Kültür-Turizm

Kültür-sanat, magazin-yaşam, eğitim haberleri

Rock müzisyeni Hayko Cepkin’in Kayseri konserine izin çıkmadı

Rock müzisyeni Hayko Cepkin’in aralarında Kayseri’ninde bulunduğu bazı illerdeki konserlerine izin verilmeyerek iptal edildiği iddialarına Kayseri Valiliği “Sosyal medya platformlarında, sanatçı Hayko Cepkin’in Kayseri’de düzenleyeceği etkinliğin mülki idare amirleri tarafından iptal edildiğine yönelik paylaşımlar yapılmaktadır.Kayseri Valiliğimize bu konserle ilgili herhangi bir müracaatta bulunulmamış olup, iptal edildiğine dair de bir durum söz konusu değildir’ açıklaması geldi.

Hayko Çepkin  “Anadolu turumuzun Kayseri ve Diyarbakır ayakları bölge mülki amirleri tarafından etkinlik izni verilmemesi sebebi ile listeden çıkarıldı. Zaten uğraştığımız ve bu süreçte bilinçli biletleri açmadığımız için sıkıntı yok. Ama en önemlisi olan ve artık kıymeti olmayan kalp kırıklarını neyleyeceğiz onu bilemedim’ dedi.

Tapularınızı Kilitleyin, Dolandırıcılardan Korunun!

Antalya’da yaşanan bir olay başta taşınmaz tapuları olmak üzere vaandaşın veri güvenliği için alması gereken tedbirlerin ne derece önemli olduğunu ortaya koydu. İzmir’de yaşayan ve varisi bulunmayan 96 yaşındaki R.Ö. adlı bir vatandaşın üzerine kayıtlı bir taşınmazın sahte vekaletle 50 milyon TL’ye satışı, görevlilerin dikkati üzerine son anda önlendi.

İllegal İşlemlerin Önüne Geçmenin En Kesin Yolu

Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Altın Emlak Global Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Hakan Özelmacıklı, bu gibi dolandırıcılık faaliyetlerinden korunmanın en kesin yolunun, kamuoyunda “tapu kilitleme” olarak da bilinen “İşlem Yapılamaz Beyan Tesisi” olduğunu belirtti. Söz konusu işlemle tapu sahiplerinin, gayrimenkulleri hakkında izinleri dışında işlem yapılmasının önüne geçildiğini kaydeden Özelmacıklı, “İşlem Yapılamaz Beyan Tesisi, WebTapu üzerinden yapılan, tapu kayıtlarına konan resmi bir kayıttır. Bu beyan ile izin verilmedikçe tapu müdürlüklerinde, taşınmaz sahibi adına, noter onaylı vekalet olsa dahi hiçbir işlem yapılamıyor ve kısıtlama da sadece tapu sahibinin talebiyle kaldırılabiliyor. Dolayısıyla dolandırıcılar bu kayda sahip taşınmazlarda herhangi bir illegal işlem yapamıyorlar” şeklinde konuştu.

Tapu Nasıl Kilitleniyor?

Özelmacıklı, söz konusu işlemin nasıl yapıldığını da şöyle tarif etti: “E-devlete T.C. kimlik Numaramız ve şifremizle giriş yaptığımızda, arama satırına ‘webtapu’ yazıp WebTapu uygulamasına ulaşıyoruz. Bu sayfada sol taraftaki menüden ‘Beyan İşlemleri’ne tıklayıp açılan ekranda ‘İşlem Yapılamaz Beyan Tesisi’ seçeneğini seçerek adımıza kayıtlı taşınmazlar için bu kayıt oluşturulabiliyor. Bu beyan tesisi yapıldıktan sonra artık taşınmazımıza bizim iznimiz olmadan, vekaletle bile kimse işlem yapamıyor. Beyan tesisini aynı yolla sadece tapu sahibi kaldırabiliyor. Zaman zaman gündeme gelen dijital dolandırıcılık ve veri sızıntısı iddiaları nedeniyle taşınmaz sahibi tüm vatandaşların, özellikle yurt dışında yaşayan veya yaşı ileri olan kişilerin bu işlemi yapmalarını menfaatleri icabı olarak görüyoruz” ifadelerini kullandı.

Ek Güvenlik Önlemleri de Alınabilir

Özelmacıklı, “İşlem güvenliği açısından alınabilecek başka ek tedbirler de söz konusu. Bu kapsamda noterde vekalet verme aşamasında parmak izi gibi biyometrik veri doğrulama işlemleri de uygulamaya alınabilir. Tapu kayıtlarının başka kurumlara verdiği sorgulama ile ilgili imkanlar kısıtlanabilir veya sorgulayan kişilerin tespit edilmesi sağlanabilir. Bu sayede veri sızıntısının önüne de geçilebilir. Elbette bu gibi illegal işlemler için caydırıcı cezalar da şart” diye konuştu.

Altın Emlak Global Temsilcilikleri Vatandaşın Yanında

Özelmacıklı, Altın Emlak Global temsilciliklerinin, başta tapu kilitleme gibi işlemler olmak üzere, vatandaşın her türlü taşınmaz işlemlerinde göreve hazır olduğunu kaydederek, “Taşınmaz işlemleriyle ilgili sorun yaşayan vatandaşlarımıza en yakın Altın Emlak Global temsilciliğine başvurmalarını öneriyoruz. Genel Merkez olarak verdiğimiz en güncel bilgilerle donatılmış eğitimleri alan arkadaşlarımız, vatandaşın taşınmaz konusundaki her türlü işlemleri kendilerini bekliyor” diyerek sözlerini noktaladı.

“İğneli koltuk”taki Türk kadınının sınırları aşan hikayesi: “Vali Hanım” belgeseli izleyiciyle buluşacak

Türkiye’nin ve Muğla’nın ilk kadın valisi Lale Aytaman’ın yaşamı belgesel oldu. Görevde olduğu yıllardaki valilik koltuğunu “iğneli koltuk” olarak tanımlayan Aytaman’ın sınırları aşan hikayesi, “Vali Hanım” isimli belgeselle anlatılacak.

Muğla Büyükşehir Belediyesi’nin katkılarıyla hayata geçirilen ve Türkiye’nin ilk kadın valisi Lale Aytaman’ın yaşamını konu alan “Vali Hanım” belgeseli çok yakında izleyiciyle buluşacak. Yapımcılığını gazeteci yazar Özlem Özdemir, yönetmenliğini ise Gülay Ayyıldız Yiğitcan’ın üstlendiği belgesel, Türkiye’nin ilk kadın valisinin yaşam öyküsünü izleyicilere aktaracak.

90’lı yıllara ışık tutuyor

Belgesel, çocukluk yıllarını, aile yaşamını, eğitim hayatını ve diplomatik kariyerini mercek altına aldığı Aytaman’ın, Türkiye’nin ilk kadın valisi oluşuna uzanan hikayesini anlatıyor. Lale Aytaman’ın ailesi ve yakın çevresiyle yapılan röportajların yanı sıra titiz bir arşiv çalışması da içeren belgesel aynı zamanda Türkiye’nin 90’lı yıllarına ışık tutuyor.

“Kadınların neleri başarabileceğinin göstergesi”

“Vali Hanım” isimli yapıma ilişkin konuşan Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras, “Bu belgesel, yalnızca Türkiye’nin ilk kadın valisinin hayatını anlatmakla kalmıyor; aynı zamanda toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadına bakış açısını da gözler önüne seriyor. Lale Hanım’ın hikâyesi Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘Dünya’da her şey kadının eseridir’ sözünden yola çıkarak kadınların neleri başarabileceğinin en önemli göstergesidir. Ayrıca geleceğin kadınlarına ilham verecek değerli bir başarı öyküsüdür” ifadelerini kullandı.

Artbase Gallery, Artconcept Adana 2025 Sanat Fuarı’nda Sanatseverlerle Buluştu

Artbase Gallery kurucusu Süreyya Karakaş, “Galerimiz için sanat, bireyselden toplumsala, yerelden evrensele hayatı anlamanın, sorgulamanın, estetik zevklere sahip olmanın ve özgün düşüncelerimizi üretmenin en önemli yollarından biri. Bu nedenle bilincimizde ve ruhumuzda izler bırakacak eserleri izleyici ile paylaşmak en önemli misyonumuz.

Fuarda Ayşe Domeniconi, Bahar Kenan İdgü, Deniz Ulaş Atlı, Günsu Saraçoğlu, Merve Koru, Nurgül Ferahoğlu, Nihal Şahin Göl, Pınar Kuseyri, Sami Kurt, Seda Şahbaz, Selim Doğaner, Serap Tıraş ve Tuğba Küçükbahar’ın resim, heykel ve seramik gibi farklı disiplinlerdeki özgün eserleri yer alacak.

Bu dört gün, hem sanatçılarımızla tanışmak, eser üretim süreçleri ile ilgili bilgi almak hem de çağdaş sanatın güncel örneklerini görmek için harika bir fırsat. Biz de galerimiz adına, sizlerle birlikte olmaktan büyük mutluluk duyacağız.” sözleriyle fuar hakkındaki görüşlerini paylaştı.

Artconcept Adana 2025 Sanat Fuarı, yerli ve yabancı ressamların, heykeltıraşların ve fotoğrafçıların seçkin eserlerinin bir araya geldiği; modern ve çağdaş sanatın izleyiciyle buluştuğu kapsamlı bir seçki sunarak sanatseverlerden yoğun ilgi gördü.

Rahmi M. Koç Müzesi’nde zamanda yolculuk

Rahmi M. Koç Müzesi, sadece bir araç olmaktan çıkarak sanat eserine dönüşen saatlerin köklü geçmişine, zengin tarihine ve arkasındaki mühendislik dehasına tanıklık etmek isteyenleri bekliyor.

