Ekonomi-teknoloji haberleri, Hedef Kayseri ve Türkiye ticaret hacminin genişletilmesi…

BİLİMİN VE TEKNOLOJİNİN KALBİ ÇEKMEKÖY’DE ATACAK
Çekmeköy Murat Çobanoğlu Bilim Merkezi, Çekmeköy Belediyesi ile TUBİTAK iş birliğinde hayata geçirildi. Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır’ın açılışını yaptığı bilim merkezinde; yılda 3 bin öğrenciye 4 farklı branşta uzmanlar eşliğinde eğitim verilecek. Merkez; bilim ve teknoloji meraklılarının uğrak adresi olacak. Bakan Kacır, “Türkiye Yüzyılı hedeflerimize gençlerimizle ulaşacak, geleceğin Türkiye’sini gençlerimizle inşa edeceğiz. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ve TÜBİTAK olarak; yerel yönetimlerle iş birliği içerisinde gençlerimizin bilim, teknoloji ve girişimcilik alanındaki heyecanına ve ortak olmaya devam edeceğiz.” dedi.
BİLİM VE TEKNOLOJİ KÜLTÜRÜNÜ YAYGINLAŞTIRACAK
Açılış töreninde konuşan Bakan Kacır, “Toplumda bilim ve teknoloji kültürünü yaygınlaştırmak için, yurdun dört bir yanında bilim merkezleri kurduk. Ülkemizde bilimsel farkındalığı oluşturmak adına bu çok önemli bir işlev görüyor. Bugüne kadar büyük ölçekli 10 bilim merkezimizi bilim gönüllülerimizin hizmetine sunduk. 6 şehrimizde daha bilim merkezi kurulması için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Ziyarete açık olan bilim merkezlerimizde bugüne kadar 11 milyon vatandaşımızı ağırladık.” dedi.
BİLİM İNSANLARI KEŞFEDİLECEK
Bugüne kadar ilçelerde kurulan bilim merkezlerinde 775 binin üzerinde öğrenciyi ağırladıklarını hatırlatan Bakan Kacır, “Bugün de 14. bilim merkezimizi İstanbul Çekmeköy’e kazandırmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Astronomi, uzay ve havacılıkla birlikte doğa bilimleri, tasarım ve teknoloji gibi alanlarında hazırladığımız atölyelerde gençlerimiz bilim ve teknolojiyle erken yaştan itibaren yolculuğa çıkacak. Gençlerimizin bilim ve teknolojiye olan ilgisini artırırken, geleceğin bilim insanlarını da bu merkezlerimizde keşfedeceğiz. Farklı yaş gruplarından, farklı birikime sahip bireylere bilim ve teknolojiyi daha anlaşılır ve ulaşılır kılacağız.” ifadesini kullandı.
BİLİM VE TEKNOLOJİ YOLCULUĞU
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı olarak, Çekmeköy’de böyle bir bilim merkezinin kurulmasından heyecan ve mutluluk duyduklarını söyleyen Bakan Kacır, “Tüm bu gayretlerimiz, gözlem yapan, merak eden, merakının peşinden koşan, karşılaşacağı problemlere bilimsel çözümler üretebilen bireyler yetiştirebilmek için bilim ve teknoloji yolculuğunda, gençlerimizin yanında olmaya, onlarla birlikte yol yürümeye devam ediyor olacağız. Türkiye Yüzyılının kapılarını; gençlerimizin bilim, teknoloji ve girişimcilik dünyasına yönelik heyecanı ve motivasyonuyla aralıyoruz. Çünkü bizler; gençlerimizi, fikirleriyle, cesaretleriyle ve kararlılıklarıyla ülkemizi geleceğe taşıyabilecek vizyoner bireyler olarak görüyoruz.” dedi.
“GELECEĞİN TÜRKİYE’SİNİ GENÇLERİMİZDE İNŞA EDECEĞİZ”
Güçlü ve “Tam Bağımsız Türkiye” için, Milli Teknoloji Hamlesinin başarıyla gerçekleştirilebilmesinde, ellerindeki en büyük gücün gençler olduğunu belirten Bakan Kacır, “Türkiye Yüzyılı hedeflerimize gençlerimizle ulaşacak hedefler, geleceğin Türkiye’sini gençlerimizle inşa edeceğiz. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ve TÜBİTAK olarak; yerel yönetimlerle iş birliği içerisinde gençlerimizin bilim, teknoloji ve girişimcilik alanındaki heyecanına ve ortak olmaya devam edeceğiz. Yurdumuzun dört bir yanında bilim ve teknoloji yolculuğumuzu sürdüreceğiz.” diye konuştu.
BİLİMSEL KONULARDA FARKINDALIK
450 metrekare alana inşa edilen Murat Çobanoğlu Bilim Merkezi’nde, öğrencilere; Astronomi, Havacılık ve Uzay Bilimleri Atölyesi, Doğa Bilimleri Atölyesi, Teknoloji Atölyesi ve Tasarım Atölyesi’nde bilimsel konularda farkındalık kazanırken, sosyal yönlerini de geliştirme imkanı bulacak.
4 FARKLI BRANŞTA EĞİTİM
Haftanın 7 günü alanında uzman hocalar eşliğinde 4 farklı branşta ders verilecek olan merkezde her branş için ayrı bir derslik hazırlanacak. Yıl boyunca devam edecek olan eğitimler ile birlikte yılda 3 bin öğrenciye eğitim verilecek.
HEM EĞLENECEK HEM ÖĞRENECEKLER
Bilim merkezi; gelişmiş müfredatı zengin eğitim içeriği ve yeni nesil eğitim sistemini destekleyen metodolojisi ile etkileşimli eğitim alanında model merkezlerden birisi olacak. Atölyelerde eğitim alan öğrenciler; kendi roketlerini tasarlamadan uçurmaya, teleskop kullanım eğitimlerinde kendi teleskoplarını tasarlamaya, robotik tasarımdan 3 boyutlu sanal gerçeklik aktivitelerine kadar birbirinden çeşitli ders konuları ile hem eğlenecek hem de öğrenme fırsatı yakalayacak.

“ENHANCER İŞ DÜNYASI BULUŞMALARI” İÇİN BAŞVURULAR BAŞLADI! GİRİŞİMCİLERE YENİ İŞ FIRSATLARININ KAPILARI KAYSERİ’DE AÇILACAK… HEDEF: KAYSERİ TİCARET HACMİNİN GENİŞLETİLMESİ…

Avrupa Birliği tarafından finanse edilen ve Uluslararası Göç Politikaları Geliştirme Merkezi (ICMPD) tarafından, T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Kalkınma Ajansları Genel Müdürlüğü koordinasyonu ile yürütülen “Sürdürülebilir Sosyo-Ekonomik Entegrasyon için Girişimcilik Kapasitelerinin iyileştirilmesi (ENHANCER)” projesi; Kayseri Ticaret Odası iş birliğiyle ‘ENHANCER İş Dünyası Buluşmaları’ hayata geçiriyor.

