
Ekonomi-teknoloji haberleri
Yutturmacalara İnanmayın: Siber suçlular yapay zekayı gerçekte nasıl kullanıyor?
Yapay zeka, siber savaş alanının her iki tarafında da siber güvenliği dönüştürmeye başladı bile. Tehdit aktörleri, düzenledikleri saldırıların hacmini, hızını ve karmaşıklığını artırmak için YZ’yi kullanmaya devam ederken, gerçekte yeni YZ güdümlü tehditler büyük ölçüde teorik kalıyor.
Yapay zeka destekli siber saldırılarla ilgili her sansasyonel iddia gerçeği yansıtmıyor, ancak manşetlere taşınan abartılara kapılmak ve dikkatimizi dağıtmak çok kolay. Savunmacıların, yapay zeka destekli siber suçlarla ilgili sinyali gürültüden ayırmaları gerekiyor. BT ekipleri, saldırganların gelecekte taktiklerini nasıl geliştirebileceklerini tahmin etmek için bugün neler olduğunu değerlendirerek, bugünü savunmak ve bu operasyonları öngörmek ve bozmak için daha iyi bir konumda olacak.
Fortinet, CLTC liderliğinde, Fortinet ile kamu ve özel sektör kuruluşlarının iş birliğiyle yürütülen, Yapay zekâ destekli siber suçlara dair risklerin ele alındığı, farkındalık oluşturmayı ve politika geliştirmeyi amaçlayan masaüstü tatbikatlar, anketler, çalıştaylar ve mülakatlardan oluşan yapılandırılmış bir girişim başlattı ve bu girişime olan bağlılığını ve katkılarını sürdürmeyi de taahhüt ediyor.
Üretken Yapay Zeka, Ajan Yapay Zeka ve Silahlandırılmış Yapay Zeka: Aradaki fark nedir?
Pazarlama aldatmacasından medya kuruluşlarının haberlerine kadar, YZ hakkındaki konuşmalar her yerde. YZ ile ilgili yutturmaca ve gerçeklik arasında ayrım yapmanın ötesinde, kurum liderleri kendi güvenlik ve ağ stratejilerini geliştirmeye ve iyileştirmeye çalışırken, üretken YZ, ajan YZ ve silahlandırılmış YZ dahil olmak üzere farklı YZ türlerini ve uygulamalarını anlamak çok büyük önem taşıyor.
UC Berkeley’de araştırma bursiyeri Dr. Gil Baram’ın paylaştığı gibi, “YZ destekli siber suçlardaki en kritik boşluk teknik değil, insani. Analistlerden politika yapıcılara kadar, belirsizliğe karşı eğitilmemiz, makine tarafından üretilen içgörüleri sorgulamamız ve aldatmacaya karşı tetikte olmamız gerekiyor. Bu sadece sistemleri yükseltmekle ilgili değil, stratejik düşüncemizi de yükseltmekle ilgili.”
Saldırganların yapay zeka kullanımı nasıl gelişecek?
Yapay zeka halihazırda neredeyse herkesin siber suçlara bulaşmasını kolaylaştırıyor ve kodlama ya da bilgisayar korsanlığı araçları konusunda çok az deneyimi olan ya da hiç deneyimi olmayan kişilere minimum çabayla kötü amaçlı kod oluşturma becerisi kazandırıyor. Peki acemi ve yetenekli saldırganlar bugün yapay zekayı nasıl kullanıyor ve gelecekteki çabalarını beslemek için muhtemelen nasıl benimseyecekler? Bunu anlamak, bilinçli bir güvenlik duruşunun önemli bir bileşeni ve savunuculara kaynak planlamasını noktasında kritik tespitler sağlayabiliyor.
Yapay zeka, tehdit aktörleri için kodu silah haline getirirken ve yeni teknikler uygularken günümüzün “kolay düğmesi” olsa da etkisi çok daha geniş. YZ, siber suç ekosistemine güç veren dark web pazarlarının, araçlarının ve hizmetlerinin arkasındaki itici güç. Karanlık ağ her yıl genişliyor ve sürekli olarak yeni Hizmet Olarak Siber Suç (CaaS) teklifleri ortaya çıkıyor.
Fortinet, Şimdiden deepfake ve keşif hizmetleri gibi daha fazla yapay zeka destekli CaaS seçeneğinin kullanıma sunulduğunu görüldüğünü vurgulayarak yapay zekanın bu çeşitlenmeyi daha da artıracağını hatırlatıyor. FortiGuard Labs Danışmanlık Hizmetleri, kurumların tehditler ortaya çıkmadan önce güvenlik duruşlarını güçlendirmelerine yardımcı olmak için en son teknoloji ve uzman hizmetleri bir araya getiriyor.
TSF Dernekleri Başkanlarını Seçti
Türk seramik sektöründeki üretici kuruluşları bir araya getiren Türkiye Seramik Federasyonu (TSF) altındaki dört derneğin 2025-2027 dönemi olağan genel kurul toplantıları gerçekleşti. Buna göre SEREF Yönetim Kurulu Başkanlığına Umut Varol, SERHAM Yönetim Kurulu Başkanlığına Adnan Geredeli, SERSA Yönetim Kurulu Başkanlığına Enver Sever ve SERKAP Yönetim Kurulu Başkanlığına Timur Karaoğlu oybirliğiyle seçilen isimler oldu.
1986 yılında Ankara’da Seramik ve Refrakter Üreticileri Birliği’nin kurulmasının ardından 1996 yılında ise sektörün yıllar içindeki gelişimine paralel olarak, birlik çatısı altındaki alt-sektörlerin sürdürülebilir büyümesine daha fazla katkı sağlamak amacıyla alt sektörlere özel dernekler (SERKAP, SERSA, SEREF, SERHAM) kuruldu. Ve 2001 yılına gelindiğinde dört derneği ve sektördeki diğer kuruluşları bir çatı altında toplayan Türkiye Seramik Federasyonu’nun kurulması ile sektörü bütün kollarıyla temsil eden, sektörün gelişimi, ortak sorun ve ihtiyaçların giderilmesi yolunda büyüyen bir yapıya ulaşıldı. TSF daha sonra, çatısı altına dahil olan TİMDER, Türk Seramik Derneği, EBK Seramik İş Kümesi Derneği ve son olarak 2024 yılında kurulan PORSES ile faaliyet kapsamını genişleterek çalışmalarına devam ediyor.
SEREF, SERHAM, SERSA ve SERKAP olağan genel kurullarını gerçekleştirdi
14 Mayıs’ta TSF çatısı altındaki dört derneğin; Teknik Seramik ve Refrakter Üreticileri Derneği (SEREF), Seramik, Cam ve Çimento Hammaddeleri Üreticileri Derneği (SERHAM), Seramik Sağlık Gereçleri Üreticileri Derneği (SERSA) ve Seramik Kaplama Malzemeleri Üreticileri Derneği (SERKAP) olağan genel kurul toplantıları TSF genel merkez binasında gerçekleşti. Toplantıda; SEREF, SERHAM, SERSA ve SERKAP 2025-2027 dönemi başkanları seçimi yapıldı. Dernek organları seçiminde ise 2 yıl boyunca görev yapacak yönetim kurulu, denetim kurulu ve disiplin kurulu asıl ve yedek üyeleri belirlendi.
