Ekonomi-teknoloji haberleri, TUİK verileri (10.10.2023)

Süs Bitkileri ve Peyzaj Fuarı Flora Expo Antalya’ya Geri Sayım Başladı!Antalya, Türkiye’nin en görkemli doğal güzelliklerine ev sahipliği yapmasının yanı sıra, şimdi de yeşil ticarette öncü bir rol üstleniyor. Yüzlerce çeşit bitki, peyzaj ekipmanları ve üretim materyallerinin sergileneceği Flora Expo Antalya fuarına davet edildi.Kentlerin yeşil alanları, bahçeleri ve çevre düzenlemeleri üzerine odaklanan Flora Expo Antalya, kent yaşamını daha yaşanabilir ve çevre dostu hale getirmek için önemli bir misyona sahip. Fuar, doğayla uyumlu ve çevre dostu kentsel planlanma için, yurt içi ve yurt dışından sektör profesyonellerini ve kamu kurumlarını bir araya getiriyor.İç ve Dış Mekân Süs Bitkileri, Tropik Bitkiler, Mevsimlik Süs Bitkileri, Doğal Rulo Çim, Peyzaj Uygulama ve Ekipmanları, Üretim Materyalleri, Dikey Bahçecilik, Doğal Taşlar bir arada sergileneceği fuarı, işini büyütmek için iş birlikleri gerçekleştirmek ve yeşil ticaret fırsatlarını değerlendirmek isteyen profesyoneller ücretsiz ziyaret edebilirler.25- 28 Ekim 2023 tarihlerinde düzenlenecek fuar ile ilgili detaylı bilgi ve ücretsiz online davetiyenizi almak için fuarın resmî web sitesi www.floraexpoantalya.com  adresini ziyaret edebilirsiniz.

PAZARLAMA DÜNYASININ YILDIZLARI GLOBAL MARKETING SUMMIT 2023’DE BULUŞUYOR!

Dünyanın en önemli pazarlama guruları, iş dünyasının en etkin liderleri, ilham veren ünlü isimler, bu sene üçüncüsü gerçekleşecek olan Global Marketing Summit 2023’te bir araya geliyor. Dev Zirve’nin Açılışını 18 Ekim’de Mandarin Oriental Bosphorus İstanbul’da T.C. Ticaret Bakanı  Prof. Dr. Ömer Bolat gerçekleştirecek.

Inspark, Turkcell, Unilever ana sponsorluğunda, Türk Hava Yolları altın sponsorluğunda, BSH resmi sponsorluğunda 18-19 Ekim tarihlerinde Mandarin Oriental Bosphorus Istanbul’da düzenlenecek Global Marketing Summit 2023 muhteşem bir programla pazarlama ve iş dünyasını kucaklamaya hazır. Büyük zirve, 90 oturumda birbirinden değerli 200’ün üzerinde konuşmacıyı ağırlayacak.

Zirve’ye tüm dünyadan ve ülkemizden büyük bir ilgi var. Ülkemizde pazarlama sektöründe yapılmış en fazla konuşmacılı ve en fazla C level konuşmacılı global etkinlik olan Global Marketing Summit’i geçtiğimiz yıl 143 ülkeden 55.000 katılımcı izlemişti.

‘Sürdürülebilir İş, Sürdürülebilir Dünya’

Tüm dünyadan yoğun ilgi gören Global Marketing Summit 2023 ‘Sürdürülebilir İş, Sürdürülebilir Dünya’ teması ile gerçekleşecek. 18-19 Ekim’deki fiziki oturumların ev sahibi Mandarin Oriental Bosphorus olacak. 18 Ekim 2023 tarihinde yine aynı mekânda CEO’ların ve üst düzey pazarlama liderlerinin katılımı ile yüz yüze Liderler Çemberi Özel Buluşması da düzenlenecek.

Global Marketing Summit 2023’ün diğer günlerinde ise (17-18-19-20 Ekim) Mandarin Oriental Bosphorus’daki fiziki oturumlara ‘kayıt yaptırmış olan’ katılımcılara özel online içerikler paylaşılacak. Bu özel içerikler ömür boyu ulaşabilme olanağı ile katılımcılar için muhteşem bir arşiv değeri taşıyacak.

Global Marketing Summit 2023’te ‘Yıldız Yağmuru’

Cumhuriyetin 100. Yılına bir saygı duruşu niteliği de taşıyacak olan Global Marketing Summit 2023’ün açılış konuşmasını T.C. Ticaret Bakanı Prof. Dr. Ömer Bolat yapacak.  Pazarlama sektörünün dünyadaki en etkili ismi olarak kabul edilen pazarlama gurusu Philip Kotler, zirvede üçüncü kez onur konuşmacısı olarak yer alacak.

Kotler’le sınırlı kalmayacak Yıldızlar Yağmurunda, Lider Marka Stratejisti, Çok Satan Yazar, Aranan Konuşmacı ve Televizyon Kişiliği Laura Ries, Marka ve Kültür Uzmanı, NYT Çok Satan Yazarı, TIME Dergisi dünyanın en etkili 100 kişisinden biri, Thinkers 50 Dünyanın en iyi 20 iş düşünüründen biri Martin Lindstrom, Küresel Düşünce Lideri, Success Hindistan Kurucusu, ADR, Hindistan İnsan Hakları Yüksek Mahkemesi Avukatı, Liderlik Yazarı Abha Maryada Bhatt, Duke Üniversitesi Psikoloji Profesörü, Davranışsal Ekonomist ve Yazar Dan Ariely, FinchFactor Global Kurucusu Kerrie Finch, Wharton Üniversitesi Profesörü, Çok Satan Kitapların Yazarı ve Danışman Jonah Berger, PepsiCo Global Design Başkanı Mauro Porcini, Fortune 500’ün Fütüristi, ‘Pazarlamanın Nostradamus’u, En Çok Satan Yazar ve Küresel Konuşmacı Faith Popcorn, Michigan Üniversitesi – Stephen M. Ross İşletme Okulu Pazarlama Profesörü, En Çok Satan Yazar ve Baş Strateji Sorumlusu Dr. Marcus Collins, Target Marketing of Santa Barbara Başkanı, Pazarlamada Yapay Zeka Danışmanı ve Yazar Jim Sterne, Alvimedica Yönetim Kurulu Başkanı ve Alarko Holding Yönetim Kurulu Üyesi Leyla Alaton, The Marketing Leadership Masterclass Kurucusu ve Yazar Thomas Barta, İnsan İnovasyon Tasarımcısı Arzu Kaprol, Tribewanted Kurucusu, Raaise Eş-Kurucusu ve Topluluk Oluşturucusu Ben Keene, Wolf Mama Kurucusu, Cesaret Savunucusu, Etki Lideri, Konuşmacı ve Stratejist Lisa Hogg, Philips Küresel Medya Yönetim Başkanı, Dijital Pazarlama ve E-Ticaret Kıdemli Direktörü Catherina Kowsoleea, Wieden+Kennedy Amsterdam Kreatif Direktörü Kervins Chauvet, Dijital Pazarlama Profesörü, Dijital ve Sosyal Medya Stratejisti ve Yapay Zeka Araştırmacısı Martin Waxman, Gazeteci ve Yazar Dr. Fatoş Karahasan, Akademisyen ve Sosyal Girişimci Prof. Dr. Itır Erhart, Geleceğin Gıdası için Çalışan Aktivist ve Beslenme Uzmanı Dilara Koçak, Bahçeşehir Üniversitesi Öğretim Üyesi, Sosyal Etki ve Sorumluluk Merkezi Direktörü Prof. Dr. Çisil Sohodol, PİO Pazarlama İletişimi Okulu Direktörü Prof. Dr. Gresi Sanje, L’OREAL Türkiye Genel Müdürü Sinem Sandıkçı Gökçen, Cisco Genel Müdürü Didem Duru, DELL CEO’su Işıl Hasdemir, Orka Holding Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Orakçıoğlu, IPEKYOL Grup CEO’su Uğur Ayaydın, Çelebi Holding Gıda A.Ş. Little Caesars Türkiye Genel Müdürü Banu Arıduru, Thaat’s It! Kurucu ve Strateji Yöneticisi Haluk Sicimoğlu, FutureBright Group of Companies Kurucu Ortağı ve Yazar Akan Abdula, Inspark CEO’su Serdar Susuz, Turkcell CMO’su Alper Ergenekon, Unilever Türkiye ve Ortadoğu Ev Bakım Lideri Ali Fuat Orhonoğlu, We Are Pi CEO’su Alex Bennett Grant, D Strateji Kurucusu Damla Ömür Tantekin, Media.Monk Kıdemli İnovasyon Direktörü Funs Jacobs, Amerikan Hastanesi Damar Cerrahisi Bölümü Doktoru Prof. Dr. Murat Aksoy, Anti Aging ve Biyokimya Uzmanı Dr. Ayşegül Çoruhlu, Heykeltraş Seçkin Pirim, Eğitim Bilimci, Akademisyen ve Parentwiser Kurucusu Dr. Özgür Bolat, Moda Tasarımcısı Zeynep Tosun da konuşma gerçekleştirecek isimler arasında.  Zirve, ayrıca kültür, sanat dünyasından da birçok sürpriz ismi konuk edecek.

Türkiye’den dünyaya açılan bir dünya markası

Türkiye’nin lider toplantı ve etkinlik şirketi KREA M.I.C.E. tarafından büyük bir titizlikle hazırlanan ve sunulan Global Marketing Summit, her yıl dünyanın en ünlü konuşmacılarını bir araya getirerek pazarlama dünyasının üst düzey katılımıyla büyük başarı elde ediyor ve sadece Türkiye değil dünyanın dört bir yanından pazarlama profesyonelleri zirveyi büyük bir ilgi ile takip ediyor. Bu yönüyle Global Marketing Summit, Türkiye’den dünyaya açılan uluslararası bir platform ve dünya markası olma özelliği de taşıyor.

“Hayal edilenin ötesini kurguladık”

Zirve Başkanı, KREA M.I.C.E. Kurucusu ve CEO’su, KREA Digital Kurucu Ortağı Seda Mızraklı Ferik, 2023 zirvesinin teknolojinin de desteği ile hayal edilenin ötesinde unutulmayacak bir etkinlik olacağını söyledi. Tüm iş ortaklarına, konuşmacılarına ve izleyicilerine teşekkür etti. Zirveyle ilgili bilgi veren Ferik, “Global Marketing Summit 2023’te Philip Kotler’in altını uzun yıllardır çizdiği ‘Pazarlamanın 4 P’si konseptini bu sene muhteşem içerik, muhteşem mekân, muhteşem ağırlama ve muhteşem fiyat olarak hayata geçiriyoruz” ifadelerini kullandı. Yirmi yılı aşan bir süredir dünyada toplantı endüstrisindeki trendleri takip eden değil belirleyen bir marka olduklarının altını çizen Ferik, her sene gerçekleştirdikleri içerik ve konseptlerin özgün bir kimliğe sahip olabilmesi için büyük bir ekip ile aylar süren çalışmalar gerçekleştirdiklerini belirtti. Bu yılın teması olan ‘Sürdürülebilir İş, Sürdürülebilir Dünya’ odağına tüm içeriklerde yer verildiğine değinen Ferik, sürdürülebilirliğin bundan sonraki yıllarda da odakta olacağının altını çizdi.

En çeşitli, en kapsayıcı en eşit zirve olma yolunda

Seda Mızraklı Ferik, 2023 zirvesinde yer alan kadın konuşmacıların, erkek konuşmacılara oranının yarı yarıya olması hedeflerine ulaştıklarını söyleyerek, toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda da örnek etkinlik olma hedefine değindi. Ferik, “Gerek konuşmacı gerekse katılımcı profili açısından dünyanın en çeşitli, en kapsayıcı en eşit zirvelerinden biri olma yolunda ilerliyoruz. Etkinliğimizin dünyada ve Türkiye’de yapılan tüm diğer konferanslara da başarılı bir örnek olması için elimizden geleni yapıyoruz” dedi.

Dünyada karbon ayak izi en düşük zirveyi kurgulamayı başardık

Seda Mızraklı Ferik, bugüne kadar gerçekleştirdikleri zirvelerin online bölümlerinde kullandıkları özel teknoloji ve 3D sanal gerçeklik sistemi ile ‘fiziki’ bir zirveye katılıyor hissi verdiklerini vurguladı ve kusursuz yayın kalitesi ile fark yarattıklarının altını çizdi. Ferik, on binlerce kişinin katılımı ile gerçekleşen bir zirve olarak geçen yıl dünyadaki ‘en düşük karbon ayak izi’ konusunda tescillendiklerini, global M.I.C.E. sektörünün bu alanda öncü şirketi olmaktan dolayı mutluluk duyduklarını ve bu yöndeki çalışmaları sürdüreceklerini belirtti.