Proje, Kayseri’de ticaretin geliştirilmesi ve ticaret hacminin artırılması adına birçok sektörden temsilci ve girişimciyi bir araya getirecek. Alanında uzman isimlerin eğitim, panel ve mentorluk desteği vererek yer alacağı etkinlikte; makine ekipman, metal imalatı ve onarımı, mobilya, tarım/gıda ile yenilikçi ve yüksek teknoloji içeren değerler zinciri alanlarında faaliyet gösteren girişimciler, yeni iş fırsatları için bir araya gelecek. Katılımın ücretsiz olduğu etkinliğe başvurular başladı.

2021 yılından bu yana girişimci adaylarının iş kurma eğilimlerini artırmanın yanında yeni kurulan veya büyüme potansiyeli bulunan firmaların başarı ve büyüme imkânını yükseltmeye yönelik hizmet ve destek sağlayan proje; ‘İş Dünyası Buluşmaları” ile girişimcileri uzmanlar eşliğinde büyük alıcılar, yatırımcılar ve finansman kanallarıyla bir araya getiriyor.

T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı koordinasyonu ve Kayseri Ticaret Odası ev sahipliğinde gerçekleştirilecek “ENHANCER İş Dünyası Buluşmaları”, Kayseri’den yaklaşık 250 Türk ve Suriyeli girişimciyi ağırlayacak.

Uluslararası Göç Politikaları Geliştirme Merkezi (ICMPD), yenilikçi, kapsayıcı ve sürdürülebilir göç politikalarının geliştirilmesini ve göç yönetiminde kapasite arttırmayı hedefleyen, 19 devletin üye olduğu ve 90 ülkede faaliyet gösteren uluslararası bir kuruluştur. Bu kapsamda 2020 yılında başlatılan ve dört yıllık uygulama süresi bulunan ENHANCER Projesi; Adana, Ankara, Bursa, Gaziantep, Hatay, İstanbul, İzmir, Konya, Kayseri, Mersin ve Şanlıurfa coğrafi kapsamı ve 32,5 milyon avro bütçesi ile çalışmalarına devam etmektedir.

Selin yıkıcı etkisini azaltmak için ne yapmak gerekiyor?

Türkiye’de son 25 yılda yaşanan doğal afetlerin yüzde 10’unu su baskınları oluşturuyor. Üstelik sel, önlem alınmadığında; can ve mal kayıplarına, binalarda, yollarda ve köprülerde yapısal hasarlara, tarım arazilerinde tahribata ve kanalizasyon sistemlerinde maddi hasarlara neden oluyor. Ayrıca sel suları ile dağılan atıklar, kirliliğe sebep olarak enfeksiyon riskini de artırıyor.

Masdaf Pazarlama Müdürü Nihan Göksal, selin yıkıcı etkilerini azaltmak için yapılması gerekenleri paylaştı. İşte detaylar…

İklim değişikliği, yoğun yağış ve kuraklık gibi hava olaylarını daha şiddetli hale getiriyor. Çünkü yükselen sıcaklıklar, atmosferin tutabileceği nemi artırıyor. Bu durum ise yağışların şiddetinin artmasına ve ani sel olayı gelişmesine neden oluyor. Ani su baskınları nedeniyle dünya genelinde her yıl 5 bin’den fazla insan hayatını kaybediyor.

Her yıl ortalama 100 sel olayı yaşanıyor

Türkiye’de iklim değişikliğinin etkilerini yoğun bir şekilde hisseden ülkeler arasında yer alıyor. Ülkede son 25 yılda yaşanan doğal afetlerin yüzde 10’unu su baskınları oluşturuyor. Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün (MGM) raporuna göre de Türkiye’de son 10 yılda her yıl ortalama 100 sel olayı yaşandı.

Enfeksiyon riskini artırıyor

Üstelik sel, önlem alınmadığında; can ve mal kayıplarına, binalarda, yollarda ve köprülerde yapısal hasarlara, tarım arazilerinde tahribata ve kanalizasyon sistemlerinde maddi hasarlara neden olabiliyor. Ayrıca sel suları ile dağılan atıklar, kirliliğe sebep olarak enfeksiyon riskini de artırıyor.

Masdaf Pazarlama Müdürü Nihan Göksal, selin yıkıcı etkilerini azaltmak için yapılması gerekenleri paylaştı:

Selin yıkıcı etkilerini azaltıyor

“Selin neden olduğu hasarları önlemek konusunda belediyelere ciddi sorumluluklar düşürüyor. Çünkü selin yıkıcı etkisini azaltmak için sele hazırlıklı olmak gerekiyor. Bu kapsamda mobil pompa sistemleri özellikle belediyelere önemli avantajlar sunuyor. Herhangi bir alanda su tahliyesi gerektiğinde etkili ve hızlı bir çözüm sunarak, selin yıkıcı etkilerinin en aza indirilmesinde önemli rol oynuyor.

Suyun hızlı bir şekilde tahliye edilmesini sağlıyor

Masdaf olarak, UKMS serisi römorklu atık su pompa sistemlerimiz ile yükselen suyun hızlı bir şekilde tahliye edilmesini sağlayarak sel felaketi ile mücadelede etkili bir çözüm sunuyoruz. Römorklu sistemlerin istenen alana rahatlıkla taşınabilir olması da hem müdahaleyi kolaylaştırıyor hem de sistemin sırayla birden fazla alandaki su taşkınlarına müdahale etmesine olanak tanıyor” dedi.