Dört deneyimli isim bir arada
Sektör temsilcilerinin bir araya geldiği olağan genel kurulda; seçilen yönetim kurulu asıl üyelerinin katılımıyla Yönetim Kurulu toplantısı gerçekleştirildi ve kurulun görev dağılımı yapıldı. Buna göre; SEREF Yönetim Kurulu Başkanlığına Umut Varol gelirken, SERHAM Yönetim Kurulu Başkanlığına ikinci kez oybirliğiyle Adnan Geredeli seçildi. SERSA Yönetim Kurulu Başkanlığına ise yine oybirliğiyle Enver Sever ve SERKAP Yönetim Kurulu Başkanlığına da Timur Karaoğlu getirildi.
Amaç, “Uluslararası rekabette zirveye ulaşmak”
Olağan genel kurul sonrası yeni dönem için seçilen tüm delegeleri tebrik eden ve başarılar dileyen TSF Yönetim Kurulu Başkanı Z. İlter Yurtbay, Türk seramik sanayisinin küresel pazardaki güçlü konumunu sürdürülebilir büyüme ile sağlamlaştırmak gayretinde olduklarının altını çizdi. Yurtbay; “TSF olarak, sektörümüzün çok yönlü gelişimine katkı sağlayacak projelere imza atmaya devam ediyoruz. Federasyon çatısı altındaki derneklerimizle, bilimsel araştırmalardan teknolojik yeniliklere, kültürel değerlerden ekonomik stratejilere kadar geniş bir yelpazede çalışmalar yürütüyor; mesleki etik değerleri ve kamu yararını her zaman ön planda tutmaya gayret ediyoruz. Amacımız, uluslararası rekabette zirveye ulaşmak ve orada kalmak. Bunun için de sürdürülebilir ve rekabetçi bir ticari ekosistemi oluşturmak için çalışıyoruz” dedi.
Lexus Yeni Nesil ES Sedan Modelinin Avrupa Prömiyerini Gerçekleştirdi
Premium otomobil üreticisi Lexus, tamamen yeni ES Sedan modelinin Avrupa prömiyerini gerçekleştirdi. Lexus’un lüksü kişiselleştirme anlayışını merkeze alarak geliştirilen yeni nesil ES, daha rafine bir sürüş deneyimi, gelişmiş konfor ve ileri teknolojilerle donatılarak 2026 yılında Türkiye yollarına çıkmaya hazırlanıyor.
Lexus’un çok yönlü elektrifikasyon stratejisini temsil eden yeni model, tam hibrit ve tamamen elektrikli güç üniteleriyle geliştirildi. Bu motorlar önden çekişli veya dört tekerlekten çekişli versiyonlarıyla farklı kullanıcı beklentilerine hitap ediyor.
30. Yılında Altın Çekül Uluslararası Yapı Kataloğu Ödülleri Sahiplerini Buldu
Yapı sektörünün en köklü ve prestijli ödüllerinden biri olan Altın Çekül Uluslararası Yapı Kataloğu Ödülleri, 30. yılını 9 Mayıs 2025 Cuma günü Bilgiyi Ticarileştirme Merkezi (Eski Yapı-Endüstri Merkezi)’nde düzenlenen törenle kutladı.
Aynı gece, Yapı Kataloğu Mimarlık Ödülleri ve Altın Çekül Logo Tasarım Yarışması’nın kazanları da ödüllendirildi. Üç farklı yarışmanın kazananlarının açıklandığı gecede, yapı malzemesi sektörünün öncü firmaları, tasarımcılar ve mimarlık dünyasının temsilcileri bir araya geldi.
30. Yıla Özel Altın Çekül Logo Tasarım Yarışması
Altın Çekül’ün 30. yılına özel olarak düzenlenen ve Artstone’un ödül sponsoru olduğu Altın Çekül Logo Tasarım Yarışması, Türkiye genelindeki üniversite öğrencilerinin yoğun ilgisiyle gerçekleşti. Jüri değerlendirmesi sonucunda ise Ataer Koçak ve Şura Okşar, Jüri Teşvik Ödülü’ne layık görüldü.
30. Altın Çekül Uluslararası Yapı Kataloğu Ödülleri
Yapı malzemeleri sektörünün en prestijli ödüllerinden biri olan Altın Çekül, bu yıl da yenilikçi ürünleri, yaratıcı fikirleri ve sektöre değer katan iletişim çalışmalarıyla öne çıkan projeleri ödüllendirdi. Yenilikçilik, sürdürülebilirlik, uygulama başarısı ve tasarım kalitesi gibi birçok kriter doğrultusunda yapılan değerlendirmeler sonucunda ödüller sahiplerini buldu.
Yapıda Yenilikçi Ürün Kategorisi’nde bu yılın Altın Çekül Ödülü, BAUMIT’in “ALL In Beton” ürününe verildi. DYO’nun “Protherm” ürünü ise Gümüş Çekül Ödülü’ne layık görüldü. Aynı kategoride Jüri Teşvik Ödülü’ne, Tremco CPG’nin “Nullifire FZ100”, Artstone’un “Arcqitone” ve Kalekim’in “Bi’Boya Tek Kat Comfort” ürünleri lâyık görülürken, HILTI’nin “EXOSKELATON” ürünü de Yapı Kataloğu Özel Ödülü’nün sahibi oldu.
Tüzel Fikir Kategorisi, yapı sektörüne yenilikçi bakış açıları sunan fikirlerin buluştuğu bir platform oldu. Bu kategoride Altın Çekül Ödülü, Biop Biyoteknoloji’nin “Mi-pan Dekoratif Duvar Paneli” projesine verildi. Gümüş Çekül Ödülü’ne OCADO Mimarlık’ın “Uyarlanabilir Ses Kalkanı” projesi değer bulunurken, Kale’nin “Piezoseramik” ve Fibrobeton’un “Ultra Erken Dayanımlı Beton” projeleri Jüri Teşvik Ödülü kazandı.
İletişim ve Pazarlama Kategorisi’nde Bosch Power Tools’un “Hand Tools İletişim” projesi Birincilik Ödülü ile öne çıkarken, Geberit’in “Arkitera Seyahat Bursu” projesi Jüri Teşvik Ödülü aldı. Toplumsal Sosyal Sorumluluk Kategorisi’nde ise Akçansa’nın “Akçansa ile BRICKS4KIDZ Okulumda” adlı çalışması Birincilik Ödülü’ne layık görüldü.
Yapı Kataloğu Mimarlık Ödülleri
Mimar ve tasarımcıların profesyonel hayattaki ilk üretimlerini görünür kılmayı hedefleyen Yapı Kataloğu Mimarlık Ödülleri, bu yıl iki kategoride sahiplerini buldu:
Mimarın İlk Yapısı Ödülü, Vaha Konutları projesi ile Ece Doğan | addoffice’in olurken, Tasarımcının İlk Mekânı Ödülü, Bursa Hanlar Bölgesi Projesi ile Ece Avcı Kantarcı ve Bahadır Kantarcı (KAA Works)’ya verildi.
