Ekonomi-teknoloji haberleri ve TUİK verileri (25.09.2022)

Yangında; Yapıyı, İnsanı ve Çevreyi Koruyan Çözüm : “Masdaf Yangın Pompası”

Ülkemizde ve dünyada çeşitli nedenlerle ortaya çıkan yangınlar; endüstriyel tesislerden işletmelere, konutlardan hastanelere, okullardan alışveriş merkezlerine kadar tüm yaşam alanlarını tehdit ediyor. Yangın felaketine erken müdahale edilmesi hem can ve mal güvenliğini hem de ekolojik dengeyi koruyor.

“Yangından Korunma Haftası” kapsamında açıklamada bulunan Masdaf Satış Müdürü Cem Hanedanoğlu, Masdaf’ın Amerikan Yangından Korunma Kurumu NFPA’nın (National Protection Association) standartlarına uygun olarak geliştirdiği “Ayrılabilir Gövdeli Yangın Pompaları” ile binalarda ve endüstri tesislerindeki yangınlarla mücadelede etkili çözümler sunduklarını ifade etti. Cem Hanedanoğlu, Masdaf yangın pompaları ile yangından kaynaklanan can ve mal kayıplarının en aza indirilmesini amaçladıklarını vurguladı.

Ülkemizde her yıl 25 Eylül – 1 Ekim aralığında kutlanan “Yangından Korunma Haftası”, yangının hayatımız için ne kadar büyük bir risk oluşturduğunu hatırlamamız için önem bir zaman. Çünkü başta endüstriyel tesisler olmak üzere konutlardan hastanelere, okullardan alışveriş merkezlerine kadartüm yaşam alanlarında her an yangın tehlikesiyle karşı karşıya yaşıyoruz.

2021 yılında endüstride 358 yangın gerçekleşti

TMMOB Kimya Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi’nin tespitlerine göre 2021 yılında, Türkiye’de yalnızca endüstride 358 yangın gerçekleşti. Bu endüstriyel yangın ve patlamalarda en az 8 işçi hayatını kaybetti, 103 işçi ise yaralandı.

48 yıldır Türkiye’de pompa sektörüne öncülük eden Masdaf, Yangından Korunma Haftası dolayısıyla yangınla mücadelede etkili çözümler sunan “yangın pompa”larının önemine dikkat çekti.

Yangına zamanında müdahale imkanı sunuyor

“Endüstriyel tesislerde, konutlarda ve işletmelerde meydana gelebilecek yangınlara, itfaiye ekipleri, olay yerine ulaşmadan önce yangın pompaları müdahale edilmesi gerekiyor” diyen Masdaf Satış Müdürü Cem Hanedanoğlu, böylece hem yapıların korunabileceğini hem de binada yaşayan insanların güvenli bir şekilde olay yerinden tahliye edilebileceğini ifade etti. Cem Hanedanoğlu, sözlerine şöyle devam etti:

“Yangınlar, uzman kişilerce ve teknolojik yangın söndürme tedbirleri ile önlenebilir ve yangının; yapıya, insana ve çevreye olan etkileri azaltılabilir. Masdaf olarak Amerikan Yangından Korunma Kurumu NFPA’nın (National Protection Association) standartlarına uygun olarak geliştirdiğimiz “Ayrılabilir Gövdeli Yangın Pompaları” ile binalarda ve endüstri tesislerindeki sulu yangın söndürme sistemlerinin basınçlandırılmasını sağlayarak, yangınla mücadelede etkili sistem çözümü sunuyoruz. Böylece itfaiye ekipleri, olay yerine ulaşmadan önce yangın pompaları ile yangına müdahale edilmesini sağlayarak hem yapıların güvenliğini hem de binada yaşayan insanların güvenli bir şekilde olay yerinden tahliye edilmesini sağlıyoruz.

Dünyanın en yüksek kalite standardı olan FM (Factory Mutual) ve uluslararası bağımsız bir mühendislik ve güvenlik şirketi olan UL (Underwriters Laboratories) tarafından sertifikalandırılan “Ayrılabilir Gövdeli Yangın Pompaları”mız ileTürkiye’de ilk kez, dünya sıralamasında ise 8. olarak UL ve FM sertifikasını alan firma unvanına da sahip bulunuyoruz.

Binalarda ve endüstriyel tesislerde oluşabilecek yangın felaketine karşı zamanında müdahale imkânı sunarak, binaların güvenliğini sağlamayı hedeflediğimiz “Ayrılabilir Gövdeli Yangın Pompaları”mızı, 1000 gpm, 11,6 bar kapasiteye kadar UL ve FM onaylı olarak üretiyoruz. Yüksek kalite standartlarına sahip olan yangın pompalarımız ile yurt içinde ve yurt dışında birçok binada yangın felaketine karşı zamanında müdahale imkânı sunuyoruz” dedi.

TURİZM MERKEZLERİNDEKİ HAVALİMANLARINDA YAZIN 32 MİLYON 440 BİN YOLCUYA HİZMET VERİLDİ
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, turizm merkezlerindeki havalimanlarında bu yaz döneminde 32 milyon 440 bin yolcuya hizmet verildiğini açıkladı ve bu havalimanlarında hizmet verilen yolcu sayısının geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 59 arttığına dikkati çekti.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, yaz döneminde havalimanlarındaki yolcu ve uçak trafiğine ilişkin yazılı açıklama yaptı. 15 Nisan-15 Eylül tarihleri arasında turizm merkezlerindeki havalimanlarında hareketliliğin arttığını belirten Karaismailoğlu, “Özellikle, Antalya Havalimanı, İzmir Adnan Menderes Havalimanı, Muğla Dalaman Havalimanı, Muğla Milas-Bodrum Havalimanı, Gazipaşa Alanya Havalimanı ve Kapadokya Havalimanı’nda da hem yolcu hem de uçak trafiğindeki artışlar dikkat çekiyor. Yaz dönemde bu havalimanlarında hizmet verilen yolcu sayısı iç hatlarda 8 milyon 249 bin, dış hatlarda 24 milyon 191 bin olmak üzere toplamda 32 milyon 440 bin oldu. 2021 yılının aynı döneminde 20 milyon 445 bin yolcunun kullandığı havalimanlarımızda geçen yıla göre yolcu trafiğinde yüzde 59 artış yaşandı” dedi.
206 BİN 978 UÇAK TRAFİĞİ GERÇEKLEŞTİ
Uçak trafiğinin iç hatlarda 58 bin 584, dış hatlarda 148 bin 394 olmak üzere toplamda 206 bin 978 olduğunu duyuran Karaismailoğlu, açıklamasına şöyle devam etti:
“İzmir Adnan Menderes Havalimanı’nda iç hatlarda 2 milyon 649 bin, dış hatlarda 2 milyon 318 bin olmak üzere, toplamda 4 milyon 967 bin yolcu ağırladık. Antalya Havalimanı’nda da iç hatlarda 2 milyon 826 bin, dış hatlarda 17 milyon 955 bin yolcumuza hizmet verdik. Toplamda ise 20 milyon 782 bin yolcu trafiği gerçekleşti. 20 Ağustos’ta bu havalimanımızda 194 bin 676 yolcu, 1094 uçak trafiği ile salgın sonrasının rekoru kırıldı. Muğla Dalaman Havalimanı’nda iç hat yolcu sayısı 1 milyon 20 bin, dış hat yolcu sayısı 2 milyon 259 bin olmak üzere, toplam yolcu trafiği ise 3 milyon 279 bin oldu.”
Muğla Milas-Bodrum Havalimanı’nda 2 milyon 794 bin, Gazipaşa Alanya Havalimanı’nda 410 bin 324 yolcunun ağırlandığını vurgulayan Karaismailoğlu, Kapadokya Havalimanı’nda da yolcu trafiğinin 207 bin 438 olduğunu aktardı.
YAPILAN YATIRIMLARLA HAVALİMANLARINDA KAPASİTEYİ ARTTIRDIK
100 yılda yapılacak yatırımları 20 yıla sığdırdıklarını kaydeden Karaismailoğlu, ulaşımın her modunda olduğu gibi yapılan yatırımlarla birlikte havalimanlarında kapasitenin arttırıldığına işaret etti. Avrupa’da havalimanlarında yaşanan kaosa dikkat çeken Karaismailoğlu, Türkiye’de ise havalimanlarında konfor olduğunu, yolcu ve çevre dostu havalimanlarında yolcuların sorunsuz olarak ağırlandığını ifade etti. 26 olan havalimanı sayısının 57’ye çıkarıldığının altını çizen Ulaştırma Bakanı Karaismailoğlu, havacılık sektörüne yapılan yatırımların hız kesmeden devam ettiğini vurguladı.

