
Magazin-yaşam, kültür-sanat, eğitim haberleri
KÜN Ebelik ve Hemşirelik Bölümü Öğrencileri Üniformalarını Giydiler
Kapadokya Üniversitesi (KÜN) Sağlık Bilimleri Yüksekokulu Ebelik ve Hemşirelik bölümleri 1. sınıf öğrencileri, geleneksel üniforma giyme töreniyle şedlerini ve üniformalarını teslim aldılar. KÜN Uçhisar Sanat Yerleşkesinde yapılan törende, öğrencilere şedleri Sağlık Bilimleri Yüksekokulu akademisyenleri tarafından giydirildi.
Törene; KÜN Rektörü Prof. Dr. Hasan Ali Karasar, Uçhisar Belediye Başkanı Abdullah Çamcı, Nevşehir Devlet Hastanesi Başhekimi Uzm. Dr. M. Mustafa Çetin, KÜN Sağlık Bilimleri Yüksekokulu Müdürü Dr. Öğr. Üyesi Rukiye Yalap, KÜN Sağlık Bilimleri Yüksekokulu Müdür Yardımcısı Dr. Öğr. Üyesi Banu Süzen, KÜN Sağlık Bilimleri Yüksekokulu Müdür Yardımcısı Öğr. Gör. Mehmet Yaşar Sönmez, KÜN Ebelik Bölümü Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Meral Başaran, KÜN Hemşirelik Bölümü Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Ayşegül Yıldız İçigen, KÜN Beslenme ve Diyetetik Bölümü Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Gülşah Güneş Şahin, KÜN Çocuk Gelişimi Bölümü Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Gündüz Güngör, Prof. Dr. Vesile Şenol, öğretim elemanları, öğrenciler ve aileleri katıldılar.
KÜN Ebelik Bölümü öğrencileri adına konuşan Gülseren Baloğlu ve KÜN Hemşirelik Bölümü öğrencileri adına konuşan Ahmet Nuh Coşkun, eğitim hayatlarındaki desteklerinden dolayı hocalarını teşekkürlerini ifade ederken, üniformalarını giydikten sonra duydukları mutluluğu dile getirdiler.
Prof. Dr. Hasan Ali Karasar: “Meslek hayatınız boyunca bilimsel bilgiye, etik değerlere ve insani duyarlılığa sahip çıkmanız, sizi gerçek anlamda sağlık profesyonelleri yapacaktır.”
Beyaz üniformanın önemini vurgulayarak sözlerine başlayan KÜN Rektörü Prof. Dr. Hasan Ali Karasar, üniformanın çok ağır bir sorumluluğun, bir adanmışlığın ve mesleki etik, ahlak değerlerinin önemli bir sembolü olduğunu belirtti. Üniformalarını giyen her bir öğrencinin insan sağlığına hem fiziki hem ruhsal olarak hizmet etme yolunda önemli bir taahhüt altına gireceğini aktaran Karasar, ebelik ve hemşireliğin sadece bir meslek değil, aynı zamanda insanlığa, insanın kalbine, ruhuna dokunan çok özel bir sanat olduğunu ifade etti. Karasar, “Sabır, merhamet ve fedakarlıkla yürütülmesi ama olmazsa olmazı insan sevgisi temelinde yürütülmesi gereken bu kutsal görevde her birinize ayrı ayrı başarılar dilerim. Bugün, bilgi ve becerilerinizle hastalara şifa olmanın, onlara umut ve güven vermenin sorumluluğunu üstleniyorsunuz. Beyaz üniformanız, sağlık alanında yükleneceğiniz sorumlulukların bir nişanesi olarak sizlere ömür boyu rehberlik edecek ve sırtınızdan hiçbir zaman düşmeyecek. Unutmayın ki eğer bu mesleği sevgi, azim ve özveriyle icra ederseniz hastalarınıza sadece fiziki değil, ruhsal anlamda da şifa sunarsınız ve o insanlar sizi hayatları boyunca hiçbir zaman unutmazlar. Meslek hayatımız boyunca bilimsel bilgiye, etik değerlere ve insani duyarlılığa sahip çıkmanız sizi gerçek anlamda sağlık profesyonelleri yapacaktır.”. Sözlerini KÜN mottosu “akıl, ahlak, adalet, adap” değerlerinin önemini hatırlatarak sonlandıran Karasar, “Bu dört mottodan hayatınız boyunca hiçbir zaman ayrılmayacağınıza eminim. Bu anlamlı gününüzü yürekten kutluyor ve beyaz üniformanızı, şedlerinizi, KÜN amblemi taşıyan bağlarınızı gurur ve sorumlulukla taşımanızı diliyorum.” dedi.
KÜN Sağlık Bilimleri Yüksekokulu Müdürü Dr. Öğr. Üyesi Rukiye Yalap: “Üniforma, mesleğe saygınlığını yaratan giysidir.”
Üniformanın özellikle ebelik ve hemşirelik meslekleri açısından iş yerinde giyilen tek tip bir iş kıyafetinden ziyade, aynı zamanda mesleklerin birer sembolü olduğunu söyleyen Yalap, üniformanın hem onuru hem de gururu simgelediğini aktardı. Yalap, “Üniforma, mesleğin saygınlığını yaratan giysidir. Bu nedenle üniformaları biz sadece bir iş kıyafeti olarak görmüyoruz. Temiz ve sade olmalarıyla değil, mesleki birikim ve sorumluluk duygusuyla bütünleştiğinde daha etkin olacağına inanıyoruz. Öğrencilerimiz, üniforma giyme törenimizin ardından bu dönem ilk uygulamalarına çıkacaklar, laboratuvara girecekler, Üniversitemizin benimsediği Ahilik geleneği kapsamında şedlerini takdim edeceğiz.” dedi. Öğrencilere üniformalarını her zaman ilk günkü gibi tertemiz ve gururla taşıyacaklarına olan inancını belirten Yalap, aileleri selamlayarak sözlerini tamamladı.
Geleneksel üniforma giyme töreni, öğrencilere şedlerinin takdiminin ardından son buldu.
Kayseri’de Öğrenim Gören MYO Öğrencileri ve Mezunlarına Mega Destek
Kayseri Milletvekili Dr. Murat Cahid Cıngı’nın öncülüğünde oluşturulan “StartUpMYO Proje Yarışması”, Kayseri Üniversitesi koordinatörlüğünde yürütülecek olup, Kayseri’de öğrenim gören Meslek Yüksekokulu (MYO) öğrencilerini ve mezunlarını girişimcilik ekosistemine hazırlıyor.
Kayseri Üniversitesi, Rektörlük Toplantı Salonu’nda yarışma sürecine yönelik gerçekleştirilen toplantıda, öğrencilerin girişimcilik potansiyelini ortaya çıkarmayı hedefleyen teşviklerin önemini vurgulayan KAYÜ Rektörü Prof. Dr. Kurtuluş Karamustafa, konuşmasında MYO’ların marka değerini yükseltmek ve öğrencilerin mesleki bağlılıklarını artırmak adına “StartUpMYO Proje Yarışması”nın önemli bir imkân olduğuna dikkat çekti.
Genç girişimcilerin yenilikçi projelerini hayata geçirmelerini teşvik etmeyi amaçlayan yarışmaya Kayseri Üniversitesi web sayfası üzerinden yapılan başvurular, akademiden, Kültepe Girişim Sermayesi Yatırım Fonu ile iş dünyasından [meslek örgütlerinden] oluşan bir komite tarafından değerlendirilecek.
Final aşamasında dereceye giren en iyi 3 proje Kültepe Girişim Sermayesi Yatırım Fonu tarafından maddi destek ile ödüllendirilecektir. Ticari değeri olan ve uygulanabilirliği bulunan projelerin melek yatırımcılara ve girişim sermayesi yatırım fonlarına erişimleri için gerekli destek sağlanacak. Mesleki yükseköğrenim gören öğrencileri teşvik etmeyi hedefleyen StartUpMYO Proje Yarışması”, genç girişimcileri desteklemenin yanı sıra Kayseri’nin sanayi ve teknoloji potansiyelini artırmayı da hedefliyor.
