Sağlık

Kalbinizi korumak için obeziteyi önleyin

Günümüzde, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde kardiyovasküler hastalıklar yani kalp ve damar hastalıkları ölüm nedenleri arasında ilk sırayı almakta. Amerikan istatistiklerine göre yaklaşık 500 bin kadın her yıl kalp krizi geçiriyor ve 250 bin kadın koroner arter hastalığı nedeniyle hayatını kaybediyor. Türkiye istatistiklerine baktığımızda ise Türk Kardiyoloji Derneği’nin Tek Harf çalışmasına göre koroner hastalığı nedeniyle ölümler 45-75 yaş arasında erkeklerde binde 8, kadınlarda binde 4.3. Kardiyovasküler hastalıklara bağlı mortalite son 20 yıldır erkeklerde azalmakta iken benzer değişimin kadınlarda sağlanamaması bu konu üzerine daha dikkatli eğilmemiz gerektiğini gösteriyor. Durumun bu kadar ciddi olduğu ülkemizde kalp ve damar hastalıkları konusunda kadınların ne tür önlemler alması konusunda Anadolu Sağlık Merkezi Kardiyoloji Uzmanı Ayşegül Karahan Zor ile Kalp-Damar Cerrahisi Uzmanı ve Kalp Sağlığı Koordinatörü Prof. Dr. Sertaç Çiçek bilgi verdi.

Kalp hastalıkları kadınlarda kaç yaşından itibaren daha çok görülmeye başlıyor?

Uzm. Dr. Ayşegül Karahan Zor: Koroner arter hastalığı semptomları kadınlarda erkeklere oranla 10 yıl gecikmeli olarak, özellikle menopozdan 5-6 yıl sonra görülmeye başlıyor. Erkeklerde ise daha erken  olarak 40’lı yaşlardan itibaren görülüyor. Bunun nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte menopoz öncesi kadınlarda endojen östrojen hormonunun koruyucu etkilerine bağlanıyor.

Koroner arter hastalığı tanı yöntemlerinde kadın ve erkek arasında ne tür farklılıklar var?

Uzm.Dr. Ayşegül Karahan Zor:  Koroner arter hastalığının teşhisinde pek çok farklı tanı yöntemi mevcut. En sık kullandığımız yöntemlerden biri  egzersiz testidir. Egzersiz testinde hastanın efor kapasitesini, egzersize olan tansiyon cevabını görebilmekle birlikte standart  egzersiz testinin kadınlarda koroner arter hastalığı açısından duyarlılığı ve özgüllüğünün daha düşük olduğu bilinmektedir. Bugüne kadar yapılmış pek çok çalışma kadınlarda egzersiz testi sonuçlarını incelemiş ve yüksek yalancı pozitiflik oranı tespit etmiştir. Bir kadın hastanın pozitif efor testi ile direkt anjiyografiye gönderildiği zaman bu hastaların koroner arterlerinin normal çıkma olasılığı erkeklere göre çok daha yüksektir. Bunun önemli nedenleri arasında 70 yaşın altındaki kadınlarda koroner arter hastalığı yaygınlığının düşük olması, kadınlara özel otonomik değişiklikler ve hormonların EKG üzerindeki etkileri sayılabilir. Bu nedenle birtakım ileri inceleme yöntemlerine de ihtiyaç vardır. Miyokard perfüzyon sintigrafisi dediğimiz tetkikte radyoaktif bir ajan verililir.

Bu nedenle miyokard perfüzyon sintigrafisini daha çok kullanıyoruz. Miyokard perfüzyon sintigrafisinde hasta yine egzersiz yapıyor ve radyoaktif madde veriliyor, ancak ortopedik ya da medikal nedenlerden ötürü hasta egzersiz yapamıyorsa o  zaman ilaç vererek  kalbi hızlandırıyoruz ve kalbin oksijen tüketimini arttırıyoruz. Ondan sonra ilaç vermeden önce ve sonrasında görüntülere bakıyoruz. Miyokard pefüzyon sintigrafisinde talyum daha önce çok kullandığımız bir ajandı. Fakat meme dokusu radyoaktiviteyi azalttığından kalbin o bölgesinde kanlanma defektleri görülebiliyor. Bu da testin sonucunu koroner arter hastalığı lehine değiştiriyor. Son zamanlarda teknesyum dediğimiz daha yüksek enerji madde ile bu dezavantajlar ortadan kaldırıldı. Stres ekokardiyografide ise yine gerek egzersizle gerekse ilaçlarla kalp çalıştırılıyor, hızlandırılıyor ve kalbin oksijen tüketimi artırılıyor. Ondan sonra ekokardiyografiyle bakıyoruz. Bunlar kadın ve erkeklerde benzer etkiye sahip yöntemlerdir.