Panasonic yeni nesil 3D platformu AV Digital World’e canlı etkinlikleri ve e-sporu ekledi

Panasonic, katılımcıların çözümleri yeni yöntemlerle keşfedebilmesi için geliştirilen yeni nesil 3D dijital platformuna Canlı Etkinlik ve E-Spor odalarını eklediğini duyurdu. Kullanıcılar artık bilgisayarları üzerinden Kurumsal, Eğitim ve TV ve Canlı Yayın odalarına ek olarak Canlı Etkinlik ve E-Spor odalarına da erişebiliyor. Kullanıcılar bu odalarda hızla büyüyen sektörün yeni çözümlerini görebiliyor ve her bir ürünü yakından keşfedebiliyor ve onlarla etkileşime geçebiliyor.Panasonic Connect Europe Profesyonel Video Sistemler Direktörü Andre Meterian, konuyla ilgili bunları söylüyor: “İş dünyası değişiyor ve fuarları ziyaret etmek ve seyahat etmek istemeyen kişiler artık laptop veya mobil cihazlarından tek bir tık ile farklı sektörler için geliştirilen en yeni Yayın ve ProAV çözümlerini yakından deneyimleme şansına sahip oluyor.”Dijital odalara giren ziyaretçiler sanal alanda kolayca hareket ederek Panasonic’in en yeni Yayın ve ProAV çözümlerini görebilecek. Bu çözümler arasında Kairos, dönüştürücüler, stüdyo kameralar, PTZ kameraları ve yöneticileri, robotik çözümleri ve 30.000 lm 3 çipli DLP projektör PT-RQ35 yer alıyor.Yeni E-Spor odası, Panasonic çözümlerinin dünyanın en hızlı büyüyen sporunun heyecanını canlı yayını takip izleyicilerde stadyum veya stüdyoda olan izleyicilerle aynı seviyede yaşatabildiğini gösteriyor. Canlı Etkinlikler odası ise Panasonic’in dünya çapındaki izleyicileri eğlendirmek için eğlence sektörünün en büyük yıldızları tarafından kullanılan PTZ kamera sistemlerine ve prodüksiyon kontrol cihazlarına odaklanıyor. Ziyaretçiler, ek bilginin yanı sıra ürünün ve özelliklerinin 3D yakından görünümü için tek bir ürüne tıklayabiliyor.Yeni odalara ek olarak Panasonic Kurumsal odasına ilave görsel çözümler ekledi. Bu çözümler arasında Panasonic’in kablosuz sunum sistemi Press IT ve yeni nesil kamera hoparlörü ile hibrit toplantıların zorluğunu ortadan kaldıracak şekilde tasarlanan PressIT360 gibi en yeni projektörler ve birlikte çalışmayı mümkün kılan teknolojiler yer alıyor.AV Digital World Panasonic’in Sanal Demo Odaları’nın geliştirilmesiyle tamamlanacak. Bu odalar iş ortaklarının ve müşterilerin Panasonic’in ProAV çözümlerini uzaktan kontrol ve test edebilmesini sağlayacak. İlk Sanal Demo Odaları yılın ilerleyen aylarında kullanıma sunulacak.

Pfizer Türkiye bu yıl da en çekici işverenler arasında Öğrencilerin, genç çalışanların ve çalışan adaylarının, şirketler açısından her yıl nabzını tutan Universum, bu yıl 10’uncusunu düzenlediği ve 90 binin üzerinde genç ve deneyimli profesyonelin katılımıyla gerçekleştirdiği Türkiye’nin En Çekici İşverenler Araştırması’nın sonuçlarını Harvard Business Review Türkiye Dergisi’nde açıkladı.Bilim kazanacak anlayışıyla çalışan biyofarma şirketi Pfizer Türkiye, 5 farklı alanda öğrencilerin ve genç profesyonellerin ilk 50 listesine adını yazdırmanın yanı sıra, Tıp/Sağlık Bilimleri ve Fen Bilimleri alanlarında zirveyi yakaladı.  Universum Türkiye’nin En Çekici İşverenler Araştırması, 2022 yılında 90 binin üzerinde katılımcı ile 10’uncu kez gerçekleşti. 59 farklı üniversitede öğrenim gören 63 bin 747 öğrenci ile 27 bin 363 genç ve deneyimli profesyonelin katıldığı araştırma, iş yaşamına dair beklenti ve mesajların nasıl değiştiğini de ortaya koyuyor.Pfizer Türkiye’nin En Çekici İşverenler Araştırması’nda elde ettiği sıralamalar ise şöyle:

Tıp / Sağlık Bilimleri öğrencilere göre ilk 50’de 1. sırada

(geçen yıla göre yerini korudu)Profesyonellere göre Tıp / Sağlık Bilimleri ilk 50’de 1. Sırada

(geçen yıla göre yerini korudu)Fen Bilimleri öğrencileri arasında ilk 50’de 1. sırada

(geçen yıla göre 1 sıra yükseldi)Profesyonellere göre Fen Bilimleri ilk 50’de 2. sırada

geçen yıla göre 1 sıra yükseldi)

İktisadi ve İdari Bilimler öğrencileri arasında ilk 50’de 29. sırada

geçen yıla göre 7 sıra yükseldi)

Mühendislik / BT öğrencileri arasında ilk 50’de 36.sırada

geçen yıla göre 10 sıra yükseldi)

Sosyal bilimler / eğitim / hukuk öğrencileri arasında ilk 50’de 36. sırada

(geçen yıla göre 7 sıra yükseldi)

Profesyonellere göre Sosyal bilimler / eğitim / hukuk arasında ilk 50’de 32.sırada

geçen yıla göre 1 sıra yükseldi)

Pfizer Türkiye Çalışan Deneyimi Direktörü Seda Tamur Oğralı, araştırmada elde ettikleri başarılı sıralamalarla ilgili şunları söyledi: “Hastaların hayatını değiştiren çığır açan yenilikler amacımız doğrultusunda çalışmaya; bilimi ve global kaynaklarımızı, insanlara yaşamlarını uzatan ve anlamlı biçimde iyileştiren tedaviler sunmak için kullanmaya devam ediyoruz. Rotasyonla lider yetiştirme anlayışımız, uluslararası kariyer fırsatlarımız, esnek ve keyifli çalışma ortamımız, Universe, “İyiSen” programlarımız ve “Mozaik” inisiyatifimiz de dahil olmak üzere işveren markamızın tüm değerleri ve uygulamalarıyla yaşamlara dokunmak için burada sınır yok diyoruz. Başarımızın en önemli faktörü olan insanı, işimizin her aşamasında ön plana çıkarmaktan, geleceğin profesyonelleri olan genç yetenekler ve öğrenciler tarafından oylamada seçilmekten dolayı gurur duyuyoruz. Pfizer Türkiye olarak en çekici işverenlerden biri olmamıza katkı sağlayan tüm Pfizerlilere de gönülden teşekkür ediyorum.”

TÜRKONFED ve TÜSİAD iş birliğiyle düzenlenen ‘Anadolu Buluşmaları’ Mardin’de

TÜRKONFED ve TÜSİAD iş birliğiyle düzenlenen ‘Anadolu Buluşmaları’ kapsamında DİCLESİFED ev sahipliğinde Mardin’de bir toplantı gerçekleştirildi. TÜRKONFED’in “Yeni Dönem, Yeni Ufuklar” vizyon belgesi ile TÜSİAD’ın “Yeni bir Anlayışla Geleceği İnşa: İnsan, Bilim, Kurumlar” raporunun iş insanlarıyla paylaşıldığı toplantı düzenlendi.Toplantının açılış konuşmaları TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan, TÜRKONFED Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Sönmez, DİCLESİFED Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Bilim ve TÜRKONFED Yönetim Kurulu Üyesi, Mardin OSB Başkan Vekili Nasır Duyan tarafından gerçekleştirildi. TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan’ın konuşması şöyle.

Mardin; medeniyet tarihi boyunca farklı din, dil, mezhep, ırk ve kökenden insanların bir arada yaşamasıyla, barışın ve çok kültürlülüğün sembolü. Aslında yüzyıllarca birbirini besleyen ve geliştiren bu farklılıklar, bu toprakların en önemli zenginliği, mirası ve aynı zamanda potansiyeli.

Mardin’de olmak, ihtiyaç duyduğumuz birlik, beraberlik ve uzlaşı ruhu açısından bizi heyecanlandırıyor, umutlandırıyor, güçlendiriyor.Kimseyi ötekileştirmeden bu ruha sahip çıkarsak, ülkemizin büyük potansiyelini ayağa kaldırabilir, pırıl pırıl gençlerimizin hayallerini gerçekleştirebilecekleri, çok daha iyi bir gelecek şansımızı yakalamış oluruz.Kadim kent Mardin’in verdiği ilham ile umutlarımızdan, ülkemiz için hayallerimizden bahsetmek istiyorum.Çünkü biliyoruz ki, yaşadığımız sorunları aşmak, çözümleri geliştirmek elimizde.Biliyoruz ki, bugünü kurtarırken kazanç saydıklarımız, aslında uzun vadede yarınlarımızı tüketir.

Hepimizin, bugünün belirsizlikleri içinde günlük kazançlara değil, uzun vadeli çözümlere odaklanması gerekiyor. Ancak bu şekilde çocuklarımıza güzel bir yarın sağlayabiliriz.Geçen yıl TÜSİAD olarak, 50. kuruluş yıl dönümümüzü kutladık. Bu vesileyle, ülkemizin geleceği için, “Yeni Bir Anlayışla Geleceği İnşa” adlı çalışmamızı kamuoyuyla paylaştık. Bu, iki yıllık çalışma sürecinin ürünü. Çıkış noktamız; ülke olarak yeni bir hikaye yazmak gerektiğini düşünmemizdi.

Bizler;zorlu ekonomik krizlerle mücadele eden,belirsizlikler içinde risk alan,çalışanlarımızla birlikte üreten,katma değer yaratan, istihdam sağlayan,kısacası, ülkemizin dünyanın gelişmiş ülkeleri arasında ön sıralarda yer alması için elini taşın altına koyan iş insanlarıyız.

Başarının sırrının doğru teşhiste olduğunu düşünüyoruz. Potansiyelimizi hayata geçirmemizi engelleyen sorunlarımızı doğru tespit etmeli, doğru vizyonu ortaya koyarak, çözümleri hep birlikte düşünmeliyiz. Bu anlayışla, mart ayında Mersin’de başladığımız Anadolu Buluşmaları’na bugün Mardin’de devam ediyoruz. TÜRKONFED ile birlikte, çalışmalarımızı Anadolumuzun farklı şehirleriyle buluşturmayı, iş dünyamız ve STK’larımız ile görüş alış verişi yapmayı sürdüreceğiz.

İçinde yaşadığımız dünyada yüzleştiğimiz krizler ve riskler, coğrafi ya da kültürel farklılıkların, sınıfsal dengesizliklerin ötesinde tüm insanlığa yönelmiş durumda. Sorunlar, krizler ve riskler bu kadar çeşitli, bu kadar yaygınken, onlarla mücadele etme şeklimiz de aynı derecede çeşitli, kapsayıcı ve yaygın olmak durumunda. TÜSİAD olarak, geleceğin inşası için ortaya koyduğumuz vizyonda benimsediğimiz yaklaşım da budur: Herkes için refah, herkes için ilerleme, herkes için kalkınma.

