Diyabetli Çocuklar İçin Oluşturulan Oyun ve Terapi Odası Hizmete Girdi
Erciyes Üniversitesi (ERÜ) Tıp Fakültesi Hastanelerinde, 17 Kasım Dünyaya Diyabet Günü dolayısıyla bir dizi etkinlik düzenlenerek diyabetli çocuklar için oluşturulan oyun ve terapi odası hayırsever katkısıyla hizmete girdi.
Mustafa Eraslan – Fevzi Mercan Çocuk Hastanesi Pediatri Endokrinoloji Kliniğinde diyabetli çocukları için büyük bir özveriyle hazırlanan oyun ve terapi odalarının açılışı gerçekleştirildi. Açılış törenine; ERÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Hakan Poyrazoğlu, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Musa Karakükçü, Başhekim Yardımcısı Prof. Dr. Esra Demirci, Çocuk Endokrinoloji Bilim Dalı kurucusu Emekli Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selim Kurtoğlu, öğretim üyeleri ve hekimler ile diğer sağlık çalışanları ve hayırsever katıldı.
ERÜ Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları AD. Pediatri Endokrinoloji Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Nihal Hatipoğlu, Dünya Diyabet Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, diyabet hastalığına dikkat çekmek, toplumda farkındalık oluşturmak ve diyabetle yaşayan bireylerin ihtiyaçlarını hatırlatmak açısından büyük önem taşıdığını ifade etti.
Prof. Dr. Nihal Hatipoğlu, “Bizler de bu anlamlı etkinlik ile diyabet hastalığına dikkat çekmeyi, toplumda diyabet farkındalığını artırmayı ve diyabetli çocuklarımızın ve ailelerinin her zaman yanlarında olduğumuzu hissettirmeyi amaçladık. Çocuk yaş grubunda diyabetin giderek artan bir sağlık sorunu haline geldiğini biliyoruz. Diyabetli çocukların, gerekli tıbbi destek sağlandığında, yaşıtları gibi günlük hayatlarına devam edebilmeleri ve hastalığın getirebileceği olumsuz etkilerden korunmaları mümkündür. Bu nedenle erken tanı, doğru eğitim, düzenli takip ve aile desteği, tedavinin en temel bileşenlerini oluşturmaktadır.” şeklinde konuştu.
Diyabetli Çocuklarımızın Bakım ve Tedavisini Multidisipliner Bir Ekip Anlayışıyla Yürütmekteyiz
Prof. Dr. Nihal Hatipoğlu, “Erciyes Üniversitesi, Çocuk Endokrinoloji Kliniği olarak, diyabetli çocuklarımızın bakım ve tedavisini multidisipliner bir ekip anlayışıyla yürütmekteyiz. Hekimlerimizin yanı sıra diyabet hemşiremiz, diyetisyenimiz ve psikoloğumuzdan oluşan deneyimli ekibimizle, çocuklarımızın hem fiziksel hem de psikolojik açıdan sağlıklı bir yaşam sürdürebilmeleri için kapsamlı bir destek sunmaktayız.” dedi.
Prof. Dr. Nihal Hatipoğlu, “Bu yılki etkinliğimizin en önemli bölümlerinden biri, diyabetli çocuklarımız için büyük bir özveriyle hazırlanan oyun ve terapi odlarının açılışını gerçekleştirmek oldu. Değerli hocalarımıza, destekleri ve katkıları için şükranlarımızı sunuyorum.” ifadelerini kullandı.
Prof. Dr. Nihal Hatipoğlu, Bu anlamlı mekânların çocuklarımıza kazandırılmasını sağlayan Hayırsever Selin-Furkan Akyürek ailesine içtenlikle teşekkür ediyoruz. Bu değerli katkıları, diyabetli çocuklarımızın hem oyun hem de terapi ihtiyaçlarına yanıt verecek, onların hastalıkla baş etme süreçlerine büyük destek sağlayacaktır.” dedi.
Hayırsever Selin-Furkan Akyürek ailesi adına, Hayırsever Selin Akyürek’e plaket takdimi ile program son buldu.
ERÜ Hastaneleri’nde “17 Kasım Dünya Prematüre Günü” Etkinliği Düzenlendi
Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi KANKA Çocuk Hamatoloji ve Onkoloji Hastanesi Toplantı Salonunda “17 Kasım Dünya Prematüre Günü” etkinliği düzenlendi.
