TCDD’nin kuruluş yıldönümü, diğer ekonomi-teknoloji haberleri, TUİK verileri (28.09.2023)

Ekonomik güven endeksi 95,4 oldu
Ekonomik güven endeksi Ağustos ayında 94,1 iken, Eylül ayında %1,3 oranında artarak 95,4 değerini aldı.
Bir önceki aya göre Eylül ayında tüketici güven endeksi %5,1 oranında artarak 71,5 değerini, reel kesim (imalat sanayi) güven endeksi %0,5 oranında artarak 105,1 değerini, hizmet sektörü güven endeksi %2,0 oranında azalarak 113,0 değerini, perakende ticaret sektörü güven endeksi %3,0 oranında artarak 117,7 değerini, inşaat sektörü güven endeksi %1,0 oranında artarak 88,3 değerini aldı.

ULAŞTIRMA VE ALTYAPI BAKANI ABDULKADİR URALOĞLU İLE KKTC BAYINDIRLIK VE ULAŞTIRMA BAKANI ERHAN ARIKLI GÖRÜŞMESİ…

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Erhan Arıklı ile görüşerek, beraberlerindeki heyeti kabul etti. Yapılan görüşmelerde karayolları, denizcilik, PTT ve diğer alanlarda iş birliğini artıracak çözüm önerileri konusunda fikir alışverişinde bulunuldu.

Heyetler arası yapılan görüşmelerde K.K.T.C. Limanlarının hizmet kalitesinin artırılması ve güçlendirilmesi ele alındı. KKTC’de Liman Bilgi Yönetim Sisteminin geliştirilmesi hususunda teknik iş birliğine gidilmesi, posta hizmetlerinde iyileştirilmesinin sağlanması amacıyla alınabilecek tedbirler değerlendirildi. Özellikle kırsal kesimlerde üretilen ürünlerin PTT AVM üzerinden tüketicilere ulaştırılması, karayolları alt yapısının geliştirilmesi ve bakım-tutumuna ilişkin ilave iş birliklerinin değerlendirilmesi ve bakanlıkları yetki alanındaki uluslararası kuruluşlarda iş birliğinin geliştirilmesi de gündeme gelen konular arasında yer aldı.

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, KKTC’nin ihtiyaçları doğrultusunda ellerinden gelen her türlü desteği sağlayacaklarını belirtti. Ayrıca, KKTC ile Türkiye arasındaki uzun yıllara dayanan iş birliğinin daha da güçlenmesi için gerekenlerin yapıldığını ifade eden Bakan Uraloğlu, “Bu işbirliği, iki ülkenin ortak çıkarları doğrultusunda ilerleyerek, bölgesel kalkınma ve ulaşım alanında önemli adımlar atılmasını sağlayacaktır” dedi.

İNŞAAT MÜHENDİSİ NAZIM ERGİN ANLATTI: YAPI BELİRSİZLİĞİ NASIL ÇÖZÜLECEK?

İnşaat Mühendisi Nazım Ergin, Türkiye’de imar sorunları ve imarsız yapılaşmaya dikkat çekti. Yaptığı yazılı açıklamayla, plansız yapılaşmanın çevresel sorunlara, trafik sıkışıklığına ve sosyal problemlere yol açtığını söyleyen Ergin, imar planlarının eksikliği ve güncellenmeme sorunları da mevcut olduğunu dile getirdi. “Türkiye’nin sürdürülebilir kentleşme politikalarına ve daha etkili denetim mekanizmalarına odaklanması gerekmektedir” ifadelerini kullanan Ergin, “İmar afları cinayete davetiye çıkarmaktadır. İmar affından yararlanan tüm yapılar mühendislik hizmeti almamış varsayılmalı ve denetime tabi tutulmalıdır.” dedi.

Nazım Ergin, iktidar tarafından yapılan imar aflarını ve deprem sonucunda yıkılan binaları değerlendirdi. Hasarlı ve yıkılan binalar ile imarın aynı anda değerlendirilmesi gerektiğine vurgu yapan Ergin, sorunları ve çözüm önerilerini sıraladı. Ergin, sorunların üstesinden gelmenin ise Türkiye’nin geleceği için hayati öneme sahip olduğuna vurgu yaptı.

Yazılı açıklama ile imar sorununa dikkat çeken İnşaat Mühendisi Nazım Ergin, açıklamasında şu ifadeleri kullandı:

“HIZLI NÜFUS ARTIŞI VE KENTLEŞME SÜRECİ, SORUNU DAHA KARMAŞIK HALE GETİRDİ”

“Türkiye, tarihsel zenginliği, coğrafi çeşitliliği ve doğal güzellikleriyle ünlü bir ülke. Ancak bu zenginliklerin yanı sıra, ülkemizi tehdit eden önemli sorunlardan biri de imar sorunları ve yapılaşma düzensizliği olarak karşımıza çıkıyor. Özellikle depremler gibi doğal afetlerle sık sık karşı karşıya kalan Türkiye için imarın önemi daha da belirgin hale geliyor.

İmarsız yapılaşma, resmi izinler ve düzenlemeler olmaksızın inşa edilen binaları ifade eder. Bu tür yapılar genellikle denetimsiz, plansız ve tehlikeli olabilir. İmarsız yapılaşma, hem kentsel alanlarda hem de kırsal bölgelerde sıkça görülen bir sorundur. Türkiye’nin hızlı nüfus artışı ve kentleşme süreçleri bu sorunu daha da karmaşık hale getirmiştir.

“PLANSIZ YERLEŞİM, HİZMETLERE ERİŞİMİ ZORLAŞTIRABİLİR”

Türkiye’deki imar sorunları, bir dizi olumsuz sonuca yol açar. Depremlerdeki risk artışı ile Türkiye, aktif deprem kuşağında bulunan bir ülke. İmar planlarının ve yapı standartlarının göz ardı edilmesi, depremlerde can ve mal kaybının artmasına neden olabilir.

Plansız yapılaşma, çevre sorunlarına yol açabilir. Yeşil alanların yok olması, su kaynaklarının tahrip edilmesi ve doğal yaşam alanlarının kaybı gibi çevresel sorunlar ortaya çıkabilir. Plansız yapılaşma aynı zamanda, trafik sorunlarını artırabilir. Yolların daralması ve ulaşım altyapısının yetersizliği kentlerdeki trafik sıkışıklığını artırabilir. İmarsız yapılaşma, sosyal sorunları da beraberinde getirebilir. Plansız yerleşimlerde eğitim, sağlık ve diğer hizmetlere erişim zorlaşabilir.

“İMAR AFLARI CİNAYETE DAVETİYE ÇIKARMAKTADIR”

İmar planları, şehirlerin ve bölgelerin sürdürülebilir gelişimini sağlama amacı taşır. Bu planlar, arazi kullanımını düzenler, binaların yüksekliklerini belirler ve altyapıyı planlar. Ancak Türkiye’de imar planlarıyla ilgili bazı sorunlar da mevcut:

Halihazırda yapı stokumuzla ilgili belirsizlikler ve tehlikelerin üzerine siyasal iktidarlarca çıkarılan imar afları can ve mal kayıpları tehdidini büyütür. İmar afları kaçak yapılaşmanın en önemli teşvik unsurlarından birisi olarak karşımıza çıkar. İmar affı toplumun sağlıklı ve güvenli konutlarda yaşamasını belirsizliğe sokmaktadır. İmar afları cinayete davetiye çıkarmaktadır. İmar affından yararlanan tüm yapılar mühendislik hizmeti almamış varsayılmalı ve denetime tabi tutulmalıdır.

“SORUNLARIN ÜSTESİNDEN GELMEK, TÜRKİYE’NİN GELECEĞİ İÇİN HAYATİ ÖNEME SAHİPTİR”

Mühendislik hizmeti almadığını varsaydığımız yapıların yasallaştırılmasıyla, bu yapıların doğa olayları karşısında hasara uğramaları halinde sorumluluk, bu kararı alan devletin, siyasi iktidarın üzerindedir. Bir binaya iskân ruhsatı verilmesi, devletin vatandaşa ‘Bu binada oturabilirsin’ demesi anlamına gelir.