Birazdan çalışmamızın ana fikrine ve önemli noktalarına değineceğim.

Ancak önce, hepimizin gündemini meşgul eden sorun alanlarıyla ilgili değerlendirmelerimi paylaşmak istiyorum.

Dünya ekonomisinin bambaşka süreçlerden geçtiğine şahit oluyoruz. 2020’de yaşadığımız Covid krizi ardından bu yıl Rusya-Ukrayna savaşını yaşıyoruz. Bu gelişmeler, iktisadi açıdan dünyamızı çok farklı noktalara getirdi.

Geride bıraktığımız 30 – 40 yılda, global ekonomide gördüğümüz küreselleşmenin, düşük maliyetli iş gücünün ve para birimlerindeki değer kaybının rekabet avantajı sağladığı süreç artık değişiyor.

Tüm dünyada arz zincirleri değişiyor, üretim merkezleri kayıyor. Bu süreci doğru okuyabilen ekonomiler için çok önemli fırsatlar mevcut. Akıllı yatırım, nitelikli işgücü, inovasyon kapasitesi ve etkin yönetişimi bir araya getirip, üretkenlik kapasitesini artırmalıyız. Ancak bu takdirde bu yeni düzendeki fırsatlardan yararlanabiliriz.

Hepimizin bildiği gibi ekonomimizde son dönemde önemli refah kaybı ve enflasyon artışı ile yüz yüzeyiz.

Enflasyonun yüksek olduğu bir ekonomi hiçbir paydaşa; ne hane halkına, ne reel kesime, ne de finans sektörüne fayda sağlar. Hane halkının alım gücündeki şiddetli düşüş, zamanla tüm ekonomiye sirayet eder. Büyümenin sağlıklı sürdürülemediği, oldukça uzun zorlu ekonomik dönemlere sebep olur.

Öte yandan aynı sıkıntılı durum bugün reel kesim için de geçerli. Bir taraftan bırakınız uzun vadeli plan yapmayı, kısa vadeyi tahmin etmekte bile zorlanıyoruz. Bu koşullar yatırım yapma imkanını da sınırlamakta. Bu denli faiz düşüşüne rağmen, reel kesim kaynak bulmakta zorlanmakta. Merkez Bankası faizi ile tüm faizler arasında bağlantı kopmuş, sık değişen regülasyonun yarattığı belirsizlik içinde bugün bankalar kredi vermekte zorlanır hale gelmiştir. Sorunu; bir sonuç olan kredilerde değil, soruna sebep olan yüksek enflasyonda aramalıyız.  Konu kredi, faiz ya da kur değil aslında tam da yüksek enflasyondur. Enflasyonla doğru yöntemlerle mücadele etmediğimizde, süreç bizi hedeflerimize yaklaştırmadığında, bu süreci aşırı yoğun regülasyonlarla yürütmeye çalışıp finans sektörünü zorluyoruz. Tam da bu sebepten, bugün faizi düşürseniz dahi krediye erişim son derece zor hale gelmiştir. Unutmayalım ki bir ekonomide reel kesimin sağlıklı işlemesi ne kadar önemli ise, o reel kesimi fonlayan bankacılık sektörünün de sağlıklı işlemesi olmazsa olmazdır.

Bu konuları doğru politikalarla doğru zamanda çözüp, enflasyon-kur-faiz sarmalından ekonomimizi çıkarmalıyız. Enerjimizi global ekonomide değişen sistemi anlamaya ve bu sisteme nasıl uyum sağlayacağımıza harcamalıyız.

Türkiye ekonomisi ister finans kesimi olsun, ister reel kesim olsun bilançoları son derece iyi yönetilen, esnek ve potansiyeli çok yüksek bir ekonomi. Nasıl ki 2001-2013 döneminde attığımız doğru iktisadi adımlarla ülkemizin dünyadan aldığı pay %0.6’dan %1.2’ye çıktıysa, yeniden doğru istikrarlı politikaları uyguladığımız takdirde ekonomimizi bir üst mertebeye doğru taşıma imkanımız olacak. Fakat az evvel belirttiğim gibi öncelikle içeride enflasyon sorununu hızla ve doğru yöntemlerle çözmeli, sürdürülebilir uzun soluklu iktisadi politikalar inşa etmeliyiz.

İnsan, bilim ve kurumlar… Bu üç unsur, ancak aynı adımlarla yürüdüklerinde medeniyet olarak tanımladığımız ilerlemeyi sağlayabilir. Bizi biz yapan duygularımız, ortak refahımızı tesis edecek kurumlar ve geleceğimizi belirleyen bilimsel yeniliklerin temeline tek bir pencereden bakabilmeliyiz. O pencere insan olmalı. İnsan odaklı bir toplum, insan odaklı kurumlar ve insan odaklı bilimsel ilerlemeler…

Günümüzde bir ülkenin refahının asıl belirleyicisi o ülkenin maddi olmayan kaynaklarıdır. Biz geleceği inşa çalışmamızda bu maddi olmayan kaynaklara kısaca “insan, bilim ve kurumlar” dedik. Açarsam;eğitimle insanımızın yetkinliklerinin geliştirilmesi;bilim-teknoloji ve inovasyona önem verilmesi;ekonomiden demokrasiye kadar tüm alanlarda güvenilir ve kapsayıcı kurumlar ve kuralların yerleşmesi.Ancak ve ancak bu alanlarda eş zamanlı ilerleme kaydettiğimiz takdirde sürdürülebilir kalkınmayı başarabiliriz.Refah artışında yeni bir atağı başlatabilir, toplumun tüm kesimlerini kapsayarak gelişebilir, büyüyebiliriz.

Hedefimiz; ekonomik olarak gelişmiş, uluslararası alanda saygın, AB entegrasyonunu sağlamış, toplumsal olarak eşitlikçi ve adil, yeşil dönüşümü başarmış çevreci bir Türkiye olmaktır. Kalkınmanın dayanması gereken ilk sütun “insani gelişme ve yetkinleşme”dir.  Konuşmamın başında da dile getirdiğim gibi, ülkemiz için doğru bir vizyon çerçevesinde başarı, ancak iyi yetişmiş, yetkinlikleri güçlü insan kaynağı ile hayata geçebilir.

Örneğin, bugün Mardin nüfusunun %61’ini 25 yaş altı gençlerimiz oluşturuyor. Bu, aslında müthiş bir potansiyel. Öte yandan Mardin’in de içinde olduğu TRC3 bölgesi, %29,8 ile en yüksek işsizlik oranına sahip. Genç işsizliği ise maalesef %50’nin üzerinde ve bu yine düzey2 bölgeleri içinde en yüksek oran.

Genç nüfusumuz, iyi eğitim ile donattığımızda bizim en büyük hazinemiz. Gençlerimize bugünün, hatta yarının dünyasının gerektirdiği yetkinlikleri kazandırarak, her seviyede kaliteli bir eğitim vermemiz gerekiyor. Bu, istihdama erişimlerini sağlamamız açısından da kritik önem taşıyor.

Son yıllarda gençlerimizin istikbali başka ülkelerde aradığına daha fazla şahit oluyoruz. Ekonomik zorluklar, özgürlük alanlarının daralması, yüksek yaşam standartlarında gelecek umudunun azalması beyin göçünün hızlanmasına yol açıyor. Bu durumu tersine çevirecek iklimi yaratmak hepimizin önceliği olmalı.

İnsani gelişmenin çok önemli bir boyutu daha var. O da, toplumun yarısını oluşturan kadınların konumunun güçlenmesidir. Bu, kalkınmanın daha adil olmasını sağlar.

Eğitime ve çalışma hayatına erişebilen kadınlar, başarıları ile toplumumuza güç katıyor.

Fakat kadın istihdamı ve girişimciliği oranlarımız gelişmiş ülkelere kıyasla düşük seviyede. Türkiye’de 15 yaş üstü kadın işsizlik oranı 2021 yılı için yaklaşık %15 iken bu bölgemizde bu oran iki katıdır. Kadınların yaşamın her alanına katılımını sağlamalıyız. Toplumsal zihniyet dönüşümünü gerçekleştirmeden, hak ve özgürlüklerde ilerlemiş, refah seviyesi yüksek bir ülke hedefine ulaşamayız. Kadınlarını dahil etmeyen bir ülke vizyonunun gerçekleşmesi mümkün değildir.

O yüzden gelecek hayalimizin merkezinde, kadın-erkek her vatandaşımızın eğitimine ve mesleki gelişimine yatırım yapmak yatıyor. Mardin, tek Nobel Ödülü sahibi bilim insanımız Aziz Sancar’ı çıkarmış. Neden yeni Aziz Sancar’lar çıkarmayalım?

Kalkınmanın dayanması gereken ikinci sütun, “bilim, teknoloji ve inovasyon”dur. Dünyada teknoloji çok hızlı gelişirken, ülkemiz için hayallerimizi ancak bilim ve teknolojide ilerleme sağlayarak hayata geçirebiliriz.

Verimli, yetkin ve dayanıklı bir sanayi yaratmak için yeşil ve dijital dönüşümün kritik önemini her platformda vurguluyoruz. Bu dönüşümler, teknolojik ilerlemeyi ve küçük-büyük her ölçekten şirketimizin bu sürece uyum sağlamasını gerektiriyor. Dijital teknolojilerin üretim ekosistemine entegre edilmesini ve bu teknolojilerin ülkemizde geliştirilmesini kritik önemde görüyoruz.  Üniversite-sanayi işbirlikleri, Araştırma-Geliştirme yatırımlarının artırılması büyük önem taşıyor.

Yine; yaşamlarımızı ve her sektörü etkileyen iklim krizi, gelecek kuşaklar için yeşil büyümeyi zorunlu kılıyor. Yeşil dönüşüm, bir tercih değil, bir zorunluluk. Avrupa Birliği, Avrupa Yeşil Mutabakatı ile 2050 yılında iklim nötr olma hedefini ortaya koydu. Sadece AB sınırlarında değil, Türkiye dahil, ticaret ilişkisinde olduğu tüm ülkelerde bir dönüşüm süreci başladı.