“Bilgi paylaşılınca büyür”

Seda Mızraklı Ferik, Asya ve Avrupa’nın buluşma noktası olan İstanbul’da dünyada pazarlama sektörünün en önde gelen yıldızlarını ağırlamanın büyük bir heyecan olduğunu belirterek, Global Marketing Summit 2024’ün gelecek sene 15-18 Ekim 2024 tarihlerinde gerçekleşeceğinin de erken müjdesini verdi.  Ferik, “21 yıldır sektörde faaliyet gösteren lider bir marka olarak düzenlediğimiz geniş kapsamlı zirvelerle hedefimiz, liderlerden liderlere süzülmüş bilgiyi, global olarak etki alanı geniş olan, daha fazla lider ile paylaşmak. Bilgi paylaşınca büyür. Umarım izleyenler Global Marketing Summit’de edindikleri bilgi ve tecrübeyi şirketlerindeki çalışma arkadaşları ile de paylaşır, bilgi ve tecrübe dalga dalga tüm dünyaya yayılır” diye konuştu.

Ezber Bozan Tasarımcılar Ödüllerine Kavuştu

 Türk tasarımcı ve Türk mobilya firmalarının uluslararası düzeyde tanınırlığının arttırılması amacıyla bu yıl üçüncüsü düzenlenen Ezber Bozan Tasarım Yarışması yoğun ilgi ile süreci tamamladı.

 Ege Mobilya Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği’nin Ticaret Bakanlığı’nın desteğiyle bu sene “SMART FURNITURE” teması ile düzenlediği Ezber Bozan Tasarım Yarışması Final Gecesi’nde ödüller sahiplerini buldu.

Öğrenci ve Profesyonel olmak üzere iki kategoride düzenlenen yarışmaya bu sene toplam 643 proje katıldı.

Jüri toplantısı sonucunda en yüksek puanı alan 10 öğrenci ve 10 profesyonel tasarım finalist olmaya hak kazandı.

Ezber Bozan Tasarım Yarışmasına 96 farklı üniversiteden başvuru

Yarışmanın öğrenci kategorisinde, toplam 96 farklı üniversiteden alınan başvurular sonucunda; “Eskişehir Teknik Üniversitesi” 32 başvuruyla yarışmaya en çok katılımda bulunan üniversite oldu. Üniversite adına Eskişehir Teknik Üniversitesi, Mimarlık ve Tasarım Fakültesi İç Mimarlık Bölüm Başkanı Doç.Dr. Onur ÜLKER’e sertifika takdim edildi.

EİB üçüncü Ezber Bozan Tasarım Yarışması’nın kazananları

EİB üçüncü Ezber Bozan Tasarım Yarışması öğrenci kategorisi birincisi “Leo” isimli projesiyle Berke Ali Altunay olurken, Yağmur Gürol ise “Benimle Oynar mısın?” isimli projesiyle profesyonel kategoride birincilik ödülünü almaya hak kazandı.

Öğrenci kategorisinde ikinci “The Wave” isimli projesiyle M. Münir Gökçeler ve Elif Temiz olurken, Eren Güner de “Ekinox”, isimli projesiyle profesyonel kategorisinde ikincilik ödülünü almaya hak kazandı.

Yarışmanın öğrenci kategorisi üçüncülük derecesinin sahibi “Reamy” projesiyle Öykü Akkaya, Asu Yılmaz, Fatma Doğa Bilgiç oldu.

Metin Süngü “Quaper” isimli projeleriyle profesyonel kategoride üçüncülük ödülünü almaya hak kazandı.

 Öğrenci kategorisinde ilk üçe giren tasarımcılara verilecek nakdi ödüllerin yanı sıra Ticaret Bakanlığı’nın onayladığı sayıda finaliste Bakanlık desteğiyle yurtdışındaki önemli tasarım okullarından birinde 2 yıl süre ile eğitim hakkı verilecek.

Bu sene de Ege Mobilya Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği dereceye giren yarışmacılara staj ve iş imkanı konusunda da aracı olacak.

Mobilya sektörümüz 10 kattan fazla ihracatını artırdı

Ticaret Bakanlığı Bakan Yardımcısı Mahmut Gürcan, “Üretici firmalarla tasarımcıları bir araya getirerek sürdürülebilir ve katma değeri yüksek tasarım temalı bu etkinliğimiz çok anlamlı. Mobilya sektöründe sahip olduğumuz rekabet avantajının tasarım, Ar-Ge, inovasyon ile taçlanacağını bu dinamiklerin geleceği şekillendireceğini biliyoruz. Mobilya sektörümüz her geçen gün pazar payını artırıyor. Net ihracatçı konumundaki sektörlerimizin en önde gelenlerinden olan mobilya sektörümüz 2003 yılında 456 milyon dolar ihracat yaparken 20 yıl sonra ihracatını 10 kattan fazla artarak 4,6 milyar doları aşmıştır. Genel ihracatımızdan daha iyi bir performans göstermiştir. Bu başarılı performans son yıllarda ortaya çıkan olumsuzluklara rağmen gerçekleşti. Pandemi, Rusya-Ukrayna savaşına rağmen sektörümüz ihracatını sürekli artırdı. 2022 yılında 210 ülkeye ihracat gerçekleştirdik. Dünya ihracatından aldığımız pay 2009’da 1,04 iken bugün yüzde 2 seviyesine ulaştı. Rekabetçiliğimizi korumanın en önemli şartı inovasyon ve tasarım ile daha çok katma değer yaratmaktan geçiyor. Markalaşarak inovasyonda tasarımda yarışarak ürünlerimizi daha yüksek fiyatlara satabiliriz.” dedi.

Gürcan, “Katma değeri yüksek ürünlerle varlığımızı güçlü bir biçimde ortaya koymalıyız. Rakiplerimizi iyi analiz etmeliyiz. Dünya liderlerinin ihraç ettiği mobilya kg değeri yüksek seviyelerde. Bunun nedeni markalaşma ve tasarım. Ar-Ge, inovasyon, tasarım ve markalaşma ile bilinç oluşturmalıyız. Bakanlığımızın markalaşmaya destek olan programı Turquality’den 15 mobilya markamız istifade etti ve yurtdışında büyük atılımlar yaptılar, marka bilinirliklerini artırdılar. İnovatif ürünlere geçişle sürdürülebilir ihracat olur. Devlet desteklerimizi sektörün ihtiyaçlarına göre revize ediyoruz. Genç beyinlerin hayalleri ve hedeflerinin ulaşılabilir olması çok önemli. İlk kıvılcımı ateşlemek hepimizin sorumluluğundadır. Dünyaya açılmaları için başarılı genç tasarımcıları ödüllendiriyoruz, daha fazla tasarım için teşvik ediyoruz. Ezber Bozan Tasarım Yarışması gibi tasarım yarışmaları ile tasarımcıları ve sanayicileri aynı ortamda buluşturarak katma değeri yüksek ve özgün tasarımlarla ihracatımızı büyütüyoruz.” Diye konuştu.

Hedefimiz en kısa süre içerisinde ilk 5 ülke arasına girmek

Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkan Vekili ve Mobilya, Kağıt ve Orman Ürünleri Sektör Kurulu Başkanı Ahmet Güleç, “Türkiye, özellikle son 20 yılda yapılan yatırımlarla bölgesinde lider, dünyada ise en önemli üretim merkezlerinden biri oldu. İhracatta son 20 yılda yazdığımız başarı hikayesinde mobilya sektörümüzün ayrı bir yeri var. Sektörümüz, 20 yılda ihracatını 10 kat artırdı. 2022 yılında mobilya, kağıt ve orman ürünleri sektörümüz 8,5 milyar dolarlık ihracata imza attı. Küresel mobilya ihracatında 20 yıl önce sadece yüzde 0,3 olan payımız geçen yıl yüzde 1,7’e yaklaştı. Mobilya fasılında dünyada en çok ihracat yapan 11. Ülke konumundayız. Bu fasılda 5,3 milyar dolara yakın bir ihracatımız var. Bu önemli bir başarı. Hedefimiz en kısa süre içerisinde ilk 5 ülke arasına girmek. Ben sektör için emeğini, yüreğini ortaya koyan, özveriyle çalışan tüm ihracatçılarımızı tebrik ediyorum. İnanıyorum ki mobilya ihracatçılarımız önümüzdeki yıllarda çok daha büyük başarılara imza atacaklar. Türkiye, bölgenin ve Avrupa’nın üretim merkezlerinden biri.Ama küresel ticaretin hacmi giderek büyüyor. Dolayısıyla bizim de yeni yatırımlarla kapasitemizi artırmamız gerekiyor. Sadece kapasitemizi artırmak da yetmiyor. Aynı zamanda ürettiğimize değer katmak durumundayız. Eylül ayı verilerine göre genel ihracatta kilogram birim fiyatımız 1,42 dolar. Bizim bu rakamı en kısa zamanda 2 doların üzerine çıkarmamız gerekiyor. Katma değerli üretim ve ihracatın yolu belli. Teknolojinin imkanlarından yararlanacağız. Markalı üretimi artıracağız. İşin içine tasarımı, inovasyonu, yeşil üretimi katacağız. İnanıyorum ki bugün yarışmamızla hem mobilya hem de moda endüstrimiz çok başarılı tasarımcılar kazanacak.” dedi.

Mobilya ihracatı 2023’ün Ocak-Eylül döneminde 3 milyar 390 milyon dolar oldu

Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, “Ege İhracatçı Birlikleri olarak yaklaşık 20 yıldır Türkiye’ye yüzlerce tasarımcı kazandırıyoruz.  Ezber Bozan Tasarım Yarışmamız ile beraber EİB bünyesinde toplamda dört farklı sektörümüzün tasarım yarışması var. Ve bu sektörlerimiz, tasarım ekosistemi güçlü bir şekilde Türkiye ortalamasının çok üzerinde katma değerli ihracat gerçekleştiriyor. Çünkü hepsi tasarıma ciddi yatırımlar yapıyor. Ezber Bozan Tasarım Yarışmamızda yarışmacılarımızın paftadaki çizdikleri projenin kalitesi, kreatifliği ve daha uygulanabilir, üretilebilir tasarımlar yapmaları adına her geçen yıl büyük ivme kaydediyoruz. Küresel ihracatta her sene bir basamak atlayarak; 4 milyar doları aşan ihracat hacmine ulaşan mobilya sektörümüz 2023’ün Ocak-Eylül döneminde ihracatını 3 milyar 390 milyon dolara taşıdı.   Ülkemizde kuvvetli bir endüstriyel tasarım kültürünün oluşması, uluslararası pazarlardaki rekabet gücümüzü artırmak için mobilya ihracatçısı firmalarımızdan tasarıma yönelik çalışmalara daha fazla destek olmalarını bekliyoruz.” dedi.

Türk Mobilyasının tüm dünyada bir marka olması yönünde önemli ve emin adımlar atıyoruz

Ege Mobilya Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Ali Fuat Gürle, Tasarımcılar ile mobilya sektörünü bir araya getirerek, tasarım kültürünün sektörümüzde tabana yayılmasını, uluslararası piyasada rekabet gücümüzün yükselmesini ve Türk Mobilyasının tüm dünyada bir marka olması yönünde önemli ve emin adımlar atıyoruz. Bu kapsamda, Birlik olarak Ege Mobilyasının Uluslararası rekabet gücünü artırmaya yönelik olarak yürüttüğümüz Uluslararası Rekabetçiliği Geliştirme Kümelenme projesi kapsamında firmalarımızın kurumsal kapasitelerini geliştirmek adına bir dizi eğitim ve danışmanlık faaliyeti yürüttük ve buna yurtdışı pazarlama faaliyetleri ile devam etmeyi planlıyoruz.” dedi.

Türkiye, dünyada mobilya denildiğinde ilk akla gelen ülkelerden olacak

Başkan Gürle, “Yine Birlik olarak, alım heyeti ve ticaret heyeti organizasyonlarını çok önemsiyoruz. Modeko fuarı ile eşzamanlı gerçekleştirdiğimiz Suudi Arabistan ve Fas Alım heyeti ile yine geçtiğimiz Ağustos ayında Güney Afrika’ya yönelik organize ettiğimiz mobilya ticaret heyeti sayesinde firmalarımızın yeni iş fırsatları yakalamalarını sağladık. Önümüzdeki süreçte ticaret heyetlerimize İsrail, Fas ve Suudi Arabistan ile devam edeceğiz.   Bir yandan da uluslararası fuarlara info stantlarla katılım sağlıyoruz. Titizlikle üzerine çalıştığımız ve bugün burada 3.sünü düzenlediğimiz yarışmamız, tasarımı sanayici ile buluşturarak uzun vadede hedeflerimize ulaşmamıza ve bu sayede dünyada mobilya denildiğinde ilk akla gelen ülkelerden olmamıza katkı sağlıyor.” diye konuştu.

