Bilim insanları, farklı gezegenlerde yaşam izlerini aramak için yeni ve sıra dışı bir robot geliştirmeye çalışıyor!
NASA’nın araçları, dünyamızın dışındaki yaşam belirtilerini araştırırken, doğrudan yaşamı aramıyorlar; yerine numune toplayıp Dünya’ya taşıyorlar. Ancak NASA’nın Goddard Uzay Uçuş Merkezi’ndeki bir bilim insanı olan Melissa Floyd, bunu değiştirebilecek bir robot üzerinde çalışıyor. Floyd, toprak ve kaya örneklerinde bakteri veya archaea (arkebakteri) olarak adlandırılan tek hücreli mikroorganizmanın kanıtını arayabilecek bir cihaz üretmek istiyor. Bu organizmaların Dünya’da ilk ortaya çıkanlar oldukları düşünülüyor ve Floyd, yakınlardaki gezegenlerde de yaşamın bu şekilde başladığı ihtimalini merak ediyor.
Floyd, “Bu fikir aklıma geldi, aslında benim tarafımda büyük bir varsayım vardı: Ya yaşam burada Dünya’da olduğu gibi Mars’ta da evrimleşmişse? Eminiz ki, Mars Dünya ile aynı kimyasal çorbayla bombalandı” diyor.
Ama başka bir gezegende yaşamı doğrudan aramak kolay değil. Buradaki en büyük zorluk da, dünyadaki bilim adamlarının burada uyguladıkları işlemleri etkili bir şekilde kopyalayabilen bir makine ve bir protokol geliştirmek oluyor. Floyd, floresan hücre içi hibridizasyon adı verilen bir tekniğin bu proje için en iyi seçenek olduğunu düşünüyor ve bu süreci otomatikleştirmek için çalışıyor.
Bir bilim insanı bu özel tekniği kullandığında, bir slayda bir örnek koyarak, bu numunenin hücrelerini geçirgen hale getirmek için işleme tabi tutuyor, hücrede belirli DNA veya RNA dizilerine yapışacak bir moleküler prob ekliyor, örneği ısıtıp ve daha sonra bir mikroskop altında inceliyorlar. Ve bunlar sadece ana adımlar – bu süreç başka adımları da içeriyor.
Böyle bir robotun tasarlanabilmesi halinde, NASA bunu kendi başına veya gezici sisteminin bir parçası olarak güneş sistemimizde başka bir gezegene veya uyduya gönderebilir. Bu hedef zor görünse de, bilim insanlarına dünya dışı yaşamı araştırmak için başka güçlü bir araç verebilir. Floyd, güneş sistemimizde başka yerlerde oluşan yaşamın nasıl yanlış olabileceğine dair varsayımının yanlış olabileceğini belirtiyor. “Ama nasıl biliyoruz? Hiç bakmadık.”
