CHP’li Gürer’den çiftçiler için kanun teklifi, Zafer Partili Şahsuvaroğlu’ndan tarım eleştirisi
Dünya Çiftçiler Günü’nde CHP’li Vekil Ö.Fethi Gürer, çiftçinin SGK prim gün sayısının düşürülmesini için kanun teklifi verdi.
CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer: “Aktif sigortalı (4b) sayısı 556 bin 432 kişi azaldı. Prim gün sayısı 9000’den 7200 düşürülmeli”
Gürer: “Sosyal güvenlik prim tutarları çiftçileri zorluyor”Cumhuriyet Halk Partisi Niğde Milletvekili ve Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Ömer Fethi Gürer, Dünya Çiftçiler Günü’nün ülkemiz çiftçilerinin sorunlarla mücadele ettiği bir süreçte kutlandığını belirtti. Çiftçi refahının sağlanmadığı, Tarım Kanunu’nun 21. Maddesi’ne göre, 2024’te verilmesi gereken 411 milyar TL yerine 91 milyar destek verildiğini belirterek, bankalara kredi borcu ve şahıslara girdi için yapılan borç tutarı toplamının 700 milyara erdiğini ve her çiftçinin borçla tarım yaptığı bu süreçte çiftçinin mutlu olmadığını ifade etti. Gürer, çiftçilerin emekliliğe erişiminin mevcut prim gün sayısıyla çok zorlaştığını belirterek, “Tarım sektöründe çalışanlar ve esnafların emeklilik hakkı için gerekli olan prim ödeme gün sayısının 9000’den 7200 güne indirilmesi, tarımsal üretimde bulunanlara 90 gün fiili hizmet süresi tanınması ve tarımsal faaliyette bulunanların sosyal güvenlik prim tutarlarının düşürülmesi” amacıyla hazırladığı kanun teklifini TBMM Başkanlığı’na sunduğunu açıkladı.
ÇİFTÇİ REFAHI SAĞLANAMIYOR
Tarımsal üretimin ülkemiz adına önemi düşünüldüğünde, bu sektörün sürdürülebilirliği noktasında en büyük fedakarlık gösteren toplumsal gruplardan birinin çiftçiler olduğunu belirten CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, “AKP iktidarı döneminde çiftçi sayısında azalma olduğu görülmektedir. Bunun başlıca nedeni ise benimsenen tarım politikalarının çiftçi refahını sağlamaktan uzak olmasıdır. Üretim girdi fiyatlarının ve çiftçi borçlarının katlanarak arttığı, ürün fiyatlarının beklentilerin altında kaldığı bir durumda çiftçi refahından söz edilmesi gerçekçi bir yaklaşım olmayacaktır.” şeklinde konuştu
ÇİFTÇİ BAĞ-KUR PRİMİNİ ÖDEYEMİYOR
Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyon Üyesi Ömer Fethi Gürer, son yıllarda yükselen BAĞ-KUR primlerinin çiftçiler üzerinde bir külfet oluşturduğunu ve çiftçilerin sigorta primlerini ödeyememesine neden olduğunu söyledi.
Ömer Fethi Gürer, “Sosyal Güvenlik Kurumu’na kayıtlı aktif sigortalı (4b) çiftçi sayısı 2009 yılında 1 milyon 16 bin 692 kişi iken 2023 yılında bu sayı 556 bin 432 kişi azalarak 460 bin 260 kişiye düşmüştür. Aktif tarım sigortalı(4a) sayısı ise 2009 yılında 178 bin 541 kişiden 161 bin 133 kişi azalarak 17 bin 408 kişiye düşmüştür. Bu sebeple, çiftçi refahını sağlayacak ve çiftçileri üretimin içinde tutacak Sosyal Güvenlik prim tutarının düşürülmesi ve emekliliğe esas prim gün sayısının 9000’den 7200’ye çekilmesi yönünde teşvik edici düzenlemeler yapılmalıdır.” dedi.
