Ekonomi-teknoloji, kültür-sanat, magazin-yaşam haberleri, TUİK verileri (22.06.2022)

Helikopter ebeveynler için dijital çözüm

Çocuklarını risklerden uzak tutmaya çalışan ebeveynler bazen fazla kontrolcü olabiliyor ve bu da özellikle ergenlik döneminde çocukla anne baba arasında özgürlük ve kontrol çatışmalarına yol açabiliyor. Okul servislerinde unutulan çocuklar, sokak ve parklardaki kaybolma olayları, ev içi kazalar, akran zorbalığı ve daha başka pek çok tedirgin edici olay doğal olarak anne babaları korkutuyor. Ebeveynlerin çocuklarını risklerden koruma isteği kimi zaman istenmeyen sonuçlara da neden oluyor.

Aşırı kontrolcü anne babaları ifade etmek için kullanılan ‘helikopter ebeveyn’lik, hem anne babaların hem de çocukların özgürlüğünü kısıtlayan bir kavram. İşte bu sorunun çözümüne yine teknoloji yardımcı oluyor. Anne babalar Find My Kids uygulamasıyla çocuklarının nerede olduğunu harita üzerinde ve gerçek zamanlı görebiliyor, günlerini nasıl geçirdiklerini takip ederek bu sorunun üstesinden gelebiliyor. Uygulamayı her ay dünyada 3,5 milyon, Türkiye’de ise yaklaşık 50 bin ebeveyn kullanıyor.

Dünyada çocuk takip uygulamalarının kullanımın hızla artığını ifade eden Find My Kids Ülke Müdürü Neşen Yücel “Birleşik Krallık’ta yapılan bir araştırmaya göre, ailelerin yüzde 40’ı çocuklarını lokasyon bazlı uygulamalarla takip ediyor. Find My Kids ise dünya çapında aylık olarak 3,5 milyon anne baba tarafından kullanılıyor. Bu rakam Türkiye’de 50 bine yaklaşmış durumda. Kullanıcı davranışlarına baktığımızda ise Türkiye’de anne babalar günde ortalama 6,6 kez çocuklarını kontrol etme ihtiyacı hissediyor. Sadece annelere baktığımızda bu rakam 7’ye çıkıyor. Dünya ortalaması ise 4,8. Teknoloji insanların sorunlarına çözüm üretiyor. Aile ilişkilerinde de hatırı sayılır bir iyileştirme yapıyor’’ dedi.

ULAŞTIRMA VE ALTYAPI BAKANLIĞI: KURBAN BAYRAMI’NDA TRENLERDE 51 BİN 638 KİŞİLİK KAPASİTE ARTIŞI YAPILDI BİLETLER YARINDAN İTİBAREN SATIŞTA
Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, Kurban Bayramı’nda Yüksek Hızlı Tren hatlarında 11 bin 838, ana hat ve bölgesel trenlerde 39 bin 800 olmak üzere toplam 51 bin 638 kişilik ek kapasite artışı yapıldığını duyurdu. Bakanlık, biletlerin yarından itibaren satışa çıkarılacağına dikkati çekti.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’ndan yapılan yazılı açıklamada, TCDD Taşımacılık AŞ’nin, Kurban Bayramı nedeniyle artan yolcu talebinin karşılanabilmesi için trenlere ek sefer koyarak kapasite artışına gittiği bildirildi.
6 – 15 Temmuz tarihlerini kapsayan 10 günlük sürede anahat ve bölgesel trenlere karşılıklı toplam 640 vagon ilave edildiği kaydedilen açıklamada, kapasitenin toplam 39 bin 800 koltuk artırıldığı belirtildi.
Açıklamada, “İzmir Mavi Ekspresi, 4 Eylül Mavi Ekspresi, Doğu Ekspresi, Pamukkale Ekspresi, Konya Mavi Ekspresi, Güney/Van gölü Ekspresi, Ege Ekspresi, Erciyes Ekspresi, Toros Ekspresi, Fırat Ekspresi,  Ankara Ekspresi, Ada Ekspresi kapasite artışına gidildi. Ayrıca Uzunköprü-Halkalı, Kapıkule-Halkalı Bölgesel trenlerinde de koltuk artışı sağlandı” denildi.
Yüksek Hızlı Trenlerde (YHT)  ise ek seferler düzenlenmesine gidildiğine vurgu yapılan açıklamada, “7-18 Temmuz tarihleri arasında Ankara-İstanbul-Ankara arasında sefer yapan YHT’lerde toplam 7 bin 8 yolcu kapasitesi artışı yapıldı. Aynı dönemde, Konya- İstanbul-Konya arasında sefer yapan YHT’lerde de toplam 4 bin 830 yolcu kapasitesi artışı sağlandı. Böylece, Ankara – İstanbul ve Konya–İstanbul hattında toplamda 11 bin 838 yolcu kapasitesi artışı gerçekleştirildi” ifadeleri yer aldı.
Toplam 51 bin 638 kişilik ek kapasite artışının yapıldığını duyurulan açıklamada, biletlerin yarından itibaren satışa çıkarılacağının altı çizildi.

Aşırı su tüketimine dikkat! Zehirleyebilir

İnsan organizmasının yüzde 50’den fazlasını oluşturan su hayatta kalmamızın en temel gereksinimi. Yetersiz su tüketiminin insan sağlığı için oluşturduğu riskleri neredeyse herkes biliyor. Ancak tam tersi durumdan neredeyse hiç kimse haberdar değil. Dr. Muammer Yıldız, gereğinden fazla tüketilen suyun insan vücudunda neden olacağı olumsuzluklar hakkında önemli açıklamalarda bulundu.

Yaz sıcaklarının baş göstermesi ile birlikte aşina olduğumuz “günde en az 3-5 litre su tüketin” söylemleri tekrar karşımıza çıkıyor. Vücudun gerekli suyu tüketmesinin çok çok önemli olmasının yanında aşırı su tüketimi de insan sağlığı açısından sakıncaları beraberinde getiriyor. Hekimzade Dr. Muammer Yıldız, kişiye özgü tedavi ve teşhis gibi konularda olduğu gibi su tüketiminde de hormonlar, enzimler, fizyolojik mizaç, hastalıklar gibi parametreler dikkate alınarak kişinin ne kadar su tüketmesinin belirlenebileceğini ifade etti.

“Bol su tüketin, 3-5 litre gibi ezber söylemlerin çok sakıncalı olduğunun altını çizen Dr. Muammer Yıldız, “Vücuda ihtiyaç duyduğundan çok daha fazla su girdiğinde ‘su toksikasyonu’ dediğimiz sıkıntılı bir durum ortaya çıkar. Su fazlalığı nedeniyle kanın içindeki bazı elementler ve minerallerin oranı çok azalır. Bu da önemli sağlık sorunlarına yol açabilir. O nedenle su ne az ne de çok, kararında tüketilmeli.” Şeklinde konuştu.

AŞIRI SU TÜKETİMİ ZEHİRLEMEYE YOL AÇABİLİR

Yetersiz su tüketimi vücutta bazı problemlere yol açarken, bununla birlikte gerekenden daha fazla su tüketimi ise kişinin zehirlenmesine neden olabilir ifadelerine yer veren Dr. Muammer Yıldız, “Aşırı su vücutta; kandaki sodyum miktarının düşmesine (hiponatremi), hücrelerin aşırı su alarak şişmesine, ciddi fiziksel sorunlara, beyin ödemine ve ölümüne neden olabilmektedir.” Uyarısını yaptı.

