Eğitim

ERÜ’de “1. Erciyes FMF Günleri” Düzenlendi, İhracat Akademisi ERÜ’de Başladı, Karamustafa’dan Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi’ne Ziyaret,DESAM’dan Cumhurbaşkanlığı Eğitim Politikaları Kurulu ve MEB’na Uyarı

ERÜ’de “1. Erciyes FMF Günleri” Düzenlendi

Erciyes Üniversitesi (ERÜ) Tıp Fakültesi Hastaneleri tarafından “1. Erciyes FMF (Ailevi Akdeniz Ateşi) Günleri” düzenlendi.

Tıp Fakültesi Derslikleri Dönem 3 Amfisi’nde düzenlenen etkinliğe; ERÜ Rektörü Prof. Dr. Fatih Altun ile akademisyenler ve öğrenciler katıldı.

Etkinliğin açılışında konuşan Rektör Prof. Dr. Fatih Altun, “Bazı rahatsızlıklar vardır. Literatürde bizlerle yaşamaya devam eder. O zaman bunu tamamen silmek mümkün değilse, biz onunla yaşamayı öğrenmek zorundayız. FMF hastalığı da bu şekilde bir hastalık” dedi.

Erciyes Üniversitesi’nin temeli sağlam atılmış bir üniversite olduğuna dikkat çeken Rektör Prof. Dr. Altun, “ Üniversitemizde Tıp Fakültemiz, araştırma merkezlerimiz, tedavi süreçlerindeki imkânlarımız devletimizin ve hayırseverlerimizin desteğiyle aralıksız devam ediyor” diye konuştu.

Tıp Fakültesi öğretim üyesi ve Sempozyum başkanı Doç. Dr. Soner Şenel de konuşmasında FMF hastalığı ve sempozyum hakkında bilgi verdi.

Açılış konuşmalarının ardından sempozyuma geçildi. Prof. Dr. Munis Dündar ve Doç. Dr. Ayşenur Paç Kısaarslan’ın oturum başkanlığında gerçekleştirilen ilk oturumda Doç. Dr. Soner Şenel tarafından “FMF Patogenez”, Dr. Öğr. Üyesi Sümeyra Özdemir Çiçek tarafından “FMF Kliniği” ve Uzm. Dr. Özlem Şen tarafından ise “FMF Tanı” konularında sunumlar gerçekleştirildi.

FMF Hastalığına yönelik tanı ve güncel tedavilerin ele alındığı sempozyum düzenlenen bilgi yarışmasının ardından sona erdi.

İhracat Akademisi ERÜ’de Başladı

Ticaret Bakanlığı ile Erciyes Üniversitesi (ERÜ) arasında imzalanan iş birliği protokolü ile ihracatçılara yönelik yürütülen eğitim ve bilgilendirme faaliyetlerinin akademik ve kurumsal bir çatı altında güçlendirilmesi amacıyla hayata geçirilen “İhracat Akademisi”nin eğitim programının ilk dersi, İhracat Genel Müdürü Mehmet Ali Kılıçkaya tarafından verildi.

ERÜ Turizm Fakültesi’nde düzenlenen ilk derse; ERÜ Rektörü Prof. Dr. Fatih Altun, İhracat Genel Müdürü Mehmet Ali Kılıçkaya, Turizm Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Kenan Güllü, ERÜ Sürekli Eğitim Merkezi Müdürü Prof. Dr. Cem Sinanoğlu, oda ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri, akademisyenler ve iş insanları ile kursiyerler katıldı.

Programın açılışında konuşan ERÜ Rektörü Prof. Dr. Fatih Altun, hayat boyu öğrenmenin önemine dikkat çekti.

