
Türkiye’de ve Kayseri’de evlenen-boşanma verileri, Ekonomi-teknoloji, magazin-yaşam, kültür-sanat-eğitim haberleri, TUİK verileri
İŞ DÜNYASININ ÖNEMLİ İSİMLERİ BU KEZ KIZ ÇOCUKLARI İÇİN SÖYLEYECEKLER
İş dünyasının önemli isimlerinin bir araya gelerek kurdukları C-Majör Türkiye İş’ten Sesler Korosu, 26 Şubat Çarşamba saat 20.00’de İstanbul Fatih’teki İ.B.B Ali Emiri Kültür Merkezi’nde saat 20.00’de konser verecek. Konserden elde edilen gelir, 1982’den beri kız çocuklarının yanında olan Kız Çocuklarını Koruma Derneği’ne bağışlanacak.
Sianji Group Yönetim Kurulu Başkanı Recai Çakır öncülüğünde kurulan C-Majör Türkiye İş’ten Sesler Korosu, Türkiye ekonomisine yön veren önemli iş insanlarını, gönüllülük esasıyla birleştiriyor. Bu anlamda 2016 yılından beri 13 tane yardım konsere düzenleyen koro, bu sefer 14. konserini kız çocukları için vermeye hazırlanıyor. İstanbul Fatih’deki İ.B.B Ali Emiri Kültür Merkezi’nde 26 Şubat Çarşamba günü saat 20.00’de düzenlenecek konserin tüm geliri 1982’den beri kız çocuklarının yanında olan Kız Çocuklarını Koruma Derneği’ne bağışlanacak. Extreme Audio ve Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Prof. Dr. Aydın Arslan’ın sponsorluğunda gerçekleşecek konserin sunuculuğunu Okan Karacan üstlenecek. Pınar Barut’un koro şefliğini üstleneceği koroda Sianji Group Yönetim Kurulu Başkanı, Motivasyon Konuşmacısı ve Yazar Recai Çakır, Sanatçı Nebil Özgentürk, Sanatçı Melihat Gülses ve Sanatçı İsmail Özkan yer alıyor. Sürpriz sanatçıların yer alacağı konserle ilgili bilgi veren Recai Çakır, “Sanatın engin ve iyileştirici gücünü tüm Türkiye ile buluşturmak amacıyla yola çıkan koromuz, sevgiyi paylaşarak çoğaltmanın heyecanıyla yoluna devam ediyor. Gönüllülük anlamında idealist iş insanlarının müzik sevgisinde buluşma aşkı ile bir araya gelen koro; dayanışmanın, farkındalık yaratmanın ve toplumsal fayda üretmenin ilham dolu örneklerini sergiliyor. C-Majör ailesi olarak bu geceyi organize etmekten ve kız çocuklarımız için sahne almaktan onur duyduk. Nefesimiz yettiği ve teveccüh gördüğümüz sürece konserlerimize devam edeceğiz.” dedi.
C-Majör Türkiye İş’ten Sesler Korosu hakkında
İş ve sanat dünyasının önde gelen isimlerinden oluşan bir iyilik hareketi olup yardım amaçlı sahne alan gönüllüler topluluğudur. Koro, tüm konserlerini sponsorlar ve hayırseverlerin desteğiyle gerçekleştirmekte, bu konserlerden elde edilen tüm geliri başta çocuklar ve gençler olmak üzere ihtiyaç sahiplerine ulaştırmaktadır. İş dünyasının başarılarıyla çevresine örnek olan isimleri tarafından hayata geçirilen C-Majör Türkiye İş’ten Sesler Korosu, sosyal farkındalık oluşturmak ve toplumsal dayanışmayı kuvvetlendirmek adına keyifli sosyal sorumluluk projelerine imza atmaya devam etmektedir.
C-Majör Türkiye İş’ten Sesler Korosu; 2016 yılında bir grup iş insanı tarafından kurulmuştur. Kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı Recai Çakır ile beraber Fenerbahçe’nin eski başkanı Ali Şen, Ener Holding Başkanı İsmail Işık, Dedeman Holding CEO’su Murat Dedeman, Ataköy A.Ş. CEO’su Yalçın Dülger gibi iş insanlarından oluşan koro; Dünya Engelliler Vakfı, Türkiye Down Sendromlular Vakfı, Mehmetçik Vakfı, Türk Eğitim Vakfı, Lösemili Çocuklar Vakfı, TOÇEV Tüvana Okuma İstekli Çocuk Eğitim Vakfı, Tohum Otizm Vakfı, Bodrum Engelliler ve Sağlık Vakfı gibi birçok kurum aracılığıyla çocuklara ve gençlere eğitim ve sağlık desteği sağlamaktadır.
Başkonsoloslar ve Eşleri Koku Atölyesinde Buluştu
Uluslararası esans üreticisi MG International Fragrance Company, ülke temsilcileri ve eşlerini Gebze Tesisleri’nde ağırladı. Avusturya’dan Afrika’ya ülkelerin konsolos ve eşlerinin katıldığı etkinlikte, MG International düzenlediği koku workshop’u ile katılımcıları kokuların büyülü dünyasında yolculuğa çıkardı.
Karşılama kokteyli ile esans fabrikasını gezen diplomat ve eşlerine; MG International Kurucusu ve Onursal Başkanı Mişel Gülçiçek, dsm-firmenich Türkiye Başkanı, MG International CEO’su Aslan Gülçiçek, MG International COO’su Sibel Gülçiçek Elkaza, AR-GE Başkanı Ahmet Baydar ve Kurumsal İletişim Direktörü Duygu Beşbıçak eşlik etti. Aslan Gülçiçek, katılımcılara kurum hakkında bilgi verirken, esans üretiminin incelikleri, inovasyon ve üretim süreçleri hakkında da detaylı açıklamalarda bulundu. Ardından dış ülke temsilcileri ve eşleri koku workshop’unda kendi kokularını keşfetme fırsatı buldu.
Esans notalarını inceleyen katılımcılar, kendilerine özgü kokularını oluşturdu. Kokunun hayatımızdaki yeri, koku hafızası ve parfümler hakkında bilgi sahibi olan katılımcılar, workshop’a büyük ilgi gösterdi. Keyifli bir zaman geçiren diplomatlar, öğle yemeğinde ağırlandı ve ardından tesislerden uğurlandı.
KATILIMCI BAŞKONSOLOS VE EŞLERİ
Avusturya Başkonsolosunun eşi Brigitte Saiger, Azerbaycan Başkonsolos ve ICC Başkanı Narmina Mustafayeva ve eşi Ruslan Mustafayev, Danimarka Başkonsolosun Eşi Delphine Salaun, Endonezya Başkonsolos Eşi Ida Darianto, Gine Fahri Konsolos Orhan Argün ve eşi Mina Argün, İzlanda Fahri Konsolos Eşi Sennur Hamamcıoğlu, Jamaika Fahri Konsolosu Aykut Eken, Kenya Fahri Konsolosu Abdullah Yeşil, Orta Afrika Cumhuriyeti Fahri Konsolosu Burak Akdikmen ve eşi Meral Akdikmen, St. Kitts & Nevis Fahri Konsolosu Gönül Eken, St. Vincent & Grenadines Fahri Konsolosu Julia Suzanne Gunn, Ukrayna Fahri Konsolos eşi Liudmyla Nedilska, Emekli Büyükelçi Eşi Zeynep Germen ve Yelda Erbel, Aylin Fansa Erbel, Simin Erbel katıldılar.
Doğayı, İnsanı ve İklimi Koruyan Bir Yasa Talep Ediyoruz
Türkiye’nin iklim alanında çalışan 15 sivil toplum kuruluşunu bir araya getiren İklim Ağı, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne (TBMM) sunulan ilk İklim Kanunu teklifine dair yaptığı açıklamada eksikliklere dikkat çekerek kanun teklifinin yeniden düzenlenmesini talep etti.
- Şeffaf, sivil toplumu sürece dâhil eden ve hesap verebilir,
- Sera gazı emisyonlarını bugünden itibaren azaltmayı hedefleyen,
- Fosil yakıtları yerin altında bırakan,
- Biyolojik çeşitliliği ve doğal sistemleri koruyan,
- Adil geçiş mekanizması oluşturan bir İklim Kanunu talep ediyor.
Sivil toplum yok, denetim yok!
İklim Kanunu sadece çevreyle ilgili bir düzenleme değil, aynı zamanda ülkenin ekonomik ve sosyal geleceğini de belirleyecek kritik bir adım. Ancak, kanun teklifi hazırlanırken bilim insanlarının ve iklim alanında çalışan sivil toplum kuruluşlarının (STK) görüşlerine başvurulmadı. Ayrıca STK’lara, teklif edilen kurul ve mekanizmalarda da yer verilmedi. Bu haliyle teklif, iklim politikasında denetim ve şeffaflık sağlamaktan uzak kalıyor.
İklimi bozan sera gazlarını azaltmıyor
Bilim insanları, küresel sıcaklık artışını 1.5°C ile sınırlamak için emisyonların bugünden itibaren hızla azaltılması gerektiğini söylüyor. Ancak kanun teklifinde, sera gazı emisyonlarını bugünden itibaren azaltmayı taahhüt eden mutlak bir azaltım hedefi bulunmuyor. Türkiye’nin sera gazı emisyonlarını hangi seviyeye kadar ve hangi hızla azaltacağı net bir şekilde ortaya konmuyor.
Türkiye’nin ilk görsel efekt ödülleri sahiplerini buldu
EFEKT Görsel Efekt Günleri ve Ödülleri, VFX dünyasının en prestijli isimlerini İstanbul’da bir araya getirdi. İlk EFEKT Uluslararası Vizyoner Ödülü, VFX Akademi (Oscar) ödüllünü kazanan ikinci kadın olarak tarihe geçen Sara Bennet’a verilirken, Ulusal VFX Yaşam Boyu Başarı Ödülü Türk sinemasına editör, jenerik tasarımcısı ve görsel efekt sanatçısı olarak büyük emekler vermiş Hilmi Güver’e takdim edildi. Görsel efektin, sinemada bir sihir gösterisi olarak doğduğu ve bugün yapay zekâ ile sınırlarını genişlettiği bir dönemde, Türkiye’deki görsel efekt (VFX) ve animasyon sektörünün kreatif endüstrilerdeki konumunu vurgulayan EFEKT 2025, “Hayal Et, Tasarla, Etkile” mottosuyla 22 ve 23 Şubat’ta İstanbul’da gerçekleştirildi.
Kültür ve Turizm Bakanlığı Telif Hakları Genel Müdürlüğü’nün desteğiyle, ANiKA Animasyonun Kadınları Derneği – WIA Kolektifi organizasyonunda, British Council Türkiye, Institut français Türkiye, Bahçeşehir Üniversitesi Çizgi Film ve Animasyon Bölümü ortaklığında düzenlenen etkinlikte ANİM.İST İstanbul Animasyon Platformu ve GEAS Görsel Efekt ve Animasyon Sanatçıları Derneği de paydaşlar arasında yer aldı.
Bahçeşehir Üniversitesi ev sahipliğinde gerçekleşen EFEKT 2025 kapsamındaki ilk etkinlikte AWUK – Animated Women UK kurucusu ve eski başkanı Lindsay Watson, ANİKA ve WIA Kolektifi himayesinde özel bir atölye gerçekleştirdi. “Netflix Türkiye’de Kadınların VFX Rollerinde Temsili” panelinde, sektörde kadınların üstlendiği önemli roller, kariyer yolculukları ve sektörde eşit temsilin önemi tartışıldı. Fransız usta VFX süpervizörü Roxane Fechner ve öncü görsel efekt festivallerinden Festival PIDS ENGHIEN Başkanı Yann Marchet ile “VFX Kültürü Yaratmak” panelinde konuştular. Aşk-ı Memnu, Kartallar Yüksek Uçar, Bugünün Saraylısı, Züğürt Ağa, Hayallerim, Aşkım ve Sen, Eşkıya ve Ankara Uluslararası Film Festivali En İyi Jenerik ödülünü kazandığı Tomris Giritlioğlu’nun yönettiği Yaz Yağmuru filmleriyle tanınan Hilmi Güver aynı zamanda kendisi gibi VFX süpervizörü olan kızı Leyla Güver-Beck ile birlikte bir ustalar sınıfı gerçekleştirdi. Etkinlikler, soğuk ve karlı havaya rağmen sinema ve görsek efekt tutkunları tarafından ilgiyle izlendi.
Kömür, petrol ve gaz tüketimini bitirme hedefi yok
İklim değişikliğiyle mücadelede en önemli adım fosil yakıtların terk edilmesi. Ancak, kanun teklifi kömür, petrol ve gaz kullanımının sonlandırılmasına dair bir hedef içermiyor. Bunun yerine, azaltım yöntemleri olarak henüz uygulanabilirliği kanıtlanmamış karbon yakalama ve depolama gibi teknolojileri vurguluyor ve bu teknolojilerin gelişmesine dayanarak iklim değişikliğiyle mücadeleyi erteliyor.
