
Ekonomi-teknoloji, magazin-yaşam, kültür-sanat-eğitim, sağlık haberleri, TUİK verileri
Konut Satış İstatistikleri, Ağustos 2025. Türkiye genelinde Ağustos ayında 143 bin 319, Kayseri’de 3 bin 839 konut satıldı.
Türkiye genelinde konut satışları Ağustos ayında bir önceki yılın aynı ayına göre %6,8 oranında artarak 143 bin 319 oldu. Konut satış sayısının en fazla olduğu iller sırasıyla 21 bin 814 ile İstanbul, 12 bin 419 ile Ankara ve 7 bin 695 ile İzmir olurken, en az olduğu iller sırasıyla 49 ile Ardahan, 105 ile Bayburt ve 138 ile Tunceli olarak gerçekleşti.
Konut satışları Ocak-Ağustos döneminde %21,3 arttı
Konut satışları Ocak-Ağustos döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre %21,3 oranında artarak 978 bin 70 olarak gerçekleşti.
İpotekli konut satışları 19 bin 712 olarak gerçekleşti
Türkiye genelinde ipotekli konut satışları Ağustos ayında bir önceki yılın aynı ayına göre %45,2 oranında artarak 19 bin 712 oldu. Toplam konut satışları içinde ipotekli satışların payı %13,8 olarak gerçekleşti. Ocak-Ağustos döneminde gerçekleşen ipotekli konut satışları ise bir önceki yılın aynı dönemine göre %84,6 oranında artarak 141 bin 227 oldu.
Ağustos ayında 4 bin 709; Ocak-Ağustos döneminde ise 33 bin 593 ipotekli konut satışı, ilk el olarak gerçekleşti.
Diğer satış türleri sonucunda 123 bin 607 konut el değiştirdi
Türkiye genelinde diğer konut satışları Ağustos ayında bir önceki yılın aynı ayına göre %2,5 oranında artarak 123 bin 607 oldu. Toplam konut satışları içinde diğer satışların payı %86,2 olarak gerçekleşti. Ocak-Ağustos döneminde gerçekleşen diğer konut satışları ise bir önceki yılın aynı dönemine göre %14,7 oranında artarak 836 bin 843 oldu.
İlk el konut satış sayısı 43 bin 916 olarak gerçekleşti
Türkiye genelinde ilk el konut satış sayısı Ağustos ayında bir önceki yılın aynı ayına göre %4,8 oranında artarak 43 bin 916 oldu. Toplam konut satışları içinde ilk el konut satışının payı %30,6 oldu. İlk el konut satışları Ocak-Ağustos döneminde ise bir önceki yılın aynı dönemine göre %15,4 oranında artarak 295 bin 524 olarak gerçekleşti.
İkinci el konut satışlarında 99 bin 403 konut el değiştirdi
Türkiye genelinde ikinci el konut satış sayısı Ağustos ayında bir önceki yılın aynı ayına göre %7,8 oranında artarak 99 bin 403 oldu. Toplam konut satışları içinde ikinci el konut satışının payı %69,4 oldu. İkinci el konut satışları Ocak-Ağustos döneminde ise bir önceki yılın aynı dönemine göre %24,0 oranında artarak 682 bin 546 olarak gerçekleşti.
Yabancılara Ağustos ayında bin 810 konut satışı gerçekleşti
Yabancılara yapılan konut satışları Ağustos ayında bir önceki yılın aynı ayına göre %19,8 oranında azalarak bin 810 oldu. Ağustos ayında toplam konut satışları içinde yabancılara yapılan konut satışının payı %1,3 olarak gerçekleşti. Yabancılara yapılan konut satış sayısının en fazla olduğu iller sırasıyla 671 ile İstanbul, 576 ile Antalya ve 123 ile Mersin oldu.
Yabancılara yapılan konut satışları Ocak-Ağustos döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre %13,2 oranında azalarak 13 bin 77 oldu.
Ülke uyruklarına göre en çok konut satışı Rusya Federasyonu vatandaşlarına yapıldı
Ağustos ayında ülke uyruklarına göre en fazla konut satışı sırasıyla 283 ile Rusya Federasyonu, 155 ile İran ve 118 ile Almanya vatandaşlarına yapıldı.
Sektör Bilançoları, 2024
En fazla firma toptan ve perakende ticaret; motorlu kara taşıtlarının ve motosikletlerin onarımı sektöründe yer aldı
Sektör Bilançoları enflasyon düzeltmesi uygulanmış 2024 yılı sonuçlarına göre 1 milyon 104 bin 27 firma sayısının sektörlere göre dağılımında, toptan ve perakende ticaret; motorlu kara taşıtlarının ve motosikletlerin onarımı sektörü 356 bin 62 ile en başta yer aldı.
İmalat sektörünün toplam firma sayısı içindeki payı 2024 yılı için %16,4 olarak gerçekleşti.
En yüksek aktif büyüklük imalat sektöründe oluştu
Firmaların toplulaştırılmış bilançosuna göre, 2024 yılında toplam aktif büyüklüğü 95 trilyon 835 milyar 323 milyon TL, kısa ve uzun vadeli yabancı kaynaklar toplamı ise 47 trilyon 230 milyar 459 milyon TL olurken, öz kaynakların toplamı 48 trilyon 604 milyar 864 milyon TL oldu.
İmalat sektörü 25 trilyon 676 milyar 467 milyon TL aktif büyüklüğü ile tüm sektörler arasında ilk sırada geldi. Aktif büyüklüğünde ikinci sırayı 18 trilyon 576 milyar 976 milyon TL ile toptan ve perakende ticaret; motorlu kara taşıtlarının ve motosikletlerin onarımı sektörü aldı. Öz kaynaklar bakımından imalat sektörü 13 trilyon 277 milyar 638 milyon TL ile ilk sırada yer alırken, onu sırasıyla 7 trilyon 351 milyar 87 milyon TL ile toptan ve perakende ticaret; motorlu kara taşıtlarının ve motosikletlerin onarımı sektörü, 7 trilyon 256 milyar 881 milyon TL ile de mesleki, bilimsel ve teknik faaliyetler sektörü takip etti.
En yüksek net kar imalat sektöründe; en yüksek net zarar eğitim sektöründe gerçekleşti
Firmaların toplulaştırılmış gelir tablosu verisine göre, 2024 yılında tüm sektörlerin toplulaştırılmış dönem net karı 1 trilyon 947 milyar 327 milyon TL olarak gerçekleşti. İmalat sektörü 559 milyar 89 milyon TL ile en yüksek net kar elde eden sektör oldu. Toptan ve perakende ticaret; motorlu kara taşıtlarının ve motosikletlerin onarımı sektörü 299 milyar 587 milyon TL, mesleki, bilimsel ve teknik faaliyetler sektörü ise 286 milyar 168 milyon TL net kar elde etti. Eğitim sektörü 2024 yılını 3 milyar 145 milyon TL, su temini; kanalizasyon, atık yönetimi ve iyileştirme faaliyetleri sektörü ise 1 milyar 675 milyon TL net zarar ile tamamladı.
2024 yılında firmaların faaliyet karı azalırken, net satışları arttı
Sektör Bilançoları kapsamında bulunan tüm firmaların 2024 yılı toplam net satışları 78 trilyon 245 milyar 505 milyon TL, toplam faaliyet karı ise 3 trilyon 746 milyar 226 milyon TL olarak gerçekleşti.
Ücretli Çalışan İstatistikleri, Temmuz 2025 Ücretli çalışan sayısı yıllık %1,2 arttı
Sanayi, inşaat ve ticaret-hizmet sektörleri toplamında ücretli çalışan sayısı 2025 Temmuz ayında bir önceki yılın aynı ayına göre %1,2 arttı. Ücretli çalışan sayısı bir önceki yılın aynı ayında 15 milyon 910 bin 286 kişi iken, 2025 yılı Temmuz ayında 16 milyon 101 bin 724 kişi oldu.
Ücretli çalışanların alt detaylarına bakıldığında; 2025 Temmuz ayında ücretli çalışan sayısı yıllık olarak sanayi sektöründe %3,5 azaldı, inşaat sektöründe %7,7 arttı ve ticaret-hizmet sektöründe %2,5 arttı.
Ücretli çalışan sayısı aylık %0,3 arttı
Sanayi, inşaat ve ticaret-hizmet sektörleri toplamında ücretli çalışan sayısı 2025 Temmuz ayında bir önceki aya göre %0,3 arttı.
Ücretli çalışanların alt detaylarına bakıldığında; 2025 Temmuz ayında ücretli çalışanlar aylık olarak sanayi sektöründe %0,1 azaldı, inşaat sektöründe %0,9 arttı ve ticaret-hizmet sektöründe %0,3 arttı.
Hizmet Üretim Endeksi, Temmuz 2025 Hizmet üretim endeksi yıllık %2,5 arttı
Hizmet üretim endeksi (2021=100) 2025 yılı Temmuz ayında bir önceki yılın aynı ayına göre %2,5 arttı. Aynı ayda ulaştırma ve depolama hizmetleri %2,0 azaldı, konaklama ve yiyecek hizmetleri %2,6 arttı, bilgi ve iletişim hizmetleri %14,6 arttı, gayrimenkul hizmetleri %15,7 arttı, mesleki, bilimsel ve teknik hizmetler %6,4 arttı, idari ve destek hizmetleri ise %1,3 arttı.
Hizmet üretim endeksi aylık %0,4 azaldı
Hizmet üretim endeksi (2021=100) 2025 yılı Temmuz ayında bir önceki aya göre %0,4 azaldı. Aynı ayda ulaştırma ve depolama hizmetleri %1,7 azaldı, konaklama ve yiyecek hizmetleri %0,2 arttı, bilgi ve iletişim hizmetleri %2,7 arttı, gayrimenkul hizmetleri %2,4 arttı, mesleki, bilimsel ve teknik hizmetler %0,3 arttı, idari ve destek hizmetleri ise %1,4 azaldı.
İnşaat Üretim Endeksi, Temmuz 2025 İnşaat üretimi yıllık %24,1 arttı
İnşaatın alt sektörleri (2021=100 referans yıllı) incelendiğinde, 2025 yılı Temmuz ayında bina inşaatı sektörü endeksi bir önceki yılın aynı ayına göre %26,2 arttı, bina dışı yapıların inşaatı sektörü endeksi %16,4 arttı ve özel inşaat faaliyetleri sektörü endeksi %22,6 arttı.
İnşaat üretimi aylık %1,9 arttı
İnşaatın alt sektörleri incelendiğinde, 2025 yılı Temmuz ayında bina inşaatı sektörü endeksi bir önceki aya göre %2,6 arttı, bina dışı yapıların inşaatı sektörü endeksi %0,3 arttı ve özel inşaat faaliyetleri sektörü endeksi %0,2 arttı.