Bu yıl ilk kez gerçekleştirilen Yapı İnovasyon Günleri etkinlikleri kapsamında düzenlenen ödül töreni, yapı sektöründe yenilik, işbirliği ve ilham temalarının altını çizdi. Katılım gösteren tüm firma, tasarımcı ve profesyonellere teşekkür ediyor; yapı sektörünün geleceğine katkı sunan bu değerli üretimlerin daha çok görünürlük kazanmasını diliyoruz.
Kale Kilit’ten yenilik ve güvenliği buluşturan yeni Pivot Kapı serisi
Türkiye’nin lider güvenlik markası Kale Kilit, kapı çözümlerindeki uzmanlığını estetik ve teknolojiyle birleştirerek yeni ürünü Kale Pivot Kapı serisini tanıttı. Bu yenilikçi seri, markanın güvenlikteki öncülüğünü şıklık ve konforla bir araya getiriyor.
70 yılı aşkın köklü geçmişiyle sektörünün öncüsü olan Kale Kilit, yenilikçi ürünleri ve üstün güvenlik çözümleriyle marka değerini her geçen gün artırmaya devam ediyor. Kapı çözümlerindeki uzmanlığını bir adım ileri taşıyan Kale Kilit, yeni Pivot Kapı serisi ile güvenlik ve yeniliği şık bir tasarımda buluşturuyor.
Modern tasarımı ve dayanıklı yapısıyla dikkat çeken Kale Pivot Kapı, villa girişlerine hem prestij hem de modern bir duruş kazandırıyor.
Modern ve kişiselleştirilebilir tasarım seçenekleri
Kale Pivot Kapı serisi, estetik ve işlevselliği bir araya getirerek farklı zevk ve ihtiyaçlara hitap eden 10 farklı model seçeneği sunuyor. Alüminyum üzeri ahşap desenli boyama ve kumlu yüzeyli RAL boyama gibi yüksek kaliteli kaplama alternatifleriyle özelleştirilebilen bu seri, her mekâna özgü tasarımlar oluşturma imkânı sağlıyor. Böylece kullanıcılar, hem mimari bütünlüğe hem de kişisel zevklere uygun seçeneklerle güvenlik ve şıklığı aynı anda deneyimleyebiliyor.
Güvenlik ve konfor bir arada
Kale Pivot Kapı’nın iç dolgusunda kullanılan Ekstrüde Polistiren XPS malzeme, üstün ısı ve ses yalıtımı sağlıyor. Ayrıca pivot menteşe sistemi sayesinde 150 kg ve 300 kg taşıma kapasiteli alternatifler sunan seri, büyük ve ağır kapı kanatlarında bile sorunsuz kullanım imkânı tanıyor.
Kale Pivot Kapı serisi, 1000 ila 2000 mm arasında değişen kapı genişliği ve 1920 ila 3000 mm arasında değişen yükseklik seçenekleriyle farklı mimari gereksinimlere kolayca uyum sağlıyor. Sağ veya sol açılma yönü, evin iç kısmından belirlenebiliyor ve kullanıcılara esnek kullanım imkânı sunuyor. Seride yer alan multisistem merkezi kilit ve sistem silindir, üst düzey güvenlik sağlarken; camlı modellerde kullanılan üçlü 6 mm lamine cam, hem estetik hem de dayanıklılık sunuyor. Ayrıca EPDM conta, giyotin süpürgelik ve gizli dış kol seçeneklerigibi detaylarla Kale Pivot Kapı serisi, güvenlik ve konfor beklentilerini eksiksiz şekilde karşılıyor.
ÇÖREK OTUNUN ÜNLÜ MARKASI NIGELLA, YENİ ÜRÜN GAMINI TANITTI
Türk çörek otunu dünyaya tanıtan Nigella, yeni ürün gamını 21 Mayıs Çarşamba günü İstanbul Portaxe’de, iş ve sanat dünyasından ünlü simaların katılımıyla tanıttı. Etkinlikte Türkiye’de ilk kez satışa sunulan çörek otu tabletiyle birlikte yeni ürün gamı tanıtılırken, markanın yeni küresel yüzü olan ünlü oyuncu Burak Özçivit’in yer aldığı uluslararası reklam kampanyasının ilk gösterimi de gerçekleştirdi. 67 ülkeye ihracat yapan Nigella, kısa vadede Endonezya, Hindistan, Singapur, Malezya ve Sri Lanka’ya ihracata başlayacak.
Dünyada mucizevi çörek otu tohumu 3 bindir yıldır geleneksel tıbbın temel taşı olmuştur. Çinko, kalsiyum, demir, selenyum, magnezyum ve amino asitler gibi birçok mineralin yanı sıra A, C, B1, B6 gibi vitaminleri de içeren çörek otunun vücut üzerindeki olumlu etkileri, Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) tarafından da onaylandı. TÜBİTAK tarafından desteklenen Necmettin Erbakan Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde yapılan araştırmada, çörek otunun etken maddesi timokinonun, kemoterapi ve radyoterapi süreçlerine eklenmesiyle kanser hücrelerini önemli oranda yok ettiği belirlendi. Çörek otunun kullanımını kolaylaştırmak üzere yola çıkan ve Latince ismi Nigella Sativa’dan ilham alınarak hayata geçen Nigella World, yeni ürün gamını 21 Mayıs Çarşamba günü İstanbul Portexe’de tanıttı. 67 ülkeye ihracat yapan ve çörek otu pazarında dünyanın en geniş doğrudan satış ağına sahip olan Nigella World, markanın yeni küresel yüzü olan ünlü oyuncu Burak Özçivit’in yer aldığı uluslararası reklam kampanyasının ilk gösterimi de gerçekleştirdi. Yeni ürün ailesi kapsamında çörek otu takviyeli enerji içeceği ve Türkiye’de ilk kez çörek otu tableti de tanıtıldı. Türkiye’de üretilen ve temiz gıda teknolojisi ile geliştirilen çörek otlu gıda takviyeleri, kahveler, içecekler ve bitkisel kozmetik ürünleri tanıtılarak, bu ürünlerin küresel pazara açılışı resmen başlatıldı. Etkinlikte konuşma yapan Nigella Group Kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Eke, “3 bin yıllık bir geleneğin izinden giderek Türk çörek otunu tüm dünyaya tanıtmak için çıktığımız bu yolda artık bir dünya markası olmanın gururunu yaşıyoruz. Nigella World, yalnızca ürün geliştirme süreçlerinde değil; aynı zamanda çiftçisiz tarım, yapay zeka ile sulama ve yerinde analiz gibi ileri teknoloji uygulamalarıyla tarımın geleceğine yön veren bir öncü konumundadır. Rusya, Özbekistan, Kazakistan, Kırgızistan, Azerbaycan ve Avrupa ülkeleriyle Türk çörek otunu dünya pazarının çok daha geniş coğrafyalarına taşıyoruz. Özellikle Asya-Pasifik bölgesinde çörek otuna yönelik artan talep doğrultusunda; Endonezya, Hindistan, Singapur, Malezya ve Sri Lanka gibi pazarlara ihracat yapmayı planlıyoruz” dedi. İş ve sanat dünyasından ünlü simaların katıldığı etkinlikte, dünyaca ünlü sanatçı Della Miles de sahne aldı.
