Ekonomi-teknoloji, magazin-yaşam haberleri (28.05.2024)

Babalar Gününde “ÇEKÜL 7 Ağaç Ormanları” ile Umutları Yeşertin!

Çevre ve Kültür Değerlerini Koruma ve Tanıtma Vakfı (ÇEKÜL), hediyelerimizin doğal mirası korumasını sağlamak için Babalar Günü’nde 7 Ağaç Ormanlarına fidanlar dikme çağrısı yapıyor.

ÇEKÜL Vakfı, Babalar Günü’nü daha yeşil bir gelecek umuduyla kutlamak isteyenler için anlamlı bir hediye öneriyor. “Doğa ve Kültürle Varız!” sloganı çerçevesinde, insan yaşamı ile doğal yaşamın sürdürülebilirliğini eşdeğerde tutan ÇEKÜL, bu özel gün için sevdiklerine fidan hediye etmek isteyenlere 7 Ağaç Ormanlarını sunuyor. Doğaseverlerin desteğiyle Türkiye’nin dört bir yanında büyüyen ormanlara katkıda bulunmak, babalarımıza duyduğumuz sevgiyi ve doğa için taşıdığımız sorumluluğu simgeliyor.

Bugüne kadar yaklaşık 1 milyon doğaseverin katkılarıyla 4 milyondan fazla fidanın dikildiği 7 Ağaç Ormanları, Türkiye’nin 7 bölgesinde büyümeye devam ediyor. Fıstık çamı, kızılçam, karaçam, akçaağaç, ardıç, meşe, badem gibi türlerin toprakla buluştuğu bu ormanlar sadece bugünü değil, geleceğimizi de yeşertiyor.

Babalar Günü’nde sevdiklerinize fidanlar hediye ederek doğal mirasın korunmasına ve yaşam döngüsünün sürdürülmesine destek olabilirsiniz. ÇEKÜL Vakfı olarak, doğayla uyum içinde yaşadığımız bir dünya için herkesi Babalar Günü’nde fidanlar dikmeye davet ediyoruz.

UZAY KAMPI TÜRKİYE’DEN PEKİN ZİYARETİ

Uzay Kampı Türkiye, Türkiye ve Çin arasındaki kültürel ve bilimsel köprüleri güçlendirmek, iki ülke halklarının karşılıklı anlayış ve dostluklarını derinleştirmek amacıyla Pekin’de düzenlenen “Kuşak Yol Pojesi” etkinliğine katıldı.
14-17 Mayıs 2024 tarihleri arasında düzenlenen İkinci Çin-Türkiye Sivil Dostluk ve İş birliği Diyaloğu Toplantısına katılan Uzay Kampı Türkiye Grup Müdürü R. Tolga Yıldırım, Operasyon ve Eğitim Takım Lideri Özlem Eliçevik ve Eğitim Destek Bölümü Takım Lideri Nurcan Subaşı, Çin Halkının Yabancı Ülkelerle Dostluk Derneği (CPAFFC) yöneticileri ile görüştü. Tolga Yıldırım, yapılan toplantıda Uzay Kampı Türkiye’nin faaliyetleri ve misyonu hakkında bilgi verirken, CPAFFC ile olan tarihi ilişkiler ve gelecekteki iş birliği fırsatları konularına değindi.

Çin ziyaretiyle ilgili değerlendirme yapan R. Tolga Yıldırım, şunları söyledi: “Uzay Kampı Türkiye olarak, Türk ve Çinli gençler arasında köklü dostluklar kurarak, farklılıklara saygı göstermeyi ve takım çalışmasını teşvik etmeyi misyon edindik. Bu ziyaret, iki ülke arasındaki dostane ilişkileri daha da ileriye taşıyacak ve gençlerin gelecekteki liderler olarak birbirlerini daha iyi tanımalarına olanak sağlayacak değerli bir adım olmuştur.”

2005 yılında başlayan ve 2006 yılında ilk Çinli öğrenci grubun Uzay Kampı Türkiye’yi ziyaretiyle pekişen iki kurum arasındaki ilişkiler, 2011 yılında resmi bir iş birliği protokolü ile daha da güçlendi. Uzay Kampı Türkiye 2012 yılında Türkiye’deki ‘Çin Yılı’ kapsamında, kaligrafi sanatçıları ve öğrencileri ağırlayarak kültürel alışverişin yanı sıra bilimsel ve eğitimsel iş birliklerine ev sahipliği yapmıştı.

AB, 8. Brüksel Konferansı’nda Suriye’nin ve bölgenin geleceğine destek için 2.12 milyar avro taahhüt etti

“Suriye’nin ve bölgenin geleceğinin desteklenmesi” konulu Brüksel Konferansı’nın sekizincisinde AB, 2024 ve 2025 yılları için 2.12 milyar avro taahhütte bulunmuştur. Bu yardım hem Suriye içindeki hem de komşu ülkelerdeki Suriyelilerin yanı sıra Türkiye, Lübnan, Ürdün ve Irak’taki ev sahibi toplumları da destekleyecektir.

AB Üye Devletleri, Suriye’ye komşu ülkeler, diğer ortak ülkeler ve donörler ile BM de dâhil olmak üzere uluslararası kurumlardan temsilcileri bir araya getiren Bakanlar toplantısında, Suriye’de Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin 2254 sayılı Kararı doğrultusunda siyasi bir sürecin başlatılması ve Suriyeliler ile onlara ev sahipliği yapan toplumların en acil ihtiyaçlarının karşılanması için hayati önem taşıyan mali desteğin seferber edilmesi gerekliliği yinelenmiştir.

AB, 2023’te gerçekleşen 7. Brüksel Konferansı’nda Suriye içindeki nüfusun yanı sıra Lübnan, Ürdün ve Irak’taki Suriyeli mülteciler ve hassas durumdaki ev sahibi toplumlar için 2024 yılı için verdiği taahhüdü (560 milyon avro) yeniden teyit etmiştir. AB ayrıca yukarıda sözü edilen ülkeler için 2025 yılına kadar 560 milyon avro daha taahhüt etmiştir. Ek olarak, AB, Türkiye’deki Suriyeli mültecileri ve hassas durumdaki ev sahibi toplulukları desteklemek üzere 1 milyar avro taahhütte bulunmuştur. Son olarak AB, 1 Şubat ve 18 Nisan 2024 tarihli Avrupa Birliği Zirvesi Sonuçları doğrultusunda, 2025 yılına ilişkin taahhütlerin 2027 yılına kadar olan süreyi kapsayan daha büyük bir mali paketin parçası olduğunu belirtmiştir.

AB, BM Güvenlik Konseyinin 2254 sayılı Kararı doğrultusunda müzakere edilmiş bir siyasi çözüme ulaşılması ve tüm Suriyeliler için daha parlak bir geleceğin koşullarının yaratılması amacıyla Suriye halkını desteklemek üzere elindeki tüm araçları seferber etmeye devam edecektir.

BAKÜ’DE EMRE ERDEMOĞLU RÜZGARI ESTİ 

Ünlü tasarımcı Emre Erdemoğlu, Bakü Fashion Week’de Sonbahar/Kış 2025 kapsamında “BAĞ” adını verdiği, Mavi ve Bej’in, Bordo ile buluştuğu 2025 Kış koleksiyonunu muhteşem bir defile ile tanıttı.

Bakü Fashion Week Sonbahar/Kış 2025 kapsamında gerçekleşen Emre Erdemoğlu defilesi Bakü’de iş, sanat ve cemiyet hayatının ünlü simalarının katılımıyla gerçekleşti.

Ege Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği’nin düzenlediği EİB Moda Tasarım Yarışması’nın dünya moda dünyasına kazandırdığı en başarılı tasarımcı olan Emre Erdemoğlu 2025 Sonbahar/Kış Koleksiyonunda insan ilişkilerindeki “BAĞ”ın dramatik gücünün koleksiyonuna işledi.

Tüm detaylarda her sezon olduğu gibi military formları işleyen tasarımcı, hikayede güçlü anlatımıyla ve zengin renk seçimiyle lüks kavramını yeniden ele aldı.

Deri detayların ön planda olduğu koleksiyonda, kaşe kabanlar, aşırı büyük formda ceketler, yerlere kadar inen trençkotlar koleksiyonunun bütününde hakimiyetini korudu.

Her sezon farklı karakterleri koleksiyonlarına işleyen tasarımcı, bu sezon da iki insan arasındaki koşulsuz bağı farklı bir anlatım şekliyle siz moda severlere sunuyor.

Military formların sokak stiliyle birleştirildiği koleksiyonda, Oversize formda kabanlar, özel işlemeli   kimonolar, yerlere kadar inen trençkotlar, yüksek bel pantalonlar, yüksek vatkalı military ceketler, jilet görünümlü temiz bitimler, defilede sıkça karşılaştığımız detaylar arasında yer alıyor.

İzocam’ın “Dışarıda Bırak” reklam filmine bir ödül de Effie Awards’tan!

Türkiye’nin en büyük yalıtım üreticisi İzocam, “Dışarıda Bırak” reklam filmi ile dünyanın en prestijli pazarlama ve reklam etkinliği Effie Awards’ta “Gümüş Effie” ödülünü evine taşıdı! Lider firma, “sokağın gürültüsünü de sıcağı da soğuğu da dışarıda bırak” mesajını verdiği reklam filmi ile daha önce de “Kristal Elma” ödülüne layık görülmüştü.

Türkiye’nin en büyük yalıtım üreticisi İzocam, “Dışarıda Bırak” reklam filmi ile ödülleri evine taşımayı sürdürüyor. Lider firma, “sokağın gürültüsünü de sıcağı da soğuğu da dışarıda bırak” mesajını verdiği reklam filmi ile dünyanın en prestijli pazarlama ve reklam etkinliği Effie Awards’ta “Gümüş Effie” ödülüne layık görüldü. Firmanın büyük beğeni toplayan reklam filmi daha önce de “Kristal Elma” ödülüne hak kazanmıştı.

Dünya çapında 55 ülkede, EACA’e (European Association of Communciation Agencies) üye Reklam Ajansları Dernekleri ve Reklamveren Dernekleri tarafından ortak olarak düzenlenen dünyanın en prestijli pazarlama ve reklam etkinliği Effie Awards’ın Türkiye ayağı 23 Mayıs 2024 tarihinde Divan Kuruçeşme’de gerçekleşti. En etkili reklam ve pazarlama iletişimi kampanyalarının ödüllendirildiği törende İzocam, “Dışarıda Bırak” reklam filmi ile Emlak / İnşaat / Yapı Malzemeleri kategorisinde “Gümüş Effie” ödülüne layık görüldü. Ödülü İzocam adına Pazarlama Müdürü Zahide Türkan Subaşı ve Pazarlama İletişimi ve Kurumsal İletişim Yöneticisi Gül Güvener birlikte aldı.

Effie Awards Türkiye, Reklamcılar Derneği ve Reklamverenler Derneği tarafından, American Marketing Association (A.M.A.) ve Effie Worldwide Inc.’ten alınan lisansla 2005’ten beri düzenleniyor. 2013 yılına kadar 2 yılda bir düzenlenen yarışma, 2014 itibariyle her sene gerçekleştiriliyor. Ulusal ölçekte ve belli bir dönemde üretilen işlerin değerlendirildiği yarışmanın sonuçları, küresel bir endekse etki ediyor ve lokalle sınırlı kalmıyor. Effie Effectiveness Index holdingler, markalar ve ajansların yıllık performansını küresel ölçekte sıralıyor.

Reklam filmi ile “Kristal Elma”nın da sahibi

İzocam’ın fark yaratan “Dışarıda Bırak” reklam filmi, daha önce de 35’inci Kristal Elma Yarışması’nın kazananları arasında yer alarak; Ev, Konut, Mobilya, Dekorasyon ve Yapı Malzemeleri Kategorisi’nin, TV ve Sinema Dalında Kristal Elma ile ödüllendirilmişti. Türkiye’de yalıtım sanayinin kurucusu İzocam, ödüllü reklam filminde “sokağın gürültüsünü de sıcağı da soğuğu da dışarıda bırak” mesajını veriyor. Yıllardır her platformda kamuoyuna yalıtımın önemini anlatan İzocam; soğuğu, sıcağı ve gürültüyü dışarıda bırakan geniş ürün yelpazesi ile 59 yıldır yalıtım sektörüne liderlik ediyor. Zeminden, cephe ve çatıya, duvar ve döşemeden tesisata kadar her uygulama alanı için nitelikli yalıtım malzemeleri üreten İzocam, yaşam alanlarımızı soğuğun olumsuz etkilerinin yanı sıra sıcak ve gürültüden de koruyarak izole ediyor. İzocam ürünleri sayesinde, soğuk kış günlerinde ısınma maliyeti minimuma indirilirken, bunaltıcı yaz aylarında da klima kullanımından kaynaklı enerji sarfiyatından tasarruf ediliyor.

Türk su ürünleri sektörü sürdürülebilirliğe yatırım yapıyor

 Türkiye’de 2000’li yılların başından itibaren ihracatın lokomotif sektörlerinden biri konumuna yükselen Türk su ürünleri sektörü, son 5 yılda ihracatını yüzde 65 artırarak 1 milyar dolardan 1,7 milyar dolara çıkardı. 