Türkiye’de imarsız yapılaşma ve imar sorunları, ciddi sonuçlara yol açabilen önemli sorunlardır. Depremler gibi doğal afetlerde can ve mal kaybını azaltmak için daha etkili imar planları ve denetim mekanizmaları geliştirilmelidir. Ayrıca, plansız yapılaşmanın çevresel, sosyal ve ekonomik etkilerini azaltmak için sürdürülebilir kentleşme politikaları teşvik edilmelidir. Bu sorunların üstesinden gelmek, Türkiye’nin geleceği için hayati öneme sahiptir.

Yeni Kodiaq’da Dikkat Çeken Tasarım
Škoda, yeni nesil Kodiaq modelinin dünya prömiyerini gerçekleştirmeye hazırlanıyor. 4 Ekim’de yeni Kodiaq’ın örtüsünü kaldıracak olan Škoda, lansman öncesi aracın çizimlerini paylaştı.
Yeni nesil Kodiaq, çok sevilen SUV modelinin tasarımını daha ileriye taşıyarakdaha güçlü bir ön bölüm, köşeli çamurluklar ve ikinci nesil TOP LED Matrix farlarıyla dikkat çekiyor. Yeni tasarım unsurlarıyla birlikte daha dinamik ve daha modern bir görünüme sahip olacak yeni Kodiaq, “Modern Solid” tasarım dilinin ilk unsurlarını adapte ediyor.
Aracın formunun fonksiyonellikle buluşmasını temsil eden bu tasarım dili, pratikliği ve geniş iç hacmi vurgulamasının yanı sıra dinamik tasarımıyla aerodinamik verimliliği de ileriye taşıyor.
Yeni tasarım unsurlarından biri ise D sütununda opsiyonel olarak tercih edilebilecek Koyu Krom renk olacak. Aracın arka bölümünde C şekilli ışıklandırma imzasının üst bölümü aracın orta kısmına kadar gelirken alt bölüm ise aracın genişliği boyunca uzanacak. Ortaya konumlandırılan yeni Škoda yazısı ise, ikinci nesil Kodiaq’ın güçlü duruşunu tamamlayacak.
Yeni Kodiaq’ın dünya prömiyeri, 4 Ekim Çarşamba günü 19:45 TSİ Škoda’nın YouTube kanalından ve Škoda Storyboard adresinden canlı olarak yayınlanacak.

SÜRDÜRÜLEBİLİR ENERJİ VE İKLİM EYLEM PLANI ÇALIŞMALARI SÜRÜYOR

Bodrum Belediyesi İklim Değişikliği ve Sıfır Atık Müdürlüğü koordinasyonunda 25-26 Eylül’de atölye çalışmaları gerçekleştirildi.

Herodot Kültür Merkezinde gerçekleşen atölye çalışmalarına Bodrum Belediye Başkan Yardımcısı Yaşar Çelikkan, Bodrum Belediyesi İklim Değişikliği ve Sıfır Atık Müdürlüğü personeli, ilgili STK ve meslek odaları katıldı. İki gün boyunca, yaklaşık 4’er saat süren çalışmalar sonucu, Bodrum Sürdürülebilir Enerji ve İklim Eylem Planı eylem taslakları oluşturulurken planın yazım süreci başlatıldı.

Bodrum’a özgü ve katılımcı bir Sürdürülebilir Enerji ve İklim Eylem Planı hazırlamak amacı ile gerçekleşen toplantı; Su Yönetimi, Afet ve Risk Azaltımı, Tarım-Ormancılık ve Diğer Arazi Kullanımı, Binalar, Ulaşım, Atık Yönetimi, Kentsel ve Arazi Kullanım Planlaması temaları çerçevesinde yürütülen toplantıların son aşaması oldu.

Belediye Başkanı Ahmet Aras, Belediye Başkanları Küresel İklim ve Enerji Sözleşmesini (Covenant of Mayors for Climate and Energy) imzalamakla önemli bir adım atmış ve Bodrum’da emisyon azaltmanın yanı sıra, iklim değişikliğinin etkilerine uyum sağlamak hedefiyle Bodrum Sürdürülebilir Enerji ve İklim Eylem Planı (SECAP) çalışmalarını başlatmıştı.

İklim Değişikliği ve Sıfır Atık Müdürlüğü koordinasyonunda ve Danışman Dr. Zeynep Yöntem’in moderatörlüğünde, 20 Haziran 2023-04 Ağustos 2023 tarihleri arasında, il ve ilçe genelinde ilgili resmî kurumlar ve Bodrum Belediyesinin ilgili müdürlükleri ile 7 tematik toplantı yapılarak hedef önerileri belirlenmişti.

Axon, kamu güvenliği dünyasını bir araya getirdiği Axon Tech Summit etkinliğini gerçekleştirdiYaşamı korumak amacıyla topluma ve kamu güvenliğine faydalar sağlayan Axon’un Tech Summit etkinliğine T.C. İç İşleri Bakanlığı’na bağlı olan Emniyet Genel Müdürlüğü ve Jandarma Genel Komutanlığı birimleri gibi ülkenin kamu güvenliğinde kritik rol oynayan kurumlardan yöneticiler katıldı. Axon Ülke Müdürü Altay Çamlıgüney’in konuşmasıyla başlayan etkinlikte Axon’un TASER serisi enerji cihazları ve Axon ekosistemi üzerinden kamu güvenliği ve adalet sistemine sunduğu yeni teknolojiler tanıtıldı.1998’den beri yaşamı korumak misyonuyla kamu güvenliğine yönelik teknolojiler geliştiren Axon, Tech Summit etkinliğinde ülkemizin kamu güvenliğinde kilit role sahip kurumlarının yöneticilerini bir araya getirdi. Etkinlikte Axon’un kapsamlı ürün ailesinde öne çıkan TASER enerji cihazlarının kamu güvenliğine sunduğu yeni yaklaşımlar ve güç kullanımının hukuki boyutları geniş yelpazede ele alındı.Etkinliğin odak noktası TASER enerji cihazlarına dair önemli bilgilerin paylaşıldığı etkinlikte bu cihazların bugüne kadar yaklaşık 280.000’den fazla kişinin hayatını kaybetmesini veya ağır bir şekilde yaralanmasını engellediğine, üzerinde 950’den fazla detaylı araştırma yapıldığına ve tıbbi onaylarının alınmış olduğuna dikkat çekildi. Ayrıca araştırmadaki verilerle de kolluk kuvvetleri personellerinin ve şüphelilerin olay sırasında yaralanma ihtimalini önemli ölçüde azalttığının altı çizildi.Axon Küresel Satış Başkanı Chris Kirby, konuyla ilgili şunları söyledi: “Axon olarak teknolojimizin toplumu ve polisleri güvende tutmasından mutluluk duyuyoruz. Küresel büyümemize devam ederken uluslararası müşterilerimiz de halkla faydalı bir etkileşim içinde olmak için TASER enerji cihazlarını, vücuda giyilen kameraları ve diğer teknoloji ürünlerimizi kullanıyor. Devletler ve kolluk kuvvetleri, Axon teknolojisi sayesinde emniyete yatırım yaparak sahadaki memurların hayat kurtarmak ve güvenliği sağlamak için ihtiyaç duyduğu araçlara sahip olmasını sağlıyor.”TASER Uluslararası Pazarlar Başkanı Jon Lum ise görüşlerini şu şekilde dile getirdi: “TASER teknolojisi bir tehdidi durdurmak için kullanılabilecek yöntemler arasında üzerine en çok araştırma yapılan, güvenli ve etkili seçenek olarak öne çıkıyor. Axon’un yaşamı koruma misyonu kapsamında müşterilerimizin ve hizmet ettiği toplum bireylerinin güvenliğini her şeyin üstünde tutuyoruz. Bu yüzden TASER enerji cihazlarının hepsi piyasaya sürülmeden önce detaylı ve kapsamlı testlerden geçiyor ve piyasaya sürüldükten sonra da hem şirket bünyesinde hem de bağımsız uzmanlar tarafından test edilmeye ve araştırılmaya devam ediyor. TASER enerji cihazları memurlara olayları ölümcül güç kullanmadan kontrol altına alabilmeleri için değerli bir alternatif sunuyor. Bu sayede dünyanın dört bir yanındaki kolluk kuvvetlerinin standart teçhizatının en önemli bileşenlerinden biri haline geldi.”Axon Orta Doğu ve Türk Devletleri ve Afrika Bölge Direktörü Anas Hammouri de “Axon’un TASER cihazları kolluk kuvvetlerine gelişen vakalar sırasında kullanabilecekleri tehlikeli olmayan bir alternatif sunarak toplum güvenliğine katkı sağlıyor. Axon olarak modern polisliğe öncülük etmek için ileri teknoloji çözümlerini uygulayan Türkiye’deki kurumlara destek veriyoruz. Ürün ağımızda TASER enerji cihazları, vücuda giyilen kameralar, araç içi kameralar, dijital kanıt yönetimi çözümleri, verimliliği artıran yazılımlar ve gerçek zamanlı operasyon imkanları yer alıyor” dedi.Etkinliğin açılış konuşmasını yapan Axon Türkiye Ülke Müdürü Altay Çamlıgüney, “Axon’un TASER cihazları ve vücuda giyilen kameraları gibi ürünlerin yer aldığı yelpazesi, kolluk kuvvetlerinin tehlikeli olmayan teknolojileri kullanarak korudukları topluluklarla daha iyi bir ilişki içinde olmasını sağlıyor. Ölümcül güç kullanmak ile hiçbir şey yapmamak arasında kalmak yerine memurlar hayat kurtarabiliyor ve gelişen durumları daha başarılı bir şekilde kontrole alma imkânına sahip oluyor. Türkiye’nin lider pozisyonu ile içinde bulunduğu coğrafyadaki diğer ülkelere örnek teşkil ederek daha güvenli bir kamu güvenliği hizmetine öncülük ettiğine, bu kapsamda Axon teknolojisinin önemli katkılar sağlayacağına inanıyorum” dedi.

