Köşe YazılarıMedya-Basın Dünyası

Çanakkale ve şehitlerimiz…(Köşe yazısı 18.03.2017 Kayseri Star Haber Gazetesi)

DAVUT GÜLEÇ

GAZETECİ-HİSF KAYSERİ TEMSİLCİSİ

davutgulec@hotmail.com

Bugün 18 Mart.

Üzerinde yaşadığımız toprakların ve taşıdığımız kimliğin özeti.

Bu Vatan, Millet, Devlet için gözünü kırpmadan canını veren, kanını döken o ‘isimli-isimsiz kahramanlara’ nasıl minnet duyulmaz, vefasız kalınabilir ki?

Çanakkale Savaşları, Türk Savaş Tarihi’nin bir harp safhası ya da Birinci Dünya Savaşı’nın yalnız bir parçası değil; o başlı başına dünyayı dize getiren ve dünyanın en güçlü ordularını Çanakkale Boğazı’ndan geçirmeyen ” dünya tarihinin dönüm noktalarından biri”.

Bin yıllık Anadolu tarihimiz içinde 100’den fazla kazandığımız zaferlerin en büyüğü.

Çanakkale geçilmiş olsaydı, belki de Türk Milleti yok olmuş bu topraklardan sürgün edilmiş olacaktı.

Ülkemizin gerçek sahipleri,  bu Vatan, Millet, Devlet için canlarını veren, kanlarını döken o isimli-isimsiz Çanakkale Kahramanlarıdır.

Orada, Mustafa Kemal vardı.

Seyit Onbaşı ve Yahya Çavuşlar,

Bigalı Mehmet Çavuş, Harputlu Ömer Çavuş, Ödemişli Ömer Onbaşı,

Dünya askerlik tarihinde benzerleri hiç olmayan 27. ve 57. şehit Alaylar.

Mevzilerde kendisi nöbet tutup, erlerini istirahat ettiren Binbaşı Arif Beyler.

‘Vatanımız elden gidiyor’ diye en önde İngilizleri kovalayan Binbaşı Lütfü Beyler.

Bağımsızlığımızı o kahramanlara borçluyuz. İmkansız zorluklara rağmen kendilerini feda ederek, şimdi üzerinde yaşadığımız bu ülkeyi savundular, korudular, bizi yetim ve vatansız bırakmadılar.

Bu kahramanlar Trablusgarp Savaşı başından İstiklâl Savaşı sonuna kadar; Çanakkale’den Bakü’ye, Galiçya’dan Arabistan çöllerine kadar tam 10 yıl ve 10 cephede savaştılar.

70 bin esirimizden 60 bininin halen mezarları bile bilinmiyor.

Yalnız Çanakkale siperlerinde, 250 bin gencimiz kaldı.

19 Mayıs 1915 günü Arıburnu Savaşlarında 6.5 saat gibi kısa bir zamanda 10 bin kayıp verdik.

Tarihi Kayseri Lisesi gibi bazı liseler, son sınıf öğrencilerini Şehit olmalarından göremedi.

İstanbul Tıp Fakültesi 1916–1921 yılları arasında 5 yıl mezun veremedi.

22 Milyonluk Türkiye nüfusu 13 milyona indi.

Anadolu’da yaşayan her üç kadından biri dul kaldı.

Her üç haneden en az bir kişi Çanakkale’ye gelip ya şehit ya gazi verdi.

Türk Milleti, 1000 yıldır içten ve dıştan gelen son derece ağır tehdit ve terör olaylarına karşı samimiyetle hürriyet, barış ve şehitlik inancı için seve seve kanını akıttı.

Kahramanlarımız, denizden gelen çelik, ateş ve insan sellerine İngilizlerin asla tahmin edemeyecekleri bir inatla direndi, bunu Türk Milleti adına destanlaştırdı.

Çanakkale’de doğulusu ve batılısıyla düşmana karşı el ve gönül birliği içinde karşı koyan o ruh, bugün tezgâhlanan bu oyunları da bozacaktır.

Bundan kimsenin şüphesi olmasın.

Toplumları ayakta tutan, onları diri ve dinç kılan, milli şuurlarını oluşturarak kalabalıkları sürü olmaktan kurtarıp, zayıf iradelileri sağlam düşüncelerle granitten daha sağlam hale getiren değerler vardır.

İnsanın aklını başına getiren, onu daldığı derin uykudan uyandıran, ona görev ve sorumluluğunu hatırlatan gerçekler bazen acımasızdır.

En önemlisi de duran kalabalıkları belli bir hedefe doğru şaha kaldırıp koşturan, onları imanla, ilimle, bilgiyle, cesaretle coşturan liderler ve bütün bunları unutulmaktan kurtaran, o günleri yeniden bizlere yaşatan, geçmişle gelecek arasında köprü kurup ileri hamleler yaptıran günlerde olur.

Türk tarihi bu gerçekler, liderler ve güzel günler bakımından her milletin tarihinden daha diri, daha zengin, daha şanslıdır.

Türk milleti ise daha şanlı, daha canlı ve daha güçlüdür.

Toprak nasıl kanla yoğrulup vatanlaştı ise bunu anlamak zor değildir.

18 Mart, imanın küfre, hakkın batıla, hidayetin zillete, mazlumun mağrura, adaletin zulmete, vatanı savunanın saldırgana, aydınlığın karanlığa, nurun kire karşı zaferidir.

18 Mart, çelikleşmiş millet iradesinin, Kuvayi milliye ruhunun, asaletin, vatan, millet, bayrak aşkının, geleceğe olan güvenin, hürriyet ve istiklal sevdasının, askeriyle komutanın, eriyle liderin, genciyle ihtiyarın, kadınıyla kızın birlikte yazdığı bir şanlı destandır.

Söz konusu, vatan ve istiklal olunca, öldüğü zannedilen bir milletin bir büyük liderin öncülüğünde yeniden dirilişinin ve şaha kalkışının öyküsüdür.

Dünya durdukça ve Türk milletinin bir ferdi olarak, yaşadıkça Çanakkale’yi, Sarıkamış’ı, Dumlupınar’ı, Şehitlerimizi, gazilerimizi asla unutmayacağız, unutturmayacağız.

Ruhları Şad olsun…

Davut Güleç

Gazeteci, televizyoncu, Uzman polis-adliye muhabiri, Spor yazarı, TEMA’cı, Kızılay’cı, Dağcı, Trekkingci, Alp disiplini kayak milli hakemi, Herkes İçin Spor Federasyonu Kayseri il temsilcisi, Erciyes Kar Kaplanları Spor Kulübü Basın sözcüsü, Kayseri Spor Adamları Derneği yönetim kurulu üyesi, Kent Güvenlik konseyi üyesi, Halkla İlişkiler Tanıtım, Adalet, Kamu Yönetimi mezunu ----- Davut Güleç Kimdir ? -----

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Davut Güleç Panel İletişim Sağ Menü
Davut Güleç Logo Ana Sayfa Davut Güleç Kimdir? Galeri Köşe Yazıları Site Haritası