Koroner anjiyografi kadınlara erkeklere oranla ne sıklıkta uygulanıyor?

Uzm.Dr. Ayşegül Karahan Zor: Bu testlerin sonucunda sorun bulursak kadın ya da erkek hastaları koroner anjiyografiye yönlendiriyoruz. Kadınların anjiyo olma olasılıkları erkeklere göre daha düşüktür, çünkü  daha az sayıda kadın test sonucunda koroner anjiyografiye yönlendiriliyor. Ayrıca anjiyografiye yönlendirilen kadınlar genelde hastalığın ileri evrelerinde oluyorlar. Anjiyografi yapıldıktan sonra ise perkütan girşim ve bypass sıklığı her iki cinsiyette de benzer olup , anatomi ve hastalığın durumu belirlendikten sonra seçimler cinsiyete göre değil,  hastalığın durumu ve anatomiye göre belirleniyor.

Balon, stent gibi girişimlerde kadınlarda farklı komplikasyonlar görülebiliyor mu?

Uzm. Dr Ayşegül Karahan Zor: Girişimsel tedavinin ilk başladığı erken dönemlerde kadınlarda işleme bağlı komplikasyonlar, damar yırtıkları daha fazladır. Genellikle koroner arterlerinin erkeklere göre daha ufak olması, o dönemde kullanılan ekipmanın daha geniş olması gibi nedenlerle ve de hastalığa geç dönemde tanı konulması nedeniyle daha çok komplikasyon görülüyordu. Son dönemlerde stentlerin daha çok kullanıldığı günümüzde işlem başarısı oranları kadın ve erkeklerde benzer oranlardadır. Anjiyografiye giren ve stent takılan kadınlar erkeklere oranla giriş yerleri vasküler komplikasyonları daha fazla görülüyor. Kan sulandırıcı olan ilaçlara bağlı olarak kadınlarda kanama yapma olasılığı erkeklere oranla biraz daha fazladır.

Ameliyat olan ya da stent takılan bir kadının iyileşme süresi erkeklerden farklı olabiliyor mu?

Uzm.Dr. Ayşegül Karahan Zor: Kadınlarda bypass, stent gibi işlemlerden sonra ağrılar devam edebiliyor. İlaç almalarını gerektiren göğüs ağrıları ameliyat başarılı da geçse devam edebiliyor. Bu durum nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte kapiller  düzeyde damar yapısının iyi olmadığı durumlarda ve koroner kan akım rezervinin düşük olduğu durumlarda görülebiliyor. Koroner akımı bozan nedenler arasında ileri yaş, hipertansiyon, diyabet yer almakta. Ayrıca hormonal nedenler de var tabii.  Bypass cerrahisinde ameliyat sonrası erken dönem komplikasyonları erkeklere göre daha fazlaydı. Fakat daha sonra yapılan çalışmalar kadınlarda ve erkeklerde uzun dönemli damar açıklığının ve sağ kalım süresinin benzer olduğunu gösterdi. Kadınlarda ameliyat döneminde daha fazla yara enfeksiyonu olabiliyor, daha uzun solunum cihazına bağlı kalma süreleri , daha uzun hastanede yatış süreleri , daha fazla kan transfüzyon gerekliliği görülebiliyor.

İnme kadınlarda büyük bir tehlike midir?

Uzm.Dr. Ayşegül Karahan Zor: İnme insidansı her iki cinsiyette de benzerdir. Fakat kadınlarda kardiyo embolik inme dediğimiz  ritim bozukluğu nedeniyle kalbin kulakçık bölgesinde pıhtı oluşması ve bu pıhtının  beyni besleyen damarlardan birine doğru yer değiştirmesine bağlı inmeler  daha sık görülüyor. Erkeklerde ise atero trombotik denilen yine beyni besleyen damar yapısındaki bozukluğa bağlı inme daha sık görülüyor. Ciddi  karotis arter darlığı erkeklerde görülüyor. İnme geçiren kadınlar genelde daha ileri yaş grubundan oluyor. Agresif tansiyon tedavisi kadınlarda inme riskini azaltıyor ve tekrarlayacak inmeleri engelliyor. Yani tansiyon varsa tedavi edilmelidir. Kolesterol düşürücü ilaçlar da hem kadında hem erkekte tekrarlayan inmeyi önlemede oldukça etkindir.

