CHP, TKB, DUYKON, İYİ Parti’den ‘Dünya kadınlar günü’ etkinlik, sergiler ve açıklamalar

Türk Kadınlar Birliği (tkb)Kayseri Şube Başkanı Ayşe Uzunlu, Kadınlar birlikte oldukça güçlenecek ve her türlü sorunun üstesinden gelecektir

Bugün 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü

Hepimizin bildiği gibi,1857’de New York’ta kadın-erkek 40.000 işçi iş koşulları nedeniyle direnişe geçmiş, bir tekstil fabrikasında sıkıştırılan 129 kadın işçi yanarak can vermiştir. Bundan 53 yıl sonra ilk kez 1910 yılında Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansında, 8 Mart’ın New York’taki dokuma fabrikasında yaşamını kaybedenlerin anısına “Dünya Kadınlar Günü” olarak anılması önerisi sunulmuş ve oy birliğiyle kabul edilmiştir.

Dünya Kadınlar Günü, 1977’den beri Birleşmiş Milletler tarafından kadınların sosyal, ekonomik, kültürel ve politik başarılarını kutlayan küresel bir gün olarak kabul edilmektedir. Gün aynı zamanda kadın-erkek eşitsizliğinin giderilmesi için yapılacak çalışmalar için de bir eylem çağrısıdır. Evet, bir anma günüdür ama aynı zamanda insan hakları temelinde kadınların siyasi ve sosyal bilincinin geliştirilmesine, ekonomik, siyasi ve sosyal başarılarının kutlanmasına ayrılmaktadır.

8 Mart Dünya Kadınlar Günü ülkemizde 1975 yılından beri kutlanmaktadır. 12 Eylül döneminde 4 yıl ara verilmiş,  1984’ten itibaren tekrar her yıl çeşitli kadın örgütleri tarafından kutlanmaya başlanmıştır. Bu yeni dönemin temel farkı, eskiden sadece belli bir kesimin sahiplendiği bu günün artık tüm dünyada olduğu gibi hemen hemen tüm kadın kuruluşlarının yanı sıra adeta resmi bayram gibi devlet yetkilileri ve kurumları tarafından da kutlanmaya başlanması, hatta şirketlerin de reklam ve pazarlama faaliyetleri ile buna iştirak etmesidir. 8 Mart bugün bütün dünyanın çeşitli etkinliklerle kutladığı bir gündür.

Ülkemizde Anadolu topraklarında kadın; bilgeliğin, üretkenliğin, çalışkanlığın ve barışın simgesi olmuş; ancak uzunca bir dönem eve hapsedilerek sadece ailesine hizmet eden bir varlık haline getirilmiş; bilgiden yoksun bırakılmıştır. Kurtuluş Savaşı sırasında cesaretini ve gücünü büyük bir kahramanlıkla ortaya koyan kadınlar Cumhuriyetin ilan edilmesiyle her alanda eğitim almaya, yalnızca erkeklerin yapacağı düşünülen onlarca mesleği gereğince yapmaya başlamıştır. Kadınlar sosyal, siyasal ve ekonomik alandaki varlıklarını Cumhuriyete borçludur ve kadınların en büyük güvencesi de Medeni Kanun ve laiklik ilkesi olmuştur.

Bugün Dünya kadınları ile bilimde, sporda, kültürde yarışabiliyorsak, özgürce yaşayabiliyorsak bu Atatürk ve onun kurduğu cumhuriyet sayesindedir. Bugün 8 Mart’ı kutlayabiliyorsak bunu Türk kadınlarının kendisine tanınan haklara sahip çıkmasına ve cumhuriyet ile kazandığı özgüveninin hakkını vermesine borçluyuz. Türk kadını Ata’sından ve cumhuriyetin kurucu ilkelerinden aldığı güçle eşitsizliğin, baskıların, sömürünün, kadın cinayetlerinin, yönetim kademelerinde ikincilleştirmenin, eve hapsedilmenin, işyerinde mobingin, güvencesiz çalıştırılmanın, kazanılmış haklar özellikle nafaka hakkı üzerinde yapılmak istenen geri dönüş hareketlerinin, yoksulluk ve cahilliğin de üstesinden gelecektir. Birleşmiş Milletler bu yıl 8 Mart’ın ana konusunu “kalıp yargıları kırın” sloganı olarak belirlemiştir. Ülkemizde kalıp yargılar ile ilgili olarak 2021-2025 yılları arasında gerçekleştirilecek Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele IV. Ulusal Eylem Planı’nda da kalıp yargıların kırılması ile ilgili geniş yer ayrılmıştır. Ancak politikada uygulamalar tam tersini işaret etmektedir.