Ege mobilyayı katma değerli ihraç ediyor

Ali Fuat Gürle, “Kanadalı bir grafik tasarımcı Robert Peters der ki “Tasarım kültürü yaratır. Kültür değerleri şekillendirir. Değerler geleceğe yön verir.” Tasarımın ve tasarımcının desteklendiği yarışmamız sayesinde finalistlerimizden birinin geleceğine yön verilmiş durumda, finalistimiz şu anda Ticaret Bakanlığımızın desteği ile İtalya’da tasarım eğitimi alıyor. Ayrıca her yıl birincilik ödülü alan finalistlerimizi Dünyanın en önemli mobilya fuarı olan İtalya’da düzenlenen İsaloni fuarına götürerek, global ölçekte mobilya tasarım trendlerini yakından görmelerini sağlıyoruz. Türkiye olarak mobilya sektöründe ortalama ihracat birim fiyatımızın yükselmesi için tasarıma daha fazla önem vermeliyiz. Şu anda ortalama kg fiyatımız 3,28 dolar. Ege Mobilyası olarak ise ortalama ihracat birim fiyatımız 3,54 dolar. Ege olarak daha yüksek birim fiyatla ihracat yapıyor olmamız da gösteriyor ki gerçekleştirdiğimiz faaliyetlerle katma değerli ihracat hedefimiz için doğru yolda ilerliyoruz, ancak atmamız gereken daha çok adım var. Bunun için paydaşlarımızın desteği her zaman için önem taşıyor.” dedi.

Tasarımlarımda teknoloji ile tasarımın ilişkisine odaklanıyorum

Yarışmanın finalistlerinden Kentsel Tasarımcı Merve Tiryaki, “Yarışmalar Türkiye’deki tasarım ve mobilya ekosistemi için çok önemli. Yeni fikirler bulmak, araştırmak için bizlere büyük bir fırsat sunuyor. Tasarım yarışmalarının hem öğrenciler hem profesyoneller için sayısının artmasını temenni ediyorum. Tasarımlarımda teknoloji ile tasarımın ilişkisine odaklanıyorum. Türkiye’de bu alanda çalışan çok fazla tasarımcı yok. Bu yarışmalar yeni alanlara da dikkat çekecektir. Değişen gündelik hayat pratiklerimize ve sorunlarımıza çözüm bulmak adına tasarımımı oluşturdum.” dedi.

 Bu yarışmalar sayesinde toplumun ihtiyacı olan fikirlere değer veriliyor

Yarışmanın finalistlerinden Mimar Ayça Yazıcı ise “Ezber Bozan Tasarım Yarışmasının konusunu ve içeriğini çok beğendim. Daha sıklıkla yapılması gereken yarışmalardan biri olduğunu düşünüyorum. Çünkü bu yarışmalar sayesinde toplumun ihtiyacı olan fikirlere değer veriliyor. Anne ve bebeği kamusal alanda var edebilecek, anne ve bebekler için tasarlanmış kamusal alanda ve her alanda kullanılabilecek bir kent mobilyası projemle yarışmaya katıldım.” Diye konuştu.

 Endüstriyel tasarımın duygusal tarafını keşfetmeye çalıştım

Endüstriyel Tasarım öğrencisi Berkay Çatalyürek ise “Projem geleneksel mobilyadan ziyade cesur bir proje. Yoğun duygu ve hissiyatı mobilya ile birleştirdim. Son halinin finale değer görecek şekilde kalması benim için çok anlamlı. Endüstriyel tasarımın duygusal tarafını keşfetmeye çalıştım. En sınırları zorladığım projeydi. Benim projem “anı” ve “yadigar” kavramından ortaya çıktı. Teknolojiyi kullanarak mobilya ile anılarla etkileşime geçebileceğimiz bir proje tasarladım. Soyut kavramların teknoloji ile birleşerek somut temsilcileri olan nesnelerle o köprüyü kuruyorum. Projemin bir diğer çıktısı da ilgi alanlarımızı daha etkili bir şekilde gösterme imkanı sunması.” dedi.

Endüstriyel tasarım yarışmaları içinde en prestijli ve en iyilerinden biri

Mimarlık öğrencisi Yunus Emre Bolat, “Tasarımımız öğrencileri ve çocukları merkeze alıyor ve farklı projelerin bir araya gelmesiyle oluşuyor. Ana hedef insan odaklı ve çocuklarında bir katkısının, tasarımın parçası olması. Çok iyi düşünülmüş bir yarışma, çok güçlü bir jürisi var. Sosyal medya kanallarından çok sıkı takip ettik. Endüstriyel tasarım yarışmaları içinde en prestijli ve en iyilerinden biri.” dedi.

Kamusal alanlarda çocuklar için tasarım oluşturduk

İç Mimarlık bölümünden yeni mezun olan Betül Genç, “Erkenden sektörün içinde bulunmak, bu imkana sahip olmak çok değerli. Tasarımımız kullanıcı kitlemiz çocuklardı ve tasarıma kullanıcıları da dahil ederek ikisini de birleştirdik. Kamusal alanlarda çocuklar için tasarım oluşturduk. Ezber Bozan Tasarım Yarışması çok heyecan vericiydi, çok detaylı çalıştık ve neler yapabildiğimizi görmemize yardımcı oldu, hiç bu kadar detaylı çalışma içinde bulunmamıştık.” dedi.

Final gecesi Ticaret Bakanlığı ve TİM yetkilileri, Birliklerimiz Yönetim Kurulu Başkanları, Yönetim ve Denetim Kurulu Üyeleriyle, Oda ve Borsa Başkanlarının katılımıyla gerçekleşti.

Ödüller neler?

Nakdi Ödüller            Öğrenci         Profesyonel

Birinci                          40.000 TL     75.000 TL

İkinci                           30.000 TL     50.000 TL

Üçüncü                        20.000 TL      25.000 TL

Yurtdışı Fuar Katılımı Ödülü

Yurtdışı Eğitim Bursu Ödülü

Üniversite Özel Ödülü

İş veya Staj Ödülü

Jüri Üyeleri

Berkay Gürsoy

Endüstri Ürünleri Tasarımcısı

Anadolu Isuzu

Ece Yalım

Endüstri Ürünleri Tasarımcısı

Artful İç Mimarlık & Ece Yalım Design Studio 

Enrique Marti

Endüstri Ürünleri Tasarımcısı

Enrique Marti Design Studio 

Fulden Dehneli

Endüstri Ürünleri Tasarımcısı

Fuldende 

Gamze Güven

Endüstri Ürünleri Tasarımcısı

Tasarım Üssü 

Fikri Doruk Yorgancıoğlu

Dorya Global Yönetim Kurulu Başkanı

Dorya A.Ş. 

Mehmet Mehmetalioğlu

Endüstri Ürünleri Tasarımcısı

Volvo Cars 

Özlem Yalım

Endüstri Ürünleri Tasarımcısı

Tepta Aydınlatma Stratejik Marka Direktörü

Serdal Korkut Avcı

Endüstriyel Tasarım

Direktörü Arçelik

Z Kuşağı Pazarlama İnovasyonlarına İlham Kaynağı Oluyor

Mobil pazarlama analitiği platformu Adjust, ulaşılması Zor Z Kuşağının,  pazarlama İnovasyonlarına İlham Kaynağı Olduğunu açıkladı.

Mobil satışlar büyümeye devam ederken, m-ticaretin ABD’deki e-ticaret sektörüne damgasını vurması bekleniyor. Adjust, bu yılki alışverişlerin %43’ünü m-ticaret oluşturduğunu ve bu oranın 2027 yılına kadar yaklaşık %50’ye yükseleceğinin öngörüldüğün duyurdu.

Bu duyuruda yer alan diğer çarpıcı bilgiler şöyle; yeni dijital alışverişlerin neredeyse tamamının Z kuşağı tarafından yapılması bekleniyor ve bu nesildeki tüketicilerin sayısı 2023’te 45,5 milyon iken, 2027’de 61,1 milyona çıkacak ve burada CTV’nin rolü büyük olacak.

Z kuşağı, streaming servislerinin ve dijital cihazların çok yaygın olduğu bir dünyada büyüdü. Geleneksel TV servislerini kullanmayan bu nesil, CTV’nin arkasındaki itici güç haline geldi. Z kuşağının %62’si, ilgilendikleri içerikleri geleneksel TV yerine connected TV (CTV) platformlarında izlemeyi tercih ediyor.

Reklamverenler bu durumun farkında ve Z kuşağının ilgisini etkili bir şekilde çekmenin farklı yollarını bulmak için yeni, yaratıcı yollar deniyorlar, influencer pazarlamasından yararlanıyorlar, gerçek zamanlı reklam optimizasyonu yapıyorlar ve en son özellikleri kullanıyorlar.

Z Kuşağının İstekleri: Özgünlük ve Kişiselleştirme

CTV’nin reklamcılık alanınındaki büyümede önemli bir rol oynamaya devam etmesi bekleniyor. Z kuşağı iş gücüne gün geçtikçe daha fazla katıldıkça ve harcama gücü arttıkça, tüketici trendleri üzerindeki etkisi de artacak. Reklamverenler stratejilerini bu kuşağın sürekli değişen tercihlerine ve beklentilerine göre uyarlamak zorunda kalacak ve CTV, bunda çok önemli bir yere sahip olacak.

Z kuşağı, özgünlüğe ve kişiselleştirilmiş içeriklere oldukça önem veriyor ve CTV, bu noktada reklam hedeflemesinin doğruluğunu artıracak yeteneklere sahip olarak öne çıkıyor. Reklamverenler, hedef kitlelerine özel ve ilgi çekici reklamlar sunmak için CTV’den yararlanarak etkileşim ve dönüşüm oranlarını yükseltebilirler. Z kuşağının anlık tepki vermeye ve etkileşime yatkınlığı, gördükleri reklamlarla aktif olarak etkileşime girmelerini sağlıyor ve bu nedenle CTV’yi etkileşim açısından uygun bir platform olarak görüyorlar.

Reklamverenler Yeni Yöntemler Deniyorlar ve Daha Esnek Davranıyorlar

Z kuşağına ulaşmak isteyen birçok marka, bu demografiyi hedeflemek için reklam bütçelerini CTV’ye kaydırıyor. Kişiselleştirilmiş, ilgi çekici reklamlar sunabilen ve reklam performansına dair gerçek zamanlı veriler sağlayabilen CTV, önümüzdeki yıllarda da reklamcılıktaki büyümenin arkasındaki itici güç olmaya devam edecek gibi görünüyor.

CTV ayrıca, reklam kampanyalarını daha iyi performans gösterecek şekilde optimize etmek için kullanılabilecek gelişmiş ölçümleme araçları ve gerçek zamanlı veriler de sağlıyor. Bu veri odaklı yaklaşım ile reklamverenler birçok farklı cihazda ve platformda funnel’ın tamamını kaplayacak stratejiler oluşturabiliyorlar ve Z kuşağının özgün ve kişisel reklam beklentisine cevap verebiliyorlar.

CTV ile Mobil Ticaretin Gelişimi

CTV, reklamverenlere sadece kolaylık sağlamanın ötesine geçerek çok büyük fırsatlara kapı açıyor. Bu fırsatlar sadece bir sektörle sınırlı kalmayacak. Potansiyel olarak m-ticaret ve CTV’nin bir araya gelmesiyle tüketicilerle doğrudan buluşma fırsatı verecek ve gerçek zamanlı mobil alışverişin önünü açacak.

Mobil satışlar büyümeye devam ederken, m-ticaretin ABD’deki e-ticaret sektörüne damgasını vurması bekleniyor. Bu yılki alışverişlerin %43’ünü m-ticaret oluşturdu ve bu oranın 2027 yılına kadar yaklaşık %50’ye yükselmesi öngörülüyor. Yeni dijital alışverişlerin neredeyse tamamının Z kuşağı tarafından yapılması bekleniyor ve bu nesildeki tüketicilerin sayısı 2023’te 45,5 milyon iken, 2027’de 61,1 milyona çıkacak. CTV burada çok büyük bir rol oynayacak gibi görünüyor.

CTV’nin Geleceği

Z kuşağının CTV’ye olan ilgisi, reklamcılık sektörünü derinden değiştiriyor. Reklamverenler, bu neslin beklentileri ile uyumlu, kişiselleştirilmiş ve özgün deneyimler sunmak için CTV’nin sunduğu fırsatlardan yararlanıyor.

