NARSİSİZM ÇAĞINDA MIYIZ? (KÖŞE YAZISI)

Mustafa TEMİZER

Ekranlarda, gazete-dergi ve di­jital medyada insanları ötekileştiren, kibirli, otoriter ve saldırgan hitap dili karşısında aklıselim sahiplerine beyin devrelerini yaktıran üslup ile karşılaşıyoruz yıllarca.

Neden ağır başlı, sakin, gören göze, dinleyen kulağa, topluma ve çevreye huzur ve güven veren bir duruş sergileyemiyoruz? Neden en görkemlisi, en çılgını, en kalabalığı, en albenisi yoğun olmaya çalışıyoruz? Rakibimiz, muhatabı­nız bizim varlığımızdan korkmalı mı, güven mi duymalı? “Biz böyle düşünmemiştik, iyi ki varsınız!” demek-dedirtmek anormal bir durum mu?

O dayılanan, “heeeeyt!” diye nara atanlar olması gerekeni yapıyor da tevazu, bilgelik, ahlak ve nezaket­ten taviz vermeyenler mi pısırık, korkak, beceriksiz?

Bir uzman psikolog olan Geofirey Millerin Mental Bozuklukları Tanısal ve Sayımsal El Kitabı’na atıfta bulunarak (Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders) bir çalışma yapıyor. Psikolog ve psikiyatri uzmanla­rının tanı koymada temel kayna­ğı olan adı geçen çalışmaya göre NARSİSİZM olarak adlandırılan anormal kişiliğin genel dokuz özelliği;

BENCİLLİK; Başkalarından ya­rarlanma, amaçlan doğrultusun­da başkalarını hoyratça kullanma ve empati eksikliği,

KİBİR; Kendini beğenme, kü­çümseyici davranışlarla amacına ulaşamayınca ya da karşı gelinince öfkelenme,

İSTİSNACILIK; Ayrıcalıklı ol­duğuna inanma ve sadece diğer yüksek statülü kişiler tarafından onay bekleme,

YETKİ VERME DUYGUSU; Özel muamele ve isteklerine şart­sız rıza bekleme,

HAYRANLIK BEKLENTİSİ; Aşırı dikkat, onay, övgü, saygı bek­leme,

BAŞARI HAYALİ; Sınırsız başarı, güç, görkem, güzellik, cinsel güç ve ideal aşk için saplantılı hırs­lı olma,

GÖRKEMLİLİK; Yeteneklerini, başarılarını ve statüsünü abartma,

MAĞDUR ZİHNİYETİ; Başa­rısızlıkları ve hayal kırıklıkları için dış dünyayı suçlama,

ZEVK ALAMAMA; Basit şey­lerden mutlu olamama,

DUYGUSAL DENGESİZLİK; Pohpohlanmadan mahrum kalın­ca kendini üzgün ve mutsuz hissetme, hatta intihara meylediş…

Bu ana semptomlar narsisleri, kendi hayat hikâyelerinin yıldızı, kendi destanlarını görmelerine neden olan başkahramanı olarak, diğerlerini ise sadece önemsiz yan karakter olarak görmelerine ne­den olur…

Kendi hikâyelerinden, kariyer ve ailelerinden başka hiç kimse resme dâhil değilmiş gibi bahse­derler.

Algıları uyuşmuştur ve bu sebep­le daha yoğun uyarılara ihtiyaç duyarlar. Asabidirler ve engellere toleransları yoktur…

Bazen kendi şişirilmiş öz saygıları ve gerçek başarıları arasında “görkemlilik boşluğu” hissederler ve bu dengesizlik kendine değer duygusuna ve periyodik olarak kendinden şüpheye ve depresyo­na sürükler. Narsisler genelde kendilerinde bir rahatsızlık görmezler ve bu yüzden tedaviye ihtiyaç duymaz­lar.

Narsisizmden uzak kalmak temennisiyle biri ilahi iki önemli uyarı.

İmam Ebu Yusuf Harun Reşit’e ; -“Kıyamet gününde yönetici­lerin en mutlusu halkı en mutlu olandır. Sen doğru yoldan ayrılma ki halkın da ayrılmasın.” tavsiye­sinde bulunmuştur. (Kitab’ül-Haraç s.3-4; TDV-İA, Ebu Yusuf, Sa­lim öğüt)

“Kullarıma söyle; sözün en güze­lini söylesinler. Şüphe yok ki Şey­tan, aralarına fesat sokar. Şüphe yok ki Şeytan, insana apaçık bir düşmandır.” (Isra Suresi 53)                                                                                               Bayrak Sayı:1338

İştirak etmediğimiz çilesine katlanmadığımız bir kurtuluşun mümkün olmayacağını, kurtarıcılar beklemenin bize ancak yeni efendiler kazandıracağını unutmayalım.

Milletimizin ve yöneticilerimizin uyanması görev ve sorumluluklarını hatırlaması, milletimizin ve insanlığın kurtuluşuna vesile olacak yeni bir Milli Mücadele içinde olması dilek temenni ve duasıyla…

Yazar - Davut Güleç

Gazeteci, televizyoncu, Uzman polis-adliye muhabiri, Spor yazarı, TEMA’cı, Kızılay’cı, Dağcı, Trekkingci, Alp disiplini kayak milli hakemi, Herkes İçin Spor Federasyonu Kayseri il temsilcisi, Erciyes Kar Kaplanları Spor Kulübü Basın sözcüsü, Kayseri Spor Adamları Derneği yönetim kurulu üyesi, Kent Güvenlik konseyi üyesi, Halkla İlişkiler Tanıtım, Adalet, Kamu Yönetimi mezunu -----Davut Güleç Kimdir ? -----

İlginizi Çekebilir

HOLLANDALILAR’IN, ŞÜKRAN BORCU OLARAK ÜRETTİKLERİ ATATÜRK VE İSTANBUL TÜRÜ LALE, BAHARIN ZARİF MÜJDECİSİ, AŞKIN VE ROMANTİZMİN SEMBOLÜDÜR.

https://www.ilhankaracay.com/dunyamizdan-ahirete-goc-eden-unlu-dostlar-ile-anilarim-2/ İlhan KARAÇAY yazdı: Lahey Büyükelçiliğimizin bahçesine, soyu tükenmekte olduğu sanılan İstanbul Lalesi’nden 100 soğan …