8 Mart Dünya Kadınlar Gününün ruhuna uygun bir şekilde siyasi, ekonomik, kültürel ve bilimsel alanda kendini ispatlamış kadınlarımız ya da kendi ayakları üzerinde durmayı başarabilmiş olanlar, daha zor koşullardaki kız kardeşlerini eşitlik mücadelesinde geride bırakmayacaklardır. Kadın hakları için yılmadan çalışan sivil toplum örgütlerinin birlikte hareket edebilmesi, eşitsizliğe maruz kalan kadınların haklarına sahip çıkılması için ortak çalışmalar yapması gerekmektedir. Yine çağdaş ve huzurlu bir yaşam isteyen erkeklerin de bu mücadeleci kadınların yanında yer alması önemlidir. Biliyor ve inanıyoruz ki birlikte güçlüyüz. Yolumuza açan Atatürk ve Cumhuriyete teşekkürler. Dünya kadınlarından önce bizleri yüceltenlere ve 8 Mart Dünya Kadınlar Gününü kutlayabilmemize, eşitlik mücadelemizin önünü açanlara teşekkürler. Kadınlar birlikte oldukça güçlenecek ve her türlü sorunun üstesinden gelecektir. 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günümüz kutlu olsun.

CUMHURİYET HALK PARTİSİ KADIN KOLLARI BAŞKANI MEVLUDİYE KAYADİBİ SUNU: Dayanışma olsun, yaşam dolsun, dünyaya barış getirsin

Sesimizi duyuran değerli basın emekçileri, Umudun elçisi olan sevgili kız kardeşlerim, Mücadelemize omuz veren eşitlikçi erkekler, Bugün Cumhuriyet Halk Partisi Kadın Kolları olarak; 81 ilde, 973 ilçede eş zamanlı basın açıklaması yapıyor ve dünyanın bütün kadınlarıyla dayanışma içinde 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününü kutluyoruz.

Yeryüzünde emekçi olmayan kadın yoktur. Kadınların üretim hayatı içinde yer almaları insanlık tarihi kadar eskidir. 19. yüzyılda sanayi devrimi ile birlikte, yeni ve ucuz işgücüne ihtiyaç duyulmuş ve böylece kadınlar ilk kez ücret karşılığı çalışmaya başlamıştır. O günlerden bu yana kadınlar, kadının insan hakları için, eşit işe eşit ücret almak için, çalışma koşullarının iyileştirilmesi için, insan onuruna yakışır şekilde yaşayabilmek için grevlerle, direnişlerle haksızlığa ve ayrımcılığa karşı mücadele veriyorlar.

Bundan 165 yıl önce, 8 Mart 1857 tarihinde, Amerika Birleşik Devletleri’nde, 40 bin dokuma işçisi kadının başlattığı grev, dünya tarihini değiştirdi. İşveren tarafından fabrikaya kilitlenen direnişçi kadınlardan 129’u, çıkan yangında yaşamını kaybetti. Bu olay dünyanın her yerindeki kadınların haksızlıklara karşı direnişini örgütledi, yaşamlarıyla bedel ödeyenlerin hak mücadelesi hiç unutulmadı.

1910 yılında Kopenhag’da düzenlenen İkinci Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı’nda, Clara Zetkin’in önerisiyle, her yıl bir günün, kadınların uluslararası mücadele günü olarak kutlanması kararı alındı. Böylece 8 Mart, Uluslararası Emekçi Kadınlar Günü olarak benimsendi. Bugün, canlarıyla bedel ödeyen kız kardeşlerimizi anma günüdür.Bugün, uğradıkları haksızlıkları kabul etmeyerek kaderlerini değiştirme iradesi gösteren bütün kadınlara saygı günüdür.Bugün, eşitsizliklere karşı dayanışmayı yükseltme ve mücadele günüdür.

