Yapımcılığını Your Medya’nın yaptığı ve tv programları editörü Yasemin Özçelik tarafından hazırlanan youtube programına konuk olan başarılı cerrah Prof. Dr. Yeşim Erbil çarpıcı açıklamalarda bulundu. İşte programdan çarpıcı başlıklar…
“MEHMET ALİ ABİM BENİ SEKS FİLMİNE GÖTÜRDÜ”
“Eskiden Tan Sineması vardı. Orada yetişkin filmleri oynardı, seks filmi. Benim de canım sıkılmıştı. Annem de abime “Kardeşini sinemaya götürüver” dedi. Abim de beni o filme götürdü. Öyle bir film olduğunu biliyor muydu bilmiyorum. Filmde çıplak bedenler var. Ben de bakmıyormuş gibi yaptım, utanıyorum abimden. Sonra çıktık, sevinçle babama sinemaya gittiğimizi söyledim. Babam Tan Sineması’na gittiğimizi duyunca “Defol git” dedi. Beni yanından kovdu. İkizimizi de azarladı. O anımızı hiç unutamam”
“SEZİN’LE BİRLİKTE, MEHMET ALİ ABİM ÖLECEK DİYE BEKLEDİK”
“Biz Sezin’le abimi ölecek diye bekledik. Dönmez artık dedik. O tamamen mucize. Allah dokundu. Onu öldürmek istemedi, yaşıyor. Başka hiçbir açıklaması yok tıbben. Çünkü tedaviye hiçbir şekilde cevap vermiyordu. Sonra birden pat diye rahat nefes almaya başladı. Oysa değişik hiçbir şey yoktu yapılan. Tamamen Allah’ın mucizesi”
“KIVANÇ TATLITUĞ EVLENİNCE ÇOK SİNİRLENDİM”
“Uzun boylu erkeklerden hoşlanırım ama boyum 1.85 olduğundan genelde benden kısa oluyor erkekler. Çok sert hatlı değil, daha babyface… Yakınlarım ona hayranlığımı bilir, Kıvanç Tatlıtuğ’u çok beğeniyorum. Hatta evlendi diye çok sinirlendim. Bu işler belli mi olur, aramızda çok yaş farkı var gerçi ama. Eşini kıskandığım için beğenmiyorum”
“HÜLYA AVŞAR, GÜLŞEN’DEN DAHA ÇIPLAK GELİYOR”
“Gülşen’in estetik bir vücudu var ama Lolipop’taki kıyafeti çirkin, sakil. Diğer dantellileri ben çıplak olarak görmüyorum. Mesela Hülya Avşar’ın sırtının poposuna kadar açık olması bana daha çıplak geliyor. Gülşen bana öyle gelmiyor ama ben kadın gözüyle bakıyorum. Erkek gözüyle değil. Ben kadın gözüyle nü tablo gibi görüyorum Gülşen’i. Eda Taşpınar da bana çıplak gelmiyor mesela. Bikinisi ipli. Bir insan boyunda bacağı var”
“TARKAN’IN ŞARKISI GÜZEL DEĞİL AMA MESAJI GÜZEL”
“Tarkan’ı da severim. Geççek şarkısı güzel değil ama mesajı güzel. Tarkan’dan ne çıkarsa zaten tutuyor”
“YENGELERİMLE ARAM HALA ÇOK İYİ”
Sunucunun “Yengelerinizle aranız nasıl?” sorusu üzerine ise ünlü profesör şöyle yanıt verdi. “Hepsiyle çok iyiyiz. Muhsine ve Nergis ile zaten yaşlarımız yakın olduğu için arkadaşım gibiler. Hiç kopmadık. Rahmetli annemi de çok severdi ikisi de. Muhsine hala annem için dualar okutturur. Sedef’le koptuk. Güzel ve masum bir kızdı. Su gibiydi. Mehmet Ali abim onun ilk erkek arkadaşıydı. İnşallah iyidir. Onu görmek çok isterim. Ali Sadi’nin annesi Tuğba ile de çok iyiyiz. Ama yaş farkından dolayı Muhsine ve Nergis ile daha yakınız” dedi.
“ABİMİN ADI ÇAPKINA ÇIKMIŞ. HALBUKİ BÜTÜN ERKEKLER ÇAPKIN”
“Ünlü olmayan erkekleri bile görmüyor muyuz sosyal medyadan? Abiminki göze batıyor. Ama o kadar göze batacak bir durum yok. Snatçı olmayan kişiler de öyle artık.Birini beğeniyorsa bunu belli eder, üstüne gider. Diğer erkeklerin yaptığı şeyi yapar. Ama karşı taraf buna cevap vermedikten sonra ne yapacak? Üç kere yapar, geri durur”
“MÜGE ANLI VE DİDEM ARSLAN İZLİYORUM”
Müge Anlı’nın ardında çok büyük bir ekip var. Bütçesel olarak da daha güçlüler. Didem Arslan başlangıçta geriden geliyordu. Ben “Tutmayacak galiba” diyordum. Onun da avantajı, iyi bir haberci olması. Kısa sürede ivme yakaladı. Esra Erol ile aynı saattler. Ama konular açısından Müge Anlı bende daha ağır basıyor. Çünkü o artık dedektif oldu. Hukuk filan da okuyor. Bşr de Çağla Şikel’i çok beğeniyorum. Çok başarılı bir kız. Her şeyi çok dengeli. Yemekteyiz programları güzel değil.
“ATA DEMİRER ÇOK MÜTEVAZİ”
“Ata Demirer beni takip ediyormuş instagramdan. Yazmış da hatta. O kadar sıcak ki. Adam çok meşhur ama çok mütevazi. Ben onu daha da içime sokarım. Zaten seviyordum”
“BABAM OSMANLI KAFALI, ÇOK SERT BİR ADAMDI”
“Babam çok sert, Osmanlı kafalı, değişik bir insandı. Çok güzel özellikleri olmakla birlikte, biz titrerdik. Biri tuvalete girdiğinde sifon sesini duymazsa, oturduğu yerden “Neden sifonu çekmedin?” derdi. Otobüzte bir kadına yer verilmiyorsa dövüş çıkarırdı. Her an bir bomba patlayacak gibiydi evin içinde”
Babamın sertliğini birebir yaşayan benim. Nefes alamazdım. Telefon gelemezdi eve. Hep ensemdeydi. Bir şey yaptığım da yoktu ama korkardım. Siz diye hitap ederdik babamıza biz. Lisede “Ben doktor olursam özgürlüğüme kavuşabilirim. Tek başıma yaşayabilirim. Bu baskıdan kurtulabilirim” dedim. Abim de doktordu. Daha üniversite ikinci sınıfta eve gitmemek için haftada 5 gün hastanede nöbet tutmaya başladım. Evleneyim de kurtulayım demedim. Çünkü hiç erkek arkadaşım olmamıştı. Ne ben kimseye bakabilirdim, ne de kimse bana… Ben 27 yaşında evlendim. Neredeyse tohuma kaçacakken… Millet o yaşta aslında çocuk doğuruyor. Annem de baskı yapınca evi terk edip, kendime ev kiraladım. Ama gittiğim yerde de korkuyordum, hayata karşı hiçbir tecrübem yoktu. Aykut ile tanıştım. Biz 25 gün sonra evlenmeye karar verdik. Bana ilk kez arkadaşlık teklif eden insandı. Dört yaş küçüktü benden. 8 ay sonra evlendik, 5 yıl sonra ise boşandık. Hala annesine “Anne” derim, çok severim”