Kültür-Turizm

SESSİZ KAHRAMANLARA BİR SAYGI DURUŞU: “BABAM MİSAFİR İŞÇİYDİ” KİTABI VE KÜLTÜR-SANAT-MAGAZİN-YAŞAM HABERLERİ

Babalarının, fedakârca çalışmalarını anlatan 20 kişi ile yapılan söyleşinin kitabı… Ömer Hünkâr Ilık’ın gayretleri ile hazırlanan kitap için Rotterdam Belediyesi destek verdi.
İlhan KARAÇAY’ın haberi:

Rotterdam’da uzun soluklu bir emeğin ürünü olan “Babam Misafir İşçiydi” (Mijn Vader Was een Gastarbeider ) adlı kitap, geçtiğimiz Salı günü görkemli bir törenle tanıtıldı. Kitap, 1960’lı ve 70’li yıllarda Hollanda’ya davetle gelen misafir işçilerin çocuklarıyla yapılan 20 söyleşiden oluşuyor. Bu eser, yalnızca kişisel hikâyeleri değil, aynı zamanda toplumsal belleğimizi diri tutacak çok katmanlı bir mirası da kayıt altına alıyor.
Rotterdam Belediyesi’nin mali desteğiyle ILIK Productions tarafından hazırlanan kitap, Rotterdam Belediye Sarayı’nın Kabul Salonu’nda düzenlenen törenle kamuoyuna sunuldu. Kitabın yayın yönetmeni ve proje lideri Ömer Hünkar Ilık, ilk nüshayı, kitabın da kahramanlarından biri olan Belediye Başkan Yardımcısı Fouzi Achbar’a takdim etti. Achbar konuşmasında, “Bu kitapla gurur duyuyorum; ikinci kuşağın Rotterdam’a katkısını görünür kılması çok kıymetli,” ifadelerini kullandı.
Törene, kitapta yer alan kişilerin yakınları, katkı sunan gazeteciler ve fotoğrafçılar, Rotterdam Belediyesi’nden temsilciler ve Rotterdam Kütüphanesi Müdürü katıldı. Duygusal anların yaşandığı törende, kitapta öyküsü yer alan dört kişi kısa konuşmalar yaparak hem geçmişin izlerini hem de bugünün gururunu paylaştı. Bazı anılar gözyaşlarıyla, bazıları ise büyük bir onurla dinlendi.
Kitapta yer alan portreler, sadece Türk ve Fas kökenli ailelerin değil; aynı zamanda İtalyan, Portekizli, Yeşil Burun Adalı (Kaapverdi) ve İspanyol kökenli misafir işçilerin çocuklarının öykülerini de kapsıyor. Zengin görsel içeriğiyle desteklenen kitap, aile albümlerinden alınan fotoğraflarla geçmişe ışık tutuyor.
Proje aylar süren titiz bir çalışmanın ürünü. Beş gazeteci ve beş fotoğrafçı, ikinci kuşağın öne çıkan temsilcileriyle birebir çalıştı. Polis, ordu, eğitim, sağlık, sanat, siyaset ve ticaret gibi alanlarda fark yaratmış kişilerin yaşam öyküleri, belgesel yapımcısı Özgür Canel’in düzenlemesiyle herkesin ilgisini çekebilecek akıcı ve dokunaklı bir dille kitaba dönüştü.
Ömer Hünkar Ilık, törende yaptığı konuşmada şu önemli sözleri dile getirdi:
“Bugün ilk nesilden geriye sadece bir avuç insan kaldı. Artık çoğu kendi hikâyesini anlatamıyor. Bu yüzden bu kitapta onların çocukları konuştu. Bu çocuklar hep buradaydı, ama çok az duydunuz onları. Artık onlar da anlatıyor. Bu kitap, sesi olmayan babalara ve kelimeleri bulan çocuklarına bir övgüdür.”
Kitapta anlatılan öyküler, iki dünya arasında büyüyen ikinci kuşağın yaşadığı zorluklara ve bu zorlukları aşarken gösterdikleri dirence odaklanıyor. Babaları hayal ettiklerinden farklı çıkan, çocukluğunu babasız geçiren, sokakta ailesini temsil etmek zorunda kalan bu gençler; bugün Rotterdam’ın kalbinde eğitimden sanata, sağlıktan siyasete kadar birçok alanda etkin roller üstleniyor. Ömer Ilık’ın da vurguladığı gibi, bu insanlar kökenlerine rağmen değil, kökenlerinin zenginliğinden güç alarak bugünkü yerlerini inşa ettiler.
Kitap sınırlı sayıda basıldı, ancak çok yakında Rotterdam’daki tüm kütüphanelerde erişime açılacak. İlgi duyanlar, kitabı kütüphanelerden temin ederek okuyabilirler.
Bu projeyle birlikte, daha önce Rotterdam’daki Misafir İşçi Anıtı (2023) ve İstanbul’daki Umuda Yolculuk Anıtı (2021) gibi sembol çalışmalara imza atan Ömer Hünkar Ilık ve koordinatör Zeki Baran, göç tarihine anlamlı bir eser daha kazandırmış oldular. Bu kitap, sadece geçmişe değil, bugüne ve geleceğe de sesleniyor. Özellikle toplumsal kutuplaşmanın yoğunlaştığı günümüzde, “Babam Misafir İşçiydi” kitabı güçlü bir karşı ses olarak yükseliyor:

MUBI TEMMUZ SEÇKİSİNİN ÖNE ÇIKAN FİLMLERİ

Orçun Behram’ın sinemamızda korku ve distopya gibi türlere taze bir bakış getiren iki filmi CENAZE ve BİNA, Filistinlilerin öykülerini tüm dünyada geniş kitlelere ulaştıran Oscar adayı yönetmen Hany Abu-Assad’ın imzasını taşıyan üç film, elektronik müziğin öncülerinden İlhan Mimaroğlu’nun yaşamını ve sanatını anlatan iki özel proje, Berlin Film Festivali’nde dünya prömiyerini yapan Selin Öksüzoğlu imzalı kısa film GÖRÜŞÜRÜZ KAPLUMBAĞA ve daha pek çok dikkat çekici yapım MUBI’nin temmuz seçkisinde izleyiciyle buluşuyor.

ÖMER / OMAR

(Hany Abu-Assad, 2013)

Dünya prömiyerini yaptığı Cannes Belirli Bir Bakış bölümünde Jüri Özel Ödülü’nü kazanan ve Yabancı Dilde En İyi Film Oscarı’na aday gösterilen ÖMER, İsrailli bir askerin ölümüne adı karışan Filistinli bir gencin hikayesini anlatıyor. Film, Batı Şeria’da fırıncı olan Ömer’in direnişe katılması, tutuklanması ve İsrail istihbaratı için muhbir olmaya zorlanmasıyla değişen hayatını konu alıyor. ÖMER’in yanı sıra, müzisyen olma hayalleri kuran Filistinli çocukların öyküsü İDOL (THE IDOL) ve bir kuaförün içinde gerilim yüklü politik bir anlatı kuran HUDA’NIN SIRRI (HUDA’S SALON) da temmuz ayında MUBI seyircisiyle buluşuyor.

BİNA

(Orçun Behram, 2019)

Distopik bir atmosferde geçen Orçun Behram imzalı BİNA, televizyon sinyallerinin gizemli bir şekilde kesildiği bir dönemde, eski bir binaya kurulan yeni vericinin ardından yaşananları konu alıyor. Otorite, gözetim ve paranoya temalarını karanlık bir görsellikle işleyen yapım, Türkiye’de tür sinemasına getirdiği özgün bakışla öne çıkıyor. Orçun Behram’ın sinemamızda korku türünde az rastlanır bir denemeye giriştiği yeni filmi CENAZE’yle birlikte temmuz ayında MUBI’de.

