Sanayi-Teknoloji

Kayseri OSB’de Daha Temiz Caddeler, Ekonomi-teknoloji, magazin-yaşam, eğitim, spor haberleri, TUİK verileri

İklim değişikliği artık sadece çevresel değil, toplumsal bir dönüşüm meselesi
Türkiye Bilişim Vakfı’nın (TBV) platformu Başlangıç Noktası platformu tarafından yürütülen Be Node Research projesi kapsamında Schneider Electric desteğiyle hazırlanan “Türkiye ve Yakın Çevresinde İklim ve Çevresel Faktörlerin Hareketlilik Üzerindeki Olası Etkileri: Senaryolar ve Gelecek Perspektifleri” raporu yayınlandı.
Boğaziçi Üniversitesi’nden Prof. Dr. Levent Kurnaz ve Vrije Universiteit Brussel’den Prof. Dr. Tuba Bircan tarafından kaleme alınan, Schneider Electric desteğiyle yürütülen çalışma; iklim değişikliğinin Türkiye ve yakın coğrafyada insan hareketliliği üzerindeki etkilerini veri temelli biçimde inceliyor.
Türkiye Bilişim Vakfı – Be Node Research çatısı altında yayınlanan rapor, IPCC Altıncı Değerlendirme Raporu (AR6) senaryolarına dayalı projeksiyonlar, ulusal istatistikler ve sosyal araştırma bulgularını bir araya getirerek; gelecekte iklim koşullarının değişmesiyle göç, yerinde kalma ve bölgesel dayanıklılık dinamiklerinin nasıl dönüşebileceğini ortaya koyuyor.
Yeni bir planlama anlayışı
İklim değişikliği artık sadece geleceğe dair bir öngörü değil, günümüzün ekonomik, sosyal ve mekânsal dengelerini dönüştüren bir gerçeklik. Artan sıcaklıklar, su stresi ve tarımsal üretimdeki düşüş; kırsal geçim sistemlerinden kentleşme biçimlerine kadar etkileme potansiyeline sahip. Rapor, bu dönüşümün rastlantısal değil, öngörülebilir bir süreç olduğunu vurgulayarak; bilimsel verilere dayalı senaryo-temelli planlamaya geçişin gerekliliğine dikkat çekiyor.
Çok katmanlı hareketlilik ve yeni kırılganlık alanları
İklimsel baskılar, özellikle suya erişim ve tarımsal üretkenlikteki azalma nedeniyle iç göçü artırıyor. Kentlere yönelen nüfus, altyapı kapasitesi sınırlı bölgelerde yeni baskılar yaratıyor. Buna karşılık, yaşlılar, kadınlar, engelliler ve bakım yükü taşıyan bireyler için “zorunlu hareketsizlik” adı verilen yeni bir kırılganlık alanı ortaya çıkıyor. Bu dinamik, hareketliliği yalnızca ekonomik bir olgu değil; aynı zamanda sosyal dayanıklılık meselesi haline getiriyor.
Etkilenen değil, yön veren ülke
Suriye, Irak, İran ve Orta Asya’daki çevresel kırılganlıklar, Türkiye’yi hem hedef hem geçiş hem de yönlendirici bir aktör haline getiriyor. Rapor, Türkiye’nin bu konumunu yalnızca sınır güvenliği ve kriz yönetimi perspektifinden değil; bölgesel uyum ve dayanıklılık stratejileri bağlamında ele alıyor. Bu yaklaşım, Türkiye’nin çevresel değişim karşısında proaktif bir rol üstlenmesi gerektiğini ortaya koyuyor.
Kırsal çözülmeden kentsel baskıya
Kırsal alanlarda nüfusun azalması üretim kapasitesini zayıflatırken; kentlerde hızla artan nüfus, barınma, ulaşım ve temel hizmetler açısından yeni eşitsizlikler yaratıyor. Altyapının iklim risklerine uyumlu olmaması bu eşitsizlikleri derinleştiriyor. Ayrıca çevre nedenli hareketlilik, mevcut göç ve afet politikaları içinde yeterince tanımlı olmadığında koruma ve hizmet mekanizmalarında boşluklar doğurabileceğini anlatıyor.
Politika önerileri
Rapor, iklimle bağlantılı insan hareketliliğini yönetmek için hem önleyici hem de uyum temelli stratejilerin birlikte geliştirilmesi gerektiğini vurguluyor.
Kırsal bölgelerde yerinde kalmayı mümkün kılan sosyal ve ekonomik koşulların güçlendirilmesi, tarımsal üretimin iklime dayanıklı hale getirilmesi ve su kaynaklarının sürdürülebilir yönetimi öne çıkıyor.
Kentlerde ise göçle büyüyen mahallelerin planlı biçimde altyapı ve hizmet ağlarına entegre edilmesi, sosyal uyum politikalarıyla desteklenmesi öneriliyor.
Kamu, özel sektör ve STK’lar için çağrı
Türkiye’nin etkili bir yanıt geliştirebilmesi için kamu kurumları, yerel yönetimler, özel sektör ve sivil toplumun ortak veri tabanları, senaryo-temelli planlama araçları ve eşgüdüm mekanizmaları oluşturması gerekiyor. Schneider Electric desteğiyle yürütülen bu çalışma, iklim–göç ilişkisini yalnızca bir risk değil; aynı zamanda sürdürülebilir kalkınmanın stratejik bir bileşeni olarak ele alıyor.
Schneider Electric Türkiye ve Orta Asya Bölge Başkanı İsmail Yamangil, araştırmayla ilgili şunları söyledi: “Bu değerli rapor, iklim değişikliğinin toplumsal etkilerinin ne denli çok katmanlı olduğunu gözler önüne seriyor. Schneider Electric olarak, bu tür bilimsel analizlerin yalnızca bugünü anlamakla kalmayıp, geleceğe yönelik stratejik adımlar atmak için de kritik olduğuna inanıyoruz. Teknolojinin dönüştürücü gücünü her gün sahada deneyimleyen bir kurum olarak, raporda ele alınan toplumsal ve çevresel dinamiklerin çözümünde teknolojinin önemli bir araç olduğuna inanıyoruz ancak bu dönüşüm, yalnızca teknolojiyle değil; disiplinler arası iş birlikleri, veri temelli yaklaşımlar ve toplumsal farkındalıkla mümkün olabilir. Bu nedenle, Türkiye’nin geleceğine ışık tutan bu önemli çalışmanın bir parçası olmaktan memnuniyet duyuyoruz.”
Başlangıç Noktası Lideri Cem Leon Menase, “İklim değişikliği kaynaklı hareketlilik, küresel anlamda toplumların dayanıklılığını test eden en karmaşık dönüşümlerden biri. Bu rapor hem değişimin nedenlerini hem de ona nasıl uyum sağlayabileceğimizi gösteriyor. Veriyi bilimsel senaryolarla birleştirerek; kurumlara ve topluluklara hazırlıklı bir gelecek kurmak için yol haritası sunuyor” dedi.
İklimle bağlantılı insan hareketliliği artık sadece “yerinden edilme” meselesi değil; dayanıklılığın ve iş birliğinin kesiştiği bir dönüşüm alanı. Kazananlar, bu dönüşümü bilimsel veri, sosyal kapsayıcılık ve yönetişim kalitesiyle birlikte yönetenler olacak.

Milas’ta Zeytin Hasadı Coşkusu Ünlü Sanatçıların Konserleriyle Taçlandı

Muğla’nın Milas ilçesinde bu yıl 11’incisi düzenlenen Uluslararası Milas Zeytin Hasat Şenliği, üç gün boyunca renkli etkinliklere ve coşku dolu anlara sahne oldu. Zeytinin bereketini kutlamak için bir araya gelen yüzlerce vatandaş, ünlü sanatçılar Bora Gencer ve Özge Biroğlu’nun konserleriyle unutulmaz anlar yaşadı.

Şenliğin ikinci gününde sahne alan Bora Gencer, 90’lı yıllardan günümüze uzanan geniş repertuarıyla Milaslılara nostaljik bir müzik ziyafeti sundu. Enerjik performansıyla izleyenleri hem eğlendiren hem de geçmişe götüren Gencer, sevilen şarkılarına hep birlikte eşlik eden vatandaşlarla keyif dolu bir akşam yaşattı.

Şenliğin son günü ise Özge Biroğlu konseriyle tamamlandı. Sahne enerjisi ve güçlü yorumuyla büyük beğeni toplayan Biroğlu, sevilen parçaları seslendirerek Milaslılara müzik dolu bir kapanış gecesi yaşattı.

