Ekonomi, teknoloji, TUİK haberleri (09.09.2021)
Kayseri OSB Başkanı Nursaçan ve yönetim kurulu üyeleri MHP İl Başkanı İncetoprak’ı ziyaret etti
“MİLLETİMİZE VE MEMLEKETİMİZE KARŞI SORUMLULUĞUMUZ VAR”
Kayseri Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu Başkanı Tahir Nursaçan, MHP İl Başkanı Adnan İncetoprak’ı ziyaretinde ülkemizin daha fazla üretmek durumunda olduğunu söyledi. Başkan Nursaçan, herkesin milletine ve memleketine karşı sorumlu olduğunu kaydetti.
Kayseri Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu Başkanı Tahir Nursaçan ve yönetim kurulu üyeleri MHP İl Başkanı Adnan İncetoprak’ı ziyaret ederek il yönetimiyle birlikte hayırlı hizmetler yapması temennisinde bulundular.
MHP İl Başkanı İncetoprak’a Kayseri Organize Sanayi Bölgesi ile ilgili bilgiler veren Başkan Tahir Nursaçan, Kayseri sanayicisinin devletine bağlı ve milletine sevdalı insanlar olduğunu söyledi. Ülkemizin daha fazla üretmek zorunda olduğunu vurgulayan Başkan Nursaçan, “Hepimizin milletimize ve memleketimize karşı sorumluluğu var. Bu sorumluluğun gereği olarak da çok çalışmalıyız” dedi.
MHP İl Başkanı Adnan İncetoprak da ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getirerek Kayseri ve ülkemizin menfaatine olan konularda el birliği ile çalışabileceklerini kaydetti.
Ofislere dönen işletmelere WiFi 6 destekli kesintisiz internet deneyimi
Zyxel’in WiFi 6 destekli yeni nesil access point modelleri,çalışma hayatının yeni döneminde ofislere fiziksel olarak dönüş yapan işletmelerin kesintisiz ve hızlı internet erişimi taleplerine cevap veriyor.
İş dünyasında pandemi sonrası çalışma hayatına fiziksel olarak dönüşün tam olarak nasıl olacağı tartışması sürmeye devam ederken, son günlerde aşılanma oranlarının artmasıyla birlikte ofislere kontrollü geri dönüşler de başladı. Ofise sağlıklı ve güvenli bir dönüş için oturma düzeninden mesai saatlerine çalışma ortamını yeni normale göre tasarlayan işverenlerin pandeminin etkisi ile dijitalleşmenin hız kazandığı iş hayatında güçlü internetin her zamankinden daha önemli olduğunu göz önünde bulundurmaları gerek.
Ofise dönüş ile bağlantı trafiği de geri geliyor
Uzun süre uzaktan çalışan ve iş yerlerini kapalı tutan işletmeler için ofise dönüşlerde iş sürekliliğini ve verimliliğini sağlama konusunda dikkat edilmesi gereken bağlantı temelli bazı önemli noktalar var. Özellikle çok katlı ofislerde katlar arasında sağlıklı ve güçlü internet bağlantısı önemli bir sorundur. Bununla birlikte kısıtlamalara göre ofisleri ara ara açan ve az personel ile çalışan işletmelerde aşılanma sonrası kalabalık ekiplerin iş ortamına dönmesi bağlantı trafiğinin de geri dönmesi demek. Diğer bir deyişle hem ofislerde internete bağlanan cihaz sayısı hem de kablosuz ağların kullanımı tekrar artacak.
Kalabalık ofis ortamlarında eşsiz performans
İş dünyasının yeni döneminde kesintisiz ve hızlı internet kullanımının devamlılığını sağlama konusunda Zyxel Networks yenilikçi çözümleri ile şirketlerin yanında oluyor. Bulut tabanlı ağ teknolojileri alanında uçtan uca çözümler sunan Zyxel’in WiFi 6 destekli access point modelleri NWA110AX, WAX650S ve WAX610D ofislerde internet erişim kalitesini en üst segmente taşıyor.
Yönetim kolaylığı özelliği ile öne çıkan acces pointler, bilgi işlem altyapılarının performansını artırarak iş gücü ve zamandan da tasarruf imkânı sunuyor. Yeni nesil access pointler, MU-MIMO anten teknolojisi, OFDMA ve PoE desteği sayesinde; kalabalık ofis ortamlarında eşsiz bir performans ve güvenlik vaat ediyor.