Üniversite-sanayi iş birliğinde son dönemlerde yapılan çalışmalardan memnuniyet duyduklarının altını çizen Rektör Prof. Dr. Altun, “Eğitim süreçleri olmazsa olmazlar olarak karşımıza çıkınca burada üniversiteler ciddi rol üstlenmek zorundadır. Bizler de Türkiye’nin sayılı araştırma üniversitelerinden olmamız dolayısıyla bu konulara da ekstra hassasiyet gösteriyoruz. Akademi konusunda da üniversitemizin düşünülüyor olması, Erciyes Üniversitesi ile bunu yapabiliriz denilmesi de aslında Erciyes Üniversitesi’nin ne kadar köklü bir üniversite olduğunun da göstergesidir” dedi.

Konuşmasında İhracat Akademisi’ne önem verdiklerini belirten Rektör Prof. Dr. Altun, “İhracat uzmanlığı eğitim programının ihracat akademisi olarak tanımlanması bence konuyu çok daha güçlü hale getirmiş. Akademik olarak da bunun ortaya konulması katılımcılarımızın pratik hayattaki uygulamalarını bilgilerle harman edecek olması bence son derece önemli” şeklinde konuştu.

Akademinin düzenlenmesinde emeği geçenlere teşekkür eden Rektör Prof. Dr. Altun, “Çalışarak üretmeye, ürettiğimizi satmaya ve ülkemize daha çok kazanımlar elde etmekten başka çaremizin olmadığı aşikardır” diyerek konuşmasını tamamladı.

Açılış konuşmalarının ardından İhracat Akademisi eğitim programının ilk dersi İhracat Genel Müdürü Mehmet Ali Kılıçkaya tarafından verildi.

İhracat Akademisi hakkında katılımcılara bilgi veren Genel Müdür Kılıçkaya konuşmasında insan kaynağına yapılan yatırımın önemine dikkat çekti.

Genel Müdür Kılıçkaya, şunları kaydetti: “İhracat Akademisi’ndeki amacımız, buradan mezun olan arkadaşlar sertifikalarla birlikte daha değerli hale gelsinler. Kurum yöneticileri, patronları veya amirleri o arkadaşlarımıza daha farklı gözle baksınlar diye bir niyetimiz vardı. Çünkü en önemli şey insan kaynağına yapılan yatırım…”

Açılış dersi hatıra fotoğrafı çekiminin ardından Ticaret Uzmanı Asım Çalış’ın “İhracat İşlemlerine İlişkin Temel Esaslar: Nasıl İhracatçı Olunur?” dersi ile devam etti.

Kayseri Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kurtuluş Karamustafa’dan Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi’ne Ziyaret

Kayseri Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kurtuluş Karamustafa, 25. Ulusal Turizm Kongresi’nin danışma kurulu üyesi olarak bulunduğu Erzincan’da, Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Akın Levent’i makamında ziyaret etti.

Rektörlük makamında gerçekleşen görüşmede, iki üniversite arasında yürütülebilecek muhtemel projeler, akademik iş birlikleri ve bilimsel çalışmalar üzerinde değerlendirmelerde bulunuldu. Üniversiteler arası dayanışma ve iş birliğinin önemine dikkat çekilen görüşmede, ortak projelerin hayata geçirilmesi konusunda fikir alışverişinde bulunuldu.

Ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getiren Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Akın Levent, yükseköğretim kurumları arasındaki yakın iş birliğinin bilimsel ve akademik gelişim açısından büyük önem taşıdığını vurguladı. Kayseri Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kurtuluş Karamustafa ise misafirperverliklerinden dolayı Prof. Dr. Akın Levent’e teşekkür ederek, söz konusu ziyaretin iki üniversite arasındaki ilişkileri daha da güçlendireceğini ifade etti. Karşılıklı hediye takdimi ve hatıra fotoğrafı çekiminin ardından ziyaret sona erdi.

Akran Zorbalığı, Çocuklarımızın Geleceğini ve Eğitim Sistemini Tehdit Ediyor: Acilen Ulusal Eylem Planı Başlatmalıdır!