ODE Yalıtım Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ozan Turan: “Yalıtım, yapıların güvenliğini, konforunu ve çevresel etkilerini doğrudan etkiliyor”
Kentsel dönüşüm, şehirlerin güvenli, enerji verimli ve sürdürülebilir yaşam alanlarına dönüşmesini sağlıyor. Türkiye’de tüm şehirlerin deprem güvenliği, enerji verimliliği ve dayanıklılığı ön planda tutan yapılarla şekillenmesi, ihtiyaçlara uygun yalıtım çözümlerinin projelerde etkin şekilde uygulanmasını gerektiriyor.
Şehirleşme süreci yalnızca binaların estetiği veya işleviyle sınırlı kalmıyor. Çevresel sürdürülebilirlik, toplumsal uyum ve halk sağlığı da planlama ve yapılaşmada dikkat edilen unsurlar arasında yer alıyor. Şehrin kimliği, coğrafi, kültürel ve toplumsal özelliklerle şekilleniyor; bu özgün unsurlar, yapılaşma süreçlerinde temel bir referans oluşturuyor.

Aon Türkiye 30.Yıl Risk Zirvesi’nde iş dünyasının gündemindeki ilk 10 risk paylaşıldı
Bu yıl Türkiye’deki 30. yılını kutlayan Aon’un, iş dünyasının gündemindeki en önemli riskleri ortaya koyan 2025 Küresel Risk Yönetimi Araştırması’nın sonuçları, “Aon Türkiye 30. Yıl Risk Zirvesi”nde 400’ü aşkın katılımcıyla paylaşıldı. Türkiye’deki şirketler için en büyük risk döviz kuru hareketleri olurken küresel çapta ilk sırada olan siber saldırı ve veri ihlali riski Türkiye’de dokuzuncu sırada yer buldu.
Analitik veriler ışığında Risk Sermayesi ve İnsan Sermayesi konularında 120’den fazla ülkede müşterilerine hizmet veren Aon, Türkiye’deki 30. yılını iş dünyasının üst düzey liderlerinin ve sivil toplum kuruluşlarının katıldığı zirvede kutladı. “30 Yıla Değer” mottosu ile düzenlenen zirvede, Aon’un iki yılda bir gerçekleştirdiği Küresel Risk Yönetimi Araştırması’nın 2025 sonuçları da paylaşıldı.
Türkiye dahil 63 ülkeden 2.941 iş lideriyle gerçekleştirilen araştırmanın sonuçlarına göre küresel çapta en büyük tehdit, siber saldırı ve veri ihlali olarak belirlenirken bunu iş durması ve ekonomik durgunluk takip etti. Ülkemizde ise ilk sırada döviz kuru hareketleri yer alırken artan rekabet ikinci, ekonomik durgunluk ise üçüncü sırayı aldı. 2025 Küresel Risk Yönetimi Araştırması’na göre küresel ve Türkiye iş dünyasının gündemindeki ilk 10 risk şöyle sıralandı:

SıraKüreselTürkiye
1Siber Saldırı ve Veri İhlaliDöviz Kuru Hareketleri
2İş DurmasıArtan Rekabet
3Ekonomik DurgunlukEkonomik Durgunluk
4Mevzuat ve Yasal DüzenlemelerPolitik Risk
5Artan RekabetNakit Akışı ve Likidite Riski
6Emtia Fiyatları ve KıtlığıFaiz Oranı Hareketleri
7Tedarik Zinciri ve Dağıtım SorunuTedarik Zinciri ve Dağıtım Sorunu
8İtibar ve Marka RiskiJeopolitik Dalgalanma
9Jeopolitik DalgalanmaSiber Saldırılar ve Veri İhlali
10Nakit Akışı ve Likidite RiskiEmtia Fiyatları ve Kıtlığı

Türkiye’de şirketler en büyük zararı kur hareketlerinden yaşıyor
Araştırmaya göre dünya genelinde şirketlerin en büyük zararı yüzde 53,7 ile ekonomik durgunluktan kaynaklanırken, Türkiye’de şirketlere en fazla zarar veren risk yüzde 73,3 ile döviz kuru hareketleri oldu.
Jeopolitik dalgalanmalar beşinci sıraya yükseliyor, yapay zekâ ve ilim değişikliği ilk 10 risk arasına giriyor
Aon 2025 Küresel Risk Yönetimi Araştırması iş dünyası liderlerinin hâlihazırda gündemlerinde bulunan en büyük 10 riski ortaya koyarken gelecekteki risklere de ışık tutuyor. Katılımcılar 2028 yılı tahminlerinde yine siber Saldırı ve veri ihlalini birinci sırada görürken, yapay zekânın 21 sıra yükselerek 8. en büyük risk haline geleceğini öngörüyor. Yine katılımcıların değerlendirmesine göre, 2028 yılında iklim değişikliği ilk kez ilk 10 risk arasına girecek ve 9. en büyük risk olacak. Katılımcılar jeopolitik dalgalanmaların etkisinin süreceğini ve 9. sıradan 5. sıraya çıkacağını da öngörüyor.
“Risk ve insan sermayesinin doğru yönetilmesi stratejik bir zorunluluk”
Rapor hakkında değerlendirmede bulunan Aon Türkiye Eş-CEO’su Selda Oknas Tanbay, “Bu yıl Türkiye verilerini ilk kez küresel raporla birlikte değerlendirme fırsatı bulduk. Her ülkenin politik ve ekonomik dinamikleri farklılaşabiliyor. Bizim sonuçlarımızda ekonomik ve politik risklerin daha üst sıralarda yer alması, şirketlerin günlük operasyonlarında bu belirsizliklerle daha yoğun şekilde karşı karşıya kalmasından kaynaklanıyor. Bu tablo, riskleri sadece tespit etmenin yeterli olmadığını; risk sermayesi ve insan sermayesinin doğru yönetilmesinin de artık stratejik bir zorunluluk haline geldiğini gösteriyor. Aon olarak biz de şirketlerin karar alırken belirsizlikleri azaltmalarına ve veriye dayalı güvenli adımlar atmalarına yardımcı olmayı amaçlıyoruz.” dedi.
“İş dünyası geleceğin belirsizliklerini de yönetmek zorunda”
Aon Türkiye Eş-CEO’su Ferhan Özay ise şunları söyledi: “Raporumuzun ortaya çıkardığı önemli sonuçlardan biri ülkemizde geleceğe dair risk algısının farklılaştığı. Türkiye’de önümüzdeki üç yılın en kritik riskleri arasında artan rekabet ve politik dalgalanmalar öne çıkıyor. Ekonomik göstergelerdeki gelişmelerin, yüksek faiz ve maliye politikaları ile birlikte şirketler için yeni bir maliyet riski oluşturduğu görülüyor.  İş dünyası artık sadece bugünün risklerini değil, geleceğin belirsizliklerini de yönetmek zorunda. Aon olarak hedefimiz, müşterilerimize analitik içgörü sağlayarak bu karmaşık risk ortamında daha dayanıklı, daha hazırlıklı ve daha rekabetçi olmalarını sağlamak.”

Ücretli Çalışan İstatistikleri, Eylül 2025  Ücretli çalışan sayısı yıllık %1,1 arttı
Sanayi, inşaat ve ticaret-hizmet sektörleri toplamında ücretli çalışan sayısı 2025 Eylül ayında bir önceki yılın aynı ayına göre %1,1 arttı. Ücretli çalışan sayısı bir önceki yılın aynı ayında 15 milyon 991 bin 589 kişi iken, 2025 yılı Eylül ayında 16 milyon 169 bin 476 kişi oldu.
Ücretli çalışanların alt detaylarına bakıldığında; 2025 Eylül ayında ücretli çalışan sayısı yıllık olarak sanayi sektöründe %3,7 azaldı, inşaat sektöründe %7,4 arttı ve ticaret-hizmet sektöründe %2,5 arttı.
Ücretli çalışan sayısı aylık %0,2 arttı
Sanayi, inşaat ve ticaret-hizmet sektörleri toplamında ücretli çalışan sayısı 2025 Eylül ayında bir önceki aya göre %0,2 arttı.
Ücretli çalışanların alt detaylarına bakıldığında; 2025 Eylül ayında ücretli çalışanlar aylık olarak sanayi sektöründe %0,3 azaldı, inşaat sektöründe %0,6 arttı ve ticaret-hizmet sektöründe %0,4 arttı.