Tarım Ürünleri Üretici Fiyat Endeksi, Ağustos 2025 Tarım ürünleri üretici fiyat endeksi (Tarım-ÜFE) yıllık %41,55 arttı, aylık %3,45 azaldı
Tarım-ÜFE’de (2020=100), 2025 yılı Ağustos ayında bir önceki aya göre %3,45 azalış, bir önceki yılın Aralık ayına göre %21,83 artış, bir önceki yılın aynı ayına göre %41,55 artış ve on iki aylık ortalamalara göre %36,68 artış gerçekleşti.
Sektörlerde bir önceki aya göre, tarım ve avcılık ürünleri ve ilgili hizmetlerde %3,72 azalış, ormancılık ürünleri ve ilgili hizmetlerde %1,50 azalış ve balık ve diğer balıkçılık ürünleri; su ürünleri; balıkçılık için destekleyici hizmetlerde %2,67 artış gerçekleşti. Ana gruplarda bir önceki aya göre, tek yıllık (uzun ömürlü olmayan) bitkisel ürünlerde %0,94 azalış, çok yıllık (uzun ömürlü) bitkisel ürünlerde %12,25 azalış ve canlı hayvanlar ve hayvansal ürünlerde %1,68 artış gerçekleşti.
Yıllık değişimin en yüksek olduğu alt grup %147,08 artış ile yumuşak çekirdekli meyveler ve sert çekirdekli meyveler, aylık değişimin en yüksek olduğu alt grup %131,48 artış ile tropikal ve subtropikal meyveler oldu. TÜRKİYE’NİN EN STRATEJİK İKİ FUARI AYNI ANDA BAŞLIYOR: ISAF & DATA CENTER EURASIA 2025
ISAF 2025: Güvenlik, Yangın ve Akıllı Yaşam Teknolojilerinde Uluslararası Buluşma. Data Center Eurasia 2025: Dijitalleşmenin Kalbi İstanbul’da Atacak. Fuarların Ortak Gücü: Uluslararası Vizyon
8–11 Ekim 2025 tarihlerinde İstanbul Fuar Merkezi, güvenlikten dijitalleşmeye uzanan iki büyük organizasyona ev sahipliği yapacak. 29. kez düzenlenecek ISAF Fuarı ile ilk kez gerçekleştirilecek Data Center Eurasia 2025 Fuarı ve Konferansı, yalnızca Türkiye’nin değil, bölgenin de en kapsamlı etkinlikleri arasında yer alacak.
ISAF 2025: Güvenlik, Yangın ve Akıllı Yaşam Teknolojilerinde Uluslararası Buluşma
29 yıldır düzenlenen ve bu yıl 250’nin üzerinde firma, 1.000’den fazla marka ve 20 bini aşkın profesyonel ziyaretçi ile buluşacak olan ISAF, güvenlik, yangın güvenliği, iş sağlığı, akıllı binalar ve yaşam teknolojileri alanında bölgenin en büyük fuarı konumunda.
Bu yılın teması “Yangın Güvenliği” olarak belirlendi. Ülkemizde son yıllarda yaşanan yangın felaketlerinin ardından bu tema, sektörün geleceğine yön verecek paneller ve yenilikçi çözümlerle ele alınacak.
Fuarda öne çıkacak başlıklar arasında;
• Elektrikli araçlarda yangın güvenliği,
• Güneş panellerinde yangın riski,
• Binalarda yangın önleme yöntemleri,
• Orman yangınlarıyla mücadelede teknolojik çözümler,
• Uluslararası standartlara uygun koruyucu kıyafetler yer alıyor.
Ayrıca, 25’in üzerinde Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Daire Başkanı ve uluslararası uzmanlar ISAF sahnesinde olacak. Böylece fuar, yalnızca sektör profesyonellerine değil, karar vericilere ve kamu otoritelerine de rehberlik edecek.
Data Center Eurasia 2025: Türkiye ve Bölgenin Veri Merkezi Sektörünün En Büyük Buluşması
Türkiye ve bölgenin veri merkezi sektörünü uluslararası ölçekte tüm paydaşlarıyla bir araya getirecek Data Center Eurasia 2025, bu alanda düzenlenen ilk ve en kapsamlı etkinlik olma özelliği taşıyor.
Fuar, eş zamanlı gerçekleştirilecek konferans programıyla; vizyoner konuşmacılar, stratejik paneller ve özel oturumlar aracılığıyla katılımcılara hem bilgi paylaşımı hem de yüksek seviyeli networking fırsatları sunacak.
Katılımı kesinleşen ülkeler arasında Danimarka, Finlandiya, Kore, Japonya, Amerika, Çin, Suudi Arabistan, Azerbaycan, Rusya, İran, Ukrayna ve daha birçok ülke yer alıyor. Böylece etkinlik, veri merkezlerinde sürdürülebilirlik, enerji verimliliği, yapay zekâ uygulamaları, altyapı yatırımları ve yeni nesil teknolojiler gibi konularda en güncel gelişmeleri gündeme taşıyacak.
Bankacılık, inşaat, telekomünikasyon, teknoloji firmaları ve kamu otoriteleri gibi geniş bir yelpazeden kurum ve kuruluşun buluşacağı Data Center Eurasia 2025, yalnızca bir fuar değil; aynı zamanda Türkiye’nin bölgesel rolünü güçlendiren stratejik bir platform olarak öne çıkıyor.
Fuarların Ortak Gücü: Uluslararası Vizyon
Her iki fuar da, Türkiye’nin güvenlik ve teknoloji alanında bölgesel merkez olma yolundaki konumunu güçlendirecek. İstanbul Fuar Merkezi, bu tarihlerde güvenlik, yangın güvenliği, akıllı yaşam ve veri merkezleri teknolojilerinde dünyanın dikkatini çekecek bir buluşmaya ev sahipliği yapacak.
Marmara Fuarcılık’tan Açıklama
Marmara Fuarcılık Kurucu Ortağı ve Genel Müdürü Ferhat Bayram, etkinliklerle ilgili yaptığı açıklamada şunları söyledi:
“ISAF ve Data Center Eurasia, yalnızca Türkiye’nin değil, bölgenin de en güçlü ihtisas fuarları arasında yer alıyor. Her iki fuarımız da uluslararası katılımlarla büyüyor ve sektörleri geleceğe taşıyacak çözümlerin paylaşılacağı eşsiz bir platform sunuyor.”
50 Yaş Üstü Erkeklerde Önemli Bir Sağlık Sorunu: Prostat Kanseri
PROSTAT KANSERİ 50 YAŞ ÜSTÜ ERKEKLERDE DAHA SIK GÖRÜLÜYOR!
Prostat kanseri, prostat bezindeki hücrelerin kontrolsüz çoğalmasıyla gelişen ve erkeklerde akciğer kanserinden sonra en sık görülen ikinci kanser türüdür. Erken evrede genellikle belirti vermeyen prostat kanseri, ilerleyen dönemlerde idrar yapma güçlüğü, sık idrara çıkma ve idrarda kan gibi şikâyetlerle ortaya çıkabiliyor. Bayındır Söğütözü Hastanesi Üroloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. İzak Dalva, prostat kanserinin özellikle 50 yaş üstü erkeklerde daha sık görüldüğünü vurgulayarak, farkındalığın artırılmasının, erken teşhisin ve sağlıklı yaşam alışkanlıklarının hayati önem taşıdığını belirtiyor.
2022 verilerine göre, tüm dünyada 1,47 milyon kişi prostat kanseri tanısı aldı. Hayat boyu her 8–10 erkekten biri prostat kanserine yakalanmakta, mortalite (ölüm oranı) ise daha düşük orandadır. Prostat kanseri,özellikle 50 yaş üstü erkeklerde sık görülüyor ve erken evrede belirti vermeyebiliyor. İdrar yaparken zorlanma, sık idrara çıkma, idrarda kan ve bel veya sırt ağrısı gibi şikâyetler hastalığın ilerleyen dönemlerinde ortaya çıkabiliyor. Bu nedenle düzenli kontroller ve sağlıklı yaşam alışkanlıkları, prostat kanseri riskini azaltmada ve erken teşhiste hayati önem taşıyor.
HANGİ FAKTÖRLER PROSTAT KANSERİ RİSKİNİ ARTIRIYOR?
Bayındır Söğütözü Hastanesi Üroloji Başkanı Prof. Dr. İzak Dalva, prostat kanserinin bazı risk faktörleriyle ilişkili olduğunu belirterek şunları söyledi:
“Prostat kanseri özellikle 50 yaş üstü erkeklerde görülür. Hastaların yaklaşık yüzde 60’ı 65 yaş ve üzerindedir. Genç erkeklerde nadiren görülür, ancak 50 yaş altı prostat kanseri daha agresif seyredebilir. Ailede prostat kanseri öyküsü olan erkeklerin risk oranı daha yüksektir; baba veya kardeşi 60 yaşından önce prostat kanseri olmuşsa veya birkaç nesilde prostat kanseri saptanmışsa risk artar. Ayrıca BRCA1 ve BRCA2 gibi gen mutasyonları agresif prostat kanseri riskini yükseltebilir. Şeker hastalığı, obezite, D vitamini eksikliği, erkek tipi kellik ve düşük boşalma sıklığı da risk faktörleri arasındadır. ”
BU BELİRTİLERE DİKKAT EDİLMELİ!
“Prostat kanseri erken evrede belirti vermeyebilir.” uyarısında bulunan Prof. Dr. İzak Dalva, “ Hastalığın ilerleyen aşamalarında tümörün prostat dokusuna basısına bağlı olarak idrar yaparken zorlanma, sık idrara çıkma, idrarda kanama, ereksiyon zorluğu ve ağrı görülebilir. Ayrıca bel, kalça ve sırt ağrıları, halsizlik ve kansızlık şüphe uyandırmalıdır. Bu tür belirtiler varsa, vakit kaybetmeden doktora başvurmak çok önemlidir.” dedi.
ERKEN TEŞHİSİN HAYAT KURTARDIĞINI UNUTMAYIN
Prof. Dr. İzak Dalva, erken teşhisin tedavi başarısını artırdığını belirterek sözlerine şöyle devam etti:
“Lokalize yani vücudun diğer bölgelerine yayılmamış prostat kanseri aşamasında saptanan hastalarda tedavi şansı yüksek, yaşam süresi uzatılabilir. Bu vakaların yaklaşık yüzde 80’i kontrol altına alınabiliyor. İleri evrelerde ise tedavi şansı düşüyor. Bu nedenle düzenli kontroller ve risk faktörlerinin bilinmesi hayati önem taşıyor.”
