Ekonomi-teknoloji haberleri ve TUİK verileri (24.12.2022)

Türkiye’de 2022 Yılının En Beğenilen 50 CEO’su, En Beğenilen 50 CEO’su ve En Beğenilen 50 CEO’sunun iş dünyasının oyları ile belirlenerek açıklandığı “Büyülü Gala Geceleri”, 20-21-22 Aralık’ta Raffles İstanbul’da gerçekleşti.

2022 Yılının En Beğenilen CEO Altın Liderleri 22 Aralık Perşembe akşamı açıklandı.

Türkiye’nin En Başarılı Liderlerine Oy Yağmuru

Organizasyonu Türkiye’nin lider toplantı ve etkinlik şirketi KREA M.I.C.E. tarafından gerçekleştirilen “Altın Lider Ödülleri” platformunda 31 Mart 2022 tarihinden itibaren, tüm Türkiye’den 45 binin üzerinde oy kullanıldı. Türkiye’de iş dünyasında çalışan her bireyin “tekil oyu” ve cep telefonuna gönderilen “SMS doğrulama kodu” ile katıldığı oylamalar 25 Kasım 2022’de sona erdi. Borusan Otomotiv-BMW ve Sodexo destekleri ile gerçekleşen Gala Gecesinde Türkiye’nin En Beğenilen CEO Altın Liderleri heyecanla bekledikleri ödüllerine kavuştu.

Yapılan değerlendirme sonucu en fazla oy alan sektörünün duayen isimlerinden oluşan CEO Altın Liderler törende “Başarının Sırrı” konuşmalarını gerçekleştirdiler. Gala Gecesi Şevval Sam konseri ile son buldu.

Altın Lider Ödülleri 2023 oylamaları 31 Mart 2023’de başlayacak ve 15 Kasım 2023’e kadar devam edecek. Oy kullanmak isteyen iş dünyasının tüm bireyleri her yıl olduğu gibi, arzu ettikleri liderleri aday gösterebilecek ve https://altinliderodulleri.org den oylarını ücretsiz olarak kullanabilecek.

Altın Lider Ödüllerinin duyurulmasında ve geniş kapsamlı olarak tüm sektörlere yayılmasında en büyük etken olan KREA M.I.C.E.’ın sektörel olarak düzenlediği iki büyük Zirve’nin 2023 takvimi de belli oldu.

Sektörde 20.yılını kutlayan KREA M.I.C.E’ın Türkiye’den çıkan dünya markalarından ilki olan ve  bu yıl 50+ ülkeden 15.000 liderin 90 oturum ve 160 konuşmacıyı izleme imkanı buldukları, HR sektörünün en büyük buluşması Global HR Summit; 2023 yılında, 09-12 Mayıs tarihlerinde gerçekleştirilecek. Ayrıntılı bilgi için https://globalhrsummit.org

KREA M.I.C.E.’ın kurucusu olduğu Pazarlama Sekötürünün en büyük buluşması olan ve bu yıl 143 ülkeden 55.000’den fazla liderin 100 oturumda 225 konuşmacı izleme imkanı bulduğu, Global Marketing Summit; 2023 yılında, 17-20 Ekim tarihlerinde düzenlenecek.

Ayrıntılı bilgi için https://globalmarketingsummit.org

Seda Mızraklı Ferik:

“Hedefimiz kapsayıcı, teknolojik ve güvenilirliği yüksek bir ödüllendirme platformu oluşturmaktı”

Değişen piyasa koşullarında, şirket başarısında liderlerin özelliklerinin öne çıktığını belirten KREA M.I.C.E.’ın kurucusu Seda Mızraklı Ferik, “C-Level Liderler için oluşturduğumuz demokratik ve şeffaf ödüllendirme sistemimiz tüm sektörlerden büyük beğeni aldı. Katılım şartları, teknolojik alt yapı farklılığı ve kullanılan on binlerce oy sebebi ile ‘Türkiye’nin En Prestijli Liderlik Ödülleri’ olarak tarif ettiğimiz ‘Altın Lider Ödülleri’nin heyecanını yürekten taşıyoruz. Şirketlerin liderlerinin bıraktıkları ‘anlamlı izleri’ destekliyoruz” ve iş dünyasının oyları ile seçilen Altın Liderleri yürekten kutluyor, başarılarının devamını diliyoruz.

2022 Yılının En Beğenilen CEO’ları (Alfabetik sıra ile):

KOTON, DR. A. BÜLENT SABUNCU, CEO

THY, AHMET BOLAT,Türk Hava Yolları Yönetim Kurulu Başkanı

DOMINO’S PIZZA EURASIA, ASLAN SARANGA, DOMİNO’S DP Avrasya Grup CEO’su

BEE’O PROPOLİS, ASLI ELİF TANUĞUR SAMANCI, Kurucusu ve Genel Müdürü

NTT DATA, DR. BAHRİ DANIŞ, Business Solutions Turkey & MENA CEO

ÇELEBİ HOLDİNG GIDA, BANU ARIDURU, Çelebi Holding Gıda A.Ş, Little Caesars Pizza CEO

LC WAIKIKI, BERNA AKYÜZ ÖĞÜT, Mağazacılık Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Üyesi

SAHİBİNDEN.COM, BURAK ERTAŞ,CEO

ANADOLU EFES, CAN ÇAKA, CEO ve Bira Grubu Başkanı

HAVER FARMA İLAÇ, DR. CAN HİSARLI, İcra Kurulu Başkanı

DANONE, CEM KÜÇÜKCAN, Danone Türkiye Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Başkanı

BNP PARIBAS CARDIF TÜRKİYE, CEMAL KİŞMİR, CEO

Mplus (CMC) TÜRKİYE CEO, CEMİLE BANU HIZLI, CMC Türkiye İcra Kurulu Üyesi, M+ Group

MAVİ, CÜNEYT YAVUZ, CEO

DOĞAN HOLDİNG, ÇAĞLAR GÖĞÜŞ, İcra Kurulu Başkanı, CEO

TÜRK TUBORG, DAMLA BİROL, CEO & Yönetim Kurulu Üyesi

CISCO TURKEY, DİDEM DURU, Genel Müdür

SODEXO, EDA ULUCA ÖZCAN, İcra Kurulu Başkanı ve Yönetim Kurulu Üyesi

SHELL TURCAS PETROL, EMRE TURANLI, CEO

EYÜP SABRİ TUNCER, ENGİN TUNCER, Yönetim Kurulu Başkanı

SIEMENS HEALTHINEERS, ENİS SONEMEL, Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO

PHILIP MORRIS, FİLİZ YAVUZ DİREN, CEO

ŞİŞECAM, GÖRKEM ELVERİCİ, CEO

AMGEN TÜRKİYE, GÜLDEM BERKMAN, Genel Müdür

AKBANK, HAKAN BİNBAŞGİL, CEO

ARÇELİK, HAKAN BULGURLU, CEO

BORUSAN OTOMOTİV, HAKAN TİFTİK, İcra Kurulu Başkanı

KİBAR HOLDİNG, HALUK KAYABAŞI, CEO

İGA İSTANBUL HAVALİMANI İŞLETMESİ A.Ş, HÜSEYİN KADRİ SAMSUNLU, CEO

OTOKOÇ OTOMOTİV, İNAN EKİCİ, CEO

MEY DİAGEO, LEVENT KÖMÜR, Genel Müdür

MICROSOFT, LEVENT ÖZBİLGİN, Microsoft Türkiye Genel Müdürü

ÜNLÜ & CO, MAHMUT L. ÜNLÜ, Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO

KOÇ SİSTEM, MEHMET ALİ AKARCA, CEO

PENTİ, MERT KARAİBRAHİMOĞLU, CEO

TURKCELL, MURAT ERKAN, CEO

SECURITAS, MURAT KÖSEREİSOĞLU, Securitas Türkiye Ülke Başkanı

JOHNSON & JOHNSON, MURAT MUTLU, Genel Müdür

UNILEVER, MUSTAFA SEÇKİN, Unilever Türkiye ve Orta Doğu Kişisel Bakım Genel Müdürü ve Unilever Türkiye Ülke Lideri

YATAŞ, NURİ ÖZTAŞKIN, CEO

KARSAN, OKAN BAŞ, CEO

ALBAYRAK GRUBU, ÖMER BOLAT, CEO

CIGNA SAĞLIK HAYAT VE EMEKLİLİK, PINAR KURİŞ, Genel Müdür

MONDI CORRUGATED TURKEY, SEVİNÇ YENER ÇİMECİOĞLU, CEO

L’ORÉAL, SİNEM SANDIKÇI GÖKÇEN, Ülke Genel Müdürü

TEKNOSA, SİTARE SEZGİN, Genel Müdür

P&G, TANKUT TURNAOĞLU, Türkiye, Kafkasya ve Orta Asya Yönetim Kurulu Başkanı, Genel Müdür

TELEPERFORMANCE, TÜLAY DOĞRULAR, CEO

ARAS KARGO, UTKU AYYARKIN, Genel Müdür

ALARKO HOLDİNG, ÜMİT NURİ YILDIZ, Yönetim Kurulu Üyesi ve CEO

Tekstilde en ucuz yeşil enerjiyi sunan Phoenix Enerji birinci oldu 

UTİB ve UHKİB tarafından BTSO desteğiyle bu yıl dördüncü kez düzenlenen TechXtile Start-Up Challenge’da mutlu sona ulaşıldı. 74 girişimcinin başvurduğu programda ilk üçe girenler düzenlenen törenle ödüllerini aldılar.

Start-Up Challenge’da Level Up Kategorisinde birinci Eylül Er olurken, Scale Up kategorisini ise Yusuf Furkan Ergür kazandı. En Sürdürülebilir Proje Ödülünü Polyteks Tekstil’in kazandığı İnovasyon Ligi’nin şampiyonu ise Kipaş Mensucat oldu.

UTİB Başkanı Pınar Taşdelen Engin, “Sektörümüzün küresel rekabet ortamında öne çıkabilmesi için; Ar-Ge, tasarım, inovasyon, markalaşma, ekolojik ve çevre dostu üretim konularındaki çalışmalarımıza hız kesmeden devam etmeliyiz. Techxtile Start-Up Challenge ile buna öncülük etmekten gurur duyuyoruz” dedi.

BTSO Başkanı İbrahim Burkay “Bursa Şehir Fonunu kurduk. BEBKA’nın yaptığı çağrıya 23 fon başvuruda bulundu. 2023 yılından itibaren 3 yıllık süreçte 11 milyar TL’nin üzerinden bir kaynağı, doğru fikirler için oluşturmuş olduk” dedi. Burkay, ayrıca her iki kategoride birinci olan girişimcilere toplam 150 bin lira ödül vereceklerini açıklayarak sürpriz de yaptı.

TİM Başkanı Gültepe, “Bursa 16 milyar dolarla en çok ihracat yapan illerimiz arasında ilk üçte yer alıyor. Geçen yıl Bursa üç milyar doların üzerinde tekstil ve hazır giyim ihracatına imza attı. Başarıda elbette UHKİB ve UTİB’in katkısı çok büyük. Ben Nüvit ve Pınar Başkan’ın şahsında tüm ihracatçılarımıza şükranlarımı sunuyorum” dedi.

Tekstil sektörünün merkezi Bursa’da girişimcilik rüzgarı esti. T.C. Ticaret Bakanlığı desteği ile Uludağ Tekstil İhracatçıları Birliği ve Uludağ Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği’nin bu yıl dördüncü kez düzenlediği girişimcilik programı TechXtile Start-Up Challenge’da final heyecanı yaşanırken dereceye girenler düzenlenen törenle ödüllerini aldı. Level Up Kategorisinde birinci Eylül Er olurken, Scale Up kategorisini ise Yusuf Furkan Ergür kazandı. En Sürdürülebilir Proje Ödülünü Polyteks Tekstil’in kazandığı İnovasyon Ligi’nin şampiyonu ise Kipaş Mensucat oldu.

UTİB Yönetim Kurulu Başkanı Pınar Taşdelen Engin ve UHKİB Yönetim Kurulu Başkanı Nüvit Gündemir’in ev sahibi olduğu ödül töreni, BUSİAD, DOSAB ve TETSİAD’ın etkinlik sponsorluğu desteğiyle gerçekleştirildi. Törene, TİM Başkanı Mustafa Gültepe, BTSO YK Başkanı İbrahim Burkay, Türkiye genelindeki Tekstil ve Hazır Giyim İhracatçı Birliklerinin başkanları, UTİB ve UHKİB Yönetim Kurulu Üyeleri ve çok sayıda davetli katıldı.

Taşdelen Engin: “Çok yetenekli girişimcilerle tanıştık”

Gecenin açılış konuşmasını yapan UTİB Yönetim Kurulu Başkanı Pınar Taşdelen Engin, 14 yıl önce Ar-Ge Proje Pazarı olarak başlattıkları etkinliği, 2019 yılında çağın gerekliliğine uyum sağlayarak TechXtile Start-Up Challenge adıyla bir girişimcilik programına dönüştürdüklerini hatırlattı. Türkiye’nin tekstil ve hazır giyim ülkesi olduğuna vurgu yapan Engin, “Sektörümüzün küresel rekabet ortamında öne çıkabilmesi için; Ar-Ge, tasarım, inovasyon, markalaşma, ekolojik ve çevre dostu üretim konularındaki çalışmalarımıza hız kesmeden devam etmeliyiz. Sektörün üretecek ve geliştirecek genç adaylara ihtiyacı var. TechXtile Start-Up Challenge’ta geride kalan 4 yılda çok yetenekli girişimcilerle tanıştık. 4 yıl boyunca birçok girişimci ile bir araya gelerek büyük heyecana ve mutluluğa sahip olduk.  Buluştuğumuz, konuştuğumuz, fikrini dinlediğimiz, heyecanını gözlemlediğimiz her bir girişimciyle birlikte, sektörümüzün aydınlık geleceğine dair umudumuz ve motivasyonumuz arttı” diye konuştu.

UHKİB Yönetim Kurulu Başkanı Nüvit Gündemir, “Bu yıl dördüncüsünü düzenlediğimiz yarışmamıza katılım her sene artarak devam ediyor. Girişimcilik ekosistemine katkımız oluyorsa ne mutlu bize” dedi.