Mali Aracı Kuruluş İstatistikleri, 2022
Girişim Özelliklerine Göre Dış Ticaret İstatistikleri, 2022

TCDD’NİN 167’NCİ KURULUŞ YILDÖNÜMÜ…

 Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Türkiye ile Azerbaycan arasında doğrudan demiryolu ve kara yolu ulaşımını sağlayacak Zengezur Koridoru bağlantısının tüm Türk dünyasını birbirine bağlayacağını belirterek, “Bir an önce bitirilmesi için çalışmalarımızı hızlandırdık. Kars-Nahçıvan Demiryolu Projesi’nin imzalarını da dün attık. Özellikle Kafkasya’daki normalleşme için de hayati önem taşımaktadır” dedi.

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Ankara Yüksek Hızlı Tren (YHT) Garı’nda, Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları’nın (TCDD) 167’nci kuruluş yıldönümüne özel düzenlenen programa katıldı. Burada konuşan Uraloğlu, demiryollarının 1856 yılında, İzmir-Aydın hattına ilk rayın döşenmesinden bu yana Türk milletinin; sevinçlerinin, acılarının, ayrılıklarının, kavuşmalarının tarihini bağrında taşıdığını ve Anadolu topraklarının son 167 yılına şahitlik ettiğini belirterek, “Demiryollarımız geçen yıllar boyunca yalnızca yük ve yolcu taşımamış, birlik ve beraberliğimizi sağlayan, bizi biz yapan değerlerimizi de vagonlarında yük yapmıştır. 1950’li yıllardan itibaren duraklama dönemine giren demiryollarımız; Sayın Cumhurbaşkanımız liderliğindeki AK Parti Hükümetleri döneminde, ulaştırma politikaları yeniden devlet politikası haline gelmiştir” diye konuştu.

“MARMARAY İLE LONDRA’DAN PEKİN’E EN GÜVENLİ ULUSLARARASI DEMİRYOLU KORİDORUNU OLUŞTURDUK”

Son 20 yılda demiryollarına yaklaşık 880 milyar lira yatırım yaparak hatların tamamını yenilediklerini ve büyük yatırımlar, iyileştirme ve kalkınma hamleleri gerçekleştirdiklerini ifade eden Uraloğlu, “Böylece demiryollarımız üstündeki ölü toprağını attı. Tarihi İpek Yolu’nun canlandırılmasını amaçlayan Bakü-Tiflis-Kars Demiryolu Hattı’nı inşa ettik. Bu proje ile birlikte Asya ile Avrupa kıtaları arasında kesintisiz demiryolu ulaşımı mümkün hale getiren Marmaray ile Londra’dan Pekin’e kadar en güvenli, kısa ve ekonomik uluslararası demiryolu koridorunu oluşturduk. 2003 yılında yaklaşık 11 bin kilometre olan demiryolu uzunluğumuza; 2023 yılı itibariyle, 2 bin 250 kilometresi YHT ve Hızlı tren hattı olmak üzere yaklaşık 3 bin kilometre ekledik. 14 bin kilometreye yükselttik.  Yüksek hızlı trenlerimizle konforlu, hızlı ve modern seyahat hizmetini doğrudan ve dolaylı olmak üzere 19 ilimize ve ülke nüfusumuzun yaklaşık yüzde 50’sine ulaştırdık. Hedefimiz 2053 yılına kadar hızlı tren hizmeti alan il sayımızı 52’ye çıkartmak ve nüfusumuzun büyük bir çoğunluğuna ulaştırmak. Yüksek hızlı trenlerle 2009 yılından bu yana yaklaşık 77,5 milyon yolcu taşıdık. 2023 yılında yüksek hızlı trenlerimizle 12,5 milyon yolcu taşıyarak tarihi bir rekora imza atacağımızı öngörüyoruz” dedi.

“ÜLKEMİZ TRANSİT DEMİR YOLU TAŞIMACILIĞINDA MERKEZ ÜLKE KONUMUNA GELMİŞTİR”

Avrupa’nın başlangıç noktası olan Türkiye için; Asya, Avrupa ve Orta Doğu’yu birbirine bağlaması açısından ‘Bir Kuşak Bir Yol Projesi’ni çok önemli bir fırsat olarak değerlendirdiklerini söyleyen Uraloğlu,  “Bu projenin ‘Orta Koridoru’nun, bizim deyimimizle ‘Yeni İpek Yolu’ olması için ülke için de doğu-batı ve kuzey-güney eksenindeki eksik ulaşım bağlantılarını tamamlayacak projeleri bir bir hayata geçiriyoruz. Son 20 yıl içinde inşa ettiğimiz Marmaray, Bakü-Tiflis-Kars Demiryolu Hattımız; Orta Koridor’un altın halkası olarak kıtalar arasında kesintisiz demiryolu taşımacılığına imkân sağlıyor. Bakü-Tiflis-Kars Demiryolu Hattı’ndan bugüne kadar yaklaşık 1 milyon 500 bin ton yük taşındı. Bu hat ile Türkiye’den; Batı’da başta Bulgaristan, Macaristan, Almanya, Avusturya, Polonya, Romanya, Çekya, Slovakya, Sırbistan ve Fransa olmak üzere Avrupa’da birçok noktaya, Doğuda; İran, Afganistan ve Pakistan’a; Kuzeyde Rusya’ya, Orta Asya’da Gürcistan, Azerbaycan, Özbekistan, Tacikistan, Kırgızistan, Türkmenistan, Kazakistan ve Çin’e karşılıklı yük trenleri işletiyoruz. Orta Koridor hattı üzerinden Marmaray ve Bakü-Tiflis-Kars Demiryolu Hattımız dünyayı küçültürken, ülkemiz transit demir yolu taşımacılığında merkez ülke konumuna gelmiştir” ifadelerini kullandı.

