Gebelikte diyabet ve kabızlığın bilinmeyen nedenleri
GEBELİK DİYABETİNE DİKKAT!
Özellikle 35 yaşın üzerinde olan ve gebelik süresince aşırı kilo alan kadınlarda gelişen gebelik şekeri (gestasyonel diyabet), bebekte iri doğumdan, akciğer problemlerine kadar birçok soruna neden olabiliyor. Acıbadem Kayseri Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Hüsne Bostan, gestasyonel diyabetin sadece gebelik döneminde değil, doğum sonrasında da anne ve bebeğin sağlığını olumsuz yönde etkileyebileceğine dikkat çekiyor. Sağlıklı bir bebek dünyaya getirmeyi sağlayacak gerekli önlemleri alabilmek için mutlaka şeker yükleme testi yaptırmak gerektiğini söylüyor.
Gebelik dönemindeki hormonal değişimlere bağlı olarak vücuttaki birçok mekanizma etkileniyor. Annedeki glikozun çoğu fetal kullanım için ayrıldığı için annede diğer alternatif enerji kaynakları kullanılmaya başlıyor. Böylece yalancı bir beslenme bozukluğu tablosu ortaya çıkıyor. Dolayısıyla gebelikte değişen bu metabolizma ve hormonların etkisiyle şeker hastalığına yatkınlık oluşuyor. Sağlıklı gebeler bu durumdan olumsuz yönde etkilenmezken, diyabete yatkınlığı olan kişiler bu dönemi tolere edemiyor ve “gestasyonel diyabet” tablosu gelişiyor. Acıbadem Kayseri Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Hüsne Bostan, tüm gebeliklerde yüzde 5 oranında diyabet hastalığı görüldüğünü ve bunların da yüzde 90 gibi büyük bir oranının gestasyonel yani gebeliğe bağlı şeker hastalığı olduğunu söylüyor. Hem anne adayının hem de bebeğin sağlığını yakından etkileyen bu tablo için gebelikte yapılacak şeker yükleme testinin son derece önemli ve güvenilir olduğuna işaret ediyor.
Gebelikte aşırı kilo alanlar dikkat!
Gestasyonel diyabetin ortaya çıkmasında annenin 35 yaşın üzerinde olması, kilolu ya da obez olması en önemli risk faktörleri arasında yer alıyor. Dolayısıyla dünyada kilo sorunun artmasına paralel olarak gestasyonel diyabet sıklığında da artış gözleniyor. Beden kitle indeksi arttıkça gestasyonel diyabet gelişme riski de artıyor. Bu durumun yarattığı bir başka risk ise, gebeliğe bağlı şeker hastalığı oluşan kadınların yüzde 20-50’sinde aşikar diyabet gelişebilmesi. Ayrıca bu kadınların yüzde 30-50’sinde sonraki gebeliklerinde diyabet ortaya çıkabiliyor. Tekrar eden gebelik şekeri de aşikar diyabet riskini artırıyor. Dolayısıyla sorun bir kısır döngü şeklinde devam ediyor.
Kontrolsüz kan şekeri riskli
Kan şekerinin normal aralıklarda tutulamamasının anne ve bebek açısından sakıncalı durumlar oluşturabileceğine işaret eden Dr. Hüsne Bostan şu bilgileri veriyor: “Özellikle annede; diyabetik ketoasidoz denilen şeker koması, göz, böbrek, sinir sistemi ve kalp damar sistemi üzerinde hasar ve enfeksiyon riskinde artışa neden oluyor. Bebekte ise konjenital anomali, düşük, gelişme geriliği, plasentanın erken yaşlanmasına bağlı anne karnında ani ölüm riskinde artma, bebeğin içinde bulunduğu suyun normalden fazla olması, iri bebek ve buna bağlı doğum travması riskinde artmaya neden oluyor. Bununla birlikte yeni doğan döneminde akciğer problemleri ve sarılık riskinde artma ve bebekte kan şekeri problemleri de gelişebiliyor. Bebeğin bu sıkıntılara girmesini önlemek amacıyla annenin gebelik döneminde açlık-tokluk kan şekerinin düzenli olarak takip etmeli.”
24.hafta şeker yükleme testi yapılmalı
İnsülin direncindeki artış en fazla 3. trimesterda geliştiği için de gebelik diyabeti de bu dönemde ortaya çıkıyor. Dolayısıyla özellikle 24. gebelik haftasından sonra metabolizmanın gebeliğe uyumu şeker yükleme testi ile belirlenebiliyor. Bazı riskli durumlarda şeker yükleme testinin daha erken haftalarda yapılabileceğini ve bazen tekrar edilmesi gerekebileceğini söyleyen Dr. Hüsne Bostan, “Eğer diyabet tespit edilirse, gebelikte diyet ya da insülin ile kan şekeri normal aralıkta tutulmaya çalışılır. Şeker yükleme testi; aşırı kilolu olan anne adaylarında, daha önceki gebeliğinde gebelik şekeri olanlar, birinci derece yakınlarında gebelik şekeri olanlarda daha erken yapılmalı. Gerekirse 24. haftadan sonra da tekrar edilmelidir” diyor.