“Güvenli Gelecek İçin Afet Farkındalığı: Deprem ve Yangın Eğitimi Düzenlendi”
İstanbul Rumeli Üniversitesi, Haliç, Kadıköy ve Silivri Mehmet Balcı Yerleşkelerinde,öğrencilerinin afet bilincini artırmak amacıyla “Deprem ve Afet Farkındalık Eğitimi” düzenledi.
Yoğun ilgi gören etkinlik, Rektör Prof. Dr. Mustafa Kara’nın açılış konuşmasıyla başladı. Kara, afet farkındalığının bireysel ve toplumsal hayatta büyük önem taşıdığını belirterek, aile içinde herkesin bu bilinçle hareket etmesi gerektiğini vurguladı.
Eğitime konuşmacı olarak katılan Silivri Belediyesi Afet İşleri Müdürü Uğur Tozlu, 6 Şubat 2023 depreminin ardından İstanbul Rumeli Üniversitesi’nin afet bölgesine destek sağlayan ilk üniversitelerden biri olduğunu belirtti. Tozlu, deprem anında alınması gereken önlemleri detaylandırarak, afet çantası hazırlığından, evdeki büyük eşyaların sabitlenmesine kadar birçok hayati konu hakkında bilgiler verdi.
Aile İçinde Afet Planlamasının Önemi
Uğur Tozlu, “Acil durumlarda sorumluluk paylaşımı hayat kurtarıcı olabilir. Her aile bireyinin görevini bilmesi, kriz anlarında sürecin daha sağlıklı işlemesini sağlar,” dedi. Tozlu, afet sırasında örneğin annenin doğalgaz vanasını kapatarak gaz sızıntısı gibi tehlikeleri engelleyebileceğini, babaların ise elektrik sigortalarını devre dışı bırakmalarının elektrik kaynaklı yangın riskini azaltacağını belirtti. Ayrıca, çocukların acil durum çantasını alarak önceden belirlenen güvenli alana yönelmesinin kritik bir adım olduğunu ifade etti.
Tozlu, aile planlamasında her bireyin yaşına ve yeteneklerine göre görevler atanmasının gerekliliğine de dikkat çekti. Küçük yaşta çocuklar için basit ancak kritik görevlerin belirlenebileceğini söyleyen Tozlu, “Örneğin, çocukların acil durum numaralarını öğrenmesi veya belirlenen güvenli alanlara yönelmesi gibi adımlar, afet anında büyük önem taşır,” dedi.
Ayrıca, afet planlarının düzenli olarak tatbik edilmesinin önemini vurgulayan Tozlu, tatbikatların herkesin doğru tepkileri verebilmesi için gerekli olduğunu söyledi. Tozlu, “Bu tatbikatlar hem çocuklar hem de yetişkinler için afet anında nasıl hareket edilmesi gerektiğini hatırlatır ve daha bilinçli olmalarını sağlar,” diye ekledi. Afet planlarının yalnızca teoriyle sınırlı kalmaması gerektiğini belirten Tozlu, “Her aile bireyi belirli görevler üstlenmeli ve bu planları gerçek bir afet durumuymuş gibi uygulamalı olarak denemelidir. Bu, afet anında sakin kalmayı ve etkin bir şekilde hareket etmeyi kolaylaştırır,” dedi.
Yangın Esnasında Doğru Müdahale Hayat Kurtarıyor
Eğitimde yalnızca deprem değil, yangın anında yapılması gereken doğru müdahaleler de detaylı bir şekilde ele alındı. Uğur Tozlu, yangınlar konusunda kritik bilgiler paylaştı. Yangın anında yapılacak doğru müdahalelerin hayat kurtarıcı olabileceğini belirten Tozlu, “Yangınlar sırasında panik yapmak yerine soğukkanlılıkla doğru adımları atmak hem kendi hayatınızı hem de çevrenizdeki kişilerin güvenliğini sağlamak açısından son derece önemlidir,” dedi.
Tozlu, özellikle yağ bazlı yangınlar hakkında önemli uyarılarda bulundu. “Yağ bazlı yangınlarda kesinlikle su kullanılmamalıdır. Su, yangının daha da büyümesine neden olabilir ve tehlikeyi katlayabilir. Bu tür yangınlara müdahale etmek için yangın tüpü kullanmak ya da ıslak bir bezle alev kaynağını kapatmak en güvenli yöntemlerdir,” diye konuştu. Ayrıca, yangın tüpü kullanımının her evde ve her iş yerinde bulunması gerektiğini belirterek, doğru yangın tüpü kullanımı ve yerinin bilinmesinin hayati önem taşıdığına dikkat çekti.
Tozlu, yangın anında panik yapmanın ve aceleci davranmanın ciddi sonuçlar doğurabileceğini, bu nedenle yangın güvenliği eğitiminin her yaşta ve her kesimde verilmesi gerektiğini ifade etti. “Eğitimle yangın esnasında yapılması gerekenler hakkında bilinçlenmek, herkesin doğru müdahale yöntemlerini öğrenmesini sağlar ve felaketten kaçınmayı mümkün kılar,” dedi.
Yangın güvenliği konusunda, evlerde ve iş yerlerinde yapılacak küçük ama önemli düzenlemelerin de büyük farklar yaratabileceğini vurgulayan Tozlu, “Acil durum çıkışları, yangın merdivenleri ve yangın söndürücülerin düzenli olarak kontrol edilmesi gerekmektedir. Ayrıca, ailelerin ve çalışanların yangın anında nerede toplanacaklarını ve nasıl hareket edeceklerini önceden belirlemeleri önemlidir,” diye belirtti.
Tozlu, “Yangınlar sırasında doğru müdahale, sadece yangının büyümesini engellemekle kalmaz, aynı zamanda kurtarma ekiplerinin işini de kolaylaştırır. Herkesin yangın anında neler yapması gerektiğini bilmesi, hayat kurtaran bir bilgi olacaktır,” diyerek yangın güvenliğinin toplumun tüm bireyleri için temel bir eğitim alanı olması gerektiğini vurguladı.
Eğitim, Rektör Prof. Dr. Mustafa Kara’nın, Silivri Belediyesi Afet İşleri Müdürü Uğur Tozlu, Müdür Yardımcısı Ramazan Özcan ve SAK Eğitmeni Beyza Gökçen Fişne’ye teşekkür plaketleri takdim etmesiyle sona erdi.
Türk Anneden Dünya Çapında İnovasyon
Nörogelişimsel bir bozukluk olan disleksi, dünya nüfusunun yüzde 10’nunu etkileyen yaygın bir sağlık sorunu olarak karşımıza çıkıyor. Bu sağlık problemi çocukların eğitim başarısını olumsuz etkilerken sosyal ilişkilerde de zorluklar yaşamasına neden olabiliyor. Bu kapsamda kendi oğlunun da benzer bir sorunu yaşamasıyla yola koyulan Dr. Günet Eroğlu, Dünyada ilk defa nöro geribildirim ile çoklu duyu öğrenmeyi mobil platformlarda birleştiren mobil yazılım geliştirdi. Eroğlu, bu uygulaması ile sadece Türkiye’de değil Almanya’dan ABD’ye kadar 15 farklı ülkedeki çocukların rahat öğrenmesini sağlıyor.
Özgül öğrenme güçlüğünün alt grubu olan okumada güçlük /disleksi, çocukların eğitim hayatını olumsuz etkileyen ve erken teşhisin büyük önem taşıdığı bir nörogelişimsel farklılık olarak kendini gösteriyor. Okuma, yazma ve bazı harfleri tanımada güçlük gibi belirtilerle kendini gösteren bu durum, dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 10’unu etkiliyor.
Hem çocuklar için hem de aileler için zorlu bir süreci içinde barındıran disleksiyle mücadeleye bir annenin “Beyin kendini iyileştirebiliyorsa, neden bu gücü çocuklar için erişilebilir hâle getirmeyelim?” sorusu Türkiye’den tüm dünyaya umut ışığı oldu.