1994 yılından bu yana sanayi, ulaşım ve iletişim tarihinin mirasını yaşatan Türkiye’nin ilk ve tek sanayi müzesi Rahmi M. Koç Müzesi, eşsiz saat koleksiyonuyla ziyaretçileri zamanda bir yolculuğa çıkarıyor. Rahmi M. Koç Müzesi’nin Sanayi Caddesi adlı bölümünde 19. yüzyıla ait dükkan canlandırmaları yer alıyor, bunlardandan biri de “Dakik Saat”. Bu nostaljik saatçi, her çeşit saat tamirinin yapılabildiği bir dükkan şeklinde tasarlanmış. Müzede, güneş saatlerinden duvar saatlerine, deniz kronometrelerinden pusula ve termometrenin bir arada bulunduğu kombine saatlere, kum saatlerinden taşınabilir güneş saatlerine dek her türlü saati bulmak mümkün.

Memleket Saati

Ülkemizde standart saat ayarının yapılmasında kullanılan Memleket Saati müzede sergilenen özel eserler arasında yer alıyor. Uzun yıllar boyunca her saat başı radyoda yapılan saat anonsu R. Fuess tarafından Almanya’da üretilen bu saate göre yapılır; herkes saatlerini bu anonsa göre ayarlardı.

İşçi Saati

1925 yılında üretilen ve Austin Motor fabrikasında kullanılan İşçi Saati de müzenin bir diğer ilgi çekici parçası. Bu zaman kayıt cihazı, çalışanların giriş ve çıkış saatlerini kaydederek ücretlerin doğru olarak hesaplanması amacıyla kullanılmıştı. Çalışanlar haftalık kartlarını her sabah ve öğleden sonra makinedeki yuvaya yerleştirip kolu çekerek giriş ve çıkış saatlerini yazdırıyordu.

İstasyonların incisi saatler

Tren garlarının olmazsa olmazı saatler de müzenin ince işçilikli raylı ulaşım modellerinin sergilendiği galeride yerini almış durumda. Bunlardan biri de Kırklareli-Alpullu Tren İstasyonu’nda kullanılmış olan Siemens-Schuckert marka, pandüllü ve gümüş kadranlı saat.

İlk kez 8. yüzyılda Avrupa’da ortaya çıkan kum saatleri de saat koleksiyonunun ilgi çekici parçaları arasında. Zamanı ölçmek için değil, belirli bir sürenin başlangıcını ve bitişini göstermek için kullanılan kum saatleri; kiliselerde dua süresi, gemilerde tayfaların nöbet süresi ya da gemilerin hızlarının belirlenmesi amacıyla da kullanılmıştı.

Ziyaret saatleri değişiyor

Yaz döneminde hafta sonu 10.00-19.00 saatleri arasında ziyarete açık olan Rahmi M. Koç Müzesi kış saati uygulamasına geçiyor. Müze 1 Ekim tarihinden itibaren 31 Mart’a kadar hafta içi 09.30-17.00, hafta sonu 10:00-18:00 saatleri arasında ziyarete açık olacak.

Huawei ve Zhongshan Hastanesi, Sağlık Hizmetleri Zekası için Küresel Bir Sergi Açıyor

HUAWEI CONNECT 2025 etkinliğinde, Huawei ile Fudan Üniversitesi Zhongshan Hastanesi (kısaca Zhongshan Hastanesi), akıllı sağlık hizmetleri için küresel sergisini resmi olarak açtı.

Zhongshan Hastanesi Akıllı Sağlık Hizmetleri Küresel Sergisi’nin açılışı

Zhongshan Hastanesi Başkan Yardımcısı Shi Yinghong, United Imaging Intelligence Eş CEO’su Sean Zhou ve Huawei Başkan Yardımcısı ve Global Kamu Sektörü İş Birimi CEO’su Li Junfeng, küresel tanıtım etkinliğine birlikte katıldı.

“İyi bir iş yapmak için önce aletlerini bilemelisin” derler. Halkın yüksek standartlarını ve beklentilerini karşılayan akıllı bir hastane kurmak amacıyla, Zhongshan Hastanesi Huawei ile iş birliği yaparak entegre akıllı altyapı ve senaryo tabanlı çözümler odaklı yeni bir sağlık hizmeti ekosistemi geliştirdi.

Senaryo tarafında, Huawei’nin akıllı hastane kampüsleri ve akıllı tıp teknolojisi dahil olmak üzere ortaklarıyla gerçekleştirdiği yeniliklerden yararlanarak, Zhongshan Hastanesi 8 temel ve 24 genişletilmiş akıllı sağlık senaryosunu aşamalı olarak uygulamaya koydu. Bu sayede, 1 ana kampüs ve 9 şube kampüsünde akıllı operasyonların yanı sıra koordineli tıp teknolojisi ve araştırma faaliyetlerine olanak sağlanarak, 40’tan fazla önemli hastalık alanında bilimsel yenilikler destekleniyor. Radyoloji bölümünde ise yapay zeka, doktorlara görüntü açıklamaları, analizler ve rapor oluşturma konularında yardımcı olarak tanı verimliliğini %50 artırmaktadır.

Zhongshan Hastanesi Parti Sekreteri Gu Jianying, konuşmasında; gelişmiş bilgi işlem, depolama ve büyük ölçekli yapay zeka modelleri gibi en son teknolojilerle donatılmış Zhongshan Hastanesi’nin, sağlık hizmetleri alanında yenilikçi tıbbi teknolojilerin tanıtımı ve yaygınlaştırılmasını sürdüreceğini vurguladı.

United Imaging Intelligence’ın Eş CEO’su Sean Zhou, şirketin uAI NEXUS modelini temel alarak Zhongshan Hastanesi’nde altı özel sağlık hizmetleri ajanı görevlendirildiğini açıkladı. Bu ajanlar arasında radyoloji, cerrahi prosedürler ve kalite kontrol yönetimi alanlarındaki ajanlar da bulunuyor. Bu ajanlar, hastanenin eşit, yüksek kaliteli ve verimli sağlık hizmetleri sunmasına katkı sağlıyor.

Huawei Başkan Yardımcısı ve Küresel Kamu Sektörü İş Birimi CEO’su Li Junfeng, yapay zekanın güçlendirilmesiyle sağlık sektörünün hızla akıllı ve kişiselleştirilmiş deneyimlerin yeni bir çağına girdiğini belirtti. Huawei, temel teknolojileri geliştirmeye ve senaryo tabanlı çözümleri sürekli yenilemeye kararlıdır. Bu çabayla, Zhongshan Hastanesi’nin küresel çapta lider bir akıllı sağlık hizmeti modeli oluşturmasını destekleyerek Çin’in en son sağlık hizmetleri yeniliklerini uluslararası sahneye taşıyor.

Heykel sanatçısı Nilhan Sesalan’ın sergisi İstanbul Arkeoloji Müzeleri’nde

Kültür ve Turizm Bakanlığının cumhuriyetin 102’nci yılı dolayısıyla hayata geçirdiği 100+2 Süreli Müze Sergileri Projesi kapsamında heykel sanatçısı Nilhan Sesalan’ın “İz Kalır, Ben Kaybolurum” sergisi, 31 Ekim’e kadar İstanbul Arkeoloji Müzeleri bahçesinde sergilenecek.

Sanatın, tarihin ve kültürel hafızanın izini sürmek amacıyla hayata geçirilen “100+2 Süreli Müze Sergileri Projesi” kapsamında heykel sanatçısı Nilhan Sesalan’ın “İz Kalır, Ben Kaybolurum” heykel sergisi İstanbul Arkeoloji Müzeleri’nde ziyaretçilerini bekliyor. 31 Ekim 2025 tarihine kadar sanatseverlerin ziyaretine açık olacak olan sergi, Nilhan Sesalan’ın 2025 tarihli üç yapıtını Müze’nin tarihi atmosferi ile buluşturuyor.

Kaybolan benliğe yolculuk

İstanbul Arkeoloji Müzelerini ‘terapi alanım’ olarak tanımlayan sanatçı Nilhan Sesalan, 21’inci yüzyılın düşünce ve sanat pratiğini yansıtan “İz Kalır Ben Kaybolurum” heykellerinde disiplinler arası yöntemlerle sanat yapıtının saf haline ulaşmayı, yapıta özgü sınırları “kaybolan benlik ve kalan iz”leri konu ediniyor. “Kaybolan ben” şu an ve yakın bir geleceği simgelerken yapıtın fütürist yönü ile de hafıza, yönelim, hareket, müzik temalarında müzenin geçmişten geleceğe bağları aktarmaya devam edeceğini vurguluyor.

Geçmiş, şimdi ve gelecek temasına odaklanıyor

Sergide yer alan 3 metre yüksekliğinde taş yontu, paslanmaz çelik, kaynak malzemeli üç yapıt; geçmiş/şimdi/gelecek ile iz/varoluş/anlam arasında bağlar kurarken doğada var olan çamur, taş, bakırın maddeye öz-biçim vererek dönüşmesi gibi heykeli de içinde barındırdığı düşüncesi ve sürecinden hareket ediyor. Sanat danışmanlığını Sanat Tarihçisi Hasan Karakaya’nın üstlendiği sergi, geçmişin izleri üzerinden etkileşimin, hafıza/zaman olgusunun, var oluşun evrensel mekânı Müze’de ihtişamlı heykellerle bir arada günümüz sanatçısının geçmiş, şimdi ve gelecek temasına odaklanıyor.

İngiltere’de Hatay rüzgarı

Mobilya sektöründe ihracat atağı hız kesmeden devam ediyor. Akdeniz Mobilya, Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği (AKAMİB), ‘Hatay Mobilya ve Aksesuarları URGE Projesi’ kapsamında 22-26 Eylül 2025 tarihlerinde İngiltere’nin başkenti Londra’da kapsamlı bir yurt dışı pazarlama faaliyeti düzenledi. Etkinlik çerçevesinde 10 Hataylı firma, İngiliz alıcılarla B2B eşleştirme toplantıları gerçekleştirerek yeni iş fırsatları yakalama imkânı buldu.