Avrupa’nın en büyük levrek ve çipura üreticisi konumundaki Türkiye’nin 100’den fazla ülkeye su ürünleri ihraç ettiği bilgisini veren Türkiye Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçı Birlikleri Sektör Kurulu Başkanı Sinan Kızıltan, alabalık üretiminde dünya 2.’si olduğumuzu, Akdeniz’in uluslararası sularında ve Malta kıyıları açıklarında yakalanan mavi yüzgeçli orkinosun ise Japonya’ya ihraç edildiğini dile getirdi. 

17 farklı ülkeden 45 temsilcinin katılımı ile FEAP (Federation of European Aquaculture Producers- Avrupa Su Ürünleri Yetiştiricileri Federasyonu) Genel Kurulu, Ege, İstanbul ve Akdeniz Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçıları Birliği organizasyonunda, 23-24 Mayıs tarihlerinde İstanbul Wyndham Grand Istanbul Levent Otelde gerçekleşti. 

Su ürünleri sektöründe dünyanın en modern tesisleri Türkiye’de

Toplantıda Türkiye adına söz alan Sektör Kurulu Başkanı Sinan Kızıltan, Türk girişimcilerinin son 20-25 yılda su ürünleri sektöründe dünyanın en modern ve entegre tesislerini dünyaya kazandırdıklarını, başta levrek, çipura, alabalık, somon ve ton balığı taze ve soğutulmuş, dondurulmuş bütün veya fileto olarak ve ayrıca tütsülenmiş olarak ihraç ettiklerini aktardı.

Levrekten 517 milyon dolar, çipuradan 418 milyon dolar döviz elde ettik

“Bu tesislerde ürettiğimiz protein zengini su ürünlerimizi 100’den fazla ülkeye ihraç edecek duruma geldik” diye konuşan Kızıltan, “Balıkçılık ve su ürünleri ihracatımız 2023 yılında 1.679 milyar dolara ulaştı. Sektörün 2019 yılı sonunda gerçekleştirdiği 1.02 milyar dolarlık ihracat hacmiyle, 2023 ihracat hedeflerine ilk ulaşan sektörler arasında yer aldık ve ilk kez 1 milyar dolar barajını geçtik. 2023 yılında 1,6 milyar dolarlık ihracatımızın haklı gururunu yaşıyoruz. Başlıca ihraç ürünlerimiz ise Akdeniz Levreği, Çipura, Türk Somonu, Gökkuşağı Alabalığı, Mavi Yüzgeçli Orkinos ve Kaya Levreğidir. Levrek ihracatımız 517 milyon dolar olurken, çipura ihracatımız 418 milyon dolar, Türk somonu, Türk deniz ürünleri sektörünün yükselen yıldızı konumunda. Türk Somonu önemli bir üretim ve ihracat artışı göstererek 2023 yılında yaklaşık 376 milyon dolarlık değere ulaştı. Alabalık ihracatımız 112 milyon dolar, orkinos ihracatımız 51 milyon dolar oldu. Kaya levreğinden 10 milyon dolar döviz geliri elde ettik” şeklinde konuştu. 

Univera’nın Başarı Hikayesi EGİAD İş Dünyasıyla Paylaşıldı

Perakende tedarik zinciri yazılımları konusunda dünyada ilk beş firma içine giren, 180 çalışanı ile 32 ülkeye ihracat yapan Univera’nın kuruluş, büyüme ve exit hikâyesini dinlemek üzere şirketin ortağı ve 30 yıl Genel Müdürlüğü’nü yapmış olan EGİAD Üyesi Cüneyt Ersin, genç iş dünyası ile EGİAD Dernek Merkezi’nde biraraya geldi. 2023 yılının en büyük exit’lerinden birinin yapıldığı UNIVERA’nın başarı öyküsünü, şirketin ortağı ve 30 yıl Genel Müdürlüğü’nü yapmış olan Ersin, iş dünyası ile paylaştı.

Toplantının açılış konuşmasını gerçekleştiren EGİAD Yönetim Kurulu Başkan Vekili Arda Yılmaz, Univera başarı hikayesinin iş dünyasına ilham olduğunu belirterek, “Markaların satış, servis ve lojistik süreçlerini yönetebileceği yazılımları tek bir platformda geliştiren, bu süreçlerin tamamen dijitalleşmesi için ihtiyaç duyulan tüm hizmetleri sağlayan Univera, 30 yıllık bilgi birikimiyle sektörünün öncü markası olmayı başarmış durumda. 270 binden fazla noktada yaygınlığı ile Türkiye’nin en önemli şirketleri arasında ve en büyük 500 hizmet ihracatçısından biri. 2023 yılında yapılan satış ile Univera’nın Param Grubu’nun çatısı altına girmesi hem ulusal hem de uluslararası pazarlarda daha etkin rekabet edebilmelerini sağlayacak bir adım olarak görülmekte. Bu birleşme, müşterilere daha kapsamlı ve bütünleşik hizmetler sunma imkânı yaratırken, sektördeki güçlü bir sinerjiyi de ortaya koyuyor” dedi.

EGİAD olarak şirketlerde dijital dönüşüm konusuna özel önem verdiklerini dile getiren Yılmaz, “Şirketlerin bu anlamda check up’ının yapılması, dijital dönüşüm araçlarının ele alınması, iyi uygulama örneklerinin incelenmesi gibi pek çok çalışma yaptık ve özellikle üyelerimizin bu kapsamda atacakları adımları teşvik etmeye devam ediyoruz. Son olarak ESİAD EGİAD İşbirliği ile Dijital Dönüşüm Zirvesi gerçekleştirerek konuyu daha kapsamlı ele alarak ulusal ve uluslararası firmalar çerçevesinde inceleme imkanı yakaladık. Bu çerçevede; firmalara dijital çözümler sunan Univera gibi şirketlerin yarattığı katma değeri vurgulamanın önemli olduğunu düşünüyoruz. Özellikle, işletmelerin iş süreçlerini daha verimli ve etkili bir şekilde yönetme, veri analitiği ve karar destek sistemleri kullanarak daha akıllı kararlar alma, müşteri deneyimini iyileştirme, verimlilik ve rekabet avantajı gibi pek çok fayda yaratan dijital çözümler üretmek şirketlere fayda sağladığı kadar makro ölçekte de büyümeye önemli katkı sağlamaktadır. Sonuç olarak, Univera’nın ve onun gibi başarılı şirketlerin hikayeleri, iş dünyasında dijital dönüşümün ve teknolojinin ne denli önemli olduğunu da gösteriyor. Başarılı bir büyüme ardından satış hikayesi, şirketin ne kadar değerli bir varlık haline geldiğini ve bu değeri nasıl koruduğunu gösterdiği gibi, nasıl rekabet avantajı elde ettiğini de ortaya koyar. Başarılı büyüme ardından satış hikayeleri, iş dünyası için öğrenme ve ilerleme için son derece önemlidir. Bu hikayeler, önemli dersler içerir ve gelecekteki stratejilerin belirlenmesine katkı sağlar.” diye konuştu.

Şirketin ortağı ve 30 yıl Genel Müdürlüğü’nü yapmış olan Cüneyt Ersin ise Univera’nın başarı öyküsünü aktararak, müşterilerin satış, lojistik ve servis konularında dijitalleşmesini sağlayan yazılımlar ürettiklerini hatırlatarak, “Kendi Ar-Ge Merkezimizde ürettiğimiz yazılımlar sayesinde iş süreçleri için A’dan Z’ye çözümler sunulmakta. Farklı sektör ihtiyaçlarına yönelik olarak Çoklu Kanal Satış Yönetimi, İş Ortağı Yönetimi, Mobil Ekip Yönetimi, Depo ve Üretim Yönetimi, Sahadan Veri Toplama, Tedarik Yönetimi gibi konularda iş süreçlerinin hızlı ve minimum hata ile gerçekleşmesini sağladık. Müşterilerimizin ihtiyacına yönelik olarak proje için gerekli olabilecek Yazılım, Donanım ve Profesyonel Hizmetler konularında hizmet sunup, maksimum fayda sağladık. Bugün, Türkiye’de ve dünyanın birçok ülkesinde, direkt ya da çözüm ortaklarımız aracılığı ile projeler yürütüldü. 1992’de, 25m2’lik küçük bir ofiste, 4 kişi olarak başladığımız yolculuğumuzda, 180 kişi ile 2500m2’lik, bünyesinde ARGE Merkezini de barındıran Univera Center ile katlanarak, büyüyerek ulaştık. Her geçen gün genişleyen ekibimiz, bize yeni bakış açıları kazandırdı ve hizmet kalitemiz ve çözümlerimizi de genişletti. İzmir’de başlayan hikayemiz, İstanbul ofisimiz ve zamanla dünyanın çeşitli bölgelerindeki iş ortakları ile gittikçe büyüdü. Türkiye’deki bilinirliğimizi arttırdık ve 10 yıl içerisinde başta hedef ülkelerde daha sonra ise Dünya’da, konusunda lider Türk Yazılım Firması olarak anılmak büyük bir gurur” dedi.

Araç kiralarken kimlik sahteciliğine son
Yaz aylarının gelmesiyle birlikte araç kiralama işlemlerinde artış başladı. Ancak bu durum sahte kimlikle araç kiralama tehlikesini de yine akıllara getiriyor.  biOnay’ın Kurucu Ortağı Ümit Yaşar Usta, elektronik kimlik kartlarının araç kiralarken sahteciliğin önüne geçilmesini sağlayacağını belirtiyor.
TOKKDER Operasyonel Kiralama Sektör Raporu’na göre, operasyonel araç kiralama sektörü 2023 yılında 78 milyar 200 milyon TL’lik yeni araç yatırımı yaparak 73 bin adet aracı filosuna kattı. 2023 yılı sonu itibarıyla sektörün aktif büyüklüğü 166 milyar TL olarak gerçekleşti. Sektörün toplam araç sayısı 2022 yılı sonuna göre yüzde 3,7 artarak 254 bine ulaştı. Ancak sahte kimlikle araç kiralamak sektör için risk oluşturuyor.
Elektronik kimlik kartlarıyla araç kiralarken sahteciliğin önüne geçilebileceğini söyleyen biOnay’ın Kurucu Ortağı Ümit Yaşar Usta, “Böyle büyüyen bir sektörde sahte kimliklerle işlem yapıldığına ve araçların çalındığına dair haberlere rastlıyoruz. biOnay olarak, araç kiralamada sahtecilik işlemlerinin önüne geçilmesini sağlayacak teknolojimiz var. Çipli kimlik kartı kullanımıyla parmak izi doğrulaması yapılarak olası sahteciliğin önüne geçmek mümkün. Dolayısıyla bu gibi durumların yaşanmaması için bu uygulama oldukça önemli” dedi.

Dijital Dönüşüm ile İK Süreçlerinizi Hızlandırın ve Verimliliği Arttırın!

PaperWork ile İK Süreçlerinizi Dijital Ortama Taşıyın!

İnsan kaynakları süreçlerindeki verimsizlik, çalışan memnuniyetini ve performansını doğrudan etkiliyor. Kağıt ortamında yürütülen insan kaynakları süreçlerinin neden olduğu verimsizliklere PaperWork güçlü bir çözüm sunuyor. PaperWork, insan kaynakları uygulamaları ve ERP sistemleri ile entegre çalışarak en karmaşık İK süreçlerinin bile kolayca dijital ortamda yönetilmesini sağlıyor.

İnsan kaynaklarında dijitalleştirilmiş bir yaklaşım, şirketlerin veri yönetimini optimize etmesine, hataların ortadan kaldırılmasına olanak tanırken aynı zamanda çalışanların kariyerlerinde büyüme ve başarı sağlaması için alan yaratıyor.

Dijital dönüşümün başlıca yararlarını şöyle sıralayabiliriz:

İş Akışı Otomasyonu: İşe alım, onaylama, performans değerlendirme gibi tüm İK süreçlerini otomatikleştirebilirsiniz.

Hızlı ve Doğru Bilgi Akışı: Tüm İK dokümanları ve süreçler dijital ortamda saklandığı için bilgiye erişim hızlı ve kolay hale gelir.

Dijital Özlük Dosyaları: Tüm çalışan bilgilerini tek bir platformda güvenli bir şekilde saklayabilirsiniz.

Çalışan Öneri Sistemi: Çalışanlarınızdan gelen önerileri kolayca toplayabilir ve değerlendirebilirsiniz.

Mobil Uygulamalar: iOS ve Android üzerinde çalışan mobil uygulamalarımız ile saha ekipleriniz de süreçlerin içerisinde yer alabilir.

Entegrasyonlar: PaperWork, insan kaynakları uygulamaları ve ERP sistemleri ile kolayca entegre edilebilir.

Güçlü Politika Oluşturma: Kuruluşunuzun tüm çalışanları için net ve şeffaf İK politikaları oluşturmanızı ve yönetmenizi sağlar.

PaperWork, insan kaynakları süreçlerinizi dijitalleştirerek, kuruluşunuzun verimliliğini ve çalışan memnuniyetini önemli ölçüde artırmanıza yardımcı olur.

Katılım Emeklilik’te üst düzey atama

Katılım Emeklilik üst düzey atamaya imza attı. Kurucu ekipte yer alan ve Mali ve İdari İşler Direktörlüğü görevini yürüten Ömer Can Hergenç, şirketin Finans, Hukuk ve İç Hizmetler Genel Müdür Yardımcısı olarak görevlendirildi.