PROSTAT KANSERİ TANI VE TARAMA YÖNTEMLERİ
PSA (Prostat Spesifik Antijen) testinin prostat kanseri taramasında kullanılan temel bir kan testi olduğunu belirten Prof. Dr. izak Dalva, “Kandaki PSA düzeyine göre risk belirlenir, ancak PSA testi tek başına tanı koydurmaz. 2.5–4 ng/ml arasında PSA değerine sahip kişilerde prostat kanseri riski yaklaşık yüzde 15, 4–10 ng/ml arasında ise yüzde 30 civarındadır. 50 yaşından itibaren, risk grubundaki erkeklerde daha erken yaşlarda PSA testi önerilebilir. Ailede prostat kanseri mevcutsa, test 40 yaşından itibaren yapılmalıdır.” diye konuştu.
Prof. Dr. İzak Dalva, tarama sürecinde rektal muayene ve PSA yüksekliği durumunda MR bulguları eşliğinde transrektal USG ve füzyon iğne biyopsisi ile kesin tanı konduğunu da ekledi.
Bayındır Söğütözü Hastanesi Üroloji Başkanı Prof. Dr. İzak Dalva, prostat kanserinde teknolojik ve güncel tanı yöntemlerini ise şu şekilde belirtti: “Prostat kanseri tanısı için PSA testi, Prostat Health Index, PCa3 testi, Prostat MR incelemesi, transrektal USG ve füzyon iğne biyopsisi kullanılmaktadır. Operasyon olarak ise laparaskopik radikal prostatektomi gerçekleştirilmektedir.”
PROSTAT KANSERİNDEN KORUNMA VE SAĞLIKLI YAŞAM ÖNERİLERİ
Prostat kanserinden korunma yöntemlerini de anlatan Prof. Dr. İzak Dalva sözlerini şöyle sonlandırdı: “Prostat kanserinden korunmak için sağlıklı beslenmek, düzenli spor yapmak, kilo kontrolünü sağlamak, şeker hastalığını kontrol altında tutmak ve alkol ile yağlı gıdaları sınırlamak gerekir. Süt ve süt ürünleri sınırlı, etli gıdalar az olmalı; antioksidan açısından zengin nar, yeşil çay, brokoli, domates ve taze meyve-sebzeler bol tüketilmelidir.”
Aynanın Ardındaki Disiplin
Cansu Durkun, güzellik salonlarına “kader arkadaşlığı” ruhuyla bitmeyen bir standart öneriyor
Sabah, vitrine değen ilk ışıkla başlar. Camda buğu, içeride makinelerin kısa bir nefesi. Havlular yeni ütülenmiş gibi kıvrımsız, tezgâhta pamuk topları, saydam kutularda tek kullanımlıklar; her şey bir günün başlayacağını çoktan kabul etmiştir. Danışma masasındaki ajandada minik bir not göze çarpar: “Bugün de aynı sayfayı okuyoruz.” O sayfayı yazan, eğitmen ve danışman Cansu Durkun’dur; salon denetimini kusur bulma alışkanlığından çıkarıp refleks inşa etme sanatına dönüştürmekte kararlıdır.
Durkun’un önerdiği model, bir listeyi duvara asmakla bukanıyor; tam tersine, duvardan indirip dilin içine, el hareketine, oda ritmine yerleştiriyor. Kapıdan içeri giren müşterinin bakışını, karşılayan personelin ses tonunu, danışma formunun doğrudan soran ama yormayan cümlelerini, odadan odaya geçişte temizle kirlinin birbirine değmeden akmasını… Bütün bunları tek bir çizgiye bağlayan şey, onun sözleriyle “kader arkadaşlığı”: aynı hedefe, aynı anda, aynı dille yürüyebilmek. “Denetim, ceza değil,” diyor. “Görünmez olanı alışkanlığa çevirmek. Liste unutulur; refleks kalır.”
Bir denetim günü Durkun için önce duymaktır; kapının açılıp kapanma sesindeki telaşı, bekleme alanında susan ya da konuşan saatleri, personelin birbiriyle kurduğu cümleleri dinler. Ardından yürür: resepsiyondan başlar, kabin kapısında durur, alana sinmiş kokuyu, ışığın ayarını, cihazın ekranındaki küçük uyarıyı fark eder. Bakım ve kalibrasyon kayıtları, kimyasalların gölgede tutulmadığını gösteren MSDS dosyaları, tek kullanımlık sarfların üzerinde duran tarih damgaları… Bütün bunlar zincirin halkalarıdır ve zincirin gücü, ancak en zayıf halkanın gündeme alınmasıyla artar. Denetimin sonunda bir cümle kalır: “Bu hafta yalnızca bir davranışı kusursuz yapalım.” Durkun’un meşhur 21 gün kuralı işte böyle başlar. Bir refleks sinire işlenmeden yenisine geçilmez; kas bu sabırla büyür, kültür bu ısrarla yerleşir.
Eğitimin kapısı bu denetimden hemen sonra aralanır. İlk gün risk ve protokollerin dili sadeleşir: randevudan onama, kontraendikasyondan çıkış talimatına kadar her cümle gereksiz süsten sıyrılır. İkinci gün, alan ve cihaz disiplininin sahnesi kurulur: bir kabinin nefes alması için gereken mesafe, bir cihazın sağlıklı kalması için izlenen döngü, bir filtrenin zamanı geldiğinde tıkanmadan değişmesi… Üçüncü gün, müşteri deneyiminin görünmez hatları belirir: bekletmeden konuşmak, açıklamayı yazıyla desteklemek, ilk saatte geri dönmek; iyi hizmetin sesini yükseltmeden duyulur kılmak. Bu üç perde, bir teoriler zinciri gibi değil, birbirini tamamlayan sahneler gibi ilerler. Birinde geri adım kaldıysa, diğerinde hız kesilir; tempo ekipçe tutulur çünkü amaç, mükemmeliyeti bağırarak değil tutarlılığı fısıldayarak sürdürmektir.
Durkun’un en sevdiği an, salonun kendi metnini yazdığı andır. Kimi yerler ilk haftada “kapı karşılama cümlesini” değiştirir; ses tonu yumuşar, aynı bilgi daha sıcak bir dilde verilince bekleme alanındaki gerginlik dağılır. Kimi yerler, tek kullanımlık yönetimini küçük bir etiketle görünür kılar; açılan her paket minicik bir tarihle hatırlanır, akşam sayımında eksik fazla gündem olmak yerine veri olur. Bazen de şikâyetle açılır gün: bir işlem sonrası hassasiyet artışıyla gelen mesaj. Eski alışkanlık, savunmaya sığınmayı öğretmiştir; yeni kültür ise önce anlamayı. İlk saat içinde atılan sakince bir yanıt, gerekli ürünlerin küçük bir paketle müşteriye ulaştırılması, iki gün sonra yapılan kontrol telefonunda duyulan teşekkür… Bir şikâyetin, itibara dönüşebildiği sayılı anlardan biridir bu ve ekip kendi elinden çıkan sonucu ilk kez dışarıdan görür.
Bu yaklaşımın hedefi yalnızca parıltıyı korumak değildir; parıltıyı ertesi güne taşımaktır. Kuaför alanında makasın ritmi kadar hijyenin ritmi, cilt bakımında formülün gücü kadar bilginin dili, epilasyonda cihazın hızı kadar beklenti yönetiminin açıklığı önem kazanır. Manikür masasında pamukların sessizliği, vücut bakım odasında havluların katı—hepsi tek bir şeye hizmet eder: standartların kişiye değil sisteme bağlı olması. Çünkü kişi hata yapabilir; sistem hatayı erken fark eden bir iç ses geliştirebilir. Kader arkadaşlığı tam da burada anlam bulur: biri düşerken diğeri otomatik olarak tutar.
Durkun’un anlattıkları kuru bir vaade dönüşmez; her adımın küçük bir kanıtı vardır. Ajandada notlar, duvarda değil çalışma akışında işaretler, personel panosunda o haftanın tek davranış hedefi. “En zor olanı seçmeyin,” der. “En görünür olanı seçin; herkesin aynı dakika içinde düzeltebileceği kadar basit olsun. Bir hafta sonra odanın nefesi değişsin.” Bu cümle, ekiplere kendilerini yenebilecekleri makul bir mesafe tanır. Kimi salonlar ilk ayın sonunda yalnızca kapı karşılamasını baştan yazar, kimi salonlar bakım kayıtlarını tek tuşa indirir; bir başka yer, çıkış talimatını kâğıttan telefona taşır. Değişimin sesi büyük bir devrim gibi duyulmaz, ama günün sonunda aynadaki parlaklık bir alışkanlığa dönüşmüştür.
Günün bittiği anda Durkun, notlarını kapatırken aynı soruyu sorar: “Yarın neyi aynı bırakacağız?” Çoğu yerde değişimi konuşuruz; o, aynılığı konuşur. Çünkü standardın gücü, bugünü yarınla aynı kılabilmesindedir. O aynılık, tekdüzelik değil; güvenin ta kendisidir. Müşterinin salona girdiği her gün baştan yazılan bir hikâye değil, sevdiği bir kitabın kaldığı yerden devam etmesidir.
Bu metin, hevesi söndürmeden uzamak için yazıldı; tam da Durkun’un istediği gibi bitmeyen bir standardın peşinde. Çünkü iyi yazılar gibi iyi.
İşveren markası üzerine araştırma ve danışmanlık faaliyetleri yürüten Universum Global tarafından her yıl dünyanın birçok farklı ülkesinde gerçekleştirilen En Çekici İşverenler Araştırması’nın 2025 Türkiye sonuçları açıklandı. Bu yıl 13’üncüsü yapılan araştırmaya, Türkiye genelinde 63 üniversitenin İktisadi ve İdari Bilimler, Mühendislik, Bilişim Teknolojileri, Fen Bilimleri, Sağlık, Tıp, Edebiyat, Hukuk, Eğitim ve Sosyal Bilimler Fakültelerinde öğrenim gören 24 bin 129 üniversite öğrencisi ile bu alanlardan mezun 12 bin 87 profesyonel katıldı.
Pfizer Türkiye, geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi bu yıl da Tıp / Sağlık Bilimleri alanında birinci sırada yer aldı. Ayrıca şirket; öğrenciler, genç profesyoneller ve deneyimli profesyoneller arasında 3 farklı kategoride ilk 50 işveren arasında yer alma başarısını gösterdi.