KAGİDER TÜRKİYE KADIN GİRİŞİMCİLİĞİ İZLEME RAPORU SONUÇLARINI AÇIKLADI
Kadın Girişimciliği Her Zamankinden Daha Güçlü
KAGİDER, kadın girişimciliğinin son yıllardaki gelişimini ortaya koyan Türkiye Kadın Girişimciliği İzleme Raporu’nu kamuoyuyla paylaştı. Veri toplama, analiz ve raporlama süreçleri KAGİDER desteğiyle Akademetre tarafından gerçekleştirilen rapora göre, kadın girişimciliği her zamankinden daha güçlü bir konumda.
Türkiye Kadın Girişimciler Derneği (KAGİDER), kadın girişimcilerin karşılaştığı zorluklar, elde ettikleri imkanlar ve performansları detaylı bir şekilde analiz edebilmek amacıyla gerçekleştirdiği Türkiye’nin Kadın Girişimciliği İzleme Raporu’nu kamuoyuyla paylaştı. Veri toplama, analiz ve raporlama süreçleri KAGİDER desteğiyle Akademetre tarafından gerçekleştirilen araştırma kapsamında; Türkiye’deki kadın girişimcilik ekosistemini detaylı bir şekilde analiz ederek, kadın girişimcilerin karşılaştığı zorlukları, erişim imkanlarını ve performanslarını değerlendirmek ve bu bilgilerle politika yapıcılar, yatırımcılar ve tüm iş dünyasına yol göstermek amaçlandı.
KAGİDER Yönetim Kurulu Başkanı Esra Bezircioğlu başta olmak üzere yönetim kurulu üyelerinin de katılımıyla gerçekleştirilen basın toplantısında raporun ayrıntıları açıklandı. Raporda yer alan veriler, Türkiye’de kadın girişimciliğinin ekonomik, sosyal ve duygusal boyutlarının giderek güçlendiğini gösterdi.
Koruma Temizlik A.Ş. özel markalı ürünleri ile PLMA Fuarı’nda yoğun ilgi gördü
Kalite ve uygun fiyatı buluşturan Private Label (Özel Markalı Ürünler) ürünlerin pazar payı her geçen yıl artıyor. Avrupa ülkelerinde tüketicilerin tercihlerinde üst sıralarda yer alan Private Label ürünlere ülkemizde gösterilen ilgi de hızla büyüyor. Dünya genelinde Private Label sektöründe yaşanan tüm gelişmeler ve yenilikler her yıl mayıs ayında Hollanda’nın Başkenti Amsterdam’da düzenlenen PLMA’s World Of Private Label Fuarı’nda takip ediliyor. Türkiye’nin en önemli Private Label üreticilerinden olan Koruma Temizlik A.Ş., bu yıl 15. kez katıldığı dünyanın en büyük PL fuarında sektöre yönelik ürün ve çözümlerini sergiledi.
Private Label (Özel Markalı Ürünler) sektörünün kalbi, 20-21 Mayıs tarihlerinde Hollanda’daki RAI Amsterdam Kongre Merkezi’nde düzenlenen PLMA Fuarı’nda attı. Özel markalı ürünler sektörünün dünya çapındaki en büyük buluşması olan fuara bu yıl da ilgi yüksekti. Gıda, kozmetik, sağlık ve güzellik, temizlik ve hijyen, ev ve mutfak, bahçe, ambalaj gibi farklı alanlarda sektöre yönelik ürün ve hizmetleri ile öne çıkan firmalar, en özel ürünlerini ziyaretçilerin beğenisine sundu. Türkiye’den de katılımın yüksek olduğu PLMA Amsterdam Fuarı’nda firmalar, büyük zincirler ve satın alma yöneticileri ile görüşmenin yanı sıra yeni bağlantılar ve iş birlikleri kurma fırsatı yakaladı.
Türkiye’nin temizlik, hijyen ve kozmetik ürünleri alanında önemli üreticilerinden biri olan Koruma Temizlik A.Ş., Türkiye’de ürettiği temizlik, hijyen ve kozmetik ürünlerini 6 kıtada 40’tan fazla ülkeye ihraç ediyor. Private Label üretimi ve ihracatı da yapan Koruma Temizlik A.Ş, 15 yıldır katıldığı PLMA Fuarı’nda ev temizlik ve kişisel bakım ürünlerini sergiledi. İnovatif ürünleriyle ziyaretçilerden tam not alan şirket, fuarın en çok ziyaret edilen stantlarından birine ev sahipliği yaptı.
PLMA Fuarı’nın dış pazarlara açılmak ve ihracatı artırmak noktasında önemli fırsatlar barındırdığını belirten Koruma Temizlik A.Ş. Genel Müdürü M. İmer Özer şunları söyledi; “Şirket olarak 15 yıldır katıldığımız PLMA Fuarı, markamız için vazgeçilmez bir organizasyon diyebiliriz. Tüm dünyadan yoğun ilgi ve katılımın olduğu PLMA Fuarı’nda her yıl olduğu gibi bu yıl da İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamülleri İhracatçıları Birliği’nin (İKMİB) milli katılım organizasyonuyla yer aldık. Yeni müşteriler ve iş birlikleri için önemli bir potansiyel barındıran fuar bizim açımızdan son derece verimli geçti. Dünya genelinde pazarı gözlemlemek ve sektördeki yenilikleri görmek bakımından da PLMA Fuarı büyük önem taşıyor. Private Label ürünlere talep her geçen gün artıyor ve özellikle Avrupa’da çok yaygın olan Private Label ürünlerin pazar payı yüzde 40’ların üzerinde seyrediyor. Koruma Temizlik A.Ş. olarak üretim ve ihracatımızda önemli bir paya sahip olan PL üretimimize hız kesmeden devam edecek ve bu ürünlerimizi Avrupa başta olmak üzere dünyanın farklı ülkelerindeki tüketicilerle buluşturacağız. Üretim altyapısı ve kapasiteye yönelik yatırımlarımızın itici gücünün yanı sıra güçlü Ar-Ge ekibimiz ile tüketici ihtiyaçlarını doğru okuyan inovatif ürünler geliştirme yeteneğimiz bizi birçok açıdan avantajlı hale getiriyor. Bugün 6 kıtada 40’tan fazla ülkeye ihracat yapıyoruz ancak radarımızda çok daha fazla ülke var. Tüm çalışmalarımızı firmamız ve ülkemiz için katma değerli ürünler üretmek misyonuyla sürdürüyoruz.”