İnsan vücutlarının yapısına su tüketmesi gerektiğini vurgulayan Dr. Muammer Yıldız, “Şeker hastaları ve kalp hasarının tüketmesi gereken su oranı ile romatizma hastalarının su tüketimi kesinlikle aynı olamaz. En az 2 litre tüketimin dahi yaz kış mevsimlerine göre farklılık gösterebileceğini unutmamak gerekir. En doğru su tüketim oranı kişiye özgü olarak saptanmalı; hormonları, enzimleri, fizyolojik mizacı, karakteri, yaşam biçimi gibi unsurlar kişinin ne kadar su tüketmesi gerektiğini belirlerken göz önünde bulunduran parametrelerin başında gelmektedir. “ dedi.

Türkiye’de işverenler, 2022’nin üçüncü çeyreği için güçlü bir işe alım hızı öngörüyor ManpowerGroup İstihdama Genel Bakış Araştırması’na göre önümüzdeki çeyrekte Türkiye’de iş arayan adaylar güçlü bir işe alım ortamı bekleyebilir. Ankete katılan 1027 Türk işveren, 2022’nin üçüncü çeyreğinde yüzde 13 puanlık Net İstihdam Görünümü (NEO) ile güçlü bir işe alım hızı öngörüyor. Türkiye’deki 10 sektörden 9’unda ve 7 bölgenin 6’sında işe alım seviyelerinde artış bekleniyor. ManpowerGroup, 2022’nin üçüncü çeyreği için işverenlerin işe alım beklentilerini ölçmek için 40 ülke ve bölgede, 40.000’den fazla işverenle bir anket yaptı. ManpowerGroup İstihdama Genel Bakış Anketi’ne göre küresel işe alım iyimserliği küresel, pandeminin başlangıcından bu yana görülmeyen seviyelere geri döndü. 40 ülke içerisindeki 36 ülkede bulunan işverenler yıllık bazda daha güçlü işe alım beklentileri olduğunu aktardı. 3. çeyrek için Küresel Net İstihdam Görünümü geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 18 ve bir önceki çeyreğe göre yüzde 4 artış ile +yüzde 33’e yükseldi. Ankete katılan 1027 Türk işveren ise ülkemizde 2022’nin üçüncü çeyreğinde 13 yüzde puanlık bir Net İstihdam Görünümü (NEO) ile güçlü bir işe alım hızı öngörüyor. NEO puanının bir önceki çeyreğe göre 2 yüzde puan gerilemesi beklense de 2021 yılının 3. çeyreğine kıyasla 5 puan artması bekleniyor. Türkiye’deki işe alım iklimi, global ortalamanın -20 puan altında bir puan alarak 40 ülke içerisinde alt sıralarda yer aldı. Ankete göre Türkiye’de yerel üretim ve ihracat önemini koruduğu için imalat sektöründeki işverenlerin istihdam beklentilerinin güçlü olduğu görülüyor. Diğer yandan uçuşların yeniden başlaması nedeniyle Türkiye’nin otel ve restoran sektörü de güçleniyor, bu durum özellikle turizme dayalı küçük işletmeleri olumlu yönde etkiliyor. Yayımladıkları anketle ilgili değerlendirmede bulunan, ManpowerGroup Türkiye Genel Müdürü Feyza Narlı, “Türkiye’deki işverenlerin işe alım beklentilerinin pozitif olduğunu görmek umut verici olsa da işverenler hala ücret enflasyonu ile mücadele ediyor. İşverenlerimizin ajandalarındaki bir diğer önemli konu maddesinin ise yaşam tarzlarını iyileştirmek amacıyla iş değiştirmek isteyen çalışanları tutundurmak ve bu konuda çalışmalar yapmak olduğunu gözlemliyoruz. Sahada, Ukrayna savaşının tedarik zincirini etkilemeye başladığını ve ekonomik görünümde daha fazla belirsizlik yarattığını görmeye de devam ediyoruz. Ancak havayolu şirketlerinin uçuşlarını yeniden başlatması ile birlikte açılan turizm sezonunun ekonomiyi ve dolayısıyla istihdamı olumlu etkilemesini bekliyoruz. Nitekim araştırmamız da otel ve restoran sektöründe işverenlerin işe alım niyetlerinin oldukça olumlu olduğunu gösteriyor. Bir önceki çeyreğe göre en fazla artış gösteren sektör ise 14 yüzde puan değişimle restoran ve oteller oldu. Bu sektördeki işe alım beklentilerindeki üç aylık artış, 40 ülkenin üç aylık artış ortalamasının 11 puan üzerinde ve küresel olarak onuncu sırada yer alıyor.” dedi. En güçlü ve en zayıf sektörlerTürkiye’deki 10 sektörden 9’unda işe alım yöneticileri önümüzdeki çeyrekte çalışanların sayısını artırmayı planlarken, 1 sektörde NEO düşüş gösteriyor. Türkiye’nin en rekabetçi sektörü, istihdam görünümü 2022’nin ikinci çeyreğinden bu yana 12 yüzde puan ve 2021’in üçüncü çeyreğinden bu yana 28 yüzde puan artışla 35 puana ulaşan toptan ve perakende ticaret sektörü oldu. Bu puan, 2011 yılından bu yana ölçülmeye başlanan toptan ve perakende ticaret sektöründe, kaydedilen en yüksek NEO puanı. Tüm sektörlerin NEO puanları şu şekilde:Bankacılık, Finans, Sigorta ve Emlak (8)İnşaat (17)Eğitim, Sağlık, Sosyal Hizmet ve Kamu (13)BT, Teknoloji, Telekomünikasyon, İletişim ve Medya (-3)İmalat (23)Birincil Üretim (7)Restoran ve Oteller (9)Toptan ve Perakende Ticaret (35)Diğer Hizmetler (23)Diğer Sanayi (32)En güçlü ve en zayıf bölgelerTürkiye’deki 7 bölgenin 6’sındaki şirketler önümüzdeki çeyrekte çalışan sayısında artış beklerken 1 bölgede düşüş öngörüyor. Türkiye’nin en rekabetçi bölgesi, 2022’nin ikinci çeyreğinden bu yana 7 yüzde puan, 2021’in üçüncü çeyreğinden bu yana 26 yüzde puan yükselişle 37 NEO puana ulaşan Karadeniz bölgesi olurken, en az rekabetçi bölge şirketlerin -15 Net Görünüm öngördüğü Doğu Anadolu oldu. Bölgenin NEO puanları ise aşağıdaki gibi:Ege (3)Kara Deniz (37)Orta Anadolu (17)Marmara (20)Akdeniz (17)Doğu Anadolu (-15)Güneydoğu Anadolu (16) Organizasyon büyüklüğü Türkiye’deki 4 farklı boyuttaki organizasyonlar, önümüzdeki çeyrekte çalışan sayısında bir artış planlıyor. 250’den fazla çalışanı olan kuruluşlardaki işverenler, 2022’nin ikinci çeyreğinden bu yana 3 yüzde puan yükselen 25 NEO puanı ile en iyimser durumda olan işverenler. Şirketlerin büyüklüğüne göre NEO puanları:10’dan az (16)10 – 49 (10)50 – 249 (6)250+ (25)

‘’TÜRKİYE 21,5 MİLYAR DOLARA YAKIN İHRACAT RAKAMIYLA HER GEÇEN GÜN DAHA DA BÜYÜYOR’’

Türkiye’de gıda sektörünün uluslararası anlamda öncü fuarı olacak YES FOOD EXPO’nun tüm dünyada ses getireceğini kaydeden BİFAŞ A.Ş Yönetim kurulu Başkanı Ümit Vural, geçtiğimiz yıl 14,5 milyar dolara yaklaşan işlenmiş gıda ve tarıma dayalı ürün ihracat rakamlarının, kısa sürede 20 milyar doları aşacağını söyledi.