Pfizer Türkiye, geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi bu yıl da Tıp / Sağlık Bilimleri alanında birinci sırada yer aldı. Ayrıca, öğrenciler, genç profesyoneller ve deneyimli profesyoneller arasında 3 farklı alanda ilk 50 listesine adını yazdırdı.
Pfizer Türkiye ve MERA Bölgesi (Ortadoğu, Rusya ve Afrika) Çalışan Deneyimi Kıdemli Direktörü Seda Tamur Oğralı araştırma sonucunda elde ettikleri sonuçlara ilişkin şunları söyledi: “Yaşamlara dokunmak için burada sınır yok anlayışıyla çalışan biyofarma şirketi olarak; lider okulu unvanımız, uluslararası kariyer fırsatlarımız, esnek ve keyifli çalışma ortamımız, işveren markamızın tüm değerleri ve uygulamalarıyla hem üniversite öğrencilerimizin hem de genç profesyonellerimizin dikkatini çekmeye devam ediyoruz. Geleceğin çalışanları ve liderlerinin gözünde ilk akla gelen şirketlerden biri olmaktan dolayı gurur duyuyoruz. Pfizer Türkiye olarak, genç profesyonellerin gözünde tıp ve sağlık alanlarında en çekici şirket olma unvanını bu yıl da bize layık gören gençlere gönülden teşekkür ediyoruz.”
AHKİB BAŞKANI TEKİN: DÖVİZ DÖNÜŞÜM DESTEĞİ KALICI HALE GETİRİLMELİ, ORAN YÜZDE 5’E ÇIKARILMALI”
Akdeniz Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (AHKİB) Başkanı Gürkan Tekin, firmaların ihracat bedeli dövizlerinin TL’ye dönüşümünün desteklenmesi kapsamında sağlanan döviz dönüşüm desteğinin kalıcı hale getirilmesi, yüzde 3 olan oranın yüzde 5’e çıkarılması gerektiğini söyledi.
Hazır giyim ve konfeksiyon sektörünün Türkiye’de en fazla istihdam sağlayan ve yüksek katma değerli üretim yapan sektörler arasında yer aldığını vurgulayan AHKİB Başkanı Gürkan Tekin, firmaların önünü görebilmesi yatırım ve üretim planlamalarını sağlıklı şekilde yapabilmesi için bu desteğin artırılarak sürekli hale getirilmesinin kritik önem taşıdığını belirtti.
Başkan Gürkan Tekin, “Döviz dönüşüm desteği uygulaması 31 Ekim 2025’te sona erecek. Ancak döviz bozdurma zorunluluğu nedeniyle ihracatçılarımız TL’ye çevirdikleri gelirlerini hammadde ve aksesuar alımı için yeniden dövize dönüştürmek zorunda kalıyor. Bu süreçte oluşan kur farkı kayıpları firmalarımıza ciddi maliyetler yüklüyor. Döviz dönüşüm desteğinin yüzde 3’ten yüzde 5’e çıkarılması, bu kayıpları telafi ederek firmalarımızın rekabet gücünü artıracaktır. Bu düzenlemenin süresinin uzatılması ve oranın artırılması hem istihdamın korunmasına hem de ihracat hedeflerine ulaşılmasına önemli katkı sağlayacaktır.” dedi.
“Düşük faizli, uzun vadeli kredi sektöre nefes aldıracak”
Türk hazır giyim ve konfeksiyon sektörünün ağustos ayında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 8,5 düşüşle 1,52 milyar dolar ihracat gerçekleştirdiğini, son 8 aylık dış satım performansının ise yüzde 6,5 gerilemeyle 11,2 milyar dolar düzeyinde ortaya çıktığına dikkati çeken Başkan Gürkan Tekin şunları söyledi: “Sektörümüzün öncelikli beklentileri arasında kur politikasının enflasyonla uyumlu hale getirilmesi geliyor. Firmaların sermaye açığının kapatılması için düşük faizli ve uzun vadeli kredi imkânlarının oluşturulması da hayati önem taşıyor. İş gücü maliyetlerinin dengelenmesi için de tüm işletmelere 2 bin 500 TL işçi desteği verilmesi ve asgari ücret desteğinin bölgesel olarak artırılması sektörümüzün öncelikli talepleri arasında bulunuyor. Bunların yanında Eximbank desteklerinin yüzde 16’ya çıkarılması, vadelerin uzatılması ve KGF teminat mekanizmasının devreye alınmasını bekliyoruz.”
Türkiye genelinde gerileme varken AHKİB ağustosta ihracatını artırdı
Küresel pazarlarda ve yurt içinde yaşanan tüm zorluklara rağmen AHKİB’in ağustos ayı ihracat performansının yukarı yönlü ivmelendiğini ifade eden Başkan Gürkan Tekin, “Genel tabloya bakıldığında Türkiye genelinde gerileme söz konusu olsa da AHKİB’in sorumluluk bölgesinde ağustos ayında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 51 artışla 56,9 milyon dolar değere ulaştık. Özellikle yeni pazarlara açılım, ürün çeşitliliği ve bölgesel dinamizm bu başarıda öne çıkıyor.” dedi.
AHKİB’in ağustos ayı ihracatını ürün grupları ve ülkelere göre değerlendiren Başkan Gürkan Tekin, şöyle konuştu: “Yılın 8’inci ayında bölge ihracatımızı ürün bazında ele aldığımızda bayan dış giyim yüzde 43, bay dış giyim yüzde 29, diğer hazır eşyalar yüzde 6 pay ile öne çıktı. Bayan dış giyimde yüzde 42 artışla 24,4 milyon dolar, bay dış giyimde yüzde 67 artışla 16,4 milyon dolar ve diğer hazır eşyalarda yüzde 5 artışla 3,4 milyon dolar değere ulaştık. Ağustos ayında Hollanda yüzde 29’luk payla bölgenin en büyük pazarı olurken Kazakistan yüzde 17 ile ikinci sıraya, Irak ise yüzde 10 ile üçüncü sıraya yerleşti. Özellikle Kosova, Kazakistan, Kızgızistan, Irak ve Birleşik Arap Emirlikleri pazarlarında yakaladığımız anlamlı artışlar moral ve motivasyonumuzu artırdı.”
OZONUN İYİLEŞTİRİCİ GÜCÜ TÜYLÜ DOSTLARA YARADI
Veteriner hekimlik uygulamalarında ozon tedavisi yönteminin önem kazandığını belirten Vetozone’un Genel Müdürü Mustafa İlter, sektörün de bu alandaki Ar-Ge yatırımlarına odaklandığını söyledi. Ortaya çıkan her ürünün Türkiye’nin inovasyon ve katma değer kültürünü zenginleştirdiğini vurgulayan İlter, “Biz de Vetozone olarak bu alana yatırım yapıyoruz. Firmamızın Ar-Ge ürünü ve CE belgeli Vetozone Plus ile hem ozonun iyileştirici gücünü tüylü dostlarımıza getiriyor hem de veteriner hekimlerimize ozon gazı ile tedavilerine doğrudan ve destekleyici çözümler sunuyoruz” diye konuştu. Cemil Has Medikal’in hayvan sağlığı alanındaki vizyon markası olan Vetozone’un iyileşme sürecini önemli ölçüde hızlandırdığını belirtti.
Medikal sektöründeki imalatçı firmaların ozon tedavisine yönelik yenilikçi yaklaşımlara yatırım yaptığını açıklayan Vetozone’un Genel Müdürü Mustafa İlter, sektörün Ar-Ge faaliyetlerine, yenilikçi fikirlere ve ozon cihazlarına odaklandığını, Cemil Has Medikal’in sahibi Cemil Has’ın da uzun zamandır bu alana önem verdiğini söyledi. Veteriner hekimlik uygulamalarında ozon tedavisini destekleyen ürünlere ilginin her geçen gün arttığına dikkat çeken İlter, günümüzde hayvan hastalıklarının tedavisinde geleneksel yöntemlerin yetersiz kaldığı durumlara alternatif olarak ozon tedavisinin ön plana çıkmaya başladığını bildirdi. Cemil Has Medikal’in hayvan sağlığı alanındaki vizyon markası olan Vetozone’un iyileşme sürecini önemli ölçüde hızlandırdığını belirtti.
Sektördeki firmalar açısından veteriner hekimlerden alınan geri bildirimlerin son derece değerli olduğunu dile getiren İlter, “Sahadan alınan bilimsel bilginin firmaların proje ve hedeflerine yön verdiğini görüyoruz. Bu çok önemli çünkü hayvan hastalıklarında özellikle yan etkileri açısından sıkıntılı olan tedavi yöntemleri, veteriner hekimlerimizin talep ve beklentilerine göre şekilleniyor. Sonuçta veterinerlerimizin hastaları, kimi zaman aile ferdimiz de olan can dostu hayvanlarımız. Bu yüzden sürecin hızlı ve etkin şekilde yürütülmesi büyük önem taşıyor” diye konuştu.
Ar-Ge faaliyetleri sonucu ortaya çıkan ürünlerin Türkiye’nin inovasyon ve katma değer kültürünü zenginleştirdiğini de vurgulayan İlter, “Bu noktada Vetozone olarak biz de yenilikçi yaklaşımları, özgün fikirleri ve saha verilerini bilimsel bir perspektifte ele alarak ürün geliştiriyoruz. Bunlardan birisi olan ülkemizin ilk ve tek ürün takip sistemine sahip CE belgeli Vetozone Plus ile hem ozonun iyileştirici gücünü tüylü dostlarımıza getirmenin mutluluğunu yaşıyor hem de veteriner hekimlerimize tedavilerinde yardımcı olacak çözümler sunuyoruz” diye konuştu.
YÜZDE YÜZ YERLİ ÜRETİM!
Vetozone Plus’ın tasarımından yazılımına montajından kalibrasyonuna kadar bütün süreçlerinde yüzde 100 yerli sermaye ve emeğin bulunduğunun altını çizen İlter, “Medikal ve operatif tedavilerimizin yanında en büyük destekçimiz olan ozon cihazı ile viral, bakteriyel, nörolojik, üriner sistem ve daha birçok çeşitli hastalıklarda güvenle kullanılmaktadır. Bizim amacımız, kullanım amacı son derece geniş olan cihaz ile veteriner hekimlerinizin elini güçlendirmek; onların seçeneklerini artırmak, hızlı çözümler geliştirmek” dedi.
REKABETTEN ÇEKİNMİYORUZ!
Yurt içi yaygın servis ağına sahip ürünlerine güvendiklerini belirten İlter, sözlerini şöyle sürdürdü: “Cihazlarımızda kullandığımız her parçayı 10 yıl yedek parça temini garantisi veriyoruz. Tedavi için ihtiyaç duyulan tüm sarf malzemeleri, eksiksiz bir şekilde temin ediyoruz.