İzleyicilerin ilgisini aktif olarak çekme ve gerçek zamanlı içgörüler sağlama gücüyle CTV, öngörülebilir gelecekte reklam stratejilerinin temelini oluşturmaya devam edecek. Z kuşağının pazar üzerindeki etkisi arttıkça, bu dinamik ve dijital neslin sunduğu fırsatları kaçırmamak için markaların çevik kalmaları gerekiyor.

CyberMACS, çift yüksek lisans derecesi ve akademi-sektör işbirliği ile geleceğin Siber Güvenlik uzmanlarını yetiştiriyor

2025 yılına kadar küresel ekonomiye yaklaşık 10,5 trilyon dolarlık büyük bir maliyet getirmesi beklenen siber tehditler nedeniyle, siber güvenlik uzmanlarına olan talep hızla artıyor. Bununla birlikte, bu kritik alandaki iş gücü açığı büyümeye devam ediyor. Siber güvenlik alanındaki uzman açığını kapatma hedefi doğrultusunda hazırlanan uluslararası yüksek lisans programı CyberMACS, uluslararası bir konsorsiyum ve siber güvenlik endüstrisi ortakları tarafından sunulurken, yetenek açığını azaltma misyonuyla siber güvenlik eğitiminde yeni bir standart oluşturmayı hedefliyor.

Hızla dijitalleşen varlık ve altyapıların korunmasında siber güvenliğin hayati bir rol oynadığı bir dönemde, CyberMACS, siber güvenlik yükseköğrenimindeki mükemmelliğin bir örneğini sergiliyor. Bu çerçevede, Kadir Has Üniversitesi (İstanbul, Türkiye), SRH Berlin Uygulamalı Bilimler Üniversitesi (Berlin, Almanya) ve Ss. Cyril ve Methodius Üniversitesi (Üsküp, Kuzey Makedonya) tarafından sunulan Erasmus MUNDUS Ortak Yüksek Lisans Derecesi (EMJM) projesi, büyüyen siber güvenlik yetenek açığını kapatma misyonunu üstleniyor.

SİBER GÜVENLİK BECERİLERİ AÇIĞINI AZALTMA

Dijital devrim, siber güvenlik alanında eşi benzeri görülmemiş sorunları da beraberinde getirdi. 2025 yılına kadar küresel ekonomiye yaklaşık 10,5 trilyon dolarlık büyük bir maliyet getirmesi beklenen siber tehditler nedeniyle, siber güvenlik uzmanlarına olan talep hızla artıyor. Bununla birlikte, bu kritik alandaki iş gücü açığı genişlemeye devam ediyor. Siber güvenlik alanındaki uzman açığını kapatma hedefi doğrultusunda, CyberMACS, öğrencilere siber saldırıları tespit etme, önleme, azaltma ve yönetme becerilerini kazandırmayı amaçlayan uluslararası bir yüksek lisans programı sunuyor. Uluslararası bir konsorsiyum ve siber güvenlik endüstrisi ortakları tarafından sunulan bu yenilikçi program, yetenek açığını azaltma misyonuyla siber güvenlik eğitiminde yeni bir uluslararası standart oluşturmayı hedefliyor.

ÖZGÜN VE YENİLİKÇİ BİR PROGRAM

CyberMACS projesi, siber güvenlik eğitiminin geleceğini belirleyen özgün nitelikleriyle öne çıkıyor:

• Çift Diploma: Akademik mükemmeliyeti benimseyen programda öğrenciler, “çift” yüksek lisans diploması ile mezun olma fırsatına sahipler.

• Sektörle İşbirliği: CyberMACS, akademi ve sektör arasında bir köprü görevi kurmayı hedefleyen bir “Sektörel Danışma Kurulu”na sahip. Konsorsiyum üniversitelerinin sektör uzmanları ile kurdukları güçlü bağ sayesinde öğrenciler akademik dünya ile gerçek dünya siber güvenlik sorunları arasında ilişki kurarak bilgi ve beceri kazanabiliyorlar.

• Uluslararası İş Deneyimi: CyberMACS’in endüstri ortakları ile kurduğu yakın işbirliği, öğrencilerin staj, mentorluk ve müfredat programlarına değerli katkılar sunuyor ve böylece programdan mezun olan öğrenciler siber güvenlik sektöründe kolayca iş bulmaya hazırlanıyorlar.

SİBER GÜVENLİKTE GELECEĞİN KAPSAYICI VE ÇEŞİTLİLİĞE SAHİP İŞGÜCÜNÜ OLUŞTURMAK

Siber güvenlikte giderek karmaşık hale gelen tehditlere karşı çeşitli ve kapsayıcı bir işgücü oluşturabilmek gerekiyor. Bu bağlamda, CyberMACS, öğrenci kabul ettiği ilk yıl 16 farklı ülkeden gelen, 16 erkek ve 9 kadından oluşan, 25 öğrencilik bir katılımcı grubuna ev sahipliği yapıyor. Bu uluslararası çeşitlilik, program deneyimini zenginleştirerek tüm katılımcılar arasında çok kültürlü bakış açısını teşvik ediyor.

BAŞARILI KÜLTÜREL ORYANTASYON VE ORTAK ENTEGRASYON HAFTALARI

CyberMACS, yakın zamanda öğrencilerinin yenilikçi ve dinamik bir akademik yolculuğa hazırlanabilmesi için iki önemli etkinlik serisi gerçekleştirdi: Kültürel Oryantasyon Haftası ve Ortak Entegrasyon Haftası.

Kültürel Oryantasyon Haftası: 11-15 Eylül tarihleri arasında İstanbul’da düzenlenen bu dinamik etkinlikte, kültürlerarası eğitim, tanışma ve kaynaşma amaçlı oyunlar, kültürel atölye etkinlikleri, Rezan Has Müzesi turu, “Hoş geldiniz” partisi, kişisel emniyet ve İstanbul’da yaşam ipuçları, akademik araştırma yöntemlerine giriş ve Üniversite Bilgi Merkezi hakkında seminerler düzenlendi. Ayrıca, etkinlik programında Ayasofya ve Kapalıçarşı gibi İstanbul’un tarihi yerlerini içeren şehir turları ve kültürel etkinlikler de yer aldı.

Ortak Entegrasyon Haftası: 18-22 Eylül tarihleri arasında İstanbul’da düzenlenen etkinlik yaklaşık 60 katılımcıyı bir araya getirdi. Konsorsiyum ortaklarını İstanbul’da buluşturan hafta boyunca sektörden ve akademiden seçkin konuşmacılar, dijital güven, siber güvenlik sertifikasyonu, siber güvenliğin hukuki yönleri gibi daha birçok konuyu tartıştı. CyberMACS öğrencileri, çalışma grupları oluşturarak çeşitli vakalar üzerine akademisyenler rehberliğinde çalışmalar yaptı ve pratik siber güvenlik sorunlarına yönelik deneyim kazandı. Etkinlik, öğrenci gruplarının interaktif sunumları ile sona erdi.

DENEYİMLİ SİBER GÜVENLİK UZMANLARI İLE BULUŞMA

Ortak Entegrasyon Haftası, siber güvenlik trendlerinde uzmanlıklarını paylaşan ve programı farklı perspektiflerle zenginleştiren ortakları ve davetli konuşmacıları içeriyordu. Bu konuşmacılar arasında Dr. Knud Brandis (Ernst & Young, Almanya), Prof. Dr. Jeanne Pia Mifsud Bonnici (Groningen Üniversitesi), Prof. Dr. Berk Canberk (Edinburgh Napier Üniversitesi), Prof. Dr. Boro Jakimovski (Inteligenta/UKIM), Kubilay Onur Güngör (Cyber Struggle), Erdem Kayar (Lostar) ve Yalçın Gerek (Tacas) yer aldı.

İSAF Fuarı’nda Teknoline Teknoloji Otomasyon Sistemlerine Yoğun İlgi

İletişim ve güvenlik uygulamalarında Türkiye’nin yerli ve ileri teknolojisinin ismi Teknoline Teknoloji, 14-17 Eylül’de İFM İstanbul’da düzenlenen uluslararası güvenlik fuarında ziyaretçilerin yoğun ilgisiyle karşılaştı. Türkiye’nin her noktası ve dünyanın her yerinden ziyaretçi ağırlayan fuarda, Teknoline interkom ve fiber optik sistemleri yoğun ilgi görürken, en çok dikkat çeken ise ürün akıllı ev sistemleri oldu.

Tekniksat Grup çatısı altındaki şirketlerden olan Teknoline Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Yukarıkozan, Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Mert Yukarıkozan ve Genel Müdür Yardımcısı Behiye Yukarıkozan’ın ev sahipliğinde gerçekleşen fuar boyunca Teknoline, uzman mühendis ekibi ziyaretçilerle tek tek ilgilenerek, ürün ve sistemler hakkında detaylı bilgi verdi.

Türkiye’nin en büyük kamu ve özel projelerinde imzası olan Teknoline; multiswitchleri, TCP/IP interkom sistemleri ve akıllı ev sistemleri ile öne çıkarken, tüketiciler tarafından, yüksek teknoloji ürün ve hizmetlerini, yerli üretici kimliği, teknik yeterliliği ve profesyonelliği birleştirerek tüketiciye ulaştıran yapısı takdir topladı.

Hız Kesmeyen Yerli Teknoloji

İletişim, güvenlik ve haberleşme sistemleri alanında toplam 28.000 m2’lik alanda, 37 ülkeden ziyaretçi ve 400’e yakın markanın katılımı ile organize edilen fuarın sektör profesyonellerinden oluşan kitlesi, ürün ve hizmetlerin yeterlilik puanlaması yönünden referans olurken, sektörün gidişine yön veren yapısıyla üretici firmalara yol gösterecek bir rehberliğe de hizmet ediyor.

Teknoline, geliştirdiği yüksek teknoloji kabiliyeti isteyen ürün ve hizmet gruplarının ve satış sonrası hizmetlerin önemi de göz önünde bulundurulmasıyla, fuar boyunca yıldız firmaların başında geldi.

Pandemi dönemi de dahil olmak üzere, Ar-Ge çalışmaları, pazarlama faaliyetleri ve profesyonel organizasyonlara katılımda hız kesmeden yoluna devam etmişti. Ziyaretçilerin sabırsızlıkla beklediği Teknoline standı, fuar boyunca bilgilendirme ve üst düzey toplantılara sahne oldu.

Teknoline, yoğun çalışma ile geçirilen 2023 yılını, son çeyrekteki aksiyonlarıyla sürdürecek. Yurt dışında da çeşitli sektörel organizasyonlar ve fuarlara katılacak olan markanın yıl sonu hedefleri ise şimdiden aşılmış durumda.

Sanayinin Geleceği Yüksek Teknolojide Olacak

Teknolojiye yapılan yatırımlarla yol almanın mümkün olacağı sanayinin geleceğinde en önemli bileşenlerden biri de şüphesiz otomasyon sistemleri olacak.

Akıllı evler ve iletişim sistemlerindeki uygulamaların her geçen gün kullanıcının hayatına dokunan etkisinin artmasının doğal bir sonucu olarak, güven veren IP/TV sistemler, İnterkom sistemlere olan ilgiye, akıllı bina ve ev otomasyon ürünleri de ekleniyor. Teknoline’ın geliştirdiği akıllı ev sistemleri ise yaşam standartlarını ve kullanıcı konforunu yukarı çekerek hayatın içine giriyor.

Üstelik tüm bu ileri teknoloji sistemlerin bit Türk sanayicisi tarafından üretilerek geliştirilmeye devam etmesi, satış sonrası hizmetler ve bakımlar konusunda kullanıcıya kolaylık sağlıyor.

Tekil bina sahipleri, site yöneticileri, proje sahibi inşaat şirketleri, resmi kamu ve kuruluş yönetimleri için bakım/onarım/arıza durumlarında rahatlıkla ulaşabildiği, hızla hizmet alabildiği, dünya standartlarındaki ürünlere en uygun çözüm ve maliyetlerle erişebildiği bir marka olarak Teknoline, sunduğu avantajları mutlu müşterilere dönüştürerek büyümeyi sürdürüyor.

