Milli strateji, Pençe operasyonu (Köşe yazısı 25.06.2020 Kayseri Star Haber Gazetesi)
DAVUT GÜLEÇ
GAZETECİ
davutgulec@hotmail.com
Son günlerde ve yıllarda tüm Dünyada en çok tartışılan, konuşulan konulardan biri ülkelerin Milli strateji vizyonu, diğeri de Türkiye’nin sınırlarının ötesinde, bölücü ve yıkıcı terör örgütlerine karşı gerçekleştirdiği operasyonlar. İşte bu iki konuda Strateji Enstitüsu Genel Müdürü Şener Mengene görüşlerini açıklamış.
***
Milli stratejik vizyon belgesi
Stratejik kalkınma önerilerimizi kamuoyunun ve yetkililerin bilgisine saygı ile sunuyoruz. Yeni bir dünya kuruluyor. Bizde bu dünyadaki yerimizi güçlü bir şekilde almalıyız. Fırsatları kaçırmamalıyız. Birinci, ikinci, üçüncü sanayi devriminde yer almadık ve kaçırdık. Bu sebeple Batı karşısında yenildik, ağır bedeller ödedik. Aradan geçen yüzyıl sonra bu tabloyu değiştirebilecek bir fırsat var önümüzde.
Dördüncü sanayi devrimini kaçırmamak zorundayız. Türk-İslam Dünyasının kaderi Türkiye’nin alacağı kararlara bağlıdır. Milli stratejik vizyon belgesi oluşturulmalı ve stratejik plan dahilinde uygulanmalıdır. Milli hedefler ve politikalarda iktidar ve muhalefet beraber olarak ortak milli duruş sergilemelidir. Bu süreci, iç siyasi çekişmelere kurban etmeyelim.
Cesaretli adım atmalıyız. Öncelikle işe nereden başlayacağımızı ortaya koymalıyız. Büyük bir plân yapmalıyız. Uzmanlaşma alanlarını belirlemeliyiz. Hangi alanlar seçilecek? Uzmanlaşma nasıl olacak? Yurt içi kaynaklar nasıl harekete geçirilecek bütün bunlar belirlenmelidir. Yapılacak işlerin sırası, bireysel, bölgesel ve sektörel uzmanlaşma nasıl olacak bunlar tespit edilip harekete geçilmelidir.
“Milli Güç” unsurlarımızı en etkin bir biçimde kullanmalıyız. Jeopolitik, jeo-diplomatik, jeostratejik, jeo-ekonomik ve jeocoğrafik olmak üzere, bütün güç unsurlarımız harekete geçirilmelidir. Özellikle korona salgınından sonra tarım ve hayvancılık sektörünün stratejik bir alan olduğunu bir kez daha hatırladık. Bu konuda çok avantajlı bir konumdayız. Çok az maliyetle büyük faydalar sağlayabiliriz, büyük atılımlar yapabiliriz. Ayrıca endemik türlerde de çok iyi bir coğrafya’ya sahibiz. Bütün kaynak ve kapasitemizi bilinçli ve planlı bir şekilde değerlendirmeliyiz.
En yeni teknikler kullanılarak üretimde verim artışı sağlanmalıdır. Tarım ve hayvancılık modern yöntemlerle yapılmalı, verimlilik, kendine yeterlilik, israf etmeden tüketim, el değmeden üretim, konservecilik ve ambalajlama, üreticinin korunması, çiftçi ve köylülerin eğitimi çok büyük önem taşımaktadır. Kooperatifler kurulmalıdır. Kenevir üretimi ve endüstriyel tarım geliştirilmelidir. Bunları başarmak için gelişmiş eğitim ve kurs veren kurumlar oluşturulmalıdır. Hayvancılık konusunda Yörüklere daha geniş imkânlar ve meralar sağlanmalıdır. Gıda Tarım Hayvancılık-Ormancılık Bakanlığı gıda gibi stratejik alanla ilgili olması dolayısıyla hayati öneme sahiptir. Bu bakanlığın harekât kontrolünde olması gereken; Et Süt Kurumu, TİGEM, TMO gibi kurumlar daha aktif şekilde desteklenmelidir. Tanzim satışlar, vatandaşı koruyan kooperatif türü üretici-tüketici birlikleri desteklenmelidir.
