KTO EYLÜL AYI MECLİS TOPLANTISI GERÇEKLEŞTİRİLDİ
Kayseri Ticaret Odası (KTO) Eylül Ayı Olağan Meclis Toplantısı gerçekleştirildi. Kent ve ülke ekonomisindeki güncel gelişmeleri değerlendiren Başkan Yardımcısı Hasan Köksal, “Güncellenen Orta Vadeli Programın ülkemiz adına kritik öneme sahip olduğunu düşünüyoruz. Uygulanmakta olan maliye ve para politikalarının eğitim, altyapı, işgücü piyasası, teşvik sistemi gibi pek çok alanda bütüncül bir stratejik planlama ile tamamlanmalıdır.” açıklamasında bulundu.
Kayseri Ticaret Odası (KTO) Eylül ayı olağan meclis toplantısı Meclis Başkanı Cengiz Hakan Arslan başkanlığında M. Rifat Hisarcıklıoğlu Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi. Toplantıya Başkan Yardımcısı Hasan Köksal’ın yanı sıra Yönetim Kurulu üyeleri ve Meclis üyeleri katıldı.
Saygı duruşundu bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından görüşülen gündem maddeleri kabul edildi. Toplantıda, ay içerisinde yapılan faaliyetlere de yer verildi.
TOBB Hesapları İnceleme Komisyonu Başkanlığı görevi dolayısıyla Ankara’da bulunan ve Meclis Toplantısına katılamayan Başkan Ömer Gülsoy’un yerine Başkan Yardımcısı Hasan Köksal konuşma yaptı.
“OVP İLE RASYONEL VE GERÇEKÇİ ADIMLAR ATILMAKTADIR”
Ekonomide 3 yıllık hedef ve politikaların yer aldığı 2025-2027 dönemine ait Orta Vadeli Program (OVP) ilişkin değerlendirmelerde bulunan Köksal, “Güncellenen OVP’nin ülkemiz ekonomisi adına kritik öneme sahip olduğunu düşünüyoruz. Öngörülebilirlik ve piyasa dengelerinin yerinden oynadığı bir dönemde; geçtiğimiz yıl açıklanan ve güncellenerek devam eden OVP programı ile rasyonel ve gerçekçi adımlar atılmaktadır. Çok zorlandığımız da bir gerçektir ama süreci ekonomimiz adına düzlüğe çıkış ve bir kurtuluş reçetesi olarak görüyoruz.” diye konuştu.
Programın temel amacının, enflasyonun düşürülmesi, büyüme potansiyelinin artırılması, verimliliğin yükseltilmesi ve toplumsal refahın tüm kesimler için yükseltilmesi olduğunu hatırlatan Köksal, “Bu hedeflere ulaşmak için, makro istikrarın kalıcı olarak sağlanması, kamu kesiminde mali reform sürecinin devam etmesi, AR-GE ve yenilikçilik potansiyelinin geliştirilmesi, yeşil ve dijital dönüşüme yönelik teknolojik gelişimin sağlanması, teknolojik yatırımlar ve yerlileşmenin sağlanması, beşeri sermayenin yükseltilmesi, esnek iş gücü piyasasının oluşturulması, iş ve yatırım ortamının güçlendirilmesi, kayıt dışıyla mücadele, OSB ve küçük sanayi sitelerinin artırılması ve limanlar ile özellikle demiryolu bağlantılarının kurulması, yenilenebilir enerji ve enerji verimliliğinin artırılması gibi hususların ana başlıklar olarak ön plana çıkarıldığını görüyoruz.Kayseri Ticaret Odası’nın kurumsal kimliği olarak Kayseri’mizin özellikle limanlara demir yolu ile bağlanmasını göreve geldiğimiz ilk günden bu yana dillendiriyoruz. Bunun Türkiye’nin Orta Vadeli Programında belirlenmiş hedefler arasına alınmış olmasını da ayrıca önemli bulduğumuzu belirtmek isterim. Yılsonu enflasyon hedefindeki artışın, gerçekçi bakış açısıyla yapılan bir revize olduğu görülmekle birlikte, sürecin uzaması veya iniş sürecinde enflasyonun belli bir noktada uzun süre kalmasının reel sektörü olumsuz etkileyeceğini de hatırlatmak isteriz.” dedi.
“TÜRKİYE’NİN GELECEĞİNİ YAPISAL REFORMLAR ŞEKİLLENDİRECEK”
Verimliliğe dayalı yatırım, istihdam, üretim ve ihracatın artırılması için yapısal reformların hayata geçirilecek olmasının önemine dikkat çeken Köksal, “Yeşil dönüşüm ve yapay zekâ ile birlikte küresel ekonominin büyük bir dönüşüm yaşadığı bu süreçte, Türkiye’nin geleceğini her alanda gerçekleştirecek yapısal reformlar şekillendirecektir” diye konuştu.
“TÜRKİYE EKONOMİSİNİN GÜÇLENMESİ İÇİN KAYIT DIŞI İLE ETKİN MÜCADELE EDİLMELİDİR”
Konuşmasında kayıt dışı mücadeleye de değinen Köksal, “Reel sektör olarak, adil ve etkin bir vergi sistemini savunuyor ve bekliyoruz. Bunun için öncelikli olan da kayıt dışı ile mücadele ve denetimlerde etkinliktir. Orta Vadeli Programın omurgasını oluşturan konulardan birinin kayıt dışı ile mücadele olması, programa olan inancımızı da artırmaktadır. Kayıt dışı bir yandan Türkiye ekonomisinin büyüklüğünü gizlerken öte yandan, haksız rekabetiyle kayıtlı ekonomiyi de etkilemektedir. Bu nedenle kayıt dışı ile etkin mücadele, Türkiye ekonomisini kuvvetlendirecektir diye düşünüyoruz.” Dedi.
KOBİ’lerin sağladığı istihdam, üretim ve ticaretle, Türkiye ekonomisinde önemli bir yer edindiğine belirten Köksal, sürdürülen sıkı para politikalarıyla çelişmeyecek seçici kredi uygulamalarının KOBİ’lerin desteklenmesi açısından büyük fayda sağlayacağını söyledi.
“BAŞARI İÇİN BÜTÜNCÜL STRATEJİK PLANLAMA YAPILMALI”
Üretimde verimlilik ve teknoloji açığımızı kapatacak kapsamlı bir reform sürecine de odaklanmamız gerektiğine vurgu yapan Köksal, “Gerçek anlamda bir başarı elde etmek için uygulanmakta olan maliye ve para politikalarının eğitim, altyapı, işgücü piyasası, teşvik sistemi gibi pek çok alanda bütüncül bir stratejik planlama ile tamamlanmalıdır. İş dünyamızın yakın geleceğe güvenle bakmasını temin edecek bir yaklaşımın korunmasını çok önemli buluyoruz.” İfadelerini kullandı.
İş dünyasının yüklü finansman kaynağına ihtiyaç duyduğunun altını çizen Köksal, “Mevcut ekonomi politikalarının merkezinde yer alan sıkı para politikaları nedeniyle bu kaynağa erişim oldukça zor ve maliyetli hale gelmiş durumdadır. Ticari kredi maliyetleri ve finansmana erişim zorlukları altında üretimi ve yatırımları sürdürmek kolay değil. “ dedi.
Konuşmasının sonunda oda faaliyetlerine de yer veren Köksal, “Eylül ayında Kurulan Firma Sayısı 183 Kapanan firma sayısı ise 42 olmuştur. 679 Tescil, 384 Belge, 424 Müzekkere işlemi yapılmıştır.” diye konuştu.
Toplam ihracatın %20,2’sini yapan 1-9 kişi çalışanı olan mikro ölçekli girişimler, toplam ihracat yapan girişimlerin %69,4’ünü oluşturdu. İhracatta, 10-49 kişi çalışanı olan küçük ölçekli girişimlerin payı %17,5, 50-249 kişi çalışanı olan orta ölçekli girişimlerin payı %18,8, 250+ kişi çalışanı olan büyük ölçekli girişimlerin payı ise %43,4 oldu.
Toplam ithalatın %12,9’unu 1-9 kişi çalışanı olan mikro ölçekli girişimler yaptı. İthalatta, 10-49 kişi çalışanı olan küçük ölçekli girişimlerin payı %13,1, 50-249 kişi çalışanı olan orta ölçekli girişimlerin payı %18,4 oldu. 250+ kişi çalışanı olan büyük ölçekli girişimlerin ithalattaki payı %55,5 olurken; bu girişimler toplam ithalat yapan girişimlerin %1,5’ini oluşturdu.
Sanayi sektörünün ihracatında 250+ kişi çalışanı olan büyük ölçekli girişimler %67,3 pay ile öne çıktı. Ticaret sektörünün ihracatında ise %88,8 pay ile 1-249 kişi çalışanı olan küçük ve orta ölçekli girişimlerin hâkimiyeti devam etti.
Sanayi sektörü ithalatında büyük ölçekli girişimler %78,1 pay ile öne çıktı. Ticaret sektöründe, büyük ölçekli girişimlerin payı %28,1, diğer sektöründe büyük ölçekli girişimlerin payı %56,9 payı oldu.
Sanayi sektöründeki girişimler ihracatının %46,7’sini Avrupa Birliği (AB 27) ülkelerine yaptı
Ana faaliyeti sanayi olan girişimler, ihracatlarının %46,7’sini AB 27 ülkelerine, %14,3’ünü Yakın ve Orta Doğu ülkelerine ve %14,0’ını AB üyesi olmayan Avrupa ülkelerine gerçekleştirdi. AB 27 ülkelerine yapılan ihracatın %64,0’ını sanayi, %32,9’unu ticaret, %3,1’ini ise diğer sektöründeki girişimler yaptı.
Ana faaliyeti sanayi olan girişimler, ithalatlarının %32,7’sini AB 27 ülkelerinden, %25,9’unu Diğer Asya ülkelerinden, %16,5’ini ise AB üyesi olmayan Avrupa ülkelerinden gerçekleştirdi. Ana faaliyeti ticaret olan girişimlerin en çok ithalat yaptığı ülke grupları sırasıyla %30,2 pay ile AB 27 ülkeleri, %27,9 ile Diğer Asya ve %23,5 ile AB üyesi olmayan Avrupa ülkeleri oldu.
İmalat sanayi ürünleri ihracatının %57,8’ini sanayi sektöründeki girişimler yaptı
İmalat sanayi ürünleri ihracatının %57,8’ini ana faaliyeti sanayi olan girişimler, %37,9’unu ise ana faaliyeti ticaret olan girişimler gerçekleştirdi. Ana faaliyeti sanayi olan girişimlerin yaptığı ihracatın ise %96,9’unu imalat sanayi ürünleri, %1,6’sını tarım, ormancılık ve balıkçılık ürünleri, %1,1’ini de madencilik ve taşocakçılığı ürünleri oluşturdu.
İmalat sanayi ürünleri ithalatının %44,2’sini sanayi, %45,5’ini ticaret ve %10,3’ünü diğer sektörlerdeki girişimler tarafından yapıldı. Ana faaliyeti sanayi olan girişimlerin ithalatının %76,0’ını imalat sanayi ürünleri, %3,7’sini madencilik ürünleri, yine %3,7’sini ise tarım, ormancılık ve balıkçılık ürünleri oluşturdu.
İhracatın %48,5’ini ilk 500 girişim tarafından gerçekleştirildi
İhracatın %48,5’ini, ithalatın ise %64,8’ini ilk 500 girişim yaptı. En çok ihracat yapan ilk 5 girişim toplam ihracatın %8,1’ini, en çok ithalat yapan ilk 5 girişim ise ithalatın %14,1’ini gerçekleştirdi.
Sanayi sektöründe en fazla ihracat yapan ilk 5 girişimin sanayi sektöründeki payı %14,1, ticaret sektöründe en fazla ihracat yapan ilk 5 girişimin ticaret sektöründeki payı ise %10,3 oldu. Sanayi sektöründe en fazla ithalat yapan ilk 5 girişiminin payı %19,0, ticaret sektöründe ise %13,7 oldu.