BYD’nin C SUV Modeli BYD ATTO 3  “Yılın Elektrikli Otomobili” Seçildi
Dünyanın lider elektrikli araç ve batarya üreticisi BYD’nin C SUV modeli BYD ATTO 3, prestijli ödüllerle adından söz ettirmeye devam ediyor. Kasım ayından itibaren Türkiye’de de yollara çıkacak olan tamamen elektrikli BYD ATTO 3, üstün elektrikli araç teknolojisiyle News UK tarafından düzenlenen “The Motor Awards 2023 Ödülleri’nde” Yılın Elektrikli Otomobili seçildi.
BYD markasının yüksek güvenlik ve verimlilik sunan elektrikli modeli BYD ATTO 3, The Sun, The Sunday Times, Driving.co.uk ve News UK’deki The Times Luxx yayın gruplarından oluşan otomotiv gazetecilerinin uzman jürisi tarafından büyük beğeniyle karşılandı. Birçok farklı elektrikli aracın yarıştığı ödüllendirmede, araçların performansı, verimliliği, tasarımı, yenilikçi özellikleri, güvenlik donanımları ve çevreye olan etkileri gibi çeşitli kriterler değerlendirildi.
BYD ATTO 3 ise tüm kriterlerde jüriyi etkileyerek açık bir birincilik elde etti ve “Yılın Elektrikli Otomobili” unvanıyla taçlandırıldı. BYD sunduğu otomobillerle sürdürülebilirlik, yenilikçilik ve gelecek nesiller için çevreyi korurken müşterilerin de beklentilerini aşmaya devam ediyor.
Sürdürülebilir mobilite konusunda her geçen gün yenilikçi ürünlerle dikkat çeken BYD, C SUV modeli BYD ATTO 3’ü ilk global modelini tüketicilerin beğenisine sundu. Kısa zamanda küresel bir başarı elde eden BYD ATTO 3, 60.48 kWh BYD Blade Batarya teknolojisiyle donatıldı. Ortalama 420 kilometre ve şehir içerisinde 565 kilometreye varan menziller sunan ATTO 3, 150 kW DC şarj ile yüzde 30’dan yüzde 80’e yalnızca 29 dakikada şarj edilebiliyor. 150 kW (204 HP) güce sahip BYD ATTO 3, aynı zamanda 0’dan 100 km/s hıza sadece 7.3 saniyede ulaşarak yüksek performansıyla da öne çıkıyor. BYD ATTO3 şık tasarımının yanı sıra Euro NCAP çarpışma testlerinden de beş yıldızlı güvenlik özellikleriyle de dikkat çekiyor.
İSAF Fuarı’nda Teknoline Teknoloji Otomasyon Sistemlerine Yoğun İlgi

İletişim ve güvenlik uygulamalarında Türkiye’nin yerli ve ileri teknolojisinin ismi Teknoline Teknoloji, 14-17 Eylül’de İFM İstanbul’da düzenlenen uluslararası güvenlik fuarında ziyaretçilerin yoğun ilgisiyle karşılaştı. Türkiye’nin her noktası ve dünyanın her yerinden ziyaretçi ağırlayan fuarda, Teknoline interkom ve fiber optik sistemleri yoğun ilgi görürken, en çok dikkat çeken ise ürün akıllı ev sistemleri oldu.

Tekniksat Grup çatısı altındaki şirketlerden olan Teknoline Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Yukarıkozan, Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Mert Yukarıkozan ve Genel Müdür Yardımcısı Behiye Yukarıkozan’ın ev sahipliğinde gerçekleşen fuar boyunca Teknoline, uzman mühendis ekibi ziyaretçilerle tek tek ilgilenerek, ürün ve sistemler hakkında detaylı bilgi verdi.

Türkiye’nin en büyük kamu ve özel projelerinde imzası olan Teknoline; multiswitchleri, TCP/IP interkom sistemleri ve akıllı ev sistemleri ile öne çıkarken, tüketiciler tarafından, yüksek teknoloji ürün ve hizmetlerini, yerli üretici kimliği, teknik yeterliliği ve profesyonelliği birleştirerek tüketiciye ulaştıran yapısı takdir topladı.

Hız Kesmeyen Yerli Teknoloji

İletişim, güvenlik ve haberleşme sistemleri alanında toplam 28.000 m2’lik alanda, 37 ülkeden ziyaretçi ve 400’e yakın markanın katılımı ile organize edilen fuarın sektör profesyonellerinden oluşan kitlesi, ürün ve hizmetlerin yeterlilik puanlaması yönünden referans olurken, sektörün gidişine yön veren yapısıyla üretici firmalara yol gösterecek bir rehberliğe de hizmet ediyor.

Teknoline, geliştirdiği yüksek teknoloji kabiliyeti isteyen ürün ve hizmet gruplarının ve satış sonrası hizmetlerin önemi de göz önünde bulundurulmasıyla, fuar boyunca yıldız firmaların başında geldi.

Pandemi dönemi de dahil olmak üzere, Ar-Ge çalışmaları, pazarlama faaliyetleri ve profesyonel organizasyonlara katılımda hız kesmeden yoluna devam etmişti. Ziyaretçilerin sabırsızlıkla beklediği Teknoline standı, fuar boyunca bilgilendirme ve üst düzey toplantılara sahne oldu.

Teknoline, yoğun çalışma ile geçirilen 2023 yılını, son çeyrekteki aksiyonlarıyla sürdürecek. Yurt dışında da çeşitli sektörel organizasyonlar ve fuarlara katılacak olan markanın yıl sonu hedefleri ise şimdiden aşılmış durumda.

Sanayinin Geleceği Yüksek Teknolojide Olacak

Teknolojiye yapılan yatırımlarla yol almanın mümkün olacağı sanayinin geleceğinde en önemli bileşenlerden biri de şüphesiz otomasyon sistemleri olacak.

Akıllı evler ve iletişim sistemlerindeki uygulamaların her geçen gün kullanıcının hayatına dokunan etkisinin artmasının doğal bir sonucu olarak, güven veren IP/TV sistemler, İnterkom sistemlere olan ilgiye, akıllı bina ve ev otomasyon ürünleri de ekleniyor. Teknoline’ın geliştirdiği akıllı ev sistemleri ise yaşam standartlarını ve kullanıcı konforunu yukarı çekerek hayatın içine giriyor.

Üstelik tüm bu ileri teknoloji sistemlerin bit Türk sanayicisi tarafından üretilerek geliştirilmeye devam etmesi, satış sonrası hizmetler ve bakımlar konusunda kullanıcıya kolaylık sağlıyor.

Tekil bina sahipleri, site yöneticileri, proje sahibi inşaat şirketleri, resmi kamu ve kuruluş yönetimleri için bakım/onarım/arıza durumlarında rahatlıkla ulaşabildiği, hızla hizmet alabildiği, dünya standartlarındaki ürünlere en uygun çözüm ve maliyetlerle erişebildiği bir marka olarak Teknoline, sunduğu avantajları mutlu müşterilere dönüştürerek büyümeyi sürdürüyor.

Otomotivden eylülde 2,8 milyar dolar ihracat

Uludağ Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği (OİB) verilerine göre, Türkiye otomotiv sektörü eylül ayında %2,6 artışla 2 milyar 822 milyon dolar ihracat yaptı. Türkiye ihracatında ikinci sırada yer alan endüstrinin aldığı pay da %14,7 oldu.

  Uludağ Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği (OİB) verilerine göre, Türkiye otomotiv endüstrisi eylül ayında bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla %2,6 artış ile 2 milyar 822 milyon dolar ihracat yaptı. Türkiye ihracatında ikinci sırada yer alan endüstrinin aldığı pay da %14,7 oldu.

OİB Yönetim Kurulu Başkanı Baran Çelik, “Bu yıl ocak-eylül döneminde ihracatımız 25 milyar 620 milyon USD oldu. En büyük pazarımız Avrupa Birliğinde yaşanan daralmaya rağmen yıl sonu hedefimizi gerçekleştireceğimize inanıyoruz” dedi.

Tedarik endüstrisinden 1,2 milyar dolar ihracat

Eylülde en büyük ürün grubu Tedarik endüstrisi ihracatı 1 milyar 203 milyon USD olurken, Binek Otomobiller ihracatı %4 azalarak 776 milyon USD, Eşya Taşımaya Mahsus Motorlu Taşıtlar ihracatı 402 milyon USD, Çekiciler ihracatı 192 milyon USD ve Otobüs-Minibüs-Midibüs ihracatı da %104 artışla 213 milyon USD oldu.

Tedarik Endüstrisinde en fazla ihracat yapılan ülke olan Almanya’ya ihracatta %2 oranında düşüş görülürken, yine önemli pazarlardan Rusya Federasyonu’na %15, İspanya’ya %24, Romanya’ya %33, Fas’a %24 ve Birleşik Krallık’a %14 artış yaşandı.

Binek otomobillerde önemli pazarlardan olan Fransa’ya %31, İtalya’ya %66, Cezayir’e %100, Slovenya’ya %26, Bulgaristan’a %46 ihracat artışı, buna karşılık Birleşik Krallık’a %36, İspanya’ya %35, Belçika’ya %36, İsrail’e %52, Fas’a %68 ihracat düşüşü yaşandı.

Eşya Taşımaya Mahsus Motorlu Taşıtlarda Birleşik Krallık’a %16, İtalya’ya %25, Almanya’ya %55, ABD’ye %99 ihracat düşüşü görülürken, Slovenya’ya %90, Fransa’ya %70, Avustralya’ya %179 ihracat artışı kaydedildi. Otobüs-Minibüs-Midibüs ürün grubunda ise Fransa, İtalya, Almanya, İspanya ve ABD’ye ihracat artışı oldu.

Almanya’ya 397 milyon USD ihracat

Eylülde yine en fazla ihracat yapılan ülke olan Almanya’ya 397 milyon USD’lik ihracat kaydedildi. Fransa 350 milyon USD’lik ihracat rakamı ile ikinci büyük pazar olurken, bu ülkeye yönelik otomotiv ihracatı geçen yıla göre %30 oranında arttı. Üçüncü büyük pazar olan İtalya’ya da %35 artışla 277 milyon USD ihracat yapıldı.

Yine önemli pazarlardan Slovenya’ya %34, Rusya’ya %14, Romanya’ya %36, Hollanda’ya %24 ihracat artışı yaşanırken, Birleşik Krallık’a %20, Amerika Birleşik Devletlere %23 ve İsrail’e %37 ihracat düşüşü yaşandı.

AB Ülkelerine ihracat yaklaşık 2 milyar dolar

Ülke grubu bazında en büyük Pazar olan ve %68 pay alan AB ülkelerine yüzde 9 artışla 1 milyar 916 milyon USD ihracat yapıldı. Diğer Avrupa Ülkeleri %10,5 pay ile ülke grupları arasında ikinci sırada yer alırken, bu ülke grubuna yönelik ihracat %22 azaldı. Afrika Ülkelerine yönelik ihracat %25 arttı.

Schaeffler, VDL Grubu ile gücünü birleştirerek sürücüsüz servis araçları geliştirecek

Küresel otomotiv ve endüstri tedarikçisi Schaeffler, toplu taşımada kullanılacak yeni nesil sürücüsüz elektrikli servis araçları geliştirmek ve üretmek amacıyla VDL Grubu ile gücünü birleştirdi. Güç birliğinin ilk örnekleri olan otomotiv elektrik ve direksiyon teknolojileri, Münih’te düzenlenen IAA Mobility etkinliğinde tanıtıldı. Çizilen yol haritasına göre, test araçları 2025 yılında deneme sürüşüne başlayacak. 2030’da ise yaklaşık 2 bin aracın trafikte olması planlanıyor.

Dünya genelinde mobilite kavramı baştan yaratılıyor. Birçok büyük şehir, mobilite imkânlarını sürdürülebilir ve erişilebilir hale getirmek için otonom sürüş çözümlerine yöneliyor. Bu kapsamda trafiğin yoğun olduğu saatler dışında talep üzerine hizmet verebilecek daha küçük ve sürücüsüz araçlar trafiğe çıkmaya hazırlanıyor. Bu sayede toplu ulaşımın doğaya verdiği zarar ve yarattığı gürültü kirliliğinin önüne geçilmesi hedeflenirken, kullanıcıların bir uygulama üzerinden hizmet alabilecekleri sürücüsüz servis araçlarının ilerleyen yıllarda toplu ulaşımı değiştireceği öngörülüyor. Sürücüsüz servis araçlarına talebin yüzyılın sonuna doğru özellikle Avrupa, Kuzey Amerika ve Asya’nın bazı bölümlerinde birçok büyük şehirde artması bekleniyor. Schaeffler, VDL Grubu ile gerçekleştirdiği stratejik iş birliği ile bu sürece başından dahil olarak ticari boyutta üretilebilecek servis araçlarının geliştirilmesini hızlandırmayı amaçlıyor.