Kadınların can simidi olan İstanbul Sözleşmesi’ni fesih eden Erdoğan, geçen hafta Türkiye’de kadın cinayeti oranının Avrupa ülkelerinden geride olduğunu söyledi. Şu gerçeği hatırlatmak isteriz ki; 2021 yılında 217’si şüpheli olmak üzere 497 kız kardeşimiz katledildi. 497 bir sayı değildir; 497 evlattır, kardeştir, annedir, hayattan koparılan canlardır. Biz tek bir kız kardeşimizin şiddet görmesine, hayattan koparılmasına tahammül edemezken, 497 kadının ölümü ile teselli olunmasına isyan ediyoruz.

Şiddet uygulayıp mahkemelerde bahanelerin arkasına sığınan erkekler, iyi hal veya tahrik indirimleri ile ödüllendiriliyor. Kız kardeşlerimizin balkonlardan aşağı atılmasına intihar kılıfı verilmeye çalışılıyor. Katiller, cezasızlıkla ödüllendiriliyor. Erdoğan, ısrarlı takibin suç olacağını açıkladı; “cezası da 6 ay ile 2 yıl arasında olacak” dedi. Oysaki Türk Ceza Kanunu’nun 96. maddesi ısrarlı takibi de kapsayan sistematik şiddet türleri için 2 ile 5 yıl arasında ceza öngörüyor. O halde ceza artışı yok, indirimi var!Gün artık kanunları değil, iktidarı değiştirme günüdür. Mevcut yasalar etkin şekilde uygulansa, adalet yerini bulacaktır. Bir kez daha sesleniyoruz: Yasalara dokunma, uygula!

Bir diğer hayati sorunumuz da işsizlik. Peki, ülkemiz kadın istihdamında nerede? Türkiye’de her üç kadından sadece biri çalışma hayatının içinde yer alıyor. Ülkemizin en işsiz kesimi genç kadınlar, en yoksul kesimi ise yaşlı kadınlar. Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Merkezi’nin verilerine göre, her 100 kadından sadece 17’si kayıtlı ve tam zamanlı istihdamda yer alıyor. Yani kadınlar çalışma hayatına katılabilse bile daha güvencesiz çalışıyor. Kadınlar aynı işi yapan erkeğe kıyasla daha düşük ücret alıyor. TÜİK’e göre bile kadınlarla erkekler arasındaki ücret farkı yüzde 15,6. DİSK-AR’ın raporuna göre bu fark yüzde 20.7. Kadınların sendikalaşma oranı ise sadece yüzde 10.

Mevcut tablo karanlık olsa da bizler asla karamsar değiliz. Toplumsal cinsiyet eşitsizliği bir demokrasi sorunudur. Bizler, ilk seçimlerden sonra dostlarımızla birlikte cumhuriyetimizi demokrasi ile taçlandırmakta kararlıyız. Ülke sorunlarının tek bir kişinin kararıyla çözülemeyeceğini yaşayarak, bedelini çok ağır ödeyerek gördük. Bu nedenle Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem ile temel hak ve özgürlüklerin güvence altına alındığı, düşüncelerin özgürce ifade edildiği, din ve vicdan özgürlüğünün, basın özgürlüğünün, kadın haklarının, çocuk haklarının, çevre haklarının tam anlamıyla korunduğu özgürlükçü bir sistem inşa edeceğiz. Kadınların, çocukların, gençlerin ve tüm vatandaşların geleceğe umutla baktığı, toplumsal barış ve huzurun tesis edildiği mutlu bir ülkede yaşamak,  hepimizin hakkıdır. Bu amaçla bütüncül politikalar üreterek, çoğulcu ve katılımcı demokrasiyi inşa edeceğiz.

Kadına yönelik şiddeti durdurmakta kararlıyız. İktidara geldiğimizde ilk bir hafta içerisinde İstanbul Sözleşmesi’ni uygulamaya koyacağız. Uluslararası sözleşmeleri ve ulusal mevzuat hükümlerini etkili şekilde uygulayacağız. Kravat taktı, efendi durdu diyerek yapılan indirimleri kaldıracağız. Faillere caydırıcı cezalar verilmesini, cezaların seçenek yaptırımlara çevrilmemesini, infazının derhal uygulanmasını sağlayacağız.