Zyxel’in akıllı anten teknolojisi, bağlantıyı çok daha iyi hale getiriyor ve access point’e bağlanan herkesin, her an mümkün olan en iyi sinyal gücünü ve hızını almasını sağlıyor. WiFi kullanıcıları için sorunlara neden olan ortak kanal paraziti riskini ortadan kaldıran akıllı anten teknolojisi ile her bağlantı kendi benzersiz sinyalini kullanıyor.
Ofise gerçek WiFi 6 deneyimi geliyor
WiFi 6’ya terfi etmek isteyen ve ekonomik bir çözüm arayan işletmeler için ideal olan Zyxel’in access point modelleri NWA110AX, WAX650S ve WAX610D üstün performans beklentisi olan kurumlar için tasarlandı.
2. Nesil WiFi 6 (Qualcomm 802.11ax 2.0) yonga seti ve dört çekirdekli işlemciye sahip NWA110AX, hizmet kalitesini en üst seviyeye taşımak için birinci sınıf güç amplifikatörleri ve 4G / 5G arayüz filtreleri ile üretildi. PoE desteği bulunan ürün, 5 GHz’de 1200 Mbps ve 2,4 GHz’de ise 575 Mbps hız avantajına sahip.
WAX610D, WiFi bağlanabilirliğine yönelik artan talepleri karşılamak için, 2.90 Gbps WiFi hızı ve 2.5 Gbps multi-gigabit Ethernet portu ile ağ kapasitesini geliştiriyor. Bu da mevcut altyapı üzerinde çoklu gigabit hızının yeniden kablolama ihtiyacı olmadan çalışmasına olanak tanıyor. Access pointin performanstan ve kapsama alanından ödün vermeden duvara veya tavana monte edilmesini sağlayan seçilebilir ikili optimize edilmiş bir anten ile donatılan WAX610D, işletmelerin en son WiFi 6 teknolojisine, gelir kaybı yaşamadan kolayca yükseltmelerini sağlıyor.
Zyxel’in WiFi 6 destekli ve akıllı anten teknolojili diğer access point modeli WAX650S, kalabalık ortamlar ve bant genişliği yoğun uygulamalar için gereken her şeye sahip. Ağ omurgasında 5 Gbps’ye kadar hızlarda bağlantıları destekleyebilen WAX650S bu sayede, yoğun bant genişliği gerektiren video konferans, bulut araç ve hizmetleri gibi günümüz uygulamaları için mükemmel bir çözüm sunuyor.
Daha esnek yönetim için NebulaFlex Pro özelliği
Zyxel Networks’ün tüm 11ax AP serisi cihazları gibi NWA110AX, WAX650S ve WAX610D modelleri de NebulaFlex çözümü ile çalışıyor. Bir yıllık pro-pack lisansı ile satılan NebulaFlex Pro cihazlar, Nebula çözüm ailesine dahil olarak bulut ağının avantajlarından faydalanmanıza olanak tanıyor. Böylece özel bir BT ekibine ihtiyaç duymadan sistemlerini uzaktan yönetebilen işletmeler, bir yılın sonunda kendilerine uygun olan ağ yönetim paketini tercih edebiliyorlar. Nebula profesyonel paketi; kablosuz ağ trafiğini izleme, ağ performansını denetleme, sorunları hızlı tespit etme ve müdahale etme imkânı sunan raporlama seçenekleri ile kesintisiz iletişimi garanti altına alıyor.
EMİSYON DEĞERLERİNİN AZALTILMASI ZORUNLULUK ELEKTRİKLİ ARAÇLAR ÇARE Mİ? YENİ BİR SORUN MU?
Küresel Isınma’nın etkilerini giderek artan doğal felaketlerle deneyimlemeye başladık. Devletler ve devlet üstü kurumlar Küresel Isınma’nın temel sebebi olan karbon emisyonunu azaltmak ve nihai olarak sıfıra indirgemek için hedefler ortaya koydu. Son olarak Avrupa Birliği’nin duyurduğu 2050 ‘sıfır emisyon’ hedefi, ulaşımda dizel ve benzin yakıtlarının kullanılamayacağını öngörüyor. Peki içten yanmalı motorların geleceği ne olacak? Elektrikli araçlar lanse edildiği gibi tek çare mi? Dünyanın en büyük alternatif yakıt sistemleri devi BRC’nin Türkiye CEO’su Kadir Örücü, elektrikli araçların problemlerini ve onlara alternatif olabilecek seçenekleri sıraladı.