İstanbul, 30 Kasım-3 Aralık tarihleri arasında gıda sektörünün en önemli uluslararası organizasyonlarından olan YES FOOD EXPO & FORUM’a ev sahipliği yapacak. BİFAŞ (Birleşik Fuar Yapım A.Ş) tarafından organizasyonu gerçekleştirilecek ve İstanbul Fuar Merkezi’nde düzenlenecek etkinlikler, birbirinden önemli içeriklerle göz dolduracak.

YES FOOD EXPO&FORUM gibi uluslararası organizasyonların Türkiye’nin hemen her yıl yükselen işlenmiş gıda ve tarıma dayalı ürün ihracatına olumlu etki edeceğini kaydeden BİFAŞ A.Ş Yönetim kurulu Başkanı Ümit Vural,Türkiye’nin geçtiğimiz yıl dünyaya 14 milyar 242 milyon dolarlık işlenmiş gıda ve tarıma dayalı ürün ihracatı olduğunu kaydetti. Vural, ‘’Türkiye, Irak’a 2 milyar 332 milyon dolar, ABD’ne 1 milyar 16 milyon dolar, Almanya’ya 929 milyon dolar, Suriye’ye 716 milyon dolar ve İsrail’e de 369 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirmiştir. Bu ilk beş ülke haricinde ülkemiz, yedi kıtada onlarca ülkeye ihracat gerçekleştirmektedir’’ diye konuştu.

‘’İSTANBUL, GIDANIN MERKEZİ OLACAK’’

Türkiye’nin gıda ve ambalaj teknolojileri ile dijital gıda, inovatif ürünler, askeri gıda üretimi ve bioteknolojik gıdalar konusunda son yıllarda önemli aşamalar kaydettiğini de ifade eden Vural, ‘’YES FOOD EXPO, tüm dünyaya birçok ilk ve yeni ürün belki de ilk defa İstanbul’dan dünyaya tanıtılacak. Dünyanın 100’e yakın ülkesinden binlerce ziyaretçi ile buluşma ve firmalara erişme imkanı sağlanacak. Bu yeni fuarcılık trendimiz ve bakış açımızla Türkiye’nin ihracat rakamlarına pozitif katkı sunacağımıza inanıyoruz’’ şeklinde konuştu.‘’8,5 TRİLYON DOLARLIK SEKTÖR’’

Uluslararası anlamda sektörde dünyanın en önemli organizasyonunu hayata geçirecek YES FOOD EXPO’yla ilgili açıklama yapan BİFAŞ A.Ş Yönetim kurulu Başkanı Ümit Vural, uluslararası değere sahip olan etkinliğin,dünya için gıda vizyonunu çizecek, sektöre milyonlarca dolarlık hareket kazandıracak önemli bir organizasyon olacağını da söyledi.

Gıda endüstrisini tek çatı altında buluşturacak YES FOOD EXPO&FORUM’da, markaların en yeni uygulamalarını vitrine çıkartacağını da ifade eden Vural, firmaların en yenilikçi ürünlerini tanıtma imkanı bulacağını ve ulusal ve uluslararası pazarlarda öne çıkmak isteyen markaların, yeni iş bağlantıları ve ortaklıkları yakalama fırsatı yakalayacağını da belirti. Vural, ‘’Gıda endüstrisinin yenilikçi kapasitesini artıracak olan fuar, sektöre milyonlarca dolarlık hareket kazandıracak. Gıda sektörü 8,5 trilyon dolarlık hacmiyle tüm dünyada stratejik anlamda önemli sektörlerin başında geliyor’’ diye konuştu.

‘’DÜNYADA YENİ GIDA ÜRÜNLERİNDEKİ İLKLER İSTANBUL’DA SERGİLENECEK’’YES FOOD EXPO’nun, 25 yılı aşkın tecrübesiyle çeşitli sektörlerde uluslararası ihtisas fuarları düzenleyen BİFAŞ Birleşik Fuar Yapım A.Ş. organizatörlüğünde, her yıl yurt içi ve yurt dışından yüz binlerce ziyaretçi çeken İstanbul Fuar Merkezi’nde gerçekleştirileceğini söyleyen Vural, ‘’YES Food Expo’da, dünyanın 100’e yakın ülkesinden binlerce ziyaretçi ile buluşma ve firmalara erişme imkanı sağlanacak. Fonksiyonel gıdalardan organik ürünlere, yenilikçi gıdalardan coğrafi işaretli ürünlere, askeri gıdalardan atıştırmalıklara, içeceklerden baharatlara, vegan ve vejeteryan gıdalardan bioteknolojik ürünlere kadar birçok grupta dijital gıdalar, inovatif ürünler sergilenecek. Dünya bu farklı ürünlerin birçoğuyla ilk defa İstanbul’da tanışacak. Herkes gibi bizde fuarın başlama tarihini heyecanla bekliyoruz’’ diye konuştu.

PULİTZER ÖDÜLLÜ  DURANT ÇİFTİNİN 40 YILLIK ÇALIŞMALARINI DERLEDİĞİ  TARİHTEN ALINACAK DERSLER, EPSİLON LOGOSUYLA RAFLARDA!

Epsilon, Pulitzer ödüllü tarihçiler Will ve Ariel Durant’ın, insanlık tarihi üzerine 40 yıllık çalışmalarını damıttığı Tarihten Alınacak Dersler adlı kitabını Türkiye’deki okurlarla buluşturuyor. Tarihten Alınacak Dersler, 5.000 yıllık dünya tarihinde gözlemlenen konu ve dersleri coğrafya, biyoloji, ırk, kişilik, ahlak, din, ekonomi, sosyalizm, devlet, savaş, büyüme ile çürüme ve ilerleme gibi on iki farklı bakış açısıyla gözden geçiriyor. Çiftin, dünya tarihini anlatan Medeniyetin Öyküsü serisinin rafine bir özeti niteliğindeki kitap, her evin kitaplığında bulunması gereken bir başyapıt…

Onbir ciltlik Medeniyetin Öyküsü (The Story of Civilization) serisinin onuncu kitabıyla 1968 yılında Pulitzer Ödülü’ne layık görülen Amerikalı tarihçi ve felsefeci William James Durant ile araştırmacı ve yazar eşi Ariel Durant’ın Tarihten Alınacak Dersler adlı kitabı, Epsilon logosu ve Varol Ataman’ın çevirisiyle raflarda yerini aldı.

Will ve Ariel Durant’ın, The Story of Civilization’ın on anıtsal cildi üzerindeki kırk yıllık çalışmalarından elde ettikleri bilgi ve deneyim birikimini okur için damıttığı Tarihten Alınacak Dersler, insan deneyiminin doğasına, uygarlığın evrimine, insan kültürüne dair göz kamaştırıcı içgörülerle dolu bir insanlık tarihi araştırması.

Yazarlar, hayatlarının işinin tamamlanmasıyla geriye bakıp insanın savaş, fetih ve yaratılış içinde geçen uzun yolculuğunun anlamını irdelemeye başlarlar. Kendi çağımızı anlamamıza yardımcı olabilecek temaları kullanarak insanın doğası, davranışları ve beklentileri hakkında tarihin ne göstereceğini araştırırken geçmişin büyük yaşamlarına, fikirlerine ve olaylarına değinirler.