Burkay: “Doğru fikirler için 11 milyar TL üzerinde bir kaynak oluşturduk”

BTSO Başkanı İbrahim Burkay, “Artık çok farklı bir girişimci nesline ihtiyacımız var. Yeni nesil girişimcilerin ortaya çıkarılması çok önem arz ediyor. Fikir çok önemli. Fakat fikri ürüne çeviremeyeceğiniz sürece bu fikrin hiçbir kıymeti yok. Pazara giriş yaptığınızda, sizin o fikriniz artık çok ideal bir yatırım konumuna geliyor. Bu nedenle biz Bursa’da Bursa Şehir Fonunu kurduk. 2023 yılından itibaren özellikle girişim sermaye fonu üzerinden genç girişimcilerin fikirlerini ürüne dönüştürerek ve onları pazarda hakim kılacak yatırımları da Bursa’da başlatmış olacağız. BEBKA’nın yaptığı çağrıya 23 fon başvuruda bulundu. 2023 yılından itibaren 3 yıllık süreçte 11 milyar TL’nin üzerinden bir kaynağı, doğru fikirler için oluşturmuş olduk” dedi. Burkay, ayrıca BTSO olarak her iki kategoride birinci olan girişimcilere toplam 150 bin TL ödül vereceklerini açıklayarak sürpriz yaptı.

Gültepe: “UHKİB ve UTİB’in çalışmalarını takdirle izliyorum”

TİM Başkanı Mustafa Gültepe de “Kadim şehrimiz Bursa, aynı zamanda üretim üssü özelliğiyle de ülke ekonomimize değer katıyor. Otomotivden, hazır giyime, tekstilden, makineye birçok sektör burada üretiyor, katma değer yaratıyor, 200’e yakın ülke ve bölgeye ihraç ediyor. Bursa 16 milyar dolarla en çok ihracat yapan illerimiz arasında da ilk üçte yer alıyor. Geçen yıl Bursa üç milyar doların üzerinde tekstil ve hazır giyim ihracatına imza attı. Başarıda elbette UHKİB ve UTİB’in katkısı çok büyük. Ben Nüvit ve Pınar Başkan’ın şahsında tüm ihracatçılarımıza şükranlarımı sunuyorum. UHKİB ile UTİB’in yeni girişimcileri sektöre kazandırmak, tasarım kapasitesini geliştirmek, inovasyonun gücünden yararlanmak için yaptıkları çalışmaları da büyük takdirle izliyorum. Çünkü günümüz dünyasında tasarım, inovasyon ve değişimin kodlarını iyi okuyan girişimler büyük fark yaratıyor” dedi.

İnovasyon Ligi’nde şampiyon Kipaş Mensucat

Gecenin ilk etabında, firmaların inovatif çalışmalarıyla katıldığı ve bu yıl dokuzuncusu düzenlenen TechXtile İnovasyon Ligi’nde birinciliği Darbe Aldığında Geri Bildirim Yapan Balistik Yelek Kumaşı projesiyle Kipaş Mensucat kazandı. Gecenin ikinci büyük ödülü olan En Sürdürülebilir Proje Ödülünü ise Polyester İplikte Yeşil Çözümler isimli Projesiyle, Polyteks aldı.

Ayrıca, ilk 10 içinde yer alan Aster, Bossa, Elyaf, Kipaş Mensucat, İskur, Küçükçalık, Polyteks, Spinteks, Tepar ve Yünsa’ya ödülleri verildi. (Firmalar Alfabetik sıraya göredir)

Akbaşlar, Almaxtex(Yeşim Grup), Barutçu, Fetih, Işıksoy, Ozateks’e ise Mansiyon Ödülü verildi.

Bahar Korçan adına özel ödül

Gecede 2021 yılında hayatını kaybeden Moda Tasarımcısı Bahar Korçan adına verilen “Sürdürülebilirlik Özel Ödülü’nü Taggle isimli projesi ile Betül Özçakmak, kazanırken, bu yıl üçüncü kez verilen Kadın Girişimci Özel Ödülünün sahibi de Giyilebilir Ateş Ölçer ve Sağlık Takip Uygulaması isimli projeyle Görkem Astarcıoğlu oldu.

Level-Up birincisi Eylül Er oldu

İki kategoride toplam 16 projenin yarıştığı finalde, girişimleri henüz fikir aşamasında olan projelerin yarıştığı Fikir Aşaması Girişimci Kategorisi’nin (Level-Up) birincisi Elma Atıklarından Vegan Deri Üretimi isimli projesiyle Eylül Er oldu. Bu kategoride ikinciliği Swatchloop Yapay Zeka Tabanlı Sürdürülebilir Atık Yönetimi Dijital Platformu isimli proje ile Güneş Sayıt kazanırken, üçüncülüğü ise Materix Clean Textile isimli projesiyle Tuğçe Karataş elde etti.

Scale-Up Birinciliğini Yusuf Furkan Ergür kazandı

İş ve akademi dünyasının önemli isimlerinden oluşan jürinin değerlendirmesi sonucunda; Hizmet Geliştirmiş Girişimci Kategorisi’nin (Scale- Up) galibi ise Phoenix Enerji isimli projesi ile Yusuf Furkan Ergür oldu. Birinci olan proje Phoenix Enerji, tekstil fabrikalarının boyahane fırınları ve kurutma fırınlarına yeşil enerjiyi doğal gazdan daha ucuza sağlama hedefiyle yola çıktı. Phoenix Enerjinin patent haklarına sahip olduğu dünyanın en verimli elektrolizörü, eşsiz verimi sayesinde, kullandığı elektrik şebekeden satın alınsa dahi doğal gazdan daha ucuz bir fiyata yeşil ısıl enerji kaynağı olarak hidrojeni sunmasıyla fark yaratıyor.

Giyilebilir Ateş Ölçer ve Sağlık Takibi Uygulaması isimli proje ile Görkem Astarcıoğlu ikinci sırada yer alırken, Activewear 2.0-Performans Bazlı, Yeni Nesil Akıllı Spor Kıyafetleri isimli projesi ile Özgül Dalkılıç üçüncülük ödülünü kazandı. Geceye katılan BTSO Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Burkay, mevcut ödüllere ek olarak Level Up birincisine 50 bin, Scale Up birincisine ise 100 bin TL destek jestini açıkladı.

Dereceye girenlere ödüllerini UTİB Başkanı Pınar Taşdelen Engin ve UHKİB Başkanı Nüvit Gündemir ile birlikte TİM Başkanı Mustafa Gültepe, BTSO Başkanı İbrahim Burkay, Adana Sanayi Odası Başkanı Zeki Kıvanç, GAİB Başkanı Ahmet Fikret Kileci, DENİB Başkanı Hüseyin Memişoğlu ve Ege Hazır Giyim Konfeksiyon İhracatçıları Birliği Başkanı Recep Burak Sertbaş ve İstanbul Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Başkanı Melisa Tokgöz Mutlu eşlik etti.

Level – Up Kategorisi

  1. Elma Artıklarından Deri Üretimi – Eylül Er
  2. Yapay Zeka Tabanlı Sürdürülebilir Atık Yönetimi Dijital Platformu – Güneş Sayıt
  3. Antibakteriyel Hidrofobik & Fotokatalitik Nano Tekstil Kaplama – Tuğçe Karataş

Scale – Up Kategorisi

  1. Phoenix Enerji – Yusuf Furkan Ergür
  2. Giyilebilr Ateş Ölçer Sağlık Takip Uygulaması – Görkem Astarcıoğlu
  3. Activewear 2.0 Performans Bazlı Yeni Nesil Akıllı Spor Kıyafetleri – Özgül Dalkılıç

İnsani Gelişme Endeksi’nde Eyüpsultan’a ‘Sıçrama Yapanlar’ ödülü

Eyüpsultan Belediyesi, İnsani Gelişme Vakfı İNGEV’in ilçelerde insani gelişmeyi desteklemek üzere hazırladığı İnsani Gelişme ve Sürdürülebilir Kalkınma: İlçeler (İGE-İ) 2021 raporunda, yaptığı başarılı ve istikrarlı çalışmalarıyla listede yer aldı.

İNGEV’in 2016 yılından bu yana sürdürdüğü İGE-İ raporlamasına bu yıl ilk kez “geçen yıldan sıçrama yapanlar” kategorisi eklendi. Bu kategori önceki yıl diğer bölgelerde yer alıp bu yıl yeşil bölgeye yani Çok Yüksek İnsani Gelişme Bölgesine geçen ilçeleri kapsıyor.

EYÜPSULTAN BELEDİYESİ MAVİ BÖLGEDEN YEŞİL BÖLGEYE YÜKSELDİ

Eyüpsultan Belediyesi, önceki dönemde Yüksek İnsani Gelişme Bölgesinde (Mavi) yer alırken bu yıl, 32 şehirden nüfusu 150 bini geçen toplam 160 ilçenin değerlendirildiği raporda Çok Yüksek İnsani Gelişme Bölgesi’nde (Yeşil) yer aldı.

BAŞKAN DENİZ KÖKEN’E PLAKET TAKDİM EDİLDİ

Özverili çalışmaları ve bu performansı nedeniyle İNGEV tarafından büyük bir takdirle karşılanan Eyüpsultan Belediye Başkanı Deniz Köken’e Çok Yüksek İnsani Gelişme Geçen Yıldan Sıçrama Yapanlar plaketi takdim edildi.

Konuyla ilgili Berk Çoker’in moderatörlüğünde, raporun temel bulgularının ve başarılı belediye başkanlarının konuşmalarının paylaşıldığı bir çevrimiçi toplantı düzenlendi.

Çevrimiçi toplantıda, rapor temel bulgularının paylaşımından sonra Başkan Deniz Köken bir konuşma yaptı.

“EYÜPSULTAN’DA OLMANIN BİLİNCİYLE ÖZEL ÇALIŞMALAR YAPTIK”

Başkan Deniz Köken yaptığı konuşmada şunları söyledi:

“3,5 yıllık zaman dilimi içinde şehri önce fiziki olarak kategorilere böldük. Sonra neler yapabileceğimiz ile ilgili ciddi çalışmalar yaptık. İstanbul dünya için önemli bir şehir, İstanbul için de Eyüpsultan önemli bir şehir. O yüzden Eyüpsultan’da olmanın bilinciyle bu şehirde yaşayan bütün vatandaşlarımızı daha iyi bir ortamda yaşayabilecekleri atmosfere kavuşturmak için özel çalışmalar yapmaya gayret ettik.

“VERDİĞİMİZ SÖZLERİ HAYATA GEÇİRMEYE ÇALIŞTIK”

Cumhurbaşkanımızın katılımıyla “41 Ayda 41 Eser” çalışmasıyla büyük bir açılış gerçekleştirdik. Vatandaşlarımıza verdiğimiz sözleri, pandemiye rağmen, kademeli olarak da olsa hayata geçirmeye gayret ettik. Hizmetlerimizde hanımları, çocukları, gençleri, yaşlıları ve engellileri ayrı kategorilerde değerlendirdik. İki yüzme havuzu, gençlik merkezleri, binicilik, buz pateni, kaykay pisti gibi ilçede olmayan sporları işin içine katarak her alanda gençlerimizin, çocuklarımızın yararlanabileceği ortamlar oluşturmaya çalıştık.

“BELEDİYECİLİĞİ BİR ŞEHİR DOKTORLUĞU HASSASİYETİ İLE YAPMAYA GAYRET EDİYORUZ”

Şehircilikle ilgili şöyle bir tezim var ‘İnsanlar hasta olduğunda hastaneye, şehirler hasta olduğunda belediyeye gelirler. Belediyecilik aslında bir şehir doktorluğudur. O yüzden şehirde ne eksik bırakırsak, çıkacak olan arızalardan o şehirde yaşayan bütün insanlar nasibini alırlar ve mağdur olurlar. Biz bu mağduriyeti giderebilme açısından belediyeciliği bir şehir doktorluğu hassasiyeti ile yapmaya gayret ediyoruz. Herkese hizmet verecek bir mekanizmayı hayata geçirmeyi amaçladık”

“DÜNYAYI YAPAY ZEKA YÖNETECEK”

Halıcı Group CEO’su Dr.Hüseyin Halıcı, IEEE Gebze Teknik Üniversitesi Öğrenci Topluluğu tarafında bu yıl 2’ncisi düzenlenen “Robotik ve Otomasyon Zirvesi”nde öğrencilerle buluştu. Hüseyin Halıcı, “Dijital Dönüşüm, Endüstri 4.0 ve Toplum 5.0” başlıklı bir sunum gerçekleştirerek gençlere yapay zeka ve Endüstri 4.0 hakkındaki bilinen doğruları ve yanlışları aktardı.

IEEE Gebze Teknik Üniversitesi Öğrenci Topluluğu bu yıl 2. kez Robotik ve Otomasyon Zirvesi düzenleyerek sektör duayenlerini konuşmacı olarak ağırladı. 20 Aralık tarihinde Gebze Teknik Üniversitesi Kongre Merkezi’nde gerçekleşen zirvenin konuşmacıları arasında Halıcı Group CEO’su Hüseyin Halıcı da yerini aldı. “Dijital Dönüşüm, Endüstri 4.0 ve Toplum 5.0” başlığıyla yaptığı sunumda gençlere dijital dönüşüm alanında bilgilerini ve deneyimlerini aktaran Hüseyin Halıcı öğrencilerin sorularını da yanıtladı.

“DÜNYADA GÜÇLÜ OLANLAR KALIYOR”

Hüseyin Halıcı 2. Robotik ve Otomasyon Zirvesi’ndeki sunumuna insanlığın geçmişine uzanarak başladı. Avcı ve tarım toplumundan sanayi devrimlerine uzanan konuşmasında Halıcı şunları söyledi: “Hayat çok hızlı gelişiyor. Bu nedenle aslında hiçbir şeyi bilmemize gerek yok, önemli olan bilmediğimiz bir şeyi öğrenebilme yeteneğimizdir. Gerekli olduğunda öğrenip istediğiniz gibi iş hayatınızda ve sosyal yaşamınızda kullanabilmelisiniz. Teknoloji ve bilim aslında insanın gelişmesi için ürettiği ama sanayiyle beraber bunları günlük hayata ulaştırdığı bir yapıdır. Dolayısıyla bizler güçlü varlıklarız. Dünyada güçlü olanlar kalıyor, güçsüzler eleniyor. Bugün yaşadığımız her gelişme ise aklımız sayesinde oluyor.”