“Amacımız Çocukların Potansiyelini Ortaya Çıkarmak”
Bir anne olarak, üstün zekalı, özel bir çocuğa sahip olmanın zorluklarını ve bu zorlukların çözüm yollarını ararken beynin nöroplastisite özelliğini keşfettiğini dile getiren Auto Brain Train CEO’su Dr. Günet Eroğlu, “Amacımız, çocukların potansiyellerini ortaya çıkarmak ve öğrenme güçlüklerinin üstesinden gelmelerine yardımcı olmak. Bir anne olarak bu yola çıktım ve bugün geldiğimiz noktada, birçok çocuğun hayatına dokunduğumuzu görmekten mutluluk duyuyorum. İlk etapta; nörologlar, yazılım geliştiriciler, psikologlar ve psikiyatristlerden oluşan 10 kişilik bir ekip kurduk. Fikri hayata geçirmek için öncelikle klinik verileri topladık, ardından algoritmalar geliştirdik. Çocuklar üzerinde etkili ve güvenilir bir ürün hizmeti verebilmek için sürekli geri bildirimler aldık ve denemeler yaptık. Bu süreçte yüzlerce saatlik Ar-Ge çalışması ve 2 klinik çalışma yaptık.“dedi.
“15 Ülkede 5.000’den Fazla Çocuğun Hayatına Dokunan Başarı Hikayesi”
Auto Train Brain uygulamasının ilk versiyonu 2020 yılında piyasaya sürüldüğünü belirten Eroğlu, sözlerine şu sözlerle devam etti: “Teknolojimizi sürekli geliştirdik. Örneğin, daha hassas EEG ölçümleri yapılabilmesi için sensörlerimizi optimize ettik. Kullanıcı arayüzünü aileler ve çocuklar için daha kolay hale getirdik. Ayrıca, kullanıcılarımızın bireysel ihtiyaçlarına daha iyi cevap verebilmek için kişiselleştirilmiş eğitim modülleri geliştirdik. Bugüne kadar İngiltere’den ABD’ye kadar 15 farklı ülkede 5.000’den fazla kullanıcıya ulaştık ve geri bildirimlerimizle ürünümüzü sürekli güncelliyoruz.”
“İstediğiniz Zaman İstediğiniz Yerde Kullanabilirsiniz”
Uygulamayı istediğiniz yerde kolaylıkla kullanabildiğini belirten Eroğlu, “30 dakika beyin eğitiminden sonra yapılan alfabe ve öğrenme çalışmaları daha büyük fayda sağlıyor ve uygulamaya entegre olarak, şu anda alfabeyi öğreten uygulama bulunuyor. Ürün 21 kez ve daha fazla kullanımda, bilişsel kapasitenin artırılmasında pozitif gelişme sağlanıyor. Üründen maksimum fayda sağlanabilmesi için 6 ile 9 ay süresince düzenli olarak haftada en az 3 gün 15 ile 20 dakika olarak evde kullanımı gerekiyor” ifadelerini kullandı. Etki seviyesi 0.88 ile tüm dünyadaki diğer çözümlerin üstünde bir başarı sağlıyor.
NVIDIA Studio Nights etkinliği, Türkiye’nin yaratıcı yeteneklerini kutladı
Türkiye’nin yaratıcı ruhlarını buluşturan NVIDIA Studio Nights etkinliğinde NVIDIA RTX teknolojisinden güç alarak 4 kategoride yaratılan sanat eserleri arasından kazananlar belirlendi.
Dünyanın lider hızlandırılmış bilgi işlem şirketi NVIDIA, yaratıcı tasarım yarışması NVIDIA Studio Nights’ın dördüncüsünü ASUS ProArt ile işbirliği içerisinde İstanbul’da gerçekleştirdi. Türkiye’nin yeteneklerini buluşturan etkinlikte, NVIDIA Studio platformu ve GeForce RTX cihazlarının gücünden faydalanarak canlandırılan yaratıcı eserler 4 kategoride yarıştı. Dijital Sanatlar (3D, CGI, AR/VR), Moda, Fotoğraf, Mimari kategorilerinde kazananlar açıklandı.
NVIDIA Studio Nights 4’ü kazanan sanatçılar; Dijital Sanatlar kategorisinde Burak Berkay Aydın, Moda kategorisinde Şeyma Arteşen, Fotoğraf kategorisinde Hasan Ürey, ve Mimari kategorisinde Metehan Uyanık oldu.
Kazananlar, NVIDIA GeForce RTX teknolojisiyle donatılmış yeni bir ASUS ProArt P16 Laptop veya ASUS ProArt GeForce RTX™ 4080 SUPER ödülüyle yaratıcı fikirlerini hayata geçirmelerine yardımcı olacak teknolojik ekipmanların sahibi oldu. NVIDIA Studio Driver ile birlikte güce güç katan cihazlar; sanatçıların her türlü iş akışını geliştirerek yükünü hafifletecek ve yaratıcılıkta yeni imkanlar sunacak.
ÖDÜL SEZONUNA DAMGA VURAN FİLMLER TÜRKİYE’DE SADECE MUBI’DE!
Berlinale’den Cannes’a, Altın Küre’den Oscar’a, kazandıkları adaylıklar ve ödüllerle sezona damga vuran filmler Türkiye’de sadece MUBI’de! Dört önemli ödül kazanarak 82. Altın Küre Ödülleri’ne damga vuran ve 13 dalda Oscar’a aday gösterilen EMILIA PÉREZ; 2024 Cannes Film Festivali’nde En İyi Senaryo ödülünü kazanan ve aynı zamanda Demi Moore’a oyunculuk kariyerindeki ilk ödülü getiren CEVHER (THE SUBSTANCE); Avrupa Film Akademisi’nde iki ödüle layık görülen ve bu yıl Oscar yarışında Danimarka’yı temsil eden ŞİŞLİ KIZ (THE GIRL WITH THE NEEDLE) ile Senegalli yönetmen Mati Diop’un Altın Ayı ödüllü belgeseli DAHOMEY, MUBI’de izleyicileri bekliyor.
EFSANEVİ “GELECEĞE DÖNÜŞ” FİLMİ SENFONİ ORKESTRASI EŞLİĞİNDE SAHNEDE
Gişe rekorları kıran, sinema tarihine adını altın harflerle yazdırmış kült film “Geleceğe Dönüş” (Back to the Future), Piu Entertainment’ın “Movies in Concert” etkinlikleri kapsamında 40. yılını dev bir orkestra eşliğinde beyaz perdede kutlayacak. Sinema ve canlı orkestranın muhteşem buluşmasıyla izleyenleri zamanda büyülü bir yolculuğa davet eden canlı orkestra eşliğindeki unutulmaz film gösterimi, sinemaseverlerin ve müzik tutkunları için özel gösterimle geçmiş, gelecek ve bugünü bir araya getirecek.
Sinema tarihinin en sevilen bilim kurgu klasiklerinden biri olan Geleceğe Dönüş (Back to the Future), Alan Silvestri’nin müzikleri ve sinemanın kusursuz uyumu ile canlı orkestra eşliğinde Marty McFly ve çılgın bilim insanı Doc Brown’ın DeLorean ile zamanda yaptığı efsanevi yolculuk büyülü bir atmosferde tekrar hayat bulacak. Piu Entertainment organizasyonu ile 21 Şubat’ta Volkswagen Arena’dave 23 Şubat’ta ATO Congresium’da gerçekleşecek canlı orkestra eşliğinde film gösterimi orijinal diliyle ve Türkçe altyazılı olarak yapılacak.
Kürşat Başar ile aşkın kokusu D&R’da keşfedildi
D&R, Bağdat Caddesi’ndeki yeni mağazasının açılışına özel Sevgililer Günü’nde Kürşat Başar eşliğinde aşk kokulu bir etkinliğe imza attı. Başar’ın “Başucumda Müzik” adlı aşk romanından esinlenen Şamdan Plus dergisinin davetlileri koku uzmanı eşliğinde kitapta adı geçen karakterlerin yaşadığı aşk hikayesini yorumlayarak parfüm tasarladılar. “Aşkın Kokusu” adı verilen atölyede iş ve cemiyet dünyasının birçok değerli isim ağırlandı.