Goodyear, üst üste ikinci yıl ADAC kış lastiği testinin galibi oldu
Goodyear, lastik inovasyonu ve performansındaki liderliğini yeniden tescilleyerek prestijli ADAC kış lastiği testinde üst üste ikinci sırada yer aldı.
Goodyear UltraGrip Performance 3, 31 aday arasından 1. sırada yer alarak ve 225/40 R18 kategorisinde “İyi” derecesini alarak nihai test şampiyonu olarak ortaya çıktı.
Bu son ödül, ADAC’ın 2024’teki kış ve dört mevsim lastik testlerindeki kazanımlar ve 2025’teki dört mevsim lastik testi de dahil olmak üzere bir dizi test zaferinin ardından geldi ve Goodyear’ın segmentler genelinde tutarlı mükemmellik konusundaki itibarını pekiştiriyor.
UltraGrip Performance 3, sürüş güvenliği ve çevresel performansta en yüksek puanları alarak dikkat çekti ayrıca en düşük aşınma oranına ve en iyi kilometre ömrüne sahip bulunuyor. Hatta, testin genelinde kilometre ömrü açısından bir sonraki en iyi lastikten %10’dan fazla daha iyi performans göstererek önde gelen rakiplerine karşı net bir performans üstünlüğü sergiledi. ADAC, lastiğin “iyi sürüş güvenliğini ve olumlu çevresel profilini” överek dengeli performansını ve ileri teknolojisini doğruladı.

TÜRK EĞİTİM SİSTEMİ YOĞUN BAKIMDA: YAPAY ZEKÂ DEVRİMİ KAPIDA:

MEVCUT 1 MİLYON 200 BİN ÖĞRETMEN FAZLA!  15-20 YIL SONRA 100 BİN ÖĞRETMEN YETERLİ OLACAK!

Bugün yalnızca bir basın açıklaması yapmıyorum; Türk eğitim sisteminin derinlerinde yatan yapısal çürümüşlüğü, vizyonsuzluğu, çapsızlığı, milli bir felaketin eşiğinde olduğumuzu haykıran bir uyarıda bulunuyorum. Eğitim sistemimiz acil servisin yoğun bakım ünitesine kaldırılmadan hemen önceki son bir kurtuluş reçetesini sunuyorum.

MİLLİ FELAKETİN EŞİĞİNDE: EĞİTİM SİSTEMİNE SON KURTULUŞ REÇETESİ!

Çünkü dünya, yapay zekâ devriminin, blockchain teknolojilerinin, web3 ekosistemlerinin ve dijital dönüşümün kaçınılmaz dalgalarıyla yeniden şekillenirken, YÖK ve Millî Eğitim Bakanlığı’mız hâlâ Sanayi Devrimi’nin kalıplarıyla, sığ bir ideolojik kafayla hareket ediyor; değil önünü, kenarına geldiği uçurumu bile göremiyor!

UÇURUMUN KENARINDA KÖRLEŞEN YÖK VE MEB: DİJİTAL DEVRİMİ GÖREMİYORLAR!

Dün basına servis edilen bir videoda, Rize’de Sayın Cumhurbaşkanının atanamayan bir öğretmen adayıyla arasında geçen diyaloğu tüm ülke izlemiştir. Türkiye her geçen gün daha fazla kronikleşen, atanamayan öğretmenler sorununa açıkça ve dürüstçe bir izahat getirmek zorundadır. Öncelikle, soğuk rakamların acımasız gerçeğini ortaya koyalım ki, kimse inkâr edemesin: 2024-2025 eğitim-öğretim yılında, Millî Eğitim Bakanlığı’na bağlı örgün eğitim kurumlarında tam 1 milyon 187 bin 409 öğretmen görev başındadır. Kaldı ki hemen her yıl öğretmen sayısı da artmaktadır!

FACİANIN HABERCİSİ RAKAMLAR: 1 MİLYON ATANAMAYAN, HER YIL 50 BİN YENİ MEZUN!

Ama bu artış, bir başarı değil, bir facianın habercisidir. Zira öte yanda, atanamayan öğretmenlerimizin oluşturduğu devasa bir ordu var: ÖSYM’nin Öğretmenlik Alan Bilgisi Testi verilerine göre resmi olarak 478 bin 395 öğretmen adayı atama beklemekte; hatta pedagojik formasyon alanlar dahil edildiğinde 1 milyona yaklaştığını belgelerle ortaya koymaktadır. Üstüne üstlük her yıl üniversitelerin öğretmenlik programlarından ve formasyon programlarından 50 bin civarında yeni mezunlar çıkmaktadır. Resmi verilere göre: 2025 yılında 25 bin kadrolu öğretmen ataması yapılmıştır –78 ilde 86 bin 136 ücretli öğretmen görevlendirilmiştir. Geçen yıla göre 13 bin artış yaşanmıştır. Norm kadro açığı ise 75 ilde 100 bin 541’e ulaşmıştır.

BİLİNÇLİ İHMAL Mİ? STRATEJİK KÖRLÜK VE İDEOLOJİK TUTSAKLIK MI?

Bu rakamlar, MEB’in ve YÖK’ün stratejik körlüğünü değil, aslında bilinçli bir ihmal politikasını işaret etmektedir. Peki, neden? Çünkü ihtiyaç analizi yok, 10-20 yıllık planlama yok, uzun vadeli projeksiyon yok, saf akademik vizyon yok, sahipsiz memleketin derdiyle dertlenmek yok, kimsesiz kalmış gençliğin kaygısıyla kaygılanmak yok! Pedagojik vizyon yok ama ideolojik tutsaklık var; ve patlak ezik bir ego!

DÜNYA YAPAY ZEKÂYLA DÖNÜŞÜYOR: BLOCKCHAIN-WEB3 EĞİTİMDE DEVRİM YARATACAK!

Şimdi, akademik derinliğe inelim: Dünya çapındaki çağdaş eğitim literatürü, yüksek öğretimin ve temel eğitimin yapısal dönüşümünü çoktan öngörmüş ve bu yönde politikalar geliştirmeye başlamıştır. Gelişmiş ülkelerin eğitim bakanlıklarının yaptığı kapalı çalışmalar, yapay zekanın kişiselleştirilmiş öğrenme modelleriyle geleneksel sınıf dinamiklerini tamamen yeniden tanımlayacağını ortaya koymaktadır. Blockchain teknolojileri, diploma ve sertifika sistemlerini merkeziyetsiz, sahteciliğe karşı korunaklı hale getirerek, eğitimde güvenilirlik devrimi yaratacaktır. Web3 ekosistemi ise, metaverse tabanlı sanal sınıflar ve dağıtık öğrenme ağlarıyla, coğrafi sınırları ortadan kaldıracak; ömür boyu öğrenme paradigmasını, bireysel veri sahipliğiyle entegre edecektir.

FIRSAT EŞİTLİĞİ GELİYO:  KÖY OKULU İLE KENT OKULU AYNI KALİTEDE EĞİTİM ALACAK!

Bu teknolojiler, eğitimde fırsat eşitliğinin altın anahtarıdır: Doğuda bir köydeki çocuğumuz, İstanbul’un en elit okulundaki akranıyla aynı kalitede, aynı hızda eğitime erişecek. Günümüz Türkiye’sinde geçerli olan “Paran oku! Paran kadar kaliteli eğitim!” devri, kapitalist eşitsizliğin en acımasız yüzü, tarihin çöplüğüne atılacaktır! Bölgeler ve okullar arası eğitimde kalite uçurumu kapanacak, nitelikli eğitime ulaşım hem ulusal hem evrensel ve hem de bedelsiz olacaktır.

ÖĞRETMEN İHTİYACI YÜZDE 80 AZALACAK: 1.2 MİLYON ÖĞRETMEN FAZLA GELECEK!

Yeni dünya düzenine harıl harıl hazırlanan eğitim bakanlıklarının derin ve sessizce hazırlandıkları politikalar, yenilikler net: 10-15 yıl içinde, geleneksel öğretmen merkezli model yerini hibrit insan-makine etkileşimine bırakacak. Öğretmen rolü, bilgi aktarımından etik rehberliğe, veri yorumlamaya ve milli-manevi-moral değerleri aşılamaya evrilecek. Bu dönüşümde, Türkiye’nin mevcut 1 milyon 200 bin öğretmeninin büyük kısmı fazla gelecek – evet, fazla! Zira dünyanın bilgi toplumuna evrileceği lokasyona dair projeksiyonlar, gelişmiş ekonomilerde öğretmen ihtiyacının yüzde 80 oranında azalacağını hesaplamaktadır. Türkiye’ye 100- 150 bin nitelikli, dijital dönüşüm uzmanı genç öğretmen yeter de artar bile!

SKANDAL: KONTENJANLAR ARTIRILIYOR, MEZUN ENFLASYONU KÖRÜKLENİYOR!

Ama YÖK ve Millî Eğitim Bakanlığı ne yapmaktadır? Üniversitelerdeki öğretmenlik programlarını azaltmak bir yana, kontenjanları artırmakta, dağa taşa üniversite ve fakülte açmakta, mezun enflasyonunu körüklemektedir! Bu, akademik bir skandal değil midir? Türkiye’nin eğitim stratejisi anaokulundan liseye kadar, oradan üniversite sisteminin kökten dönüşmesi gerekir ki biz DESAM olarak tamda bunu savunan bir eylem çağrısında bulunuyoruz. Türkiye’nin ezberci eğitim sistemini, standart testleri, eski usul öğretmen fabrikalarını yani eğitim fakültelerini bırakıp AI, blockchain, web3 entegrasyonlu bir kökten dönüşüm gerçekleştirmesi gerekiyor.