ETS, emisyon azaltımına hizmet etmeyecek
Teklif, esasen Emisyon Ticaret Sistemini (ETS) düzenlemeye odaklanıyor. Ancak, sera gazı emisyonlarının azaltımını hedeflemeden devreye alınacak bir ETS, düşük karbon fiyatlarının oluştuğu, sığ bir emisyon piyasasına dönüşme riski taşıyor. Ayrıca, mevcut teklifle önerilen “denkleştirme” yöntemiyle tesisler, emisyonlarını azaltmak yerine fidan dikmek gibi uygulamalarla emisyon bedeli ödemekten kaçınabilir.
Adil geçişin adı var, mekanizması yok
Kömürlü termik santraller gibi fosil yakıta dayalı sektörlerin kademeli olarak ortadan kalkmasıyla etkilenecek çalışanların ve geçim kaynakları bu sektörlere dayalı olan hane halklarının mağdur olmaması için adil bir geçiş mekanizması kurulması gerekiyor. Ancak, kanun teklifinde adil geçiş kavramı yer alsa da buna yönelik somut bir mekanizma sunulmuyor.
Gelirler şirket değil, toplum yararına kullanılmalı
ETS’den elde edilecek gelirlerin çalışanlar ve hane halkları yararına kullanılmasına yönelik bir düzenleme bulunmuyor; gelirler yalnızca özel sektörün yeşil dönüşümüne ayrılıyor. Oysa iklim adaletinin bir gereği olarak iklim değişikliğinin olumsuz etkileri (taşkınlar, fırtınalar, orman yangınları vb.) nedeniyle bireylerin maruz kaldığı kayıp ve zararların karşılanmasına yönelik bir mekanizma tanımlanması ve bu mekanizmanın ETS gelirleriyle finanse edilmesi gerekiyor.
Evlenen çiftlerin sayısı 2024 yılında 568 bin 395 oldu Evlenen çiftlerin sayısı 2023 yılında 567 bin 11 iken 2024 yılında 568 bin 395 oldu. Bin nüfus başına düşen evlenme sayısını ifade eden kaba evlenme hızı 2024 yılında binde 6,65 olarak gerçekleşti.
Boşanan çiftlerin sayısı 2024 yılında 187 bin 343 oldu
Yıllara göre ortalama ilk evlenme yaşı incelendiğinde, her iki cinsiyette de ilk evlenme yaşının arttığı görüldü. Ortalama ilk evlenme yaşı 2024 yılında erkeklerde 28,3 iken kadınlarda 25,8 oldu. Erkek ile kadın arasındaki ortalama ilk evlenme yaş farkı ise 2,5 yaş olarak gerçekleşti.
Kaba evlenme hızının 2024 yılında en yüksek olduğu il, binde 7,76 ile Adıyaman oldu. Bu ili binde 7,68 ile Gaziantep, binde 7,66 ile Kilis izledi. Kaba evlenme hızının en düşük olduğu il ise binde 4,01 ile Tunceli oldu. Bu ili binde 4,30 ile Gümüşhane, binde 4,89 ile Bayburt izledi. Kaba evlenme hızının en yüksek ve en düşük olduğu 10 il, 2024
Toplam evlenmeler içinde yabancı kişiler ile evlenmeler incelendiğinde, yabancı damatların sayısı 2024 yılında 5 bin 923 olup toplam damatların %1,0’ını oluştururken yabancı gelinlerin sayısı 29 bin 115 olup toplam gelinlerin %5,1’ini oluşturdu.
Yabancı damatlar uyruklarına göre incelendiğinde, yabancı damatlar içinde %20,6 ile Suriyeli damatlar birinci sırada yer aldı. Suriyeli damatları %19,5 ile Alman damatlar ve %5,7 ile Afgan damatlar izledi.
Kaba boşanma hızının en yüksek olduğu il, binde 3,29 ile Antalya oldu
Evlilik süresine göre boşanmalar incelendiğinde, 2024 yılında gerçekleşen boşanmaların %33,7’si evliliğin ilk 5 yılı, %21,3’ü ise evliliğin 6-10 yılı içinde gerçekleşti.
Son bir yıl içindeki boşanma olaylarından 186 bin 536 çocuk etkilendi
TÜRK ASILLI RAP SANATÇISI GLOCK7’NİN SON KURŞUNU
Hakkında gerçek bir görünüme erişilemeyen Türk asıllı rap (drill) sanatçısı Glock7 ard arda yayımlanan teklileri ile istikrarlı çıkışlarını sürdürmeye devam ediyor.Takipçileri tarafından oldukça sevilen rapçi, bu kez bir düet projede dinleyicileriyle buluştu. Fransa ve Arabistan’ın geleneksel müzik türlerini harmanlayan bu düet proje, Glock7’nin hızlı ve sert vokal tavrıyla Doksan’ın arabic vokal tarzını buluşturuyor. HARAM, Fransız tatbikat ekolünün Türk kültürüyle birleşimi ile Hip-Hop’a farklı bir bakış. Apple Music, Spotify, Fizy, Deezer, Muud, youtube müzik gibi platformlardan dinlenebilir, kısa film tadındaki videolara youtube’dan ulaşabilirsiniz.
Üst Düzey Yöneticilere ve Şirketlere Yönelik Yapay Zeka Destekli Tehditler Artıyor
Trend Micro’nun 7/24 tespit ve müdahale gücüyle desteklediği siber güvenlik çözümleri, yapay zeka ile desteklenen tehditlerin giderek daha da yoğunlaştığı günümüzde şirketlere büyük avantaj sağlıyor.
Yapay zeka teknolojilerinin son yıllardaki hızla yükselişi, pek çok sektörde büyük dönüşümlere ve verimlilik artışına olanak tanırken, aynı zamanda siber güvenlik alanında yeni ve daha sofistike tehditlerin ortaya çıkmasına neden oluyor. Bu tehditlerin başında gelen deep fake uygulamaları, kurumlar ve üst düzey yöneticiler üzerinde önemli riskler doğuruyor. Özellikle kurumsal iletişimin ön safında yer alan CEO, CFO, COO veya CTO gibi kilit yönetici pozisyonlarına ait ses ve görüntülerin gerçeğinden ayırt edilemeyecek kadar başarılı bir şekilde kopyalanması, hem şirket hem de piyasalar açısından ciddi tehlikeler yaratabiliyor.
Deep Fake Teknolojisi Nasıl Bir Risk Oluşturuyor?
Deep fake teknolojisi, “derin öğrenme” (deep learning) algoritmalarıyla sahte görsel veya işitsel içerikler üretilmesini mümkün kılıyor. Bu yöntemde, bir yöneticinin daha önceki konuşmalarına, basın açıklamalarına veya sosyal medya paylaşımlarına ait veriler büyük veri setleri halinde işleniyor. Ardından yapay zeka, bu verileri kullanarak aynı yöneticinin ses tonunu, yüz ifadelerini ve mimiklerini taklit edebiliyor. Meydana gelen sahte içerik, gerçeğinden ayırt edilemeyecek kadar gerçekçi olduğu için, kamuoyu ve çalışanlar üzerinde kolaylıkla yanıltıcı etkiler doğurabiliyor.
Bu sahte içeriklerin sosyal medya platformlarında veya haber sitelerinde hızla yayılması; borsada işlem gören şirketlerin hisse değerlerini düşürmekten, kurumsal itibar kaybına ve şirket içi operasyonların sekteye uğramasına kadar çok yönlü zararlara yol açabiliyor. Deep fake teknolojisi aracılığıyla yayılan sahte bir istifa haberi, örneğin bir CEO’nun görevi bıraktığını iddia eden bir video veya ses kaydı, birkaç saat içinde hisselerde büyük dalgalanmalara sebep olabiliyor. Benzer şekilde, kurumsal kimlik ve itibar açısından kritik öneme sahip duyuruların manipüle edilmesi, şirketin güvenilirliğini gölgeleyerek müşteriler, iş ortakları ve yatırımcılar nezdinde onarılması güç yaralar açabiliyor.
Alev Alatlı’nın İzinde Hayırhah Projesi Hayata Geçti
Kapadokya Üniversitesi (KÜN) kurucusu Alev Alatlı’nın adını yaşatmak ve öğrenciler arasında sosyal yardımlaşma ile dayanışmayı artırmak amacıyla hayata geçirilen “Alev Alatlı’nın İzinde Hayırhah Projesi”, Başakşehir Belediyesi, Alev Alatlı Anadolu Lisesi Okul Aile Birliği ve Kayaşehir Özel Eğitim Okulu iş birliğiyle gerçekleştirildi.
Toplumsal değerlere katkı sunmayı hedefleyen proje kapsamında “Umut Kermesi”, “Dürüstlük Manavı” ve sanat etkinlikleri düzenlendi. Öğrencilerin yardımlaşma bilincini geliştirerek toplumsal bağlarını güçlendirmeleri, dezavantajlı gruplar için eğitim fırsatlarını artırarak sosyal eşitsizliği azaltmaları ve dayanışma kültürünü yaymaları amaçlandı. Ayrıca, özel gereksinimli bireyler ile moral ve psikolojik desteğe ihtiyaç̧ duyan kişilerin yaşam kalitesini yükseltmek için de çeşitli etkinlikler düzenlendi.
Proje kapsamında, öğrenciler 10 hafta boyunca, haftada 4 saatlik çalışmalarla sosyal sorumluluk bilinçlerini geliştirdiler. “Umut Kermesi” etkinliğinde düzenledikleri kermesten elde edilen geliri, hastalığı nedeniyle maddi desteğe ihtiyaç̧ duyan bir öğrenciye bağışlayarak tedavi sürecine katkı sağladılar. “Dürüstlük Manavı” etkinliğinde ise teneffüs aralarında tezgâhtarı olmayan manavdan alışveriş̧ yapan öğrenciler, ücretlerini güven esasına dayalı olarak masadaki kutuya bırakarak dürüstlüklerini pekiştirdiler. Son olarak, Kayaşehir Özel Eğitim Okulunda düzenlenen sanat etkinliğiyle, öğrenciler, özel gereksinimli bireylerle kaliteli vakit geçirerek toplumsal duyarlılıklarını artırdılar.
Alev Alatlı’nın izinden giderek toplumsal dayanışmayı ve sorumluluk bilincini güçlendiren bu anlamlı proje, öğrencilere ve topluma önemli katkılar sundu. Proje, yeni eğitim öğretim döneminde benzer etkinliklerle devam edecek.
Canterbury Hikâyeleri Rahmi M. Koç Müzesi’nde
İngiliz edebiyatının ölümsüz eseri Canterbury Hikâyeleri’nden esinlenerek tasarlanan el yapımı porselen at figürleri Rahmi M. Koç Müzesi’ndeki Beygir Gücü sergisinde ziyaretçileri bekliyor.
Rahmi M. Koç Müzesi’nde açılan “Beygir Gücü” sergisi ziyaretçilerin büyük beğenisini kazandı. Müzenin 30’uncu kuruluş yıldönümünü kutlamak amacıyla açılan sergi, M.Ö. 2’nci yüzyıldan günümüze atın sanat ve mühendislikteki izlerini sürüyor, otomobilin endüstri tarihindeki dönüşümünü gösteriyor.
Serginin “Rahmi M. Koç Koleksiyonu’ndan At Figürleri” bölümünde farklı coğrafyalardan ve kültürlerden seçilen at formunda yaklaşık 1000 adet obje ve eser sergileniyor. Renkli ve ilgi çekici bu objeler metal, pişmiş toprak, ahşap, pirinç, teneke, silikon, seramik ve porselen gibi farklı malzemelerden üretilmiş.
Avrupa’da 18. yüzyıl ortalarına kadar sadece sofra eşyaları üreten porselen fabrikaları heykelcikler, biblolar, porselen bebek parçaları ve dekoratif süs eşyaları da üretmeye başlar. İnsan ve hayvan figürleri popüler olduğunda ise insana dostluğuyla bilinen koşum ve binek atları öne çıkar. Bu atlar tek başlarına ya da binicileri ile tasvir edilir.
Porselen atlar serginin popülerleri arasında!
Sergide yer alan porselen at figürleri arasında en çok ilgi çeken vitrin ise edebiyat ve sanatı bir araya getiren Canterbury Hikâyeleri’nin figürleri oldu. Canterbury Hikâyeleri’nin karakterlerini günümüze taşıyan el yapımı figürler Rye Pottery imzası taşıyor. Geoffrey Chaucer tarafından 14’üncü yüzyılda yazılan Canterbury Hikâyeleri, İngiliz edebiyatının ilk büyük eserlerinden biri kabul edilir. Şiir biçiminde yazılan bu eserde 4’üncü yüzyıl İngiltere’sinin toplumsal yapısı eğlenceli ve eleştirel bir dille anlatılır.