Girişimlerin %70,7’si tek ülkeden ithalat yaptı
Girişimlerin %49,5’i tek ülkeye ihracat yaparken, %14,4’ü iki ülkeye ihracat yaptı. Yirmi ve daha fazla ülkeye ihracat yapan girişimlerin oranı %4,1 iken, bu girişimlerin ihracattaki payı %56,3 oldu.
Girişimlerin %70,7’si, tek ülkeden ithalat yaparken, %13,7’si iki ülkeden ithalat yaptı. Yirmi ve daha fazla ülkeden ithalat yapan girişimlerin oranı %1,0 iken, bu girişimlerin ithalattaki payı %50,5 oldu.
Kayseri’de Ağustos ayı itibariyle toplam taşıt sayısı 472 bin 705 oldu. Türkiye’de Ağustos ayında 211 bin 389 adet taşıtın trafiğe kaydı yapıldı
Ağustos ayında geçen yılın aynı ayına göre trafiğe kaydı yapılan taşıt sayısı özel amaçlı taşıtta %55,6, otobüste %32,4, minibüste %28,7, motosiklette %5,7 artarken otomobilde %26,2, kamyonette %26,2, traktörde %13,1 ve kamyonda %3,5 azaldı.
Trafiğe kayıtlı toplam taşıt sayısı Ağustos ayı sonu itibarıyla 30 milyon 469 bin 319 oldu
Ağustos ayı sonu itibarıyla trafiğe kayıtlı taşıtların %52,2’sini otomobil, %19,3’ünü motosiklet, %15,2’sini kamyonet, %7,4’ünü traktör, %3,2’sini kamyon, %1,7’sini minibüs, %0,7’sini otobüs ve %0,3’ünü özel amaçlı taşıtlar oluşturdu.
Ağustos ayında 935 bin 945 adet taşıtın devri yapıldı
Ağustos ayında devri(1) yapılan taşıtların %65,6’sını otomobil, %14,6’sını kamyonet, %12,7’sini motosiklet, %2,7’sini traktör, %1,9’unu kamyon, %1,8’ini minibüs, %0,5’ini otobüs ve %0,2’sini özel amaçlı taşıtlar oluşturdu.
Ağustos ayında 66 bin 210 adet otomobilin trafiğe kaydı yapıldı
Ağustos ayında trafiğe kaydı yapılan otomobillerin %12,7’si Renault, %9,9’u Fiat, %8,8’i Volkswagen, %6,4’ü Hyundai, %5,9’u Skoda, %4,8’i Peugeot, %4,6’sı Citroen, %4,6’sı Toyota, %4,5’i Opel, %4,0’ı Dacia, %4,0’ı Mercedes-Benz, %3,4’ü Nissan, %3,1’i Audi, %2,7’si Ford, %2,5’i Honda, %2,5’i BMW, %2,2’si Kia, %2,1’i Chery, %1,5’i Volvo, %1,2’si Cupra ve %8,7’si diğer(2) markalardan oluştu.
Ocak-Ağustos döneminde 1 milyon 749 bin 5 adet taşıtın trafiğe kaydı yapıldı
Ocak-Ağustos döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre trafiğe kaydı yapılan taşıt sayısı %14,7 artarak 1 milyon 749 bin 5 adet olurken, trafikten kaydı silinen taşıt sayısı %2,0 azalarak 19 bin 624 adet oldu. Böylece Ocak-Ağustos döneminde trafikteki toplam taşıt sayısında 1 milyon 729 bin 381 adet artış gerçekleşti.
Ocak-Ağustos döneminde trafiğe kaydı yapılan otomobillerin %64,1’i benzin yakıtlıdır
Ocak-Ağustos döneminde trafiğe kaydı yapılan 683 bin 918 adet otomobilin %64,1’i benzin, %13,9’u hibrit, %12,6’sı dizel, %8,3’ü elektrikli ve %1,1’i LPG yakıtlıdır. Ağustos ayı sonu itibarıyla trafiğe kayıtlı 15 milyon 901 bin 404 adet otomobilin ise %34,7’si dizel, %32,4’ü LPG, %29,9’u benzin, %2,0’ı hibrit ve %0,9’u elektriklidir. Yakıt türü bilinmeyen(3) otomobillerin oranı ise %0,2’dir.
Ocak-Ağustos döneminde trafiğe kaydı yapılan 683 bin 918 adet otomobilin %32,6’sı 1300 ve altı, %22,2’si 1401-1500, %17,1’i 1301-1400, %13,0’ı 1501-1600, %6,1’i 1601-2000, %0,7’si 2001 ve üstü motor silindir hacmine sahiptir.
Ocak-Ağustos döneminde kaydı yapılan otomobillerin 264 bin 742’si gri renklidir
Ocak-Ağustos döneminde trafiğe kaydı yapılan 683 bin 918 adet otomobilin %38,7’si gri, %25,8’i beyaz, %13,0’ı siyah, %11,2’si mavi, %6,1’i kırmızı, %2,8’i yeşil, %0,9’u turuncu, %0,7’si sarı, %0,5’i kahverengi ve %0,4’ü diğer renklidir.
Hizmet, Perakende Ticaret ve İnşaat Güven Endeksleri, Eylül 2024
Güven endeksi hizmet sektöründe %0,6 arttı, perakende ticaret sektöründe %2,5 arttı, inşaat sektöründe %0,2 azaldı
Mevsim etkilerinden arındırılmış güven endeksi Eylül ayında bir önceki aya göre; hizmet sektöründe %0,6 oranında artarak 112,6 değerini, perakende ticaret sektöründe %2,5 oranında artarak 110,6 değerini ve inşaat sektöründe %0,2 oranında azalarak 87,8 değerini aldı.
SİBER GÜVENLİĞİN YOL HARİTASI: YERLİ VE MİLLİ TEKNOLOJİ
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Türkiye’nin siber güvenlik alanında vizyon belgesi olan Ulusal Siber Güvenlik Stratejisi ve Eylem Planı’nın Resmi Gazete’de yayımlandığını duyurarak, stratejik hedefler doğrultusunda 18 ulusal siber güvenlik hedefi belirlediklerini kaydetti. Bakan Uraloğlu, yerli ve millî çözümlerle dışa bağımlılığı azaltmayı ve ulusal güvenlik ile ekonomiye katkı sağlamayı amaçladıklarını belirterek, “Siber tehditlere yönelik kapasiteyi ve kabiliyetleri artırarak, yapay zekâ ve büyük veri altyapılarıyla tehditlerin tespitini ve önlenmesini amaçlıyoruz. 5G ve nesnelerin interneti teknolojileri ile artan risk ve tehditlere karşı korunabilmek için ‘sıfır güven’ anlayışıyla tedbirler belirleyeceğiz.” dedi.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Türkiye’nin siber güvenlik alanında vizyon belgesi olan Ulusal Siber Güvenlik Stratejisi ve Eylem Planı (2024-2028) hazırlıklarının Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı koordinasyonunda ilgili kurum ve kuruluşların katkılarıyla tamamlanarak Resmi Gazete’de yayımlandığını duyurdu. Teknolojik gelişmeler büyük bir hızla ilerlerken siber güvenlik çalışmalarının aralıksız devam ettiğini kaydeden Bakan Uraloğlu, “Yeni teknolojiler ile gelişen ve karmaşıklaşan siber risk ve tehditler karşısında siber sahamızın 7/24 korunması için özverili teknik çalışmalar gerçekleştiriyor, politika ve stratejilerimizi inşa ediyoruz. 2024-2028 dönemini kapsayan Ulusal Siber Güvenlik Stratejisi ve Eylem Planı’nda; insan, savunma, caydırıcılık ve iş birliği temaları etrafında şekillenen stratejik amaçlarımızı ve hedeflerimizi belirledik. Belge ile siber güvenlik alanında elde ettiğimiz kazanımlara yenilerini ekleyeceğiz.” ifadelerini kullandı.
Ulusal Siber Güvenlik Stratejisi ve Eylem Planı’nda 6 Stratejik Amaç ve 18 Hedef Bulunuyor
Ulusal Siber Güvenlik Stratejisi ve Eylem Planı’nı oluşturan bileşenler hakkında bilgi veren ve planın stratejik siber güvenlik yaklaşımının somut kazanımlara dönüştürülmesine yönelik bir yapıda hazırlandığının altını çizen Uraloğlu, “Ulusal Siber Güvenlik Stratejisi içerisinde; temalardan yola çıkarak 6 stratejik amaç belirledik. Stratejik amaçlarımız doğrultusunda ulaşılması planlanan 18 ulusal siber güvenlik hedefimiz bulunuyor. Eylem planımız da hazır. Hedeflerimiz için yapacağımız kapsamlı çalışmaları içeren 61 eylem maddesi hazırlandı.” dedi.
“Ulusal ve Uluslararası Tatbikatlar ile Siber Dayanıklılık Seviyemizin Artırılması Hususundaki Çalışmalarımız Devam Ediyor”
Stratejik amaçlar, hedefler ve yapılacak çalışmalara ilişkin bilgiler veren Bakan Uraloğlu, karmaşıklığı ve sıklığı artan siber tehditlerin büyük ölçekli ekonomik zararlara, can kaybına, ulusal güvenlik açıklarına veya kamu düzeninin bozulmasına neden olabileceğini vurgulayarak, “Siber dayanıklılığın artırılmasıyla siber risklere ve tehditlere karşı savunmanın güçlendirilmesini amaçlıyoruz. Siber dayanıklılığın sağlanması için güvenliğe yönelik risklerin belirlendiği ve değerlendirildiği risk temelli analiz yaklaşımlarının yanı sıra acil durum ve iş sürekliliğine yönelik planlamaların hayata geçirilmesi önem arz ediyor. Ulusal ve uluslararası tatbikatlar ile de siber dayanıklılık seviyemizin artırılması hususundaki çalışmalarımız devam ediyor.” şeklinde konuştu.
“Siber Güvenliği Tehdit Edecek Unsurların Yapay Zekâ ve Büyük Veri Altyapılarıyla Erken Tespitini ve Önlenmesini Sağlayacağız”
Bakan Uraloğlu, siber savunma çalışmalarının risk ve tehditlerin erken tespiti ve önlenmesini temel alarak proaktif şekilde gerçekleştirilmesine dikkat çekerek, “Siber güvenlik zafiyetlerinin tespitine, ilgili taraflara bildirimine ve güncel siber tehdit istihbaratı paylaşımına yönelik ulusal kapasitenin ve kabiliyetlerin artırılarak ulusal siber güvenliği tehdit edecek unsurların yapay zekâ ve büyük veri altyapılarıyla da erken tespitini ve önlenmesini amaçlıyoruz.” dedi.
Tedbirler Sıfır Güven Anlayışıyla Belirlenecek, Tasarımdan İtibaren Güvenlik İlkesi Benimsenecek
Bilgi ve iletişim teknolojilerinin güvenli kullanımının tüm dünyada artan bir gereklilik haline geldiğini belirten Uraloğlu, “5G ve nesnelerin interneti teknolojileri ile hızla artan bağlantı sayısı, bulut bilişim kullanımı gibi gelişmeler; artan risk ve tehditlere karşı korunabilmek için ‘sıfır güven’ anlayışıyla tedbirlerin belirlenmesini gerektiriyor. Ayrıca yeni teknolojilerin siber güvenlik çalışmalarına entegre edilmesi ile de teknolojinin çift yönlü olarak değerlendirilmesi bir gereklilik haline geliyor.” dedi. Siber tehditlerle mücadelede yerli ve millî teknolojilerin önemine vurgu yapan Bakan Uraloğlu, “Tasarımdan itibaren güvenlik ilkesiyle yerli ve millî olarak ürettiğimiz teknolojiler fark yaratıyor yerli ve millî siber güvenlik hizmetlerini kullanarak, dışa bağımlılığı azaltıp ulusal güvenliğimize ve ekonomimize katkı sağlayacağız. Ürünlerimizin ve hizmetlerimizin dünya pazarlarındaki payını artırmayı ve ülkemizin tüm hedeflerine siber güvenlik teknolojileri kapsamında katkı vermeyi istiyoruz.” dedi.
Mobilya ihracatı değer kaybediyor sektör acil destek bekliyor
Türkiye mobilya, kağıt ve orman ürünleri ihracatı ağustos ayında yüzde 1,6’lık, ilk 8 ayda yüzde 1,8’lik düşüş gösterdi. AKAMİB ise ağustosta yüzde 2,7’lik, ilk 8 ayda yüzde 0,9’luk artış kaydetti.