Pandemi sürecinde küresel tedarik zincirlerinin değişimini tecrübe ettik. Rusya ve Ukrayna savaşı ile birlikte enerji arz güvenliği ve gıda güvenliğinin ne derece kritik olduğunu hep birlikte yaşıyoruz. İşte bu süreçte üzerinde durduğumuz tüm kavramlar; yani yeşil yatırımlar, döngüsel ekonomiye geçiş, enerji verimliliği, yenilenebilir enerji ve yeşil teknolojilerin geliştirilmesi bilim, teknoloji ve inovasyon ile çok yakından ilişkilidir.

Keza, geçmişten bu yana çözülemeyen yapısal sorunlarımızdan birisi olan dış ticaret açığının kapatılması için de teknoloji ve inovasyon ile ithal girdi ve yatırım malına bağımlılığı azaltmalıyız. İhracatın, düşük teknolojili alanlardaki ağırlığını azaltıp yüksek teknolojili ürünlere geçişi hızlandırmalıyız. Her sektörde verimlilik artışı için firma bazında verimlilik artışı gerekiyor. Bu da KOBİ’lerin verimliliklerinin artmasını ve girişimcilik ekosisteminin gelişmesini gerektiriyor. Bunları başarmak için de bilim ve teknolojiye dayanmalıyız.

Geleceğimizin yeni bir anlayışla inşasının dayanması gereken üçüncü sütun, “kurumlar ve kurallar”dır. Kurumlar ve kurallar; siyasi, ekonomik ve toplumsal hayatımızı düzenler. ekonomik istikrarı, toplumsal güven ve huzuru sağlar, uzlaşı içinde karar almayı kolaylaştırır, alınan kararların etkin uygulanmasına zemin oluşturur. Aynı zamanda hukukun üstünlüğünü, adaleti, temel hak ve özgürlükleri, katılımcı demokrasiyi, kamu yönetimini düzenler. Bugün bu alanlarda sıkıntılar yaşıyorsak, bu, kurumlar ve kurallarla ilgili sorunların göstergesidir.

Örneğin, hukukta öngörülebilirlik, kazanılmış hakların korunması ve eşit muamelenin hayata geçirilmesi hem vatandaşlar hem de iş dünyası için elzem. İdarenin her türlü işleminin belirlilik, ölçülülük, nesnellik gibi hukukun temel ilkelerine uygun oluşturulmasına ihtiyaç var. Sürekli değişen düzenlemeler öngörülebilirliği imkansız hale getirir. İstihdam artışı için de ekonominin öngörülebilir bir süreçten geçiyor olması lazım ki yatırım olsun, üretim olsun, işgücüne arzu ettiğimiz düzeyde talep olsun. Yatırım ortamının iyileştirilmesi için düzenlemelerin katılımcı şekilde oluşturulması ile denetleyici ve düzenleyici kurumların özerkliği de olmazsa olmazdır.

Bugün yakıcı bir hal alan gelir adaletsizliği ile mücadele etmek, toplumsal cinsiyet eşitliğini ve dil, din, mezhep, ırk, köken ayrımı olmadan herkesin eşit ve özgür yaşamasını sağlamak da ancak ve ancak kapsayıcı ve güvenilir kurumlar ile mümkün olur.

Refahın toplumun tüm kesimlerine yayıldığı, adil bir Türkiye hayalimiz var.

Dengeli bölgesel kalkınmanın sağlandığı, yerel demokrasinin güçlendirilerek bireylerin ve toplum kesimlerinin yönetime katılımının artırıldığı bir Türkiye, kurum ve kurallar alanında atacağımız adımlarla mümkün olabilecek.

Önümüzdeki sene Cumhuriyetimizin 100. yılını kutlayacağız. Türkiye, Anadolu’nun girişimci ruhu ve Atamızın gösterdiği hedefi kılavuz alarak yeni bir büyük atılım yapmaya hazırdır. Bunun için gerekli enerjiyi de içinde taşımaktadır. İnsanımızı umutlarıyla, müreffeh bir geleceğe taşıyacak bilgi birikimine ve araçlara sahibiz. Yeter ki, ortak gelecek hayalimizin gündelik siyasal tartışmaların çok üzerinde bir değer olduğu konusunda hep birlikte uzlaşalım.

Bu atılımın hayata geçmesinde, katılımcı demokrasinin en temel unsuru ve destekleyicisi olan sivil toplum kuruluşlarının rolü çok önemlidir.

Ortak akıl; fırsat ve potansiyelin en iyi şekilde ortaya çıkmasına zemin yaratır. Farklı bölge, sektör ve ölçekten iş dünyası temsilcileri olarak ülkemiz için vizyonumuzu ve yol haritalarımızı ortaya koyuyoruz. Bu önerilerimizin hayata geçmesi için bizlerin gerekli sorumluluğu alacağını ve her türlü katkıyı koyacağını ifade ediyoruz. Bu yolda iş dünyası STK’larının kendi bölgelerinde önemli bir kanaat önderi olmaları nedeniyle iş birliğimizin, gönül birliğimizin çok kıymetli olacağına inanıyoruz.

Kültürel mirasımız, insan odaklı bir geleceği kurmanın ne kadar önemli olduğunu vurgulayan nice zenginlikle dolu. Mevlana Celaleddin Rumi, “Gerçekten gönülden gönüle bir pencere vardır. İki insan birbirine gönülden bağlanınca artık birbirinden ayrı değildir. Aralarında uzaklık bulunsa da gönülleri beraberdir” diyor. Mevlana, asırlar önce insanların tüm farklılıklarına rağmen aynı ruhu taşıdıklarını, kardeş olduklarını vurgulamış. Mardin tüm dünyada “medeniyetlerin beşiği” olarak haklı bir bilinirliğe sahipse, bunda hiç kuşkusuz en önemli unsur “insanı” önceleyen kültürel mirasıdır.

Motorlu Kara Taşıtları, Ağustos 2022 Ağustos ayında 111 bin 759 adet taşıtın trafiğe kaydı yapıldı
Ağustos ayında trafiğe kaydı yapılan taşıtların %43,1’ini otomobil, %36,8’ini motosiklet, %11,1’ini kamyonet, %4,7’sini traktör, %3,4’ünü kamyon, %0,4’ünü otobüs, %0,4’ünü minibüs ve %0,1’ini özel amaçlı taşıtlar oluşturdu.
Trafiğe kaydı yapılan taşıt sayısı bir önceki aya göre %0,1 azaldı
Ağustos ayında trafiğe kaydı yapılan taşıt sayısı bir önceki aya göre, minibüste %79,8, özel amaçlı taşıtta %47,3, otobüste %31,8, motosiklette %21,5, kamyonda %18,1, traktörde %14,6 artarken kamyonette %17,5 ve otomobilde %11,7 azaldı.
Trafiğe kaydı yapılan taşıt sayısı geçen yılın aynı ayına göre %16,5 arttı
Ağustos ayında geçen yılın aynı ayına göre trafiğe kaydı yapılan taşıt sayısı kamyonda %71,2, otobüste %40,3, motosiklette %40,2, traktörde %34,4, özel amaçlı taşıtlarda %22,5, otomobilde %4,3 artarken minibüste %30,6 ve kamyonette %6,1 azaldı.
Trafiğe kayıtlı toplam taşıt sayısı Ağustos ayı sonu itibarıyla 26 milyon 29 bin 230 oldu

Ağustos ayı sonu itibarıyla trafiğe kayıtlı taşıtların %54,1’ini otomobil, %16,2’sini kamyonet, %15,3’ünü motosiklet, %7,9’unu traktör, %3,5’ini kamyon, %1,9’unu minibüs, %0,8’ini otobüs ve %0,3’ünü özel amaçlı taşıtlar oluşturdu.

Ağustos ayında 748 bin 879 adet taşıtın devri yapıldı
Ağustos ayında devri(1) yapılan taşıtların %63,8’ini otomobil, %16,7’sini kamyonet, %10,4’ünü motosiklet, %3,9’unu traktör, %2,3’ünü kamyon, %2,1’ini minibüs, %0,6’sını otobüs ve %0,2’sini özel amaçlı taşıtlar oluşturdu.
Ağustos ayında 48 bin 181 adet otomobilin trafiğe kaydı yapıldı
Ağustos ayında trafiğe kaydı yapılan otomobillerin %20,7’si Fiat, %12,5’i Renault, %9,5’i Volkswagen, %7,7’si Dacia, %6,9’u Hyundai, %5,6’sı Toyota, %5,2’si Opel, %3,6’sı Peugeot, %3,4’ü Citroen, %3,4’ü Mercedes-Benz, %3,3’ü Kia, %2,8’i Honda, %2,6’sı BMW, %2,3’ü Ford, %2,2’si Skoda, %1,7’si Volvo, %1,6’sı Audi, %0,7’si Seat, %0,6’sı Nissan, %0,6’sı Suzuki ve %3,0’ı diğer markalardan oluştu.
Ocak-Ağustos döneminde 804 bin 993 adet taşıtın trafiğe kaydı yapıldı
Ocak-Ağustos döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre trafiğe kaydı yapılan taşıt sayısı %1,9 azalarak 804 bin 993 adet olurken, trafikten kaydı silinen taşıt sayısı %10,6 azalarak 24 bin 479 adet oldu. Böylece Ocak-Ağustos döneminde trafikteki toplam taşıt sayısında 780 bin 514 adet artış gerçekleşti.
Ocak-Ağustos döneminde trafiğe kaydı yapılan otomobillerin %70,2’si benzin yakıtlıdır
Ocak-Ağustos döneminde trafiğe kaydı yapılan 370 bin 682 adet otomobilin %70,2’si benzin, %17,5’i dizel, %10,1’i elektrikli veya hibrit olup %2,2’si LPG yakıtlıdır. Ağustos ayı sonu itibarıyla trafiğe kayıtlı 14 milyon 74 bin 317 adet otomobilin ise %37,1’i dizel, %35,3’ü LPG, %26,4’ü benzin yakıtlı olup, %0,9’u elektrikli veya hibrittir. Yakıt türü bilinmeyen(2) otomobillerin oranı ise %0,3’tür.
Ocak-Ağustos döneminde en fazla 1300 ve altı silindir hacimli otomobil kaydı yapıldı
Ocak-Ağustos döneminde trafiğe kaydı yapılan 370 bin 682 adet otomobilin %33,4’ü 1300 ve altı, %26,9’u 1401-1500, %23,4’ü 1301-1400, %8,9’u 1501-1600, %5,7’si 1601-2000, %0,7’si 2001 ve üstü motor silindir hacmine sahiptir.
Ocak-Ağustos döneminde kaydı yapılan otomobillerin 151 bin 588’i beyaz renklidir
Ocak-Ağustos döneminde trafiğe kaydı yapılan 370 bin 682 adet otomobilin %40,9’u beyaz, %27,8’i gri, %11,3’ü mavi, %7,4’ü kırmızı, %7,3’ü siyah, %2,8’i turuncu, %1,2’si yeşil, %0,6’sı kahverengi ve %0,6’sı sarı renklidir.

