kullandı.
Başkan Yalçın, “İçinde bulunduğumuz küresel ekonomik gelişmeler ve bölgesel risklere karşın Türkiye’nin 2025 yılı III. çeyreğinde elde ettiği büyüme rakamı sevindiricidir. İstihdam maliyetlerinin hafifletilmesi, enerji maliyetlerinin düşürülmesi ve lojistik giderlerinin rekabet edilebilirliği sağlayacak şekilde aşağıya çekilmesi beklentimizdir. Sanayicilerimizin üretimlerinin güçlenmesi, ihracat rakamlarının artmasında yeni bir döneme girilmesi gerekmektedir. Daha fazla büyüme rakamına ulaşılabilmesi için sanayicilere düşük faizli finansman sağlanması, daha fazla yatırıma teşvik edici vergi avantajlarının getirilmesi ve üretimimizi güçlü kılacak mekanizmaların devreye alınması, kısacası sanayicilerimizin korunması gereklidir” şeklinde konuştu.
Başkan Mehmet Yalçın değerlendirmesinde, 2025 yılı III. çeyreğinde bir önceki yıla göre zincirlenmiş hacim endeksi dahilindeki; inşaat sektörü toplam katma değerinin yüzde 13,9 finans ve sigorta faaliyetleri yüzde 10,8, bilgi ve iletişim faaliyetleri yüzde 10,1, ürün üzerindeki vergiler eksi sübvansiyonlar yüzde 9,6, diğer hizmet faaliyetleri yüzde 7,1, sanayi sektörü yüzde 6,5, ticaret, ulaştırma, konaklama ve yiyecek hizmetleri yüzde 6,3 oranında artış gösterdiğini vurguladı.
Yalçın, Gayrisafi Yurt İçi Hasıla tahmininin 2025 yılının III. çeyreğinde cari fiyatlarla bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 41,6 artarak 17 trilyon 424 milyar 718 milyon TL olduğunu da aktardı.
KTO BAŞKANI GÜLSOY ÜÇÜNCÜ ÇEYREK BÜYÜME RAKAMLARINI DEĞERLENDİRDİ Gülsoy: Büyümenin Sürdürülebilirliği İçin İhracat ve Finansman Destekleri Artırılmalı
Kayseri Ticaret Odası (KTO) Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Gülsoy, Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 2025 yılı üçüncü çeyrek büyüme rakamlarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Ekonominin Temmuz–Eylül döneminde yüzde 3,7 büyümesinin önemli bir performans olduğunu belirten Gülsoy, büyümenin sürdürülebilirliği için ihracatı güçlendiren ve üretimi destekleyen politikalara öncelik verilmesi gerektiğini ifade etti.
Türkiye ekonomisinin 2025 yılı üçüncü çeyreğinde (Temmuz-Eylül dönemi) yüzde 3,7 büyüdüğünü belirten Gülsoy, “Ekonomimiz, Kovid-19 salgını tedbirlerinin uygulandığı 2020 yılının ikinci çeyreğinden bu yana pozitif büyüme serisini 21 çeyreğe taşımış olmasıyla bizler için çok önemli bir tablo ortaya koymaktadır.” diye konuştu.
Sektörel büyüme verilerine de değinen Gülsoy şunları aktardı:
“Geçen yıla göre zincirlenmiş hacim endeksine bakıldığında; inşaat yüzde 13,9, finans ve sigorta faaliyetleri yüzde 10,8, bilgi ve iletişim faaliyetleri yüzde 10,1, ürün üzerindeki vergiler eksi sübvansiyonlar yüzde 9,6, diğer hizmet faaliyetleri yüzde 7,1, sanayi sektörü yüzde 6,5, ticaret, ulaştırma, konaklama ve yiyecek hizmetleri yüzde 6,3, mesleki, idari ve destek hizmet faaliyetleri yüzde 4,4, gayrimenkul faaliyetleri yüzde 4,2, kamu yönetimi, eğitim, insan sağlığı ve sosyal hizmet faaliyetleri yüzde 2,1 arttı. Tarım sektörü ise yüzde 12,7 azaldı. Üretim yöntemiyle Gayrisafi Yurt İçi Hasıla tahmini, yılın üçüncü çeyreğinde cari fiyatlarla bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 41,6 artarak 17 trilyon 424 milyar 718 milyon TL oldu. GSYH’nin üçüncü çeyrek değeri cari fiyatlarla ABD doları bazında 432 milyar 880 milyon olarak gerçekleşti. Bu rakamlara baktığımızda; inşaat, finans, bilgi-iletişim ve sanayi sektörlerinde pozitif seyrin devam ettiğini; tarımda yaşanan düşüşün ise hem gıda fiyatları hem de üretim zinciri açısından risk oluşturduğunu görüyoruz. “
Büyümeyi kalıcı hale getirmek için üretim ve ihracatın desteklenmesinin hayati önem taşıdığını vurgulayan Başkan Gülsoy, değerlendirmesinde şu ifadelere yer verdi:
“Büyüme rakamları, ülkemizin yatırım ve üretimi en zor koşullarda bile sürdürme kararlılığını göstermesi açısından değerlidir. Ancak bu büyümeyi daha yukarı taşıyabilmemiz için ihracatta güçlü bir ivme yakalamamız gerekiyor. Yüksek maliyetler, düşük kur seviyesi ve finansmana erişimde yaşanan zorluklar ihracatçılarımızın rekabet gücünü zayıflatmaktadır. İş dünyamızın nefes alabilmesi için finansman kanallarının açılması, kredi maliyetlerinin düşürülmesi ve ihracat desteklerinin güçlendirilmesi artık kaçınılmazdır. İşletmelerimiz enflasyonla mücadelede kararlı duruşunu sürdürmektedir ancak artan girdi maliyetleri ve büyüyen işletme sermayesi ihtiyacı önemli bir yük oluşturmaktadır. Rekabet gücümüzü koruyabilmemiz için yeşil dönüşüm yatırımlarının desteklenmesi de zorunlu hale gelmiştir. Avrupa pazarındaki standartlara uyum sağlanmadığı takdirde ihracatçı firmalarımız ciddi risklerle karşı karşıya kalacaktır.”