İttifak olarak şu konuda da mutabıkız; eğitimde güçlü reformlar gerçekleştireceğiz. İlkokul birinci sınıftan itibaren eğitim müfredatına insan hakları ve kadın-erkek eşitliği dersleri koyacağız. Kız çocuklarının eğitim hakkını güvence altına alacak ve bu hakka erişimin önündeki tüm engelleri tek tek kaldırılacağız.

Altı liderin imzaladığı “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem” mutabakatında, kadın istihdamıyla ilgili de önemli politikalar var. Eşit ve adaletli bir çalışma hayatı için kadınların güvenceli çalışması, eşit işe eşit ücret alması, iş-özel yaşam dengesinin kurulmasına yönelik, uluslararası standartlar doğrultusunda, gerekli düzenlemeleri yapacağız. Kısacası; bu ülkede kadınların eşit, adil, tok, güvende ve özgürce yaşadığı bir düzeni hep beraber kuracağız. Kadınlar ve erkekler dayanışma içinde mücadele ettikçe, hayat eşitliğe doğru akacak.Kutlu olsun 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günümüz! Dayanışma olsun, yaşam dolsun, dünyaya barış getirsin…

İYİ Partililer 8 Mart’ta :’’ UYGUR KADINLAR İÇİN AYAKTAYIZ!’’ Dedi.

İYİ Parti Kayseri İl Başkanlığı 8 Mart Dünya Kadınlar Günü münasebetiyle Doğu Türkistan’daki Uygur Kadınlara yönelik yapılan baskıcı tutumlara ve asimilasyon politikalarına karşı farkındalık yaratmak için Cumhuriyet Meydanı’nda basın açıklaması düzenleyerek 8 dakika saygı duruşunda bulundu.

İl başkanı Sebati Ataman, Toplumsal Politikalar Başkanı Belgüzar Kılıç, Kadın Politikaları Başkanı Berrin Önder ve Kadın Kolları İl Başkan Yardımcısı Nadire Çelebi’nin yaptığı basın açıklamalarında Doğu Türkistan’daki Uygur Kadınlarına yönelik yapılan mezalimlere, baskı ve asimilasyon politikalarına vurgu yapıldı.

Programa Kayseri’de yaşayan Doğu Türkistanlı Uygur Kadınlarının da programa katılmaları dikkat çekti.

Program sonrası İl Başkanı Sebati Ataman ve parti yetkilileri  8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla İl Turizm ve  Kültür Müdürlüğü tertip edilen Yağlıboya Resim Sergisine katıldılar.

İyi Parti Türk Dünyası ve Yurtdışı Türkler Başkanlığı 8 Mart Dünya kadınlar Günü açıklaması

Çin, Doğu Türkistan’ı hâkimiyeti altına aldığı tarihten bu yana, Doğu Türkistanlılara yönelik etnik temizlik ve asimilasyon politikası uygulamaktadır.

Çin Halk Cumhuriyeti’nin kuruluşundan bu yana 35 milyon Doğu Türkistanlı katledilmiştir. Çin’in günümüzde Doğu Türkistan’a uyguladığı sert politikaları devam etmektedir. soydaşlarımız dinini yaşamanın ve kültürünü gelecek nesillere aktarmanın haklı mücadelesini vermektedir. Ancak dünya soydaşlarımıza yapılan zulme tanıklık etmektedir. 8 Mart vesilesiyle başta Genel Başkanımız ve Türk Dünyası ve Yurtdışı Türkler Başkanlığı olarak her fırsatta zulme karşı çıktık çıkmaya devam edeceğiz. Bugün bizim için Doğu Türkistanlı kadınlar ve dünyada zulüm gören kadınlar için ayağa kalkma günüdür Kadınlar gününde Doğu Türkistanlı kadınlarımızın ne gibi muamelelere maruz kaldığını kamuoyu vicdanı önüne sermek istiyoruz.

Bugün toplama kamplarında 12-13 yaşlarındaki kız çocuklarından 80’li yaşlara kadar her yaştan kadın bulunmaktadır. Cezaevlerinde, gözaltı merkezlerinde ve toplama kamplarında, kadınlar fiziksel ve psikolojik işkencelere maruz kalmaktadır. Dayak, saçları kazıma, aç ve susuz bırakma, dinî inanca saldırma, aşağılama, konuşma yasağı, onur zedeleme, sağlığı ve temizliği ihmal etme, hijyenik olmayan ortamlarda kalmaya zorlama, tedaviden mahrum bırakma, vücut mahremiyetinin ihlali, çıplak bırakma, uzun süre sandalye veya yatağa zincirleme, elektrik şoku uygulama, anneliğe ve gebeliğe saldırı, cinsel istismar ve tecavüz gibi işkenceler bugüne kadar raporlanan işkence yöntemleridir. Kadınların bazıları bu işkenceler sırasında hayatını kaybetmekte ya da sakat kalmaktadır. Toplama kamplarında ölen kadın sayısının binleri bulduğu ifade edilmektedir.