MİMAROĞLU          

(Serdar Kökçeoğlu, 2020)

Dünyada elektronik müziğin öncülerinden sayılan İlhan Mimaroğlu’nun yaşamını ve sanatını anlatan bu yaratıcı belgesel, Mimaroğlu’nun ölüm yıl dönümünde bir kez daha MUBI seyircisiyle buluşuyor. Serdar Kökçeoğlu’nun titiz bir çalışmayla, Güngör Mimaroğlu’nun kişisel arşiv görüntüleri ve ses kayıtlarından oluşturduğu film, müzik, aşk, göç ve radikal sanat pratikleri arasındaki bağlantıyı deneysel bir estetikle anlatıyor. Belgeselin yanı sıra, pek çok farklı disiplinden sanatçının kolektif olarak hayata geçirdiği MİMAROĞLU REMIX PROJECT adlı video çalışması da, İlhan Mimaroğlu’nun anısına MUBI’de yayınlanacak.

GÖRÜŞÜRÜZ KAPLUMBAĞA

(Selin Öksüzoğlu, 2024)

Selin Öksüzoğlu’nun 2024’te Berlin Film Festivali’nde dünya prömiyerini yapan kısa filmi GÖRÜŞÜRÜZ KAPLUMBAĞA, annesini yitirmiş beş yaşındaki İnci’nin Karadeniz’in ıssız yaylalarında dolaşırken karşılaştığı Zeynep’le çıktığı bir günlük yolculuğu resmediyor. Yas ve yalnızlık temalarını işlerken özgün bir ton tutturan film, iki yabancının arasındaki kırılgan bağı, sislerin altındaki dağ manzaraları eşliğinde şiirsel bir görsellikle yansıtıyor.

TOKSİK / TOXIC

(Saulė Bliuvaitė, 2024)

Sinemanın yaratıcı yeni seslerine alan açan Locarno Film Festivali’nin en büyük ödülü Altın Leopar’a layık görülen TOKSİK, Litvanyalı yönetmen Saulė Bliuvaitė’nin ilk uzun metrajlı filmi. Minimalist üslubu ve güçlü görsel dünyasıyla dikkat çeken film, küçük bir Litvanya kasabasında, model olma hayaliyle daha iyi bir hayata ulaşabilmek için bedenlerinin sınırlarını zorlamaya başlayan 13 yaşındaki Marija ve Kristina’nın güzellik ideallerine saplanıp kalmalarını anlatan bir büyüme öyküsü.

BERGMAN: HAYATTAN BİR YIL / BERGMAN: A YEAR IN A LIFE

(Jane Magnusson, 2018)

Jane Magnusson’un yönetmenliğini üstlendiği BERGMAN: HAYATTAN BİR YIL belgeseli, İsveçli usta yönetmen Ingmar Bergman’ın YEDİNCİ MÜHÜR ve YABAN ÇİLEKLERİ gibi klasiklere imza atmakla kalmayıp, pek çok tiyatro oyunu da yönettiği 1957 yılında bir yolculuğa çıkarıyor bizi. Bergman’ın hem yaratıcı dehasını hem de karmaşık kişiliğini bütün boyutlarıyla ele alan film, arşiv görüntüleri ve Liv Ullmann ile Bibi Andersson gibi efsanelerle yapılan röportajlarla yönetmenin hayatını ve kişiliğini resmediyor.

SUPER HAPPY FOREVER

(Kohei Igarashi, 2024)

Kayıp duygusunun ve anıların iç içe geçtiği SUPER HAPPY FOREVER, eşini aniden kaybettikten sonra onunla tanıştığı sahil kasabasına yeniden giden huysuz ve kayıtsız Sano’nun hikayesini anlatıyor. Sano’nun yolculuğunu sade ama içe dokunan ve inceliklere yer açan bir üslupla yansıtan film, olgun anlatımı sayesinde Japon sinemasının son dönemdeki en dikkat çekici örneklerinden biri olarak övgü topladı.