Yeşil dönüşümün ertelenemeyecek bir süreç olduğuna dikkat çeken Başkan Gülsoy, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Rekabet artık sadece fiyat üzerinden değil, karbon ayak izi ve sürdürülebilir üretim kriterleri üzerinden şekilleniyor. Avrupa Birliği’nin Sınırda Karbon Düzenlemesi gibi uygulamalar işletmelerimizi yeni bir döneme hazırlanmaya zorluyor. Bu dönüşüme uyum sağlayabilmemiz için sanayicimize yönelik finansman, teşvik ve teknik desteklerin artırılması gerekmektedir. Yeşil dönüşümü geciktiren ülkeler ve işletmelerin pazar kaybetmesi kaçınılmazdır.”
Açıklamasının sonunda özel sektörün üretim ve yatırım iradesinin güçlü olduğunu vurgulayan Gülsoy, “Özel sektörümüzün azmi, motivasyonu ve üretim gücü yerindedir. Ancak finansal koşulların iyileştirilmesi ve yatırım ortamını destekleyen adımların hızla hayata geçirilmesi gerekmektedir. Ekonomide kalıcı büyüme için kamu ve özel sektörün aynı hedef doğrultusunda hareket etmesi, ortak akıl ile çalışması büyük önem taşımaktadır. Kayseri iş dünyası olarak ülkemizin geleceğine güveniyor; üretmeye, istihdam oluşturmaya ve ihracat yapmaya kararlılıkla devam ediyoruz.” diye konuştu.
e-İmza başvurularınızı biOnay ile koruma altına alın
Türkiye’de e-imza edinim süreçlerinde zaman zaman sahte kimlik kullanımına bağlı sorunlar görülebilirken, GSM aboneliğinden banka hesabı açılışına, tapu ve noter işlemlerinden tüm abonelik başvurularına kadar birçok kritik işlemde güvenilir kimlik doğrulaması önem kazanıyor. Çipli kimlik ve biyometrik doğrulama teknolojilerini bir araya getiren yerli çözüm biOnay, e-imza başvurularında sahteciliğin önüne geçerek vatandaşları ve kurumları daha güvenli bir başvuru süreciyle buluşturmayı hedefliyor.
Türkiye’de son dönemde zaman zaman sahte kimlik kullanılarak elektronik imza edinilmesine yönelik girişimlere rastlanıyor ve bu durum çeşitli usulsüz işlemlere zemin hazırlayabiliyor. Yeni kimlikler bugün; e-imza başvuruları, GSM aboneliği açma ve kapama, banka hesabı açılışları, kredi ve finansal sözleşmeler, tapu devirleri, noter vekâletleri ve elektrik, su, doğal gaz, internet gibi abonelik başvuruları dahil birçok işlemin temel kimlik doğrulama aracı olarak kullanılıyor. E-imza ise ıslak imzaya eşdeğer olarak, yasal geçerli sözleşmelerin imzalanmasında, sistemlere erişim sağlarken, belge düzenlerken kullanılıyor. Bu nedenle sahte kimlikle alınmış bir e-imza, kişilerin bilgisi dışında yüksek maddi kayıplara, hukuki problemlerle karşı karşıya kalmasına ve ciddi güvenlik ihlallerine yol açabiliyor.
Elektrikli araç sahipleri artık Yandex Maps ile araçlarına uygun şarj istasyonlarını bulabiliyor
Yandex Maps, Türkiye’de elektrikli araç sahipleri için araçların teknik özelliklerine uygun şarj istasyonlarını kolayca bulup yol tarifi almayı sağlayan yeni bir özelliğini duyurdu. iOS, Android, Apple CarPlay ve Android Auto üzerinden erişilebilen bu yeni özellik sayesinde kullanıcılar, farklı markalara ait 10 bini aşkın şarj noktasını kolayca bulup rota oluşturabiliyor.
Yandex Maps, Türkiye’deki elektrikli araç (EV) sahiplerine yönelik yeni bir özelliğini kullanıma sundu. Bu özellik sayesinde araç sahipleri araçlarının teknik özelliklerine uygun şarj istasyonlarını kolayca bulup bu istasyonlara yol tarifi alabiliyor.
HER ATIK, YERYÜZÜ MADENCİLİĞİNİN YENİ KAYNAĞI ATIĞIN ESTETİĞE DÖNÜŞÜMÜ İLE: ÇEVRECİ AKTİVİST SANATÇI ZELİHA SUNAL’IN YOLCUĞU
2014 Yılından itibaren Sürdürülebilirlik ve çevre koruma konusunda birçok proje gerçekleştiren sanatçı Zeliha Sunal, geri dönüşümün önemini ifade etmeye ve bu farkındalıkla çevre sorunlarını anlatmaya çalışıyor.
Günümüzde önemi giderek artan ve Sürdürülebilir Kalkınma için küresel amaçlardan biri de sorumlu üretim ve tüketim konusudur. Bu konuda Zeliha Sunal, sanatı atık malzemeleri birleştirerek, yurt dışı fuarlara sürdürülebilir hediye paketleri hazırlıyor. Kullanılmış branda ve afişlerden çantalar, otel dekorasyon atıklarından, yine otellerde hediye olarak verilmek üzere tuvalet çantaları, plaj çantaları üretiyor.