ÇİFTÇİLERİMİZİN PRİM GÜN SAYISI DÜŞÜRÜLMELİ
CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, “Çiftçilerimizin zorlu çalışma koşullarında hafta sonu, bayramı ve tatili olmadan üretim yapmaktadır. Tarımsal üretim süreci hem riskli hem de yorucu bir süreci içinde barındırmaktadır. Çiftçilerimizin çalışma koşullarını zorlaştıran bir diğer etken de doğal afetler ve iklim değişiklikleridir. Kuraklık, sel, dolu gibi doğal afetlerle mücadele etmek zorunda kalan çiftçilerimiz, bu durumlarla başa çıkmak için büyük çaba sarf etmektedirler. Çiftçilerimiz, pazarlama sorunları, girdi maliyetlerinin yükselmesi ve ürün fiyatlarının dalgalanması gibi sorunlarla da mücadele etmektedir. Yaşadıkları bu zorluklar, geleceklerini planlamalarını ve sürdürülebilir tarım faaliyetleri yürütmelerini güçleştirmektedir. Çiftçilerimizin yaşadığı fiziki, psikolojik ve ekonomik sorunlar, çalışma koşullarını daha da yorucu kılmaktadır. Bu sebeple, tarım sektöründe çalışmanın zorluğu göz önüne alındığında, çiftçilerin emekli olabilmeleri için 25 yıl boyunca 9000 gün prim ödemeleri gerekmektedir. Bu durum, tarım sektöründe çalışanların emeklilik hakkına erişimini zorlaştırmakta ve birçok çiftçinin emekli olmasını imkansız hale getirmektedir. Bu nedenle, çiftçilerin emeklilik hakkı için gerekli olan prim günü sayısının 7200’e düşürülmesi, tarımsal üretime teşvik açısından ve prim tutarlarının düzenli ödenmesi için önemli bir adım olacaktır.” şeklinde konuştu.
SOSYAL GÜVENLİK PRİMLERİ DÜŞÜRÜLMELİ
CHP Milletvekili Ömer Fethi Gürer, hazırladığı kanun teklifinde, tarımsal faaliyette bulunanlarının sosyal güvenlik prim tutarlarının düşürülmesi için de bir madde eklediğini belirtti. Gürer, “Üretim süreci çiftçilerimizi maddi açıdan oldukça zorlamaktadır. Ancak, çiftçilerimiz bu süreçte sosyal güvenlik primlerini de yatırmak zorundadır. Son yıllarda yapılan artışlarla birlikte, prim tutarları çiftçilerimiz için önemli bir mali yük haline gelmiştir. Bu durum, sosyal güvenlik sisteminin amacına aykırı olarak, çiftçileri sigortalılık kapsamından uzaklaştırmaktadır. Bu sebeple çiftçilerimizin sosyal güvenlik primlerinin makul bir seviyeye çekilmesi son derece önemlidir. Hazırladığım kanun teklifi ile sosyal güvenlik prim tutarlarının düşürülmesi sağlanmış olacaktır” diyerek konuştu.
90 GÜN FİİLİ HİZMET SÜRESİ
Gürer’in hazırladığı kanun teklifi ile çiftçilere 90 gün fiili hizmet süresi tanınması amaçlanmaktadır. Gürer, “Çiftçilerin zorlu çalışma koşullarının göz önünde bulundurulmalı ve her bir çalışma yılı için 90 günlük fiili hizmet süresi tanınarak çalışmaları sırasında verdikleri yoğun emeğin ve maruz kaldıkları mevsimsel zorlukların karşılığı olarak hak ettikleri desteği almaları sağlanmalıdır” dedi.
Zafer Partisi Tarımdan ve Çevreden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Dr. Lütfü Şahsuvaroğlu, 14 Mayıs Dünya Çiftçi Gününde basın açıklaması yaptı.
Dr. Lütfü Şahsuvaroğlu: Malumları olduğu üzre IFAB yani Uluslar arası Tarım Üreticileri Federasyonu 1984 yılından beri Dünya Çiftçiler Gününü kutlamaktadır. Türkiye Ziraat Odaları Birliğimiz de bu kuruluşun üyesidir ve biz de Türk çiftçileri olarak bu günü kutlamaktayız.