Son 1,5 yıllık periyotta kur-faiz-enflasyon dengesinin ihracat aleyhine ilerlediğini kaydeden AKAMİB Başkanı Onur Kılıçer, “Rakip ülkelerle mücadele etmek oldukça zorlaştı. Türkiye geneli sektör ihracatımıza baktığımızda 8 aylık süreçte miktar bazında ihracatımız yüzde 7,2 arttı. Buna karşın değer bazında yüzde 1,78’lik düşüş gösterdik. Siparişleri değerli kılamadık. Ekonomi yönetimimizden ihracatçıları destekleyecek adımlar bekliyoruz” dedi.
Türkiye mobilya, kağıt ve orman ürünleri sektörünün ağustos ayı ihracatı yüzde 1,6 azalışla 666 milyon 177 bin dolar oldu. Akdeniz Mobilya, Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği (AKAMİB) ise ağustos ayında yüzde 2,7’lik artış göstererek 72 milyon 866 bin dolarlık ihracata imza attı.
Yılın ilk 8 aylık döneminde Türkiye geneli sektör ihracatı yüzde 1,8 azalışla 5 milyar 168 milyon 790 bin dolar olurken, AKAMİB ise bu dönemde yüzde 0,9 artış ile 566 milyon 988 bin dolar ihracat geliri elde etti.
Filistin’e ihracat rekor kırdı
Sektörün ağustos ayında Türkiye genelinden yaptığı ihracatta en başarılı ilk beş pazarı Irak, Birleşik Krallık, Libya, ABD ve Almanya oldu. İlk 10 pazar içerisinde Libya’ya yüzde 60, Birleşik Krallık’a yüzde 27’lik ihracat artışı dikkat çekti.
AKAMİB’in ağustos ayı ihracatında da Irak ilk sırada yer aldı. Irak’ı sırasıyla; Romanya, Almanya, Libya ve Fransa takip etti. İlk 10 pazar içerisinde Filistin’e yüzde 2334, Gürcistan’a yüzde 96, Romanya’ya yüzde 40’lık ihracat artışı sağlandı.
Artan girdi maliyetleri ihracat değerini düşürdü
Ağustos ayı ihracatını değerlendiren AKAMİB Başkanı Onur Kılıçer, fiyat rekabetçiliğindeki avantajın kaybedilmesiyle ihracat hedeflerinin altında bir performans gösterdiklerini ifade etti. Özellikle son 1,5 yıllık periyotta kur-faiz-enflasyon dengesinin ihracat aleyhine ilerlediğini kaydeden Kılıçer, şu açıklamaları yaptı:
“Enflasyonla mücadele kapsamında kurun baskılanmaya devam etmesi maalesef fiyat rekabetini kaybetmemize neden oldu. Rakip ülkelerle mücadele etmek oldukça zorlaştı. Türkiye geneli sektör ihracatımıza baktığımızda 8 aylık süreçte miktar bazında ihracatımız yüzde 7,2 arttı. Buna karşın değer bazında yüzde 1,78’lik düşüş gösterdik. Siparişleri değerli kılamadık. Aksine düşük fiyat vermek durumunda kaldık. Bu süreçte firmalarımız ellerinden geleni fazlasıyla yapıyor. Ekonomi yönetimimizden ihracatçıları destekleyecek adımlar bekliyoruz. Aksi halde müşteri kaybı hızla artacaktır. İhracatçıların desteklenmesi halinde tekrar pozitif verilere ulaşabiliriz.”
MİLLİ HIZLI TREN’DE İLK TEST 2025’TE
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, yapım çalışmaları devam eden Milli Hızlı Tren’in tamamen yerli imkanlarla üretildiğini belirterek, hızlı trenin tasarım çalışmalarında sona yaklaşıldığını söyledi. 2024 yılının son çeyreğinde tasarım çalışmalarının tamamlanarak montaj aşamasına geçileceğini ifade eden Bakan Uraloğlu, Milli Hızlı Tren Projesi’nde fabrika statik testlerin tamamlanmasının ardından 2025 yılında raylara indirilerek dinamik yol testlerinin yapılacağını açıkladı. Bakan Uraloğlu, “Trenimiz saate 225 kilometre hıza ulaşacak. Her bir sette toplamda 584 yolcu kapasitesine sahip 8 vagon olacak.” dedi.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, yapım çalışmaları devam eden yerli ve milli hızlı tren çalışmaları ile ilgili açıklamalarda bulundu. Tamamen yerli ve milli imkanlarla üretilen hızlı trenlerin, yüksek konforlu olarak tasarlandığını ifade eden Bakan Uraloğlu, Milli Hızlı Tren Projesi’nde tasarım süreçlerinde sona yaklaştıklarını söyledi.
Türkiye Demiryollarında Teknolojiyi Tasarlayan, Üreten ve Geliştiren Ülke Konumuna Yükseldi
Milli Hızlı Tren Projesinin Türkiye’nin geleceği için çok önemli bir adım olduğunu vurgulayan Bakan Uraloğlu, Türkiye’nin demiryolu araçlarının üretiminde kendi kendine yeten bir ülke haline geldiğinin altını çizdi. Bakan Uraloğlu, “Ulaştırma ve altyapı alanındaki yatırımlarımız meyvelerini vermeye devam ediyor. Türkiye artık demiryollarında teknolojiyi tasarlayan, üreten ve geliştiren ülke konumuna yükseldi.” dedi. Milli Elektrikli Tren Setleri ile 27 Mayıs 2023 tarihinde yolcu seferlerini başlattıklarını anımsatan Bakan Uraloğlu, “Milli Elektrikli Trenimizden sonra Milli Hızlı Trenimizi de yapıyoruz. Türasaş tarafından üretilecek hızlı trenimiz saate 225 km hıza ulaşacak. Her bir sette toplamda 584 kişilik yolcu kapasitesine sahip 8 adet vagon bulunacak.” şeklinde konuştu.
Çekirdeksiz kuru üzüm ihracatı 207 bin ton oldu
Türkiye’nin üretim ve ihracatında dünya lideri olduğu geleneksel ihraç ürünlerinden çekirdeksiz kuru üzümde 2023/24 sezonu bir önceki sezona göre yüzde 11’lik artışla 490 milyon dolarlık ihracatla tamamlandı. Çekirdeksiz kuru üzüm ihracatı 2022/23 sezonunda 439 milyon dolar olarak kayıtlara geçmişti.
Çekirdeksiz kuru üzümde döviz getirisindeki yüzde 11’lik artışa karşın, miktar bazında ihracat yüzde 20’lik düşüşle 259 bin tondan 207 bin tona geriledi. Bu azalışta çekirdeksiz kuru üzüm rekoltesindeki düşüş etkili oldu.
2023/24 sezonundaki 207 bin tonluk ihracat son 8 yıllık süreçte miktar bazında en düşük çekirdeksiz kuru üzüm ihracatı olarak kayıtlara geçti.
İklim değişikliği rekolteyi düşürdü
Şekere alternatif olarak kabul edilen çekirdeksiz kuru üzümün ihracatındaki miktar düşüşünün altındaki nedenin iklim değişikliği olduğunu dile getiren Ege İhracatçı Birlikleri Sürdürülebilirlik ve Organik Ürünler Koordinatörü Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Mehmet Ali Işık, 2023/24 sezonunda çekirdeksiz kuru üzüm rekoltesinin uzun yıllar ortalamasının 100 bin ton altında kaldığını, 2024/25 sezonunda da rekoltenin geçen sezonlardaki ortalamanın altında kalacağına dair ipuçları verdiğini kaydetti.
TCL ve Microsoft, NXTPAPER cihazlarını yapay zekâ ile geliştirmek için güç birliği yapıyor
İş birliği kapsamında, TCL cihazlarında üretkenliği ve verimliliği artırmak için Azure’un Açık Yapay Zekâ Büyük Dil Modelleri (LLM) ve Azure’un Otomatik Konuşma Tanıma (ASR) dâhil olmak üzere Microsoft’un bulut tabanlı yapay zekâ teknolojileri kullanılacak.
Zengin özelliklere sahip akıllı telefonlar, tabletler ve bağlantılı cihazlarda ekran konusunda öncü olan TCL, yenilikçi NXTPAPER serisinin ilki olan TCL 50 NXTPAPER akıllı telefonlara en son yapay zekâ özelliklerini eklemek için Microsoft ile stratejik bir ortaklık kurduğunu duyurdu. Okunabilirliği, verimliliği ve erişilebilirliği geliştirmeye odaklanan bu ortaklık, ileri teknolojiyi demokratikleştirmeyi, olağanüstü değer sunmayı ve TCL’in NXTPAPER portföyünün standartlarını yapay zekâ entegrasyonuyla yükseltmeyi amaçlıyor.
Bu iş birliği kapsamında, TCL cihazlarında üretkenliği ve verimliliği artırmak için Azure’un Açık Yapay Zekâ Büyük Dil Modelleri (LLM) ve Azure’un Otomatik Konuşma Tanıma (ASR) dâhil olmak üzere Microsoft’un bulut tabanlı yapay zekâ teknolojileri kullanılacak. Bu teknolojiler, kullanıcıların dinamik ihtiyaçlarına göre uyarlanmış gelişmiş metin işleme ve sesli not imkânı sağlıyor. Bu yenilikler, NXTPAPER serisi genelinde daha geniş entegrasyon potansiyelini de ortaya çıkarıyor ve kullanıcı odaklı akıllı özelliklerin sürekli gelişimini mümkün kılıyor.
Canovate Micro Datacenter’a Amerika’dan birincilik ödülü geldi
Data Center (veri merkezi) ürün grubunda dünyanın ilk 8 markası arasında yer alan Türk firması Canovate Group’a, ABD’den ödül geldi. Amerika’da IT alanında faaliyet gösteren BICSI tarafından, Canovate Micro Datacenter’a en yaratıcı ürün kategorisi dalında birincilik ödülü geçtiğimiz günlerde verildi.
Ödüle ilişkin değerlendirme yapan Canovate Group CTO’su Kıvanç İlal, şunları söyledi: “Canovate Micro Datacenter, ilk yerli ürün olması dışında, global anlamda da pazara giren 2.’nci üründür. Canovate Group olarak, yaklaşık 10 senedir mikro veri merkezleri üzerinde çalışıyoruz ve ilk modellerde de dünyada birçok global rakipten daha önde pazara girdik. En son geçtiğimiz günlerde Amerika’dan ödül ile döndük. Amerika gibi IT alanında çok ileride olan ve beklentilerin yüksek olduğu bir ülkeden, Türk firması olarak birincilik ödülünü almamız, ülkemiz ve firmamız adına bizleri gururlandırdı. Ar-ge ve inovasyon alanında yaptığımız çalışmalarla, global çapta yeni ödüller alarak başarılarımızı taçlandırmaya devam edeceğiz.” dedi.
Toyota ve BMW Hidrojen Toplumunun Gelişimi İçin İş Birliğini Güçlendiriyor
Toyota ve BMW Grubu, karbon nötr bir toplum yaratmak ve hidrojen teknolojisini geliştirmek amacıyla stratejik iş birliğini güçlendiren yeni bir anlaşmaya imza attı. Bu kapsamda iki şirket, yakıt hücre sistemlerinin geliştirilmesi ve hidrojen altyapısının iyileştirilmesi üzerine yoğunlaşacak. Böylece daha önce 2011 yılında çevreci teknolojileri üzerinde iki şirket arasında imzalanan anlaşma, daha da ileriye taşınmış oldu.
Hidrojen yakıt hücreli binek araç ürün gamını genişletmeyi hedefleyen Toyota ve BMW, üçüncü nesil yakıt hücresi sistemi üzerinde ortaklaşa çalışırken, altyapı geliştirme konusunda da birlikte hareket edecekler.
TCL, yenilikçi ekran teknolojisi NXTPAPER ile dijital göz konforunu artırıyor
TCL’in NXTPAPER 3.0 ve NXTPAPER 2.0 teknolojileri, kullanıcılara ezber bozan ekran deneyimleri yaşatıyor.