Girişimciler ile Sürdürülebilir Gelecek Sohbetleri serisinin ikincisi gerçekleşti

Etki Yatırımı Danışma Kurulu’nun (EYDK) etki odaklı girişimlerin sesini duyurmak ve yolculuklarını dinlemek için düzenlediği Girişimciler ile Sürdürülebilir Gelecek Sohbetleri serisinin ikincisi “Etki Değer Önerisi Oluşturma” başlığıyla, Etkiyap sponsorluğunda, Bahçeşehir Üniversitesi Future Campus’de gerçekleşti. Etkinlikte girişimcilik ekosistemindeki gelişmeler, etki ölçümü ve yönetimi, pozitif etki odaklı fonlar ve girişimcilikte SKA yaklaşımları konuları tartışıldı.

21 Eylül Çarşamba günü saat 10.00’da Bahçeşehir Üniversitesi Future Campus’de düzenlenen etkinliğe EYDK paydaşlarıyla birlikte alanında uzman kişiler, fon yöneticileri ve yenilikçi, çözüm odaklı birçok girişimci katılım gösterdi. Girişimcilerin etki potansiyellerini ön plana çıkarma ve Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları (SKA) yaklaşımlarının geliştirilmesi hedefiyle gerçekleştirilen etkinlikte; girişimcilik ekosistemindeki gelişmeler, etki ölçümü ve yönetimi, pozitif etki odaklı fonlar ve girişimcilikte SKA yaklaşımları temaları çerçevesinde paydaşların yeni iş birlikleri kurabildiği ve fikirlerini paylaşabildiği bir zemin yaratıldı.

EYDK Strateji ve İdari Direktörü Hüseyin Yılmaz’ın kolaylaştırıcılığında gerçekleşen etkinlikte girişimciler, ürünlerinin etki yönlerini tartışırken aynı zamanda ekosistemin değerli aktörleriyle birebir tanışma fırsatı da buldular. Etkinlik, Bahçeşehir Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Tunç Bozbura ve EYDK Genel Sekreteri Dr. Onur İlhan’ın açılış konuşmalarıyla başladı.

Prof. Dr. Tunç Bozbura: Kendi jenerasyonunu bir önceki yüzyılda doğmuş, dijital göçmen olarak tanımlayan Bozbura,  bir sonraki jenerasyonu teknoloji kullanan, bugün doğan jenerasyonu ise teknolojiyi tasarlayacak olanlar olarak ifade etti. Bu teknoloji tasarım sürecinde etki yatırımcılığı ve yönetiminin Birleşmiş Milletler Kalkınma hedefleri doğrultusunda önemine değinen Bozbura tüm tüm katılımcılara katılımları için teşekkür etti.

EYDK Genel Sekreteri Dr. Onur İlhan ise yaptığı konuşmada “Küresel sermayeyi harekete geçirebilmek için öncelikle ülkemizde etki girişimlerinin ortaya çıkmasını desteklememiz ve talep oluşturmamız gerekiyor” dedi.

SKA, etki yatırımcılığı, etki ölçümü ve yönetimi temalarına genel bir giriş yapılan ve EYDK Genel Sekreteri Dr. Onur İlhan’ın girişimcilerin sorularını cevaplandığı “Etki Yatırımına Genel Bakış” oturumunun ardından “Etki Ekosistemi Paydaş Diyalogları” oturumu gerçekleşti.

Türkiye Kalkınma ve Yatırım Bankası Genel Müdür Yardımcısı Seçil Yıldız, Vestel Ventures İnovasyon ve Projeler Müdürü Lale Şahin ve Türkven Direktörü Hale Ozsoy’un yer aldığı oturumda, konuşmacılar etki ekosisteminde yaptıkları çalışmalar hakkında bilgilendirmeler yaptılar ve Türkiye’deki girişimci ekosistemi hakkında görüşlerini sundular.

TKYB Genel Müdür Yardımcısı Seçil Yıldız, “İş stratejimizin merkezinde sorumlu bankacılık anlayışımız ve sürdürülebilir kalkınmayı destekleyici rolümüz yer alıyor. İş yapış biçimimizin bir parçası olarak geçtiğimiz yıl Etki Yönetimi Çalışma Prensiplerini imzalayan Türkiye’den ilk kuruluş olduk” dedi.

Vestel Ventures İnovasyon ve Projeler Müdürü Lale Şahin, “Vestel Ventures olarak ülkemizin büyümesine katkı sağlarken ticari faydanın yanı sıra sosyal etkinin de öneminin bilinciyle ve bunun ekip işi olduğunun farkındalığıyla çalışıyoruz” ifadelerini kullandı.

Türkven Direktörü Hale Ozsoy ise “Girişim sermayesinin etki alanında yatırım yapılan sektörlere öncülük etme misyonu olduğuna inanıyoruz. Bu sebeple etki metriklerini, yatırım fırsatlarını değerlendirme ve portföy izleme süreçlerimizin merkezine entegre ettik” şeklinde konuştu.

Girişimcilere etki fonu kavramı tanıtıldı

Oturumun ikinci yarısında Türkiye’de etki yatırımı kavramını ilk kez gündeme getiren şirketlerden olan ve etki odaklı fonları hayata geçirmeyi stratejik olarak benimseyen idacapital kurucu ortağı Cem Baytok ve Türkiye’nin ilk etki fonu olan Founder One’ın Yatırım Komitesi’nden Cem Leon Menase girişimcilere etki fonu kavramını tanıttı ve yatırım kararı süreçlerinde etkiyi nasıl değerlendirdiklerini de anlatıp, girişimcilerin sorularını yanıtladı.

Founder One Yatırım Komitesi Üyesi Cem Leon Menase, “İklim adaletsizliği, yenilenebilir enerji teknolojileri geliştirecek sosyal ve finansal sermayenin azlığından, tüketicinin sürdürülebilir ürünleri daha maliyetli almasına kadar birçok zorluğu kapsamaktadır. Benzer sorunlar sağlık, eğitim, tarım gibi alanlarda da yaşanıyor. Biz bu gibi zorlukların ülkemizde ve dünyada aşılması için etki yatırımlarını önemsiyoruz” dedi.

Idacapital Yönetici Ortağı Cem Baytok ise ”Bir girişimin yüzbinlerce kullanıcıya ulaşarak yüzlerce milyonlarca dolar değerinde bir işletme haline gelmesi, temel etki tezi ve kriterleri değişmediği sürece, o girişimin etki yatırımı olma özelliğini ortadan kaldırmaz. Aksine, yaratılan etkinin kitlelere ulaştırılması ile büyük bir çarpan etkisi yaratılır” ifadelerini kullandı.

Etki değerlendirmesi atölye çalışması gerçekleşti

Etkinliğin ikinci yarısında katılımcı girişimciler ekosistem paydaşlarına ürünlerini tanıttı. Tanıtımın ardından EYDK Strateji Geliştirme Uzmanı Naz Erciyas moderatörlüğünde, Etkiyap Sosyal Etki Uzman Yardımcısı Cemre Küçükkaya ve Etkiyap Sosyal Etki Asistanı Ali Can, girişimcilere SKA’lara giriş ve SKA Haritalama çerçevesiyle bir bilgilendirme sunumu gerçekleştirdiler. Akabinde gerçekleşen yuvarlak masa çalışmalarında katılımcı girişimciler uzmanların moderasyonunda ürünlerinin SKA ile ilişkisini ve gelişim alanlarını değerlendirip etki değer önerilerini oluşturdular. Değerlendirme esnasında girişimlerin etki potansiyellerini ön plana çıkarabilmesi ve SKA yaklaşımları konusunda kapasite gelişimi sağlanabilmesi için geliştirilmesi gereken kanallar da belirlendi.

Toplanan veriler bir rapora dönüşecek

Etkinliğin çeşitli oturumlarında toplanan veriler Türkiye’nin hızla gelişen girişimci ekosistemindeki potansiyel sorunların belirlenmesi, girişimcilerin yarattıkları pozitif etkiyi ön plana çıkarabilmeleri ve bir değer önerisiyle yollarına devam edebilmeleri için oluşan ihtiyaçların tespitinde kullanılacak. EYDK sekreteryası tarafından gerçekleşecek analizlerin ardından, veriler yol haritası niteliği taşıyacak bir rapor olarak kamuyla paylaşılacak.

Türkiye’nin organik gücü ETO, 30 yılı geride bırakmanın gururunu yaşıyor

Dünyada, organik tarımın öncü kuruluşları arasında yer alan Ekolojik Tarım Organizasyonu (ETO) Derneği 30’uncu yılını Ege İhracatçı Birlikleri’nde hibrit olarak kutladı. Organik tarımın bütün paydaşları ETO’nun 30’uncu yıl kutlamasında bir araya geldi.