ENDÜSTRİ 4.0’DA TETİKLEYİCİ FAKTÖR İNSAN

Tarım toplumuna vurgu yaparak “İnsanlık tarım toplumu yapısında kalabilirdi. Çok rahatlıkla da yaşamımızı sürdürebilirdik ama durmadık. Bugün burada da daha bilinçli bir yapıya doğru ilerliyoruz” diyen Halıcı sanayi devrimleri, Endüstri 4.0, robotlaşma ve yapay zeka gibi gelişmelerin insanlığın yaşadığı doğal süreçler olduğuna dikkat çekti. Birinci sanayi devriminin tetikleyicisinin buhar enerjisi olduğunu ve fabrikaların oluştuğunu, ikinci sanayi devriminde Tesla’nın alternatif akımı bulduğunu, üçüncü sanayi devrimine ise elektroniğin icat edildiğini belirten Halıcı; Endüstri 4.0’ın en büyük farkına işaret ederek “Dördüncü sanayi devrimini tetikleyen ise insan oldu” dedi. Hüseyin Halıcı sanayinin yaşam şeklimizi değiştirdiğinin de altını çizdi ve sunumunun devamında şöyle konuştu: “Bildiğiniz gibi günümüzde insansız fabrikalar gündeme geliyor. IoT, Endüstri 4.0, Toplum 5.0 gibi kavramlar ortaya çıktı. Peki, nedir Endüstri 4.0? Bakın bunu unutmayın, içinde yapay zeka olmayan bir dijital dönüşüm endüstri 4.0 değildir. O bir otomasyondur. Endüstri 3.0’da var ve onu hala kullanıyoruz zaten. Toplum 5.0 ise yalnızca endüstride değil, hayatın tüm alanlarında dijitalleşmek demektir. Bu da esneklik, kolaylık ve avantaj sağlar. 90’lı yıllarda internetle birlikte bir bilgi toplumu oluşmuştu. Ama şimdi “süper bilinçli” dediğimiz bir toplum yapısı ortaya çıkıyor. Akıl olarak bin yıl önceki insandan çok da farklı değiliz fakat bilinç yapımızla çok farklıyız. Onun için de bugün buralardayız.”

FARKLILIK ARAYIŞI ÖNE ÇIKIYOR

Halıcı CEO’su Hüseyin Halıcı, konuşmasında kafa karıştıran kavramlardan Toplum 5.0’a da açıklık getirdi. Endüstri 4.0’ın üretimde esnekliği beraberinde getirdiğine değinen Halıcı, “Herkes kullandığı ürünlerin kendine özel olmasını istiyor. Bu da üretimde esnekliği beraberinde getiriyor. İnsandan bağımsız olmalı, kaliteli olmalı ve en önemlisi de fiziksel iş gücü yerine zihinsel iş gücü ön planda olmalı. Toplum 5.0’da da benzer bir durum söz konusu. Çevre bilincinden terör sorunlarına kadar her alanda dijitalleşmeyi kullanarak dünyayı çok ileri bir noktaya taşımamız mümkün. Şu anda geçiş aşamasındayız, ileride bu dijitalleşmenin avantajlarını her alanda göreceğiz” diye konuştu.

“YAPAY ZEKASIZ BİR DİJİTAL DÖNÜŞÜM MÜMKÜN DEĞİL”

“Yapay zekasız bir dijital dönüşüm mümkün değil” diyen Hüseyin Halıcı, henüz dijital dönüşümün olmadığını da sözlerini ekledi ve şöyle devam etti: “Yeni meslekler ortaya çıkacak, yeni bir yaşam şekli gelişecek. Dijital dönüşüm yaşam şeklinizi değiştirecek. Yeni mesleklerle beraber yeni çalışma şartları ortaya çıkacak. Bu dijitalleşme bizi istediğimiz bir dünyaya götüren adımlardan biridir. Biz ne istiyoruz biliyor musunuz? Mutlu yaşamak istiyoruz. Onun içinde fiziksel çalışmayı ortadan kaldırmalıyız. Çünkü dijital dönüşüm bir seçenek değil, bir zorunluluk!”

“YAPAY ZEKA YAPTIĞIMIZ İŞLERİN YERİNİ ALACAK”

Hüseyin Halıcı sunumunun devamında üniversiteden mezun olacak iş dünyası adaylarına tavsiyelerde de bulundu. “Yeni Nesil Liderlik” üzerinden önerilerini aktaran Halıcı, daha sonra gençlerin sorularını yanıtladı. Dünya gençlerinin ve orta yaştaki çalışan kesimin robotlaşma ve yapay zeka ile ilgili ortak kaygılarından biri olan “Robotlar bizim yerimize geçince işsiz mi kalacağız?” sorusuna Halıcı şunları söyleyerek cevap verdi: “Gelişmiş ülkeler bizi dijitalleşmekten uzaklaştırmaya çalışıyorlar. Teknoloji odaklı bir toplum olmamızı istemiyorlar. Yapay zekanın insanların yerine geçmek gibi bir derdi yok, zira onu da biz tasarlıyoruz. Yapay zeka bizim değil, yaptığımız işlerin yerini alacak. Hayatın yerini alacak hiçbir şey yok! Yapay zeka çocuğa benzer, nasıl eğitirsek öyle yetişir ve insanların değil, insanların yaptıkları işlerin yerini alacak. Unutmayın, geleceğin dünyasını insanlar belirleyecek, yapay zeka yönetecek.”

InvestAZ Bursa’daki bireysel yatırımcılara yönelik finansal araçlar eğitimini gerçekleştirdi VİOP, Hisse Senedi ve Foreks piyasalarını tek hesaptan takip etme ve tek dokunuşla yatırım yapma kolaylığı sunan InvestAZ Yatırım 17 Aralık’ta Bursa Divan Otel’de gerçekleştidiği finansal araçlar eğitimiyle bireysel yatırımcılara ve yatırımcı adaylarına akademik düzeyde bilgi sunarak onları geleceğe hazırladı.  Bireysel yatırımcı pazarında lider olma vizyonuyla 2013 Mayıs ayından beri Türkiye’de faaliyetlerini sürdüren ve halihazırda 800 milyon TL’lik günlük hisse senedi işlem hacmine aracılık eden InvestAZ Yatırım, 17 Aralık’ta Bursa Divan Otel’de bireysel yatırımcılara ve yatırımcı adaylarına akademik düzeyde finansal araçlar eğitimi verdi. InvestAZ Yatırım Genel Müdürü Evren Karabulut’un açılış konuşmasıyla başlayan etkinlik, InvestAZ Yatırım Araştırma Direktörü Dr. Tuğberk Çitilci’nin “Piyasalarda 2023 beklentileri” sunumuyla devam etti. InvestAZ Yatırım Uzmanı İlker Gönen’in “Temel ve Teknik Analiz” eğitimiyle devam eden etkinlik, InvestAZ Yatırım Yatırım Uzmanı Ogün Koçer’in “Yatırımcı Psikolojisi” ve “Yatırımcılar ile Piyasaya Genel Bakış” eğitimleriyle son buldu. 250’den fazla bireysel yatırımcının katıldığı eğitimin ardından, InvestAZ’de hesap açan katılımcılara Finnet ve Fonbul üyeliği hediye edildi.

Toyota 5. Jenerasyon Hibrit Teknolojisini Avrupa’da Üretmeye Başlıyor

Toyota, daha yüksek performans ve daha yüksek yakıt verimliliği sunan son jenerasyon hibrit sistemini Avrupa tesislerinde üretmek için hazırlıklar yapıyor. Bu plan kapsamında 2023 model yılına ait Corolla’da kullanılmak üzere 5. jenerasyon hibrit teknolojisi Avrupa’da da üretilecek. Yeni hibrit sistemi, Toyota’nın Polonya ve İngiltere fabrikalarında üretilerek, Türkiye’de ve İngiltere’de banttan inen Corolla modellerindeki yerini alacak.

5.jenerasyon hibrit motor ve şanzımanların üretimi, Polonya tesisinde 77 milyon euro ve İngiltere tesisinde 541 bin euro yatırımla gerçekleştirilen yedi üretim hattının güncellenmesiyle başlayacak.

Toyota Polonya’da MG1 ve MG2 elektrik motorları ile hibrit şanzımanları üretirken bu bileşenler, 5. jenerasyon hibrit aktarma organını oluşturmak üzere İngiltere’de 1.8 litrelik benzinli motorla kombine edilecek.

5.jenerasyon Toyota hibrit teknolojisi daha hafif, daha kompakt ve daha yüksek güce sahip elektrik motorlarıyla öne çıkıyor. Günlük sürüşlerde elektrikli sürüş miktarının daha fazla olmasıyla daha düşük tüketim ve CO2 emisyonları sunan yeni hibrit teknolojisi, aynı zamanda daha yüksek performans da sağlıyor. 140 PS güce sahip 1.8 litre hibrit motor, önceki jenerasyona göre 0-100 km/s hızlanmasını 1.7 saniye iyileştirerek 9.2 saniyeye indirdi.

Her geçen jenerasyonda verimliliği ve performansı artırılan Toyota hibrit teknolojisi, Avrupa’da daha fazla kullanıcı tarafından tercih edilmeye devam ediyor. Son 4 yılda Toyota Avrupa satışlarında hibrit araçların oranı yüzde 30’dan yüzde 66’ya çıkarak önemini artırdı.

Škoda Octavia 5 Yıldızlı Güvenliğini Daha da İleriye Taşıdı

Škoda Octavia, 2022 yılı için gerçekleştirilen daha kapsamlı Euro NCAP çarpışma testlerinden yine 5 yıldız almayı başardı. Markanın global olarak en çok satan modeli Octavia toplam puanın yüzde 81’ini alarak güvenlikten ödün vermedi. Önceki iki nesil Octavia modeli de maksimum puanı almayı başarmıştı ve yeni nesilde de bu gelenek devam etti.

Bu sonuçlarla birlikte 2008 yılından bu yana tüm yeni 14 Škoda modeli de beş yıldız alarak dikkat çekti. Sınıfının en güvenli araçlarından biri olan Octavia, yetişkin yolcu korumasında yüzde 86 ve çocuk yolcu korumasında yüzde 84’lük puan elde etmeyi başardı. Güvenlik asistanları alanında da güncellenen Octavia puanını yüzde 80’e çıkardı.

Škoda, güvenlik konusunda kendisini kanıtlamış Octavia modeline sürücü ve ön yolcu arasına merkezi hava yastığı ekledi ve aynı zamanda diz hava yastığını standart olarak sunmaya başladı. Aynı zamanda son jenerasyon sürücü yardımcısı sistemlerin bisikletler dahil kavşaklarda kaza riskine karşı otomatik fren yapılmasını sağlaması da Octavia modelinin tüm yol kullanıcılarının güvenliğine verdiği önemin altını çizdi. Aynı zamanda sürücü yorgunluk alarmı ise, herhangi bir sorun tespit ettiğinde sesli ve görsel uyarı vererek tehlikelerin önüne geçilmesine de yardımcı oluyor.

Girişimcilere Almanak 2022 ve Geleceğin Trendleri

GOOINN (Good Innovation), girişimcilerin geleceğin müşteri ihtiyaç ve problemlerinden yola çıkarak çözüm tasarlamalarında yol gösterecek trendleri sektör sektör ortaya koydu.

Büyük şirketlerin yenilikçi dijital ürünler tasarlamaları için gereken inovasyon kültürünün kurulması, kurum içi girişimcilik ile geliştirilen fikirlerin doğru adımlarla hayata geçmesi ve global olarak ticarileşmesini sağlayan GOOINN, girişimcilik ekosisteme katkı sağlamak amacıyla geleceğin iş dünyasından gıda teknolojileri ve perakendeye, sağlık teknolojilerinden Web 3.0’a kadar öne çıkan sektörler için geleceğe ışık tutacak trendleri detaylarıyla ortaya koydu.

GOOINN, girişimcilerin seçimleriyle 2022 yılında birçok farklı sektörü mercek altına almış ve 8 farklı sektör raporu yayınlamıştı. Girişimci şirketler ve girişimciler tarafından merakla beklenen ve her yıl oldukça geniş kapsamlı hazırlanan “2022 İnovasyon ve Girişimcilik” raporunu ise Ocak 2023’te yayınlayacak.

Bugün Sabancı Holding’den Eczacıbaşı Holding’e, Akbank’tan Zorlu Holding’e kadar büyük girişimci şirket ve kurumların inovasyon ve kurum içi girişimcilik süreçlerinin danışmanlığı ve hayata geçirilmesini sağlayan GOOINN’in “Future of Work, Web 3.0, Perakende, Foodtech, Edtech, Healthtech, Wellness ve Yeni Nesil Medya” gibi dünyanın trend sektörlerini inceleyerek ele aldığı 2023 yılı trendleri ve öngörüleri şöyle;

Future of Work“2030 yılına kadar 5,3 milyon yeni iş yaratılacak”

Geleceğin çalışma hayatı hibrit modeller üzerinde oluşacak. Bu modeller için insan merkezli iş tasarımının yapılması, şirket kültürünün modellere entegre edilmesi, şirket içindeki liderlerin bu modeli yönetmek için gerekli yetkinliklere sahip olup olmadığının belirlenmesi, iş hedefleriyle örtüşecek gerekli yeteneklerin ve becerilerin kazanılması, teknolojilerin ve modelleri optimize edecek uygulamaların tanımlanması ve ayarlanması önemli olacak. Özellikle beceri boşluklarının kapatılarak geliştirilmesi için yapılan çalışmalar 2030 yılına kadar net 5,3 milyon yeni iş yaratılmasına yol açabileceği öngörülmektedir.

Bununla birlikte organizasyonların öğrenen organizasyon yapılarına dönüşmesi gerekiyor. Öğrenen organizasyonlar gelecek dönemlerde değişiklik gösterecek yapılara daha kolay uyum sağlayacaklar. Ayrıca, organizasyonlar için adalet ve eşitlik belirleyici konular arasında yer alacak. Yöneticilerin giderek çeşitlenen çalışan deneyimi genelinde adaleti ve eşitliği nasıl yönettiklerini ele almaları gerekiyor.

Web 3.0 “Merkeziyetsiz uygulamalar geliyor”

Web 2.0 beraberinde getirdiği sosyal ağlar, bulut bilişim ve mobil teknolojinin etkisiyle insan hayatında derin değişikliklere yol açtı. Web 3.0’ün ise büyük bir toplumsal değişim yaratacağı bir gerçek. 2023 yılında pazar büyüklüğünün 6,187.3 milyon dolar olacağı öngörülen Web 3.0 sektörü, yapay zekâ işgücü piyasalarını tamamen değiştirecek, merkeziyetsizlik tüm toplumları yeniden yapılandıracak ve sınır bilişim (edge computing) süper bilgisayarların her yerden işleme gücüne izin verecek.

Perakende“Yükselen sosyal satışlar interaktif perakende deneyimleri sunarak yeni bir çağ açıyor”

Dijital olarak yerel markalar perakende rekabetini artırırken tüketicilerin temassız perakende deneyimi talepleri artıyor. Böylelikle ödemesiz mağazalar, hızlı ve otonom teslimatlar ana akım haline gelmekte. Bununla birlikte müşteri deneyimleri farklılaşıyor ve çok kanallı alışveriş deneyimi ön plana çıkarıyor. Bunun sebebinin, tüketicilerin markalarla birden çok kanal üzerinden bağlantı kurması gösteriliyor. Satın alma yolculukları herhangi bir kanaldan başlayıp başka bir kanalda sonlanabiliyor. Bu nedenle perakende firmalarının rekabetçi kalabilmek adına bu alana önem vermesi gerekecek.