2013 yılında kurduğu Atıksız yaşam Platformu ile bu işe gönül vermiş insanlarla beraber, kullanıldıktan sonra atılan her şeyi yeniden farklı bir şekilde eşyaya dönüştürerek tüketimi üretime dönüştürüyor. Platformun amacı Zeliha Sunal şöyle açıklıyor.: “Nüfus artışı sürdükçe tüketim çılgınlığı yaşıyoruz. Atmadan önce tamir etmek, yenisini almak yerine gerçekten gerekli mi diye düşünmek, ya da yeniden farklı şekilde kullanabilme alışkanlığını edinmek gerekir.” Özellikle iklim değişikliğini bariz bir şekilde yaşamaya başladığımız bu yıllarda doğal kaynaklarımızı hızla tüketen ambalaj atıkları ve tek kullanımlık plastikleri mutlaka yeniden kullanım için geri dönüştürmeyi amaç edinmiştir. Onların yeri çöp kutusu değil. Bugüne kadar on binlerce pet şişe toplayarak sanat eserleri yaratmakla kalmayıp, karbon ayak izini de hesaplayarak iklim değişikliğine katkı sağlıyor.
GERİ DÖNÜŞTÜRÜLEN MALZEMELERDEN MODA
“HER ATIK ÇÖP DEĞİLDİR” söylemiyle tekstil kirliliğine dikkat çeken Zeliha Sunal, atık naylon poşetten, atık kumaşlardan, okunmuş gazete dergilerden, pet ve metal kapaklardan hazırladığı kıyafetlerle gerçekleştirdiği defilerle oluşturduğu farkındalık çalışmalarını sürdürüyor. Türktay zirvesinde atık malzemelerinden bir sergi düzenledi. Tüyap Replast Eurasia da, katılımcılarında katkısıyla 4000 pet şişeden oluşan “Dünya duvarı” yapıldı.
Çevreci bir aktivist olarak bilenen sanatçı Zeliha Sunal çalışmaları ile ilgili: “Sanatla çevre bilincini birleştirerek, atıkları estetik objelere dönüştürerek, geri dönüşümün değerini görünür kılmak, her atığın yeniden kullanımıyla doğanın döngüsüne saygı duymak ve bunu genişletmek, büyütmek hedeflerimden biri. Atığın yeniden değer kazanılması, insanın kendi tüketim alışkanlıklarını sorgulaması ve yaşam döngüsüne saygı göstermesi anlamına geldiği için bu konuda çalışmalarımla, ilham olmaya devam edeceğim. Günümüzde iklim değişikliğinin en büyük etkeni tüketim çılgınlığıdır. Tükettiklerimizin bir kısmını geri dönüştürebilsek çocuklarımıza daha güzel bir dünya bırakabiliriz.” Diyor.
ZELİHA SUNAL 2025 YILINDA GERÇEKLEŞTİRDİĞİ ÇALIŞMALARLA ELDE EDİLEN KARBON AYAK İZİ…
Euro 2025 Beach Handball etkinliğinde, Toplam 549 kg atık toplandı, karbon ayak izi 845 kg Co2e,
Kullanılmış 40 adet paragliding paraşütü ile 1500 çanta yapıldı. Toplam karban ayak izi 488 kg Co2e
Volleball World Beach Pro Tour Challege etkinliğinde, plastik , kağıt/karton, Cam/metal toplam 350 kg atık toplandı. Toplam karbon ayak izi 434 kg co2e
657 Metal içecek kutusu geri dönüştürüldü ve bu dönüşümle %95 enerji tasarrufu sağlandı.
Doğayı koruma etkinliğinde, 10.000. adet pet şişe toplandı. Toplam Karbon ayak izi 828 kg CO2e
1986 yılından bu yana kadınların yaşamlarını, toplumlarını ve dünyayı dönüştürmeleri için güçlendirme misyonuyla faaliyet gösteren Kadın Emeğini Değerlendirme Vakfı (Oxfam KEDV), Türkiye’nin dört bir yanındaki kadın kooperatiflerinin ürünlerini daha geniş kitlelerle buluşturmalarına destek olmak amacıyla Yılbaşı Alışveriş Şenliği düzenliyor. KEDV’in iktisadi işletmesi Nahıl aracılığıyla, kooperatiflerin satış yoluyla doğrudan gelir elde etmelerine yönelik düzenlenen Nahıl Yılbaşı Alışveriş Şenliği’nin ikincisi bu yıl, 17-21 Aralık tarihleri arasında, yine Galataport İstanbul’un içindeki Saat Kulesi Meydanı’nda düzenleniyor. Şenlikte Türkiye’nin yedi bölgesi, 44 ilinden 101 kadın kooperatifi ürünlerini satışa sunacak.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi-İBB Kadın ve Galataport İstanbul’un destekleriyle düzenlenen şenlik 5 gün boyunca saat 10:00’dan 21:00’a kadar sürecek.
Coğrafi işaretli, yöresel ürünler
Şenlik için özel olarak kurulan stantlarda kadınların el emekleri ile hazırladıkları yılbaşı hediyelikleri, tekstil ürünleri, aksesuar ve takıların yanı sıra ev tekstili ürünleri, seramik, doğal gıda ürünleri satılacak. Şenlikte, Hatay’ın kömbesi ve turunç reçeli, Adıyaman’ın pestili, Malatya’nın kuru kayısısı gibi daha pek çok kadın üreticilerin el emekleri ile hazırladıkları, coğrafi işaretli, geleneksel üretimler ve yılbaşı hediyelikleri ziyaretçileri bekliyor olacak.
İsmini bolluk ve bereketten alan Nahıl, kadın kooperatifleri ve bireysel kadın üreticilerin özenle ürettikleri el emeği ürünlere tasarım desteği vererek ve pazarın ihtiyaçlarına uygun hale getirerek, ulusal ve uluslararası pazarda yer alabilmeleri için çalışmalarına devam ediyor.
Kredi Kartıyla Gönüllü Bahşiş Sistemi Hayata Geçmeden Servis Ücreti Tartışması Sağlıklı Yürütülemez
Turizm sektöründe bir ücret yöntemi olan “servis ücreti” olarak adlandırılan, çalışma mevzuatındaki karşılığı ise “Yüzde Usulü Ücret” olan uygulamanın kaldırılacağına ilişkin çeşitli basın mecralarında yer alan haber ve yorumlar üzerine; kavramsal, hukuki ve emek boyutlarında oluşan belirsizliklerin giderilmesi adına kamuoyunu bilgilendirme ihtiyacı doğmuştur.