Türkiye’de ihracatçı birliklerinin 83 yıllık tarihinde organik sektöründen Yönetim Kurulu Başkanı seçilen ilk isim olarak tarihe geçen EİB Organik Ürünler ve Sürdürülebilirlik Koordinatörü Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Ekolojik Tarım Organizasyonu Derneği’nin kurucuları arasında yer alan Mehmet Ali Işık, Tarım ve Orman Bakanlığı İyi Tarım Uygulamaları ve Organik Tarım Daire Başkanı Başak Egesel etkinliğin açılış konuşmalarını gerçekleştirdi.

Ekolojik Tarım Organizasyonu Derneği Başkanı Prof. Dr. Uygun Aksoy ise ETO’nun 30 yıllık geçmişi, ulusal ve uluslararası projeleriyle ilgili sunum yaptı.

Toplantıya geçmiş ve şu anki dönem ETO Başkanları, Kurucu Üyeleri ve Yönetim Kurulu, ETO üyeleri, İl/İlçe Tarım Müdürlükleri ve İlçe Belediyelerinden temsilciler, STK’lar, üniversiteler, organik tarım üreticileri ve ihracatçılar katıldı.

2022 yılının bir diğer önemi IFOAM’ın kuruluşunun 50’inci yılı olması ve 2022 yılının Organik Tarım Yılı olarak ilan edilmesi. Aynı zamanda Avrupa Birliği, 2022 yılında 23 Eylül’ü ‘Organik Günü’ olarak ilan etmiştir.

EİB Organik Ürünler ve Sürdürülebilirlik Koordinatörü Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Mehmet Ali Işık, “Türkiye’de organik üretim ve ihracat Ege İhracatçı Birlikleri öncülüğünde 32 yıl önce İzmir’den başladı. Ülkemizin organik ürün ihracatının yüzde 75’ini gerçekleştiren Egeli ihracatçılar olarak gerek, akademinin gerek ulusal/uluslararası paydaşlarımızın işbirliğiyle sürdürülebilirlikte birçok projeye yatırım yapıyoruz. ETO, 30 yıldır ekolojik üretici, ürünlerin ve organik tarımın gelişmesini, benimsenmesini ilke edinen üreticiden ihracatçıya üniversitelerden tüketiciye tüm kesimi kucaklayarak katma değer yaratan başlıca paydaşlarımızdan biri. Biz 30 yıldır bütün paydaşlarımızla tırnaklarımızla bugünlere geldik. 1,6 milyar dolarlık ihracat başarımız birlikteliğimizin bir eseridir, organiğin başarısıdır. Organik tarımda sahip olduğumuz tecrübe bizi bugünlere taşıdı. Ege Bölgesinde 100 bin çiftçimize ulaşıyoruz.” dedi.

Işık, “Ticaret Bakanlığı tarafından organik sektöründe Koordinatör Birlik olarak atandık. EİB, Türkiye’de ihracatçı birlikleri arasında ilk kez Sürdürülebilirlik Departmanını kurdu.  Organik tarım dünyada bir devrim. Almanya Federal Tarım Bakanı Cem Özdemir, Tarım Bakanlığı kaynaklarının yüzde 30’nu organik tarıma güçlendirmeye yönelik araştırma, inovasyon ve yatırım harcamaları için kullanacaklarını açıkladı. Organik tarıma geçiş, Avrupa Birliği ülkelerinin kalkınması için stratejik bir karar. Türkiye de organikte yeni ve kapsamlı bir strateji geliştirmeli. İşte bu yüzden ETO’nun ülkemizdeki misyonu çok büyük. Türkiye’de 30 yıl önce kuru meyve sektörüyle başlayan organik üretim bugün çok farklı sektörlerde üretim yapar konuma geldi. Ülkemizin yıllık 500 milyon dolar organik ihracatı var. Bütün paydaşlarımızla beraber organik sektörümüzün ihracatını 1 milyar dolara çıkaracağız.” diye konuştu.

Tarım ve Orman Bakanlığı İyi Tarım Uygulamaları ve Organik Tarım Daire Başkanı Başak Egesel de “Türkiye gıdaya hakim bir ülke. ETO ise ekolojik üretimin en önemli temsilcilerinden biri. Ülkemizin geleceği için organik tarım, organik tarım için de ETO çok önemli bir değer. Organik tarımla ilgilenen bütün paydaşlar sadece kârlılık düşünmüyor, bu dünyayı kendi ailemiz gibi görüp evlatlarımızı koruduğumuz gibi doğayı ve insanlığı koruyoruz. Organik tarım sadece bir üretim sistemi değil onarıcı ve biyoçeşitliliği koruyucu etkisiyle, sürdürülebilirlikle, çok güçlü bütüncül sistem.” dedi.

NOOR TECHNOLOGIES STERİLİZASYON VE DEZENFEKSİYON ALANLARINDA PATENT REKORU KIRIYOR

Çalışmalarını İtalya, Fransa ve Türkiye olmak üzere 3 farklı ülkede eş zamanlı olarak yürüten ve Abu Dabi Üniversitesi başta olmak üzere birçok bilim kuruluşunun takdirini kazanan Noor Technologies, yeni nesil sterilizasyon yöntemi olarak adlandırılan “fotokataliz” yöntemini geliştirmişti. Ar-Ge ve Ür-Ge süreçlerini İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa bünyesindeki profesörler ve uzman kadrosu ile hız kesmeden sürdüren Noor Technologies, zararlı mikroorganizmalara karşı geliştirdiği sterilizasyon bilimi üzerine başarılarını hem Türkiye’de hem de uluslararası topluluklardan oluşan heyetlere yaptığı patent başvuruları sayesinde dünya çapında genişletiyor.

Noor Technologies Sterilizasyonuna 15 Farklı Patent

İtalyan girişimci CEO Giuliano Regonesi’nin yenilikçi fikirleri ile uzman biyolog ve mühendis ekibinin tutkusu ışığında ortaya çıkan Noor Technologies sterilizasyon biliminin, yöntemlerinden cihazlarına kadar 15 farklı patenti şimdiden bünyesinde barındırıyor. Çalışmalarının temel amacına her zaman insan sağlığını ve çevre temizliğini konumlandıran Noor Technologies, aldığı her bir patentle sağlıklı bir geleceği ve sürdürülebilir Dünya’yı hedefliyor. “Kendi Ekseni Etrafında Dönebilen UV-C Dezenfektan Sistemi”, “Dezenfeksiyon İçin Uzak UV-C Işık Kaynaklarının İnsanlar Üzerinde Kullanım Yöntemi”, “Hava Sirkülasyonu ile Dezenfeksiyon Yapan UV-C Işık Kaynağı”, “Fotokataliz İçeren UV El Sterilizasyon Cihazı” ve son olarak “Araçlarda Kullanılan UV-C İçerikli Sterilizasyon Cihazı” gibi yaşamın her alanında zararlı mikroorganizmaları insanlardan uzak tutmayı amaçlayan patentleri ile rekora koşan Noor Technologies deyim yerindeyse sterilizasyon biliminin kitabını yazıyor. Tüm patentlerin listesine haberin sonundan erişebilirsiniz.

Uluslararası Patent Başvuruları İle Noor Technologies Korumasının Sınırları Genişliyor

Sterilizasyon patentleri için Türkiye’nin yanı sıra uluslararası heyetlere de başvurularda bulunan Noor Technologies, geliştirdiği ürünlerin korumasını kazandığı patent tescilleri sayesinde tüm dünyaya yayarak daha da genişletmeyi amaçlıyor. WIPO ve EPO nezdinde yaptığı başvurular ile tescil sınırlarını genişleten Noor Technologies çalışmaları, Dünya’nın her bir köşesine yayılıyor.

NOOR TECHNOLOGIES HAKKINDA

İtalyan girişimci CEO Giuliano Regonesi’nin yenilikçi fikirleri, uzman biyolog ve mühendis ekibinin tutkusu ve COO Gabriele Regonesi’nin yönetim becerilerinin birleşimi ile sürekli genişleyen Noor Technologies şirketi her bir bireyin sağlığını ve huzurunu garanti altına almak için sürekli araştırmaya dayanarak dezenfeksiyon ürünleri geliştiren ve üreten bir markadır.

Çok sayıda son teknolojiye sahip laboratuvarlar ve tanınmış uluslararası üniversitelerle iş birliği sayesinde sürekli olarak yeni teknolojilerin araştırılması ve geliştirilmesiyle meşgul olan şirket her zaman ürün kalitesine ve müşteri memnuniyetine odaklanmıştır. Çok sayıda faydaya sahip, kimyasal maddeler içermeyen, tüm mikroorganizmalara karşı işlevsel, insan ve çevre için güvenli olan etkili bir dezenfeksiyon yöntemi olan UV-C kullanımı yoluyla yenilikçi çözümlerin geliştirilmesi üzerine yoğunlaşan Noor Technologies, tüm dünyada tanınan üniversiteler ve önemli enstitülerle yaptığı iş birliği sayesinde, yönteminin ve sanitasyon cihazlarının etkinliğini garanti etmesini sağlayan sertifikalar almıştır.

NOOR Technologies, Dünya çapında 100’den fazla çalışanıyla, sağlam ve yenilikçi bir ekibin sürekli taahhüdü sayesinde, her ihtiyaç için özel olarak hazırlanmış geniş bir ürün yelpazesiyle İtalya ve Türkiye’de faaliyet gösteriyor.