Pazar büyülüğünün 2025 yılına kadar yaklaşık 31,27 trilyon dolara ulaşması beklenen perakende sektörü interaktif deneyimler sunarak yeni bir çağ açmaktadır. Sosyal satışların ön plana çıkacağı perakende sektöründe, müşteriler sosyal medya aracılığıyla daha rahat ürün satın almakta ve bu platformlar aracılığıyla etkileşim kurmanın yeni bir yolunu oluşturmaktadır. İnteraktif perakende deneyimleri dışında teknolojik gelişmeler sayesinde yeni ödeme sistemlerini, hızlı teslimat ve aynı gün teslimat seçeneklerini sunacak olan perakendeciler, rakiplerine göre büyük bir avantaj elde edecek.

Başka bir önemli konu ise sosyal ve çevresel sorumluluk… Bu noktada giderek artan alışveriş düşkünü genç nüfusun yanı sıra, sosyal ve çevresel sorumluluğu günlük iş modellerine yerleştiren perakendeler daha rekabetçi olacak. Özellikle Z jenerasyonu için önemli bir konu olan sürdürülebilirlik ve perakendecilerin sürdürülebilir iş modelleri ile ürün tedariği, paketleme ve teslimatla ilgili değişen beklentilere karşılık vermesi kritik bir öneme sahip.

Foodtech“Girişimciler daha kısa, daha sürdürülebilir, daha esnek ve optimize bir tedarik zinciri yaratmak için çalışıyor”

Tüketiciler hem sağlık hem de çevresel kaygılar nedeniyle alternatif protein kaynaklarına yönelirken 3 boyutlu baskı, fermantasyon ve moleküler biyolojideki gelişmeler sürdürülebilir alternatif protein üretim çözümlerinin geliştirilmesini sağlamaktadır. Gıda şirketleri, bu tip gelişmeler sayesinde endüstriyel et üretimindeki etik kaygıları ve karbon ayak izini dengeleyebilmek için çalışıyorlar. Bununla birlikte tüketiciler, satın aldıkları gıda ürünlerinin kalitesi konusunda daha hassas hale geldiler ve gıda güvenliği önemli bir endişe kaynağı oldu. Bu nedenle gıda güvenliği ve şeffaflığı gün geçtikçe önem kazanmakta. Ayrıca, tüketiciler arasında beslenme bilincindeki artış, kişiselleştirilmiş beslenme çözümlerine olan talebi artırmakta.

Gıda üretim süreçlerinin ve tedarik zinciri operasyonlarının optimize edilmesi için gıda yönetimi çözümleri geleceğin trendleri arasında görülmekte. Bu çözümlerin ortaya konulması için büyük veri analitiği, yapay zeka ve gerçek zamanlı izleme gibi çeşitli teknolojilerden yararlanılırken; gıda üretimi sırasında verimliliği, tutarlılığı ve ölçeği geliştirmek için tüm değer zincirine robotik teknoloji dahil edilmeye başlandı. Bu noktada gıda işleme robotları ve drone’lar hızlı ve uygun maliyetli gıda etiketleme ve izleme sağlayacaklar.

Girişimciler daha kısa, daha sürdürülebilir ve esnek bir tedarik zinciri yaratmak, çiftliği daha akıllı hale getirmek, geleceğin çiftliğini ve ürünlerini ortaya çıkarmak için iç mekân çiftçiliğine önem verirken; diğer yandan gıda girişimcileri ve büyük şirketler çevresel ayak izini en aza indirmek ve maliyetlerden tasarruf etmek için gıda israfını azaltmaya odaklanmakta. Özellikle gıda izleme çözümleri bu noktada gıda üreticilerinin, restoranların ve akıllı şehirlerin gıda atıklarını azaltmalarına olanak tanıyacaktır.

Edtech “Öğrencilerin teknoloji ile donatılmış kendi okul programlarında, kendi hızlarında ve sahada deneyimleyerek öğrenmeleri sağlanacak”

Dünyada Edtech, yapay zeka ve dijitalleşmenin ortaya çıkmasıyla sürekli bir dijital devrim yaşamaktadır. 2027 yılına kadar %15,52’lik bir büyüme ile 605,40 milyar dolara ulaşması beklenen Edtech sektöründe AR ve VR teknolojisi gelecekte var olacak en büyük trendlerden biri. Bu teknolojiler öğrenme deneyimlerinde farklı deneyimler sunmaktadır. Bu noktada öğrenciler, bir konuyla ilgili videoyu okumak veya izlemek yerine, kavramları 3D olarak deneyimlemek için VR ve AR’yi kullanabilecekler.

Veri analizi teknolojisi ise, sektörün vazgeçilmezleri arasında görülmekte. Özellikle eğitimciler verileri analiz ederek öğrencilerin hangi müfredatı anlayıp anlamadıklarını takip edebilecek, performanslarını ölçebilecek ve her bir öğrencinin en iyi nasıl öğrenebileceğine dair çıkarımlarda bulunabilecekler. Böylelikle müfredat içeriği ile ilgili düzenleme yaparak öğrencilerin ilgisini artırabilecekler. Bu durum kişiselleştirilmiş öğrenme yapısını da beraberinde getirerek her bir öğrenci için yaklaşımlar farklılaşacak.

Öğrencilerin kendi programlarına göre kendi hızlarında öğrenmelerini ve ilerlemelerini sağlayan, temelde çevrimiçi öğrenme olan asenkron öğrenme ile pratik ve uygulamaları değerlendirmeler, geleceğin en dikkat çeken trendleri arasında. Bu noktada teorik sınavların oranı azaltılarak deneysel, sahada veya teorik olmayan değerlendirmelerin miktarı artırılacaktır. Bununla birlikte dikkat sürelerinin azalması, geleneksel kurslarda çok fazla zaman kaybı yaşanması ve konsantrasyon kaybının oluşması nedeniyle kısa zamanlı eğitimler önemli bir hale gelecek.

Healthtech “Sağlık teknolojilerine ilgi büyük”

Covid19 pandemisi, tüm sağlık sistemini temelden dönüştüren ve dijitalleştirilmiş sağlık hizmetleri geliştiren Healthtech pazarının hızla ve büyük ölçekte geliştirilmesinde ve benimsenmesinde büyük bir katalizör görevi gördü. Bu gelişim ele alındığında Healthtech pazarında 2016 yılından bu yana global olarak 5,5 kat artış yaşandı ve sanal hizmetlere yapılan yatırımları arttı.

Özellikle uzaktan teşhis, uzaktan izleme ve uzaktan bakım yöntemleri, geleneksel sağlık hizmeti ortamlarının dışındaki hastaların teşhisine, izlenmesine ve yönetimine izin vererek doktorlara erişemeyen hastalar için sağlık hizmetlerine erişimi kolaylaştırırken; bakım noktası testi, tamamlayıcı tanı testleri, moleküler ve genetik testler; tanısal erken teşhis ve ilerlemenin izlenmesi, tedavi başarısı olasılığı daha yüksek olan tedavilerin seçilmesi ve olumsuz olaylardan kaçınılması yoluyla klinik sonuçlara birçok fayda sağlayacaktır. Ayrıca merkez laboratuvarlara olan talebi azaltarak tedavi kararları hakkında zamanında rehberlik sağlama, hastalık kontrolü gibi sağlık hizmetlerine ilişkin karar verme sürecinde önemli rol oynayacak.

Kapalı devre insülin pompaları ve taşınabilir diyaliz makineleri gelecekte önemli bir yere sahip. Kapalı devre insülin pompaları diyabetik hastaların hayat standardını artırarak yaşamlarını tehdit edebilecek şiddetli hipoglisemi endişesi olmadan günlük aktivitelere katılımlarını sağlıyor. Kardiyovasküler hastalık, kronik böbrek yetmezliği ve görme bozukluğu gibi diyabetle ilgili uzun vadeli komplikasyonların azalmasına, bu durumların yönetimi ve tedavisi ile ilişkili sağlık hizmetlerinin kullanımının en aza indirilmesine yol açıyor. Taşınabilir diyaliz makineleri ise böbrek yetmezliği olan kişilere ev tabanlı diyalizlere erişmek için daha fazla seçenek sağlayabilecek yeni nesil cihazlar sunmakta. Daha az yer kaplamaları sayesinde tedavi konumunda daha fazla esneklik yaratarak seyahat sürelerini azaltma gibi birçok avantaj sağlayacak.

Öne çıkan giyilebilir teknolojiler ve yapay zekâ tabanlı ses teknolojisi de gelecekte önemli bir yer tutacak. Giyilebilir teknolojiler hem hastaya hem de sağlık hizmeti sağlayıcısına gerçek zamanlı olarak sağlık durumu güncellemeleri sağlayarak zamanında müdahaleleri kolaylaştıracak. Ses teknolojisi ise, ileriki dönemlerde gerçek zamanlı çizelgeleme, sağlık hizmeti verilerini depolama ve diğer sağlık profesyonelleri ile iletişim kurma yoluyla sağlık hizmeti sağlayıcıları tarafından sıklıkla yürütülen idari görevlerde de önemli bir rol oynayacak.

Wellness “Yeni yaşam modelleri geliştirilerek genç ve yaşlı kesimin birlikte yaşamalarını destekleyecek tasarım ve stratejiler geliştirilecek”

Bilindiği üzere toprakla iç içe olan kişiler daha güçlü bir bağışıklık sistemine ve daha iyi bir mental sağlığa sahiplerdir. Bu nedenle kişilerin toprak ile etkileşimde olması gün geçtikçe daha önemli bir hale gelmekte. Dolayısıyla toprakla etkileşimin fazla olacağı yeni sağlıklı yaşam alanları oluşturulmaya başlandı. Diğer yandan, günümüzün yaşlı kesimi kendilerini yaşlı olarak hissetmiyor ve yaşa göre tanımlanmak ya da sosyal olarak ayrılmak istemiyor. Bu yüzden yeni yaşam modelleri geliştirilerek genç ve yaşlı kesimin birlikte yaşamalarını destekleyecek tasarım ve stratejiler geliştirilmelidir.

Eski bir şifa tekniği olan ses şifası ise bedeni bir denge ve uyuma getirmek için yeniden ön plana çıkarken ortak hamamlar, büyük ölçekli sağlıklı yaşam odaklı tatil köyleri, doğanın sanat ve zindelik ile buluştuğu halka açık parklar gibi birçok sağlıklı yaşam alanları oluşmaya başladı.

Wellness alanında yeni nesil natüralizm önemli bir konu haline gelmekte. Bu noktada kişiler artık uykularına, hareketlerine, dengeli beslenmelerine ve mental sağlıklarına dikkat etmeye başlamış durumda. İnsanlığın temel değerlerine geri dönüş yaşanmakta. Aynı zamanda akıl sağlığı ve travma hakkındaki konuşmalar her zamankinden daha fazla gelişmişlik gösterdi. Sosyal medyada ortaya çıkan topluluklar, bireylerin sesini yükseltmesi ve araştırmaların hızlanması ile travma konusunda daha bilinçli bir dünya çağına girildiğini gösteriyor.

Yeni Nesil Medya “Sosyal medya arama motorlarının yerini almaya başlamış durumda”

Geçici içerikler ile etkileşim yükseltmek, özgün içerikler, video içerikleri ve kısa videolar ön planda olan trendler arasında. Bununla birlikte kullanıcı tarafından oluşturulan içerikler marka içeriklerinin önemli bir parçası olmaya başladı. Markalar kullanıcı tarafından oluşturulan içerikleri kullanarak hem markalı içeriğin pazarlama bütçesini kısabilecekleri hem de kullanıcıları ön plana çıkarmalarına ve kendilerini değerli hissetmelerine de olanak sağlayabilecekler.

Yeni nesil medya alanında internet memes’leri artan trendler arasında görülmekte. Memes’ler içerik oluşturanların izleyicileriyle sorunsuz bir şekilde bağlantı kurması ve bir markayı genellikle eğlence unsurunu kaybetmeden tanıtması için harika bir yol. Bu içerikler markalara hedef kitleleriyle sohbet etme ve ilişki kurmanın kapılarını açacaklar.

Başka önemli bir nokta ise, sosyal medyanın arama motorlarının yerini almaya başlaması. Küresel olarak her yaş grubundan insan, markaları araştırmak için sosyal medyayı kullanıyor. Özellikle Z kuşağı arama yapmaktansa satın almak istedikleri markaları araştırmak için sosyal medyaya yönelmekte. Ayrıca bu kuşak iş aktivizmi trendini destekleyerek markaların zor konularda aktif olarak yer aldığını görmek istiyor. Bununla birlikte diğer önemli bir nokta sosyal medyanın reklam dünyasının kralı olmaya başlamasıdır. 2021 yılında dijital reklamlara 521 milyar dolardan fazla para harcandı. Bu rakamın 2026 yılında 876 milyar dolara ulaşabileceğini öngörülüyor.

İhracat avantajımızı kur üzerindeki baskı ile kaybettik

Türkiye’de 7 milyondan fazla çalışanı ve ailelerini doğrudan etkileyen asgari ücret 2022 yılı Ocak ayına göre yüzde 100 arttı.

Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, alım gücünün her gün düştüğü, enflasyon karşısında ezildiği bir ortamda asgari ücretteki artışın hiçbir kesimin faydasına olmayacağını vurguladı.

Jak Eskinazi, “Türkiye’de asgari ücretle çalışanların oranı yüzde 60’tan fazla. Avrupa ülkelerinde ise bu rakam bazı ülkelerde yüzde 5 bazı ülkelerde yüzde 10 bandında. Türkiye bir asgari ücretliler ülkesi olma yolunda gidiyor. Asgari ücretteki artış nedeniyle artan beklenti karşısında bir istihdam bunalımı var. Türkiye’de enflasyon sadece gelişmiş ülkelerin değil dünya ortalamasının da 10 kat üzerindeyken bu zamdan sonra daha da pik yapacağını göreceğiz. Daha 24 saat geçmeden gıda fiyatları artmaya başlamıştı. Maaşlar daha cebe girmeden eriyor. Önemli olan ücrete zam yapmak değil, alım gücünü yükseltmek. Asgari ücretlinin işverene maliyeti arttıkça üretilen ürünlere zam geliyor. Bu zam da halkın cebine yansıyor.” dedi.