Servis ücreti, çalışma mevzuatında “yüzde usulü ücret” olarak tanımlanan ve hizmet sunulan işletmelerde hesap üzerine eklenen bir kalemdir. Kanunen işletme tarafından tahsil edilir ve çalışanlara dağıtılır. Bu gelir, özellikle taban ücrete yakın çalışanların toplam kazancında belirleyicidir. Servis ücreti modeli pek çok ülkede hizmet sektörü çalışanlarının gelirini öngörülebilir kılmak için kullanılan standart bir mekanizmadır. Uygulamanın amacı, hizmetin maliyetinin fiyatlamaya tam olarak yansıması ve çalışan gelirinin düzenli bir tabana oturtulmasıdır.
Bahşiş ise gönüllülük esasına dayalı, hukuken ücret niteliği taşımayan kişisel bir ödemedir. Servis ücretinden tamamen farklı bir mekanizmadır; zorunlu değildir, dağıtımı farklıdır, iş ilişkisi içinde tanımlı değildir. Bu iki uygulamanın karıştırılması, çalışan gelirlerinin niteliği ve tüketicinin yükümlülüğüne dair hatalı sonuçlar üretebilir.
Yüzde usulü ücret (servis ücreti), ilk olarak 931 sayılı İş Kanunu’nun 47. maddesi (1967), ardından 1475 sayılı İş Kanunu’nun 47. maddesi (1971) ve son olarak 4857 sayılı İş Kanunu’nun 51. maddesi (2003) ile açık biçimde düzenlenmiş bir ücret türüdür. Bu nedenle, yüzdelik usulün yönetmelik düzeyinde yasaklanması hukuken mümkün değildir; böyle bir değişiklik ancak kanun değişikliğiyle yapılabilir.
Mevcut tartışmalar dahilinde konunun yasal boyutuyla değil, uygulama boyutuyla ele alınması, sektörümüzün sürdürülebilirliği ve sektör çalışanlarımızın haklarının korunması açısından verimli olacaktır.
Bugün itibarıyla Türkiye’de kredi kartı aracılığıyla gönüllülük esasına dayalı bahşiş bırakılmasını mümkün kılan bir sistem mevcut değildir. Bu nedenle servis ücreti uygulaması, son beş yıl içinde giderek tek başına kalan bir modele dönüşmüş ve özellikle nakdin kullanımının azalmasıyla kamuoyunda rahatsızlık yaratan bir sonuç ortaya çıkmıştır.
Kredi kartı üzerinden, tamamen gönüllülük esasına dayalı bahşiş sisteminin devreye girmesi hâlinde ise servis ücretinin doğal olarak popülaritesini yitirmesi ve gündemden düşmesi beklenen bir süreçtir. Bu durumda servis ücreti, yalnızca kurumların sundukları hizmetler karşılığında faturaya ekledikleri, hizmeti alan ile hizmeti veren arasında uzun yıllardır yerleşmiş mutabakata dayanan bir model olarak varlığını sürdürecektir.
Bu çerçevede önerilerimiz;
• Tüketicilerin daha açık ve güçlü bir şekilde bilgilendirilmesi,
• Gönüllülük esasına dayalı bahşiş ödemesinde, kredi kartı ile tahsilatına izin verilmesi,
• Yüzdelik gelirlerin çalışanlara dağıtımında kullanılan yönetmelik ekindeki demode ve adil olmayan dağıtım anahtarının revize edilmesi,
• Dağıtım anahtarı konusunda çalışanların söz sahibi olacağı ve işveren temsilinin de yer alacağı ortak kurulların oluşturulmasıdır.
TURYİD olarak, kredi kartı üzerinde, tamamen gönüllülük esasına dayalı bahşiş sisteminin çok kısa zaman içerinde kanun ile yasallaşacağına inanıyoruz. Bu konuda Hazine ve Maliye Bakanlığı, Turizm Bakanlığı ve Çalışma Bakanlığı ile birlikte Gelir idaresi Genel Müdürlüğü ile koordine olarak çalışmalarımız devam ediyor. Gönüllü bahşiş sisteminin devreye girmesi sonrasında ise servis ücretinin uygulama alanının oldukça daralacağını öngörüyoruz. Böylece Ticaret Bakanlığımız üzerinde yoğunlaşan tüketici haklarına yönelik taleplerin gündem dışı kalacağına inanıyoruz.
Ayşen Laçinel’den Türkiye’de bir ilk: “Kurumsal İyilik Modeli” dönemi başlıyor
Ülkemizdeki iş dünyasının tanınan eğitimci ve yönetim danışmanlarından Ayşen Laçinel, kurum içi iletişimde yeni bir dönemi başlatacak olan “Kurumsal İyilik Modeli”ni tanıttı. Model, şirketlerin çalışan bağlılığını artırmak, yöneticilerin iletişim becerilerini güçlendirmek ve kurum kültürünü iyileştirmek amacıyla iyilik, nezaket, şefkat ve profesyonel netliği bir araya getiriyor. Kurumsal İyilik Modeli, çalışanların psikolojik güvenliğini merkezine alan; maddi olmayan motivasyon kaynaklarını etkili iletişimi ve sürdürülebilir liderlik yetkinliklerini geliştirmeyi hedefleyen bütüncül bir yaklaşım sunuyor. İnsan kaynakları yönetim danışmanı, eğitmen ve Gençler İçin İyilik Derneği Başkanı Ayşen Laçinel’in uzun yıllara yayılan danışmanlık, insan kaynakları ve eğitim deneyimleri, bu modelin temelini oluşturuyor.