Ekranların günlük hayatımıza hâkim olduğu bir dünyada, her yaştan birey ekran karşısında her zamankinden daha fazla zaman geçiriyor. Ekran başında geçirilen zamanın artması, mavi ışığa uzun süre maruz kalma ve göz kamaşmasının etkileri konusunda yaygın endişelere yol açıyor. Bu gerçekten yola çıkan TCL, teknolojik gelişmelere ayak uydurmakla kalmayıp NXTPAPER teknolojisi gibi çığır açan ekran inovasyonlara öncülük ediyor.
Dijital hayatlarımızın gizli bedelleri
Son araştırmalara göre, ortalama bir insan, günde yaklaşık yedi saatini ekranlara bakarak geçiriyor, Z kuşağı ise bu süreyi yaklaşık dokuz saate çıkarıyor. Bu aşırı ekran süresi, dijital göz yorgunluğu, göz kuruluğu, bulanık görme ve baş ağrısı gibi gözle ilgili birçok sorunu beraberinde getiriyor. Bu sorunların en önemli nedenlerinden birisi olarak cihazlarımız tarafından yayılan zararlı mavi ışık gösteriliyor.
SERBEST BÖLGELERDEKİ İHRACAT ARTIŞI KOBİ’LERE YARIYOR
Yüksek teknolojili üretim merkezleri olan serbest bölgelerin ihracatı son 5 yılda yüzde 55 artarken, ülke içindeki firmalarla ticareti ise yüzde 51 oranında artış gösterdi. SEBKİDER Başkanı Yusuf Kılınç, küresel pazarlarla bağlantılarını geliştirme konusunda fırsat sundukları KOBİ’leri, sermayelerini bina ve arsaya yatırmadan, serbest bölgelerde fabrika kiralayarak, tüm birikimlerini üretimde kullanmaya davet etti.
2018 yılında Türkiye’nin toplam ihracatının yüzde 4’ünü gerçekleştiren serbest bölgeler, 2023 yılında 13 milyar dolara yaklaşan tutarla bu oranı yüzde 5’e çıkardı. Serbest bölgelerde faaliyet gösteren firmalar, uluslararası pazarlardan sağladıkları payı arttırırken, yerel KOBİ’lerle ticaretlerini de arttırdı.
Bölgedeki firmaların iç pazardaki firmalarla gerçekleştirdikleri ticaretin 2018 yılında 2.5 milyar dolardan, 2023 yılında yaklaşık 3.8 milyar dolara çıktığına dikkat çeken Serbest Bölgeler Kurucu ve İşleticileri Derneği (SEBKİDER) Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf Kılınç, yüzde 51 oranındaki bu artışın, bölgelerdeki firmaların dış pazarlarda sağladıkları büyümeyi, iç pazardaki KOBİ’lerle ticaretlerine de yansıtmasından kaynaklandığını vurguladı. Kılınç, son 2 yılda yurt dışından bölgelere yapılan ticaretin yüzde 16.8 küçüldüğünü, buna karşılık ülke içindeki firmalarla ticaretin ise arttığını belirterek, şöyle konuştu: “Tedarik sürecinin daha hızlı olması nedeniyle serbest bölgelerde faaliyet gösteren firmalar yerel firmalarla gittikçe daha fazla ticaret yapıyor. Özellikle pandemiden sonra serbest bölgelerin yurt içindeki KOBİ’lerle ticareti daha da önem kazanmış durumda. Bölgelerimizdeki firmalar ihracatlarını arttırırken, ülkemizdeki KOBİ’lerle daha çok ticaret yapıyor ve onların da ihracattan pay almasını sağlıyor.”
KOBİ’ler Bina ve Arsaya Sermaye Ayırmadan Üretim Yapabiliyor
Kılınç, küresel pazarlara açılmak konusunda Türkiye’deki KOBİ’lere daha çok destek olmak istediklerini belirterek, “Finansmana erişimin daha da zor olduğu günümüz koşullarında KOBİ’ler, serbest bölgelere gelerek bina ve arsaya sermaye yatırmadan, tüm birikimlerini üretim faaliyetlerinde kullanıp küresel pazarlara açılabilir. Bu imkân ihracata sağlanan vergisel teşviklerle birleşince çok büyük rekabet avantajına dönüşüyor. KOBİ’lerimizi, onlara sağlanan olanaklardan daha fazla yararlanmak üzere serbest bölgelerde yatırıma davet ediyoruz” dedi.
KOBİLER’e Uluslararası Pazarlara Açılma Fırsatı Sağlıyor
Serbest bölgelere yurt dışından ya da ülke içinden yarı mamul olarak gelen ürünlerin işlenerek yüksek katma değerli ürün şeklinde ihraç edildiğini kaydeden SEBKİDER Başkanı, serbest bölgelerin havacılık, otomotiv, yazılım, yat- gemi inşası ve tamiri, medikal aletler, hazır giyim sektörleri ile Ar-Ge faaliyetleri olmak üzere çok farklı sektörlerde faaliyet gösteren, aralarında küresel ölçekte dev firmaların da bulunduğu güçlü endüstri merkezleri olduğunu ve buradaki firmalarla iş yapan Türk firmalarının uluslararası pazarlara açılma fırsatı da yakalayacağına işaret etti. Kılınç, şunları söyledi: “İhracat odaklı üretime sağlanan teşviklerden yararlanmak amacıyla serbest bölgelere gelen ulusal ve uluslararası yatırımcılar, yurt içi üretimin artmasına ve yerli işletmelerin gelişmesine de katkı sağlar. Bölgelerdeki firmalar uluslararası pazarlara sunmak üzere üretim yaparken, maliyet ve zaman avantajı sunacağı için bu üretim süreçlerini destekleyecek hammadde tedariğini yerel firmalardan sağlamayı tercih etmektedir. Bölgelerde faaliyet gösteren uluslararası şirketler, yerel işletmelere yeni teknolojiler ve iş yapma yöntemlerini aktarırken, yerli şirketler de bu bilgi ve teknoloji transferi sayesinde rekabetçiliklerini artırabilir.”
Ekonomik Güven Endeksi, Ağustos 2024 Ekonomik güven endeksi 93,1 oldu
Ekonomik güven endeksi Temmuz ayında 94,4 iken, Ağustos ayında %1,3 oranında azalarak 93,1 değerini aldı.
Bir önceki aya göre Ağustos ayında tüketici güven endeksi %0,6 oranında artarak 76,4 değerini, reel kesim (imalat sanayi) güven endeksi %0,7 oranında azalarak 98,0 değerini, hizmet sektörü güven endeksi %2,0 oranında azalarak 111,8 değerini, perakende ticaret sektörü güven endeksi %0,8 oranında artarak 107,9 değerini, inşaat sektörü güven endeksi %1,1 oranında artarak 88,0 değerini aldı.
Bağımsız yıllık gayrisafi yurt içi hasıla 2023 yılında %5,1 arttı
Yıllık verilere dayalı olarak hesaplanan bağımsız yıllık gayrisafi yurt içi hasıla (GSYH), zincirlenmiş hacim endeksiyle 2023 yılında bir önceki yıla göre %5,1 arttı.
Üretim yöntemine göre cari fiyatlarla GSYH, 2023 yılında bir önceki yıla göre %76,8 artarak 26 trilyon 545 milyar 722 milyon TL oldu. Gayrisafi yurt içi hasılada en yüksek payı 2023 yılında %19,5 ile imalat sanayi aldı. İmalatı, %13,9 ile toptan ve perakende ticaret; motorlu kara taşıtlarının ve motosikletlerin onarımı ve %9,5 ile ulaştırma ve depolama sektörü izledi. Yıllık gayrisafi yurt içi hasılada en düşük pay hanehalklarının işverenler olarak faaliyetleri için gerçekleşti.
Kişi başına gayrisafi yurt içi hasıla 2023 yılında 311 bin 109 TL oldu
Kişi başına GSYH, 2023 yılında cari fiyatlarla 311 bin 109 TL, ABD doları cinsinden 13 bin 243 dolar oldu.
Diğer hizmet faaliyetleri %12,7 ile en çok büyüyen sektör oldu
S-Diğer hizmet faaliyetleri %12,7, G-Toptan ve perakende ticaret; motorlu kara taşıtlarının ve motosikletlerin onarımı %11,5 ve K-Finans ve sigorta faaliyetleri % 8,5 ile 2023 yılında en çok büyüyen sektörler oldu. B-Madencilik ve taş ocakçılığı %14,7, E-Su temini; kanalizasyon, atık yönetimi ve iyileştirme faaliyetleri %8,5 ve M- Mesleki, bilimsel ve teknik faaliyetler %2,5 ile en çok küçülen sektörler oldu.
Yerleşik hanehalkı nihai tüketim harcamaları 2023 yılında bir önceki yıla göre %13,6 arttı
Yerleşik hanehalkı nihai tüketim harcamaları 2023 yılında bir önceki yıl zincirlenmiş hacim endeksine göre %13,6 arttı. Yerleşik hanehalkı nihai tüketim harcamalarının cari değerlerle GSYH içindeki payı %59,1 oldu. Hanehalkı harcamalarında en yüksek payı alan harcama grupları sırasıyla, %22,8 ile gıda ve alkolsüz içecekler, %19,7 ile ulaştırma ve %11,1 ile konut, su, elektrik, gaz ve diğer yakıtlar oldu.
Devletin nihai tüketim harcamaları 2023 yılında bir önceki yıla göre %2,4 arttı
Devletin nihai tüketim harcamalarının GSYH içindeki payı 2023 yılında %13,1 olurken, gayrisafi sabit sermaye oluşumunun payı %31,9 olarak gerçekleşti. Bir önceki yıl zincirlenmiş hacim endeksine göre, devletin nihai tüketim harcamaları %2,4 artarken, gayrisafi sabit sermaye oluşumu ise %8,4 arttı.
Mal ve hizmet ihracatı 2023 yılında %2,8 azalırken ithalatı %11,8 arttı
Mal ve hizmet ihracatı 2023 yılında zincirlenmiş hacim endeksi olarak %2,8 azalırken ithalatı ise %11,8 arttı. Harcama yöntemine göre cari GSYH ana bileşenleri içerisinde toplam mal ve hizmet ihracatının payı %31,9, ithalatın payı ise %34,4 oldu.
İşgücü ödemeleri 2023 yılında %116,7 arttı
Gelir yöntemiyle gayrisafi yurt içi hasıla hesaplamalarına göre işgücü ödemeleri, 2023 yılında bir önceki yıla göre %116,7 artarken, brüt işletme artığı/karma gelir %62,3 arttı.
İşgücü ödemelerinin gayrisafi katma değer içindeki payı %32,5 oldu
İşgücüne yapılan ödemelerin cari gayrisafi katma değer içindeki payı 2022 yılında %26,3 iken bu oran 2023 yılında %32,5 oldu. Net işletme artığı/karma gelirin payı ise 2022 yılında %53,7 iken 2023 yılında %47,0 oldu.
GSYH 2024 yılı ikinci çeyrek ilk tahmini; zincirlenmiş hacim endeksi olarak, bir önceki yılın aynı çeyreğine göre %2,5 arttı.
Diğer hizmet faaliyetleri 2024 yılı ikinci çeyreğinde %7,4 arttı
GSYH’yi oluşturan faaliyetler incelendiğinde; 2024 yılı ikinci çeyreğinde bir önceki yıla göre zincirlenmiş hacim endeksi olarak; diğer hizmet faaliyetleri %7,4, inşaat %6,5, tarım sektörü ile gayrimenkul faaliyetleri %3,7, bilgi ve iletişim faaliyetleri ile finans ve sigorta faaliyetleri %3,4, kamu yönetimi, eğitim, insan sağlığı ve sosyal hizmet faaliyetleri %3,2, hizmetler %2,9, mesleki, idari ve destek hizmet faaliyetleri %0,6 arttı. Sanayi sektörü ise %1,8 azaldı.
GSYH, iktisadi faaliyet kollarına göre A10(1)düzeyinde büyüme hızları, II. Çeyrek: Nisan-Haziran, 2024
Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış GSYH zincirlenmiş hacim endeksi, bir önceki çeyreğe göre %0,1 arttı. Takvim etkisinden arındırılmış GSYH zincirlenmiş hacim endeksi, 2024 yılı ikinci çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre %2,8 arttı.
