Köşe Yazıları

OSMANLI’DAN GÜNÜMÜZE SİYASİ PARTİLERİN  VATAN BÖLÜCÜ TERÖR ÖRGÜTLERİYLE “İŞBİRLİĞİ  ANLAŞMALARI” YAPMALARI VE SEBEPLERİ 1878 – 2025

Süleyman KOCABAŞ

Bölüm I

Osmanlı Devleti  Döneminde Kurulan Bölücü   Terörist Örgütler 

        Osmanlı Devleti, Hıristiyan ve Müslüman eyaletlerinde hep “Terör Örgütleri Yapılanması” yla çökertilmişti. Bu terör örgütlerini hep Emperyalist Büyük Devletler (Rusya, İngiltere, Fransa  vb.)  kurmuşlar, arkalarında hep  bunlar olmuşlardı.  Erkenden Balkanlarda kurulan  bu terör örgütlerinin ilk öncüsü Çarlık Rusyası olmuş, bunu, hem Osmanlı İmparatorluğunu parçalayıp zayıflatmak hem de, Balkanlardaki kendi Slav ırkından  Sırplar, Karadağlılar ve Bulgarlar yanında Grek Ortodoks  Yunanlıları da  kendisine yakın  bu özellikleri sebebiyle rahatlıkla  kullanarak, bunlara  kurduracakları “küçük bağımsız ulusal devletler”   sayesinde Balkanlar  cihetinden “Sıçak Denizlere inmek mili emeli”ni gerçekleştirecekti.

Öncelikle Rusya tarafından başlatılan bu “Terörizm” ve “Terör Örgütleri” ne daha sonra İngiltere, Fransa vb.  gibi Büyük Devletler de, bu örgütleri Rusya’nın kullanımından alıp, kendi yayılmacı ve sömürgecilik emelleri uğrunda kullanmak için varlık göstermişler, işte Osmanlı,  hem Balkanlar hem de Asya cihetinde bu “Terörizm ve Terör Örgütleri Sarmalı” nda  yıkılmış, ömrünü tamamlamıştır.

Osmanlı Devletini Balkanlardan tasfiye için  Rusya tarafından kulan ilk terör örgütleri Sırbistan’da  1804’de,   “Kara Yorgi” (Black  George Petroviç) unvanıyla anılan ve kurduğu terörist örgütün ismi de genelde “kurucu önderi” denildiği  için  kendi ismine  izafeten “KARA YORGİ ÖRGÜTÜ” denilen bu terör  örgütün kurulmasını müteakip,  1814’de Rusya’nın Odesa şehrinde  üç Yunanlı zengin tüccar tarafından  Çar I. Aleksandr’ ın himayesinde kurulan ve emeli “Büyük Yunanistan” ı kurmak olan  “Rum İsyanı” nı 1821’de adı geçen çarın Rum subay yaveri Aleksandr İpsilanti’ nin öncülüğünde başlatan     “ETNİKİ ETERYA” ismiyle anılan  Yunan terör örgütü,  Bulgaristan’ da 1858’de Çar III Aleksandır’ın desteğiyle Romanya’da  kurulan  “İMRAHOR”  kısaltılış ismiyle anılan Bulgar terör örgütü ve bunu müteakib yıllarda 1876’da Türkiye’de  Meşrutiyet’in ilanından sonra  kurulan ve “kurucu önderi ” Sandanisky’in adıyla anılan  “SANDANİSKY FIRKASI (PARTİSİ)  vb. olmuştur. Romanya ve Karağı da Osmanlı’dan koparılması için terör örgütleri kurulmuştur.  Son dönemde  (1908 – 1912) Arnavutlar arasında da burasını Osmanlı’dan koparmak için terörist örgütler kurumasa bile “terörist kişiler ve liderler” kendilerini  göstereceklerdir.