Miriam Murphy, TD SYNNEX Avrupa’nın Başkanı oldu Miriam Murphy, 8 Nisan 2024 tarihinden geçerli olmak üzere TD SYNNEX Avrupa’nın Başkanı olarak göreve getirildi. Murphy, şirketin Avrupa’daki 7 bin çalışanına liderlik yapacak ve bölgedeki iş stratejisini ve operasyonlarını yönetecek.  TD SYNNEX  yaptığı açıklamada, Miriam Murphy’nin şirketin yeni Avrupa başkanı olarak göreve getirildiğini duyurdu. Murphy yeni görevine 8 Nisan 2024 tarihinde başlayacak ve şirketin Avrupa’daki 7 bin çalışanına liderlik yapacak. TD SYNNEX’in Avrupa’daki iş stratejisini ve operasyonlarını yönetecek olan Murphy, TD SYNNEX’in Baş Operasyon Direktörü Patrick Zammit’e rapor verecek ve şirketin küresel yönetim ekibinde görev alacak. Murphy, bölgedeki liderlerin yanı sıra stratejik iş birimleri ve destek fonksiyonlarından sorumlu yöneticilerden oluşan TD SYNNEX Avrupa Yönetim Kuruluna liderlik edecek. Murphy, TD SYNNEX’te bu göreve getirilmeden önce NTT Ltd Avrupa’da iki yıldır CEO olarak görev yapıyordu. Bu görevinde, 14 ülkenin stratejisinden ve karar/zarar durumunda sorumlu olarak, farklı sektörlerdeki kurumsal müşterilere teknoloji çözümleri, danışmanlık ve yönetilen hizmetlerin sunulmasını sağladı. Murphy bu bundan önce ise TD SYNNEX’te 20 yılı aşkın süre boyunca Avrupa Gelişmiş ve Özel Çözümler Kıdemli Başkan Yardımcısı ve Kuzey Avrupa Bölge Lideri gibi çeşitli liderlik görevlerini üstlenmişti. Konuyla ilgili açıklamasında Patrick Zammit, “Miriam’a TD SYNNEX’e tekrar hoş geldin demek harika. Bizimle olan önceki deneyimi sayesinde, onun birçok mükemmel liderlik özelliğini zaten biliyoruz. Kendisi ‘önce insan’ anlayışını; olağanüstü iş zekâsı, tedarikçiler ve müşteriler nezdinde sahip olduğu geniş iletişim ağı ve tüm paydaşlarımıza en iyisini sunma konusundaki kararlılığı ile birleştiriyor. Şirketimiz dışında kazandığı deneyimleriyle daha da güçlenmiş bir şekilde geri dönüyor. Pazara açılma sürecimizi sürekli olarak geliştirmeye, ortaklarımız ve bayilerimiz için sınıfının en iyisi değer önerisi ve deneyimi yaratmaya çalışırken, kendisi özellikle stratejik hizmet alanında son pazar ve müşteri gereksinimleri konusunda yeni bakış açıları getirecek.” dedi. Murphy ise açıklamasında şunları söyledi: “TD SYNNEX’in Avrupa’daki faaliyetlerinin liderliğini üstlenmekten büyük mutluluk ve onur duyuyorum. Şirketin bölgedeki 7 binden fazla çalışanı, kanal ekosisteminin kalbinde hayati bir rol oynamakta ve satıcılar, iş ortakları, son müşterileri arasında sürekli gelişimi ve kesintisiz bağlantıları teşvik etmektedir. Tüm kanal ortaklarımızın işlerini büyütmelerine ve pazara harika sonuçlar sunmalarına yardımcı olmaya çalışırken onlara destek olmayı dört gözle bekliyorum. TD SYNNEX’teki kültür, yetenek ve ekip ruhu rakipsizdir. Nisan ayı başında şirket içinde ve dışında birçok tanıdık yüzle yeniden bağlantı kurmanın yanı sıra yeni iş arkadaşları ve kanal ortaklarıyla tanışmak büyük bir zevk olacak.”

Geleceğin Paradigması: Kırılım ve Sürdürülebilirlik Manifestosu “Daha iyi bir yaşam için teknoloji” amacıyla çalışan ve başkanlığını Faruk Eczacıbaşı’nın yaptığı Türkiye Bilişim Vakfı, geleceğin paradigmasının oluşturulmasına rehberlik etmek amacıyla bir manifesto yayınladı. Manifestoda yeni paradigmanın hikayesinin sürdürülebilirlik olduğunun altı çizildi. Dünyanın, özellikle teknolojik değişimlerin getirdiği “disruption (kırılım)” dalgasıyla sarsıldığı vurgulanan manifestoda, internetin hayatımıza girmesiyle, dünyayı birbirine bağlayan ağlar aracılığıyla şekillenen yatay gelişmeler ile bilgi teknolojileri ve özellikle yapay zekânın öncü konumda olduğu dikey gelişmelerin girift ilişkisinin, bugünün rekabet dünyasını karmaşık ve mevcut sistemle denetlenemez konuma getirdiği, özellikle kamu otoriteleri tarafından uygulanan ve dönüşümlere yetişemeyen denetim mekanizmalarını artan bir hızla yıprattığı ifade edildi. Bu gelişmelerin sonucunda ise endüstri dönemi paradigmasının dışında yeni vizyonların (hikayelerin) önceliklendirilmesi gerektiği ve yeni paradigmanın temel taşının sürdürülebilirlik olduğu belirtildi. Atılması gereken adımlar ise şöyle sıralandı:

  • Toplumları dönüştürmek için bilinçlenmenin rolü kritiktir. Bireylerin ve toplumların yeni paradigmaya uyum sağlamaları için eğitim ve farkındalık artırılmalıdır.
  • Genç (fluid mind) ve deneyimli (crystallized mind) zihinlerin birlikte yeni fikirler yaratmasına ve uygulamasına olanak tanınmalıdır.
  • Çalışmaların bilimsel ve veriye dayalı yapılması özellikle önemlidir. Verilerin tanımı gereği geçmiş kaynaklı olması kabulüyle hareket edilmeli ve veri kirliliğinden kaçınılmalıdır.
  • Küresel katılımcılık gözetilerek ve gezegenin bütünlüğü ele alınarak sürdürülebilirlik temelinde küresel bir kurumsallaşma modeli üzerinde çalışılmalıdır.
  • Özellikle ekonomi ve yönetişim sistemlerinde geçmiş temel performans göstergeleri (GNP, GDP vb.) yerine sürdürülebilirlik esaslı yeni endeksler oluşturulmalı ve kullanılmalıdır.
  • Daha sürdürülebilir, küresel, yeni, dinamik ekonomi, hukuk ve yönetişim modelleri ve kurumları geliştirilmeli ve denetim mekanizmaları oluşturulmalıdır.
  • Bu manifesto, geleceğin paradigmasının oluşturulmasında rehberlik etmek amacıyla hazırlanmıştır. Sürdürülebilirlik, işbirliği ve yenilikçilik temelinde, akıl karışıklığını aşarak yeni bir geleceğe birlikte adım atmak için çağrıda bulunmaktadır.

Türkiye Bilişim Vakfı’nda vizyon teknoloji değil, hikaye“Türkiye Bilişim Vakfı’nda vizyon teknoloji değil, hikaye. Teknoloji hikaye olamaz. Yeni paradigmanın hikayesi sürdürülebilirlik” diyen Türkiye Bilişim Vakfı Başkanı Faruk Eczacıbaşı, vakıf olarak hedeflerini şöyle sıraladı: “Geçmişten miras kalan sorunlarla değil, geleceğin sorunlarıyla ilgilenmek. Değişimi içselleştirmek ve uzun dönemli bakmak. Tehlikeleri fırsata çevirmek ve yaratıcı ekonomiyi desteklemek. Sadece Türkiye için çalışmak değil, bu toprakların sorumlu beyinlerinin imzasını dünyaya atmak.” Eczacıbaşı, vakfın yaklaşımını ise şu sözlerle anlattı: “Dış dünyaya entegre olmak, ortak amacı taşıyan topluluklar ağında kilit noktalarda bulunmak. Geleceğe yönelik modeller üstünde çalışmak. Gençlerin dilinden konuşabilmek, onlara geleceğe yönelik fırsatlara dair umut verebilmek. Veri toplamak, veriye dayanarak çalışmak ve bilimsel olmak.”