Aziz Thomas Becket’in Canterbury’deki mezarını ziyaret etmek için Londra’dan yola çıkan farklı sosyal sınıfların oluşturduğu bir grup hacı, vakit geçirmek için yol boyunca hikayeler anlatır. Farklı türlerdeki bu hikayeler, dönemin ahlak değerlerini, halkın günlük yaşamını, din adamlarının yozlaşmışlığını ve soyluların ikiyüzlülüğünü de yansıtır.
Bath’in Karısı, Şövalye ve diğerleri…
Chaucer’ın ölümsüz eserindeki en ünlü hacı olan Bath’in Karısı, İngiliz edebiyatının en tanınmış karakterlerinden biri. Diğer dikkat çekici figür ise hayranlık uyandıran karakteri ile Şövalye. Canterbury Hikâyeleri’nin önemli karakterleri ve aynı zamanda bu seçkinin ilgi çeken parçaları arasında Değirmenci, Rahip, Çiftçi, Tüccar, Memur, Hukuk Çavuşu ve Bağışlayıcı bulunuyor.
Ayrıca, eserde sürpriz bir karakter de yer alıyor: Hikâyede kendini bir gözlemci olarak konumlandıran yazar Geoffrey Chaucer. Hacılar hakkındaki gerçeği ustalıkla aktaran masum bir anlatıcı rolünü üstlenen Chaucer, hikâyelere kurgu değil, birinin yolculuğunun gerçek anlatımlarıymış gibi bir izlenim veriyor.
10 Haziran’a kadar görülebilir
Geoffrey Chaucer ve Canterbury Hikâyeleri’nin diğer kahramanlarını Rahmi M. Koç Müzesi’ndeki “Beygir Gücü” sergisinde görebilirsiniz. “Beygir Gücü” sergisi, 10 Haziran 2025 tarihine kadar ziyaret edilebilir.
Calvin Klein, Türkiye’de Halı Sektörüne Yeni Bir Soluk Getiriyor
Türkiye’nin köklü halı üreticilerinden Koza Halı, yenilikçi vizyonu ve 60 yılı aşkın tecrübesiyle dünya çapında bir marka olan Calvin Klein’ın halı koleksiyonlarının Türkiye’deki üretim ve satış faaliyetlerini gerçekleştirecek tek resmi yetkili oldu. 24-27 Şubat 2025 tarihlerinde Antalya Titanic Deluxe Golf Belek’te gerçekleşen Calvin Klein Vision Lansmanı ile çalışmalarına güzel bir başlangıç yapan Koza Halı, Türkiye’nin dört bir yanından gelen bayilerin ve iş ortaklarının katılımıyla büyük bir heyecana ev sahipliği yaptı.
Koza Halı’nın 60 yıllık köklü deneyimiyle Calvin Klein markasının modern ve yenilikçi çizgisinin buluştuğu bu kıymetli hamle sektör için önemli bir dönüm noktası olarak değerlendirildi. Koza Halı İcra Kurulu Başkanı İbrahim Cingisiz, global bir marka olan Calvin Klein’in halı koleksiyonlarını Türk tüketicisi ile buluşturmanın heyecanını yaşadıklarını söyledi.
ŞUBAT AYINDA DİNOZOR ÇOCUK’TA ve DİNOZOR GENÇ’TE MACERA, EĞLENCE ve BİLİM BİR ARADA!
Dinozor Çocuk, Şubat 2025’te genç yaşında kaleme aldığı eserler ve kazandığı ödüllerle dikkat çeken yazar, doğa bilimci ve aktivist Dara McAnulty’nin, muhteşem çizimler eşliğinde okurları doğayı keşfetmeye çağıran Vahşi Çocuk adlı resimli kitabını okurlarla buluşturdu. İsveçli yazar Bengt-Erik Engholm’un kolay anlaşılır ve eğlenceli bir dille hem Homo sapiens’in gelişimini hem de medeniyetlerin oluşması, keşifler, icatlar, din, sanat gibi konular üzerinden insanlığın kültürel evrimini kaleme aldığı Maymundan İnsana – İnsanlık Tarihi ise Dinozor Genç’ten çıktı. Dinozor Çocuk ve Dinozor Genç’in tüm kitapları, raflarda ve internet satış sitelerinde!
BNP Paribas Cardif Emeklilik, müşteri memnuniyeti başarısını 2 yıl üst üste kazandığı ödüllerle taçlandırdı. Bu sene de Şikayetvar A.C.E Awards’ın kazananları arasında yer alan BNP Paribas Cardif Emeklilik, emeklilik şirketleri arasında 1’inci olarak Diamond Ödülü’nü almaya hak kazandı. BNP Paribas Cardif Emeklilik’in müşteri memnuniyetini zirveye taşıdığı çalışmalarla kazandığı ödül, 17 Şubat tarihinde Çırağan Sarayı’nda düzenlenen özel bir törenle takdim edildi.
A.C.E (Achievement in Customer Excellence) Awards, Mükemmel Müşteri Memnuniyeti Başarı Ödülleri, Şikayetvar tarafından 2015 yılından bu yana düzenleniyor. Türkiye’nin en yüksek müşteri memnuniyeti sağlayan markaları, Şikayetvar tarafından yıl boyunca 1,5 milyonu aşkın müşteri memnuniyeti anketi baz alınarak oluşturulan Müşteri Deneyim Endeksi ile belirleniyor. Endeksin oluşturulmasında ise firmaların cevaplama hızı, şikâyet oranı, çözüm hızı, memnuniyet düzeyi, teşekkür oranı ve markayı tercih etme oranı (churn’den kaçma oranı) başlıklarında detaylı hesaplamalar gerçekleştiriliyor.
EMRE ALTUĞ ALBÜM HAZIRLIĞINDA!
Geçtiğimiz günlerde Zorlu PSM Turkcell Sahnesi’nde Türk Pop Müziğinin 70 yıllık tarihini konu alan müzikal ‘BİR POP MASALI’ ile sevenleriyle buluşan Emre Altuğ sahne performansı ve sunumuyla büyüledi. Sahnesine tenor Murat Karahan ve Kamuran Akkor konuk oldu ve izleyiciler nostaljik anlar yaşadı.
Neyleyim, Aşk-ı Kıyamet, Bu Kadar Mı?, Su Gibisin, Kapış Kapış, Sıcak gibi Türk Pop Müziğine iz bırakan eserler kazandırmış olan sanatçı dinleyicileriyle yeni bir albümde buluşmaya hazırlanıyor. Aktif konserleriyle, Yalıçapkını dizisiyle ve ‘Bir Pop Masalı’ müzikali ile sevenleriyle buluşmaya devam eden Emre Altuğ, haftanın 3 günü üretim için müzik prodüksiyon ekibiyle bir araya geliyor. 22 Music Entertainment yapımında Volga Tamöz prodüktörlüğünde Gülsen Karatoprak idari yapımcılığında uzun süredir kampta olan sanatçının albüm üretim süreci devam ediyor.
KALKINMA YOLU’NDAN ŞAM HAVALİMANI’NA
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu Ulaşım ve Altyapıda Türkiye Yüzyılı Zirvesi’nde Özel Oturum kapsamında gazetecilerin sorularını yanıtladı. Bakan Uraloğlu, uluslararası projelerden haberleşmeye, Suriye’ye sunulan destekten sosyal medyada 16 yaş sınırına kadar birçok konuyu değerlendirdi.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı ve Albayrak Medya iş birliği ile düzenlenen Ulaşım ve Altyapıda Türkiye Yüzyılı Zirvesi’nde, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu Özel Oturum kapsamında gazetecilerin sorularını yanıtladı. Ulaştırmadan haberleşmeye birçok konuda açıklamalarda bulunan Bakan Uraloğlu, Türkiye’nin son 23 yılındaki gelişmeleri aktardı. Uraloğlu, 2002 yılından bugüne kadar ulaştırma ve altyapı alanında yaklaşık 290 milyar lira yatırım yaptıklarını dile getirdi. Uraloğlu, “Bölünmüş yollarından tutun 26 olan havalimanı sayısını 58’e çıkarmaya, ülkemizi yüksek hızlı tren işletmeciliği ile tanıştırmaya kadar; denizcilik noktasından, haberleşme noktasına, abone sayılarına, hızlı internet kullanımına, 5G’ye kadar birçok işimizi yaptık, yapmaya da devam ediyoruz.” dedi.
Türkiye’nin 2071 hedeflerini değerlendirdiğini vurgulayan Bakan Uraloğlu, yatırımların önemine de değinerek Türkiye’nin mega projelerinin önemine de dikkati çekti. Uraloğlu, “Kuzey Marmara Otoyolu’nu 2016 yılında Yavuz Sultan Selim Köprüsü ve bağlantılarıyla beraber açtık, sonra tamamını bitirdik. O dönemde Gezi Olaylarının bir parçası da o köprünün, otoyolun yapılmamasını talepti. Bugüne geldiğimizde Kuzey Marmara Otoyolu ile Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nün yapılış gerekçesini tartışan var mı? 150 bin araç geçiyor oradan. Bir an olmadığını düşünelim bırakın İstanbul’u Türkiye, Avrupa sıkıntıya girer.” ifadelerini kullandı.
15 Temmuz Şehitler Köprüsü, Fatih Sultan Mehmet Köprüsü, Avrasya Tüneli ve Marmaray gibi projelerin yapımında da her zaman için karşı çıkanların olduğunu belirten Uraloğlu, “Şimdi bunların hiçbiri tartışılmıyor, biz doğru işler yaptık doğru işleri yapmaya da deva edeceğiz.” dedi.
İSTANBUL’DA AKILLI ULAŞIM ÇÖZÜMLERİ: TURİZMDE TEKNOLOJİNİN GÜCÜ ARTIYOR
Turizm sektörü, son yıllarda dijitalleşme ve akıllı ulaşım çözümleri sayesinde büyük bir dönüşüm geçiriyor. Özellikle büyük metropoller arasında yer alan İstanbul, gelişmiş rezervasyon sistemleri, yapay zeka destekli rota optimizasyonu ve çevre dostu ulaşım modelleriyle turistlerin seyahat deneyimini iyileştiriyor.
“Hızlı ve Güvenilir Ulaşım İçin Teknoloji Şart”
Turistlerin şehir içindeki ulaşım taleplerini daha verimli ve güvenli bir şekilde karşılamak amacıyla birçok yenilikçi uygulama devreye giriyor. İstanbulTurTransfer.com Genel Müdürü Ahmet Fevzioğlu, sektördeki teknolojik dönüşümü şöyle değerlendiriyor:
“Geleneksel ulaşım çözümlerinin artık turistlerin beklentilerini tam olarak karşılamadığı bir dönemdeyiz. Konuklarımız, trafik sıkışıklığını minimize eden, önceden planlanmış ve güvenilir ulaşım alternatifleri arıyor. Biz de İstanbulTurTransfer.com olarak, dijital rezervasyon sistemlerimiz ve akıllı rota yönetimi sayesinde misafirlerimize en verimli seyahat deneyimini sunuyoruz.”
Yapay Zeka Destekli Ulaşım Modelleri Gelişiyor
Günümüzde yapay zeka destekli algoritmalar, trafik verilerini analiz ederek en uygun rotaları belirleyebiliyor. Bu sayede hem yolculuk süresi kısalıyor hem de beklenmedik aksaklıkların önüne geçilebiliyor. İstanbulTurTransfer.com’un bu teknolojiyi hizmetlerine entegre ettiğini belirten Fevzioğlu, şunları ekledi:
“Müşterilerimize sunduğumuz akıllı rota yönetimi sistemi, anlık trafik durumuna göre en hızlı güzergahı belirleyerek zaman kaybını önlüyor. Ayrıca, kişiselleştirilmiş hizmet anlayışımız sayesinde yolcularımızın tercih ettiği rotalar ve hizmet detayları önceden belirlenerek konforlu bir ulaşım sağlanıyor.”
Etki Yatırımı Forumu: “Girişimcilik Etki ile Buluşuyor” Etkinliği ile EYDK ve ODTÜ TEKNOKENT “Girişimcilik” ve “Etki” Kavramlarını Yan Yana Getiren bir Buluşmaya İmza Attı!
Etki Yatırımı Danışma Kurulu (EYDK) ve üye kurumlarından ODTÜ TEKNOKENT iş birliğiyle düzenlenen “Etki Yatırımı Forumu: Girişimcilik Etki ile Buluşuyor” etkinliği, 19 Şubat 2025 tarihinde CoZone, Ankara’da gerçekleştirildi. Genç girişimciler, sektör profesyonelleri ve karar alıcılardan oluşan 100’ün üzerinde katılımcıyla büyük ilgi gören Forumda, girişimciliğin toplumsal kalkınmadaki rolü, etki odaklı inovasyon ve girişimcilik ekosisteminin geleceği gibi kritik konular ele alındı.