Rahmi M. Koç Müzesi’nden denizcilik tarihine ışık tutan kitap

Rahmi M. Koç Müzesi, zengin koleksiyonunda özel yere sahip deniz vasıtalarını ‘Bir Gemi ve Tekne Koleksiyonu’ isimli kitapta bir araya getirdi. Yapı Kredi Kültür Sanat Yayınları tarafından tasarımı yapılan kitapta, tarihte iz bırakan ve önemli olaylara tanıklık eden objeler genişçe anlatılıyor. Kitapta, çocukluğundan bu yana denize ve deniz vasıtalarına tutkusu olan Rahmi M. Koç da özel koleksiyonundaki tekne ve yelkenlilerin hikayesini içten bir dille okura aktarıyor

Türkiye’nin ilk ve tek sanayi müzesi Rahmi M. Koç Müzesi, 14 binin üzerinde objenin yer aldığı koleksiyonunun önemli bir kısmını oluşturan denizcilik objeleri ile eşsiz bir mirası yaşatıyor. Müzede sergilenen ve tarihte iz bırakan, önemli olaylara tanıklık eden deniz vasıtaları, ‘Bir Gemi ve Tekne Koleksiyonu’ isimli kitapta okurla buluştu. Kitapta; Savarona’nın filikasından Fenerbahçe Vapuru’na, dünyayı dolaşan ilk Türk yelkenlisi Kısmet’ten İngiliz amiral teknesi Maid of Honour’a, dünyanın bilinen en eski buharlı römorkörlerinden biri olan Rosalie’den Gonca ve Ysolt gibi buharlı teknelere ve Uluçalireis Denizaltısı’na kadar uzanan çok özel bir seçki sunuluyor. Deniz vasıtalarının farklı açılardan çekilmiş fotoğraf karelerindeki detaylar da kitaba ayrı bir görsel zenginlik katıyor. Rahmi M. Koç Müzeleri’nin yanı sıra Yapı Kredi Yayınları Kitabevleri, Arter Kitabevi ve East Marine Mağazaları’nda okurla buluşan kitabın önsözünü ise müzenin kurucusu Rahmi M. Koç kaleme aldı.

Çocuk yaşta başlayan tutku

Denize ve deniz vasıtalarına hayranlığının 6 yaşındayken başladığını aktaran Koç, özel koleksiyonundaki tekne ve yelkenlilerden her birinin hikayesini içten bir dille okura aktarıyor. Koç, “Makinalı ve makinasız, çeşitli ve değişik tip gemiler, denizaltı, tırhandiller, sandallar, yelkenliler, gezi motorları, velhasıl deniz vasıtalarımızın kimilerini yaptırdım, kimilerini satın aldım, birçoğu da hibe edildi. Dünyadaki sadece klasik tekne yahut marin müzelerinde bendeki kadar çeşit eserin bulunmadığını gördükçe yüreğime su serpiliyor. Hele hele iki teknemizin dünyayı yelkenle dolaşmış olmaları da değerimizi daha da artırıyor” diyor. Koç, “RMK Marine Tersanemiz ve de müzemizin atölyesi olmasaydı bu kadar çeşitli teknelerin restorasyonunu yapamazdık” diye ekliyor.

Bizans Gemileri’nden Yenikapı 12’ye

İngiltere’den Fransa’ya, İtalya’dan Norveç’e ve ABD’ye mavi sularda yüzen tekne ve gemilerin anlatıldığı kitapta, Dr. Vera Bulgurlu’nun “Bizans Gemileri” başlığıyla kaleme aldığı yazıyı okumak da mümkün. Ayrıca Dr. Işık Özasit Kocabaş’ın, Yenikapı Kazıları’nın en önemli parçalarından Yenikapı 12’yi ve restorasyon sürecini anlattığı “9. Yüzyıldan Günümüze Yelken Açan Ticaret Teknesi” başlıklı yazı deniz ve tarih tutkunlarını bekliyor. Yenikapı 12 Rekonstrüksiyonu ise Rahmi M. Koç Müzesi’nde sergileniyor.

Lexus Dünya Müzik Günü’nü Mark Levinson İşbirliğiyle Kutluyor

Premium otomobil üreticisi Lexus, bir yaşam tarzı markası olarak Dünya Müzik Günü’nü 20 yılı aşan lüks ses sistemi uzmanı Mark Levinson işbirliği ile kutluyor. Her Lexus modeline özel detaylı geliştirmeler yapan Mark Levinson, Lexus’un detaylara verdiği önemi ve teknolojik gelişim konusundaki hassasiyetini yansıtıyor.

Dünya çapında milyonlarca Lexus kullanıcısına harika bir müzik deneyimi yaşatan Mark Levinson işbirliği, premium segmente araç içi eğlence sistemi standartlarını daha yukarıya çekmeyi başarıyor. Tüm müzik tarzlarında ve içeriklerinde en iyi deneyimi sunan sistemler, araçtakilerin kendilerini o atmosferin içerisinde hissetmelerini sağlıyor.

Lexus ve Mark Levinson, araç geliştirmeleri sırasında sürekli olarak işbirliği yaparak en iyi sistemin otomobillere adapte edilmesini sağlıyor. Lexus modelleri için ses sisteminin geliştirilmesi, modelin pazara sunulmasından yaklaşık 5 yıl kadar önce başlıyor ve aracın kabini kapsamlı bir şekilde mercek altına alınıyor. Bu detaylı çalışmalarla sıfıra yakın ses bozulması ve kristal berraklığında akustik performans elde ediliyor. Son olarak yeni NX modelinde bu başarıya imza atan iki şirket, bunu gelecek tüm yeni Lexus’larda da sürdürmeyi amaçlıyor.

Yeni NX SUV modelinde kullanılan özel üretim Mark Levinson ses sistemi, yeni PurePlay mimarisiyle 7.1 surround ses efekti yaratarak sesi, dinleyenlerin kulak seviyesine yaklaştırıyor ve bir araç içi ses sistemindeki deneyimi beklentilerin ötesine taşıyor. Lexus’un bu ses kalitesi, markanın omotenashi misafirperverlik felsefesine katkıda bulunarak, araç içerisindekilerin kendilerini tamamen evlerinde gibi hissetmelerini sağlıyor.

Toyota’nın Şehirli SUV’u Yaris Cross Türkiye’de

Toyota’nın zengin SUV geçmişini ve pratik otomobiller konusundaki deneyimini bir araya getiren Yaris Cross, Türkiye’de satışa sunuldu. B-SUV segmentinin iddialı yeni temsilcisi Yaris Cross, lansmana özel 667.800 TL’den başlayan fiyatlarla Toyota plazalardaki yerini aldı. B-SUV segmentindeki tek tam hibrit seçeneği olan Toyota Yaris Cross Hybrid ise, 702.600 TL’den başlayan fiyatlara sahip.

Her yolculukta ideal yol arkadaşı

Toyota’nın yeni modeli Yaris Cross, markanın SUV tasarım dilini güçlü ve dinamik hatlara sahip olan bir görünüme taşıdı. Günlük sürüşler için ideal bir yol arkadaşı olma hedefiyle tasarlanan Yaris Cross, şehirli SUV tarzını yeniden keşfetti ve rakiplerinden ayrılan kaslı bir tasarımla Toyota SUV ailesinde yerini aldı.

Güçlü ve kendine has tasarımıyla dikkat çeken Yaris Cross, ilk bakışta yüksek sürüş pozisyonunu ve dinamik tasarımını vurgulayan bir tasarıma sahip olduğunu gösteriyor. Elmastan ilham alan gövde tasarımıyla, keskin ve güçlü hatları bir araya getiren Yaris Cross’un ön bölümü, Toyota SUV’larında gördüğümüz imza niteliğindeki tasarım unsurlarını taşıyor. Ön ve alt panjurdaki üst üste konumlanmış ikizkenar ızgara tasarımı, Yaris Cross modelinde de kendisini gösteriyor.