Hapishanelerde ve toplama kamplarında Doğu Türkistanlı kadınlara yönelik tecavüz ve cinsel saldırılar korkunç boyutlardadır. Kamplarda Han Çinli polisler istediği kadınları seçmekte ve onlara cinsel saldırıda bulunabilmektedir. Kamplardan kurtulanların da tanıklıklarıyla ortaya konulduğu üzere, etnik kökenleri Uygur, Kazak, Türk soylarından ve Müslüman oldukları için Doğu Türkistanlı kadınlar, cinsel saldırı ve tecavüz sırasında vücutlarına şiddet uygulanmakta ve cisimlerle tecavüze maruz kalmaktadırlar. Sadece toplama kamplarında değil evlere yerleştirilen ve aynı yatağı paylaşmaya zorlanan kadınlar da tecavüze maruz kalmaktadır.

 Toplama kamplarından kurtulabilen kadınlar, kamplarda herkese Çin Komünist Partisi’ni öven Çince kitapçıklar dağıtıldığını, kadınlardan bunu okumaları ve ezberlemelerinin istendiğini, sürekli Çince ezberler yapılıp marşlar dinletildiğini, her gün “Yaşasın Xi Jinping! Biz Çin’i sevi- yoruz! Çin Komünist Partisi iyidir.” ifadelerinin söylenmesinin şart koşulduğunu beyan etmektedir. Çince bilmedikleri için marşları söyleyemeyen bazı kadınların işkenceye maruz kaldığı bu korkuyla ezber yapmanın da tam bir eziyete dönüştüğü ifade edilmektedir.

Çin Toplama Kamplarında, Çin yönetimi tarafından çeşitli yaş ve mesleklerden çok sayıda kadının keyfi olarak tutulduğu, tutulanların arasında çok sayıda profesör, öğretmen, yazar, doktor, sanatkâr ve çeşitli iş ve meslek grubundan kadınların bulunduğu bilinmektedir. Tam bir cezaevi benzeri tutulma uygulaması olan toplama kamplarında tutulanlar, herhangi bir suç isnadı, herhangi bir yargılamaya tabi tutulmadan tutulmakta ve yakınları tarafından devlet kurumlarına başvurmanın, aramanın da yasaklandığı, soran akrabalarının da tutulduğu bilinmektedir. Bu şekilde yıllarca tutulan kadınlar ve kız çocukları vardır.

Uygurlar yaş, cinsiyet fark etmeksizin bulundukları şehirlerden alınarak uzak bölgelerde zorla ve ağır şartlarda çalıştırılmakta iken toplama kampları ise tam bir köle işçilik sistemine dönüştürülmüştür. Araştırmalara göre, 2017’den 2019’a kadar sadece bu iki sene içinde Çin’in iç bölgelerindeki fabrikalara Doğu Türkistanlı Uygur ve Kazaklardan oluşan 80 binin üzerinde insanın taşındığı belirlenmiştir. Bu fabrikaların 80’den fazlasının tanınmış küresel markaların tedarik zincirinde bulunan fabrikalar olduğu da ortaya konmuştur. Uluslararası kuruluşlar, milyonları bulan insanın Doğu Türkistan’dan Çin’e köle işçi olarak taşındığını tahmin etmektedir.

Doğu Türkistanlı kadınlar, planlı ve demografik yapıyı Çin politikasına göre dizayn edecek şekilde doğum kontrolü uygulamalarına, zorla kürtaja ve kısırlaştırma müdahalelerine maruz bırakılmaktadır. Bu müdahaleler sırasında hayatını kaybeden, sakat kalan ya da psikolojik travmalar sebebiyle yıkıma uğrayan kadınlar söz konusudur. Birçok bebeğin yaşamına son verilirken anneler de bebeklerini dünyaya getirme haklarından mahrum bırakılmaktadır.