Forum, ODTÜ TEKNOKENT Genel Müdürü Serdar Alemdar, EYDK Yönetim Kurulu Başkanı Şafak Müderrisgil ve İklim Değişikliği Başkanlığı Başkan Yardımcısı Orhan Solak’ın açılış konuşmaları ile başladı.
ODTÜ TEKNOKENT Genel Müdürü Serdar Alemdar yaptığı konuşmada girişimciliğe verdikleri desteklerin ve bu desteklerin öneminin altını çizerek “Daha önce 20 milyon doların üzerinde bir kaynak tabanı oluşturduğumuz fonlarımızla, şimdi daha iddialı bir hedef belirledik. Önümüzdeki süreçte, 50 ila 100 milyon dolar arasında bir yatırım kaynağı oluşturmayı planlıyoruz. Yabancı yatırımcıların ve özellikle etki yatırımcılarının sürece güçlü bir şekilde katılmasını öngörüyor, Türkiye’den 1 milyon dolar, yurt dışından ise 50 milyon dolar seviyesinde bir taban oluşturarak etkisi kanıtlanmış start-up’lara yatırım yapmayı hedefliyoruz.” dedi.
Çolakoğlu Metalurji, Küresel Çelik İklim Konseyi (GSCC) Üyeliği ile Yeşil Dönüşümdeki Öncü Rolünü Güçlendiriyor
Çolakoğlu Metalurji, düşük karbonlu çelik üretimini teşvik etmek ve çelik sektöründe bilimsel temelli emisyon azaltım hedefleri belirlemek amacıyla kurulan Global Steel Climate Council (GSCC) platformuna üye oldu. Dünya çapındaki çelik üreticileri ve paydaşlarını bir araya getiren uluslararası bu platforma üyelik adımı, Çolakoğlu Metalurji’nin sürdürülebilir çelik üretimine yönelik kararlılığını ve küresel ölçekte yeşil dönüşüme katkı sağlama hedefini bir kez daha ortaya koyuyor.
Çolakoğlu Metalurji, sürdürülebilirlik odaklı stratejileri doğrultusunda düşük karbonlu çelik üretimi ve sanayi dönüşümüne yönelik yatırımlarını sürdürüyor. GSCC üyeliği ile küresel standartların gelişimine katkıda bulunarak, yeşil çelik üretimi konusunda sektöre yön vermeyi hedefliyor. Bu adım; şirketin çelik sektöründe çevresel etkiyi azaltma ve sürdürülebilir üretim süreçlerini güçlendirme, çelik üretiminde daha güvenli, temiz ve emisyon azaltıcı süreçleri benimseme konusundaki kararlılığını bir kez daha gösteriyor.
Çolakoğlu Metalurji, enerji verimliliği, yenilenebilir enerji kullanımı ve atık yönetimi gibi alanlarda gerçekleştirdiği yatırımlarla çelik sektöründeki karbon ayak izini minimize etmeye yönelik çalışmalarını hız kesmeden sürdürüyor. Şirket, GSCC ile olan iş birliği kapsamında düşük karbonlu çelik sertifikasyonu için oluşturulan standartların geliştirilmesine katkıda bulunarak, Paris Anlaşması ve Avrupa Yeşil Mutabakatı doğrultusunda çelik endüstrisinin iklim değişikliğiyle mücadelesine destek vermeye devam etmektedir.
Çalışanlara koli yerine tek bir kartla Ramazan desteği
Ramazan ayı yaklaşırken Edenred Türkiye, kurumsal hediye kartı Ticket Compliments ile geleneksel Ramazan yardımı anlayışını bir adım öteye taşıyor. 81 ilde 7.500’ün üzerinde market ve 120 giyim-ayakkabı markası ile 40 binin üzerinde harcama noktasında geçerli olan hediye kartı, çalışanlara gerçek ihtiyaçlarını seçip satın alma özgürlüğü sağlarken, işverenlere de operasyonel kolaylık ve yüzde 45’e varan maliyet avantajıyla, en doğru seçimi vadediyor.
Ramazan ayı, paylaşım ve dayanışma ruhunun en yoğun yaşandığı dönemlerden biri. Bu dönemde geleneksel olarak sunulan Ramazan kolilerinin yerini, günümüzün değişen ihtiyaçlarına daha iyi cevap verebilmek adına daha esnek ve kişiselleştirilebilir çözümler alıyor. Bu noktada işverenler için çalışanlara destek olmanın ve verilen değeri göstermenin en yaygın yolu Ticket Compliments, Ramazan kolisi yerine çalışanlara çok daha geniş bir seçim özgürlüğü sunarak ideal bir alternatif oluşturuyor. Tek kart ile esnek yan haklar çözümü sunan Ticket Compliments, sağladığı avantaj, kullanım kolaylığı ve kişiselleştirilmiş deneyimle çalışanların kendilerini değerli hissetmesini sağlayarak kurum içindeki bağlılığı ve şirket kültürünü güçlendiriyor.
ŞEF KOZ’DAN MÜZİK ZİYAFETİ
2020 yılında Kovid-19 döneminde eğitim hayatına ara vermek zorunda kalan birçok müzisyen gibi KOZ da şarkılarını üretmeye devam etti.
Oğuzhan Keçici, bilinen adıyla KOZ, yayımladığı şarkıları ile dikkat çekiyor. 2020 yılında Kovid-19 döneminde eğitim hayatına ara vermek zorunda kalan KOZ virüsün etkileri azalınca Acun Medya ile bir iş birliği yaparak bünyede mutfak şefliği pozisyonunda çalışmaya başladı. Bu sırada şeflik işinden ilham alan müzisyen kendi mutfağında da şef olmaya karar verdi ve mini müzik stüdyosu kurdu. Yolu, genç yeteneklere yatırım yapan müzik yapım şirketi 22 Music Entertainment ile kesişti ve beş yıllık sözleşme imzaladı.
Adalar Müzesi’nden Yeni Sergi Öncesi ve Sonrasıyla Büyükada Şakir Paşa Köşkü
20. yüzyılın hemen başlarında, 1900 yılında Büyükada’ya taşınan Şakir Paşa Ailesi’nin yaklaşık yetmiş beş yıl yaşadıkları Şakir Paşa Köşkü, Adalar Müzesi’nin yeni sergisine konu oluyor.
Küratörlüğünü gazeteci-yazar Adil Bali’nin yaptığı Öncesi ve Sonrasıyla Büyükada Şakir Paşa Köşkü başlıklı sergi, köşkün yapıldığı 19. yüzyıl ikinci yarısından, yanıp kül olduğu 1978 yılına kadar yaklaşık bir asırlık dönemin tamamını ele alıyor.
Sergide, Şakir Paşa aile arşivinden, köşk ve bahçesinde çekilmiş aile fotoğraflarının yanı sıra, köşkte kullanılmış ve bugüne kalan çok az sayıda eşya da sergilenecek.
DÜŞBAZ KİTAPLAR’DAN ŞUBAT AYINDA BEN SADECE KUŞLARI SEVERİM ve YAPAY ZEKÂNIN KISA TARİHİ!
Düşbaz Kitaplar Şubat 2025’te, Kerem Ilgar’ın cesur ve sarsıcı yeni romanı Ben Sadece Kuşları Severim ile bilgisayar bilimcisi ve yazar Michael Wildenhain’ın ilgi çekici kitabı Yapay Zekânın Kısa Tarihi’ni okurlarla buluşturdu! Adalet, kötülük, suç, ceza gibi yaşama ve insana dair temel kavramları odağına alan Ben Sadece Kuşları Severim, saf kötülüğün çarpıcı hikâyesini son derece sert ve gerçekçi bir dille anlatırken başkarakterin acımasız dürüstlüğüyle de okurları, insanın içindeki şeytanla yüzleşmeye davet ediyor. Yapay zekânın tarihsel gelişimi ve insanlıkla ilişkisine dair disiplinlerarası bir özet sunan Yapay Zekânın Kısa Tarihi ise teknik gelişim tarihinin ötesine geçecek kültürel bir okuma sunuyor. Düşbaz Kitaplar’ın tüm eserleri, raflarda ve internet satış sitelerinde!
Güven endeksi hizmet sektöründe %1,9 azaldı, perakende ticaret sektöründe %1,6 arttı, inşaat sektöründe %2,7 azaldı
Mevsim etkilerinden arındırılmış güven endeksi Şubat ayında bir önceki aya göre; hizmet sektöründe %1,9 oranında azalarak 114,2 değerini, perakende ticaret sektöründe %1,6 oranında artarak 116,3 değerini ve inşaat sektöründe %2,7 oranında azalarak 89,3 değerini aldı.
Halil İbrahim Dindi’den müstakil ev için uygun arazi seçiminde 10 altın kural
Ülkemizde birçok insanın en büyük hayali, kendi müstakil evine sahip olmaktır. Özellikle büyük şehirlerin gürültüsünden ve kalabalığından uzak, doğayla iç içe ve huzurlu bir yaşam arayışı, müstakil evlere olan talebi her geçen gün artırıyor. Bu yüzden, birçok kişi tarla, bağ veya bahçe statüsündeki arazilerde ev inşa etmenin yollarını araştırıyor. Kendi evini kurma isteği, sadece bir yaşam alanı yaratmaktan çok bireylerin özgürlük ve bağımsızlık duygusunu pekiştiren kendi dünyasını kurma arzusunu da yansıtıyor.
Ancak, bu hayali gerçekleştirmek isteyenlerin bilmesi gereken önemli birkaç nokta var. Tarla, bağ veya bahçe gibi arazilerde ev yapmak imar iznine bağlı. İmar planı, arazi büyüklüğü ve yasal düzenlemeler bu süreçte belirleyici faktörler arasında yer alıyor. Özellikle arazinin büyüklüğü, yol durumu, yerel yönetimlerin belirlediği kurallar ve imar planına uygunluk gibi faktörler, ev yapma sürecini doğrudan etkiliyor.
Tarla, bağ veya bahçeye ev inşa etmenin kriterleri
Tarla, bağ veya bahçe gibi araziler üzerinde ev inşa edilmesi için gerekli kriterler hakkında bilgi veren İnvesttime Yatırım Danışmanlığı Kurucusu Halil İbrahim Dindi, şunları söyledi:
“İlk olarak, arazinin 5 dönüm ve üstü olması gerekiyor. Yönetmeliklere göre, tarla, bağ veya bahçe statüsündeki arazilerde ev inşa etmek istiyorsanız, arazinin en az 5 dönüm büyüklüğünde olması şart. Bir diğer önemli kriter, resmi kadastral yol cepheli olmak. Yani arazinin, devlet tarafından tescil edilmiş bir yola cephesi olmalı. Bu, imar izni almak için bir zorunluluk. Ayrıca tarım dışı kullanıma açılmış araziler de ev yapımına uygun olabilir. Eğer yerel yönetimler, tarım alanı dışında kullanım için izin verdiyse, o arazilerde ev inşa edilebilir. Arazinin, yerel belediyenin belirlediği imar planında konut yapılmasına izin verilen bir alan içinde olması da önemli. Son olarak, arazinin imar izni alınmış olması gerekiyor. Yani, yerel yönetim tarafından onaylanmış bir imar planına uygun olup, yapı ruhsatı alınması da lazım. Bunlar, tarla, bağ, bahçe gibi arazilerde ev yapma imkanı sağlayan temel kriterlerdir.” dedi.
Ev yapımı için tarla, bağ veya bahçe arazisi satın alırken dikkat edilecek 10 madde
İnvesttime Yatırım Danışmanlığı Kurucusu Halil İbrahim Dindi, ev yapımı için tarla, bağ veya bahçe arazisi satın alırken dikkat edilmesi gereken önemli detayları açıkladı.
1-Tapu kaydını kontrol etmek: Arazinin tapu kaydının temiz olduğundan emin olun. Haciz, ipotek gibi herhangi bir hukuki engel olup olmadığını öğrenmek önemli.
2-İmar durumunu sorgulamak: İlgili belediyeden veya tapu müdürlüğünden, arazinin imar durumunu ve yapılaşma iznini öğrenmek gerekli.
3-Kadastral yol durumunu incelemek: Arazinin kadastral yola cepheli olması, yapı inşası için şarttır. Arazinin yol ile bağlantısı olmadığında inşaat ruhsatı almak mümkün olmayabilir.
4-Zemin etüdü yapmak: Arazinin zemin etüdünü alarak, toprak yapısının ev yapımına uygun olup olmadığını kontrol edin. Bu, inşaat maliyetlerini etkileyebilir.
5-Belediyeden izin almak: Belediye ile iletişime geçerek, araziyi satın alırken yerel yönetimlerin onayladığı izinleri almak gereklidir.
6-Erişim yolu ve altyapı durumunu kontrol etmek: Arazinin ulaşım yolları ve altyapı hizmetleri (elektrik, su, kanalizasyon gibi) hakkında bilgi almak, yaşam kalitenizi etkileyebilir.