Etkinliğe; ERÜ Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları AD. Başkanı Prof. Dr. Musa Karakükçü, Yenidoğan Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Mutlu, Çocuk sağlığı ve Hastalıkları AD. Öğretim Üyeleri Prof. Dr. Hüseyin Per ve Prof. Dr. Mehmet Köse, Başhemşire Fatma Yeşil, Başhemşire Yardımcısı Nazmiye Dinler, anneler ve sağlık çalışanları katıldı. Annelere yönelik “Dünya Prematüre Günü” dolayısıyla bilgilendirme yapılarak, pasta kesimi ve ikramla programa devam edildi.
ERÜ Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları AD. Yenidoğan Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Mutlu “Dünya Prematüre Günü” dolayısıyla yaptığı açıklamada, “Her yıl ‘17 Kasım Dünya Prematüre Günü’ olarak kutlanmaktadır. Bu özel gün, henüz yaşamının en kırılgan döneminde dünyaya gelen ve birçok zorlukla mücadele etmek zorunda olan prematüre bebeklere dikkat çekmek için önemli bir fırsattır.” dedi.
Prof. Dr. Mehmet Mutlu, “Dünya genelinde her yıl yaklaşık 15 milyon bebek, gebeliğin 37. haftasından önce doğmaktadır. Bu sayı, doğan her 10 bebekten birinin prematüre olduğu anlamına gelmektedir. Prematüre doğumlar, bebek ölümlerinin en önemli nedenlerinden biridir. Ancak doğru bakım sağlandığında büyük bir kısmı sağlıklı bir yaşam sürdürebilmektedir. İşte bugün, bu bebeklerin verdiği inanılmaz mücadeleyi görünür kılmak, aileleri desteklemek, prematürelerin ve yenidoğanların yaşam mücadelesine kendini adamış değerli sağlık mensuplarının vermiş olduğu mücadelenin farkına varmak ve prematüre doğumların önlenmesi için farkındalık oluşturmak için bir fırsattır.” ifadelerini kullandı.
Prof. Dr. Mutlu, Prematüre bebeklerin, sadece küçük doğdukları için değil, aynı zamanda akciğer, beyin, kalp, bağırsak ve bağışıklık sistemleri henüz tam olgunlaşmadığı için özel bakıma ihtiyaç duyduklarını belirterek, “Bu nedenle yenidoğan yoğun bakım üniteleri, onların hayata tutunmalarında kritik rol oynamaktadır. Ancak bu süreç sadece bebekler için değil, aileler için de ciddi bir dayanıklılık sınavıdır. Belirsizlik, kaygı, uzun hastane süreçleri ve evde bakım sorumlulukları aileleri psikolojik açıdan da etkilemektedir.” şeklinde konuştu.
Bugün, Aynı Zamanda Prematüre Bebeklerin Ailelerini Destekleme Günüdür
Prof. Dr. Mehmet Mutlu, “Bugün aynı zamanda prematüre bebeklerin ailelerini destekleme günüdür. Bir anne-babanın kuvöz başında geçirdiği o uzun saatleri ve günleri, her bir gram artışı heyecanla takip edişlerini, her küçük ilerlemeyi büyük bir zafer gibi kutlayışlarını hepimiz bilmekteyiz. Onlar, prematüre bebeklerin görünmeyen kahramanlarıdır.” dedi.
Prof. Dr. Mehmet Mutlu açıklamasında, “Hekimler, hemşireler ve sağlık çalışanları olarak bizler de bu yolculuğun bir parçasıyız. “Bazen bir bebeğin ilk nefesini almasına şahit oluyor, bazen de yavaş yavaş büyüdüğünü görüyoruz. Prematüre bebeklerin bakımında görev yapan doktorlar, hemşireler ve ekipteki tüm sağlık personeli, onların hayata tutunma mücadelesinin en önemli destekçileridir. Bu gün, aynı zamanda onların da emeğini anma günüdür.” ifadelerini kullandı.
Dünya Prematüre Günü’nün bir diğer amacının ise erken doğumu azaltmaya yönelik önlemleri hatırlattığına değinen Prof. Dr. Mehmet Mutlu, “Gebelik takibinin düzenli yapılması, riskli gebeliklerin erken tanınması, erken doğum riski mevcut ve uygun gebelik haftasına sahip ise anneye doğum öncesi uygun zamanda steroid yapılması, anne sağlığının güçlendirilmesi, sigara ve madde kullanımının önlenmesi, annenin özellikle üriner ve genital enfeksiyonların tedavisi ve gerekli durumlarda uygun yerde ve uygun zamanda doğumun gerçekleşmesi bu önlemler arasındadır. Toplum olarak bu konuda bilinçlenmek ve bilinçlendirmek hepimizin sorumluluğudur.” dedi.