Yaz ayını yaşadığımız Kuzey Yarımküre’de yaşanan sel felaketleri, mevsim normallerin çok üzerinde seyreden hava sıcaklıkları nedeniyle yaşanan kuraklık ve orman yangınları Küresel Isınma’nın tetiklediği çevre felaketleri olarak görülüyor.
Küresel Isınma’yı tetikleyen karbon salımı değerlerini düşürmek için adımlar atan devletler ve devlet üstü kurumlar ulaşımdan enerji üretimine birçok alanda emisyon değerlerini düşürmek için yeni kısıtlamalar devreye sokuyor. Enerji üretiminde büyük ölçüde yenilebilir kaynaklara geçiş mümkünken, ulaşımda emisyon değerlerini düşürmek için ortaya konulan alternatifler yetersiz kalıyor. Dünyanın en büyük alternatif yakıt sistemleri üreticisi BRC’nin Türkiye CEO’su Kadir Örücü, içten yanmalı motor teknolojilerinin geleceğini ve elektrikli araçlara alternatif olabilecek seçenekleri sıraladı.
‘ULAŞIMDA HENÜZ KESİN ÇÖZÜM ORTAYA KONULMADI’
Karbon salımı değerlerinin acilen düşürülmesi gerektiğini vurgulayan Kadir Örücü, “Günümüzde yaşadığımız doğal felaketlerin kaynağı Küresel Isınma. Küresel Isınma’nın belirli ölçüde durdurulmasının tek çözümü de karbon salımı değerlerinin azaltılmasından geçiyor. Avrupa Birliği, İngiltere ve Japonya’nın öncülük ettiği yeni karbon emisyon hedefleri, karbon salımının düşürülmesi ve Küresel Isınma’nın geriletilmesi için önemli adımlar. Ancak bunun nasıl yapılacağı önemli bir tartışma konusu. İngiltere’nin ortaya attığı ‘Yeşil Plan’ enerji üretiminde akılcı çözümler ortaya koysa da ulaşımda hangi çözümlerin ortaya konulacağı, içten yanmalı motor teknolojilerinin nasıl bir anda terk edileceği gibi sorunlar halen geçerliliğini koruyor” diye konuştu.
“ELEKTRİKLİ ARAÇLARIN LİTYUM BATARYALARI ZEHİR SAÇIYOR”
Elektrikli araçların batarya teknolojilerini sorgulayan BRC Türkiye CEO’su Kadir Örücü, “Cep telefonlarımızda, dizüstü bilgisayarlarımızda kullandığımız lityum bataryalar, elektrikli araçlarda da kullanılıyor. Diğer batarya teknolojilerinde geri dönüşüm mümkünken, lityum-ion bataryalarda geri dönüşüm yüzde 5 civarında gerçekleşiyor. Birmingham Üniversitesi’nde elektrikli araçlar için batarya teknolojileri üzerinde çalışan ekibin lideri Paul Anderson yakın tarihte İngiliz basın kuruluşu BBC’ye verdiği demeçte lityum bataryaların oldukça zehirli olduğu bu nedenle geri dönüşümünün büyük maliyetlerle gerçekleştiğini belirtmişti. Elektronik cihazlarımızın görece daha küçük ve geri dönüşüm maliyeti çok yüksek olan kullanılmış lityum bataryaları çöp olarak Afrika ülkelerine gönderiliyor. Elektrikli araçların kullandığı lityum bataryalar çok daha ağır. Ortalama bir elektrikli aracın 70 kilo lityum barındırdığını ve bu bataryaların 2-3 yıl ömrünün olduğunu düşünürseniz, elektrikli araçların doğa için barındırdığı tehlikenin farkına varabilirsiniz” ifadelerini kullandı.
“OTOMOTİV ÜRETİCİLERİ AR-GE ÇALIŞMALARINI HIZLANDIRDI”
Dünya çapında otomotiv üreticilerinin batarya teknolojileri ve lityum bataryaların geri dönüşümü için ciddi miktarda yatırımı Ar-Ge çalışmalarına harcadığını söyleyen Örücü, “Nissan’ın lityum bataryaların dönüşümü yönünde ciddi araştırmaları bulunuyor. Renault ve Volkswagen gibi Avrupalı üreticiler ise lityum bataryaların yerini alabilecek yeni batarya teknolojilerinin üzerinde duruyor. Hızlı şarj olabilecek, daha hafif ve daha uzun menzili karşılayabilecek bataryalar için büyük bir yarış var. Ancak henüz sonuç görünmüyor” dedi.