Faaliyet süresince firmalar, Londra’daki önemli showroom ve atölyeleri ziyaret ederek pazar hakkında kapsamlı bilgi topladı. Ateliers London, Clerkenwell’de 20’den fazla mağazayı kapsayan showroom turu ve Southern Comfort Furniture atölye ziyaretleri, sektör temsilcilerine İngiltere pazarını yakından tanıma fırsatı sundu.

Hedef, Hatay mobilyasını global pazara taşımak

AKAMİB Başkanı Onur Kılıçer, etkinliğe ilişkin değerlendirmesinde, “Hatay mobilyası, tasarım gücü ve kalite anlayışıyla global pazarlarda fark yaratabilecek kapasiteye sahip. Hedefimiz, Hatay mobilyasının kalitesini tüm dünyaya tanıtmak ve sürdürülebilir ihracat artışına öncülük etmek. 2025’in Ocak-Ağustos döneminde Hatay’dan İngiltere’ye yapılan ihracat 25 milyon dolar oldu. URGE projemiz kapsamında Londra’da yürüttüğümüz çalışmalar, firmalarımızın uluslararası pazarlardaki yetkinliklerini artırmak ve stratejik iş ortaklıkları kurmalarını sağlamak açısından kritik öneme sahip. Bu tür etkinlikler, firmalarımızı küresel ölçekte daha görünür hale getirirken, bölgesel kalkınmaya da ciddi katkı sağlıyor” dedi.

Kalıcı makyaj küresel bir endüstri oluyor, Türk uzman Cansu Durkun Abalı eğitim ve inovatif uygulamalarla çıkıyor

Zaman kazandıran, özgüveni artıran kalıcı makyaj uygulamaları dünya genelinde hızla yaygınlaşıyor. Türkiye’den çıkan uzman isim Cansu Durkun Abalı, bilgi ve eğitim odaklı yaklaşımıyla uluslararası arenadaki yerini alıyor.

Yoğun tempolu modern yaşamın beraberinde getirdiği hızlı ve pratik çözümler arayışı, güzellik ve bakım alışkanlıklarını da dönüştürüyor. Kalıcı makyaj (Permanent Make-Up – PMU), bu dönüşümün merkezinde yer alıyor. Kadınlara sabah rutinlerinde zaman kazandıran, doğal ve kalıcı bir estetik sunan uygulamalar, yalnızca kozmetik değil; aynı zamanda psikolojik ve sosyal faydalarıyla da dikkat çekiyor. Türkiye’nin önde gelen kalıcı makyaj uzmanlarından Cansu Durkun Abalı, hızla büyüyen endüstride yalnızca uygulayıcı olarak değil; eğitici, inovatif lider ve toplumsal fayda üreticisi kimlikleriyle fark yaratıyor.

“Kadınlar gün boyu taze ve profesyonel bir görünümle var olmak istiyor”

Pigmentoloji, yüz oranları ve renk teorisi konusundaki uzmanlığı ile tanınan Abalı, bugüne kadar binlerce öğrenciye eğitim verdi. Kurucusu olduğu Cansu Durkun Beauty Academy bünyesinde şimdiye dek 5 bini aşkın kadın, kalıcı makyaj eğitimi alarak meslek sahibi oldu. Eğitimlerinde teknik yetkinliğin yanı sıra hijyen, bireysel ihtiyaç analizi ve uygulama etiği gibi başlıklara da ağırlık veren Abalı, canlı demolar ve belgesel formatlı içerikleriyle yalnızca Türkiye’de değil, dünya genelinde de tanınan bir uzman haline geldi.

Üç yıl üst üste IGDESO “Üstün Başarı” ödülüne layık görülen Cansu Durkun Abalı, kalıcı makyajın günümüzde yalnızca bir güzellik uygulaması değil, yaşam kalitesini artıran bir ihtiyaç haline geldiğini belirterek, “Kadınlar artık her sabah makyaj yapmak zorunda kalmadan, gün boyu taze ve profesyonel bir görünümle var olmak istiyor. Kalıcı makyaj, bu anlamda yeni bir dönem başlatıyor. Uygulamalar artık çok daha kişisel, doğal ve bilimsel temellere dayalı. Bu alanda doğru bilgiyle ilerleyen her profesyonelin önü açık” dedi.

“Kalıcı makyaj sektörü, çok katmanlı bir yapıya dönüştü”

Fortune Business Insights verilerine göre 2024’te 152,4 milyon dolar büyüklüğe ulaşan küresel PMU pazarı, 2032’ye kadar %7,9’luk bileşik yıllık büyüme oranıyla 277,8 milyon dolara dayanacak. Hızla büyüyen bu pazar regülasyonların, teknik standartların ve eğitimin önemini de beraberinde getiriyor. Sadece sektördeki bir uygulayıcı değil; standartları belirleyen, eğitimle güçlendiren ve küresel PMU ekosistemine yön veren bir figür olarak konumlanan Cansu Durkun Abalı,

“Kalıcı makyaj sektörü artık sadece bireysel estetik ihtiyaçlara değil, küresel sağlık, hijyen ve eğitim standartlarına da temas eden çok katmanlı bir yapıya dönüştü. Sektörü büyümesi, regülasyonların sıkılaştığı, bilgi kalitesinin ve teknik yeterliliğin daha da önem kazandığı bir döneme işaret ediyor. Artık dünya sahnesinde var olabilmek için sadece iyi uygulama yapmak yeterli değil; bilgiyi üretmek, paylaşmak ve yaygınlaştırmak gerekiyor. Ben de bu anlayışla eğitim, etik ve inovasyon ekseninde sektöre katkıda bulunmaya devam ediyorum” ifadelerini kullandı.

Uluslararası arenada Türk bir uzman: Cansu Durkun Abalı

Cansu Durkun Abalı, 3-6 Ekim’de Rotterdam’da gerçekleştirilecek Eyebrow Festival YOU’da  konuşmacı, jüri üyesi ve sunucu olarak sahne alacak. İstanbul’un ev sahipliğindeki Worlds PMU etkinliğinde ise hem ana konuşmacı hem de büyük finalin jüri üyesi olarak görev yapacak. 2026’da da PMU Endonesia’nın da hem ortak organizatörü hem de ana konuşmacısı olarak konumlanacak olan Abalı, önümüzdeki dönemde kalıcı makyaj uygulamalarının yapay zeka destekli yüz analizleri ve ileri pigment teknolojileriyle daha da gelişeceğini söyledi.

Abalı, “Kalıcı makyaj uygulamaları bugün sadece estetik kaygılarla değil, kişinin kendine bakışıyla ve sosyal yaşamla kurduğu bağla da doğrudan ilişkili. Özellikle kaş, eyeliner ve dudak bölgelerinde yapılan işlemler, kişinin yüz hatlarını dengeleyip daha enerjik, dinç bir görünüm sağlıyor. Bu da hem profesyonel hayatta hem de sosyal çevrede güven algısını olumlu yönde etkiliyor. Öte yandan, alopesi, vitiligo ya da yara izleri gibi medikal durumlardan kaynaklı kayıplarda kalıcı makyajın sağladığı dönüşüm, çok daha önemli” ifadelerini kullandı.

Nitekim yalnızca mesleki başarılarıyla değil, toplumsal duyarlılığıyla da dikkat çeken Cansu Durkun Abalı, alopesi hastalığı nedeniyle kaşlarını kaybeden bireylere yönelik ücretsiz uygulamalar gerçekleştiriyor. Bu sosyal sorumluluk projeleriyle kişinin aynaya güvenle bakabilme hakkını estetikle buluşturuyor.

Redington ile Qlik, Türkiye ve CIS’de Veriden Daha Fazla Değer Sağlamak İçin Güçlerini Birleştiriyor

Yapılan iş birliği ile Qlik’in tüm ürün portföyü, Redington’ın bölgesel kanal ağı üzerinden sunularak daha fazla kurumun güvenilir ve yapay zekâya uyumlu verilerle doğru kararlar almasını sağlayacak.

Veri entegrasyonu, veri kalitesi, analitik ve yapay zekâ alanlarında global lider Qlik, Redington ile stratejik bir iş birliğine imza attı. Bu anlaşma kapsamında Redington, Türkiye ve CIS bölgesinde Qlik çözümlerinin yetkili distribütörü olarak, Qlik’in veri hareketi ve dönüşümünden yapay zekâ destekli içgörü ve aksiyona uzanan tüm platformu, Redington’ın geniş iş ortağı ekosistemi aracılığıyla kurumlara sunulacak.

Türkiye ve CIS bölgesinde hız kazanan dijitalleşme çalışmaları, şirketlerin sektörlerinde rekabetçi kalabilmesi için verilerini daha hızlı analiz edip karar süreçlerine dönüştürmesini zorunlu kılıyor. Bu iş birliği, güvenilir teknoloji ve yerel uzmanlığı bir araya getirerek şirketlerin denetimli verilerle daha emin adımlar atmasını ve rekabette öne çıkmasını sağlayacak.

Redington’ın Türkiye ile Azerbaycan, Kazakistan ve diğer CIS ülkelerindeki erişim gücü ve ileri çözümleri ölçeklendirme kabiliyeti, Qlik teknolojilerinin kamu ve özel sektörde daha hızlı yaygınlaşmasını sağlayacak. İş ortakları ağı ise bu süreci hızlandırarak yapay zekâ destekli karar alma yetkinliklerini daha fazla kuruma ulaştıracak.

Qlik’in platformu, veriyle ilgili tüm süreçleri tek bir yerde topluyor. Kullanıcılar bu sayede veriyi rahatça inceleyebiliyor, normalde fark edilmeyecek bağlantıları görebiliyor ve elde ettikleri içgörüleri hemen aksiyona dönüştürebiliyor. Bu sayede şirketler verilerden değer üretme sürecini çok daha hızlı hâle getiriyor. Ayrıca bu süreç, sadece tek bir sektörde değil, farklı endüstrilerde daha güçlü, daha verimli sonuçlar elde etmelerini sağlıyor.