ESKİ USUL PEDAGOJİ BİTİYOR: AI, BLOCKCHAIN, WEB3 ENTEGRE YENİ SİSTEM ŞART!

Yeni dünya Türkiye için tam bir paradigma kaymasını zorunlu kılarken; yüksek öğretimde “iklim ve teknoloji” metaforuyla dönüşüm aciliyeti vurgulanırken; inovasyon, girişimcilik ve dijital okuryazarlık ön plana çıkarken – biz hâlâ eski usul pedagoji mi uygulayacağız!

MEVCUT ÖĞRETMENLER REHBERLİĞE, ATANAMAYANLAR ÖNCÜLÜĞE YÖNLENDİRİLMELİ!

Önerimiz: Mevcut 1 milyon 200 bin öğretmenimiz, geleceğin eğitim vizyonuna yani rol değişimine hazırlıksızdır çünkü MEB’in hiçbir proje, hazırlık ve planlaması yoktur. Bu nedenle mevcut öğretmenlerimiz rehber olmalı, yapay zekâ araçlarını etik kullanacak, blockchain tabanlı değerlendirme sistemlerini yönetecek rehberler olarak yetiştirilmelidir. Atanamayan öğretmenlerimiz ise mağdur değil, potansiyel öncüler olarak hazırlanabilir: Onları bu yeni branşlara – yapay zekâ pedagojisi, blockchain eğitim güvenliği, web3 öğrenme tasarımı – yönlendirmeliyiz. Sokaklara terk etmemeliyiz!

İHMALİN FATURASI SANDIKTA KESİLECEK! DERHAL DÖNÜŞÜN!

Ey YÖK ve Millî Eğitim Bakanlığı yetkilileri, ey politikacılar! Türk eğitim sisteminin vahametine dönük gösterdiğiniz alakasızlık, samimiyetsizlik ve ihmal, Türk milletinin geleceğini ipotek altına almaktadır. Yoksa, bu ihmalin faturasını Türk milleti ödeyecek – ve o fatura, sandıkta sizlere kesilecektir! Derhal durun ve eğitime en önemli meselemiz idrakiyle bakın ve ona göre politika yapın: Eğitim fakültelerini ve öğretmenlik programlarını derhal dönüştürün veya kapatın; müfredatı yapay zekâ entegrasyonlu, blockchain destekli, web3 tabanlı hale getirin! Milli Eğitim Akademisi’ni ideolojik bir talimhane değil bir dijital devrim merkezi yapın – atanamayanları burada yeniden eğitin, sertifikalandırın!

DİJİTAL DEVRİM ÖNERİLERİ: HER OKULA AI, BLOCKCHAIN VERİ TABANI, WEB3 KÖPRÜLER!

Her okula bedava yapay zekâ araçları dağıtın, blockchain ile ulusal diploma veri tabanı kurun, web3 platformlarıyla bölgeleri sanal köprülerle birleştirin! Ücretli öğretmenlik güvencesizliğini bitirin, kadrolu atamaları doğru branşlara yönlendirin: Dijital etik uzmanları, veri analitiği eğitmenleri, sanal gerçeklik tasarımcıları! Fırsat eşitliği için yatırım yapın – yoksa küresel rüzgârlar, travmalar Türkiye’yi daha tehlikeli sulara sürükleyecektir, yarın bunları yapmak daha zor olacaktır.

MİLLİ DAVA ÇAĞRISI: EĞİTİMDE DEVRİM, TÜRKİYE’NİN GERÇEK ZAFERİ!

Biz DESAM olarak, bu mücadeleyi milli bir dava biliyoruz. Türk milleti uyansın, yetkililer titresin, politikacılar ders alsın! Çünkü eğitimde devrim, Türkiye’nin en gerçek zaferidir. Gelecek bizim, gelecek Türk gençliğinin – ve onları kimseye kaptırmayacağız!

Yaşam Alanlarına 15 Yıl Garantiyle Sıcaklık Sunan ‘Silüet Serisi’

Kışın evlerde sıcak yaşam alanları oluşturmak her anı konforlu ve keyifli hâle getiriyor. Termo Teknik, Silüet serisi panel radyatörleri ile konforu, 15 yıl garantili olarak evlere taşıyor. Silüet’in modern tasarımı ise yaşam alanlarına zarif bir dokunuş katıyor.

Isıtma sistemlerinde kalite, dayanıklılık ve estetiği ön planda tutan Termo Teknik, bu vizyonunu Silüet serisi panel radyatörlerle de ortaya koyuyor. Şirketin, Çorlu’daki modern tesislerinde robot teknolojisiyle üretilen Silüet serisi radyatörler, yalnızca bir ısıtma çözümü değil; uzun ömürlü konfor, güven ve tasarımın birleşimi olarak dikkat çekiyor. 15 yıllık garanti desteğiyle satışa sunulan seri, Termo Teknik’in mühendislik gücünü ve kaliteye verdiği önemi yansıtıyor.

Fonksiyonellik ve estetik bir arada

Yüksek ısıl verimlilik ve dayanıklılıkla öne çıkan Silüet serisi radyatörlerin üstün dayanım özelliği, 13 bar basınç testiyle de kanıtlanıyor. Avrupa’da tercih edilen özel üst ızgara tasarımı, Silüet serisinde standart olarak sunuluyor. Böylece hem estetik hem de fonksiyonellik bir arada sağlanıyor.

Termo Teknik Türkiye Satış Müdürü Cem Bayramoğlu, Silüet serisi hakkında şunları söyledi:

“Silüet Serisi, Termo Teknik’in üretim kalitesini ve müşteri memnuniyetine verdiği önemi simgeliyor. 15 yıl garanti süresi ise markamıza ve ürünlerimize duyduğumuz güvenin bir göstergesi. Estetik, performans ve dayanıklılığı bir arada sunan bu seri, hem bireysel kullanıcıların hem de prestijli projelerin ilk tercihi olmaya devam ediyor.”

İhtiyaca uygun renk ve model seçenekleri

Beyaz ve antrasit renk seçenekleri bulunan Silüet serisi, dört farklı model seçeneğiyle satışa sunuluyor. Minima modeli, çizgisiz ve sade yüzeyiyle minimal tasarımı sevenler için ideal bir tercih olurken; Style ve Latida, yatay çizgileri ve pürüzsüz yüzeyleriyle iç mekânlara zarif bir görünüm katıyor. Vertica modeli ise dikey formu ve dinamik çizgileriyle dar veya yüksek tavanlı alanlarda estetik bir çözüm sunuyor.

Silüet serisi, tesisata kolay bağlanan yapısı, farklı boyut seçenekleri ve zamana meydan okuyan tasarımıyla ısıtma çözümlerinde kalite, estetik ve güveni tek bir üründe buluşturuyor.

Grand Pasha Lefkoşa Otel’den Sanata Destek

Lefkoşa’nın kültürel kimliğini vurgulayan Bienal Lefkoşa 2025, 7 Kasım – 6 Aralık tarihleri arasında sanatseverlerle buluşuyor. Grand Pasha Lefkoşa Otel’in destekleri ile gerçekleşen Bienal Lefkoşa, yerel ve uluslararası sanatçıları bir araya getirerek Lefkoşa’nın sanatsal üretimini uluslararası platformlara taşımayı hedefliyor.

Etkinliğin bu yılki teması “Merhamet” olarak belirlendi. Bienal, merhamet kavramını günümüzün sosyal, çevresel ve kültürel dinamikleri ışığında yeniden yorumlamayı amaçlıyor.

Marmara Park AVM’de Çocuklar Organ Bağışı İçin Ritim Tutacak

Her yıl 3–9 Kasım tarihleri arasında kutlanan Organ Bağışı Haftası kapsamında Marmara Park AVM, farkındalık oluşturmak amacıyla anlamlı bir etkinliğe ev sahipliği yapıyor. Toplumda organ bağışı bilincini artırmak ve organ nakli bekleyen ailelere moral desteği sağlamak amacıyla, 11 Kasım Salı günü saat 14.30’da Canıma Can Kat Derneği öncülüğünde çocuklara yönelik ücretsiz bir “Ritim Atölyesi” düzenlenecek.

Etkinlik, sosyal medyada Müzisyenanne olarak tanınan, aynı zamanda Etiler Müzik Okulu Kurucusu Ahu Kahraman Yıldırım liderliğinde müzik temelli, interaktif bir deneyim sunacak. 11 Kasım Salı günü saat 14.30’da Marmara Park AVM’nin zemin katında yapılacak atölyede çocuklar ritim duygularını keşfederken, aileler de organ bağışının yaşama kattığı degere dair farkındalık kazanacak.