Global lojistik endüstrisinin geleceği “dijitalleşme” ve “yapay zeka” olacak
Global lojistik sektörü, geçen yıl 10,9 trilyon dolarlık büyüklüğe ulaşarak %3,5’lik bir büyümeyi kaydetti. Bu yıl ise sektörün, %3,8’lik bir büyümeyle 11,3 trilyon dolara çıkacağı belirtiliyor. Küresel çapta lojistiğin büyümesinde; teknolojiye yapılan yatırımlar, sürdürülebilirlik ve iş gücünün gelişimi başı çekiyor. Dünya Ticaret Örgütü’nün verilerine göre, global mal ve hizmet ticaretinin, neredeyse 3/1’i olan 11 trilyon dolar lojistikle bağlantılı ve bu da lojistiğin dünya ekonomisinde ne kadar kritik bir rol oynadığını gözler önüne seriyor.
Teknolojideki gelişmelerle lojistik sektöründeki dönüşümün hız kazandığını anlatan Tırport Kurucu Ortağı Dr. Akın Arslan, şunları söyledi:
“Global lojistik sektörü, geçen yıl makroekonomik belirsizliklere rağmen dayanıklılığı ortaya koyarken, 2025 dönüşüm ve yenilik yılı olacak. Sektör paydaşlarının, ortaya çıkan trendlerden yararlanmak ve zorlukların üstesinden gelmek için çevik ve ileri görüşlü olmaları önem kazanıyor. Sektörün büyüme potansiyeli büyük, ancak bu potansiyelin gerçekleşmesi, teknolojiye, sürdürülebilirliğe ve iş gücü gelişimine yapılacak stratejik yatırımlara bağlı. Bu temellerin sağlanması ve Tırport’un aralarında bulunduğu dijital lojistik platformlarının öne çıkmasıyla, lojistik endüstrisi küresel ticaretin ve ekonomik kalkınmanın kritik bir destekçisi olmayı sürdürecek. Global lojistik endüstrisinin geleceğinde, dijitalleşme ve yapay zeka önemli bir rol oynayacak.” dedi.
Mercek altına alınan global lojistik sektöründe 2025 dinamikleri nelerdir?
1-Sektörel performans:
a-Freight forwarding: Hava taşımacılığı %2,2 büyüme ile 88,1 milyar dolara, deniz taşımacılığı ise %2,5 büyüme ile 110,9 milyar dolara ulaştı.
b-3PL (Third-Party Logistics): Yaklaşık 1,3 trilyon dolar büyüklüğe ulaştı.
c-4PL (Fourth-Party Logistics): Daha küçük ama hızla büyüyen bir segment olarak, yılda %5-7 arasında büyüme gösterdi.
d-2025 tahminleri: Dönüşüm sürecinde iyimserlik.
e-Pazar büyüklüğü ve büyüme: 2025 yılında global lojistik pazarının 11,3 trilyon dolara ulaşması bekleniyor ve yıllık %3,8 büyüme öngörülüyor. E-Ticaret’in büyümesi, dijitalleşme ve lojistik teknolojilerindeki ilerlemeler, büyümeyi destekleyen temel faktörler olacak.
2-Büyümeyi destekleyen faktörler:
a-E-Ticaret’in büyümesi: Özellikle gelişmekte olan pazarlarda online perakendenin hızlı artışı, hızlı teslimat ve son mil lojistik hizmetlerine olan talebi artıracak.
b-Dijital dönüşüm: Yapay zeka, IoT ve blockchain gibi teknolojiler, operasyonel verimliliği ve tedarik zinciri görünürlüğünü artırıyor.
c-Sürdürülebilirlik çalışmaları: Karbon azaltma programları ve elektrikli araçlar gibi yeşil lojistik girişimleri rekabet avantajı sağlıyor.
3-Sektörü şekillendiren temel trendler:
a-Bölgesel ayrışma: Asya-Pasifik, 2025’te global pazarın %42’sini oluşturacak ve teknolojik ilerlemeler ile kentleşme sayesinde büyümeye devam edecek. Kuzey Amerika ve Avrupa, daha yavaş ama istikrarlı bir büyüme sergileyecek.
b-Hızlı kargo patlaması: Yıllık %6,5 büyüme oranı ile 2028’de 700 milyar dolara ulaşması bekleniyor. Bu artış, tüketicilerin hızlı teslimat taleplerinden kaynaklanıyor.
c-Sürdürülebilirlik rekabet avantajı haline geliyor: Yenilenebilir enerji kullanan depolar, elektrikli filolar ve yeşil taşımacılık uygulamaları hız kazanıyor.
d-Konsolidasyon ve satın almalar: Büyük oyuncular arasında birleşme ve satın almalar artıyor. Örneğin, DSV’nin DB Schenker’ı satın alması, pazar konsolidasyonuna işaret ediyor.
4-Karşılaşılan zorluklar:
a-Jeopolitik belirsizlik: Doğu Avrupa ve Orta Doğu’daki çatışmalar ticaret yollarını etkileyebilir.
b-Artan maliyetler: Yüksek iş gücü ve altyapı maliyetleri karlılığı sınırlayabilir.
c-Düzenleyici engeller: Özellikle Avrupa’daki çevre düzenlemeleri, uyum sağlama zorluklarına yol açabilir.
Termo Teknik, Bayilerini “Dünyanın en iyi şehri” Şarm El Şeyh’de Ağırladı
1966 yılından buyana Türkiye’nin ve Avrupa’nın önde gelen ısı sistemleri tedarikçisi olan Termo Teknik, satış hedeflerini tutturan bayilerinin başarısını kutlamak için Mısır’a gezi düzenledi.
Bayiler, UNESCO tarafından barış ve güzellik açısından “Dünyanın en iyi şehri” ilan edilen Şarm El Şeyh’de unutulmaz bir dört gün geçirdi.
Termo Teknik, satış hedeflerini tutturan bayilerinden 37 kişiyi, Mısır’da ağırladı.
10-13 Mayıs tarihleri arasında gerçekleştirilen program kapsamında bayiler, UNESCO tarafından barış ve güzellik açısından “Dünyanın en iyi şehri” ilan edilen Şarm El Şeyh’de hem turkuaz rengi denizde dalış yapmanın hem de çölde ATV ile çöl safarisi yapmanın keyfini çıkardılar. Bu özel gezi, bayilerin bölgenin tarihi dokusunu yakından tanımalarına, iş ortaklarının birbirleriyle tanışma ve sektördeki gelişmeleri paylaşma fırsatı bulmalarına olanak sağladı.
Termo Teknik Türkiye Satış Müdürü Cem Bayramoğlu, “Termo Teknik olarak, bayilerimizle birlikte inşa ettiğimiz başarımızı, yine onlarla birlikte kutluyoruz. Bu amaçla düzenlediğimiz Şarm El Şeyh gezi programı, bayilerimiz için sadece bir mola değil, aynı zamanda motivasyon dolu bir deneyim oldu. Seyahat boyunca bölgenin zengin kültürel mirasını yakından keşfetme ve bayilerimizle birlikte keyifli zaman geçirme fırsatı bulduk. Gezimize katılan tüm bayilerimize teşekkür ederiz” dedi.
DOF Robotics, Deloitte EMEA Fast 500 Listesinde!