Bütün bu terör örgütleri, Osmanlı Devleti’ne tabi olan milliyetlerinin  Osmanlı’nın   “zulüm, baskı ve sömürü  yönetimi altında yaşadıkları” için değil, sırf , “tarihimizin arşivinde kayıtlı  milli devletlerimizi yeniden kuracağız” düşüncesi ve emeliyle  kurulan örgütler olmuşlardır.   Bunun böyle olduğunu, 1820-1830’lu  yıllarda olup bitenleri bizzat yaşayan  Osmanlı Donanmasını  ıslahla görevli  İngiliz Amiral  Adolphus Slade “Kaptan Paşa” isimli hatıra kitabında, ünlü İngiliz tarihçi Arnold Toynbee  yazdığı kitaplarında ve   daha da önemlisi  Yunanlı tarihçi  Dimitri Kitsikis yazdığı “Türk-Yunun İmparatorluğu” isimli kitabında  açık açık belgeleriyle  dile getirmişlerdir.

Osmanlı’nın son döneminde (1878 – 1918) Asya cihetinde ise, ilk kurulan ve Osmanlı’ya “en büyük problem” olacak olan, 1890’lı yılların başında  Rusya ve İngiltere’nin desteğiyle iki Ermeni  terör örgütünün kurulduğu görüldü. “HINCAK”  adıyla anılan bu örgütün  “kurucu önderi”, Kafkasyalı Ermeni  ve Rusya vatandaşı  Avedis Nazarbek idi. Örgütünü  1887’de İsviçre’de  kurudu. Amacı,  ”üç ülkede  yaşayan” denilen,  Türkiye, Rusya ve İran’daki  Ermenileri birleştirip “Birleşik Büyük  Bağımsız Ermenistan  Sosyalist Devleti” kurmaktı. ( William L.  Langer, The Diplomacy of  Imperializm 1890 – 1902,  New  York, 1972, s. 155 – 156). Bu terör örgütü, 1889’dan itibaren Doğu Anadolu’da  “isyan ve ihtilal hücreleri” ni  oluşturmaya başladı.

1890’da  Hıncak’ta çıkan bir anlaşmazlık sebebiyle,  bundan ayrılan bir grup, Kafkasya’da “TAŞNAKSUTYUN” (kısaca Taşnak) terör örgütünü kurdu. Rusya’nın konsolosluklarının yardımıyla Doğu Anadolu’da “isyan ve ihtilal hücreleri” ni kurdu.   Bunun da amacı, Doğu Anadolu’da  Bulgaristan ve Lübnan’ın “özerk yapılanması” na benzer bir “geçiş dönemi yönetimi” kurduktan sonra, bunu “bağımsızlık” a çevirip  Hıncak’ın emeli benzeri “Büyük Birleşik Ermenistan” ı kurmaktı.  (Langer, s. 157).

Ermeni Terör Örgütlerinin Kurulmasının  ve Terörist Saldırılara   Başlamasının Sebepleri

Adı geçen terör örgütlerinin   ilgili ülkelerde kurulup, buralarda silahlı  eğitime  tabi tutulduktan sonra, 1892 yılı başlarından itibaren  Türkiye sınırlarından  Doğu Anadolu’ya  sokulup burada terör eylemlerini başlatmalarının birçok sebepleri vardır.  Bunda en büyük kırılma noktası, 1877- 78 Osmanlı – Rus Harbi ve  Osmanlı’nın ağır bir yenilgiye uğraması  sonucu imzalanan  5 Mart 1878  Ayastefanos ve 13 Temmuz 1878  Berlin Antlaşmaları olmuştur.

Ayastefanos Antlaşmasını  “tadil” eden Berlin Antlaşması da Balkanları Osmanlı’nın elinden çıkaran “Balkanların Sevr Antlaşması” olmuştu. Bununla, özerk yönetimlere sahip  Romanya, Bulgaristan, Sırbistan ve Karadağ’a bağımsızlık verilmiş (Yunanistan erkenden 1830’da İngiltere’nin aktif desteğiyle  bağımsız olmuştu), burada Osmanlı’nın elinde yalnızca, ağırlıklı  Müslüman dokulu Arnavutluk, Makedonya, Batı ve Doğu Trakya’dan ibaret “Orta Balkanlar” kalmıştı. 1920’de yapılan Sevr Antlaşması da bunun benzeri değil mi idi? Bütün Anadolu sahilleri Yunanistan, İngiltere, Fransa, İtalya,  Ermenistan’a pay edilmiş,  Türklerin eline  yalnızca ağırlıklı Müslüman dokulu Orta Anadolu bırakılmıştı.