BYD Yüksek Teknolojiye Sahip Yenilikleriyle Cenevre’de Büyük Ses Getirdi 

Dünyanın lider elektrikli otomobil markası BYD, Uluslararası Cenevre Otomobil Fuarı’nda yeni modellerini ve ses getiren yeni teknolojilerini sergiledi. Cenevre Otomobil Fuarı’nda 1000 metrekarelik alanıyla dikkat çeken BYD standı, ziyaretçilerin ve basın mensuplarının en merak ettiği stant oldu.

Yenilikçi yaklaşımıyla BYD, Cenevre’de şarj edilebilir hibrit BYD SEAL U DM-i modelinin örtüsü ilk kez burada kaldırıldı. Böylece 2008 yılında yine Cenevre’de BYD F3DM ile dünyanın ilk plug-in hibrit modelini tanıtan BYD, 2024 yılında ise bu teknolojinin geldiği son noktayı ortaya koydu. Bununla birlikte fuar alanındaki yenilikler arasında 7 kişilik tam elektrikli dört çeker SUV modeli yeni BYD TANG’ın yanı sıra BYD’nin ulaştığı lüks ve teknoloji seviyesini yansıtan premium markaları YANGWANG ve DENZA modelleri de yer aldı.

“BYD yarının teknolojisini bugünden sunuyor”

Cenevre Otomobil Fuarı’nda ortaya koyduğu yeniliklerle dikkat çeken BYD’nin yıl boyunca adından söz ettirmeye devam edeceğini belirten BYD Türkiye Genel Müdürü İsmail Ergun, “BYD olarak, yeni teknolojilerimizi, yeni modellerimizi ve otomotiv sektörüne yön verecek inovasyonlarımızı Cenevre Otomobil Fuarı’nda  sergilemekten büyük bir heyecan duyuyoruz. Elektrikli araçlarda dünyanın 1 numaralı üreticisi olarak yarının teknolojilerini bugünden sunuyoruz ve bunları, konsept araçlar üzerinde değil halihazırda satılan modellerimiz üzerinden otomobil severlerle buluşturuyoruz. Sektöre yön veren yeni teknolojilerimizi, Cenevre gibi prestijli bir fuarda en etkileyici stantlardan birine sahip olarak sergilemek, BYD’nin ne kadar iddialı olduğunun bir kanıtı. Bu yeniliklerle birlikte BYD markası olarak 2024’e hızlı başladık ve bu yıl en çok konuşulan marka olacağımızı şimdiden görebiliyoruz” diye konuştu.

Önce Türkiye’ye gelecek modelin Avrupa prömiyeri yapıldı

Dünyanın lider elektrikli araç üreticisi BYD, 1.5 litrelik benzinli motoru 145 kW güce sahip elektrikli motorla bir araya getiren şarj edilebilir Super DM (Dual Mode) hibrit teknolojisine sahip BYD SEAL U DM-i modelinin Avrupa prömiyerini gerçekleştirdi. Şık, lüks ve geniş bir yaşam alanıyla dikkat çeken D segmenti plug-in hibrit SUV BYD SEAL U DM-i, Avrupa’dan önce bu yılın ikinci çeyreğinden itibaren Türkiye’de sunulacak.

Markanın yenilikçi elektrikli araç teknolojisinden yararlanan BYD SEAL U DM-i, yüksek performansının yanı sıra düşük yakıt tüketimi ve yüksek enerji verimliliği sunacak. BYD SEAL U DM-i, günlük mobilite ihtiyaçları için yüksek menzilli elektrikli sürüş sağlarken, yolda şarj etmeye gerek duymadan uzun yolculukların yapılmasına imkan tanıyor.

BYD’nin rakipsiz Super DM-i teknolojisine sahip BYD SEAL U DM-i, hızlı DC şarj özelliği sayesinde sıfır emisyonlu kullanımı da pratik hale getiriyor. DC hızlı şarj özelliği sayesinde yüzde 30’dan yüzde 80’e 35 dakikada şarj olabilen BYD SEAL U DM-i, WLTP ölçümlerine göre ortalama 80 kilometrelik elektrikli menzili sunabiliyor. Bununla birlikte şarj dolu olduğunda, araç tam depoyla 1000 kilometreden fazla yol alarak ultra düşük tüketiminin altını çiziyor. 

BYD Super DM teknolojisi ile düşük tüketim/yüksek verimlilik

BYD’nin Super DM Teknolojisi, markanın üstün enerji verimliliği ve mükemmel sürüş konforu için geliştirdiği yeni DM-i hibrit sistemi olarak öne çıkıyor. DM-i (Dual Mode) teknolojisi, yüksek verimliğe sahip benzinli motoru, elektrikli hibrit sistemi, özel olarak tasarlanmış bir Blade Bataryayı ve AC/DC Yerleşik Şarj Cihazını kombine ediyor. Aracın içerisindeki elektrikli hibrit sistem, düşük yakıt tüketimi ile optimum verimlilik için benzinli motoru minimum oranda kullanarak elektrikli sürüşe öncelik veriyor. BYD Super DM Teknolojisi’nde yer alan benzinli motor, özel olarak geliştirildi ve yapılan çalışmalarla yüzde 43’ün üzerinde bir olağanüstü termal verimlilik elde edildi.

7 kişilik elektrikli E-SUV BYD TANG

BYD’nin Cenevre’deki yeniliklerinden biri ise dört tekerlekten çekişe sahip tam elektrikli yeni BYD TANG SUV modeli oldu. Yenilenen tasarımı ve özellikleriyle dikkat çeken BYD TANG, WLTP ölçümlerine göre karma kullanımda 530 kilometreye kadar menzil sunabiliyor. BYD TANG, aynı zamanda Euro NCAP güvenlik testlerinden elde ettiği 5 yıldız ile markanın güvenlik ve sürdürülebilirlik konusundaki başarılarının altını çiziyor.

Yeni modeller, BYD’nin teknolojik üstünlüğünü ortaya koydu

2024 Cenevre Otomobil Fuarı’nda BYD markaları YANGWANG ve DENZA’nın heyecan verici teknolojileri de ilk kez Avrupa’da sergilendi. BYD’nin üst düzey lüks markası olan YANGWANG, sektöre ilham veren araç teknolojileriyle inovasyonun zirvesini temsil ediyor. Cenevre’de sergilenen YANGWANG U8 ise, fuarın en ilgi çeken modellerinden biri oldu.

Üst düzey lüks seviyesine ve teknolojiye sahip YANGWANG U8 SUV, fark yaratan tasarımının yanı sıra dünyadaki en güçlü SUV’lardan biri olarak öne çıkıyor. 1.100 HP’den daha fazla güç üretebilen YANGWANG U8, 0-100 km/s hızlanmasını 3.6 saniyede tamamlayabiliyor. Dört bağımsız tork kontrollü elektrikli motor teknolojisiyle kendi etrafında dönebilen YANGWANG U8, üstün arazi yeteneklerini, suda yüzebilen şasisiyle birleştiriyor.

