SP İL BAŞKANI ALTUN: “PATLAYICI TESİSİ PROJESİ: HUKUKA, BİLİME VE HALKIN İRADESİNE AYKIRIDIR”

Saadet Partisi Kayseri İl Başkanı Erdal Altun,  İl Teşkilatı’nda, Pınarbaşı ilçesi Eğrisöğüt ve Aşağıbeyçayır mahalleleri arasında kurulması planlanan patlayıcı üretim, depolama ve kapsül montaj tesisi projesiyle ilgili önemli açıklamalarda bulundu, bazı sorunlara da şöyle dikkat çekti

“PATLAYICI TESİSİ PROJESİ: HUKUKA, BİLİME VE HALKIN İRADESİNE AYKIRIDIR”
Kayseri ili, Pınarbaşı ilçesi Eğrisöğüt ve Aşağıbeyçayır mahalleleri arasında kurulmak istenen patlayıcı üretim, depolama ve kapsül montaj tesisi projesiyle ilgili olarak; yerel halkın haklı tepkileri, bağımsız bilirkişi tespitleri, sivil toplumun saha raporları ve hukuki sürecin açık bulguları, bu projenin yalnızca çevresel değil, aynı zamanda hukuki, sosyal ve yaşam hakkına dair ciddi riskler barındırdığını ortaya koymaktadır.
Saadet Partisi olarak bu süreçte halkımızın yanında olmaya devam ediyor; bilime, çevre hukukuna, halk sağlığına ve anayasal haklara uygunluğu esas alarak, projeye karşı yürütülen mücadeleyi hem yerelde hem TBMM nezdinde kararlılıkla sürdürüyoruz.

PROJE BİLİMSEL VERİLERE VE PLANLAMA İLKELERİNE AYKIRIDIR

Mera Alanına Sanayi Tesisi Kurulamaz

Proje alanı hem 1/100.000 Ölçekli Çevre Düzeni Planı’nda, hem de şirketin kendi Proje Tanıtım Dosyası’nda “çayır-mera” vasfında gösterilmiştir. Yani bu alan, doğası gereği koruma altında olan ve özellikle hayvancılık açısından stratejik öneme sahip bir meradır.
Ne var ki, 11.08.2023 tarih ve 212/1891 sayılı Kayseri Valiliği İl Toprak Koruma Kurulu kararı ile bu alanın tarım dışı kullanıma açılması yönünde bir karar verilmiştir. Bu karar, fiilen yapılaşmaya zemin hazırlayan, vasıf değişikliği niteliği taşıyan bir uygulamadır.
Bu nedenle, bu kararın iptali için açılan dava, sadece bir hukuki mücadele değil, aynı zamanda çevresel adaletin tesisi için de önemli bir adımdır. İl Toprak Koruma Kurulu’nun, mera alanlarını fiilen yapılaşmaya açan kararlarına açılan ve hala ilk derece mahkemesinde görülen davanın da yakın takipçisiyiz.

İHALE ÖNCESİ YAZIŞMALAR ŞİRKETLE ÖNCEDEN PAZARLIK YAPILDIĞINI GÖSTERİYOR

Elde edilen belgeler göstermektedir ki, Pınarbaşı Milli Emlak Şefliği, henüz ihale gerçekleşmeden, 02.02.2022 tarihinden önce, 23.06.2021 tarihinde, tesisin kurulmasının planlandığı parsellerde patlayıcı madde üretim ve depolama faaliyetine engel olup olmadığını öğrenmek amacıyla Kayseri Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü’ne resmi yazıyla başvurmuştur. Cevabi yazı ise 29.07.2021 tarihinde kuruma ulaşmıştır.
Benzer şekilde, Eğrisöğüt Mahallesi’ne ilişkin 07.12.2022 tarihinde yapılacak olan ihale öncesinde, Kayseri İl Tarım ve Orman Müdürlüğü’ne yazılmış 28.09.2022 tarihli görüş yazısı da dosya içeriğinde mevcuttur.
Bu belgeler, şirket ile idare arasında resmi ihale tarihinden çok önce yürütülmüş teknik ve bürokratik bir hazırlığın mevcut olduğunu, ihalenin sadece şekli olarak yapıldığını ve dolayısıyla sürecin şeffaflık ve eşit rekabet ilkeleriyle örtüşmediğini ortaya koymaktadır.
Kamu arazilerinin pazarlık usulüyle, belli aktörler lehine planlanarak hukuki zeminden uzaklaştırılması kabul edilemez bir durumdur. Bu tür uygulamalar, sadece çevre hakkını değil, aynı zamanda ihale hukuku ve kamu yararı ilkesini de açıkça ihlal etmektedir.
“Şimdi gelelim bu projenin en vahim boyutlarından birine: Kamu malı olan bu değerli arazinin, ne yazık ki çok cüzi, neredeyse sembolik denebilecek ücretler karşılığında birilerine peşkeş çekilmesi girişimi. Bu durum, halkımızın malının ve geleceğinin nasıl pervasızca heba edilmek istendiğinin açık bir göstergesidir. Milli servetimiz, birkaç kişisel veya kurumsal çıkar uğruna riske atılmaktadır. Bu topraklar, ecdadımızın bize emaneti, çocuklarımızın geleceğidir. Bu denli stratejik ve yaşamsal öneme sahip bir bölgenin, adeta yok pahasına özel bir şirkete devredilme çabası, ne vicdanlara sığar ne de adalete uygun düşer. Bu, sadece bir çevre felaketi riski değil, aynı zamanda bir kamu vicdanı meselesidir.