Doğu Türkistanlı ailelerin evlerine zorla Çinli memurlar veya erkekler yerleştirilmekte ve bu kişiler bir yandan tüm aile yaşamını denetlemekte ve aile içindeki kadınlarla rızaları dışında birlikte olmaya zorlanmaktadır. Mahremiyetin bu kadar pervasızca kitselesel uygulaması insanlık tarihinde nadir görülmüştür.

Doğu Türkistanlı Müslüman kadınların Han Çinlileriyle evlendirilmesi Çin Hükümeti tarafından baskı ile uygulanan bir projedir. Doğu Türkistanlı kızlar ya bu evliliği kabul etmekte ya da toplama kampına götürülmektedir.

Müslüman Doğu Türkistan halkının namaz, oruç vb dini ibadetlerini gerçekleştirmesi, İslami kıyafet olan başörtüsü, dini eğitim, ibadet yerleri ve Kuran-ı Kerim’in yasaklanması dahil sistematik bir şekilde inanç özgürlüğü ihlaline maruz kalmaktadır.

Çin’in yakın zamana kadar sakladığı tüm ihlalleri artık gizleyemediği, her ne kadar kontrol dışı iletişimi tamamen yasaklamış olsa da bir şekilde toplama kampları ve yaşananlar artık deşifre olmaktadır. Elde edilen ve yukarıda izah edilen verilere bakıldığında tüm bunların yoğun ve bireysel ihlaller olarak tarifinden ziyade sistematik bir şekilde bir halkın yok edilmesi yani uluslararası hukukta tarif edilen “soykırım” suçunu oluşturduğu ortadadır. Bu suçların mağdurları da en yakıcı ve acı şekliyle “kadınlar”dır. Toplama kamplarında tutulan her beş kişiden ikisi kadındır.

8 Mart 2022 Dünya Kadınlar Günü’nde Doğu Türkistanlı, Uygur ve diğer etnik kökenli kadınların yaşadığı zulmü durdurmak ve Çin yönetiminin işlemiş olduğu bu suçlara dikkat çekmek için tüm dünya kadınlarını dini, ırkı, dili ne olursa olsun “ayağa kalkmaya ve dikkat çekmeye davet ediyoruz. Bu duruş öncelikle sistematik suç yerleri olan hukuksuz, insanlık dışı “Çin Toplama Kampları”nın kapatılması, Çin tarafından Doğu Türkistanlı kadınlara yönelik suçların önlenmesi ve kadın ve çocukların serbest bırakılması çağrısıdır. Biz İYİ PARTİ olarak her fırsatta bu çağrıyı zulüm sona erene kadar duyurmaya devem edeceğiz.Uygur Türkleri Yalnız Değildir!

DÜNYA KADINLAR GÜNÜ’NE ÖZEL HAZIRLANAN SERGİYİ KADINLARLA AÇTI

Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Memduh Büyükkılıç, eşi Dr. Necmiye Büyükkılıç, AK Parti Kayseri Milletvekili Hülya Nergis ve kadınlarla, KAYMEK tarafından 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ne özel hazırlanan ‘Kâğıt Boyut Sanat Rölyef Sergisi’nin açılışını yaptı. Başkan Büyükkılıç, belediyede görevli kadın personele öğleden sonra izin verdiklerini duyurdu.

Kayseri Büyükşehir Belediyesi girişindeki fuaye alanında gerçekleşen sergi açılışına Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Memduh Büyükkılıç ve eşi Dr. Necmiye Büyükkılıç’ın yanı sıra, AK Parti Kayseri Milletvekili Hülya Nergis, AK Parti Kayseri Kadın Kolları Başkanı Emine Timuçin ve il yönetimi, Erciyes Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı Prof. Aygül Aykut, kadın daire müdürleri, personelleri katıldı.

KAYMEK A.Ş. Müdürü Denizhan Burhan, açılış öncesi Kayseri Büyükşehir Belediyesi bünyesinde faaliyet gösteren KAYMEK tarafından, 16 ilçenin ziyaret edildiğini belirterek “Buralarda yaşayan kadınlarımıza Büyükşehir Belediye Başkanımız Dr. Sayın Memduh Büyükkılıç’ın selamları götürüldü. Dünya Kadınlar Günü kapsamında hediyeleri takdim edildi. Gönül belediyeciliği anlayışıyla bilhassa tarım ve hayvancılıkla ilgilenen kadınlarımızla gerçekleştirilen sohbetten oluşan kısa bir seçki ile kısa filmimiz seyrinizde” ifadelerini kullandı.