Fuarda sergilenen diğer premium BYD markası ise DENZA oldu. Cenevre’de yer alan DENZA D9 modeli, 7 koltuklu lüks minivan olarak kişiselleştirilmiş sürüş deneyimi ve yüksek konfor sunacak.

Sandoz Türkiye ihracatını önceki yıla göre yaklaşık ikiye katlayarak ikinci oldu Sandoz Türkiye, İKMİB İhracatın Yıldızları Ödül Töreni’nde, 2023’te 113 milyon dolarlık ihracat ile ilaç sektöründe bir sıra yükselerek ikinciliğe ulaştı.  Sandoz Türkiye’nin 2023 ihracat rakamı geçen yıla göre yaklaşık 2 kat arttı.İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (İKMİB) tarafından her yıl düzenlenen İKMİB İhracatın Yıldızları Ödül Töreni’nin dokuzuncusu, 22 Şubat 2024 tarihinde Çırağan Palace Kempinski’de gerçekleşti. 2023’te ilaç kategorisinde Sandoz Türkiye ikinciliği elde etti.    İKMİB İhracatın Yıldızları Ödülüyle ilgili konuşan Sandoz Türkiye Ülke Başkanı Cengiz Zaim “Türkiye’nin ilaç ihracatının yaklaşık yüzde 10’unu gerçekleştiriyoruz ve 2005 yılından bu yana aralıksız olarak Türkiye’nin ilaç ihracat şampiyonları arasında yer alıyoruz.  2023 sonu ihracat rakamlarımız önceki yıla göre yaklaşık 2 kat arttı. 1955 yılından bu yana ilaç sektörünün gelişimine katkıda bulunarak ülke ekonomisine katma değer sağlıyor ve ülkedeki hastaların kaliteli ilaca erişimini mümkün kılıyoruz.  İKMİB tarafından hak kazandığımız bu ödül Türkiye’ye olan bağlılığımızın ve inancımızın bir kanıtıdır. Bu önemli ve gurur verici çalışma için tüm ekip arkadaşlarıma teşekkür ederim” dedi.   Gebze Fabrikasında dünya standartlarında üretilen ürünlerin Kanada’dan İngiltere’ye kadar 55’ten fazla ülkeye ihraç edildiğini belirten Cengiz Zaim, daha fazla üretim kapasitesi sağlamak için Gebze Fabrikası’nda yatırımlara devam ettiklerini ve hali hazırda 10 milyar tablet üretim kapasitesine sahip fabrikanın kapasitesini kısa süre içinde 15 milyar tablete çıkarmayı hedeflediklerini belirtti.   1886 yılında kurulan ve 2023 yılı Ekim ayından bu yana yoluna bağımsız bir şirket olarak devam eden Sandoz, 22.000’in üzerinde çalışan ile 100’den fazla ülkede 400’den fazla eşdeğer ve 24 biyobenzer ilaç ile varlık gösteriyor. Sandoz ürünleri, her yıl yaklaşık 500 milyondan fazla hastaya ulaşıyor ve dünya çapında yılda 180 milyar ABD dolarından fazla olduğu öngörülen bir sosyal etki yaratıyor.  1955 yılından bu yana Türkiye’de faaliyet gösteren Sandoz Türkiye, ilaç sanayinin gelişimine katkılar sağlarken, ülke ekonomisine katma değer ve ülkedeki hastaların kaliteli ilaçlara erişimini sağlıyor. Sandoz, Türkiye’de 800’e yakın bir istihdam yaratarak, faaliyet gösteriyor. Yüksek üretim kapasitesiyle Sandoz’un dünyadaki en önemli ilk üç tesisinden biri konumunda olan ve Sıfır Atık Sertifikasına sahip Sandoz’un Gebze fabrikasında, atık azaltma iyileştirilmeleri ve önemli su tasarrufu çalışmaları da yürütülüyor.

Gelecek Çevik Şirketlerin

Kurumsal şirketler; teknolojik dönüşümler ve artan rekabet ortamıyla sürekli bir değişimin içinde faaliyet göstermekte. VUCA dünyası olarak da nitelendirdiğimiz hızla değişen bu dünyaya uyum sağlamanın tek yolu da hızlı, atik ve çevik olmaktan geçmekte. Bu değişen koşullarda var olma savaşı veren şirketler, değişen koşullara ayak uydurabilmek için sürekli yenilikçi çalışmalara ve planlı faaliyetlere imza atmak zorunda. Gündemi yakından takip eden EGİAD Ege Genç İş İnsanları Derneği bu amaçla; çeviklik konusunda uzun süredir farklı sektörlere danışmanlık veren Gözde Kumbasar ve Enis Özer’in katılımıyla Dernek Merkezinde “Başarıya Giden Yolda Yeni bir Yaklaşım: Çeviklik” başlıklı seminer düzenledi.

Belirsizliğin hâkim olduğu, değişimin ivmesinin gittikçe arttığı bir ortamda şirketleri birkaç adım ileriye taşımak, iş yerinde oluşturulan çeviklik kültürü ile mümkün olabilmekte. Organizasyonel iş süreçlerini yönetmenin yeni bir yolu olarak da kabul edilen çeviklik kavramı, yazılım ekiplerinin geliştirdiği uzun süredir devam eden işbirlikçi uygulamalardan sonra, dünya çapında kurumsalda popülerlik kazanan yeni iş yapış şekilleri arasında önemli bir yer edinmekte. Şirket performanslarını arttırmada birinci derecede etkili olan çeviklik kültürü için EGİAD Dernek Merkezi’nde biraraya gelen genç iş dünyası, dijitalleşmeyle birlikte devreye giren bu yeni yaklaşımı ayrıntılı şekilde ele aldı.

Toplantının açılış konuşmasını gerçekleştiren EGİAD Başkan Vekili Başak Çayır Canatan, bu kavramın, değişen ihtiyaçlara ve sorunlara uygun yaratıcı çözümler getirmek için her geçen gün önemini arttırdığına dikkat çekerek, “Çeviklik zihniyetini tüm ekibe kazandırma gerekliliğinde liderlere önemli görevler düşüyor. Organizasyonu inovatif iş modellerine göre ileriye taşıması gereken liderler, durağanlıktan dinamikliğe geçişi bir iş kültürü olarak önce kendileri benimsemek, hemen sonrasında ise ekiplerine benimsetmek için yeni kültürü özümsemeye çalışıyor. Ancak, yeni duruma uyum sağlarken ekibin artık daha çok yetkilendirilmiş ve sorumluluk alabilen bir yapıya bürünmesi gerekiyor” dedi.