“ALTYAPI EN BÜYÜK SORUNLAR ARASINDA YER ALIYOR”
Avrupa Birliği üyesi ülkelerin elektrikli araçlar için altyapı çalışmalarına başladığını, AB’nin bu konuda teşvik dağıttığını belirten Kadir Örücü, “Avrupa Birliği ülkelerinde elektrikli araçların şarj olabilmesi için altyapı çalışmaları başladı. Ancak dünyanın geri kalanında bu denli masraflı ve ülke çapında gerçekleşecek, karmaşık bir altyapıyı kuracak ülke sayısı ne yazık ki çok az. Teknolojiyi geriden takip eden gelişmekte olan ve gelişmemiş ülkelerde elektrikli araçların nasıl yaygınlaşacağı şüphesini koruyor. Günümüzdeki eğilimlere bakarak, otomotiv üreticilerinin gelişmiş ülkeler için ayrı, diğer ülkeler için ayrı araçlar üreteceğini öngörüyoruz. Bu durum yalnızca gelişmiş olan ülkelerdeki karbon salımı seviyelerini düşürecek, dünya nüfusunun çoğunluğunun barındığı ülkelerde kirletici yakıtlar kullanılmaya devam edecektir” şeklinde konuştu.
“ATIK MADDELERDEN, UCUZA ÜRETİLİYOR: BioLPG”
Biyolojik yakıtların giderek geliştiğini, atıklardan uzun yıllardır metan gazı elde edildiğini hatırlatan Kadir Örücü, “Biodizel yakıtına benzer bir süreçle elde edilen BioLPG, geleceğin yakıtı olabilir. Üretiminde atık palm yağı, mısır yağı, soya yağı gibi bitkisel temelli yağlar kullanılabilirken ayrıca biyolojik atık olarak görülen, atık balık ve hayvan yağları, gıda üretiminde atık haline dönüşen yan ürünlerden de faydalanılan BioLPG hali hazırda İngiltere, Hollanda, Polonya, İspanya ve ABD’de üretilip kullanıma sunuluyor. Hem atıklardan üretilmesi hem de üretim maliyetlerinin düşük olması BioLPG’yi anlamlı kılıyor” dedi.
“LPG CİDDİ BİR ALTERNATİF”
Elektrikli araçlar için batarya teknolojisinin beklendiğini ve içten yanmalı motorların bir anda terk edilemeyeceğinin altını çizen Kadir Örücü, “Elektrikli araçlar için daha uzun mesafeleri kat etmelerini sağlayacak daha çevreci batarya teknolojilerinin bulunması, yaygınlaşmaları için büyük önem arz ediyor. Öte yandan içten yanmalı motorlara bir anda ‘elveda’ dememiz mümkün değil. Gelişmekte olan ülkelerdeki altyapı zayıflığı, elektrikli araçların ucuz bir teknoloji geliştirilene kadar pahalı olması da denkleme kattığımızda, LPG en akılcı seçenek olacaktır. Küresel Isınma’nın etkilerini durdurmak için önlemler aldığımız süreçte LPG içten yanmalı motora sahip araçlar ortadan kalkıncaya dek varlığını sürdürecektir” diyerek sözlerini sonlandırdı.
GEBKİM ADANA’DA OSB YATIRIMINA HAZIR
Adana, Yumurtalık’ta kurulması planlanan yeni kimya ihtisas OSB için Kocaeli Gebze V Kimya İhtisas OSB (GEBKİM) heyeti Adana Valisi Süleyman Elban ile görüştü. GEBKİM’in kimya ihtisas OSB’ler için rol model oluşturduğunu ifade eden GEBKİM Yönetim Kurulu Başkanı V. İbrahim Aracı, “Akdeniz’in en önemli limanlarından biri sayılan Yumurtalık’ta yapılacak kimya ihtisas OSB yatırımı yalnızca bölgemiz için değil, Türkiye için bir değer yaratacaktır” ifadelerini kullandı.