Redington Türkiye & CIS Genel Müdürü Bora İncir, “Son kullanıcılar artık sadece veri toplamakla kalmayacak, bu veriyi kullanarak performanslarını artıracak ve daha dayanıklı hâle gelecekler. Qlik’in dünya çapında kendini kanıtlamış teknolojisi, Redington’ın bölgesel ağıyla birleştiğinde, kurumlara pazarın hızına uygun şekilde daha akıllı kararlar alma imkânı sağlanacak.” dedi.

Kalıcı Makyaj Alanında Uluslararası Bilinirlik ve İstihdam

By Fortune Türkiye

Türkiye, işgücüne katılım oranını %53,5’e çıkararak cinsiyet eşitliğine dayalı istihdam hedefine kararlı adımlarla ilerliyor olsa da, yeterli hıza ulaşamıyor. İşgücüne katılım oranı erkeklerde %72 şeklinde ölçülürken, kadınlarda ise %36,8’de kalıyor. Binlerce kadını meslek sahibi yaparak ekonomik bağımsızlıklarını kazandırmak için geleceğin kalıcı makyaj sanatçılarını kurdukları akademide yetiştiren Cansu Durkun Abalı, uzmanlığını sosyal sorumluluk projeleriyle toplumsal faydaya dönüştürürken uluslararası arenada başarılara da imza atıyor.

Hollanda, Almanya, Endonezya, Rusya, İtalya gibi birçok ülkeden kalıcı makyaj alanındaki kongrelere konuşmacı olarak katılan ve eğitimler veren Cansu Durkun Abalı, Türkiye’yi uluslararası arenada temsil ediyor. Pigmentoloji, renk teorisi ve nötralizasyon alanlarında uzmanlaşmış; belgesel formatlı eğitim videoları, canlı sahne demoları ve panel/moderasyon çalışmalarıyla tanınan Cansu Durkun Abalı, “Şu ana kadar 5 bini aşkın öğrenci yetiştirdik ve onlara mentorluk yaptık. Sektörümüzde yarattığımız ivme ve açtığımız istihdam alanıyla uluslararası arenada da ülkemizi temsil etmeye başladık. Non-Stop konuşmacısı olarak yer aldığım Küresel Kaş Sanatçısı Şampiyonası Browista’nın 2024 Dünya Şampiyonası’ndan sonra, bu yıl da farklı global organizasyonlarda ön safhalarda konumlanacağım” dedi.  Üst üste üç kez IGDESO ‘Üstün Başarı’ ödülünün sahibi olarak geçmişten bugüne edindiği tüm bilgi ve deneyimleri öğrencilerine aktarmayı misyon edinen Kalıcı Makyaj Sanatçısı ve Eğitmeni Cansu Durkun, 3-6 Ekim’de Rotterdam’da gerçekleştirilecek Eyebrow Festival YOU’da konuşmacı, jüri üyesi ve sunucu olarak sahne alacak. İstanbul’un ev sahipliğinde gerçekleşecek  Worlds PMU etkinliğinde ise hem ana konuşmacı hem de büyük finalin jüri üyesi olarak görev yapacak. 2026’da düzenlenecek PMU Endonesia’nın da hem ortak organizatörü hem de ana konuşmacısı olarak konumlanacak.

Alopesi hastaları için ücretsiz kaş uygulamaları

Bölgesel saç dökülmelerine neden olan ve dünya genelinde 160 milyon kişinin mücadele ettiği alopesi hastaları için ücretsiz kaş uygulamaları yapan Kalıcı Makyaj Sanatçısı ve Eğitmeni Cansu Durkun Abalı, şu açıklamada bulundu: “Akademimizde yalnızca iş dünyasına kazandıracağımız profesyoneller yetiştirmekle kalmıyor, sosyal sorumluluk projelerimizle alopesi hastaları için yeni bir umut kapısı açmak için çabalıyoruz. Bu hastalık nedeniyle kaşlarını kaybedenlerin aynaya tekrar  güvenle bakabilmesi için yardımcı oluyoruz. Böylece yüzlerce insanın yüzünde bir gülümseme sağlamakla kalmıyor, aynı zamanda güzellik ve kalıcı makyaj alanında yalnızca teknik bilgi sunan bir kurum değil; ilham veren ve mesleki dönüşüm sağlayan bir merkez olduğumuzu tescilliyoruz.”

“Bisiklet sadece oyuncak değil”

Avrupa Hareketlilik Haftası’nın Türkiye kapanışı, İstanbul Ticaret Üniversitesi’nde düzenlenen “Hareketlilik Sohbetleri” paneliyle gerçekleşti. Katılımcılar, yürünebilir şehirler, bisikletin önemi ve toplu taşıma odaklı çözümlerle herkes için kapsayıcı ulaşım vizyonunu tartıştı. Katılımcılar, bisikletin eğlence olduğu kadar, ulaşım aracı olduğu bilincinin yaygınlaşması gerektiğini vurguladı.

Avrupa Komisyonu’nun sürdürülebilir kentsel mobilite konusunda öncü farkındalık kampanyası olan Avrupa Hareketlilik Haftası’nın (16-22 Eylül) Türkiye ayağı, İstanbul Ticaret Üniversitesi’nin ev sahipliğinde düzenlenen ‘Hareketlilik Sohbetleri: Herkes İçin Sürdürülebilir Şehirler İnşa Etmek’ paneliyle sona erdi. Etkinlik, İstanbul Ticaret Üniversitesi, İktisadi Kalkınma Vakfı (İKV), AB Bilgi Merkezleri, Bisikletliler Derneği ve Trafikte Ortak Akıl Projeleri Derneği iş birliğiyle gerçekleştirildi. Panelde, İstanbul Ticaret Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Dr. İsrafil Kuralay, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Berk Ayvaz, Üniversitenin Ulaştırma Sistemleri Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Mustafa Ilıcalı, İKV Genel Sekreter Yardımcısı M. Gökhan Kilit, WRI (World Resources Institute – Dünya Kaynakları Enstitüsü) Türkiye Kentsel Hareketlilik Yöneticisi Cemil Oğuz, Bisikletliler Derneği Başkanı Murat Suyabatmaz, Tüketici Birliği Federasyon Başkanı Mehmet Bülent Deniz, İstanbul Rehberler Odası yöneticileri, kamu kurumlarının temsilcileri, akademisyenler ve öğrenciler katıldı.

YÜRÜYÜŞ VE BİSİKLET KULLANIMI ARTMALI

Açılış konuşmasını yapan Dr. İsrafil Kuralay, İstanbul’un büyüklüğü ve karmaşıklığı nedeniyle hareketliliğin azaldığına dikkat çekti. Daha fazla yürüme, açık alan ve bisiklet kullanımı için çağrı yapan Dr. Kuralay, İstanbul’un yedi tepeli coğrafyasının iki tekerlekli ulaşım ve yaya hareketliliği açısından kolaylaştırılması gerektiğine dikkat çekti.

Deniz Feneri Derneği’nden Gazze’ye Hayat Veren Ortaklık…

El-Vefa Hastanesi ile Stratejik Ortaklık Anlaşması İmzalandı

Deniz Feneri Derneği, savaşın ağır yaralar bıraktığı Gazze’de sağlık hizmetlerine erişimi güçlendirmek amacıyla kritik bir adım attı. Dernek, Gazze’de faaliyet gösteren ve bölgenin en önemli sağlık merkezlerinden biri olan El-Vefa Fizik Tedavi ve Uzman Cerrahi Hastanesi ile stratejik ortaklık anlaşması imzaladığını kamuoyuna duyurdu.

Bu önemli iş birliği sayesinde, Gazze halkının yaşamsal öneme sahip sağlık hizmetlerine erişimi daha da kolaylaşacak. Aynı zamanda savaş mağduru hastaların tedavi süreçlerinin hızlanması ve sağlık altyapısının güçlendirilmesi hedefleniyor.

Amaç: Sağlık Hizmetlerinde Kalıcı Kapasite Artırımı

İmzalanan anlaşma kapsamında, özellikle fizik tedavi, rehabilitasyon ve uzman cerrahi alanlarında hizmet kapasitesi artırılacak. Gazze’de sağlık sisteminin savaşın etkisiyle zayıflaması nedeniyle, bu alanlardaki eksikliklerin giderilmesi büyük önem taşıyor.

Deniz Feneri Derneği, bu ortaklık sayesinde yalnızca insani yardım sağlamakla kalmayacak, aynı zamanda sağlık hizmetlerinde kalıcı bir iyileştirme ve yerel kapasitenin gelişimi için katkı sunacak. Anlaşmanın içeriğinde yer alan bazı başlıklar ise şunlar:

Fizik tedavi ve rehabilitasyon hizmetlerinin yaygınlaştırılması

Uzman cerrah sayısının artırılması ve teknik destek sağlanması

Medikal cihaz ve ekipman desteği

Sağlık personeline yönelik eğitim ve geliştirme programları

Savaş mağduru hastalar için özel tedavi ve destek süreçleri

Bereket Sigorta Grubu’nun “Bereket Buluşmaları Bölge Toplantıları’’ BaşladıBereket Sigorta Grubu, paydaşlarıyla iletişimi güçlendirmek ve iş birliğini artırmak amacıyla başlattığı “Bereket Buluşmaları” ismini verdiği toplantılarının ilkini Malatya ve Diyarbakır’da gerçekleştirdi.

Şirketin Genel Müdürü sayın Faruk Gökçen’in katılımıyla düzenlenen toplantılarda; Tarım Kredi Kooperatif yöneticileri, acenteler, banka bölge müdürleri ve şube müdürleri bir araya geldi. Toplantılarda sektörün mevcut durumu, ortak vizyon ve geleceğe yönelik hedefleri değerlendirilirken, iş birliği imkanları da ele alındı.

Konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunan Bereket Sigorta Grubu Genel Müdürü Faruk Gökçen, şunları söyledi:
“Bereket Sigorta Grubu olarak tüm paydaşlarımızla aynı masa etrafında buluşarak sektörün geleceğine yönelik ortak bir vizyon geliştirmeyi son derece kıymetli buluyoruz. Bereket Buluşmaları toplantılarıyla hedefimiz; iletişimi güçlendirmek, iş birliklerimizi pekiştirmek ve sigorta sektörüne sürdürülebilir değer katmaktır. Katılım gösteren tüm iş ortaklarımıza teşekkür ediyor, birlikte büyümeye devam edeceğimize inanıyoruz.”

Değişim Elçisi Gençler Kararlı: “İklim Krizine Karşı Seyirci Değil, Çözümün Parçası Olmak İstiyoruz”
New York’ta düzenlenen İklim Haftası’nda Değişim Elçileri Ankara ekibi, Türk delegasyonuna hitaben kaleme aldıkları mektupla iklim krizine karşı taleplerini dile getirdi. Değişim Elçisi gençler, kömürden adil çıkıştan şeffaf ve katılımcı politikalara kadar pek çok başlıkta güçlü iklim hedefleri istedi.

Ankara’da üniversite okuyan gençlerden oluşan Değişim Elçisi Ankara ekibi, Türkiye’nin yeni ulusal katkı beyanını açıklayacağı İklim Haftası’nda Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Avrupa Birliği ve Dış İlişkiler Müdürlüğüne hitaben bir mektup yazarak iklim krizinin yıkıcı etkilerine dikkat çekti. Sellerden yangınlara, kuruyan göllerden yok olan ormanlara kadar yaşanan felaketleri bizzat tecrübe ettiklerini belirten gençler, fosil yakıtlara dayalı politikaların doğayı ve yaşamı tükettiğini vurguladı. Mektupta, yeni Ulusal Katkı Beyanı’nın bilimsel, adil ve kapsayıcı bir yol haritası olması gerektiğinin altı çizilerek kömürden adil çıkış, doğa koruma, iklim uyum politikalarının güçlendirilmesi ve karar alma süreçlerine gençlerin etkin katılımı talep edildi. Gençler mektuplarını bakanlığın Avrupa Birliği Türkiye delegasyonuna iletilmek üzere teslim ettiler.

Gençlerin delegasyona hitaben kaleme aldığı mektupta şu ifadeler yer aldı:

“Bizler; Türkiye’nin farklı şehirlerinde yaşayan, Ankara’daki üniversitelerde okuyan ve ülkemizin geleceğinde söz sahibi olmak isteyen gençleriz. Selleri, yangınları, kuruyan gölleri ve iklim krizinin yıkıcı etkilerini bizzat gördük. Birçok insanı, canlıyı, ormanı, suyu ve yaşam alanını afetlerde kaybettik.

İklim krizinin ana nedeni olan fosil yakıt politikaları doğayı sömürüyor, emeği tüketiyor, geleceğimizi karartıyor. Toprağımızı, suyumuzu kurutuyor, sağlığımızı bozuyor, geçim kaynaklarımızı küçültüyor. Akbelen’de zeytinliklerin kömür uğruna yok edilmesi, Soma’da işçilerin işten çıkarılma tehdidiyle karşı karşıya kalması bizlere şu soruyu sorduruyor: Gerçekten başka bir dünya mümkün değil mi? Bizler hâlâ umutluyuz ve adil bir geleceği kurma konusunda kararlıyız.

Yakın zamanda Türkiye’nin iklim krizi ile mücadele yol haritasını oluşturacak yeni Ulusal Katkı Beyanı’nı açıklamasını bekliyoruz. Bu beyanın bilim ve tekniğin ışığında hazırlanmış, adil, kapsayıcı ve uygulanabilir bir yol haritası olmasını temenni ediyoruz. Beklentimiz, kömürden adil geçiş ile çıkış, doğa korumanın artırılması, iklim uyum ve dayanıklılık politikalarının güçlendirilmesi, şeffaflık ve hesap verebilirlik, gençlerin ve toplumun diğer kesimlerinin karar alma süreçlerine etkin katılımı ve iklim adaletinin tüm boyutlarıyla güvence altına alınmasıdır.

Biz gençler; iklim değişikliği ile mücadele süreçlerinin seyircisi olmak değil krizin çözümünde rol almak istiyoruz. Bugün “Nasıl bir dünyada yaşamak istersiniz?” sorusu bizlere sorulmadığında, yarınımız bizlerin cevaplarını içerememektedir. Bugünün gençleri, yarının yeni yaşam kurucuları olarak adil ve etkili bir iklim hedefi, güçlü iklim politikaları talep ediyoruz.

WWF-Türkiye’den Gaziantep’te Yerel Sivil Toplum Kuruluşlarına Yönelik Hibe Programında 3. Tur: Kazanan Kurumlar Açıklandı

WWF-Türkiye, Şahinbey Belediyesi ortaklığıyla yürüttüğü Avrupa Birliği destekli “Gaziantep Geri Dönüşüm İşçileri için Yenilikçi İş Modelleri” projesi kapsamında yerel sivil toplum kuruluşlarını desteklemeye devam ediyor. 2.turda Sevgi Yardımlaşma Derneği, atık toplayıcıların güçlendirilmesi ve sosyal uyumun artırılmasına yönelik çalışmalarıyla; Gaziantep Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi, kadın ve çocukların sağlık bilincini geliştirmeye odaklanan projesiyle; Şahinbey Eğitim Sosyal Sağlık Kültür Spor Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği ise geri dönüşüm işçilerinin çalışma koşullarını iyileştirmeye yönelik eğitim ve ekipman desteğiyle hibe desteği almaya hak kazandı. Bu kapsamda 3. turda desteklenmeye hak kazanan kurumlar da açıklandı. Yapılan başvuruların değerlendirilmesi sonucunda Gaziantep Üniversitesi ve Etki Çemberleri Vakfı hibe desteği almaya hak kazandı.
Gaziantep Üniversitesi (Gölge Sağlık: Atık Toplayıcılarının Görünmeyen Riskleri)
Atık toplayıcılarına sağlık bilinci, hastalık farkındalığı ve koruyucu ekipman kullanımı konusunda eğitim verilerek geri dönüşüm süreçlerine katkılarının artırılması hedefleniyor. Ayrıca sosyal yaşam becerilerinin geliştirilmesi ve sanatsal çalışmalar yoluyla farkındalıklarının güçlendirilmesi amaçlanıyor.

Etki Çemberleri Vakfı (Politika Masası:Geri Dönüşümden Geleceğe Projesi)

Etki Çemberleri Vakfı, proje kapsamında geri dönüşüm işçilerinin görünürlüğünü artırmak ve önyargıları kırmayı amaçlıyor. Gaziantep’te yapılacak sosyolojik saha araştırmasıyla işçilerin sosyo-ekonomik durumu, yaşam koşulları ve sorunları ortaya konacak. Bulgular, farkındalık kampanyalarının yanı sıra savunuculuk faaliyetlerine yön verecek politika önerilerinin temelini oluşturacak. Üniversite ve STK iş birlikleriyle güçlendirilen proje, işçilerin onurlu çalışma koşullarına erişmesi ve sosyal adalet için sürdürülebilir bir savunuculuk ağı kurmayı hedefliyor.

WWF-Türkiye, bu program ile Gaziantep’te atık toplayıcılarının dayanışma, temsil ve görünürlüklerini artıran, sürdürülebilir çözümler üretmeye yönelik girişimleri desteklemeye devam edecek.

Bir Adım Sağlık, yüzde 95 memnuniyet oranıyla fark yaratıyor

Evde bakım ve mobil sağlık hizmetlerini Türkiye’de bütüncül bir sistem haline getiren Bir Adım Sağlık, evde sağlık alanında güven, hız ve hasta memnuniyetini merkeze alarak büyümeye devam ediyor. Yüzde 95 memnuniyet oranı, kadın istihdamına verdiği güçlü destek ve hızla artan hizmet talepleriyle dikkat çeken marka, kurucusu Ayşe Şengel liderliğinde sağlıkta fark yaratıyor.

Türkiye’de halk sağlığına yenilikçi bir yaklaşım getirme hedefiyle kurulan Bir Adım Sağlık, 2024 yılında kadrosuna 108 yeni sağlık profesyonelini ekleyerek bireylerin yaşam kalitesini ev ortamında koruyabilmeleri için çözüm odaklı hizmet modelini büyütmeye devam ediyor. Bugün itibarıyla hasta memnuniyet oranı %95’e ulaşırken, hastaların %75’i tekrar hizmet alarak sistemin sürdürülebilirliğine olan güveni teyit ediyor.

Evde sağlık hizmeti taleplerinin %56’sını mobil uygulamalar oluştururken, en çok tercih edilen hizmetler arasında serum uygulamaları, evde muayene, cihaz kiralama ve görüntüleme hizmetleri yer alıyor. 2025’in ilk altı ayında yüzde 50 büyüme gerçekleştiren Bir Adım Sağlık, İstanbul genelinde her geçen gün daha fazla hastaya ulaşıyor.

Kadın Sağlık Profesyonellerine Güçlü Destek

Bir Adım Sağlık, sağlık alanındaki cinsiyet eşitsizliğini azaltmaya yönelik politikalarıyla da örnek teşkil ediyor. Kadrosunun %60’tan fazlası kadınlardan oluşan Bir Adım Sağlık’ın part-time kadrosunda bu oran %65’e çıkıyor. Sağlık çalışanlarının %70’i hemşirelerden oluşurken, işe alınan her yeni personel için ortalama 3-4 hafta süren kapsamlı bir eğitim programı uygulanıyor. Kadın girişimci olan Bir Adım Sağlık’ın Kurucusu Ayşe Şengel liderliğinde şekillenen bu yapı, sağlık profesyonellerine sadece bir iş değil, sürekli gelişim ve mesleki bağlılıkla ilerleyen bir kariyer yolculuğu sunuyor.