Kurumsal İyilik Modeli, şirketlere özel tasarlanan 4 ana başlıktan oluşuyor
Modelin çıkış noktası hakkında bilgiler veren Ayşen Laçinel, şunları söyledi:
“Şirketlerin en büyük ihtiyacı, artık sadece performans değil; güven, bağ kurma, etik liderlik ve sağlıklı iletişimdir. İyiliğin, profesyonel iletişimin ayrılmaz bir parçası olduğuna inanıyorum. Kurumsal İyilik Modeli ile şirketlere sadece verimliliği değil; çalışanların birbirlerini dinlediği, değer verdiği ve birlikte geliştiği bir kültürü kazandırmayı amaçlıyoruz. Model, bu yıl itibariyle ülkemizin öncü kurumlarda pilot olarak uygulanmaya başlayacak. Hedefimiz, bu yeni yaklaşımın, yerel şirketlerden uluslararası firmalara kadar geniş bir alanda yaygınlaşmasıdır.” dedi.
Firmalara özel tasarlanan Kurumsal İyilik Modeli’nde 4 ana başlık şunlardır:
1-İyilik Odaklı Liderlik,
2-Psikolojik Güvenliğe Dayalı Kurum Kültürü,
3-Yöneticiler İçin Etkili ve Nezaketli İletişim Becerileri,
4-Çalışan Bağlılığı ve Takdir Sistemleri,
Kültürel mal ihracatı %8,1 artarken, kültürel mal ithalatı %166 arttı
GSYH 2025 yılı üçüncü çeyrek ilk tahmini; zincirlenmiş hacim endeksi olarak, bir önceki yılın aynı çeyreğine göre %3,7 arttı.
İnşaat sektörü 2025 yılı üçüncü çeyreğinde %13,9 arttı
GSYH’yi oluşturan faaliyetler incelendiğinde; 2025 yılı üçüncü çeyreğinde bir önceki yıla göre zincirlenmiş hacim endeksi olarak; inşaat %13,9, finans ve sigorta faaliyetleri %10,8, bilgi ve iletişim faaliyetleri %10,1, ürün üzerindeki vergiler eksi sübvansiyonlar %9,6, diğer hizmet faaliyetleri %7,1, sanayi sektörü %6,5, ticaret, ulaştırma, konaklama ve yiyecek hizmetleri %6,3, mesleki, idari ve destek hizmet faaliyetleri %4,4, gayrimenkul faaliyetleri %4,2, kamu yönetimi, eğitim, insan sağlığı ve sosyal hizmet faaliyetleri %2,1 arttı. Tarım sektörü ise %12,7 azaldı.
Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış GSYH zincirlenmiş hacim endeksi, bir önceki çeyreğe göre %1,1 arttı. Takvim etkisinden arındırılmış GSYH zincirlenmiş hacim endeksi, 2025 yılı üçüncü çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre %3,4 arttı.
Üretim yöntemiyle Gayrisafi Yurt İçi Hasıla tahmini, 2025 yılının üçüncü çeyreğinde cari fiyatlarla bir önceki yılın aynı çeyreğine göre %41,6 artarak 17 trilyon 424 milyar 718 milyon TL oldu. GSYH’nin üçüncü çeyrek değeri cari fiyatlarla ABD doları bazında 432 milyar 880 milyon olarak gerçekleşti.
Hanehalkı nihai tüketim harcamaları 2025 yılının üçüncü çeyreğinde %4,8 arttı
Yerleşik hanehalklarının nihai tüketim harcamaları 2025 yılının üçüncü çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre zincirlenmiş hacim endeksi olarak %4,8 arttı. Devletin nihai tüketim harcamaları %0,8, gayrisafi sabit sermaye oluşumu ise %11,7 arttı.
Mal ve hizmet ihracatı 2025 yılı üçüncü çeyreğinde %0,7 azalırken ithalatı %4,3 arttı
Mal ve hizmet ihracatı, 2025 yılının üçüncü çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre zincirlenmiş hacim endeksi olarak %0,7 azalırken ithalatı %4,3 arttı.
İşgücü ödemeleri 2025 yılı üçüncü çeyreğinde %41,1 arttı
İşgücü ödemeleri, 2025 yılının üçüncü çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre %41,1 arttı. Net işletme artığı/karma gelir %43,5 arttı.
İşgücü ödemelerinin Gayrisafi Katma Değer içerisindeki payı %35,0 oldu
İşgücü ödemelerinin cari fiyatlarla Gayrisafi Katma Değer içerisindeki payı geçen yılın üçüncü çeyreğinde %35,0 iken, bu oran 2025 yılında da %35,0 oldu. Net işletme artığı/karma gelirin payı ise %46,0 iken %46,7 oldu.
Kasım ayında üretici market ve girdi fiyatlarındaki değişimler
Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB), 20 yıldır yürütülen aylık üretici ve market fiyat çalışmasına dair yazılı açıklama yaptı. Yapılan açıklamada ayrıca Kasım ayında girdi maliyetlerinde yaşanan değişimler ile üretici market fiyatlarındaki farklılıklarda yer aldı.
“Veriler masa başında değil, sahada ve belgeli olarak tespit edilmektedir”
Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) olarak bazı önemli ürün ve gıdalardaki aylık fiyat değişiklikleri ve spekülatif hareketler konusunda kamuoyunu bilgilendirmek üzere yaklaşık 20 yıldır her ay gerçekleştirdiğimiz çalışmalarda Türkiye genelinde beş bölgeden Ziraat Odalarımız kanalı ile fiyatlar alınarak yakından takip edilmektedir.
TZOB’un aylık fiyat açıklamasındaki temel amaç üreticilerimizin emeğinin karşılığını alıp almadığını ortaya koymak, tüketicinin neden yüksek fiyatlarla karşılaştığını açıklamak ve spekülatif fiyat oluşumlarının önüne geçilmesine katkıda bulunmaktır.
Kamuoyunda zaman zaman tek bir markette görülen kampanya fiyatlarının ülke genelini yansıttığı yönünde değerlendirmeler yapılabilmektedir. Oysa bazı marketlerde düşük kalibreli, standart dışı veya kampanya amaçlı ürünlerin daha düşük fiyatla satılması olağan bir durumdur. Bu tür tekil örnekler, ortalama fiyat seviyesini temsil etmez. TZOB’un paylaştığı rakamlar ise tüm bölgelerdeki farklı satış kanallarından alınan fiyatların ortalamasına dayanmaktadır ve sahadaki gerçek tabloyu yansıtmaktadır.