Katılım esaslı BES ve sigortacılık sektörünün öncü şirketi olarak 10’uncu kuruluş yıl dönümünü kutlayan Katılım Emeklilik’te üst düzey atama gerçekleştirildi. Şirketin kurucu ekibi içinde yer alan ve 2020 yılından bu yana Mali ve İdari İşler Direktörlüğü’nü yürüten Ömer Can Hergenç, yasal süreçlerin tamamlanmasının ardından şirketin Finans, Hukuk ve İç Hizmetler Genel Müdür Yardımcısı olarak görevlendirildi.

Ömer Can Hergenç, 2001 yılında İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden mezun oldu, 2007 yılında Serbest Muhasebeci ve Mali Müşavirlik (SMMM) belgesini aldı. 2003-2007 yılları arasında Bağımsız Denetim-Vergi Denetimi ve İç Denetim faaliyetlerinde yer alan Hergenç, takiben 2013 yılına kadar sırasıyla Groupama Emeklilik, Ziraat Hayat Emeklilik ve BNP Paribas Cardiff Hayat / Emeklilik şirketlerinde çeşitli sorumluluk düzeylerinde Muhasebe ve Raporlama süreçlerini yönetti. 2013 yılından itibaren Mali ve İdari İşler Müdürü olarak başta kuruluş çalışmaları olmak üzere şirketin mali süreçlerinin yönetiminde etkin roller aldı. 2020 yılında Mali ve İdari İşler Direktörü olan Ömer Can Hergenç, 27 Mayıs 2024 tarihi itibariyle tamamlanmış olan yasal süreçlerin ardından Finans, Hukuk ve İç Hizmetlerden sorumlu Genel Müdür Yardımcısı olarak çalışmalarına devam etmektedir.

OİB Yeşil Dönüşüme hız verdi Toyota Otomotiv Sanayi Türkiye ’yi ziyaret etti

Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği (OİB), T.C.Ticaret Bakanlığı’nın desteğiyle yürütülen “Otomotiv Sektöründe Yeşil Dönüşüm Ur-Ge Projesi” katılımcı firmaları ile birlikte Toyota Otomotiv Sanayi Türkiye A.Ş.ye  sürdürülebilirlik odaklı ziyaret gerçekleştirdi. Ziyaret kapsamında 11 firmadan 23 kişinin yer aldığı heyete OİB yetkilileri ve UİB Genel Sekreter Yardımcısı Dr. Ayşe Mehtap Ekinci katıldı. Heyet, OİB Yönetim Kurulu Üyesi ve Toyota Otomotiv Sanayi Türkiye Kurumsal Strateji Planlama Grubu Genel Müdürü İrfan Sarıcı ile Kurumsal ve İş Planlama Bölüm Müdürü Şebnem Erkazancı liderliğindeki ekip tarafından karşılandı.

Toyota Otomotiv Sanayi Türkiye ekibi, yaptığı çalışmaların sunumunu paylaşırken, OİB ekibi de otomotiv sektörü ve ihracatına ilişkin güncel bilgileri sundu. Otomotiv Sektöründe Yeşil Dönüşüm        Ur-Ge Projesi kapsamında yürütülen faaliyetler hakkında bilgi veren OİB, sürdürülebilirlik ve Yeşil Dönüşüm uygulamaları hakkında da Toyota yetkileriyle görüş alışverişinde bulundu. Yapılan fabrika turunda Toyota Otomotiv Sanayi Türkiye’nin yenilikçi teknoloji ve üretim safhaları yerinde incelendi. Fabrika turu sonrasında TMMT 2025 Vizyonu hakkında gerçekleştirilen sunumda araç tasarımında ve üretiminde sıfır karbon esaslı çevre hedefleri anlatıldı. Karbonsuzlaşma yolunda yürütülen çalışmalar ve izlenen yöntemler hakkında bilgi paylaşıldı.

Enerji yönetimi ve üretimdeki kadın istihdamı politikası dikkat çekti

Toyota Otomotiv Sanayi Türkiye’nin sürekli iyileştirme odaklı kaizen anlayışı ve yeni teknolojiler ile birlikte oluşturulan “Enerji Obeya” olarak adlandırılan fabrika geneli enerji yönetimi sürdürülebilirlik çalışmaları açısından dikkat çekti. Enerji yönetim sistemi safhaları ve sonuçlarına dair detaylar paylaşılırken, üretimin her safhasında kadın çalışan oranının artırma politikalarına vurgu yapıldı.     Toyota Türkiye, ayrıca sosyal sorumluluk projeleri hakkındaki deneyimlerini heyet ile paylaştı. OİB ve Toyota Türkiye ekibi gelecek döneme ilişkin sürdürülebilirlik alanında olası işbirliği fırsatlarına odaklanmaya devam edecek.

nubia, yenilikçi akıllı telefon modelleriyle Türkiye’ye geliyor

Yenilikçi ürünleriyle tüm dünyada teknoloji meraklıları arasında büyük ilgi gören nubia, en son teknolojilerle geliştirilen akıllı telefonlarını Türkiye’deki tüketicilerin beğenisine sunmaya hazırlanıyor.

Bilgi ve iletişim teknolojileri alanında dünyanın önde gelen şirketlerinden ZTE, teknoloji meraklıları arasında dünya genelinde büyük ilgi gören markası nubia’nın yenilikçi akıllı telefon, tablet ve yeni nesil teknoloji ürünlerini Netaş desteğiyle Türkiye’de satışa sunmaya hazırlanıyor. “Sadece Kendin Ol” sloganından ilham alan nubia, teknoloji meraklılarına farklı tasarımlar, üstün özellikler ve deneyimler sunan geniş bir ürün yelpazesi sunuyor.

nubia, geçtiğimiz Şubat ayında İspanya’nın Barselona şehrinde düzenlenen Dünya Mobil Kongresi’nde tanıtılan ve büyük ilgi gören ürünlerini yakın zamanda Türkiye’deki teknoloji meraklılarıyla buluşturacak.

Türkiye’de satılacak modeller arasında dünyanın ilk ekran altı kamerasına sahip olan nubia Z60, rakiplerine göre çok daha iyi fotoğraf ve video özellikleri sunan katlanabilir nubia flip 5G, fotoğrafçılığı ve videografiyi bir üst düzeye taşıyan nubia Focus 5G, herkes için muhteşem bir oyun deneyimi sunan nubia Neo 2 5G ve müzik dinlemeyi daha keyifli hale getiren nubia Music yer alıyor.

YERLİ VE MİLLİ ELEKTRİKLİ TREN SETİ BİR YAŞINDA

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Gebze-Adapazarı arasında hizmet veren ‘Milli Elektrikli Tren Seti’nin (Yeni Sakarya) sefere çıktığı ilk günden bugüne kadar 575 bin yolcu taşıdığını söyledi.

Ulaştırma ve ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Tamamen yerli milli olarak TÜRASAŞ tarafından üretilerek 27 Mayıs 2023 tarihinde yolculu seferlerine başlayan Milli Elektrikli Setlerimiz Adapazarı ile Gebze arasında yolcu taşıdığını belirterek, “Milli Elektrikli Tren Setimiz aynı zaman da konforuyla da göz dolduruyor” dedi.

“Milli Elektrikli Setler 2575 Sefer Yaptı, 250 Bin Km Yol Katetti, 575 Bin Yolcu Taşıdı”

TCDD Taşımacılık Genel Müdürlüğü tarafından işletilen Adapazarı Bölgesel Treni’nde hizmet veren Milli Elektrikli Setler ile yolcuların ergonomik koltuklarda konforlu şekilde seyahat ettiklerini belirten Bakan Uraloğlu, “Adapazarı ile Gebze arasında 11 durakta yüzde 70 doluluk oranıyla hizmet veren setlerimiz bugüne kadar 2 bin 575 sefer yaptı, 250 bin kilometre yol katetti, 575 bin yolcu taşıdı” diye konuştu.

“Milli Elektrikli Setler Sadece Türkiye’de Değil Dünyada Da Kullanılabilecek”

Son teknolojinin kullanıldığı Milli Elektrikli Setlerin 160 kilometre hız yapabildiğini vurgulayan Uraloğlu, “Setlerimiz sadece Türkiye için değil dünyada kullanılmak için de üretildi. Uluslararası demiryolunda kullanılabilirlik, karşılıklı işletilebilirlik sertifikası olan TSI sertifikasına sahip olarak üretilen setler, ihtiyaca göre bölgesel ve şehirlerarası çalıştırılmak üzere 3’lü, 4’lü 5’li ve 6’lı araç sayısına sahip olarak üretilebiliyor, 5 araçtan oluşan set 324 yolcu taşıyor, uzun yolculuklar için restoran bulunuyor. Halen 3 set Adapazarı ile Gebze arasında başarıyla yolcu taşıyor, 2025 yılı sonuna kadar 22 set yollarda olacak, 2030 yılına kadar toplam 56 setin üretimi tamamlanacak. Ayrıca, işletme hızı 225 kilometre olan Milli Hızlı Tren tasarım çalışmalarımızda devam ediyor. Demiryolu ekosistemimiz geliştikçe demiryolu araçlarında dışa bağımlılığımız yavaş yavaş sona erecek.” ifadelerini kullandı.

“Türkiye Kendi Demiryolu Ekosistemini Adım Adım Oluşturuyor”

Milli Elektrikli Setlerin 160 kilometre hız yapabildiğini ve son teknolojiye sahip donanımla üretildiğini belirten Bakan Uraloğlu, “167 yıldır demiryolu işletmeciliği yapılan ülkemizde Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde son 22 yılda demiryolu alanında çok önemli atılımlar gerçekleştirildi. Yüksek hızlı ve hızlı Demiryolu inşaatında birçok çok başarılara imza attık. Aynı zamanda milli ve yerli demiryolu araçlarının üretiminde de ileri teknolojiyi kullanarak üretim yapıyoruz. Milli Elektrikli Lokomotiflerimiz, Milli Hızlı Trenimiz, Milli Elektrikli Setlerimiz, Milli Vagonlarımız birer birer tasarımdan üretime oradan da demir ağlara çıkıyor. Artık kendi demiryolu ekosistemimizi oluşturma yolunda çok önemli mesafeleri katettik. Milli Elektrikli Setimiz de böyle bir çalışmanın ürünü.” değerlendirmesinde bulundu.

Automechanika İstanbul Fuarı Sona Erdi: Otomotiv Sektöründe Büyük Buluşma

Otomotiv satış sonrası endüstrisini bir araya getiren Automechanika Istanbul fuarı, bu yıl da büyük bir katılımla karşılandı. Messe Frankfurt Istanbul ve Hannover Fairs Turkey iş birliğiyle İstanbul TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi’nde düzenlenen fuar, 35 farklı ülkeden 1.400’ün üzerinde katılımcı firmaya ev sahipliği yaptı. Fuarı tüm dünyadan toplam 50 binden fazla kişi ziyaret etti ve sektördeki yenilikleri, trendleri ve iş fırsatlarını yakından inceleme fırsatı buldu.

Bu yılki fuara katılan firmalar arasında D Expert de yer aldı. D Expert, otomotiv sektörü için sunduğu yenilikçi oto ekspertiz hizmetleriyle dikkat çekti. D Expert Genel Müdür Yardımcısı Ozan Ayözger, fuarla ilgili yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:

“D Expert olarak bu yıl Automechanika İstanbul’a ilk kez katılım gerçekleştirdik. Yenilen marka yüzümüzle, yeni projelerimizi ve müşterilerimize özel sunduğumuz çözüm önerilerimizi görüştüğümüz çok başarılı bir fuar geçirdik. Katılımcı firmalarla biraraya gelme fırsatı yakalayarak, sektör dinamiklerini değerlendirdik. Oto ekspertiz sektörüne yenilik getirecek çözümler sunduk.Bununla birlikte; kurumsal müşterilerimizi ve Türkiye’nin çeşitli illerinden ikinci el araç ekspertizi ile ilgilenen sektör paydaşlarımızı standımızda ağırlayarak, yeni iş birliği fırsatlarını değerlendirdik. Sektörümüzün ihtiyaç duyduğu, paydaşlar arasında güveni sağlayan, müşteri ve teknoloji odaklı, tarafsız ve bağımsız oto ekspertiz hizmetlerimizi otomotiv dünyası ile buluşturma fırsatı sunan Automechanika İstanbul, yeni iş fırsatları yaratmada önemli bir rol oynadı.’’

D Expert’in katılımı, fuarda büyük ilgi gördü ve şirketin sunduğu çözümler birçok sektör temsilcisi tarafından yakından incelendi. Oto ekspertiz hizmetlerinde yenilikçi ve müşteri odaklı yaklaşımlar sunan D Expert, fuar boyunca yeni iş birlikleri için önemli adımlar attı.

Automechanika İstanbul, her yıl olduğu gibi bu yıl da otomotiv sektörünün profesyonellerini bir araya getirerek bilgi alışverişine, yeniliklerin tanıtılmasına ve iş fırsatlarının değerlendirilmesine olanak tanıdı.

Automechanika İstanbul’un bir sonraki buluşması şimdiden büyük bir merakla bekleniyor.

Emre Develioğlu, Evidea Mağaza Geliştirme Direktörlüğü’ne Atandı!