Ne yazık ki insanlık tarafından, silahlanmaya ayrılan payın on binde biri açlıkla mücadeleye ayrılsa yeryüzünde tek bir aç insanın kalmayacağı bilinmesine rağmen savaşlar devam etmekte, göç mühendisliği yeni savaş teknikleri arasında hayat bulmaktadır.
Avrupa çiftçisini koruyan ve kollayan bir AB Ortak Tarım Politikası var. Gerek Covid19 nedeniyle gerekse Ukrayna-Rusya savaşı nedeniyle gıdaya erişimde ve tarımsal üretimin sürdürülebilirliği konusunda bazı sıkıntılar yaşandı. Avrupa’da çiftçi sayısında bir azalma gözlendi ve üreticiler bekledikleri fiyatları göremediler ve desteklemeleri yetersiz buldular. Çiftçiler traktörleriyle kentleri işgal etti.
Bizde ise son on yıl içinde çiftçi sayısında yarı yarıya düşmekten daha fazla bir düşüş yaşandı, 2011’de bir milyon yüz bin olan çiftçi sayısı 500 binin altına düştü. Çiftçiler üretimden çekildiler, tarım arazileri boş kaldı.Tarımsal girdilerde korkunç fiyat artışları yaşandı. Çiftçi girdileri teminde zorlandı. Tarımsal desteklemelerin belirsizliği ve sürdürülebilir olmayışı özellikle de taban fiyatı ve alım garantisi bakımından yaşanan endişeler çiftçimizde üretim şevkini ortadan kaldırdı.
Çiftçilerin ziraat bankasına olan borçları yüzünden haciz gelirken aynı banka yandaş medyaya geri dönmeyeceği belli olan krediler yani milyarları bulan bahşişler verdi. Bir yanda Kamu Özel İşbirliği uygulamaları ile birtakım betoncu takıma milyarlarca dolar ödenmeye devam edilirken, madenlerimiz sömürülürken ve madenlerimizde su ve toprak kirlilikleri had safhaya erişmişken ekonominin sırtına yük olan bazı firmalara vergi affı getirilirken çiftçinin tarlalarına üretim faktörlerine ve emeğine teşvik yerine ipotek konmaya kalkışıldı.
Amasya Taşova Çambükü Köyünde çiftçi Menekşe Hanımın ve diğer köylülerin bamya tarlaları işgal edildi. Verimli tarlalar OSB yapılmak istendi. Devletin bizatihi koruması gereken tarım arazileri ne yazık ki tam tersine elde çıkarılmaya çalışıldı. Amaç dışı kullanımını önlemesi gereken resmi kurumlar işgalci durumuna düştü. Çiftçilerimizin şanlı direnişi sayesinde mahkeme işgalcileri tarladan çıkardı.
Afyonkarahisar’ın Sandıklı İlçesi Örenkaya kır mevkiinde çiftçilik yapan Mehmet Akşit hayvanlarını otlatması için iş verdiği Suriye uyruklu sığınmacı çoban tarafından boğazı vahşice kesilerek öldürüldü. Nasıl ki tarlaları işgal edilmeye çalışılan Çambükü köylüleri haklı çıktı ve işgalden kurtuldularsa, Türkiye’yi işgal eden ve güvenlik sorunu haline gelenlerden de artık kurtulmalıyız. Bu artık bir partinin konusu değildir. Bu ülkenin beka sorunudur. Ülkemiz, Avrupa ile İsrail rahat uyusun diye emperyalizm tarafından uluslararası göçmen kampı haline getirilmek isteniyor. Artık can güvenliğimizi tehdit eden bu cana kastedenlerden bir an evvel kurtulmalıyız.
Ülkemiz hayvancılığı çökmüş vaziyette ama hala Afganlar olmasa çoban bulamayız algısını yaratmak isteyenler var. Eski Türkiye’de hayvan varlığı nüfusumuzla orantılı iken şimdi giderek azaldı ve çoban okulları, köy enstitüleri, ziraat okulları ve veteriner teknisyen okulları kapatıldı. Bir an evvel meslek okullarını geliştirmeli ve köy okullarını açmalıyız.