GEBKİM Yönetim Kurulu Başkanı V. İbrahim Aracı, Yönetim Kurulu Başkan Vekili Şafak Türkay, Yönetim Kurulu Üyesi Cem Yelten ve Eralp Erdem, Adana’da kurulması planlanan Ceyhan Yumurtalık Kimya İhtisas OSB’sine yönelik Adana Valisi Sayın Süleyman Elban’a ziyarette bulundu. Görüşmede, GEBKİM Yönetim Kurulu Başkanı V. İbrahim Aracı, Adana’da kurulması planlanan Ceyhan Yumurtalık Kimya İhtisas OSB’sine yatırım yapmaya hazır olduklarını Sayın Vali’ye iletti.
YENİ OSB İLE YABANCI YATIRIMCIYI BÖLGEYE ÇEKMEK MÜMKÜN
Petro-kimya devi Tatneft ile imzalanan yatırım anlaşmasının ve Özbekistanlı kimya grubu Uzkimyosanoat ile imzalanan iş birliği protokolünün de değinildiği görüşmede, GEBKİM Heyeti tarafından Ceyhan Yumurtalık Kimya İhtisas OSB’si için yer talebinde bulunuldu. GEBKİM Yönetim Kurulu Başkanı V. İbrahim Aracı, GEBKİM’in son dönemde gerçekleştirdiği uluslararası anlaşmalar ve protokoller ile yalnızca ülkemizde değil, yurtdışında da kimya alanında büyük bir saygı ve beğeni kazandığını belirtti. Kimya alanında geniş bir tecrübe ve bilgi birikimine sahip Türkiye’nin ilk Kimya İhtisas OSB’si GEBKİM Sanayicilerinin, Ceyhan Yumurtalık Kimya İhtisas OSB’ye yatırım yapmak için hazır olduğunu belirten Vefa İbrahim Aracı, yabancı yatırımcılarında bu bölgeye ilgilerini çekebileceklerini iletti.
ADANA’NIN KALKINMASINA KATKIDA BULUNACAK PROJELER
Görüşmede ayrıca, GEBKİM’in sanayicilere sunduğu olanakların yanında bölgesinin gelişimine de fayda sağlayan GEBKİM Eğitim, Araştırma ve Sağlık Vakfı’nın hizmete sunduğu GEBKİM Anaokulu ve GEBKİM Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi gibi faaliyetleri ile bölgede bulunan sosyal çevrenin de zenginleştirildiğine değinildi.
ADANA VALİSİ’NDEN YATIRIM İÇİN YEŞİL IŞIK
Adana Valisi Süleyman Elban, Ceyhan Yumurtalık Kimya İhtisas OSB’nin altyapı ve izin çalışmalarının sürdüğünü, yakın bir tarihte sonuçlanarak tahsis vermeye başlayacaklarını belirtti. GEBKİM Heyetinin taleplerini olumlu karşıladığını ve prensipte anlaşıldığını belirten Elban, GEBKİM gibi alanında uzman OSB’lerin bu bölgeye yapacağı yatırımların Adana ve kimya sanayi için çok önemli olduğunu ifade etti.
TZOB Genel Başkanı Bayraktar: “Kuru üzüm üreticisi açıklanan fiyatın revize edilmesini bekliyor”
Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, fiyatı açıklanan kuru üzüm konusunda yazılı bir açıklama yaparak belirlenen fiyatı ve üreticilerin beklentilerini değerlendirdi.
2020-2021 sezonu verilerine göre dünyadaki çekirdeksiz kuru üzümün yüzde 20’sinin Türkiye’de üretildiğini belirten Bayraktar, “Ülkemizi ABD, İran ve Çin izliyor. Türkiye’de özellikle Ege Bölgesi’ndeki bağlarda üretilen çekirdeksiz üzümden elde edilen kuru üzümler dünya çapında ünlüdür” dedi.
Dünya çekirdeksiz kuru üzüm üretiminin yaklaşık yüzde 75’inin ticarete konu olduğunu söyleyen Bayraktar, kalan kısmının da üretici ülkelerin iç piyasalarında tüketildiğini ve çekirdeksiz kuru üzüm tüketiminde ilk sırada ABD’nin yer aldığını açıkladı.