Kadınlara özel hazırlanan videonun izletilmesinin ardından dualar eşliğinde 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ne özel KAYMEK tarafından hazırlanan ‘Kâğıt Boyut Sanat Rölyef Sergisi’nin açılışı, kurdele kesilerek yapıldı.

Burada konuşan Başkan Büyükkılıç, “Bugün sizin gününüz, Dünya Kadınlar Günü ama bizim kültürümüzde bir güne sizleri sığdırmak değil, her gün sizleri anmak, sizlere dua etmek, gerçekten başımızın tacı olduğunuz anlayış içerisinde sizlerin yanında olmak bizim olmazsa olmazımızdır” dedi.

Büyükkılıç, Kayseri Büyükşehir Belediyesi kadın çalışanlarına öğleden sonra izin verdiklerini belirterek, “Sağ olsun KAYMEK ekibimiz, bu manada sergi vesilesiyle hem Dünya Kadınlar Günü’nü kutlayalım demiş, hem de Kayseri Büyükşehir Belediyesi hanım kardeşleri çalışanlarımıza da izin verelim demişler. Öğleden sonra ailenizle, çocuklarınızla bugünü geçirmenizi sağlamak amacıyla fırsat vermiş olduk. Her birinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum” diye konuştu.

AK Parti Kayseri Milletvekili Hülya Nergis de, “Başkanımızın da ifade ettiği gibi kadınlar bir güne sığmaz. Kadınlar 365 gün sahip çıkılmalıdır. Fedakârlığın timsali olan kadınlarımızın Dünya Kadınlar Günü’nü kutluyorum” şeklinde konuştu.

Açılışın ardından eşi Dr. Necmiye Büyükkılıç’a karanfil takdim eden Başkan Büyükkılıç, daha sonra kadınlarla birlikte sergiyi gezdi. Başkan Büyükkılıç’a sergi gezisi esnasında Genel Sekreter Yardımcısı Serdar Öztürk ve KAYMEK A.Ş. Müdürü Denizhan Burhan da eşlik etti.

TALAS’TA “KİRKİT’İN SESİ” SERGİSİ

Kültür ve sanat faaliyetlerine 2022 yılında da aralıksız devam eden Talas Belediyesi, geçmişle günümüzü buluşturan “Kirkit’in Sesi” sergisiyle el emeği göz nuru çuval, heybe, çanta ve beşikleri meraklılarının beğenisine sunacak.

Talas Belediyesi, Kayseri Üniversitesi (KAYÜ) ve Talas Tanıtım Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği ile birlikte gerçekleştirilecek organizasyonda, kilim, zili, cicim, sumak ve kolan teknikleriyle hazırlanmış birbirinden değerli el dokuması çuval, heybe, çanta ve beşikler sergilenecek.

Tarihi Ali Saip Paşa Sokağında bulunan Talas Belediyesi Sanat Galerisinde 11 Mart Cuma Günü açılacak sergide, Çivici Ailesinin özel koleksiyonunda bulunan el işi ürünler görücüye çıkacak. Sergide, 38 çuval, 10 heybe, 1 deve heybesi, 1 çanta ve 2 beşik olmak üzere toplam 52 dokuma eser sergilenecek. Sergi, 11-15 Mart tarihleri arasında ücretsiz olarak gezilebilecek.

Duykon Kadın Kolları Genel Başkanı Aysel Arslan

8 Mart Dünya Kadınlar Günü‘nün öncelikle tüm Dünyada ve Ülkemizde her türlü Bedeni ve Ruhi Şiddetten ve katliamdan uzak olmasını diliyor; Adalete, Eşitliğe, Barışa ve Huzura katkı sağlayıp, Geleceğe Güvenle ve Özgürce bakmamıza vesile olmasını temenni ediyorum. Kadın ve Çocuklarımız için daha yaşanır bir Dünya olması dileğimle Günümüz Kutlu Olsun! “Kadınları geride bırakan toplum, Geride kalmaya mahkumdur”! Mustafa Kemal ATATÜRK

Fransız Sarayı’nda 8 Mart Dünya Kadınlar Günü etkinliği düzenlendi

Fransa Büyükelçiliği Kültür Etkinlikleri ve İşbirliği Müsteşarlığı, AB Türkiye Delegasyonu ve Kadın Adayları Destekleme Derneği KA.DER tarafından düzenlenen 8 Mart resepsiyonu Fransa’nın Türkiye Büyükelçisi Hervé Magro, Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Nikolaus Meyer-Landrut ve çok sayıda diplomatik temsilci ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerinin katılımları ile Fransız Sarayı’nda gerçekleşti.