Çok zengin yeraltı ve yerüstü kaynaklarına sahibiz. Stratejik madenlerimiz, uranyum, toryum, bor, titanyum, altın ve gümüş gibi çıkartılması ve işletilmesi Eti Maden İşletmeleri gibi yerli kuruluşlarca yapılmalıdır. Akdeniz de doğalgaz ve petrol arama gibi çalışmaları devam etmelidir. Nükleer enerji çalışmaları hızlandırılmalıdır. Yenilenebilir enerji yatırımı ve üretimi artırılmalıdır.
Yeterince değerlendiremediğimiz ve önemini tarih boyunca koruyan sektörlerden biri de denizcilik sektörüdür. Deniz taşımacılığı, navlun gelirleri çok önemlidir. Bu sektörde var olabilmek için gemi inşa sanayi, büyük çaplı motor güç gruplarının yapımı, bu sektörü destekleyecek kaliteli çelik üretimi çok önemli hale gelmiştir. Denizcilik Bakanlığı yeniden kurulması da düşünülmelidir.
Turizm, Türkiye ve Dünya da gelişmiş ekonomiler için çok önemli sektörlerden biridir. Ulaştırma araçlarındaki hızın artması dünyayı bu gün için en uzak mesafesi 20 saat olan bir köy haline getirmiştir. İnsanlar sadece kendi ülkelerinde değil, dünyanın her yerinde iş yapıyor, dolaşıyor, geziyor eğleniyor merak duygusunu gideriyor. Çağımızın en dinamik sektörü turizm olmuştur. Özellikle Türkiye’nin döviz girdisi ve cari açığını bu alanlardan elde edilen gelirlerle telafi etmek mümkündür.
Özellikle, Strateji, Diplomasi, Medya, Eğitim, Kültür, Sanat, Finans, Bilim, Metoroloji-İklim Bilimleri, Uzay Bilimleri, Teknoloji üretim, Sanayi, Ar-Ge, İnovasyon, Gıda ve Tarım, Tıp ve Eczacılık, , Savunma Sanayi, Güvenlik, Enerji, İleri Teknolojiler, Biyokimya, Nükleer Bilimler, Bioteknoloji, Nanoteknoloji, Uzay Araştırmaları, Meteor Madenciliği, Bilişim, Geniş Bant İnternet Teknolojileri, Fiber Obtik Ağ Teknolojisi gibi alanlar özellikle derinlemesine ele alınmalıdır. Bu sektörler her zaman her türlü şartlar altında desteklenmelidir.
Ayrıca, 3-D yazıcılar, Yapay Zekâ, Yeni Nesil Yazılım ve Donanımlar gibi alanlarla uzmanlaşmaya ve teknik eğitim veren kurumların yaygınlaştırılmasına ve bu yöndeki sanayi kuruşlarının kurulmasına önem verilmeli, devlet teşkilatı esnek hale getirilmeli, gelişen alanların önünü açmalı, gerekli teşvikleri anında vermelidir. Teknoparklar yeniden gözden geçirilmeli ve şartları yatırımcılar ve girişimciler için esnetilmelidir. “Bilişim Vadileri” oluşturulmalıdır. Üniversitelerimiz üretim odaklı yeniden dizayn edilmelidir. Akademisyenlerimizin yıllık bilimsel araştırma ve makale gibi performans takibi yapılmalıdır.
Kalifiye insan gücü, hayat boyu eğitim ile sürekli geliştirilmeli, Türkiye’nin AR-GE, ÜR-GE, TE-GE, İnovasyon ve Strateji potansiyeli çok yüksek, bütün dünya araştırmacıları için laboratuarlarımız cazip hale getirilmelidir. Türkiye yatırım çeken ülke olmalıdır. Verilecek teşvikler ile Türkiye cazibe merkezi haline getirilmelidir. Korona dolayısıyla ortaya çıkan küresel kriz büyük fırsatlar sundu. Avrupa Birliği ve ABD ile ilişkilerimizi yeniden gözden geçirilmelidir. Japonya, İngiltere, İsrail ve diğer alternatiflerimizi de değerlendirelim. Balkan, Kafkas, Güney Asya, Afrika, Ortadoğu, Güney Amerika, Avrasya, Türk ülkeleri ve D-8 ülkeleri ile ilişkilerimizi yeniden güçlendirelim. Komşularımızla, dost devletlerle, akraba topluluklarla ekonomik işbirlikleri, güç birlikleri ile ortak pazarlar oluşturalım.