Osmanlı’nın 1877-78 Osmanlı –Rusya Harbinde ağır  yenilgisi ve ardından imzalanan 1878 Berlin Antlaşması, bütün Avrupa’da ve özellikle de İngiltere’de, Osmanlı  Devleti ve İmparatorluğu’nun artık yaşamayacağı, 1850’de kendisine Rus Çarı I. Nikola tarafından takılan “Hasta Adam” lakabı sürecinde, Osmanlı’nın    ”ölmekte olan adam”  olduğunu ortaya koymuştu. Bu sebepten İngiltere, 1783’den  beri, sömürgecilik ve yayılmacılıkta rakibi Çarlık Rusyası’nı frenlemek  için “Osmanlı’yı güçlendirme ve toprak bütünlüğünü korumu” politikasını Berlin Antlaşmasından  sonra terk ederek, Rusya’yı, Osmanlının yerine  “Sıcak Denizler” e  inmesini önlemek için Balkanlar cihetinden  “Bağımsız Bulgaristan”, Doğu Anadolu cihetinden ise,  “Bağımsız Ermenistan Projesi” ne sarılmıştı. Asıl konumuz “Ermeni Meselesi” olduğu için bunun üzerinde duracağız.

Geçmişte yaşanan birer “Bulgar, Yunan, Sırp, Girit, Lübnan meseleleri” nden sonra  Osmanlı Devleti’nin  başına  yeni bir “Islahat, Özerklik ve  Bağımsızlık  Meselesi”nin sarılması demek olan “Ermeni Meselesi” Berlin Antlaşmasının 61’inci  maddesiyle  olmuştu. Bu madde şöyle idi: “Osmanlı Hükümeti, ahalisi Ermeni bulunan vilayetlerde (özellikle Doğu Anadolu’da)  bölgesel ihtiyaçların gerektirdiği ıslahatı ertelemeksizin yerine getirmeyi  ve Ermenilerin  Çerkez ve Kürtlere karşı  huzur ve emniyetini temin etmeyi taahhüt eder ve ara sıra bu cümleden kabul edilecek tedbirleri  devletlere tebliğ edeceğinden,  antlaşmaya taraf devletler  alınacak tedbirlerin  yerine getirilmesini kontrol edeceklerdir.”

İşte “Ermeni Meselesi” ni doğuran ve “siyasallaştırılmış  biri vatan bölücü cereyan” olarak Türkiye ve dünya kamuoyunun  (özellikle de Avrupa) dikkat ve gündemine  sokan  madde olmuştur.

Bölücü Ermenilerin kendileri de  zaten bu madde ile kendilerine “Bağımsız Ermenistan” ın kurduracağını  dile getirmişler,  bu cümleden olarak Ermeni Patriği Hırımyan ile  Berlin Kongresine katılan  Nurias  Ceras 1879’da  şunları yazıyordu: “61’inci madde,  ileride kuracağımız ulusal binanın (Bağımsız Milli Ermeni  Devleti’nin)  temellerini de attı.

Gerçi Avrupa bize özerklik vermedi ama, öyle bir madde bağışladı ki, bu bizi, erişmek için yanıp tutuştuğumuz amacımıza ulaştıracaktır.