Bunun yanı sıra veteriner hekimlerimize, ilk yıl oluşabilecek arızalara karşı cihazı yenisiyle değiştirme garantisi sunuyoruz. Yurt dışındaki benzerlerine göre fiyat performans dengesi sunan cihazımız ile rekabet etmekten çekinmiyoruz. Sonuçta ürünümüzü, Türkiye’nin teknik gücünün ve tasarım zekâsının bir sonucu olarak da görüyoruz. Hedefimiz, tüylü dostlarımız için en iyisini sunmak; veteriner hekimlerimize kolaylık sağlamak. Bundan sonra da yatırımlarımıza devam edeceğiz.”
İBB’nin ulaşım zammı U logolu metrolarda ve Marmaray’da geçerli olmayacak
İl Başkanı Abdullah Özdemir’in NSosyal hesabından yapılan açıklamasında, bugün itibarıyla İstanbul’da yürürlüğe giren ulaşımda yüzde 30’luk zamla ilgili değerlendirmesi ve “U” logolu metrolarla Marmaray’da bu zammın geçerli olmayacağıyla ilgili müjdesi paylaşıldı.
İşte açıklamanın tamamı:
Değerli Hemşehrilerim, Bugüne kadar toplu ulaşım ücretleri belirlenirken asgari ücret, enflasyon oranı ve akaryakıt fiyatlarındaki değişim esas alınmıştır. Normal şartlarda yılda bir kez zam yapılırken, CHP’li İBB yönetimi bu teamülleri de çiğnemiş durumdadır. 15 Ocak’ta, 2025 yılı için geçerli olmak üzere zaten yüzde 35 oranında bir zam yapılmıştı. Şimdi, aradan yalnızca 8 ay geçmişken ve yeni bir gerekçe yokken, 15 Eylül’den itibaren geçerli olmak üzere toplu ulaşıma yüzde 30’luk yeni bir zam yapıldı. Bu zamla birlikte: Tam elektronik bilet 27 liradan 35 liraya çıkarıldı. Mavi Kart abonman ücreti 2 bin 120 liradan 2 bin 748 liraya yükseltildi. 6 yılda toplu ulaşıma yüzde 1246 zam yaptılar. Hani ulaşımı senbolik bedellere indireceklerdi? Üstelik bu zamlarla birlikte hizmette bir iyileşme de yok. Her gün arıza yapan, vatandaşlarımızı yolda bırakan, itilmek suretiyle hareket ettirilen otobüsler İstanbul’un manzarası haline geldi. Bu zam, ne matematiksel verilere dayanıyor, ne de ekonomik bir gerekçeye… İstanbullular bilsinler ki, bu zam Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığımızın işlettiği hatlarda, yani “U” logolu metrolarda ve Marmaray’da geçerli olmayacak. Özellikle yüzbinlerce vatandaşımızın kullandığı Marmaray’da bu zamdan etkilenmeyecekler. CHP’li İBB yönetimi bilmelidir ki; İstanbul sahipsiz değildir. Biz AK Parti teşkilatları olarak, bugüne kadar olduğu gibi, bundan sonra da İstanbulluların hakkını, hukukunu her platformda korumaya devam edeceğiz.
Dr. Tamer Saka’nın “Belirsizliği Anlamak” Adlı Kitabı,Platin İş KitaplarıÖdülleri’nde Yılın İş Kitabı Kategorisinde Aday
Aylık İş Dünyası ve Ekonomi Dergisi Platin tarafından hayata geçirilen Platin İş Kitapları Ödülleri; alanında fark yaratan eserleri, bu eserlerin yazarlarını, çevirmenlerini ve iş dünyasına katkı sağlayan yayınevlerini onurlandırmak amacıyla veriliyor. Bugüne dek 2017, 2021 ve 2023 yıllarında düzenlenen görkemli törenlerle sahiplerini bulan ödüllerin 4’üncüsü 2023-2025 döneminin en başarılı iş kitapları arasından seçilen eserlerin Platin Dergisi Yayın Kurulu’nun 10 farklı kategoride belirlediği adaylardan oluşuyor. 1 Eylül 2023 – 1 Ağustos 2025 tarihleri arasında yayımlanan başarılı iş kitapları arasından ödüle layık görülecek 10 eser halk oylamasıyla belirlenecek ve ekim ayında gerçekleştirilecek ve 24 TV ekranlarından canlı yayınlanacak ödül töreninde yılın en iyi iş kitapları, yazarları ve yayınevleri açıklanacak. Hümanist Kitap etiketiyle 2024 yılında raflarda yerini alan, Dr. Tamer Saka’nın kaleminden “Belirsizliği Anlamak” eseri de Yılın En İyi İş Kitabı kategorisinde adaylar arasında yer alıyor. Katkıda bulunmak ve oy vermek için www.iskitaplariodulleri.com linki üzerinden “oy ver” butonu tıklayabilirsiniz.
Trend Micro, Proaktif Güvenlikte Yeni Bir Çağ Başlatan Agentic SIEM’i Tanıttı
Yapay zeka destekli çözüm, güvenlik operasyon ekipleri için alarm yorgunluğunu ortadan kaldırmayı hedefliyor.
Küresel siber güvenlik lideri Trend Micro, geleneksel Güvenlik Bilgileri ve Olay Yönetimi (SIEM) sistemlerinin yıllardır süregelen sorunlarını çözmek için tasarlanan yeni agentic yapay zeka teknolojisini duyurdu. Trend’in gelişmiş dijital ikiz yetenekleriyle entegre edilen bu yenilikçi çözüm, güvenlik operasyonlarını kökten dönüştürerek riskleri büyümeden önce proaktif şekilde tespit edip ortadan kaldırmayı amaçlıyor.
ESG Baş Siber Güvenlik Analisti Dave Gruber konuyla ilgili olarak şunları söyledi: “Siber güvenlik altyapısı giderek daha fazla yapay zeka odaklı hale geldikçe, güvenlik veri katmanının da veri yoğun agentic yetenekleri destekleyecek şekilde gelişmesi gerekiyor. Bu doğrultuda, agentic yapay zekanın SIEM’in temel işlevlerine entegre edilmesi büyük önem taşıyor. Tam da bu kritik dönemde duyurulan Trend Vision One Agentic SIEM, en baştan agentic yapay zeka ile tasarlandı. Bu sayede kurumlara daha yüksek hız, performans ve risk odaklı bağlamsal içgörüler sunarak siber tehditleri çok daha hızlı tespit edip etkisiz hale getirme imkanı veriyor.”
SIEM teknolojisi onlarca yıldır güvenlik operasyonlarının temel unsurlarından biri olsa da, kullanıcılar uzun süredir yüksek maliyet, operasyonel karmaşıklık, alarm yorgunluğu ve pasif veri gölleri gibi sorunlarla karşı karşıya. Geleneksel SIEM’ler, modern veri kaynaklarının hız ve çeşitliliğine ayak uyduramayan manuel yapılandırmalara ve statik ayrıştırıcılara dayanıyor.
Trend Micro’nun Agentic SIEM çözümü, bu zorlukları aşmak için sıfırdan tasarlandı ve yeni nesil yapay zekâ teknolojisinden güç alarak proaktif şekilde düşünme, öğrenme ve harekete geçme yeteneği kazandı. Bağımsız olarak çalışan sistem, gereksiz alarm gürültüsünü filtreleyerek zaten yoğun olan güvenlik ekiplerinin yükünü hafifletiyor. Önceden haftalar süren kurulum süreçleri artık tamamen otomatikleşmiş durumda ve Agentic yapay zekâ, verileri anlık olarak öğreniyor, haritalandırıyor ve optimize ediyor.
Coğrafi İşaretli Bodrum Mandalinasında Hedef 40 Ton
Bodrum’un eşsiz ikliminde yetişen ve coğrafi işaret tesciliyle koruma altına alınan Bodrum mandalinası, Bodrum Belediyesi’nin yürüttüğü çalışmalarla yeniden canlanıyor. 2025 yıl sonunda 40 bin kg hasat hedeflediklerini belirten Bodrum Belediye Başkanı Mimar Tamer Mandalinci, “Bodrum genelinde çoğunluğu Bitez, Ortakent, Gündoğan, Gölköy, Yalıkavak ve Turgutreis’te olmak üzere 1.500 mandalina bahçesi, yaklaşık 120 bin ağaç ile üretime katkı sağlamaktadır. Belediyemiz koordinasyonunda yürütülen çalışmalar kapsamında bugün itibarıyla 142 kayıtlı üreticimiz bulunmaktadır. Hedefimiz, her yıl bu sayıyı yüzde 10 oranında artırmak ve ve Bodrum mandalinası üretimini daha geniş bir coğrafyada yaygınlaştırmaktır” dedi.
Bodrum’un simgesi haline gelen, kokusuyla, aromasıyla ve benzersiz tadıyla öne çıkan Bodrum mandalinası, Bodrum Belediyesi’nin yürüttüğü projelerle öne çıkıyor. Yarımadanın eşsiz ikliminde yetişen ve coğrafi işaret tesciliyle koruma altına alınan Bodrum mandalinası, üreticilere destek olacak çalışmalar ve tanıtım etkinlikleriyle hem iç pazarda hem de uluslararası arenada daha güçlü bir konuma taşınıyor.
Bitez’den Turgutreis’e: Bodrum Mandalinası Yeniden Hayat Buluyor
Bodrum mandalinası, yalnızca bir tarım ürünü değil, aynı zamanda Bodrum’un yerel kimliğinin ve kültürel mirasının önemli bir parçası olduğunu söyleyen Başkan Mimar Tamer Mandalinci, “Bodrum Belediyesi olarak, coğrafi işaretli Bodrum mandalinasının üretimini, tanıtımını ve katma değerini artırmaya yönelik çalışmalarımızı aralıksız sürdürüyoruz. 2025 yılı hasat sezonunda şu ana kadar 3.500 kg mandalina toplanmış olup, yıl sonu hedefimiz 40.000 kg’a ulaşmaktır. Bodrum genelinde çoğunluğu Bitez, Ortakent, Gündoğan, Gölköy, Yalıkavak ve Turgutreis’te olmak üzere 1.500 mandalina bahçesi, yaklaşık 120.000 ağaç ile üretime katkı sağlamaktadır. Belediyemiz koordinasyonunda yürütülen çalışmalar kapsamında bugün itibarıyla 142 kayıtlı üreticimiz bulunmaktadır. Hedefimiz, her yıl bu sayıyı yüzde 10 oranında artırmak. Belediyemiz, bu eşsiz ürünü hem ulusal hem de uluslararası alanda hak ettiği konuma taşımak için üreticilerimizi desteklemeye, markalaşma çalışmalarına ve pazarlama stratejilerine hız vermektedir.Belediyemiz Tarımsal Hizmetler Müdürlüğü ve görevli ziraat mühendislerimiz, mandalina üreticilerimize hastalıklarla mücadele, doğru budama ve sulama yöntemleri, kaliteli ürün yetiştiriciliği gibi konularda bire bir teknik destek sağlamaktadır” dedi.