Evde Sağlıkta Erişilebilirlik ve Hız Önceliğimiz

Her talebi en geç 2 saat içinde karşılayabilme vaadiyle hareket eden Bir Adım Sağlık, İstanbul genelinde hizmet veren uzman ekipleriyle, ihtiyaç duyulan anda yanınızda olmayı önceliklendiriyor. Anadolu Yakası’nda %40, Avrupa Yakası’nda %60 oranında konumlanan hizmet talepleri, markanın iki yakadaki erişim gücünü ortaya koyuyor. Hasta şikayetlerinin aynı gün içinde sonuçlandırılması ve hizmet sonrası anketlerde 100 üzerinden 95 puan ortalaması alınması, hasta odaklı yaklaşımın da altını çiziyor.

Eğitim Salonun Aynasıdır”: Cansu Durkun, güzellik salonlarında en çok tekrarlanan eksikleri anlattı

Cansu Durkun — Kalıcı makyaj eğitmeni, pigmentoloji uzmanı

Güzellik salonlarına verdiği toplu eğitimlerle tanınan Cansu Durkun, sahada en sık karşılaştığı eksikleri ve çözüm önerilerini paylaştı. Durkun’a göre “teknik maharet” kadar organizasyon, hijyen protokolleri, danışma/onarım süreçleri ve stok yönetimi de müşteri güveninin temelini oluşturuyor.

İlk alarm: düzen ve hijyen hataları

Durkun, eğitimlere girdiği ilk dakikalarda “tezgâh düzeni, sarf akışı ve atık yönetimi”nin salonun disiplinini ele verdiğini vurguluyor:

“Bazı salonlarda yetenek çok güçlü ama çapraz bulaşmayı önleyen basit kurallar ikinci plana atılıyor. Güven, pigmentten önce gelir.”

Uygulama esnasında telefon tutma, eldiveni ‘idareten’ çıkarma, temiz/kirli alan ayrımının belirsizliği gibi “mini molalar”ın en kritik hijyen hatalarını doğurduğunu söyleyen Durkun, şerit bantla alan ayrımı, zamanlayıcıyla eldiven değişimi ve Sharps kutusunda %75 doluluk sınırı gibi net prosedürlerin şart olduğunu belirtiyor.

Renk seçimi hâlâ ezbere

Pigmentoloji tarafında cilt alt tonu okunmadan şişe rengi seçilmesinin en yaygın hata olduğunu ifade eden Durkun, markalar arası karışımlarda MSDS ve taşıyıcı farkları gözetilmeden “sosyal medya reçeteleri”nin uygulanmasının risk yarattığını aktarıyor:

“Danışma formunda Fitzpatrick, önceki işlemler ve oksidasyon geçmişi netleşmeden pigment kararı verilmemeli. Gerekirse patch test; bilim, sürprizi azaltır.”

İyileşme yönetiminde salonların uzun ve dağınık talimatlar verdiğine dikkat çeken Durkun, ilk 5 gün için ikonlu, tek sayfa bir protokol ve kontrol randevusunun işlem günü verilmesi gerektiğini söylüyor.

Cihaz iyi, ritim tutarsız

Teknik icrada ritim–basınç–hız uyumsuzluğu ile yanlış ışık sıcaklığının hem performansı hem renk algısını bozduğunu belirten Durkun, ergonominin altını çiziyor:

“Operatörün oturuşu, bilek açısı, boyun desteği günün sonunda sonucu belirler. Işık 5.000–5.500K aralığında, foto standartları sabit olmalı.”

Danışma formu: “Sahnenin ilk perdesi”

Müşteri deneyiminde kontrendikasyonların net sorulması, onam formunun sade Türkçe ile hazırlanması ve foto/video izninin ayrı kutucuklarla toplanması gerektiğini söyleyen Durkun, randevu sadakatinde SMS + WhatsApp + takvim daveti üçlüsünün etkili olduğunu ekliyor:

“Satış değil, rehberlik önemli. Müşteri vazgeçse de doğru endikasyonla geri döner; bu da kazanımdır.”

Sürdürülebilirlik: SOP ve geri izleme kültürü

Durkun, eğitim sonrası kalıcılık için iki kavrama odaklanıyor:
 SOP (Standard İşleyiş Prosedürü) klasörü ve geri izleme toplantıları. Açılış–kapanış kontrol listeleri, dezenfeksiyon döngüsü, kriz planı (bayılma, alerjik reaksiyon), fotoğraflama protokolü ve aylık vaka toplantıları salonu “ustalık merkezi”ne dönüştürüyor.

Marmara Park AVMde Yapılan Alışverişler İyiliğe Dönüşüyor

Marmara Park AVM iyilik dolu bir sosyal sorumluluk projesini başlatarak herkesi “İyilik Kumbarası” ile bu büyük iyilik hareketinin bir parçası olmaya davet ediyor.

İyilik Kumbarası İyilik İçin Doluyor

Beylikdüzü’nün yaşam ve buluşma merkezi Marmara Park AVM, “İyilik Kumbarası” sosyal sorumluluk projesi ile hem ziyaretçilerini hem de mağazalarını kucaklayan büyük bir iyilik hareketi başlatıyor. İyilik Kumbarası ile dayanışmanın ve paylaşmanın önemine dikkat çeken Marmara Park AVM her ay bir sivil toplum kuruluşuna destek sağlayacak ve küçük katkıların nasıl da büyük bir iyiliğe dönüşeceğini bir kez daha göstermiş olacak.

Her Ay Yeni Bir İyilik Biriktiriyoruz

İyilik Kumbarası, Eylül ayında çocukların yeni eğitim-öğretim yılına daha hazır hissetmesi için dolacak. Anne Çocuk Eğitim Vakfı (AÇEV) ile gerçekleştirilen işbirliği çerçevesinde alışverişler, başta deprem bölgesindekiler olmak üzere ilk kez okula başlayan ihtiyaç sahibi çocukların okul çantası ile buluşmasına destek olacak. Ekim ve Kasım aylarında ise LÖSEV ile gerçekleştirilen işbirliği çerçevesinde lösemili çocuklar iyileşsin diye bu defa lösemili çocuklar için dolacak. Aralık ayına geldiğimizde HAYTAP ile yapılan işbirliği çerçevesinde İyilik Kumbarası masum canlar için dolacak. Yeni işbirlikleri ve yeni iyilikler ile her ay farklı bir dayanışma ruhu ile iyilik hareketi devam edecek. Tüm gelişmeler @avmmarmarapark Instagram, Facebook ve YouTube hesaplarından ve www.iyilikkumbarasi.com.tr sitesinden paylaşılacak. Böylece tüm gelişmeleri ve detaylı bilgiyi edinmek de kolaylıkla mümkün olacak.

Etki Odaklı Sohbetler’in konuğu Semtpati Vakfı Genel Müdürü Ece Ünver oldu
Sivil toplum ve sosyal girişimcilik alanındaki ilham verici çalışmaları görünür kılmayı hedefleyen SosyalUp’ın “Etki Odaklı Sohbetler” YouTube serisinin 20’nci bölümünde Semtpati Vakfı Genel Müdürü Ece Ünver konuk oldu. Ünver, vakfın kuruluş hikâyesini, sokak hayvanlarının iyi oluşuna yönelik yürüttükleri projeleri ve toplumsal farkındalık yaratmayı amaçlayan çalışmalarını anlattı.

Semtpati Vakfı’nın resmi olarak 2023 yılında kurulduğunu ancak çalışmaların birkaç yıl öncesine dayandığını belirten Semtpati Vakfı Genel Müdürü Ece Ünver, “Vakıf, başlangıçta bir sosyal sorumluluk projesi olarak doğdu. Türkiye’de özellikle İstanbul başta olmak üzere sokak hayvanları ve insanlar uzun yıllardır bir arada yaşıyor. Bu birliktelik, insanların sokak hayvanlarını beslemesi, tedavilerini üstlenmesi, sahiplenmesi gibi bireysel çabalarla şekilleniyordu. Ancak biz, bu çabaların daha örgütlü, sürdürülebilir ve kapsayıcı bir yapıya kavuşması gerektiğini düşündük. Semtpati de bu düşünceden doğdu” dedi.

İlk aşamada veteriner hekimlerden belediyelere, gönüllülerden mahalle paydaşlarına kadar sürece dâhil olan tüm tarafları bir araya getiren bir platform olarak şekillenen vakfın, sokak hayvanlarının iyi oluş halini artırmayı ve toplumda hayvanlarla bir arada yaşama kültürünü yaygınlaştırmayı hedeflediğini belirten Ünver, “Bugün geldiğimiz noktada ise özellikle bakım evlerinden (barınaklardan) köpek sahiplenilmesini teşvik eden bir çalışma perspektifi geliştirdik” diye konuştu.

Ünver, 2024 yılında yürürlüğe giren mevzuat değişikliğiyle birlikte sokak köpeklerinin sokaklardan alınarak bakım evlerine yerleştirilmesinin zorunlu hale geldiğini hatırlattı. Bu değişikliğin sokak hayvanlarıyla uyum içinde yaşamanın önündeki en büyük engel olduğunu söyleyen Ünver, “Dünyadaki tüm bilimsel veriler, nüfusun doğru yönetilebilmesi için hayvanların yakalanması, kısırlaştırılması, aşılanması ve alındıkları yere geri bırakılmasının en etkili yöntem olduğunu gösteriyor. Oysa bugün bakım evlerine kapatma ya da itlaf gibi uygulamaların kalıcı çözüm üretmediği pek çok ülke örneğiyle ortada” dedi.

CEM ADRİAN’DAN “HAYAT”

Cem Adrian’ın yeni şarkısı “Hayat”ı, şarkının eşlik ettiği özel videoyu ve sanatçının “Hayat” için kaleme aldığı satırları paylaşıyoruz.

““Bir yıldız kayması gibi sihirli ve ölümlüdür hayat”

Hayatımda yaptığım en zor ama en değerli şeylerden biri oldu bu video.