Rekolte, paketleme-ambalajlama, depolama ve işçilik maliyetleri, nakliye giderleri, ihracat akışı, aracı kârları, fire gibi zincirin tüm aşamaları fiyat oluşumunu etkilemektedir. Dolayısıyla üretici market fiyat makasının varlığı inkâr edilemez bir gerçektir. Önemli olan bu farkın nedenlerini doğru değerlendirmektir. Bu makasın fazla açıldığı durumlarda spekülatif faaliyetleri göstererek ilgili kurumların harekete geçmesini sağlamaktır.
Kasım ayı üretici market fiyatları
Kasım ayında üretici ve market arasındaki fiyat farkı en fazla yüzde 392,86 ile mandalinada görüldü. Mandalinadaki fiyat farkını yüzde 206,87 ile portakal, yüzde 203,80 ile ıspanak, yüzde 191,39 ile maydanoz ve yüzde 189,17 ile havuç takip etti.
Mandalina 4,9 kat, portakal 3,1 kat, ıspanak 3 kat, maydanoz, havuç ve kuru incir 2,9 kat fazlaya satıldı. Üreticide 6 lira 20 kuruş olan mandalina 30 lira 56 kuruşa, 16 lira 80 kuruş olan portakal 51 lira 55 kuruşa, 17 lira 53 kuruş olan ıspanak 53 lira 27 kuruşa, 5 lira 9 kuruş olan maydanoz 14 lira 82 kuruşa, 11 lira olan havuç 31 lira 81 kuruşa markette satıldı.
Kasım ayında fiyatı en fazla artan ürün markette pırasa, üreticide ise patates olurken, fiyatı en fazla düşen ürün markette marul, üreticide portakal oldu.
Market fiyatları
Kasım ayında markette 42 ürünün 18’inde fiyat artışı, 24 ’ünde fiyat düşüşü oldu. Markette fiyatı en fazla artan ürün yüzde 149,5 ile pırasa oldu. Pırasadaki fiyat artışını yüzde 118,3 ile ıspanak, yüzde 71,7 ile fındık, yüzde 58,5 ile antep fıstığı takip etti. Markette fiyatı en fazla azalan ürün ise yüzde 55 ile marul oldu. Maruldaki fiyat düşüşünü yüzde 46,6 ile portakal, yüzde 43,3 ile kuru soğan izledi.
Üretici fiyatları
Kasım ayında üreticide 34 ürünün 10’nunda fiyat artışı olurken 18’inde fiyat düşüşü görüldü. 6 üründe ise fiyat değişimi olmadı. Üreticide en çok fiyat düşüşü yüzde 43,1 ile portakalda görüldü. Portakaldaki fiyat düşüşünü yüzde 38 ile mandalina, yüzde 36,5 ile karnabahar, yüzde 30,8 ile kabak izledi. Üreticide en çok fiyat artışı yüzde 34,9 ile patateste görüldü. Patatesteki fiyat artışını yüzde 34,6 ile salatalık, yüzde 17,2 ile pırasa ve 15,8 ile kuru incir izledi.
Üretici fiyat değişiminin nedenleri
Kasım ayında Adana’da tarım işçilerini organize eden elçi gruplarının, ücret artışı talebiyle 10 gün süreyle greve gitmesi, erkenci mandalina hasadının aksamasına yol açtı. Hasadın gecikmesi nedeniyle erkenci çeşit mandalinalar dalında kalarak raf ömrünü kaybetti. Diğer yandan, Rusya’nın bu sezon Türkiye yerine alternatif ülkelere yönelmesi, ihracatta daralmaya ve iç piyasada ürün fazlası oluşmasına neden oldu. Geçtiğimiz yıl mandalinada yok yılı yaşanması ve çiçeklenme dönemindeki olumsuz iklim koşulları sebebiyle rekolte düşük gerçekleşmişti. Bu yıl ise hem var yılı olması hem de yaşanan gelişmeler rekoltenin artmasına, buna bağlı olarak arz fazlasına ve fiyatların hızlı şekilde düşmesine yol açtı. Şu anda bölgede erkenci mandalina fiyatları 1-2 lira seviyelerine kadar geriledi. Mandalinadaki bu sert fiyat düşüşü, tüketici talebinin yön değiştirmesi nedeniyle portakal fiyatlarını da aşağı çekti.
Karnabahar ve kabakta yaşanan arz fazlalığı ve ürüne olan talebin düşmesi fiyatların gerilemesine sebep oldu.
Soğan ve patates depoya alındı. İşçilik maliyetleri ve depo maliyetleri üzerine eklendiği için fiyatı arttı.
Salatalık ve pırasada arz düştü, fiyatlar arttı.
Kuru incirde yeni sezon başlamasına rağmen talebin az olmasıyla piyasa fiyatı düşük seyretti. Bu ay talepte görülen artışla birlikte kuru incir fiyatı arttı.
Aylık ve yıllık girdi fiyatları
Ziraat Odaları aracılığıyla girdi piyasalarından alınan fiyat verilerine göre;
Kasım ayında, Ekim ayına göre amonyum nitrat gübresi yüzde 5,6, amonyum sülfat gübresi yüzde 4,2, üre gübresi yüzde 2,5, 20.20.0 kompoze gübresi yüzde 2,1 ve DAP gübresi yüzde 0,3 oranında arttı.
Geçen yılın Kasım ayına göre son bir yılda üre gübresi yüzde 65,5, 20.20.0 kompoze gübresi yüzde 47,5, amonyum nitrat gübresi yüzde 45,5, DAP gübresi 45,1 ve amonyum sülfat gübresi yüzde 29,5 oranında arttı.
Kasım ayında Ekim ayına göre süt yemi yüzde 1, besi yemi yüzde 0,7, son bir yılda süt yemi yüzde 28, besi yemi ise yüzde 29,8 oranında arttı.