Yeni mobilite ekosistemleri kurmak için yola çıktıSchaeffler ile VDL Grubu iş birliği kapsamında sistem mühendisliği, geliştirme, üretim ve toplu taşımadaki teknolojik bilgi ve uzmanlıklar buluşarak ileri görüşlü ve yenilikçi mobilite konseptindeki araçlara yönelik otonom sürüş sistemi sağlanacak. İş birliğinde yerini alan Mobileye ise servis araçlarına SAE kademe 4 otonom sürüş sistemleri temin edecek. İş birliğinin ilk ürünü olan pilot uygulama olgunlaştırılırken, taşıma yetkilileri ve işletmecileriyle görüşmeler sürdürülüyor.

Üretim hacmi gerçekleşecek satışa bağlı

Schaeffler, VDL Grubu iş birliğinde mobilite ekosisteminin en büyük aktörleri arasında yer alan toplu ulaşım işletmecilerine yönelik olarak servis araçları geliştirmeyi ve üretmeyi planlıyor. 2025’te test araçlarının deneme sürüşünün ardından, 2030 yılı itibarıyla yaklaşık 2 bin aracın üretilmesi öngörülüyor. Üretimin VDL Grubu’nun Hollanda’da yer alan Mobilite Yenilik Merkezi’nde yapılması ve hedeflenen üretim hacminin satışa bağlı olarak artırılması planlanıyor. Yeni geliştirilen ve üretilen servis araçlarının ilk olarak Avrupa’da SAE Kademe 4 araçların kamu trafiğine çıkmasını onaylayan ilk ülke olan Almanya’da hizmete sunulması hedefleniyor.

“Mobilite ekosistemlerine sürdürülebilir destek sağlayacağız”

Sürücüsüz servis araçlarının modern mobilite ekosisteminin olmazsa olmaz bileşenleri haline geleceğini belirten Schaeffler AG CEO’su Klaus Rosenfeld, “İnsanları güvenle, hızla ve kolaylıkla A noktasından B noktasına taşıyacak bu sistemler hem şehirlerde hem kırsal bölgelerde herkesin mobiliteye erişimini artıracak. Schaeffler olarak bu gelişmelere sınıfının en iyisi sistem mühendisliği ve yenilikçi otomotiv teknolojileriyle sürdürülebilir destek sağlamak istiyoruz. Bu amacımıza ulaşmak için de güçlü ortaklara ihtiyacımız var. Bu doğrultuda VDL Grubu ve Mobileye ile iş birliği yapmaktan mutluluk duyuyoruz” ifadelerinde bulundu.

“Yeniliklerle dolu bir yolculuğa çıkıyoruz”

Sürücüsüz servis araçlarının geleceğin mobilite ihtiyaçlarında kilit role sahip olacağını vurgulayan VDL Grubu Başkanı ve CEO’su Willem Van Der Leegte ise “Bu araç konsepti, tasarımdan elektrik sistemine, bağlantılardan, otonom sistemine ve hizmetlerine kadar geniş çaplı mobilite çözümlerimize mükemmel uyum sağlıyor. Bu iş birliği, ortaklarımız Schaeffler ve Mobileye ile yeniliklerle dolu bir yolculuğa çıkmak ve öncü olmak için mükemmel bir fırsat sunuyor” dedi.

“İş birliği doğru strateji ve ekipleri sağlayacak”

Mobileye Otonom Araçlardan Sorumlu Kıdemli Başkan Yardımcısı Johann Jungwirth, iş birliğine ilişkin şunları söyledi: “Otonom mobilitenin toplumu iyi yönde değiştirme potansiyeli, ancak söz konusu teknolojinin güvenli, erişilebilir ve genişletilebilir olması halinde tam anlamıyla ortaya çıkarılabilir. Schaeffler ve VDL Grubu iş birliğimiz, mobiliteyi çok yakın gelecekte bir hizmet haline getirebilmemiz için bize doğru stratejiyi ve ekipleri sağlayacak.”

Sürücüsüz otonom sürüş

Schaeffler, elektrikli güç aktarma organlarının sistemleri ve bileşenleri ile yenilikçi direksiyon sistemlerinde dünyanın ileri gelen otomotiv tedarikçisi olarak geleceğin mobilite ihtiyaçlarını karşılamak için çalışmalarını hızlandırıyor. Geliştirdiği 3’ü 1 arada elektrik aksı elektrik motorda şanzımanı ve güç elektroniğini, kapsamlı ve kompakt bir sistemde birleştirirken, elektrikli direksiyon sistemleri için tekerlek aktüatörleri gibi temel bileşenler geliştiriyor. VDL Grubu otobüs ve araba üretiminde sunduğu yenilikler ve Avrupa’da ağır iş makinelerinin elektrik sistemlerindeki öncü konumuyla ekosistemdeki yerini alıyor. Servis araçları için tasarlanan Mobileye Drive platformu ise servis araçlarının bu amaca yönelik geliştirilen EyeQ işlemcileri, çepeçevre kamera sistemlerinin kapsamlı sensör sistemleri ve lidar veya radar sensörleriyle haritalama çözümlerinden yararlanarak otonom sürüşünü sağlıyor.

Teknik özellikleriyle öne çıkıyor

Schaeffler ve VDL Grubu’nun geliştirdiği sürücüsüz servis aracı birbirleriyle tamamen entegre iki adet bağımsız sensör sisteminden oluşuyor. Bunlardan biri kamera tabanlı, diğeri ise radar veya lidar tabanlı. Ayrıca günlük 350 kilometreden fazla ve bir şarjla 100 kilometreden fazla menzile sahip. 70 km/saat maksimum hıza, yaklaşık 1000 kg yüke, altı koltuk sabit, üç koltuk katlanabilir olmak üzere dokuz koltuğa, uzunluğu 5 metre, genişliği 2,2 metre, yüksekliği 2,8 metre ve ağırlığı yaklaşık 5000 kg ebatına sahip olan sürücüsüz servis aracının diğer öne çıkan özellikleri arasında doğrudan kontrol odasına bağlı iç mekân izleme sistemi ve alçak eşikli geniş kapıların yanı sıra tekerlekli sandalyeye uygun oluşu dikkat çekiyor.

Schaeffler Grubu- Harekete öncülük ediyoruz

Schaeffler Grubu, otomotiv ve endüstri sektörlerinin küresel çapta lider tedarikçilerinden biri olarak, 75 yılı aşkın süredir hareket ve mobilite alanlarında çığır açan buluşlar ve gelişmeler ile öne çıkıyor. Elektrikli mobilite, CO₂ verimli tahrik sistemleri, Endüstri 4.0, dijitalleşme ve yenilenebilir enerji alanlarında yenilikçi teknolojiler, ürünler ve hizmetler sunan şirket, hareket ve mobilitenin daha verimli, akıllı ve sürdürülebilir olmasını sağlayan güvenilir bir ortaktır. Schaeffler bir teknoloji şirketi olarak, güç aktarma organları ve şasi uygulamalarına yönelik yüksek hassasiyetli bileşen ve sistemlerin yanı sıra birçok endüstriyel uygulamada kullanılan rulman ve lineer sistem çözümleri de üretmektedir. Schaeffler Grubu, 2021 yılında yaklaşık 13,9 milyar euro satış gerçekleştirmiştir. Yaklaşık 83,000 çalışanı ile Avrupa’nın en büyük aile şirketlerinden biridir. 2021 yılında yaklaşık 1,800 patent başvurusu ile Schaeffler, DPMA’ya (Alman Patent ve Ticari Marka Ofisi) göre Almanya’nın en yenilikçi üçüncü şirketidir.

Borsa İstanbul’un Yeni Aktörü “Girişim Sermayesi Pazarı”

Geçtiğimiz günlerde, Borsa İstanbul, girişimcilere ve öz kaynak toplayarak halka arz olmak isteyen şirketlere özel GSP (Girişim Sermayesi Pazarı) adı altında yeni bir pazar oluşturdu. GSP’de işlem gören şirketlerin SPK ve Borsa İstanbul mevzuatlarına tabi olacağının açıklanmasından sonra şirket birleşmeleri ve halka arz süreçlerinde uzmanlaşan Avukat Kaan Özçelik, kaynak temin etme sürecini kolaylaştırarak büyüme potansiyelini artırmayı hedefleyen bu yeni pazara dair önemli noktalara vurgu yaptı.

“Borsa İstanbul’un yeni bildirisiyle finans piyasalarımız yeni bir döneme giriş yapmıştır. Girişim Sermayesi Pazarı (GSP), büyümek ve gelişmek isteyen şirketlere yeni finansman yolları açarak, Türk ekonomisine farklı bir soluk getirmiştir. GSP, büyümelerini öz kaynakla finanse etmek isteyen firmalara, nitelikli ve kurumsal yatırımcıları hedefleyerek, sermaye artırımı yoluyla kaynak temin etme fırsatı tanıyacak. Fakat bu yeni pazarın operasyonel dinamikleri ve sürdürülebilirliği üzerine derinlemesine düşünmek gerekir.”

“GSP’de sadece nitelikli ve kurumsal yatırımcılar işlem yapabilecek”

Borsa İstanbul’dan gelen GSP hamlesini dünya çapında örnek teşkil eden AIM, TSX Venture Exchange ve Euronext Growth gibi girişim sermayesi pazarları ile karşılaştıran Özçelik, bu platformların potansiyel şirketlere ulaşarak büyüme aşamasındaki firmalara sermaye toplama açısından nasıl avantaj sağladığını hatırlattı. Bu yeni pazarın Türkiye’de hayata geçirilmesinin de özellikle öz kaynak yoluyla finansman sağlamak isteyen şirketler açısından büyük önem arz ettiğini söyledi. Yüksek potansiyeline rağmen mevcut likidite probleminin göz ardı edilmemesi gerektiğini ise şu şekilde özetledi:

“Şüphesiz, yeni sermaye pazarı, şirketlerin piyasalardan kaynak temin etmeleri açısından önemli bir adımdır. Yatırım kuruluşları aracılığı ile nitelikli ve kurumsal yatırımcılara satışa sunulan paylar, GSP’de işlem görecektir. Ancak, sadece nitelikli ve kurumsal yatırımcıların işlem yapabiliyor olması, likidite sorununu gündeme getirmektedir.”

Likiditenin, piyasanın sağlıklı işleyişi için elzem olduğunu ifade eden Kaan Özçelik, “Sınırlı sayıda alıcı ve satıcının olduğu bir pazarda, işlem hacminin düşük olması kaçınılmazdır. Bu durum, GSP’nin etkinliğini ve çekiciliğini azaltabilir. Bu nedenle, piyasa yapıcı mekanizmalarının bu pazarda oluşturulması, likiditenin artırılması yönünde atılacak adımlar arasında olmalıdır. Piyasa yapıcıları, alım-satım spread’ini daraltarak likidite sağlayabilir ve bu sayede pazar daha çekici hale gelebilir” diyerek mevcut riskleri önlemek için atılabilecek etkili adımlar hakkında öneride bulundu.

Dünya çapındaki AIM, TSXV ve Euronext Growth gibi platformların ise bireysel yatırımcılara da açık olduğunu ve bu durumun, şirketlere daha geniş bir yatırımcı tabanına erişim imkânı sağladığını ekledi. Bununla birlikte, bu platformlarda yer alan şirketlerin, genellikle yeni ve deneyimsiz olması ile finansal bilgi eksikliği gibi riskler barındırdığını ve bu sebeple bireysel yatırımcıların bu tür yatırımları değerlendirirken dikkatli olmaları gerektiğini vurguladı.

“Borsa İstanbul GSP gelişimi mercek altında”

Özçelik, henüz yeni başlatılan ve yüksek potansiyele sahip olan Türkiye GSP yapısının izleyeceği evrim sürecinin, girişimcilik ekosistemi ve sermaye piyasaları açısından kritik önem taşıdığının altını çizerek; “ GSP’nin başarıyla işlerlik kazanması, kurumsal yatırımcıların desteğiyle şirketlerin kurumsallaşmalarına, büyümelerine ve Sermaye Piyasası ve Borsa mevzuatına uyum sağlamalarına katkı sağlayabilir. Şirketlerin halka arza hazır hale gelmeleri, GSP’nin ulusal ekonomiye ve girişimcilik ekosistemine katkısını artırabilir.” ifadelerini kullandı.

Ancak bu evrede, yeni kurulan GSP’nin tezgahüstü piyasa niteliğine sahip olup olmayacağının da incelenmesi gerektiğini şu şekilde aktardı:

“Alıcı ve satıcı sayısının kısıtlı olması, bu pazarın tezgahüstü özellikler taşıyabileceğini göstermektedir. Borsa İstanbul’un, GSP’nin bu potansiyel tezgahüstü niteliğini nasıl yöneteceği ve regüle edeceği, piyasanın işleyişi açısından belirleyici olacaktır. GSP’nin başarısı, borsanın bu sorunlara ne kadar etkin çözümler getirebileceğine bağlıdır. Özellikle, nitelikli ve kurumsal yatırımcılar arasında işlem görecek bu paylar, kurumsal yatırımcıların desteğiyle şirketlerin kurumsallaşmasına katkı sağlamalıdır. Ancak, bu destek sürdürülebilir bir likidite ile pekiştirilmelidir.”