Kültür-sanat etkinlikleriyle okuma ve keşfetme tutkusunu her alanda desteklemeye devam eden D&R, her yıl olduğu gibi bu yıl da Sevgililer Günü’nde çok özel ve farklı bir etkinliğe imza attı. D&R Bağdat Caddesi’nin açılışına özel gerçekleşen etkinlikte gazeteci, yazar ve müzisyen Kürşat Başar, “Başucumda Müzik” adlı kitabı üzerine önce kısa söyleşi gerçekleştirdi ve romandaki aşk hikayesi ile karakterler hakkında bilgi verdi. Kitabından önemli pasajları da okuyan Başar, daha sonra koku uzmanının sorularını yanıtladı. Etkinliğe davetli olan misafirlerse kendi yorumlarını da katarak bu aşk hikayesi için özgün parfümler tasarladılar.
SHAKESPEARE’İN GTA EVRENİNDE YENİDEN DOĞUŞU: GRAND THEFT HAMLET, 21 ŞUBAT’TA MUBI’DE!
GRAND THEFT HAMLET, tüm zamanların en ünlü video oyunlarından Grand Theft Auto’nun kaotik dünyasında Shakespeare’in ölümsüz eseri “Hamlet”i sahnelemeye çalışan iki İngiliz aktörün, Sam Crane ve Mark Oosterveen’in hikayesine odaklanıyor. Crane’in, Pinny Grylls ile birlikte aynı zamanda yönetmenliğini de üstlendiği ödüllü belgesel, pandemi döneminin zorlukları arasında yaratıcı bir çıkış yolu arayan iki aktörün GTA evrenindeki sıradışı girişimini anlatıyor. Birçok festivalde gösterilen ve eleştirmenlerden büyük övgü alan GRAND THEFT HAMLET, 21 Şubat’tan itibaren MUBI’de izleyicileri bekliyor.
COVID-19 salgınında tiyatrolar kapanınca belirsiz bir gelecekle karşı karşıya kalan iki oyuncu, Grand Theft Auto Online oyununun sanal kaosunda teselli bulur. Kendilerine bir amaç arayan ikili, en sevdikleri oyunun sürprizlerle dolu dünyasında “Hamlet”i sahnelemeye karar verir.
YASEMİN YALÇIN:“BİZE MİZAH LAZIM”
Yasemin Yalçın henüz 24 yaşındayken oynadığı “Kadınlık Bizde Kalsın” ile yeniden sahnede. Bu defa “Kadınlık Bizde Kalsın-Sevme Beni” adıyla… Milliyet Sanat’ın Şubat 2025 sayısına konuk olan usta oyuncu, hem eşi İlyas İlbey ve kızı Eylül İlbey ile aynı sahneyi paylaştığı Yılmaz Erdoğan imzalı oyunu, hem aile boyu sahnede olmayı hem de yeni mizah programlarına bakışını anlatıyor. Günümüz seyircisinin tiyatrodan beklentisinin eğlenmek olduğunu söyleyen Yasemin Yalçın “Çünkü televizyondaki dramdan bıktılar,” diyor ve ekliyor: “Hep aynı konular, aldatma hikâyeleri, bu çocuk kimden, bu çocuk senden değil arayışları…Bu gibi konular Türk toplumunu çok fazla değiştirdi. Hiç kimse böyle yaşamıyor yahu. Artık seyirci bıktı bunlardan. Bize mizah lazım. Mizah hayata başka bir gözle bakabilmektir. Biz de bu kabareyi insanlar hem eğlensinler hem olaylara mizahi bir gözle bakabilsinler diye yaptık.” Çağla Canbaz’ın gerçekleştirdiği röportajın tamamı, Milliyet Sanat’ın Şubat 2025 sayısında!
SİBEL CAN : ‘DRAMADAN UZAKLAŞTIRIRIM ÇAKTIRMADAN ŞAHA KALDIRIRIM’
Sibel Can, 24. albümüyle kariyerine dinleyicisine ve Türk pop müziğine önemli bir izden daha fazlasını bırakıyor. Müzikal yolculuğunda her eseriyle başka bir dünyayı yansıtan sanatçı yeni albümü DRAMA’da farklı türlere şans verirken tüm gözler ona çevriliyor. Birçok müzisyen ile uzun süredir albümü üzerinde çalışan Sibel Can bu albümde oğlu Engin Can Ural ile iş birliği yaptı. Özenle seçilen 12 eserin 4 tanesinin prodüktör koltuğunda müzik sektörüne sayısız eser kazandırmış aranjör Volga Tamöz oturuyor. 5 eser Emre Moğulkoç tarafından aranje edildi, Çağrı Telkıvıran, Asil Gök ve Nushadow (Kadir Akgöl) gibi kıymetli aranjörlerlerin de katkılarıyla DRAMA albüm müzikseverlerle buluştu.
HEM EĞLENDİREN HEM DE DÜŞÜNDÜREN BİLİM KİTABI DÜŞEN KEDİGİLLER ve TEMEL FİZİK AYRINTI’DAN ÇIKTI!
Kediler her zaman dörtayak üzerine düşer—peki ama nasıl? Amerikalı yazar ve fizikçi Gregory J. Gbur,Düşen Kedigiller ve Temel Fizik adlı kitabında, fizik tarihinin en ilginç bilmecelerinden biri olan bu sorunun peşine düşüyor. Ayrıntı Yayınları’ndan çıkan kitap, kedilerin akrobatik hareketlerinin temel fizik yasalarıyla olan bağlantısını keşfe çıkıyor. 19. yüzyıldan günümüze kadar bilim insanlarının kedilerin düşme mekanizmasını anlamak için yaptıkları çalışmaları ele alan Düşen Kedigiller ve Temel Fizik, kedi refleksinin dönme dinamiği, momentum korunumu ve hatta uzay araştırmalarıyla olan şaşırtıcı bağlantılarını ustalıkla işliyor.
Gregory J. Gbur’un, Ayrıntı Yayınları’nın Bilim dizisinden çıkan kitabı Düşen Kedigiller ve Temel Fizik, kedilerin neden dört ayak üstüne düştükleri sorusundan yola çıkıp bilim tarihine ve fiziğin temel prensiplerine eğlenceli ve anlaşılır bir dille ışık tutuyor. Ahmet Aybars Çağlayan’ın Türkçeleştirdiği Düşen Kedigiller ve Temel Fizik, raflarda ve internet satış sitelerinde okurları bekliyor.
BÜROKRASİNİN ÇARKLARI ARASINDA, KARANLIK SIRLARIN PEŞİNDE…
ERHAN BİLGİN’İN İLK ROMANI KAYIP MÜHENDİS,AYRINTI LOGOSUYLA RAFLARDA!
Çalışmalarını edebiyat, antropoloji ve kültür alanında sürdüren Erhan Bilgin’in ilk romanı Kayıp Mühendis, Ayrıntı Yayınları’ndan çıktı! Ülkenin en yüksek kademelerinde dönen devasa bürokrasi çarkının içinde kaybolan bir mühendisin ve onun izini süren bir avukatın hikâyesini anlatan roman, korku ve dehşetin tuzakları arasında kaybolan gerçeklerin izini sürüyor. Devleti yöneten güçlerin yüzleşilmez sırları ve adaletin çiğnendiği, insan haklarının görmezden gelindiği karanlık bir dünya açığa çıkarken Kayıp Mühendis, 2003 Irak Savaşı’nın perde arkasında şekillenen entrikaları, gölgeler arasında kaybolan idealleri ve devlete meydan okuyanların cesaretini anlatıyor.
Joan Kim Erkan’a D&R’da yoğun ilgi
Galler’den Türkiye’ye uzanan yaşam öyküsüyle tanınan Joan Kim Erkan, Destek Yayınları’ndan çıkan “Kim Bilir” isimli kitabının imza gününde okurlarıyla bir araya geldi. D&R Kanyon’daki etkinlikte, iş ve sanat dünyasının önde gelen isimleri yazara yoğun ilgi gösterdi.
En sevilen yazarları okurlarıyla buluşturmaya devam eden Türkiye’nin en büyük kitap platformu D&R, Türkiye’de yaşadığı deneyimlerini ve gözlemlerini aktardığı kitaplarıyla tanınan, yazar ve eğitimci Joan Kim Erkan’ı ağırladı. D&R Kanyon’da gerçekleşen imza günü ve söyleşi etkinliğine, Türkiye’nin önde gelen isimlerinden Celal Çapa, Erol Tabanca ve eşi Rana Erkan Tabanca, Esin Maraşlıoğlu, Aslıhan Abacı, Evin Şaşmaz ve Ömer Karacan gibi değerli konuklar katıldı.