SÜREÇ HUKUKİ AÇIDAN SAKINCALIDIR

Mahkeme ve bilirkişi tespitleri çarpıcıdır
Kayseri 2. İdare Mahkemesi’nde görülen davada sunulan bilirkişi ek raporunda; tesisin:
Tarım bütünlüğünü bozacağı,
Yerleşim yerlerine ve tarım arazilerine tehlikeli derecede yakın olduğu,
Trafik, gürültü ve hava kirliliği yaratacağı,
Yeraltı ve yerüstü su kaynaklarını (özellikle Bahçecik Barajı ve Göz Pınarı) tehdit ettiği,
Ruhsatlı maden sahalarıyla iç içe geçerek can güvenliği riski doğuracağı,
gibi çok sayıda bilimsel ve teknik gerekçeyle uygulanamaz bir proje olduğu ortaya konmuştur.

ÇEVRESEL VE SOSYAL ETKİLER GÖZ ARDI EDİLMEKTEDİR

DSİ, TEMA, Kırsal Çevre Derneği gibi uzman kurumların raporları açıktır
Kırsal Çevre ve Ormancılık Sorunları Araştırma Derneği’nin yerinde saha çalışmasına dayalı raporunda;
Tesisin dere yataklarına ve doğal su yollarına çok yakın olduğu,
Kimyasal sızıntının Zamantı Irmağı’na, oradan da Bahçecik Barajı’na ulaşabileceği,
Proje alanının endemik türler barındıran ekolojik bir hassas bölge olduğu,
Köyler arası ulaşım yollarının kapanacağı, yöredeki hayvancılık ve arıcılık faaliyetlerinin biteceği, tespit edilmiştir.

MECLİS’E TAŞINDI: HALKIN SESİ DUYULMAK ZORUNDADIR

Saadet Partisi İstanbul Milletvekilimiz Sayın Birol Aydın, bu projeyi Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine taşımış, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na yönelttiği soru önergesinde;
Şirketin defalarca şekilsel değişikliklerle aynı projeyi sunmasının yasal olup olmadığını,
ÇED süreçlerinin halkı aldatmak için mi kullanıldığını,
Mahkeme ve halk karşısında geri çekilen projelerin neden tekrar tekrar gündeme getirildiğini,
sormuştur.

HUKUK İŞLERİ BAŞKANLIĞIMIZ’DA SÜRECİ TİTİZLİKLE TAKİP ETMEKTEDİR
Partimizin Hukuk İşleri Başkanlığı, söz konusu hukuksuz işlemlerin ve bilimsel raporları hiçe sayan idari kararların iptali için süreci yakından izlemekte, yerel yönetim ve çevre hukuku bakımından tüm yolların kullanılmasını sağlamaktadır.