Yıllardır hem ülkemizin ortak hafızasında yer alan hem de kişisel hayatlardaki derin hikayelere eşlik etti şarkılarım. Videolarla, görsellerle birlikte yayınlandı. Tarihe öyle mühürlendi birçok şey…

Bu hislere eşlik eden şarkılarım daha da kıymet buldu bende de.

Anladım ki insanlar aslında “herkes bilsin” istiyor.

“Paylaşmak.”

Herkes bilsin ve herkes bu hislerini paylaşsın istiyor. Anlaşılmak istiyor.

Bu insani bir refleks… Benim de şarkı söylememin, yazmamın temel sebebi bu. Herkes bilsin istiyorum.

Bu kez ben eşlik etmek, ben fon olmak istedim. Ben dinlemek ve ben sormak… Ben paylaşmak istedim.

Tüm fikir boyunca her şeye en yüksek seviyede hassasiyet gösterdik. Estetik tüm kaygılardan uzak; hiçbir çekimi, konuşmayı asla tekrar etmeyerek, yönlendirmeyerek, doğal ışık ve doğal mekanda sadece sorduk ve dinledik. Anlattılar… Kaydettik.

GÖZDE KURAL’IN YENİ FİLMİ  “CINEMA JAZIREH” ULUSAL UZUN METRAJ FİLM YARIŞMASI’NDA!

İlk filmi “Toz” ile dikkatleri üzerine çeken Gözde Kural’ın yazıp yönettiği ikinci uzun metrajlı filmi “Cinema Jazireh”, 32. Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali’nin Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması’nda! Kadınların sesini, insan onurunu ve direnişi merkezine alan “Cinema Jazireh”, Taliban zulmü altındaki Afganistan’da, Leyla’nın kayıp oğlunu bulmak için erkek  kılığına girerek çıktığı tehlikeli yolculuğu anlatıyor. Kadın olmanın, coğrafyadan bağımsız olarak nasıl benzer mücadeleler içerdiğini gözler önüne seren sarsıcı filmin başrolünü İran sinemasının parlayan yıldızlarından Fereshteh Hosseini üstleniyor.

“Toz” ile hem festivallerde hem de vizyonda büyük övgüler toplayan Gözde Kural’ın kamerasını yeniden Afganistan’a çevirdiği ikinci filmi “Cinema Jazireh”, dünya prömiyerini yaptığı 59. Karlovy Vary Uluslararası Film Festivali’nde Ekümenik Jüri Ödülü’ne layık görüldü. Bugünün en yakıcı sorunlarını evrensel bir dille sinemaya taşıyan film şimdi de, 22-28 Eylül 2025 tarihleri arasında gerçekleşecek 32. Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali kapsamında Türkiye prömiyerini yapmaya hazırlanıyor. Festivalin Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması’nın 10 finalistinden biri olan “Cinema Jazireh”nin ekip katılımlı galası 24 Eylül Çarşamba akşamı saat 20.30’da Esas 01 Burda AVM’de yer alan Cinemapink Salon 1 ve 2’de; ikinci gösterimi ise 27 Eylül Cumartesi akşamı 20.30’da Cinemapink Salon 2’de gerçekleşecek.

“Öğrenciler için Kesintisiz Bambaşka bir İnternet Konforu: Keenetic ile Yeni Eğitim Öğretim Yılına Hazırsınız!”

“Keenetic sunduğu eşsiz teknik özellikleri ve gelişmiş KeeneticOS işletim sistemi ile yeni eğitim öğretim yılında öğrenciler için değişmez bir seçenek olmaya devam ediyor. Ailelerin güvenle tercih edebileceği Keenetic ürünleri için Keenetic Türkiye CEO’su Vefa Tarhan: “Keenetic her alanda olduğu gibi öğrenciler için de oldukça kullanışlı; eğitim gereksinimlerine, performanslarına olumlu yansıyacak donanımsal ve yazılımsal özellikleri barındırıyor, en yalın haliyle oldukça stabil konforlu internet erişimi sağlamakta, yine öğrencilerin gözdesi olacak!” açıklamasında bulundu.

Her yıl büyüme ivmesini artırarak ilerleyen sektörün tanınan markası Keenetic yeni eğitim öğretim yılında aileler ve öğrenciler için öne çıkan bir marka olmaya devam ediyor. Cihazlarının stabilitesi ve kalitesi, sürekli güncellenen KeeneticOS ile çok farklı avantajları bünyesinde barındırıyor. Öğrenciler ve eğitimcilerden sürekli övgüler alan marka esnek, modüler, estetik ve üstün yazılımı ile yine tercih sebebi olacak. Marka öğrencilerin performansına olumlu yansıyacağına inandığı özellikler konusunda iddialı.

Gerçek müşteri deneyimlerine dayalı kapsamlı araştırmalar yaptıklarını belirten Keenetic Türkiye CEO’su Vefa Tarhan: “Öğrenciler, eğitimciler ve Veliler bizlere olumlu geri dönüşlerde bulunuyorlar ve bizler de bundan oldukça gurur ve mutluluk duyuyoruz. Kullandıkça Keenetic ‘in eşsiz özelliklerini keşfeden kitleler sürekli artış eğilimi gösteriyor, bu geri bildirimlere oldukça değer veriyoruz ve kendimizi de gelen görüşler çerçevesinde güncel tutmaya özen gösteriyoruz. Keenetic her alanda olduğu gibi öğrenciler için de oldukça kullanışlı; eğitim gereksinimlerine, performanslarına olumlu yansıyacak donanımsal ve yazılımsal özellikleri barındırıyor, en yalın haliyle oldukça stabil konforlu internet erişimi sağlamakta, yine öğrencilerin gözdesi olacak!” dedi

6. Uluslararası Kadın Dostu Markalar Farkındalık Ödülleri için Erken Başvuru Süreci 30 Eylül’de Sona Eriyor

Kadın Dostu Markalar Platformu’nun her yıl 8 Mart haftasında gerçekleştirdiği Uluslararası Kadın Dostu Markalar Farkındalık Ödülleri, 5 Mart 2026’da altıncı kez sahiplerini bulacak. Bu yıl “İnsana, Gezegene ve Geleceğe Değer” temasıyla gerçekleşecek prestijli ödül programı, toplumsal cinsiyet eşitliği odağındaki örnek uygulamaları görünür kılmaya devam ediyor. Programa katılım için erken başvuru dönemi 30 Eylül 2025 tarihinde sona eriyor. Genel başvurular ise 30 Kasım 2025’e kadar devam edecek.

Kadın Dostu Markalar Platformu tarafından 2021 yılından bu yana her yıl düzenlenen ödül programı, iş dünyasında köklü ve itibarlı bir referans noktası haline geldi. Platform, yalnızca ödül sürecinde değil; yıl boyunca markaların toplumsal cinsiyet eşitliği, çeşitlilik ve kapsayıcılık alanındaki projelerini de görünür kılarak hem iş dünyasında hem de toplumda bu yönde güçlü bir duruş sergiliyor.

2026 yılında altıncı kez düzenlenecek olan Uluslararası Kadın Dostu Markalar Farkındalık Ödülleri, bu yıl “Çeşitlilik, Kapsayıcılık ve İyilik Hali Uygulamaları”, “Kadın Odaklı Sağlık ve Esenlik Temalı Farkındalık Projeleri”, “Medya, İletişim ve Diğer Yenilikçi Sosyal Fayda Projeleri” gibi yeni eklenen kategorilerle daha geniş bir perspektiften değerlendirilecek. Programa başvuru yapan projeler, “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Bilinci”, “Kadın İstihdamı ve İş Yaşamında Fırsat Eşitliği”, Kadın Girişimciliği ve Kadın Gücünün Desteklenmesi”, “Eğitim, Kültür, Sanat ve Bilimde Fırsat Eşitliği” ile “Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetle Mücadele” başlıklarıyla birlikte toplamda 8 kategoride değerlendirmeden geçecek.

Her yıl farklı bir temayla gerçekleşen ve bu yıl ‘İnsana, Gezegene ve Geleceğe Değer’ temasıyla düzenlenecek olan ödül programının erken başvuru dönemi 30 Eylül 2025 tarihinde sona erecek. Bu dönemde başvuru yapan markalar değerlendirme sürecinde avantajlı bir konuma sahip olacak. Genel başvurular ise 30 Kasım 2025’e kadar devam edecek.

Kadın Dostu Markalar Farkındalık Ödülleri Programı Neden Önemli?

Uluslararası Kadın Dostu Markalar Farkındalık Ödülleri, Türkiye’de bu alanda değerli çalışmalar yürüten markaları aynı çatı altında buluşturan kapsamlı ve itibarlı bir içerik platformu olarak konumlanıyor. 2025 yılı itibarıyla uluslararası boyuta taşınan program, yalnızca Türkiye’de değil, farklı ülkelerden örnek projeleri de görünür kılarak toplumsal etkiyi küresel ölçekte artırmayı hedefliyor. Böylelikle hem toplum için ilham kaynağı hem de markalar ve ekipleri için güçlü bir paylaşım ve öğrenme platformu haline geliyor.

Programa katılan markalar ve projeler, ödül almaya hak kazandıklarında başarılı uygulamalarını daha görünür kılma ve toplumun tüm kesimlerine ulaşma fırsatı buluyor. Öte yandan ödül sürecine katılan fakat geliştirmeye açık projeler de alanında uzman isimlerden oluşan seçkin bir jüri tarafından değerlendirilerek geri bildirim ve yönlendirme alma şansı elde ediyor. Böylece her başvuru, kazanıp kazanmamaktan bağımsız olarak, kurumlar için önemli bir öğrenme ve gelişim deneyimine dönüşüyor.

Beş yıldır başarıyla sürdürülen program, markaların toplumsal dönüşümde oynadığı kritik rolü görünür kılmaya devam ediyor. Her yıl yapılan başvurularla katılımcılar da sürdürülebilir bir değere ortak oluyor. Platform, 2026 yılı ödül başvuru ücretlerinden elde edilecek gelirle oluşturulan kız öğrenci bursunu Koruncuk Vakfı’na bağışlamayı planlıyor. Böylece her başvuru, yalnızca kadınların ve kız çocuklarının yaşamına dokunmak ve fırsat eşitliğini desteklemekle kalmayacak aynı zamanda doğrudan eğitime katkı sağlayacak.