Kur üzerindeki baskı kaldırılmalı

Asgari ücretin 2021 yılında 318 dolarken bugün 455 dolara yükseldiğine dikkat çeken Eskinazi, “İhracatçılar döviz ile gelir elde ediyor. Sektörlerimizin ayakta kalabilmesi için kur üzerindeki baskının kaldırılıp daha dengeli bir kur sisteminin oluşturulmasını istiyoruz. Bu şekilde giderse 2023 hedeflerini tutturamayız. Gelen siparişlerde ihracatçılarımız maliyet hesabı yaptıklarında sipariş alamaz noktada. Asgari ücretlinin işverene maliyeti 13 bin TL bandında. Maaş dışındaki tüm yükümlülüklerin devlet tarafından karşılanması gerekiyor.” dedi.

Gelir vergisi düzenlemesi yapılmalı

Eskinazi, çalışanların enflasyona ezdirilmemesi için gelir vergisi dilimlerine düzenleme getirilmesi gerektiğinin altını çizdi.

“Çalışanların enflasyonun telafisi amacıyla yaptığımız maaş artışlarından fayda sağlaması için gelir vergisi matrah dilimlerinin enflasyonla orantılı şekilde artırılması gerekiyor. Mevcut durumda, maaş artışı kısa bir süre içerisinde daha yüksek gelir vergisi kesintisiyle anlamsız ve etkisiz kalıyor. Çalışanın maaş artışıyla kazanacağı refahın kalıcı olması için gelir vergisi düzenlemesinin süratle yürürlüğe sokulması gerekiyor.”

Kur üzerindeki baskı ithalatı artıracak

Jak Eskinazi, “Koronavirüs pandemisi, Ukrayna ve Rusya arasında 10 aydır süren savaş, ekonomik belirsizlik, resesyon ihtimali, enerji maliyetlerindeki artış, parite kaybı, finansmana erişimde sorun yaşayan ihracatçılar olarak son zamdan sonra diğer girdilere gelecek zamları da dikkate alırsak hesabın içinden çıkamaz noktadayız. Navlun krizi ve pandemi dolayısıyla yakaladığımız ihracat avantajını kur üzerindeki baskı ile kaybettik. Gelecekte bu ihracat rakamlarını çok arayacağız. Siparişsizlik sonucunda işsizliğin daha da artacağını tahmin ediyoruz. Kur üzerindeki baskı ithalatı artıracak ve ihtiyacımız olan dövizi arar durumda olacağız. Amacımız günü kurtarmak değil, enflasyonu kontrol altına alarak refah seviyesini artırıcı mali politikalarla geleceğe hazırlanmak olmalı. Bu döviz kuruyla ihracat yapan işletmelerin 2023 senesinde devamlılığı çok zor olacak.” dedi.

Endüstriyel baskıda dünya lideri EFI, tüm sektörlere hitap ediyor

Reklam sektörü ve endüstriyel baskı yapan sanayi işletmeleri başta olmak üzere tüm sektörlerin sahip olmak istediği EFI, endüstriyel baskı sektöründe dünyada tercih edilen lider markadır. Türkiye pazarında, EFI ve Lidya Grup iş birliği 2015 Kasım ayında başladı. Lidya Grup, EFI iş birliğinin ilk yılı olan 2016 yılında dünya genelinde en iyi iş ortağı ödülünü alarak büyük gurur yaşadı ve ilk günden itibaren EFI markasını başarıyla temsil etmeyi sürdürüyor.  Lidya Grup’un satış ve servis hizmeti verdiğini anlatan Lidya Grup Geniş Format ve Bayiler Müdürü Mehmet Döner, şunları söyledi:

“Ülkemizde EFI markalı hemen hemen tüm ürün gruplarının satış ve servis hizmetini veriyoruz. Bu kapsamda EFI’nin sadece reklam sektörü için üretmiş olduğu hemen hemen tüm modelleri bulunuyor ve bu ürün gamının tamamına yakınını ülkemizde kurduk ve çalıştırıyor olmaktan mutluluk duyuyoruz. Vutek markası ile ülkemiz pazarına giriş yapan EFI, dünyada olduğu gibi ülkemizde de liderliği kimseye bırakmıyor. Vutek özellikle reklam sektörünün efsane markası haline gelerek, sektördeki herkesin sahip olmayı istediği bir marka olmuştur. Türkiye’de Lidya Grup iş ortaklığı ile marka, gücünü ve etkinliğini korumaya devam edecektir.” dedi.

Endüstriyel baskıda dünya liderliğine oturdu

Dünden bugüne EFI markasının tarihçesi hakkında bilgiler veren Lidya Grup Geniş Format ve Bayiler Müdürü Mehmet Döner, şunları söyledi:

“EFI, dünyanın önde gelen yazılım firmalarından birisi. Kuruluş yılı 1981 ve kuruluş amacı ilk olarak dijital baskı pazarı için renk yönetim sistemini üretmek olmuştur. Bunu da 1991 yılında dünyanın en iyi renk yönetim sistemini Fiery’i dünyaya hediye ederek başarmıştır. Bu kapsamda, üretmiş olduğu yazılımın çalışabileceği üniteyi, yazılım ile birlikte komplike bir şekilde çalışabilmesi için üreten ilk firmadır ve durum dünyadaki tüm müşterilerine, üretim esnasında verimliliği ve stabilizasyonu sağlamak adına büyük fayda sağlamaktadır. Birçok global dijital baskı makinesi üreticisi, üretmiş oldukları birçok üründe ve özellikle de endüstriyel ürünlerinde, EFI’nin Fiery server’lerini tercih ediyor. Bu da EFI’nin, global dijital baskı pazarı için önemini gösteren önemli göstergelerden birisidir. EFI yazılım alanında güç kazanıp, dünyada bu alanda liderliğini ortaya koyması ile birlikte, artık yazılımlarının gücünü daha fazla sergileyebileceği endüstriyel baskı makinesi üretmek ve dünyaya pazarlamak amacı ile 2003 yılında Vutek markasını bünyesine katarak, artık dijital baskı alanında yazılım firması olmasının yanında, ekipman üreticisi olarak da anılmaya başlamıştır. Ve, yazılım tarafındaki gücünü, ekipman tarafında da ortaya koyarak Vutek markasını endüstriyel baskı alanında dünya liderliğine taşımıştır. Bununla birlikte, kuruluşundan günümüze kadar dijital baskı sektörüne yatırımlarına devam ederek, bünyesine sırasıyla, etiket baskı makinesi Jetrion, seramik baskı markası Cretaprint, tekstil baskı makine markası Reggiani ve R2R baskı makinesi üreten Matan firmalarını katmıştır ve endüstriyel alanda hemen hemen tüm sektörlere hitap edebilir hale gelmiştir. Bu markaların tümü, kendi alanlarında dünya lideridir” diye konuştu.

SumSocial ile sosyal medyanın anlık EKG’si çekilebiliyor 

Yeni Türk yapay zekası Summarify, milyonlarca sosyal medya mesajını anlık olarak analiz edilebilme imkanı sunuyor. Türk yapay zeka girişimi Summarify’ın iş fikri, bir süredir NLP (Doğal Dil İşleme) üzerine çalışan Galatasaray Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği öğretim üyesi Dr. Uzay Çetin ve Türkiye’de katıldığı birçok Heckathon’da birincilik ödülleri kazanan istatistik kökenli öğrencisi Yunus Emre Gündoğmuş’un Türkçe dilini yapay-zeka destekli daha iyi anlama, duyguları ayrıştırma ve metin özetleme üzerine 2017 yılından bu tarafa çalışmaya başlamasıyla ortaya çıktı. Sürekli kendini yenileyen teknoloji ile birlikte, insan davranışlarını ve sosyal olguları incelemek, büyük verileri toplayarak belirli hedefler doğrultusunda analizler yapabilmek son derece stratejik hale geldi. Türkçe Doğal Dil İşleme ve yapay öğrenme algoritmalarındaki gelişmeler, bu çözümün geliştirilebilmesinde başlıca etken oldu.

Summarify’da geliştirilen algoritmalarla birlikte bu analiz gücünün sosyal medya paylaşımlarında etkili bir şekilde kullanılabileceği, anlık duygu analizlerinin yapılabileceği görüldü. Buradan da sosyal medyaya özel çözümler üretebilen SumSocial ürünü doğdu. SumSocial ile tüm sosyal medya içerikleri çok kısa sürelerde gerçek-zamanlı ve konum-tabanlı taranarak detaylı duygu analizleri yapılabiliyor, sosyal medyanın anlık olarak adeta EKG’si çekilebiliyor. 2019 yılında TÜBİTAK teşviki alan proje, 18 aylık Ar-Ge süreci sonrasında Yıldız Üniversitesi Teknopark’ında şirketleşti ve dijital ürünlerini kullanılabilir hale getirdi. 

Sosyal medyanın canlı dijital EKG’si çekmek mümkün 

Dijital sosyal evreni incelemeye yarayan aygıta “sosyoskop” diyoruz. Bir sosyoskop ile Sosyal medyanın canlı dijital EKG’si çekmek mümkün hale geliyor. Summarify’ın geliştirdiği SumSocial, sosyal medyanın gerçek-zamanlı, konum-tabanlı izlenebildiği dijital bir ürün olarak ön plana çıkıyor. Platform gücünü Summarify’ın özgün olarak geliştirdiği, yapay-zeka algoritmalarıyla güçlendirilmiş inovatif bir Türkçe anlama motorundan alıyor. Anlık tweet’ler, iletiler, yorumlar vs., olaylar, kişiler, platformlar ve bölgeler bazında karşılaştırmalı analizler yapılarak, yapay zeka teknolojisi ile canlı raporlanabiliyor. Örneğin, Twitter’da sıcak olarak tartışılan bir konuda olumsuz görüş ifade eden bir grubun, başka bir konuda savunduğu fikir kolaylıkla ayrıştırılabiliyor.  

Kasım 2022 itibariyle dünyada 4,74 milyar sosyal medya kullanıcısı bulunuyor

Günümüzde tam bir sosyal medya çılgınlığı içindeyiz. Datareportal verilerine göre, Kasım 2022 itibariyle dünyada 4,74 milyar sosyal medya kullanıcısı var. Facebook aylık aktif 3 milyar kullanıcı ile başı çekerken, Youtube reklamları 2,5 milyarın üzerinde insana ulaşıyor. Instagram, Whatsapp, Wechat ve Tiktok’un kullanıcı sayısı 1 milyarın üzerinde. Twitter, Linkedin, Snapchat, Telegram gibi yapıların aktif kullanıcı sayısı 600 milyonun üzerinde. En aktif kullanıcı hareketinin olduğu Twitter’da günde 500 milyonun üzerinde tweet atılıyor. Youtube’a her gün 700 bin saatin üzerinde yeni video yükleniyor, dakikada ortalama 575 Bin tweet, 65 Bin Instagram paylaşımı yapılıyor, 167 Milyon Tiktok videosu izleniyor. Üretilen bu devasa verilerin işlenerek içindeki değerli bilgi parçacıklarının çıkarılması; toplumun ne istediğini, neyden şikayet ettiğini anlamak isteyen tüm kişi ve kurumların ihtiyacı haline geldi. Bugün şirketler, markalar, ajanslar, ünlü kişiler; sosyal medyada nasıl göründüğüne önem veren herkes toplumun bir şekilde nabzını ölçmek ve buna göre kararlar almak zorunda kalıyor. Sosyal medyayı görmezlikten gelmek artık mümkün değildir. 

İsteGelsin et ürünlerindeki iddiasını Kuzu.co’nun ‘İzlenebilir Kuzu Eti’ ile tazeliyor!

Türkiye’nin tamamen online ilk süpermarketi İsteGelsin, en kaliteli ve en taze ürünleri müşterileriyle buluşturmak için yaptığı iş birlikleri ile ürün çeşitliliğini artırıyor. Sebze-meyvenin yanı sıra et ürünlerinde de en kaliteli ve en tazeyi sunan İsteGelsin, yüksek teknolojik standartlarla üretim yapan Kuzu.co’nun ürünlerini müşterileri ile buluşturuyor.

“Her gün her üründe indirim!” vizyonu ile online süpermarket sektöründe farklılaşan İsteGelsin, et ürünlerindeki iddiasını yaptığı iş birlikleri ile güçlendiriyor. Soğuk zinciri bozmadan tüm ürünleri en taze şekilde müşterilerine ulaştıran İsteGelsin, yapay zekâ destekli akıllı çiftliklerde kuzu besiciliği yapan Kuzu.co’nun ürünlerinin satışına başlayarak, en kaliteli etleri müşterileriyle buluşturuyor.

En kaliteli ve en tazeyi sunuyoruz!

İsteGelsin’in Kategori ve Dönüşümden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Emin Uğur Taflan, “İsteGelsin olarak ‘her gün her üründe indirim gelsin, için rahat etsin!’ sloganıyla müşterilerimize hizmet veriyoruz. Müşterilerimizin, fiyat avantajından ve kalitesinden gönül rahatlığı ile emin olabilecekleri bu ürünleri eksiksiz, zamanında ve soğuk zinciri kırmadan taptaze bir şekilde onlara ulaştırıyoruz. Kuzu.co, vazgeçilmez standardımız olan soğuk zinciri aksatmadan uygulama noktasında oldukça başarılı. Yüksek teknoloji ürünü olan akıllı çiftlik yönetimi ile de son kullanıcıya ulaşan ürünlerin tüm süreçlerinin şeffaf bir şekilde takip edilmesine olanak sağlıyor. Ürün üzerindeki barkodun arkasında kuzunun yetiştiricisi, doğum ve kesim tarihi, kesim kilosu, yediği ot analizine kadar detaylı bir izleme sürecine müşteriler kolayca ulaşabiliyor. Bununla birlikte teknolojik bir alt yapı ile sistematik ilaç kalıntısı denetimleri yapılıyor. Böylelikle son kullanıcı aldığı ürünün ambalajına bakarak satın aldığı etin tüm süreçlerini en ince detayına kadar görüyor ve gönül rahatlığıyla tüketebiliyor. Biz de kuzu eti satışlarımızda sadece Kuzu.co ile çalışıyoruz. İsteGelsin olarak ürün standartları ve kalitesini yükselten iş birliklerini önemsiyor ve ürün çeşitliliğimiz içerisindeki paylarını da her geçen gün artırarak müşterilerimize en iyiyi ve en tazeyi sunmaya devam ediyoruz” dedi.

Yapay zekâ desteği ile et üretiminin her aşamasını takip edip denetliyoruz.