SEFİLLER / LES MISÉRABLES

(Ladj Ly, 2019)

Ladj Ly’nin Fransa’da pek çok toplumsal tartışmanın fitilini ateşleyen filmi, Cannes’da Jüri Ödülü’ne layık görüldü ve En İyi Uluslararası Film dalında Oscar adayı oldu. Paris banliyösündeki suçla mücadele timine yeni katılan polis Stéphane’ın hikayesini takip eden film, “ötekiler” ve devlet arasındaki kırılgan sınırları ustalıkla tasvir ediyor ve sistematik adaletsizlikle gerilen bir mahallenin patlamaya hazır atmosferini başarıyla yansıtıyor.

AY / MOON

(Kurdwin Ayub, 2024)

Locarno Film Festivali’nde Jüri Özel Ödülü dahil üç ödül kazanan, katıldığı birçok festivalde ses getiren AY, kültürlerarası çatışmalar ve sınıf farkları etrafında şekillenen anlatımıyla öne çıkıyor. Yönetmen koltuğunda Kurdwin Ayub’un oturduğu bu gerilim yüklü film, eski bir dövüş sanatçısı olan Sarah’nın, Ortadoğu’daki zengin bir ailenin üç kızına dövüş eğitimi verdiği süreçte baskı ve gözetimle yüzleşip, kadın dayanışmasıyla tanışmasına odaklanıyor.

SİNEMAMIZIN SULTANI TÜRKAN ŞORAY’I KAPAĞINA TAŞIYAN  MİLLİYET SANAT TEMMUZ 2025 SAYISI ÇIKTI!

Milliyet Sanat Temmuz 2025 sayısının kapağında okurları, Ayın Söyleşisi’nde nehir söyleşi kitabı Türkan ve Hayat’ı anlatan sinemamızın sultanı Türkan Şoray ile karşılıyor. Kemal Sunal dosyasından Türkiye’nin ilk yapay zekâ küratörü Avind’le röportaja; edebiyattan tiyatroya, müzikten plastik sanatlara her dalda özel haberler, yazılar ve söyleşiler Milliyet Sanat’ın Temmuz 2025 sayısında okurları bekliyor. Milliyet Sanat raflarda, dijital uygulamalarda ve Getir, Trendyol, dergikapinda.com ve shopier.com ile Türkiye’nin tüm şehirlerinde!

AYIN SÖYLEŞİSİ

Türkiye’nin sanat hafızası Milliyet Sanat, Temmuz 2025 sayısının Asu Maro ile Ayın Söyleşisi’nde Türk sinemasının sultanı Türkan Şoray’ı ağırlıyor. Bircan Usallı Silan imzalı nehir söyleşi kitabı Türkan ve Hayat’ı anlatan Şoray, kitabı “Türkan’ın ruhuna yolculuk” diye tanımlıyor.

SİNEMA

Ölümünün 25. yılında Kemal Sunal için hazırlanan dosyada duygusal bir yolculuk sunan sinema sayfaları, David Corenswet’in oyunculuğuyla perdeye gelecek 2025 model “Superman”, Halle Berry’nin başrolünü üstlendiği “Never Let Go /Asla Bırakma” ve Scarlett Johansson’ın başrolünde olduğu “Jurassic World: Rebirth /Jurassic World: Yeniden Doğuş” filmlerinin incelemeleriyle devam ediyor. Attila Dorsay bu ayki “Sinemanın Hazineleri” köşesini, John Mills ve Michael Caine’nin bir dede ile toruna hayat verdiği “The Wrong Box/Yanlış Kutu” filmine ayırıyor.