“TÜRKİYE İLE İRAN ARASINDAKİ TAŞIMALARIN 1 MİLYON TONA ULAŞMASINI HEDEFLİYORUZ”

Demiryollarında yeni destinasyonlarla ulaşım ağını ve yük taşımacılığı sektörünü güçlendirdiklerini belirten Uraloğlu, “2021 yılında Bakü-Tiflis-Kars Demiryolu Hattı’ndaki yük taşımacılığına Karabağ güzergahını da ekleyerek Turkuaz Ekspresi ile Türkiye-Azerbaycan arasındaki yük taşımacılığının daha da artmasını sağladık. Bunun yanı sıra İran üzerinden Afganistan, Pakistan, Orta Asya ülkeleri ve Çin’e yük taşınabilmesi için ilgili ülkelerin demir yolu idareleri ile yapılan iş birlikleri de sonuçlarını veriyor. Ayrıca Türkiye-İran üzerinden Afganistan, Pakistan ve Türk Cumhuriyetleri’ne taşımalar da giderek artıyor.  Türkiye ile İran arasındaki taşımalar her geçen gün artarken ilk etapta bu taşımaların 1 milyon tona ulaşmasını hedefliyoruz” açıklamalarında bulundu.

“ZENGEZUR KORİDORU’NUN BİR AN ÖNCE BİTİRİLMESİ İÇİN ÇALIŞMALARIMIZI HIZLANDIRDIK”

Geçtiğimiz gün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile birlikte Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in daveti üzerine Nahcivan’a günübirlik çalışma ziyaretinde bulunduklarını hatırlatan Uraloğlu, “Iğdır-Nahçıvan Doğalgaz Boru Hattı Temel Atma Töreni’ne katıldık, ikili görüşmeler gerçekleştirdik. Görüşmeler kapsamındaki ana konulardan biri de Zengezur Koridoru’ydu.  Zengezur Koridoru sadece Nahcivan’ın Azerbaycan’la olan ulaşımı açısından değil, 160 milyonluk genç ve dinamik nüfusu ve 1 trilyon doları aşan ekonomik büyüklüğü ile tüm Türk Devletlerini ilgilendiren önemli bir projedir. Türkiye ile Azerbaycan arasında doğrudan demiryolu ve kara yolu ulaşımı sağlayacak Zengezur Koridoru bağlantısının hayata geçmesi aslında tüm Türk dünyasını birbirine bağlayacaktır. Özellikle Kafkasya’daki normalleşme için de hayati önem taşımaktadır. Dünkü görüşmelerin ardından bu hattın bir an önce bitirilmesi için çalışmalarımızı hızlandırdık. Kars-Nahçıvan Demiryolu Projesi’nin imzalarını attık” dedi.

 Zengezur Koridoru’nun ilerleyen zamanlarda Güney Kafkasya’da ekonomik iş birliğinin geliştirilmesi konusunda yeni imkanlar sağlayacağını belirten Uraloğlu, “Zengezur Koridoru’nun işlerlik kazanmasıyla beraber, orta koridorun demiryolu ve karayolu yük taşıma kapasitesi artacak, bu da Pekin’den Londra’ya uzanan Doğu-Batı ticaretinin artışına olumlu katkıda bulunacaktır. Orta koridorun etkinliğinin artmasıyla hem Azerbaycan ile Hazar Denizi üzerinde geliştirilebilecek hem de ülkemizin bölgedeki stratejik konumunun önemi artacaktır” diye konuştu.

SIBUR, Rus şirketlerinin ESG derecelendirmesinde liderler arasında

Moskova, Rusya – 26 Eylül 2023 – Derecelendirme kuruluşu NCR ve RBC tarafından yayınlanan Rus şirketlerine yönelik ESG derecelendirmesine göre SIBUR, mümkün olan en yüksek kategorideki derecelendirmeyle en üst sıradaki şirketler arasında yer aldı.NCR Genel Müdürü Andrey Piskunov yaptığı açıklamada, “SIBUR, ESG derecelendirmemizde bir kez daha önde gelen şirketler arasında yer alıyor. Geçen yıldan edindiğimiz deneyimlere dayanarak bu yıl metodolojimizi geliştirdik. Finans sektöründe yer almayan şirketler için çevresel bileşeninin ağırlığı, şirketin çevre üzerindeki etkisine bağlıdır. Çevresel bileşen aynı zamanda şirketin çevreyi koruma çabalarının yanı sıra çevre projelerine ve çevre teknolojilerine yaptığı yatırımları da dikkate alıyor. Derecelendirmeye katılım, şirketlerin ESG ilkelerine olan bağlılıklarını vurgulama ve tüm paydaşlara açıklıklarını göstermelerine olanak tanıyor” diye konuştu.  SIBUR Sürdürülebilirlik Direktörü Maxim Remchukov ise şunları söyledi: “ESG derecelendirmesindeki lider konumumuz, sürdürülebilirlik gündeminin uygulanması konusunda hız kesmediğimizi gösteriyor. Bu yılın ilkbaharında, başta üretim tesislerimizin çevresel etkilerini azaltmak olmak üzere, belirttiğimiz bazı hedeflerimize planlanandan önce ulaşmayı başardığımız için sürdürülebilirlik stratejimizi güncelledik. Şirketin tüm varlıklarına gerekli özeni göstererek ek yükümlülükler üstlendik. Niceliksel ölçümler de dahil olmak üzere tüm önemli sonuçlarımız web sitemizde, entegre yıllık raporumuzda kamuya açıktır. Stratejik gözetimin Yönetim Kurulu düzeyinde gerçekleştirilmesi, bu konunun hissedarlar açısından da öncelikli bir konu olduğunu ifade etmektedir.

Dikkat! Depolama alanı ihtiyacı 5 yılda 2 kat artacak   

Hızla artan e-ticaret, enflasyonist ortamda daha fazla stok tutma düşüncesi ve pandemi etkisiyle yakın coğrafyalarda üretim ve tedarik kaynağı bulma gibi durumlar, depolama alanı talebini katlayarak artırıyor. Planlı ve kurumsal tedbirler biran önce alınmazsa, Türkiye’yi ciddi bir depolama alanı darboğazı bekliyor. Ülkemizde kayıt altındaki depolama alanı henüz 20 milyon metrekare (m2) bile değilken, gelecek 5 yılda depolama alanı ihtiyacının 2 kat artarak ilave 25 milyon metrekareye daha ihtiyaç olacağı açıklanıyor.