“Bağ alanlarımız azalıyor. Üzüm üretiminin sigortası fiyat istikrarından geçiyor”
Ülkemizde toplam tarım alanlarının yaklaşık yüzde 1,1’ini bağ alanlarının oluşturduğunu belirten Bayraktar, ”Yıldan yıla azalan bağ alanlarımız son 10 yılda 477 bin hektardan 401 bin hektara düşerek yüzde 16 oranında azaldı. Türkiye’de en geniş alanda yetiştiricilik yapılan bölge Ege’dir. Üretim alanı en büyük il ise Manisa’dır” dedi. Bayraktar açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Sofralık ve kurutmalık üzümün yüzde 50’den fazlası Ege Bölgesi’nde üretiliyor. Manisa ili tek başına Türkiye kurutmalık üzüm üretiminin yaklaşık yüzde 80’ini karşılıyor. Türkiye’de 2020 yılında toplam 4 milyon dekar alanda 2,2 milyon ton sofralık, 1,5 milyon ton kurutmalık, 456 bin ton şaraplık üzüm üretimi yapıldı.”
“Kuru üzüm ihracatımız iyi durumda ama üreticimizin durumu iyiye gitmiyor”
“Ülkemiz kuru üzüm dünya ticaret hacminden yüzde 50’ye yakın bir pay alıyor” diyen Bayraktar, konuya ilişkin sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ülkemiz kuru üzüm ihracatından son yıllarda ortalama 490 milyon dolar civarında gelir elde ediyor. Türkiye ihracatının yaklaşık yüzde 75’i Avrupa Birliği ülkelerine yapılırken, İngiltere, Almanya ve Hollanda en çok ihracatın yapıldığı ülkelerdir.
Ülkemizde üretilen çekirdeksiz kuru üzümün yaklaşık yüzde 85’i ihracat ürünü oluyor. Çekirdeksiz kuru üzüm konusunda dünya ticaretinin yaklaşık yarısına sahip olan ülkemiz, yıllık 400-500 milyon dolar döviz gelirini bir tek bu üründen elde ediyor. İhracattan elde edilen başarıdaki en büyük pay, yüksek kaliteli bu üzümü üreten üreticilerimize aittir. Ancak, açıklanan 2021 fiyatlarının yerinde sayması nedeniyle üreticimiz büyük bir hayal kırıklığı yaşıyor.”
“Kuru üzüm üreticisi emeğinin karşılığı fiyat bekliyordu”
Zirai don ve aşırı sıcaklar gibi yaşanan doğal afetler nedeniyle bu yıl rekoltenin de düşük olduğuna dikkat çeken Bayraktar, “Azalan rekolteye yüksek girdi fiyatları da eklenince üretim maliyetleri önemli ölçüde arttı” dedi ve şöyle devam etti:
“Geçtiğimiz yıla göre tarımsal girdi fiyatlarında yüzde 80’lere hatta yüzde 100’lere varan artışlar oldu. Ayrıca ağustos sonu itibariyle yıllık enflasyon ise yüzde 19,25 olarak açıklandı.
Bölgedeki odalarımızın yaptığı hesaplamaya göre bu yıl kuru üzümün kilogram maliyeti 12 lira 50 kuruştur. Ancak 7 Eylül 2021 tarihinde açıklanan fiyatlarla üreticilerimiz maliyet fiyatına üzüm satmaya mecbur bırakıldı.
Odalarımız tarafından yapılan açıklamalarda, Toprak Mahsulleri Ofisi’nin 9 numara kuru üzüm fiyatını kilo başına 13 lira olarak ilan etmesinden sonra bölgede kilogramı 12 lira 50 kuruştan işlem gören 9 numara üzüm 12 liraya düştü.
Diğer taraftan, geçen yıl kilosu 12 lira 50 kuruş olan kuru üzüm fiyatının hangi kriterler esas alınarak, nasıl bir hesaplamayla yüzde 4 arttırılarak 13 lira olarak belirlendiği üreticilerimiz tarafından kesinlikle anlaşılmadı.
Gerek bölgedeki odalarımız gerekse Birliğimiz belirlenen bu fiyatlarla üreticilerimizin mağduriyet yaşamasından endişe etmektedir.”