Sanatın kalbi Sadri Alışık Tiyatro ve Sinema Oyuncu Ödülleri’nde attı: Tiyatro Proje No2’nin “Büyük Plan”ı bir ödüle daha kavuştu
Bu yıl 26’ncısı düzenlenen HDI Sigorta Sadri Alışık Tiyatro ve Sinema Oyuncu Ödülleri sahiplerini buldu. Geceye birçok ünlü isim katılırken, Büyük Plan oyununda gösterdiği performans dolayısıyla Çiğdem Yıldız’a “Komedi, Kara Komedi, Müzikli Oyun ya da Müzikal Dalında Yılın En Başarılı Kadın Oyuncusu” ödülü takdim edildi.
Bu yıl 26’ncısı düzenlenen “Sadri Alışık Tiyatro ve Sinema Oyuncu Ödülleri” AKM’de gerçekleştirildi. Tiyatro ve sinema dallarında Türkiye’nin çok uzun soluklu ve sadece “oyuncu” ödülleri veren tek organizasyonu olan “Sadri Alışık Tiyatro ve Sinema Oyuncu Ödülleri”, gecesini Yekta Kopan sundu. İş ve sanat dünyasından birçok isimin katıldığı gecede aynı zamanda Sadri Alışık’ın 100. yaşı kutlandı.
“BÜYÜK PLAN” BİR ÖDÜLE DAHA KAVUŞTU
Gecede “Büyük Plan” adlı yapımdaki performansıyla “Komedi, Kara Komedi, Müzikli Oyun ya da Müzikal Dalında Yılın En Başarılı Kadın Oyuncusu Ödülü” Çiğdem Yıldız’a verildi. Ödülü başarılı oyuncuya takdim eden isim ise geçtiğimiz yıl aynı kategoride En Başarılı Kadın Oyuncu Ödülü’nü alan Merve Polat oldu. Merve Polat, “Biz kardeş iki tiyatroyuz, geçen yıl ben almıştım şimdi Çiğdem aldı, bu bizim için büyük bir an.” diyerek ödülü takdim etti. Ödüllü oyuncu Çiğdem Yıldız ise, “Bu ödülü almak çok onur verici. Sadri Alışık 100 yaşında, bana bu gururu yaşattıkları için değerli jüri üyelerine çok teşekkür ediyorum. Büyük Plan’ı, Tiyatro Proje No2’nin kurucusu canım arkadaşım Onur Duru yazdı ve 19 yıllık dostum, sınıf arkadaşım Can Ali Çalışandemir yönetti. Onların yazıp yönettiği bir oyunla bu ödülü almak ayrıca çok önemli. Beni yetiştiren aileme ve değerli eşim Levent Yıldız’a çok teşekkür ederim.” şeklinde konuştu ve Sadri Alışık selamı vererek seyircinin alkışları arasında ödülü kabul etti.
TeklifimGelsin Büyüme ve Ürün Stratejisinden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Erman Kaya oldu
Türkiye’nin kişiselleştirilmiş finansal platformu TeklifimGelsin, fintek sektöründe dikkat çeken bir atamaya imza attı. Sektörün deneyimli ismi Erman Kaya, Eylül 2025 itibarıyla Büyüme ve Ürün Stratejisinden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı görevine getirildi.
Lisans eğitimini Orta Doğu Teknik Üniversitesi Havacılık Mühendisliği ve Boğaziçi Üniversitesi İşletme Bölümünde tamamlayan Erman Kaya, Türkiye’nin önde gelen finans kuruluşlarında üst düzey görevler üstlendi. DenizBank’ta çeşitli sorumluluklar alan Kaya, son olarak Mediazone Finans’ta Genel Müdür ve Ortak’ta CMO olarak görev yaptı.
Kaya’nın TeklifimGelsin’de önümüzdeki dönemde odaklanacağı öncelikler arasında kişiselleştirilmiş finans deneyimi, yapay zeka destekli ürünler, açık bankacılık ve gömülü finans çözümleri, bankalar ve teknoloji şirketleriyle ekosistem işbirlikleri ve bölgesel ölçekte fintek liderliği yer alıyor. Bu yaklaşımlar, TeklifimGelsin’in yalnızca Türkiye’de değil, daha geniş bir coğrafyada finansal teknolojilerde ilham veren bir marka olmasını hedefliyor.
TeklifimGelsin CEO’su İhsan Cem Zararsız, atamayla ilgili şunları söyledi: “Erman Kaya’nın aramıza katılması, şirketimizin büyüme yolculuğu için stratejik bir dönüm noktası. Kendisinin çok yönlü deneyimi ve vizyonuyla TeklifimGelsin’i daha güçlü bir geleceğe taşıyacağına inanıyoruz.”
Kaya, aynı zamanda melek yatırımcı ve genç girişimcilere mentor olarak ekosistemde aktif rol üstleniyor. Bilgi ve deneyimini paylaşarak fintek ve teknoloji alanında yeni girişimlerin büyümesine katkı sağlıyor.
Çilek, festival kapsamında KÜME Vakfı tarafından organize edilen Alan’25 Tasarım Etkinliğinde yerini alıyor. Tasarım hikâyelerinin paylaşıldığı bu özel alanda, Çilek’in yenilikçi yaklaşımını yansıtan Koza Beşik, ziyaretçilerle buluşacak.
Çilek Yönetim Kurulu Üyesi ve Kreatif Direktörü Ahmet Hakan Çilek, 17 Eylül Çarşamba günü saat 16.30’da Alan’25 sahnesinde Koza Beşik’in ilham verici hikâyesini aktaracak.Koza Beşik, 17–21 Eylül tarihleri arasında Alan’25’te sergilenmeye devam edecek.
Kerem Kazaz Şampiyona liderliğine devam ediyor!
Team Petrol Ofisi sporcusu Kerem Kazaz, 12-14 Eylül tarihlerinde Eskişehir’de gerçekleşen zorlu Esok Rallisini genel klasmanda 4. sırada tamamlayarak Petrol Ofisi Maxima Türkiye Ralli Şampiyonası’nda liderliğini korumayı başardı.
Petrol Ofisi Maxima 2025 Türkiye Ralli Şampiyonası’nın Eskişehir rallisi 12-14 Eylül tarihlerinde gerçekleşti. Kerem Kazaz ve co-pilotu Corentin Silvestre, rallinin 2. etabında yaşadıkları mekanik sorunun ardından kırılan diferansiyel nedeniyle yarışı iki çeker sürdürmek zorunda kaldı ve günü genel klasmanda 6. sırada tamamladı. Pazar gününe 3 dakika 20 saniyelik bir fark ile geride başlayan Kazaz, geçilen üç etabın ikisini büyük farkla kazanarak genel klasmanda 4’üncülüğe kadar yükselmeyi başardı. Powerstage etabını da en hızlı ikinci zamanda tamamlayarak ekstra 4 puanı da hanesine yazdırmayı başardı
Škoda’nın Türkiye’deki “En İyi Yetkili Satıcısı” Arden Škoda Oldu
Škoda Auto tarafından her yıl düzenlenen “En İyi Yetkili Satıcı“ ödülü, Çekya, Karlovy Vary’de düzenlenen özel bir etkinlikle markanın yer aldığı tüm pazarlardan gelen katılımcılara açıklandı. Yüce Auto-Škoda tarafından Satış ve Satış Sonrası Hizmetler kapsamındaki niteliksel ve niceliksel 40 farklı kriterin değerlendirilmesi sonucunda ‘En İyi Yetkili Satıcı Ödülü’nün sahibi Arden Škoda oldu.
KODA yeni eğitim öğretim yılına güçlü bir başlangıç yaptı
2025–2026 Eğitim Öğretim yılı başladı. Köy okullarında öğrenciler ve öğretmenler yeni bir döneme merhaba derken, Köy Okulları Değişim Ağı Derneği (KODA) bu yıl da Türkiye’nin dört bir yanındaki köy öğretmenlerini desteklemek için çalışmalarına devam ediyor.
Yeni dönemin somut adımlarından biri olarak, KODA’nın Karacadağ Kalkınma Ajansı, Diyarbakır İl Millî Eğitim Müdürlüğü ve Şanlıurfa İl Millî Eğitim Müdürlüğü iş birliğiyle yürüttüğü “Köyde Değişim Eğitimde Yenilikle Başlar” projesinin üçüncü aşamasını Diyarbakır’da gerçekleştirildi.
Şanlıurfa ve Diyarbakır’dan 55 sınıf öğretmeninin katıldığı eğitimlerde şu başlıklara odaklanıldı: Aile Katılımı, Sınıf Yönetimi, Özel Gereksinimli Öğrencilerle Çalışma
Bu çalışmalarla köy okullarında daha kapsayıcı ve yenilikçi öğrenme ortamları oluşturulması hedefleniyor.
Köy Öğretmenlerinin Kaleminden: “Köyde Öğretmen Olmak”
Her yeni başlangıç beraberinde yeni heyecanlar getiriyor. Sınıflardaki sessizlik yerini ilk günün coşkusuna bırakırken, KODA da köy öğretmenlerinin deneyimlerini okuyucularla buluşturuyor. “Köyde Öğretmen Olmak” yazısında, öğretmenliğin köylerde kazandığı anlam, öğretmenlerin kaleminden keşfedilmeye davet ediyor.
MİSS yenilenen bulaşık deterjanı ile sürdürülebilirliği ve konforu birleştiriyor
Koruma Temizlik A.Ş., köklü markalarıyla temizlikte çıtayı yukarı taşımayı sürdürüyor. Türkiye’nin en sevilen temizlik markalarından olan MİSS, yenilenen pompalı bulaşık deterjanı ile mutfaklara pratik ve ekonomik olduğu kadar sürdürülebilir bir çözüm getiriyor.
Türkiye’nin yerli temizlik markalarından MİSS, Koruma Temizlik A.Ş.’nin yenilikçi ürün yaklaşımının bir yansıması olarak ürün portföyünü geliştirmeye devam ediyor. Marka, tüketicilerin bulaşık yıkarken sıkça karşılaştıkları kullanım zorluklarını ortadan kaldırmak amacıyla yenilenen MİSS Pompalı Bulaşık Deterjanını tüketicilerin kullanımına sundu.