Yaşanan krizle birlikte yeniden büyük bir fırsat ayağımıza geldi. Cesur kararlar almak ve hızla uygulamak zorundayız. Türkiye olarak alternatiflerimiz çok fazla, stratejik önemine binaen burada bir kısmına değinmedik. Strateji Enstitüsü ve Strateji Derneği olarak uzun yıllardan beri stratejik konular ve kronik sorunlar üzerinde çalışıyoruz, burada özet olarak değindiğimiz hususları genişletilerek bir rapor halene getirilebiliriz. Talep edilirse belirtilen hususları detaylı olarak projelendirip sunum yapabiliriz.
***
Kaplan Pençesi-Kartal Pençesi
Türkiye aynı anda birçok alanda yoğun bir mücadele veriyor. Irak, Suriye, Libya, Ege, Akdeniz olmak üzere yurtiçi ve yurtdışında terörle mücadele, enerji ve diplomatik konularda önemli mücadele veriliyor. Türkiye yeni bir döneme girmiştir. Tehlike oldukça operasyonlar da devam edecektir. Milli Birlik beraberlik, Devlet ve Millet dayanışması zamanıdır.
Uluslararası basında ve düşünce kuruluşlarında operasyonları durdurma konusunda kara propaganda yapılmaktadır. Bu konu da çalışma yapılmalıdır. Kamu diplomasisi olarak daha aktif olmalıyız. Pençe-Kaplan ve Pençe-Kartal operasyonları ülkemize yönelen tehditleri bertaraf etmektedir. Büyük bir kararlılıkla devam etmektedir.
Savunma Sanayinde yerli ve Milli üretimin payı arttıkça ordumuzun operasyon gücü de artacaktır. Irak’ın kuzeyindeki Haftanin bölgesine “Pençe-Kaplan ve Pençe-Kartal Operasyonları” adıyla harekatlar devam ediyor. Kara ve Hava Kuvvetleri, ateş destek vasıtaları, ATAK helikopterleri, İHA ve SİHA’larla desteklenen komandoların hava hücum harekatıyla bölgeye intikal etmiştir.
Halkımızın ve hudutlarımızın güvenliğini tehdit eden PKK ve diğer terörist unsurları etkisiz hale getirmek maksadıyla; Hava Kuvvetleri, ateş destek vasıtaları, ATAK Helikopterleri, İHA ve SİHA’larla desteklenen komandolarımız, hava hücum harekatıyla bölgeye intikal etmişlerdir. Güvenliğimizi tehdit eden riskler oldukça, yeni operasyonlar da olabilir. Zorlu arazi, mayınlara ve tuzaklara rağmen operasyonlar hız kesmeden devam etmektedir.
Milli Savunma Bakanı Hulisi Akar ile Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Güler, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Ümit Dündar, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Hasan Küçükakyüz ve Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Adnan Özbal, harekatı Kara Kuvvetleri Komutanlığı Harekat Merkezi’nden sevk ve idare ediyor. Güvenlik kuvvetlerimiz ve istihbarat birimlerimiz görevinin başındadır. Coğrafyamız kaderimiz ve karekterimizdir. Jeopolitik, jeostratejik, jeoekonomik önemi yüksek olan bu coğrafya, sürekli tetikte ve güçlü olmayı gerektirir. Allah kahraman ordumuzun yardımcısı olsun.
Türkiye artık bekleme durumundan çıkıp, tehlikeyi kaynağında imha etme boyutuna geçmiştir. Yeni bir dünya kuruluyor, Türkiye de güçlü bir şekilde yerini alacaktır. Türkiye prangalarından kurtuldukça bölge ve dünya siyasetinde daha etkili olacaktır. Ege ve Akdenizde Türkiye olmadan yapılan hesaplar geçersizdir. Türkiye’ye düşmanlık edenler bunun bedelini birgün mutlaka ödeyeceklerdir. Dostluk edenler de dostluğunu mutlaka görecektir. Biz birlik olup tek yürek oldukça kurulan tuzaklar boşa çıkacaktır. Bütün Şehitlerimize Allah’tan rahmet, Gazilerimize acil Şifalar dilerim. Vatan sağolsun.