Bu reformlar (ıslahatlar)  bir gün idari özerkliğe dönüşecektir.  Cesaretimizi yitirmeyelim. Biz bahşedilen nimetlerden en büyük yararı sağlamaya çalışalım. Avrupa elimize silah verdi.  Paslanmadan bu silahı kullanalım. Osmanlı Hükümeti, Ermenileri Kürtlere ve Çerkezler karşı  korumaya söz verdi; Kürtler ve Çerkezleri cezalandırmaz ve  Büyük Devletler de bu gözetlemeyi yapmazlar ya da yetersiz kalırlarsa eyleme geçmek gerek. Berlin Kongresi’yle altın bir madde elde ettik. Bu maden ocağını çalıştırmak ve altın çıkarmak (Bağımsız Ermenistan’ı kurmak) bize düşer” (Bilal Şimşir, İngiliz Belgelerinde Osmanlı Ermenileri,  Milliyet Gazetesi,  6  Nisan 1983)

Görülüyor ki, kendi itiraflarıyla  “Birleşik Büyük Bağımsız Ermenistan Devleti” ni kurmanın “üç aşaması” olacaktı:

1-İlk aşamada  Ermenileri güçlendirecek “ıslahatlar”  yapmak,

2-Bu ıslahatlarla  “Özerk Yönetim” e yol açmak,

3-Özerk yönetimi en sonunda “bağımsızlık” a  dönüştürmek.

Doğu Anadolu’da Ermeni Islahat İstekleri ve Terör Olaylarının Başlaması

“Ermeni Meselesi” nde 1878 – 1887 zaman dilimi “Islahatlar Meselesi” dönemidir. Bu durumda, adı geçen meseleye Avrupa’da  “birinci rol” olarak en çok sahip çıkan devlet İngiltere olmuştu. Amacı, sömürgecilik ve  yayılmacılıkta rakibi Çarlık Rusya’sının Doğu Anadolu Bölgesi  üzerinden İskenderun Körfezi ve  Basra Körfezine  inmesini önlemek için bu bölgede kendi nüfuzunda  bir “tampon devlet” olarak “Bağımsız Ermenistan” ı kurmaktı.

İngiltere’de “Ermeni Meselesi” ne en çok sahip çıkan Başbakan “Azılı Türk ve İslam Düşmanı” sıfatıyla anılan   ve 1878 – 1887 zaman diliminde iki defa başbakanlık görevinde bulunan  Lort Gladiston oldu. Haksız yere, “Ermenilere yardım, insanlığa yardımdır” sözünü yumurtladı. (Ermeni Komitacılarının Amal (Emel) ve Harekat-ı İhtilaliyesi, Matbaa-i Amire, İstanbul, 1332, s. 4)

İlk merhalede Gladiston ve Bölücü Ermeniler, ıslahatların yapılması  için adı  geçen zaman diliminde Sultan Abdülhamit’i iyice sıkıştırmaya başladılar. Sultan ise, bunları yapmamakta kararlı idi. Sebebini de  Alman Büyükelçisi Prens de Rodelen’e şöyle açıklıyordu: “Yemin ederim ki,  Ermenilerin  yanlış baskılarına  katiyen boyun eğmeyeceğim ve muhtariyete  (özerlik)  götürecek  ıslahatı kabul etmekten ise  ölmeyi tercih ederim.” (Hikmet Bayur, Türk İnkılabı Tarihi, K.I. C. !, Türk Tarihi Kurumu Yayınları, Ankara,  1963, s.77-78)

Abdülhamit “daha da  büyük boyutlardan” dan neden “ölümü tercih”  etmişti? Bunu da kendi tarihini  yazan Joan Haslip’e şöyle dile getirmişti? “Padişah diyordu ki, Avrupa,  Yunanistan ve Romanya’yı almak suretiyle Türk devletinin ayakların kesti. Bulgaristan, Sırbistan ve  Mısır’ın kaybı ise (İngiltere burasını  1882’de işgal etmişti)  bizi kollarımızdan mahrum bırakmıştır. Şimdi de Ermenileri ayaklandırmak suretiyle ciğerlerimizi sökmek istiyorlar.” (Joan Haslip, Bilinmeyen Taraflarıyla Abdülhamit,  Çev. N. Kuruoğlu, Toker Matbaası, İstanbul, 1964. S. 227). İnsan, kolları ve bacaklarından mahrum “yarım yamalak” yaşayabilirdi ama, “ciğerleri ve bağrı deşik”  yaşayamazdı.