İleri teknoloji, yapay zekâ, sanal ve artırılmış gerçeklikten simülasyon sistemlerine kadar geniş bir ürün yelpazesine sahip olan DOF Robotics, Deloitte tarafından açıklanan 2024 EMEA Technology Fast 500 listesinde yer alarak, Avrupa, Orta Doğu ve Afrika (EMEA) bölgesinin en hızlı büyüyen teknoloji şirketlerinden biri oldu.
Donanım Kategorisinde İlk 30 Şirket Arasında
Toplamda 500 şirketin değerlendirildiği bu prestijli listede farklı sektörlerden firmalar yer alırken, DOF Robotics, donanım (hardware) kategorisinde listelenen yalnızca 30 şirketten biri olarak kendi alanında önemli bir başarıya imza attı. Bu başarı, şirketin küresel ölçekteki büyüme vizyonunu ve teknoloji ekosistemindeki öncü rolünü bir kez daha kanıtladı.
DOF Robotics, yakın zamanda Deloitte’un düzenlediği ‘Technology Fast 50 Türkiye 2024’ programında da hem Technology Fast 50™ Türkiye Ödülü’ne hem de Deloitte Teknoloji İhracatı Ödülü’ne layık görülmüştü.
Sınırları Aşan Büyüme Performansı: Teknoloji ve İhracat Gücü
19 yıllık sektör tecrübesi ve mühendislik gücüyle yüksek katma değerli robotik ve yazılım sistemleri geliştirdiklerini ve çözümlerinin %90’ını başta Amerika ve Çin olmak üzere 6 kıtada, 60’tan fazla ülkeye ihraç ettiklerini belirten DOF Robotics Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Mertcan, şu açıklamada bulundu:
“DOF Robotics’in Deloitte EMEA Fast 500 listesinde yer alması, yalnızca finansal başarımızın değil, aynı zamanda geliştirdiğimiz ileri düzey eğlence teknolojilerinin, mühendislik vizyonumuzun, güçlü Ar-Ge altyapımızın ve global pazardaki stratejik duruşumuzun da güçlü bir yansımasıdır. Bir Türk teknoloji şirketi olarak EMEA bölgesinin teknoloji sahnesinde yer almak hem şirketimiz hem de ülkemiz adına büyük bir gurur kaynağıdır.”
Kayseri’de 2025 yılı I. çeyreğinde yapı ruhsatı verilen daire sayısı 1 103, yapı izin belgesi verilen daire sayısı 3 963 oldu.
Bir önceki yılın aynı çeyreğine göre, 2025 yılı I. çeyreğinde belediyeler tarafından yapı ruhsatı verilen bina sayısı %21,3, daire sayısı %18,7 ve yüzölçüm %24,7 azaldı.
Belediyeler tarafından 2025 yılı I. çeyreğinde yapı ruhsatı verilen binaların toplam yüzölçümü 27,0 milyon m² iken; bunun 14,8 milyon m²’si konut, 6,6 milyon m²’si konut dışı ve 5,7 milyon m²’si ise ortak kullanım alanı olarak gerçekleşti.
En yüksek yüzölçüm payı %69,9 ile iki ve daha fazla daireli binaların oldu
Bir önceki yılın aynı çeyreğine göre, 2025 yılı I. çeyreğinde belediyeler tarafından yapı kullanma izin belgesi verilen bina sayısı %28,0, daire sayısı %25,8 ve yüzölçüm %31,0 azaldı.
Toplam yüzölçümün %56,1’i konut alanı olarak gerçekleşti Belediyeler tarafından 2025 yılı I. çeyreğinde yapı kullanma izin belgesi verilen binaların toplam yüzölçümü 25,2 milyon m² iken; bunun 14,1 milyon m²’si konut, 5,9 milyon m²’si konut dışı ve 5,1 milyon m²’si ise ortak kullanım alanı olarak gerçekleşti.
Suudi Arabistan’ın mega kenti NEOM’un mobilyaları Türkiye’den gidecek
Farklı ürün gamları içeren mobilyalarıyla yıllık 4,5 milyar dolar ihracat yapan, yıllık 3,5 milyar dolar dış ticaret fazlası veren Türk mobilya sektörü, 5 milyar dolar ihracat hedefine ulaşmak için Suudi Arabistan’ın iki önemli şehri Riyad ve Cidde’ye ticaret heyeti düzenledi.
Proje, ofis, bebek&çocuk, bahçe mobilyası, dış mekân şemsiyesi ve metal raf üretici ve ihracatçısı 17 firmayla, 11-17 Mayıs 2025 tarihlerinde Suudi Arabistan’a “Mobilya Sektörel Ticaret Heyeti” düzenledikleri bilgisini veren Ege Mobilya Kâğıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği Başkanı Ali Fuat Gürle, firmaların her birinin verimli bir ticaret heyeti organizasyonunu geride bıraktıklarını, yeni ihracat bağlantılarıyla Türkiye’ye döndüklerini dile getirdi.
Mega kent NEOM’un mobilyalarının Türkiye’den gitsin istiyoruz
Türk mobilya sektörünün dünyada 200’den fazla ülkeye ihracat yaptığının altını çizen Gürle, “Suudi Arabistan’ın yıllık mobilya ithalatı 3,7 milyar dolar. Çin 1,3 milyar dolarla zirvede yer alırken, Türk mobilya ihracatçıları, Suudi Arabistan’a 2024 yılında 161,5 milyon dolar ihracata imza attı ve 5. sıranın sahibi oldu. Suudi Arabistan ile coğrafi yakınlığımız ve tarihi bağlarımız var. Suudi Arabistan 9 milyon insanın yaşayacağı 1,5 trilyon dolara mal olacak NEOM isminde devasa bir şehir kuruyor. Suudi Arabistan dev bir şantiye alanı gibi, son yıllarda değişen yönetim anlayışıyla da alt yapı yatırımlarına çok önem veriyorlar. Bu da bağlantılı olarak mobilya sektörümüz için doğru bir pazar olmasını sağlıyor. Suudi Arabistan, Türk mobilya sektörü için çok doğru bir pazar. Suudi Arabistan’a mobilya ihracatımızı orta vadede 500 milyon dolara çıkararak, Suudi Arabistan’ın mobilya ithalatında Çin’den sonra ikinci sıraya yükselmeyi hedefliyoruz” diye konuştu.
Önde gelen ölçümleme ve analitik şirketi Adjust sektörde bir ilk olan uygulama büyüme ortağı Adjust Growth Copilot’ın beta sürümünü bugün duyurdu.
Müşteri geri bildirimleriyle geliştirilen Adjust’ın bu yeni çözümü, yapay zekânın gücünü doğrudan modern pazarlamacılara sunmak üzere tasarlandı. Adjust Growth Copilot sayesinde pazarlamacılar; kanallar, kampanyalar ve temel performans göstergeleri (KPI’lar) genelinde anlık performans içgörülerine kolayca ulaşarak stratejilerini optimize edebiliyor ve gelir artışı sağlayabiliyor.