Yaris Cross’un dış tasarımında dikkat çeken diğer unsurlar arasında LED ön farlar, LED ön sis farları, 17 inç’e kadar tercih edilebilen alüminyum alaşım jantlar, panoramik cam tavan, LED arka farlar ve sıralı efektli arka sinyal lambaları oldu.

Geniş iç hacmi ve cam tavan opsiyonuyla ferah ve aydınlık sürüş deneyimi sunan Yaris Cross, Yaris hatchback modeline göre 95 mm daha uzun, 20 mm daha geniş ve 240 mm daha uzun olarak tasarlandı. 2,560 mm ölçüsüyle Yaris hatchback ile aynı aks aralığına sahip Yaris Cross’un 170 mm yerden yüksekliği bulunuyor. SUV tasarımına destek veren bu yükseklik, aynı zamanda sürücüye daha iyi bir görüş açısı sunuyor.

Yaris Cross’un iç tasarımı, modern ve kaliteli bir görünümü, SUV tarzı bir temayla buluşturdu. Yüksek oturma pozisyonu ile geniş bir görüş açısı sunulurken, direksiyon ve koltuk tasarımı da, yüksek konfor sunmasının yanı sıra otomobille güçlü bir iletişim kurulacak şekilde tasarlandı. Orta konsol ve multimedya ekranı arasındaki güçlü çizgiler, klima kontrol düğmeleriyle entegre edilerek şık bir görünüm oluşturuldu.

İki motor ve zengin donanım seçenekleri ile geldi

Toyota’nın yeni SUV’u Yaris Cross, Türkiye’de 1.5 litre benzinli ve 1.5 litre hibrit olmak üzere iki motor seçeneğiyle satışa sunuldu. Benzinli versiyonlar; Dream, Dream X-Pack, Flame X-Pack; hibrit versiyonlar ise Dream, Dream X-Pack, Flame X-Pack ve Passion X-Pack donanım seçenekleriyle tercih edilebiliyor.

Tüm versiyonlarda zengin donanımlarıyla dikkat çeken Yaris Cross modelinde, 8 inç Toyota Touch 2 multimedya sistemi, Apple CarPlay ve Andriod Auto akıllı telefon entegrasyonları, 7 inç renkli TFT sürücü gösterge ekranı, kablosuz şarj ünitesi, geri görüş kamerası ve elektronik park freni standart olarak sunuluyor.

Bununla birlikte versiyona göre 10 inç ön cama yansıtmalı renkli gösterge ekranı, Kör Nokta Uyarı Sistemi, çift bölgeli otomatik klima, sürücü ve ön yolcu koltuk ısıtma özelliği ve ambiyans aydınlatma da araçlarda yer alan özellikler arasında.

Yaris Cross teknolojik özelliklerinin yanı sıra yolculuklarda da hayatı kolaylaştıracak özelliklerle geliyor. Yaris Cross’un akıllı mühendisliği ve iç yerleşimi sayesinde, 397 litre ile sınıfında rekabetçi bir bagaj hacmi sunuluyor. Arka koltuklar katlandığında ise, bagaj hacmi 1097 litreye kadar çıkıyor. 40:20:40 oranında katlanan koltuklarla birlikte çift katlı ve çift taraflı bagaj tabanı pratikliği daha da artırıyor.

B-SUV segmentindeki tek tam hibrit: Yaris Cross Hybrid

Toyota Yaris Cross, 1.5 litre hibrit ve 1.5 litre benzinli motor seçenekleriyle birlikte hem yüksek sürüş keyfi hem de düşük tüketim sağlıyor. 4. nesil hibrit teknolojisine sahip Yaris Cross, B-SUV segmentindeki tek tam hibrit. Yüzde 40 termal verimliliğe sahip üç silindirli 1.5 litre Hybrid Dynamic Force motor, elektrik motoruyla kombine ediliyor. Düşük devirlerde de yüksek güç ve tork sunacak şekilde tasarlanan motor, hibrit sistem ile kombine edildiğinde 116 PS güç ve 120 Nm tork sağlıyor. Birleşik WLTP değerlerine göre 4.6 lt/100 km tüketim ve 105 gr/km CO2 emisyon değerine sahip. Yaris Cross Hybrid, Toyota’nın tüm hibritlerinde olduğu gibi e-CVT otomatik şanzımanı kullanıyor.

Yaris Cross modelinde kullanılan lityum iyon batarya, yüksek verimliliğiyle öne çıkıyor. Bataryada yapılan geliştirmelerle birlikte Yaris Cross Hybrid şehir içi sürüşlerde sıfır emisyon ve sıfır yakıt tüketimiyle daha uzun süre yol alabiliyor. Sadece elektrik motorunu kullanarak 130 km/s hıza kadar çıkabiliyor.

Bununla birlikte Yaris Cross Hybrid, yalnızca Passion X-Pack versiyonuna özel olarak sunulan sahra sarı gövde ve siyah tavan renk seçenekleriyle tercih edilebilecek.

Hibrit versiyonun yanı sıra Yaris Cross ürün gamında 1.5 litrelik benzinli motor seçeneği de sunuluyor. Hibrit sistemde kullanılan ile aynı güç ünitesine sahip benzinli Yaris Cross, CVT şanzımanla eşleştirildi. 125 PS maksimum güç ve 153 Nm maksimum tork değerine sahip motor, Yaris Cross’un dinamik yeteneklerine uygun performans sunuyor.

Yaris Cross’un güç ünitelerinin yanı sıra dinamik performans, yüksek rijitlik, şasi dengesi ve düşük ağırlık merkezi sunan GA-B platformuyla destekleniyor. Yaris hatchback modelinde kendini kanıtlayan bu platform, ideal ön-arka ağırlık dağılımıyla birlikte gövde burulmasını en az indiriyor ve sürücünün tepkilerine hassasiyetle yanıt verilmesini sağlıyor.

Yaris Cross’ta yüksek güvenlik standart

Toyota, her modelinde olduğu gibi yeni modeli Yaris Cross’ta da güvenlikten ödün vermedi ve standartlarını daha ileriye taşıdı. Toyota Safety Sense 2.5 aktif güvenlik ve sürücü asistan sistemleri, Yaris Cross modelinde standart olarak sunuluyor.

Yaya ve Bisikletli Algılama Özellikli Ön Çarpışma Önleyici Sistem, tüm hızlarda çalışan Adaptif Hız Sabitleyici, Akıllı Şerit Takip Sistemi ve Otomatik Yanan Uzun Farlar hem güvenliği hem de konforu ön planda tutuyor. Bununla birlikte Toyota ürün gamına Yaris ile birlikte katılan Ön Orta Hava Yastıkları ve Kavşakta Çarpışma Önleme Sistemi Yeni Yaris Cross’u güvenlikte eksiksiz bir otomobil yapıyor.

Narenciye sektöründe ihracat hedefi 1 milyar dolar

Türkiye’ye 2021 yılında 935 milyon dolar döviz kazandıran Narenciye sektöründe, 2022 yılında 1 milyar dolar barajını geçmek için yeni sezon hazırlıkları tüm hızıyla sürüyor.

Narenciyede “altın yıl” olması için çalışacaklarını dile getiren Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Başkanı Hayrettin Uçak, “Üreticimizin alın terinin karşılığını alması için çaba gösteriyoruz. Narenciye ürünlerimizin kaliteli ve katma değerli ihraç edilmesi için Tarım ve Orman İl Müdürlüklerimiz aracılığıyla üreticilerimize desteklerimiz artarak sürecek” şeklinde konuştu.