Okullardaki “Akran Zorbalığı” sorunun artarak devam ettiğini ve toplumsal bir yaraya dönüştüğünü kaydeden DESAM Başkanı Gürkan Avcı, basına yansıyan “Akran Zorbalığı” olaylarının, okullardaki şiddet, çeteleşme ve mafyalaşma vakalarının aysbergin görünen kısmı olduğunu ifade ettiği basın açıklamasında önemle şunları kaydetti;

Saygıdeğer basın mensupları, kıymetli anne babalar, değerli öğretmenler ve sevgili öğrenciler,

Çocuklarımızın geleceğini, okul güvenliğini ve toplumsal barışımızı tehdit eden derin bir meseleye dikkatinizi çekmek istiyorum: yalnızca bir eğitim sorununa değil, hepimizin yüreğini yaralayan, toplumsal vicdanımızı kanatmaya başlayan çok büyük bir meseleye dikkat çekmek istiyorum: Okullarımızı Saran, Akran zorbalığı sorunu…

Akran zorbalığı yalnızca sınıfta birkaç çocuğun birbirine takılması, şakalaşması değildir. Bu; sistematik biçimde tekrarlanan, fiziksel, sözel, duygusal, hatta dijital ortamlarda görülen, çocuklarımızın psikolojisini örseleyen, okul hayatını çekilmez hale getiren, özgüvenlerini yıkan ve onları hayata küstüren bir şiddet türüdür. Daha da önemlisi, akran zorbalığına maruz kalan çocukların eğitimden kopma, içine kapanma, depresyon, hatta intihara sürüklenme riski yüksektir. Bu nedenle mesele, bireysel değil, toplumsal ölçekte bir krizdir.

Türkiye’nin yaşadığı ekonomik kriz, siyasetin kutuplaştırıcı dili, hukuksuzluklar, yolsuzluklar, torpil, adam kayırma ve adaletsizlikler yalnızca yetişkinleri değil, en kırılgan varlıklarımızı, çocuklarımızı da derinden etkilemektedir. Evlerinde borç, kaygı ve öfkeyle büyüyen çocuklar; ekranlardan küfür, tehdit ve hakaret izleyen gençler; elbette bu şiddet dilini okula taşıyor. Toplumdaki agresyon, doğrudan sınıflara ve okul bahçelerine yansıyor. Siyasiler, televizyonlar ve sosyal medya, çocuklara “zorbalığın ödüllendirildiği” bir Türkiye gerçeği sunuyor. İşte bu nedenle akran zorbalığını yalnızca bireysel değil, aynı zamanda yapısal ve kültürel bir sorun olarak görmek zorundayız.

Bu yüzden mesele bireysel değil, toplumsal ölçekte bir krizdir. Bugün çocuklarımız, adaletsizlikle, liyakatsizlikle, zorbalığın ödüllendirildiği bir kültürle büyüyor. İşte bu yüzden akran zorbalığını sadece bireysel bir mesele olarak değil, kültürel ve yapısal bir sorun olarak görmek zorundayız.

Ancak ne yazık ki Millî Eğitim Bakanlığı bu büyük tehlike karşısında sessizdir. Bugün okullarda yaşanan “Akran Zorbalığı” vakaları artarken, bakanlık hâlâ günü kurtaran, göstermelik, içi kof projelerle oyalanmaktadır. Liyakatsiz, ehliyetsiz ve ideolojik kadrolarla yönetilen bir eğitim sistemi, böylesine derin ve katmanlı bir sorunu çözemez. Çocuklarımızın ruh sağlığı için, geleceğimiz için bu ilgisizlik, bu beceriksizlik kabul edilemez.

Biz DESAM olarak şunu açıkça söylüyoruz: Akran zorbalığı ulusal güvenlik meselesi kadar önemli bir toplumsal güvenlik meselesidir. Çünkü şiddeti içselleştirmiş bir nesil, geleceğin de şiddetini üretir.