GSYH büyüme hızları, II. Çeyrek: Nisan-Haziran, 2024
GSYH 2024 yılının ikinci çeyreğinde cari fiyatlarla 9 trilyon 949 milyar 792 milyon TL oldu
Üretim yöntemiyle Gayrisafi Yurt İçi Hasıla tahmini, 2024 yılının ikinci çeyreğinde cari fiyatlarla bir önceki yılın aynı çeyreğine göre %78,6 artarak 9 trilyon 949 milyar 792 milyon TL oldu. GSYH’nin ikinci çeyrek değeri cari fiyatlarla ABD doları bazında 308 milyar 158 milyon olarak gerçekleşti.
GSYH sonuçları, II. Çeyrek: Nisan-Haziran, 2024
(r) İlgili çeyreklerde revizyon yapılmıştır.
Hanehalkı nihai tüketim harcamaları 2024 yılının ikinci çeyreğinde %1,6 arttı
Yerleşik hanehalklarının nihai tüketim harcamaları 2024 yılının ikinci çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre zincirlenmiş hacim endeksi olarak %1,6 arttı. Devletin nihai tüketim harcamaları %0,7, gayrisafi sabit sermaye oluşumu ise %0,5 arttı.
Mal ve hizmet ihracatı 2024 yılı ikinci çeyreğinde %0,04 artarken ithalatı %5,7 azaldı
Mal ve hizmet ihracatı, 2024 yılının ikinci çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre zincirlenmiş hacim endeksi olarak %0,04 artarken ithalatı %5,7 azaldı.
İşgücü ödemeleri 2024 yılı ikinci çeyreğinde %112,4 arttı
İşgücü ödemeleri, 2024 yılının ikinci çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre %112,4 arttı. Net işletme artığı/karma gelir %47,7 arttı.
İşgücü ödemelerinin Gayrisafi Katma Değer içerisindeki payı %40,8 oldu
İşgücü ödemelerinin cari fiyatlarla Gayrisafi Katma Değer içerisindeki payı geçen yılın ikinci çeyreğinde %33,8 iken, bu oran 2024 yılında %40,8 oldu. Net işletme artığı/karma gelirin payı ise %44,6 iken %37,4 oldu.
BOLU DAĞI TÜNELİ’NDEKİ ÇALIŞMALAR 10 GÜN ERKEN BİTECEK
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Bolu Dağı Tüneli Ankara-İstanbul yönünde devam eden uzatma çalışmalarını daha erken bitirmeyi planladıklarını duyurarak, “Çalışmalarımızda bir aksilik olmazsa, muhtemelen bir 10 gün öne çekmiş olacağız. Yani çalışmaları 19 Eylül’e kalmadan 8 ya da 9 Eylül’e kadar bitirmeyi hedefliyoruz.” dedi.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Anadolu Otoyolu Bolu Dağı Tüneli’nde devam eden çalışmalar hakkında bilgi verdi. Bakan Uraloğlu yazılı açıklamasında, Anadolu Otoyolu’nun Bolu Dağı Tüneli mevkiinde 2022 yılında meydana gelen heyelanın ardından tünelin her iki tüpünün Kaynaşlı yönünde uzatılmasına karar verdiklerini anımsattı.
Uraloğlu, Bolu Dağı Tüneli’nde meydana gelebilecek benzer durumların yaşanmaması için Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı olarak çalışmalara ilk İstanbul-Ankara yönündeki tüpten başladıklarını ve 2023 yılı içerisinde 90 metre uzatarak hizmete açtıklarını belirtti. Uraloğlu çalışmaların ikinci ayağı kapsamında ise 31 Temmuz’da Ankara-İstanbul yönünde hizmet veren tünel portalını uzatma çalışmalarına başladıklarını kaydederek, 19 Eylül’de açılması planlanan tüpün 10 gün daha erken hizmete sunmayı hedeflediklerini duyurdu. Uraloğlu, “İstanbul istikameti kapalı olduğu için trafiği alternatif güzergahlara vermiştik. Orada bir bekleme var 3-4 saatlere varan. İnşallah 19 Eylül’e kalmadan biz orayı daha erken bir vakitte bitirme gayretindeyiz.” dedi.
“50 Gün Değil, 40 Günlük Bir Süre Sonunda Bitirmiş Olacağız”
Bakan Uraloğlu, pazar günü yoğunluk oluşmadan Bolu Tüneli’nin İstanbul yönünü vatandaşın hizmetine açmayı hedeflediklerini ifade ederek, “Bunu gece gündüz ben de takip ediyorum. Arkadaşlardan bilgi alıyoruz. Trafik bu hafta sonundan itibaren artık rutin seyrine dönmüş olacak. Çalışmalarımızda bir aksilik olmazsa, muhtemelen bir 10 gün öne çekmiş olacağız. Yani 19 Eylül’e kalmadan 50 gün değil de 40 günlük bir süre sonunda inşallah bitirmiş olacağız. Bolu Dağı Tüneli’ndeki 8 ya da 9 Eylül’e kadar bitirmeyi hedefliyoruz.” ifadelerini kullandı.
Aon’un Küresel Yan Haklar Trendleri Araştırması’na göre günümüzde yan haklar sunan veya sunmayı planlayan çok uluslu şirketlerin yaklaşık dörtte üçü dört ana alana odaklanıyor: Hayat sigortası, çalışan yardım programları, annelik izni ve babalık izni. Çalışmaya göre, küresel çapta bir çalışana yapılan asgari hayat sigortası kapsamı genel olarak çalışanın aldığı yıllık maaşın bir ila iki katı oluyor. Çalışan yardım programlarında ise çalışan başına ortalama beş seans destek veriliyor. Doğum izni ise ortalama 16-20 hafta, babalık izni 6 hafta ve ebeveynlik izni 12 hafta.
İnsan Sermayesi konusunda analitik verilerden faydalanarak 120’den fazla ülkede müşterilerine hizmet veren Aon, Küresel Yan Haklar Trendleri Araştırması’nı yayımladı. Küresel çapta yapılan araştırma, yan haklar alanında uzman kişilerin görüşleri alınarak hazırlandı. Dünyanın dört bir yanındaki çok uluslu şirketlerde, yan hakları şekillendiren trendleri ortaya çıkarmayı amaçlayan araştırma kapsamında şirketlerdeki yan haklar profesyonellerinin rolleri, sorumlulukları ve bu trendlere bakış açıları da mercek altına alındı.
Konuyla ilgili açıklama yapan Aon Türkiye Eş CEO’su Selda Oknas Tanbay, “En iyi performans sergileyen şirketler en iyi yetenekleri işe alanlardır. Ancak günümüzde yeteneği çekmek kadar tutundurmak da İnsan Kaynakları alanındaki en temel konulardan biri. Global ölçekte yürütülen bu araştırmamız da en iyi yetenekleri çekme ve elde tutmanın şirketlerin karşılaştığı en önemli zorluklar arasında olduğunu gösteriyor. Şirketlerin adaylara ve çalışanlarına maaş gibi temel hakların yanında yan haklar alanında da fırsatlar sunması bu zorluklarla başa çıkmalarına yardımcı oluyor. Bu araştırmamızla şirketlerin yan haklar alanında neler yapabileceklerine dair yol haritası çizmelerine yardımcı olmayı amaçladık. Her zaman olduğu gibi, Aon’un yan haklar alanında uzman danışmanları sektördeki en iyi uygulamaları paylaşmaya ve en iyi kararları almak üzere yardımcı olmaya devam edecek.” dedi.
Son günlerde kötü niyetli kişiler tarafından, telekom operatörlerinin sahte kimliklerle kandırılması ve başkalarının ismine kayıtlı telefon numarasıyla yeni bir hat çıkartılması konusu oldukça gündemde. EGA tarafından üretilen Türkiye’nin ilk onaylı mobil kimlik doğrulama cihazı biOnay’ın Kurucu Ortağı Ümit Yaşar Usta, çipli kimlik kartı kullanımıyla parmak izi doğrulaması yapılarak telekom operatörlerinde olası sahtecilik işlemlerinin önüne geçilmesinin sağlanabileceğini söylüyor.
Telekom operatörlerindeki güvenlik açığı, aynı telefon numarasıyla ikinci bir SIM kart çıkarılmasına yol açarak, kişilerin tüm iletişim ağlarının ele geçirilmesine, SIM kartlar üzerinden dolandırıcılıktan kriminal suçlara kadar her türlü kötü niyetli işlemin yapılabilmesine sebep oluyor.
“Telekom operatörlerindeki güvenlik açığını ortadan kaldırabiliriz”
Elektronik kimlik kartlarıyla SIM kart çıkartırken sahteciliğin önüne geçilebileceğini söyleyen biOnay’ın Kurucu Ortağı Ümit Yaşar Usta, “Son günlerde gündemde olan SIM kart sahteciliği sadece sade vatandaşa değil, iş insanları ve siyasilerin de başına sıklıkla gelen bir durum. Bu bize, telekom operatörlerinde ciddi bir güvenlik açığı olduğunu gösteriyor. Vatandaşın kimlik bilgilerinin kötü niyetli kişilerin eline geçmesi büyük risklere yol açıyor.
Kimlik fotokopisi verilen her nokta ciddi bir risk teşkil ediyor. Bu verilerle sahte plastik kimlik kartı üretilip, GSM bayisinden aynı numarayla adınıza hat çıkartılıyor. biOnay olarak, sahtecilik işlemlerinin önüne geçilmesini sağlayacak teknolojimizle Telekom operatörleri başta olmak üzere bu riskleri ortadan kaldırabiliriz. Çipli kimlik kartı kullanımıyla parmak izi doğrulaması yapılması olası sahteciliğin önüne geçilmesini sağlıyor” dedi.
EKDS kurumlarda yaygınlaşıyor
EGA tarafından üretilen Türkiye’nin ilk onaylı mobil kimlik doğrulama cihazı biOnay’ın seri üretimleri Türkiye’de yapılıyor. Elektronik Kimlik Doğrulama Sistemi, 2022 yılından beri Ziraat Bankası, Halkbank, İşbank gibi bankaların yanı sıra Türkiye genelinde 973 tapu ve kadastro müdürlüğünde, yaklaşık 300 noterde, bazı sınav merkezleri ve belediyelerde de kullanılıyor. Ayrıca Ulaştırma Bakanlığı’nın denetimindeki gemiadamı yetiştirme kurslarında ve Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayi Başkanlığı’nın ziyaretçi kabul noktalarında da kullanılan uygulamanın, önümüzdeki süreçte önümüzdeki süreçte SGK, hastaneler, ÖSYM, kolluk kuvvetleri gibi pek çok kurumda kullanılması bekleniyor.
ARMİS YATAK YENİ REKLAM FİLMİNDE BÜLENT SERTTAŞ İLE ANLAŞTI
Acme Holding sahibi olduğu sektörün önde gelen markası Armis Yatak’ın gelişen vizyonu ile birlikte değişen sloganını yeni reklam filmiyle kamuoyunun bilgisine sunuyor.
Ünlü ses sanatçısı Bülent Serttaş’ın klasikler arasına giren ve dillere pelesenk olan “Aşk Bodrum’da Yaşanıyor” şarkısını markaya uyarlayarak yeniden düzenleyen Armis Yatak, son derece eğlenceli yeni reklam filmiyle ses getirmeye hazırlanıyor.
Armis yatağın uyku ve uyku sektörü için çok geniş bir projeksiyonla kısa sürede öncelikli tercih haline geldiğini ifade eden Acme Holding Yönetim Kurulu başkanı Tolga Batallı “Uykunun Adıdır Armis” sloganıyla çıkmış olduğumuz bu yolculukta sadece yatak değil, tüm uyku ürünlerinde yüksek kalite ve rahatlığı ön planda tutarak, her gece kaliteli bir uyku deneyimi sağlamayı hedefliyoruz. Armis Yatak olarak, uykunun her anını özenle tasarlanmış ürünlerimizle daha rahat ve kaliteli hale getirmeyi amaçlıyoruz” dedi.
Uyku ve yatak ilişkisinin ciddiye alınması gerektiğinin altını özellikle çizen Batallı, Armis Yatak’ın Kayseri’de bulunan üretim tesislerinde geliştirilen AR-GE ve inovasyona yapılan özel yatırımın aslında mental ve fiziksel sağlığı da kapsadığını belirtti.