İliç’te maden meralarımızı en önemli su ve toprak kaynaklarımızı siyanürle zehirledi. Develi’de yine benzer bir yabancı sermaye madenimizi sömürdüğü yetmiyormuş gibi Sultan Sazlığını kirletti. Madencilerimizi cıva ile zehirlediği mahkemece kanıtlandı. Kaz Dağları Akbelen ormanlarındaki talan herkesin malumudur.
Bize aç kalmamamız için canla başla gıda üreten gıda hammaddesi üreten çiftçilerimiz el üstünde tutulması gerekirken maalesef hem devlet tarafından hem de işgalciler tarafından ölüme itilmektedir. Emekli ölsün düzeni aynı zamanda çiftçilerimizin elinden toprak ve su gibi iki aziz varlığı almak istemektedir.
Avrupa’daki çiftçilerin haklı olarak yürümesi, davalarını duyurması dünya kamuoyunun dikkatini çekmiştir. Oysa bizim çiftçilerimizin sorunları Avrupa’daki çiftçilerin sorunlarından kat be kat fazladır. Ne yazık ki müstevlilerin siyasi emelleri ile şahsi çıkarlarını tevhid edebilen gaflet dalalet ve hıyanet içindeki sözde politikacılar karbon emisyon piyasasına teslim olurken, rezerv yasasına evet derken ne iklim değişikliği ile mücadele ne de toprakların doğru kullanımı planı yapmışlardır.
Zafer Partisi olarak kurulduğumuz günden itibaren tarım ve çevre sorunlarının en yakın takipçisiyiz. İliç, Develi, Akbelen, Kazdağları, Çambükü gibi tarım ve çevre sorunu yaşanan her yerde Zafer Partisi halkımızın yanındaydı. Çambükü köylüleri toplaşıp dertlerini dinleyebilecek bir dost bağrı olarak Zafer Partisi’ni gördüler ve ziyaretimize geldiler.
Ama buna rağmen bir kısım medya Zafer Partisi’nin sadece sığınmacılar meselesine kafayı taktığını yazıp çizmekte ana muhalefet partisi bile kendi belediyelerine Zafer Partisi’nin doğru politikalarına yaklaştığı için mobbing uygulamaya kalkmaktadır.
Zafer Partisi, Türk çiftçisinin sorunlarını bilmekte ve yaptığı çalıştaylarla hazırladığı program ve eylem planları ile çözüm üretmektedir. Özgür Özel’e ve iktidarı ve muhalefeti ile düzenin partilerine bu çiftçiler gününde seslenmek istiyorum.
Gelin, Zafer Partisi’nin önerilerini projelerini eylem planlarını kıskanmadan Türk çiftçisi için hayata geçirin. Türk milletinin birliğine kasteden küresel güçlerin empozesi olan Anayasa dayatmalarından vazgeçin ve reel ekonomi politiğe uygun hareket ederek çiftçiler için hazırladığımız önerilere kulak asın.
Zafer Partisi olarak diyoruz ki, açık kapı politikasına son verin, devlet krizini önleyin, yumuşamayı parti menfaatleri için değil Türk milletinin birliğini tesis için gerçekleştirin.
Meralarımızı, otlaklarımızı güvenli hale getirin, çoban okulları açın, köy okullarını hayata geçirin, veteriner hizmetlerini ulusal boyutlu bir organizasyona kavuşturun. Büyük ve küçükbaş hayvan varlığımızı nüfusumuzun üzerine çıkaracak tedbirleri alın. Süt hayvanlarını kesime gönderen çaresizliğe son verin. Buzağı ölümlerini önleyin, tarımsal girdilerde dışa bağımlılığı kaldırın. Meralarımızı işgalden kurtarın. Bu aynı zamanda karbon emilimini artırmak için de önemlidir. Salon çevreciliği gibi salon iklim değişikliği ile mücadele tafrasından vazgeçin. Bölgesel ürün ve havza paterni uygulamasına geçin. Tarımsal bilgi sistemini kurun. Desteklemede alım ve fiyat garantisini getirin.