Hatay Sörf Merkezi’nden Yeni Adım: Spor Kulübü Kuruldu  İlk Sporcu Kampı Kocaeli’nde Gerçekleşecek
Depremin ardından dalgalarla buluşan Hataylı çocuklar, şimdi profesyonel bir yolculuğa çıkıyor. Hatay Sörf Merkezi, sörfü deneyimlemek isteyenler için eğitimlerine devam ederken, bu alanda ilerlemek ve sporcu olmak isteyen gençler için Hatay Sörf Merkezi Spor Kulübünü hayata geçirdi. Kulüp, ilk sporcu kafilesini Kasım ayında Kocaeli’ndeki gelişim kampına gönderiyor.
Deprem sonrasında çocuklar ve gençler için psikososyal destek sağlamayı ve iyilik halini güçlendirmeyi amaçlayarak kurulan Hatay Sörf Merkezi, faaliyetlerini büyütüyor. Merkez, bireysel sörf dersleri ve sosyal etki odaklı çalışmalarına devam ederken, sörf alanında profesyonelleşmek isteyen çocuk ve gençler için yeni bir yapılanmaya gitti.
12 Eylül 2024 tarihinde kurulan Hatay Sörf Merkezi Spor Kulübü, 25 Ağustos 2025 itibarıyla sörf branş tescilini alarak resmen faaliyetlerine başladı. Kulüp, Hatay Sörf Merkezi’nin deneyimi ve altyapısı üzerine inşa edilerek, düzenli antrenman ortamı ve sürdürülebilir sporcu gelişimi sunmayı hedefliyor.

vivo’nun fotoğraf makinesi kalitesinde çekim yapan yeni amiral gemisi X300 Serisi’nin Türkiye’de ön satışları başladı
200 MP ZEISS kamera sistemi, Dimensity 9500 çift çip mimarisi ve 4500 nit parlaklığa ulaşabilen gelişmiş ekranı ile dikkatleri üzerine çeken vivo X300 Serisi, vivo’nun resmi online websitesi myvivoshop.com’dan elde edeceğiniz fırsatlarla birlikte Türkiye’de ön satışa sunuldu. Üstelik telefon, kullanıcıları profesyonel fotoğraf ve video deneyimiyle buluşturan Telefoto Extender Kit ile birlikte geliyor.
30. yılını kutlayan vivo, kullanıcı odaklı inovasyon ve teknik mükemmeliyet konusundaki kararlılığını ortaya koyan yeni amiral gemisi serisi X300 Pro ve X300 (Pro Mini) modellerini 10 Kasım – 20 Kasım tarihleri arasında Türkiye’de ön satışa sunuyor. Bu dönemde vivo’nun resmi online mağazasından cihaz satın alan kullanıcılar, erken kayıt fırsatlarından yararlanabilecek; ayrıca vivo Watch GT ve TWS 3e kablosuz kulaklık hediyesi kazanacak. Bununla birlikte, şanslı kullanıcılar Telefoto Genişletici Kitini 16.999 TL indirimle satın alma fırsatına sahip olacak.

E-Ticarette Başarının Formülü: Hız ve Kişiselleştirilmiş Deneyim

Yazan: Başak Zerman, Adjust Orta Doğu, Türkiye ve Afrika (META) Satış Direktörü

Küresel e-ticaret pazarı hızla büyüyor ve 2025’in son çeyreğinde alışveriş deneyimi markalar için her zamankinden daha kritik bir faktör hâline geliyor. Artık kullanıcılar sadece ürünleri satın almakla yetinmiyor, hızlı teslimat, sesli alışveriş ve kişiselleştirilmiş deneyimler bekliyor.

Bu beklentileri yakalayabilen markalar, 2025 yılının son çeyreğinde satış performanslarını arttıracak ve kullanıcı bağlılığını güçlendirecek.

E-Ticaretin Genel Tablosu

Bu yıl global perakende e-ticaret satışlarının 6,42 trilyon dolara, mobil ticaretin ise 2,5 trilyon dolar gelir yaratması bekleniyor. Kullanıcılar her temas noktasında sorunsuz, ilgili ve kişiselleştirilmiş deneyimler talep ediyor. Bu da markaların stratejilerini daha dikkatli planlamasını ve yenilikçi çözümler geliştirmesini zorunlu kılıyor.

FinFest 2025 Tamamlandı: Türkiye ve Finlandiya Eğitimde Güçlerini Birleştirdi

Finlandiya’nın Türkiye’deki tek eğitim zirvesi FinFest 2025, Finlandiya’nın Ankara Büyükelçiliği ve T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın destekleriyle, N.E.T. Akademi yürütücülüğünde Ankara ve İstanbul’da tamamlandı.
Zirve, iki ülke arasında eğitim, teknoloji, bilim ve kültür alanlarında çok boyutlu bir iş birliği platformu oluşturdu.

İki Ülkeden Yüzlerce Katılımcı Bir Araya Geldi

FinFest 2025 buluşmaları, 2–3 Kasım’da Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi, 7–8 Kasım’da ise Bahçeşehir Üniversitesi ev sahipliğinde gerçekleştirildi.
Etkinliğe Finlandiya’dan 14 kurum ve 20’yi aşkın temsilcinin katıldığı zirve boyunca eğitimciler, öğrenciler, yöneticiler ve girişimciler aynı çatı altında bir araya gelerek bilgi ve deneyim paylaşımında bulundu.

Fin–Türk Eğitim İş Birliği Güçlendi

Etkinliğin öne çıkan oturumlarından biri olan “Karşılaştırmalı Fin–Türk Eğitim Paneli”, iki ülkenin eğitim sistemlerini karşılaştırarak öğretmen yetiştirme politikaları ve öğrenci başarısına etki eden faktörleri ele aldı.

Amazon.com.tr’nin Gülümseten Kasım kampanyası, 11.11 sürprizleriyle hız kesmeden devam ediyor!

Bu yılki Gülümseten Kasım kampanyasında “Balon İndirimlere İnat Amazon’la Kafan Rahat” sloganıyla gerçek indirimleri müşterileriyle buluşturan Amazon.com.tr, yılın en çok beklenen indirim günlerinden olan 11 Kasım’da 3.000 TL ve üzeri harcama yapanlara, 1.000 TL değerinde hediye çeki kazanma fırsatı sunuyor.

Amazon Türkiye’nin, yüz binlerce üründe kaçırılmayacak fırsatlar, avantajlı ödeme koşulları ve her güne özel flaş indirimler sunan “Gülümseten Kasım” kampanyası kapsamında yeni bir sürpriz geliyor.  Bu yıl “Balon İndirimlere İnat Amazon’la Kafan Rahat” sloganıyla Gülümseten Kasım fırsatlarını sunan Amazon.com.tr, 11 Kasım’da yapılacak alışverişlerde geçerli olmak üzere, 3.000 TL ve üzeri harcamalarda 1.000 TL değerinde hediye çeki verecek. Sınırlı sayıdaki hediye çekleri gün içinde üç kez yayınlanacak ve 3.000 TL ve üzeri alışveriş yapan müşteriler ödeme adımında SUPER1000 hediye çeklerini alabilecek.

Çocukların ekranda geçirdiği süre artarken, ebeveynler kendilerine kontrol imkânı veren teknolojilere yöneliyor
Çocukların internet kullanımının hızla artması, ebeveynlerde güvenlik, dikkat dağınıklığı ve zihinsel sağlık gibi konularda endişelere yol açıyor. Bu nedenle çocuklara özel geliştirilen teknolojiler önem kazanıyor. Bu konuda TCL MOVETIME MT42 ve MT46X gibi giyilebilir cihazlar her geçen gün daha fazla ilgi görüyor.
Avrupa’da çocuklar internette artık her zamankinden daha fazla zaman geçiriyor. Son raporlara göre[1], çocuklar ergenliğe yaklaştıkça günlük internet kullanımları da hızla artıyor ve gençlerin büyük çoğunluğu her gün internete giriyor. Bu durum, ebeveynler açısından üç temel endişeyi beraberinde getiriyor: güvenlik, dikkat dağınıklığı ve fiziksel sağlık.
Ebeveynlerin ilk endişesi genellikle güvenlik. Çok erken yaşta sınırsız internet erişimi ya da sosyal medya ile tanıştırmadan çocukları ile iletişimde nasıl kalacaklarını düşünüyorlar. Bu endişenin ardından odaklanma geliyor. Pek çok aile, eğitimlerinin cihazlardan gelen sürekli bildirimler ve dikkat dağıtıcı uyarılar yüzünden ne kadar kolay kesintiye uğrayabildiğini gözlemliyor. Son olarak ise zihinsel sağlık konusu geliyor. Uzun süre internette kalmak; göz yorgunluğu, huzursuzluk ve “her an çevrimiçi olma zorunluluğu” hissini beraberinde getirebiliyor.