“Bizim için yatak, yalnızca bir ürün değil, yaşam kalitesini artıran, her bireyin dinlenme ve yenilenme sürecini destekleyen bir unsurdur. Bu bilinçle, her bir ürünü büyük bir titizlikle tasarlıyoruz. Kayseri’de kendi fabrikamızda üretim gerçekleştirmek bizim için çok değerli çünkü kendi ürünlerimizi tasarlayabiliyoruz ve müşterilerimizin değişen ihtiyaçlarına hızla karşılık verebiliyoruz. Yatak ciddi bir iştir, evet;Armis Yatak olarak bizim hedefimiz, yalnızca bir yatak sunmaktan çok daha fazlasını yapmaktır” diyerek vizyoner yaklaşımın sektör için değerini de aktaran Batallı, markanın yeni reklam filmi için de markamızın enerjik vizyonunu yansıtan bu reklam filmimizde, Armis’in enerjik ve dinamik ruhunu yansıtan ışıltılı bir dünya yaratmayı hedefledik. Armis Yatak’ın yenilikçi ve ilham verici vizyonunu bu reklam filmimizde yıldızların enerjisini yansıtan ışıltılı bir uyku dünyası kurarak yansıtmak istedik. Değerli sanatçı Bülent Serttaş ile gerçekleştirdiğimiz iş birliği, Armis Yatak’ın tutkusunu ve vizyonunu daha da güçlendirdi. Bu projede, değerli dostum ve Türkiye’nin en değerli seslerinden birine sahip olan sanatçılarımızdan biri olan Bülent Serttaş’ın enerjisi bize büyük ilham verdi ve Armis markamızla çok iyi bir uyum sağladı” ifadeleriyle duygularını özetledi.
Armis Yatak’ın son reklam filminde markanın sözcülüğünü üstlenen ünlü ses sanatçısı Bülent Serttaş ise başrolünde yer aldığı reklam çalışmasını sıradan bir iş olarak görmediğinin altını çizerek, “Kendi sektörünün dev markasında hemen tüm üretim sürecini yakından takip ederek Armis’in son tüketiciye sağlamaya çalıştığı konforu bizzat gördüm. Armis Yatak benim için de bir ilham kaynağı oldu ve inanın ki çekimin her aşamasına titizlenip kendi şarkımla bir kez daha eğlendim” dedi.
ENGELSİZ ULAŞIM PROJELERİNE 100 MİLYON LİRA DESTEK
-“HAREKET KABİLİYETİ KISITLI BİREYLERİN GÜNLÜK SEYAHATLERİNİ KOLAYLAŞTIRACAK ULAŞIM ARAÇLARININ KULLANILMASINI SAĞLAYACAK TEKNOLOJİLERİ DESTEKLEYECEĞİZ”
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, engelli vatandaşların hayatını kolaylaştıracak projeleri desteklemek amacıyla “Ulaşımda Erişilebilirlik Çağrısı”na çıkılacağını bildirdi. Herkes İçin Engelsiz Ulaşım temasıyla hayata geçirilecek elektronik haberleşme tabanlı Ar-Ge projelerine toplamda 100 milyon lira destek sağlayacaklarını duyuran Bakan Uraloğlu, “Ulaştırma ve haberleşme alanında daha erişilebilir bir gelecek için Ar-Ge çalışmalarına hız veriyoruz.” dedi.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Araştırmaları Merkezi Başkanlığı (UDHAM) ile Ulaşımda Erişilebilirlik Çağrısına çıkacaklarını duyurdu. Proje hakkında bilgi veren Bakan Uraloğlu, “Herkes İçin Engelsiz Ulaşım” temalı ulaştırma ve haberleşme alanında daha erişilebilir bir gelecek için hazırlanan Ar-Ge projeleri arasından seçilenlere toplamda 100 milyon lira destek sağlayacaklarını açıkladı.
Bakan Uraloğlu, proje başına en yüksek destek tutarının 15 milyon lira olduğunu belirterek çağrı ile özellikle ulaştırma ve haberleşme alanında faaliyet gösteren kamu veya özel sektöre ait firmaların projelerini desteklemeyi amaçladıklarını bildirdi. Uraloğlu, “Tüm ulaşım modlarında tüm engel grupları için elektronik haberleşme tabanlı proje destek çağrımız ile engelli vatandaşlarımızın hayatlarını kolaylaştıracak projeleri destekleyeceğiz. Herkes İçin Engelsiz Ulaşım Ar-Ge proje desteği ile engelli vatandaşlarımızın hayatını kolaylaştıracağız. Ulaştırma ve haberleşme alanında daha erişilebilir bir gelecek için Ar-Ge çalışmalarına hız veriyoruz.” dedi. Başvuruların 9 Eylül’de başlayacağını duyuran Uraloğlu, başvuru kapanış tarihinin ise 31 Ekim olduğunun altını çizdi.
IQ Alüminyum, Kentsel Dönüşümde Desteğe Hazır
Deprem riskini dikkate alarak sorumluluk üstlenen IQ Alüminyum Sistemleri, tüketicilere fiyat avantajı ve mimari danışmanlık hizmeti sunacağı bir kampanya başlattı. Özellikle kentsel dönüşüm projelerine avantaj sunulacak kampanya 31 Aralık tarihine kadar devam edecek.
Deprem riski karşısında hazır olunması gerekliliği yönündeki söylemler, gerek bürokrasi gerekse akademisyenler tarafından her platformda dile getirilirken, IQ Alüminyum Sistemleri de bu alanda önemli bir kampanyaya imza attı. IQ Alüminyum Sistemleri, yürüteceği kampanya kapsamında özellikle riskli yapıların güçlendirilmesi çalışmalarında sorumluluk alarak tüketicilere destek verecek.
Deprem karşısında başta riskli binaların yarattığı tehlikenin farkında olan IQ Alüminyum Sistemleri’nin 31 Aralık 2024 tarihine kadar geçerli olacak kampanyasında kentsel dönüşüm projelerine destek verilmesi hedefleniyor. IQ Alüminyum Sistemleri bu kampanya ile alüminyum sektöründeki bilgi birikimini, kaliteli ve nitelikli alüminyum kapı ve pencere ürünlerini tüketiciyle buluşturacak.
Konut sahiplerine fiyat avantajı ve mimari danışmanlık hizmeti sunulacak
IQ Alüminyum Sistemleri’nin riskli yapıların dönüşümü konusunda yürüteceği kampanyada, tüketicilerin vereceği siparişlerde avantajlı fiyatlar uygulanacak. Diğer yandan yine tüketicilerin talepleri doğrultusunda alüminyum kapı ve pencere projelerinde de IQ Alüminyum Sistemlerinin mimari ve estetik yaklaşımını ortaya koyan danışmanlık hizmeti verilecek. Böylece tüketiciler ferah, nitelikli ve güvenli yaşam alanlarına kavuşabilecek.
Tiryaki Agro, ABD’de organik yem üreticisi Ozark Organics’i satın aldı
Lider tarım ürünleri tedarik zinciri Tiryaki Agro, iştiraki Sunrise Foods International aracılığıyla, ABD merkezli organik yem üreticisi Ozark Organics’i bünyesine kattı. Kuzey Amerika organik tarım ürünleri pazarının açık ara lider konumdaki şirket, bu stratejik adımla organik yem alandaki konumunu güçlendirmiş oldu.
Tarım ürünleri tedarik zinciri yönetiminde sertifikalı tohumdan tarladaki üretime, üretimden depolamaya, işlemeden lojistiğe, ticaretten nihai tüketiciye ulaşan, global ölçekte her halkasını verimli biçimde yönettiği benzersiz bir iş modeline sahip olan Tiryaki Agro, organik tarım ürünleri pazarında büyümeye devam ediyor.
Şirketin Kanada merkezli iştiraki Sunrise Foods International, organik yem üreticisi Ozark Organics’in çoğunluk hisselerini satın aldığını duyurdu. Merkezi ABD’nin Missouri eyaletinin Buffalo kentinde bulunan Ozark Organics 2019’da faaliyete geçen organik yem fabrikasında, özel yem formülasyonlarında temel bileşenler olarak organik mısır ve organik soya küspesi kullanarak üretim yapıyor.
Satın alma konusunda bir açıklama yapan Tiryaki Agro CEO’su Süleyman Tiryakioğlu; “Global organik tarım ürünleri pazarında gurur verici bir gelişme içindeyiz. 2018 yılında grubumuza katılan Sunrise Foods, organik tarım ürünleri alanında Kuzey Amerika’da yüzde 25’lik pazar payı ile rakiplerinin açık ara önünde lider konumda. Sunrise Foods, ağustos ayında ABD’nin önde gelen organik yem üreticisi Ozark Organics’i bünyesine katarak aynı pazarda organik yem üretimine de başlamış ve nihai tüketiciye bir adım daha yaklaşmıştır. Sunrise Foods, bu satın alma ile özellikle ABD’nin Orta Batı bölgesindeki yumurta üreticisi müşterilere yüksek kaliteli organik yem ürünleri sunmayı hedeflemektedir. Bu stratejik hamle, Sunrise Foods International’ın organik yem endüstrisinde varlığını pekiştirmesi açısından büyük önem taşıyor” ifadelerini kullandı.
CNR CAMP &CARAVAN, TINY HOUSE FUARI 24-27 EKİM TARİHLERİNDE YAPILACAK
Mersin kamp vekaravan tutkunlarını bekliyor
Doğa ile iç içe yaşam sürmek ve alternatif tatilseçeneklerini değerlendirmek isteyenlerin merakla beklediği CNR Camp &Caravan, Tiny House Fuarı bu kez Mersin’de sahne alacak. Son olarak Nisanayında İstanbul Yenikapı’da düzenlenen fuar katılımcıların ilgi odağı olurken,heyecan bu kez Mersin’de yaşanacak. 24-27 Ekim tarihlerinde Mersin CNR ExpoYenişehir Fuar Merkezi’nde düzenlenecek. Fuarda ayrıca outdoor spor malzemeleriürünleri de sergilenecek.
100’ün üzerinde markayer alacak
Aralarında Shantigo, Nacar Karavan, 5K Karavan, TinyVan baştaolmak üzere sektörünün lider firmalarını da ağırlayacak olan fuara 100’ünüzerinde marka katılacak. Fuar, 27 Ekim saat 17.00’e kadar ziyaretçilere açıkolacak.
Her bütçeye uygun karavan, tiny house ve kamp ekipmanlarınınsergilendiği fuarda fiyatları 250 bin TL’den 8 milyon TL’ye kadar uzanan farklıkaravan modellerini incelemek mümkün.
Artan kiralar tinyhouselara ilgiyi artırıyor
Deprem endişesi, uzaktan çalışma imkanı, artan konut ve kirafiyatları nedeniyle talebin hızla arttığı tiny houselar ziyaretçilerin en çokincelediği ürünlerin başında geliyor. Mersin’de düzenlenecek fuarda da builginin devam etmesi bekleniyor. Ev konforunu ve lüksünü aratmayan jakuzili,alttan ısıtmalı tiny houselar, trafik yönetmeliği doğrultusunda ruhsatlı vekaravan hüviyetinde. 40 metre şartlarına uygun şekilde üretiliyor.
Volvo Cars, yeni, gelişmiş Volvo XC90’ı ve Tamamen Elektrikli SUV’u yeni Volvo EX90’ı tanıttı
Volvo Cars, amiral gemisi modelleri yeni Volvo XC90 ve yeni Volvo EX90’ın global tanıtımını bugün Göteborg’da gerçekleştirdi.
Volvo Cars için bir ikon olarak tanımlanan ve aynı zamanda en çok satan modeli olan amiral gemisi SUV modeli XC90 ve Volvo Cars’ın güvenlik standartlarını yeniden tanımlayan ve daha sürdürülebilir bir yaşam tarzı sunan yedi koltuklu, tamamen elektrikli yeni SUV’u Volvo EX90, Göteborg’da tanıtıldı. Pek çok alanda ödül kazanan bu amiral gemisi SUV modeli XC90, iç ve dış tasarımındaki teknolojik yenilikler ve estetik güncellemeler sayesinde her zamankinden daha güçlü bir konuma ulaştı.