Girişim Sermayesi Pazarı’na dair genel görüşlerini ise; “GSP, gelişmekte olan şirketlere büyüme ve finansman imkanları sunarak, ekonomimiz için yeni ufuklar açabilir. Fakat likidite sorunları ve piyasanın potansiyel tezgahüstü niteliği, bu pazarın etkinliğini sınırlayabilir. Borsa İstanbul’un, bu yeni pazarı yönetirken, likiditeyi artırmak ve piyasanın düzenli işleyişini sağlamak için etkin stratejiler geliştirmesi gerekmektedir. Bu çerçevede, piyasa yapıcı mekanizmaların devreye alınması, GSP’nin başarısı için kritik öneme sahiptir,” şeklinde özetledi.

Finansal Yatırım Araçlarının Reel Getiri Oranları, Eylül 2023

Aylık en yüksek reel getiri, yurt içi üretici fiyat endeksi (Yİ-ÜFE) ile indirgendiğinde %3,14, tüketici fiyat endeksi (TÜFE) ile indirgendiğinde ise %1,81 oranlarıyla BIST 100 endeksinde gerçekleşti.

Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde; yatırım araçlarından mevduat faizi (brüt) %1,69, Amerikan Doları %3,16, külçe altın %3,59, Euro %5,18 ve Devlet İç Borçlanma Senetleri (DİBS) %11,45 oranlarında yatırımcısına kaybettirdi. TÜFE ile indirgendiğinde; mevduat faizi (brüt) %2,96, Amerikan Doları %4,41, külçe altın %4,83, Euro %6,41 ve DİBS %12,59 oranlarında yatırımcısına kaybettirdi.
Finansal yatırım araçlarının aylık reel getiri oranları, Eylül 2023
BIST 100 endeksi, üç aylık değerlendirmede; Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde %26,01, TÜFE ile indirgendiğinde ise %19,35 oranlarında yatırımcısına en yüksek reel getiri sağlayan yatırım aracı oldu. Aynı dönemde DİBS, Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde %28,27, TÜFE ile indirgendiğinde ise %32,06 oranlarında yatırımcısına en çok kaybettiren yatırım aracı oldu.
Finansal yatırım araçlarının üç aylık reel getiri oranları, Eylül 2023
Altı aylık değerlendirmeye göre BIST 100 endeksi; Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde %23,06, TÜFE ile indirgendiğinde ise %18,33 oranlarında yatırımcısına en yüksek reel getiri sağlayan yatırım aracı olurken, aynı dönemde DİBS, Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde %39,75, TÜFE ile indirgendiğinde ise %42,06 oranlarında yatırımcısına en çok kaybettiren yatırım aracı oldu.
Yıllık değerlendirmede en yüksek reel getiri BIST 100 endeksinde gerçekleşti
Finansal yatırım araçları yıllık olarak değerlendirildiğinde BIST 100 endeksi; Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde %65,47,  TÜFE ile indirgendiğinde ise %51,04 oranlarında yatırımcısına en yüksek reel getiri sağlayan yatırım aracı oldu.
Yıllık değerlendirmede, Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde; yatırım araçlarından külçe altın %13,96 ve Euro %7,83 oranlarında yatırımcısına reel getiri sağlarken; Amerikan Doları %0,01, mevduat faizi (brüt) %21,57 ve DİBS %43,30 oranlarında yatırımcısına kaybettirdi. TÜFE ile indirgendiğinde külçe altın %4,02 oranında yatırımcısına reel getiri sağlarken; Euro %1,57, Amerikan Doları %8,73, mevduat faizi (brüt) %28,42 ve DİBS %48,24 oranlarında yatırımcısına kaybettirdi.
Dış Ticaret Endeksleri, Ağustos 2023  İhracat birim değer endeksi %1,8 azaldı
İhracat birim değer endeksi Ağustos ayında bir önceki yılın aynı ayına göre %1,8 azaldı. Endeks bir önceki yılın aynı ayına göre gıda, içecek ve tütünde %1,2 azaldı, ham maddelerde (yakıt hariç) %16,0 azaldı, yakıtlarda %19,9 azaldı, imalat sanayinde (gıda, içecek, tütün hariç) %0,8 arttı.
İhracat miktar endeksi %3,4 arttı
İhracat miktar endeksi Ağustos ayında bir önceki yılın aynı ayına göre %3,4 arttı. Endeks bir önceki yılın aynı ayına göre gıda, içecek ve tütünde %9,4 arttı, ham maddelerde (yakıt hariç) %7,2 azaldı, yakıtlarda %28,3 arttı, imalat sanayinde (gıda, içecek, tütün hariç) %0,3 arttı.
İthalat birim değer endeksi %16,1 azaldı
İthalat birim değer endeksi Ağustos ayında bir önceki yılın aynı ayına göre %16,1 azaldı. Endeks bir önceki yılın aynı ayına göre, gıda, içecek ve tütünde %10,7 azaldı, yakıtlarda %46,1 azaldı, ham maddelerde (yakıt hariç) %16,3 azaldı, imalat sanayinde (gıda, içecek, tütün hariç) %4,4 azaldı.
İthalat miktar endeksi %10,9 arttı
İthalat miktar endeksi Ağustos ayında bir önceki yılın aynı ayına göre %10,9 arttı. Endeks bir önceki yılın aynı ayına göre, gıda, içecek ve tütünde %1,1 arttı, ham maddelerde (yakıt hariç) %20,0 azaldı, yakıtlarda %13,2 arttı, imalat sanayinde (gıda, içecek, tütün hariç) %11,5 arttı.
Dış ticaret endeksleri, Ağustos 2023
[2015=100]
İhracatİthalat
EndeksEndeks
Sektörler
(SITC Rev.4)
Ağustos 2022Ağustos 2023Değişim
(%)
Ağustos 2022Ağustos 2023Değişim
(%)
Birim değer endeksleri
Genel112,5110,5-1,8151,6127,2-16,1

Gıda, içecek ve tütün

95,294,0-1,2124,5111,2-10,7

Hammaddeler (yakıt hariç)

129,1108,5-16,0157,6132,0-16,3

Yakıtlar

189,2151,6-19,9295,7159,5-46,1

İmalat (gıda, içecek ve tütün hariç)

110,2111,10,8116,5111,3-4,4

SITC’de başka bir yerde sınıflandırılamayan mallar

144,4161,211,6166,1185,611,8
Miktar endeksleri
Genel150,3155,53,4120,5133,610,9

Gıda, içecek ve tütün

149,6163,69,4161,1162,91,1

Hammaddeler (yakıt hariç)

172,3159,9-7,2132,7106,2-20,0

Yakıtlar

194,8249,828,391,7103,813,2

İmalat (gıda, içecek ve tütünhariç)

155,7156,10,3121,5135,411,5

SITC’de başka bir yerde sınıflandırılamayan mallar

15,128,991,0461,4584,526,7

STIC : Uluslararası Standart Ticaret Sınıflaması
Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış ihracat miktar endeksi %4,4 arttı
Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış seriye göre ihracat miktar endeksi; 2023 Temmuz ayında 147,7 iken 2023 Ağustos ayında %4,4 oranında artarak 154,3 oldu. Takvim etkilerinden arındırılmış seriye göre ise ihracat miktar endeksi; 2022 yılı Ağustos ayında 142,4 iken 2023 yılı Ağustos ayında %3,4 oranında artarak 147,3 oldu.
Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış ithalat miktar endeksi %4,6 azaldı
Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış seriye göre ithalat miktar endeksi; 2023 Temmuz ayında 136,8 iken 2023 Ağustos ayında %4,6 oranında azalarak 130,5 oldu. Takvim etkilerinden arındırılmış seriye göre ise ithalat miktar endeksi; 2022 yılı Ağustos ayında 115,2 iken 2023 yılı Ağustos ayında %10,9 oranında artarak 127,7 oldu.
Dış ticaret haddi 2023 yılı Ağustos ayında 86,8 olarak gerçekleşti
İhracat birim değer endeksinin ithalat birim değer endeksine bölünmesiyle hesaplanan ve 2022 yılı Ağustos ayında 74,2 olarak elde edilmiş olan dış ticaret haddi, 12,6 puan artarak, 2023 yılı Ağustos ayında 86,8 oldu.

Panasonic’ten mobil cihaz güvenliğini sağlamak için üç ipucu

Siber güvenlik tehditleri yükselirken Panasonic de Absolute ve TOUGHBOOK’un yeni araştırmasında iş için önemli alanlarda dayanıklı mobil cihaz güvenliği için yer alan en önemli üç tavsiyeyi sıralıyor.

Akıllı telefon ve diğer el cihazlarının sorunsuz bir şekilde çalışmaya, etkin ve verimli kalabilmek için şirketin kaynak ve sistemlerine erişmeye imkan tanımasıyla mobil cihazlar günlük çalışma hayatının vazgeçilmez bir parçası haline geldi. Acil durumlara yanıt veren ekipler için doğru bilgiye gerçek zamanlı olarak erişebilmek ve elindeki bilgiyi paylaşabilmek çok kritik. Öte yandan verilere güvenle erişebilmek de şirketlerin önemli işlerini yaparken o hassas verinin açığa çıkmadığından emin olması ve yasalarla uyumlu olmaya devam edebilmesi açısından da çok önemli.

Ancak bir mobil cihaz, dayanıklı el terminali ve laptop ne kadar güçlü olursa olsun, tehdit yaratan aktörler de gelişmeye devam ediyor ve hizmetleri aksatmak ve veri çalmak için ana sistem bütünlüğüne zarar vermenin yollarını aramaktan vazgeçmiyor.

Ama günümüzün modern dayanıklı cihazlarının çevik güvenlik özellikleriyle gelmesi, siber saldırganlara karşı verilen mücadeleyi destekliyor. Bu özellikler arasında şirketlerin ve kullanıcıların işleri için önemli ortamlarda cihazlarının güvende olduğundan emin olmasını sağlayan yazılım, donanım ve güvenli ağ erişim ayarları bulunuyor.

Panasonic TOUGHBOOK da iş ortağı olan dayanıklı uç nokta ve ağ güvenliği yazılımının lider sağlayıcısı Absolute Software ile birlikte iş için önemli ortamlarda bulunan ekiplerin verileri hem cihazda hem de aktarım sırasında şifreleme ve kimlik doğrulama gibi yöntemlerle güvende tutmak için donanımlarını nasıl güvence altına alabileceklerini anlamalarına yardımcı olmak amacıyla bir rehber geliştirdi. Araştırma, aşağıdaki üç alanı inceliyor:

1) Cihazın güvenli olduğundan emin olmak
Donanım güvenliği, kurumsal el cihazlarının ve bazı tabletlerin istenmeyen dış erişime karşı korunmasına yardımcı oluyor. Sabit sürücünün olmaması ise bilgilerin hafızada tutulması anlamına geliyor. Bunun sonucunda da doğru kriptografik anahtar olmadan bu cihazlardaki verilere müdahale etmek neredeyse imkansız hale geliyor.

Şifre kullanarak doğrulama ise bu cihazları korumanın başka bir yolu olarak öne çıkıyor çünkü kullanıcının şifre girmesi gerekiyor ve bu işlem olmadan veri ve uygulama şifreli halde kalmaya devam ediyor. Ek olarak otomatik kilitleme süreleri de yetkisiz mobil veri erişimine karşı koruma sağlıyor. Ancak sabit disk veya katı hal sürücüleri (SSD) çıkartılabilen laptoplar ve Windows tabletler, beraberinde başka güvenlik güçlüklerini getiriyor. Neyse ki sistem yöneticileri bu güçlüğü sürücü üstündeki çipin verileri şifrelediği ve sadece doğru şifreyle açtığı donanım temelli şifrelemeyle aşabiliyor.

Çok faktörlü doğrulama (MFA) da çok önemli bir ikinci savunma hattı görevi görüyor. Sadece kullanıcı adı ve şifre sormanın ötesinde MFA için bir veya daha fazla doğrulama faktörü gerekiyor. Bu sayede cihazı çalıştırırken ve güvenli bir ağa bağlanırken izinsiz girişlere engel oluyor ve siber saldırının başarılı olma ihtimalini azaltıyor.