Tarım ilacı fiyatları yüzde 13,6 oranında artarken elektrik fiyatları yıllık olarak yüzde 12,8 oranında arttı.
Mazot fiyatları aylık yüzde 2,9, yıllık bazda yüzde 29,9 oranında arttı.
BYD’nin Elektrikli Kompakt Şehirli SUV’u ATTO 2 Rekabetçi Fiyatı ile Aralık Ayında Türkiye’de!
Dünyanın bir numaralı yeni enerji araç üreticisi BYD, Türkiye’de ileri teknolojiyle dolu “akıllı seçim” niteliğindeki yeni modellerini müşterilerle buluşturmaya devam ediyor. 2025 yılı bitmeden, ürün gamının 9. modeli olan tamamen elektrikli kompakt B-SUV BYD ATTO 2, Boost ve Comfort donanım seçenekleriyle 1.529.000 TL’den başlayan tavsiye edilen anahtar teslim fiyatlarıyla BYD bayilerinde yerini alacak.
Dünyanın önde gelen yeni nesil elektrikli araç üreticisi BYD, Türkiye’de ürün yelpazesini yüzde 100 elektrikli B-SUV segmentinde yer alan yepyeni ATTO 2 modeliyle genişletti. BYD’nin Türkiye’deki sekizinci elektrikli ve ürün gamı içindeki dokuzuncu modeli olan ATTO 2, kompakt yapısı, çevik manevra kabiliyeti, segmentinin üzerinde donanım seçenekleri ve kullanıcılarının hayatını kolaylaştıran teknolojik inovasyonlarıyla şehir içi SUV deneyimini yeniden tanımlamaya hazırlanıyor. Aralık ayında Türkiye’deki tüm BYD bayilerinde satışa sunulacak olan ATTO 2, Boost donanım versiyonu için 1.529.000 TL, Comfort donanım versiyonu için ise 1.629.000 TL’lik özel lansman fiyatlarıyla otomobil severlerle buluşuyor.
ZF Aftermarket, Lemförder Markası ile Cam Kaldırma Krikolarını Pazara Sunuyor
Birçok eski araç modeli, elektrikli cam aksamı için orijinal otomobil üreticileriden yedek parça desteği alamıyor
Orijinal ekipman tasarımına uygun olan Lemförder cam kaldırma krikoları, 1.600’den fazla parça numarasıyla pazara sunuluyor
Cam kaldırma krikolarının sürüş konforu ve güvenliğindeki kritik öneminden dolayı araç sahipleri, eski modellerde bile arızalı parçaları değiştirme yoluna gidiyor. Bununla birlikte, pazarda birçok araç için yüksek kaliteli yedek parçaların bulunmayışı araç sahiplerinin karşılaştığı önemli sorunlardan biri durumunda. ZF, Lemförder markası altında OE kalitesi ve tasarımına sahip kapsamlı cam kaldırma krikosu ürün yelpazesiyle bu önemli ihtiyaca yanıt veriyor.
Anadolu Grubu “Bi-Fikir” ile 11 yılda 50 bin 496 fikre ilham oldu
Anadolu Grubu’nun, çalışanlarının yenilikçi fikirlerini ödüllendirdiği inovasyon programı “Bi-Fikir” 11. yılında. Program kapsamında 11 yılda, toplamda 50 bin 496 fikre ulaşıldı. Toplam 8.733 hızlı uygulama ve 3.104 proje hayata geçirildi. Projelerle üretilen toplam değer 2.3 milyar TL oldu. 2025 yılının en iyi projelerinin tanıtıldığı Bi-Fikir Festivali’nde konuşan Anadolu Grubu İcra Başkanı Burak Başarır, “2035 vizyonumuza yönelik hedeflerimize daha hızlı ulaşmanın yolu inovasyondan geçiyor” dedi.
Anadolu Grubu çalışanları, “Bi-Fikir” inovasyon programıyla 11 yıldır yenilikçi projeler üreterek tüm Grup şirketlerine katma değer sağlıyor. Uygulamaya alınan proje sayısının her geçen gün arttığı program kapsamında, 2025 yılının en iyileri Bi-Fikir Festivali’nde tanıtıldı. Bu yıl Bi-Fikir sürecinde, yeni eklenen “Yapay Zeka” kategorisi ile birlikte projeler 5 kategoride değerlendirildi. Finalde yapılan oylama sonucu; “Dijital Dönüşüm” kategorisinde Anadolu Grubu İnsan Kaynakları ekibinin HRDataPower projesi, “Sürdürülebilirlik ve İnsan” kategorisinde Anadolu Efes’in Onarıcı Tarım projesi, “Yeni Ürün ve Hizmet” kategorisinde Anadolu Etap Tarım’ın Natura Guard projesi, “Operasyonel Mükemmellik” kategorisinde Anadolu Sağlık Merkezi’nin Kojenerasyon Tesisi projesi ve “Yapay Zeka” kategorisinde Migros’un Data AI Asistanı projesi birinci seçildi.
Bi-Fikir Festivali’nde konuşma yapan Anadolu Grubu İcra Başkanı Burak Başarır şunları söyledi: “Dünyanın 20 ülkesinde 100 üretim tesisi ile her gün daha iyi bir yarın için ortak akıl ile çalışan 100.000 kişilik ekibimiz, her zaman işimizi nasıl daha iyi yapabileceğimizi ve geleceği nasıl daha iyi hale getirebileceğimizi düşünüyor. Bugün Bi-Fikir’de sunulan umut verici projeler ile ve daha iyi bir yarın inşa etmeye çalışan tüm arkadaşlarımla gurur duydum. 2035 vizyonumuzun hedeflerine ulaşmanın yolu inovasyondan, dijitalleşme ve yapay zekayı verimlilik için doğru kullanmaktan geçiyor. Ancak en iyi fikirlerin kaynağının da insan aklı olduğunu biliyoruz. Bu nedenle, çalışanlarımızı her zaman yeni fikirlere kucak açmaya, üretmeye ve geleceği birlikte şekillendirmeye teşvik ediyoruz.”