Ev yaşam ürünleri kategorisinde faaliyet gösteren ve perakende mağaza zinciriyle büyüme ivmesini sürdüren Evidea, yönetim kadrosuna deneyimli bir isim daha ekledi. Mağaza Geliştirme yönetimi konusunda pek çok kurumsal firmada deneyim sahibi olan Emre Develioğlu, Evidea Mağaza Geliştirme Direktörü olarak atandı.

Abant İzzet Baysal Üniversitesi Orta Kademe Yöneticilik Bölümü’nden mezun olan Emre Develioğlu, ayrıca Anadolu Üniversitesi İşletme Fakültesi’ni tamamladı. Kariyerine Ceylan Bebe’de Mağaza Koordinatörü olarak başlayan Develioğlu, sırasıyla Flo, Arow ve Chakra gibi perakende şirketlerinde yöneticilik yaptı. Son olarak Penti firmasında 8 yıla yakın süre Kıdemli Kiralama Müdürü olarak görev alan Develioğlu, Mart ayı itibariyle Evidea’da Mağaza Geliştirme Direktörü olarak görev yapmaya başladı.

8 ana kategori bulunan Evidea’da, mağaza geliştirme süreçleri önemli bir rol oynamaktadır. Emre Develioğlu, Evidea’da bu süreçlerin yönetiminden sorumlu olacak.

YAPI KREDİ 80. YIL FEELIN’ GOOD ETKİNLİKLERİ, IMANY VOODOO CELLO VEDA TURNESİ İLE BAŞLIYOR!

Dünyaca ünlü isimleri, gösterileri ve yapımları sanatseverlerle buluşturan Piu Entertainment organizasyonu ile Yapı Kredi’nin 80. Yıl Feelin’ Good etkinlikleri kapsamında soul müziğin Fransız divası Imany 4 Haziran’da Ankara Oran Sahne’de, 5 Haziran’da İzmir Kültür Park’ta, 7 Haziran’da Harbiye Açık Hava’da ve 8 Haziran’da Antalya Açık Hava’da izleyicileri ile buluşacak.

Derin sesi, folk ve blues esintili besteleriyle dinleyicilerine farklı ruh hallerini bir arada yaşatan soul müziğin divası Imany, pop müziğin en hit parçalarını 8 çellist ile birlikte yorumladığı Voodoo Cello isimli albümünün veda turnesinde Türkiye’ye geliyor. Yapı Kredi Feelin’ Good etkinlikleri kapsamında Türkiye’nin 4 şehrinde sahne alacak Imany, muhteşem sahne ve ışık tasarımlarıyla müzik tutkunlarına unutulmaz bir gece yaşatacak.Imany’nin klasikleri ve son dönemin sevilen hitlerini yeniden yorumladığı Voodoo Cello isimli albümünde 12 parça bulunuyor. Jacques Brel’in ölümsüz eseri “If You Go Away”, Cat Stevens’ın “Wild World” isimli parçasının yanı sıra Elton John, Imagine Dragons, Ed Sheeran, Bonnie Tyler, Bob Marley ve Donna Summer gibi sanatçıların şarkılarını da Imany bu albümünde yeniden yorumluyor.

Imany tarafından tasarlanmış bu sahne peformansının müzik düzenlemelerinde de sanatçının imzası var. Konserin koreografisi Gladys Gambie ve Thierry Thieû Niang’a, ışık tasarımı Jérémy Bargues’e, kıyafet tasarımları Olivier Rousteing ve Maison Balmain’e, fotoğrafları da Eugenio Recuenco’a ait.

Voodoo Cello, aynı sahnede 8 çelloyu ve derin bir insan sesini bir araya getiren, ikonik pop müzik hitlerinin seslendirildiği sıra dışı bir şov. Herhangi bir özel efekt olmadan, tamamen doğal ses ile herkes tarafından bilinen ve sevilen popüler şarkıları yeniden düzenleyen Imany, onu destekleyen 8 çelloyla sahnede adeta bir büyü yapıyor.

Kadınların benzersiz enerjisinin gücüne dikkat çekmek için şeklini kadın vücuduna benzettiği çello için özel olarak tasarladığı Voodoo Çello konserinin veda turnesi, bu büyüleyici performansı seyretmek için son fırsat.

Yapı Kredi’nin 80. yıl dönümü kapsamında düzenlenecek Feelin’ Good etkinlikleri için biletler Biletix, Passo, Biletinial ve Bubilet’te satışta!

EİB’ten 225 bin TL ödüllü Moda Tasarım Yarışması 

İhracatın lokomotif sektörlerinden hazırgiyim ve konfeksiyon sektörünün daha katma değerli ürün ihracatının yolunu açacak, genç ve vizyoner tasarımcıları Türk hazırgiyim sektörüne kazandırmak amacıyla Ege Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği tarafından düzenlenen EİB Moda Tasarım Yarışması’nda 18’inci Final heyecanına sayılı günler kaldı.

Ege Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği’nin Ticaret Bakanlığı’nın desteğiyle bu sene 18’incisini düzenlediği EİB Moda Tasarım Yarışması’nın finali 29 Mayıs 2024 Çarşamba günü Tarihi Havagazında düzenlenecek.

18’inci EİB Moda Tasarım Yarışması’nın “Analog” temasıyla tasarımcılar, teknolojinin kısıtlamalarından kurtulmaya ve geleneksel yöntemlere geri dönerek yaratıcılıklarını keşfetmeye hazır olacaklar.

Ege Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği Başkanı Burak Sertbaş, genç tasarımcılara sundukları dünya çapında kendini gösterebilme fırsatını vurgulayarak, “Özgün, yenilikçi ve yaratıcı tasarımlarla gençlerimizi küresel arenada tanıtmak için yıllardır çaba sarf ediyoruz. Yarışmamıza katılan başarılı tasarımcılar, uluslararası moda okullarında aldıkları eğitimlerle sektörümüze önemli katkılarda bulunuyorlar. Şimdiye kadar yarışmamızda dereceye giren 20’den fazla tasarımcı, Bakanlığımızın destekleriyle dünya çapında tanınmış moda okullarında yüksek lisans eğitimi alma fırsatı elde ettiler. Bu başarılar, gençlerimiz ve Türk Moda Endüstrisi için önemli bir ilerleme kaydediyor” şeklinde konuştu.

Tasarımcılarımız ekonomimize değer katıyor

EHKİB Sosyal Organizasyonlar ve Yarışma Komitesi Başkanı Tuğba Hazar ise bu yılki yarışmanın sezondan bağımsız erkek ve kadın koleksiyonlar üzerine olduğunu belirterek, “Yarışmaya olan ilgi oldukça yoğun oldu ve 230 başvuru aldık. Bu yıl 18’incisini düzenlediğimiz yarışmamızda, motivasyonu yüksek bir katılımcı kitlesiyle karşılaştık. Temamız olan ‘Analog’, tasarımlarda hızlı dijital dünyadan bir kopuşu ve analog yöntemlerin estetiğini vurgulayarak tasarımın içindeki sanatı keşfetmeyi amaçladık. İlk 10’u belirlemek gerçekten zor oldu ve jürimiz titizlikle değerlendirme yaptı. Ekonomimize değer katan ve geleceği düşünen tasarımcıların önemini vurgulamak istiyoruz. 29 Mayıs 2024 tarihinde gerçekleşecek final defilesinde, 10 finalistimiz şampiyonluk için yarışacak” şeklinde konuştu.

İLK 10

ASLI   ÖZER

BUSE  ÜNAL

ELİF    DEMİRBİLEK

HALDUN AYBERS SÜMERMAN

KÜBRA          TÜYSÜZ

MUSTAFA SITKI ASMAOĞLU

NİLGÜN DEMİRHAN

ÖMER BAYCAN

SEVGİ YILMAZ

ZEYNEP KARLIDAĞ

ÖDÜLLER

Yarışma kapsamında ilk üç dereceyi alan finalistler para ödülünün yanı sıra Ticaret Bakanlığı’nın onayı halinde yurt dışında 12 ay süreli eğitim fırsatına da sahip olabiliyor. İlk 10 finalist bu ödüllerin yanında EHKİB Yönetim Kurulu kararı çerçevesinde yine EHKİB tarafından milli katılım organize edilen moda sektörünün önde gelen moda fuarlarını ziyaret hakkı elde etmektedir. (Bu kapsamda ziyaret edilen fuarlar: Fransa/Paris’te senede 2 kez düzenlenen Premiere Vision Paris fuarı ile Almanya-Münih’te senede 2 kez düzenlenen Munich Fabric Start fuarı)

Bugüne kadar Moda Tasarım Yarışmalarında dereceye giren 20’nin üzerinde tasarımcı Bakanlığımızın bursuyla dünyaca ünlü moda okullarında master yapma fırsatı yakaladı. Halihazırda EİB 15.Moda Tasarım Yarışması finalistimiz Ayşe Kaya Fransa-Paris’te bulunan Instıtut Français de la Mode moda okulunda, 16.yarışmanın finalistimiz Edanur Polat ise İtalya-Milano’da bulunan NABA moda okulunda eğitimlerine devam ediyor.

Nakdi Ödüller neler?

-Birincilik Ödülü 100.000 TL

İkincilik Ödülü 75.000 TL

Üçüncülük Ödülü 50.000 TL.

FİNAL JÜRİSİ

JÜRİ BAŞKANI, AYNI ZAMANDA YARIŞMA KOMİTESİ BAŞKANI SAYIN TUĞBA HAZAR

MODA TASARIMCISI AMOR GARİBOVİC

TASARIMCI BİGE ÖKTEN

MODA TASARIMCISI EMRE ERDEMOĞLU

İZMİR MODA TASARIMCILARI DERNEĞİ BAŞKANI ESİN ÖZYİĞİT

SEKTÖR TEMSİLCİSİ TURAN GÖKSAN

MODA TASARIMCISI HATİCE GÖKÇE

MODA TASARIMCISI MURAT AYTULUM

MARKA KURUCUSU, GİRİŞİMCİ NUR BİLEN YAVUZER

MODA TASARIMCISI SİMAY BÜLBÜL

MODA TASARIMCISI TANJU BABACAN

2000 YILI MİSS TURKEY ve 2000 YILI MİSS WORLD ÜÇÜNCÜSÜ GEÇMİŞ DÖNEM DÜNYA GÜZELİ MODEL YÜKSEL AK

MODA MARKA DANIŞMANI/BOREAL BRANDLİFTİNG KURUCUSU- SERHAT ŞENGÜL

Türkiye, narenciye ürünleriyle dünyaya şifa dağıtıyor

Türk narenciye sektörü, Irak pazarında yüzde 399’luk rekor ihracat artış hızı yakaladı ve Irak’ı yakına getirdi. Irak, 2024 yılının Ocak-Nisan döneminde 90,2 milyon dolarlık ihracatla Türkiye’nin en çok narenciye ürünleri ihraç ettiği ikinci ülke konumuna yükseldi.

Cumhuriyetimizin 100. Yılını 1 milyar 112 milyon dolarlık ihracatla geride bırakan ve tarihinde ilk kez 1 milyar dolar barajını aşan Türk narenciye sektörü, Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılına da başarılı bir giriş yaptı.

Türkiye’nin narenciye ürünleri ihracatı 2024 yılının Ocak-Nisan döneminde yüzde 16 artışla 408 milyon dolardan 475 milyon dolara ilerledi. Türkiye, narenciye ürünleri ihracatıyla 2024 yılında da dünyaya şifa dağıtmaya devam ediyor. Narenciye sektörünün ihracat başarısındaki asıl etken Irak’a gerçekleştirdiği ihracat artışı oldu.

Mandalina ihracat lideri

Türkiye’nin narenciye ürünleri ihracatında mandalinanın liderliğini sürdürdüğünü aktaran Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkan Yardımcısı ve Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Başkanı Hayrettin Uçak, mandalina ihracatının yüzde 4’lük artışla 224 milyon dolardan 233,5 milyon dolara çıktığını ifade etti.

Limon ihracatının yüzde 14’lük artışla 118 milyon dolardan 134 milyon dolara yükseldiği bilgisini veren Uçak, “Portakal narenciye ürünleri arasında ihracat artış rekortmeni oldu. 2023 yılının ilk 4 aylık döneminde 31 milyon dolar olan portakal ihracatımız 2024 yılının aynı döneminde yüzde 123’lük artışla 69,5 milyon dolara yükseldi. Greyfurt ihracatı ise; yüzde 9’luk gelişimle 34,5 milyon dolardan 37,5 milyon dolara ilerledi. Böylelikle 2024 yılının Ocak-Nisan döneminde narenciye ürün grubundaki dört ürünümüzde de ihracat artışı yakalanmış olduk” şeklinde konuştu.

Türkiye yalıtım sektörünü Avrupa’da temsil eden İzocam Tekiz, başarılarını iki önemli ödülle taçlandırdı!

Firmanın sektörde fark yaratan ürünlerinden İzocam Tekiz Kombi Panel, Çatı ve Cephe Malzemeleri Ödülleri 2024’te “Yılın Çatı Malzemesi” ödülüne layık görülürken, İzocam Tekiz GES Uyumlu Çatı Paneli ise Şantiye’nin Yıldızı Ödülleri’nde “Yılın Yeşil Yapı Malzemesi” seçildi.