Muğla’ya 2 bin 500 Akdeniz meyve sineği tuzağı

Coğrafi işaret alan dünyaca meşhur Köyceğiz portakalı, Akdeniz Meyve Sineği zararlısından Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği’nin Muğla Tarım ve Orman İl Müdürlüğü’ne bağışladığı 2 bin 500 Akdeniz Meyve Sineği Tuzağı sayesinde korunacak.

Türkiye’ye yaklaşık 1 milyar 100 milyon dolar döviz kazandıran narenciye ve şeftali ürünlerinde Akdeniz meyve sineğinin oluşumunu önleyen tuzakların dağıtımı için Muğla’nın Köyceğiz İlçesi Hamitköy Mahallesinde tören düzenlendi.

Türkiye’nin en kaliteli portakallarının Antalya Finike ve Muğla Köyceğiz’de üretildiğini belirten Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Başkanı Hayrettin Uçak, Muğla Tarım ve Orman İl Müdürü Barış Saylak ve ekibiyle çok uyumlu bir çalışma yürüttüklerini, Muğla’da üretilen tarım ürünlerinin kalitesinin artması için iş birliklerinin artarak süreceğini dile getirdi.

“Portakal, Limon ve Nar üretimi Muğla’da çok öne çıkıyor” diyen Uçak, “Köyceğiz portakalının coğrafi işaret almasına çok sevindik. Köyceğiz’de çok bilinçli üretim yapılıyor. Çok çalışkan üreticilerimiz var. Üreticilerimize desteğimiz bundan sonraki süreçte de devam edecek” diye konuştu.

Pandemi döneminde 2 yıl çok zorlu bir süreçten geçtiklerine vurgu yapan Uçak, bu süreçte Üreticiler, Kamu ve ihracatçılar gece-gündüz çalışarak üretimi ve ihracatı kesintisiz sürdürdüklerini sözlerine ekledi.

Muğla’nın tarımsal üretim açısından zengin bir ürün çeşitliliğine sahip olduğunun altını çizen Muğla Tarım ve Orman İl Müdürü Barış Saylak, Muğla Valiliği, Tarım ve Orman İl Müdürlüğü, Köyceğiz Belediyesi, Köyceğiz Ziraat Odası ve ilgili STK’ların çalışmalarıyla 2021 yılında başlattıkları çalışmayı 24 Mayıs 2022 yılında sonuçlandırarak Köyceğiz portakalına coğrafi işaret kazandıklarını belirtti.

Muğla’da tarımsal ilaçlamada kullanılan ilaçların atıkları için 13 ilçede 456 noktada atık toplama sistemi kurduklarını anlatan Saylak, “Atıklarımızı derelere doğaya karışmadan bertaraf ediyoruz. Çocuklarımızın sağlıklı gıdalar tüketmesi için biyolojik ve biyoteknik mücadele yöntemlerini artırmamız gerekiyor” dedi.

Üretici birlikleri kurulmalı

Önce pandemi sonrasında Rusya-Ukrayna savaşının girdi maliyetlerinde anormal artışlara yol açtığına dikkati çeken Saylak sözlerini şöyle sürdürdü; “Petrol fiyatları varili 43 dolardan, günümüzde 114-118 dolar aralığına geldi. Gübre, ilaç ve diğer girdilerde de benzer artışlar var. Ula, Dalaman, Köyceğizli üreticilerimiz Sakaraltı Üretici Birliği çatısı altında bir araya geldikleri takdirde ortak satın alma yapabilir, ürünlerinin pazarlamasını birlikte yapabilir. Tarım ve Orman Bakanlığımızda her türlü desteği verir. Girdi maliyetleri düşer, biyolojik ve biyoteknik mücadele yöntemlerinde de ortak hareket edebilmek başarılı sonucu doğurur.”

Muğla Köyceğiz Hamitköy’deki Akdeniz Meyve Sineği Tuzağı dağıtım törenine Muğla Tarım ve Orman İl Müdürü Barış Saylak, Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Başkanı Hayrettin Uçak, Köyceğiz Belediye Başkan Yardımcısı Metin Yerlikaya, MHP İlçe Başkanı Mehmet Zafer Türkmen, EYMSİB Yönetim Kurulu Üyesi Kenan Unat, Yaş Meyve Sebze Komitesi Başkanı Makbule Çiftçi, muhtarlar ve üreticiler katıldı.

Üretici Turgut Özdemir; “Yüzde 500 fayda sağladım”

Törende konuşan üretici Turgut Özdemir, Akdeniz Meyve Sineği tuzağını bahçelerinde kullandığını yüzde beş yüz fayda sağladığını, hastalıktan bahçesini koruduğu gibi ilaç masrafından da kurtulduğunu aktardı. Özdemir, “Tüm çiftçilerimize Akdeniz meyve sineği tuzağını kullanmalarını tavsiye ediyorum. Devletimizden de verdiği desteği artırmasını bekliyorum” dedi.

Hamitköy Mahalle Muhtarı Ramazan Çelik’de narenciye üreticilerine Akdeniz meyve sineği tuzağı bağışladığı için Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği’ne teşekkür etti. Çelik, bu desteğin üreticiler için çok kıymetli olduğunun altını çizdi.

Mandalina ihracat lideri

Türkiye 2021 yılında 935 milyon dolarlık narenciye, 170 milyon dolarlık şeftali ve nektarin ihracatı gerçekleştirdi. Mandalina 453 milyon dolarla narenciye ürünleri arasında ihracat lideri olurken, limon ihracatı 293 milyon dolar olarak kayıtlara geçti. Türkiye portakal ihracatından 106 milyon dolar döviz geliri elde ederken, greyfurt Türkiye’ye 82 milyon dolar döviz kazandırdı.

Yeni dünya düzeni için çözüm önerileri “Dalgaları Aşmak” kitabında toplandıAkademisyen, gazeteci ve yazar Dr. Fatoş Karahasan, yayımlanır yayımlanmaz iş dünyasında büyük yankı uyandıran ve kısa zamanda beş baskı yapan, pandemi sürecini odağına aldığı Kırılma Noktası kitabından sonra, Dalgaları Aşmak. Yeni Dünya Düzeni için Bakış Açıları ve Çözüm Önerileri başlıklı kitabında bu kez pandemi sonrası yeni dünya düzenine odaklanıyor. Yeni dünya düzeni ve geleceği öngörmeye yardımcı olacak önemli ipuçları sunuyor.Pandemiyle birlikte değişen dünya ve yeni bir başlangıç için yol haritaları sunan, yer verdiği trend raporları, küresel analistlerin yorumlarıyla birlikte Türkiye’den şirket tepe yöneticileriyle krizin nasıl yönetildiğine dair söyleşilerde ortak başarı noktalarını sergileyerek, değerli bir arşiv oluşturan Kırılma Noktası’nın devamı niteliğindeki Dalgaları Aşmak, varoluşsal tehdit atmosferi sonrası çalkantı ve değişim sarsıntısı içindeki dünya ülkelerini ve Türkiye’yi gelecekte nelerin beklediğine dair ufuk açıcı, kapsamlı bir çalışma.Kitap, dönemi yorumlayarak yeni dünya düzenine ilişkin bir perspektif sunmaya yardımcı olan uluslararası ve yerel araştırma kuruluşlarının son araştırmalarının sonuçları, trend raporları ve küresel analistlerin yorumlarıyla bir çerçeve sunuyor. Çalışma, bu çerçevenin içerisinde 100’ü aşkın fikir önderinin kaleme aldığı gözlem ve yorumlarını, bakış açılarını bir araya getiriyor. Ağırlığını akademisyenlerin oluşturduğu, danışman, gazeteci, pazarlama, iletişim ve araştırma şirketleri yöneticileri, sanatçılar ve iş dünyasının temsilcileri paylaştıkları içgörülerle geleceğe ışık tutuyorlar.Keskin ve hızlı bir değişim sonrasında, “Ne oldu?”, “Ne değişti?”, “Bizi nasıl bir dünya bekliyor?”, “Nasıl bir dünyada yaşamak istiyoruz?”, “Neler yapılıyor ve neler yapılmalı?”, “Nasıl yapılmalı?” sorularına cevap arayan okurların cesaretini ve mücadele gücünü arttıracak bu kapsamlı çalışma, başvurulacak bir ilham kaynağı olarak Doğan Kitap, e-kitaplar arasında yerini aldı.Dalgaları Aşmak e-kitap olarak Doğan Yayınları, D&R ve Kobo iş birliğinde yayındaDoğan Yayınları tarafından EPUB formatında yayınlanan Dalgaları Aşmak e-kitabını dr.com.tr mağazasından satın almak, Kobo Books uygulamasını ücretsiz olarak indirmek ve D&R üyelik bilgilerinizle Kobo Books kütüphanenize giriş yaparak satın almış olduğunuz e-kitabı tablet, akıllı telefon veya masaüstü bilgisayarda okumak mümkün.