Gelecek Günü “Bugün Yenilen, Yarın Güçlü Ol” temasıyla 1 Mart’ta!
Fütüristler Derneği tarafından, Intel’in ana sponsorluğunda düzenlenen Gelecek Günü, 1 Mart’ta QNB Kristal Kule’de gerçekleşecek. Fütüristler Derneği’nin 2013’de beri düzenli olarak kutladığı Gelecek Günü’nin bu yılki ana teması “Regenerate Today, Thrive Tomorrow | Bugün Yenilen, Yarın Güçlü Ol” olarak açıklandı.
Geleceğin dinamiklerine ışık tutarak, bireyleri ve kurumları dönüşüme teşvik etme amacıyla düzenlenen Gelecek Günü’nün bu yılki teması “Regenerate Today, Thrive Tomorrow | Bugün Yenilen, Yarın Güçlü Ol” olarak belirlendi. Her yıl yoğun ilgiyle takip edilen etkinlik 1 Mart’ta, Intel ana sponsor, Marketing Türkiye stratejik ortak olarak, ayrıca Google – Global IT, Arzum, Gen Koleji ve Lea İstanbul sponsorluğunda QNB Kristal Kule’de gerçekleşecek. Tüm dünya insanlarının sürdürülebilir ve daha iyi bir gelecek için düşünmesi, üretmesi ve geleceğe odaklanması amacıyla bir araya geldiği etkinlikte Bireyler için, Şirketler için, Toplum ve Gezegen için Rejenerasyonun anlamı ele alınacak.
Birey için Rejenerasyon başlığında bireylerin değişen dünyaya nasıl uyum sağlayacağı, Şirketler için Rejenerasyon temasında ise şirketlerin yenilikçi yaklaşımlara nasıl adapte olacağı değerlendirilecek. Toplum için Rejenerasyon kapsamında toplumsal dönüşüm süreçleri tartışılırken, Gezegen için Rejenerasyon başlığında da gezegenimiz için yenilikçi çözüm yolları aranacak.
Gelecek Günü: Küresel Bir Hareketin Parçası
Gelecek Günü, uluslararası çapta kutlanan Future Day hareketinin Türkiye’deki en önemli yansıması. Türkiye’de 2013 yılından beri Fütüristler Derneği öncülüğünde düzenlenen Gelecek Günü ile, geleceğe yön vermek isteyen akademisyenler, iş dünyası liderleri, girişimciler ve fütüristler bir araya gelerek yenilikçi çözümler ile sürdürülebilir vizyonlar geliştirmeyi amaçlıyor.
Rejenerasyon ve uzun yaşam kavramlarının birçok farklı yaklaşımla ele alınacağı Gelecek Günü’nün konuşmacıları ve konu başlıkları şu şekilde:
- Jose Luis Cordeiro “Fiziksel Ölümsüzlüğün Olasılığı ve Ahlaki Savunusu”
- Dr. Kerem Dündar “Bioscience ve Beyin Rejenerasyonu”
- Dr. Serhan Yılmaz ve Dr. Halde Cide Demir “Organizasyonların Geleceği”
- Zeynep Yalım Uzun “İnsanlık 2.0: Rejenarasyon ve Uzayan Yaşam”
- Dr. Kıvılcım Kayabalı ve Dr. Can Postacı “İnsan Vücudunda Rejenerasyon”
- Nuri Çankaya “Gelecek İçin Yapay Zeka Uzgörüsü”
- Arzu Kaprol “İnsani Rejenerasyon ve Yeni Düşünce Yolları”
- Doç. Dr. Şebnem Özdemir “İnsan ve Teknoloji Arasındaki Etkileşim Bizi Hangi Geleceğe Taşıyacak?”
- Brandon Van Bibber ve Sevinç Erşen “Değişen Dünyaya Uyum Sağlayan Eğitim Modelleri”
- Dr. John Sweeney “Dönüştürücü Uzgörü ile Rejenerasyon”
- Burak Akusta “Geleceğin Alışverişi: Deneyim, Duygu ve Dijital Dönüşüm”
- Dr.Hale Cide Demir Moderatörlüğünde; Alphan Manas, Eray Yüksek, Hakan Göl, Dr. Mustafa Aykut, Ufuk Tarhan “Başkanlar Paneli”
Meşher’den çocuklar için Ekslibris Atölyesi
Yeni sergisi Hikâye İstanbul’da Geçiyor ile ziyaretçilerini ağırlayan Meşher, sergi kapsamındaki ilk çocuk atölyesini düzenliyor. Ekslibris Atölyesi’nde 7-12 yaş aralığındaki çocuklar, hayal güçlerini kullanarak kendi ekslibrislerini tasarlayacak ve kitaplarına sanatsal bir dokunuş katacak.
İstanbul’un önde gelen disiplinlerarası sergi mekânı Meşher, Hikâye İstanbul’da Geçiyor sergisi kapsamındaki ilk çocuk atölyesini düzenliyor. Düzenlenen yaratıcı atölye çalışmasının konusu, serginin odağındaki kitaplardan hareketle ekslibris* olarak belirlendi.
22 Şubat Cumartesi, saat 13.00’te gerçekleşecek Ekslibris Atölyesi’nde 7-12 yaş aralığındaki çocuklar, hayal güçlerini kullanarak kendi ekslibrislerini tasarlayacak ve kitaplarına sanatsal bir dokunuş katacak.
Armis Linen Organic ile Saf Uyku Deneyimi
Yenilikçi, inovatif ve özgün modelleriyle sektörün öne çıkan markalarından olan Armis Yatak, kullanıcılarını doğanın sunduğu en saf malzemelerle buluşturuyor. İlk organik kumaş denemesini Linen Organic modeli ile gerçekleştiren Armis; nefes alabilir linen kumaşı, vücuda mükemmel destek sağlayan paket yay sistemi ve uzun ömürlü yapısıyla fark yaratıyor.
Sağlıklı yaşam bilincinin artmasıyla birlikte doğal ve organik ürünlere olan ilgi giderek artıyor. Kullanıcı tercihlerini ve müşteri memnuniyetini göz önünde bulundurarak ilk organik yatak tasarımını gerçekleştiren Armis, çevre dostu üretim anlayışını yatak modellerine yansıttı.
Sürdürülebilir ve konforlu uyku deneyimi sunma vizyonu ile Linen Organic modelini geliştiren Armis, yüzde yüz organik kumaşı ile hassas ciltler için ideal bir seçenek oluyor. Paket yay teknolojisiyle geliştirilen yatak, omurgayı destekleyerek sağlıklı bir uyku deneyimi sağlarken, basıncı eşit dağıtmasıyla konforu üst seviyeye taşıyor.
Seramik ve banyo sektörünün önünde bir dizi fırsat penceresi var
İnşaat sektöründeki hareketlenmenin ve uluslararası gelişmelerin Türk seramik ve banyo sektörü açısından büyük bir fırsat yarattığını söyleyen Isvea Seramik Yönetim Kurulu Başkanı Erdem Çenesiz, “Önümüzdeki fırsatları gördüğümüz için üretim artışına başladık” dedi.
Isvea Seramik Yönetim Kurulu Başkanı Erdem Çenesiz, 2025 yılının seramik ve banyo ürünleri sektörü için tam anlamıyla bir geri dönüş yılı olacağını söyledi.
2023 yılında sektörde bir önceki yıla göre ihracatta sınırlı küçülme yaşandığını söyleyen Çenesiz, sektörün öncü ürünü ve en büyük ihracatçı alt sektörü olan seramik kaplama malzemeleri ihracatının 2024 yılında bir önceki yıla göre %8,1 büyüdüğünü belirtti. Büyüme trendinin artarak devam edeceğini vurgulayan Çenesiz, 2025 yılı ocak ayında ihracat artışının %9’a yükselmesinin sektörün önemli bir geri dönüşe imza attığının öncü göstergesi olduğunu söyledi.