Yaşam boyu sıkı kontrol gerekiyor
Şeker hastalığı gebelikte tanı almaz ise fark edilmediği için bu tür risklere karşı önlem alınamıyor. Dolayısıyla hem anne, hem de bebeğin sağlıklı doğması ve sağlıklı kalabilmesi için hekimin önerdiği zamanlamada mutlaka şeker yükleme testinin yapılması ve yapılamıyor ise mutlaka açlık tokluk kan şekeri düzeyleri düzenli aralıklarla kontrol edilmesi gerekiyor. Ayrıca, beslenme, ilaç ve egzersiz önerileriyle kilo kontrolü sağlanmasının kan şekerinin normal sınırlara getirilmesinde de büyük önemi bulunuyor.
Gebelik diyabeti olanlar kadınların sonraki yaşamlarında diyabete yakalanma risklerinin normal kişilerden daha yüksek olduğunu hatırlatan Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Hüsne Bostan, “Bu konuda gerekli bilgilendirmeyi yapmak ve kişilerin hayatları boyunca kan şekerlerini kontrol altında tutmalarının öneminin anlatmak gerekiyor” diyor.
Kabızlığın Bilinmeyen Nedenleri
Özellikle Ramazan ayında ortaya çıkan ve doğru beslenilmediğinde kişiye sıkıntılar yaşatan kabızlığın bilinmeyen nedenlerini ve kabızlıktan korunmak için nelere dikkat edilmesi gerektiğini Hastane Derindere Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Hacı Ömer Aycan anlattı.
Öncelikle kabızlık kavramının doğru olarak tanımlanması gerektiğini belirten Op. Dr. Hacı Ömer Aycan, ‘Büyük tuvalet alışkanlığı herkes için farklıdır. Bazı insanlar her gün bir kez, hatta bundan daha fazla büyük tuvaletlerini yaparken; bazıları da iki üç günde bir yapabilir. Düzenli olarak haftada üç defadan az büyük tuvaletinizi yapıyorsanız, muhtemelen bağırsak hareketiniz yavaşlamıştır. Kabızlık problemi yaşıyor olduğunuzu söyleyebilmek için bağırsak hareketlerinin yanı sıra, sert ve kuru dışkı gibi diğer belirtileri de göz önünde bulundurmanız gerekir. Yaşlandıkça bağırsak hareketlerinizin azalmasıyla birlikte kabızlık problemi yaşama ihtimaliniz de artar. Aynı şekilde hamilelik de kabızlık problemlerinin en sık görüldüğü dönemlerin başında gelir. Hamilelik hormonları sindirimi yavaşlatır ve bağırsak kaslarınızın sisteminizdeki atıkları hareket ettirmesini zorlaştırır. Hamileliğin ilerleyen evrelerinde büyüyen bebeğiniz, bağırsaklarınıza baskı yapabilir; bu da kabızlık yaşamanıza neden olur. Kabızlık probleminiz 1 haftadan daha fazla süredir devam ediyorsa sorununuzun daha uzun sürmesine engel olmak için mutlaka hekiminize başvurun. Çünkü uzun süreli tedavi edilmeyen kabızlık, hemoroid başta olmak üzere pek çok probleme neden olabilir. Mevcut kabızlığınızı gidermek için hekiminizin önereceği beslenme programını uygulamalısınız. Daha fazla meyve, sebze ve kepekli tahıllar yiyin. Bu gıdalar lif bakımından yüksektir ve düzenli olarak bu gıdaları tüketirseniz kabızlık problemiyle karşılaşma riskiniz azalır. Özellikle kuru erik, bağırsağı düzenleme konusunda iyi bir yardımcıdır. Diyetiniz değişmesine rağmen hala kabızsanız, doktorunuzla konuşun. Takviyeler, dışkı yumuşatıcıları veya laksatifler kullanmanız gerekebilir. Kabızlık vücutta tehlikeli toksinlere neden olmaz. Dışkıdaki toksinlerin vücudunuzu zehirleyerek sizi hasta ettiği yıllardır süre gelen bir efsanedir; ancak uzun süreli kabızlık, diyabet, az çalışan tiroid, irritabl bağırsak sendromu veya kolon kanseri gibi başka bir hastalığın habercisi olabilir. Bu nedenle göz ardı edilmemelidir. Özellikle dışkıda kan ve bilinmeyen kilo kaybı zaman kaybetmeden dikkate alınması gereken belirtilerdir. Antidepresanlar ve güçlü ağrı kesiciler kabızlık probleminin artışına neden olabilir. Aynı şekilde gereğinden fazla laktasif tüketmek de bağırsak kaslarınızın normalden daha fazla çalışmasına neden olur. Kabızlık problemi yaşamamak için kullanacağınız ilaçlar ve diyet programını mutlaka hekiminize danışarak düzenleyin’ açıklamasında bulundu.