Gürer: “Cumhuriyetimizin tüm kazanımları özelleştirildi”

CHP Milletvekili Ö.Fethi Gürer, düzenlediği basın toplantısında, Atatürk dönemi tarım politikaları ile günümüzdeki tarım politikalarını kıyasladı…

Gürer: “Cumhuriyetin ilk yıllarında tarıma verilen önem günümüzde azaldı”

Gürer: “Cumhuriyetimizin tüm kazanımları özelleştirildi”

Gürer: “AKP, Türkiye’yi tarımsal üretimde dışa bağımlı hale getirdi”

CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında, Cumhuriyetin ilk yıllarında tarıma verilen önemin son dönemde azaldığını belirtti. O yıllarda kazandırılan tarım kuruluşlarının ise yakın zamanda özelleştirildiğini söyleyen Gürer, bu durumun hayvancılık ve tarım sektörünü olumsuz etkilediğini, ülkemizin tarımsal üretimde dışa bağımlı hale geldiğini belirtti.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, TBMM’de basın toplantısı düzenleyerek, ülkemizde tarım alanında yaşanan sorunlara değinde, Cumhuriyetin kurulduğu ilk yıllarda tarıma verilen önem ile günümüzde verilen önemi kıyaslayan Gürer, bugün tarımın bitme noktasına gelmesinin tek nedenin AKP iktidarının yanlış tarım politikası olduğunu ifade etti.
CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, basın toplantısına, vefatının 84. Yıldönümü nedeniyle Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ü rahmetle andıklarını belirtti.
Atatürk döneminde tarıma verilen öneme dikkat çeken CHP Milletvekili Ömer Fethi Gürer, 1923 yılında İzmir’de toplanan Türkiye İktisat Kongresinde Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, milli mücadele sonrası ülkemizin gelişmesi ve ilerlemesi için yol haritasını belirlediğini ifade etti.
Atatürk’ün sabanın kılıçtan üstün olduğunu belirttiğini “Köylü, Milletin efendisidir” dediğini anımsatan Gürer, Cumhuriyetin ilk döneminde 13 milyonluk nüfusun yüzde 84’ünün tarımsal nüfus olduğunu hatırlattı. O dönemde GSMH’nin yüzde 48’inin tarımdan karşılandığını söyleyen Gürer, “ 1928 yılında 6,5 milyon hektar olan tarım arazilerimiz, yapılan düzenlemelerle 1950 yılında 25 milyon, 1980 yılında ise 28 milyon hektara çıkarıldı. Bugün ise 5 milyon tarım arazimizi yitirmiş durumdayız. Uygulanan yanlış tarım politikaları, tarım arazilerinin daralmasına, çiftçi sayısının azalmasına, ithalata bağlı bir sürecin artmasına neden olmuştur” diye konuştu.
Nisan 1924 yılında çıkan Köy Kanununda köylünün ne yapması gerektiğinin maddeler halinde yazılarak yön verildiğini anlatan Ömer Fethi Gürer, “Köylünün ne yapacağı mecburi iş arasında köy halkından, askerde bulunanların ve bakacağı olmayan öksüzlerin tarlalarının, bağ ve bahçelerinin sürülüp, harmanlarını kaldırmakla ilgili köy halkının imece usulü ile görevlendirilmesi, dikilmiş mahsullerin araçların her türlü zarar ve ziyandan muhafazaya kadar detaylar yer almış, hatta bir hayvanın götüremeyecek kadar yük yükletilmesinin dahi uygun bulunmadığı ifade edilmiştir. O dönemde askere gidenlerin askerde ileriki aşamada traktör sahibi olacağı düşüncesiyle traktör ehliyetinin verilmesinin de yolu açılmıştır” diye konuştu.
1925 yılında Atatürk Orman Çiftliğinin, 1935 yılında şeker fabrikalarının, 1933 yılında Sümerbank fabrikasının, 1949’da Çaykur’un, 1954 ‘de Et ve Süt Kurumunun kurulduğunu anımsatan Gürer, TEKEL’in, TARİŞ’in, Fiskobirlik’in, Ziraat Bankasının çiftçi bankası olmasının ve tarım kredi kooperatiflerinin yolunun açıldığını hatırlattı.
CUMHURİYETİMİZİN KAZANIMLARI ÖZELLEŞTİRİLDİ