e-kitaba https://www.dr.com.tr/ekitap/dalgalar-asmak linki ya da dr.com.tr mağazasında “Dalgaları Aşmak” kitabını aratarak ulaşın.

Fatoş Karahasan’ın “Dalgaları Aşmak” kitabını seçip “Sepete ekle” butonuna tıklayın ve sepete gidip D&R üyelik girişinizi yaparak satın almayı gerçekleştirin.

Kobo Books uygulaması ya da web sitesi üzerinden kitabınızı okumak için;

Akıllı telefonunuza ya da tabletinize Kobo Books uygulamasını indirin. D&R üyelik bilgilerinizle giriş yapın ve kitabınıza erişin.

Serez Dondurmacısı’ndan Bağdat Caddesi ve Tuzla’ya iki yeni şube

Yeni nesil dondurmacılık akımının Türkiye’deki ilk temsilcilerinden Serez Dondurmacısı, büyüme yılı olarak belirlediği 2022’de yatırımlarını hız kesmeden sürdürüyor. Anadolu Yakası’nın en prestijli lokasyonları arasında yer alan Bağdat Caddesi’ne yeni bir şube açan gurme dondurmacı, İstanbul Tuzla’da açılacak şubesiyle de mağaza sayısını 10’a çıkarıyor. “Topraktan tezgâha doğru dondurma” misyonuyla hareket eden Serez Dondurmacısı, hiçbir kimyasal veya hazır şurup kullanılmadan yüzde 100 doğal ve gerçek malzemelerle hazırlanan lezzetlerini yeni şubeleriyle daha fazla kişiye ulaştırmayı hedefliyor.

Türkiye’deki butik dondurmacılar içerisinde laboratuvarında tam zamanlı gıda mühendisi çalıştıran, kendi bünyesinde ham madde denetim ve kontrollerini yapabilen tek işletme olan Serez Dondurmacısı, sektöre değer katan atılımlarına devam ediyor. Bağdat Caddesi şubesini açan ve Tuzla’da yeni şube açmaya hazırlanan Serez Dondurmacısı’nın Kurucusu Serdar Kemahlı, yeni mağazaların büyüme hedeflerine ivme kazandıracağını ifade etti.

İmza attıkları yeni lezzetlerle hızlı bir giriş yaptıkları 2022 yılını yeni yatırımlarla taçlandırdıklarını ve atılan adımlarla sektörde fark yaratmayı hedeflediklerini belirten Serdar Kemahlı; “Çocukluk hayalimin bir başarı hikâyesine dönüştüğü bu yolculukta yeni duraklarımız Bağdat Caddesi ve Tuzla oldu. İstanbul’da konumlanan şubelerimiz arasına katılan Bağdat Caddesi mağazamızın markamız adına çok değerli olduğunu düşünüyoruz. Binlerce insanın yıllardır buluşma noktası olan bu lokasyonda doğru dondurmanın yeni adresi olacağımız konusunda da iddialıyız. Aynı şekilde İstanbul’un yükselen yıldızı Tuzla’daki şubemiz de yakaladığımız büyüme ivmesinin itici gücü olacak. Her zaman yatırım ve büyüme odaklı strateji izleyen bir firma olarak yatırımlarımızın yanı sıra operasyonel ve organizasyon alanlarda da öne çıkıyoruz. Yatırımlarımızı müşterilerimizi bilinçlendirmek ve doğru ürün/doğru hizmet anlayışıyla dondurma sektörünü geliştirmek adına yaptığımız Dondurmacılar Buluşması etkinliğiyle de destekliyoruz. Bu noktadaki nihai hedefimiz, Serez Dondurmacısı öncülüğünde ülkemizde yeni nesil dondurmacılık anlayışını yaygınlaştırmak” şeklinde konuştu.

“Doğru dondurma mutfakta değil, toprakta başlar”

2012 yılında İstanbul Maltepe’de tek bir şube ile başlayan, bugün ise Bağdat Caddesi ve Tuzla’nın da eklendiği İmes, Kartal, Maltepe, Bostancı, Acıbadem, Kozyatağı, Ataşehir ve Bakırköy mağazalarıyla devam eden faaliyetlerinin arkasında çok disiplinli bir çalışma anlayışı olduğuna dikkat çeken Kemahlı; “Doğru dondurma meselesini çok önemsiyor, sadece bir tatlı olarak görmediğimiz lezzetler için İMES Organize Sanayi Sitesi’ndeki 400 metrekarelik tesisimizde yalnızca doğal ve gerçek malzemelerle üretim yapıyoruz. Çünkü bizim için dondurma yapımı mutfakta değil, toprakta başlıyor. Dolayısıyla imalatımıza gösterdiğimiz özeni malzemelerimizi tedarik ettiğimiz üreticilerimizi seçerken de gösteriyoruz. Şeffaf bir üretim anlayışıyla hazırlanan sağlıklı, besleyici ve lezzetli dondurmalarımızı ‘Çiğ Süt İşleme Belgesi ve ISO22000 Belgesi’ne tek sahip olan işletmemizde formülize ediyoruz” diyerek sözlerini tamamladı.