İnşaat Üretim Endeksi, Eylül 2025  İnşaat üretimi yıllık %29,9 arttı
İnşaatın alt sektörleri (2021=100 referans yıllı) incelendiğinde, 2025 yılı Eylül ayında bina inşaatı sektörü endeksi bir önceki yılın aynı ayına göre %31,2 arttı, bina dışı yapıların inşaatı sektörü endeksi %23,3 arttı ve özel inşaat faaliyetleri sektörü endeksi %30,1 arttı.
İnşaat üretim endeksi yıllık değişimleri(%), Eylül 2025

İnşaatın alt sektörleri incelendiğinde, 2025 yılı Eylül ayında bina inşaatı sektörü endeksi bir önceki aya göre %4,5 arttı, bina dışı yapıların inşaatı sektörü endeksi %3,2 arttı ve özel inşaat faaliyetleri sektörü endeksi %4,1 arttı.

Baristalar kahve sanatını konuşturmak için yeniden sahnede!

Kahve kültürünü ve deneyimini zenginleştiren DaVinci Gourmet, bu yıl da baristaların yaratıcılığını ve kahve tutkusunu sunabilmeleri için uluslararası barista topluluğunu bir araya getiriyor. “Espresso Your Flavour” temasıyla düzenlenen DaVinci Gourmet Barista Craft Şampiyonası 2026’da, dünya genelindeki baristaları yaratıcılık, teknik mükemmellik ve özgünlükleriyle öne çıkmaya davet ediyor.

Dünya genelinde kahve kültürünü muhteşem lezzetlerle birleştiren ve bir Kerry Group markası olan DaVinci Gourmet, “Kahvenin birleştirici gücü” mottosuyla 20’den fazla ülkede düzenlenen DaVinci Gourmet Barista Craft Şampiyonası’nın Türkiye ayağını bu yıl bir kez daha İstanbul’da düzenlemeye hazırlanıyor.

Katılım Başvuruları Başladı!

Bu yılki yarışma başvuru süreci, katılımı kolaylaştıran ve yaratıcılığı teşvik eden yeni bir sistemle gerçekleştiriliyor. Baristalar, en az bir shot espresso ve 10 ml DaVinci Gourmet ürünü içeren özgün kahve bazlı içecek tariflerini yarışmaya ait web sitesi üzerinden gönderebiliyor. Bu yılki kurallar ve başvuru gereklilikleri daha sade ve baristaların teknik becerilerini ve sanatsal vizyonlarını ön plana çıkaran bir formatta.

Hizmet Üretim Endeksi, Eylül 2025  Hizmet üretim endeksi yıllık %3,1 arttı
Hizmet üretim endeksi (2021=100) 2025 yılı Eylül ayında bir önceki yılın aynı ayına göre %3,1 arttı. Aynı ayda ulaştırma ve depolama hizmetleri %1,8 azaldı, konaklama ve yiyecek hizmetleri %4,9 arttı, bilgi ve iletişim hizmetleri %17,1 arttı, gayrimenkul hizmetleri %6,2 arttı, mesleki, bilimsel ve teknik hizmetler %1,5 arttı, idari ve destek hizmetleri ise %2,5 arttı.
Hizmet üretim endeksi aylık %0,1 azaldı
Hizmet üretim endeksi (2021=100) 2025 yılı Eylül ayında bir önceki aya göre %0,1 azaldı. Aynı ayda ulaştırma ve depolama hizmetleri %1,2 azaldı, konaklama ve yiyecek hizmetleri aynı kaldı, bilgi ve iletişim hizmetleri %6,3 arttı, gayrimenkul hizmetleri %2,2 azaldı, mesleki, bilimsel ve teknik hizmetler %3,5 azaldı, idari ve destek hizmetleri ise %0,1 azaldı.

Kayseri OSB’de Daha Temiz Caddeler İçin Yatırım Hız Kesmedi

Kayseri Organize Sanayi Bölge Müdürlüğü, yapılan yeni yatırımlar sayesinde, cadde ve sokakların temizlenmesinde hız ve verimliliği hem de tasarrufu önde tuttu. Bu amaçla son 3 yılda 6 yeni hizmet aracı ve ekipman sanayicinin hizmetine kazandırıldı.

Konuya ilişkin açıklamada bulunan Kayseri OSB Başkanı Mehmet Yalçın, artan kapasite nedeniyle oluşan iş yükünün dengelenmesi bakımından yeni araç-gereç ve ekipman alımı noktasında çalışmalar yaptıklarını ifade etti. Yalçın,  “Kayseri OSB Çevre Yönetim Müdürlüğü tarafından yürütülen çevre temizlik faaliyetleri kapsamında günlük çöp toplama miktarımız 60 tona ulaşmıştır. Artan iş yükünün karşılanabilmesi ve yıpranan araçların yenilenmesi maksadıyla yeni araç alımları yapılmıştır.” dedi.

Başkan Yalçın, araç ve ekipman yenilemesi ile önemli ölçüde tasarruf yaptıklarını vurgulayarak, “Eskimiş ve görev yapamaz hale gelen araçlarımızı yenileyerek, hem yakıttan hem de zamandan tasarruf sağladık. Yeni ekipman alımları yaparak personelimizin iş yapma kapasitesini artırdık. Aldığımız tüm araçlar ve ekipmanlar sanayicilerimize en iyi hizmeti sunmak içindir” şeklinde konuştu.

Başkan Yalçın, “Bu kapsamda 2023 yılında yıpranan çöp araçlarımızın yerine 2 adet yeni sıkıştırmalı çöp kamyonu aldık. Bölgemizde yaptığımız saha denetimleri ve sanayici taleplerinin değerlendirilmesi maksadıyla kullandığımız 2 adet hizmet aracımızı da 2024 yılında yeniledik. Sanayici parsellerinden ve cadde sokaklardan atıkların toplama işleminde kullanılmak üzere 1 adet açık kasa kamyon aldık.” ifadelerini kullandı.

2025 yılı içerisinde yeni vakumlu yol süpürge kamyonunu araç filosuna kazandırdıklarını kaydeden Başkan Yalçın, “Cadde ve kaldırımların temizliğini daha hızlı yapabilmek ve gazel toplama işlemini hızlandırmak adına 2 adet sırt tipi üfleyici ve park bahçede budama işlemlerinde kullanılmak üzere 2 adet motorlu testere alımını gerçekleştirdik.” diye konuştu.

Başkan Yalçın açıklamasını, Kayseri OSB Çevre Yönetim Müdürlüğü personeline öz verili çalışmalarından dolayı teşekkür ederek noktaladı.

Anadolu Sigorta Marmaris Ultra Trail sona erdi Dereceye girenler ödüllendirildi

Anadolu Sigorta Marmaris Ultra Trail, 15 ülkeden 1226 sporcunun katılımı ile koşuldu. Kıyasıya mücadelenin ardından dereceye giren sporculara ödülleri, düzenlenen törenle takdim edildi.
Anadolu Sigorta Marmaris Ultra Trail, ikinci yılında yeniden koşucularla buluştu. Mint Organizasyon tarafından düzenlenen ve “Maviden Yeşile Bir Yolculuk” temasıyla koşulan Anadolu Sigorta Marmaris Ultra Trail’de 100K, 70K, 48K, 30K, 16K ve 5K’lık etaplarda koşuldu. 15 ülkeden 1226 sporcu, Gökova Körfezi’nden Datça Yarımadası’na, Akdeniz’in büyüleyici manzaraları eşliğinde uzanan rotalarda koşu deneyimi yaşadı. Anadolu Sigorta’nın 100. yılına özel hazırlanan 100K parkuru katılımcıların beğenisini topladı. 100K erkeklerde Mehmet Soytürk 11:18:22.34’lük derecesiyle, kadınlarda Doğa Canik 17:43:13.00’lık derecesiyle birincili elde etti.
Anadolu Sigorta Marmaris Ultra Trail; Gençlik ve Spor Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Muğla Valiliği, Marmaris Kaymakamlığı, Muğla Büyükşehir Belediyesi, Marmaris Ticaret Odası ve Türkiye Atletizm Federasyonu iş birliğiyle gerçekleştirildi.

Rotawatt ile Elektrikli Araç Şarjında Yeni Bir Dönem Başlıyor

Arvento Mobil Sistemler’in sürdürülebilir teknoloji vizyonuyla geliştirdiği Rotawatt, elektrikli araç şarjında yeni bir dönemin kapılarını aralıyor. 12 Kasım’da İstanbul Fuar Merkezi’nde gerçekleşen lansmanda tanıtılan Rotawatt, elektrikli araç şarj istasyonlarını tek bir platformda buluşturarak kullanıcıların istasyon bulma, şarj başlatma ve ödeme işlemlerini tek bir uygulama üzerinden zahmetsizce gerçekleştirmesine olanak tanıyor. Lansmana sektör profesyonelleri, teknoloji liderleri, elektrikli mobiliteye yön veren kurum temsilcileri ve basın mensupları yoğun ilgi gösterdi.