PLASTİK SANATLAR

Temmuz 2025 sayısının plastik sanatlar sayfaları, Mezo Digital Art tarafından geliştirilen ve İstanbul Dijital Sanat Festivali küratörlerinden olan Türkiye’nin ilk yapay zekâ küratörü Avind’in röportajıyla açılıyor. Yapı Kredi Galeri’de “Bir Arada” ismi altında devam eden, Fulya Çetin’in “Gündüz Rüyaları” ve İlhan Sayın’ın “Geyikli Gece”; Paris’teki Musée Carnavalet’de düzenlenen “Agnès Varda’nın Paris’i, Oradan Buraya”; Ankara CerModern’de devam eden “Büyülü İtalya” ve Akbank Sanat’ın bu yıl 43. kez düzenlediği Günümüz Sanatçıları Ödülü sergilerin inceleme yazıları okurları bekliyor. Hasretinden Prangalar Eskittim adlı tek kitabıyla Türk edebiyat tarihine damgasını vuran Diyarbakırlı şair Ahmed Arif için açılan “Hani Kurşun Sıksan…” ve “Seni Baharmışın Gibi…” sergilerini ise Küratör ve eleştirmen Mahmut Wenda Koyuncu anlatıyor. Ayşegül Sönmez “Sanatatak” köşesini Palazzo Barberini’de devam eden “Caravaggio 2025” sergisi vesilesiyle Rönesans’ın bu avangard sanatçısına ayırıyor.

SAHNE SANATLARI

Sahne sanatları sayfalarında, “Elma Labrador Çimen” oyununda sahneyi paylaşan Nergis Öztürk ile Engin Hepileri’nin ve Lefkoşa’da açılan Bandabuliya Sahnesi üzerine ARUCAD Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi Modern Dans Bölüm Başkanı Yrd. Doç. Dr. Handan Ergiydiren’in röportajları yer alıyor. Sezon boyunca onlarca oyun izleyen beş tutkulu tiyatro izleyicisinin, bu yılın öne çıkan yapımlarını değerlendirdiği sayfalarda Seçkin Selvi “Ve Perde…” köşesini Cihangir Atölye Sahnesi’nin “Kanlı Düğün” oyununa ayırıyor. İstanbul Uluslararası Opera-Bale Festivali’nde dünya prömiyerini gerçekleştiren “Deliriyum” ve Işıl Kasapoğlu’nun ilk kez kadınlardan oluşan bir kadroyla sahnelediği “Bulaşıkçılar” oyunlarının değerlendirmeleri de sanatseverleri bekliyor.

EDEBİYAT

Son dönemlerin en çok okunan ve merak edilen yazarlarından Édouard Louis’in çevirmeni Ayberk Erkay’ın, yazarın İstanbul günlerini kaleme aldığı edebiyat sayfalarında Başar Başarır, İthaki Yayınları’ndan çıkan kitabı Fukaranın Ahı’nı; ülke müziğimizin yakın tarihine ışık tutan Yavuz Hakan Tokyeni kitabı Şarkı Hikâyeleri’ni anlatıyor. Hülya Avtan ise “Sayfayı Çevir” köşesiyle her zamanki gibi edebiyatseverlere geniş bir öneri seçkisi sunuyor.

MÜZİK

1-17 Temmuz tarihleri arasında düzenlenen 32. İstanbul Caz Festivali’yle açılan müzik sayfalarında UNESCO desteğiyle hazırlanan “Müzikte Eşitlik: Türkiye’de Müzisyenin Durumu” raporu üzerine müzik profesyoneli kadınların değerlendirmeleri okurları bekliyor. Mehmet Tez “Müzik Dünyasından” köşesinde Anadolu pop geleneğini devam ettiren isimleri; Kemal Küçük “Diapason” köşesinde flüt virtüözü, besteci ve eğitmen Halit Turgay’ın Paris’te yaptığı son kaydı yazarken Naim Dilmener her zamanki gibi geçen ayın müzik gündemini değerlendiriyor. Eray Aytimur ise “Bırak Dağınık Kalsın” köşesinde tüm zamanların en büyük davulcularından Al Foster, Keith Jarrett’ın 80. yaşı gibi konulara yer veriyor.

PODCAST

Milliyet Sanat Temmuz 2025 sayısı, “Fotoğraf ve Her Şey” podcast serisini hazırlayıp sunan Gülderen Bölük ve Güliz Karaoğlan’ın röportajıyla sona eriyor.

