Mustafa TEMİZER
Yaratıcının da yaratılmışın da bir hesabı var. Mutlak hesap sahibi ise tüm alemlerin yaratıcısı yüce Allah’tır.
İnsanoğlu ya Allah’ın “Ey Dâvûd! Biz seni yeryüzünde halife yaptık; onun için insanlar arasında adaletle hükmet; nefsin isteklerine uyma, sonra seni Allah yolundan saptırır. Kuşkusuz, Allah yolundan sapanlara, hesap verme gününü unutmaları yüzünden çok ağır bir azap vardır.” Sâd:26 Rablerinin emrine uyanlar için mükâfatın en güzeli vardır. Ona uymayanlara gelince, eğer yeryüzünde olanların tamamı ve ek olarak bir misli daha onların olsa (kurtuluş için) onu mutlaka feda ederlerdi. Onlar var ya, hesabın en kötüsü işte onları bekliyor; varacakları yer de cehennemdir. Orası ne kötü kalacak yerdir!” Ra’d:18 uyarısına rağmen hesaba çekeceğini, hesap vereceğini unutur. Dünyalık istek ve arzularını öne çıkarır. Sadece dünyalık hesap peşinde koşar. Dünyalık hedeflerine ulaşmak için hiç hiçbir sınır tanımaz. Hedefe ulaşmak için her şeyi mubah görür.
Ya da yüce divanda vereceği hesabı; “Onlar Allah’ın, korunmasını emrettiği bağı koruyan, rablerine saygıda kusur etmeyen, hesabın kötü sonuç vermesinden korkan kimselerdir.” Ra’d:21. “O gün herkes yaptığının karşılığını bulur. O gün hiçbir haksızlık olmayacaktır; kuşkusuz Allah’ın hesabı çok hızlıdır.” Mü’min:17 uyarılarını hatırlayarak dünyalık istek ve arzularına gem vurur. İsteklerine ulaşmak için her şeyi mubah görmez. Hangi mevki ve makamda olursa olsun görev ve sorumluluklarını Allah’ın emrettiği ölçüler içinde yerine getirir. Haktan, hukuktan, adaletten zerre ayrılmaz. Yönetici yöneticilik sorumluluğunu; vatandaş vatandaşlık sorumluluğunu bilir ve yerine getirir.
Yönetici, söz sahibi olduğu kurumu, devleti dünyalık arzu ve isteklerine gere, inatla, ben yaptım oldu anlayışıyla değil istişare ederek Allah’ın emir ve yasakları doğrultusunda, yönetir.
Kurulurken ve iktidar olurken millet düşmanı dış güçlerden icazet alan liderlerin kurduğu partilerin kime ne faydası olur? İcazet aldıklarının kontrolü ve isteği doğrultusunda inatla, ben yaptım oldu zihniyeti ile yapılanların kime ne faydası olur? Bu doğrultuda getirilen başkanlık sisteminin, Suriye sınırındaki mayınların temizlenmesinin, PKK ile yürütülen açılım ve sözde barış sürecinin kime ne faydası oldu? Cumhuriyet sonrası bağımsızlığımızın teminatı olarak kurulan fabrikaların özelleştirme adı altında birer birer kapatılmasının, ülke ekonomisini yıllarca sömürecek olan yap işlet devret modeliyle dolar üzerinden devlet garantili yatırımların kime ne faydası oldu? Toplumu ayrıştırma ve kutuplaştırma üzerinden yapılan siyasetin …. sosyal, siyasi, kültürel, ahlâki, ekonomik…. yönden ne faydası oldu?
Kur’an’ın yönetim ilkeleri: Adalet (Herkese eşit mesafede olmak), Emanet (Tüm makamları geçici görmek), Ehliyet (Emaneti layık olana vermek), Maslahat (Şahsi menfaatleri değil; kamu yararını gözetmek), Meşveret (Ortak akıl ile yönetmek) iken, “Danışan dağlar aşar, danışmayan düz ovada şaşar.” denmiş iken milli hassasiyetleri olan dürüst, samimi siyasetçilerin, bilim insanları ve uzmanların ısrarla hatırlatma ve uyarılarını kulak ardı etmenin, halka bu uyarıların dış güçlerin etkisiyle söylenmiş sözler olduğunu anlatarak ülkemiz aleyhine olacak plan ve projelerde inat etmenin, kim işine yarayacağı belli değil mi? Hangi yönetim ilkesiyle yönetiliyoruz? İnatla mı, ortak akılla mı?
İnatla sürdürülen Suriye politikası, sınır boyundaki mayınların temizlenmesi ile ABD’nin kontrol ve güdümdeki terör örgütleri bölgeye yerleşmedi mi? Sözde Kürt devletinin alt yapısı oluşturulmadı mı? Fabrikaları kapatıp üretimden vazgeçerek ekonomik olarak tamamen dışa bağımlı hale gelmedik mi? Açılım ve sözde barış süreci sonucunda PKK’nın siyasi temsilcileri meclise girmedi mi? Devlet hazinesiyle desteklenmiyor mu? Devlet garantili yap-işlet-devret modeliyle yapılan tüneller, otoyollar, köprüler, şehir hastaneleri devleti ekonomik yönden çökertmek isteyenlerin işine yaramadı mı? Devlet, yıllarca sürecek büyük bir ekonomik sıkıntı içine sokulmadı mı? Hazineden her yıl para aktarılmıyor mu?..
Milletin yaşadığı tüm sıkıntılar Allah’ın hesabını unutup dünyalık hesap peşinde koşmanın, millet düşmanı güçlerin isteği doğrultusunda hareket etmenin, onlarla iş birliği yapmanın, onların projelerine ortak olmanın sonucu değil mi?.. Millet olarak işi ehline vermeyişimizin sonucu değil mi?
Çözüm: Yöneticilerin; “Hz. Peygamberden sonra size halife oluyorum. Hz. Peygamber yanlış yaptığında onu düzeltecek melek Cebrail vardı. Ben yanlış yaparsam beni kim düzeltecek diyerek Allah’ın emri doğrultusunda hareket etmesi için vatandaşlarından yardım isteyen. Aldığı cevap karşısında Allah’a şükreden Hz. Ebu Bekir’in devlet adamlığı anlayışına sahip olması.
Vatandaşların; Hz. Ebu Bekir’in sorusuna biz seni uyarırız ya Ebu Bekir diyen. Ebu Bekir’in ya yanlışta ısrar edersem sözüne karşılık o zaman kılıcımızla düzeltiriz diyerek yöneticilerinin yanlış yapmasına, günah işlemesine izin vermeyen vatandaşlık bilincini sahip olmasıdır.
Milletimizin ve yöneticilerimizin uyanması basiretle hareket etmesi (Yanılmadan gerçekleri görebilmesi, gelecekle ilgili sezgi, uyanıklık, anlayış, kavrayış ve vizyon sahibi olması) dilek temenni ve duasıyla…