Akıllı çiftlik ve izlenebilirlik modelleri hakkında bilgi veren Kuzu.co yetkilisi Prof Dr. Ebru Emsen şunları söyledi: “Kırmızı et ürünleri içinde değeri tartışılmaz kuzu etini; hayvan refahı, çevre dostu, ilaç kalıntısız sağlıklı et ile insan sağlığını hedef alan üç sorumluluk üçgeninde

üretiyoruz. Yeni nesil hayvancılık olarak da adlandırılan Hassas Hayvan Yetiştirme modelinde kuzu üretim çiftliklerimizi, kullandığımız yapay zekâ destekli yazılımımız ile veri üzerinden uçtan uca izliyor ve denetliyoruz. Akademisyen uzman ekibimizin kılavuzluğunda ilk önceliğimiz mutlu kuzular. Yüksek hayvan refahı standartlarında ürettiğimiz kuzularımızı özel üretim ot ve yemler ile besliyoruz. Böylece ikinci en önemli sorumluluğumuz olan çevre dostu üretim ile sera gazı salınımımızı yarı yarıya düşürdük. Son tüketicinin sağlığı ise son derece önemli. Kuzu.co kuzularımızda antibiyotik başta olmak üzere veteriner ilaç kalıntısı ve hormon gibi insan sağlığını tehdit eden tüm etkenler hassas sürü takip uygulamamızla güvence altında. Böylelikle hayvan haklarına, çevreye ve insan sağlığına saygılı üretimimiz ile Kuzu.co kuzularıyla her yaştan tüketicimizi sağlıklı beslenmenin en lezzetli yoluna davet ediyoruz.

Kuzu.co paketleri üzerindeki barkodu okuttuğunuzda, yediğiniz kuzunun yediği otun içerik analizine kadar tam izlenebilirlik sağlıyoruz. Tüm üretim süreçlerinin denetimi ve izlenebilirliği, sağlıklı ve güvenilir kuzu etine ulaşmanın formülüdür. Ayrıca piyasadaki diğer kuzu etlerine kıyasla yıl boyu üretimin kesintisiz olduğu çiftliklerimizde daha genç kesim yaparak genel “kuzu eti ağır kokuyor” yargısını yıkıyoruz. Kendi çiftliklerimizde, özel olarak üretilen yemler ve beslenme diyetimizi kullanarak ürettiğimiz kuzularımızın etindeki esansiyel yağ asidi olan KLA oranını yüzde 400 oranına kadar artırarak insan sağlığı için daha nitelikli etler üretiyoruz.”

Kärcher, sistemlerini TOUGHBOOK 54’ten sonra TOUGHBOOK 33 dayanıklı dizüstü bilgisayarlarla güçlendiriyor

Panasonic TOUGHBOOK, dünya çapında faaliyet gösteren temizlik ekipmanları üreticisi Kärcher’in operasyonel verimliliğini ve müşterilerine sunduğu hizmetleri artırıyor. Etkili temizlik makinelerinin küresel pazar lideri Kärcher, müşterilerine en iyi deneyimi sunmak için 100 hizmet teknisyenini Panasonic TOUGHBOOK 33 tamamen dayanıklı dizüstü bilgisayar ile donattı. Hikayenin detaylarının yer aldığı video burada bulunuyor. Kärcher’deki teknisyenler 10 yıldan uzun süredir kağıtsız bir şekilde çalışıyor. Bunun için de operasyon ve yönetimle ilgili her çalışmanın en zorlayıcı koşullarda bile güvenilir bir şekilde çalışabilen bir cihazla kaydedilmesi gerekiyor. Bu yüzden Kärcher, halihazırda TOUGHBOOK 54’ü kullanıyordu. Kärcher, kullandığı cihazlara TOUGHBOOK 33’ü de ekledi. Kärcher Hizmet Uzmanı Tobias Türk, “Panasonic, TOUGHBOOK cihazlarının kalitesi ve sağladığı destek sayesinde müşteri hizmetlerini ve verimliliğimizi iyileştirecek dijitalleşmemizin bir sonraki aşamasında tedarikçimiz olmaya devam ediyor” diyor.Hem ikisi bir arada hem de birbirinden ayrı kullanılabilen cihazlar, dünya çapında faaliyet gösteren ve basınçlı yıkayıcıları, cam temizleyen elektrikli süpürgeleri ve zemin temizleyicileri gibi çeşitli profesyonel temizlik ekipmanlarıyla bilinen Alman aile şirketi Kärcher’in operasyonel verimliliğini ve müşterilere sunduğu hizmetlerini iyileştiriyor. Yıllık 2,7 milyar Avro (2020) cirosu olan şirket, TOUGHBOOK 33’ü teknisyenlerin kapsamlı ekipman portföyünü çalışır durumda tutmasına ve teşhis testleri gerçekleştirmesine olanak tanıyan dayanıklı ve esnek tasarımları için seçti. Cihazların Kärcher’e ulaştırılması da pandemi koşullarına rağmen sorunsuz bir şekilde gerçekleşti.Kärcher Servis Teknisyeni Thomas Wolski, konuyla ilgili şunları söylüyor: “Su sebillerimiz ve yol süpürücülerimiz gibi temizlik makinelerimizden gelen verileri analiz etmek için TOUGHBOOK dizüstü bilgisayarlarında kurulu olan tanı yazılımını kullanıyoruz. TOUGHBOOK 33 çok esnek bir cihaz. HDMI kablosu veya USB kablosu gibi birçok eklenti seçeneği bulunuyor ve çok sayıda bağlantı yuvası mevcut. Ayrıca dayanıklı ve güvenilir. Düştüğünde bile her zaman çalışmaya devam ediyor ve kalın eldivenlerle bile tableti kullanırken sorun yaşanmıyor.”Panasonic Kurumsal Mobil Çözümler Saha Hizmetleri Kilit Müşteri Yöneticisi Andreas Wetzels de “TOUGHBOOK 33’ün tablet PC ve dizüstü bilgisayarın birleşimi olması çok önemli. Çünkü bu sayede Kärcher’ın teknisyenleri cihazı hareket halindeyken bir tablet olarak veya prize takıp klasik bir dizüstü bilgisayar olarak kullanabiliyor. TOUGHBOOK cihazları, Kärcher müşterilerinin temizlik sistemlerini daha uzun süre kullanabilmelerini sağlamaya yardımcı oluyor. Artan kullanım sayesinde çevrenin korunmasına da yardımcı oluyoruz” diyor.

FİNANS UZMANI MURAT ÖZSOY 2023’TE ASGARİ ÜCRET ENFLASYONDA BAŞIMIZA GELECEK OLASI SENARYOYU AÇIKLADI!

Tespitlerinin tamamı gerçekleşen Finans Uzmanı-Ekonomist Murat Özsoy, asgari ücrete yüzde 54.54 oranında yapılan zam sonrasında dikkat çeken yorumda bulundu. Özsoy, 2023’te 22,3 enflasyon hedefine ulaşmanın çok iddialı ve zor bir hedef olduğuna dikkat çekti ve asgari ücrette yeniden bir ayarlamaya gidilebileceğinin altını çizdi.

Asgari ücrete dair görüşmelerin ilki 7 Aralık’ta, ikincisi 14 Aralık’ta son ve üçüncü toplantı ise 20 Aralık’ta toplanmıştı. İlk üç toplantıda işveren temsilcisi TİSK ile işçi temsilcisi Türk-İş arasında uzlaşma çıkmadı. Türk-İş masadan kalktı. Beştepe’de gerçekleştirilen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Çalışma Bakanı Vedat Bilgin ve TİSK temsilcisi Özgür Burak Akkol arasındaki görüşme sonrasında asgari ücret yüzde 54.54 artışla 8 bin 506 lira olarak belirlendi.

Ekonomi yönetiminin bakış açısıyla, TCMB’nin Ekim ayında açıkladığı 2023 yılı tahmini olan yüzde 22,3 enflasyon oranının oldukça üzerinde bir asgari ücret zammı yapıldığını belirten Özsoy, “2023 yılında uygulanacak asgari ücretin 8 bin 506,8 TL olarak açıklanması ile şu anda uygulanmakta olan 5 bin 500 TL’ye göre yüzde 55, 2021 Ocak ayına göre de yüzde 100 oranında bir artış yapılmış oldu” dedi.

2023’DE YÜZDE 22,3 ENFLASYON ÇOK ZOR VE İDDİALI BİR HEDEF!

Türk-İş’in teklifi olan 9 bin TL’nin, 5 bin 500 TL’ye göre yüzde 64, 2021 Ocak ayına göre yüzde 116 oranına artışa tekabül ettiğini ve bu oranın da yine Merkez Bankası’nın enflasyon raporundaki 2022 tahmini olan yüzde 65,2’nin üzerinde olduğunu söyleyen Özsoy, Türk-İş’in 9 bin TL teklifinin aslında 2023 yılı enflasyon oranının TCMB’nin tahmini olan yüzde 22,3 oranının üzerinde kalacağı mesajını verdiğini söyledi. Özsoy, 2023 yılı tahmini olan yüzde 22,3 enflasyon oranının tutturulmasının çok iddialı ve zor bir hedef olduğuna dikkat çekti.

2023’TE DE YÜKSEK ENFLASYON GÜNDEMİN İLK SIRALARINDA OLACAK

TÜİK’in 2003 yılından bu yana açıkladığı verileri değerlendiren Biz Finansal Danışmanlık Kurucusu Murat Özsoy, “Yıllık bazda açıklanan tüfe rakamında birbiri ardına gelen iki yılda enflasyonda hiçbir zaman bu derecede bir gerileme olmamış. Küresel çapta tüm dünya ekonomilerinin enflasyon ile mücadelesinin halen devam ettiği bir ortamda ve 2023 yılı gündem sıralamasında yüksek enflasyonun ilk sıralarda kalmaya devam edeceği bir ortamda 2023 yılına dair yüzde 22,3 hedefini yakalamak çok büyük bir başarı olur” ifadelerini kullandı.

ASGARİ ÜCRETTE YENİDEN AYARLAMA GÜNDEME GELEBİLİR

Asgari ücretli ile işveren kesimi arasında da farklı bakış açıları olduğunu açıklayan Özsoy. “Asgari ücretli enflasyondan ziyade gerçek hayatta çok hızla eriyen alım gücünün telafi edilmesi açısından durumu ele alırken, işveren kesimi de 2023 yılı bütçelerini yaparken masraf ve gider yönetimi odaklı bakarak aşırı yükselen maliyetlerini düşürmek çabası içerisinde. Dolayısıyla her iki tarafın bu sene için ortak bir zeminde buluşabilmesi gerçekten çok zor zordu. 8 bin 506 TL olan asgari ücretin işverene olan 11 bin 759,4 TL maliyeti eğer önümüzdeki günlerde fiyatlara yansıtılırsa 2023 yılı enflasyon hedefinin gerçekleşmesi bu açıdan da zora girebilir” dedi.

Tespit ve tahminlerinin tamamı gerçekleşen Finans Uzmanı Murat Özsoy, 2023 yılında asgari ücrette yeniden ayarlamanın gündeme geleceğini ve bu durumun enflasyon ile mücadelede içinden çıkılması zor bir kısır döngü yaratacağının altını çizdi.