Kitabevlerinde, marketlerde, Getir’de, Trendyol’da, dergikapinda.com’da, shopier.com’da ve dijital uygulamalarda okurlarını bekleyen Milliyet Sanat ayrıca, dergiyi 0850 224 02 22 numaralı çağrı merkezini arayarak satın alan okurların kapısına kadar götürüyor.

Emre Altuğ ve Mirkelam ilk kez aynı şarkıda buluştu: Yazın ‘En Gerçeği’ yayında!
Türk pop müziğinin yıldızı Emre Altuğ ve Türkçe popun benzersiz yorumcusu Mirkelam, müzikseverleri heyecanlandıracak yeni bir projede buluştu. İkili düet yaptıkları ‘En Gerçeği’ isimli şarkıyı dijital platformlardan bir hafta önce sadece ulusal ve yerel radyolarda yayına açarak bir ilke imza atmıştı. Radyolarda en çok yer alan şarkılar arasında yerini alan ‘En Gerçeği’ dijital platformlarda yerini aldı.

Sevilen sanatçı Emre Altuğ ve kült şarkıların yaratıcısı Mirkelam’ın birlikte ilk projeleri olan En Gerçeği tüm dijital platformların editorsal listelerini ele geçirdi. En gerçeği; Apple Music’te 7, Spotify’da 6, Fizy ’de 5, Youtube’da ve Muud’da 4 editoryal listede üst sıralara yerleşti.

22 Music Entertainment etiketiyle yayınlanan şarkının prodüktör koltuğunda başarılı müzik prodüktörü Volga Tamöz var. Şarkının sözleri Gülsen Karatoprak, bestesi Volga Tamöz ve Gülsen Karatoprak tarafından Emre Altuğ’a özel yazıldı. Latin gitarlarını Akdeniz’e taşıyan En Gerçeği sıcak bir yaz şarkısı olarak Türkçe Popun zamansız şarkıları arasına girdi.

İstanbul’un Mavi Sahnesi;İDO Gemileri Organizasyonlara Açıldı

Boğaz’ın eşsiz manzarasında, deniz üzerinde unutulmaz anlar yaşamak artık mümkün. İstanbul Deniz Otobüsleri (İDO), filosunda yer alan bazı gemileri, özel ve kurumsal etkinlikler için kiralama hizmetine açarak deniz üstü deneyimlerin kapısını aralıyor.

Etkinliklerinizi Denize Taşıyın; İDO ile Fark Yaratın

Festival, düğün, gala, lansman, motivasyon gezisi ya da kurumsal toplantılar… Artık tüm bu organizasyonlar, İstanbul’un kalbinde, denizin üstünde İDO sayesinde yapılabiliyor. İDO, etkinliklerinize hem doğal hem de prestijli bir ambiyans katıyor.

Kurumsal Etkinlikler için Deniz Üstünde Yeni Bir Dönem

Şirket toplantılarından ürün lansmanlarına kadar her türlü kurumsal organizasyona özel, konforlu ve tam donanımlı gemilerle hizmet veriliyor. Gemi, ihtiyaca uygun olarak etkinliği yapan firmaların veya kişilerin beklentileri ve dışarıdan aldıkları destekler doğrultusunda ses sistemi, sinevizyon, internet bağlantısı, sahne düzeni ve catering hizmetleriyle donatılıyor.