7-Çevresel faktörleri değerlendirmek: Arazinin çevresindeki alanları inceleyin, tarım arazisi, koruma alanı veya başka ksıtlamalar olup olmadığını öğrenin.
8-Zemin suyu ve su baskını riski: Arazinin yer altı su seviyesini ve su baskını riski olup olmadığını araştırmak önemli. Bu, özellikle yağışlı mevsimlerde sorun yaratabilir.
9-Arazinin şekli ve konumu: Arazi şekli, topografyası ve çevresi ev inşası için uygun olmalıdır. Arazinin eğimi veya başka doğal engeller inşaatı zorlaştırabilir.
10-Geçmiş imar durumu ve planları: Arazinin geçmişteki imar durumu ve gelecekteki imar planları hakkında bilgi alarak, inşaat yapıldıktan sonra herhangi bir düzenleme ile karşılaşmamak için önceden tedbir alabilirsiniz.
Çilek, 43.000 Kaizen ile Sürekli Gelişimi Kutladı!
2009 yılından bu yana faaliyetlerini yalın üretim felsefesini benimseyerek sürdüren Çilek, bugüne kadar gerçekleştirdiği 43.000 Kaizen ile sürekli iyileştirme kültürünü şirketin temel taşlarından biri haline getirdi.
Çilek’in benimsediği yalın üretim felsefesi, israfı en aza indirerek üretkenliği artırmayı hedefleyen bir yönetim yaklaşımıdır. Bu prensip doğrultusunda, süreçlerin sürekli olarak iyileştirilmesi, kaynakların verimli kullanılması ve müşteri taleplerine en hızlı şekilde yanıt verilmesi amaçlanmaktadır. Çilek’in yalın üretim anlayışının önemli bir parçası olan Kaizen, küçük ama sürekli iyileştirmeler yaparak büyük değişimler yaratmayı hedefler. Kaizen, çalışanların sürece aktif olarak katılımını teşvik ederek sürdürülebilir yenilikçi çözümler üretmelerine olanak tanır ve şirketin her geçen gün daha verimli hale gelmesini sağlar.
Çilek, çalışanlarının katkılarını takdir etmek ve yenilikçi fikirleri ödüllendirmek amacıyla geleneksel Kaizen Ödül Töreni’ni 7-14 ve 21 Şubat tarihlerinde gerçekleştirdi. Bu yılki ödül töreni, 3 vardiyanın tamamını kapsayacak şekilde genişletilerek daha kapsamlı bir organizasyon haline getirildi. Çilek, çalışanlarını yalnızca bir ekip olarak değil, büyük ve güçlü bir aile olarak gördüğünü bir kez daha vurguladı. Tören, çalışanların emeklerini ve geliştirdikleri yenilikçi fikirleri ön plana çıkararak, şirket içinde sürekli iyileştirme anlayışını daha da güçlendirdi.
Şirket yetkilileri törende yaptıkları açıklamalarda, sürekli iyileştirmenin yalnızca süreçleri geliştirmek, üretkenliği artırmak ya da verimliliği yükseltmek anlamına gelmediğini, aynı zamanda birlikte büyümek, birlikte güçlenmek ve ortak akılla geleceği inşa etmek olduğunu belirtti. Çalışanların özverisi, süreçlere kattıkları yenilikçi bakış açısı ve işlerini daha iyi yapma arzusu, şirketin ilerlemesini sağlayan en değerli unsurlar arasında yer aldı.
Çilek, yalın üretim prensipleri ve inovasyonu merkeze alarak, çalışanlarının gelişimine verdiği önemi bir kez daha gösterdi. Şirket, sürekli iyileştirme kültürünü yaygınlaştırarak, üretim süreçlerini optimize etmeye, iş gücü verimliliğini artırmaya ve müşteri memnuniyetini en üst seviyeye çıkarmaya devam edecek.
İMDER- BICES 2025 Milli Katılım Organizasyonu
Dünyanın en büyük iş ve inşaat makineleri fuarlarından biri olan BICES Fuarı, Çin’in Pekin kentinde, 23-26 Eylül tarihlerinde sektörün önde gelen oyuncularını bir araya getirmeye hazırlanıyor! Bu dev organizasyon; inşaat, altyapı, madencilik ve ağır sanayi makineleri alanında en son yenilikleri keşfetmek ve küresel pazardaki fırsatları değerlendirmek isteyen profesyoneller için eşsiz bir buluşma noktası sunuyor.Bu yıl, İMDER & İSDER ve Makine ve Aksamları İhracatçıları Birliği iş birliğiyle Milli Katılım Organizasyonu kapsamında gerçekleşecek olan fuar, Türkiye’nin sektördeki gücünü uluslararası arenada daha da pekiştirecek.Çin, küresel makina üretimi ve ihracatında büyük bir paya sahip olup, teknoloji ve üretim kapasitesiyle sektöre yön vermeye devam ediyor. Özellikle Çin ve Uzak Doğu pazarına ilgi duyan üreticiler için BICES Fuarı; bölgedeki tüm büyük üreticileri tek bir çatı altında görmek, sektördeki en son gelişmeleri yakından incelemek, rekabet avantajı elde etmek ve yeni iş birlikleri kurmak için eşsiz fırsatlar sunuyor.
Asya pazarına açılmak isteyen firmalar için stratejik bir platform olma özelliği taşıyan BICES 2025 Fuarına milli katılım başvurusu yapmak isteyen firma temsilcileri, oaib-pr@oaib.org.tr adresinden ilgili temsilcilerle irtibata geçebilirler.
Bu büyük organizasyonda yerinizi almak ve sektörün geleceğine yön veren yenilikleri yakından takip etmek için bizi takipte kalın!
Grand Pasha Lefkoşa’da Lüks Spa Deneyimi
Lefkoşa’nın en prestijli otellerinden biri olan Grand Pasha Lefkoşa, geniş yelpazede sunduğu City Spa konseptiyle misafirlerine yenilenme ve dinlenme fırsatı sunuyor. Bölgesel masajlar, klasik masajlar, özel masajlar ve sıcak taş ve derin doku masajları olmak üzere 4 gruba ayrılan masaj seçenekleri ile bedeninizi ve ruhunuzu dinlendirmenizi sağlıyor. Kişisel antrenör eşliğinde fitness dersleri ile misafirlerine vücut kompozisyonuna uygun antrenman programları sunan Grand Pasha Lefkoşa City Spa, aynı zamanda belirli günlerde yüzde 10 indirim fırsatı ile sunuyor.
Kuzey Kıbrıs’ın gözde spa merkezlerinden Grand Pasha Lefkoşa City Spa, sunduğu çeşitli masaj seçenekleri ile misafirlerine hem bedensel hem de ruhsal rahatlama imkânı sunuyor. Uzman terapistler tarafından uygulanan özel masaj teknikleri, günlük stres ve yorgunluktan arınmak isteyenlere eşsiz bir deneyim yaşatıyor.
Grand Pasha Lefkoşa’da Kendinize Zaman Ayırın
Bölgesel Masajlar, Klasik Masajlar, Özel Masajlar ve Derin Doku Masajları olarak 4 gruba ayrılan masaj seçenekleri ile City Spa, misafirlerine eşsiz bir rahatlama ve yenilenme imkanı tanıyor. Boyun ve sırt bölgesine uygulanan lenf drenaj sistemini harekete geçiren bölgesel masajlar, misafirlerin ihtiyacına göre kişiye özel olarak uyarlanıyor. Refleksoloji masajı ise, el ve ayaklardaki sinir uçlarına baskı yaparak vücudun doğal iyileşme sürecini destekliyor. Özellikle migren ataklarını hafifletmek için tercih edilen refleksoloji, stresin azaltılmasına da yardımcı oluyor.
Kan dolaşımını hızlandırarak kasları rahatlatan klasik masaj, hücreleri yenileyerek vücudu canlandırıyor. Özellikle, doğu kültüründen ilham alınarak geliştirilen Bali masajı, aroma terapi, shiatsu ve lomi lomi masajı büyük ilgi görüyor. Bunun yanı sıra, sporculara özel spor masajı, selülit karşıtı anti-selülit masajı ve kas sertleşmelerine yönelik derin doku masajı gibi özel uygulamalar da misafirlerin hizmetine sunuluyor.
İsveç masajı ve bali masajı gibi masajların yetersiz kaldığı durumlarda, kulunç ve kas sertleşmelerinin yoğun olduğu kişiler için uygulanan masaj türü olan Derin Doku Masajı ise kas dokularına derinlemesine baskı yaparak dolaşımı artırıyor ve kasların rahatlamasına destek oluyor.
Grand Pasha Lefkoşa City Spa, kişisel antrenör eşliğinde fitness dersleri ile misafirlerine vücut kompozisyonuna uygun antrenman programları sunuyor. Direnç odaklı antrenmanlar, kardiyo, kuvvet çalışmaları ve esneklik egzersizleri ile desteklenerek maksimum verim sağlanıyor.
Grand Pasha Lefkoşa’da Lüks Spa Deneyimi
Lefkoşa’nın en prestijli otellerinden biri olan Grand Pasha Lefkoşa, geniş yelpazede sunduğu City Spa konseptiyle misafirlerine yenilenme ve dinlenme fırsatı sunuyor. Bölgesel masajlar, klasik masajlar, özel masajlar ve sıcak taş ve derin doku masajları olmak üzere 4 gruba ayrılan masaj seçenekleri ile bedeninizi ve ruhunuzu dinlendirmenizi sağlıyor. Kişisel antrenör eşliğinde fitness dersleri ile misafirlerine vücut kompozisyonuna uygun antrenman programları sunan Grand Pasha Lefkoşa City Spa, aynı zamanda belirli günlerde yüzde 10 indirim fırsatı ile sunuyor.
Kuzey Kıbrıs’ın gözde spa merkezlerinden Grand Pasha Lefkoşa City Spa, sunduğu çeşitli masaj seçenekleri ile misafirlerine hem bedensel hem de ruhsal rahatlama imkânı sunuyor. Uzman terapistler tarafından uygulanan özel masaj teknikleri, günlük stres ve yorgunluktan arınmak isteyenlere eşsiz bir deneyim yaşatıyor.
Grand Pasha Lefkoşa’da Kendinize Zaman Ayırın
Bölgesel Masajlar, Klasik Masajlar, Özel Masajlar ve Derin Doku Masajları olarak 4 gruba ayrılan masaj seçenekleri ile City Spa, misafirlerine eşsiz bir rahatlama ve yenilenme imkanı tanıyor. Boyun ve sırt bölgesine uygulanan lenf drenaj sistemini harekete geçiren bölgesel masajlar, misafirlerin ihtiyacına göre kişiye özel olarak uyarlanıyor. Refleksoloji masajı ise, el ve ayaklardaki sinir uçlarına baskı yaparak vücudun doğal iyileşme sürecini destekliyor. Özellikle migren ataklarını hafifletmek için tercih edilen refleksoloji, stresin azaltılmasına da yardımcı oluyor.
R&D Test Systems, Panasonic TOUGHBOOK G2 ile rüzgar türbini bakımında devrim yaratıyor
R&D Test Systems’ın Bolt-Check yazılımı, cıvataların optimum sıkılıkta olup olmadığını kolayca tespit etmek için ultrason teknolojisini kullanıyor ve yüksek maliyetli manuel aletlere olan bağımlılığı azaltıyor.
Danimarka merkezli R&D Test Systems, rüzgar türbinlerindeki cıvataların sıkılığını hassas bir şekilde ölçebilen yenilikçi, ultrason tabanlı bir dijital çözüm olan Bolt-Check’i piyasaya sürdü. Yeni çözüm, bakım esnasında yalnızca gerekli cıvataların uygun torkta sıkılmasındaki doğruluğu önemli ölçüde artırıyor ve kamu hizmeti kuruluşlarının servis ve bakımı proaktif olarak yönetmesini sağlıyor.
Hataylı firmalar, Fas’ın mobilya ihtiyacını karşılamaya hazır
Hatay’ın mobilya ve aksesuarları üreten firmaları, yeni iş bağlantıları kurmak için Fas’ın yolunu tuttu. Akdeniz Mobilya, Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği’nin (AKAMİB) Ticaret Bakanlığı koordinasyonuyla 17-21 Şubat 2025 tarihlerinde düzenlediği “Hatay Mobilya ve Aksesuarları URGE Projesi” kapsamında Türk firmalar, 104 Faslı ithalatçı firma ile 390’ın üzerinde ikili iş görüşmesi gerçekleştirdi.
URGE projesini değerlendiren AKAMİB Başkanı Onur Kılıçer, “Fas, mobilya ve aksesuarları özelinde önemli bir pazarımız. 100 milyon doları aşan ihracatımızla Fas’ın ithalatından yüzde 15 pay alıyoruz. Çin’in ardından Fas’ın en fazla ithalat yaptığı ülke konumundayız. Fas ise ilgili sektörümüzün ihracatında yüzde 2’lik payıyla 12’nci sırada yer alıyor. Amacımız, Fas’ın ithalatından aldığımız payı gelişen güçlü ilişkilerimizin katkısıyla artırmak” dedi.