LS Traktörler, 9 şehirde çiftçilerle buluştu

Yanmar Turkey, LS Traktör markası için 9 şehirde büyük bir roadshow etkinliği düzenledi. 13-25 Ekim arasında ‘LS Traktör Şehrine Geliyor!’ mottosuyla gerçekleştirilen etkinlikte, 35 HP’den 101 HP’ye kadar
geniş güç aralığında yer alan 7 farklı LS Traktör modeli,
çiftçiler tarafından sahada test edildi.

Japon devi Yanmar’ın Türkiye’deki iştiraki Yanmar Turkey, LS Traktör markası için düzenlediği roadshow etkinliğini 13–25 Ekim tarihleri arasında gerçekleştirdi. Sakarya, Düzce, Çankırı, Yozgat, Adana, Kayseri, Konya, Antalya ve Denizli’yi kapsayan Anadolu turu kapsamında yaklaşık 1.000 çiftçi ve sektör paydaşıyla bir araya gelindi.

‘LS Traktör Şehrine Geliyor!’ mottosuyla gerçekleştirilen etkinlikte, 35 HP’den 101 HP’ye kadar geniş güç aralığında yer alan 7 farklı LS Traktör modeli, çiftçiler tarafından sahada test edildi. LS Traktör’ün hem bahçe hem de tarla serisini içeren MT7.101, MT5.73, XU6158, XU6168, MT3.40, MT3.60 ve XJ25 modelleri; çeşitli ekipmanlarla birlikte demo alanlarında deneyimlendi.

Roadshow boyunca çiftçiler, güçlü Kore teknolojisi ile üretilen LS Traktör’ün modern ve inovatif tasarımı, konfor odaklı ergonomik yapısı, güçlü motor performansı, düşük yakıt tüketimi, çevreci Faz 5 teknolojisi ve yüksek manevra kabiliyetini bizzat test etme fırsatı buldu. Etkinliklere, daha önce LS Traktör deneyimi yaşayan kullanıcılar da katılarak geniş ürün portföyünü incelediler, markaya duydukları güveni ve memnuniyetlerini paylaştılar.

AHBİB BAŞKANI VEYSEL MEMİŞ: EKİMDE 176,6 MİLYON DOLARLIK İHRACATLA KÜRESEL DARALMAYA RAĞMEN GÜÇLÜ DURUŞUMUZU KORUDUK

Akdeniz Hububat, Bakliyat, Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (AHBİB) Yönetim Kurulu Başkanı Veysel Memiş, Ekim 2025 döneminde bölgeden yapılan ihracatın 176,6 milyon dolar seviyesinde gerçekleştiğini belirterek, küresel piyasalardaki daralmaya rağmen sektörün dirençli bir performans ortaya koyduğunu söyledi. Başkan Veysel Memiş, “Ekim ayında ihracatımız geçen yılın aynı dönemine göre gerilese de; ürün çeşitliliğimiz, müşteri memnuniyetimiz ve katma değeri yüksek mamul ihracatımız güçlü duruşumuzu korudu.” dedi.

“Ekim ayında en çok bakliyat, pastacılık ürünleri ve değirmencilik ürünleri ihraç ettik”
AHBİB’in ekim ayı ihracat performansını ürün gruplarına göre değerlendiren Başkan Veysel Memiş, şunları söyledi: “Yılın 10’uncu ayında 220 bin 769 ton ürünü uluslararası pazarlarda değerlendirdik. Ekim ayında en çok ihracat yaptığımız ürün grupları listesinde bakliyat, pastacılık ürünleri ve değirmencilik ürünleri ilk üç sırada yer aldı. Bakliyat çeşitlerinde 38,5 milyon dolar, pastacılık ürünlerinde 37,6 milyon dolar ve değirmencilik ürünlerinde 24,3 milyon dolar ihracat gerçekleştirdik. Söz konusu dönemde bölge ihracatımızda en önemli ürün kırmızı mercimek oldu. 28,5 milyon dolar değere ulaştığımız kırmızı mercimek, bölge sektör ihracatımızın yüzde 17’sini oluşturdu. Yıllık bazda küresel rekabetin arttığı, girdi maliyetlerinin yükseldiği bir dönemde bu performans son derece kıymetli. Üyelerimizin üretim gücü, AR-GE yatırımları ve pazarlama kabiliyetleri sayesinde yılı hedeflerimize yakın kapatacağız.”

Ağız ve Diş Sağlığı Anne Karnında Başlıyor

İstanbul Rumeli Üniversitesi Ağız ve Diş Sağlığı Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Melike Özlem Eken, ağız ve diş sağlığının temellerinin anne karnında atıldığını belirterek, beslenme alışkanlıklarının ve ağız bakımının yalnızca dişlerin değil, genel sağlığın da anahtarı olduğunu söyledi.

İstanbul Rumeli Üniversitesi Ağız ve Diş Sağlığı Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Melike Özlem Eken, diş gelişiminin anne karnında başladığını ve bu nedenle annenin beslenme alışkanlıklarının bebeğin diş sağlığını doğrudan etkilediğini vurguladı. Gebelik döneminde toplumda yaygın olarak bilinen “her bebeğin anneye bir diş kaybettireceği” inancının doğru olmadığını belirten Eken, doğru beslenme ve düzenli ağız bakımının hem anne hem bebek sağlığı açısından büyük önem taşıdığını söyledi.

Diş Sağlığının Temeli Anne Karnında Atılır

Hormonal değişimlerin diş çürüklerine zemin hazırladığını ifade eden Eken, “Bu dönemde ağız hijyeninin korunması için dengeli bir beslenme alışkanlığı geliştirilmelidir. Protein, A, C ve D vitaminleri ile kalsiyumdan zengin gıdalar yeterli miktarda alınmalı, gerekirse vitamin takviyesi yapılmalı ve diş hekimi kontrolleri ihmal edilmemelidir.” dedi.

Gebelikte diş eti hastalıklarının erken doğum ve düşük doğum ağırlığı riskini artırabileceğini hatırlatan Eken, anne adaylarının bu dönemde ağız bakımına özel önem vermesi gerektiğini vurguladı. Ayrıca ebeveynlerin ağız ve diş sağlığı konusundaki bilgi düzeyinin, çocuklarının diş sağlığını doğrudan etkilediğini de belirtti.

Ne Yiyorsak, Dişlerimiz de Onu Yansıtır

Ağız ve diş sağlığı ile beslenme arasında güçlü bir ilişki bulunduğunu vurgulayan Eken, “Şekerli ve asitli gıdalar diş yüzeyine yapışarak çürük riskini artırır. Bu tür gıdalar mümkünse ana öğünlerde tüketilmeli, ara öğünlerde ise elma ve havuç gibi dişleri doğal biçimde temizleyen besinler tercih edilmelidir.” dedi.

Eken, “Şekerli gıdalar tüketildikten sonra dişler hemen fırçalanamıyorsa ağız suyla çalkalanmalı veya su içilmelidir. Ayrıca peynir tüketmek, içerdiği yüksek protein sayesinde ağız içi asit dengesini düzenler. Yer fıstığı da içeriğindeki fosfat nedeniyle diş dostu bir besindir.” ifadelerini kullandı. Rafine edilmemiş hububatların ve kepekli ekmeklerin tercih edilmesinin diş sağlığı açısından daha yararlı olduğunu da ekledi.

İki Dakikalık Fırçalama, Bir Ömürlük Koruma

Ağız ve diş sağlığının korunmasının en temel ilkesinin diş yüzeyindeki plağın düzenli fırçalama ile uzaklaştırılması olduğunu belirten Eken, “Amerikan Diş Hekimliği Birliği, dişlerin günde iki kez, her yemekten sonra ve en az iki dakika süreyle fırçalanmasını önermektedir.” dedi.

Yapılan araştırmalara göre Türkiye’de günde iki kez diş fırçalayanların oranının yalnızca yüzde 36 olduğunu, ortalama fırçalama süresinin ise 30 saniyede kaldığını söyleyen Eken, “Bu oranlar, diş çürüğü riskinin neden bu kadar yaygın olduğunu gösteriyor.” dedi.

Eken, “Fırçalama sırasında en sık yapılan hata, yalnızca ön yüzeylerin temizlenip arka ve iç yüzeylerin ihmal edilmesidir. Etkin bir temizlik için dişler günde iki kez, özellikle yatmadan önce en az iki dakika fırçalanmalıdır.” diye konuştu.