Türkiye’nin en büyük yalıtım üreticisi İzocam’ın yalıtımlı panel ve sac işleme markası olan İzocam Tekiz, gerek yurtiçi ve yurtdışındaki başarıları gerekse üretim gücü ile adından söz ettiriyor. Avrupa’nın önde gelen yalıtım firmalarının üye olduğu Avrupa Panel ve Profil Derneği’nin (EAPP) üyeleri arasında yer alarak Avrupa’da ülkemizi başarıyla temsil eden lider firma, Ar-Ge ve inovasyon alanındaki başarılarını da 2 önemli ödülle taçlandırdı. Firmanın, yalıtım sektöründe fark yaratan ürünleri arasında yer alan İzocam Tekiz Kombi Panel, Çatı ve Cephe Malzemeleri Ödülleri 2024’te “Yılın Çatı Malzemesi” ödülüne layık görülürken, İzocam Tekiz GES Uyumlu Çatı Paneli ise Şantiye’nin Yıldızı Ödülleri’nde “Yılın Yeşil Yapı Malzemesi” seçildi.

Çatı Cephe Dergisi tarafından düzenlenen yalıtım sektörünün gelenekselleşen organizasyonu Çatı ve Cephe Malzemeleri Ödülleri 2024, 17 Nisan’da İstanbul Yapı Fuarı’nda gerçekleşti. Türkiye yalıtım sektörüne fark yaratan firmaların ve isimlerin ödüllendirildiği törende, İzocam Tekiz Kombi Panel “Yılın Çatı Malzemesi” ödülüne layık görüldü.

Eğime bağlı olmaksızın tüm çatılarda ısı ve su yalıtımı ve yangın güvenliği amacı ile kullanılabilen; üst yüzeyi PVC veya TPO membran kaplı olan İzocam Tekiz Kombi Panel, taşyünü ve poliüretan/PIR özelliği bir arada taşıyor. Yangına karşı dayanımıyla BROOF (t2) sınıfında yer alan İzocam Tekiz Kombi Panel, Türkiye’de üretilen membranlı paneller arasında FM sertifikasına sahip ilk ve tek ürün olma özelliği de taşıyor.

Şantiye® Dergisi ve Dijital Platformları tarafından yeni-inovatif-sürdürülebilir çözümlerin inşaat sektörüne daha yakından tanıtılmasına katkı sağlanması amacıyla bu yıl 4’üncüsü düzenlenen “Şantiye’nin Yıldızı” ve “Yılın Yeşil Yapı Malzemesi/Teknolojisi” ödülleri ise 20 Mayıs’ta Hilton İstanbul Kozyatağı Otel’de gerçekleşti. İzocam Tekiz GES Uyumlu Çatı Paneli, okur oylaması ve jüri değerlendirmesi sonrası “Yılın Yeşil Yapı Malzemesi” seçildi. İzocam Tekiz’in yenilikçi tasarımı olan Solar Çatı Paneli, özel bağlantı aparatları ile solar panellerin sandviç panellere pratik bir şekilde uygulanmasına olanak tanıyor. Üst düzey bir inovasyon ürünü olan İzocam Tekiz Solar Çatı Paneli, vidalanarak yapılan konvansiyonel uygulamalara kıyasla da su yalıtım zaafiyetini ve korozyon riskini ortadan kaldırarak çatılarda maksimum koruma sağlıyor.

İzocam Tekiz, Türkiye sandviç panel sektörünü Avrupa’da temsil ediyor

Ödüllü marka İzocam Tekiz, 2022 yılından bu yana Avrupa’nın önde gelen yalıtım firmalarının üye olduğu Avrupa Panel ve Profil Derneği’nin (EAPP) üyeleri arasında yer alıyor. Avrupalı sektör paydaşlarını bir araya getiren EAPP’nin 36 ülkeden 78 asıl üyesi, 50 kadar da ilişkili (hammadde ve ilişkili ürün üreticileri, taşyünü, çelik, vida, poliüretan, vb.) üyesi bulunuyor. Sandviç panel ile ilişkili konularda lobi faaliyetlerini yürüten dernek, ISO, CEN, CPE, MFB, IFD gibi uluslararası standardizasyon komitelerine de üye göndererek panel üreticilerini temsilen yönetmeliklere müdahil oluyor. Dernek her yıl organize ettiği European Congress olarak adlandırılan Genel Kurul toplantılarıyla da sektörün uluslararası gündemine yön veriyor. İzocam Tekiz’in de katılımcı olarak yer aldığı, derneğin 2022 ve 2023 Genel Kurullarında; pazar dinamikleri, yeni ürünler, yönetmelik değişiklikleri, üzerinde çalışılan yönetmelikler, mimari yaklaşımlar, sürdürülebilirlik gibi konular detaylarıyla ele alındı. Son Genel Kurul toplantısı 26-27 Ekim tarihlerinde Hollanda’da organize edilen derneğin, 2024 Genel Kurulu’na ise Türkiye ev sahipliği yapacak. Avrupa’nın önde gelen sandviç panel firmalarının temsilcileri bu yıl İstanbul’da buluşarak sektörün mevcut durumunu ve öngörülerini masaya yatıracak.

İzocam Tekiz, yıllık 4 milyon m² üretim kapasitesine sahip

Avrupa Panel ve Profil Derneği üyesi İzocam Tekiz, yıllık 4 milyon m² yalıtımlı panel ve sac işleme kapasitesine sahip. Sanayi yapılarına yönelik nitelikli ve hızlı çözümler sunan firma, ürün gamında yer alan taşyünü ve PUR/PIR yalıtımlı çatı-cephe panelleri, taşıyıcı profiller, çatı-cephe trapezi ve soğuk depo paneli ürünlerini, yatırımcılar ve proje sahiplerinin ihtiyacına uygun olarak üretiyor. Formlandırılmış iki metal arasında yalıtım çekirdeği bulunan yalıtımlı panellerden oluşan ürünleri ile zeminden çatıya, duvardan döşemeye ve tesisata kadar hızlıca uygulama imkanı sağlayan firma, binalarda hem yangın güvenliği hem de enerji tasarrufu sağlanmasını garanti altına alıyor. Yurtiçinde olduğu kadar yurtdışı pazarlarda da tercih edilen ürünler arasında yer alan İzocam Tekiz ürünleri, Türk Standartları Enstitüsü (TSE) kriterlerine ve Avrupa Standartlarına (EN) uygun olarak üretilerek piyasaya sürülüyor.

TCL’in 2023 ÇSY Raporu  yayımlandı
TCL, sürdürülebilirlik alanındaki ilerlemelerini ve yeniliklerini duyurduğu 2023 ÇSY (çevresel, sosyal, yönetişim) Raporu’nu yayımladı.
Dünyanın lider mobil teknoloji markalarından TCL Communication, sürdürülebilirlik yolculuğunda bugüne kadar ulaştığı kilometre taşlarını ve geleceğe yönelik vizyonunu detaylandıran 2023 ÇSY (çevre, sosyal, yönetişim) Raporunu yayımladı. Sadece sınırsız eğlence imkânları ve mobil teknolojiler sunmakla kalmayan TCL, aynı zamanda sorumlu çevre yönetimi yoluyla dünyayı yaşamak için daha iyi bir yer haline getirmenin çok ötesine geçmeyi de taahhüt ediyor.
Konuyla ilgili açıklama yapan TCL Communication Orta Doğu ve Türkiye Bölge Direktörü Serhan Tunca, “Bize yaşama imkânı sunan gezegenimize karşı sadece bireysel değil kurumsal olarak da sorumluklarımız var. Bu nedenle faaliyet gösterdiğimiz tüm bölgelerde bireysel düzlemde insanları ve kitlesel düzlemde ise toplumları daha sürdürülebilir bir dünya yaratma çalışmalarımıza katılmaya teşvik ediyoruz. Bu yöndeki çalışmalarımız kapsamında Türkiye’de de önemli projelere destek oluyoruz. Bu yaklaşımımızla son olarak Türkiye’de sürdürülebilir yemeğin adresi Neolokal ile bir sponsorluk anlaşması yaptık. Bu sponsorluk kapsamında restoran ziyaretçilerine sürdürülebilir ve dürüst yemeğin yolculuğunu TCL tabletleriyle izletiyoruz. Türkiye ve dünyadaki sürdürülebilirlik çalışmalarını, çevreye saygılı projeleri küresel düzeyde belirlediğimiz hedeflerimizle uyumlu bir şekilde desteklemeye devam edeceğiz.” dedi.
Çevresel hedefler
Raporda yer alan bilgilere göre TCL, mevcut durumları ve gelişim ihtiyacını göz önünde bulundurarak çevreyi korumada sürekli ilerleme ve başarı sağlamak amacıyla emisyon azaltımı, kaynak kullanımı ve diğer konularda daha uygulanabilir hedefler ortaya koyuyor. Çevresel hedeflere ulaşmak için farklı departmanların temel hedeflerini ve emisyon azaltma hedeflerini daha da geliştiren TCL, yönetim sorumluluklarını ve yetkilerini netleştirerek ve düzenli değerlendirmeler ve performans değerlendirmeleri yaparak, her bir departmanın çevresel başarılarını daha iyi izliyor ve değerlendiriyor ve böylece çevre stratejisinin etkili bir şekilde uygulanmasını sağlıyor.
İklim aksiyonları
TCL, sera gazı emisyonlarını en aza indirmek ve iklim değişikliğinin yarattığı zorlukların üstesinden gelmek için de bir karbon yönetim sistemi kurarken emisyon ve enerji yönetimi çalışmalarını da gerçekleştiriyor.
Döngüsel ekonomiye destekler
TCL, arıtma prosedürlerini optimize ederek ve geri dönüşüm oranlarını artırarak atık yönetimini de kararlılıkla güçlendiriyor. TCL, döngüsel ekonomiyi güçlü bir şekilde teşvik ederken ve çevrenin korunmasına ve sürdürülebilir kalkınmaya katkıda bulunurken maksimum kaynak kullanımı elde etmeye ve elektronik atık geri kazanımını geliştirmeye odaklanıyor.

POLONYA VE MACARİSTAN MERKEZ BANKALARI ESKİ BAŞKANLARI “ENFLASYONLA MÜCADELE VE MERKEZ BANKACILIĞI” KONULU PANELDE DENEYİMLERİNİ PAYLAŞACAK

Polonya ve Macaristan Merkez Bankası eski Başkanları, Maliye Hesap Uzmanları Vakfı (HUV) tarafından 29 Mayıs Çarşamba günü düzenlenecek olan “Enflasyonla Mücadele ve Merkez Bankacılığı” konulu panelde enflasyonla mücadele deneyimlerini paylaşacak. Sunuş konuşmasını HUV Başkanı ve Eren Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Eren’in, açış konuşmasını ise T.C. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in yapacağı panelde merkez bankalarının kurumsal yapıları, gelişen piyasa ülkelerinin enflasyon hedeflemesi uygulamasında karşılaştığı zorluklar mercek altına alınacak.

Yaklaşık 79 yıllık bir geçmişe sahip olan HUV, Cumhuriyetimizin 101. yılında “Enflasyonla Mücadele ve Merkez Bankacılığı” konulu panelde iki değerli merkez bankacısını bir araya getiriyor.

Sunuş konuşmasını HUV Başkanı ve Eren Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Eren’in, açış konuşmasını ise T.C. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek yapacağı panel, 29 Mayıs 2024 Çarşamba günü, 10:30-13:30 saatleri arasında Conrad Bosphorus Hotel’de düzenlenecek.

Deneyimli bankacılar tecrübelerini, görüşlerini ve önerilerini paylaşacak

Bilkent Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi İktisat Bölümü’nden Prof. Dr. Hakan Kara’nın moderatörlüğünü üstlendiği panelin bu yılki konuşmacıları Polonya eski Başbakanı ve Polonya Merkez Bankası eski Başkanı Prof. Dr. Marek M. Belka ile Macaristan Merkez Bankası eski Başkanı András Simor olacak.

Güncel ekonomik sorunların başında gelen enflasyonla mücadelenin tartışılacağı panelde, gerek eski merkez bankaları başkanlarının uygulama perspektifinden, gerekse akademik bakış açısından deneyimli bankacılar tecrübelerini, görüşlerini ve önerilerini paylaşacak.

Para politikalarının maliye politikası ve yapısal politikalarla etkileşiminin değerlendirileceği panelde, merkez bankalarının kurumsal yapıları, gelişen piyasa ülkelerinin enflasyon hedeflemesi uygulamasında karşılaştığı zorluklar, buna yönelik araç tasarımı ve uygun döviz kuru-para politikası bileşimi mercek altına alınacak.

İnşaat ikinci çeyreğe zayıf başladı

Türkiye Hazır Beton Birliği (THBB), her ay merakla beklenen inşaat ile bağlantılı imalat ve hizmet sektörlerindeki mevcut durum ile beklenen gelişmeleri gösteren “Hazır Beton Endeksi” 2024 Nisan Ayı Raporu’nu açıkladı. Şubat ve mart aylarında pozitif tarafta tutunan Faaliyet Endeksi’nin nisan ayında eşik değerin altına gerilediğini ortaya koyan Rapor, Beklenti dışındaki endekslerin geçen yılın aynı ayına göre azaldığını ve faaliyetteki azalmanın önümüzdeki aylarda da devam edebileceğini gösterdi.