“Üreticilerimiz ümidini kaybetmedi, açıklanan fiyatların revize edilmesini dört gözle bekliyor”
Artan maliyetler, kur artışları ve yaşanan doğal afetler nedeniyle zor şartlarda üretim yapan çiftçilerimizin yeterli gelir elde ederek üretimine devam edebilmesi için açıklanan üzüm fiyatının önemine bir kez daha vurgu yapan TZOB Genel Başkanı Bayraktar, “Açıklanan fiyatlar üreticilerimizin beklentilerini karşılamadı ama üreticimiz ümidini kaybetmedi” dedi. Bayraktar açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Üreticilerimizin yeterli gelir elde edebilmesi için kuru üzüm fiyatının 16 lira 50 kuruş olarak revize edilmesi gerekiyor. Üreticilerimiz biran evvel yenilenen fiyatların açıklanmasını bekliyor. Geçtiğimiz yıla göre tarımsal girdi fiyatlarındaki aşırı artışların yanında kuru üzüm alım fiyatı için yüzde 32 oranındaki artış talebinin, yetkililerce makul olarak değerlendirileceğine inanıyoruz.
İhracat açısından önem arz eden stratejik ürünümüz olan kuru üzümde fiyat istikrarının sağlanması gerekiyor. Ülkemiz için ekonomik önemi büyük olan kuru üzümümüzün hak ettiği değeri bulabilmesi, ihracatta bulunduğumuz yeri koruyabilmemiz ve Türk üzümünün dünyada bilinen kaliteli üzüm imajının zedelenmemesi açısından da önemlidir.”
Süt ve Süt Ürünleri Üretimi, Temmuz 2021
Ticari süt işletmelerince Temmuz ayında 838 bin 716 ton inek sütü toplandı
Temmuz ayında bir önceki yılın aynı ayına göre toplanan inek sütü miktarı %1,6 arttı. Ocak-Temmuz döneminde ise bir önceki yılın aynı dönemine göre %2,3 arttı.
Temmuz ayında ticari süt işletmeleri tarafından toplanan inek sütü yağ oranı ortalama %3,5, protein oranı ise ortalama %3,2 olarak tespit edildi.
Temmuz ayında bir önceki yılın aynı ayına göre ticari süt işletmeleri tarafından yapılan içme sütü üretimi %4,9 azalarak 105 bin 598 ton olarak gerçekleşti. Ocak-Temmuz döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre içme sütü üretimi %5,5 azalarak 900 bin 526 ton olarak gerçekleşti.
Temmuz ayında bir önceki yılın aynı ayına göre ticari süt işletmeleri tarafından yapılan yoğurt üretimi %0,04 azalarak 104 bin 446 ton, Ocak-Temmuz döneminde ise bir önceki yılın aynı dönemine göre %0,7 artarak 643 bin 186 ton olarak gerçekleşti.
Temmuz ayında bir önceki yılın aynı ayına göre, ayran üretimi %23,8, yağsız süt tozu üretimi %14,9, tereyağı üretimi %2,8, artarken, tam yağlı süt tozu üretimi %16,7, diğer peynirler (koyun, keçi, manda ve karışık sütlerden elde edilen peynir çeşitleri) %13,9, kaymak üretimi %7,1, inek peyniri üretimi %2,9 azalmıştır.
Ocak-Temmuz döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre yağsız süt tozu üretimi %23,1, tam yağlı süt tozu üretimi %17, diğer peynirler (koyun, keçi, manda ve karışık sütlerden elde edilen peynir çeşitleri) %12,4, ayran üretimi %12,2, kaymak üretimi %9,6, inek peyniri üretimi %1 artarken, tereyağı üretimi %3,2 azalmıştır.
Kümes Hayvancılığı Üretimi, Temmuz 2021
Tavuk eti üretimi 161 bin 923 ton, tavuk yumurtası üretimi 1,5 milyar adet olarak gerçekleşti
Temmuz ayında bir önceki yılın aynı ayına göre tavuk yumurtası üretimi %1,7, tavuk eti üretimi %7,1, kesilen tavuk sayısı %8,4, hindi eti üretimi ise %26,6 azaldı. Ocak-Temmuz döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre tavuk eti üretimi %2,2, tavuk yumurtası üretimi %3,1, kesilen tavuk sayısı %4,6, hindi eti üretimi ise %22,6 azaldı.
Temmuz ayında bir önceki aya göre tavuk eti üretimi %16,4 azalarak 161 bin 923 ton olarak gerçekleşti.
Temmuz ayında bir önceki aya göre kesilen tavuk sayısı %15,8 azalarak 90 milyon 779 bin adet oldu.