Sultan Abdülhamit, 1887’ye kadar İngiliz ve  Ermeni baskılarına  dayanarak ıslahatları uygulamayınca  bu sefer de  “Ermeni Meselesi” nde, yukarı kendileri de itiraf ettikleri üzere,”eyleme geçmek” ten olarak 1887’de Hıncak ve 1890’da Taşnak Terör Örgütleri kurularak Doğu Anadolu’da  Ermeni Terör ve Şiddet Olayları 1892’den itibaren başlatıldı. Bunlarla amaçları, Sultan’ı zorla ıslahatları yaptırmak yanında,  Doğu Anadolu’da  % 80 nüfus oranlı çoğunluk  Müslümanları  katliam ve göçe zorlamakla  % 20 Ermeni azınlığı çoğunluğa geçirmek ve Büyük Devletlerin  de müdahalesini  Türkiye üzerine çekerek  bunlar sayesinde bağımsız olmaktı. Bağımsız  Yunanistan,  Bağımsız Bulgaristan da vb. zaten söyle doğmuştu.

Tarihimizde adlarına  “Ermeni Komitacıları” denilen ve günümüz itibariyle ise “Ermeni teröristler” diyeceğimiz bunlar, İngiltere’ de ve Kafkasya’da “silahlı eğitimleri” ni aldıktan sonra, terör olaylarını  başlatmak için 1892’nin başından itibaren Doğu Anadolu’ya sınırlarımızdan  giriş yapmaya başladılar.

Ermeni  teröristler, Ermeni  halkını, “Osmanlı Devletine karşı isyan başlatacağız, bunun sonucu İngiltere işe müdahale ederek, bizim bağımsız devletimizi kuracaktır” propagandasıyla isyan çıkarmaya tahrik ettiler.  Bölgede Müslümanlara nazaran  büyük huzur ve refah içinde yaşayan, bu halleriyle  Osmanlı yönetiminden memnun olan ve zaten de bu sebepten “Milleti Sadıka” sıfatı ile anılan Ermeniler, Ermeni teröristlere kanarak isyan hareketlerine girişmediler. Hatta bu halleriyle, kendilerini tahrik eden teröristleri yakalayarak Osmanlı güvenlik kuvvetlerine teslim ettiler.

Görülüyor ki,  işin başlangıcında   Taşnak ve Hıncak terör örgütleri, Ermenileri temsil etmeyen emperyalist İngiltere ve  Rusya’nı  “vekalet savaşçıları”, “taşeron örgütleri” idiler.

Ermenilerle Müslümanları direkt kanlı – bıçaklı hale getiremeyen teröristler, “şeytani yollar” a başvurarak olayları başlattılar. Bunun esasını, Teröristlerin  Çerkez, Türk ve Kürt kıyafetleri giyerek kendilerini bunlardan gösterip, bu halleriyle   Ermenilere saldırıp ve ardından da, “Bakınız Müslümanlar size saldırıyorlar, siz de kendinizi korumak için onlara saldırınız” propagandasıyla bir kısım  olup bitenlerden  cahil ve masum Ermeni halkını kendi saflarına çekmeyi başardılar. Bunun böyle olduğunu, olayların en civcivli zamanı 1892 – 1898’de  bölgede bulunan Rusya  Van Başkonsolosu General  Mayvesky, Hüseyin Nazım Paşa ve   Amerikalı  Protestan Papaz George Hepwort hatırlarında açık  açık yazarlar ve bölgedeki Ermenilerin  Osmanlı yönetiminden  memnun olduklarını,  bölgeyi Ermeni Teröristler  terk etmedikçe barış ve huzur gelmeyeceğinden  bahsederler.

Sultan Abdülhamit, 1892 – 1898 zaman diliminde Doğu Anadolu’da Müslümanlara  ve ağırlıklı olarak da Kürtlere istinat ederek, kendi adıyla anılan “Hamidiye Alayları” nı  kurak Ermeni terör örgütlerini etkisiz hale getirmeyi başardı.