OBEZİTE BÜYÜK RİSK FAKTÖRÜ

Kadınlarda kardiyovasküler hastalık dediğimiz zaman bunun içine koroner arter hastalığı , hipertansiyon, inme, konjestif kalp yetersizliği girmekte. Tüm bu hastalıklar evvelce değinildiği gibi kadınlarda 55 yaş üzerinde artmaya başlıyor. Dünyada ve Türk toplumu içinde obezite ve diyabet erken yaşlardan itibaren artmaya başladı.. Tek Harf çalışmasının 2000 yılındaki verilerinde obezitenin gelişimi kadınlarda yüzde 43 erkeklerde yüzde 21 olduğu gösterilmiş. Yani obezite kadınlar için daha ciddi bir sorun. Obezite görülme sıklığı 45-65 yaş arasında en yüksek seviyeye çıkıyor. Kentsel bölgelerde kırsal bölgelere göre daha çok görülüyor. Obezite yaygınlığının artmasıyla obezitenin beraberinde getirdiği hipertansiyon ve diyabet riski de arttığından kalp ve damar hastalıkları görülme riski de artıyor ve görülme yaşı düşüyor.

KADINLARA ÖZEL DURUMLAR

Kardiyovasküler hastalıkların oluşumunda, sıklığında, yaygınlığında, hastalık prezantasyonunda, hastalıkların tanı ve tedavi yöntemlerinde kadınlar açısından birtakım farklılıklar vardır. Bunlar arasında sadece  kadınlara özel durumlar olarak , kadının menopoz durumu, hormon replasman tedavisi, gebelik ile ilişkili kalp hastalıkları, yaşı gibi durumlar vardır. Bunlar hastalığın oluşumunda, tanısında, tedavisinde farklılıkların ortaya çıkmasına neden oluyor.

BELİRTİLERİ ÖNEMSEYİN

Kadınlar ve erkekler arasındaki en önemli farklardan bir tanesi hastalığın belirtileri oluyor. Koroner arter hastalığı olan kadınlar ve erkekler benzer şekilde göğüs ağrısı şikayetiyle hekime başvuruyorlar. Kadınlarda erkeklerden farklı olarak göğüs ağrısı dışında, nefes darlığı, bulantı, terleme, değişik karakterdeki göğüs ağrısı, yorgunluk, hazımsızlık, bayılma gibi şikayetler de görülebiliyor. Bu da hastalığın erken tanısının engellenmesine neden oluyor. Çünkü hasta bu ağrıların altında başka şeyler arıyor. Bu durumda bir kalp krizi bile çok geç dönemde tanınabiliyor. Geç dönemde tanı konduğu zaman ona yönelik tedavi girişimleri de gecikebiliyor. Bir diğer önemli sorun da geç kalınması. Kalp krizi geçiren kadınlar bile çok geç acile başvuruyorlar. O zaman da balonla, stentle açılma şansı kaybedilebiliyor.

TANIDA FARKLILIKLAR

Bir tanı yönteminin doğruluğunu belirleyen şey hastalığın olasılığıdır. Eğer bir kişide o hastalığın olasılığı düşük ise kullanılacak testin duyarlılığı da düşük oluyor. Kadınları ele alırsak 40 yaşın altındaki kadınlarda koroner arter hastalığı görülme olasılığı çok düşüktür. Bu kadınlara efor testi yapıldığında yalancı pozitiflik çok sık görülüyor.

Kadınların elektrosunu ne bozabilir?

Otonom sinir sistemi, hormonal durumu gibi pek çok şey buna neden olabilir. Özellikle genç kadınlarda daha sık görülür. Onlar da olasılık daha düşük yalancı pozitiflik daha fazla. Eğer orta yaşta yani 50-55 yaş arasındaki kadın hastanın ortopedik bir özrü yoksa hastaya direkt olarak egzersiz testi öneriliyor, çünkü kadınlarda standart egzersiz testi sonucunun normal çıkması, yaklaşık % 70 özgüllük ve duyalılıkla kritik koroner arter hastalığını ekarte ettiriyor.

KALP YETERSİZLİĞİNE DİKKAT!

Kalp yetersizliği kadınlarda da erkeklerde de hastaneye yatışların en önemli sebebidir. Kalp yetersizliği olup da yaşayanların yüzde 51’ini kadınlar oluşturuyor. Kalp yetersizliğindeki risk faktörleri arasında hipertansiyon, koroner arter, diyabet bulunuyor. Diyabet damarlarını bozmasa da kalbin gevşeme ya da kasılma fonksiyonlarını bozarak soruna neden oluyor. Kalp yetersizliği sistolik ve diyastolik kalp yetersizliği olarak ikiye  ayrılmakta. Sistolik kalp yetetsizliğinde kalbin kasılma fonksiyonlarında bozulma vardır, diyastolik kalp yetersizliğinde ise kasılma korunmuştur ancak gevşeme fonksiyonlarında bozulma mevcuttur. . Tüm kalp yetersizliği hastalarının büyük çoğunluğunu gevşeme bozukluğu olan hastalar oluşturuyor. Bu hasta grubunun yüzde 65’ini ise kadınlar oluşturuyor.