Koruma Temizlik A.Ş.’nin güçlü üretim ve AR-GE altyapısıyla geliştirilen MİSS markalı ürünleri, raflara girdiği günden beri tüketicilerin günlük yaşamındaki küçük ama önemli detaylara odaklanarak işlevsel ve yenilikçi çözümler sunuyor. Bu anlayışla yenilenen MİSS Pompalı Bulaşık Deterjanı; ıslak ellerle bile kolay kullanım sağlayan pompalı tasarımı, etiketsiz şişesi sayesinde yüzde 100 geri dönüştürülebilir ambalajı ve şık görünümü sayesinde ekstra sabunluk gerektirmeyen pratik çözümü ile dikkat çekiyor.
Aile bütçesini de çevreyi de koruyor
MİSS markalı ürünlerin Türkiye’nin dört bir yanında milyonlarca eve ulaştığını belirten Koruma Temizlik A.Ş. Genel Müdürü M. İmer Özer, şunları söyledi; “MİSS markamızın yolculuğu yıllardır olduğu gibi tüketicilerin günlük hayatındaki küçük sorunları fark edip hayatı kolaylaştıran yeniliklerle sürüyor. Bizim için temizlik yalnızca hijyen değil aynı zamanda konfor ve sürdürülebilirlik demek. Yerli üretim gücümüzle geliştirdiğimiz yeni pompalı bulaşık deterjanımız hem mutfakta hayatı kolaylaştırıyor hem de etiketsiz ambalajıyla doğaya katkı sağlıyor. Tüketicilerimize mutfakta pratik ve yeni nesil temizlik ürünleri sunmaktan mutluluk duyuyoruz.”
Atilla Kuduoğlu: How To Trail Run, Türkiye’deki en büyük antrenman grubu
Türkiye’de patika ve yol koşusunun gelişimine öncülük eden Salomon, How To Trail Run (HTTR) organizasyonunun 10. sezonunu açtı. Geleneksel hale gelen HTTR sezon açılış etkinliği, İstanbul’un en özel parkurlarından biri olan Kınalıada’da 400 koşucunun katılımıyla gerçekleştirildi.
KOŞUDA 10. YIL
Her seviyeden katılımcıya açık olan How To Trail Run, bugüne kadar binlerce koşucuyu doğayla buluşturdu. Türkiye’nin uzun soluklu tek koşu grubu olan How To Trail Run, 10. yılında olmasıyla birlikte Türkiye’de koşu kültürünü yaygınlaştırmadaki rolünü bir kez daha ortaya koydu.
SEZON AÇILIŞI KINALIADA’DA GERÇEKLEŞTİ
Sezonun ilk etkinliğinde 400 sporcu, 5 km ve 10 km’lik parkurlarda koşu deneyimi yaşadı. Doğa ile iç içe geçen koşunun ardından katılımcılar keyifli bir kahvaltı, sürpriz hediyeli yarışmalar ve sosyal paylaşım ortamıyla günü tamamladı.
ATİLLA KUDUOĞLU: HOW TO TRAIL RUN, TÜRKİYE’DEKİ EN BÜYÜK ANTRENMAN GRUBU
Salomon Türkiye Genel Müdürü Atilla Kuduoğlu, How To Trail Run’ın 10. sezonuna başladıklarını ifade ederek, “How To Trail Run, Türkiye’deki en büyük antrenman grubu. Kalabalıklığı ve getirdiği hizmet ile rakipsiz yoluna devam ediyor. 9 yıl önce 15-20 kişi ile başladık antrenmanlara. Şimdi ise geldiğimiz noktayı görüyorsunuz; kayıt sayısı 372, diğer paydaşlar ve bizlerle birlikte 400 kişiyi bulduk. Koşuculara güzel bir hizmet veriyoruz; özellikle ilk defa koşanlar için. Türkiye’de biliyorsunuz Cappadocia Ultra Trail, Uludağ Ultra Trail ve Çeşme Maratonu gibi birçok yarış var. Takvim dolu; bu takvimde yer almak için HTTR iyi bir antrenman niteliği taşıyor. İstanbul’un
Kitap ve kahve keyfinin yeni adresi: “D&R Cafe”
Türkiye’nin en büyük kitap platformu D&R, mağazalarındaki müşteri deneyimini bir adım öteye taşıyacak olan “D&R Cafe” konseptini hayata geçirdi. Mevcut mağazaların içine konumlanan D&R Cafe’ler, başta kitaplar olmak üzere, teknoloji, hobi ve eğlence dünyası ürünleriyle kahve keyfini biraraya getiren eşsiz bir atmosfer sunuyor. Bu konseptle Türkiye’nin ilk ve tek zincir mağazacılığını başlatan D&R, 1 yılda 10 mağaza açtı.
Kültür, sanat, hobi ve eğlence dünyasının adresi D&R, kahve keyfini mağazalarına taşıyarak yepyeni bir konsepte adım attı. “D&R Cafe” ile ziyaretçilerine keyifli ve zenginleştirilmiş bir deneyim sunmayı hedefleyen marka, kültür sanat aktiviteleri ve sosyal buluşmalar için de cazip bir alan sunuyor. D&R Cafe konsepti şu anda İstanbul’da Trump AVM, Bağdat Caddesi, Tema World ve Marmara Forum; İzmir’de İstinyePark; Bursa’da Downtown; Ankara’da ise Tunalı Hilmi Caddesi ve Saraçoğlu lokasyonlarında bulunuyor. Çok yakında Galataport, Viaport, Ayvalık, Bodrum ve Tersane İstanbul lokasyonlarında açılacak.
Konsept, zincir mağazacılık modelinde bir ilk
D&R markasının bu yeni mağazacılık konsepti üzerine konuşan D&R Genel Müdürü Hakan Kayaman, “Pandemi sonrası düzenli olarak yapılan piyasa araştırmaları, değişen tüketici davranışları, müşterilerimizden özellikle de gençlerden gelen talepler doğrultusunda oluşturduğumuz bu yeni konsept, mağazalarımızı bir alışveriş noktasından çok sosyalleşme ve dinlenme mekanına dönüştürmüş oldu. Dünyada çok fazla örneği olsa da kitap ve kafe konseptinin zincir mağazacılık modeliyle uygulanması ülkemizde bir ilk. Çeşitli kitap kafeler var ancak kültür, sanat, teknoloji ve hobi ürünlerinden oluşan geniş bir ürün yelpazesine sahip zincir mağazacılık sisteminde kafe konsepti bulunmuyor. Dünyadaki en iyi örneklerden esinlenerek tasarladığımız bu yeni konseptimizle, yeni nesil bir mekan yarattık diyebiliriz.” ifadelerine yer verdi.
İstanbul Rumeli Üniversitesi Radyo, Televizyon ve Sinema Bölümü, Medya Sektörüne Hazırlıyor
Görsel-işitsel sanatların hızla dönüşüm geçirdiği günümüzde, iletişim alanındaki eğitim programları da değişen ihtiyaçlara yanıt veriyor. İstanbul Rumeli Üniversitesi Sanat, Tasarım ve Mimarlık Fakültesi bünyesinde yer alan Radyo, Televizyon ve Sinema Bölümü, kuramsal bilgi ile uygulamalı eğitimi bir araya getirerek öğrencilerin hem teorik bilgi hem de sektörel deneyim kazanmalarını hedefliyor.
Radyo, Televizyon ve Sinema Bölüm Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Mustafa Algül, programın yapısına ilişkin değerlendirmesinde, “İletişim bilimleri, film eleştirisi ve sinema tarihi gibi dersler, öğrencilerin analitik ve eleştirel düşünme becerilerini geliştirmelerine katkı sağlıyor. Kamera, kurgu, ses, ışık, yapım ve yönetim alanlarında verilen uygulamalı eğitimler sayesinde öğrenciler sektörel deneyim kazanıyor ve mezuniyet öncesinde birçok üretim pratiği gerçekleştiriyor” dedi.
Eğitim programının medya ve iletişim, görsel kültür ve yeni medya çalışmaları gibi derslerle zenginleştirildiğini belirten Algül, dijital çağın gerekliliklerine uygun bir eğitim anlayışıyla öğrencilerin hem geleneksel medya kurumlarında hem de dijital platformlarda çalışabilecek donanıma sahip olmalarını hedeflediklerini ifade etti.
Bölümün akademik kadrosunun, sinema, televizyon, yeni medya ve iletişim alanlarında uzman öğretim üyelerinden oluştuğunu vurgulayan Algül, “Öğretim üyelerimiz sinema tarihi, görsel kültür, yeni medya ve film eleştirisi alanlarında yürüttükleri akademik çalışmalarla Türkiye’deki iletişim literatürüne katkıda bulunurken, öğrencilerimizin araştırmacı kimlik kazanmalarına öncülük ediyor” dedi.
Öğrencilerin üniversitenin radyo ve televizyon stüdyoları ile uygulama atölyelerinde profesyonel ekipmanlarla çalışabildiğini belirten Algül, “Bu olanaklar, öğrencilerin kısa film, belgesel, televizyon programı, reklam filmi ve dijital içerik üretmelerine imkan tanıyor. Kendi projelerini hayata geçirerek yaratıcılıklarını geliştirme fırsatı buluyorlar” diye konuştu.
Bölümün, ulusal ve uluslararası film festivallerine katılımı desteklediğini ve öğrencilerin böylece yaratıcılıklarını sergileyip profesyonel çevrelerle tanışabildiğini aktaran Algül, staj imkanlarının da eğitimin ayrılmaz bir parçası olduğunu belirtti. Öğrenciler, televizyon kanalları, film setleri, prodüksiyon şirketleri, dijital medya ajansları ve reklam sektöründe staj yaparak sektöre hızlı bir adaptasyon sağlıyor.
Mezuniyet sonrası kariyer alanlarına da değinen Algül, “Mezunlarımız yönetmenlikten senaristliğe, kameradan kurguya, gazetecilikten yeni medya uzmanlığına kadar geniş bir yelpazede istihdam olanağı bulabiliyor. Bu çeşitlilik, bölümün sunduğu kuramsal ve uygulamalı eğitimin bir sonucu” ifadelerini kullandı.
Son olarak, teknolojik dönüşüme dikkat çeken Algül, “Bölüm olarak öğrencilerimizi yalnızca bugünün medya sektörüne değil, geleceğin iletişim ortamlarına da hazırlıyoruz. Akademik bilgiyle sanatsal üretimi birleştiren eğitim anlayışımız, gençlerin kendi seslerini duyurmalarına, özgün hikâyeler anlatmalarına ve iletişim dünyasında fark yaratmalarına imkan tanıyor” dedi.