Sunduğu “konfor” ile öne çıkan, yedi koltuklu premium SUV modeli XC90, aynı zamanda yollardaki en güvenli otomobillerden biri olarak tanınıyor. XC90’ın plug-in hybrid versiyonu, WLTP test sonuçlarına göre tek şarjla 70 kilometreden fazla elektrikli menzil sunarak, her zaman B planı sunan rahat bir elektrikli sürüş deneyimi sağlıyor.* Bu özellik birçok sürücünün günlük seyahatini sıfır egzoz emisyonu ile tamamlamasını mümkün kılıyor. Ayrıca Volvo Cars’ın verilerine göre sürücüler, en yeni plug-in hybrid Volvo modellerinde kat ettikleri toplam mesafenin yaklaşık yarısını sadece elektrik gücüyle tamamlıyor.**
Yeni ve daha modern dış tasarım, XC90’ın görünümünü daha da güçlü hale getiriyor. Bu tasarım, Volvo Cars’ın tamamen elektrikli otomobil üreticisi olma yolundaki vizyonunu yansıtırken, markanın diğer yeni, tamamen elektrikli modellerine de atıfta bulunuyor. Yenilenen iç mekân, yeni EX90 ve EX30 modellerinde görülen kullanıcı deneyimlerini yeni XC90’a taşınıyor.
sanayiplatformu.com ve MAKFED güçlerini makine imalatçıları için birleştirdi
Türkiye’nin sınırları olmayan dijital OSB’si sanayiplatformu.com, makine imalatı sektörünü tek çatı altında buluşturan Türkiye Makine Federasyonu (MAKFED) ile önemli bir iş birliğine imza attı. MAKFED’in ‘Firma Arama Portalı’ projesi kapsamında dijital çözüm ortağı olan sanayiplatformu.com, kendi bilişim alt yapısı üzerinden federasyon bünyesinde bulunan derneklere üye tüm firmaların tek bir portal üzerinde yer almasını sağlıyor. Yaklaşık 3 bin üye firmayı tek bir dijital alanda buluşturan bu portal, makine imalatı sektörünün tüm paydaşları için verimli bir kaynak olmaya aday.
Makine imalatı sektörünün paydaşlarını dijitalde bir araya getiren yerli ve milli buluşma alanı sanayiplatformu.com, Türkiye Makine Federasyonu’nun (MAKFED) ‘Firma Arama Portalı’ projesinin dijital partneri oldu. sanayiplatformu.com’un bulut bilişim alt yapısının kullanıldığı portal sayesinde MAKFED çatısı altında bulunan 35 derneğin üyesi olan 3 bin firma, iş birliği içinde olduğu diğer firmalara rahatlıkla ulaşabilecek ve yeni ticari ortaklıklar kurabilecek.
MAKFED’in bu proje için sanayiplatformu.com’u seçmesinin çok önemli olduğunu dile getiren sanayiplatformu.com Kurucusu Lale Yumrukçal; “Makine imalatı, imalatçı ile tedarikçiyi buluşturma misyonu ile hareket eden platformumuzun ana sektörü konumunda. Dolayısıyla şu an Türkiye makine imalatı sektöründe faaliyet gösteren firmaların pek çoğu sanayiplatformu.com üyesi. Platformumuzun sektördeki bu güçlü varlığı sayesinde MAKFED ile bir araya gelme fırsatımız oldu. Yapılan ikili görüşmeler sonucunda MAKFED, makfed.org çatısı altında hizmet verecek olan ‘Firma Arama Portalı’ projesini hayata geçirmek için platformumuzu seçti. Bu noktada sanayiplatformu.com olarak, hali hazırda mevcut alt yapımız ve dijital network alanındaki uzmanlığımız ile MAKFED için güvenilir bir çözüm ortağı olduk” dedi.
Güvenilir teknolojik alt yapısı ile Firma Arama Portalı’nın ihtiyaçlarına çözüm olacak
sanayiplatformu.com’un en önemli paydaşlarının makine imalatçıları olduğunun altını çizen Yumrukçal, MAKFED portalına dijital çözüm ortaklığı yapan platformun sektöre kazandırdığı ayrıcalıkları şu sözlerle anlattı: “Makine imalatçıları, üretimleri esnasında kullandıkları alüminyum, bakır, bronz gibi demir dışı metaller ya da demir çelik ürünleri, genel ya da teknik hırdavat ürünleri ya da pek çok fason işçilik hizmetini alabilecekleri firmaları sanayiplatformu.com üzerinden bulabiliyor. En önemlisi de bağlantı sağlayabiliyor, talep ve teklif yönetimi ile tedarikçi havuzlarını genişletebiliyorlar. Makine imalatçıları bizim sistemimizi; görünürlük ve bilinirlik artışının yanı sıra yeni makinelerini ve inovatif işlerini sergilemek amacıyla kullanabiliyor. Ayrıca diğer üç ana sektördeki ihtiyaçlarını karşılamak üzere satın almacı statüsünde aktif olarak yer alabiliyorlar. Sistem üzerinden çıktıkları talep formu ile bir anda pek çok farklı tedarikçiden teklif alıp değerlendirme imkânı buluyor, böylece hızlı ve verimli bir satın alma süreci sağlıyorlar. Yakın dönemde sistemi yurt dışına açtığımızda ise firmalar, yurt dışındaki makine talepleriyle de buluşacak ve iş hacimlerini artırma fırsatı bulacaklar. Makine imalatı sektörüne yüksek katma değer sağlayan bir platform olarak şimdi de sektörün çatı örgütü MAKFED’in portal ihtiyacını uzmanlığımız ve güvenilir teknolojik alt yapımız kapsamında karşılamak bizim için gurur verici.”
Endüstride Artan Enerji Maliyetlerine Karşı Yerli Çözüm
Küresel çapta artan enerji maliyetleri, işletmeleri enerji verimliliğini artırmaya ve maliyetleri optimize etmeye zorluyor. Türkiye’de alçak gerilim trafo ve reaktör sektörünün yerli lider markası olarak konumlanan ve enerji kalitesi alanında dünyaya ileri teknoloji çözümler sunan Elektra Elektronik, artan enerji maliyetlerine ise aktif harmonik filtre DynamiX ile yanıt veriyor. Türkiye’nin ilk ve tek yerli üretimi olan aktif harmonik filtre DynamiX; sağlık, denizcilik, otomotiv ve bankacılık gibi pek çok farklı sektörde elektriksel kirlilik anlamına gelen harmoniklerin ve yüksek nötr toprak gerilimi kaynaklı enerji kalitesi sorunlarının etkili bir şekilde çözümüne imkân tanıyor.
Üretim kapasitesi, çalışan sayısı ve ihracat oranı açısından Türkiye’de alçak gerilim trafo ve reaktör sektörünün lider markası olan Elektra Elektronik, Ar-Ge ışığında enerji verimliliğini ve kalitesini artırmaya yönelik yenilikçi çözümler sunmaya devam ediyor. Bu çözümlerden biri olan aktif harmonik filtre DynamiX, enerji maliyetlerinin kontrol altına alınmasında ve sistemlerin performansının iyileştirilmesinde kilit rol oynuyor. Filtre teknolojisinin özellikle demir çelik, denizcilik, sağlık, tekstil, otomotiv ve bankacılık gibi sektörlerde öne çıktığını belirten Elektra Elektronik Genel Müdürü İlker Çınar,sürdürülebilir enerji yönetimi için bu teknolojinin giderek yaygınlaşması gerektiğinin altını çizdi.
Türk Moda Endüstrisi Almanya Yolcusu
Ege Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği, 3-4 Eylül 2024 tarihlerinde en güçlü pazarı Almanya’da ikinci edisyonu gerçekleşecek Munich Fabric Start the Source fuarına Türkiye Milli Katılım Organizasyonunu gerçekleştirecek.
Tekstil pazarının en tanınmış fuarlarından olan ve dünya çapında tekstil alıcıları ve tedarikçilerini ağırlayan Munich Fabric Start Fuarı yılda iki defa düzenleniyor.
Fuar EHKİB’in 2024’te yapacağı 4’üncü ve son milli katılım fuarı olacak. Milli katılım organizasyonuna 11 hazırgiyim üreticisi firma katılım sağlayacak.
Ege Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği Başkanı Burak Sertbaş, “2024 yılı Ocak ayında 58 farklı ülkeden 1.100 firmanın katılım sağladığı fuarı 14.700 uluslararası katılımcı ziyaret etti. Almanya en büyük hazırgiyim ihraç pazarımız. MFS the Source fuarına EHKİB olarak düzenli katılım sağlanması çok önemli. Almanya’nın 2023 yılındaki toplam hazır giyim ithalatı 46 milyar dolar seviyesinde. Almanya, dünya genelinde ABD’den sonra ikinci büyük giyim ithalatçısı. Türkiye genelinde 2024 yılı Ocak-Temmuz döneminde Almanya’ya hazırgiyim ihracatımız geçen yıla göre yüzde 10 azalarak 1,7 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti. EHKİB ihracatında ise İspanya’nın ardından 2.sırada bulunan Almanya’ya yapılan giyim ihracatı 2024 yılı ilk yedi ayında geçen yıla göre %13 azalarak 170 milyon dolar olarak gerçekleşti. Firmalarımız “The Source” alanında iki gün boyunca sonbahar-kış 2025/2026 koleksiyonlarını sergileyecek.” dedi.
Bayraktar, Edirne’de ayçiçeği hasat törenine katıldı.
Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, 1 Eylül Pazar günü Edirne’nin Büyükdöllük Köyünde ayçiçeği hasat törenine katıldı. Bayraktar’ın konuşması şöyle;
“Tarımsal üretimde önemli bir yeri olan ayçiçeğinde hasadın yoğunlaşması nedeniyle güzide şehrimiz Edirne’mizden hepinizi sevgi ve saygılarımla selamlıyorum. Bilindiği gibi hasat, çiftçimizin bir yıl boyunca sarf ettiği emeğin, alın terinin ve harcadığı paranın karşılığıdır.
İyi bir mahsul ve fiyat elde edildiğinde, çiftçimizin sofrasında bereket, hanesinde bayram olur. Kötü bir mahsul ve beklentinin altında fiyatta ise çiftçimiz büyük bir sıkıntıya girer. Yani mahsul de fiyat da önemlidir.
Türkiye Ziraat Odaları Birliği olarak, biz de ürün hasatlarına katılmayı önemsiyoruz. Çiftçimizin sevincinde de sıkıntısında da yanında olduk olmaya da devam edeceğiz.
Geçtiğimiz üretim sezonunda, çiftçimiz bir taraftan afetlerle mücadele etti, diğer taraftan da artan girdi masraflarının yükünü çekti. Gecesini gündüzüne katarak çalıştı ama tarlasından, bahçesinden beklediği geliri maalesef elde edemedi.
Edirne ülke ekonomisi içinde önemli yeri olan illerimizden biri olup ayçiçeği üretiminde zirvede olan ilimizdir. Toplam yağlık ayçiçeği üretiminin yüzde 13’ü Edirne’de üretiliyor. Son 5 yılda üretimimiz yüzde 13 arttı. 2022 yılında 2 milyon 550 bin tona yükselerek rekor bir üretim gerçekleşti. 2023 yılında 2,2 milyon tona inen ayçiçeği üretimimizin 2024 yılında yüzde 9 artarak 2,4 milyon tona çıkacağı tahmin ediliyor. Bu üretimi çiftçiler bin bir emekle, tüm zorluklara rağmen sağlıyor.
Üreticilerin emeklerinin karşılığını alması gerek. Ayçiçeği üretimimizin devam etmesi, üretimin artarak dışa bağımlılığımızın azalması için üreticilerin yeterli geliri elde etmesi, kısacası üreticilerimizin emeğinin karşılığını alması gerek. Ama 2022 yılında üretim rekoru kıran üreticilerimiz ne yazık ki, geçtiğimiz yıl olduğu gibi bu yılda emeğinin karşılığını alamamaktadır.