Prof. Dr. Mutlu, “Dünya prematüre gününün simgesi mor renktir. Mor renk, prematüre farkındalığının simgesidir. Mor renk; tıpkı prematüre bebekler gibi hassasiyeti, umudu ve dayanıklılığı temsil eder. Küçücük bedenleriyle dev bir mücadele veren, ama hayata tutunduklarında herkese umut olan bu çocuklar, bize her gün yaşamın ne kadar değerli bir mucize olduğunu hatırlatmaktadır.” şeklinde konuştu.
Prof. Dr. Mehmet Mutlu, “Unutmayalım: Her prematüre bebek, ayrı birer cevherdir. Bizlerin görevi ise bu cevherin işleyerek sağlıklı şekilde anne ve basına teslim etmektir. Bir prematüre yenidoğanın sağlıklı şekilde taburculuğuna şahit olmanın mutluluğu dünyadaki hiçbir maddi şeyle ölçülemez. Tekrardan prematüre bebeklerin hayata tutunması için tüm gayretleri ile mücadele eden doktor, hemşire ve yenidoğan yoğun bakım ünitesinde görev yapan tüm sağlık personeli teşekkür ediyorum.” ifadelerini kullandı.
ERÜ Hastaneleri’nde, Sağlık Çalışanlarına İnfluenza Bilgilendirme Eğitimi Gerçekleştirildi
Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanelerinde görev yapan sorumlu hemşirelere yönelik influenza bilgilendirme eğitimi gerçekleştirildi.
Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji AD. Öğretim Üyesi ve Hastane Enfeksiyon Kontrol Kurulu Başkanı Doç. Dr. Gamze Kalın Ünüvar influenza bilgilendirmesinde yaptığı konuşmada; “İnfluenza, her yıl özellikle kış aylarında sık görülen ve influenza A ile B virüslerinin neden olduğu bir solunum yolu enfeksiyonudur. Belirti göstermeden de bulaşabildiği için toplumda ve sağlık kuruluşlarında hızla yayılabilir. Özellikle yaşlılar, gebeler, kronik hastalığı olanlar ve bağışıklık sistemi zayıf kişilerde ciddi tablolara yol açabilir. Zatürre, yoğun bakım ihtiyacı ve hatta ölümle sonuçlanabilen komplikasyonlar influenza nedeniyle ortaya çıkabilir.” dedi.
Doç. Dr. Gamze Kalın Ünüvar, sağlık çalışanlarının, hastalarla yakın temas halinde oldukları için influenza açısından en yüksek risk grubunda yer aldığını değinerek, “Enfekte hastaların öksürmesi, hapşırması veya kontamine yüzeylere temas edilmesi virüsün kolayca yayılmasına neden olur. Bu durum hem çalışanların hastalanmasına hem de farkında olmadan hastalara ve diğer ekibe bulaştırılmasına yol açabilir. Bu nedenle influenza, sağlık çalışanları için önlenebilir bir meslek hastalığı olarak kabul edilmektedir.” şeklinde konuştu.
Influenza Aşısı, Hastalığı Önlemede ve Şiddetini Azaltmada Etkili ve Güvenli Bir Yöntem
Influenza aşısı, hastalığı önlemede ve şiddetini azaltmada etkili ve güvenli bir yöntem olduğunu ifade eden Doç. Dr. Ünüvar, “Aşılanan kişilerde hastalığın daha hafif seyrettiği, hastaneye yatış ve ağır komplikasyonların azaldığı birçok çalışmada gösterilmiştir. Aynı zamanda hastane içi bulaşları azalttığı için hem çalışanların hem de hastaların korunmasına katkı sağlar. Aşılama, çalışan devamsızlıklarını azaltarak sağlık hizmetinin sürekliliğini de destekler.” dedi.
Sağlık Çalışanlarının Her Yıl İnfluenza Aşısı Olması Önerilmektedir
Doç. Dr. Gamze Kalın Ünüvar, “Günümüzde kullanılan influenza aşılarının büyük bölümü üç ve dört valanlı aşılardır. Bu aşılar influenza A ve influenza B tipi içerdikleri için daha geniş koruma sağlar. Dünya Sağlık Örgütü, CDC ve Sağlık Bakanlığı, sağlık çalışanlarının her yıl influenza aşısı olmasını güçlü şekilde önermektedir.” ifadelerini kullandı.