AYRINTI YAYINLARI’NDAN DİJİTAL ÇAĞIN TOPLUMSAL DİNAMİKLERİNE ELEŞTİREL BİR YAKLAŞIM: DİJİTAL TOPLUMUN SOSYOLOJİK TEORİSİ
Araştırmacı Ori Schwarz’ın Dijital Toplumun Sosyolojik Teorisi: Bizi Birbirimize Bağlayan Kodlar adlı çalışması Ayrıntı Yayınları’ndan çıktı. Modern sosyolojinin en temel kuramlarını dijital dünyanın dinamikleriyle harmanlayan Schwarz, okurlara eleştirel ve teorik bir perspektif sunuyor. Dijitalleşmenin sosyal dokuyu nasıl şekillendirdiğini mercek altına alan kitap, dijital toplumun yapıtaşlarını, sosyal ilişkilerin kodlarla nasıl düzenlendiğini ve bireylerin bu yeni ekosistemde nasıl konumlandığını derinlemesine inceliyor. Dijital Toplumun Sosyolojik Teorisi, günümüz dünyasında bireyler arasındaki bağları, normları ve toplumsal düzeni belirleyen görünmez kodları keşfetmek isteyen herkes için önemli bir kaynak.
Ori Schwarz’ın Dijital Toplumun Sosyolojik Teorisi: Bizi Birbirimize Bağlayan Kodlar adlıkitabı, Hurinaz Sarı’nın çevirisiyle Ayrıntı Yayınları’nın İnceleme dizisinde okurlarla buluştu.
Ori Schwarz, kendisinden evvelki sosyoloji teorilerini ve tartışmalarını bir ders kitabının basite indirgenmiş kabalaştırmalarından sıyrılarak, konuları derinlemesine ele alırken, titizlikle ördüğü teorisini son derece sarih bir şekilde ortaya koyuyor. Toplum, iktidar, benlik, kapitalist çalışma ve iş gibi sosyolojinin kadim kavramlarını sorunsallaştıran Schwarz, kapitalizmin 70’lerde emekle mücadelesinde girdiği krize yanıt olarak şirketlerin ve devletlerin yön verdiği dijitalleşme sürecinin sosyolojinin temel taşlarında zorunlu olarak kavramsal değişikliklere kapı araladığına işaret ediyor. Schwarz, 70’lerdekisınıfların öneminin kalmadığı veya işçi sınıfının dönüştürücü gücünü yitirdiği yönündeki sanayi sonrası “enformasyon toplumu” teorilerinin başlıca iddialarından biri olan “çalışmanın son bulacağı” efsanesini ampirik örneklerle çürütürken, artık “tüketirken” ve hatta “haz alırken” bile üretimin bir parçası haline gelişimizi tartışıyor.
Moğollar solisti Emrah Karaca’nın İzmir’de ilk solo konser heyecanı: Urla’yı sallayacak!
Efsane Rock grubu Moğollar’ın ünlü solisti Emrah Karaca, İzmir’de ilk solo konserini Urla’da vermeye hazırlanıyor.
Türkiye’nin kıymetli seslerinden Cem Karaca’nın kendisi gibi müzisyen oğlu Emrah Karaca, 2008 yılından beri sürdürdüğü ‘Moğollar’ kariyerine solo konserlerle devam etmeye hazırlanıyor. Efsane Anadolu Rock grubu Moğollar’ın başarılı solisti, 26 Şubat akşamı, İzmir Urla’nın sevilen etkinlik mekanı Avlu Urla’da sahne alıp Urlalıları Anadolu Rock’a doyuracak.
BABASI CEM KARACA’YLA ‘VİRA’ DEMİŞTİ
Müzik yaşamına babası Cem Karaca ile birlikte yaptıkları bestelerden oluşan “Bindik Bir Alamete…” albümüyle adım atan Emrah Karaca, 2008 yılından bu yana da Moğollar grubunun solistliğini üstlenerek Anadolu Rock’a gönül verenleri büyülemeyi başarıyor. 1976 İstanbul doğumlu ünlü solist bugüne kadar Moğollar’la birlikte defalarca salladığı İzmir’de ilk kez solo konser verecek. 26 Şubat akşamı İzmirliler de Emrah Karaca’yı dinlemenin tadını çıkaracak.
“BÜYÜK PLAN” SEYİRCİDEN TAM NOT ALDI: “CESUR VE ÇARPICI BİR OYUN…”
Distopik bir insanlık sorgulaması yapan ve Kadıköy Boa Sahne’de dünya prömiyerini gerçekleştiren “Büyük Plan” oyununu, tiyatroseverlerden tam not aldı.
Avukat ve gazeteci bir çiftin kaçış planlarını kara mizah unsurlarıyla ele alan ve adalet, özgürlük, insanlık gibi kavramların sorgulandığı “Büyük Plan” oyunu, Kadıköy Boa Sahne’de dünya prömiyerini gerçekleştirdi. Prömiyer tarihinden bu yana izleyiciyle buluşmaya devam eden ve absürt mizah ile insan olmanın anlamını sorgulatan oyuna tiyatroseverler büyük ilgi gösterdi. Çok cesur ve çarpıcı bir oyun izlediklerini ifade eden izleyicilerden Ebru Saçar, “Baştan sona zevkle izlediğim, başım dik, biraz gıpta, büyük bir gurur ve içtenlikle alkışladığım son oyunları ‘Bernarda’ dan sonra ‘Büyük Plan’ oyunuyla başarılarının tesadüf olmadığını göğsünü gere gere kanıtlıyor” şeklinde konuştu.
R. Onur Duru’nun yazdığı ve video-art tasarımlarını yaptığı bu oyun, Can Ali Çalışandemir’in proje tasarımı ve yönetmenliğinde hayat buldu. Teknoloji ve sanatın buluştuğu yapımda, video mapping ve minimalist sahne tasarımıyla izleyiciler hem görsel hem de düşünsel bir yolculuğa çıkıyor. Yeşim Alıç’ın hareket yönetimiyle zenginleşen projede, Çiğdem Yıldız ve Eray Cezayirlioğlu performanslarıyla büyülüyor. Videolarda yer alan sürpriz oyuncu ise Seyhan Arman olarak izleyicinin karşısına çıkıyor. 70 dakikalık bu distopik yolculuğun ışık tasarımı Akın Yılmaz’a, ses ve efekt tasarımı Katia Merdinoğlu’na ait. Oyunun yapay zeka tasarımları ise Güvenç Selekman’a ait.
Sevgililer Günü’nde Catfishing’in karanlık dünyası açığa çıkıyor
Sevgililer Günü yaklaşırken, dijital dünyada bağlantı kurmanın daha karanlık bir yüzü de ortaya çıkıyor. Gerçek olmayan bir çevrimiçi kimlik yaratarak birini sahte bir ilişkiye çekme anlamına gelen Catfishing, insanın zayıf noktalarından ve teknolojik saflığından faydalanan gelişmiş bir istismar yöntemi olarak öne çıkıyor.
Dünya genelinde yaklaşık beş milyar sosyal medya kullanıcısı varken, internet catfish olarak bilinen ve sahte kimlikler yaratan bireyler için bir av alanına dönüşmüş durumda.
Fortinet uzmanları catfishing’in masum bir internet oyunu olmaktan çok daha fazlası olduğu konusunda şöyle uyarıyor: “Basit bir çevrimiçi şaka gibi başlayan bir olay, hızla insan duygularını ve teknolojik güveni istismar eden ciddi bir manipülasyona dönüşebilir.”
İlyas Salman yıllar sonra başrolde: ’Oy’una Geldik’ 21 Şubat’ta vizyonda!
“Her devrin bir zübüğü vardır” sloganıyla yola çıkan ve 21 Şubat’ta tüm Türkiye’de sinemaseverlerle buluşacak olan “Oy’una Geldik” filminden ilk fragman yayınlandı. Çekimleri Tunceli’nin Ovacık ilçesinde tamamlanan ve gelirinin önemli bir kısmı Munzur’un ve hayvanların korunmasına aktarılacak olan filmin başrolünde ise usta sanatçı İlyas Salman bulunuyor. Film 27 Şubat’ta da Avrupa’da vizyona girecek.