İzmir’in üçüncü serbest bölgesi Batı Anadolu Serbest Bölgesi oldu
İzmir’in kuzeyi yabancı yatırımcı için cazibe merkezi haline geliyor. Tarım sektörüne Dikili Tarım İhtisas Organize Sanayi Bölgesi, yenilenebilir eneji sektörüne Bergama Organize Sanayi Bölgesi seçeneklerini sunan, Çandarlı Limanı, İstanbul-Çanakkale Otoyolu ve Çanakkale Boğazıyla lojistik altyapısını güçlendiren İzmir’in kuzeyi, İzmir’in üçüncü serbest bölgesi Batı Anadolu Serbest Bölgesi’ne de ev sahipliği yapacak.
Ege Serbest Bölgesi’ni işleten ESBAŞ liderliğinde ayrı bir kurumsal yapı olarak kurulan BASBAŞ tarafından kurulup işletilecek olan Batı Anadolu Serbest Bölgesi ile Cumhurbaşkanlığı kararı 8 Eylül 2021 tarihli Resmi Gazete’de yayınlandı. Batı Anadolu Serbest Bölgesi, Türkiye’nin 19., İzmir’in üçüncü serbest bölgesi olacak ve Bergama’nın Aşağıkırıklar Mahallesinde konumlanacak.
Serbest Bölgelerin yatırımcıya çok cazip avantajlar sağlayan teşvikli bölgeler olduğu bilgisini veren Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, serbest bölgelerin ihracata yönelik yatırım ve üretimi teşvik etmek, doğrudan yabancı yatırımları ve teknoloji girişini hızlandırmak, işletmeleri ihracata yönlendirmek ve uluslararası ticareti geliştirmek için kurulduklarının altını çizdi.
İzmir serbest bölgeleri sayesinde en çok ihracat yapan ikinci il
İzmir’deki iki serbest bölgesinin katma değerli üretim ve ihracata zemin hazırladıklarını, ihracata yaptıkları büyük katkıyla İzmir’i en fazla ihracat yapan iller sıralamasında İstanbul’dan sonra ikinci sıraya taşıdıklarını anlatan Eskinazi, İzmir’de üçüncü serbest bölgenin kurulması kararını ihracatçılar olarak mutlulukla karşıladıklarını dile getirdi.
İki serbest bölge 2 milyar 175 milyon dolar ihracat yaptı
İzmir’in 2020 yılında 11 milyar 597 milyon dolarlık ihracatla en fazla ihracat yapan ikinci il olduğuna işaret eden Eskinazi, “İzmir’de yüksek teknolojiyle üretim ve ihracat yapan iki serbest bölgemiz 2020 yılında İzmir’in ihracatına 2 milyar 175 milyon dolarlık katkı sağladı. Serbest bölgelerimizin 2021 yılı Ocak – Ağustos dönemindeki ihracatları 2020 yılının aynı dönemine göre yüzde 28’lik artışla 1 milyar 315 milyon dolardan, 1 milyar 686 milyon dolara çıktı. Türkiye’nin ortalama ihraç fiyatı 1,2 dolar seviyesindeyken, serbest bölgelerimizden yapılan ihracat 8,5 dolar bandında. İzmir’in serbest şehir olması beklentimizi daha önce paylaşmıştık. İzmir, serbest şehir statüsüne kavuştuğu takdirde yabancı yatırımcılar için çok daha büyük bir cazibe merkezi haline gelecektir. İzmir için diğer alternatif ise serbest bölge sayılarının arttırılmasıdır. Sektörel kümelenmelerin olduğu serbest bölgeler İzmir’e güç katacaktır” diye konuştu.
İzmir’in kuzeyindeki yatırımlar ihracatımıza 5 milyar dolar katkı yapabilir
İzmir’in kuzeyinde kurulmakta olan Dikili Tarım İhtisas Organize Sanayi Bölgesi, Bergama Organize Sanayi Bölgesi ve Batı Anadolu Serbest Bölgesi’nin Çandarlı Limanı, Çanakkale Boğazı ve İstanbul-Çanakkale Otoyolu ile entegre olduğunda yabancı yatırımcı için bir cazibe merkezi haline geldiğini dillendiren EİB Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, sözlerini şöyle tamamladı: “İzmir’in kuzeyi öncelikle tarım, yenilenebilir enerji sektörleri olmak üzere yeni nesil yatırımlar ile İzmir’in yıllık ihracatına 5 milyar dolar katkı sağladığı gibi binlerce yeni istihdamın kapılarını açacak.”