Dijital Dağınıklığa Son: Tek Merkezde Akıllı Belge Yönetimi
Bugünün iş dünyasında, bilgi akışının hızı ve hacmi her zamankinden daha fazla. Ancak bu bilgi yoğunluğu, beraberinde büyük bir sorunu da getiriyor: belgeler dağınık, takibi zor ve ihtiyaç duyulduğunda bulunamıyor. Bir e-postada sözleşme, bir ERP sisteminde fatura, İK portalında özlük belgesi… kritik veriler birbirinden kopuk sistemlerde adeta kayboluyor. Bu durum, zaman kaybına, operasyonel hatalara ve en önemlisi, bilgi güvenliği risklerine yol açıyor. Tam da bu noktada, tüm bu dağınıklığı tek bir çatı altında toplayarak verimliliği ve güvenliği artıran merkezi belge yönetim sistemleri devreye giriyor.
Tek Platformda Her Şey Elinizin Altında
PaperWork; HR, ERP, CRM, IK ve portallar gibi kullandığınız tüm sistemlerle entegre çalışıyor.
Tüm belgeleri merkezi bir yapıda birleştiriyor. Ama sadece toplamakla kalmıyor: Belgeleri otomatik olarak sınıflandırıyor (Intelivus), kişisel verileri gizliyor (ISDD), içerikleri güvenli ve versiyonlu olarak saklıyor, gerektiğinde ise size sadece ihtiyacınız olanı gösteriyor ve bunu yapay zeka destekli çözümlerle, insan müdahalesine gerek kalmadan yapıyor.
Konut Güvenliğinde İlk Bariyer Kapıda
Türkiye’nin öncü güvenlik markalarından Kale Kilit, konut ve iş yerlerinde güvenliğin ilk adımının “doğru çelik kapı” seçiminden geçtiğini vurgulayarak, tüketicileri bilinçli tercihlere davet etti. Günlük yaşamda kapılar; hırsızlığa karşı caydırıcılık, ses ve ısı yalıtım konforu, uzun ömürlü kullanım ve güven duygusunun en kritik unsurları arasında yer alıyor.
Kale Kilit Türkiye Satış ve Pazarlama Direktörü Semih Teker, çelik kapı tercihlerinde kalite ve kurulum süreçlerinin altını çizdi: “Evimizin güvenliği kapıda başlar. Kaliteli bir çelik kapı, doğru kilitleme yapısı ve profesyonel montajla birlikte gerçek anlamda değer kazanır. Tüketicilerimizin kapı seçerken sağlam gövde, çok noktadan kilitleme gibi temel özelliklere; satın aldıktan sonra ise yetkili servis ve doğru montaja dikkat etmelerini öneriyoruz. Böylece yalnızca bugün değil, yıllar boyunca güven ve konforu birlikte sağlayabilirler.”
Teker, doğru tercihin günlük yaşamı doğrudan etkilediğini belirterek şöyle devam etti: “Kapıyı kapattığınızda evdeki huzuru hissetmek, dışarıdan gelen riskleri ve gürültüyü azaltmak mümkün. Bu noktada ‘fiyat–performans’ yerine ‘kalite–süreklilik–servis’ dengesine odaklanmak en doğru yaklaşım. Kale Kilit olarak amacımız, kullanıcıların içlerini rahat ettirecek çözümleri erişilebilir kılmak.”
ANADOLU’DA İTALYAN İZLERİ: 16. İTALYAN KÜLTÜR MERKEZİ ARKEOLOJİ SEMPOZYUMU 4 EKİM’DE ANAMED’DE!
Bu yıl “Anadolu’da Araştırma ve Arkeolojik Mirasın Değerlendirilmesi Arasında Kültürel Etkileşim Olguları ve Süreçleri” ana başlığıyla düzenlenen 16. İtalyan Kültür Merkezi Arkeoloji Sempozyumu, 4 Ekim Cumartesi günü gerçekleşecek! İtalya’nın, eğitim, araştırma ve kazılar konusunda Türkiye’deki arkeolojik çalışmalara katkılarına odaklanan bu köklü buluşmada, tarihi mirasa katkı sunmak için Türk kurumlarıyla işbirliği içinde çalışan İtalyan ekipler ülkemizin batısından doğusuna önemli arkeolojik alanlarda gerçekleştirdikleri kazıları, keşif süreçlerini, buluntuları ve hedeflerini anlatacaklar. 16. İtalyan Kültür Merkezi Arkeoloji Sempozyumu’nun Anadolu Medeniyetleri Araştırma Merkezi’nde (ANAMED) yapılacak akademik oturumları, herkesin ücretsiz olarak katılımına açık ve İtalyanca-Türkçe simultane tercümeyle gerçekleşecek.
İki ülke arasındaki kültürel diplomasi açısından büyük öneme sahip olan İtalyan Kültür Merkezi Arkeoloji Sempozyumu, 4 Ekim 2025 tarihinde Türkiye’de çalışmalarını sürdüren İtalyan arkeologları 16. kez ağırlayacak. İstanbul İtalyan Kültür Merkezi Müdürü Salvatore Schirmo’nun ve İtalya Büyükelçisi Giorgio Marrapodi’nin girişimleriyle, Ankara İtalyan Büyükelçiliği himayesinde düzenlenen sempozyum, bu yıl Anadolu Medeniyetleri Araştırma Merkezi (ANAMED) işbirliğiyle, Türkiye Kültür Yolu Festivali kapsamında gerçekleşecek. Türk topraklarına dağılmış muazzam bir miras üzerinde Türk meslektaşlarıyla birlikte çalışan İtalyan arkeologlara, sahada yürütülen çalışmaların sonuçlarını karşılaştırma olanağı sağlayan etkinlik, İtalyan ve Türk iş birliğiyle yürütülen kazılar, araştırmalar ve incelemeler sayesinde Türkiye’nin zengin kültürel mirasını gözler önüne seriyor. Uluslararası bilim, akademi ve kültür dünyası tarafından geniş çapta tanınan bu köklü buluşma, iki ülkenin bilimsel iş birliğini daha da derinleştirmek ve arkeoloji alanındaki ortak çalışmaları sergilemek için eşsiz bir fırsat sunuyor.
Eylem Erdem Uğurlu’ya “Umut Olan Sanatçı” Ödülü
Sanatçı Eylem Erdem Uğurlu, çocuk istismarı gibi toplumsal travmalara sanatıyla dikkat çektiği ve bu alandaki duyarlılığıyla örnek bir duruş sergilediği için, Psikodemi Eğitim ve Gelişim Akademisi tarafından “Umut Olan Sanatçı Ödülü”ne layık görüldü.
İstanbul’da düzenlenen törende takdim edilen ödülün gerekçesinde, Uğurlu’nun “Suçum Yok” adlı şarkısı, TEDx konuşmaları ve “Yola Çıkmak” adlı albüm ve çocuk kitabı ile hem sanatsal üretim yaptığı hem de istismar mağdurlarına ses, cesaret ve iyileşme imkânı sunduğu vurgulandı. Uğurlu’nun sanatının, bir ifade biçiminin ötesinde adalet, empati ve farkındalık taşıyıcısı olduğunun altı çizildi.
Sanat yoluyla toplumsal sorunlara dikkat çeken Uğurlu’nun, özellikle istismar mağduru çocuklara yönelik çalışmaları nedeniyle ödüle layık görüldüğü belirtilirken, Psikodemi Eğitim ve Gelişim Akademisi yetkilileri, “Bu ödül, sanatçının cesaretine, duyarlılığına ve kalplere dokunan üretimlerine duyulan saygının ifadesidir” açıklamasında bulundu.
İki çocuk annesi olan Eylem Erdem Uğurlu, aldığı ödül ile ilgili yaptığı kısa değerlendirmede, sanatın susturulmuş seslere alan açma gücüne inandığını belirterek, “Bir çocuğun kendini ifade edebilmesi, dünyayı değiştirebilir. Sanat da buna vesile olabilir” ifadelerini kullandı.
Fersan Detox Aronya Sirkesi Raflarda
“Süper meyve” olarak bilinen aronya meyvesinden doğal fermantasyon süreciyle üretilen Fersan Detox Aronya Sirkesi, tüketicilere lezzetli, katkısız ve sağlıklı bir seçenek sunuyor.
Türkiye’nin lider sirke üreticisi Fersan, sağlıklı yaşam trendlerine yönelik yenilikçi ürün serisine bir yenisini daha ekliyor: Fersan Detox Aronya Sirkesi. “Süper meyve” olarak bilinen aronya meyvesinden doğal fermantasyon süreciyle üretilen aronya sirkesi, doğanın bu güçlü antioksidan kaynağını Fersan’ın kalitesi ve güvencesiyle sofralara taşıyor. Herhangi bir koruyucu ve katkı maddesi, dışarıdan eklenmiş şeker veya sirke içermeyen Fersan Detox Aronya Sirkesi, zengin polifenol içeriğiyle bağışıklık sistemini desteklerken aynı zamanda sağlıklı yaşamı teşvik eden eşsiz bir lezzet sunuyor.
Sağlığa Faydaları ve Çok Yönlü Kullanım
Güçlü bir antioksidan kaynağı olarak serbest radikallerle savaşarak hücrelerin korunmasına yardımcı olan aronya meyvesi, bağışıklık sistemini destekleyerek vücudu enfeksiyonlara karşı daha dirençli hale getiriyor. Hücresel yenilenmeyi teşvik eden ve lif içeriği sayesinde sindirim sağlığını olumlu yönde etkileyen aronya meyvesinden doğal fermantasyon yoluyla elde edilen Fersan Detox Aronya Sirkesi; bu özellikleriyle sağlıklı beslenmeye önem verenler, bağışıklık sistemini güçlendirmek isteyenler, doğal takviyeleri tercih edenler ve gastronomi tutkunları gibi geniş bir kitlenin günlük beslenmelerine doğal bir dokunuş katacak ideal bir seçenek olarak öne çıkıyor. Hafif ve dengeli aromasıyla mutfakta da çok yönlü bir kullanım sunan Fersan Detox Aronya Sirkesi salatalarda, soslarda ve marinasyonlarda, detoks içecekleri ve smoothie tariflerinde lezzetli bir dokunuş sağlıyor. Günlük bir bardak suya bir yemek kaşığı eklenerek de içilebilen ürün ayrıca doğal cilt bakım maskesi veya tonik olarak da kullanılabiliyor.
Piyasaya 490ml’lik cam şişelerde sunulan Fersan Detox Aronya Sirkesi tüketicilere zincir marketler ve online satış platformlarının yanı sıra restoran, otel ve gıda işletmelerine yönelik özel çözümler aracılığıyla ulaşıyor.