Cumhurbaşkanlığı Eğitim Politikaları Kurulu’na ve Milli Eğitim Bakanlığı’na sesleniyoruz!
Sadece eleştirmekle yetinmiyoruz, çözüm önerilerimizi de ortaya koyuyoruz:

İvedilikle, Ulusal Akran Zorbalığıyla Mücadele Eylem Planı derhal hazırlanmalı ve tüm okullarda uygulanmalıdır. Her okulda bağımsız, tarafsız ve yetkin “Zorbalık İzleme ve Önleme Birimleri” kurulmalıdır. Öğretmenler ve okul yöneticileri, zorbalığı tanıma, önleme ve müdahale konusunda kapsamlı eğitimler almalıdır. Psikolojik danışman ve rehber öğretmen sayısı artırılmalı, her öğrenciye kolayca ulaşabilecek güçlü bir destek ağı oluşturulmalıdır. Veliler için bilgilendirme seminerleri ve atölyeler düzenlenmeli, aileler bu sürece aktif biçimde dahil edilmelidir.

Dijital zorbalığa karşı yasal düzenlemeler güçlendirilmeli, sosyal medya ve oyun platformlarında çocuklarımızı hedef alan şiddet ve hakaret içerikleri sıkı denetlenmelidir. Şiddeti meşrulaştıran siyasi söylemlerden uzak durulmalı, örnek alınacak dil, empatiyi ve barışı besleyen bir dil olmalıdır.

Bugün bir çocuğun sınıfta maruz kaldığı alay, küçük düşürülme, itilip kakılma; yarının öfke biriktiren, özgüvenini yitiren, hatta şiddeti yeniden üreten yetişkinlerini doğurmaktadır. Bu zinciri kırmak zorundayız. Çocuklarımızın güvenli, huzurlu, özgür ve mutlu okullarda eğitim görmesi en temel haklarıdır.

Biz DESAM olarak diyoruz ki: Çocuklarımızın yarınları için bugünden harekete geçelim. Akran zorbalığını görmezden gelmek, sessizlikle normalleştirmek; çocuklarımızın hayatına işlenmiş büyük bir ihanet olur.

Cumhurbaşkanlığı Eğitim Politikaları Kurulu’nu ve Millî Eğitim Bakanlığı’nı acilen sorumluluk almaya, toplumumuzu da bu büyük meseleye duyarlılık göstermeye davet ediyorum.

Hep birlikte şiddetin değil sevginin, zorbalığın değil dayanışmanın, umutsuzluğun değil güvenin hüküm sürdüğü okullar inşa etmeliyiz. Çünkü: Zorbalıkla büyüyen bir çocuk, yarının barışını değil yarının şiddetini üretir. Bizim görevimiz, şiddet zincirini kırmak ve çocuklarımıza güvenli bir gelecek bırakmaktır.

Davut Güleç

Gazeteci, televizyoncu, Uzman polis-adliye muhabiri, Spor yazarı, Kayseri ve Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ile Küresel Gazeteciler Konseyi, TSYD, TİMEF, AVKON, ADD üyesi, TEMA’cı, Kızılay’cı, Dağcı, Trekkingci, Alp disiplini kayak milli hakemi, Herkes İçin Spor Federasyonu Kayseri il temsilcisi, Erciyes Kar Kaplanları Spor Kulübü Basın sözcüsü, Kayseri Spor Adamları Derneği, Tüm Mücadele Sporları Derneği, Kayseri Spor Adamları Derneği, Kent Güvenlik konseyi üyesi, Halkla İlişkiler Tanıtım, Adalet, Kamu Yönetimi mezunu ----- Davut Güleç Kimdir ? -----

İlgili Makaleler

Android Uygulama Popup
Logo

📲 Davut Güleç Haberler

Android cihazınızdan kolayca haberleri takip edin!

📥 Uygulamayı İndir
Android Uygulama Popup
Logo

📲 Davut Güleç Haberler

Android cihazınızdan kolayca haberleri takip edin!

📥 Uygulamayı İndir
Davut Güleç Panel İletişim // Dişli ikonunu döndürme animasyonu her 6 saniyede bir setInterval(() => { const gear = document.getElementById("gearIcon"); gear.classList.add("rotating"); setTimeout(() => gear.classList.remove("rotating"), 3000); }, 6000); Davut Güleç – Sağ Menü
Yukarı Çık Butonu - Siyah Halka
Modern GDPR Çerez Popup