ULAŞTIRMA VE ALTYAPI BAKANI KARAİSMAİLOĞLU DEMİRYOLU BÜTÇESİNİ AÇIKLADI: DEMİRYOLU YATIRIM BÜTÇEMİZ 27 MİLYAR DOLAR 
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, demiryolu ağını 13 bin 150 kilometreye çıkardıklarını, Bakanlık olarak kent içi ulaşımda 320 kilometre raylı sistem projesini hayata geçirdiklerinin altını çizerek, şu anda şehir içi raylı sistemler ile birlikte devam eden demiryolu yatırım bütçesinin 27 milyar dolar olduğunu açıkladı.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, Sürdürülebilir ve Akıllı Hareketlilik Stratejisi ve Eylem Planı tanıtım toplantısına katıldı. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı olarak yatırımlarla Türkiye’nin, “küresel lojistik bir süper güç olma” ve “dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına girme” hedefi doğrultusunda Türkiye Yüzyılı ile yeni bir tarihi başlangıca hazırlandıklarını ifade eden Karaismailoğlu, “Türkiye’nin dört bir köşesinde 5 bine yakın şantiyede ve hizmet noktamızda 700 bine yaklaşan mesai arkadaşımla alın teri döktüğümüz yatırımlarımızı, bütünsel kalkınma ve ‘Ulaştırma 2053’ vizyonu çerçevesinde mobilite, lojistik ve dijitalleşme odağında gerçekleştiriyoruz. Geleceği bugünden tasarlarken teknolojideki gelişmeleri, küresel trendleri dikkate alıyor, dünyadaki gelişmeleri yakından takip ediyoruz. Bu kapsamda ‘Sürdürülebilir ve Akıllı Hareketlilik Stratejisi ve Eylem Planı’ çalışması ve bu çalışmanın çıktısı olan Hareketlilik Merkezi Tasarım Rehberi, Sürdürülebilir, Akıllı Hareketlilik İndeksi ile ilgili diğer çalışmalar, bu vizyonun bir ürünüdür. Ulaşımın dışsal etkilerini asgari düzeye indirmek, bugün ulaşım alanındaki karar alıcıların temel ve ortak gayesidir” ifadelerini kullandı.
SERA GAZI EMİSYONLARINI SIFIRA İNDİRMEYE YÖNELİK SOMUT ADIMLAR ATIYORUZ
Bu gayeye ulaşmak üzere ulaşımdaki odak alanlarına baktıklarında “karbonsuzlaşma”, “elektrifikasyon”, “emniyet”, “dijitalleşme” ve “erişilebilirlik” kavramlarının öne çıktığına dikkati çeken Karaismailoğlu, Avrupa Komisyonu’nun Aralık 2019’da Avrupa Yeşil Mutabakatı’nı duyurduğunu anımsattı. Karaismailoğlu, “Bu mutabakat temel olarak 2030’a kadar Avrupa kıtasında ulaşım odaklı karbon salınımını yüzde 50 azaltmayı, 2050 yılına gelindiğinde ise sıfır karbon salınımı hedefine ulaşmayı amaçlamaktadır. Türkiye olarak, küresel ekonomideki güç dengelerini etkileyecek bu ve benzeri uygulamaları her zaman yakından takip etmekteyiz. Bu nedenle ‘Sürdürülebilir ve Akıllı Hareketlilik Stratejisi ve Eylem Planı’mızda; sürdürülebilir ve akıllı taşımacılığın, yeşil denizcilik ve yeşil liman uygulamalarının, demiryolu taşımacılığının geliştirilmesi ile yakıt tüketiminin ve emisyonların azaltılması ve mikro hareketlilik araçlarının kullanımının yaygınlaştırılması hedeflerine yer verdik. Ayrıca; ülkemizin Paris Antlaşması’na taraf olması ile birlikte ‘2053 Net Sıfır Emisyon Hedefi’ ve ‘Yeşil Kalkınması Politikası’ doğrultusunda kısa, orta ve uzun vadeli stratejik hedef ve eylemlerin belirlenmesi için de çalışmalara başlanılmıştır. Bunun yanı sıra 2053 yılı için hedeflediğimiz sıfır emisyon doğrultusunda ulaşım odaklı sera gazı emisyonlarını sıfıra indirmeye yönelik somut adımlar da atıyoruz” değerlendirmesinde bulundu.
13 PROJEDE TOPLAM 177 KİLOMETRE UZUNLUĞUNDA RAYLI SİSTEM HATTI İNŞAATI DEVAM EDİYOR
“Türkiye olarak tayin ettiğimiz bu yeşil dönüşüm vizyonumuzda demiryollarının yeri oldukça önemlidir” diyen Ulaştırma Bakanı Karaismailoğlu, ulusal düzeyde yapılan demiryolu yatırımları, önemli karayolu, havayolu ve haberleşme projelerinin bütünsel kalkınmaya ve ulaşımda sürdürülebilirliğe önemli katkılar sağladığını söyledi. 2003 yılından bugüne demiryoluna 346,6 milyar liralık yatırım yaptıklarının altını çizen Karaismailoğlu, kent içi ulaşımda raylı sistem yatırımlarına da devam ettiklerini dile getirdi. Türkiye’yi demir ağlarla yeni baştan ördüklerini kaydeden Karaismailoğlu, “Yeni nesil demiryolu ve kent içi raylı sistem taşımacılığını milletimizle buluşturduk. İlk iş olarak, mevcut demiryolu ağlarımızın tamamını yeniledik. Ülkemizi Hızlı Tren işletmeciliği ile tanıştırdık. 1460 kilometre Hızlı Tren hattı inşa ettik. Demiryolu ağımızı 13 bin 150 kilometreye çıkardık. Bakanlık olarak kent içi ulaşımda 320 kilometre raylı sistem projesini hayata geçirdik. Bakanlığımızca yapımı devam eden 13 projede de toplam 177 kilometre uzunluğunda raylı sistem hattı inşaatı devam etmektedir” şeklinde konuştu.
KAZLIÇEŞME-SİRKECİ KENTSEL ULAŞIM VE REKREASYON ODAKLI DÖNÜŞÜM PROJESİ’Nİ İSTANBULLULARLA BULUŞTURACAĞIZ
Şu anda şehir içi raylı sistemler ile birlikte demiryolunda 27 milyar dolarlık yatırım yaptıklarını açıklayan Karaismailoğlu, yapılan projelerin sadece bir kent içi ulaşım projesi olmayıp aynı zamanda içinde rekreasyon ve yürüme alanlarının olduğu çevreci sürdürülebilir projeler olduğunu söyledi. Bunların en güzel örneklerinden birinin de Kazlıçeşme-Sirkeci Kentsel Ulaşım ve Rekreasyon Odaklı Dönüşüm Projesi olduğunu ifade eden Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Karaismailoğlu, proje kapsamında Kazlıçeşme ile Sirkeci arasında atıl bulunan 8,5 kilometrelik raylı sistem hattının yaya odaklı, çevreye duyarlı bir şekilde yeniden yapımının gerçekleştirildiğini anlattı. Ayrıca aynı güzergahta 74 bin metrekarelik yeni yeşil alanı, 7,5 kilometrelik bisiklet ve 6,5 kilometrelik yaya yolu, 10 bin 120 metrekarelik meydan ve rekreasyon alanı ile sürdürülebilirlik anlamında önemli bir proje olduğunu dile getiren Karaismailoğlu, projeyi en kısa zamanda İstanbul ile buluşturacaklarını belirtti.
DEMİRYOLUNDA YERLİ VE MİLLİ ÇOK ÖNEMLİ ÇALIŞMALARIMIZ VAR
Demiryollarında özellikle demiryolu araçlarıyla ilgili de yerli ve milli olarak çok önemli çalışmalar yaptıklarını vurgulayan Karaismailoğlu, hızı saatte 160 kilometre olacak şekilde ilk millî ve yerli elektrikli tren üretimi gerçekleştirecek çalışmaları tamamladıklarını söyledi. Testlerde 10 bin kilometreyi geçtiklerini dile getiren Karaismailoğlu, yakın zamanda sertifikasını aldıktan sonra seri üretime başlayacaklarını söyledi. Ayrıca, hızı 225 kilometrelik araçların tasarımlarının da devam ettiğinin altını çizen Karaismailoğlu, onlarında önce prototiplerini üreteceklerini, daha sonra da seri üretimine başlayacaklarını dile getirdi. 2035 yılına kadar sadece Türkiye için demiryolu araçlarıyla ilgili 17.5 milyar dolarlık bir pazar olacağını bildiren Ulaştırma Bakanı Karaismailoğlu, bunu büyük bir oranda yerli ve milli olarak tamamlayacaklarına dikkati çekti.
FOSİL YAKITLI ARAÇLARIN AŞAMALI OLARAK KALDIRILMASI İÇİN ÇALIŞMALARI SÜRDÜRÜYORUZ
Karaismailoğlu, diğer yandan kentsel ortamdan fosil yakıtlı araçların aşamalı olarak kaldırılması için çalışmaları sürdürdüklerini kaydederek, açıklamasına şöyle devam etti:
“Petrole bağımlılığın ve sera gazı emisyonlarının azaltılmasına katkı sağlayacak elektrikli araçlar için uygun şarj altyapısının geliştirilmesi amacıyla Elektrikli Araç Şarj İstasyonlarının Yer Seçiminin Belirlenmesi ve Simülasyon Programının Oluşturulması Projesi’nin hayata geçirilmesini planlıyoruz. Ayrıca ülkemizde kullanımı gün geçtikçe artan mikromobilite araçlarının ulaşımda yaşanan gelişme ve değişimler bu araçların kullanım alanlarını genişletmiştir. Örneğin kargo taşımacılığında Bakanlık olarak önemli bir adım attık. PTT, teslimatlarını e-skuter araçları ile yapmaya başladı. Bu araçlar hem çevre dostu hem de düşük işletme maliyet özelliğine sahip, diğer fosil yakıtlı araçlara kıyasla 7-8 kat daha düşük oluyor. Bu bilinçle araç sayısını sürekli arttırarak PTT’de kullanılan e-skuter sayısı Ağustos 2022 itibariyle 500 olan sayı, Aralık 2022’de 700’e ulaşmıştır. Dünya çapında mevcut durumda paylaşımlı 4.6 milyon e-skuter sayısının 2024’e kadar 6 katına çıkacağı öngörülüyor. Tahminler, geleceğin şehirlerinde mikromobilite araçlarının birden fazla kullanım alanında çok yaygın olarak göreceğimizi destekler niteliktedir.”
HAREKETLİLİK MERKEZLERİNİN İLK SOMUT ÖRNEKLERİNİ İSTANBUL VE ANKARA’DA HAYATA GEÇİRECEĞİZ
“Sürdürülebilir ve Akıllı Hareketlilik Stratejisi ve Eylem Planı’nın” Bakanlığın; mobilite, lojistik, dijitalleşme vizyonu odağında, yönetilebilirlikten emniyet ve güvenliğe, teknolojiden, finansal yönetime, çevresel sürdürülebilirlikten erişilebilirliğe kadar geniş bir bakış açısı ile ele alındığının altını çizen Karaismailoğlu, eylem planı hakkında şu bilgileri paylaştı:
“Bu kapsamda, ulusal ve kent içi düzeyde tüm ulaşım türlerini kapsayacak şekilde bakanlığımızın hareketlilik alanında gelecek yol haritası, temel odak alanları belirlenmiştir. Bu doğrultuda bireylerin, mal ve hizmetlerin sürdürülebilir, çevreci, bütünsel hareketliliğini sağlamak üzere strateji ve politikaların geliştirilmesi ve bu politikalara ilişkin eylemlerin hayata geçirilmesi planlanmaktadır.  Ayrıca eylem planı çalışması yakın bir zamanda ilgili paydaşlarımızla paylaşılacaktır. Yıldız Teknik Üniversitesi işbirliği ile gerçekleştirdiğimiz çalışma kapsamında ayrıca Sürdürülebilir, Akıllı Hareketlilik İndeksi (SAHİ) geliştirilmiş, bu indeks ile kentlerin hareketlilik kapsamında iyileştirmeye açık alanlarını belirleyerek kent içi yatırımlarımız şehirlerin hareketlilik hedefleri ile uyumlaştırılacaktır. Bu çalışma ile yerel ve merkezde ortak vizyon ve hedefler belirlenmiştir. Böylece yönetişim yapısı güçlendirilecek bunun yanı sıra kentsel hareketlilikle ilgili veriler tüm paydaşların dâhil olacağı bir ekosistemde yani hayata geçireceğimiz “Hareketlilik Platformunda” paylaşılacaktır. Bu platformda büyükşehir belediyelerinin Sürdürülebilir, Akıllı Hareketlilik İndeksi’nden aldığı puanlar ilan edilerek belediyelerin indeks sonuçlarına göre durumları buradan takip edilecektir. Ayrıca, entegre hareketlilik yönetimi kapsamında ülkemize özgü ulusal ve kent içi düzeyde tek taşımacılık ağı yönetimine yönelik Bir Hizmet Olarak Hareketlilik (MaaS) uygulama mimarisi çalışması da yapılmıştır. Bu uygulama mimarisine uygun uygulama geliştirme çalışmamız da devam etmektedir. Bu çalışmanın bir çıktısı olarak ayrıca Yıldız Teknik Üniversitesi ile iş birliği içerisinde “Hareketlilik Merkezi Tasarım Rehberi” hazırlanmıştır. Hareketlilik merkezleri insanların yolculuklarını daha çevreci, entegre, erişilebilir ve sürdürülebilir ulaşım hizmetleriyle gerçekleştirebileceği alanları sunmaktadır. Bu merkezler birden çok yenilikçi, çevreci, paylaşımlı ve elektrikli ulaşım türünün bir araya geldiği alanlar olup bu kapsamda sunulan hizmetler daha çevreci, entegre, erişilebilir ulaşıma katkı sağlayacaktır. Bu rehber yeni nesil, çevreci hareketlilik hizmetlerinin kent içi ulaşımda yaygınlaştırılması ve kişilerin ulaşım tercihlerini sürdürülebilir yönde değişmesinde hareketlilik merkezlerinin itici gücünü ortaya çıkarmada önemli bir rol oynayacaktır. Bu çalışma başta yerel yönetimler olmak üzere ülke genelinde hareketlilik merkezlerini inşa edecek ilgili tüm kurum ve kuruluşlar için başvurulacak önemli bir kılavuz olacaktır. Ayrıca Bakanlık olarak hareketlilik merkezlerinin ilk somut örneklerini de İstanbul ve Ankara’da hayata geçireceğiz.”

Ege İhracatçı Birlikleri Latin Amerika pazarında hedef büyüttü 

Egeli ihracatçılar Uzak Ülkeler Stratejisi doğrultusunda Latin Amerika ülkelerine yönelik çalışmalarını hızlandırdı.

Kosta Rika Cumhuriyeti Büyükelçisi Gustavo Campos Fallas Ege İhracatçı Birlikleri’ni ziyaret ederek ülkemiz ile Kosta Rika Cumhuriyeti arasında önümüzdeki dönemde yapılabilecek iş birlikleri hakkında görüş alışverişinde bulundu.

Kosta Rika Cumhuriyeti Büyükelçisi Gustavo Campos Fallas, özellikle iki ülke ticaretinde lojistiği kolaylaştırıcı çözümler üretilirse iki ülke arasındaki ticaret hacminin önemli bir potansiyel teşkil ettiğini, Kosta Rika Cumhuriyeti’nin ihracatının yüzde 60’ının teknolojik ürünlerin oluşturduğunu, katma değeri yüksek ihracata önem verdiklerini belirtti.

Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkan Yardımcısı ve Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Hayrettin Uçak, 2022 yılı Ocak-Kasım döneminde Türkiye’nin Amerika ülkelerine 20 milyar dolar ihracat gerçekleştirdiğini açıkladı.

“Bakanlığımızın ihracat menzilimizi artırmak için devreye aldığı Uzak Ülkeler Stratejisi’nde Latin Amerika ülkeleri öncelikli pazarlar arasında yer alıyor. Bu noktada fahri konsoloslarımız görev yaptıkları ülke ile Türkiye arasında ekonomik, ticari, sosyal ve kültürel ilişkilerin gelişmesi için önemli misyon üstleniyor. İzmir Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkan Yardımcımız Sayın Emre Kızılgüneşler, Kosta Rika İzmir Fahri Konsolosu göreviyle Kosta Rika ve Türkiye’nin ilişkilerine yeni bir halka ekledi. İhracatçı kimliği, dinamik ve yenilikçi bakış açısıyla fahri konsolosluk görevi sırasında iki ülke arasındaki dış ticaretin artması için yoğun mesai harcıyor. Şu an Kosta Rika ile ihracatımız sanayi ürünleri ağırlıklı. Gerek diplomatik temaslarla gerek uzak destinasyonlara hava kargo kapasitesinin geliştirilmesiyle dünyada güçlü oyuncu olduğumuz gıda ürünlerimizde de iyi bir ivme yakalayıp ticaret hacmimizin artacağına inanıyoruz. Kosta Rika’ya kısa vadede 200 milyon dolar ihracat hedefliyoruz.” dedi.

Toplantıya Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkan Yardımcısı ve Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Hayrettin Uçak, Kosta Rika Cumhuriyeti Fahri Konsolosu ve İzmir Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Emre Kızılgüneşler ve Ege İhracatçı Birlikleri Genel Sekreteri Cumhur İşbırakmaz katıldı.  2023 yılını ilk çeyreğinde ticaret olanakların geliştirilmesi amacıyla geniş katılımlı bir toplantı yapılması kararlaştırıldı.

Sürdürülebilir madenciliğin geleceği dijitalleşmeden geçiyor

Ege Maden İhracatçıları Birliği, doğal taş sektöründe iş sağlığı ve güvenliği önlemlerini en üst seviyeye çıkarmak, iş kazalarını önlemek için “İş Sağlığı ve Güvenliği Odaklı Faaliyetlerin Geliştirilmesi” isimli Avrupa Birliği projesini sektöre kazandırdı.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından yayınlanan “İş Sağlığı ve Güvenliğinin Geliştirilmesi Hibe Programı” kapsamında Ege Maden İhracatçıları Birliğimiz ile Dokuz Eylül Üniversitesi Maden Mühendisliği Bölümü ortaklığında yürütülen “Doğal Taş Madenciliği Sektöründe İş Kazalarını ve Yaralanmaları Önlemek İçin İş Sağlığı ve Güvenliği Odaklı Faaliyetlerin Geliştirilmesi” projesinin “Kapanış Toplantısı” gerçekleştirildi.