Teröristler, Doğu Anadolu’daki şiddet olayları ile Avrupa’nın tepkisini  fazla çekmeyi başaramadıklarından terörist faaliyetlerini  başkent İstanbul’a kaydırdılar.  Bu cümleden olarak,  26 Ağustos 1896’da Osmanlı Bankasına bombalı saldırıda bulundular. Bu olay, Avrupa’nın aşırı dikkatini çekmekte geçmedi. Bunda da baş rolü Başbakan Gladiston’dan  sonra “ikinci büyük Türk düşmanı” (üçüncüsü Türk İstiklal Harbi yıllarında   Başbakan Lloyd George olacaktır) Başbakan  Lort Salisbury, 27 – 29 Kasım 1896’da Balmoral’da  Rus Çarı II. Nikola ile görüşerek Abdülhamit’i birlikte tahtından indirmek ve Osmanlı’yı  kendi aralarında parçalamak  teklifinde bulundu. Rusya bu sırada, “Ermeni Meselesi” nin kullanımını   İngiltere’ye kaptırdığı ve Uzak Doğu’da yayılmacılık faaliyetleriyle meşgul olduğu için Çar ona  ret cevabı verdi. Bunun üzerine  Salisbury, bu sefer de  Fransa, Almanya, Avusturya ve Sırbistan’ı devreye sokarak “Beşli  İttifak” la  Abdülhamit’i devirme işine girişti. Sultan Abdülhamit, “büyük imtiyazlar” vererek  Fransa  ve Almanya’yı  kendi safına  çekmeyi başardığı  için bunlar  Salisbury’a ret cevabı verdiler.

İngiltere, Büyük Devletlerle işbirliği halinde Sultan II. Abdülhamit’i tahtından indiremedi ama, Ermeni teröristler, zaten  öteden beri onu “en büyük engel düşmanları”  olarak gördükleri için, Sultan ortadan kaldırılmadıkça emellerini gerçekleştiremeyecekleri düşüncesiyle, ona karşı   5 Temmuz 1905’de Yıldız Sarayı camisinde  Cuma  namazı çıkışında      bombalı bir suikast düzenlemişler,  güvenlik görevlisi ve halktan 27 kişi ölmüş,    Sultan bundan  “şans eseri”   kurtulmuştu,

1900’lü  yılların başına gelindiğinde ise,  İngiltere, Ermeni Meselesini kullanarak  emellerini  gerçekleştiremeyeceği düşüncesiyle bu meseleden elini çekti. Bu durum karşısında Ermeni teröristle, İngiltere’ye  “ateş püskürmek” e başladılar. “Bize önce destek verdiler,  sonra da bizden el çekerek bize ihanet  ettiler” propagandası yapmaya başladılar.  13 Kasım 2025

                             Birinci Bölümün Sonu

Davut Güleç

Gazeteci, televizyoncu, Uzman polis-adliye muhabiri, Spor yazarı, Kayseri ve Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ile Küresel Gazeteciler Konseyi, TSYD, TİMEF, AVKON, ADD üyesi, TEMA’cı, Kızılay’cı, Dağcı, Trekkingci, Alp disiplini kayak milli hakemi, Herkes İçin Spor Federasyonu Kayseri il temsilcisi, Erciyes Kar Kaplanları Spor Kulübü Basın sözcüsü, Kayseri Spor Adamları Derneği, Tüm Mücadele Sporları Derneği, Kayseri Spor Adamları Derneği, Kent Güvenlik konseyi üyesi, Halkla İlişkiler Tanıtım, Adalet, Kamu Yönetimi mezunu ----- Davut Güleç Kimdir ? -----

İlgili Haberler

Android Uygulama Popup
Logo

📲 Davut Güleç Haberler

Android cihazınızdan kolayca haberleri takip edin!

📥 Uygulamayı İndir
Android Uygulama Popup
Logo

📲 Davut Güleç Haberler

Android cihazınızdan kolayca haberleri takip edin!

📥 Uygulamayı İndir
Davut Güleç Panel İletişim Davut Güleç – Sağ Menü
Yukarı Çık Butonu - Siyah Halka
Modern GDPR Çerez Popup