Geleneksel iş modelleri ve süreçlerinin artık yetersiz kaldığını dile getiren Canatan, çeviklik ve hızlı tepki verme becerisinin işletmeler için vazgeçilmez hale geldiğini vurgulayarak, “İşte bu yüzden özellikle pandemi sonrası yapılan “yeni normal” tariflerinde, çeviklik en çok duyduğumuz kavramlardan biri oldu. Çeviklik, sadece iş süreçlerinde değil, aynı zamanda şirket kültüründe de köklü değişiklikler gerektirir. Esnek, yenilikçi ve iş birliği odaklı bir kültür, çalışanların potansiyelini ortaya çıkarmalarına ve hızla değişen koşullara uyum sağlamalarına yardımcı olur. Bu da şirketlerin rekabet gücü açısından oldukça önemlidir. Geleneksel iş yöntemlerinin yerini alan çeviklik, şirketlerin esnekliklerini, yenilikçiliklerini ve verimliliklerini arttırarak ön plana çıkarır. Bu nedenle, çeviklik kavramı, iş dünyasının önde gelen temel unsurlarından biri haline gelmiştir” dedi.

Bu konuda uzun süredir farklı sektörlere danışmanlık veren Gözde Kumbasar ve Enis Özer’i konuk eden STK, çeviklik konusundaki bilgi birikimlerini ve pratik deneyimlerini, işletmelerin bu yolda karşılaşabilecekleri zorlukları ve fırsatları dinledi. Şirketlerde çeviklik kültürünün kurulması ve sürdürülmesi konusundaki stratejik yaklaşımlar ve değerli ipuçları paylaşıldı. Dünyada 12 saatte bir bilginin iki katına çıktığını belirten Gözde Kumbasar ve Enis Özer, değişim her zamankinden daha agresif ve çok çok daha hızlı gerçekleşmekte dedi.

Canovate Group CFO’su – Ekonomist Mehlika Hediye Yıldırım “Bu yıl iyi analiz edilip, hareket edilmesi gereken bir yıl olacak”

Yüksek enflasyon, yüksek faiz ve durgunluk döneminde, işletmeleri koruyacak önemli tavsiyelerde bulunan Canovate Group CFO’su – Ekonomist Mehlika Hediye Yıldırım, şunları söyledi:

“2024 yılı, yine enflasyonun yüksek olup, yüksek faizi beraberinde getirdiği, özellikle seçim sonrası parasal sıkılaşmanın kemerleri daha çok sıkmak demek olacağı için bizleri girişimsel risklerden alıkoyacağı, hala ekonomik, jeopolitik ve siyasi risklerin etkisini koruduğu ve en büyük pazarımız olan Avrupa’da resesyon etkilerinin görülmeye devam ettiği, özetle yine çok iyi analiz edilip, hareket edilmesi gereken bir yıl olacak.” dedi.

Nakit akışını iyi yönetemeyen şirketler, darboğaza girebilir, hatta batabilir

İşletmelerde nakit akışı yönetiminin önemine işaret eden Mehlika Hediye Yıldırım, şunları kaydetti: “Şirketler, karsızlıktan değil, ama nakit akışlarını iyi yönetemediği için çok büyük darboğaza girebilir ve hatta batabilirler maalesef. Hele de, yüksek faiz ve parasal sıkılaşmanın olduğu bu gibi dönemlerde anlık, saatlik, günlük olarak gelen, giden bedellerin gözden geçirilmesi, sabit gelir-gider kalemlerinin tek tek irdelenmesi ve nakit akışın dinamik yönetimi önemlidir. Kısaca, Nakit akışı, günümüzdeki gibi çalkantılı ortamlarda yeri geldiğinde anlık takip edilmesi gereken bir olgudur. Doğru sipariş ile başlayan yolculukta; doğru üretimi sağlayan doğru stok yönetimi ve doğru teslimat sonrası, tahsilatın en kısa sürede yapılabilmesi ile beraber, şirketin yeri geldiğinde piyasa borçlarından faydalanması, likit kalınabilmesi ve işletme sermayesi finansmanına en az ihtiyaç duyulması bakımından için çok önemlidir. Bununla birlikte, dolarize olmuş bu piyasanın dinamiklerini iyi okumak, yüksek cari açık etkisini bertaraf etmek için de ihracata ağırlık vermek ve hatta yurtiçi satışların döviz ve dövize endeksli olması, bir diğer dikkat edilmesi gereken konudur. Burada dikkat edilmesi gereken ana hususlardan biri de, yerine koyma maliyetlerinin yüksekliğidir. Kurdaki artışın maliyete olan geçişkenliği yadsınamayacağı için döviz yönetimi en az nakit akış yönetimi kadar dikkat edilmesi gereken bir diğer noktadır. Bu noktada, yüksek enflasyon ortamı, özellikle son dönemde döviz bazlı mali tablolar üzerinden takip etme gerekliliğini de getirmiş olup, enflasyon muhasebesi bilançolarda yerleşene kadar bu şekilde takip edilmesi reel anlamda getiriyi algılamak için elzemdir.” diye konuştu.

Ön ödemeli ve kısa sürede nakde dönüşen satışlar önem kazandı

Nakit akışının etkin yönetimine ilişkin önemli tavsiyelerde bulunan Mehlika Hediye Yıldırım, konuşmasına şöyle devam etti:

“İşletme sermayesi sağlamak ve dolayısıyla nakit akışın etkin yönetimi için, ön ödemeli ve kısa sürede nakde dönüşen satışların beraberinde, en uygun vade ve koşullarda tedarikçiden yapılan alımlar ve bu mamül ve malzemelerin en kısa sürede üretime dönüşerek, etkin satışın optimal döngüde tamamlanması, ana denklemi oluşturmaktadır. Günümüzdeki gibi yüksek faiz ortamında maliyetlerimizi düşürüp, en optimal fiyatla satışlarımızın devamlılığını sağlayabilmek adına, alacak tahsil süresinde ana hedefimiz vadelerimizi bir ay daha kısaltmak yönünde olmalıdır. Doğru finansal yapı ile gelen doğru sipariş, bu siparişin getirdiği en yüksek karlı ve kısa vadeli tahsilat ve  en uygun maliyeti beraberinde getiren en uzun vadeli tedarik, kendi içsel verim oranlarına göre değerlendirilen ve karar verilen projeler işletme sermayesi yönetimi için idealdir. Bununla birlikte döviz dengesi yönetimini sağlamak ve burada kazançlı çıkabilmek adına ihracat payını ve katma değerli ürün gamını arttırmak bir diğer etkendir. Günümüzde pek çok gider ve tedarik kalemi maalesef dövize endekslidir. Bu noktada, ihracat tutarımızı arttırmak ve en büyük dolaylı döviz çıktısına neden olan gider kalemi olan enerjide verimliliği sağlamak için yatırım kaynakları bulmak ve yenilenebilir enerji ile giderlerimizden kurtulmak da akla gelebilecek planlar arasında yer alabilir. Buna ek olarak teşvik ve hibe gibi ücretsiz finansman kaynaklarından bu yüksek faiz ortamında yararlanmak da bir diğer kaynakları optimize etme yönetimi olarak değerlendirilmelidir.” şeklinde konuştu.