Nitekim her 1 milyar Euro değerindeki üretim yatırımı için ilave 18.000 m2 depolama alanı, normal perakende mağazacılığına göre e-ticaret için 3 katı daha fazla depolama alanı ve her 1 milyar Dolar e-ticaret satış artışı için yaklaşık 116.000 m2 depolama alanı gerekebiliyor.

e-ticaret, tüketiciye yakın olmak ve kısa sürede teslimat için çözümler arıyor

e-Ticaret Bilgi Platformu verilerine göre, 2019 yılında 136 milyar TL e-ticaret hacmi, 1.3 milyar adet olan sipariş sayısı ve 68.457 adet olan işletme sayısı varken, bu rakamlar 2022 yılında 800 milyar TL hacme, 4.8 milyar adet siparişe ve 548.688 işletmeye çıktı. TÜİK’in son verilerine göre e-ticaret kullanımı ülkemizde katlanarak artıyor. 2012 yılında bireylerin internet üzerinden sipariş vermesi yüzde 10.3 iken, bu oran 2023 yılının Ağustos ayı itibariyle yüzde 49.5 oldu. Her gün milyonlarca kargo, evlere ve ofislere teslim edilir hale geldi ve ayrıca siparişlerde dönen ürünlerin yaklaşık yüzde 50’si depolama alanı ihtiyacı olan ürünlerden oluşuyor.

e-ticaretin yüzde 90’nın lojistik ve özellikle depolarda yapılan “fulfillment” işlemleri olduğunu anlatan DepOrtak Kurucu Ortağı Oruç Kaya, şunları söyledi:

“e-ticaret sektörü günümüzde, tüketiciye çok daha yakın olmak ve çok daha kısa sürelerde teslimat yapabilmek için çözümler arıyor. Küresel ölçekte müşterilerin, çok daha kısa sürede teslim alma istekleri giderek güçleniyor ve bunun için ilave ücret ödemeyi de kabul ediyorlar. The Fabric tarafından hazırlanan “The 3 Biggest Last-Mile Challenges the Retail Industry is Facing Today” raporuna göre, müşterilerin %81 “aynı gün” teslimat yapılması durumunda daha fazla e-ticaret alışverişi yapacağını belirtmiştir ve yine müşterilerin %67’si “aynı gün” teslimat için fazladan ödeme yapabileceğini (%37’si “1-4 dolar”, %23’ü “5-10 dolar”, %7’si “11-20 dolar” ve %’2’si “20 dolar ve fazlası”) açıklamıştır.” dedi.

Türkiye, Avrupa’nın tedarik zinciri ülkesi olmak için doğru ülkedir

Pandeminin etkisiyle yakın coğrafyalarda üretim ve tedarik kaynağı bulma ihtiyacı nedeniyle Türkiye’nin hem coğrafi yakınlığı, hem de üretim yetkinliği ile Avrupa’nın tedarik zinciri ülkesi olmak için doğru ülke olduğunun altını çizen DepOrtak Kurucu Ortağı Oruç Kaya, bu durumda ülkemizdeki depolama alanı ihtiyacının çok fazla olacağına işaret etti.

Sadece ülkemizde değil, dünya genelinde de lojistik firmalarına (3PL) ait depolama alanları arzının, depolama ihtiyacını ve talebini karşılayacak yeterlilikte olmadığına dikkatleri çeken Oruç Kaya, şunları söyledi:

“Akla gelen ilk çözüm, klasik yöntem yani yeni depoların inşa edilmesi olabilir, ama bu çözümün hayata geçirilmesi ve uygulanması, yüksek miktarda yatırım yapılmasını gerektirir ve en az 5-10 yıl sürebilir. Ayrıca günümüzde, klasik depolar konvansiyonel kontrat yönetimi ile yüzde 85-90 seviyelerinde doluluğa ulaştıklarında aslında gizli “tam dolu” statüsüne geçiyorlar. Oysaki talepler, gerçek-zamanlı, konum-tabanlı yönetilebilir olursa, bu boşluk alanlardan yüzbinlerce m2 ilave depolama alanı olarak kullanılıyor olacaktır. Özetle günümüzde, klasik yöntemler yerine, daha radikal, farklı ve hatta hemen uygulanabilecek çözümler, devreye alınmalıdır ve kullanılmalıdır. Bu çözümler, DepOrtak tarafından sunulan “on demand depolama” ve yine DepOrtak tarafından geliştirilen hemen bugün uygulanabilecek Gri Depolama çözümleri olmaktadır. Yüzlerce depoyu dijital olarak birbirine bağlayan DepOrtak sayesinde, ülke genelinde depolardaki boşluklar canlı ve gerçek zamanlı olarak tek merkezden yönetilebilmektedir.” diye konuştu.

Dünyanın sayılı lojistik teknolojilerinden birisi haline gelen Tırport’un kurucusu Akın Arslan’ın tecrübesi ve iş zekası liderliği, Türkiye’de depoculuğun önde gelen uzmanlarından Oruç Kaya’nın ortak akıl ve güç birliğiyle bu yılın Mart ayında canlıya geçen dijital akıllı depolama platformu DepOrtak, sahip olduğu teknolojilerle sadece ülkemizde değil, Avrupa’da da oldukça iddialı çözümler getirmeye devam ediyor.

Panasonic ve roda computer TOUGHBOOK 40 askeri araç içi çözümü geliştiriyorTOUGHBOOK 40 Military, savunma sektörüne yönelik Panasonic ve roda computer’ın uzun süredir devam eden ilişkisinin en yeni çözümü olarak öne çıkıyor. Panasonic Kurumsal Mobil Çözümler, askeri araçlarda kullanılmak üzere özel olarak geliştirilen TOUGHBOOK 40 Military modelini duyurdu. TOUGHBOOK 40 Military, çeşitli askeri uygulamalar için TOUGHBOOK cihazlarını yapılandırma ve özelleştirme konusunda uzun bir geçmişe sahip olan Panasonic ve roda computer GmbH arasındaki uzun yıllara dayanan ilişkinin en yeni sonucu olarak öne çıkıyor. Savunma Düşünülerek TasarlandıIP66 derecesine kadar toza ve suya dayanıklı olanTOUGHBOOK 40, MIL-STD810H askeri standartlarına göre test edildi. 180 cm yükseklikten düşmeye dayanabilen cihaz, -29°C ile 63°C arasındaki şoklara, titreşimlere ve çalışma sıcaklıklarına karşı dayanıklı. Çalışırken değiştirilebilir batarya imkanı sayesinde pil ömrü 36 saate kadar uzatılabiliyor. Gerektiğinde ise tüm radyo ve ekran işlevleri ‘Gizli Mod’dayken hemen kapatılabiliyor. Askeri araçların içinde kullanılmak üzere özel olarak tasarlanan ve savunma sektörü yönetmelikleriyle tamamen uyumlu olan 14 inç TOUGHBOOK 40 Military, savunma sanayii için dünyanın önde gelen dayanıklı dizüstü bilgisayarını temel alıyor. Windows 11 Pro ile çalışacak şekilde yapılandırılan cihaz, dört genişletme yuvası ve askeri sınıf arayüzlerle maksimum esneklik sunuyor. Diğer sistemlerle iletişim kurabilmesini sağlayan Ethernet bağlantısı için MIL-LAN, harici ekranlara bağlanmak için MIL-DVI ve çevre birimi aygıtları için iki USB 2.0 arabirimine sahip. Müşterinin gereksinimlerine bağlı olarak CAN Bus, MIL-DP, MIL-VGA veya USB 3.0 gibi ek arayüzler eklenebiliyor. Ek olarak, roda computer bir fiber çözümünün entegre edilip edilemeyeceğini de kontrol edebiliyor. Ayrıca küresel iletişim şirketi Viasat’ın Eclypt® Core Şifreli Dahili Katı Hal Sürücüsü (SSD) ile de donatılabiliyor. İngiltere’de Çok Gizli bilgileri ve altındaki tüm güvenlik seviyelerini güvence altına almak için sertifikalandırılan Viasat SSD, NATO ve diğer Avrupa ülkeleri tarafından kullanım için onaylanmış durumda. Askeri Sınıf Bağlantılar Arıza Oranlarını AzaltıyorEk çevre birimleri TOUGHBOOK 40 Military’e gerektiğinde tek bir konektörde birleştirilebilen savunma sınıfı konektörlerle ve optimize edilmiş bir EMC bağlantısıyla bağlanıyor. Bu bağlantılar önemli ölçüdeki araç içi titreşimlere dayanabiliyor ve ayrıca sıvı, toz ve nem damlalarına karşı dayanıklı. Süngü ve vidalı bujiler de eldiven giyerken kolaylıkla bağlanabiliyor. Ticari cihazlarla karşılaştırıldığında, askeri sınıf bağlantıların sağlam yapısı, bileşenlerin daha az arızalanmasını sağlıyor. Böylece en zorlu ortamlarda cihaz daha uzun süre çalışabiliyor ve bağlantı imkanına sahip oluyor. roda computer CTO’su Florian Aschmoneit, yeni çözümle ilgili şunları söylüyor: “Dijitalleşme, orduda mobil BT’ye ve daha sağlam donanımlara olan talebi artırdı. Kullanıcılar ve karar vericiler, yüksek düzeyde performans sağlayan, mümkün olduğunca kompakt olan ve çok çeşitli uygulamalar için askeri sınıf güvenli arayüzler ve bağlantılarla donatılmış cihazlar istiyor. Bunun sonucunda kolayca değiştirilebilen modüler cihazlar, askeri kullanım için en uygun maliyetli seçeneği sunuyor.” Sonuç Veren Bir OrtaklıkPanasonic ve roda computer, pek çok askeri kuruluşa yönelik araç içi kullanım için özelleştirilmiş TOUGHBOOK’ların yapılandırılabilmesine odaklanan büyük ölçekli projelerde uzun süredir işbirliği yapıyor. roda computer’ın 30 yıllık savunma sanayii deneyimi, Panasonic’in kanıtlanmış askeri sınıf TOUGHBOOK cihaz yelpazesiyle birleştiğinde ortaya dayanıklı, güvenli ve güvenilir savunma sektörü çözümleri çıkıyor. Panasonic TOUGHBOOK Çözümler ve Mühendislik Genel Müdürü Jon Tucker ise şunları söylüyor: “TOUGHBOOK 40 Military, Panasonic ile roda computer arasındaki uzun süredir devam eden ve karşılıklı yarar sağlayan ilişkinin en yeni çıktısı. İki şirket arasındaki bu ilişki, Avrupa’daki güvenlik ve savunma sektörleri için son teknoloji ürünü esnek ve uzun süre kullanılabilecek çözümler geliştirme konusundaki kararlılığımıza da yansıyor.”