Gizlilik düzenlemeleri, değişen altyapılar, artan rekabet baskısı ve daralan bütçeler, veriyi hem vazgeçilmez bir kaynak hem de yönetilmesi zor, maliyetli bir darboğaz hâline getirdi. Bugüne kadar büyüme odaklı pazarlamacılar, dağınık veri yapıları, yetersiz analiz kaynakları ve zaman kısıtları nedeniyle önemli zorluklarla mücadele etmek zorundaydı.
Ölçümleme verilerini Growth Copilot ile entegre eden pazarlamacılar, büyük dil modeli (LLM) teknolojisinin sağladığı hız, doğruluk ve derin içgörülerden yararlanabiliyor. Growth Copilot, kurum içi veri ekiplerine, ek araçlara veya dış danışmanlara ihtiyaç duymadan, hızlı ve güvenilir analizler sunarak stratejik kararları kolaylaştırıyor.
BAKAN URALOĞLU, TEKNOLOJİ DEVLERİYLE BİR ARAYA GELDİ
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Çin’de Huawei ve ZTE yöneticileriyle bir araya geldi. Görüşmelerde dijital altyapı, teknoloji ve 5G konularında iş birliği potansiyeli değerlendirildi. Bakan Uraloğlu, “Türkiye’yi ileri teknolojinin üretildiği ve ihraç edildiği bir merkez olarak konumlandırmak için çalışmalarımıza devam ediyoruz” dedi.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Çin temasları kapsamında Huawei ve ZTE yöneticileriyle bir araya geldi. Görüşmelerde Türkiye’nin 5G yol haritası, dijital altyapı çalışmaları, akıllı ulaşım sistemleri ve yerli üretim stratejileri üzerine kapsamlı değerlendirmeler yapıldı. Bakan Uraloğlu, “Hem Huawei hem ZTE ile dijital altyapı, teknoloji ve 5G konularında iş birliği potansiyelimizi değerlendirdik.” ifadelerini kullandı.
Huawei ile Akıllı Ulaşım ve Otonom Sürüş Görüşüldü
Bakan Uraloğlu, Huawei Başkan Yardımcısı Bill Tang, Türkiye Genel Müdürü Kaya Shi ve beraberindeki heyet ile gerçekleştirdiği görüşmede, 5G teknolojileri ile akıllı ulaşım sistemlerinin entegrasyonunu ele aldı. Ziyaret kapsamında yapay zekâ destekli otonom sürüş teknolojilerini inceleyen, Bakan Uraloğlu “5G’yi devreye aldığımızda başta otonom sürüş olmak üzere ileri teknolojilerin günlük yaşamımıza entegrasyonunu hızlandıracağız.” açıklamasında bulundu.
Yerli Üretim ve 5G Vizyonu
Bakan Uraloğlu, Çin ziyareti kapsamında ZTE yetkilileriyle de bir araya geldi. ZTE Yönetim Kurulu Başkanı Fang Rong ile gerçekleştirilen görüşme kapsamında Türkiye’nin 5G altyapı çalışmaları, yerli üretim kapasitesinin geliştirilmesi ve teknoloji iş birliklerinin artırılması konuları ele alındı. Uraloğlu, “Türkiye’yi ileri teknolojinin üretildiği ve ihraç edildiği bir merkez olarak konumlandırmak için çalışmalarımıza devam ediyoruz.” dedi.
PaperWork Low – Code Platformu: Dijital Dönüşümde Yeni Bir Çağı Başlatıyor
Türkiye’nin lider iş süreçleri yönetimi ve doküman yönetimi çözüm sağlayıcısı PaperWork, artık gelişmiş bir Low-Code çözüm geliştirme platformu olarak hizmet vereceğini duyurdu. Şirketin güçlü BPM ve içerik yönetim sistemi ile desteklenen bu yeni platform, kurumlara çözüm geliştirme süreçlerinde eşsiz hız, esneklik ve verimlilik avantajları sunuyor.
PaperWork Satış Direktörü Tolga Eşiz, dijital dönüşümün hızlandığı günümüzde çeviklik ve hıza olan ihtiyaca dikkat çekerek, “Günümüz iş dünyasında çeviklik ve hız çok önemli. Low-Code platformumuz, kurumların minimum kodlama ile veya hiç kod yazmadan uygulama geliştirmesine olanak tanıyarak bu ihtiyacı karşılıyor” dedi. Eşiz, PaperWork’ün görsel araçları, hazır şablonlar ve entegrasyon kolaylıklarını kendi üstün BPM, Content Server ve PaperWorkAI yapay zeka altyapısıyla birleştirmesinin, kullanıcılara benzersiz bir geliştirme deneyimi sunduğunu belirtti.
Low-Code ile Kolay ve Hızlı Çözüm Geliştirme
Low-code uygulama geliştirme platformları, minimum düzeyde kodlama gerektiren veya hiç kod yazmadan uygulama geliştirmeyi sağlayan teknolojilerdir. Low-Code platformların sağladığı görsel araçlar, hazır şablonlar ve entegrasyon kolaylıklarını kendi üstün BPM, Content Server ve PaperWorkAI yapay zeka altyapısıyla birleştiren PaperWork, kullanıcılara benzersiz bir geliştirme deneyimi sunuyor.
PaperWork platformunda elektronik formlar, iş akışları, doküman yönetimi fonksiyonları, ERP, HR, CRM, Portal gibi iş uygulamaları ile entegrasyon, raporlama ve kullanıcı senkronizasyonu gibi birçok kritik işlev, kullanıcı dostu bir geliştirme katmanı üzerinden, uygulama geliştiricilere sunuluyor.
YERLİ VE MİLLİ MÜHENDİSLİK GÜCÜ, DİJİTAL SAHNEDEYDİ: YTEK VE DAMISE TEKNOLOJİ, TÜRKİYE’NİN VİZYONUNU DÜNYAYA TAŞIDI
Havacılık, denizcilik ve savunma sanayii için geliştirilen stratejik projelerin tanıtıldığı YTEK Dijital Lansmanı, 22 Mayıs 2025 tarihinde DAMISE Teknoloji’nin “Dijital Lansman” altyapısıyla başarıyla gerçekleştirildi. Etkinlik, yerli mühendisliğin küresel tanıtımı açısından bir dönüm noktası olarak kayıtlara geçti.
Dijital ortamda ulusal ve uluslararası basın temsilcilerinin yanı sıra sektör profesyonellerinin yoğun katılımıyla gerçekleşen lansmanda, YTEK’in geliştirdiği yüksek teknolojili ürün ve sistemler ilk kez küresel ölçekte tanıtıldı.
2022 yılında %100 yerli sermayeyle kurulan DAMISE Teknoloji’nin, sanayi ve yüksek teknoloji sektörlerine özel olarak geliştirdiği “Dijital Lansman”, “Dijital Vitrin” ve “Tedarikçi Yönetim Sistemleri” ile sektörün dijitalleşmesine öncülük ediyor. 2500’den fazla üye firma, 4500 ürün ve 50’yi aşkın ülkeden katılımcı ile büyüyen DAMISE ekosistemi, ihracata katkı sunarken, yerli ürünlerin görünürlüğünü ve etki alanını artırıyor.