EMİB’in hedefi doğal taş madenciliği sektöründe İSG’nin AB ülkeleri düzeyine yükseltilmesi

Ege Maden İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Alimoğlu, “Avrupa Birliği projemiz için 2020 yılının Aralık ayında başvuru sürecini tamamlayarak hibe sözleşmesini imzalayan başta bir önceki dönem Yönetim Kurulu Başkanımız Mevlüt KAYA olmak üzere o dönemde görevli tüm EMİB Yönetim Kuruluna sektörümüze çok katkı sağlayacak bu projeyi başlattıkları için şükranlarımı sunuyoruz. Ege Maden İhracatçıları Birliğimiz ve diğer madencilikle ilgili STK’ların da İş Sağlığı ve Güvenliğine yönelik yürüttüğü bu projelerden elde edilecek çıktılarla; Doğal taş madenciliği sektöründe İSG’nin AB ülkeleri düzeyine yükseltilmesi konusunda farkındalık sağlanacak ve Türkiye’nin 7 milyar dolar doğal taş ihracat hedefine ulaşmasına da olumlu katkılar sağlayacaktır.” dedi.

VR gözlüklerle interaktif eğitimler, mobil uygulamalar

Alimoğlu, İş sağlığı ve güvenliğini Avrupa Birliği seviyelerine çıkarmak için teknolojideki yenilikleri de projenin süreçlerine dahil ettiklerine söyledi.

“Sektörümüzün yoğun kümelendiği illerde gerçekleştirdiğimiz eğitimlerde ve fuarlarda işverenler, sektör çalışanları ve İSG Uzmanları VR gözlük kullanarak maden ocağını sanal ortamda görme ve ocaktaki olası risk faktörlerini uzaktan tanımlayarak eğitim alma deneyimi kazandı. Diğer taraftan bu eğitimlerde Katılımcılarımıza iş kazalarının önlenmesine yönelik hazırladığımız Açık Ocak Şevleri Periyodik Denetleme formunu mobil uygulama olarak tanıttık. Projemizin temel çıktıları olan, VR gözlük ile ocaktaki riskleri önceden tanımlama, mobil uygulama, Temel İSG Rehberi ve Doğaltaş Madenciliği İçin Kişisel Koruyucu Donanım rehberleri tüm sektörümüzün kullanımına açık olacaktır.”

Cezaları da faaliyete geçirmeliyiz

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü Genel Müdür Başdanışmanı Mustafa Sever, “2015’deki kazalardan sonra Bakanlık olarak farklı bir politika geliştirip mevzuatlarımızda değişiklik yaptık. Uzman personellerimizi aldık, işletmelerdeki risk gruplarını belirledik, sahalardaki denetim sıklığını belirledik. Projenin farkındalık yaratması gurur verici. Sektör üniversite ve bakanlıklar olarak işbirliği içinde devam etmesinden yanayız. İş sağlığı güvenliği bir kültür olduğuna göre çocuklara küçüklükten başlatmalıyız. Okullarda öğretmeliyiz. Erken yaşta başlatılmalı. Ülkede bunu oturtmalıyız. Çalışanlarımıza eğitimlerimize devam etmeliyiz. Hedefimiz Türkiye’nin dünyadaki maden iş sağlığı ve güvenliğinde gelişmiş ülkelerdeki standartlara gelmesi. Cezaları da faaliyete geçmeliyiz. Bazı firmalarda önlemler çok sıkı ücretten kesmeden işten çıkarmaya kadar gidiyor. Bizde bu perspektifte olmalıyız, aileleri de ortaya katmalıyız.” dedi.

ILO ve AB’nin yaklaşımının ülkemizde benimsenmesi için çabalarımız devam edecek

Ege İhracatçı Birlikleri olarak dört yıldır sürdürülebilirlikle ilgili yoğun mesai yaptıklarını söyleyen Ege İhracatçı Birlikleri Genel Sekreteri İ. Cumhur İşbırakmaz sözlerine şöyle devam etti:

“Her Birliğimiz, iş sağlığı ve güvenliği, çocuk işçilikle mücadele ile ilgili köklü ve yapısal sorunlara karşı aksiyon planları oluşturarak, çözümler üretmeye devam ediyor. Bütün sektörlerde hammadde olarak kullanılması sayesinde Türkiye ekonomisine 40 milyar doların üzerinde katma değer sağlayan maden sektörümüz, 2020 yılında Dokuz Eylül Üniversitesi ile birlikte insan kaynağının sürdürülebilirliği için çok önemli bir adım attı. İki sene boyunca hem yurtiçi hem yurtdışında aktif bir şekilde çalışmalarımızı sürdürdük. Her zaman yasalar vardır, uygulama başkadır. Tüm dünyada kabul edilen temel çalışma ilkelerinin, Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) ve Avrupa Birliği’nin yaklaşımının ülkemizde de benimsenerek sağlık ve güvenlik kültürünün oluşması için çabalarımız devam edecek.”

Hep beraber elimizi taşın altına koyalım

Tüm Mermer Doğaltaş ve Makinaları Üreticileri Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Hanifi Şimşek, “Çalışanlarımızın akşam evlerine sağ salim dönmesi için kamudan STK’lara  çalışanlardan aile üyelerine kadar herkese görev düşüyor. Hep beraber elimizi taşın altına koyalım ve kapsamlı bir iş sağlığı güvenliği kültürü ve risk bilincini miras bırakalım. Proje paydaşlarını kutluyorum.” dedi.

Hayatımız Maden ile tohumlarını attık, Bakanlığa giden ilk proje EMİB’nin projesi

Ege Maden İhracatçıları Birliği TİM Genel Kurul Delegesi Prof. Dr. Faruk Çalapkulu,“2017’de Antalya’da düzenlediğimiz Hayatımız Maden çalıştayında projemizin tohumlarını attık.  2019’da İzmir’de düzenlediğimiz çalıştayımızın teması sürdürülebilir madencilikti. Bu çalıştaylar yeni hareketlere ve ülkemiz yararına önemli atılımların ateşleyicisi oluyor. Maden sektöründe iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili Bakanlığa giden ilk proje EMİB’nin projesidir. AB’de en çok maden kazası ölüm kazası maalesef Türkiye’de ve yüzde 35’i doğaltaş sektöründe oluyor. Bakanlığımızın çağrısı çok önemli bir çağrıydı bunun üzerine çalışmalarımıza başladık.” dedi.

Arşiv oluşturup epikriz raporları ve sonuç bildirgelerini yayınlayıp tüm İSG uzmanlarını bilgilendirmeli

Çalapkulu, “8 ilde Afyon, Muğla, Denizli, Bilecik, Burdur, Balıkesir, Antalya ve İzmir’de ayrı ayrı eğitim seminerleri düzenledik. Bu proje sadece bir iş güvenliği projesi değil, bütün işletmelerin uygulayabileceği, disiplini tesis edebileceği, her kurumun kendisine uyarlayabileceği Türkiye’ye örnek olacak kapsamlı bir proje. İşverenlere tek tek eğitim verdik. Temel problemimiz şu; mevzuatın koyduğu kurallarla hiçbir problemimiz yok ama mevzuatın uygulanmasında problem var. İtalya’ya göre Türkiye’deki mevzuat daha iyi, Denetlemede deneyimli müfettişlerin görev alması gerekiyor. Epikriz raporlarına önem vermeliyiz. İtalya her bir kazanın epikriz raporunu alıyor belirli aralıklarda İSG uzmanlarına gönderiyor. Arşiv oluşturup epikriz raporları ve sonuç bildirgelerini yayınlayıp tüm İSG uzmanlarını bilgilendirmeli.” dedi.

Projenin dijital çıktıları: VR Gözlüklü İSG Eğitim Simülasyonu ve İş’te Güven Mobil Uygulama

Dokuz Eylül Üniversitesi Maden Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi, Proje Koordinatörü Prof. Dr. Bayram Kahraman, “Proje kapsamında İtalya’daki maden ocaklarını ziyaret ettik, faaliyetler incelendi. İtalya’nın bizden farkı yok hatta bizden gerideler. Projemiz ile farkındalık ciddi ölçüde artmaya başladı. Açık ocak maden işletmelerinde görevli personelin çalışma alanındaki potansiyel risklerini önceden tespit etmeleri, alınması gereken önlemleri belirleyebilmeleri için VR Gözlüklü İSG Eğitim Simülasyonu ve İş’te Güven Mobil Uygulama’yı oluşturduk.” diye konuştu.

Kayseri’de Kasım ayı itibariyle toplam taşıt sayısı 421 bin 912 oldu.

Motorlu Kara Taşıtları, Kasım 2022 Kasım ayında 122 bin 837 adet taşıtın trafiğe kaydı yapıldı
Kasım ayında trafiğe kaydı yapılan taşıtların %45,1’ini otomobil, %30,2’sini motosiklet, %14,4’ünü kamyonet, %6,4’ünü traktör, %2,9’unu kamyon, %0,5’ini minibüs, %0,4’ünü otobüs ve %0,1’ini özel amaçlı taşıtlar oluşturdu.
Trafiğe kaydı yapılan taşıt sayısı bir önceki aya göre %20,0 arttı
Kasım ayında trafiğe kaydı yapılan taşıt sayısı bir önceki aya göre minibüste %56,5, otomobilde %26,5, kamyonda %19,8, motosiklette %17,9, traktörde %15,3, özel amaçlı taşıtta %14,9, otobüste %8,6 ve kamyonette %7,8 arttı.
Trafiğe kaydı yapılan taşıt sayısı geçen yılın aynı ayına göre %38,4 arttı
Kasım ayında geçen yılın aynı ayına göre trafiğe kaydı yapılan taşıt sayısı motosiklette %94,0, minibüste %69,1, özel amaçlı taşıtlarda %33,3, otobüste %26,8, otomobilde %26,5, kamyonda %26,1, kamyonette %17,6 ve traktörde %10,6 arttı.
Trafiğe kayıtlı toplam taşıt sayısı Kasım ayı sonu itibarıyla 26 milyon 349 bin 156 oldu
Kasım ayı sonu itibarıyla trafiğe kayıtlı taşıtların %53,9’unu otomobil, %16,2’sini kamyonet, %15,5’ini motosiklet, %7,9’unu traktör, %3,5’ini kamyon, %1,9’unu minibüs, %0,8’ini otobüs ve %0,3’ünü özel amaçlı taşıtlar oluşturdu.
Kasım ayında 868 bin 1 adet taşıtın devri yapıldı
Kasım ayında devri(1) yapılan taşıtların %66,8’ini otomobil, %16,6’sını kamyonet, %6,7’sini motosiklet, %4,6’sını traktör, %2,7’sini kamyon, %1,8’ini minibüs, %0,6’sını otobüs ve %0,2’sini özel amaçlı taşıtlar oluşturdu.
Kasım ayında 55 bin 442 adet otomobilin trafiğe kaydı yapıldı
Kasım ayında trafiğe kaydı yapılan otomobillerin %16,4’ü Fiat, %10,3’ü Renault, %7,0’ı Dacia, %6,0’ı Volkswagen, %5,8’i Toyota, %5,6’sı Hyundai, %4,8’i Peugeot, %4,7’si Mercedes-Benz, %4,6’sı Opel, %4,3’ü BMW, %4,2’si Honda, %4,1’i Kia, %3,8’i Citroen, %3,0’ı Audi, %3,0’ı Skoda, %2,2’si Nissan, %2,1’i Volvo, %2,0’ı Ford, %1,1’i Suzuki, %0,8’i Seat ve %3,9’u diğer markalardan oluştu.
Ocak-Kasım döneminde 1 milyon 132 bin 739 adet taşıtın trafiğe kaydı yapıldı
Ocak-Kasım döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre trafiğe kaydı yapılan taşıt sayısı %4,2 artarak 1 milyon 132 bin 739 adet olurken, trafikten kaydı silinen taşıt sayısı %15,0 azalarak 32 bin 118 adet oldu. Böylece Ocak-Kasım döneminde trafikteki toplam taşıt sayısında 1 milyon 100 bin 621 adet artış gerçekleşti.
Ocak-Kasım döneminde trafiğe kaydı yapılan otomobillerin %70,2’si benzin yakıtlıdır
Ocak-Kasım döneminde trafiğe kaydı yapılan 509 bin 774 adet otomobilin %70,2’si benzin, %17,9’u dizel, %8,5’i hibrit, %2,0’ı LPG ve %1,4’ü elektriklidir. Kasım ayı sonu itibarıyla trafiğe kayıtlı 14 milyon 213 bin 13 adet otomobilin ise %36,9’u dizel, %35,1’i LPG, %26,7’si benzin, %0,9’u hibrit ve %0,1’i elektriklidir. Yakıt türü bilinmeyen(2) otomobillerin oranı ise %0,3’tür.
Ocak-Kasım döneminde en fazla 1300 ve altı silindir hacimli otomobil kaydı yapıldı
Ocak-Kasım döneminde trafiğe kaydı yapılan 509 bin 774 adet otomobilin %31,3’ü 1300 ve altı, %27,1’i 1401-1500, %24,4’ü 1301-1400, %9,2’si 1501-1600, %5,8’i 1601-2000, %0,8’i 2001 ve üstü motor silindir hacmine sahiptir.
Ocak-Kasım döneminde kaydı yapılan otomobillerin 203 bin 400’ü beyaz renklidir
Ocak-Kasım döneminde trafiğe kaydı yapılan 509 bin 774 adet otomobilin %39,9’u beyaz, %28,5’i gri, %11,4’ü mavi, %7,7’si siyah, %7,2’si kırmızı, %2,6’sı turuncu, %1,4’ü yeşil, %0,7’si kahverengi ve %0,6’sı sarı renklidir.
Sosyal Koruma İstatistikleri, 2021 Sosyal korumaya 785 milyar 662 milyon TL harcandı

Yazar - Davut Güleç

Gazeteci, televizyoncu, Uzman polis-adliye muhabiri, Spor yazarı, TEMA’cı, Kızılay’cı, Dağcı, Trekkingci, Alp disiplini kayak milli hakemi, Herkes İçin Spor Federasyonu Kayseri il temsilcisi, Erciyes Kar Kaplanları Spor Kulübü Basın sözcüsü, Kayseri Spor Adamları Derneği yönetim kurulu üyesi, Kent Güvenlik konseyi üyesi, Halkla İlişkiler Tanıtım, Adalet, Kamu Yönetimi mezunu -----Davut Güleç Kimdir ? -----

İlginizi Çekebilir

Ekonomi-teknoloji, kültür-sanat, sağlık, eğitim haberleri (15.04.2024)

Şarj Edilebilir Hibrit BYD SEAL U DM-i Lansmana Özel Cezbeden Fiyatı ile Avrupa’dan Önce Türkiye’de …