Cumhuriyet döneminde ülkede tarımın önemli gelir ve geçim kaynağı noktasına getirildiğine dikkat Çeken Ömer Fethi Gürer, “Günümüze geldiğimizde ise Özelleştirme İdaresi tarafından 275 kuruluşta hisse satışı veya varlık şirket devri yoluyla özelleştirme işlemi yapılmış, 271 kuruluşta kamu payı kaldırılmış, 1986-2021 yılları arası satış devir uygulamalarıyla 114 milyar 100 milyonluk satış yapılmıştır. 2003 -2018 arası AKP döneminde 58 milyar 400 milyon liralık özelleştirme gerçekleştirilmiş, 101 kuruluşun kamu payları, 10 liman, 80 elektrik santralı, 40 işletme, 3703 taşınmaz, binlerce kalem makine tesisat, 155 adet isim hakkı satış yapılmıştır. Son süreçte ise 10 şeker fabrikasıyla buraya ait arazilerinde satılma işlemleri birleşmiştir. Bu cumhuriyetin ilk kuruluş yıl döneminde kuruluş döneminde şeker, un, bez ithal edilirken bunlar ülkemizde üretilir noktaya gelinmiş, bu anlamda çiftçimiz desteklenmiştir” hatırlatmasında bulundu.
CUMHURİYETİN İLK YILLARINDA ÜLKEMİZE KAZANDIRILAN TESİSLER
Günümüzde ise 21 üründe arz açığı oluşan bu bağlamda ayçiçek, buğdaya, bakliyattan, cevize varıncaya kadar ithalatçı bir konumda olan ülke durumuna gelindiğine dikkat çeken Ömer Fethi Gürer, “Geçen süreç içinde 800 bine yakın da çiftçi çiftçiliği bırakmıştır. Cumhuriyetin ilk yıllarında
Alpullu, Uşak Şeker Fabrikası, Bünyan Dokuma fabrikası, Eskişehir Şeker Fabrikası, Bursa Süt Fabrikası; Ankara, Konya, Eskişehir ve Sivas’ta buğday siloları, Kayseri Şeker Fabrikası, Nazilli Fabrikası, Bursa Merinos Fabrikası, Gemlik Suni İplik Fabrikası, Malatya Sigara Fabrikası, Malatya Bez Fabrikası temelleri atılarak ülkemizin o dönemki tarımsal ürünlerinin işlenmesine yönelik fabrikalar noktasına erilmiştir” diye konuştu.
HAYVAN SAYIMIZ NÜFUS ARTIŞINA ORANLA AZALDI
1960 yılındaki büyükbaş hayvan ve küçükbaş hayvan sayısının, nüfus artış oranı da dikkate alındığında günümüze göre daha fazla olduğuna işaret eden Gürer, “Türkiye Cumhuriyetin ilk yıllarında tarıma verdiği önem son dönemde ortadan kalkmış, tarımsal üretimde Türkiye ithalatçı bir yaklaşımla özelleştirme mantığıyla üreten bir ülke olmak yerine yurtdışından yabancı çiftçilerin ürünlerini Türkiye’ye getirmenin yolu açılmıştır” şeklinde konuştu.
ÖNERİLER
İthalatçı yaklaşımın olumsuz yansımasının ise pandemi kuraklık, Ukrayna- Rusya savaşında görüldüğüne dikkat çeken Gürer, “Türkiye’nin kendi kendine yeter ülke olmak için yeniden faaliyetlerini buna göre düzenlemesi gerektiği de açığa çıkmıştır. Yeniden tarımda planlamanın önemsenmesi, bu bağlamda ülke topraklarında hangi bölgede hangi üründen istenen verim alıyorsa, o ürünün ekilmesi desteklenmesi, milli gelirin yüzde 1’nin mutlak surette çiftçiye verilmesi, mazotta ÖTV ve KDV’nin kaldırılması, çiftçi borçların ötelenerek, faizlerin silinmesi, çiftçinin tarımla buluşacağı ve kırsala da göç edeceği yeni düzenlemelere ihtiyaç bulunmaktadır. Bir yıl önceden hangi bölgede hangi ürün yetişeceği bilinmeli, taban fiyat politikası gerçekçi olarak uygulanmalı. Ayrıca çiftçilerimiz için üretim yapanlara mutlak surette destek verilerek tarımda Türkiye katma değerli ürün üreten ve bunun da markalaştırarak yurtdışına satan bir ülke konuma taşınmalıdır. Bunun içinde karma ekonomi dediğimiz Mustafa Kemal Atatürk döneminde yapılan üretim öncesi, üretim sırası ve üretim sonrası ve katma değerli ürünlere dönüştürülecek anlayışın geçerliliği görülüp sahiplenilmesi şarttır” ifadelerini kullandı.

CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, “2019 yılındaki asgari ücretle ekmek alım gücüne erişilmesi için asgari ücretin 10 bin 700 TL olması gerekiyor” dedi.

Gürer: “Yanlış tarım politikası nedeniyle ekmek 10 TL’ye çıkabilir”

Gürer: “2 yılda asgari ücretlinin sofrasından 670 ekmek eksildi”

CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, girdi maliyetlerindeki artış nedeniyle fırıncıların zarar ettiğini belirterek, “Buğday üretim maliyetinin düşmemesi ve üreticiye gerekli desteğin sağlanmaması durumunda ekmeğin fiyatı 7,5 liraya çıkar. Önümüzdeki mayısa kadar 250 gram ekmeğin fiyatının 10 liraya kadar da yükselme olasılığı var” dedi.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, buğday üretimindeki maliyet artışının un fiyatlarını etkilediğini, un fiyatlarındaki artış ve diğer girdi maliyetlerindeki yükseliş nedeniyle fırıncıların zarar ettiğini belirtti. “Tüketen de, fırıncı da zor durumda” dedi.
Tuz, su, elektrik, doğal gaz, akaryakıt, kira ve işçilik artışı nedeniyle zarar eden fırıncıların yanısıra, çiftçinin gübre, mazot, tohum ve ilaç konusunda desteklenmemesi nedeniyle buğday üretiminin azalacağına işaret eden CHP’li Vekil Ömer Fethi Gürer, bu durumda ekmek fiyatının artmasının kaçınılmaz olduğunu vurguladı.
Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişçi’nin, “7450 liradan buğdayı aldık, 4500 liradan sanayicimize veriyoruz. 2950 lira sübvanse ediyoruz. Bunu un yapıp fırıncılara versinler biz görevimizi yaptık” şeklindeki sözlerini hatırlatan Ömer Fethi Gürer, “Özünde Sayın Bakan bu söylediğiyle yalnızca ekmeğin buğdaydan, undan ibaret olduğunu düşünerek ifade ettiğini varsayıyorum. Ülkemizde 3,5 milyon dekar hububat alanı ekim dışı kaldı. Girdi maliyetleri düşürülmedi, gübrenin mazotun, tohumun ilacın üretici erişiminde gerekli destekler verilmedi. Böyle olunca da maliyetler arttı” dedi.
Burada yapılması gerekli olan ilk işin öncelikle üretim maliyetini düşürmek olduğunu söyleyen Gürer, buğdayın üretim maliyeti düşerse, un fiyatının da düşüp, ekmeğe erişimin daha kolay hale gelebileceğini kaydetti.
Ekmeğin bazı illerde 200, bazı illerde ise 250 gram olarak satıldığını, bazı illerde fiyat artışına gidilirken bazı illerde gramaj düşüklüğü yapılıp aynı fiyata satıldığını anlatan Ömer Fethi Gürer, “Bazı illerde belediye ekmeği 3 buçuk liradan satılırken, piyasada ekmek fiyatı 5 liraya kadar çıktı. 50 kiloluk un 400- 500 lira. 50 kiloluk undan ortalama 300 adet 200 gramlık ekmek üretiliyor. Yalnızca un için dahi önceki yıllara görü fiyatlar çok yüksek. Mayanın kilosu 350 liraya kadar çıktı, bir yılda yüzde 163 zam geldi. Yurtdışından ithal maya getiriliyor ama fiyat yine düşmüyor” dedi.
ASGARİ ÜCRETLİNİN 670 EKMEK KAYBI VAR
Asgari ücreti 1825 lira olduğu dönemde 2 lira olan ekmekten 1412 adet ekmek alınabiliyor iken bugün 5 bin 500 liraya çıkan asgari ücretle, ekmek fiyatı 7,5 liraya çıkarsa 730 ekmek alınabileceğini anlatan Ö.Fethi Gürer, iki yılda sofrada 670 ekmeğin asgari ücret üzerinden eksildiğine dikkat çekti ve bu durumda asgari ücretin en az 10 bin 590 lira olması gerektiğini vurguladı.
5 KİŞİLİK BİR AİLENİN KAHVALTI GİDERİ 3 BİN 600 LİRA