Genç piyanist İlyun Bürkev’in piyano dinletisiyle başlayan etkinlikte tıp, fizik, astronomi, biyoloji, tarih, felsefe, siyaset bilimi, toplumsal cinsiyet, iletişim alanlarında başarılı işler yaparak ilham veren kadınların fotoğrafları sergilendi.

Gazeteci Özlem Gürses’in sunumuyla gerçekleşen etkinlikte kadın hakları, toplumsal eşitliğin sağlanması, kadınların iş hayatındaki ücret eşitsizliği gibi konular ele alındı. Etkinliğin açılış konuşmasını yapan Fransa’nın Türkiye Büyükelçisi Hervé Magro Fransa Büyükelçiliği olarak 2021 yılında sivil toplum kuruluşlarına yönelik olarak birçok proje çağrısı açtıklarını, bir ay içinde de kadın erkek eşitliği alanında yeni bir proje çağrısı düzenleyeceklerini, Fransız Kalkınma Ajansı’nın da kadınların ekonomik bağımsızlığı için birçok proje geliştirdiğini ifade etti. Hervé Magro konuşmasında pandeminin kadınların toplumdaki yeri, etkisi ve kadın dayanışmasının öneminin altını çizdiğini ancak aynı zamanda kadınları kırılganlaşmaya ve kadın haklarını tartışmaya açık hale getirdiğini belirtti.

Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Nikolaus Meyer-Landrut ise “Ne zaman ki artık Kadınlar Günü’nü kutlamamıza gerek kalmaz; işte o zaman toplumsal cinsiyet eşitliği alanında gerçek anlamda başarı elde ettiğimizi söyleyebiliriz.  Çünkü ancak o zaman her günümüz Kadınlar Günü olacaktır!

O gün gelene kadar, toplumsal cinsiyet ve klişe önyargılarından ve ayrımcılıktan uzak bir dünya inşa etmek üzere, hem Türkiye’de hem de Avrupa Birliği’nde, hep beraber çaba sarf etmemiz gerekiyor. Çeşitlilik içinde, adil ve kapsayıcı bir dünya için çalışmamız gerekiyor. Farklılıkların değer taşıdığı ve kutlandığı bir dünya için çabalamamız gerekiyor.” Şeklinde konuştu.

Özlem Gürses tarafından sunulan resepsiyonda KA.DER Başkanı Nuray Karaoğlu, Derin Yoksulluk Ağı temsilcisi Hacer Foggo ile KESK Eşbaşkanı Şükran Kablan Yeşil de birer konuşma yaparak kadın hakları alanında yaptıkları çalışmaları, saha gözlemlerini ve yapılması gerekenleri davetliler ile paylaştılar.

Yazar - Davut Güleç

Gazeteci, televizyoncu, Uzman polis-adliye muhabiri, Spor yazarı, TEMA’cı, Kızılay’cı, Dağcı, Trekkingci, Alp disiplini kayak milli hakemi, Herkes İçin Spor Federasyonu Kayseri il temsilcisi, Erciyes Kar Kaplanları Spor Kulübü Basın sözcüsü, Kayseri Spor Adamları Derneği yönetim kurulu üyesi, Kent Güvenlik konseyi üyesi, Halkla İlişkiler Tanıtım, Adalet, Kamu Yönetimi mezunu -----Davut Güleç Kimdir ? -----

İlginizi Çekebilir

Ramazan Bağışlarınızla, Fitre ve Zekâtlarınızla  “ÖNCE ÇOCUKLAR İYİLEŞSİN”

LÖSEV, Lösemili Çocuklar Sağlık ve Eğitim Vakfı dayanışmanın en yoğun yaşandığı Ramazan Ayında fitre, fidye …