Hedef, illerin ihracatını pazar ve müşteri çeşitliliği ile artırmak
AKAMİB’in iştigal alanında yer alan illerin ihracatını artırmaya odaklandıklarını kaydeden Kılıçer, “Bunun için pazar ve müşteri çeşitliliği sağlayamaya çalışıyoruz. Yaklaşık 36 milyon dolarlık mobilya ve aksesuarları ihracatına sahip olan Hatay ilimizin üreticilerini de yeni pazarlarla buluşturuyor, var oldukları pazarlarda da yeni bağlantılar kurmalarını amaçlıyoruz. Gerçekleştirdiğimiz URGE faaliyetlerimizin önümüzdeki yıllarda hem üye firmalarımıza hem ihracat rakamlarımıza net katkı sağlayacağına inanıyoruz” diye konuştu.
Program kapsamında Fas’ın ithalatçı firmalarıyla bir araya gelen heyet, Fas’ta yerleşik olan Kitea ve Mobilium mağazalarının yanı sıra, Boulevard Ghandi ve Maarif caddesinde yer alan ithalatçı mobilya firmalarını da ziyaret ederek, ürünleri yerinde inceleme fırsatı buldu.
Lezita Gulfood 2025’e hayata lezzet katan ürünleriyle damga vurdu
Lezita, gıda sektörü açısından dünyanın en büyük uluslararası fuarları arasında gösterilen Gulfood Uluslararası Gıda Fuarı’na bu yıl da hayata lezzet katan yenilikçi ürünleriyle damga vurdu. Lezita’nın standı, her yıl binlerce markanın ürünlerini tanıttığı fuarda büyük ilgi gördü.
Lezita, Dubai’de düzenlenen dünyanın en büyük gıda fuarlarından Gulfood 2025’e katılarak uluslararası arenadaki iddiasını bir kez daha pekiştirdi. 2024 yılında 75 milyon dolarlık ihracata imza atan Lezita, yenilikçi ürünleriyle fuara damga vurdu. Lezita Genel Müdürü Mesut Ergül, fuarla ilgili değerlendirmesinde, “Gulfood, dünya gıda sektörünün en önemli buluşma noktalarından biri. Biz de bu önemli organizasyonda ülkemizi bir kez daha en iyi şekilde temsil ettik. Gıda devlerini standımızda ağırladık. Mevcut müşterilerimizle bağlarımızı güçlendirdik, yeni iş bağlantıları kurarak ihracat potansiyelimizi artırdık. Fuarda sergilediğimiz yenilikçi ürünlerimizi ziyaretçilere tattırdık. Ürünlerimiz büyük ilgi gördü ve standımız ziyaretçilerin yoğun ilgisiyle karşılaştı. Lezita olarak, global gıda markası olma vizyonumuz doğrultusunda yatırımlarımıza ve fuar katılımlarıyla uluslararası arenadaki etkinliğimizi artırmaya devam edeceğiz” diye konuştu.
129’u aşkın ülkeden 5500’ün üzerinde şirket katıldı
Gulfood Uluslararası Gıda Fuarı bu yıl 30’uncu kez gerçekleştirildi. 17-21 Şubat 2025 tarihlerinde Dubai’de düzenlenen fuara 129’u aşkın ülkeden 5500’ün üzerinde şirket katıldı. Gıda sektörü açısından dünyanın en büyük uluslararası fuarları arasında yer alan ve her yıl binlerce markanın, ürünlerini tanıttığı Gulfood’da bu yıl da yenilikçi ürünler, sağlıklı beslenme, organik ve doğal ürünler, gurme lezzetler ve içeceklerle ziyaretçilere keşifler yapma, iş bağlantıları kurma şansı sunuldu.
Türk somonu ihracatı 5 yılda 17 kat arttı
Türk su ürünleri sektörü 2024 yılında ihracatta 2 milyar dolar barajını ilk kez aşarken, Türk somonu son 5 yılda ihracatını 17 kat artırarak büyük bir başarı hikayesi yazdı.
Türk somonu üretimi 10 yıl önce 5 bin ton iken, günümüzde 100 bin tona ulaştı. Türk somonu mevcut üretim ve ihracat artış hızını koruduğu takdirde yakın gelecekte levrek ve çipurayı geçerek ihracatta liderliğe aday olduğunu ortaya koyuyor.
Ege İhracatçı Birlikleri verilerine göre; Türkiye’nin Türk somonu ihracatı 2019 yılında 29 milyon dolar iken, sonrasında ihracatını her yıl katlayarak 2024 yılı sonunda 498 milyon dolara ulaştı.
Rusya Federasyonu 356 milyon dolarla Türk somonu ihracatında açık ara liderliğini sürdürürken; Almanya’ya 36 milyon dolarlık, Vietnam’a 26 milyon dolarlık Türk somonu gönderdik.
BGN CEO’su Rüya Bayegan’a Küresel Arenada Bir Ödül Daha
Enerji dünyasının en saygın platformlarından Oil & Gas Middle East Awards 2025’te “Enerjide Yılın Kadın Lideri” ödülü Rüya Bayegan’a verildi.
Uluslararası enerji ticaretinde lider şirketlerden BGN’in Grup CEO’su Rüya Bayegan, sektöre yaptığı olağanüstü katkılarla, dünya çapındaki en etkili kadın liderlerden biri olarak bir kez daha ödüle layık görüldü.
Orta Doğu enerji sektörünün mükemmeliyet sembollerinden biri olan Oil & Gas Middle East Awards, bölgenin önde gelen sektör temsilcilerini bir araya getirdi. Dubai’de gerçekleşen törende, jüri; yenilikçilik, sürdürülebilirlik ve stratejik ilerleme odağında toplam 20 kategoride sektörün en başarılı isimlerini ödüllendirdi.
“Bu ödül, küresel dönüşüm yolculuğumuzun bir yansıması”
Ödülle ilgili değerlendirmesinde Rüya Bayegan şunları söyledi: “Bu ödül, BGN olarak tüm çalışma arkadaşlarımızla birlikte bölgesel bir oyuncudan küresel bir enerji ticareti şirketine dönüşümümüz için gösterdiğimiz ortak çabanın, adanmışlığın ve mükemmeliyetçi yaklaşımımızın bir yansımasıdır. Yenilikçi iş modelimiz sayesinde, geleneksel hidrokarbonlardan yenilenebilir enerjiye ve taşımacılıktan lojistiğe kadar enerji sektörünün her alanında fırsatları önceliklendiriyoruz. Sadece büyümeye değil, sektörümüzün sürdürülebilir geleceğini de şekillendirmeye odaklanıyoruz. Bu anlamlı ödülü, özverili çalışmalarıyla başarılarımızı besleyen BGN’in tüm yetenekli kadınları adına almaktan büyük onur duyuyorum.”
Castrol, Türkiye’deki Büyüme İvmesini Sürdürdü ve 2024’te Pazar Liderliğini Güçlendirdi
Türkiye madeni yağ pazarının lider markalarından biri olan Castrol, 2024 yılında üretim ve satış performansını artırarak pazar liderliğini pekiştirdi. Türkiye madeni yağ pazarının önemli bir kısmını temsil eden PETDER¹ tarafından açıklanan resmi verilere göre, kimyasal ürünler hariç tutulduğunda, Castrol otomotiv madeni yağlarında lider. Aynı zamanda Castrol otomobil, motosiklet ve ağır ticari araç motor yağları segmentlerinde pazar liderliğini koruyarak, 2024 yılında sektörün üzerinde bir büyüme kaydetti.
Castrol’ün Türkiye’deki büyümesi, ülkenin küresel üretim ve lojistik ağındaki stratejik konumunu daha da sağlamlaştırdı.
Castrol Liderliğini Güçlendirdi
PETDER’in resmi verilerine göre, Türkiye madeni yağ pazarı 2024 yılında önceki yıla göre benzer seviyede kalırken Castrol ise pazarın üzerinde bir büyüme performansı sergileyerek liderliğini pekiştirdi. Resmi verilere göre Castrol, otomotiv madeni yağlarında %7,1, binek otomobil motor yağlarında %13, motosiklet motor yağlarında %15 ve ağır ticari araç motor yağlarında %4,8 büyüme kaydetti. Pazarın üzerinde bir performans sergileyen Castrol, özellikle rekabetin yoğun olduğu binek otomobil motor yağları segmentinde çift haneli büyüme elde ederek başarılı bir yılı daha geride bıraktı.
MORRİSSEY’İN İSTANBUL KONSERİNE REKOR İLGİ, BİLETLER SATIŞA ÇIKTIĞI GÜN TÜKENDİ
Alternatif müziğin efsanevi ismi Morrissey’nin, 12 Temmuz 2025’te Harbiye Cemil Topuzlu Açık Hava Tiyatrosu’nda gerçekleşecek konserinin biletleri çok kısa sürede tükendi.
The Smiths’in efsanevi solisti olarak müzik tarihine adını altın harflerle yazdıran Morrissey, Piu Entertainment organizasyonuyla İstanbul’a geliyor. Morrissey bu özel gecede, The Smiths döneminden solo kariyerine uzanan geniş repertuvarıyla sahne alacak ve “This Charming Man”, “How Soon Is Now?”, “There Is a Light That Never Goes Out”, “Everyday Is Like Sunday”, “First of the Gang to Die”gibi ikonik şarkılarıyla dinleyicilere unutulmaz bir müzik deneyimi yaşatacak.
Müziğin en özel anlarını sanatseverlerle buluşturmaya devam eden Piu Entertainment olarak gösterdiğiniz yoğun ilgiye teşekkür ederiz.
ARTER’İN, FARKLI ESER SEÇKİLERİ ETRAFINDA BİÇİMLENEN ÇEVRİMİÇİ REHBERLİ TURU 3 MART’TA!
Çevrimiçi rehberli turlar, Arter’in sergi rehberlerinin her etkinlikte farklı bir tema etrafında bir araya getirdiği eser seçkilerini ekranlar aracılığıyla yoruma açıyor. Arter’de devam eden güncel sergiler etrafında şekillenen ve katılımcıları sanat etrafında düşünmeye, yapıtları kendi hayat deneyimleriyle ilişkilendirerek yorumlamaya teşvik eden tur, 3 Mart Pazartesi günü saat 19:00’da gerçekleşecek. Her ay sınırlı sayıda katılımcıyla ücretsiz olarak düzenlenen turlara katılmak için turlar@arter.org.tr adresine e-posta göndererek kayıt yaptırmak yeterli.
Arter Öğrenme Programı kapsamında her ay düzenlenen ve ekranlar aracılığıyla buluşulan çevrimiçi rehberli turlar, Arter’de devam eden güncel sergiler etrafında şekilleniyor. Katılımcıları sanat etrafında düşünmeye ve yapıtları kendi hayat deneyimleriyle ilişkilendirerek yorumlamaya teşvik eden turlarda, Arter’in sergi rehberleri tarafından her etkinlikte farklı bir tema etrafında bir araya getirilen eser seçkileri katılımcılarla paylaşılıyor ve yoruma açılıyor.
Ücretsiz olarak düzenlenen çevrimiçi rehberli tur, 3 Mart 2025 Pazartesi günü 19:00–20:00 saatleri arasında gerçekleşecek. Diyalog ve tartışmaya daha fazla zaman tanımak amacıyla sınırlı sayıda katılımcıyla düzenlenen çevrimiçi tura katılmak için etkinlik tarihinden önce turlar@arter.org.tr adresine e-posta göndererek kayıt yaptırmak gerekiyor.
İHRACAT SIRALAMASINDA EGE’NİN 4. BÜYÜĞÜ EGE SERBEST BÖLGESİ
2024 verilerine göre Ege’de İzmir, Manisa ve Denizli’den sonra en çok ihracat Ege Serbest Bölgesinden gerçekleşti.
Küresel ekonomideki yavaşlama nedeniyle ihracatçı ve sanayiciler açısından zor bil yıl olmasına rağmen 2024 yılında Ege Serbest Bölgesinin ticaret hacmi yüzde 2’den fazla artarak yaklaşık 6 milyar dolara, ihracatı ise yüzde 3 artışla yaklaşık 3 milyar dolara çıktı.
ESBAŞ Yürütme Kurulu Başkanı Dr. Faruk Güler, geçtiğimiz yıl İzmir’in ihracatının yüzde 2 düştüğünü hatırlattı ve Bölgedeki firmaların İzmir’in toplam ihracatından çok daha iyi performans göstererek, kentin ekonomik gelişmesini desteklediğini vurguladı.