Belirli ağ uç noktalarında ve sistemlere hızlıca erişim imkanı tanıyan akıllı kartlar da pek çok kolluk kuvveti ve olaylara ilk müdahalede bulunan ekipler arasında popüler bir erişim seçeneği olarak öne çıkıyor. Temassız akıllı kartlara ek olarak akıllı kart teknolojisinin FIDO U2F standardını kullanan ve internet girişlerinde şifrelerin yerine geçen gelişmiş bir hali de bulunuyor. Alışılmış akıllı kartların kullanıcıları doğruladığı gibi FIDO U2F imkanına sahip anahtarlar da kullanıcıların desteklenen e-posta platformlarına, kurumsal uygulamalara ve web tabanlı diğer kaynaklara giriş yapabilmesini sağlıyor.

Yüz tanıma gibi biyometrik araçlar da hızlı ve güvenli doğrulama için başka bir alternatif. Dahası, laptoplardaki özel çiplerin sağladığı Trusted Platform Module (TPM) standardı da şifrelerin, sertifikaların ve şifreleme anahtarlarının güvenli bir şekilde depolanması için TPM özelliklerini sunarken kötü amaçlı yazılımların yaptığı yetkisiz yapılandırma değişikliklerini tespit edebiliyor ve etkilenen uygulamalara erişimi engelleyebiliyor. Panasonic, TPM çiplerinin TOUGHBOOK bilgisayarlarında kullanılması için Intel ile yakın bir şekilde çalışıyor.

2) Özel yazılımların cihazı nasıl güvenli hale getirdiğini anlamak
Özel yazılımlar laptopların, tabletlerin veya el bilgisayarlarının nerede olurlarsa olsun çalıştırıldıkları andan itibaren, herhangi bir işletim sistemi üzerinde güvenliğinin sağlanmasına yardımcı oluyor. Cihaz üreticileri, kendi yazılım şifrelemeleri veya yerleşik teknolojileri üzerinden ek güvenlik katmanları ekleyebiliyor. Mesela Absolute Software laptop ve notebook gibi mobil cihazların yazılımında konum temelli koruma ve takip özelliğine sahip. Abolute’un kendi kendini iyileştirebilen Persistence teknolojisi de fabrika aşamasındayken Panasonic TOUGHBOOK’un yazılımına kuruluyor ve kullanıcılarla eşleştirildikten sonra şirketlerin cihazları yönetmesine ve takip etmesine olanak tanıyor. Bu teknoloji kayıp cihazları takip edebildiği gibi geri elde edilemeyecek şekilde kaybolduğunda veya çalındığında da cihazı kullanılamayacak hale getiren ve hassas verileri silen acil kapatma anahtarı bulunuyor. Kendi kendini iyileştirmesi sayesinde de Absolute Agent her çalıştırma sürecinde cihazın içindeki imaj değiştirilse veya yazılım güncellense bile kendisini yeniden yüklüyor.

Bu noktada çevik bir mobil cihaz yönetim (MDM) stratejisine sahip olmanın önemini göz ardı etmemek gerekiyor. BT ekiplerinin büyük sayıda mobil cihazı yönetmesine ve kullanım dışı bırakmasına yardımcı olan yazılım uygulamaları gibi uygulamalara erişimi sınırlayan bir uygulama da son derece faydalı.

3) Güvenli bağlantıyla veriyi koruma altında tutmak
Cisco’nun 2020’de yayınladığı Annual Internet Report isimli çalışmasına göre 2023’te tüm dünyadaki mobil cihaz sayısı, 2018’deki 8,8 milyar adedi geride bırakarak 13 milyona yükselecek. Bu cihazlar arasında 5G mobil ağına bağlanabilenlerin sayısı da her geçen gün artıyor.

Bu yüzden verinin hem genel hem de özel 5G ağlarında güvenli bağlantı ile nasıl koruma altında tutulacağını değerlendirmek gerekiyor. Burada Sanal Özel Ağ (VPN) cihaz ile sunucu arasındaki trafiği koruma altına alan şifrelenmiş bir tünel sağlayabiliyor. Ek olarak Sıfır Güven Ağ Erişimi (Zero Trust Network Access, ZTNA) de dijital etkileşimin her aşamasını doğrulayarak uygulamalara ve verilere uzaktan güvenli bir bağlantı sunuyor. Absolute’un Secure Access çözümü bu iki teknolojiyi de içinde barındırıyor ve sektörün ilk mobil Güvenlik Hizmet Sınır Bilişim (Security Service Edge, SSE) çözümü olarak normalde yalnızca ofis veya hibrit çalışanlarla ilişkilendirilen koruma düzeyini mobil, masa başında olmayan ve sahada olan çalışanların da sahip olmasını sağlıyor.

Tutarlı bir mobil çözüm ve yönetim güvenliği stratejisi oluşturmak
Panasonic’in yayınladığı araştırma, güvenliği iş için önemli olan üç alan (cihaz güvenliği, uç nokta yazılım güvenliği ve güvenli mobil bağlantı) üzerinden inceleyerek şirketlerin nasıl tutarlı bir mobil çözüm yönetimi ve güvenlik stratejisi oluşturabileceğini gösteriyor. Aynı zamanda şirketlerin ihtiyaç duydukları veri güvenliği ve erişim yetkilerini oluşturmalarına ve bağlantılarının güvende olduğundan emin olmalarına nasıl yardımcı olduğunu da açıklıyor.

Mobilitenin kamu güvenliği kuruluşlarında büyük bir dönüşüm gerçekleştirme gücü var ancak mobiliteyi kullanırken verileri veya diğer varlıkları siber suçlulara karşı savunmasız bırakacak her türlü riskten mutlaka kaçınmak gerekiyor. İlgili çalışmaya https://info.business.panasonic.eu/TB_ABS_Emergency-Services-white-paper.html
bağlantısından ulaşabilirsiniz.

PROJELERİMİZ ÖZELLİKLE İNŞAAT VE TEKNOLOJİ ALANINDAKİ DİĞER FİRMALARA DA OLANAKLAR SAĞLIYOR

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, teknoloji alanında Suudi Arabistan ile iş birliği yapabileceklerini belirterek, “Deniz taşımacılığı konusunda da iş birliği yapabiliriz. Ortak çalışma gruplarıyla ilgili arkadaşlarımız çalışmaya başlamış durumda” dedi.

 Suudi Arabistan Ulaştırma ve Lojistik Hizmetler Bakanı Saleh Bin Nasser Bin Alali Aljasser da ulaştırma alanında yürütülen projelere 1,6 trilyon riyal bütçe ayırdıklarını, bunun yurt dışındaki özel sektör yatırımcılarını da kapsadığını belirterek, “Projelerimiz özellikle inşaat ve teknoloji alanındaki diğer firmalara da olanaklar sağlıyor. Suudi Arabistan’da Türk firmalarının başarılı olması bizi sevindiriyor. Riyad bölgesinde yeni bir havalimanı kurulması ve Cidde havalimanının genişletilmesi söz konusu” dedi.

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Suudi Arabistan Ulaştırma ve Lojistik Hizmetler Bakanı Saleh Bin Nasser Bin Alali Aljasser ve beraberindeki heyeti kabul etti. Başbaşa yapılan görüşmelerin ardından Bakan Uraloğlu, kabulde iki ülke arasındaki ticaret hacmine dikkat çekerek, “Ülkelerimiz arasındaki ticaret hacmini kısa vadede 10 milyar dolara uzun vadede 30 milyar dolara çıkarmamız her iki ülke için de faydalı olacaktır. Bunun için mutlaka ulaştırma koridorlarını geliştirmemiz lazım. Bu yollar sadece ulaşıma değil aynı zamanda kalkınma ve güvenliğe de katkı sağlamaktadır” dedi.

Bakanlığın uzun vadede 2053, kısa vadede ise 2028 hedefleri olduğuna işaret eden Uraloğlu, “Asya ve Avrupa arasındaki 700 milyar doları aşan ticaretten pay almayı istiyoruz. Demiryolu yatırımlarımızı arttırarak 7 kat daha fazla yük taşımak istiyoruz. 14 bin kilometre olan demiryolumuzu 28 bin kilometreye çıkarmayı hedefliyoruz. Bütün bunları yaparken de çevreci yaklaşımları ortaya koyuyoruz. Özellikle demiryollarında elektrikli trenlerin işletilmesine önem veriyoruz. 2053 yılına kadar 13 olan lojistik merkezimizi 26’ya çıkarmayı planlıyoruz.” ifadelerini kullandı. Uraloğlu, 2002’den bu yana ulaştırma alanında 194 milyar dolarlık yatırım yaptıklarına dikkati çekerek, Ankara-İstanbul arasındaki süper hızlı tren ve Kanal İstanbul gibi büyük projelerin de devam ettiğini söyledi.

 DENİZ ADAMLARININ SERTİFİKALARININ KARŞILIKLI TANINMASI FAYDALI OLACAKTIR

Türkiye’nin teknoloji alanında imkanlarının geliştiğinin altını çizen Uraloğlu, “Teknoloji alanında Suudi Arabistan ile iş birliği yapabiliriz. Kara taşımacılığı konusunda biz de çok istekliyiz. Bunu mutlaka hayata geçirmeliyiz. Bunu hayata geçirdiğimizde vizeler konusunda karşılıklı görüşmemiz faydalı olacaktır.” dedi. Uraloğlu, havacılık alanında Suudi Arabistan’ın ciddi yatırımlar yaptığını belirterek, “Karşılıklı görüştüğümüz mutabakat zaptını hızlıca imzalamak isteriz. Deniz taşımacılığı konusunda da iş birliği yapabiliriz. Posta hizmetleri konusunda da iş birliği yapabiliriz. Ortak çalışma gruplarıyla ilgili arkadaşlarımız çalışmaya başlamış durumda. Deniz adamlarının sertifikalarının karşılıklı tanınması konusu da faydalı olacaktır. Kalkınma Yolu’nu ve ulaşma dair diğer konuları istişare ettik” diye konuştu.

ALJASSER: SUUDİ ARABİSTAN’DA TÜRK FİRMALARININ BAŞARILI OLMASI BİZİ SEVİNDİRİYOR

Suudi Arabistan Ulaştırma ve Lojistik Hizmetler Bakanı Saleh Bin Nasser Bin Alali Aljasser, görüşmelerin iki ülkeye de yararlı olacağını belirterek, iş birliği yapmak için hazır olduklarını söyledi. Suudi Arabistan’ın 2030 vizyonunu gerçekleştirmek üzere ciddi adımlar atmaya devam ettiklerine dikkati çeken Aljasser, “2030 vizyonu çerçevesindeki çalışmalar sadece Suudi Arabistan’a değil diğer ülkelere de faydalı olacaktır. 2030 vizyonu çerçevesinde hac ve umre konularında da çalışmalar devam etmektedir. Vizyon çerçevesinde Suudi Arabistan’ı lojistik merkez haline getirmeyi amaçlıyoruz.” dedi.

Aljasser, ulaştırma alanında yürütülen projelere 1,6 trilyon riyal bütçe ayırdıklarını belirterek, bunun yurt dışındaki özel sektör yatırımcılarını da kapsadığını anlattı. Söz konusu yatırımların ortaklıklar için büyük fırsat sunduğuna işaret eden Aljasser, “Projelerimiz özellikle inşaat ve teknoloji alanındaki diğer firmalara da olanaklar sağlıyor. Bu sektörlerde de Türkiye’nin bir nasibinin olmasını istiyoruz. Suudi Arabistan’da Türk firmalarının başarılı olması bizi sevindiriyor. Riyad bölgesinde yeni bir havalimanı kurulması ve Cidde havalimanının genişletilmesi söz konusu.” ifadelerini kullandı.

Yazar - Davut Güleç

Gazeteci, televizyoncu, Uzman polis-adliye muhabiri, Spor yazarı, TEMA’cı, Kızılay’cı, Dağcı, Trekkingci, Alp disiplini kayak milli hakemi, Herkes İçin Spor Federasyonu Kayseri il temsilcisi, Erciyes Kar Kaplanları Spor Kulübü Basın sözcüsü, Kayseri Spor Adamları Derneği yönetim kurulu üyesi, Kent Güvenlik konseyi üyesi, Halkla İlişkiler Tanıtım, Adalet, Kamu Yönetimi mezunu -----Davut Güleç Kimdir ? -----

İlginizi Çekebilir

Eğitim, ekonomi-teknoloji, magazin-yaşam, kültür-sanat haberleri

TEV ve WWF-Türkiye’den Dünya Çevre Günü’nde anlamlı işbirliği TEV (Türk Eğitim Vakfı) ve WWF-Türkiye (Doğal …


Notice: ob_end_flush(): failed to send buffer of zlib output compression (0) in /home/swtdavut/public_html/wp-includes/functions.php on line 5420