Zeytinin 50 -90 lira, peynirin 52-80 lira arasından fiyatlara satıldığını kaliteli peynirin ise 140 liradan aşağı olmadığını kaydeden Gürer, “Beş kişilik bir aile, bir günde 10 ekmek tüketse kahvaltısında 20 liralık zeytin, 25 liralık peynir ve ekmekle beraber en az 120 lira harcaması gerekiyor. 3600 lira tutarında kahvaltı için yalnızca bir emeklinin maaşı 3000 lira olduğuna göre, hiçbir şeyi harcamadan ısınmaya, elektriğe, doğal gaza suya giysiye. Eğitime para harcamadan yalnızca kahvaltı için harcayacağı para beş kişilik bir ailenin 3600 lira tutuyor” diye konuştu.
Gürer, “Sayın Cumhurbaşkanının çağrısına uyup, 3 çocuk yapan karı koca, yani beş kişilik bir aile bugünkü şartlarda bir kahvaltıyla dahi aldığı parayla geçinebilme olasılığı ortadan kalktı. Bunun yanı sıra ekmekle ilgili sorun en çok tüketilen olduğu ve en kolay da erişildiği için çok konuşuluyor. Çünkü ekmekteki fiyat artışının doğrudan vatandaşın yaşamını daraltacağı gıda anlamında görülüyor” şeklinde konuştu.
EKMEK FİYATI MAYIS AYINDA 10 LİRAYA KADAR ÇIKABİLİR
AKP iktidarının tarım politikalarını değiştirip, planlı bir tarımla üretim alanlarını genişletip maliyet noktasında çiftçiye destek vermesi gerektiğini söyleyen Ö.Fethi Gürer, “Mazotun ÖTV’sini KDV’sini kaldırmak, gübreyi sübvanse etmek, daha ilk üretim aşamasında maliyetleri düşürerek girdi maliyetlerinde meydana gelecek düşmeyle üretimin daha uygun fiyatla üretilmesini sağlamak en doğru uygulamadır.
Bunun yolu açılmadığı takdirde ekmek 7.5 liraya çıkar. Önümüzdeki mayıs ayına kadar 250 gram ekmeğin fiyatı 10 liraya kadar da yükselme olasılığı var. Çünkü üretim ile ilgili maliyetlerdeki artış sorunu katlıyor” ifadelerini kullandı.
REKOLTE DÜŞÜYOR
Ülkemizde kuraklık nedeniyle özellikle ekimi yapılan hububatta rekolte düşme olasılığının da yüksek olduğunu söyleyen Ömer Fethi Gürer, “Çünkü sulu tarımda bir dönümde 850 kiloya yakın buğday hasat edilirken, kuru tarımda 270 kilo bir dönemde buğday elde ediliyor ve bunun da bazı bölgelerde 140 kiloya kadar düştüğü, kuraklığın etkisine göre de bunun daha da aşağılara indiği de biliniyor” diye konuştu.
EKONOMİK KRİZ DERİNLEŞİYOR
Rusya –Ukrayna savaşı gibi gelişmelerin de göz önüne alındığında buğday erişimi ve fiyatının artma olasılığı olduğunu ifade eden Ömer Fethi Gürer, “Giysi fiyatlarına gelen zamların yanısıra gıdaya gelen zamlar da aldığımız zaman giderek ekonomideki kriz derinleşiyor. Ekonomideki derinleşen kriz yoksul kesimleri de ciddi anlamda mağdur ediyor” şeklinde konuştu.

Yazar - Davut Güleç

Gazeteci, televizyoncu, Uzman polis-adliye muhabiri, Spor yazarı, TEMA’cı, Kızılay’cı, Dağcı, Trekkingci, Alp disiplini kayak milli hakemi, Herkes İçin Spor Federasyonu Kayseri il temsilcisi, Erciyes Kar Kaplanları Spor Kulübü Basın sözcüsü, Kayseri Spor Adamları Derneği yönetim kurulu üyesi, Kent Güvenlik konseyi üyesi, Halkla İlişkiler Tanıtım, Adalet, Kamu Yönetimi mezunu -----Davut Güleç Kimdir ? -----

İlginizi Çekebilir

İSTANBUL ESNAFINA ELEKTRİK ve İNTERNET ÜCRETSİZ OLACAK

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Bağımsız Başkan Adayı Hülya Kavuzlu, Mısır Çarşısı Esnafını Ziyaret Etti: Esnafa Ücretsiz …