Majorel ve Sitel Group®, müşteri deneyimi (CX) sektörünün bu iki önemli şirketini global bir endüstri liderine dönüştürecek birleşme için temel şartlar üzerinde anlaştıMajorel ve Sitel Group®, müşteri deneyimi (CX) konusunda global bir lider olmak üzere güçlerini birleştiriyor. Yeni Şirket, 300 milyar doları aşan bir sektörde 5,4 milyar dolarlık proforma geliri, 55 ülkede 240 bini aşkın ekip üyesi ile binden fazla müşteriye hizmet verecek. Majorel’in ve Sitel’in Amerika’dan Afrika ve APAC’a uzanan platformlarından, birçok coğrafyaya ve sektöründe lider birçok müşteriye hizmet sunulacak. Şirketler arasındaki kültürel uyum ve ortak girişimci ruh, başarılı bir entegrasyonun ve hızlı büyüme sürecinin temelini oluşturacak. Taraflar 20 Haziran 2022 tarihi itibariyle başladıkları detaylı inceleme çalışmalarını en kısa sürede tamamlayarak resmi birleşme sürecini sonuçlandıracaklar.Majorel ile Sitel Group® birleşme için temel şartlar üzerinde anlaştı. Bağlayıcı aşamaya girmek üzere olan birleşme, yeni bir küresel endüstri lideri yaratmak ve gelişmiş müşteri deneyimi çözümlerine yönelik sürekli artan talepten yararlanmak için eşsiz bir fırsat olarak görülüyor. Her iki şirketin yolculuklarındaki bu önemli dönüm noktası, 300 milyar doları aşan bir pazarda mevcut ve yeni müşterilere sunulan değer önerilerini önemli ölçüde artıracak.Majorel ile Sitel Group® birlikte, Amerika, EMEA ve APAC’ta gerçek anlamda küresel, köklü bir platforma sahip olacak ve dünya genelinde 300’den fazla lokasyonda 240 binden fazla ekip üyesi istihdam ederek küresel çapta tüm dikeylerde binden fazla müşteriye 70’i aşkın dilde hizmet verecek. Yeni şirket, Majorel’in ve Sitel’in Afrika ve APAC’taki platformlarından, birçok coğrafyada mevcut olma ve kilit pazarlara erişim avantajından yararlanacak.Majorel CEO’su Thomas Mackenbrock görüşlerini şöyle ifade etti: “Sitel ile birleşme niyetimizi duyurmaktan büyük heyecan duyuyoruz. İki başarılı organizasyonun birleşimi, müşteri deneyiminde küresel bir lider olma stratejimize doğru büyük bir adım olacaktır. Laurent Uberti ve tüm Sitel Group ekibiyle yakın bir şekilde çalışmayı dört gözle bekliyorum.”Sitel Group® CEO’su Laurent Uberti ise “Majorel ile strateji uygulamalarımızı hızlandırabileceğimiz mükemmel ortağı bulduk ve aynı DNA’yı paylaştığımızı çok kısa zamanda fark ettik. Dünya çapında sınıfının en iyisi müşteri deneyimi çözümleri sunarken büyümemizin bir sonraki bölümünü ortaklaşa yazacak olmaktan heyecan duyuyoruz” dedi.İki şirket birleşmenin tamamlanmasının ardından yeni adını ve marka kimliğini açıklayacak. Merkezi Lüksemburg’da olacak yeni şirket, Amsterdam’da Euronext borsasında listelenecek.Sitel ile birleşecek Majorel, artan küresel erişim, güçlendirilmiş dikey uzmanlık ve yeteneklerle genişleyen daha büyük ölçekte bir müşteri portföyüne hizmet edecek. Ayrıca şirketin Sitel’in mevcut müşterilerine ek değer sağlaması bekleniyor.Majorel’in ekip üyeleri ise profesyonel gelişim için daha büyük fırsatlar elde ederken, çalışan deneyimi programlarından ve borsaya kayıtlı bir endüstri liderinin parçası olmaktan kaynaklanan fırsatlardan yararlanacak. Birleşmenin 2022’nin dördüncü çeyreğinde veya 2023’ün birinci çeyreğinde tamamlanması bekleniyor.

Le Mans 24 Saat Yarışları’nda tüm araçlar TotalEnergies tarafından üretilen %100 yenilenebilir yakıt kullandı

Dayanıklılık yarışları tarihinde ilk kez, 11-12 Haziran tarihlerinde gerçekleşen 90. Le Mans 24 Saat Yarışları’na katılan 62 yarış aracı, TotalEnergies tarafından geliştirilen ve üretilen %100 yenilenebilir yakıt Excellium Racing 100’ü kullandılar. Petrol içermeyen bu yakıt ile kullanım ömrü süresince CO2 emisyonlarında en az %65 oranında bir azalma sağlanıyor.

Otomobil yarışlarında dünyada bir ilk

FIA Dünya Dayanıklılık Şampiyonası’nın üçüncü ayağı, ikonik motor sporları etkinliği Le Mans 24 Saat Yarışları, ilk kez %100 yenilenebilir yakıt kullanılarak gerçekleşti. Excellium Racing 100, TotalEnergies ve şirketin 2050 yılına kadar net sıfır emisyona ulaşma hedefiyle uyumlu enerji geçişini ve çevre stratejisini izleyen Automobile Club de l’Ouest (ACO) arasındaki ortaklıkta önemli bir eşiği temsil ediyor.

Tarımsal atıklardan üretilen bir yakıt

18 aydan uzun süren Ar-Ge çalışmalarının sonucunda şarap artıklarından (üzüm kabuğu ve tortuları) üretilen Excellium Racing 100, FIA’nın, otomobil üreticilerinin, sürücülerin ve yenilenebilir enerji kaynaklarına ilişkin Avrupa regülasyonunun tüm gerekliliklerini karşılayan tam donanımlı, yenilenebilir bir yarış yakıtı olarak öne çıkıyor.

Taşımacılıkta hidrojen kullanımını geliştirmek

TotalEnergies, ACO’nun hidrojen ortağı ve “H24 Racing” ekibi olarak, Road to Le Mans ikincil yarışlarında kendisine yer bulacak “H24” hidrojen prototipine yakıt sağlamak üzere bu yıl Le Mans’ta bir mobil hidrojen dolum istasyonu kuruyor. Automobile Club de l’Ouest ve elektrik-hidrojen uzmanı Green GT tarafından ortaklaşa geliştirilen “H24 Racing” projesi, 2025’te Le Mans 24 Saat Yarışları’nda elektrik ve hidrojenle çalışan bir yarış otomobilinin de yer almasını hedefliyor.

TotalEnergies CEO’su Patrick Pouyanné konuya ilişkin olarak şunları söyledi: “TotalEnergies, Automobile Club de l’Ouest’in ortağı olarak 90. Le Mans 24 Saat Yarışları’nda yarışmacılara %100 yenilenebilir yakıt sunmaktan gurur duyuyor. Otomobil yarışları için bir nevi devrim niteliği taşıyan bu durum, TotalEnergies’in müşterilerinin ve iş ortaklarının net sıfır emisyona ulaşmasına yardımcı olma yolundaki stratejisinin somut bir işareti olarak nitelendirilebilir. CO2 emisyonlarını eş zamanlı azaltmasından dolayı biyoyakıtların ulaşım endüstrisinin ilerlemesinde önemli bir rolü olacak. Bu en zorlu dayanıklılık yarışları, TotalEnergies için her zamankinden daha önemli bir test ortamı ve bütüne bakıldığındaysa motor sporları için bir vitrin niteliği taşıyor. Yarışı resmi olarak başlatmak ise benim için bir ayrıcalık oldu!”

Yazar - Davut Güleç

Gazeteci, televizyoncu, Uzman polis-adliye muhabiri, Spor yazarı, TEMA’cı, Kızılay’cı, Dağcı, Trekkingci, Alp disiplini kayak milli hakemi, Herkes İçin Spor Federasyonu Kayseri il temsilcisi, Erciyes Kar Kaplanları Spor Kulübü Basın sözcüsü, Kayseri Spor Adamları Derneği yönetim kurulu üyesi, Kent Güvenlik konseyi üyesi, Halkla İlişkiler Tanıtım, Adalet, Kamu Yönetimi mezunu -----Davut Güleç Kimdir ? -----

İlginizi Çekebilir

Ekonomi-teknoloji, kültür-sanat, sağlık, eğitim haberleri (15.04.2024)

Şarj Edilebilir Hibrit BYD SEAL U DM-i Lansmana Özel Cezbeden Fiyatı ile Avrupa’dan Önce Türkiye’de …