Türkiye Hazır Beton Birliği (THBB) her ay açıkladığı Hazır Beton Endeksi ile Türkiye’de inşaat sektörü ve bağlantılı imalat ve hizmet sektörlerindeki mevcut durumu ve beklenen gelişmeleri ortaya koymaktadır. İnşaat sektörünün en temel girdilerinden biri olan ve aynı zamanda üretiminden sonra kısa bir süre içerisinde stoklanmadan inşaatlarda kullanılan hazır betonla ilgili bu Endeks, inşaat sektörünün büyüme hızını ortaya koyan öncü bir göstergedir.

Hazır Beton Endeksi 2024 Nisan Ayı Raporu’na göre, şubat ve mart aylarında pozitif tarafta tutunan Faaliyet Endeksi nisan ayında eşik değerin altına gerilemiştir. Beklenti ve Güven Endekslerinin de aşağı yönlü hareket ettiği görülmektedir. Yılın ilk çeyreğinde, Beklenti ve Güven Endekslerindeki düşük değer, nisan ayında Faaliyette azalmaya neden olmuştur. Her 3 endekste yaşanan gerileme, Hazır Beton Endeksi’ni aşağı çekmiş durumdadır.

Geride bıraktığımız nisan ayında Beklenti dışındaki endeksler geçen yılın aynı ayına göre azalmış durumdadır. En fazla daralma Güven Endeksi’nde görünmektedir. Faaliyetteki azalış, Beklenti Endeksi’nin eşik değerin altında olduğu bilgisi ile birlikte okunmalıdır. Bu durumda Faaliyetteki azalmanın önümüzdeki aylarda da devam edebileceği öngörülebilir.

Raporun sonuçlarını değerlendiren Türkiye Hazır Beton Birliği (THBB) Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Işık, “Faaliyet Endeksi nisan ayında eşik değerin altına gerilerken Beklenti ve Güven Endeksleri de aşağı yönlü hareket etmiştir. Beklenti dışındaki endeksler de geçen yılın aynı ayına göre azalmıştır. Bu durumda, Faaliyetteki azalma önümüzdeki aylarda da devam edebilir.” dedi.

İnşaat sektörüne yönelik değerlendirmelerini paylaşan THBB Başkanı Yavuz Işık, “Yılın ilk 3 ayında ipotekli konut satışları %53 azalmıştır. İpotekli satışların adedi 58 binlerden 27 binlere kadar gerilemiştir. İlk 3 aydaki toplam konut satışları geçen yıl ile neredeyse aynı olup yalnızca %1,3 gerileme göstermektedir. Son dönemde iç talebi daraltmaya yönelik hamleler konut sektörünü de olumsuz etkileyecektir. Seçim sonrası döneme dair olumsuz beklentiler ortadan kalkmış olsa da, özellikle bankacılık sektörü aracılığıyla konut kredisi kullanımında faiz oranları ve kredi verme isteği açısından yaşanan sıkıntılar, inşaat sektöründe yeni projelere başlama isteğini azaltmaktadır.” dedi.

Kale Grubu’nun kurucusu merhum İbrahim Bodur vefatının sekizinci yılında anılıyor

Kale Grubu’nun kurucusu merhum Dr. (h.c.) İbrahim Bodur, vefatının sekizinci yıl dönümünde büyük özlem ve saygıyla anılıyor.

Bundan 67 yıl önce Çan’da Kale Grubu’nun temellerini atan, tüm Türkiye’de sanayileşmenin ilk kıvılcımlarını yakan, her zaman insanı ve sosyal faydayı önceliklendiren duayen girişimci, sanayici ve hayırsever merhum Dr. (h.c.) İbrahim Bodur, vefatının sekizinci yılında, dualar eşliğinde büyük özlem ve şükranla anılıyor.

Zeynep Bodur Okyay: “Rahmetli babamdan bize kalan en büyük miras, insan ve memleket sevgisi …”

Kale Grubu Başkanı ve CEO’su Zeynep Bodur Okyay, merhum İbrahim Bodur’un girişimci ruhuyla, çalışma azmiyle, dostluklara verdiği değerle, hayırseverliğiyle herkese örnek olduğunu belirterek, “Rahmetli babamdan bize kalan en büyük miras, insan ve memleket sevgisi. O, yaptığı her işte, insanı önceliklendiren bir gönül insanıydı. Attığı her adımda memleket sevgisiyle hareket ederdi. Hiçbir zaman elini taşın altına koymaktan çekinmedi, büyük bir sorumluluk duygusuyla ve bunu bir ibadet sayarak halka hizmet etti. Sağlığı elverdiği sürece sivil toplum çalışmalarının içinde olmak istedi. Nihayetinde temas ettiği herkesin yaşamında anlamlı bir fark yarattı” dedi.

Kale Grubu, İbrahim Bodur’dan aldığı ilhamla sosyal girişimcileri destekliyor

Kale Grubu, kurucusu İbrahim Bodur’un adını yaşatmak amacıyla, daha güzel bir dünyada yaşamayı hayal eden ve bu hayali gerçekleştirmek için azim ve cesaretle harekete geçen sosyal girişimcileri desteklemeyi misyon edindi. Bu amaçla 8 yıl önce hayata geçirilen İbrahim Bodur Sosyal Girişimcilik Programı, içeride ve dışarıda çok önemli bir değişimin öncüsü haline geldi. Toplumun her kesiminde pozitif değişim yaratmayı hedefleyen programda, Erken Aşama, İleri Aşama, İş Birliği ve Gençlik kategorilerinde bu yıl ödül kazananlar, 4 Haziran’da düzenlenecek törende açıklanacak.

ORTA KORİDOR VE KALKINMA YOLU’NU GÜÇLENDİRECEK PROJE: VİA CARPATİA

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Üç Deniz Girişimi ile ilgili değerlendirmelerde bulundu. Girişim kapsamında inşa edilecek ve Litvanya’nın Klaipeda Limanı’ndan başlayarak; Polonya, Slovakya, Macaristan, Romanya, Bulgaristan’dan Türkiye’ye bağlanacak olan Via Carpathia Otorol Projesi’nin Orta Koridor ve Kalkınma Yolu ile doğrudan kesişen ve bu projeleri günlendirecek olan bir proje olduğunu belirterek, “Via Carpatia Otoyolu ile Ortadoğu’daki ticaret yolları Türkiye Üzerinden bütün Avrupa’ya bağlanacak. Türkiye olarak Via Carpatia projesinin bir parçası olmaya ve her türlü işbirliğine hazırız” dedi.

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Orta ve Doğu Avrupa’da enerji, ulaştırma ve dijitalleşme alanlarındaki altyapı eksikliklerinin giderilmesini hedefiyle Baltık, Adriyatik ve Karadeniz’e kıyısı olan ülkelerin başlattığı “Üç Deniz Girişimi” ile ilgili değerlendirmelerde bulundu. Bakan Uraloğlu, Üç Deniz Girişimi’nin; enerji, ulaştırma ve telekomünikasyon sektörlerindeki altyapıyı birbirine bağlayarak Kuzey-Güney eksenindeki ülkeleri daha iyi entegre etmek amacıyla AB Üye Ülkeleri tarafından kurulduğunu söyledi.

“Bulgaristan’dan Türkiye’ye Bağlanacak”

Üç Deniz Girişimi kapsamında inşa edilmesi planlanan ve Orta Koridor’a direk bağlantısı olması sebebiyle Türkiye’yi doğrudan ilgilendiren “Via Carpathia” Otoyol Projesi’nin, Litvanya’nın Klaipeda Limanı’ndan başlayarak; Polonya, Slovakya, Macaristan, Romanya, Bulgaristan’dan sonra Selanik Limanı’na ve buradan da İstanbul’a uzanacağını ifade eden Uraloğlu, bu projenin ayrıca Türk firmalarının küresel pazardaki rekabet gücü ve üretim kalitesi düşünüldüğünde, ülkemiz için önemli bir ekonomik faaliyet ve fırsat alanı olabileceğini vurguladı.

“Toplam Uzunluğu 712 Kilometre”

Orta Koridor ve Kalkınma Yolu ile Türkiye’ye gelecek olan ya da Türkiye’de üretilen ürünlerin Baltık, Adriyatik, Ege ve Karadeniz’e komşu olan ülkelere doğrudan iletilmesini sağlayacak olan “Via Carpatia” Otoyol Projesi’nin uluslararası taşımacılık faaliyetlerine büyük katkı sağlayacağını da kaydeden Bakan Uraloğlu, “Via Carpatia, Baltık, Ege, Karadeniz ve Adriyatik Denizleri arasında Kuzey-Güney ekseninde uzanan bir proje. Projenin Polonya’daki kısmı 2027’de tamamlanacak. Toplam uzunluğu ana güzergahın 712 km’sini oluşturuyor. Bugün itibariyle projenin 259,6 km’si tamamlandı. 280,8 km’si ise inşaat halinde, 171,6 km’si ise ihale ve hazırlık aşamasında” dedi.

“Via Carpatia Otoyol Projesi Avrupa Birliği İle Bağlantısallığımızın Artırılmasını Ve Taşımacılık Faaliyetlerimizin Gelişmesine Olumlu Katkı Sağlayacak”

Bakan Uraloğlu, Via Carpatia Projesi’ne Belarus, Bulgaristan, Hırvatistan, Yunanistan, Macaristan, Litvanya, Polonya, Romanya, Slovakya, Ukrayna’nın ardından 2016 yılında II. Lancut Deklarasyonu ile Türkiye’nin de dahil olduğunu belirterek, “Baltık, Ege, Karadeniz ve Adriyatik Denizleri arasında Kuzey-Güney ekseninde uzanan Via Carpatia Otoyol projesinin ülkemizi de kapsayacak şekilde genişletilmesi Avrupa Birliği ile bağlantısallığımızın artırılmasının yanı sıra söz konusu rota üzerinde yer alan ülkeler ile taşımacılık faaliyetlerimizin gelişmesine olumlu katkı sağlayacak. Ayrıca müteahhitlik sektörümüzün de söz konusu proje üzerinde yer alan ülkelerin karayolu altyapısı inşa sürecine dahil edilmesi de ülkemiz için çok değerli” diye konuştu.

“Proje Türkiye’nin Uluslararası Yeni Ticaret Koridorlarında Yer Almasını Ve Yakın Coğrafyadaki Ülkelerle İşbirliği Yapmasını Sağlayacak.”

Türkiye’nin, bu ticaret koridorunun ve Avrupa’nın önemli bir parçası olacağını vurgulayan Uraloğlu, “Proje Türkiye’nin uluslararası yeni ticaret koridorlarında yer almasını ve yakın coğrafyadaki ülkelerle işbirliği yapmasını sağlayacak. Dünya’da geçmişteki İpek Yolu bugün de Modern İpek Yolu Doğu’dan Batı yönündeydi. Artık geldiğimiz noktada herkes bu pastadan pay almak istiyor. Bu proje doğu batı yönündeki koridorlardan ziyade kuzey güney yönlü bir proje. Via Carpatia Otoyolu ile Ortadoğu’daki ticaret yolları Türkiye üzerinden bütün Avrupa’ya bağlanmış olacak” dedi.

“Proje, Litvanya’nın Klaipeda Limanı’ndan Başlayan Ve Bulgaristan’da Orta Koridor’a Bağlanıyor”

Baltık Denizi, Adriyatik Denizi ve Karadeniz’e komşu olan ülkelerin başlattığı projenin çok doğru bir proje olduğunun altını çizen Bakan Uraloğlu sözlerini şöyle sürdürdü:

“Proje, Orta Koridor ve Kalkınma Yolu ile kesişen ve bu koridorları doğrudan güçlendirecek bir proje. Litvanya’nın Klaipeda Limanı’ndan başlayan ve Bulgaristan’da Orta Koridor’a bağlanan Via Carpatia Projesi girişim üyesi olmamamıza rağmen desteklediğimiz bir proje. Biz bu projenin bir parçası olmaya ve her türlü işbirliğine hazırız. Orta koridor bağlantısı ile her şartta bizim de olmamız gereken bir proje. Konumumuz itibarı ile bu coğrafyada bir koridor olacaksa eğer bu Türkiye’siz olmaz. Türkiye her açıdan istikrarlı ve güvenli bir liman.”

İkinci El’de Vizyoner Yaklaşım ve Yeni Bakış Açısı Masaya Yatırıldı

İkinci el otomotiv sektörüne yeni bir soluk getiren 2plan, sektörler arası SCOT TÜRKİYE – Nesnelerin İkinci Şansı / 2. El Konferansı düzenledi. İkinci el alışveriş yönelimleri, döngüsel iş modelleri ve yeni fırsatlar başlıklı konuların değerlendirildiği konferansta farklı alanlardan sektörün önde gelen isimleri konuşmacı olarak yer aldı.

Sürdürülebilir bir geleceğe katkıda bulunma vizyonu çerçevesinde düzenlenen konferansta, 2plan İcra Kurulu Başkanı Orhan Ülgür, Dank! Mobilya Kurucusu Yağmur Sencer, MAİS A.Ş Genel Müdürü Dr. Berk Çağdaş, 5 Fil Kurucusu Yonca Özkan,  Nivogo Kurucusu ve CEO’su Arnas Akbaş, Yazar-Girişimci Olgar Ataseven, Plakhane Kurucusu ve Müzisyen Deniz Bayrak, Yazar-Sanatçı Mansur Tansu, Over Game Kurucusu ve CEO’su Can Aral konuşma yaptı.