Doğa Sigorta Acente Gelişim Akademisi Eğitime Başladı

Doğa Sigorta, acentelerinin mesleki yetkinliklerini güçlendirecek ve gelişimlerine destek sağlayacak projelerine bir yenisini daha ekledi. Grup bünyesindeki İstanbul Topkapı Üniversitesi iş birliği ile Doğa Sigorta, acentelerinin başarı ve verimliliğini artırmaya yönelik önemli bir destek sağlayacak Acente Gelişim Akademisi’ni hayata geçirdi. Doğa Sigorta acenteleri Dijital Pazarlama, Müşteri Odaklı Satış Teknikleri, Sigorta Fiyatlaması, Hasar Süreci Yönetimi ve Sigorta Hukuku alanlarında özenle oluşturulan geniş kapsamlı, ücretsiz online eğitim programı ile çalışmalarını teknik ve pratik eğitimler ile destekleyecek. 96 saat (3 ay) boyunca sürecek online eğitimler ardından gerçekleşecek sınav sonucunda başarı gösteren acenteler, rektör imzalı, e-Devlet’e işlenecek bir sertifika almaya hak kazanacaklar. Acente Gelişim Akademisi 1. Sertifika Programı 23 Eylül tarihinde eğitim programına katılım hakkı kazanan 91 acente ile başladı.

Acente Gelişim Akademisi ile ilgili bilgilendirmede bulunan Doğa Sigorta Genel Müdürü Coşkun Gölpınar, “Doğa Sigorta Acente Gelişim Akademisi ile acentelerimizin mesleki gelişimine büyük katkı sağlayacağına yürekten inandığımız, profesyonel gelişim ve mesleki yetkinliklerine verimli çalışmalar katacak bir programı hayata geçirdik. Doğa Sigorta olarak her zaman acentelerimizle birlikte büyümeye, birlikte gelişmeye odaklıyız. Beraber kazanmak, ses getiren işlere beraber imza atmak, başarılarını artırmak için gereken desteği sağlamak ve acentelerimizin gelişimini bizzat takip etmek için tüm imkanlarımızı seferber ediyoruz. Günün koşulları ve değişen piyasa ekonomisi ile iş yapış biçimlerinde oluşan değişimleri acentelerimize her daim aktarmaya çalışıyoruz. Özellikle teknolojinin gelişimi, dijital dünyanın hızla büyümesi sonucu sigorta sektörünün de bu dünyada rol alması ile gerekli adaptasyonları biz şirketler kadar acentelerimizin de uygulaması ve benimsemesi gerekliliğine de mutlak inanıyoruz. Bu kez grup bünyemizdeki İstanbul Topkapı Üniversitesi’nin de gücünü yanımıza alarak acentelerimiz için son derece titizlikle, ihtiyaçlara cevap olacak konu başlıkları ile akademik bir eğitim programı hazırladık. Bu programımıza katılacak acentelerimizi de yine aynı şekilde titizlikle yapılan değerlendirmeler ile seçmekteyiz. Tüm acentelerimizin bu programın bir parçası olmaya, bu eğitim sertifikasını almaya heyecan duyacağından ve koşullarını bu programa katılmak için ileri seviyelere taşıyacağından eminiz” dedi.

Akademi kapsamında acentelerin öğrenirken keyif alacağı hem teorik hem de satış tecrübelerini besleyecek eğitimlerin de olduğuna dikkat çeken Gölpınar, “Acentelerimizin başarılarını, verimlerini artırmak, hep birlikte büyük hedeflere koşmak amacıyla, onlara kurumsal ve profesyonel bir bakış açısı katmasını da hedefleyerek eğitim programımızı duyurmaktan mutluluk duyuyorum. Birbirinden değerli, alanında uzman eğitimciler ile Akademi eğitim takvimimizi özenle hazırladık. Çok güzel ve verimli bir süreci başlattık. Acentelerimizin memnuniyet dolu geri dönüşleri ile başlattığımız eğitim sürecimize yoğun bir ilgi ile karşılaştık. Umarım acentelerimizin maksimum fayda sağlayacağı güzel bir eğitim süreci olur. Acentelerimize, tüm eğitmenlerimize ve İstanbul Topkapı Üniversitesi’ne de bizim için bu çok anlamlı projeye eşlik ettikleri için yürekten teşekkürlerimi sunarım” ifadelerini kullandı.