UAB: KARADENİZ SAHİL YOLU’NA ALTERNATİF BAĞLANTI YOLU KAYNARCA – KARASU – KOCAALİ YOLU YARIN AÇILIYOR
Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, Karasu Tüneli ve 5 köprünün de içinde yer aldığı Kaynarca – Karasu – Kocaali Yolu’nun 49 kilometre uzunluğundaki bölümünün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu’nun teşrifleriyle yarın açılacağını duyurdu.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’ndan yapılan yazılı açıklamada, Kaynarca – Karasu – Kocaali – 4.Bölge Hududu Yolu Projesi’nin tamamının 2X2 şeritli ve 60,7 kilometre uzunluğunda olduğu kaydedildi. Projenin, 49 kilometre uzunluğundaki tek yön kesiminin bölünmüş yol ve BSK olarak tamamlandığı vurgulanan açıklamada, projenin tamamlanan kısımlarının Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu’nun teşrifleriyle açılacağı bildirildi.
YOL STANDARDI İYİLEŞTİRİLECEK
Açılışı yapılacak kesimde yer alan 572 metre uzunluğundaki Karasu Tüneli, 120 metre uzunluğundaki Büyükyanık, 86,3 metre uzunluğundaki Taşlıgeçit, 32,6 metrelik Resuller, 41 metrelik Kuyumcular ve 95 metrelik Küçükboğazderesi Köprülerinin de vatandaşların hizmetine sunulacağı kaydedilen açıklamada, “Bu proje; ülkemizin Doğu-Batı aksında kilit rol oynayan bir konumda bulunan, Karadeniz Sahil Yolunu, İstanbul – Şile – Ağva – Kandıra – Kaynarca yolu vasıtası ile Yavuz Sultan Selim Köprüsüne ve Kuzey Marmara Otoyoluna bağlayacak olan yol konumundadır. Ayrıca bu proje ile İstanbul’dan Karadeniz Sahil Yolu’na, D100’e alternatif bir bağlantı gerçekleştirilecek. Projenin tamamlanması ile yolun fiziksel ve geometrik standartlarında iyileşme sağlanacak. Bölgede hızla artan sanayi tesisleri, bağlantılı limanlar ve gelişmekte olan turizm potansiyeli sebebiyle söz konusu yolun tamamlanması önem arz ediyor. Proje bünyesinde; 60,7 kilometre uzunluğundaki kesim bölünmüş yol BSK olarak tamamlanacak. Bu kapsamda 572 metre uzunluğunda çift tüp tünel, toplam uzunluğu 1365 metre olan 13 adet köprü, 24 adet hemzemin ve 6 adet köprülü kavşak bulunuyor” denildi.

ICRYPEX, TRIVIA Token’ı listelemeye başladı

Yerli kripto para borsası ICRYPEX, blockchain tabanlı bilgi yarışması Trivians’ın token projesi olan TRIVIA Token’ı listelemeye başladı.

Türkiye’nin önde gelen kripto para borsalarından ICRYPEX kripto para piyasalarına verdiği desteği devam ettiriyor. Borsa son olarak blockchain tabanlı bilgi yarışması Trivians’ın kripto para birimi olan TRIVIA Token’ı listelemeye başladı. 22 Eylül’de işleme açılan TRIVIA Token, Türkiye’de ilk kez ve sadece ICRYPEX’te yer alıyor.

TRIVIA Token’ın ICRYPEX’te listelenmesiyle birlikte Trivians kullanıcıları birçok yeni imkan ve avantaja sahip olacak. Oyuncular, ICRYPEX üzerinden TRIVIA Token satın alarak; Trivians Marketplace’te harcama yapabilecek. Ayrıca, özel NFT’ler ve güçlendirmeler satın alınabilecek veya özel yarışmalara bilet alınarak kazanç miktarı üst düzeye çıkarılabilecek.

“Cevaplanmamış hiçbir soru kalmayacak!” mottosuyla yola çıkan Trivians, farklı oyun modlarında ve farklı genel kültür kategorilerinde oyuncuların bilgilerini ölçüyor ve onları bilgileri ölçüsünde ödüllendiriyor. Onedio ve OynaKazan ekibi tarafından geliştirilen Trivians’ın arşivinde her gün özel editör ekibi tarafından zenginleştirilen 100.000’den fazla bilgi sorusu bulunuyor. Trivians oyuncuların yarışmalardaki başarılarına göre TRIVIA Token kazanmalarını sağlıyor. Türkçe, İngilizce ve İspanyolca dillerini destekleyen Trivians, ilerleyen dönemde Rusça, Arapça ve Çince soruları da bünyesine dahil ederek, 2 milyar potansiyel oyuncuya ulaşmayı hedefliyor.

TECHXTILE START-UP CHALLENGE’DA BAŞVURULAR İÇİN SON ŞANS

UTİB BAŞKANI ENGİN’DEN GİRİŞİMCİLERE CESARET

Girişimcilik ekosistemine katma değer sunan Türkiye’nin en önemli girişimcilik programı TechXtile Start-Up Challenge için başvurularda sona yaklaşıldı. UTİB Yönetim Kurulu Başkanı Pınar Taşdelen Engin, Ar-Ge Mühendisi Yetiştirme Programı’nda girişimcileri cesaretlendirdi.

Türkiye’deki girişimcilik ekosistemine katma değer sağlayan ve nitelikli girişimcilerin sektöre kazandırılmasına büyük fırsat sunan TechXtile Start-Up Challenge’da başvurularda sona yaklaşılıyor.

 DAHA GENİŞ KİTLELERE ULAŞIYOR

Uludağ Tekstil İhracatçıları Birliği (UTİB), TechXtile Start-Up Challenge’ın daha geniş kitlelere ulaşması noktasında çalışmalarına hız verdi. UTİB Yönetim Kurulu Başkanı Pınar Taşdelen Engin ve TechXtile Start-Up Challenge Program Koordinatörü Ufuk Batum, Bursa Tekstil Mühendisleri Odası’nın ‘Tekstilde Dijital Çözümler ve Uygulamaları’ eğitiminde program hakkında bilgiler verdi. TechXtile Start-Up Challenge’ın detayları ile ilgili katılımcılardan gelen soruları cevaplayan Başkan Pınar Taşdelen Engin, girişimcileri programa katılmaları konusunda cesaretlendirdi.

‘BÜYÜK ÖDÜL, SÜRECİN KENDİSİ’

TechXtile Start-Up Challenge’ın büyük fırsatlar sunduğunu belirten UTİB Yönetim Kurulu Başkanı Engin, “Programımızın hem girişimcilik, hem de inovasyon ligine firmalarımızın Ar-Ge bölümünde çalışan arkadaşların ilgi duyacaklarını düşüyorum. Buradaki büyük ödül, aslında sürecin kendisi. Program kapsamında yaptığımız Akıl Fikir Buluşmaları’na katılan önceki dönem finalistlerimizin paylaştıkları deneyimler bu işi devam ettirmemiz noktasında bize güç veriyor” dedi. Girişimcilere destek olarak tekstil ekosistemine katkı sağlamayı hedeflediklerini de belirten Engin, “Firmalarımızın içerisinde de girişimcilik ruhunu geliştirmemiz gerekiyor. Özellikle Ar-Ge’de görev alan çalışma arkadaşlarımızın fikirlerini yönetim kuruluna pazarlamaları gerekiyor. Bu tarz girişimcilik eğitimleri bu noktada oldukça önemli. Profesyonel yarışmacılar değil, sektöre katkı verecek projelerin peşindeyiz. Akademik olarak girişimcilere destek verdiğimiz programımızın ‘girişimcilere networking’ konusunda da büyük katkı sağlıyor” ifadelerini kullandı.

UZUN MARATONUN SONUNA GELİNDİ

Program Koordinatörü Ufuk Batum da, 10 yıldır süren ‘Ar-Ge Proje Pazarı’nın üzerine inşa edilen programın, 4 yıldır TechXtile Start-Up Challenge olarak kabuk değiştirerek büyümeye devam ettiğini belirtti. Programın tekstil sektörü için çok değerli olduğunu belirten Batum, “Zaman geçtikçe her marka ve şirkette olduğu gibi her programın da kendini yenilemesi gerekiyor. 3 yıl boyunca değiştirerek yaptığımız, bu yıl da dördüncüsünü gerçekleştirdiğimiz TechXtile Start-Up Challenge programımız aslında uzun bir maratonun sonunda vardığımız nokta. Tekstil dünyasının büyük Ar-Ge ve Tasarım Merkezleri ile konuşup, görüşüyoruz. Teknoloji ve trend alanlarını belirleyip, girişimcilerimizi bu noktalara yönlendiriyoruz. Programımıza başvuran tüm katılımcıları TechXtile Akademi’ye davet ediyor ve eğitimden faydalanmalarını sağlıyoruz. Kurumsal olarak da büyük ilgi gören programımız çok fazla kaynak harcamadan uluslararası arenada ses getiriyor” dedi.

Almanya’nın Tecrübeli Araç Kiralama Firması wheego’nun Türkiye’de Partneri WindyCar Oldu

 İstanbul ve İzmir’de Hyundai bayilikleri ile İstanbul’da Opel bayiliklerini başarı ile yürütmekte olan Hunko Otomotiv’in şemsiyesi altında 2014 yılından bu yana araç kiralama faaliyeti gösteren WindyCar Rental ile Almanya’nın araç kiralama ve teknoloji devi wheego güçlerini birleştirdi. Her geçen yıl istikrarlı bir şekilde büyüyen ve Türkiye’nin lider ulusal kiralama şirketleri arasına girmeyi başaran WindyCar, “wheego WindyCar” işbirliğiyle yeni bir döneme adım atıyor.

“wheego WindyCar” işbirliğinin açıklandığı basın toplantısına konuşma yapan Hunko Otomotiv Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Koyuncu, bu birliktelikten büyük heyecan duyduklarını dile getirerek, “WindyCar olarak 8 yıldan bu yana sektörde sağlam adımlarla büyümeye devam ediyoruz. Bugün Alman devi wheego ile yaptığımız iş birliği ise, Türkiye’deki araç kiralama parkımızın büyümesini ve kentsel mobilite hizmetlerimizin genişlemesini sağlayacak. WindyCar markamızın, wheego ile bir araya gelmesini sağlayan en büyük etken müşteri odaklı olmalarıydı. Ortaklığımızla birlikte Türkiye’den Avrupa’ya gidecek müşterilerimizin markamızla Avrupa’da araç kiralama imkanları olacak. Avrupa’dan Türkiye’ye gelenler de aynı üyelikle online rezervasyon yapma imkanı bulacaklar. Biz marka olarak Türk misafirperverliğini görev edinmiştik ve dünyanın her yerinden gelen müşterilerimize misafir gibi davranmıştık. Bu işbirliğiyle bunu daha da geliştirmeyi hedefliyoruz” dedi.