FİLMİN HİKAYESİ NE?
Büyük politik çekişmelere tanık olan küçük kasabadır Ovacık… Sağcı partinin adayı Hıdır Diri, Ovacık’ta rakiplerini elemiş ve başkanlık koltuğuna artık oturmuştur. Artık çiçeği burnunda başkanı rant kavgası, sağ partinin ilçeye hiç de uymayan talepleri ve zorlamaları ile vaatlerle kandırılmış halkın haklı protestosu beklemektedir. Sinemaseverler, seçimden birkaç gün önce hapisten çıkan Şilan’ın otostop çekerek aracına bindiği bir yönetmenin gözünden Türkiye’de belediyelerin işleyişini, iktidar ilişkilerini, rant kavgalarını ve bir halkın nasıl oy’una geldiğini Ovacık gibi renkli bir ilçede mizahi bir dille seyredecekler.
İLYAS SALMAN YILLAR SONRA BAŞROLDE
“Her devrin bir zübüğü vardır” sloganıyla izleyiciyle buluşmaya hazırlanan “OY’UNA GELDİK!” filmine Munzur’uyla, eşsiz doğasıyla ve mücadeleyi hiç elden bırakmayan halkıyla ünlü Ovacık ilçesi ev sahipliği yaptı. Çekimleri Tunceli’nin Ovacık ilçesinde tamamlanan ve gelirinin önemli bir kısmı Munzur’un ve hayvanların korunmasına aktarılacak olan “OY’UNA GELDİK!” filminin başrolünde ise usta sanatçı İlyas Salman bulunuyor. Salman’a Ömür Arpacı, Kanbolat Görkem Arslan, Volga Sorgu, Kuzey Yücehan Sevgican, Levent İdem, Evin Örnek, Orhan Aydın, Zeynep Elçin, Rügeş Kırıcı ve Ulaş Kaya gibi usta isimler eşlik ediyor. Filme ayrıca, Eski Peltek Belediye Başkanı Ruhan Alan, önceki dönem Hozat Belediye Başkanı Seyfi Geyik ve Ovacık Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül ile Ovacıklılar da rol aldı.
21 ŞUBAT’TA BEYAZ PERDEDE KAHKAHA TUFANI
Hikayesi Ovacık’ın seçilmiş belediye başkanı Mustafa Sarıgül’ün kaleminden çıkan filmin senaryosu ise Mustafa Sarıgül, Kazım Öz ve Eyüp Boz’un ortak çalışması ile yazıldı. Film, Yönetmen Kazım Öz’ün ilk defa komedi dalında ürettiği bir film olması özelinde de dikkatleri üstüne çekiyor. Kazım Öz, daha önce “Elif Ana” ve “Bir Kar Tanesinin Ömrü” gibi ödüllü filmleriyle sinemaseverlerden tam not almıştı. Film, 21 Şubat 2025 tarihinde tüm Türkiye’de, 27 Şubat 2025’te ise çeşitli Avrupa ülkelerinde izleyicileriyle buluşacak.
Rainforest Alliance Sertifikalı İlk Aronya Ürünleri Dr. Aronia’dan
Özellikle son yıllarda önemli bir büyüme gösteren aronya pazarının lideri olan Dr. Aronia, sürdürülebilir tarım ve çevre dostu uygulamalardaki kararlılığını bir adım daha öteye taşıyarak dünyada ilk olarak Rainforest Alliance sertifikasını almaya hak kazandı. Dünyanın ilk ve tek yüzde 100 aronya içerikli Rainforest Alliance sertifikalı ürünlerini sunma ayrıcalığını kazanan Dr. Aronia, sektördeki bu önemli sertifika ile sürdürülebilir tarımı önceleyen, ürünlerini çevresel ve sosyal standartlara uygun olarak yetiştirdiğini kanıtlıyor.
Çevre koruma, sosyal sorumluluk ve sürdürülebilir tarımı teşvik eden önemli bir sertifika olan Rainforest Alliance sertifikası, tarım, ormancılık ve diğer doğal kaynak kullanım alanlarında belirli çevresel ve sosyal standartlara uyumu garanti ediyor. Bu sertifika, ormanların korunması ve biyoçeşitliliğin sürdürülmesinden adil çalışma koşulları ve toplumsal eşitliğin teşvikine, pestisitlerin kontrollü kullanımı ve toprak sağlığının korunmasına kadar çevresel ve sosyal sürdürülebilirliği bütüncül bir yaklaşımla destekliyor.
Aronya sektöründe dünyada ilk defa Rainforest Alliance sertifikasını almaya hak kazanan yerli, milli ve güvenilir markası Dr. Aronia, uluslararası lisanslı ve Avrupa Birliği fidan pasaportuna sahip organik sertifikalı aronya fidanlarıyla birinci sınıf aronya bahçeleri kurarak, sözleşmeli tarım uygulamalarında öncü rol üstleniyor.
Rainforest Alliance sertifikasını hak kazanmak için yaklaşık 3 yıldır büyük emek verdiklerini söyleyen Dr. Aronia Kurucusu Agronomist Aylin Kalafatoğlu, “Rainforest Alliance sertifikası almak, bizim için sadece kaliteli ve doğal ürünler sunmanın ötesinde, doğaya ve insanlığa olan sorumluluğumuzu bir adım daha ileriye taşımak anlamına geliyor. Sertifikayı hak kazanmak için A’dan Z’ye tüm süreçlerimizi sürdürülebilirlik kurallarına uygun hale getirdik. Aronya meyvesinin sağlık açısından sunduğu sayısız faydayı dünyaya ulaştırırken, sürdürülebilir tarım uygulamalarıyla doğayı koruma ve yerel topluluklarımızın refahına katkıda bulunma bilinciyle hareket ediyoruz. Üretim sürecimizin her aşamasında, çevreyi korumak, biyolojik çeşitliliği desteklemek ve sosyal adaleti gözetmek en büyük önceliklerimizden biri. Bu sertifika, iş modelimizin doğaya saygı, etik üretim ve yüksek kalite ekseninde şekillendiğinin bir kanıtıdır. İlerleyen süreçte, aronya meyvesiyle birlikte daha sürdürülebilir bir gelecek için adımlarımızı atmaya devam edeceğiz” dedi.
DÜNYAYLA ve BİRBİRİMİZLE BAĞ KURMANIN FELSEFESİNİ ELE ALAN ÖZEN: OLDUĞUMUZ KİŞİ ÜZERİNE DÜŞÜNCELER KİTABI, AYRINTI YAYINLARI’NDAN ÇIKTI!
Siyaset felsefecisi ve yazar Todd May’in Özen: Olduğumuz Kişi Üzerine Düşünceler adlı kitabı, Ayrıntı Yayınları etiketiyle okurlarla buluştu. Kitap, insan yaşamının temel yapı taşlarından biri olan “özen”in tam olarak ne olduğu ve neden bu kadar önem taşıdığı sorularını odağına alıyor. Bu sorulara felsefi bir derinlikle yaklaşan May, konuyu herkesin anlayabileceği bir açıklıkla, akıcı üslubu ve eğlenceli örneklerle ele alıyor. Özenin ahlak, politika, kırılganlık ve doğayla ilişkisini sorgulayan yazar, modern dünyada neden ve nasıl önemsemek gerektiği konusunda okurlara rehberlik ediyor.
Todd May’in etik teorileri insani duyarlılıkla harmanladığı çalışması Özen: Olduğumuz Kişi Üzerine Düşünceler, Bekir Aşçı’nın çevirisiyle Ayrıntı Yayınları’nın Lacivert Kitaplar dizisinden çıktı.
Özen varoluşumuzun önemli veçhelerinden biridir. Özen olmaksızın kendimizle, başkalarıyla ve dünyayla aramızdaki ilişki ziyadesiyle rastlantısal hale gelir ve bir amaçtan yoksun kalırdı; önümüze çıkan her faaliyete yüzeysel bir şekilde bağlardık kendimizi. Özen bizi dünyaya ve birbirimize bağlar. Fakat sıra özenin ne olduğunu sormaya geldiğinde cevaplanması zor felsefi sorulardan biriyle karşı karşıya kalırız. ToddMay, bu zorlu soruyu düşünebilmek için gereken tüm desteği sağlıyor ve araştırmayı kolaylaştırdığı kadar keyifli de bir hale getiriyor.