Trakya Birlik ayçiçeği ön alım fiyatını açıkladı. Yüzde 44 yağ için 20 lira fiyat açıklandı. Ancak bu rakam üreticinin yeterli gelir sağlayacağı, emeklerinin karşılığı olacak seviyede değildir. Açıklanan fiyat üzülerek ifade ediyorum, maliyet seviyesinde kalmıştır. Yağ oranı düşük olduğu için üreticilerimiz 20 liranın altında bir fiyatla ürünlerini satmak zorunda kalacaklar ve mağdur olacaklardır.
Üreticilerimiz yüksek girdi fiyatlarıyla üretimlerini devam ettiriyor. Buna rağmen üreticilerimiz ektiği ürünlerde yeterli geliri elde edemiyor. Ürünü tarlasında kalıyor. Ürününü elinden çıkarmak zorunda olduğu için yok pahasına satıyor, hatta bazı ürünlerde ürününü hiç hasat dahi edemiyor.
Trakya’da 2 yıldır kuraklık etkili oluyor. Bu yıl yine ayçiçeği üretiminin yoğun olduğu illerde bahar aylarında çiftçilerimiz beklediği yağışı alamadı. Yaz aylarında sıcaklıklar mevsim normallerinin üzerinde gerçekleşti. Haziran ayı son 53 yılın en sıcak haziran ayı oldu. Bu yıl artan aşırı sıcaklıklar çoğu üründe olduğu gibi ayçiçeğinde de verimde azalmaya neden oldu. Bu nedenle çiftçilerimiz ayçiçeğinde beklediği verimi alamıyor. Hatta bazı verimi düşük arazilerde üreticiler ürün ekmeyip, tarlasını nadasa bıraktı.
Edirne ilinin Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre ortalama ayçiçeği verimi 200 kilogramdır. Ancak bu sene üreticiler dekara ortalama 100-150 kilo alabilmektedir. Verimde yüzde 25-50 arasında azalma olduğunu görüyoruz. Verim düşük olduğu için üreticinin ürününden sağlayacağı gelir de düşük olacak. Bölgedeki gelir kaybının telafisi için kuraklık desteği verilmesi fevkalade önemlidir.
Geçtiğimiz günlerde 2024 yılı destekleri açıklandı. Yağlık ayçiçeği için prim destek miktarı artırıldı. Bu önemli bir adım. Ton başına bölge için bin 500 lira olan prim desteği 2 bin 250 liraya yükseldi. Ancak kuraklık nedeniyle verimdeki kayıp dikkate alındığında, alınacak prim destek miktarı da düşük olacak. Bu noktada gelir kaybının önlenmesi ve üretimin devam etmesi için kuraklık desteği verilmesi gerekiyor.
Fiyatlar açıklanırken, Trakya Birlik, Karadeniz Birlik, Çukobirlik ve Konya Şeker Fabrikaları üreticilerin maliyetlerini göz önünde bulundurulmalı. Trakya Birlik’in açıkladığı avans fiyatını yukarı çekmesini, üreticiye daha fazla sahip çıkmalarını bekliyoruz. Bunu beklemekte çiftçimizin hakkıdır. Bunlar bizim çiftçi kuruluşlarımızdır. İdari ve mali yönden güçlü olmaları ve hükümet tarafından desteklenmeleri için de Türkiye Ziraat Odaları Birliği olarak gayret göstereceğiz.
Alım fiyatının yükseltilmesi üreticilerimizi hem motive edecek, hem de gelir kaybını azaltacaktır. Ancak bu yeterli gelmeyecektir. Verim düşüklüğünün telafi edilmesi için mutlaka kuraklık desteği de verilmelidir. Bu desteğin verilmesini bekliyoruz.
Birçok üründe yaşadığımız gibi ayçiçeğinde de üreticilerimiz yeterli kazancı sağlayamazken, tüketiciler de yüksek fiyattan Ayçiçek yağını tüketmektedir. Ayçiçek yağı ülkemizde en fazla tüketilen bitkisel yağ. Ayçiçek yağının girmediği ev yok diyebiliriz. Yaptığımız fiyat çalışmalarında, yağ fiyatlarında son yıllarda önemli artışlar olduğunu görüyoruz.
2024 yılı Ocak ayında ayçiçeği yağı litre fiyatı 58 lira iken Temmuz ayında yüzde 14 buçuk oranında artarak, litre fiyatı 66 buçuk liraya yükseldi. 2024 yılı Haziran ayında son bir yılda yüzde 47 artış oldu. Halkımızın en çok tükettiği yağ olan ayçiçeği yağında görülen bu fiyat artışını kontrol edebilmek ve dışa bağımlılığımızı azaltmak için ayçiçeği üretimimizi artırmamız şarttır. Üretim olmadan tüketim olmaz.
Ayçiçeği üretimini geçmiş yıllara göre artırdık. Ancak ayçiçeğinde tüm çabalara rağmen üretim yeteri kadar artırılamıyor, dışa bağımlılığımız devam ediyor. 2022/2023 döneminde kişi başı tüketim 56 buçuk kilogram ile son 20 yılın en yüksek seviyesine ulaştı. Artan nüfusa paralel kişi başı tüketim de yıllar itibariyle artış gösteriyor. Tüketimdeki bu artış nedeniyle 2015 yılında yüzde 79 olan yeterlilik oranımız yüzde 51’e geriledi.
Ayçiçeği üretimimizin ülke ihtiyacını karşılamada yetersiz kalması nedeniyle söz konusu üretim açığı ithalat yoluyla karşılanıyor. Ayçiçeği tüketimimizin yüzde 49’unu ithalatla karşılıyoruz. Bu kabul edilemez.
Ülkemiz ayçiçeğinde başlıca ithalatçı ülkeler arasında yer alıyor. Ayçiçeği tohumu, yağı ve küspesi için toplam ödediğimiz döviz 2023 yılında 2 milyar 67 milyon dolar oldu. Son 5 yılda ayçiçeği tohumu, yağı ve küspesi için ödediğimiz bedel yüzde 117 oranında arttı. 2024 yılı 6 aylık verilerine göre 992 milyon 107 bin dolar değerinde ithalat yapıldığı görülüyor.
Ayçiçeğinde uygulanan vergi oranları yerli üretimi korumalıdır. Düşük vergi ile ithalat yapılmasına izin verilmemelidir. Ülke içi üretimin korunması ve artırılması için ayçiçeği ve ürünlerinde gümrük vergi oranları yıl boyunca yüksek tutulmalıdır.
Ayçiçeğinde dışa bağımlılığımızı azaltmak için üretimi artırmaktan başka çaremiz yok. Ülkemizde ayçiçeği üretimini artırmak ve halkın temel tüketim maddesinde ithalata bağımlılığı azaltmak için çiftçilerimiz üretmek istemektedir. Yeter ki çiftçilerimiz ürettiği ayçiçeğinden yeterli geliri elde edebilsin.
Üreticilerimize yeterli fiyat ve kuraklık desteği verilmezse üreticimiz ayçiçeği üretiminden uzaklaşır. Üretimden uzaklaşan üreticilerimizi bir daha üretime döndüremeyiz. Son pişmanlık fayda etmez, üreticimizin kıymetini bilelim.
Ayçiçeğinde yaşanan sorunların yanı sıra Edirne ilimizin tarımsal sorunlarına da kısaca değinmek istiyorum.
Hayvansal üretimde girdilerin hızla artmasına karşı üreticiden alınan süt ve et fiyatlarının aynı oranda artmaması üreticilerin üretimden çekilmesine neden olmaktadır. Ülkemizde yıllardır uygulanan süt yem paritesi (1 litre süt/ 1,5 kg yem) uygulanmalı ve süt fiyatı ona göre belirlenmelidir. Sütün değerinde satılması dişi hayvan varlığının artmasını ve et probleminin kendiliğinden çözülmesini sağlayacaktır.
Sanayicimize buradan sesleniyorum. Fiyatları aşağı düşürerek kendi ayağınıza sıkmayın. Kaynağı kurutmayın. Üreticimize vefa borcunuz var. Süt hayvanları kesime gidiyor, önümüzdeki dönemde süt arar hale geleceksiniz. Süt ürünleri fiyatları yükselecek, tüketicimize de yazık olacaktır. Biran önce herkesi aklıselim hareket etmeye davet ediyorum. Sonra pişmanlıklar fayda etmez.
Bölgemizde bulunan Meriç, Tunca, Arda, Sakarya gibi büyük su kaynaklarının değerlendirilip baraj, bent, sulama kanalı gibi projeler yapılmalı, atıl durumda olan alt yapılar tamamlanmalıdır. Kuraklığın etkisini bir nebze azaltmak için Edirne’de ayçiçeği üretiminde sulu tarıma geçilmesi gereklidir. Bunun için bölgede yapımı devam eden ve yarım kalan baraj ve göletlerin biran önce tamamlanarak çiftçilerimizin topraklarını suyla buluşturması hem ülke ekonomisine hem de bölge çiftçilerimize önemli katkı sağlayacaktır.
Diğer taraftan üreticilerimizin en büyük girdi maliyetlerinden olan sulama ücretlerinin makul seviyelerde tutulması için geçtiğimiz yıl ilk defa su ücretlerini devletimiz yüzde 50 oranında desteklemiştir. Tarımsal sulama amaçlı su kullanım hizmet bedelinin desteklenmesine ilişkin uygulama tebliğinin her yıl destekleme kapsamına alınmalıdır.
Buradan Maliye Bakanımıza sesleniyorum. Süt fiyatlarını, et fiyatlarını, meyve, sebze, hububat, ayçiçeği, çeltik, mısır, pamuk ve diğer ürünlerin fiyatlarını baskılayarak enflasyonu önleyemezsiniz. Böyle yaparsanız önümüzdeki dönem gıda fiyatlarını patlatırsınız tüketicilerimizi bu ürünlere ulaşamaz hale getirirsiniz.
Yoksulluk içerisinde yaşayan çiftçilerimize fiyat vermeyerek ücretli kesime, memura, işçiye, emekliye yeterli zam yapmayarak enflasyonu düşürmeye çalışırsanız toplumda huzuru yok edersiniz. İnsanlarımızı daha fazla mutsuz edersiniz.
Enflasyonu önlemek istiyorsanız kayıt dışı yollarla servetlerini katlayan lüks yaşantılarını çekinmeden sergileyen, vergisini ödemeyen bu kesimleri servet beyanı getirmek suretiyle yakalayıp vergilendirin.
Ülkede vergi adaleti sağladığınızda hem enflasyonu önler hem de toplumu sıkıntıya sokmaz, huzurunu bozmazsınız. Orta direk bu ülkenin emniyet sibobudur, güvenliğidir, huzurudur. Orta direği kaybedersek ülkeyi kutuplaştırırız ve ülkemize telafisi imkansız zararlar veririz. Orta direği kaybetmeyin.
Kırsalımız yaşlanıyor. Yaş ortalaması 58’e yükseldi ve gençlerimizi kırsalda tutamıyoruz. Çiftçilerimizin ödedikleri prim gün sayısında adalet sağlanmasını istiyoruz. Çiftçilerimiz diğer sigortalılar gibi prim gün sayısının 7200 güne indirilmesini bekliyor. Gençlerimiz primlerinin devlet tarafından ödenmesini talep ediyor.
Ankara’da gerçekleştirdiğimiz Türkiye Ziraat Odaları Birliği Danışma Kurulu Toplantısı’nda bu talepleri Sayın Cumhurbaşkanımızın, Tarım ve Orman Bakanı ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanımızın huzurunda Oda Başkanlarımızla birlikte dile getirdik. Kırsalda istihdamı koruyabilmek için son derece önem arz eden bu sorunun çözülmesini bekliyoruz.
Çiftçilerimizin bankalara olan kredi borçları 700 milyar lirayı buldu. Kuraklık başta olmak üzere doğal afetlerle boğuşan maliyetleri artmasına rağmen ürünlerini değer fiyattan pazarlamakta son derece zorluk çeken üreticilerimizin banka borçlarının faizsiz olarak uzun vadeli yapılandırılmasını bekliyoruz. Destekleme bütçesinin çiftçilerimizin üretimde kalmasını sağlayacak oranda artırılmasını bekliyoruz.
Birlikte gerçekleştireceğimiz hasadın hayırlı ve bereketli olmasını diliyorum. Sevgilerimle ve saygılarımla selamlıyorum.”