Yapay zekâ ve analitik lideri SAS, TD SYNNEX’i küresel çapta ana dağıtım ortağı seçti İki şirket arasında imzalanan stratejik anlaşma kapsamında SAS çözümleri sunan bayiler, TD SYNNEX aracılığıyla derin ve kapsamlı uzmanlığa, yerel bölgelere ve yeni pazarlara erişebilecek. Analitik sektörünün liderlerinden SAS, BT ekosistemi için önde gelen bir küresel distribütör ve çözüm toplayıcı olan TD SYNNEX’i SAS’ın çözüm sağlayıcı iş ortakları için küresel çapta ana distribütör yapan bir anlaşma imzaladı. SAS, SAS® Viya® bulut platformu da dâhil olmak üzere kapsamlı yapay zekâ ve analitik yazılım paketini ilk kez iki kademeli bir kanal dağıtım modeli aracılığıyla Amerika, Avrupa ve Asya’nın büyük bir bölümünde belirli müşterilere sunacak. IDC Yazılım Kanalları ve Ekosistemleri Direktörü Paul Edwards açıklamasında, “TD SYNNEX ile ortaklık, SAS’ın geleceği için güçlü bir hamledir. Bu anlaşma her iki şirketin de ölçeklenmelerine, büyümelerine ve erişimlerini genişletmelerine yardımcı olacaktır. TD SYNNEX, SAS’ın dolaylı kanal stratejisini güçlendirme potansiyeline sahip.” dedi. TD SYNNEX, veri odaklı sonuçlar elde etmelerine yardımcı olmak amacıyla iş ortaklarına uzmanlığa, toplu çözümlere ve ticari olanaklara erişim sağlamaları için veri, yapay zekâ ve IoT gibi yüksek büyüme kaydeden teknolojilere önemli yatırımlar yapmaya devam ediyor. SAS’ın geniş iş ortağı ekosistemi, sektörlere özel çözümleri ve sürekli inovasyonu, TD SYNNEX’in dünya çapındaki geniş ağını ve dikey sektörlerdeki uzmanlığını tamamlıyor. SAS Küresel Kanallar Başkan Yardımcısı John Carey, “Dağıtımı desteklemek ve iş ortaklıklarımızı dolaylı kanallar aracılığıyla geliştirmek büyüme stratejimizin önemli bir parçasıdır. TD SYNNEX ile yaptığımız yeni anlaşma, ölçeklenebilirliği artırmamıza, kullanılmayan pazarlara ulaşmamıza ve değerli SAS ortaklarımızla birlikte müşterilerimiz için sonuçlar elde etmemize yardımcı olacak.” şeklinde konuştu. Yeni anlaşma kapsamında, SAS çözümleri sunan bayiler, TD SYNNEX aracılığıyla ek uzmanlığa, yerel bölgelere ve yeni pazarlara erişebilecekleri gelişmiş bir deneyimden yararlanacak. Bu dağıtım modeli, iş ortaklarının SAS ile işlerini büyütmeye ve müşteri deneyimlerini optimize etmeye odaklanmalarını sağlayacak. TD SYNNEX Küresel Veri, Yapay Zekâ ve IoT Çözümleri Başkan Yardımcısı Clay Davis şunları söyledi: “TD SYNNEX olarak iş ortaklarımıza BT ekosisteminin potansiyelini ortaya çıkaran araçlar sağlamayı taahhüt ediyor ve yapay zekâyı kullanabilmeleri için verilerden yararlanan çözümler sunmaya büyük önem veriyoruz. Teknoloji ortaklığı ekosistemi genelinde yapay zekâ çözümlerinin adresi olma taahhüdümüzü desteklemek için iş ortaklarımızın yeni yapay zekâ ve analitik yeteneklerini benimsemelerini sağlarken kanaldaki küresel erişimimiz aracılığıyla SAS’ın büyümesini destekleyecek olmaktan da heyecan duyuyoruz.”

Egeli ihracatçılardan 14 depremzede kadına yardım eli

Kahramanmaraş merkezli depremlerin büyük yıkıma yol açtığı 11 ilde ilk günden beri bütün kaynaklarını bölgeye seferber eden Ege İhracatçı Birlikleri bu kez de üç senedir başarıyla yürüttüğü EİB Export-Up Mentorluk Programı ile afet bölgesindeki kadın girişimcilere yardım elini uzatıyor.

Export-Up Mentorluk Programı’nın 3. Dönemi açılış programı Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, Ege Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Seray Seyfeli, Ege İhracatçı Birlikleri Genel Sekreter Yardımcısı Çiğdem Önsal, Export-Up Mentorluk Programı ekibi; Ege İhracatçı Birlikleri Şube Müdürü Özlem Gökkan Vural, Ege İhracatçı Birlikleri Şube Şefi Fatih Maranki, Ege İhracatçı Birlikleri Uzmanı Neslihan Ersan, Ege İhracatçı Birlikleri Çevre Mühendisi Yudum Aras, Ege İhracatçı Birlikleri Uzmanı Mert Çakır ve Ege İş Kadınları Derneği Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Aslı Odabaşı katılımıyla online olarak gerçekleşti.

İkinci dönem Export-Up Mentoru Ege Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği Denetim Kurulu Üyesi Gürhan Kanlı ve Faydalanıcımız Güneş Sayıt başarı ve tecrübelerini de paylaştı.

İkinci dönem Export Up Mentorluk Programı Faydalanıcısı Swatchloop Firması kurucusu ve Export-Up İkinci Dönem Faydalanıcısı Dr. Güneş Sayıt, “Tekstilde atık yönetimi ve takibini sağlayan dijital çözümler sunuyoruz. Atık geri dönüşümüne dair bir ekosistem oluşturmaya çalışıyoruz. EİB Export Up Mentorluk Programına dahil olduğumuz için kendimizi çok şanslı hissediyoruz. Çok doğru bir eşleşmeydi. Programın başlangıcından itibaren EİB çok destek oldu.” dedi.

İkinci dönem Export-Up Mentoru Ege Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği Denetim Kurulu Üyesi Gürhan Kanlı ise bütün girişimcilerin kendi iş fikirlerine sahip çıkması ve işlerini büyütmeleri/ilerletmeleri için EİB Export-Up Mentorluk Programının öneminden ve etkisinden bahsetti.

EİB Export-Up Mentorluk Programına dahil olan depremzede kadın girişimciler de programın büyük bir moral ve motivasyon kaynağı olduğunu, ihracatı bırakmış girişimcilerin EİB Export-Up Mentorluk Programı sayesinde tekrar ihracata geri döneceğini, tesisi yıkılmış ve işleyemez hale gelen işletmelerin ise tecrübeli isimlerin deneyimlerinden bilgi ve birikimlerinden yararlanarak tekrardan iş hayatına dönmeleri için çok değerli ve büyük bir kazanım olacağını vurguladılar.

Açılış sonrasında program mentor-faydalanıcı tanışmaları ve “Mentorluğun Esasları ve İletişimi” başlığında proje danışmanı Evrim Yerli tarafından verilen programın ilk eğitimi ile devam etti.

İlk andan itibaren bugüne kadar deprem için çalışmadığımız bir dakika bile yok

Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, “6 Şubat sabahından itibaren tüm mesaimizi depremin yaralarını sarmaya vakfettik. Ege İhracatçı Birlikleri olarak ilk etapta Ticaret Bakanlığımızdan 6 milyon liralık bir kaynağımızı ayni yardım olarak kullanmak için izin aldık. İlk andan itibaren bugüne kadar deprem için çalışmadığımız bir dakika bile yok. Ülkemizin ilerlemesi için, çok seslilik için, demokrasi için taşın altına elini koyan kadınlarımıza ihtiyacımız var. Biz EİB olarak Türkiye’de toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasında öncü bir rol üstleniyoruz. Çünkü ana misyonumuz sürdürülebilir kalkınmaya destek olmak.” dedi.

EİB, GAİB ve EGİKAD güçlerini birleştirdi

Başkan Eskinazi, “İyi işleyen bir mentorluk programını afet bölgesine yönelik kurgulamak için Güneydoğu Anadolu İhracatçı Birlikleri ile görüşmeler gerçekleştirdik ve onların değerli katkıları, yönlendirmeleri ile takvimimizi belirledik, eşleşmelerimizi oluşturduk. Türkiye’ye rol model olan EİB Export-Up Mentorluk Programımızın yeni dönemini GAİB ve Ege İş Kadınları Derneği işbirliğiyle ticari faaliyetleri sekteye uğrayan 11 ildeki 14 kadın girişimcimize yönelik kurguladık. Afet bölgesindeki 11 ilimizde yurtdışına mikro ihracat yapan, kurumsallaşmış, coğrafi işaretli ürünler üzerinde çalışan, sürdürülebilir ve katma değerli üretim yapan, uluslararası organik sertifikalara sahip, e-ticaret ve e-ihracat ile uğraşan, yüzlerce kadın girişimciye ulaşan kolektif yapılanmalar mevcut.” diye konuştu.

Hedef pazar belirleme, global pazarlama stratejisi, e-ihracat, start-up kültürü ve yeni nesil devlet yardımları

Jak Eskinazi, “Adıyaman, Diyarbakır, Gaziantep, Hatay’dan 3’er, Kahramanmaraş’tan 1, Malatya’dan 2 toplamda 14 kadın girişimcimize iş dünyası temsilcilerimizin uzmanlık ve yetkinlikleri doğrultusunda verilecek eğitim, danışmanlık ve deneyim paylaşımları ile girişimcilerimizin tekrardan ihracata dönmeleri amacıyla mentorluk hizmeti sunacağız. Programın yine 6 ay sürmesini planlıyoruz. Hedef pazar belirleme, global pazarlama stratejisi, e-ihracat, start-up kültürü ve birçok enstrümanı içinde barındıran yeni nesil devlet yardımları hakkında eğitimler de verilecek. Türkiye’de kadın ve genç girişimcilere yönelik ilk ihracat odaklı mentorluk programı Export-Up Mentorluk Programımız üç senedir başarı hikayeleri yazıyor.” diyerek sözlerini noktaladı.