HALKIMIZIN İRADESİ, YAŞAM HAKKI, SUYU, TOPRAĞI, MERASI KORUNACAKTIR

Saadet Partisi olarak bizler, bu projenin yalnızca çevresel veya ekonomik bir mesele olmaktan öte, aynı zamanda Pınarbaşı’nın, Kayseri’nin ve Anadolu’muzun geleceğine kasteden bir yaşam ve gelecek meselesi olduğunun farkındayız. Bizler, bölgemizin doğal yapısının, temiz su kaynaklarımızın, asırlardır süregelen tarım ve hayvancılık faaliyetlerimizin, eşsiz bitki türlerimizin ve en önemlisi aziz hemşerilerimizin sağlığının, huzurunun ve esenliğinin korunması için sonuna kadar mücadele edeceğiz.
Hukuki süreçlerin en sıkı şekilde takipçisi olmaya, bilimsel raporlarımızın ve somut verilerin ışığında halkımızı bilgilendirmeye ve bu akıl almaz projenin durdurulması için her türlü meşru zeminde mücadele etmeye devam edeceğiz.
Bu projeye “olur” demek, yöre halkının geçim kaynağı olan hayvancılığı, temiz içme suyunu, köy yollarını, çocuklarımızın geleceğini riske atmak demektir. Bu sorumluluğu hiçbir idareci taşıyamaz, hiçbir siyasi örtemez.
Saadet Partisi olarak;
Bölge halkının yanında durmaya,
Doğayı ve yaşam alanlarını korumaya,
Hukukun üstünlüğünü savunmaya devam edeceğiz.
Kayseri’mizin ve Pınarbaşı’mızın geleceği için, patlayıcı tesisi gibi riskli ve geri dönülemez zararlar verecek projeler yerine, bölgemizin eşsiz doğal güzelliklerini ve verimli tarımsal potansiyelini koruyacak, sürdürülebilir kalkınmayı destekleyecek ve çevre dostu projelere odaklanılmasını talep ediyoruz. Bu vesileyle, tüm kamuoyunu, çevre örgütlerini, bilim insanlarını ve vicdan sahibi yurttaşlarımızı bu mücadeleye ortak olmaya davet ediyoruz.
Bu projeye “olur” demek, yöre halkının geçim kaynağı olan hayvancılığı, temiz içme suyunu, köy yollarını, çocuklarımızın geleceğini riske atmak demektir. Bu sorumluluğu hiçbir idareci taşıyamaz, hiçbir siyasi örtemez.

Bir ikinci husus ise Kayseri Öğretmenevi’nin kapatılmasıdır.

Kayseri gibi köklü geçmişe ve büyük potansiyele sahip bir şehirde, eğitim camiası açısından büyük önem taşıyan Kayseri Öğretmenevi’nin kapatılması, derin bir üzüntü ve şaşkınlıkla karşılanmıştır.
Depreme dayanıksız olduğu gerekçesiyle eski binası yıkılan Kayseri Öğretmenevi için Talas ilçesinde yeni bir yapı tahsis edilmişti. Ancak aradan geçen yaklaşık 1.5 yıllık sürede, bu yeni yapıya ne gerekli tadilatlar yapılmış, ne de Talas Belediyesi tarafından beklenen emsal artışı kararı meclisten geçirilmiştir. Sonuç olarak barınma ve konaklama hizmetleri sunulamayan öğretmenevi resmen kapatılmıştır.
Böylesine önemli ve büyük bir şehirde, hele ki doğu ile batıyı bağlayan stratejik konumda yer alan, 1.5 milyonluk nüfusa sahip bir büyükşehir olan Kayseri’de bir öğretmenevi için uygun bir bina bulunamaması, kamuoyunda ciddi soru işaretlerine neden olmuştur.
Unutulmamalıdır ki öğretmenevi sadece dört duvardan ibaret değildir. Eğitimcilerin sosyal, kültürel ve barınma ihtiyaçlarını karşılayan bir kurumun kapatılması, sadece bir bina meselesi değil; Kayseri’nin vizyonu, öğretmene verdiği değer ve şehircilik anlayışıyla doğrudan ilgilidir.
Bu durum kamuoyunda haklı olarak şu soruyu gündeme getirmektedir:
“Kayseri küçülüyor da bizim mi haberimiz yok?”
Saadet Partisi olarak, eğitim camiasının bu haklı serzenişinin yanındayız. Yetkililere çağrımızdır:
Gerekli adımlar bir an önce atılmalı; Kayseri’ye yakışır, çağdaş, fonksiyonel bir öğretmenevi yeniden kazandırılmalıdır.
Bu talebi, tüm eğitim gönüllülerinin sesi olarak, kamuoyunun ve ilgili kurumların dikkatine saygıyla sunarız.