HER YAŞTAN OKURUN İLGİSİNİ ÇEKECEK EĞLENCELİ EVRİM KİTABI MAYMUNDAN İNSANA – İNSANLIK TARİHİ, DİNOZOR GENÇ’TE!
İsveçli yazar Bengt-Erik Engholm’un kolay anlaşılır ve eğlenceli bir dille kaleme aldığı Maymundan İnsana – İnsanlık Tarihi adlı kitabı, Dinozor Genç’ten çıktı! Bugüne kadar 10’dan fazla dile çevrilen kitap, hem Homo sapiens’in gelişimini hem de medeniyetlerin oluşması, keşifler, icatlar, din, sanat gibi konular üzerinden insanlığın kültürel evrimini de ele alıyor. Jonna Björnstjerna imzalı illüstrasyonlarıyla daha da ilgi çekici hale gelen Maymundan İnsana, gençlere olduğu kadar yetişkin okurlara da hitap ediyor. Kitabın sonunda ayrıca, insanlık tarihinin dönüm noktalarını çizimlerle anlatan kronolojik bir takvim de yer alıyor.
Ayrıntı Yayınları’nın ilk gençlik kitapları markası Dinozor Genç’in Türkiye’deki okurlarla buluşturduğu Maymundan İnsana – İnsanlık Tarihi’ni İsveççeden dilimize Ali Arda çevirdi.
Nasıl bu hale geldik sence? Şimdiki görüntüne nasıl kavuştun? Ağaçlara tırmanan ve dört ayak üzerinde koşturan canlılarken, bizim için çalışacak ilk robotu icat eden canlılara giden uzun bir yolculuk bu. Peki toplum bugünkü haline nasıl kavuştu dersin? Günümüze kadar ulaşan ve hayatımızı şekillendiren bazı önemli keşifleri ve icatları yapacak kadar zeki miydik? Olabilir, çünkü ilk deneyimlerimizi çok uzun zaman önce ilk insanken ateşte kendimizi yakarak ve ilk bıçakla parmağımızı keserek edindik. Bu, insanoğlunun hikâyesi… Çok uzaklardan bize göz kırpıyor… Ya da belki de o kadar uzak değildir.
Ahlatcı Kuyumculuk’un “Geleceğe Miras” temalı 2025 yılı kreasyonu Diyarbakır’da görücüye çıktı
Kuyum sektörünün öncü firmalarından olan Ahlatcı Kuyumculuk, dokuz farklı ürün kategorisinde hazırladığı yeni kreasyonunu Diyarbakır’da tanıttı. Ahlatcı Kuyumculuk’un iş birliği yaptığı kuyumculara yönelik düzenlediği “Geleceğe Miras” temalı etkinlik büyük ilgi gördü.
Türkiye’de 6000’den fazla kuyum işletmesine geniş bir yelpazede ürün tedariği sağlayan Ahlatcı Kuyumculuk, yeni kreasyonunu Diyarbakır’da görücüye çıkardı. Ahlatcı Holding bünyesinde faaliyet gösteren ve sektörün öncü firmalarından olan Ahlatcı Kuyumculuk’un bu yıl üçüncüsünü düzenlediği Ahlatcı Kuyumculuk Diyarbakır lansman serisi, “Geleceğe Miras” teması ile gerçekleştirildi. Etkinlikte, alyans, bileklik, küpe, yüzük, set, Hint, zincir, kelepçe ve 14 ayar ürünler grubunda birbirinden özel ürünler tanıtıldı. Üç gün süren programa, kuyumcular yoğun ilgi gösterdi.
Lefkoşa’nın Kalbinde Kusursuz Etkinlik Deneyimi
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin başkenti Lefkoşa’nın kalbinde yer alan Grand Pasha Lefkoşa, hem kurumsal organizasyonlar hem de özel etkinlikler için en ince ayrıntısına kadar düşünülmüş kusursuz bir deneyim sunuyor. Şehrin merkezinde yer alan modern ve donanımlı etkinlik alanlarıyla, her ihtiyaca uygun kusursuz organizasyonlar sunan Grand Pasha Lefkoşa, deneyimli etkinlik planlayıcıları ile operasyonun her aşaması büyük bir titizlikle yürütülüyor ve, davetlilerin yalnızca anın tadını çıkarmasını sağlıyor.
Şehrin merkezinde konfor ve şıklığı bir araya getirerek müşterilerine kusursuz bir deneyim sunan Grand Pasha Lefkoşa gerek kurumsal toplantılar gerekse özel kutlamalar için en ince ayrıntısına kadar düşünülerek hazırlanan mekanlarla görkemli organizasyonlarla ev sahipliği yapıyor.
İREM CANDAR’DAN YENİ TEKLİ: “RÜZGAR”
İrem Candar, yeni teklisi “Rüzgar“ ile müzikseverlerle yeniden buluşuyor. İrem Records etiketiyle yayımlanan parça, tüm dijital platformlarda dinleyicilerin beğenisine sunuldu.
2006 yılında Monopop grubuyla müzik kariyerine adım atan İrem Candar, solo kariyerinde pek çok önemli projeye imza attı. Sanatçı, Teoman ile gerçekleştirdiği iş birlikleriyle dikkat çekti; “Duş“, “Bana Öyle Bakma“, “Seninim Son Kez“ ve “İki Aşk“ gibi şarkılarda güçlü vokali ve yorumuyla geniş bir dinleyici kitlesine ulaştı. 2012 yılında İskender Paydaş’ın “Zamansız Şarkılar” albümünde seslendirdiği “Kar Beyazdır Ölüm“ yorumu ise müzikseverlerden büyük beğeni topladı.
Beygir Gücü sergi kataloğu yayınlandı
Rahmi M. Koç Müzesi’nin ev sahipliği yaptığı “Beygir Gücü” sergisinin kataloğu okurlarla buluştu. Önsözünü Rahmi M. Koç’un yazdığı katalog M.Ö. 2’nci yüzyıldan günümüze atın sanatta ve mühendislikteki izlerini sürerken ‘beygir gücü’ kavramıyla otomobilin endüstri tarihindeki dönüşümünü bir arada keşfetme fırsatı sunuyor.
Rahmi M. Koç Müzesi’nin, 30’uncu yılına özel olarak hazırladığı, 27 Kasım 2024 tarihinde kapılarını açan “Beygir Gücü” sergisinin kataloğu okuyucuyla buluştu. Rahmi M. Koç Müzesi tarafından hazırlanan katalog, okuyucuları otomobil tarihinde bir yolculuğa çıkarırken aynı zamanda atların kültürümüzdeki yerini gözler önüne seriyor.
Proje koordinatörlüğünü Rahmi M. Koç Müzesi Genel Müdürü Mine Sofuoğlu’nun yürüttüğü katalog Rahmi M. Koç Müzesi’nden Otomobil Hikayeleri ve Rahmi Rahmi M. Koç Koleksiyonundan At Figürleri olmak üzere iki ciltten oluşuyor.
Gücün, Kudretin, Hâkimiyetin Simgesi: At alt başlığıyla sunulan Beygir Gücü – Rahmi M. Koç Koleksiyonundan At Figürleri cildi, sergi küratörü Serra Kanyak tarafından yayına hazırlandı. Kitapta sergide yer alan at figürlerinin bilgilerinin yanı sıra atın kültür tarihindeki yerine dair makaleler de yer alıyor.
Beygir Gücü – Rahmi M. Koç Müzesi’nden Otomobil Hikâyeleri cildi ise dört naldan dört tekere geçişten başlayarak otomobilin endüstri tarihindeki yerini, değerli isimlerin kaleme aldığı makalelerle sunuyor. Sergide yer alan otomobiller ve modellere dair bilgiler detaylarıyla anlatılıyor.
Yapı Kredi Yayınları tarafından tasarlanan, Türkçe ve İngilizce olarak iki dil bir arada sunulan kataloğun çevirmeni Feyza Howell, editörü Korkut Erdur. Sergi kataloğu, şimdilik yalnızca Müze mağazasında satışta.