Nesnelerin ikinci şansı SCOT Türkiye Konferansı’nda konuşuldu

SCOT Türkiye Konferansı’nda açılış konuşmasını yapan 2plan İcra Kurulu Başkanı Orhan Ülgür, “Bu konferans sadece otomotiv için değil sürdürülebilirlik kavramı olan ikinci el değerinin bulunduğu tüm sektörler için düzenlendi. 2plan Terminal binası da ikinci şans verilmiş bir yapı. Eskiden insanlar bu kadar büyük bir yapının içinin neden boş olduğu merak ederdi. Biz buraya ikinci bir şans vererek 50 bin m2’lik alanı değerlendirmemiz sonucu ikinci el otomotiv pazarının referans noktası 2plan’ın Terminal konseptini gerçekleştirdik” dedi.

2plan’ın sıfır araç satın alma deneyiminin ikinci el otomobil satın alma deneyimi ile eşdeğer olduğunu söyleyen Ülgür, “2plan şeffaf süreçlerle bu bilinçteki müşterilerin ilk adresi olmayı hedefliyor” diye belirtti.

“Bir ürünün olmazsa olmaz faktörü ikinci el değeridir”

MAİS A.Ş. Genel Müdürü Dr. Berk Çağdaş konferansta yaptığı konuşmada, ikinci el kavramının otomotivde veya araçta kendini bulduğunu belirterek “İkinci el denince aklımıza hemen otomotiv gelir. Ancak ikinci el konusunu bir ürünün ekonomik hayat döngüsünde; markanın değerinin oluşmasındaki en önemli faktör olarak görüyorum. Bir ürünün olmazsa olmaz faktörü ikinci el değeridir. Markanızı değerli kılmak istiyorsanız, ikinci el değeri yaratmak zorundasınız” dedi.

Otomotiv sektörünün standart, sabit, alım ve satımdan oluşan sürdürülebilir bir sistem olduğunun da altını çizen Çağdaş şunları söyledi:

“Sistem olmadan marka yönetimi de olamaz. İkinci el değeri müşterinin gözünde artarsa kalite, güven, imaj; her şey artar. Müşteri algısında yaratacağınız bu değer otomatik olarak güven ve marka bağlılığını beraberinde getirir. Bugün otomotiv dünyasındaki ikinci el pazarına yönelik çok başarılı siteler, şirketler, platformlar var. Doğru alım ve satım fiyatını verebilecek olanlar, markanın kalite algısını doğru yansıtabildikleri sürece istikrarı sağlayabilenler büyüyecektir.” diye sözlerine ekledi.

Gözler İnovasyonda: Bilgisayarla Görme Teknolojisi Avrupa İş Verimliliğini Dönüştürecek
Avrupalı karar vericiler, Üretken Yapay Zekadaki gelişmelerden güç alan Bilişim Vizyonu uygulamalarının, işletmelerin 2024 ve önümüzdeki üç yıl içerisinde üretkenlik cam tavanını aşmasına yardımcı olacağını tahmin ediyor.
Yapay zeka (AI) etrafındaki gündem, Üretken Yapay Zeka ve ChatGPT’nin hızlı evriminden, kullanımını şekillendiren AB düzenlemelerine ve video ve görüntü düzenlemede devrim yaratan yenilikçi yaratıcı araçlara kadar medya ortamını doyuruyor.
Ancak son zamanlarda yapılan bazı araştırmalar, bu durumun değişmek üzere olduğunu ima ediyor. Bu dönüşümün ön saflarında, yapay zekanın tüm potansiyelini gerçekleştirme sorumluluğunu üstlenmeye hazır olan ve potansiyel olarak Gartner Hype Cycle’ın tahminlerini bile geride bırakan Bilgisayarla Görme teknolojisi yer alıyor. Bu teknoloji, Avrupalı işletmeler için muazzam bir zamanlamayla geliyor.
Son on yılda, üretkenlik artışı büyük ölçüde durgunlaştı. Teknolojideki ilerlemelere ve işgücü eğitimi ve becerilerindeki artışlara rağmen, üretkenlikte beklenen artış karşılanamadı.
Ekonomik analistler, yaşlanan altyapı, düzenleyici engeller ve tüm sektörlerde dijital dönüşümü tam olarak benimseme konusundaki tereddüt dahil olmak üzere bu durgunluğun karmaşık bir etken ağına bağlı olduğunu söylüyor. Finansal krizler ile jeopolitik belirsizliklerin ardından ortaya çıkan ve devam eden zorluklar, manzarayı daha da karmaşık hale getirerek temkinli yatırım stratejilerine ve uzun vadeli inovasyon yerine kısa vadeli istikrara odaklanılmasına sebep oldu.
Ancak bu çerçevede, Üretken Yapay Zekadaki gelişmelerle desteklenen Bilgisayarla Görme teknolojisinin benimsenmesi, işletmelerin nihayet üretkenlik cam tavanını aşmalarına yardımcı olabilir. Yapay zeka iş karar vericileri arasında yakın zamanda yapılan bir anket, çarpıcı bir fikir birliğini ortaya koyuyor: Bilgisayarla Görme uygulamalarının benimsendiği takdirde önümüzdeki üç yıl içerisinde üretkenliği ortalama yüzde 42 oranında artırması bekleniyor. Özellikle imalat sektörü, yüzde 52’ye varan verimlilik artışlarıyla dönüştürücü bir sıçramanın eşiğinde duruyor. Araştırmaya göre Bilgisayarla Görme, Gartner Hype Cycle’ın Yapay Zeka için tanımlanan Üretkenlik Platosu’na doğru yükseliyor.
Yapay zekanın gözleri
Genellikle “yapay zekanın gözleri” olarak tanımlanan Bilgisayarla Görme, bilgisayarların ve sistemlerin dijital görüntülerden anlamlı bilgiler çıkarmasını sağlar. Bu teknoloji, görüntüleri gözlemler, tanımlar, sınıflandırır, izler ve eyleme geçirilebilir “bilgi” olarak yorumlar, böylece insanlar veya tamamlayıcı yapay zeka sistemleri tarafından üstün analizin önünü açar.
Görüntü İşleme’nin çok yönlülüğü, onarım ve bakım ile üretim hattı izleme ve kalite kontrolden güvenlik, sağlık, lojistik, tedarik zinciri yönetimi, gerçek zamanlı projeksiyon haritalama ve insan takibine kadar çok sayıda iş departmanında yaygın olarak uygulanmasından anlaşılmaktadır. Bu geniş kullanım alanı yelpazesi, Görüntü İşleme teknolojisinin dönüştürücü potansiyelinin altını çiziyor.
Fakat araştırma yalnızca iyi haber getirmiyor, halen aşılması gereken engeller bulunuyor. Teknolojiye olan heveslerine rağmen, araştırmaya katılanlar bu teknolojiyi kullanmada hala önemli zorluklarla karşılaştığını bildiriyor. Katılımcılar, harici uzman desteğinin olmamasına (yüzde 37) ve kuruluşlarda Bilgisayarla Görme uzmanlığını sürdürmedeki zorluklara (yüzde 33) birincil engel olarak işaret ediyor.
Ek olarak, yapay zeka destekli Bilgisayarla Görme uygulamalarının konuşlandırılması, veri güvenliği, kişisel gizlilik, gözetim, kurumsal rehberlik eksikliği ve işten çıkarma korkularının işletmeler arasındaki en büyük endişeler olması nedeniyle önemli etik kaygılar da gündem oluyor.

İhracat üreticinin sigortası, üreticinin sigortasını elinden almayın

Anadolu topraklarında 200 milyon zeytin ağacı tarihi bir rekolteyi insanlığa sunmak için gün sayıyor.

Zeytin ağaçları, 2022/23 sezonundaki 422 bin ton zeytinyağı ve 735 bin ton sofralık zeytin rekoltesini tekrarlayacak bir görüntü verirken, 1 Ağustos 2023 tarihinde dökme ve varilli zeytinyağı ihracatına getirilen yasağın 10 aydır kaldırılmaması Türk zeytinyağı sektörünün tepkisini çekiyor.

Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği ev sahipliğinde, bir araya gelen Türk zeytin ve zeytinyağı sektörünün kaderini tayin eden 20 kurum, yayınladıkları ortak bildiriyle, tarım ürünlerinde ihracatın üreticilerin sigortası olduğu, üreticilerin elinden sigortasının alınmaması gerektiğini dillendirerek, dökme ve varilli zeytinyağı ihracatındaki yasağın hemen kaldırılması talebinde bulundular.

20 kurumun imza koyduğu ortak bildiride; “2023/24 sezonunda; Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi’nin belirlediği 185 bin ton rekolte ve bir önceki rekor üretimin olduğu yıldan 170 bin ton devir stoku ve Suriye’den gelen 30 bin tonla beraber 385 bin ton zeytinyağı arzı oluşmuştur. Tahmini 60 bin ton zeytinyağı ihracatı ve 125 bin ton tüketim ile önümüzdeki sezona 200 bin ton zeytinyağı stoku devredecektir. Bu miktar iç piyasanın ihtiyacını rahatlıkla karşılayacağı gibi, ihracat yapılmasına da imkân sağlayacaktır. İspanya ve diğer üretici ülkelerde yaşanan rekolte kayıpları ve ülkemiz üretimindeki artış ülkemizin ihracat yapması için önemli bir fırsat sundu. Dünya fiyatları 10 Avro seviyesindeyken ve bu yüksek fiyatlarla ihracat yapabilecekken fırsat kaçırılmaya devam etmektedir. Zeytinyağı ihracat kısıtlaması zeytinyağlarının uygunsuz koşullarda stoklanmasını ve kalite kaybını beraberinde getirdi. Bu süreçteki kaybımız 400 milyon avro civarında oldu” görüşüne yer verildi.

Tedbir kararının hiçbir kesime faydası olmadı

Dökme ve varilli zeytinyağı ihracatına getirilen tedbirin iç piyasada fiyatların düşmesi amacıyla alındığına dikkat çekilen açıklamanın devamında; “Tedbir kararı alındığında 180 TL olan zeytinyağı fiyatı düşmek bir tarafa 350 TL seviyelerine çıkmıştır. İhracatımız 2022/23 sezonunda 150 bin ton iken, 2023/24 sezonunda yüzde 70 civarında kan kaybetmiştir. Tedbir kararı nedeniyle zarar gören sadece ihracatçı olmadı. Üretici ürünlerini ihracatçılara satamadığı için üreticilerimizde gelir kaybına uğradı. Her şeyden önce Türkiye ve Türk zeytinyağı ihracatçıları, ihraç pazarlarında itibar kaybetti.”

Türkiye’de, 2024/25 sezonunda 400 bin tonun üstünde rekolte bekleniyor

Türk zeytincilik sektörünün 20 güçlü kurumu ortak bildiride, Türkiye’nin yıllık zeytinyağı tüketiminin 120 bin ton seviyesinde olduğuna dikkat çekerken, 2024/25 sezonuna ilişkin bir projeksiyon ortaya koydular. Açıklamanın devamında şu görüşler dillendirildi; “2024/25 200 bin ton civarı bir stokla giriyoruz. 50 bin ton Afrin zeytinyağını ve beklenen 400 bin tonun üstündeki rekolteyi dikkate aldığımızda 600-650 bin ton zeytinyağı varlığıyla karşı karşıyayız. Bu zeytinyağını koyacak tank kapasitemiz bile yok. Bu şartlarda zeytinyağlarımız hızla değer kaybedecek ve sızma zeytinyağlarımız rafinajlığa dönüşecektir.”

Üreticileri zeytin ağaçlarını kesmek zorunda bırakmamalıyız

Türkiye zeytincilik sektörüne son 25 yılda yaptığı yatırımlarla zeytin ağacı varlığını 200 milyona çıkardığı hatırlatılan bildirinin devamında; “Ağaçlar tam verime geçtiğinde 650 bin ton zeytinyağı ve 1 milyon 200 bin ton sofralık zeytin rekoltesi öngörülmektedir. Bu rekoltenin katma değere dönüşmesi için ihracatçılarımız ve üreticilerimizin teşvik edilmesi büyük önem ve öncelik taşımaktadır. Aksi takdirde 1980’li yıllarda zeytin ağaçlarını kesen üreticilerimiz, içi kan ağlayarak mevcut zeytin ağaçlarını da kesmek zorunda kalacaktır. Üreticileri zeytin ağaçlarını kesmek zorunda bırakmamalıyız” denildi.

2024/25 sezonunda, dünyadaki üretimin 3,5 milyon ton olacağı öngörüsüne de yer verilen ortak açıklama, “Dünya genelinde de zeytinyağı rekoltesi yüksek olduğu için ihracat fiyatlarının düşmesi söz konusu olacaktır. Tedbir kararı devam ettiği takdirde sektörün tüm paydaşları ve ülkemiz kaybedecektir. Bu nedenlerle, Türk zeytinyağı sektöründe üretici, sanayici, ihracatçı tek ses olarak; “Dökme ve varilli zeytinyağı ihracatındaki tedbir kararı yarına bırakılmadan bugün kaldırılmalıdır. Unutulmamalıdır ki tarım ürünlerinde ihracat çiftçinin sigortasıdır. Zeytinyağı başta olmak üzere birçok tarım ürününde fiyat istikrarı ihracat sayesinde sağlanmaktadır. Üreticinin sigortası elinden alınmamalıdır” diyoruz denilerek bildiriye son nokta konuldu.

Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği’nin ev sahipliğinde yapılan toplantıda “Dökme ve varilli zeytinyağı ihracatındaki tedbir kararı yarına bırakılmadan bugün kaldırılmalıdır” içerikli bildiriye; “Akhisar Ticaret Borsası, Akhisar Ticaret ve Sanayi Odası, Aydın Sanayi Odası, Aydın Ticaret Borsası, Aydın Ticaret Odası, Ayvalık Ticaret Odası, Ayvalık Zeytin Üreticileri Derneği, Burhaniye Ticaret Odası, Edremit Ticaret Borsası, Edremit Ticaret Odası, Ege Bölgesi Sanayi Odası, Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği, İzmir Ticaret Borsası, İzmir Ticaret Odası, Edremit Körfezi Zeytin ve Zeytinyağı Üreticileri Federasyonu, Manisa Ticaret Borsası, Manisa Ticaret ve Sanayi Odası, Söke Ticaret Borsası, Tariş Zeytin ve Zeytinyağı Birliği, Tire Ticaret Odası ve Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi” imza koydu.

Kadın girişimciler TİM WINGS’in kanatları altında

Kadın girişimcilerin rekabet gücünü artırmak ve ihracat ailesine yeni firmalar kazandırmak için Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM), Türk Eximbank, İhracatı Geliştirme (İGE) A.Ş. ve Türk Standartları Enstitüsü temsilcilerinin katılımlarıyla 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde kamuoyu ile paylaşılan “İhracatta Kadını Destekleme Paketi” TİM WINGS (Women International Networking and Global Sales) kapsamındaki çalışmalar hızla devam ediyor. 

TİM WİNGS çatısı altında ilk aşamada Akbank Dönüşüm Akademisi ile pilot illerde eğitim programları tasarlandı. 

“İhracatta Sınırları Aş” başlıklı eğitim programlarının ikincisi İnovakademi, Akbank Dönüşüm Akademisi, TİM işbirliği ve Ege İhracatçı Birlikleri (EİB) ev sahipliğinde gerçekleştirildi. 

Eğitim başlıkları ise Dış Ticaret, Finansal Okuryazarlık, Yeşil Dönüşüm, Dijital Pazarlama, E-Ticaret, İhracata Yönelik Devlet Destekleri, Hedef Pazar Analizi, Gümrükleme oldu. 

Yarattıkları katma değerle fayda sağlayan kadınlarımızın sayısının artmasına şahit olmaktan büyük bir gurur duyuyoruz.

Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, “Ege İhracatçı Birlikleri olarak dünyanın en büyük sürdürülebilirlik inisiyatifi UN Global Compact ve UN Women-UN Global Compact ortak inisiyatifi olan Kadının Güçlendirilmesi Prensipleri’ne (WEPs) ilk imza atan, kadınlara ve gençlere yönelik EİB Export-Up Mentörlük Programını kurgulayan ilk Birliğiz. Gerek Türkiye İhracatçılar Meclisimiz gerek sürdürülebilirliğin öncüsü EİB olarak çalışan ve ülkemizin kalkınmasına yarattıkları katma değerle fayda sağlayan kadınlarımızın sayısının günden güne artmasına şahit olmaktan büyük bir gurur duyuyoruz. TİM WINGS Projesi ile Türkiye İhracatçılar Meclisi, Eximbank, İGE ve TSE ile el ele verdi ve kadın ihracatçılarımız için büyük bir finansman desteği oluşturuldu. Bugüne kadar birbirinden başarılı işlere imza atan İhracatta Sınırları Aşan Ekonominin Güçlü Kadınları’nı yürekten kutluyorum.” dedi.

Kadın ihracatçıları desteklemek, kadın girişimcilerin yollarını açmak, geliştirmek ve büyütmek bizim görevimiz

Ege Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği Başkan Yardımcısı Seray Seyfeli, ‘’Türkiye ihracatla, ihracat kadınla büyüyecek’’ mottosuyla yola çıktığımız ihracatta kadını destekleme projemiz TİM WINGS 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde kamuoyu ile paylaşılmıştır. Öncesinde TİM Sürdürülebilirlik ve İnovasyon çalışma grubunun altında, Kadın İhracatçıyı Geliştirme Komitemizi kurduk. Kadın Konseyi çalışma grubundan tanıştığımız, birlikte olmaktan, çalışmaktan zevk aldığımız beş kadın ihracatçı bir araya gelerek fikirlerimizi paylaşmaya başladık. Seçilmiş ve Yönetim Kurullarının en tepe noktasında yer alan kadınlar olarak kadın ihracatçıları desteklemek, kadın girişimcilerin yollarını açmak, geliştirmek ve büyütmek bizim görevlerimiz arasında olmalı diye düşündük. İşte bu sorumlulukla kendimize bazı sorular sormaya başladık. Kadın girişiminde ya da yönetiminde kaç firma var? ve gerçekten elini taşın altına koymuş olduğundan emin olduğumuz kaç kadın girişimci vardı? sorumuza tam net bir yanıt bulamadık. Bu yüzden TSE ile işbirliği yaparak, kadın girişimindeki ya da yönetiminde ki firmaları sertifikalandırarak hem doğru firmalara fayda sağlamak hem de istatistiki bilginin oluşumunun temellerini atmayı hedefledik.” dedi.  

ZF Aftermarket markalarına ait ürün ve çözümler yetkili iş ortakları tarafından Automechanika İstanbul’da sergileniyor.

ZF Aftermarket, Automechanika İstanbul destekçileri arasında yer alıyor.

ZF Aftermarket’e ait Lemförder, Sachs, TRW ve Wabco ürün ve çözümleri yetkili iş ortakları tarafından ziyaretçilerle buluşuyor.

ZF Aftermarket Türkiye, 23–26 Mayıs 2024 tarihleri arasında İstanbul TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi’nde düzenlenen ve otomotiv satış sonrası değer zincirinin tamamını bir araya getirerek uluslararası bir platform sunan Automechanika İstanbul destekçileri arasında yerini alıyor. ZF ve Automechanika’nın küresel iş birliği İstanbul fuarında da devam ederken, 50.000’den fazla kişinin ziyaret ettiği fuarda, ZF Aftermarket markaları yetkili iş ortaklarınca sergileniyor.

Aftermarket ve filo çözümleri portföyü; LEMFÖRDER, SACHS, TRW ve WABCO gibi güçlü markalar üzerine inşa edilen ZF Aftermarket’in geniş ürün ve hizmet yelpazesi tüm araç türlerinin yaşam döngüleri boyunca performans ve verimliliği destekleyen çözümlere imkan sağlıyor. Automechanika İstanbul’da binek araç ve ağır vasıta kategorilerinde ZF Aftermarket ürünlerini standlarında sergileyen 14 yetkili iş ortağı ve fuar konumları, ZF – Automechanika mikro websitesi üzerinden yayınlanıyor. Ziyaretçiler, ziyaretçi kartları üzerindeki ZF QR kodunu okutarak yetkili iş ortaklarının fuar konumlarına erişebiliyor ve ihtiyaçlarına uygun ürün ve çözümleri inceleyebiliyorlar. Automechanika Istanbul (zf.com)

ZF Aftermarket Küresel Başkanı Philippe Colpron’un da katıldığı Automechanika İstanbul’da ZF Aftermarket Türkiye Genel Müdürü Selim Aydınlıoğlu şu açıklamada bulundu: ” Türkiye’nin otomotiv satış sonrası pazarının potansiyelini biliyoruz. Automechanika İstanbul’da iş ortaklarımızla bir araya gelerek hem binek araç ve ağır vasıta satış sonrası pazarında liderliğimizi korumak için yol haritamızı hem de pazarın ürünler, çözümler ve hizmetler açısından mevcut ve gelecek ihtiyaçlarını değerlendirdik. İş ortaklarımızı değişen pazar koşullarına uyum sağlamaları, gelişmeleri ve büyümeleri için destekliyoruz. ZF Aftermarketin sürekli genişleyen ürün portföyü, hizmet ile eğitim modelleri ve partner ekosistemi, gücünü sağlam OE temelinden alıyor.”

Mutfağınızı Bahçenize Taşımanın Tam Zamanı

Farkı görmeyi ve göstermeyi önemseyen bir marka olarak, müşterilerinin sadece mutfaklarını değil bakış açılarını da değiştirmeyi seven ve beklenen hizmet anlayışının dışına çıkarak yeni alışkanlıklar kazandıran Bodrum Mutfak Mobilya, misafirlerini açık havada ağırlamak isteyenlere Kameriye Mutfak modelini tasarladı. Işığı yansıtan, az, öz ve iz temalarını beyazın tüm gücüyle sergileyen Kameriye Mutfak modeli; bahçeler, verandalar ya da havuz başı için muhteşem bir kullanım kolaylığı sağlıyor. Mutfağınızı istediğiniz alana taşıyan, mevsim fark etmeksizin eşsiz anılara ev sahipliği yapan Bodrum Mutfak Mobilya’nın Kameriye modeli, yaz aylarının da vazgeçilmez açık hava etkinliklerini daha keyifli ve konforlu hale getiriyor.

Misafir ağırlamaları, tadım günleri ve workshoplara eşlik eden Bodrum Mutfak Mobilya’nın Kameriye Mutfak modeli, hayata kısa bir mola vermek isteyenlere özel olarak tasarlandı.

Birbirinden farklı renk ve desenleri mutfak modellerinde buluşturan Bodrum Mutfak Mobilya, geniş ürün yelpazesiyle beklentileri karşılamaya devam ediyor. Havalar ısınınca bahçelere taşınan sohbetlere ve buluşmalara eşlik eden Kameriye Mutfak, yaşam alanınıza en uygun ve kullanışlı şekilde özel olarak dizayn ediliyor. Açık tonların hâkim olduğu Kameriye Mutfak modelinde, bulunduğunuz alan daha aydınlık ve ferah bir görünüm kazanıyor. Hareketli açık raf sistemi ve tezgâh ünitesiyle kullanım kolaylığı sağlayan Kameriye Mutfak, yaşam ve paylaşım alanınıza konforu getiriyor.

KONUT ALICILARININ GÖZDESİ KKTC

·         Dünyaca ünlü Forbes dergisinin “yurt dışında mülk satın alınabilecek en karlı ülke” olarak nitelendirdiği KKTC, “Pound”la yüksek kira geliri ve cazip konut fiyatlarıyla, Türk ve yabancı gayrimenkul alıcılarının akınına uğruyor. En gözde lokasyonlar İskele, Magusa, Esentepe ve Gaziveren.

·         Gayrimenkul ve Yatırım Uzmanı Hasan Ceran: “KKTC’de konut yatırımına Rus, İranlı ve Avrupalılardan sonra Türkiye yurttaşlarının talebinin de giderek arttığını gözlemliyoruz.”

Akdeniz’in Sicilya ve Sardinya’dan sonra üçüncü büyük adası olan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC), son dönemde artan talep ve art arda başlayan inşaat projeleri ile hem yabancı hem de Türk gayrimenkul yatırımcılarının akınına uğruyor.

Gayrimenkul ve Yatırım Uzmanı Hasan Ceran, cazip iklimi, neredeyse yılın tümündeki turizm potansiyeli, emlak fiyatlarının Avrupa’ya göre daha düşük olması ve İngiliz Poundu ile kira getirisi ile yatırımcıları cezbeden KKTC hakkında bilgiler vererek, Ada’nın konut alıcılarının ilgi odağı haline geldiğini söyledi.

Gayrimenkul yatırımcılarının Ada’da en çok rağbet ettiği lokasyonların başında İskele’nin yanı sıra, Girne, Gazimağusa, Esentepe ve Gaziveren geldiğini belirten Ceran, “KKTC’de konut yatırımına Rus, İranlı ve Avrupalılardan sonra Türkiye yurttaşlarının talebinin de giderek arttığını gözlemliyoruz. Türkler KKTC’de en çok yatırım için konut alıyor, ancak kısa bir süre sonra Ada’da yaşamak isteyerek yerleşme kararı alıyor” diye konuştu.

Konut alıcılarının KKTC’ye ilgisindeki patlama, Ada’da inşaat sektörüne de rekor bir ivme kazandırdığını belirten Ceran, yerli, yabancı birçok müteahhitlik firmasının konut projelerine, sürekli artan talep paralelinde her geçen gün yenilerinin eklendiğini ifade etti.

Yazar - Davut Güleç

Gazeteci, televizyoncu, Uzman polis-adliye muhabiri, Spor yazarı, TEMA’cı, Kızılay’cı, Dağcı, Trekkingci, Alp disiplini kayak milli hakemi, Herkes İçin Spor Federasyonu Kayseri il temsilcisi, Erciyes Kar Kaplanları Spor Kulübü Basın sözcüsü, Kayseri Spor Adamları Derneği yönetim kurulu üyesi, Kent Güvenlik konseyi üyesi, Halkla İlişkiler Tanıtım, Adalet, Kamu Yönetimi mezunu -----Davut Güleç Kimdir ? -----

İlginizi Çekebilir

Eğitim, ekonomi-teknoloji, magazin-yaşam, kültür-sanat haberleri

TEV ve WWF-Türkiye’den Dünya Çevre Günü’nde anlamlı işbirliği TEV (Türk Eğitim Vakfı) ve WWF-Türkiye (Doğal …


Notice: ob_end_flush(): failed to send buffer of zlib output compression (0) in /home/swtdavut/public_html/wp-includes/functions.php on line 5420