İzmir’in İhracatının Yüzde 22’si Kadar İhracat Gerçekleştirdi
Dr. Faruk Güler, Ege Serbest Bölgesinin ülke ekonomisine sağladığı katkının daha iyi anlaşılması için şu kıyaslamayı yaptı:
“Ege Serbest Bölgesi’nin ihracatı, Türkiye’nin en çok ihracat gerçekleştiren iller sıralamasında 13. olan Adana (3.04 milyar dolar) ve Anadolu kaplanlarından biri olan Kayseri’nin (2.9 milyar dolar) ihracatına eş değerde gerçekleşti.
2024 yılında 13.6 milyar dolar olan İzmir’in ihracatının yüzde 22’si kadarı Ege Serbest Bölgesinden gerçekleştirildi. İzmir hariç Ege Bölgesi’ndeki 8 ilin toplam ihracatının (14 milyar dolar) ise yüzde 21’ine eşdeğerde ihracat gerçekleştiren Ege Serbest Bölgesi, İzmir, Manisa (5.3 milyar dolar) ve Denizli’den (4.3 milyar dolar) sonra Ege Bölgesi’ndeki en yüksek tutardaki ihracatı gerçekleştirdi.
38 İlin Toplamı Kadar İhracat Gerçekleştirdi
Türkiye geneli ile bir kıyaslama yapacak olursak da 38 ilin toplam ihracatı (En az ihracat gerçekleştiren 38 ilin toplam ihracatı 2.9 milyar dolar) Ege Serbest Bölgesinin ihracatına ancak denk geliyor. Ülkemizde toplam sayıları 19’u bulan serbest bölgelerin ihracatının yüzde 24.27’si bölgemizden gerçekleşti. (Tüm serbest bölgeler 2024 yılında 12 milyar dolar ihracat gerçekleştirdi)”
TCL, sürdürülebilir uygulamalarıyla EcoVadis 2025 Altın Ödülü’nü kazandı
Dünyanın en büyük ve en güvenilir iş sürdürülebilirliği derecelendirme kuruluşlarından EcoVadis tarafından; çevresel politikaları, iş gücü ve insan hakları korumaları, etik uygulamaları ve sürdürülebilir tedarik girişimleri değerlendirmeye alınan TCL, bu yıl da Altın Ödül’e layık görüldü. TCL değerlendirilen tüm şirketler arasında ilk yüzde 2’lik dilime girdi.
Zengin özelliklere sahip akıllı telefonlar, tabletler ve bağlantılı cihazlar alanında öncü olan TCL, çevresel, sosyal ve yönetişim (ESG) performansındaki üstün başarısı nedeniyle EcoVadis 2025 Altın Derecelendirmesi ile ödüllendirildi. Bu prestijli sertifika, değerlendirilen tüm şirketler arasında TCL’yi ilk yüzde 2’lik dilime taşıyarak, şirketin dünyanın en sürdürülebilir işletmelerinden biri olduğunu teyit etti.
“D&R’ın Köy Okulları Projesi 11 Okul, 600 Öğrenci, 2 Bin Kitap ile Kars’ta”
“Bir Kitapla Değişir Dünyan” projesiyle 6 yıldır köy okullarındaki çocukların hayatına dokunan D&R’ın bu yılki durağı Kars’ın ücra köyleri oldu. Kültür elçileri, 11 köy okulunda 700 öğrenciye ulaştı, binlerce kitap dağıttı.
Türkiye’nin en büyük kültür, sanat ve eğlence platformlarından D&R, “Bir Kitapla Değişir Dünyan” projesiyle 6 yıldır köy okullarında okuyan çocukların hayatına dokunmaya devam ediyor. Çocukların okul ihtiyaçlarını karşılamayı ve daha çok kitaba ulaşmalarını amaçlayan proje kapsamında daha önce Artvin, Mardin, Urfa, Hatay ve Trabzon’daki köy okullarını ziyaret eden D&R’ın adresi bu kez Kars oldu.
Kars’ın farklı köylerindeki 11 okulu ziyaret eden D&R ekibi, 700 öğrenciye çanta, beslenme çantası ve kırtasiye ürünlerinden oluşan okul ihtiyaçlarını hediye etti. Proje kapsamında öğrencilere toplamda 2 bine yakın kitap da dağıtıldı.
“Her çocuğun hayatına dokunduğumuz an, geleceğe atılan değerli bir tohum” diyen D&R Kurumsal İletişim Direktörü Nalan Demircioğlu, “Türkiye’nin en ücra köşelerinde bile çocuklarımızın gözlerinde umut ışığı yakabilmek, onları kitapların sihirli dünyasıyla buluşturabilmek bizim için paha biçilemez bir mutluluk. Her ziyaretimizde şahit olduğumuz o masum heyecan, o saf merak ve kitaplara uzanan minik eller, doğru yolda olduğumuzu gösteriyor” ifadelerini kullandı.
“6 yılda 6 binden fazla çocuğumuzla buluştuk”
“Bir Kitapla Değişir Dünyan” projesinin altıncı yılında olduğunu belirten Demircioğlu; “6 yıl boyunca Mardin’den Artvin’e, Şanlıurfa’dan Trabzon’a, Hatay’a kadar uzanan yolculuğumuzda 6 binden fazla çocuğumuzun hayatına dokunduk, on binlerce kitap dağıttık. Her biri bizim için ayrı bir hikaye, ayrı bir umut oldu. Onların hayal dünyalarına yeni kapılar açtık, kitapların büyülü dünyasında yeni arkadaşlar edindirmek için çabaladık. Bu yolculuk bize öğretti ki, bir çocuğun gülümsemesi tüm yorgunluğumuzu alıyor, bir çocuğun kitapla kurduğu bağ geleceğe olan inancımızı güçlendiriyor. Hedefimiz, Türkiye’nin dört bir yanındaki tüm köy okullarına ulaşarak bu mutluluğu çoğaltmak. Çocuklarımızın yanında olmaya, hayal dünyalarını renklendirecek eğitici ve öğretici kitaplarla, oyunlarla ve çeşitli kültür sanat atölyeleriyle onları buluşturmaya devam edeceğiz. Çünkü biliyoruz ki, ülkemizin geleceği olan bu parlak gözlü çocuklarımıza yapacağımız her yatırım, yarınlarımıza açılan bir pencere” dedi.
TÜRKSAT’A DEV VERİ MERKEZİ
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Türkiye’nin dijital dönüşümde kritik bir rol üstlenen Türksat’ın veri ve bulut teknoloji ihtiyacını karşılamak amacıyla Türksat’ın planladığı Gölbaşı Veri Merkezinin 28 bin 500 metrekarelik dev bir alanda hayata geçeceğini kaydetti. Bakan Uraloğlu, Türksat’ın veri merkezi kapasitesini 8 katın üzerinde artıracak Gölbaşı Veri Merkezi ile e-Devlet Kapısı başta olmak üzere tüm veri ve bulut hizmetlerine yönelik ihtiyacı yerli yazılım ile karşılayacaklarını ifade etti.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, e-Devlet Kapısı başta olmak üzere, Türkiye’nin dijital altyapısını kuran Türksat’ın yeni bir projeyi hayata geçireceğini bildirdi. Uraloğlu, Ankara’da kurulacak olan Gölbaşı Veri Merkezi ile kritik bilgileri barındıran kurumların iş sürekliliklerini sağlayabilmeleri için tüm veri ve bulut hizmetlerine yönelik ihtiyacı yerli yazılım ile karşılayacaklarını ifade etti. Bakan Uraloğlu, merkez hakkında yaptığı açıklamada “Gölbaşı Veri Merkezi, 28 bin 500 metrekarelik dev alanı ile Türkiye’nin en büyük veri merkezlerinden biri olacak.” dedi.
Türksat’ın Veri Merkezi Kapasitesi Artacak
Türksat’ın Gölbaşı yerleşkesinde kurulacak Veri Merkezi için tasarım ve projelendirme çalışmalarının tamamlandığını belirten Uraloğlu, “Projenin inşaat, elektrik altyapısı, mekanik altyapı ve telekomünikasyon altyapısının yapımına bu yıl içerisinde başlanacak. Yapılacak yatırım ile Türksat’ın mevcut veri merkezi fiziksel kapasitesi ilk fazda 3 kat, ikinci fazda ise 8 katın üzerinde artırılacak.” açıklamasında bulundu.
Olağanüstü Durumlarda Dahi Kesintisiz Hizmet
Türksat Gölbaşı Veri Merkezi’nin 6 sistem salonu, 2 adet 20’şer kabinlik yüksek performans odası ve 6 bin metrekare beyaz alana sahip olması planlanırken, tesiste 200 kişi kapasiteli ofis çalışma alanın da bulunacağını belirten Bakan Uraloğlu, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
“21 MVA kurulu güç kapasitesi bulunacak merkez; enerji verimliliğinde LEED-Gold sertifikasına, veri merkezi standartlarında ise Uptime Institude TIER-III ve TSE 50600 uyumlu olarak kurulacak. Kurulacak veri merkezi; yapay zekâ uygulamaları, derin öğrenme, veri madenciliği, makine öğrenmesi gibi başlıklar altında veri analizi, veri kümelerinin işlenmesi, algoritmaların eğitimi, modelleme, tahmin, sınıflandırma, yüksek hızlı matematiksel hesaplamalar yapılması gibi hizmetlerin sunumu için gerekli altyapıya sahip olacak. Türkiye’nin en büyük kurum ve kuruluşlarının olağanüstü durumlarda dahi güvenli ve kesintisiz hizmet almasını sağlayacak merkez ile e-Devlet projeleri kapsamındaki hizmetlerde kesinti yaşanmasının önüne geçilecek.”
2027 Yılında Hizmete Alınacak
Düşük karbon salımı ve yüksek enerji verimliliğine sahip olacak veri merkezi ile Türkiye’ye çevreye de duyarlı bir tesis kazandırılmayı planladıklarını anlatan Uraloğlu, “Ayrıca sektörde rekabetin sağlanması ve kamuda tasarruf için büyük bir oyuncu olarak görev yapacak Türksat, ülkemizin kaynaklarının etkin kullanılması amacına hizmet etmiş olacak. Bu yıl içerisinde temeli atılacak Gölbaşı Veri Merkezi’nin 2027 yılının ilk yarısında hizmete açılması planlanıyor.” ifadelerini kullandı.
Yurt dışına yatırımlarda memnuniyet ve verimlilik artıyor
PwC Türkiye, ikincisini gerçekleştirdiği Yurt Dışı Yatırımları Araştırması’nın sonuçlarını yayınladı. Raporda Türkiye’deki şirketlerin yurt dışına yönelik yatırım planlarında Avrupa ve ABD ilk sırada yer alırken, yatırım kararlarında belirleyici etkenler; coğrafi konum, pazar büyüklüğü, politik istikrar ve regülasyonlar olarak sıralanıyor.
PwC Türkiye, ikincisini gerçekleştirdiği Yurt Dışı Yatırımları Araştırması’nın sonuçlarını yayınladı. Türkiye’deki şirketlerin yurt dışına yaptıkları doğrudan yatırımların mevcut durumunu analiz eden araştırma, bu yatırımların şirketlerin büyüme hedeflerine nasıl katkıda bulunacağına yönelik bir perspektif sunuyor. Türkiye’den yurt dışına yapılan yatırımların genel görünümünü veriler ışığında analiz eden raporda, doğrudan yatırımlar için tercih edilen lokasyonlar, temel karar alma mekanizmaları, motivasyonlar ve geleceğe yönelik beklentiler de değerlendiriliyor.
Araştırmanın bulgularına göre, Türkiye’deki şirketlerin yurt dışına yönelik yatırım planlarında Avrupa ve ABD bu yıl da ilk sırada yer alıyor. Yurt dışına yatırım kararlarında, coğrafi konum, pazar büyüklüğü, politik istikrar ve regülasyonlar belirleyici etkenler olarak öne çıkıyor. Yurt dışındaki müşterilerin talebi üzerine yeni bölgelere yatırım yapma motivasyonu ise bu yıl öne çıkan bir diğer yatırım unsuru olarak dikkat çekiyor.
Araştırma kapsamında katılımcıların en fazla doğrudan yatırım yaptıkları ülkeler ise Almanya, Hollanda ve ABD olarak sıralanıyor. Geçen sene en yüksek yatırım ülkesi olan Romanya bu sene 4. sırada yer alırken, onu Birleşik Krallık, Rusya, İspanya, Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri izliyor.
Katılımcıların %89’u önümüzdeki üç yıl içerisinde yeni yatırım planladıklarını belirtirken, hedef bölgeler arasında ilk sırada %25’lik pay ile Avrupa geliyor. Bunu sırasıyla %22 ile Kuzey Amerika (ABD ve Kanada) ve %15’lik pay ile Avrasya takip ederken geçen seneye kıyasla artış trendinde olan Afrika bölgesi ise %12 ile 4. sırada yer alıyor.
Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde yurtdışına yatırım yapan şirketlerin motivasyonlarının ülke ekonomisinin gelişimi için önemli bir gösterge olduğunu vurgulayan PwC Türkiye Kıdemli Ortağı Cenk Ulu şunları söyledi:
“Küresel ve yerel gelişmelerin ışığında hedef pazarlara yakın olmanın önemi giderek artarken sadece yerel sınırlar içinde kalmak yerine, yeni pazarlardaki büyüme fırsatlarını değerlendirmek her ölçekteki şirket için hayati bir önem taşıyor. Bu stratejik yaklaşım, şirketlerin rekabet avantajı elde etmelerine ve sürdürülebilir bir büyüme yakalamalarına da destek oluyor. PwC Türkiye olarak, rekabet gücünü sürdürme veya artırma hedefiyle yurtdışı pazarlara açılma planı olan şirketlerin bu yolculuğunda yatırım kararının verildiği ilk günden, yatırım hedefinin tamamlandığı ana kadar rehberlik ediyoruz. Yatırımcı şirketlere stratejilerini oluşturmak, yeni fırsatları değerlendirmek ve potansiyel zorlukları belirlemek açısından faydalı bilgiler sunan Yurt Dışı Yatırımları Araştırmamız, şirketlerin karşılaştıkları zorluklar ve fırsatlara da dikkat çekiyor. Özellikle küresel ekonomik belirsizliklerin arttığı bir dönemde, potansiyel yatırımcılar için stratejik bir rehber olan araştırmamızın yatırım stratejilerini şekillendirmek açısından önemli bir kaynak olduğuna inanıyoruz.”
Dikkat Çeken Yatırım Trendleri
Bu yıl araştırmaya katılan şirketlerin %73’ü mevcut zorluklara rağmen yurt dışı yatırımlarına devam etme kararlılığını ifade ederken yatırım büyüklüğü ve elde edilen gelirlere yönelik yanıtlar da yurt dışına yapılan doğrudan yatırımlarda verimliliğin arttığına işaret ediyor.
Katılımcıların yatırım büyüklüğü ve elde ettikleri gelirlere yönelik yanıtları, yurt dışına yapılan doğrudan yatırımlarda verimliliğin arttığına işaret ediyor. 2023 yılında yurt dışına doğrudan yatırımların ciro içindeki payının %50’den daha fazla olduğunu belirten katılımcıların oranı %17 iken, 2024 yılında bu oran %29’a yükseldi.
PwC Türkiye tarafından gerçekleştirilen araştırmanın yeni yatırım trendlerine odaklanan bölümünde uluslararası yatırım trendlerindeki değişimlerin de altı çiziliyor. Buna göre, geleneksel yöntemler olan sıfırdan yeni yatırım (greenfield investment), şirket birleşmesi ve satın almalar (M&A ve brownfield investment dahil) ajandalarda üst sıralarda yer almayı sürdürüyor ancak özellikle teknoloji odaklı sektörlerde start-up yatırımları dikkat çekiyor.
Araştırma, şirketlerin yurt dışına yönelik yatırımlarda karşılaştıkları temel zorluklara da ışık tutuyor. Buna göre, yetkin insan kaynağı bulma, iş kültüründeki farklılıklar, hukuki süreçlerin zorluğu ve regülasyonlara yönelik bilgilerin az olması, yerel pazara yönelik içgörü eksikliği ve finansmana erişim başlıca temel zorluklar olarak sıralanıyor.
Deneyimler Işığında Yurt Dışı Yatırımların Başarısında Öne Çıkan Başlıklar
Yurt dışına yapılan yatırımlardan genel olarak memnuniyet duyulması, uluslararası genişleme stratejilerinin etkinliği ve devamlılığına dair önemli bir gösterge olarak dikkat çekiyor. Yatırımları başarı ile yöneten Türk yöneticilere göre en önemli konu başlıkları raporda şöyle sıralanıyor:
Ön araştırma ve pazar analizi: Yatırım kararından önce ortalama beş yıllık bir dönem boyunca ön araştırma ve pazar analizi yapılmalı. Bu sürede yatırım bölgesini tanımak için ihracat, distribütör kanalıyla satış ve/veya depo kanalıyla satış modelleri değerlendirilebilir.
Finans ve bankacılık sistemi analizi: Hedef ülkenin finansal yapısı ve bankacılık sistemine ilişkin detaylı çalışmalar yapılmalı. Finansal kaynaklara erişim ve nakit akış yönetimi, yatırımın sürdürülebilirliği açısından kritik önem taşıyor.
Vergi, hukuk ve teşvik yapısı: Hedef ülkenin vergi ve hukuk sistemine dair detaylı çalışmalar yapılmalı. Teşvik mekanizmalarından faydalanmak için yerel düzenlemelere hâkim olmak şart.
Yerel danışmanlık ve pazar hakimiyeti: Yerel pazar dinamiklerine hâkim, doğru yönlendirme yapabilecek danışmanlarla çalışılmalı.
Doğru insan kaynakları politikası: Yerel iş gücüne uygun ve kültürel adaptasyonu destekleyen insan kaynakları politikaları geliştirilmeli. Şirketin merkez kültürü ile yerel beklentiler arasında denge kurulmalı.
Raporlama ve performans değerlendirme: Yatırımın başarısını izlemek için ihtiyaçlara uygun raporlama sistemleri dizayn edilmeli.
Klasik Mağazacılık Geride Kalıyor, Deneyim Odaklı Konseptler Yükseliyor
Alışveriş Merkezinde Deneyim Sunan Markalar Kazanıyor
Değişen alışveriş trendleri ve e-ticaretin yükselişi ile büyük bir değişime uğrayan alışveriş merkezleri, sadece alışveriş yapılan bir alan olmaktan çıkarak birer yaşam merkezi haline geliyor. Alışveriş merkezlerinde deneyim ve eğlence sunmanın çok daha önemli hale geldiğini altını çizen Ece Türkiye Pazarlama ve Marmara Park AVM Müdürü Selma Birinci, değişimin başlatan Y ve Z kuşağının alışveriş merkezlerinden farklı deneyimler beklediğine değindi. Klasik mağazacılığın ötesine geçen deneyim odaklı mağaza konseptlerinin daha çok ilgi gördüğünü söyleyen Birinci, artırılmış sanal gerçeklik ve yapay zeka gibi teknolojilerinin kullanımın artmasıyla alışveriş merkezlerinin büyük bir dönüşüme uğrayacağını belirtti.
Eskiden yalnızca ürün satışının ön planda olduğu alışveriş merkezleri, pandemi sonrası değişen tüketici tercihleri ile deneyim ve eğlence odaklı büyümeye devam ediyor.
Teknolojinin hızla gelişmesi ve tüketici alışkanlıklarının değişmesi ile alışveriş merkezlerinin değişim sürecinde olduğunu söyleyen Ece Türkiye Pazarlama ve Marmara Park AVM Müdürü Selma Birinci, “Özellikle Y ve Z kuşağı, AVM’leri yalnızca alışveriş yapılan yerler olarak görmekten öte, sosyal ve deneyim odaklı mekânlar olarak değerlendiriyor. Artık sadece mağazaları gezmek değil, arkadaşlarıyla vakit geçirmek, yeni deneyimler keşfetmek ve eğlenmek istiyorlar. Bu değişen beklentilere yanıt vermek için AVM’ler, gastronomi alanlarını genişletiyor, sinema ve tiyatro salonlarına daha fazla yatırım yapıyor, oyun ve etkinlik alanlarını artırıyor. Dijital dönüşüm, AVM’lerin vazgeçilmez bir parçası haline geldi. Mobil uygulamalar, sosyal medya etkileşimi, sanal ve artırılmış gerçeklik gibi teknolojiler, ziyaretçilere kişiselleştirilmiş ve etkileşimli deneyimler sunuyor. AVM’lerin gelecekte başarılı olabilmesi için müşteri beklentilerini doğru analiz etmeleri ve onlara değer verdiklerini hissettirmeleri kritik önem taşıyor” dedi.
CyberMACS Kış Okulu 2025
İstanbul’da Kadir Has Üniversitesi’nde düzenlenen CyberMACS Kış Okulu 2025, iki hafta süren ilham verici atölye çalışmaları, interaktif yarışmalar ve yenilikçi tartışmalarla başarıyla tamamlandı. Etkinlik, siber güvenlik, yapay zeka (AI) ve dijital dayanıklılık konularındaki kritik konuları ele almak üzere önde gelen akademisyenler, endüstri profesyonelleri ve öğrencileri bir araya getirdi.
1. Hafta (20-24 Ocak) Öne Çıkanlar
Kadir Has Üniversitesi’nde gerçekleştirilen ilk hafta, alanında ünlü uzmanlarla etkileşimli atölye çalışmaları ve oturumlara ev sahipliği yaptı. Prof. Alexander Iliev’in (SRH) yapay zeka kullanım alanlarından, Prof. Aleksandra Mileva’nın (Goce Delcev Üniversitesi) ağ steganografisi üzerine bilgilendirici sunumuna kadar, katılımcılar çeşitli konularda eşsiz bilgiler edindiler.
Öne çıkan oturumlar ve konular şunlardı:
- Bora Köse – Kritik Altyapılar (CIs) ve Kritik Altyapılara Yönelik Siber Tehditlere Genel Bakış (Fortinet, KHAS)
- Cüneyt Kalpakoğlu – Güvenli Yazılım Geliştirme (Endpoint-Labs, KHAS)
- Prof. Alexander Iliev – Yapay Zeka Kullanım Alanları (SRH)
- Klaus Schwarz – Yapay Zeka Destekli OSINT I (SRH)
- Prof. Boro Jakimovski – Güvenlik Bilgisi ve Olay Yönetimi Araçları (UKIM)
- Franziska Schwarz – Siber Dayanıklılıkta DORA ve ISO I (SRH)
- Prof. Aleksandra Mileva – Ağ Steganografisi: Gizleme Yöntemleri ve Karşı Önlemler (Goce Delcev Üniversitesi, UKIM)
- Franziska Schwarz – Siber Dayanıklılıkta DORA (Dijital Operasyonel Dayanıklılık Yasası) ve ISO II (SRH)
- Klaus Schwarz – Yapay Zeka Destekli OSINT II (SRH)
Hafta boyunca, programın başarısına katkıda bulunan Yürütme Kurulu, Kalite Güvence Kurulu ve Yüksek Lisans Yönetim Komitesi gibi bir dizi önemli yönetim toplantısı gerçekleştirildi. CyberMACS Kalite Güvence Kurulu’nun bağımsız başkanı ve NTNU’da Bilgi Güvenliği ve Kriptoloji Profesörü olan Prof. Danilo Gligoroski, kış okulu haftasında İstanbul’da düzenlenen üçüncü Kalite Güvence Kuruluna bizzat katılarak toplantıyı daha da özel hale getirdi.
2. Hafta (27-30 Ocak) Öne Çıkanlar
Masterclass Atölye Çalışması – Bozidar Spirovski
İkinci hafta, BeyondMachines.net’in Kurucusu ve CISO’su olan Bozidar Spirovski liderliğinde düzenlenen bir Masterclass Atölye Çalışması ile taçlandırıldı. Bu dönüştürücü oturum, katılımcılara şu temel konularda derinlemesine bilgiler sundu:
• Siber Dayanıklılık Oluşturma: Yeni ortaya çıkan tehditler karşısında kurumsal dayanıklılığı sağlamaya yönelik pratik içgörüler.
• Zafiyet ve Risk Yönetimi: Güvenli sistemler için riskleri belirleme, ele alma ve azaltma stratejileri.
• İş Sürekliliği ve Felaketten Kurtarma: Operasyonel etkinliği korurken kesintilere hazırlanma ve bunlardan kurtarma araçları.
Bozidar’ın atölye çalışması, Kış Okulu’nun en dikkat çeken etkinliklerinden biri oldu ve katılımcılara günümüzün hızla gelişen dijital ortamların karmaşıklıklarını yönetmek için uygulanabilir stratejiler ve pratik araçlar sağladı.
Geriye Bakış: CyberMACS Kış Okulu 2025 Öğrencilere Neler Kazandırdı?
Katılımcılar, Kış Okulu’ndan şunlarla donanmış olarak ayrıldı:
• Dünya çapında akademisyen ve uzmanlardan alınan uygulamalı atölye çalışmalarından edinilen güncel bilgi ve beceriler.
• Akranlar, mentorlar ve endüstri liderleriyle kurulan değerli bağlantılar.
• Araştırmalarını sunma ve yapıcı geri bildirim alma fırsatları.
• Siber güvenlik ve yapay zeka alanında kariyerlerini ilerletmek için pratik araçlar ve beceriler.CyberMACS Kış Okulu 2025, siber güvenlik ve yapay zekanın geleceğini şekillendirmede akademi ve sektör iş birliğinin gücünü göstererek katılımcılar üzerinde kalıcı bir etki bıraktı.