Konuyla ilgili açıklama yapan İDO Genel Müdürü Dr. Murat Orhan;

“İDO olarak yıllardır milyonlarca yolcuyu güvenle taşımanın ötesinde, denizle kurduğumuz bu güçlü bağı şimdi bambaşka bir boyuta taşıyoruz. Gemilerimizi artık sadece bir ulaşım aracı değil; deneyim, etkileşim ve kurumsal prestij için özgün bir platform olarak konumlandırıyoruz. İstanbul’un kalbinde, deniz üzerinde düzenlenen etkinliklerle markalara benzersiz hikâyeler yazma imkânı sunuyoruz. Bu vizyonla, şehrin ritmini denizin huzuruyla buluşturuyor; sürdürülebilirlikten teknolojik donanımlara kadar her ayrıntıyı düşünerek kurumlara ilham veren bir organizasyon sahnesi yaratıyoruz. İDO’nun köklü geçmişinden aldığı güçle, denizin üzerinde geleceğin etkinlik kültürünü inşa ediyoruz.
Ayrıca bu dönüşümde, güvenilirliği ve kapasitesiyle öne çıkan arabalı vapurlarımızı da etkinlik dünyasına açarak fark yaratıyoruz. 1.000’in üzerinde katılımcıya ev sahipliği yapabilen bu geniş ve sağlam yapılı gemilerimiz, büyük kurumsal organizasyonlar için ideal bir zemin sunuyor. Filomuzdaki çeşitlilik sayesinde, her ölçekte etkinlik için esnek ve güçlü çözümler üretmeye devam ediyoruz. Kurumlar, etkinliklerine özel olarak gemilerin iç mekânlarını istedikleri gibi şekillendirebiliyor; markalarına özel branding uygulamaları yapabiliyorlar. Sahne kurulumu, barkovizyon, canlı yayın altyapısı, sunum sistemleri ve teknik donanım gibi tüm ihtiyaçlar otel konforunda karşılanabiliyor. Yani bir karasal mekânda yapılabilecek hemen her şey, denizin üstünde çok daha özgün ve etkileyici bir atmosferde hayata geçirilebiliyor. Aslında markalar için yeni nesil bir deneyim alanı sunuyoruz. İDO gemilerini, sadece ulaşım değil, etkileşim ve hafızada kalacak anlar için bir platform olarak yeniden konumlandırıyoruz” dedi.

İstanbul Boğazı’nın En Özel Rotaları Sizi Bekliyor

Etkinlikler, belirli bir rota üzerinde seyahat ederken yapılabileceği gibi, istenirse sabit bir noktada demirleyerek de gerçekleştirilebiliyor. Özel güzergâh tasarımları sayesinde katılımcılar, İstanbul’un tarihi siluetini seyrederek unutulmaz anılar biriktiriyor.

Sürdürülebilirlik ve Prestij Aynı Gemi Üzerinde

İDO’nun çevreci yaklaşımı bu hizmette de sürüyor. Yakıt verimliliği yüksek, düşük emisyonlu gemilerle hem doğa korunuyor hem de kurumsal markalara prestij kazandırılıyor. Gemi kiralama talepleri, etkinlik türüne göre özelleştirilen hizmet paketleriyle değerlendiriliyor.

Davut Güleç

Gazeteci, televizyoncu, Uzman polis-adliye muhabiri, Spor yazarı, Kayseri ve Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ile Küresel Gazeteciler Konseyi, TSYD, TİMEF, AVKON, ADD üyesi, TEMA’cı, Kızılay’cı, Dağcı, Trekkingci, Alp disiplini kayak milli hakemi, Herkes İçin Spor Federasyonu Kayseri il temsilcisi, Erciyes Kar Kaplanları Spor Kulübü Basın sözcüsü, Kayseri Spor Adamları Derneği, Tüm Mücadele Sporları Derneği, Kayseri Spor Adamları Derneği, Kent Güvenlik konseyi üyesi, Halkla İlişkiler Tanıtım, Adalet, Kamu Yönetimi mezunu ----- Davut Güleç Kimdir ? -----

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Android Uygulama Popup
Logo

📲 Davut Güleç Haberler

Android cihazınızdan kolayca haberleri takip edin!

📥 Uygulamayı İndir
Android Uygulama Popup
Logo

📲 Davut Güleç Haberler

Android cihazınızdan kolayca haberleri takip edin!

📥 Uygulamayı İndir
Davut Güleç Panel İletişim Davut Güleç – Sağ Menü