2020 yılında kurulan YTEK – Yeni Teknoloji, Türkiye’nin havacılık, denizcilik ve savunma sanayii, sektörlerine yönelik yerli mühendislik çözümleri sunan lider firmalardan biri. Hidrolik ve elektromekanik sistemlerden, fizibilite çalışmalarına, tasarım, üretim, montaj ve uluslararası sertifikasyon süreçlerine kadar uçtan uca hizmet sunan YTEK, yeni projeleriyle sadece Türkiye’nin değil, Avrupa ve Orta Doğu pazarlarının da dikkatini çekmeye hazırlanıyor.
DÜNYA DEMİR ÇELİK SEKTÖRÜ İZMİR’DE BİR ARAYA GELDİ
SteelRadar tarafından düzenlenen ve çelik sektörünün önde gelen isimlerini bir araya getiren STEEL SUMMIT 2025 “1. Uluslararası Çelik Sanayi ve Küresel Piyasalar Zirvesi”, sektörün geleceğine ışık tutacak oturumlarıyla 15-16 Mayıs tarihlerinde İzmir’de gerçekleşti. Yerli ve yabancı çok sayıda profesyonelin katıldığı zirvede; ham maddeden yeşil çeliğe, yassı çelikten hurda piyasasına kadar birçok konu ele alındı.
Açılış konuşmalarını, SteelRadar Kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı Cem Öztüre ile İzmir Demir Çelik (İDÇ) İcra Kurulu Üyesi Feyyaz Yazar gerçekleştirdi. Cem Öztüre, Öztüre Holding çatısı altında faaliyet gösteren SteelRadar’ın tarihçesinden bahsetti. “SteelRadar olarak hedefimiz; piyasa ile konuşmak, anlık iletişimde kalmak, spekülasyonlardan uzak, dürüst ve doğru bir platform olmak,” dedi.
Karar vericilerin karşılaştığı zorluklara değinen Öztüre, “Karar vericiler, uçağın kokpitindeki göstergelere bakan pilot gibidir. Gözleri piyasalarda olmalıdır. Karar vermek için sadece fiyat yeterli değildir; ham madde ve mamul stokları da bu süreçte belirleyici faktörlerdir. Karar verici, yılın 300 günü kritik kararlar almak zorundadır. Performansını ölçmek oldukça zordur; bu nedenle yönetim hem güvenmeli hem de takip etmelidir. Bizim gibi platformlar, karar vericilere bir nebze de olsa ışık tutmaktadır,” ifadelerini kullandı.
Trend Micro’dan Çarpıcı Araştırma: Saldırı Yüzeyleri Yönetilemiyor
Trend Micro tarafından yürütülen araştırma, saldırı yüzeyi yönetim araçlarının endişe verici düzeyde az kullanıldığını ortaya koyuyor
Küresel siber güvenlik lideri Trend Micro, saldırı yüzeyi riskinin farkındalığı ile bu riski yönetmek için özel araçların kullanımı arasındaki ciddi kopukluğu ortaya koyan yeni bir araştırmayı* duyurdu. Trend Micro, araştırma bulgularını San Francisco’da düzenlenen RSA Konferansı’nda paylaştı.
Küresel çapta 2.000’i aşkın siber güvenlik lideriyle gerçekleştirilen araştırma, katılımcıların yüzde 73’ünün bilinmeyen veya yönetilmeyen varlıklar nedeniyle güvenlik olayları yaşadığını ortaya koydu. Bu tür varlıkların sayısı; üretken yapay zekânın hızla yaygınlaşmasıyla birlikte gelen karmaşıklık ve hem ofislerde hem de çalışanların evlerinde kullanılan IoT (Nesnelerin İnterneti) cihazlarının artışıyla birlikte ciddi ölçüde yükseldi.
Araştırmaya katılanların yüzde 91’i, saldırı yüzeyi yönetiminin doğrudan ya da dolaylı olarak kurumlarının iş riskiyle bağlantılı olduğunu kabul etti. Katılımcıların büyük bir kısmı, maruz kalan varlıklar üzerinden riskin yönetilememesinin sadece anlık güvenlik tehditleriyle sınırlı kalmayıp daha geniş olumsuz sonuçlar doğurabileceğini belirtti. Bu sonuçlar arasında şunlar öne çıkıyor:
- Operasyonel süreklilik (%42)
- Pazar rekabetçiliği (%39)
- Müşteri güveni / marka itibarı (%39)
- Tedarikçi ilişkileri (%39)
- Çalışan verimliliği (%38)
- Mali performans (%38)
Ancak açıkça kabul edilmesine rağmen, araştırma küresel ölçekteki kuruluşların yalnızca yüzde 43’ünün saldırı yüzeyindeki riskleri proaktif olarak yönetmek için özel araçlar kullandığını ortaya koydu. Katılımcıların yüzde 55’i ise bu riski sürekli olarak izleyip yönetmeye yönelik herhangi bir süreçlerinin olmadığını belirtti. Oysa bu tür süreçler, operasyonlara zarar vermeden önce riski azaltmak ve kontrol altına almak açısından kritik önem taşıyor.
Araştırmaya göre, kuruluşların bütçelerinin ortalama yalnızca yüzde 27’si saldırı yüzeyi risklerinin yönetimine ayrılmış durumda. Buna karşın şirketlerin yüzde 77’si mevcut kaynaklarının bu zorlukları karşılamak için yeterli olduğunu iddia ediyor.
Trend Micro COO’su Kevin Simzer, “2022’den bu yana, küresel şirketler siber saldırı yüzeylerinin kontrolden çıktığı yönünde ciddi endişeler taşıyor. Bugün ise bu sorun her zamankinden daha acil bir hâl aldı. Kurumların büyük bölümü bu durumun iş riskleri üzerindeki etkisinin farkında olsa da, çok azı bu riski sürekli olarak azaltmaya yönelik proaktif güvenlik önlemleri alıyor. Oysa siber risk maruziyetini etkin şekilde yönetmek, tüm işletmeler için öncelikli bir konu olmalı” dedi.
Trend Micro Avrasya Bölgesi Teknik Lideri Burçin Olgaç, “Kuruluşların dijital dönüşüm süreci hızlandıkça, saldırı yüzeyleri de aynı oranda genişliyor. Özellikle üretken yapay zekâ ve IoT cihazlarının yaygınlaşması, güvenlik ekiplerinin görünmeyen tehditlere karşı daha çevik ve sürekli izleme temelli bir yaklaşımla hareket etmesini zorunlu kılıyor. Artık sadece tehditleri tespit etmek yetmiyor; riskleri önceden öngörmek ve etkili bir saldırı yüzeyi yönetimiyle bu riskleri minimize etmek gerekiyor” dedi.
*Trend Micro, Avrupa, Kuzey Amerika ve Asya-Pasifik (APAC) bölgelerinde farklı sektörlerden, çeşitli ölçeklerdeki kuruluşlarda bilgi teknolojileri ve/veya siber güvenlikten sorumlu 2.250 kişiyle görüşülmesini sağlamak üzere Sapio Research’e araştırma yaptırdı..