Kimler Başvurabilir?

Ödüllere; kadın dostu uygulamaları benimseyen ve tüm iş yapış şekillerine entegre eden şirketlerden sivil toplum kuruluşlarına, kamu kurumlarından uluslararası organizasyonlara, eğitim kurumlarından girişimcilere kadar geniş bir yelpazede başvurular kabul ediliyor. Her ölçekten ve sektörden kurum, toplumsal fayda yaratan projeleriyle aday olabiliyor.

Kadın Dostu Markalar Platformu Kurucusu Nazlı Demirel’in Açıklaması:

“Kadın Dostu Markalar Farkındalık Ödülleri, yalnızca bir ödül töreni değil; toplumsal değişim için markaların, kurumların ve bireylerin ortaklaşa ürettiği bir değer hareketidir. Altı yıldır süren bu yolculukta her başvurunun, kadınların ve kız çocuklarının hayatına dokunan bir fark yaratmasını görmek bizim için en büyük gurur. Amacımız, her geçen yıl daha çok kurumu bu farkındalık hareketine dahil ederek, sürdürülebilir ve kalıcı bir toplumsal etki yaratmak.”

Talep Var, Usta Yok — Türkiye Güzellik Sektöründe Nitelikli Uzmanlık Açığı

Türkiye’de güzellik ve kişisel bakım pazarı günbegün büyürken, tezgâhların ardında sessiz bir soru dolaşıyor: “Bu talebi kim kaliteli şekilde karşılayacak?” Zincir markalardan mahalle salonlarına kadar herkesin ortak derdi aynı yere çıkıyor: nitelikli uzman. Randevu listeleri uzuyor, bazı hizmetlerde standartlar dalgalanıyor; müşterinin beklentisi ile işletmenin kapasitesi arasındaki mesafe açıldıkça, büyümenin sevincine küçük bir tedirginlik karışıyor.

Sahadan gelen gözlemler, meselenin tek bir başlığa indirgenemeyeceğini söylüyor. Sertifika sayısındaki artış bir yanıyla sevindirici; ama belgelerin tek başına “ustalık” anlamına gelmediği gerçeği her gün yeniden hatırlatılıyor. Mezuniyetin ertesi günü işbaşı yapan genç bir estetisyenin, gerçek randevu akışında doğru iletişim kurabilmesi, cihaz güvenliği ve hijyen protokollerini sekteye uğratmadan uygulayabilmesi, markanın vaat ettiği deneyimi istikrarlı biçimde sunabilmesi için yönlendirmeye, mentorluk ve denetime ihtiyacı var. İşte bu eksik halka, pazardaki büyüme grafiğinin gölgesinde kalan asıl darboğazı oluşturuyor.

Cansu Durkun bu tabloyu şöyle özetliyor: “Bir uzmanın değeri, yalnızca tekniği iyi uygulamakla ölçülmez. Aynı kalitede sonuç üretmek için standart iş akışına, denetimli pratiğe ve açık iletişime ihtiyaç var. Biri eksik olursa zincir kırılır.” Onun işaret ettiği üçlü, yani standart–staj–denetim, bugün birçok işletmede parça parça var; ama bir sistem olarak yan yana getirildiğinde, hem hizmet süresi kısalıyor hem de memnuniyet tutarlı biçimde artıyor. Bu yüzden çözüm, hızlı ama rastgele kurslardan ziyade içinden işe yerleştirme çıkan, gerçek randevuya benzeyen simülasyonlarla güçlendirilmiş, portfolyo üreten programlarda yatıyor.

İşveren cephesinde tablo farklı değil. İlan panoları sürekli açık; ancak “belge var ama pratik yok” cümlesi mülakatların ortak nakaratına dönmüş durumda. Cihaz okuryazarlığı—enerji ayarı, atım sayısı, fototip ve kontrendikasyonlar—kâğıt üzerinde basit görünürken, sahada müşteriyle karşı karşıya gelindiğinde ekip üyelerini zorlayabiliyor. Hijyen ve bariyer uygulamaları ise, yazılı prosedür olarak asılı dursa da, yoğun saatlerde bir anda “alışkanlık” seviyesine düşebiliyor. Tam da bu nedenle, her markanın kendine ait bir “iş akışı dili” oluşturması ve bunu görünür kılması gerekiyor: karşılama anından sonrası bakım talimatına kadar aynı tonda, aynı adımlarla ilerleyen bir anlatı.

Müşteri deneyiminin merkezindeki bu anlatıyı güçlendirmenin yolu, randevu öncesi beklentilerin netleştirilmesinden geçiyor. Dijital onam formları yalnızca hukuki güvence değildir; aynı zamanda müşterinin yolculuğunu sakinleştirir, soru işaretlerini azaltır. İşlem sırasında adımların kısa ve anlaşılır şekilde paylaşılması, “şu an bunu yapıyorum, nedeni bu” cümlelerinin eksik edilmemesi, kaygıyı düşürür. Sonrası bakım talimatının tek sayfalık, sade ve erişilebilir olması; 48 saat sonra gelen nazik bir takip mesajıyla desteklenmesi, ortaya konan emeği kalıcı memnuniyete çevirir. Bu adımlar liste gibi durabilir; oysa doğru uygulandığında, markanın karakterine dönüşür.

İstihdamı sürdürülebilir kılmak için kariyer yolu netleşmeli. Asistanlıktan uygulayıcılığa, oradan kıdemli uzmanlığa ve eğitmenliğe uzanan bir çizgi, yalnızca çalışanı tutmak için değil, müşteriye verilen sözün sürekliliği için de gereklidir. Puan temelli bir değerlendirme sistemi—memnuniyet, tekrar randevu, görsel arşivin düzeni gibi somut göstergelerle—ekibin motivasyonunu dengede tutar. Yeni başlayanlara ilk günden bir mentor atanması, salonların “öğrenen organizma” olarak büyümesine destek verir. “İyi uzman, iyi anlatandır” diyor Cansu Durkun, “çünkü anlatabilen uzman, hem kendine hem müşteriye güven verir.”

Eğitim tarafında ise “hızlı yetkinlik” kavramı öne çıkıyor. Haftalara yayılan, her biri gerçek randevuya benzeyen oturumlar; cihaz güvenliği ve hijyenin ezber değil refleks haline gelmesini sağlar. Öncesi–sonrası görsel arşivi, yalnızca pazarlama malzemesi değildir; aynı zamanda uzman için büyüme günlüğüdür. Birkaç iyi örnek, ekibi aynı hedefe hizalar. Bu yaklaşım benimsenince, iç denetimler bir korku nesnesi olmaktan çıkıp geliştirici bir geri bildirim döngüsüne dönüşür.

Bültenin başında sorduğumuz soru, yani “Bu talebi kim kaliteli şekilde karşılayacak?” artık daha somut bir cevaba kavuşuyor. Elbette bireysel çaba kıymetli; fakat kalıcı sonuç, kurum kültürüyle gelir. Salonunuzun duvarında asılı duran “Hijyen ve Memnuniyet Taahhüdü” afişi, yalnızca gelen müşteriyi ikna etmek için değil, içerideki ekibi her gün aynı hedefe çağırmak içindir. Web sitenizdeki “İş Akışımız” sayfası, yalnızca SEO değerini artırmakla kalmaz; potansiyel müşteriye, randevuya gelmeden önce güven verir. Bütün bunlar bir araya geldiğinde, büyüyen pazarın yaydığı parıltı aceleyle değil, ustalıkla yansır.

Cansu Durkun’un çağrısı net: “Türkiye, güzellik ekosisteminde ivmesini sürdürecek. Bu ivmeyi istikrara çevirmek için aynı masaya oturup standartları konuşmalı, stajı güçlendirmeli, denetimi görünür kılmalıyız. 30 günde atılan doğru adımlar, 12 ayın kalitesini belirler.” Sektör, belki hiçbir zaman tamamen “uzman açığı” ifadesinden arınmayacak; ancak bugün başlanan her küçük düzenleme, yarının güvenli ve sürdürülebilir büyümesi için somut bir yatırıma dönüşecek. Ve belki de o zaman, “usta yok” cümlesi yerini “ustalık kültürü var” cümlesine bırakacak.

Davut Güleç

Gazeteci, televizyoncu, Uzman polis-adliye muhabiri, Spor yazarı, Kayseri ve Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ile Küresel Gazeteciler Konseyi, TSYD, TİMEF, AVKON, ADD üyesi, TEMA’cı, Kızılay’cı, Dağcı, Trekkingci, Alp disiplini kayak milli hakemi, Herkes İçin Spor Federasyonu Kayseri il temsilcisi, Erciyes Kar Kaplanları Spor Kulübü Basın sözcüsü, Kayseri Spor Adamları Derneği, Tüm Mücadele Sporları Derneği, Kayseri Spor Adamları Derneği, Kent Güvenlik konseyi üyesi, Halkla İlişkiler Tanıtım, Adalet, Kamu Yönetimi mezunu ----- Davut Güleç Kimdir ? -----

İlgili Makaleler

Android Uygulama Popup
Logo

📲 Davut Güleç Haberler

Android cihazınızdan kolayca haberleri takip edin!

📥 Uygulamayı İndir
Android Uygulama Popup
Logo

📲 Davut Güleç Haberler

Android cihazınızdan kolayca haberleri takip edin!

📥 Uygulamayı İndir
Davut Güleç Panel İletişim // Dişli ikonunu döndürme animasyonu her 6 saniyede bir setInterval(() => { const gear = document.getElementById("gearIcon"); gear.classList.add("rotating"); setTimeout(() => gear.classList.remove("rotating"), 3000); }, 6000); Davut Güleç – Sağ Menü
Yukarı Çık Butonu - Siyah Halka
Modern GDPR Çerez Popup