“Yeni kentsel mobilite vizyonumuz ile öncü rol oynayacağız”

Son dönemde kullanıcı alışkanlıklarının değiştiğine de değinen Koyuncu, “Müşteri tercihlerinin değişmesi, yoğun trafikten kaçınma arzusu, araç kullanım ve sahip olma maliyetlerinin artması gibi pek çok etken önümüzdeki dönemde farklı mobilite çözümlerinin ortaya çıkmasına yol açacak. Biz de yeni ‘wheego WindyCar’ markasının sahip olduğu vizyon ile Türkiye’de yeni mobilite çözümlerine liderlik etmeyi amaçlıyoruz. Sadece araç kiralama alanında değil farklı mobilite paylaşımları da dahil olmak üzere tüketicinin kentsel mobilite hareketine yardımcı olacak tüm çözümleri tek bir çatı altında sunacağız. Bu birliktelik ile yeniden yapılanıyoruz. Böylece markalaşmayı şubeleşmeye götürüyoruz ve kazandığımız kurumsallığı franchise vererek daha da genişleteceğiz. Bu işbirliğinin franchise yapısını önce WindyCar’ın kendi ofisleriyle başlayıp, ardından Türkiye genelinde yaymayı hedefliyoruz. Şu anda 16 adet kurumsal ofisimiz mevcut ve 3 yıllık plan çerçevesinde bunu yeni verilecek bayiler ile 50 adet ofise çıkarmayı hedefliyoruz. Bununla birlikte yine 3 yıllık plan çerçevesinde 2 bin adetlik araç parkımızı, araç bulunurluğuna bağlı olarak yaklaşık 5 bin adetlere çıkarmayı planlıyoruz” diye konuştu.

“Türkiye pazarının potansiyeline inanıyoruz”

wheego WindyCar işbirliği basın toplantısına katılan wheego CEO’su Hubert Terstappen ise, Türkiye’nin potansiyelinin altını çizerek, “Türkiye pazarı çok büyük ve bu pazarın potansiyeline inanıyoruz. Burada çok dinamik işler yapmayı planlıyoruz. Türkiye ve wheego arasındaki güçlü bağı, bu işbirliğiyle bir adım daha ileriye taşıyacağız. Şirketimizin bulunduğu bölgede birçok Türk yer alıyor ve ekibimizin yüzde 15’inden fazlasını Türk kökenleri çalışanlar oluşturuyor. Dolayısıyla Türkiye ile zaten yakın bağlara sahibiz. Türkiye’deki yeni işbirliğimiz sayesinde şirketimizi yeni müşterilerle büyütmeyi hedefliyoruz. Türkiye’nin önde gelen araç kiralama firmalarından WindyCar ile işbirliği yapmaktan büyük bir mutluluk duyuyoruz. wheego Windycar, sunacağı hizmetlerle Türkiye araç kiralama pazarında belirleyici bir rol oynayacak. Türkiye’de araç paylaşımı alanında da büyük bir potansiyel görüyoruz ve bu sayede İstanbul gibi bir şehirde trafiğin yüzde 25-30 azaltılması mümkün olabilecektir. Aynı zamanda enerji krizi, global enflasyon ve tedarik problemleri gibi sorunların sonucunda alım gücünün düştüğünü, maliyetlerin arttığını düşündüğümüzde, kendi iş alanlarımızda toplumsal bir sorunun çözümü olmayı amaçlıyoruz” diye konuştu.

‘wheego WindyCar’ tüm mobilite çözümlerini tek bir noktadan sağlayacak

Yeni işbirliğiyle büyüme hedeflerinde önemli bir adım atan WindyCar, yeni dönemde araç kiralamanın yanı sıra scooter, motosiklet, taksi, toplu taşıma gibi hizmetlerini tek bir noktada birleştirecek. Kullanıcılarına kolay ve akıllı hizmetler sunmayı amaçlayan wheego WindyCar, kullanıcıların hayatını kolaylaştıracak yeni uygulamasını da önümüzdeki günlerde Türkiye’deki tüketicilerin hizmetine sunacak.

Tüketicinin kentsel mobilite hareketine yardımcı olacak tüm çözümleri tek bir çatı altında sunacak WindyCar, büyüme hedefi kapsamında organizasyonel değişikliğe de imza attı. İngiltere ve Avustralya gibi ülkelerde araç kiralama konusunda yüksek deneyimler kazanmış Osman Safran’ı Temmuz 2022 tarihinde WindyCar genel müdürü olarak şirketin bünyesine dahil etti.

Araç kiralama sektöründe bir teknoloji firması olarak öne çıkan wheego ise, Türkiye ile birlikte 14 ülkede hizmet vermeye başladı. 2025’te 30 ülkeye genişlemeyi planlayan wheego, gelecek 3 yıl içerisinde araç filosunu da 50 binin üzerine çıkaracak.

Masdaf, Mas Academy ile Bayilerinin Gelişimine Katkı Sağlamaya Devam Ediyor

Masdaf, pompa sektörünün yenilikçi okulu olan Mas Academy kapsamında düzenlediği eğitimlerle insana yatırım yapmaya ve sektörün gelişimine katkı sağlamaya devam ediyor.

Masdaf, 16-17 Eylül’de Türkiye’nin farklı illerdeki bayileri için düzenlediği “pompa seçim kriterleri eğitimi” ile pompaların enerji tasarrufundaki payını artırmayı hedefliyor.

Türkiye pompa sektörünün öncü şirketi Masdaf, sektörde yarım asra yaklaşan bilgi ve tecrübesini Mas Academy kapsamında düzenlediği eğitimlerle iş ortaklarıyla paylaşmaya devam ediyor.

“Pompa seçim kriterleri” ele alındı

“Birlikte Daha ileri” mottosunu benimseyerek hem çalışanlarının hem de iş ortaklarının bilgilerini güncel tutmalarını ve böylece sektörde fark yaratmalarını hedefleyen Masdaf, 16-17 Eylül’de Türkiye’nin farklı illerdeki bayileri ile bir araya geldi. Masdaf’ın Tuzla Genel Müdürlük Binası’nda bulunan Özer Polatoğlu Oditoryumu’nda gerçekleştirilen eğitimlerde “pompa seçim kriterleri” ele alındı.

Pompaların enerji tasarrufundaki payını artırmayı hedefliyor

“Pompa seçim kriterleri” eğitimi ile pompaların enerji tasarrufundaki payını artırmayı hedefleyen Masdaf, bayilerinin gelişimine de katkı sağlamaya devam ediyor.

Masdaf İş Geliştirme Yönetici Sibel Akan tarafından verilen eğitim kapsamında; SMARTSELECT Seçim Programı’nın kullanımı, bina teknolojileri pratik seçim kriterleri, pompa seçimini etkileyen faktörler, doğru pompa seçiminin enerji tasarrufundaki rolü ve Ecodizayn kriterleri hakkında bilgiler paylaşıldı.

“Ecodesign uygulamaları ilk olarak elektrik motorlarında ve pompalarda başlar” diyen Sibel Akan sözlerine şöyle devam etti:

“Dünyadaki toplam elektrik enerjisi tüketiminin yüze 20’si endüstri tarafından, endüstriyel elektrik enerjisinin ortalama yüzde 30’u ise pompalar tarafından tüketiliyor. İyi bir sistem tasarımı ve doğru pompa seçimi ile endüstride tüketilen enerjinin yüzde 30’undan tasarruf edilebiliyor. Bu oran Amerikan Hidrolik Enstitüsü ve EUROPUMP tarafından da destekleniyor” dedi.

Hızlı ve doğru pompa seçimi

Smartselect Seçim Programı’nın pompa seçiminde ki önemine değinen Sibel Akan, şu bilgileri paylaştı:

“Smart Select’in önceden tanımlanmış seçim parametreleri ve hesaplama yöntemleri sayesinde hızlı ve doğru bir şekilde pompa seçimi yapmak mümkün. Ancak doğru pompa seçimi yapabilmek için kullanıcıların programa hakim olmalarının yanı sıra verileri, programa doğru bir şekilde girmeleri de gerekiyor. Doğru veri girişini sağlamak için de; prosesin akışkan transferi gerekliliklerinin bilinmesi ve sistem eğrisinin en yakın değerlerde hesaplanıp, bu verilere göre pompa seçiminin yapılması gerekiyor. Bu noktada programın ürün yapılandırma özelliği kullanıcıyı destekliyor. Çünkü verilen pompa verilerinin, girilen kriterleri karşılayıp karşılamadığını bağımsız olarak kontrol edebiliyor” şeklinde konuştu.

Yıl boyu devam edecek eğitime, tüm Masdaf bayilerinin katılması hedefleniyor.

Yazar - Davut Güleç

Gazeteci, televizyoncu, Uzman polis-adliye muhabiri, Spor yazarı, TEMA’cı, Kızılay’cı, Dağcı, Trekkingci, Alp disiplini kayak milli hakemi, Herkes İçin Spor Federasyonu Kayseri il temsilcisi, Erciyes Kar Kaplanları Spor Kulübü Basın sözcüsü, Kayseri Spor Adamları Derneği yönetim kurulu üyesi, Kent Güvenlik konseyi üyesi, Halkla İlişkiler Tanıtım, Adalet, Kamu Yönetimi mezunu -----Davut Güleç Kimdir ? -----

İlginizi Çekebilir

TÜRKİYE’NİN YÜKSELEN ENERJİSİ ASPİLSAN 43 YAŞINDA

Türk Silahlı Kuvvetleri’nin pil, batarya ve akü ihtiyacını karşılamak amacıyla Kayserili hayırsever vatandaş ve kuruluşların …