Prof. Dr. Sertaç Çiçek ne diyor?

Kadınlarda kalp ve damar hastalıklarının görülme riski nedir?

Prof. Dr. Sertaç Çiçek: Her yıl yaklaşık 500 bin kadın kalp hastalıkları nedeniyle yaşamını yitiriyor. Kadınlar ve toplum sanki kalp damar hastalıklarını bir erkek grubunun hastalığı olarak görüyorlar. ABD’de yapılan bir ankette kadınlara “kendiniz için sağlıkta en büyük risk faktörü olarak neyi görüyorsunuz” diye sorulduğunda alınan cevap 1 numara meme kanseri, 2 numara rahim ve genital organ kanserleri ve 3 numara kalp damar olarak verilmiş. Oysa bir kadının meme kanserinden kaybedilme riski 1/30’dur yani her 30 kadından biri bu riske sahiptir. Her 2.5 kadından bir tanesi ise kalp damar hastalıkları nedeniyle kaybediliyor. Arada oldukça büyük bir fark var.

Kadınlarda en çok hangi kalp hastalıkları görülür?

Prof. Dr. Sertaç Çiçek: En sık görülen koroner arter hastalığıdır. Bugüne kadar kalp hastalıklarıyla ilgili olarak yapılan çalışmalar erkek popülasyonu üzerinde yapılmış. Cinsiyete bağlı farklılıklar tam olarak yansıtılmıyor. Tedavi yaklaşımları da yine aynı şekilde. Kalbin beslenmesinin değerlendirilmesi yapıldığında erkeklerin bir ileri aşamada tedaviye yönlendirilmesi erkeklerde kadınlardan 10 kat daha fazladır.

Kalp hastası olan bir kadın doğum yapabilir mi?

Prof. Dr. Sertaç Çiçek: Gebelik ve kalp hastalıkları birbirine yakın ilişkilerdir. Gebelik esnasında artan metabolizma hızını karşılamak için kalbin üzerindeki yük artmış oluyor. Kalpteki hastalığın ciddiyetine ve derecesine göre gebelik izlenebiliyor. Fakat bazı kalp hastalıkları var ki onların gebe kalmasını istemiyoruz. Çünkü ciddi boyutlarda yaşamı tehdit edebilecek sorunlar ortaya çıkabiliyor. Özellikle belli kapak hastalıklarında gebeliğin izlenilmesine izin verebiliyoruz. Akciğer basıncı, doğumsal kalp hastalıklarına bağlı akciğer hipertansiyonu olan, ciddi aort kapağının ileri derecede daraldığı olgularda tedavi yapılmadan gebeliğe izin verilmesi uygun değildir.

Menopoz öncesinde kalp hastalıkları risk olarak görülmeli midir?

Prof. Dr. Sertaç Çiçek: Menopoz öncesi kadınlarda kardiyovasküler hastalıkların görülmesi daha düşüktür. Fakat eğer sigara içiyorsa hipertansiyon, diyabet, obezite varsa,  ailede de bu hastalık görülmüşse erken izlem gerekebilir.

Genetik faktörlerin etkili olduğu kalp ve damar hastalıklarında bebekte bu hastalıkların görülme riski nedir?

Prof. Dr. Sertaç Çiçek: Annede kalp hastalığı varsa bebekte olma olasılığı 5 kattır. Bazı durumlarda annenin gebe kalmaması gerekebilir. Bunlar ayzer menger sendromu, ağır kalp yetersizlikleri, bazı kapak hastalıkları, akciğer tansiyonun yüksek olması durumlarında gebe kalmalarını istemiyoruz.

KADINLAR DA BİLİNÇLENMELİ

Erkeklerde kalp hastalığının görülme sıklığı belli oranda azalmış durumda ve buna bağlı olarak kalp hastalıkları nedeniyle ölüm de azalıyor. Kadınlarda ise tam tersi. Kadınlarda kalp hastalıkları hızla artıyor ve ölüm oranları da oldukça yüksek. Kadınlar kalp damar hastalıkları riskleri olduğunun farkında değiller. Hormonal yapının farkı, belirtilerin farklı olması, özellikle diyabet, risk faktörlerinin kadınlar arasında artması kalp damar hastalıklarının görülmesine neden oluyor.

Onur Özgür Güleç

Teknik Destek Uzmanı, Web Master, Teknoloji Yazarı, Android Meraklısı

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Davut Güleç Panel İletişim Sağ Menü
Davut Güleç Logo Ana Sayfa Davut Güleç Kimdir? Galeri Köşe Yazıları Site Haritası