Tüm imkanlarımızı seferber ettik

Ege Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Seray Seyfeli, “Ülkemiz 6 Şubat’ta çok büyük bir afet yaşadı. Depremzedelerimiz başta olmak üzere, tüm ülkemize, tekrardan geçmiş olsun diliyorum. Bu tür felaketler karşısında dayanışma ve yardımlaşma ruhu, toplumumuzun en güçlü yanlarından biri. Ege İhracatçı Birlikleri olarak, bu zorlu dönemin üstesinden gelmek adına tüm imkanlarımızı seferber ettik. Birlik olarak sürdürülebilirlik ve toplumsal cinsiyet eşitliğine yönelik faaliyetlerimize 2023 yılında da devam ediyoruz. Geçtiğimiz yıl ilkini düzenlediğimiz Export-Up Mentorluk Programımızın ikinci döneminde de toplamda 8 faydalanıcımıza, sektörlerinde tecrübeli mentorlerimizin gözetiminde ihracat kapasitelerini artırma yönünde katkı sağlamaya devam ediyoruz.” dedi.

EİB Export Up Mentorluk Programı Türkiye’ye rol model niteliğinde

Seyfeli, “Türkiye’ye rol model niteliğinde olan Ege İhracatçı Birlikleri Export-Up Mentorluk Programının yeni dönemini başlatmak için buradayız. Bu program ile ticari faaliyetleri sekteye uğrayan, deprem gibi zorlu koşullarla başa çıkmak zorunda kalan, ancak azimleri ve potansiyelleri ile parlayan 14 kadın girişimciye odaklanıyoruz. Bu projeyi, Güneydoğu Anadolu İhracatçıları Birliği (GAİB) ve Ege İş Kadınları Derneği ile işbirliği içinde hayata geçiriyoruz. Bu işbirliği, gücümüzü birleştirmemize ve deprem felaketinin etkilediği bölgelerdeki kadın girişimcilerin işlerini yeniden inşa etmelerine yardımcı olmamıza olanak tanıyor.” diye konuştu.

Kadın girişimcilerimize profesyonel destek sağlamak, işlerini yeniden canlandırmalarına ve büyütmelerine yardımcı olmayı hedefliyoruz

Seray Seyfeli, “Bu projeyle, ticari faaliyetleri sekteye uğrayan ve deprem felaketi sonrası zorlu bir dönemden geçen kadın girişimcilerimize profesyonel destek sağlamak, onların işlerini yeniden canlandırmalarına ve büyütmelerine yardımcı olmayı hedefliyoruz. Kadın girişimcilerimizin, toplumumuzun ekonomik büyümesine ve istihdam yaratmasına katkı sağlayacaklarını biliyoruz ve bu nedenle onların yanında olmak bizim için büyük bir onur. EİB Export-Up Mentorluk Programının yeni dönemi, dayanışma ve işbirliği ruhuyla dolu bir başlangıcı temsil ediyor. Kadın girişimcilere destek vermek, onların güçlenmelerine ve topluluklarının refahına katkı sağlamalarına yardımcı olmak için buradayız. Birlik olarak sürdürülebilirlik ve toplumsal cinsiyet eşitliği konularındaki taahhüdümüzü sürdürmeye devam edeceğiz. İhracat kapasitesini artırmak ve kadın girişimcilerin güçlenmesine katkı sağlamak için çalışmalarımızı büyüterek devam edeceğiz. Bu programın başarısı için birlikte çalışmak için sabırsızlanıyoruz.” dedi.

Bu program çok daha anlamlı, farklı ve başarılı olacak

Ege İhracatçı Birlikleri Genel Sekreter Yardımcısı Çiğdem Önsal da EİB Export Up Mentorluk Programında 14 depremzede kadın girişimciye yönelik bilgi ve deneyim paylaşımı ile programın yeni döneminin çok daha anlamlı, farklı ve başarılı olacağını, maksimum fayda alınması için bütün imkanların sağlanacağını söyledi.

Kadınları iş hayatında desteklemek ve onlara önderlik etmek birinci önceliğimiz

Ege İş Kadınları Derneği Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Aslı Odabaşı, “Kahramanmaraş merkezli gerçekleşen depremde milyonlarca insanın hayatı telafi edilemeyecek seviyede etkilenmiştir. Ben de bir inşaat mühendisi olarak depremin ilk anlarından beri yeri geldiğinde sahada yeri geldiğinde masa başında olayların bizzat içinde olarak bu üzücü depremin etkilerini çok yakından deneyimleyebildim. Bir iş insanı ve aynı zamanda kadın bir girişimci olarak şahsım ve derneğim adına kadınları iş hayatında desteklemek ve onlara önderlik etmek birinci önceliğimizdir. EGİKAD olarak kadınlara yönelik iki tane Uluslararası Avrupa Birliği projesi yürütüyoruz. Birincisi İzmir Valiliği’nin koordinatörü olduğu EGİKAD’ın İzmir Ekonomi Üniversitesi ile ortak yürüttüğü yaratıcı kadınları iş hayatına sokmak için uluslararası ‘Mira-İş Dünyasında Yaratıcı Kadınlar (Creative Women in Labor Market) projemiz, Portekiz, İngiltere ve Romanya’dan ortaklarımızla iki sene süren bu program tamamladık.” dedi.

Aslı Odabaşı, “Mira Projemizde birçok pilot eğitim düzenledik. Hem İngiltere, Portekiz ve Romanya’dan gelen girişimcilere hem de projeye Türkiye’den katılan bütün girişimcilere İzmir Ekonomi Üniversitesi’nde eğitimler verdik. Diğer projemiz de EGİKAD’ın koordinatörü olduğu evdeki kadınların dijitalleşmeyi daha fazla öğrenmeleri ve dijital beceriler edinmeleri için yürüttüğümüz DAS (Digital Age Skills) Projemiz Litvanya, Yunanistan, Bulgaristan, İspanya’dan ortaklarımızla başarıyla devam ediyor. Ayrıca EGİKAD olarak da depremin ilk gününden beri tüm kaynaklarımızı bölgeye seferber ederken şimdi de en çok etkilen iş gruplarından olan girişimciler için Ege İhracatçı Birliklerinin başlattığı yeni bir programa EGİKAD olarak dahil olmaktan duyduğumuz mutluluğu sizlerle paylaşmak isterim.” diye konuştu.

Yazar - Davut Güleç

Gazeteci, televizyoncu, Uzman polis-adliye muhabiri, Spor yazarı, TEMA’cı, Kızılay’cı, Dağcı, Trekkingci, Alp disiplini kayak milli hakemi, Herkes İçin Spor Federasyonu Kayseri il temsilcisi, Erciyes Kar Kaplanları Spor Kulübü Basın sözcüsü, Kayseri Spor Adamları Derneği yönetim kurulu üyesi, Kent Güvenlik konseyi üyesi, Halkla İlişkiler Tanıtım, Adalet, Kamu Yönetimi mezunu -----Davut Güleç Kimdir ? -----

İlginizi Çekebilir

Eğitim, ekonomi-teknoloji, magazin-yaşam, kültür-sanat haberleri

TEV ve WWF-Türkiye’den Dünya Çevre Günü’nde anlamlı işbirliği TEV (Türk Eğitim Vakfı) ve WWF-Türkiye (Doğal …


Notice: ob_end_flush(): failed to send buffer of zlib output compression (0) in /home/swtdavut/public_html/wp-includes/functions.php on line 5420