Aşı için en uygun dönemin Ekim-Aralık ayları arasında olduğunu söyleyen Doç. Dr. Gamze Kalın Ünüvar, “Grip mevsimi devam ettiği sürece aşılama her zaman fayda sağlar. Sağlık çalışanlarının hem kendi sağlıklarını korumaları hem de bakım verdikleri hastalara karşı sorumlulukları gereği influenza aşısını her yıl yaptırması önemlidir. Aşılanmak, kendimizi, ailemizi, hastalarımızı ve çalışma arkadaşlarımızı korumanın en etkili yollarından biridir.” diye konuştu.
ERÜ Hastaneleri’nde, ”Meme Muayenesi Nasıl Yapılır?” Konulu Stant Etkinliği Düzenlendi
Erciyes Üniversitesi (ERÜ) Tıp Fakültesi Gevher Nesibe Hastanesi Poliklinikler Girişinde Genel Cerrahi AD. Araştırma Görevlisi Dr. Cihan Biçer ve Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğrencilerinden oluşan Avrupa Tıp Öğrencileri Birliği (European Medical Students Association) Erciyes Kulübü olarak Halk Sağlığı Direktörlüğü bünyesinde meme kanseri farkındalığını artırmak amacıyla ”Meme Muayenesi Nasıl Yapılır?” konulu stant etkinliği düzenlendi.
Etkinlikte, genel cerrahi ana bilim dalı ile birlikte hasta ve hasta yakınlarına erken teşhisin önemi ve meme muayenesi anlatıldı. Etkinlikte, toplumda farkındalık oluşturarak erken tanı sayesinde yaşam kurtarmanın önemine dikkat çekildi.
ERÜ Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Öğretim Üyesi Prof. Dr. Alper Celal Akcan tarafından tıp fakültesi öğrencilerine yönelik meme muayenesi, tanı ve tedavi yöntemleri hakkında bilgi verildi.
ERÜ Hastaneleri’nde Yeni Radyolojik Cihazlar Kullanıma Hazır Hale Getirildi
Erciyes Üniversitesi (ERÜ) Tıp Fakültesi Radyoloji Anabilim Dalı bünyesinde kullanılmak üzere bir adet üst düzey ultrasonografi cihazı ile iki adet motorize mobil röntgen cihazı hizmet vermeye başladı.
ERÜ Tıp Fakültesi Radyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hakan İmamoğlu bölüme kazandırılan cihazla ilgili olarak yaptığı açıklamada, “Üst düzey ultrasonografi cihazı, son yıllarda kullanımı artan, güncel ve yeni teknolojik gelişmeleri kullanan bazı özellikleri bulunmaktadır. Özellikle hepatit gibi bazı karaciğer hastalıklarında karaciğer biyopsisi yapılmadan karaciğer hasarı, 2-D (2 boyutlu) elastografi ile değerlendirilebilmekte, böylelikle biyopsinin istenmeyen yan etkileri de azalmaktadır.” dedi
Doç. Dr. Hakan İmamoğlu, “Üst düzey ultrasonografi cihazıyla, günümüzde sıklığı artan karaciğer yağlanmasının objektif değerlendirilmesi mümkündür. Bu cihaz ile ses dalgası kullanılarak matematiksel veriler elde edilmekte, karaciğer yağlanmasının tanı ve takibi daha doğru bir şekilde yapılmaktadır. Karaciğer dışında; böbrekler, dalak, pankreas kadın ve erkek genital organları, boyunda bulunan organlar ve damarlar yüksek görüntü kalitesine sahip bu cihazla yüksek doğrulukta görüntülenebilmektedir.” ifadelerini kullandı.
Gevher Nesibe Hastanesi Ameliyathane ve Yoğun Bakım Ünitelerinde kullanılmak üzere iki adet motorize mobil röntgen cihazının da kullanıma hazır hale getirildiği, yüksek görüntü kalitesi ve güncel teknolojik özelliklere sahip olması sebebiyle tanısal katkısının yanında, cihazların hafif ve kolay taşınabilir olması sebebiyle kullanımda büyük kolaylıklar sağladığı ifade edildi.
Doç. Dr. Hakan İmamoğlu, “Bu cihazların bölüme kazandırılmasında katkısı olan tüm yöneticilerimize teşekkür ediyorum.” ifadelerini kullandı.