TÜSİAD Küresel Siyaset Forumu’ndan Yüksek Riskli Sınırlar webinarıTÜSİAD Küresel Siyaset Forumu 1 Mart 2024 Cuma günü 14.00-15.30 saatleri arasında “Yüksek Riskli Sınırlar” başlıklı bir çevrimiçi webinar düzenleyecek. Küresel Siyaset Forumu Akademik Koordinatörü Prof. Dr. Evren Balta’nın moderatörlüğünde gerçekleşecek etkinlikte Dünya’daki aktif ve potansiyel çatışma bölgelerindeki gelişmelerin etkileri ele alınacak.Webinarın konuşmacıları şu isimler olacak:Prof. Dr. Gencer Özcan, İstanbul Bilgi Üniversitesi Öğretim ÜyesiHakan Okçal, Büyükelçi (E), T24 yazarıProf. Dr. Emre Erşen, Marmara Üniversitesi Öğretim ÜyesiAfşin Yurdakul, Gazeteci-YazarDr. Derya Göçer, ODTÜ Öğretim ÜyesiDr. Emine Deniz, Sabancı Üniversitesi Öğretim Üyesi

Turkish Tastes ikinci baskısı ABD’de tanıtıldı

Yıllık 160 milyar dolar gıda ithalatıyla dünyanın en büyük gıda ithalatçısı olan ABD’de Türk gıda ürünlerinin daha fazla tercih edilmesini amaçlayan Ege İhracatçı Birlikleri çatısı altındaki 6 gıda ihracatçı birliğinin katılımıyla, Ticaret Bakanlığı’nca desteklenen “Turkish Tastes-TURQUALITY Projesi” kitabının ikinci baskısı ABD’deki büyük bir etkinlikle duyuruldu. 

Türkiye birçok meyve ve sebzenin anavatanı ve en büyük üreticisi

Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkan Yardımcısı ve Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Başkanı Hayrettin Uçak, “Türkiye’nin iklim ve coğrafi özellikleri, meyve ve sebze üretimi için çeşitlilik ve kalite açısından benzersiz bir zenginlik sunmaktadır. Bu nedenle, Türkiye birçok meyve ve sebzenin anavatanı ve en büyük üreticisi olarak ayrıcalıklı bir konuma sahiptir. Geleneksel üretim teknikleri ve modern işletimlerin uyumlu bir biçimde bir araya getirilmesi, ihracatçılara önemli avantajlar sunmaktadır. Türkiye’nin ABD’ye olan meyve ve sebze mamulleri ihracatını artırmak amacıyla yürüttüğü tanıtım çalışmaları da bu zenginlikleri ve avantajları vurgulamaktadır.” diye konuştu.

Başkan Uçak, “Son verilere göre, Türkiye’nin önceki yıl ABD’ye meyve ve sebze mamulleri ihracatı %26 artarak 343 milyon dolarlık bir hacme ulaşmıştır. Bu artış, Türk meyve ve sebzelerinin ABD pazarında giderek daha fazla talep görmesiyle doğrudan ilişkilidir. Türkiye’nin dünyanın her pazarındaki güncel trendlere hızlı bir biçimde adapte olma yeteneği, ABD pazarındaki başarısını güçlendirmektedir.” dedi.

Su ürünleri ve hayvansal mamuller sektöründe bütün ürün gruplarımızda dünyanın ilk 10 ülkesi arasındayız

Ege Su Ürünleri ve Hayvansal Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Bedri Girit, “Su ürünleri ve hayvansal mamulleri sektörü, dünya protein ihtiyacının karşılanmasında hayati bir rol oynamaktadır. Birliğimiz bünyesinde yer alan bütün ürün gruplarımızda dünyanın ilk 10 ülkesi arasındayız. Su ürünleri sektöründe Türkiye olarak, levrek ve çipurada dünyanın en büyük levrek ve çupra üreticisi ve ihracatçıyız. Ayrıca, son dönemde Karadeniz’de yetiştirmeye başladığımız Türk somonuna sektörümüzün parlayan yıldızı olarak tüm dünyada büyük bir ilgi uyandırdı. Yine Birliğimiz ürün gruplarından kanatlı etleri üretiminde dünya çapında 8. Sıradayız.” diye konuştu.   

Başkan Girit, “Yumurtaya baktığımızda yine Dünya 5. Si olan sektörümüzde, 50’den fazla ülkeye de ihracat yapılmaktadır. Bal sektöründe dünyadaki en büyük 2. üretici, çam balında ise Dünya 1.si olup dünyanın %92sini üretmekteyiz. Türkiye’nin ABD’ye olan su ürünleri ve hayvansal mamulleri ihracatını artırmaya yönelik gerçekleştirdiğimiz Turkish Tastes Projesi ve fuar organizasyonları sayesinde Türkiye’nin ABD’ye olan su ürünleri ve hayvansal mamulleri ihracatı 2023 yılında %18 artarak 123 milyon dolarlık bir hacme ulaşmıştır. Turkish Tastes markasının protein sağlayıcıları olarak tüm üyelerimizle her türlü işbirliğine desteklerimizi sürdüreceğiz.” dedi. 

Türkiye, dünyanın en büyük sofralık zeytin ve en büyük 2. zeytinyağı üreticisi

Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği Başkanı Davut Er, “Her geçen gün daha fazla önem kazanan Akdeniz tarzı beslenmenin vazgeçilmez bir parçası olan zeytinyağı, endüstriyel olarak ilk kez tarihte İzmir’de yer alan işliklerde üretilmiştir. Türkiye, dünyanın en büyük sofralık zeytin ve en büyük 2. zeytinyağı üreticisi olup, bu alanda zengin bir geleneğe sahiptir. Dünyada zeytinyağlı yemekler segmenti olarak bin yıllara dayanan sağlıklı tariflerin orijinalini koruyarak nesiller boyu taşıyan kültürümüz, Türkiye’nin zeytin ve zeytinyağı sektörünü temsil etmektedir. Türkiye’nin ABD’ye olan zeytin ve zeytinyağı ihracatını artırmak için yürüttüğü tanıtım çalışmaları da bu zengin mirası ve kaliteli ürünleri vurgulamaktadır. Son verilere göre, Türkiye’nin ABD’ye zeytin ve zeytinyağı ihracatı 2023 yılında %80 artarak 199 milyon dolarlık bir hacme ulaşmıştır. Bu artış, Türk zeytin ve zeytinyağının kalitesine ve çeşitliliğine olan talebin artmasıyla doğrudan ilişkilidir. Türkiye’nin dünya pazarındaki önemli konumu ve sağlıklı beslenme trendlerine uygun ürünleriyle ABD pazarındaki başarısını güçlendirmesi beklenmektedir. Hem sağlıklı beslenmenin hem Turkish Tastes’in en büyük destekçisi olmaya devam edeceğiz.” dedi.