Bu çiftçi gününde artık çiftçilerimizin kooperatiflerinin üst birliklerinin, ziraat odalarının hükümetin aralık ayında dağıtacağı ulufeye mahkum sivil toplum kuruluşları kategorisinden gerçek üretici örgütlenmesine evrilmesi önündeki engelleri kaldırın.
Zafer Partisi’nin tarımdaki 19 eylem planını uygulamanızda sizlere her türlü yardımı yapacağımızı şimdiden taahhüt ediyoruz. Ülkemiz için hayırlı her teşebbüste asla parti taassubu yapmayacağımızı ilan ediyoruz.
Gelin, yerli tohumculuğu geliştirme projemizi hayata geçirin, ürün-havza planımızı uygulayın. Tarımda 3 Aşamalı Planımızı hayata geçirin. Tarımın organizasyonunda, sanayinin organizasyonundan ve pazarın organizasyonunda, deprem bölgesi için hazırladığımız tarım kentleri projemizi tartışalım.
Ziraat Bankası’nın çiftçi borçlarını silelim. Bütçe gelirlerinin yüzde beşini tarıma ayıralım. Tarım kentlerini kuralım. Ürün alım garantisi sistemini kuralım. Mera ıslahını arazi toplulaştırma, tarım arazi yasası, su yasası, tarsimin genişletilmesi, tarbilin etkinleştirilmesi, Marmara eylem planı, Ergene Havzası eylem planı, su ve toprak kaynaklarını geliştirme eylem planı, kıt su kaynakları yönetimi eylem planı, çiftçi birlikleri üst birliği ve çiftçi bankası, iklim değişikliği ve çölleşme ile mücadele eylem planı, kirlilik ve erozyonla mücadele eylem planı, taşkın ve kuraklıkla mücadele eylem planı, yeşil madencilik eylem planı, Toprak Su teşkilatı, Türkiye Zirai Donatım Kurumu, Stratejik ürünler eylem planı sığınmacıdan başka politikası yok suçlamasının hedefi olan Zafer partisinin programından bazı başlıklar…
Genç Çiftçi eylem planı, dadın Çiftçilerimizin köy hayatının idamesi adına sigortalı olması ve asgari ücret ile aile ekonomilerine katkı eylem planı, köye dönüş eylem planı, çevrekentler eylem planı, damızlık yönetimi ve pazarı eylem planı, ürün borsalarının geliştirilmesi eylem planı, gıda güvencesi ve gıda güvenliği, agro endüstri merkezleri, yayçep ve benzeri projelerimiz de cabası…
14 Mayıs Çiftçiler Gününde Türk çiftçisinin daima yanında olduğumuzu haykırıyor ve çiftçilerimizin taleplerinin yerine getirilmesini talep ediyoruz. Acilen çiftçilerin düşük faizli kredi talepleri yerine getirilmeli, kullandıkları elektrikten TRT fonu kaldırılmalı, yer altı su kullanımı ücretleri azaltılmalı, sulama tekniklerini geliştirmede çiftçiye karşılıksız hibe verilmeli, ucuz girdi temini için kooperatifler teşvik edilmeli, ziraat bankası ve tarım kredi borçlarının bir kısmı silinmeli bir kısmı tehir edilmeli, tarım sigorta primleri çiftçilerin ödeyebileceği boyutlara çekilmeli, ödedikleri prim hesaplanarak yıpranma hakkı tanınmalıdır.
Ama her şeyden önemlisi tarlaların, ahırların, hayvan ve bitki varlıklarının ve dahi en başta çiftçilerin ailelerinin can güvenliği emniyeti sağlanmalıdır. Sığınmacılar ülkelerine geri gönderilmeli onlara harcanan meblağ Türk çiftçisine harcanmalıdır. Aksi takdirde kıtlık ve açlık tehlikesi kapıdadır.