Doğru Fırça, Doğru Macun, Doğru Alışkanlık

Türkiye’de diş macunu kullanım oranlarının da düşük olduğuna dikkat çeken Eken, “Sağlık Bakanlığı’nın 2022 verilerine göre Almanya’da kişi başına düşen yıllık diş macunu kullanımı 457 mililitre iken, Türkiye’de bu oran yalnızca 85 mililitredir. Ayrıca evlerin yaklaşık yüzde 25’inde diş macunu düzenli olarak kullanılmamaktadır.” dedi.

Diş fırçası seçiminde kişisel tercihten çok etkinliğin önemli olduğunu belirten Eken, “Fırça başlığı küçük, kıllar yumuşak veya orta sertlikte olmalıdır. Fırçalar her üç ayda bir, kıllar yıprandığında ya da bir enfeksiyon sonrası mutlaka değiştirilmelidir.” ifadelerini kullandı.

Arayüz fırçaları ve diş ipinin düzenli kullanımının ağız hijyenini tamamladığını, florlu diş macunlarının ise dişleri çürüğe karşı daha dirençli hale getirdiğini de vurguladı.

Kontroller Kişiye Özel Olmalı

Diş hekimi muayene periyotlarının kişiye özel planlanması gerektiğini vurgulayan Eken, “FDI (Dünya Diş Hekimleri Birliği), sabit 6 ayda bir kontrol yerine kişiselleştirilmiş muayene aralıklarını önermektedir. Çocuklar, hamileler, diyabet hastaları, sigara içenler ve diş eti problemi olan bireyler daha sık kontrol edilmelidir.” dedi.

Sağlık Bakanlığı’nın 2022 istatistiklerine göre, Avrupa’da bir kişinin yılda ortalama beş kez diş hekimine gittiğini, Türkiye’de ise bu sayının yalnızca 0,62 olduğunu belirten Eken, düzenli muayenelerin sadece çürüklerin değil, ağız kanseri ve diş eti hastalıklarının da erken teşhisi açısından büyük önem taşıdığını söyledi.

Ağız Sağlığı, Vücudun Aynasıdır

Ağız ve diş sağlığının genel sağlıkla doğrudan ilişkili olduğunu belirten Eken, “Diş eti hastalıkları, bakterilerin kana karışmasına yol açarak kalp, böbrek, akciğer gibi organlarda enfeksiyonlara neden olabilir. Bu durum kalp hastalıkları, inme ve damar tıkanıklığı riskini artırabilir.” dedi.

Diyabetin ağız sağlığını bozduğunu, diş eti enfeksiyonlarının ise kan şekeri kontrolünü zorlaştırdığını ifade eden Eken, “Ağız sağlığı ve diyabet birbirini olumsuz etkileyen iki yönlü bir ilişkidedir. Ayrıca yapılan araştırmalar, kronik diş eti iltihaplarının Alzheimer hastalığı riskini artırabileceğini göstermektedir.” şeklinde konuştu.

Eksik dişlerin ve diş eti problemlerinin çiğneme fonksiyonunu bozarak beslenme ve sindirim sorunlarına yol açabileceğini belirten Eken, kötü ağız kokusu ve estetik kaygıların da bireylerin özgüvenini düşürerek psikolojik sağlığı olumsuz etkileyebileceğini söyledi.

TCL’nin Büyük Ekran Ailesinin Yeni Üyeleri Türkiye’de

OMDIA verilerine göre 85 inç ve üzeri TV kategorisinde dünya lideri olan TCL Electronics, büyük ekran ailesinin yeni üyeleri 98 P8K ve 98 C8K modellerini Türkiye’de satışa sundu. Gelişmiş ses ve görüntü özellikleriyle gelen, TV izleme deneyimini üst seviyeye çıkaran modeller, seçili teknoloji marketlerde ve online satış kanallarında yerini aldı.

Şirketin 2025 serisinin amiral gemisi modelleri olan 98 P8K QLED ve 98 C8K QD-Mini LED, TCL’nin özel olarak geliştirdiği yeni nesil yapay zekâ destekli AiPQ işlemciden gücünü alıyor. Bu güçlü işlemci, görüntü ve sesi anlık analiz ederek içerik türüne göre renk, kontrast, parlaklık ve keskinliği optimize ediyor. Böylece film, spor karşılaşması veya oyun gibi farklı içeriklerde her sahne doğal renkler ve derinlik hissiyle ekrana yansıyor. AiPQ işlemci ayrıca Dolby Atmos ses teknolojisiyle birlikte çalışarak diyalog, efekt ve müzikleri daha dengeli ve çok boyutlu biçimde sunuyor.

Amerikan Sertağaçlarıyla Yaratılan Bir Uyum: KARANA Koleksiyonu

Amerikan Sert Ağaç İhracat Konseyi (AHEC) ve önde gelen Endonezyalı tasarımcı Hendro Hadinata, sürdürülebilir Amerikan sertağaçlarının potansiyelini gözler önüne seren KARANA Koleksiyonunu Eylül 2025’te Indonesia Design Week kapsamında tanıttı.

Bu proje, Hadinata için yalnızca yeni bir koleksiyon değil, aynı zamanda malzemenin tasarım sürecini nasıl dönüştürebileceğine dair bir keşif yolculuğu anlamına geldi. Daha önce ağırlıklı olarak yerel ağaç türleriyle çalışan tasarımcı, ilk kez Amerikan kirazı ve Amerikan kırmızı meşesi ile çalışarak hem farklılıklarla hem de yeni olanaklarla karşılaştı. Hadinata bu deneyimi şöyle yorumladı: “Amerikan  sertağaçlarıyla çalışmak bizim için öğretici bir deneyim oldu. Bu  türlerin sertlik, damar yapısı ve renk açısından kendine özgü  karakterleri bizi derinlemesine öğrenmeye yöneltti. Aynı zamanda,  gelecekte Amerikan sertağaçlarının iç ve dış mekân mobilyalarında nasıl  daha yaratıcı biçimlerde kullanılabileceğini hayal etmemize vesile oldu.

Amerikan kırmızı meşesi (Quercus rubra) —ABD sert ağaç ormanlarının en bol bulunan türü— gücü, dayanıklılığı ve sıcak pembe-kırmızı tonlara sahip cesur, açık damarlı dokusuyla  öne çıktı. Yüksek işlenebilirliği ve farklı yüzey bitirme tekniklerine  verdiği hassas tepki sayesinde, ustalık ve sanatsal ifade için adeta bir  tuval sundu. Yalnızca Kuzey Amerika’da yetişen Amerikan kirazı (Prunus serotina) ise, pürüzsüz dokusu ve zamanla derinleşen zengin kırmızımsı kahverengi rengi  nedeniyle büyük takdir topladı. Bu iki ahşap türü, Hadinata’ya heykelsi  kıvrımları hayata geçirirken malzemenin doğal bütünlüğünü koruyabilme  olanağı tanıyan, ifade gücü yüksek bir esneklik kazandırdı.

Amerikan sertağaçları, dünyanın en sürdürülebilir tasarım malzemeleri arasında yer almaktadır. Bu ağaçlar, gezegenin en geniş ve en çeşitli ılıman sert ağaç kaynaklarını oluşturan, doğal olarak yenilenen ormanlardan elde edilir. Kuşaklar boyunca seçici kesim yöntemleriyle yönetilen bu ormanların toplam hacmi, 1950’lerden bu yana iki katından fazla artmıştır.  Her yılın yeni büyüme oranı, hasat miktarını istikrarlı biçimde  aşmakta; bu da kaynağın sürekliliğini güvence altına almaktadır.

Davut Güleç

Gazeteci, televizyoncu, Uzman polis-adliye muhabiri, Spor yazarı, Kayseri ve Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ile Küresel Gazeteciler Konseyi, TSYD, TİMEF, AVKON, ADD üyesi, TEMA’cı, Kızılay’cı, Dağcı, Trekkingci, Alp disiplini kayak milli hakemi, Herkes İçin Spor Federasyonu Kayseri il temsilcisi, Erciyes Kar Kaplanları Spor Kulübü Basın sözcüsü, Kayseri Spor Adamları Derneği, Tüm Mücadele Sporları Derneği, Kayseri Spor Adamları Derneği, Kent Güvenlik konseyi üyesi, Halkla İlişkiler Tanıtım, Adalet, Kamu Yönetimi mezunu ----- Davut Güleç Kimdir ? -----

İlgili Haberler

Android Uygulama Popup
Logo

📲 Davut Güleç Haberler

Android cihazınızdan kolayca haberleri takip edin!

📥 Uygulamayı İndir
Android Uygulama Popup
Logo

📲 Davut Güleç Haberler

Android cihazınızdan kolayca haberleri takip edin!

📥 Uygulamayı İndir
Davut Güleç Panel İletişim Davut Güleç – Sağ Menü
Yukarı Çık Butonu - Siyah Halka
Modern GDPR Çerez Popup