Sektörümüzde 700 milyon dolarlık ihracat hacmine ulaştık

Ege Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Muhammet Öztürk, “Bilindiği gibi vatanımız Anadolu, tarımın başladığı medeniyet, bereket ve kültürün beşiğidir. Doğanın mucizevi armağanlarını tüm dünyayla paylaşmanın mutluluğunu yaşıyoruz. 2019 yılından bu yana yürüttüğümüz Turkish Tastes Turquality Projemiz sayesinde sektörümüzde 700 milyon dolarlık ihracat hacmine ulaştık ve bunu her geçen yıl artırarak devam ettireceğimize inanıyoruz. Her birinizi bugün burada sergilenen Türk tahıllarının, bakliyatlarının, yağlı tohumlarının ve ürünlerinin lezzetlerini tatmaya davet ediyorum.” diye konuştu. 

Ege Mobilya Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Turkish Tastes Ambassador Kazım Gürel, “2019’dan bu yana projemiz kapsamında tüm paydaşlarımıza katkı sağlayan ve uzun vadeli bir vizyonla yola çıktık. Las Vegas Üniversitesi (UNLV) Nevada William F. Harrah Otelcilik Fakültesi, Nevada Restaurant Association (NvRA), American Culinary Federation (ACF) gibi prestijli kurumlarla yaptığımız işbirlikleriyle büyük bir topluluk oluşturduk. Bu topluluğun sürekli büyüdüğünü görmek, çabalarımızın meyvelerini aldığımızın en güzel göstergesi. Artık temsil ettiğimiz sektörlerin birlikte iş yapma potansiyelini ortaya çıkarmanın ve bu konuda somut adımlar atmanın zamanının geldiğine inanıyoruz. Önümüzdeki dönemde bu alanda daha da ileri gitmek için kararlılıkla çalışacağız.” dedi.   

Dünya mutfağında Türk malzemeleri

Gürel, “ABD’li şeflerin Türk Lezzetlerini gündemlerine almaları için eğitim çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Bu nedenle Turkish Tastes referans kitabı serisini çok önemsiyoruz ve kitabımızın ikinci sayısını yayınlamanın mutluluğunu yaşıyoruz. Biz EİB olarak Türk ürünleriyle bütün mutfaklarda neler yapılabileceğini Turkish Tastes Projemiz de gösterdik. Turkish Tastes isimli referans kitabı hazırladık. Kitapla hedef kitleye bir yandan ürünlerimizi, mutfağımı ve kültürümüzü tanıtırken bir yandan da Türk ürünlerinin dünyanın tüm mutfaklarında kullanılabileceğini göstermiş olduk. ABD’li şeflerimizi Türkiye’de ağırladık ve ürünlerimizin tarladan sofraya yolculuğunu Anadolu’nun eşsiz misafirperverliğiyle deneyimlediler. Önümüzdeki dönemin en önemli etkinliği olacağına inandığımız Turkish Tastes Restoranı Programından da ilk kez bahsetmek istiyorum. Bu programla “Dünya mutfağında Türk malzemeleri yaklaşımımızı” son tüketicinin deneyimine sunacağız. ABD genelinde işbirliği yapacağımız restoranlar, Turkish Tastes ürünleriyle hazırlanan menüleri misafirlerine sunacak.” diye konuştu.    

Ticaret Bakanlığı İhracat Genel Müdürü Mehmet Ali Kılıçkaya, “Firmalarımızın sektörlerimizin her zaman arkasındayız. Turkish Tastes Turquality Projemiz ülkemiz için çok önemli. Diğer projelerin örnek alması gereken Pilot proje olarak görüyoruz. ABD’nin bir numaralı gıda distribütörü Sysco, ABD’nin 2. Büyük gıda distribütörü Us foods gibi ABD’nin en büyük gıda firmalarının üst düzey yöneticilerinin katıldığı bu etkinlik 2019’dan bugüne kadar olan süreçte nelerin başardığını gösteren, özverili çalışmaların çok iyi bir özeti. Turkish Tastes Turquality Projemiz, ABD’ye olan ihracatımıza doğrudan etki etmesi için uygun zemini hazırladı. Önümüzdeki dönemde somut olarak ticarileşmeyi göreceğiz. Biz Bakanlığımız olarak Turkish Tastes Turquality Projemizi bu zamana kadar olduğu gibi bundan sonraki süreçte de hem destekleyip hem de her aşamada bizzat yanınızda olarak süreci yürüteceğiz.” dedi.

Şef Thomas Macrina ve Şef Reimund Pitz’e Turkish Tastes Ulusal Büyükelçiliği, Şef Lucio Arancibia’ya Turkish Tastes Nevada Bölge Büyükelçiliği, Şef Greg Matchett’a Turkish Tastes Denver Bölge Büyükelçilikleri takdim edildi. Bu atamalarla Turkish Tastes Turquality Projesinin ABD’deki şeflerle kalıcı bir şekilde temsil edilmesi sağlandı. 

Etkinliğe Türkiye Miami Konsolosu Oğuz Köşker, Las Vegas Üniversitesi (UNLV) Nevada William F. Harrah Otelcilik Fakültesi, Las Vegas/ Yiyecek ve İçecek Bölüm Başkanı Dr. Joseph Lema, ve Nevada Restaurant Association (NvRA) Prostart Koordinatörü Michelle Vietmeier, American Culinary Federation (ACF) Başkanı Rene Marquis, Turkish Tastes Denver Bölge Büyükelçisi Şef Greg Matchett, Turkish Tastes Ulusal Büyükelçisi Şef Thomas Macrina, Şef Maynard Meland, Turkish Tastes Ulusal Büyükelçisi Şef Reimund Pitz, Turkish Tastes Nevada Bölge Büyükelçisi Şef Lucio Arancibia da katıldı.

Yazar - Davut Güleç

Gazeteci, televizyoncu, Uzman polis-adliye muhabiri, Spor yazarı, TEMA’cı, Kızılay’cı, Dağcı, Trekkingci, Alp disiplini kayak milli hakemi, Herkes İçin Spor Federasyonu Kayseri il temsilcisi, Erciyes Kar Kaplanları Spor Kulübü Basın sözcüsü, Kayseri Spor Adamları Derneği yönetim kurulu üyesi, Kent Güvenlik konseyi üyesi, Halkla İlişkiler Tanıtım, Adalet, Kamu Yönetimi mezunu -----Davut Güleç Kimdir ? -----

İlginizi Çekebilir

Ekonomi-teknoloji, kültür-sanat, sağlık, eğitim haberleri (15.04.2024)

Şarj Edilebilir Hibrit BYD SEAL U DM-i Lansmana Özel Cezbeden Fiyatı ile Avrupa’dan Önce Türkiye’de …