Dijital dönüşüm ve yapay zeka ön plana çıkarıldı
Anadolu Grubu’nun yurt içi ve yurt dışındaki tüm şirketlerine açık olan Bi-Fikir programı kapsamında 11 yılda, toplamda 50 bin 496 fikre ulaşıldı. Toplam 8.733 hızlı uygulama ve 3.104 proje hayata geçirildi. Fikirlerin uygulama oranı %23 oldu. 11 yıldır toplam 254 proje Bi-Fikir Festivali yarı finalinde yarıştı. Bu başvuruların %53’ünü dijital içerikli projeler oluşturdu. 2025 yılında proje değerlendirmelerinde yeni bir sınıflandırmaya gidildi. Grup şirketlerinin fikirleri; “Yeni Ürün ve Hizmet”, “Sürdürülebilirlik ve İnsan”, “Dijital Dönüşüm”, “Yapay Zeka” ve “Operasyonel Mükemmellik” kategorilerinde değerlendirildi. Kategorilerde, dijitalleşen dünyamızla uyumlu olarak dijital dönüşüm ve yapay zeka ön plana çıkarıldı. Bu doğrultuda “Dijitalleşme ve Teknoloji” kategorisi “Dijital Dönüşüm” ve “Yapay Zekâ” olarak olmak üzere ikiye ayrıldı. 13 Ekim’de gerçekleştirilen yarı finalde projeler bu beş kategoride yarıştı. Jüri tarafından seçilen 15 proje, Bi-Fikir Festivali finalinde yarıştı. Fikirler, Grup şirketlerinin çeşitli fonksiyonlarındaki çalışanlarından oluşan bir jüri tarafından değerlendirildi.
Bi-Fikir Anadolu Grubu’nun tüm yurt dışı şirketlerine açık
Bi-Fikir Festivali finali canlı yayınla, Anadolu Grubu’nun Türkiye’de ve yurt dışında yer alan tüm operasyonlarındaki çalışanlarına ulaştı. Bi-Fikir kapsamında 2015’te Türkiye’de başlayan çalışmalar Anadolu Grubu’nun tüm yurt dışı şirketlerine ve son 7 senedir de Türkiye’deki tüm üniversitelere açıldı. Bi-Fikir KAP üniversite programıyla bugüne kadar, 209 üniversitenin 402 bölümünden 3.917 proje önerisi geldi. 2025 yılında Kazakistan’daki üniversite öğrencilerinin fikirleri de değerlendirilmeye başladı.
e-İmza başvurularınızı biOnay ile koruma altına alın
Türkiye’de e-imza edinim süreçlerinde zaman zaman sahte kimlik kullanımına bağlı sorunlar görülebilirken, GSM aboneliğinden banka hesabı açılışına, tapu ve noter işlemlerinden tüm abonelik başvurularına kadar birçok kritik işlemde güvenilir kimlik doğrulaması önem kazanıyor. Çipli kimlik ve biyometrik doğrulama teknolojilerini bir araya getiren yerli çözüm biOnay, e-imza başvurularında sahteciliğin önüne geçerek vatandaşları ve kurumları daha güvenli bir başvuru süreciyle buluşturmayı hedefliyor.
Türkiye’de son dönemde zaman zaman sahte kimlik kullanılarak elektronik imza edinilmesine yönelik girişimlere rastlanıyor ve bu durum çeşitli usulsüz işlemlere zemin hazırlayabiliyor. Yeni kimlikler bugün; e-imza başvuruları, GSM aboneliği açma ve kapama, banka hesabı açılışları, kredi ve finansal sözleşmeler, tapu devirleri, noter vekâletleri ve elektrik, su, doğal gaz, internet gibi abonelik başvuruları dahil birçok işlemin temel kimlik doğrulama aracı olarak kullanılıyor. E-imza ise ıslak imzaya eşdeğer olarak, yasal geçerli sözleşmelerin imzalanmasında, sistemlere erişim sağlarken, belge düzenlerken kullanılıyor. Bu nedenle sahte kimlikle alınmış bir e-imza, kişilerin bilgisi dışında yüksek maddi kayıplara, hukuki problemlerle karşı karşıya kalmasına ve ciddi güvenlik ihlallerine yol açabiliyor.
Artan riskler, e-imza başvurularında kullanılan kimlik doğrulama süreçlerinin güçlendirilmesini zorunlu hâle getirdi. Bu ihtiyaç doğrultusunda geliştirilen tamamen yerli kimlik doğrulama çözümü biOnay, çipli kimlik kartı doğrulamasını biyometrik güvenlik teknolojileriyle birleştirerek e-imza başvurularındaki sahtecilik riskini ortadan kaldırmayı amaçlıyor. 19 yıllık e-imza ve mobil imza tecrübesi üzerine kurulu olan biOnay, başvuru sürecini çok katmanlı bir doğrulama yapısına dönüştürerek gerçek kişinin teyidini sağlıyor. Çip ve parmak izi doğrulama ile başvuru sahibinin işlem noktasında olduğu ve kendi rızasıyla işlem yaptığı kanıtlanıyor. Böylece sahte kimliklerle başkası adına e-imza alınması engellenirken hem bireylerin hem de kurumların en kritik dijital işlemleri güvenli bir zemine taşınıyor.
biOnay Genel Müdürü Ümit Usta, konuyla ilgili yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı: “Sahte kimlikle alınmış e-imzalar; kişinin bilgisi dışında yasal geçerli sözleşmelerin imzalanması, belge düzenlenmesi, kredi kullanılması gibi ağır sonuçlar doğurabiliyor. Bu riskin temel nedeni başvuru süreçlerindeki kimlik doğrulama zaafiyetleridir. biOnay olarak geliştirdiğimiz teknolojiyle e-imza başvurularını güvenli, izlenebilir ve denetlenebilir bir yapıya kavuşturuyor, sahteciliği daha oluşmadan engelliyoruz.”



